Tumgik
#Kıbrıs Fatihi
judasizm1 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Kıbrıs'ın Fatih'i, namı diğer ATİLLA...
Bir de menderes ve dışişleri bakanın ile ilgili bu gerçekleri de okuyun..
Tumblr media
3 notes · View notes
ziyapasa-01 · 4 years
Text
Kimliği: TC 🇹🇷
Adı: Bülent Ecevit
Lakabı: Halkçı Kara Oğlan
Görevi: 5 kez Başbakanlık
Üniversite: Ankara Hukuk
Kitapları: 15
Mal Varlığı: Bir Evi Bile Yok.!
Kıbrıs Fatihi, Karaoğlan Bülent Ecevit 'i aramızdan ayrılışının 14. Yıldönümünde saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anıyorum
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
24 notes · View notes
medyadergisi · 3 years
Text
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in adı silinemez
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’in adı silinemez
DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli, Ortaöğretim 12’nci sınıf İnkilap kitabında Kıbrıs Barış Harekatı bölümünde adı anılmayan Başbakan Bülent Ecevit’in adının 2001 krizinde yer almasına tepki gösterdi.   Cumhuriyet Tarihi’mizi çarpıtan zihniyetin hızını almadığını ve ders kitaplarında da bu siyaseti sürdürdüğüne dikkat çeken DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
habergezgini · 3 years
Text
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in adı silinemez
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’in adı silinemez
DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli, Ortaöğretim 12’nci sınıf İnkilap kitabında Kıbrıs Barış Harekatı bölümünde adı anılmayan Başbakan Bülent Ecevit’in adının 2001 krizinde yer almasına tepki gösterdi.   Cumhuriyet Tarihi’mizi çarpıtan zihniyetin hızını almadığını ve ders kitaplarında da bu siyaseti sürdürdüğüne dikkat çeken DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikabu · 3 years
Text
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in adı silinemez
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’in adı silinemez
DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli, Ortaöğretim 12’nci sınıf İnkilap kitabında Kıbrıs Barış Harekatı bölümünde adı anılmayan Başbakan Bülent Ecevit’in adının 2001 krizinde yer almasına tepki gösterdi.   Cumhuriyet Tarihi’mizi çarpıtan zihniyetin hızını almadığını ve ders kitaplarında da bu siyaseti sürdürdüğüne dikkat çeken DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetehaberi · 3 years
Photo
Tumblr media
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in adı silinemez
0 notes
haberyazari · 3 years
Text
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in adı silinemez
İnkilap Tarihi ders kitabından Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit’in adı silinemez
DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli, Ortaöğretim 12’nci sınıf İnkilap kitabında Kıbrıs Barış Harekatı bölümünde adı anılmayan Başbakan Bülent Ecevit’in adının 2001 krizinde yer almasına tepki gösterdi.   Cumhuriyet Tarihi’mizi çarpıtan zihniyetin hızını almadığını ve ders kitaplarında da bu siyaseti sürdürdüğüne dikkat çeken DSP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Handan Toprak Benli,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kubilaykaratas35 · 3 years
Text
Erdoğan'ın bir dönem en yakını sordu: Kılıçdaroğlu niye yoktu
Erdoğan’ın bir dönem en yakını sordu: Kılıçdaroğlu niye yoktu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı devrinde danışmanlığını yapan Karar muharriri Akif Beki, Kıbrıs seyahatinde CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun davet edilmemesini eleştirdi. “Kıbrıs heyetinde Kılıçdaroğlu niçin yoktu? başlıklı yazısında Beki, “Bırakın Erbakan’ın koltuğunda bugün oturan Saadet başkanı Karamollaoğlu’nu… ”Kıbrıs fatihi mücahit Erbakan”ın mahdumu Fatih Erbakan bile düşünülmüş.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
zekiyuncuoglu · 4 years
Photo
Tumblr media
KIBRIS'TA PİKNİK ve ORADAN DÜNYAYA MESAJ ÇOK; KIBRIS'IN FATİHİ KURUCU CUMHUR BAŞKANI #RAUF_DENKTAŞ'A GELİNCE, SAĞLINDA YOKTU, ANIT MEZARINI ZİYARET ETMEYEREK YİNE SAYGI YOK! BU DA BİR MESAJ SA BİZ ÜZERİMİZE DÜŞENİ ALDIK❗ Hatta Beraberinde #Bülent_ECEVİT, #Necmettin_ERBAKAN ve Kıbrıs Türk mücadelesinin öncü liderlerinden #Dr_Fazıl_Küçük⁉️... Maraş'ın Yavaş Yavaş İskana Açılması Süreci Cesurca ve Önəmli, Türklere Moral, Rum ve Yunan'a Kriz Geçirten Bir Hamleydi; Destekledik, Doğal Olarak Benimsedik ve Alkışladık Elbette... Devamı da Gelmeli; Hem Kıbrıs, Hem Adalar Ve Hem de Kerkük, Musul, Süleymaniye İle İlgili Hak İddialarımızın Kabul Ettirilmesi Konularında, Ancaak; Yiğidi Öldürdüysen Bile, Ne Dinen ve Ne de Türk Töresine Göre Hakkını Yemeyeceksin Be Usta! Türkiye'de ATATÜRK, Kıbrıs'da DENKTAŞ! Hasımlık, Hazımsızlık Var mı Bilinmez Ama İhya Etmez Bu dert Kimde Varsa!? #ZEKİYÜNCÜOĞLU ☣️ #KÖKTÜRÜGMANAS 🌀 #KADİM_KÖKTUĞ_ATANMIŞLARI 🌀 https://www.instagram.com/p/CHscNTHhutb/?igshid=1pbl6qx74mxlc
0 notes
mgv1975 · 4 years
Photo
Tumblr media
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Hareketi ile iman'ın imkân bulduğu tarihî mührü Beşparmak dağlarına bu Tank ile vuruldu. 🇹🇷💦💦💦🇹🇷 Necmeddin ERBAKAN Kıbrıs Fatihi olarak tarihe; Mücahid ERBAKAN olarak ise gönüllere nakşedildi...✍ 1683 2.Viyana sonrası Karlofça süreci ve 1974 Kıbrıs Fethi https://www.instagram.com/p/CC2nH9wnQT5j0FR1k8UY5333nl_ZqbezI4-g7k0/?igshid=1rdb70wem7av7
