Tumgik
#bir kızın hüznü
mutereddit · 2 years
Text
Epey zamandır film izleyemiyorum ve kitap okuyamıyorum. İş ve yaşam gailesi bir etken ama kesinlikle engel değil. Asıl sebep üzerimize bombardıman biçiminde boca edilen süper uyaranlar. Beslenme, ülke gündemi, lanet telefondan sürekli kaydırılan videolar... Bu uyuşturuculara olan erişimimizin kolaylığı bizden epey şey götürüyor, en başta da dikkatimiz ve hayattan emek vererek/zorla aldığımız şeyler. Bilincinde olmak ve her gün buna karşı bir şey yapmaya niyetlenmek daha zor bir bakıma. Buna en başta sporla biraz başkaldırdım ama hala film ve kitaba takılmış durumdayım. Bu sebeple birkaç tane kitap sipariş ettim.
Dün de güç bela Aftersun izleyerek bu döngüyü kırdım. Film için bir yerde "tatil sonrası hüznü" diye yorum yapılmış. İsmi bu şekilde çevrilse hakikaten ne güzel olurmuş. Baba-kızın ilişkisini çok sevdim ve dram atmosferi iyice arttığında babanın tek başına ağladığı sahnede iyice içine çekti beni ancak travmatik bir olay olacak diye de gerilmedim değil. Filmden sonraki saatler ve günde bıraktığı his ve tat daha güzel gelmeye başladı. Güzel bir dram.
Şöyle musikimizi de bırakalım: https://open.spotify.com/track/1dYgBxWZcYQR1AdngWtHGH
43 notes · View notes
umutcanerdoqan · 1 year
Text
Her gece uyandığında, penceresinin dışında aynı figürü görmekten bıkmıştı: bir kız silüeti, uzun, siyah saçları yüzünü örtüyordu. Bir gece, cesaretini toplayıp pencereye yaklaştığında kızın gözleriyle karşılaştı ve fark etti ki o kız, aslında kendisiydi. Ancak bu yansımanın gözlerinde, kendi gözlerinde olmayan karanlık bir hüzün vardı. Ertesi sabah, uyandığında aynada uzun siyah saçları olan ve gözlerinde o karanlık hüznü taşıyan birini gördü. Kendisi değildi bu. Pencereye baktığında ise eski yansımasını göremedi. Artık o, pencerenin diğer tarafındaydı."
4 notes · View notes
antidepresann · 2 years
Note
^^Çok eski zamanlarda, kaf dağının ardında bir şövalye yaşarmış.. Şövalye öylesine heybetli, öylesine korkusuz, öylesine göz alıcıymış ki çevredeki tüm genç kızların dikkatini çekermiş. Ama şövalye, hayatımın anlamı, dediği kişiyi bir türlü bulamazmış. Şövalye yorgunmuş, bitkinmiş ve yaşadığı o kadar ağır şeyler varmış ki aşk denen şeye vakit ayıracağını bile düşünmüyormuş. Hem aşk neymiş ki, mutluluk mu yoksa acının ta kendisi mi..? Eğer aşk o kadar mutluluk veren bir şey olsa ozanların kalemi neden bu denli hüzün durağıdır. Yoksa mutluluktan da yazabilir mi insan hüznü.. Günlerden birgün şövalye, gözünden bile sakındığı atıyla kaf dağının eteklerine kadar inmiş. Canını sıkan olaylar olmuş şövalyenin. Etrafında hastalananlar olmuş. Hepsiyle tek tek ilgilenmiş şövalye. Birgün hiç girmemesi gereken bir yere girmiş. Belkide tanrının bir işaretiymiş. Belki de iyi ki girmişim ve görmüşüm diyecek şövalye.. Donakalmış. Karşısında duran kızın güzelliği karşısında donakalmış adeta. Konuşamamış şövalye. Daha adını bile bilmediği bu ay yüzlü güzel kız uyuyormuş. Sessizce yanına yaklaşmış şövalye ve izlemeye