Tumgik
#Saldırılar
neyerlicom · 11 months
Text
Timus Siber Güvenlik'ten Siber Saldırılara Karşı Korunma İpuçları
Son dönemde belirgin bir biçimde artış göstererek tehdit potansiyelini artıran siber saldırılar, her ölçekten işletmeyi koruyacak güvenli ağ mimarilerine olan ihtiyacı bir kez daha ortaya koyuyor. Siber güvenlik zafiyetlerinin yüzde 90 oranında insan kaynaklı olduğuna dikkat çeken Timus Siber Güvenlik Ülke Müdürü Artuğ Tikiç: “Siber tehditlere karşı etkin koruma sağlamak düşünüldüğü kadar zor…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 1 year
Text
Cerahat Ülkeyi Kuşatırken
Tumblr media
Bir yazgı kabilinden çıkagelen cerahat bu ülkenin öyle ya da böyle her gününde belirgin bir sabit kılınıyor. Bütünüyle umut mefhumunun her nasıl yerle yeksan edildiğini açıkça örnekleyen, göstere gelen her eylem bu cerahat tahayyülünü var ediyor / bildiriyor. Aleni bedene yönelik biyolojik-politik şartlanmışlık halleri içerisinde yirmi bir yılı deney sahası kılınmış zeminde cerahat ümidin kırıldığı halleri bildiriyor. Devlet, yöneten, seçilmişlerin o kırmızı çizgi olarak atfedilen vatan, bayrak, millet, ezan dörtlüsünün yamacında / kenar, kıyısında hayatiyet mutlak doğrularından arındırılır. Eğrelti bir cumhuriyetin kepazeliği, taşa duran eylemliliği, her güne içkin kılınmış şiddete tapar hallerle birlikte muğlak ya da belirsiz olmayan bir cerahat hali kutsanır. Yalanların üstüne yalanların bina edildiği yerde şu ülkede hayatın berhava olunmasının istikameti kesintisizdir. Gündelik yaşam halini ve pratiklerini imkansız kılan cerahatli halin var ettiği her açmaz bir kere daha ülkenin hayat veren yer olmaktan ne şekilde alıkonulduğunu da gösterendir. Yaşam tarumar edilmiş bir eylemsellik ile kuşatılır. Seçim mefhumundan öncelikli belirgin bir yarılma / ayrıştırmayı imgeleyen şeylerin yekunudur mesele.
Seçimin son düzlüğünde baş efendi, soysuz, bahçesiz efendiler ile ortaklarının sunduğu her veciz, var ettikleri her hamlede bu keskin ayrıştırma ve eleme hallerinin her ne halde var edildiği birer kere teyit edilebilir. En son seçim öncesi cumartesi gecesi cami kılınmış bir dünya kültürel mirası / semavi iki din için de kutsal kılınan / Ayasofya’da gerçekleşen ibadetin gösteriye dönüştürüldüğü zeminden çıkagelenler o işleme / eyleme halinin her ne şekilde biçimlendirildiğini anlatmaya kafi bir örnektir. Tekbirler ile içeriye giren baş efendi, Fetih suresi, Bakara suresinden ayetlerin okunduğu bir zeminde siyasetin sıradan o insanların hayatlarındaki itiraz haklarını alt etmek için, ötekilere karşı kurumsal bir hal, kimliğe kavuşturulan bakışı bildirir. Dinsiz, imansız, kitapsız diyerek salt Hristiyanları ya da Yahudileri değil, koca bir toplumun yarısını kapsayan, birlikteliği var eden bir temsilin haddini / hududunu bildirmeye bir kere daha din, iman kullanılarak verilen yanıttır mesele misal. Baş efendinin var ettiği ucubelik düzeninin devamlılığını, Kürd halkına yönelik en kestirmeden ötekileştirici kavramlarla saldırmasının etkisiz kılınmasının hemen ardından o dini figürleri / inanç eksenli yorumlar ve eylemleriyle birlikte bir kere daha memleketin en acayip seçimlerinden birisini bir kere daha korkuyla gerisin geriye teslim almak ister. Cerahat bir yazgıymış gibi değerlendirilirken, evladı fatihanın bir kere daha memleketin içinden geçmesinin, başta kalmasının yolunu o dini figüratif sunumun yanında en çok bahsini açtığı, ikinci bir 15 Temmuz kalkışmasına teyakkuz halinde hazırız mesajlarında görebilmek mümkündür. Bunca cerahatle hemhal bir yerde hayatın istikameti her nice olur, bırakılır sahiden!