0 notes
tabuakademi · 4 years
Photo
Tumblr media
OSMANLI PADİŞAHLARI HİÇ BÖYLE ANLATILMAMIŞTI! Tarihe meraklı Serdar’ın ve kardeşi Gülbanu'nun öyle bir babaanneleri var ki, onları kesin kıskanacaksınız. Neden benim babaannem böyle değil diye!.. Durun! Büyüklerinizle aranızı açmayın. O babaanne sizin de babaanneniz olabilir. Nasıl mı? Muhteşem babaannenin biraz bilgilendirici, biraz düşündürücü, tabii ki çokça eğlendirici sohbetlerine ve gezilerine katılarak... Yeni bir çağ açan Fatih'i, Veli Sultan II. Bayezid'i, Seksen yıllık iş yapan Yavuz'u, Dünyaya yön veren Kanuni'yi, Kıbrıs Fatihi II. Selim'i, Çocukları çok seven III. Murad'ı, babaannenin doyumsuz Sultanlar Saati'nde öğrenebilirsiniz. #tabuakademi #inkılaptarihi #Atatürk #test #LGS #bilgiyarışmasi #deneme #özlüsözler #atasözleri #vecize #sözler #anlamlısözler #edebiyat #felsefe #kişiselgelişim #kitap #motivasyon #mutluluk #spor #aktivite (Bursa) https://www.instagram.com/p/CAzLB_8JK0u/?igshid=1ct0xvunfmaba
0 notes
ruhumunsoylemleri · 5 years
Photo
Tumblr media
Lala Mustafa Paşa Camii📌Gazimağusa Orijinal ismi Aziz Nikolas Katedrali olan eski bir Katolik mabedidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin en büyük iki camisinden biridir. 1328de katedral olarak açılmış ve 1571'de Osmanlı Devleti tarafından bölgenin ihtiyacını karşılamak için camiye çevirilmiştir. Kıbrıs Fatihi olarak anılan Lala Mustafa Paşa'nın adını almıştır. 🗺 #Gazimağusa 📍 #KuzeyKıbrısTürkCumhuriyeti 
🧳 #ruhumunsoylemleriyle #lifestyle #life #nature #likeforlikes #likeforfollow #like4likes #naturephotography #photooftheday #photography #beautiful #instalike #instagram #followforfollowback #follower #turkey #lifestyleblogger #picoftheday #love #happy #fashion #fashionista #instagood #photooftheday #kıbrıs #turkeyphotooftheday #vscoturkiyeee #lalamustafapaşacamii (Mağusa Lala Mustafa Paşa Camii) https://www.instagram.com/p/B70kY7uFXKb/?igshid=mkqf87gt8x3h
0 notes
bayrampasatv · 5 years
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ne Dicle'nin ne de Fırat'ın kuzularını çakallara kaptırmayacağız
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bazı programlara katılmak üzere gittiği Ahlat'ta halka hitap etti. Erdoğan konuşmasında geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun'un sözlerine atıfta bulunarak "Haluk Dursun hoca Ahlat'ı görmeden tarihi anlayamazsınız derdi. O bir tarihçiydi. Hocaydı. Ve Allah da emanetini ondan bir Ahlat dönüşünde aldı. Bize Dicle'nin kuzularını çakallara yedirtmeme vazifesini miras bıraktı. Haluk Hoca biz de senin emanetine sahip çıkacağız; ne Dicle’nin ne de Fırat’ın kuzularını çakallara kaptırmayacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Evlatlarımıza tarih şuuru, kimlik bilinci kazandırmak konusunda halen pek çok eksiğimiz bulunuyor. Gençliğimiz Ahlat'ı, Malazgirt'i yeterince tanımıyor. Buradan milletime sesleniyorum; Malazgirt'i görmeden, Ahlat'ı görmeden 'Türkiye'yi tanıyorum' demeyin. Buraları tanırsanız, Anadolu'yu tanırsınız." dedi. Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 948'inci yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Bitlis'in Ahlat ilçesinde düzenlenen programa katıldı.      Program dolayısıyla Okçular Vakfına ve vakfın yöneticilerine şükranlarını sunan Erdoğan, Okçular Vakfının bu yıl ki kutlama programını KKTC'den başlatmasıyla Türkiye ile Kıbrıs Türkleri arasındaki dayanışmanın seviyesinin dost düşman herkese gösterildiğini söyledi.      Malazgirt Zaferi'nin 948'inci sene-i devriyesinin ülke ve millet için kutlu ve mübarek olmasını dileyen Erdoğan, şöyle konuştu:      "Demiri demirle dövenlerin, Anadolu'yu irfan, hikmet ve aşkla yoğuranların destanına şahitlik etmek üzere bir kez daha Ahlat'tayız, Malazgirt'teyiz. Her karışında bir yiğidin yattığı bu mübarek topraklarda aziz şehitlerimizin manevi huzurunda bulunmanın heyecanını yaşıyoruz. Az önce Ahlat Kabristanı'nı dolaştık, dualarımızı ettik. Ondan önce Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki inşaatı ziyaret ettim. İnşallah önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bitmiş olacak. Ahlat böyle muhteşem bir esere kavuşmuş olacak. Malazgirt Zaferi'nin 948'inci yıl dönümünde cesaretleriyle, mücadeleleriyle Anadolu'yu bize ebedi vatan kılan şehitlerimizin her birine Allah'tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Sultanların Şahı, Alperenlerin Serdarı, Anadolu'nun Fatihi, Malazgirt'in Muzaffer Komutanı Sultan Alparslan'ı hürmetle yad ediyorum. Rabbim şehitlerimizin ruhlarını şad, makamlarını ali, mekanlarını cennet eylesin. Rabbim onları fedakarlıklarının karşılıkları olarak Resulü Ekrem efendimize komşu eylesin. Mevlam bizleri de son nefesimize kadar şehitlerimizin kutlu yolundan, sırat-ı müstakimden ayırmasın."   "HALUK DURSUN HOCAMIZ GERİDE EŞSİZ BİR MİRAS BIRAKTI"      Erdoğan, geçen hafta trafik kazasında yaşamını yitiren Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'a rahmet dileyerek, şunları söyledi:      "O da burayı kontrole gelmişti. Haluk Dursun Hoca, hep 'Ahlat'ı görmeden tarihi anlayamazsınız' derdi. O bir tarihçiydi. Mevla'da ondan emanetini bir Ahlat yolculuğundan dönerken aldı. Ömrünün tamamını ilme, tarihe ve kültüre adayan Haluk Dursun Hocamız yetiştirdiği öğrencilerle, ilmi alandaki eserleriyle, bürokrasideki dürüstlüğü ve gayretiyle geride eşsiz bir miras bıraktı. Haluk Dursun Hoca bu dünyadan ayrılmadan önce bize 'Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırtmama' vazifesi de verdi. Ben de diyorum ki Haluk Hoca, inşallah bizler de hem devlet hem de sivil toplum olarak senin emanetine sahip çıkıp, Dicle'nin, Fırat'ın kuzularını çakallara kaptırtmayacağız."      "AYNI BAŞARIYI TARİHİMİZE SAHİP ÇIKMADA GÖSTEREMİYORUZ"      Tarihin bir milletin hafızası olmasının yanı sıra istikbalinin de pusulası olduğunu ifade eden Erdoğan, "Geçmişini unutan, geçmişine sırtını dönen toplumlar, tıpkı kökleriyle bağı kopmuş ağaçlar gibi devrilmeye mahkumdur. Biz binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ilmek ilmek dokumuş bir devletiz. Biz çağ kapatıp, çağ açan fetihlere imza atmış bir milletiz. Tarih yazan, tarihe damga vuran bir millet olarak maalesef aynı başarıyı tarihimize sahip çıkma hususunda gösteremiyoruz. Evlatlarımıza tarih şuuru, kimlik bilinci kazandırmak konusunda halen pek çok eksiğimiz bulunuyor. Gençliğimiz Ahlat'ı, Malazgirt'i yeterince tanımıyor. Buradan milletime sesleniyorum; Malazgirt'i görmeden, Ahlat'ı görmeden 'Türkiye'yi tanıyorum' demeyin. Buraları tanırsanız, Anadolu'yu tanırsınız." diye konuştu.      Ahlat'ın Türk tarihinde tekabül ettiği yerin çok çok önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, şehrin Anadolu'nun kapısı ve Türkiye'nin tapusu addedildiğini vurguladı.      "AHLAT, KUBBET-ÜL İSLAM UNVANINA SAHİPTİR"      Osmanlı'nın Ahlat'ı "ata şehir" olarak gördüğünü anımsatan Erdoğan, Ahlat'ın Belh ve Buhara ile birlikte Kubbet-ül İslam unvanına sahip yegane belde olduğuna değindi.      Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:      "Toplam 8 bin 200 ecdat mezarının bulunduğu Selçuklu Kabristanı'ndaki her bir şahide, her bir kitabe aynı zamanda bizim bu topraklardaki binlerce yıllık varlığımızın hafıza kayıtlarıdır. Sultan Alparslan Malazgirt Zaferi'den önce son otağını burada kurmuş, Kutalmışoğlu Süleyman Bey Anadolu'nun fethini buradan planlamıştır. Osmanlı'yı kuran Kayı Aşireti yıllarca Ahlat'ta yaşamış, Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi yine burada doğmuştur. Tarihimiz boyunca Ahlat'ta alimler, arifler ve gönül erleri Anadolu'ya İslam mührünün vurulmasında çok büyük rol oynamışlardır. 1. Dünya Harbi esnasında Ermeni çetelerinin ağır zulmüne uğrayan Ahlat, Milli Mücadelenin en büyük destekçilerinden biri olmuştur." Her köşesinden tarih fışkıran Ahlat'ın asaletin ve yüce bir manevi iklimin şehri olduğunu belirten Erdoğan, "Tüm bu birikimine, zenginliğine rağmen Ahlat maalesef senelerce kaderine unutulmuş bir şehrimizdir." dedi.      Tarihi 1923'ten başlatan zihniyetin Ahlat'a da gereken kıymeti vermediğini dile getiren Erdoğan, "Türk milletinin ruh köküyle bağını kesmek isteyenler diğer pek çok değerimiz gibi Ahlat'ı da ihmal etti, görmezden geldi. Nasıl kütüphanelerimizdeki gibi nadide eserler hurda diye yabancılara satılmışsa Ahlat gibi yaşayan kütüphaneler de yıllarca umursanmadı." ifadesini kullandı.      Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenledikleri etkinliklerle Ahlat'ın makus tarihini değiştirmeye çalıştıklarına işaret ederek, "Bu külliyemizle beraber çevresinde butik birkaç otel de yapacağız. Bu kabristanları ziyarete gelenler inşallah oralarda iskan etme imkanı da bulsunlar. Ahlat'ı daha iyi tanısınlar." dedi.      Malazgirt Zaferi'ni manasına uygun şekilde kutlarken Ahlat'ın kadim mirasının da daha yakından tanınmasını sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, "Anadolu'nun Orhun Abideleri" olarak bilinen tarihi eserleri UNESCO listesine aldırmak için mücadele ettiklerini söyledi.      Malazgirt Savaşı'nın yaşandığı bölgeyi de Milli Park olarak ilan ederek örnek bir yer haline getirdiklerini belirten Erdoğan, "Geçen sene Cumhurbaşkanlığı olarak burada Ahlat'ın gururu olacak sembol bir eserin inşaatına başladık. Atamız Sultan Alparslan'dan ilhamla Ahlat'ta 10 dönüm arazi üzerine bin 71 metrekare oturma alanına sahip bir Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni kuruyoruz. Bu inşaatla ilgili çalışmaları çok yakından takip ediyorum. Birileri rahatsız olsa, engellemeye çalışsa da inşallah biz bu otağı ilçemize kazandıracağız." değerlendirmesinde bulundu.      Gelecek süreçte Ahlat'ın tarihi kimliğini güçlendirecek ve sahip olduğu zengin mirasın gençlere aktarılmasını sağlayacak faaliyetlere hız vereceklerini anlatan Erdoğan, Ahlat'ın Türk tarihindeki önemine uygun şekilde tanınması, bilinmesi ve hak ettiği konuma ulaşması gerektiğini belirtti.      "ATA SPORLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ"      Erdoğan, sanat ile spor, tarih ile kültür, mimari ile müziğin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:      "Tarihi şehirlerimize nasıl sahip çıkıyorsak, ecdat mirası ata sporlarımıza da aynı hassasiyetle sahip çıkacağız. Güreş, binicilik, okçuluk gibi ata sporlarımızın hepsinde hayata dair belli ilkeler, kurallar, belli ahlaki ve insani değerler vardır. Osmanlı Dönemi'nde ok meydanına abdestsiz ve sarhoş girilmesi yasaktı. Okçular, kabza sınavında kabiliyetleri yanında ahlak ve karakterleriyle de imtihan edilirlerdi. Pehlivanların ferdi hayatlarında da civan mert olmaları beklenirdi."      