uzaklarasavrulalim · 1 year ago
Text
Gü nay dın
8 notes · View notes
sinekkapan · 5 months ago
Text
૮ • ﻌ - ა
3 notes · View notes
hypnogaja · 2 years ago
Text
ayyayayyaya 🧿
#sabah kalktım rahat rahat hazırlandım babam durağa kadar bıraktı beni hemen otobüs geldi peşine bindim bi yandan da podcast dinliyorum#neyse çorba içmeyi planladığım bölgenin yakınındaki durakta indim ama anksiyetem ağır bastı ve çorba içmeye gidemedim#okula doğru gitmeye başladım sonra okulun 15 20 metre uzağında bi lokanta gördüm minik bi yerdi yemekleri karıştıran yaşlı bi adam gördüm#ve çok samimi geldi saçları beyaz bi adam kibar kibar yemek koyuyor falan. neyse ilk başta yok yok gitmiyim falan diyordum ama bi şekilde#iç sesimi ikna ettim ve içeri girdim. dedim çorba var mı işkembeyle tavuk var dedi. tavuk alabilir miyim dedim. az mı dedi olur dedim.#neyse geçtim bi yere çorbayı getirdi küçük bi çocuk. arkada kısık sesle haberler açık hava çok soğuk ama içerisi sıcacık..#çorba güzel ortam samimi.. gözlüğüm buharlaştı çıkarıp koydum köşeye. 15 liraydı. mutlu çıktım. şoka gittim sonra. poşet çay aldım 20li#bi de 1.5 litrelik su aldım dedim melek bu şişe bitecek. okula gittim sonra. bizimkilerle sohbet ettik. teneffüste kek ve sıcak su aldım#çay içtim derste. öğle arası voleybol oynadık bi yandan da eski türkçe pop söyledik. bir öküz top atarak bardağımı kırdı#ama kendi kendime söylendim sadece mala bi şey anlatsan da anlamaz sonuçta#neyse gayet chill devam ediyordu. son derse girdik. öğretmenler kurs binasında yılbaşını kutlamak için pasta falan almışlar#bizimkiler de yalandan trip atıyor hocaya bizle neden yapmadınız yapabilirdiniz falan diye. hoca bi ara çıktı sınıftan. vicdan azabı#ile doldu bizimkiler. ya pasta almaya gitmişse diye. hoca beş dakika sonra geldi. derse başladı. biz dersin sonlarındayken de irfan abi#elinde bi kutuyla girdi içeri. ekler almış hoca bize 🥹🥹 sırayla döndürdük sınıfta herkese üç tane küçük düşüyordu. sona iki tane kaldı#bi tanesini aldım sonuncusunu da hocaya getiriyordum hoca dedi ki sen al ağzım doluydu ama ben aldım demeye çalıştım ve o an çok komikti#başladım gülmeye. yere oturdum en son. çiğneyemedim ağzımdakini nefessiz kalcam hani öyle gülüyorum hckwhdkwk ve tüm sınıf aynı şekil.#dedim hocam ben aldım dördüncüyü. sonra hoca da gülmeye başladı. sonuncusunu da o yedi. ay öyle iştee.#şakamatik gibi bir gün geçirdim bugün baya güldük. mutluydum da. diyom kesin haftanın kalanı bok gibi olacak#sınıf arkadaşlarım bardağın kırılmasını nazar çıktı olarak yorumladı. oladabilir idkk
10 notes · View notes
bulutderler · 2 years ago
Text
Son nefesime kadar her şey için umudum var benim ya
13.03.2023
6 notes · View notes
muro4134 · 2 years ago
Text
Tumblr media
0 notes
hataysekshikayelerisblog · 25 days ago
Text
Tatlı Komşum! (5) (Furkan 31 Y., Manisa)
Ertesi gün öğlen yemeğinden sonra havuza doğru yürürken, sanırım Rus, iri yarı bir adamın gülümseyerek Ebru'ya selam verdiğini gördüm. Belki yanlış görmüşümdür dedim. Bir saat kadar havuzda yüzerken adamın ve yanında süpermodel bir kadının karşıdaki şezlonglara oturduğunu gördüm. Kadın direkt bikini (pardon ipkini) üstünü çıkarıp Toppless güneşlenmeye geçti. Kadın sanki, Buranın en güzeli benim, var mı meydan okuyan? der gibiydi. 5 yaşlarında bir kız çocuğu vardı yanlarında, animatörler aldı.
