Tumgik
#Yeni Kitabı
kalbiahenin · 1 year
Text
Tumblr media
16 notes · View notes
guzortasi · 2 years
Text
bir film var başından sonuna kadar her şeyi biliyorum ama izleyemiyorum psikolojik olarak izleyince çökeceğimi çok iyi biliyorum bi gün hazır olduğum an izleyeceğim
8 notes · View notes
dipnotski · 5 months
Text
Gary L. Francione, Anna Charlton – Hayvan Haklarını Savunmak (2024)
Şiddetin her türlüsün hüküm sürmeye devam ettiği bir çağda yaşıyoruz. Bu şiddetin en büyük mağdurları da hayvanlar. Her yıl milyonlarca hayvan; yiyecek, giyecek, ilaç, eğlence gibi amaçlarla öldürülüyor. Ancak hayvanların ahlaken bir değeri olduğunu ve onların da hissedebildiğini düşünüyorsak hayvan sömürüsünü sona erdirmek zorundayız. Abolisyon, insanların köleliğini ve insan sömürüsünü nasıl…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hasanakbal19 · 11 months
Text
Eğitimci – Şair – Yazar Yalçın Sevim'in Yeni Kitabı Çıktı!
Eğitimci – Şair – Yazar Yalçın Sevim, en sevilen şiirlerinin bir araya geldiği Ayna “Hislerimin Aynası” adlı kitabı ile edebiyatseverlerin gönlünde taht kurmaya başladı.  İlk baskısı Eylül 2023 yılında yapılan şiir kitabı, nefes kesen dizeleriyle okurlarının yüreğine dokunacak türdedir. Ayna “Hislerimin Aynası”, şairin düşünce dünyasına dair eşsiz bilgiler sunmaktadır. Şairimiz bütün duygularını…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 11 months
Text
Eğitimci – Şair – Yazar Yalçın Sevim'in Yeni Kitabı Çıktı!
Eğitimci – Şair – Yazar Yalçın Sevim, en sevilen şiirlerinin bir araya geldiği Ayna “Hislerimin Aynası” adlı kitabı ile edebiyatseverlerin gönlünde taht kurmaya başladı.  İlk baskısı Eylül 2023 yılında yapılan şiir kitabı, nefes kesen dizeleriyle okurlarının yüreğine dokunacak türdedir. Ayna “Hislerimin Aynası”, şairin düşünce dünyasına dair eşsiz bilgiler sunmaktadır. Şairimiz bütün duygularını…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
https://www.trendyol.com/cinius-yayinlari/melodi-alper-demircan-p-752700634
Tumblr media
0 notes
seslimeram · 1 year
Text
Yeni Yüzyılın Ülkesinden...
Tumblr media
Şaşırtmıyor artık hiçbir fecaat, hiçbir kırım, hiçbir kırılma. Denetim, gözetim, tahakküm üçlemesinin refakatinde kurumsallaştırılan ismi yeni olan ülkenin var ettiği her şeyin ama her bir şeyin kanıksandığı, şaşırtmadığı bir menzilde hayat ikame olunuyor. Sarayın, tümü o iletişim başkanlığının kuklalarına dönüşen yaygın medyanın var ettiği ülke imgesi tüm o menzilin her ne halde olduğunu da a’dan z’ye kadar bildiriyor. Açılış baş efendi bunu ve şunu dedi, esiş gürleyiş, şahlanış dönemi fasaryaları, birkaç fasıl nabza göre şerbetleri boca etmeler. Bugün de şu bu ve o şehirlerimizdeki muhalif görünümlü yozlaşmış yerler, mevkiler belediyesinden muhtarlıklarına hiçbir şeye yetişemediler. Anca heykel dikmeyi bilir o cehapeler, neler kimler. Üzerine boca edilen şu meşum memleketin asmalı / kesme ihtiva eden halleri. Sokak sokak, mahalle mahalle birbirine saldıranlar, silahlarını güvenip terörün ta kendisini var edenler, serseri mayınlar, serseri olmaktan çıkan kurşunlar ve hiç bitimsiz kaos. Bunlar üstüne bir gıdım diyet haberleri, hiç bitmeyen bodrum geyikleri ve daha nice seçme saçmalar, evet bir de 4chan nam yayının suna geldiği, komiklik sınırları dahilinde bile görülemeyecek dünyadan neşe saçtığı iddia eden acuze görüntüler ve daim kapanış. Bir haber bülteninden belirgin bir biçimde hiçbir şey alınamadığının sureti aşağı yukarı yirmi bir koca yıldır, demokratikleşme, eşitlik, adalet, hakkaniyet, hürriyet ve sahi ama sahici bir adalet tahayyülü yerine ikame edilenlerle o şaşırtmayan imaj, gerçekliğin ta kendisi ilan edilir.