Ata sporlarıyla ilgili pek çok kural, kaide ve prensip bulunduğuna işaret eden Erdoğan, geleneksel spor dallarının ihyasının bu değerlerin inşası, bu sporların yaygınlaşmasının kültürle olan bağların güçlenmesi, daha fazla insan tarafından icrasının da tarihi hafızanın yeniden canlanması demek olduğunu kaydetti.      Erdoğan, bu alanda son dönemde farklı bir ivme yakaladıklarını belirterek, yılların ihmalini giderecek, ata sporlarını tanıtacak birçok projeyi devreye aldıklarını, Okçular Vakfı ve Dünya Etnospor Konfederasyonu'nun çok kıymetli çalışmalara imza attığını söyledi.      Gelecek yıl dördüncüsü yapılacak Dünya Göçebe Oyunları'nın ev sahibinin Türkiye olacağını belirten Erdoğan, böylece Türk dünyası ile bir araya gelerek dostluk ve muhabbet bağlarının yenilenme imkanı bulunacağını ifade etti. Erdoğan, Okçular Vakfı'nın Malazgirt'te olduğu gibi Ahlat'ta da güzel bir çalışma ortaya koyduğunu belirterek, gerçekleştirilen etkinlikler hakkında bilgi verdi.      "82 MİLYON BİR VE BERABER OLARAK MALAZGİRT RUHUNA SAHİP ÇIKACAĞIZ"      Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada hep beraber bir kez daha millet olmanın, kardeş olmanın bir ve beraber olmanın şuuruna erdiklerini belirterek, "Ahlat ile Lefkoşa'nın, Söğüt ile Malazgirt'in, Girne ile İstanbul'un kaderdaşlığının tekrar farkına vardık." diye konuştu.      Sultan Alparslan'ın Malazgirt Savaşı'ndan sonra "Size öyle bir vatan bıraktım ki ebediyen sizin olacaktır." dediğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:      "Biz de o büyük destanın 948'inci yıl dönümünde tüm dünyaya Anadolu'nun ebedi ve ezeli yurdumuz olduğunu haykırdık. Malazgirt'ten aldığımız cesaretle, Ahlat'tan aldığımız ilhamla inşallah kutlu yolculuğumuzu daha kararlı bir şekilde devam ettireceğiz. Tıpkı 9,5 asır önce Malazgirt'te, bir asır önce Çanakkale'de olduğu gibi bize kefen biçenlerin heveslerini kursaklarında bırakmayı sürdüreceğiz.       Hiç kimsenin bizi bölmesine, bizi birbirimize düşürmesine, 82 milyonun fertleri arasına nifak tohumları ekmesine fırsat vermeyeceğiz. Ne Haçlı artıklarının ne Bizans heveslilerinin ne PKK denilen o kendini bilmezlerin, terör örgütlerinin bizimle hedeflerimiz arasına girmesine müsaade etmeyeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlik, dirlik ve bağımsızlığımızın teminatı olan rabiamıza dört elle sarılacağız. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyeceğiz, 82 milyon bir ve beraber olarak Malazgirt ruhuna sahip çıkacağız. Şunu unutmayın, biz bu dört ilkeye sarılırsak kimse bizi bölemez. Biz bir olursak, iri olursak, diri olursak, kardeş olursak biliniz ki Cumhur İttifakı çok daha güçlü bir şekilde geleceğe yürüyecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun."      Erdoğan, konuşmasını Sultan Alparslan'ı ve aziz şehitleri anarak ve Okçular Vakfı'na organizasyon için teşekkür ederek tamamladı.      NOTLAR Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki konuşması öncesinde Ahlat'ta Selçuklu Meydan Mezarlığı'nı ziyaret etti, ilçede devam eden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi inşaatında incelemelerde bulundu.      Erdoğan, konuşması öncesinde tören alanında kurulan han otağında bir süre oturdu.      Ahlat Çarho mevkisi etkinlik alanındaki programa TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve kuvvet komutanları, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bazı milletvekilleri, Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız ve vatandaşlar katıldı.      Read the full article
0 notes
gencrefahrize-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Tüm dış tehdit ve ambargolara rağmen Kıbrıs'a çıkarma yapıp zulümlere dur diyen kahraman ordumuzu ve şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. İman'ın zaferi olan Kıbrıs Harekâtı'nın emrini veren, 'Kıbrıs Fatihi' Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızı da bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz. (Rize) https://www.instagram.com/p/B0IduvHBDUM/?igshid=ankacamp5whd
0 notes
cantugakkas · 6 years
Text
Blogumda gezdiğim gördüğüm yerlere normalde yer vermesemde artık bunada karar vermiş olarak gezi notlarımın ilkine sadece yazın popülerliğini bildiğimiz ama özellikle tarihi ile de kışları gezilebilecek Antalya’nın Kaleiçi bölgesi ile başlıyorum… Bu önermemi doğrulayansa bizi bizden iyi bilen misafirlerimizin özellikle de Koreli, Çinli gibi Uzakdoğu’dan gelen misafirlerimizin Kaleiçi’nin o güzel sokaklarındaki gezileri oluyor…
Şehre gelenlerin ilk görmesi gereken yerlerden biri bence Kaleiçi Bölgesi. Muratpaşa Mahallesi‘nde yer alan tarihi Kaleiçi Bölgesi Osmanlı dönemine ait evleri ve tarihi yapıları ile şehrin cazibe merkezlerinden biri. Burada Alaeddin Keykubat zamanında yapılan şehrin ilk İslam eseri olan Yivli Minare ve Roma İmparatoru Hadrianus’un M.Ö. 130’da şehri ziyareti için yapılan Hadrian Kapısı mutlaka görülmesi gereken yerler.