Havuzdan çıkıp, Ebru, karım ve ben şeklinde sıralandığımız şezlonglara uzanıp güneş gözlüğümü taktım etrafı kesmeye başladım. Adam sürekli Ebru'ya bakıyor, Ebru da kaçamak olarak adama karşılık veriyordu. Bu beni kızdırmaktan çok tahrik etti, çünkü ben de onun karısının göğüslerinden gözlerimi alamıyordum. Göğüs uçları resmen başkaldırmış yukarı doğru bakıyor, göğsü uca doğru yukarı kıvrılıyordu, hani füze gibi denir ya...
O ara karım hareketlendi. "Ne oluyor?" dedim. "Sanırım regl oluyorum, dünden beri az bir ağrım vardı, ben odaya gidip geleyim!" dedi. Eyvah yandık, eşimin regl ilk 2 gün fena sancılı oluyor ve en az 6-7 gün sürüyordu. Tatil burnumuzdan gelecek diye düşündüm. Karım gidince, Ebruya, "Ne o kız, herif seni gözleriyle sikiyor?" dedim. "Sorma hayatım, akşam hani animasyon esnasında bira almaya gittim ya, bu herif bardaydı, bana sırasını verdi, gülümseyip teşekkür ettim. Birşeyler söyledi. Barmen de tercüme etti. Ne mutlu, sıra beklerken manzaram sizsiniz mi ne demiş. Gülümseyip teşekkür ettim. O saatten beri adam heryerde, sabah kahvaltıda tam karşımda çaprazda, sonra havuz da karşımda, öğlen yemeğinde karşımda, yemek alırken ensemde, sabah kahve makinasının orda dayayacak kadar yaklaştı nerdeyse!" dedi.
"Ne o, zevk mi aldın?" dedim. "Baştan korktum, ama şimdi cayır cayır yanıyor amım! Karısı süper güzel, adam bana niye bakar ki?" dedi. "Sen de en az karısı kadar güzelsin yavrum! Eeee, ne olacak şimdi? Adam bir hafta peşinden ayrılmaz, ya bir kuytuda bastırırsa, baksana ilk sabah sıkıştıracakmış!" dedim. "Bilmiyorum, sen ne dersen onu yapacağız. İstersen denize gidelim bugün, hem uzaklaşmış oluruz?" dedi. "Bakalım! Ama tahrik olduysan devam et biraz istersen, hem tatil renklenir!" dedim. "Ciddi misin?" dedi yüzüme bakıp. "Çok ileri gitmeden!" dedim gülerek. "Tamam!" dedi.
Havuza girip biraz yüzdük, tabii şakalaşarak. "Söndü mü biraz ateşin?" dedim amını işaret edip. "Nerdeee! Ancak sokarsan alırsın ateşimi, sikmen lazım!" dedi. "Kim alevlendirdiyse o söndürsün!" dedim gülerek. "Söndürtürsem görürsün!" dedi, güldü. İkimiz de şaka yapıyorduk güya, ama alttan alta da merak, tahrik herşey vardı. Tam o sırada kadın kalkıp sıcak tarzı bir hareketler yaptı kocasına ve havuza atladı. Kadın senkronize yüzmeciydi kesin, suyun içinde kuğu gibiydi. Ağzımız açık ona bakıyorduk. Herhalde dalmışız. Sonra kendime gelip, şezlongta bira yudumlayan adama kaydı gözüm. Adam gülümsüyor, bir karısına, bir Ebru'ya bakıyordu. Ama eli ile şortunu düzeltir gibi bir hareket yaptı. Ebru herhalde havuzu ısıtmıştı ateşiyle.