Haberdar etmesini beklediğiniz bir yapımın haberden çok cerahatin normalleştirilmesine tanıklık edilir. Bodoslamadan var edilmiş her şeyle her an maniple ediliyor hayat. Ne sahi ama sahici bir halde hakikatten bahis var, ne haktan, hukuktan, hürriyetten bahis. Sarayı kızdırmayalım diye bir yer yurdun yaşadığı dram, duhul eden endişe verici her şeyden tek satır söz açılmaz. Bütünüyle perdeleme bahsidir mesele. Şaşırma tahayyülü yerle yeksan ediliyor. Yaraların bir yirmi dört saat dahi konuşulmadığı yer gerçek kılınıyor. Depremin fecaati üstünden daha altı ay geçmiş, geçmemişken mevzu mesel dahi edilmiyor hiçbir ama hiçbir yerde. İstanbul depreminin korkunçluğuna dair birkaç tespitin hemen alelacele boğuntuya konulması haricinde handiyse yüz binlerce insanın hayatına mal olmuş yıkıma dair kimseler bir şey sormasın, bilmesin de zaten isteniyor. Dibine ta dibine itildiğimiz ol ekonomik cenderenin aşamaları daha da fazla gırtlağa çökmek, sinekten yağ çıkartmak için olmadık vergileri sıradan insanlara yük kılmak mesela konuşulmasın isteniyor. Tek bir an olsun sorgulanmasın. Muktedir avaz avaz emeklileri iyileştirdik, memurların maaş zamlarını güncelledik, ona destek buna arka çıktık derken, sosyal devlet olmasını çoktan geçmiş, yok etmiş bir ülkede kuru gıda için verilen parti damgalı yardım kartlarıyla bir ay nasıl geçirilir mesela bunu da görmeyelim istiyorlar. Hakikat bu ekranlarda böyle açıkça kuşatılıp / yok ediliyor. Uzayıp giden sıralar, eksiklikleri tamamlayabilmek için alınmaya çalışılan borçlar, harçlar yok addediliyor.
Üzerinde oynanmış gıda maddeleri meseli konuşturulmuyor misal. Bütünüyle zar zor açık bir biçimde hata götürmeyen bir ucu ucuna yeterlilik söz konusuyken, üç harfli lafta daim indirimli ürün satan marketler başta olmak üzere, üstünde oynanmış, genetiği bozulmuş ya da modifiye edilmiş olagelen gıda maddeleriyle bir başımıza konulmamız dertten hiç sayılmaz. Kanserojen etkili yumurta, içinde temizlik maddesine konulan koruyuculardan barındıran dondurma, asgarisinin üç katı pestit barındıran limon, süte benzer denilen ama içeriğinde sütün illüzyonunu barındıran plastik içecekler, alkolü zararlı diye addederken onu katbekat aşan boyalı sular, sulu boyalardan mülhem paflar küfler, sigaradan çıkartılan zehirlerin tek seferde dayatıldığı, damıtılmış kimyasal ürünler ve nicesi mevzu edilmesin istenir. Bariz şok doktrinleri arasında bir tarım yurdu olduğu zikredilen memleketten daha doğru düzgün sebze, meyvenin neden kalmadığı, bırakılmadığı sorgulanmasın. Alenen ve o kadar yalın bir biçimde zehirlerle takdis edilmiş, kare karpuz, bilmiyoruz neye benzer o avokado, pembe domates, bilmem ne organik muzu vesaire diye bildirilirken aslında tüket ve ölü gerçek kılan bir paradigma kılan ülke konuşulmasın istenir. Dahası şahaneler yapıp edecek diye müjdelenen bakan efendinin, Tüik başkanını arayıp gerçek enflasyon verisini açıklayın, program yapamıyorum kulis bilgisinin dahi inkarla, sabahtan akşama yalandır, kesin bilgi diye geçiştirildiği bir zeminde hangi mefhum sahiden konuşulabilir, konuşulur ki!