Seçim günü var edilmiş olagelen temsili değil sahiden linç ettirme pratikleri, kimi yerler / seçim mekanlarında uygulanan son dakikaya kadar tahrik / gerilim siyasetinin yamacında cerahatle bir gelecek tahayyülü var edilebilir mi? Kağıthane İstanbul’da seçmenlere doğru ve direkt olarak var edilmiş saldırganlıktan, Üsküdar, İstanbul’da bir okuldaki yangından, Urfa’dan çıkagelen elini korkak alıştırmadan mührü baş efendiye basıp duran hazıra konma hallerine bir süreklilik halinde cerahat sürsün, katran karanlığına rehin olunsun da her nasıl olursa olsun yollu trajik hallerle bir gelecek tahayyülü bırakılır mı? Biz sıradana, sıradan insanların hayatlarını un ufak edip, iyimser bir rakamla kişisel servetinin yüzlerce milyar dolar civarında seyreden bir baş efendinin hukuku / hakkı / adaleti / hürriyeti aleni bir biçimde savunabileceği ihtimal edilebilir mi? Yaralarına yepyeni yaralar ekleyen, her günü bir başka karabasana dönüştürülen bir zeminde onca afaki var edilmiş olagelen kinin ve kötülüğün yanında beslenip büyütülen nefret ve hiddetin verebileceği her hangi bir iyilik söz konusu edilebilir mi? Seçimin sonucu her neye çıkarsa çıksın bugün bu raddede olan biten yegane şey, tartışılması sorgulanması spor olsun diye değil gerçekten mühim ol mesel budur, farkında mısınız?
Memleketin bir ucundan çıkagelen bir haber dahi durumun her neye evrildiği göstermeye kafidir. Mezopotamya Ajansından aktaralım: “Cizîr’de köylüler AKP’ye oy vermeleri yönünde tehdit edildi, Qileban’da uluslararası heyet okula alınmadı, koruculardan kullandıkları oyların fotoğrafı istendi, vali Şırnak Lisesi’ndeki tüm müşahitleri okuldan çıkardı.
Şirnex ve ilçelerinde Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde oy kullanma işlemleri ihlallerle başladı. Cizîr ilçesinde köylüler AKP’ye oy vermeleri yönünde tehdit edildi, Qileban ilçesinde uluslararası heyet okul bahçesine dahi alınmadı, asker koruculardan kullandığı oyun fotoğrafını istedi, Şırnak Valisi bir lisedeki tüm müşahitleri okuldan çıkardı.
Cizîr’e bağlı Zêwgê köyünde köylüler açık oy kullanmaları yönünde tehdit edildi. Köylülerin itirazlarına rağmen AKP Hezex (İdil) eski İlçe Başkanı Cihan Güven ve ailesinin tehdit ve baskıları sürüyor. Baskılar nedeniyle köyde bulunan yaşlı yurttaşların büyük bir kısmının AKP lehine oy kullanmak zorunda kaldığı öğrenildi. Köyde bulunan gençler ise yaşanan duruma tepki göstererek ailelerine ve kendilerine dönük baskılara rağmen iradeleriyle oy kullanacaklarını aktardı. Ancak Güven’in oy kullanan gençlerle kabine kadar girdiği ve AKP ile Erdoğan’a oy verdirdiği belirtildi.
Kabin Az
Cizîr’in birçok okulunda ise yurttaşların seçime yoğun ilgisinden dolayı uzun kuyruklar oluşuyor. Sınıfta kurulan tek kabinin yetmediğini belirten Yeşil Sol Parti yetkilileri Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) ek kabin talep etti. Talebe olumlu tanıt veren YSK ek kabin gönderdi. Ancak bir süre sonra böyle bir iznin olmadığı gerekçesiyle ek kabin tekrar kaldırıldı. Cizîr’deki bütün okullarda işlemler ağır sürdüğü için oy kullanmanın saat 17.00’yi geçebileceği belirtildi.