başlamış. Bu o kadar güzel bir şeymiş ki binlerce yıldızın ışığnı aynı anda aldığını hissetmiş adeta.. Kendini gökyüzüne bakar gibi hissetmiş ve adını bilmediği bu kıza gökyüzü demeye karar vermiş. Hissettigi şeyi sadece koca gökyüzü sunabilirmiş ona ve ona bu adı vermekle çok doğru bir karar aldığını anlamış. Acelesi varmış şövalyenin, gitmesi gerekmiş. Ama içten içe anlamış. "Bu tanrının bir oyunu ve bu gökyüzünü son görüşüm değil", demiş. Gitmek için hazırlanmış şövalye, son kez dönmüş ve hala güzel güzel uyuyan kıza, "seni bir daha görmek için her şeyi yapacağım. İnan bana. Şövalye sözü..".... ^^
O günden beri hep gördüğü kızı düşünen şovalye uzun bir zaman sonra tekrar atıyla kaf dağının eteklerine gitmiş. Hiç girmeyeceği sokaklara, adım atmayacağı yerlere girmiş kızı bulmak için. Tam bulamayacağını düşündüğü ve vaz geçtiği anda oturmuş kara kara düşünmeye başlamış. Oturmuş yere eğmiş başını bağlamış kollarını.. Sadece bir ışık beklemiş yol göstermesi için. O sırada başını kaldırmış ve gökyüzüne bakmış. Ansızın kayan bir yıldızın gösterdiği yönden yürümeye başlamış atıyla birlikte. Aynı yolda uzun bir süre yürüdükten sonra aniden kendisini kızın karşısında bulmuş. Duraksamış bu güzellik karşısında. Daha önce hiç böyle duygular hissetmemişti birisine karşı ve çok mutlu hissediyordu onu tekrar görebildiği için. Yanından ayrılmak istemediği ve kendisini huzurlu bulduğu tek yerdi şovalyenin. Fakat güzelliği ve endamıyla nutkunu tutturan kızın yanından ayrılmak zorundaydı. Gitmeden tek bir söz söyledi ona: "Söz veriyorum tekrardan geleceğim, şovalye sözü." Gel zaman git zaman şovalye hep bu kızın yanına gitmeye başlamış. Uykudan uyanmayan ve konuşmayan bu kızı ona bağlayan neydi? Kendi kendisine sorduğu bu sorular karşısında adını koyduğu tek kelime "aşktı." Şovalye aşık olmuştu. Böylesine güzel bir kızın neden hep uyuduğunu merak eden şovalye çok uzun süreler boyunca bu durumu araştırmış. Öğrenmiş ki kız hasta ve şifası yok. Tanrıya dualar etmiş ilaçlar araştırmış. Ama ne fayda? Kız her geçen gün daha da kötüleşiyormuş. Yine günlerden bir gün kızın yanına gitmek için atıyla yola çıkan şovalye kızın her zaman uyuduğu yere gitmiş. Fakat bu sefer gözlerine inanamamış kız uyuduğu yerde yokmuş. Etrafı telaşlı bir şekilde arayan şovalye bulamamış aşık olduğu kızı. Ertesi gün gelen haberde kızın sonsuz uykuya daldığı haberini almış. Ne yapacağını bilemeyen, üzüntüden kendini kaybeden şovalye gitmiş kızın olduğu yere. Gecenin ışığında uyuyan kız toprağın altında yaşama devam ediyordu artık. Masmavi gözleri kahverengiye dönmüş, çiçek değil de artık toprak kokuyordu her yanı. Bir çiçek olsaydı zambak olurdu o. Saf, temiz ve aşkı temsil eden bir zambak dikti toprağına şovalye. Günlerce ayrılmadı yattığı yerden. Hep konuştu onunla. Kalbinde yaşattı onu. Gökyüzündeki her bir yıldıza sığdırdı duygularını. Uçsuuz bucaksız sözler koydu toprak kokan bedenine. Zamanla aşkından dayanamayan şovalye kızın gökyüzü gibi mavi gözlerinde kayboldu.