Özer Akdemir’in Evrensel Gazetesindeki haberini aktaralım: “Danıştay 6. Dairesi Çanakkale Bayramiç ilçesi yakınlarındaki Cengiz Holdinge ait bakır - altın madenine verilen ÇED raporunun iptali yönündeki mahkeme kararına yapılan itirazı reddetti. Danıştayın bu kararı ile madenin ÇED olumlu raporunun iptali yönündeki kararı kesinleşirken şirket ise bu mahkeme kararına rağmen yörede maden tesislerinin inşaatı için ağaç kesimlerine başladı.
Cengiz Holdingin Bayramiç Hacıbekirler Köyü yakınlarındaki maden projesi için verilen ÇED raporuna aralarında Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Türk Tabipler Birliği, Çanakkale Barosu, İHD Genel Merkezi gibi kurumların yanı sıra 70'in üzerinde yurttaşın da bireysel olarak davacı oldu.
Davacı kurumlardan İHD, TTB ve bazı yurttaşların dava açamayacağı yönünde karar veren Çanakkale 1. İdare Mahkemesi projeye verilen ÇED raporunun da hukuka uygun olmadığına karar verdi. Bu karara Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Danıştayda itiraz edildi.
TETKİK HAKİM MAHKEME KARARI ONANSIN DEDİ
Dava Dosyasını inceleyen Danıştay Tetkik Hakimi Nagihan Pınar "Ruhsat alanında bulunan tüm arkeolojik unsurların varlığının ve ÇED alanıyla etkileşiminin tam olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bu yönüyle de eksik olan ÇED raporuna dayanılarak verilen ÇED Olumlu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı yönündeki gerekçenin de eklenmesi suretiyle mahkeme kararının onanması gerektiği" yönünde görüş bildirdi.
BAKANLIĞIN YEREL MAHKEME KARARINA İTİRAZI REDDEDİLDİ
Bu görüşün ardından Danıştay 6. Dairesi, "Çanakkale 1. İdare Mahkemesince verilen kararın ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın temyiz edilen kısmının onanmasına" karar verdi. Oy çokluğu ile alınan kararda karşı oy yazısını yazan hakim ise bilirkişi raporunda çelişkili görüşler olduğunu ileri sürerek yeni bir bilirkişi incelemesinin ardından karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
CENGİZ’E KARŞI DAHA ÖNCE KAZANDIĞIMIZ İLK DAVAMIZ DANIŞTAY TARAFINDAN DA ONAYLANDI
Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği yaptıkları açıklamada, karara sevindiklerini belirterek, “Ancak şirket 2. ÇED süreci başlatarak yeniden ÇED olumlu kararı aldı. Bizler de 95 davacı ile yeniden dava açtık. Dava süreci devam ediyor. Ne yazık ki Cengiz Holding Kazdağları'na geri dönüşsüz zararlar verecek olan Halilağa Bakır Madeni projesinde şantiye alanı ve yol inşaatları için ağaç kesimlerine başladı.” denildi.”