Heyet Okula Alınmadı
Şırnak Şehit Teğmen Evren İlkokulunda AKP’li Şırnak adayı Arslan Tatar’ın akrabaları, Yeşil Sol Parti’nin müşahitlerinin fazla olduğu gerekçesiyle okuldan çıkarılmasını istemesiyle gerginlik yaşandı. Polisler, müşahitleri çıkarmak isterken, itirazlar sonucu müşahitler görevli oldukları sandıklarda kaldı.
Qilêban’da (Uludere) seçimleri takip etmek için Almanya’dan gelen Sol Parti Milletvekili Hakan Taş ve beraberindeki heyet, polis tarafından “Yasak” denilerek okulun bahçesine dahi alınmadı.
Koruculara Tehdit
Öte yandan Qileban’da Jandarma Komutanlığı, korucuları tehdit ederek atacakları oyu telefonla çekip kendilerine atılması talimatı verdi.
Şırnak Lisesi’nde Şırnak Valisi Osman Bilgin’in talimatıyla bütün müşahitler okuldan çıkartıldı.”
Bir yazgı kabilinden var edilen cerahatin her nasıl her güne ama her güne sabit kılındığı mefhumunu Şirnex’teki tek bir örnek dahi ifade etmeye yeterli kılınıyor. Pazar gecesinde oluşan tablo, daha en başta rakamlar bildirilirken var edilen yüzde 60 gibi klasik sallama oranlarıyla baş efendi güzelleme yarışlarının arasında, Kürd özgürlük mücadelesinin de enikonu hakir görülmesine çalışılır. Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisinin bir biçimde barajları / engelleri ve tüm ön yargıları yerle bir ederek Kürdistan’dan da oy alabildiği bir müşterek irade beyanına ket vurulmaya çalışılır. Yetkin Report’tan Murat Yetkin’in bahsiyle oy farkı yüzde on aralığında tutulması için baş efendi anadolu ajansı nam yapıya talimat vermiştir. Hezimeti ne kadar ertelersek o kadar iyidir diye çıkagelen bir gümbürtü içinde kim olduğu, dahası nasıl oluyorsa oluyor üç milyon civarında oya her nasıl ulaştığı muamma bir ırkçının parlatıldığı zeminde, hakkaniyetli bir demokrasi erimi, mücadelesi söz konusu edilebilir mi? Nedir yani, savaşa gider gibi zaten yeterince ayrışan bir ülkeye bir de ırkçı / kafatasçı bir akıl da mı müdahil olacaktır. Bir kamp da o akılsızlık cephesi, çoktan toprak olmuş ayrımcılık fikriyatı ile mi var edilecektir, nedir yani her neyin nesi?
Okullarda var edilen kolluk şiddeti, bitimsiz bir iktidar payandası olaraktan çıkagelen kimi silahlı / külahlı tiplemelerin şiddet seremonileri, bitimsiz, aralıksız bir kötülüğün kutsanması halinin vardığı her eşik aşımında olduğu gibi zorbalığın bir normatif kılına gelmesinin iç kıyıcı halleri de mi bir şeyleri aksettirmemektedir. Hizipçiliğin, dinci bir siyasetin temsilcisi, şimdilik silahsız oldukları zikredilen bir yapının ki geçmişlerinin her ne kadar karanlık olduğu birkaç arama motoru araştırmasından dahi çıkabilecek bir yapının dahi dört vekille temsil edilebildiği bir garip / garabet memleket şablonunda o hayat imgesinin hali ve istikameti nice olacaktır, her nereye varacaktır ki bu ülke? Kürd’e sürekli bedel ödettiren, bir değil on, yüz, binlerce defa saldıran bir mahlukat aklın / zikrin, fikri birlikteliğin yamacında bütün bu cerahatle hangi iyi güne varılabilir sahi ama sahiden! Pazar gecesinden bugüne kadar aralıksız bir deney sahnesi kılınan, devletin asıl yüzünü göstere geldiği Şirnex gerçekliğinde, biber gazları, yakılan kurşunlar ve bitimsiz devletli şiddetinin suna geldiği şeyler de mi bir şey ifade etmemektedir. Cerahat hemen her güne sabit kılınırken, bunca badireden, bütünüyle ayrıştırmadan sonra halen etle tırnak gibiyiz lafzını yiyen kalmış mıdır? Baş efendi, kurmayları ve bütünüyle sağcılığı ırkçılıkla bütünleyen bir toplama karşısında o cerahate dur diyecek cüret sahiden var edilebilecek midir, mesele buradadır. Takdirinize.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Francisco SECO – AP Photo
1 note · View note
bunedycom · 2 years
Text
Ukrayna Avrupa'ya enerji akışını durdurdu!
