Tumgik
#Kalb
yakazakalb · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
”ولعلَّ رزقك في لين قلبكَ.”
Belki de senin rızkın, kalbinin yumuşaklığıdır.
.
312 notes · View notes
wishfulthinkingshort · 10 months
Text
Welcome to ✨Wishful Thinking✨ ! A magical short film coming in 2024! Our small team has spent the year pouring so much love and hard work into making this film possible, and we are beyond excited to finally be able to share it. Please stay tuned for more shenanigans featuring our characters, Djinni and Kalb, as well as future updates!
92 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 5 months
Text
Tumblr media
“Bu kalbin pak edilmesi ince bir sanattır, büyük bir iştir.”
Mahmud Esad Coşan (rahimehullâh)
32 notes · View notes
teneres · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Şemsuddin İbnu’l-Kayyım el-Cevziyye el-Hanbeli rahimehullah şöyle der:
Zühd üç bölüme ayrılır;
Birinci Bölüm: Farz olan zühd. Haram olan şeyleri terk etmektir. Bunu ihlal eden müslüman için azap sebebi gerçekleşmiş olur. Bu azabın meydana gelmesini engelleyen bir sebep olmadıkça da azap kaçınılmaz olur.
İkinci Bölüm: Müstehab olan zühd. Bu da, terk edilen şeylere nispetle farklılık gösterir. Bu zühd, mekruh olan şeyleri, ihtiyaç fazlası mübahları ve çeşit çeşit mübah arzuları terk etmektir.
Üçüncü Bölüm: Zahidlerin zühd hâlidir ki, bunlar, Allah'a yönelip seyr-u sülükta bulunmak için paçaları sıvayan kimselerdir.
Bu zühd de iki çeşittir;
Birinci tür: Genel olarak dünya hakkında zahid olmak. Bundan maksat, dünyayı tamamen elden çıkarmak ve dünya hususunda eli boş oturmak değildir. Bilakis, dünyayı kalbinden çıkarmak, ona iltifat etmemek ve elinde bulunsa dahi kalbine girmesine fırsat vermemektir. Hiç şüphe yok ki zühd, dünyayı, kalbinde olduğu halde elinden çıkarman değil, elinde olduğu halde kalbinden çıkarmandır. İşte bu, râşit halifelerin ve bütün malların hazineleri elinin altında bulunduğu halde zühdü "darb-ı mesel" olan Ömer b. Abdülaziz'in hâlidir. Hatta bu, âdemoğullarının efendisinin hälidir ki; Allah ona birçok fetih nasip ettiği halde, bu fetihler onun sadece dünya hakkındaki zühdünü arttırmıştır.
Böyle bir zühde sahip olmak için 3 şey gerekir;
1. Kulun, dünyanın geçici bir gölge ve bir an için insana uğradıktan sonra kaybolup giden bir hayal olduğunu bilmesi.
2. Kulun, bu dünyadan sonra daha büyük, daha kıymetli bir yurdun, ebedilik yurdunun olduğunu bilmesi.
3. Kulun, dünya hakkında zahid olmasının kendisi için takdir edilen hiçbir şeyi engellemeyeceğini bilmesi.
İkinci tür. Kişinin, nefsi hakkında zahid olması. Zühd çeşitlerinin en zon ke meşakkatli olanıdır. Zahidlerin çoğu bu mertebeye ulaşmış ama İçine girememişlerdir. Zira bir zahidin haramı terk etmesi kolaydır. Çünkü onun neticesi çok kötü, meyvesi çok çirkindir. Aynı şekilde zahid, kendi dimini himaye etmek, imanını korumak, lezzet ve nimetleri azaba tercih etmek, fäsık ve fäcirlere ortak olmaktan kaçınmak ve düşmanının eline düşüp onun oyuncağı olmaktan korunmak için haramlardan kaçınabilir. Yine zahidin mekruh ve ihtiyaç fazlası mübahları terk etmesi kolaydır, zira zahid, bunlan tercih edince kaçıracağı lezzetleri, ebedi sevinçleri ve daimi nimetleri çok iyi bilir. Zahidin dünyayı da terk etmesi kolaydır, zira dünyadan sonra nasıl mükemmel ve tam bir karşılık istediğini ve ne kadar yüce bir talebi olduğunu çok iyi bilir.