Şaşırtmıyor hiçbir şey. Bütünüyle nobran, kesintisiz bir yıkım biçimlendirilirken hala açık bir biçimde adalet tahayyülünün varlığını kanıtlamak isteyenlere rağmen, yıkımlar gerçek kılınıyor. Önce Akbelen şimdi de Bayramiç. Kazdağları! Daha öncesinde ol kolluk eliyle yakılan, Lice ve Cudi. Öncesiyle ve sonrasıyla nice tahakküme rehin edilip yok edilen saha, alan ve yer. Cengiz Holding gibi en büyük var ettiği eylem olarak “milletin a. koymak” olarak var edilmiş cerahati tek tek, yer yer, alan alan ama bir gün ama her gün yeniden var ederek tüm ihtimalleri ve katliamları yeniden bina ederek sunan bir yapının nesi şaşırtmaz halbuki değil mi? Tümüyle normatif mefhumunu zayi etmiş olagelen bir yer, bir yurtta tahakkümün nelere mahal verdiği, yönetim katının her neleri göz ardı ettiği birkaç satırlık baş efendinin cümlesinden anlaşılabilir, aktaralım: “Güney Ege'de kullanılan elektriğin neredeyse 3'te 2'sini üreten Akbelen Termik Santralı ülkemiz için milli bir değer konumundadır. Santralımızın kaynağını azalttığı için kömürle faaliyetine devam etmesi gerekiyor. Avrupa'nın hiçbir yerinde kömürle üretimin artılmasına karşı çıkılmazken, Türkiye'de ağaç sevgisi adında provokatif eylemler yapılmaktadır. Ülkemizin ormanlarının arttığı ilgili kurumlar tarafından sürekli olarak açıklanmıştır. Kampanyaları ağaç sevgisiyle izah edemeyeceğimiz açıktır. Çevreci görünümlü marjinallere aldırmıyor, sadece işimize bakıyoruz.” Gezi Başkaldırısından bu yana hiç tükenmemiş bir nefretten mülhem olagelen cerahatli tavırla, o marjinal, bu terörist, şu bilmem ne diyerek nasıl yol alındığı yeterince iç kıyıcı değil midir?
Sendika.org’a bağlanalım: “6 Şubat günü meydana gelen depremlerin altıncı ayında Hatay’da kitlesel bir yürüyüş düzenlendi. Harbiye Yeşilpınar Kavşağında bir araya gelen yüzlerce kişi Aşağıokçular Mahallesi’ne yürüdü.
Halkevleri, TİP, TÖP, Kaldıraç’ın çağrısıyla “Yıkımın altıncı ayında haklarımız için yürüyoruz” diyenler renkli pankartları ve dövizleriyle, davullarıyla, sloganlarla yürüyüşe geçti. Yürüyüş kortejinin en önünde “İnsanca yaşam istiyoruz” pankartı ve meşaleler taşındı.
Yürüyüşte, nitelikli geçici barınma sorunu çözülmediği kentte Valiliğin çadırları kaldırıp halkı toplama kampı görünümündeki konteyner kentlere sürme girişimlerini protesto etmek için bir de çadır taşındı.
Yaşam Meclisleri’nin hazırladığı çadırın üzerindeki “Ne çadır ne toplama kampı mahallemizde nitelikli barınma istiyoruz” ve “6. ay. Bıçak kemikte. Su, barınma, sağlık, eğitim, hijyen, ilaçlama, elektrik yok” yazılamaları dikkat çekti.
Halkevci Kadınlar, “Devlet yok dayanışma var” yazılı dövizi taşırken, Türkiye İşçi Partisi üyeleri de Hatay Milletvekili Can Atalay’ın fotoğrafları ile “Can Atalay Meclise” talebini öne çıkardı.
Unutmak, affetmek, helalleşmek yok!
“Deprem değil bu bir katliam” ve “Hatay’ın hesabı sorulacak” sloganlarıyla yürüyüş sona ererken Aşağıokçular Mahallesi’nde bir basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklaması öncesinde meydandaki karanlık, meşalelerle, telefon ışıklarıyla aydınlatıldı. Sonrasında depremlerde hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşuna geçildi. “Unutmak yok affetmek yok helalleşmek yok” sloganıyla açıklamaya geçildi.
Açıklamada “10 binlerce canımızı aramızdan alan 100 binlerce insanı yersiz yurtsuz bırakan milyonları etkileyen depremlerin 6. ayı” denilerek kaybedilenler anıldı, sorumlulardan hesap sorulacağı bir kez daha vurgulandı.
Dikmece direnişine selam
“Adalet Hatay’ın elleriyle gelecek” sloganının ardından Can Atalay’ın gönderdiği mesaj okundu. “Can çıkacak Hatay’ın hesabı sorulacak” sloganı atıldı. Can Atalay’ın mesajı “Bu mücadeleyi beraber yürüteceğimiz günler yakındır” diye bitti.
Direnişin sürdüğü Dikmece’ye Akbelen’e Cudi’ye selam gönderildi. “Dikmece halkı yalnız değildir” sloganı hep bir ağızdan söylendi. Moloz döküm alanlarına karşı Samandağ’daki direniş hatırlatılarak Dikmece’de de direnişin kazanacağı vurguladı.