Tumblr media
Haritaya baktığımızda Atatürk ve Cumhuriyet caddelerinin çevrelediği yürüyüş mesafesindeki Kaleiçi’nin her yerinin tarih olduğunu gözlemleyebiliyorsunuz, burada bir uyarı yapmak gerekiyor araçla seyahat etmenize imkan pek yok bu alanda, zaten kısa bir yürüyüşle (yaklaşık 4.9km) de tüm yerlerini keşfedebilmeniz mümkün…
Uzakdoğulu misafirlerimiz gibi Kaleiçi’nin (OLDTOWN) o nefis güzel sokaklarında gezerken birbirinden güzel tarihi yapılar bir bir kendini tüm ihtişamı ile karşınıza geçirerek kendini sergilemeye başlıyor. Hamamın olduğu ,(tabii bir cafeye çevrilmiş hiç hoş bir durum değildi), yerin ilerisinden devam ettiğimizde II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı anısına yaptırılmış olan Antalya Saat Kulesi‘nin orada bulunan terastan şöyle bir bakınca Kale‘yi, Mevlevihane Hamamı’nı, Yivli Minare karşında görmeye başlıyorsunuz… Yivli Minare, 1230 yılında I.Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmış bu arada.
Hemen bu terasın oradan marinaya doğru yürümeye başladığınızda o kışın kasveti içerisinde yazın ihtişamından kışın soğukluğuna terkedilmiş şekilde kalan dükkanların gözlerinizin derinliklerine bakarak tüm samimiyetiyle davetlerine kulak kestiriyorsunuz… El dokumalarından baharatlara, hediyelik eşyalardan konfeksiyona  labirent küçük sokaklardan oluşan geniş mi geniş bir çarşı burası…
Tumblr media
Tabi bu sokakları gezerken ilk olarak karşınıza da Yivli Minare sınırları içerisinde yer alan Mevlevihane Hamamı çıkıyor, oradan sonra Tekeli Mehmet Paşa Camii, sonrasında da müzeler… Gezimize devam ederken ayaklarımız bizi Kaleiçi Yat Limanı’na çıkarıyor, burada bir soluklanmak için bir şarap mahzenini andıran Akdeniz’i ayaklarınız altında hissettiğiniz, kanaatimce gözlem yeri olarak yapılmış terastan daha muazzam bir görsel şölen sunan noktada yer alan cafe’de oturuyorken manzaranında tadını çıkarıyoruz… Atlamayalım Marina’da duran Karayip Korsanları temalı yatlarda oldukça başarılı, buradaki gişeden biletinizi alarak bu yatlarla mini bir yat turu yapma imkanıda bulunuyor.
Birbirinden güzel butik oteller ve barların önünden geçtiğimiz dar sokak boyunca gittiğimizde de Kaleiçi’nin tartışmasız en ihtişamlı yapısı olan geçmişi M.S 131 yılına dayanan Roma İmparatoru Hadrianus’un şehri ziyaret etmesi onuruna yapılmış Üç Kapılar şeklinde de adlandırılan “Hadrianus Kapısı“na ulaşıyoruz. Doğrusu Roma mimarisi her zaman beni cezbetmiştir ve tüm cezbediciliğiyle yapının önümde belirmesi ile hayranlığımla uzun uzadıya incelemeye ve bu anı ölümsüzleştirmenin peşine düştüm.
This slideshow requires JavaScript.
Buradansa Atatürk Caddesi’ne çıkarak biraz şehir keşmekeşliğine girip gezimize devam ederken nostaljik tramvay ve cafelerin uyumu şehrin ahenginin güzelliği de gözümüze çarpıyor. Rusya Antalya Başkonsolosluğu’nu geçtikten sonra tam Galatasaraylılar Derneği’ne ulaştığımız esnada yine bir başka tüm ihtişamıyla bizi karşılayan yapı Antalya şehir surlarının kenarında yer alan enfes manzaraya sahip “Hıdırlık Kulesi” oluyor… Kule’nin hemen yanında yer alan alanda ise kurulan gözlem noktalarından Akdeniz’in derinliklerine uzanabilirsiniz…
Hıdırlık Kulesi’nin oradan gezimize devam ederken tekrar Kaleiçi’nin ara sokaklarına giriyoruz, özellikle bu alanda oldukça güzel balıkçılar ve meyhaneler bizi karşılıyor… Buradaki bu güzel mekanlardan birinden Akdeniz’in güzel lezzetlerini tadarken manzaranın ve ortamında tadını çıkarabilirsiniz, bizde tam böyle yapıyoruz… tekrar yola çıktığımızda ise bizi Kesik Minare karşılıyor, hikayesi bayağı eski olan bu yapı oldukça değişim geçirmiş, her dönemde yapı üzerinden hükümdarlıklar sergilenmiş. 2. yüzyıla ait bir tapınağın temellerinin üzerine 6. yüzyılda bir kilise yapılmış. Daha sonra Selçuklular zamanında camiye çevrilmiş, ancak şehir tekrar elden çıkınca yine kilise olarak kullanılmış. Tekrar cami olarak kullanılması II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut zamanına denk geldiği için Kesik Minare, aynı zamanda Korkut Camii olarak da anılıyor.
Tumblr media
Antalya Müzesi’ne doğru ilerlerken “Antalya’nın ilk Türk fatihi ve ilk Türk donanmasını kuran kişi” olan Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in heykelini görüyoruz.