Havuz Bar'ın arkasında alt kata inen merdivenler vardı. Alt katta kadın ve erkek tuvaletleri ve geniş bir alanda ilave şezlong ve sandalyelerin üstüste yığıldığı depolama alanı vardı. Ebru'ya, "Bar'ın ordaki tuvaletlere git bakalım, gelecek mi adam, hem gelirken de bize bira al bardan!" dedim. "Başımıza iş açacağız bak!" dedi. "Birşey olmaz!" dedim.
Ebru çıktı havuzdan, biraz kurulanıp tuvaletlere doğru gitti. 30 saniye sonra adam da peşinden. Bu arada ben de kadını izliyordum, aval aval havuzun ortasında dikilip kalmıştım. Kadın tek damla su sıçratmadan yanımdan geçerken, bana bakıp gülümsedi ve kırık bir Türkçeyle, "Pardon, birşey mi oldu?" dedi. Bir an gülümsedim, "Yok, sanki olimpiyatlarda senkronize yüzme seyrediyorum, yüzmüyor adeta suda dans ediyorsunuz!" dedim. "Teşekkür ederim, gençliğimde yapmıştım o sporu, ordan kalma!" dedi. "Yani halen sporun içindesiniz, çünkü daha çok gençsiniz!" dedim. "Oooo, kadınlarla konuşmayı biliyorsunuz!" dedi.
Ben de, "Aslında suda olmasak elimin ayağımın titrediğini görürdünüz!" dedim. "Neden ki?" dedi. "Hayranlıktan!" dedim. "Ay teşekkür ederim, ben Olga!" dedi suda elini uzatıp. "Ben de Furkan!" dedim. "Sizin de yanınızda hayran olunacak kadar güzel bayanlar var, kim onlar?" dedi. "Karım ve baldızım!" dedim. "Baldız baldan tatlı mı, siz Türkler öyle diyorsunuz ya! Havuzdaki hareketlerden onu anladım da!" dedi gülerek. Gülümsedim cevapsız.
Olga, "Türkçeyi nerde öğrendin diyeceksiniz, klasik soru. Kocam Boris Ankara'da resmi görevli 4 yıldır!" dedi. "Ya siz?" dedim. "Ben de çevirmenlik, tercüme, kendimce birşeyler yapıyorum vakit geçsin diye!" dedi. "Ne kadar buradasınız?" derken elinde biralarla önce Ebru geldi, ardından da Boris. Olga, "Tanıştıralım, hem daha çok sohbet etme şansımız olur, böyle güzel konuşan bir adamla daha çok sohbet isterim. (muzipçe gülümseyip) Yarım saat sonra olur mu?" dedi. "Karıma bakayım, odaya gitmişti, sonra birşeyler içeriz hep beraber!" dedim. "Peki!" dedi. Ben havuzdan çıktım, Ebru, "Yürü odaya gidelim!" dedi. Biradan bir fırt aldım. Herşeyi bırakıp villalara doğru yürümeye başladık. Tam o sırada Boris'e baktım, bıyık altından gülümsüyor derler, ya tam da öyleydi bakışları.
Yolda Ebru anlattı. "Tuvalete girdim çıktım, biri elimi tuttu çekti beni, ben sen sandım bir an, sonra bu adammış! O sandalyelerin olduğu yer var ya, labirent gibi, arasına yürüttü, ne diyeceğimi bilemedim, direk dudaklarıma yapıştı, bana Türkçe çok güzelsin dedi. O kadar seri hareket ediyordu ki, dili dilimi resmen sikti, elini bacaklarıma attı ve bikinimin içinden kalçalarımı sıkmaya yoğurmaya başladı. Elim otomatikman şortuna gitti. Önce şortun üstünden okşadım, sonra da elime aldım. O an parmakları içime girdi. Bir sesler oldu, yakalanacağız diye elinden kurtulup Bar'a geldim. Biraları almış gelirken iki adım arkamdan gelip, Tadın damağımda dedi. İçimden bir ses cevap ver dedi. Benim de dedim adama!" dedi.