Eğitim hakkına yapılan vurgu ile çocukların okullarının geri verilmesi istendi. Çadır alanlarının görevliler tarafından gezildiğini ve çadırların boşaltılması uyarısı yapıldığı söylenerek “Hiç kimseye zorla çadırından mahallesinden çıkaramazsınız. Nitelikli barınma hakkımızı istiyoruz” denildi.
Ardından “Haklıyız kazanacağız”, “Gündoğdu” ve “Çav Bella” marşları hep bir ağızdan söylendi. Eylem “Direne direne kazanacağız” sloganıyla sona erdi.”
Noksansız bir mahvetme, yeryüzünde cehennemi bir tahayyülün pratiğe dönüşmesinin üstünden tam altı ay geçmiştir. İnsanca yaşamak istiyoruz isyanının her nasıl duyulmadığı artık önemsiz bir detaya indirgendiği, o yaralarıyla bir başına konulan insanların hepsinde her an karşımıza çıkartılır. Devletin biz halledeceğiz, oldu bitti diye müjdeler verirken bile heder ettiği, yok etmelere rehin kıldığı hayatların seslenişleri vardır Antakya’dan çıka gelen itirazda. Bir yaşam akdinin çürümeye rehin edildiği, deprem gibi bir felaketin ardından onca zaman geçmesine karşın halen barınma sorunlarından, su sorununa, en temel gıdaya ulaşırken var edilen sorunlardan, hijyen problemlerine birbiriyle bağlantılı bir cendere var edilmiştir. Bunca kayıtsızlık içerisinde o itiraz, unutturmayacağız bahsinin sadece depreme yönelik bir tavrı değil, yıkım sonrası bir türlü insanlara el uzatmaya çabayı tam olarak var edemeyen devletin ta kendisine bir itirazdır. Susmak yerine sahiden bir yüzleşme, yaraları sarabilmek adına elzem olanı duyabilecek kimseler var mıdır, kalmış mıdır?
Şaşırtmıyor artık hiçbir mesele, vaka, yıkım. Her şey belirgin bir türbülansa rehin edilip, paldır küldür alavere dalavere yerle bir edilirken, ayakta olduğu söylenen ülkenin dünün en beter hallerini yeniden ve yeniden imal eden bir menzile dönüşümü sürekli var ediliyor her şey kendiliğinden görünür kılınıyor. Haberdar olmak bir yana artık hiçbir şeyden tek satır mevzu çıkartılmadığı bir ezber şablonunda memleketin dönüşümü süreğen kılınıyor. Her şey olabilir, her an olabilir, oluyor. Bütünüyle sabahına hatırlanmayacak yaralarla, hep ama her dem sınavlarla, bedel ve diyetlerle bir ülkedeki yaşam akdinin feshine tam gaz devam olunuyor artık. Bugün, şu raddede gördüğümüz eğer ki o aptal kutusu kılınmış olagelen teslimiyetçi medyadan hayat hakkımızı geri alamazsak çok daha yalın yıkımların bizleri beklediğidir. Günümüz yaz, günler uzun, önümüz kış her şey kısacık bir zamana, ana rehin kılınacak. Hayatı yıkımla takas eden, tükenişe sevk eden, tüm gündelik değerleri, asgari olanın ucubelik dolaylarına rehin edildiği / bilindiği bir zeminde, kapkaranlık hayatı kuşatırken bunlar da gelir bunlar da geçer mi sahiden? Sahiden mi? Şaşırmıyor musunuz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Kazdağları Kardeşliği – Twitter via Bianet
0 notes
Text
Günün Kitap Önerisi: Sonsuz Evren
Günün Kitap Önerisi: Sonsuz Evren Kozmosun Yeni Hikayesi Yazar: Paul J. Steinhardt, Neil Turok Çevirmen: Murat Metehan Türkoğlu Günün Kitap Önerisi: Sonsuz Evren Kozmosun Yeni Hikayesi Modern evren kuramıyla ilgili en çok sorulan soru şudur: Büyük Patlamadan önce ne vardı? Günümüzde fizikçiler bu soruya cevaplar aramaya başladılar. Evrenin kökeni, evrimi ve geleceğiyle ilgili çalışmalarıyla tüm…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ozgur-ce · 8 months