Ukrayna Avrupa’ya enerji akışını durdurdu!
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları devam ederken, Ukrayna Avrupa’ya enerji akışını durdurdu. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson ile bir araya gelen Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya’nın, Ukrayna’nın enerji altyapısına yaptığı saldırılar nedeniyle Avrupa’ya enerji akışını durdurduklarını açıkladı. “AVRUPA’YA ENERJİ…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dahaneler100 · 6 months
Text
Netanyahu, Gazzelilerin sığındığı Refah'a saldırı planlarını onayladı
Refah, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sırasında kara operasyonunun yapılmadığı son önemli yer. REKLAM İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun savaştan zarar gören Gazze nüfusunun çoğunun sığındığı Refah’taki operasyon planını onayladı. Netanyahu’nun ofisi tarafından yapılan açıklamada, ayrıntı veya zaman çizelgesi verilmeden “Refah’taki eylem planlarının onaylandığı”…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
technolooktr · 1 year
Link
0 notes
guncelhaberleri · 1 year
Text
Fransa'da Nahel'in ölümü: Hükümet banliyö isyanlarında neden sosyal medyayı suçluyor?
Fransa’da 17 yaşındaki bir gencin trafikte polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından şiddet olayları başta banliyöler olmak üzere ülke geneline yayıldı. Sosyal medya platformları ise hükümet tarafından “ortalığı karıştırmakla” suçlanıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 17 yaşındaki bir otomobil sürücüsünün öldürülmesinin ardından TikTok, Snapchat ve Twitter gibi sosyal medyayı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
guzelhaber · 1 year
Text
'Beyaz Toros' ve 'Yeşil' pankartlarının açıldığı Bursaspor - Amedspor maçıyla ilgili soruşturma
Bursaspor-Amedspor maçı ve sonrasında yaşananlarla ilgili soruşturma kapsamında 3 özel güvenlik görevlisinin yanı sıra stadyuma yerleştirilen pankartlarla ilgili 4 kişi ve 3 güvenlik görevlisinin tutuklandığı bildirildi. kamu görevlisi görevden alındı. Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, Bursaspor ile TFF 2. Lig takımlarından Bursaspor arasında oynanan maçın ardından soyunma odası…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tr-ataturk · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
"Beni iki kadın çok sevdi, biri yalnız ben olduğum için o Fikriye'dir, öteki de mevkiim için o da Latife Hanım'dır." - Mustafa Kemal Atatürk Hepimiz Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ı tanır ve biliriz. Bilindiği üzere Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım'ı sevmiş ve onunla evlenmiştir.
Ancak Atatürk'ün, Latife Hanım ile olan birlikteliğinden önce Fikriye Hanım ile yaşadığı derin ve trajik bir aşk öyküsü vardır. Paşamızın hayatını anlatan kitaplarda Fikriye Hanım'dan sadece 'Atatürk'ün çocukluk arkadaşı' olarak kısaca yer verilmesine rağmen asıl gerçek zamanla ortaya çıktı.
Bunu ilk öğrendiğimde gözlerim yaşlara boğulmuştu şimdi siz de okumadan önce mendillerinizi hazırlayın, ayaktaysanız da oturun. Bu hikaye kalbimize biraz ağır gelebilir.
Fikriye Hanım, Yunanistan topraklarında Larisa'da 1987 yılında dünyaya geldi. Ailesi, Türk halka karşı gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle önce Selanik'e, ardından da İstanbul'a taşındı. İstanbul'a geldiklerinde sırayla annesini, babasını ve son olarak da genç kız kardeşini kaybetti. Bir başına kalan Fikriye Hanım'ın amcası, Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın ikinci eşiydi. Bu üvey akrabalık bağı nedeniyle Mustafa Kemal Paşa ve Fikriye Hanım birbirlerini sürekli görüyorlardı. Karşılıklı duygular dile getirilmese de ikisi de olan bitenin farkındaydı.