Ebru, "Yanıyorum, sikilmek istiyorum Furkan!" dedi. "Sen geç villana, ben iki dakika benimkine bakıp garantiye alayım!" dedim. Villaya girdim, karım perdeleri kapamış yatıyordu. "Nasıl oldun?" dedim. "Kötü!" dedi. "Ağrı kesici al!" dedim. "O da adeti düzensizleştiriyor biliyorsun, sonra 20 gün parça parça 2 gün çekecğim! Aşkım sen git eğlenmene bak, uyumak istiyorum!" dedi. Çıktım, Ebru'nun villasına gittim. Ebru yatağa yatmış çırılçıplak, bir eli amında, diğer eli göğüslerini sıkıyor, gözler kısık, "Gel ne olur, gel sok artık!" dedi...
Derin bir, "Ohhhh!" çekti daha kafası girince. Birkaç kez gidip geldim, "Oh oh oh oh!" diye klasik Ebru orgazmı başladı. "Çok doldum, yürürken yolda sokacaktım elimi amıma, ohhhh sik aşkım, sikkk!" diyor, kalçalarını ittirip beni kendine çekiyordu. "Şimdi seni Boris sikse daha iyi olurdu sanırım!" dedim. "Boris mi, adını nerden öğrendin?" dedi. "Karısı da Olga!" dedim. "Ohhhhh, sikişecek miyiz Olga ve Boris'le?" dedi. "Sikişelim mi?" dedim. "Eveeeet!" diye tekrar tekrar orgazm olmaya başladı. Halen azgındı ama...
"Olga bizi tanıştırmaya ve birşeyler içmeye çağırdı!" dedim. "Bekletmeyelim o zaman! Hadi aşkım boşalt döllerini heryerime, sonra da gidip daha çok tahrik olalım, ohhhhhh, sik amcığımı, ağzıma yüzüme boşalt, aşkımmm ohhhh, hadi Boris beklemesin!" dedi. "Verecek misin mi yavrum Boris'e?" dedim. "Vereceğimmm!" dedi. "Ohhhh, ben de Olga'yı sikeceğim!" dedim. "Sik aşkım, hem de ben sikilirken yanımda sikkkk, ohhhh, aşkımmmm, çok istiyorum o kabuklu yarağı yemek, elime alınca kimse gelmese domalıp siktirecektim orada!" dedi. "Ohhhh, geliyorum!" dediğimde, kalkıp oturdu önüme, yarağımı ağzına alıp somura somura boşalttı yarağımı...
Havuz başına gittik, Olga hepimizi tanıştırdı. Sikişten dolayı kıpkırmızıydık sanırım, Boris de Olga da sırıtıyorlardı. Havuza girdik biraz vücut ısımız düşsün diye. Ebru biraz daha cüretkar bir bikini giymişti. Gözler birbirine kilitlenmişti, Olga ile ben, Boris ile Ebru. Boris hareket yaptı, bira içelim mi diye. Kafa salladık. Çıkıp kurulanıp peşlerinden Bar'a gittik. Barmen imalı imalı bakıyordu biraları alırken. Olga, "Çabuk geldiniz?" dedi. Ben de, "Ebru'yu Boris hazırlamış zaten!" dedim. Gülüştük sırf. Ebru utanıp gözlerini kaçırdı Boris'ten...
Boris, "Ne yapalım, bizim odaya geçelim mi?" dedi. "Yok, tüm gün ortadan kaybolmak doğru olmaz, çocuklar falan arar, ortalık karışmasın, akşam daha müsait!" dedim. Boris ve Ebru'nun hevesi kırılsa da, Olga lafa girdi, "Furkan doğru söylüyor, Svetlana da var hem, arar odaya gelir falan, mantıklı olalım!" dedi kocasına. Ben de Ebru'ya, "Siz gidip ateşi biraz daha harlayın!" dedim. Boris anlamamıştı sanırım, "Harlamak?" dedi. Ebru, "Gel!" dedi Boris'e, tuvaletlere doğru yürüdü, Boris de 5 metre arkasından. Olga bana bakıp gülümsüyor, "Biz ne zaman harlayacağız?" diyordu. "Gel o zaman!" dedim. Biz de lavabolara yürüdük...