Tumblr media
Bir noktayı da atlamayalım Kaleiçi Marina sınırları içerisinde yer alan birbirinden güzel tarihi butik oteller yer almakta, bu gezimden önce daha önce yine gelmiş olduğum bir dönemde bunlardan birinde kalma fırsatını tesadüfi yakalamıştım. Burada kaldığım sürede tarihin içinde gibi bir duyguya kapılıyorsunuz, gece gecenin aksiyonunu yaşatırken bir diğer yandansa marinanın tıpkı eski zamanlarındaki gibi size nüfus etmesine olanak sağlıyor, itiraf etmeliyim kahvaltımı yaptıktan sonra çayımı alıp terasına geçtiğimde çayımı yudumlarken manzaranın eşsiz güzelliğinde büyüleniyordum…
This slideshow requires JavaScript.
Seyahatimiz ara sokaklardan devam edip tekrar Hadrianus Kapısı’na ulaşmamızla son bulurken tadı damağımda kalıyor, yazın cıvıl cıvıl olan Kaleiçi aslında kış dönemi içinde gezmek için tarihe hayranlık duyanlar için biçilmiş kaftan… Gezi notumu tamamlarken yapılara dair önemli bilgilere de aşağıdan ulaşabilirsiniz; keyifli okumalar diliyorum…
Hadrianus Kapısı: İmparator Hadrianus’un Antalya’ya gelişi dolayısıyla MS 130 yılında yaptırılmıştır. Hadrianus Kapısı antik limanı çevreleyen surlar üstünde Atatürk Caddesin de bulunur ve Kaleiçine girişlerin en önemli noktasıdır. Halk arasında Üç Kapılar diye de anılan yapı Antalya’nın en iyi korunmuş ve simge tarihi eserlerinden biridir. Yapıda yuvarlak kemerli 3 adet kapı açıklığı bulunur. Sütunları hariç tamamı beyaz mermerden yapılmış olup, muhteşem oyma ve kabartmalarla süslenmiştir. Kapının her iki yanında 2 adet kule bulunmaktadır. Güney kısmında kalan Julia Sancta Kulesi Hadrian döneminden kalmış Kuzeydeki kulenin ise alt kısmı antik çağdan kalma olup üst kısımları Selçuklular döneminde inşa edilmiştir. Dört ayak üzerinde yükselen üç gözlü girişi ve sütunlarla süslü çift cepheli mimarisi ile Roma Şeref Tak’ı görünümündedir. Tak’ın üzerinde muhtemelen imparator ve ailelerinin heykelleri yer almaktaydı. Ancak bunlardan günümüze ulaşan olmamıştır.
Yivli Minare: Antalya’daki ilk islam yapılarındandır. XIII. yüzyıla ait bir Selçuklu eseridir. Kaidesi kesme taştandır. Gövde kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden yapılmıştır. 8 yivlidir. Minare günümüzde Antalyakentinin sembolü durumuna gelmiştir. Yüksekliği 38 m. olup 90 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. Yivli Minare Camii, Yivli Minare’nin hemen batısındadır. Anadolu çok kubbeli camii türünün en eski örneğidir. Yarım küre şeklinde 6 adet kubbe ile örtülüdür. 1372 yılında Balaban Tavşi’ye yaptırılmıştır. Yapısında diğer elemanların yanı sıra antik kalıntılardan yararlanıldığı da görülmektedir. Camii ibadete açıktır.
Hıdırlık Kulesi: yüksekliği 14 metre olup alt kısmı kare, üst kısmı ise silindir şeklinde inşaa edilmiştir. Yapının işaret amaçlı ateş yakılarak hem iletişim için hem de savunma amaçlı kullanıldığı sanılmaktadır. Diğer bir görüşe göre de deniz feneri ve yaklaşan gemilerin takip edildiği gözetleme kulesi olarak kullanıldığıdır. Antik çağdan kalma bir yapı olan kulenin MS 2. Yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Hıdırlık Kulesinin alt katında bir oda bulunmaktadır.
Kesik Minare: M.S. 2 yüzyıla tarihlenen antik bir tapınağın üzerine M.S. 5. veya 6. yüzyılda antik tapınağın mimari parçaları kullanılarak büyük bir kilise/bazilika yapılmıştır. Bizanslılar tarafından yapılan bu yapı Meryem Ana adına yapılan Panaghia Kilisesidir. Yapı M.S. 7. yüzyılda Arap akınları sırasında tahrip edilmiştir. M.S. 9.Yüzyılda bazı ilave bölümlerle yenilenmiştir. Eser Selçuklular zamanında Camiye çevrilmiştir. 1361 Yılında Kıbrıs Kralı 1. Peter Antalya‘yı işgal edince tekrar kilise yapılmıştır. Yapının tekrar Camiye çevrilmesi Sultan II. Beyazıt’ın oğlu Şehzade Korkut döneminde (1470-1509) gerçekleşmiştir. Bu yüzden dolayı hem Antik Bizans hemde Selçuklu yapı unsurları içeren eser Korkut Camii diye anılır.
1800 lü yılların yaklaşık ortasına kadar kullanılan Cami geçirdiği bir büyük yangınla kullanılmaz hale gelmiştir ve o yangından sonra da kullanılmamıştır. Cami-i Kebir, Merkez Camii veya Cumanın Camii olarakda anılır. Büyük yangında minaresinin ahşah olan küllahının yanmasından dolayı Kesik Minare Camii olarak anılmaktadır.
VCA’nın Gezi Notları: Antalya Kaleiçi Blogumda gezdiğim gördüğüm yerlere normalde yer vermesemde artık bunada karar vermiş olarak gezi notlarımın ilkine sadece yazın popülerliğini bildiğimiz ama özellikle tarihi ile de kışları gezilebilecek Antalya'nın Kaleiçi bölgesi ile başlıyorum...