16 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
Sebepsiz olmuyor bilirsin
Nasıl ki, ağaçlar kuşlarla mutlu
İşinde bir adam
Güzelliğinde bir kadın
Oyunda bir çocuk
Denizlerin sahilleri
Sahillerin dalgaları
Koyları dalgaların
Alkolü sarhoşun
Parası fâkirin
Hüznü dertlinin
Sevinci,neşelinin
Gelinliği genç kızın
Kocası bir kadının
Bir adamın karısı
Bulutları göğün
Rüzgârı kuşların, uçurtmaların
Adı,bir sokağın
Sakinleri,mahâllenin
Geleceği bu ülkenin
Şehîdi gazisi
Askeri, halkı, okulu hastanesi
Kitapları,kalemleri,silgileri
Kimi üzülür gidene
Kimi de gelene
Toprağı bayrağı gibi vatanımın
Örtülü örtüsüz
Sağcısı solcusu
Türkü, kürdü lazı çerkezi
Ezânı, operası cazı
Davulu, sazı
Seviyorum Türkiye'mi
En çokta seni
Adına ay konmuş senin
İlk yüzün doğar Iğdır'dan
Toroslarda uyur saçların
Keşis'ten gelir kokun
Kucağında Zigana'nın sesin
Bir ay, bir de yıldız güzelliğin
Neler istedi gidenler
Ne buldu kalanlar
Ben Türkiye'mi
Sevgilim sevgilim
Seni daha çok seviyorum
Kadirhan Türkoğlu
9 notes · View notes
songeceresitali · 2 years
Text
‘‘Yeryüzüne küstüğünden, gökyüzüne asmış kendini’‘
243 notes · View notes
bencokyalnizbiriyim · 7 years
Text
~
Bazen o umudu canlı tutmak çok zor, Günlerdir tekmelemedi,
Ölmüş olmasın?
1 note · View note
Text
Tumblr media
⭐⭐⭐⭐⭐
Hissetmek o kadar güzel bir nimet ki.. İstediğin zamanda lezzeti veya hüznü alabiliyor insan.
Görmediğimiz halde o çok sevdiğimiz birini yanımızda hissedebiliyoruz anlıkta olsa veya mutluluğuna şahit olunca kendi yaşıyor gibi.
Bu bile güzellikler için Allah'ın verdiği tek bir nimet ama
düşününce herşey ve kocaman bir hayat.
İman eden sahabenin o coşkusu,
evladını kaybeden annenin acısı veya tesettüre ilk adımı atan kızın mutluluğu... Hepsini hissedebilmek, ne güzel bir nimet.
Yağmur yüzüne değdiğinde tüm perdelerin kaldırılıp sırların aralandığını hissediyor insan, sanki tüm günahları Allah affetmiş gibi bir mutluluk ve bunu
hissettiren yine Allah.
Ne güzel ne ince bir his.
Rabbim öyle güzel lâtifeler vermiş ki, Ona her an ne kadar şükür etsek azdır.
Boşuna Sezai Karakoç; " Savaşı bitenin, yüreği soğur." dememiş,
diri kalsın ki, iman etmenin lezzetini unutmasın.
Çobanın, ' olsun O bana kulum dedi ya bu bana yeter' demesindeki sevinci bile hüzünden ayırıyor Allah.
Allah sevgisini bizden eksik etmesin ve hisleri yok olmuş
toprağın üzerinde ki ölülerden eylemesin...
Sevdiklerinizle huzur muhabbet dolu akşamlar...🌺
____________°🌺💞🌸°______________
🎀
20 notes · View notes
olmuyorsblog · 5 years
Text
her şey olsaydın da minicik bir kızın gözlerindeki hüznü olmasaydın.
247 notes · View notes
gabrielcocochanel · 4 years
Text
Ait olmadığım bir gezegenin , ait olmadığım bir belediye bankında ağaçların rüzgarla dansını izliyorum. Kulağımda ince ve güzel sesli bir kızın dinlendirici şarkısı çalıyor. Belli ki o da ait değil bu gezegene ondan bu mükemmellik. Derin bir nefes alıp gökyüzüne bakıyorum. İnan gökyüzü de ait değil buralara ondandır bu güzelliği. Rüzgar şuan saçlarımda üstümdeki hüznü,yorgunluğu süpürmeye çalışıyor. Yalnızlığımı bir banka bıraktığım sırt çantama koydum az evvel birazcık daha yalnız kalmak için. Sonra tekrar gökyüzüne bakıp sevdiğim adamın gülüşünü yıldızları birleştirerek çizmeye çalışıyorum. Sevgimizde bu dünyaya ait değil. Çünkü bu dünya eşsiz güzellikleri taşıyamacak kadar yorgun. Bunları düşünürken küçük bir kız çocuğu yeni yürümeyi öğreniyor babasının ellerinde. Bilmiyor henüz bu gezegene ait olmadığını. Bir gün yürümeyi öğrenmişken düşürecek bir adam onu. Tam şimdi ki yaşından yıllar sonra yeniden yürümeyi öğrenecek. İlk dizi kanadığı an gibi ağlıcak. Bu sefer sessizce,kimsesizce. Büyümeyi öğrenmek, yürümeyi öğrenmek gibi dizleri kanatıyor. Sevmeyi öğrenmek, öğle uykusundan uyanmak gibi.