Zübeyde Hanım ise kimsesiz bir kız olan Fikriye Hanım'ı çok sevmesine rağmen, asla oğluna layık görmüyordu. Bu sebepten dolayı evlenmelerine katiyen karşıydı. 1920 yılının ortalarında gazetede Mustafa Kemal Paşa'nın padişah tarafından verilmiş idam fermanının okuyunca Fikriye Hanım onun yanına gitmeye karar verdi. Derhal yola çıktı ve tehlikeli güzergahlar üzerinden geçerek Ankara'ya ulaştı. Mustafa Kemal, Fikriye Hanım'a "Nasıl geçti yolculuğunuz? Çok sıkıntı çektiğiniz muhakkaktır ama gönül ferman dinlemiyor, değil mi çocuk?" diyerek karşıladı. Çankaya'nın ilk gelini, Mustafa Kemal'in imam nikahlı eşi, ülkemizin ilk First Lady'siydi artık. Çankaya Köşkünü çekip çevirdi, çevresindeki herkesin yardımına koşarak çok saygı duyulan biri haline geldi.
1922 yılının Eylül ayında Mustafa Kemal İzmir'e vardı. Atatürk ve silah arkadaşlarının çalışmak için seçtikleri köşk Latife Hanım'ın ailesine aitti. Bu vesileyle Latife Hanım ile tanıştı. Latife Hanım genç, yüksek tahsilli, entelektüel ve zeki bir kadındı. Köklü bir aileden geliyordu. Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım'dan çok etkilenmişti. Zübeyde Hanım ise onun mükemmel bir gelin adayı olduğunu düşünüyordu.
Mustafa Kemal Paşa, Ankara'ya geri döndüğünde Fikriye Hanım'ın çok hasta olduğunu öğrendi. Fikriye Hanım'ı derhal tedavi görmesi için Almanya'ya gönderdi. Bu sırada Zübeyde Hanım, Latife Hanım'ın ailesinin İzmir'deki evinde vefat etti. Mustafa Kemal annesinin son isteğini gerçekleştirmek istedi ve Latife Hanım ile evlendi.
Latife Hanım gibi zeki, tahsilli bir kadının Türk kadınına çok iyi örnek olacağını düşünmekteydi. Bu sırada Almanya'da tedavi gören Fikriye Hanım ise Mustafa Kemal'in evlendiği haberini gazetelerden öğrendi. Bunun üzerine yola çıktı ve Türkiye'ye döndü.
Fikriye Hanım, Çankaya Köşkü'nün kapısına dayandı. Bir zamanlar hanımı olduğu köşkte elbette ki hoş karşılanmadı. Sonrasında yaşanan olaylar için kesin bir gerçeklikle bilinmiyor fakat söylentiler çok...
Bazı söyletinlere göre Fikriye Hanım yaşananları gururuna yediremeyerek, kahrından Mustafa Kemal Paşa'nın hediyesi olan gümüş tabancayla kendisini kalbinden vurarak intihar etti. Bazı söylentilere göre de köşkü terk etmek üzereyken vurulmuştu. Sır dolu ölümünden sonra isimsiz bir mezarlığa gömüldü.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikriye Hanım için yazdığı şiir: "İçsem de bir kadeh hayat iksirinden, Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye'den. Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden, Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden."
31 notes · View notes
felsefebilim · 8 months
Text
Orta Çağ'ın Karanlığı ve Aristoteles İlişkisi
Tumblr media
Felsefi düşünce açısından karanlık çağ olarak bilinen Orta Çağ döneminde aslında birçok araştırma, inceleme yapılmıştır. Bu araştırmaların genel sebebi ise dünyanın nasıl ve ne kadar kusursuz olduğunu kanıtlamak olmuştur. Üstelik bu çalışmalarda elde edilecek sonuçların, genel bir kuralı olmalıydı. Aristoteles'in düşünceleriyle çelişmemesi.
Bu temel, Aristoteles'in yaklaşımını benimseyen dini otoritelerin, kendini daha güçlü konumlandırması ve tüm alanlarda söz sahibi olmasını sağlıyordu. Kısacası, inanç ve düşünceyi uzlaştırmak hedefleriydi. Çünkü akıl yoluyla yöneltilen eleştiriler, saldırılar ancak akıl yoluyla bertaraf edilebilirdi, kilise bunun farkındaydı. Aristoteles'de akıl yolunu temsil ediyordu.