Nefis hakkında zühd sahibi olmak ise nefsi bıçaksız kesmektir.
Bu zühd de iki türlüdür;
Birincisi: Vesile ve başlangıç konumu. Bu, nefsi öldürme mertebesidir. Böylece senin katında nefsin hiçbir kıymeti kalmaz. Öyle ki ne nefis hesabına kızarsın, ne razı olursun, ne ona destek olur ne de onun için intikam alırsın. Sen onun itibar ve şerefini ihtiyaç günü için harcarsın. Bu durumda nefsin, ona yardım etmene, onun için intikam almana, seni çağırdığı zaman ona icabet etmene, sana asi olduğu zaman ona ikram etmene ve kötülendiğin zaman da onun için kızmana değmeyecek kadar basit ve değersiz olur. Hatta senin katında nefis, kendisi hakkında söy lenen şeylerden çok daha değersiz ve ona zor gelse dahi kurtuluşunun bağlı olduğu şeyleri yaptıktan sonra onu biraz dinlendirmeye değmeyecek kadar basittir.
İkincisi: Zühdün gayesi, kemål seviyesi. Bu mertebede olan kul, nef sini tamarnıyla mahbubuna feda eder ve ondan hiçbir şeyi kendisi için bırakmaz. Bu kulun nefsi hakkındaki zahidliği, elinde bulunan değersiz bir malı sevdiğinin istemesi durumunda o malı hemen terk edip sevdiğine Veren bir kimsenin o mal hakkındaki zahitliği gibidir. Hiç bu kimsenin kalbi, bu değersiz malı elinde tutmayı ve mahbubuna vermemeyi ister mi? İşte samimi olan zahidin kendi nefsi hakkındaki zühdü de böyledir. O tamamıyla kendi nefsinden vazgeçmiş ve O'nu Rabbine teslim etmiştir.
O devamlı nefsini Rabbi için feda etmekte ve bunun kendisinden kabul edilmesini ummaktadır. Hiç şüphe yok ki daha önceden anlattığımız bütün zühd mertebeleri, bu mertebenin başlangıcı ve vesileleridirler.
Bu mertebenin de gerçekleşmesi, bütün o mertebelerin oluşmasına bağlıdır.
7 notes · View notes
nefismuhasebesi · 2 years
Text
Tumblr media
İnsan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek. Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek.
138 notes · View notes
nimhandeee · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Var ama yok, orada ama değil, yakın gibi ama uzak. “Bir şeyi çok derinden hissedip de anlatamamak diye bir dert vardı.”
48 notes · View notes
blog-aventin-de · 7 months
Text
Der Igel und das Kalb
Tumblr media
Der Igel und das Kalb · Leo Tolstoi · Fabel Mut und Unwissenheit
Ein Kalb entdeckte einen Igel und sprach: »Ich fresse dich!« Der Igel wusste nicht, dass Kälber keine Igel fressen, erschrak aber sehr, rollte sich ein und fauchte: »Versuch es doch!« Mit erhobenem Schwanz fing nun das einfältige Kalb an zu hüpfen, stieß mit den Hörnern in die Luft, spreizte die Vorderfüße und beleckte den Igel. »Oi, oi, oi«, brüllte das Kalb und rannte zur Mutter-Kuh und beklagte sich: »Der Igel hat mich in die Zunge gestochen.« Die Kuh hob den Kopf, blickte nachdenklich drein und riss weiter Gras ab. Der Igel trollte sich indes in eine dunkle Höhle unter einer Ebereschenwurzel und meinte fröstelnd: »Ich habe ein riesiges Tier besiegt. Ich muss ein Löwe sein!« Und der Ruf über die Tapferkeit des Igels eilte bis weit hinter den blauen See, bis hinter den dunklen Wald. »Wir haben einen Igel, der ist ein Recke«, flüsterten ängstlich die Tiere. Lehre: Eine unüberlegte leere Drohung stärkt oftmals nur den Widersacher! Der Igel und das Kalb · Leo Tolstoi · Fabel Mut und Unwissenheit Read the full article
2 notes · View notes
Link
Tumblr media
Piccata alla Milanese, das sind Schnitzel Mailänder Art in einer Panade mit Parmesan: Die italienischen Kalbsschnitzel werden traditionell auf Spaghetti mit Tomatensoße serviert. Ob Piccata vom Hähnchen, Schwein oder Kalb, mit unserem Rezept gelingt das Schnitzel Milanese garantiert!