Usulca sandalyelerin arasına girdik. Boris iki parmağını ebrunun amcığına sokmuş, diğer elinin orta parmağı göt deliğinde, Ebru Boris'in yarağını avuçlamış, deliler gibi öpüşüyorlar. Ebru'nun hareketlerinden anladığım kadarıyla Boris'in parmaklarıyla orgazm oluyordu. Sesimizi duyunca göz ucuyla bakıp devam ettiler, tüm otel gelse o an duracak durumda değillerdi zaten. Birkaç metre ötelerine labirentin köşesine doğru geçip, Olga'nın dudaklara yumuldum. Bir elimle göğüslerini sıkarken, diğeriyle götünü avuçlamış okşuyordum. O da elini yarağıma atıp okşamaya başladı.
Bir dakia geçmeden sandalye yığınına Olga'nın ellerini dayayıp, kalçasını geri doğru alıp, arkasında yere çöktüm, amını ve göt deliğini yalamaya başladım. "Uhhhh, buna dayanamam işte, aklımı mı okudun?" dedi fısıltıyla. Sol tarafımızda birkaç metre ötede Ebru diz çökmüş Boris'in yarağını koparırcasına emiyor, Boris de hafif bükülmüş halde Ebru'nun göğüslerini okşuyordu. Sağ tarafımda bir hareket sezinledim, kafamı çevirmeden göz ucuyla baktım, ama Olga'yı yalamaya devam ediyordum. Olga, "Offf, offff, ohhhh!" diye inlerken, 10 metre ötemizde sandalye yığınının arkasında bir gölge gördüm. Ayağa kalkıp yarağımı Olga'nın amına sapladım. Derin bir, "Ohhhhh!" çıktı ikimizden de. Olga, "Dayanamadın mı?" dedi fısıltıyla. "Dayanılır mı bu güzelliğe?" dedim. "Sik o zaman!" dedi...
Hafif kafamı çevirdim, yine göz ucuyla baktım. Temizlikçilerden biriydi, zenci bir kadın. Farkettiğim, aşağısı görünmese de eli hareket ediyordu, bizi seyredip kendine dokunuyordu. Bu arada Boris boşalmış, Ebru yalanıyordu. Şimdi solda 2 seyirci, sağda bir seyirci varken, yarım saat önce tanıştığım Rus karısının amına pompalıyordum. Olga titriyor, orgazm oluyor, kasılıp tekrar salıyordu kendini. Boşalacağımı hissettiğimde yarağımı aniden amından çekip göt deliğine bastırdım. "Ahh!" diye küçük bir çığlık atsa da, flop sesiyle götüne daldım. "Bu muhteşem!"deyip parmaklarını amına atıp tekrar titreyip kasılmaya başladı. İşte o an ılık ılık aktım götünün içine...
Kafamı çevirdim aleni, zenci temizlikçi kadınla gözgöze geldik. Kadın fırlayıp kaçtı. Hepimiz toparlanıp teker teker çıktık labirentten. Ben Ebru'yla bar'a doğru giderken, "Aşkım, Boris yarağını sokmadan parmaklarıyla 3 kez orgazm etti beni!" dedi ve yanağımdan öpüp, "Sen de iyi siktin karıyı!" dedi göz kırparak. Biraları alıp bizim şezlonglara gittik. Boris, "Başlangıcı böyleyse gece çok güzel olacak!" dedi. Gülüşüp sohbet ettik...