Özellikle Yüksek Orta Çağ diye tanımlanan 11. yüzyıldan Rönesans'a kadar olan süreyi dışarıda tutarsak, felsefenin amacı dini öğretileri temellendirmek ve dinin kendisini açıklamasını sağlamaktı diyebiliriz. Skolastik Felsefe olarak da bilinen Orta Çağ felsefesinde, felsefeyi yapanlar manastır ve katedrallerde yetişmiş din adamları olduğu için felsefeye biçilmiş bu amacı çok yadırgayamayız. Düşünün ki, bilimsel ve mantıklı tedaviler yerine dini amaçlı tedavilerin, din adamlarının dualarının tedavi olarak kullanıldığı bir dönemden bahsediyoruz...
19 notes · View notes
bi-perva · 11 months
Text
Türkiye Cumhuriyeti, Gazze’yi yüzü gülen çocukların şehri, kardeşlerimizin huzur ve güven içinde yaşayacağı bir İslam beldesi yapmaya hazırdır, buna da and olsun, hamd olsun muktedirdir.
Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.
Devlet Bahçeli
31 notes · View notes
neyerlicom · 1 year
Text
Acronis siber tehditler raporu, E-posta saldırılarında %464 artış olduğunu gösteriyor
Siber koruma alanında küresel bir lider olan Acronis, “İnovasyondan Riske: Yapay Zeka Odaklı Siber Saldırıların Etkilerini Yönetmek” başlıklı Yıl Ortası Siber Tehditler Raporu’nun bulgularını yayınladı. Bir milyondan fazla uç noktadan elde edilen verilere dayanan kapsamlı çalışma, gelişen siber güvenlik dünyası hakkında fikir verirken, 2023’ün ilk yarısında, e-posta tabanlı oltalama…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nevzatboyraz44 · 10 months
Text
Ireland gave one of the harshest reactions to Israel's massacre of children in Gaza. How strange it is; - A man of Algerian origin started stabbing children today. - Injured 5 people, including 3 children. - Then rioting, terror and looting began in Dublin. - The army took to the streets, immigrant centers were burned. - There is an extraordinary situation in the city. - While children are being killed in Gaza, children are being stabbed in Ireland! - What kind of scenario? Ireland is currently undergoing an operation. - This is a complete intelligence operation. - Israeli-US intelligence is at the heart of this matter. European leaders and administrations; - He is carrying out another study to manage the masses that he cannot control. - The human dignity, sensitivity and consciousness of the masses who stood up for Gaza are being targeted. Similar attacks tomorrow; - It also happens in other European cities, where hundreds of thousands of people take to the streets in support of Palestine. The same bench is set up there too. - There may even be similar initiatives in Turkey. From today on, we need to be very careful. The teams that terrorized the whole of Turkey before the Gaza massacre, those known names, should be closely monitored. They also received instructions. The assignment has been made. Definite! It has already been revealed that they are working on behalf of Israel. #İbrahimKaragül
قدمت أيرلندا واحدة من أقسى ردود الفعل على المذبحة التي ارتكبتها إسرائيل ضد الأطفال في غزة. كم هو غريب؛ - رجل من أصل جزائري بدأ اليوم بطعن الأطفال. - إصابة 5 أشخاص، بينهم 3 أطفال. - ثم بدأت أعمال الشغب والإرهاب والنهب في دبلن. - نزل الجيش إلى الشوارع وأحرقت مراكز المهاجرين. - هناك وضع استثنائي في المدينة. -بينما يُقتل الأطفال في غزة يُطعن الأطفال في أيرلندا! - أي نوع من السيناريو؟ وتجري أيرلندا حاليا عملية جراحية. - هذه عملية استخباراتية كاملة. - المخابرات الإسرائيلية الأمريكية في قلب هذا الأمر. القادة والإدارات الأوروبية؛ - يقوم بدراسة أخرى لإدارة الجماهير التي لا يستطيع السيطرة عليها. - يتم استهداف الكرامة الإنسانية وحساسية ووعي الجماهير التي وقفت من أجل غزة. هجمات مماثلة غدا؛ - ويحدث هذا أيضًا في مدن أوروبية أخرى، حيث يخرج مئات الآلاف من الناس إلى الشوارع دعمًا لفلسطين. تم إعداد نفس المقعد هناك أيضًا. - قد تكون هناك مبادرات مماثلة في تركيا. ومن اليوم فصاعدا، يتعين علينا أن نكون حذرين للغاية. ولابد من المراقبة الدقيقة للفرق التي روعت تركيا بالكامل قبل مذبحة غزة، تلك الأسماء المعروفة. كما تلقوا تعليمات. تم تنفيذ المهمة. واضح! لقد تم الكشف بالفعل عن أنهم يعملون لصالح إسرائيل. #إبراهيم كاراغول
İsrail’in Gazze’deki çocuk katliamına en sert tepkilerden birini de İrlanda verdi. Ne tuhaf ki; - Cezayir kökenli bir adam bugün çocukları bıçaklamaya başladı. - 3’ü çocuk 5 kişiyi yaraladı. - Ardından Dublin’de isyan, terör, yağma başladı. - Ordu sokağa indi, göçmen merkezleri yakıldı. - Şehirde olağanüstü durum var. - Gazze’de çocuklar öldürülürken, İrlanda’da çocuklar bıçaklanıyor! - Nasıl bir senaryo? İrlanda bir operasyon'a maruz kalıyor şu an. - Bu tam bir istihbarat çalışmasıdır. - İsrail-ABD istihbaratı bu işin göbeğinde. Avrupalı liderler ve yönetimler; - Kontrol edemedikleri kitleleri yönetmek için başka bir çalışma yürütüyor. - Gazze için ayağa kalkan kitlelerin insan haysiyeti, hassasiyeti, bilinci hedef alınıyor. Yarın benzer saldırılar; - Filistin’e destek için yüzbinlerin sokaklara indiği diğer Avrupa şehirlerinde de yaşanır. Oralarda da aynı tezgah kurulur. - Hatta Türkiye’de de benzer girişimler olabilir. Bugünden itibaren çok dikkat etmek lazım.. Gazze katliamı öncesi, bütün Türkiye’yi terörize eden ekipler, o malum isimler yakın takibe alınmalı. Onlara da talimat gelmiştir. Görevlendirme yapılmıştır. Kesin! İsrail adına çalıştıkları zaten ayyuka çıktı. #İbrahimKaragül
38 notes · View notes
bunedycom · 2 years
Text
Gazzeliler BM binasının önünde toplandı... "Haklarımızı unutmayacağız"
Gazzeliler BM binasının önünde toplandı… “Haklarımızı unutmayacağız”
İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne 2014’te düzenlediği saldırıdan zarar görenler, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) binası önünde gösteri düzenledi. Sivil toplum kuruluşu olan “2014 Saldırıları Mağdurları Yüksek Komitesi” öncülüğünde gerçekleştirilen eylemde Filistinliler, “tazminat ödemeyi ertelemeyin”, “abluka ve saldırıdan yorgun düşen aileler” ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
35nur · 10 months
Text
Benim ülkemde Anadolumda ,TURKİYEM de Bir çocuk ilk okula müslüman başlayıp, Üniversiteden Ataist ya da Deist olarak mezun oluyorsa, sorunu dışarıda değil,sanırım icimizde aramak gerek.TERÖRİST İTRAİLİN yaptığı soykırıma direnen Filistin li kardeşlerimizden, öğrenecek çok şeyimiz var.
En önemli 2 başlik
🥀Bir Müslüman nasıl olur. 🥀
🥀Vatana millete ve Ümmete yarar bir çocuk nasıl yetiştirilir.🥀
Bence geleceğimiz adına MEB tarafından "Filistin Eğitim Sistemi" araştırılmali.....
Küçücük yureklerdeki Kocaman imanın sadakatini,ve samimiyetini bize gösteren ve utandıran kardeşlerim..Rabbimin selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun..
KAHROLASİN İTRAİL..
20 notes · View notes
etaali · 2 days
Text
Siyonist rejim "Nasrallah, Gazze'deki HAMAS uğruna Lübnan'ı yakıyor!" propagandasıyla Lübnan halkında bir bölünme ve kaos çıkarmayı planlıyordu ama saldırılar tam tersi sonuç veriyor. Lübnan halkında muazzam bir dayanışma var.
Hıristiyan Marada Hareketi, yerinden edilmiş insanları kabul etmek için Zgharta ve Ehden'deki tüm otellerin açıldığını duyurdu..