Text
Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci'nin bir sözü sayesinde kurtuldum, Fethi Naci, Mina Urgana birgün şu sözü söyler: "Karpuzu kestin, Baktın ki kabak, Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?" Mina Urgan şöyle der bu cümleyi duyduktan sonra, "Başladığım her ne ise hoşlanmadığım yerde bırakmaya karar verdim. Kitabı da, insanı da.. "
O yüzden baktınız kabak bırakın yaw ne zorluyorsunuz 😂😂😂 kendinizi mutlu eden şeylerle yola devam edin (olduğu kadar), yalnız emaye fincanımın güzelliği 😍❤️ yeni maşallah diyin 😁🧿
Bugünün görevi: Kendinizi okuyunca mutlu eden bir söz bulun, isterseniz yoruma ekleyebilirsiniz istemezseniz de amaaayyn canınız sağ olsun 😅🫶🌷🍉😂😂
Tumblr media
Bardak altlığındaki minik yazıyı merak edenler sizi bu meraktan kurtarayım 😅 "Yazarken dünyayı bir anlığına değiştirebilirken, geçmişinizi bir santim yerinden oynatamıyorsunuz." Tomris Uyar
214 notes · View notes
kafamdakiisesler · 2 months
Text
Aynı kitabı 2. kez okumazken aynı insana her defasında yeni bir şans veriyoruz
63 notes · View notes
pepetheking · 5 months
Text
KİTAP KURTLARI İÇİN BİRBİRLERİNİ TANIMA FIRSATI SAĞLAYACAK SORULAR:
Başucu kitabım diyeceğin 3 kitap
Favori yazarım dediğin 3 yazar
En sevdiğin kitap alıntısı
Dünya Edebiyatından Hangi Yazar Senin Ruh İkizin?
Seni anlatan bir şiir
Hayatın bir kitap olsa türü ne olurdu?
Hayatın bir kitap olsa adı ne olurdu?
Kötü Adamın kazandığı bir kitapta son cümle ne olurdu?
Senin için hiç şiir yazıldı mı?
Hangi roman kahramanı olmak isterdin?
Ne tür romanlar seversin?
Yeni kitaplar mı yoksa eski kitaplar mı?
Sevdiğin bir müzik öner
Bugüne kadar okuduğun en kırıcı cümle neydi?
Okuduğun ilk kiap hangisiydi?
Okuduğun son kitap hangisi?
Sevgilinin kitap okuyan biri olması senin için önemli mi?
İlerde çocuğuna okumak istediğin ilk kitap hangisi?
Evinde bir kütüphanen var mı?
Ne zamanlar kitap okuyorsun?
Kitap okurken bir şeyler yiyip içer misin?
Kitap okuma rutinin var mı?
Bir kitap yazacak olsan adı ne olurdu?
Yüz yüze olsak da bir kahve içsek dediğin yazar kim?
Okurken heyecandan tırnaklarını yediğin / kahkahalar attığın / ağladığın kitaplar var mı?
Keşke bunu ben yazmış olsaydım dediğin kitap hangisi?
Hayranlığın o kadar büyük ki, bunu yazan insansa ben neyim dediğin bir kitap var mı?
En çok nerede kitap okumayı seversin?
Hangi kitap sana kitap okumayı sevdirdi?
Kitaplarda gitmiş olduğun en beğendiğin yer neresi?
Filmi olmayan kitaplardan hangisinin filminin olmasını isterdin?
Kitap bittikten sonra, “Acaba kitaptaki karakterler şimdi ne yapıyor?” diye düşündüğünüz kitap hangisi?
Birine kitap hediye etseydin bu hangi kitap olurdu?
Sonunu değiştirme şansınız olsaydı hangi kitabın sonunu değiştirirdiniz?
Hangi kitap karakterini arkadaşın olarak görmek isterdin?
Hangi kitabın içinde yaşamak isterdin?
Kitaplar mı insanlar mı?
Telefon mu kitaplar mı?
Filmi mi kitabı mı?
En kötü kitap uyarlaması olan film hangisi sence?
102 notes · View notes
gokyuzununyildizigece · 3 months
Text
Bir kitabı yeniden okusan da sonu değişmeyecek. Ta ki yeni bir kitaba başlayana kadar...