3 notes · View notes
Text
Arabayla geçtiğimiz her yolda donmaya yüz tutmuş Porsuk Çayını görüyordum. Şehre geldiğimizden beri onlarca küçük köprü görmüştük çayın üzerinden geçen. Her yer kar içindeydi, sabah çok erken saatte geldiğimiz için tüm şehre bir sessizlik ve kesvet hakimdir. Sanki bizim enerjimizin sıcaklığı gitmiş, yerine korkunç bir kasvet almıştı. Sanki burası bir başkasının hikayesinin şehriydi... Gözlerim yollar arasında gidip gelirken iki köprünün orta yerinde Porsuk Çayının karşısında bir bankta tek başına oturmuş bir kıza takıldı. Bu tenha caddede bu saatte bu soğukta tek başına oturmuş kahverengi saçlı bu kız o kadar hüzünlü görünüyordu ki içimde bir hüzün hissettim... Çaresizce yek bir noktaya bakıyor parmağını avucunun içinde sürtüyordu. Sonra gözlerim istemsizce kızın belirgin karnına kaydı. Şok içinde bakakaldığımda nutkumun tutulduğunu hissettim. Kız hamileydi. Böyle bir vücutta böyle bir göbek olamayacağına göre kesinlikle hamile olmalıydı. "Ege..." diye mırıldandım, "Efendim?" "Dursana..." "Ne? Bir şeye mi ihtiyacın var?" "Hayır, hayır... Şu kıza baksana. Çok çaresiz ve Üzgün duruyor. İçime oturdu şu an bakışı... Sadece bir beş dakika dursan olur mu? Yanına gidip iyi olup olmadığını sormak istiyorum. Yoksa aklım kalacak..." Ege başını yolun karşısına çevirir çevirmez arabayı yavaşlattı ve yolun kenarına park edip durdurdu. "Ben de geleyim mi?" "Hayır, ben gidip iyi olup olmadığını öğrenip gelirim." "Montunu giymeden inme." Ege'nin uyarısıyla montumu üzerime geçirip eldivenlerimi de cebime koyup kapıyı açtım. Dışarısı bir buzhaneden farksızdı. İnsanı donduracak kadar soğuktu... Hızlı yolun karşısına geçtim. Yaklaştıkça kızın yüzündeki hüznü daha net görebiliyordum. Onun ise kafası o kadar doluydu ki benim beynim ona doğru yaklaştığımı bile fark etmemişti... "Merhaba..." diye mırıldandığımda korkuyla yerinden sıçradı. "Korktun mu!" dedim endişeyle, "Korkmayın!" "Kusura bakmayın... Dalmışım da," diye mırıldandığında sesi titriyordu. Tedirgin yanına oturdum. Bank karla dolmuştu, oturmak insanı daha da üşütüyordu. "Arabayla buradan geçerken sizi gördüm. İyi misiniz diye merak ettim..." Kahverengi saçları ve kahverengi gözleriyle tüm bu beyazlığın içinde yaşadığı hayata tamamen zıt hissettiği o kadar belliydi ki... "Ben mi?" dedi dalgın ve bitkin bir sesle. "Evet... İyi misiniz?"
İşte İzmir ve Zeynep böyle karşılaşmıştı.. Üstelik biz bu sahneyle Gece'nin ismini öğrenmiştik🖤 . Sahnenin devamını yazmadım zaten yazmaya kalksam böyle bütün sayfayı kaplarım herhalde ndjsjs. Zaten biliyoruz değil mi devamını sevgili 0 km ve Karantina okurları💙🖤💙🖤
22 notes · View notes
svartsvan · 4 years
Text
PEMBE GÜLLER VE BEGONYALAR
Tumblr media
Gökyüzüne hasret kalmış 
Kanadı kırık bir kuşun
Hüznü var yüreğimde.
Uçsa uçamaz, kalsa kalamaz.