Akşam yemeği için hazırlanmaya gittik. Karım uyanmış, ama darmadağın halde yatakta oturuyordu. "Ağrıdan uyuyamadım!" dedi. Duş alıp hazırlanırken oğlumuz geldi, onu da duşa sokup, sonra da giyinmesi için birşeyler çıkardım. "Gelebilecek durumda mısın?" dedim. "Yok!" dedi karım. Restorana gidip yiyecek birşeyler aldım. "Şu ağrı kesiciyi iç!" dedim. "Yok, bu gece dinlenirsem sabaha geçer umarım!" dedi. "Ama aklım sende kalıyor!" dedim. "Yok aşkım, sen git tatili zehir etme, bak ben de üzülürüm!" dedi. Oğlan fırlayıp gitti zaten, ben de çıkıp Ebru'nun kapıyı çaldım.
Onun oğlanlar da gitmiş. Siyah kısa fırfırlı eteği olan boyundan bağlamalı sırtı açık bir elbise giymiş, ayağında rugan topuklu ayakkabıları, sütyensiz göğüsleri. Küçük salınışlarda eteği kaldırıp baktım, siyah bir tanga. Azıcık makyaj yapmış. "Ufff yavrum, Boris'e mi süslendin böyle?" dedim. "İstersen gitmeyelim onların yanına, tüm gece sik beni aşkım!" dedi ama yarım ağızla. "Siktir ordan, amcığın şimdiden suları salmış Boris diye!" dedim götünü avuçlayıp. "Doğru valla!" dedi kırıtıp gülerek. Sonra çantasına uzanıp, "Şunu iç!" dedi. "Ne bu?" dedim. "Zerzevatın ilaçlarından, doktor vermişti, bu gece sana lazım olacak!" dedi. "İhtiyacım yok!" dedim artistçe. "Bence iç, Olga seni mahvedecek!" dedi. Aldım içtim.
Yemek salonuna girince Olga el kaldırdı oturdukları yerden. Yanlarına gidince ikisi de ayağa kalktı. Sanki Ebru ile sözleşmişler, Ebru'nun kıyafetinin sarısı vardı Olga'da da. Ebru gülümseyip bir marka söyledi, Olga da, "Evet, aynı marka!" dedi. Erkekler olarak kalkıp tabak hazırladık. Sonra içecekler geldi. Hepimiz rakı söyledik. Herkes sessiz ama seri biçimde birşeyler atıştırdı, ama sadece birkaç lokma. Rakı bitince kalktık...
Odaları bizim villalarının çaprazındaydı. Villalar tarafına geçip, yürüyüş yoluna girince, Boris Ebru'yu çekip öpmeye, götünü avuçlayıp, sarılarak yürümeye başladı. Bense Olga'nın elini tuttum. Olga diğer eliyle pazumu tutup, başını omzuma koydu ve "Çok incesin!" dedi kulağıma. Odalarına girince birer shot tekila doldurdu Boris, şerefe deyip fondipledik. Boris Ebru'yu kucağına oturttu koltuğa oturup. Olga da beni koltuğa oturtup önümde diz çöktü, fermuarımı açtı ve "Bugün beni tek sikişte defalarca orgazm eden şu yarağı yalamak istiyorum!" dedi. Yarağımı avuçlayıp, "Hımmm!" dedi ve kafasını yalamaya başladı. Diliyle yarağımın ucunda daireler çiziyor, resmen içimi çekiyordu.
Bizimkilere baktım, Boris çoktan, elbisesini bile çıkarmadan koltuğa domalttığı Ebru'nun tangasını kenara çekip, amına köklemişti. Gün içinde iki kez sevişmiş boşalmış ama sikişememişlerdi, sabırları kalmadı diye düşündüm.