Tumblr media
56 notes · View notes
subliminaltecavuz · 11 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
156 notes · View notes
kalbimin-incisii · 1 year
Text
Hayalleriniz bitebilir..💐💛
Yüreğiniz incinebilir..💐💛
Umudunuz yara alabilir. 💐💛
Ama hiç bitmez umut.💐💛
Kendini onarmayı başarır bi şekilde.
Nefes aldığımız müddetçe,💐💛
Umudu taşırız yüreğimizde.💛💐
Dünler bizden çok şey götürse de. Gözümüzü açtıysak yeni güne. Yaralıda olsa sarıl umuduna.💐💛
İyileştir onu sabırla, şükürle. 💛💐
Güven sevmenin gücüne...! 💐💛
Umut, belkide gelecek sayfadadır kapatma kitabı."💛💐💛
Tumblr media Tumblr media
Günaydın sevgili Tumbir Ailem💛💐
Profil fotoğrafımı değiştirdim ama kararsız kaldım şimdi.
Fikrinizi almak istedim hangisi olsun 🫠🫠🫠
264 notes · View notes
insanzee · 3 months
Text
A dostlar son 4-5 saattir çok fena haldeyim, dokunsalar ağlayacak durumdayım insanlar görmesin diye kendimi eve attım ama nafile. Boğazım düğümleniyorken içimi size dökersem belki biraz rahatlarım dedim ama konuya nasıl girer, küfür etmeden nasıl devam edip nasıl bitiririm bilmiyorum. Oysa ki bugün güne güzel başlamış ve 1,5 yıl aradan sonra bir işe başlayacak olmanın heyecanını ve tedirginliğini yaşarken dünya tatlısı dostum nesrincanım'ın arayıp huzur veren sohbetiyle günüm daha bi güzelleşti bitirme anı geldiğinde ona dediğim gibi eşimi(yani olmayasıca eski eşimi) arayıp evden biraz kıyafet alacağımı söyledim, kapatıp onu aradım biraz kıyafet ve kitap alacağımı söylediğimde demesin mi ne kitabı ben onların hepsin attım ki..
Eyvah eyvah eyvah eyvah eyvah ki ne eyvahhh ahhh kii ne ahhh...
Laynnn 1500 den fazla kitap lann.. içlerinde parayla sahip olunamayacak kadar kıymetli kitaplar, elyazmaları, cumhuriyetin ilk yıllarının kitapları, dede yadigarı eski ve yeni türkçe ve osmanlıca eserler neler nelerrr.. Kendi denemelerim, şiirlerim, sözlerim, alıntılarım herşey gitti lann gitti lann bitti laann:( varsa Allah belanı versin lann..
Neyse burda kesiyorum zira küfür etmeden rahat edemeyeceğim çok net.. Şimdi bir iki kadeh atayım desem belki ilk kadehte sarhoş olurum belki de bir varil de içsem bi boka yaramayacak.. Şimdi gel de bu kafayla, yarın sabah işe git ve ilk iş g��nü..
Ne güzel Istanbul bee..!
32 notes · View notes
buicinde · 2 years
Text
Pdfarsivci - Pro+
En yeni ve en iyi PDF kitaplarını elinize almanın bir yolunu mu arıyorsunuz? Başka yere bakmanıza gerek yok! Artık kendi evinizin rahatlığında ücretsiz Pdf kitap indir seçeneğine ulaşabilirsiniz. Birçok farklı türde geniş bir başlık yelpazesi ile ilginizi çeken bir şey bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Edebiyat dünyasını keşfetmeye hazır olun ve PDF kitapların kolaylığı ve rahatlığı ile bilgi. Yolculuğunuza başlamak için bugün indirin! İlk bakışta, ücretsiz PDF kitapları indirmek göz korkutucu bir görev gibi görünebilir, ancak aslında oldukça basittir. Tek yapmanız gereken ilginizi çeken kitap başlığını aramak ve başlamak için basit talimatları takip etmektir. Hiç vakit kaybetmeden indirerek, mevcut olan inanılmaz PDF kitap seçeneklerinin keyfini çıkarmaya başlayabileceksiniz. Bu muhteşem fırsatı kaçırmayın – pdf kitap oku, e-kitap indir konularında yardım almak veya dilediğiniz pdf kitabı indirmek isterseniz web sitemiz sizlere bu konuda memnuniyetle yardımcı olacaktır.
2K notes · View notes