Bitmez bu hasret.
Kurumuş bir gül fidanı olsam
Sen gül diye açardım.
Dökmezdim yapraklarımı
Sen gül diye.
Cennet gülüşünde gizli;
Sen gökte,
Bulutların arasından
İzlersin belki.
Bitmez benim bu
Uzaklara gitme isteğim
Uzaklara gitsem bile.
Yağmurlar yağar yüreğime
Başımı her göğe çevirişimde.
Olsun;
Ben severim yağmurları,
İçimdeki gülleri,
Topraktaki begonyaları.
Tohum tomurcuklandı,
Büyüdü,
Dokundu babasına.
Bir genç kızın düşlerinde
Sarılmışlar hatta.
En güzel salıncaklarda sallanmış düşleri
Bulutların üstünden gülümseyen dağlarla.
O dağlar ki sıcaklıkları içimi ısıtır,
Gülüşlerinden nurlar saçılırdı.
Bazen bir el olup sarsardı benliğimi,
Bazen de yan yana dizip
Severdi kardeşlerini.
Şimdi senden kalanlar
Güzel düşler
Ve mezar mezar begonyalar.
Çiçeklerini boynumda taşıyıp iyi bakacağıma söz veririm.
Ayak izlerini takip edip yürüyeceğime söz veririm.
Seni hiç unutmayıp yaşatacağıma söz veririm.
Senin de dediğin gibi:
''VAZİFEMİZDİR.''
-Zeynep AKDERE
5 notes · View notes
aynurant · 5 years
Text
Tumblr media
Sebepsiz olmuyor bilirsin
Nasıl ki, ağaçlar kuşlarla mutlu
İşinde bir adam
Güzelliğinde bir kadın
Oyunda bir çocuk
Denizlerin sahilleri
Sahillerin dalgaları
Koyları dalgaların
Alkolü sarhoşun
Parası fâkirin
Hüznü dertlinin
Sevinci,neşelinin
Gelinliği genç kızın
Kocası bir kadının
Bir adamın karısı
Bulutları göğün
Rüzgârı kuşların, uçurtmaların
Adı,bir sokağın
Sakinleri,mahâllenin
Geleceği bu ülkenin
Şehîdi gazisi
Askeri, halkı, okulu hastanesi
Kitapları,kalemleri,silgileri
Kimi üzülür gidene
Kimi de gelene
Toprağı bayrağı gibi vatanımın
Örtülü örtüsüz
Sağcısı solcusu
Türkü, kürdü lazı çerkezi
Ezânı, operası cazı
Davulu, sazı
Seviyorum Türkiye'mi
En çokta seni
Adına ay konmuş senin
İlk yüzün doğar Iğdır'dan
Toroslarda uyur saçların
Keşis'ten gelir kokun
Kucağında Zigana'nın sesin
Bir ay, bir de yıldız güzelliğin
Neler istedi gidenler
Ne buldu kalanlar
Ben Türkiye'mi
Sevgilim sevgilim
Seni daha çok seviyorum
Kadirhan Türkoğlu
9 notes · View notes
hairsalo-blog · 5 years
Text
✨Gündüzün geçeği beklediği gibi... 🧸Ilk okul çocuğun okul servisini beklediği gibi.................... 👫🏻Bir ergenin sinifin en güzel kızinin onun soğuk esprisine gülmesini beklediği gibi ...............................👰🏻Genç bir kızın teli duvaklı baba ocağından gitmeyi üzgün bir hâlde beklediği gibi.................... 🗣Bir Adamın sevdiği kadını ümitsizce beklediği gibi ...............Bazi şeyler gelir bazıları ise arkalarına bile bakmazlar,........................ ❤Ben bekliyorum
Sende bekle ve her anı yaşa her duyguyu,zevki,heycan ve hüznü... Unutma birgün INŞALLAH Allah herkesin Gönlüne göre versin...