0 notes
yenicagkibris · 6 years
Text
Algı tutsaklığı cenderesinde K. Kıbrıs ve Suriye – Özkan Yıkıcı
https://wp.me/pXsHy-Kq5 Yerleştirilen resmi idolojilerle, kurgulaştırılıp kabulendirilen algılarla birlikte, olayın kendisi ve yaşanan gelişmelerin nasıl kolayca yanlışlarla yerleşeceğinin, önemli kanıtlarıyla savruluyoruz. Kıbrıs ve Suriye gelişmeleri ile algısal operasyon gündemleşmelerin çelişki gerçeği, tekrar tekrar yaşanmaktadır. Oluşturulan ve üstüne dinsel ve etnik damıtma tabusal sosu da eklenince, kitleler de tüm gösdergelere rağmen bu yanlışlara dinsel veya ulusal gözle kolayca kapılıp gidilmektedir. Hele de günümüzde etnikliğin ırksalaştığı, dinseliğin siyasalaşıp gericileşme yapılanmasına döndüğü koşullarda, bu kandırmacalar gayet kesin gerçek gibi beyinlere kazdırtıldı. Son günlerin gelişmeleri ve resmi eksen tutumu yanında, potansiyel kitlesel destek ve beslemeci akademisyen atışlarıyla bu cendere iyice kendini hisetirmeğe başladı…. Kıbrıs gerçekleri genellikle resmi idolojisel çenbre sıkıştırılıp adeta nedenli kesin gerçekler olsa da bunu hala yıkamadı. Nitekim, çoktandır kanıtlanan ve önce İngiltere ve giderek ABD devşirmeli Nato çıkarlı Kıbrıs gerçeklerinin belgeleri uçuşurken, bunun da bedeleri ödetilirken, üstelik kendilerine Anti Amerikancı diyen kessimler bile hala bu sis duvarını aşamadılar. Nitekim, Türkiyedeki nerede ise tüm çevreler Kıbrıs konusuna ayni resmi bakışla bakıyor ve K. Kıbrısdaki “örnek demokrasiden” söz etmektedirler. Tersi K. Kıbrısta da hem Kıbrıs gerçeklerine hem de Türkiyede olanlara karşı ayni yanlış idolojikleşme yerleşti. Bundandır ki K. Kıbrısta olan birçok gelişme Türkiyede haber dahi yapılmazken, Türkiyedeki ayni gelişmelerin de çoğu K. Kıbrısta yer bulmuyor. Bu gerçeklikle özellikle dara düşünce de Kıbrıs algısı da kulanılmaktadır. Nitekim, GTürkiyede tüm karşıtlıklara karşın, özellikle devlet eksenli partiler her konuda keskin ayrım çizmekle meşkulken, Kıbrıs konusunda adeta resmi eksende birbirlerine suçlama bahanesine dek gerilemektedirler. Bunun son örnekleri, benim de sürekli izlediğim Tele 1 kanalında bizat Hocam KOngar ve Yanardağın ısrarla Ecevit İnönü Kıbrıs politikalarını övüp AKP karşıtı örnek olarak sunmalarında raslıyorum. Kıbrıs olayını Ecevite “Kıbrıs Fatihi” diye söyleyip, bundan AKP yönetimini Suriye konusunda eleştirmeğe çalışıyorlar. Tabi ki Suriye direk işkaline de hala net karşı da çıkmış değilerdir. Hat ta yeri geldiğinde özellikle CHP kesimleri biran önce Kürtlere vurulmasını dahi savundular… Tabi, Türkiye politikasının eleştirisel gerçeği K. Kıbrısta pek de haber yapılmıyor. Bunu yapan “Afrin işkali gibi” Afrikanın da başına gelenler malum….. Son günlerde K. KIbrısta kendine has gelişmeler olmaktadır. Vijdani ret yoluyla hapse giden Halilin durumu, vekil adayının rakiplerini dövdürtme tutumu ve mahkeme de olanlar, Dom otel sorunu ile aslında özünde Vakıfların gelinen aşaması gibi birçok gelişme, aslında K. Kıbrısın nerelere doğru gitmekte olduğunun basit birer güncel gelişmeleridir. Ama hala şu palavra da sürüyor: “iki liderin görüşüp sorunu çözme çabaları, ziyaretleri”! Türkiye medyası bunları pek söylemez. Söylemez de birçok yakınımızın dahi bize söyledikleri vardır: “Sizde enazından demokrasi vardır”! Buradaki olayları sıralamaya ve buranın Türkiyeye olan bağımlılığını tekrarlayınca da sanki bunlar yokmuş ve net Yardım veya eşgüdüm heyetleriyle idarecilik kurumsalaşmamaışcasına bizim burayı çağdaş demokatik örnek olarak kafalarına algılarla süslediler. Aynisi neyazık ki buradan Türkiyeye bakışta da çoğunlukla gerçekleşiyor. Türkiyede olanları ve hele de direk buraya yansımaların da olmasına rağmen, “Türkiyede çok önemli gelişmeler olduğu, dış güçlerin kıskandığı, Suriyede önemli yerler ele geçirdiği, yükselen binalardan önemli yolların yapıldığı” ezberi hep tekrarlanmaktadır. Ekonominin önemli şekilde büyüyüp dünyaya dersler verdiği söyleniyor. Sadece hafifçe dinin yerleşmesinden şöylesine serzeniş yapılmaktadır. Örneğin, Yetmişlerden beri burada seçimlerde vatandaşlıklarla veya bir yere kabarık insan yazdırtma örneklerinin son dönemde Türkiyede görülmesi de bağdaştırılmıyor. Bugün seçimlerde Türkiyede bir yerde yüzlerce insan hayali seçmen olarak açıklanırken, eskiden benzerinin yurtaş yapma adına ayni tekniğin uygulandığı K. Kıbrısta çoktan bellekten sildirtildi. Buda eğer okunuyorsa, bu yazıyla Türkiyeli kesime anımsatalım. K. Kıbrısta bir eve onlarca ve hat ta yüzlerce kişinin atresi gösterilerek seçmen veya Yurtaş yapılmak için atres olarak gösterildi. Nemi oldu: çoktan unutulup bu yanlışlarla hem seçim kazandırıldı, hem de yurtaşlık dağıtıldı! Onun için seçim sonucundan