2 notes · View notes
holundra · 2 years
Text
Tumblr media
Head Of A Calf
Rosa Bonheur
französische Malerin, 1822-1899
3 notes · View notes
wildbeimwild · 2 years
Text
Russland: Tierrechtsaktivistin für Spaziergang mit Kuh auf dem Roten Platz inhaftiert
Eine amerikanisch-chinesische Tierschützerin ist festgenommen worden, weil sie in der Nähe des Kremls eine junge Kuh spazieren führte. Die 34-jährige Alisa Dey sagte der staatlichen Nachrichtenagentur TASS, sie habe das Kalb online gekauft, “damit es nicht gegessen wird”. Die Polizei nahm sie fest, als sie mit dem Tier über den Roten Platz ging und angeblich “Tiere sind kein Essen” rief. Sie…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
yakazakalb · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Hadi gel gidelim şimdi, Allah'ı (c.c) anmadan geçirdiğimiz her bir an için kalbimizden helallik dileyelim...
26 notes · View notes
Text
Tumblr media
Bridge over the Nahr el-Kalb river by Beirut, Lebanon
Turkish vintage postcard, mailed in 1902 to Cairo, Egypt
1 note · View note
damladanummana · 6 months
Text
An'da Kalan
Zihnini sustur, Kalbini dinle, An ki O An’ ın içinde… Mustafa Murat Güngör 27.03.2023
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
teneres · 8 months
Text
“Allah’ın mahremlerinin çiğnendiğini, hudutlarının zayi edildiğini, dininin terk edildiğini ve Rasûlullah'ın (ﷺ) sünnetinden yüz çevrildiğini gördüğü halde serin bir kalple duran kimsede hangi din ve hangi hayır kalmıştır?
Batıl ile konuşanın, konuşan şeytan olduğu gibi, bu kimse de dilsiz şeytandır. Dinin başına gelen bu musibet, yemekleri ve makamları kendilerine teslim edildiği sürece, din üzerinde cereyan eden olaylara aldırış etmeyen bu kimselerden başka kimdendir?
Onların en iyisi, dudaklarını yalayarak hüzünlenenlerdir. Eğer makamında veya malında az bir eksiltilme mevzusu olsa, varını yoğunu ve tüm enerjisini ortaya koyar ve gücü nispetince karşı koymanın üç mertebesini işletir. Bu kimseler, Allah’ın gözünden düşmeleri ve gazabını kazanmaları ile birlikte dünyada da farkında olmadan olabilecek en büyük musibet ile karşı karşıya gelmişlerdir.
Bu musibet, kalplerin ölmesidir. Zira kalbin diriliği ne kadar yüksek olursa, Allah ve Rasûlü için gazaplanması o derece fazla ve dini desteklemesi o derece kuşatıcı olacaktır."
| İmâm İbnu'l-Kayyim (رَحِمَہُ اللّہُ)
5 notes · View notes
nimhandeee · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Ne zaman yaramızdan şikâyetçi olsak, daha deriniyle imtihan olunduk. O yüzden diyoruz; Tevekkül iyidir.
27 notes · View notes
my-life-fm · 9 months
Text
Tumblr media
0 notes