4 notes · View notes
aynodndr · 11 months
Text
Tumblr media
Sebepsiz olmuyor bilirsin
Nasıl ki, ağaçlar kuşlarla mutlu
İşinde bir adam
Güzelliğinde bir kadın
Oyunda bir çocuk
Denizlerin sahilleri
Sahillerin dalgaları
Koyları dalgaların
Alkolü sarhoşun
Parası fâkirin
Hüznü dertlinin
Sevinci,neşelinin
Gelinliği genç kızın
Kocası bir kadının
Bir adamın karısı
Bulutları göğün
Rüzgârı kuşların, uçurtmaların
Adı,bir sokağın
Sakinleri,mahâllenin
Geleceği bu ülkenin
Şehîdi gazisi
Askeri, halkı, okulu hastanesi
Kitapları,kalemleri,silgileri
Kimi üzülür gidene
Kimi de gelene
Toprağı bayrağı gibi vatanımın
Örtülü örtüsüz
Sağcısı solcusu
Türkü, kürdü lazı çerkezi
Ezânı, operası cazı
Davulu, sazı
Seviyorum Türkiye'mi
En çokta seni
Adına ay konmuş senin
İlk yüzün doğar Iğdır'dan
Toroslarda uyur saçların
Keşis'ten gelir kokun
Kucağında Zigana'nın sesin
Bir ay, bir de yıldız güzelliğin
Neler istedi gidenler
Ne buldu kalanlar
Ben Türkiye'mi
Sevgilim sevgilim
Seni daha çok seviyorum
Kadirhan Türkoğlu
0 notes
onikidekalkarim · 6 years
Text
Ankara günlüğü
27 aralık -Hayal gibi karlı tren yolculuğu - Anneannem hüznü -Annem hüznü -Türk ocakları - Turuncu oda - Bana sen deme ey siz 28 Aralık - Çapaklı Ayrancı yolculuğu - Küstah insanlar - Son 20 deparı -Kaşını alan kızın 7 aylık sınav hazırlığımı hiç etmesi -Ağlayarak uyuma 29 Aralık - Sabah parasını ödediğim takside yanıma aldığım kızdan beni niye önce bırakmadık paparazzi yemem Aslında ne kadar da boktan bir günmüş ya neyse - Sınav şoku - Kodlamada sağı sola solu sağa yapmam - Yurtta Şerif'e hocayı görünce dakikalarca ağlamam - Gülnur abla hoşbeş - Çukurağa deyip deyip çatlamış ve üzüntüden uçuk çıkarmış dudaklarım telli dişlerimle kötü geçen bir yemek -30 Aralık Vay be 29 geçmiş 30 bile olmuş he Teyzemdeyim. Yarın biraz çıkıp dolaşabilirim evet bunu yapabilirim.
1 note · View note
samimiyetsizin · 3 years
Text
Günlerden bir gün, küçük kız ve şövalye evlerinin şöminesinin önünde otururken küçük kız yere dü��en tahtalardan birini eline almış. Elindeki tahtayı ateşe doğru uzatıp ucunu yakarken şövalye onu durdurmuş, ‘Elin yanar. ” demiş, oysa küçük kızın bir hüznü varmış gözlerinde. Sanki bu ateş ona bir şeyleri hatırlatmış... ‘‘Neyin var?”Şövalye küçük kızın çenesine elini koymuş, başını kaldırmış. Kız usulca konuşmaya başlamış, “Bir kere, annem bir tatlı yapmıştı bize... ” demiş küçük kız, “Üzerine mumlar yakmıştı. Birlikte dilek dilemiştik, sonra üflemiştik... Ben bir bisiklet dilemiştim. Sonra dileğim, gerçek oldu biliyor musun şövalye? Babam bana tahtadan bir bisiklet yapmış? Kocaman! Şimdi, belki bu tahtayı ateşle yakıp üflersem başka bir dileğim de gerçek olur... ” Şövalye hüzünlü kızın gözlerine bakmış, derin bir iç çekmiş. Eline daha uzun bir tahta alıp şöminede yakmış ve kıza uzatmış, “Dileğini dile, üfle. ” demiş. Kız heyecanla ayağa kalkmış, gözlerini kapatmış.
Dileğini dileyip üflemiş tahtaya, ateş söner sönmez gülerek şövalyenin boynuna sarılmış. “Ne diledin? ’ demiş şövalye merakla. “Sana söylerim ama kimseye söyleme, tamam mı şövalye?” Şövalye başını sallamış, kimseleri yokmuş zaten. “Annemi... ”demiş küçük kız, “Onu çok özledim... ” Ne acıymış bu, küçücük bir kızın küçücük yaşında yapayalnız kalması. Ne acıymış böylesine küçük bir bedenin özlemi
1 note · View note