3 notes · View notes
epifizz · 10 months
Note
Celal Şengör yine bir şekilde gündeme gelmeyi başardı. Bu defa da Fransız ihtilali insanlık için bir felaket, aklı öldürmüştür ve iktidarı ayak takımına verirsen dünya böyle olur dedi. Senin bu konudaki görüşün ne?
Şengör'ün bunu gündeme gelmek için söylediğini sanmıyorum, elitist bakışını hiç gizlemediği için bu düşüncelerinde samimi olduğu kanaatindeyim. Genelde bu ihtilal burjuva devrimi olarak adlandırıldığı için sağ kanattan yana bir sempati yaratacağı düşünülürken aslında devrimin karakteri ve solun tarihsel bakışı içerisinde solcularca daha çok sahiplenilen bir olay olduğu reddedilmez bir gerçektir. Çünkü burjuvazi bence yükseliş ivmesine dair çok önemli bir ivme kazanmamış ama taban kesim gerçek bir politik güç kazanmıştır.
Şengör'ün dünya görüşünü anlıyorum ancak bu benim hiç katılmadığım bir bakış. Özellikle akademinin elit ve ayrıksı bir grup olarak kalması belki bir boyutta akademinin maddi kaygılarla kaybedebileceği yolların ortadan kalkmasını sağlar, bu bir gerçek. Ama aynı oranda akademiyi gerçeklikten, hayattan koparan bir boyut da getirir. Şengör'ün toplumdan soyutlanmış ve artık döneminin geçmiş biri olduğunu söylemek bu noktada aleni olan bir gözlemi yenilemek olacaktır bence. Bu bakış Fransız ihtilalini değil, Britanyanın reformlarını bir başarı sayar genellikle. Bu bakış açısını sergileyen kaynakların Şengör'ün okumalarında daha merkezi olması da normal çünkü daha pozitivist ve ampirik bir dip dalganın politik konumlanması bu esasında. Benim kendi görüşümün, bireysel tarihlerimiz göz önüne alındığında Celal Şengör ile yan yana gelmesi olanaksızdır. Kendisi halihazırda yüksek ekonomik bir çevreden geliyor bense kendisinin deyimi ile o ayak takımının kazandığı başarımların açtığı yol sayesinde kendisini eğitmiş bir insanım ve bu çoğunluğun eğitimsiz, barbar ya da irrasyonel olduğu yorumunu tamamen reddediyorum.
Kitlelerin daha itkisel ve duygusal kararlar vermeye meyilli olması sonucu popülizmi partlattığını da düşünmüyorum. Daha doğrusu buradaki problemin kökeninin halktan başladığını düşünmüyorum. Çünkü halka dönük bir "eğitim" değil öğretim çabası olsaydı, tüketimin fordist damızlığı olarak değil üretimin değerli bileşenleri olarak teşvik edilselerdi ya da politik güçler yönetme değil hizmet gayesi içerisinde olsaydı kitlelerin irrasyonel bir yığın olarak kalmaya devam edeceğine emin değilim. Elbette Kant gibi herkesin ulaşabileceği tek bir üst rasyonalite bulunduğunu düşünmüyorum ancak Şengör gibi eğitim ve düşünme olanaksızlığı olduğunu da sanmıyorum.
Ki bence Şengör'ün şu anki konumu bu noktada bana baya ironik geliyor. Kendi alanında akademik başarısından bağımsız, bu medyada sahip olduğu her şeyi bilen aydın imajını eleştirdiği o popülizme borçlu. Şu anki kitlenin irrasyonel ve duygusal olduğu kesin zaten bu yüzden bu kaba adam, bu rasyonel akıl yürütmeler yapmak yerine duygusal saldırılar yaparak birkaç bilgi ile bilir gözükmediği konularda üste çıkan adam, bu her konuda ahkam kesip üstten bakan adam tam da bu kitlenin irrasyonel ve duygusal hassasiyetlerine dokunduğu için bu popülist dalgayı arkasına almış medyatik yaşamını sürdürmektedir. Yani üst tabakadan gelen bu adam bu ayak takımının bir eseridir yine de. Dünyanın geldiği bu ölü aklın, felaketin ifadesidir. Ve bu akıl yine bu bakış ile kitleleri bir hayvanı evcilleştirir gibi eğitmek, yönetmek ve onu işe yaradığı oranda fazlası olmayacak şekilde kullanmak isteyerek avamın vehametini imtina ile daim kılar. Ne çark ama!
15 notes · View notes