sonra bunlar kazanan kaybeden kabullenme ile unutulup gidilir. Nasıl ki zamanında İzmir, İstanbul ve Ankara seçimleri alınırken, çöplerdeki oy farkından fazla pusula bulunduğu gibi….. Gerçekten önemli günler yaşanıyor. Tabi son değil. Ama, bu yaşananlarla yeni bir yaşam tarzı da geliyor. Karşıt, hamlelerle kendi yapısal kurumsalaşmasını gerçekleştiriyor. Şöylesine bakın: Geçen 22 Ocakta Bursa buyurması ile Afrin işkali yazıldı diye Afrika linç girişimine uğradı, Meclisin tepesine kabile bayrağı çekildi! Sonuç mu; şu anda yargılanan Afrika yazarları oluyor. Yine kitap bulundurmak, sidisinde Kürtçe şarkı olma Güneyden gelen Suriyeli gazetecinin yurt dışındaki katıldığı eylem nedeniyle, yasal kitap dağıtma gibi konular artık K. Kıbrıs yargısında dava konusu!Yayınlanan Vakıflarla ilgili bilgilerin hala karşılığı yok. Şimdilerde ise Vijdani retden hapise girme ve Maramonte otelin geleceği tartışması mevcut. Mevcut olan başka şey de şu: 22 Ocak Afrika linç girişimcilerini veya meclisin tepesine çıkan ayni kişileri kucaklayıp karşılayanlar, taşımacılıkla katılım sağlayanlar kimisi mecliste olup “muhalefetle” Vijdana karşı ve yolsuzluklarını da örtme çabasında. Nitekim, Ombusmanın da açıkladığı yasal olmayan yerin eski makamcının oğluna verme yasadışılığı hala suskunlukta beklemektedir. Hem de CTP başkanlı hüküemtde olup sayın Tufanın hükümeti döneminde demokrasinin geliştiğini söylediği bir zamanda gerçekleşmektedir.***** Konumuzun bir ayağı da Suriye idi. Suriyede de algı esirliği ve kandırmaca gündemi son hızla sürüyor. Salı günkü Fehim Taştekin buna gayet güzel parmak bastı. Tekrarlayacak değilim. Fakat, düşünün! Pazartesi sabahı Trumpun Erdoğana gönderdiği mesajla uyarıldık. Ardından Erdoğan telefonla devreye girip ikindini bu ateşlemenin hızını kestirti. Bu anlatıdan sakın konu Amerikan Türkiye eksenli olduğu gelmesin! Başka bir ülkenin “Suriyenin” bir bölgesinin nasıl yönetileceği gündemi oluyordu. Sanki, Suriyenin Doğu Fıratı Türkiye ve Amerikanın parçası olup, bu sorunu çözme girişimleri olarak algılatıldı! Gerçekten öyle: Suriyenin ülke toprağı olan bir yerin hangi ülke askerleriyle tutulup yönetileceği konusu gündem oldu. Dahası, o toprakta yaşayan Kürtlerin orada kalıp kalmama tartışması da yapılıyordu. Halbuki bu yer Suriye toprağı olup, Kürtler de Suriye yurtaşıdır. Nasıl yaşayıp buranın statüsü de Suriyesiz belirlenemeceği kesin. Ama, öylesine bir tartışma ve ardından sonuç sunuldu ki Suriyenin kuzeyi Amerikan Türkiye siyasal çıkarlı bölge gibi olacağının konumunu yansıtıyordu. Dahası var: Suriyede devrilmek istenen Esaat artık yerinde kalıyor. Kürtler de belirli bölgede dinamik olarak ortada. Ama, bu sorunu çözecek ve belirleyecek kesimler Kürtlerle Suriye yönetimiyken, Trump mesaj gönderiyor, Erdoğanla gerilim sonrası ayni gün telefon konuşması yapıyor ve Suriyenin Kuzeyinde tanpon bölgeden söz ediyorlar! Üstelik Suriyeli olmayan, orada işkalci olan, toprak bütünlüğünde Suriye yeri konumundaki bölgeden söz ediyoruz. Tabi savaşın gidişatı ve kazanan cepetdeki Rusya, iran ve Suriyenin ne dediği de hiç dikate alınmıyor… Yer Suriye, ama tartışıp gerilimleşip anlaşan Türkiye Amerika! Böylesi net algılarla gerçekler örtülüp işkallerin yasalaştırılıp normaleştirilmesi ve uluslar arası kural olarak konulan ülkelerin toprak bütünlüğü de yerlebir edilen ilke sözkonusu.Hep yazdık ve tekrar uyaracağız. Suriyede salt Suriyeli değil, uluslarası güçlerin yaşadığı dar dünya savaşı alanı halindedir. Öyle ki Sincandan tutun Amrikaya varan Cihatcı devşirmelerle Amerikan Rus askerlerine dek değişik askeri güçler bu savaşta yer aldı. Araap şehlerinin sermayeleri veya paralı asker şirketli milisler dahi Suriyede resmen kendi değimleri ile uygulama alanı buldular. Oysa, Suriye bir ülkedir ve sınırları belli. Şimdi bu sınırlarda ülkelerin askerleri veya çeşitli yerlerden gelen gözü kara Cihatcılar işkal edip buradan yer almaya çalışıyorlar. Türkiye de ÖSO yapısıyla ve direk asker göndrerek Suriye topraklarında bulunmaktadır. Şimdilik siyasal yenilgi veya hedeflere ulaşamama net olmadığı için, iç kamuoyu hala çoğunluğu sırf Anti Kürt idolojikleşmesi nedeniyle hala açık askeri işkal le Kürtlerin dağıtılma taleplerindedirler. Bunlar en basit gerçekten bizi uzaklaştırıyor: Söz konusu olan topraklar Suriye toprağıdır. Buranın yapılanmasını da Suriye halkının kararı olacaktır. Halbuki, kendi anayasaları en gerici durumda olan ve demokratik hakların olmadığı ülkeler, ısrarla Suriyeye anayasa hazırlama komisyonunda da yer almaya uğraşıyorlar. Kendi halkına vermeği istemediği özgürlükleri kimine göre Suriyelilere vereceklermiş! Buyrun Suriye algı operasyonlarına.
0 notes