Olga'nın yalaması biraz daha sürse ağzına boşalacaktım Olga'nın. Elbisesini çıkardım, sadece ayakkabıları kaldı. Koltuğa sırtımı dayayıp oturdum ve kucağıma aldım. Bacaklarını kırıp oturdu ve eliyle düzeltip yarağımı hizalayıp içine aldı. O kadar yavaş oturup kalkıyor, kalçalarını oynatarak yarağımı kafasına kadar getirip tekrar amına gömüyordu. Ben de dudaklarını, boynunu, göğüslerini öpüyor yalıyordum. Ama öylesine yavaştı ki, sanki ağır çekimdeydik. "Bugün amımdan çıkıp hemen götüme soktun ya yarağını, ben hayatımda öyle bir şeyi ilk kez yaşadım, sanki hem götümden hem amımdan orgazm oldum, harikasın!" deyip boynuma sarılmış, yüzümü öpüyordu...
Ebru da, "Sik, sik hadi, daha çok sok, dünden beri amımın suları kesilmedi, gözünle siktin, şimdi de yarağınla sik, ohhhh!" diye bağıra bağıra inliyordu. Boris amını sikerken orta parmağını da götüne sokmuş, parmağıyla götünü sikiyordu Ebru'nun. Onlar ne kadar erotizmdeyse, biz de o kadar romantizmdeydik. Ebru'nun sesi kaplıyordu odayı, "Oh oh oh oh!" diye. Boris de dayanamayıp boşaldı. Bense, Ebru'nun verdiği haptan mı, ortamdan mı, ben daha yeni başlıyorum gibi hissediyordum...
Olga bana birden, "Şimdi!" deyip kalktı, amından çıkan yarağımı tutarak götüne soktu ve "Bak yine oluyor!" diyerek, bu kez çok daha hızlı oturup kalkıyor, "Offff, Furkannn, offf!" diyordu. Kafamı çevirdim, Ebru ile Boris koltuğa yıkılmış halde bize bakıp, Olga'nın delirmesini seyrediyorlardı. İki elimle kalçalarını tokatlarken, Olga götündeki yarağımla dansöz gibi kıvırıyor, iki eliyle çektiği kafamı göğüslerine bastırıyordu.
Sanki kısacık gibi gelse de, bir saatten fazla olmuştu odaya gireli. Daha dayanırdım da, iyice yavaşlayan Olga'nın hareketlerinden sonra ben de bıraktım kendimi ve götünün içine boşaldım.
[Furkan]
87 notes · View notes
selcandy · 2 months ago
Text
Bu konuda hiçbir bilimsel dayanağım yok (belki dayanak vardır, ben okumadım veya araştırmadım), dümdüz kendi düşüncelerim ama “olumlama” denen şeyin insanı olumlu değil, olumsuz etkilediğine inanamadan edemiyorum ya.
“Çok iyiyim, harikayım, başarılıyım, mükemmelim” içerikli cümleler bana aşırı problematik ve ürkütücü geliyor. Kötü hissetmeye, hata yapmaya hiç hakkın yokmuş gibi, en azından mükemmel hissetmediğin zamanlarda o duygunun yoksunluğunun daha çok fark edilmesine neden oluyormuş gibi.
“Bedenimi seviyorum, kendimi her halimle kabul ediyorum” vb, bedeniyle hiçbir sıkıntısı olmayan ve kendisini her haliyle kabul eden birisinin bu cümleyi kuracak farkındalığı olmaz ki abi, dümdüz yaşar gidersin. “Hayııır, aslında hiç sevmiyosuuun, ondan böyle cümleler kuruyosuuuun” değil mi bunun bilinçdışındaki tercümesi?
“Başarıyı kendime çekiyorum, para bana akıyor” - akmadığında hayal kırıklığına uğramıyor musun mesela? Ben her gün kendime “işimde yükseliyorum, işimde yükseliyorum” desem ancak yükselemesem her gün biraz daha örselenirdim sanırım.
Kötü hissetmek, kendine öfke duymak, bazı yönlerini beğenmemek, başarısızlık - bunlar insanı geliştirebilecek, ilerletebilecek şeyler aslında. İnsan “nerede yanlış yapıyor olabilirim” sorusunu hayatından bu kadar dışlamamalı sanki ya. Neden berbat hissettiğini anlayıp çözüme odaklanabilmen için önce “şu an berbat hissediyorum” diyebilmen gerekmez mi? Değişimi bizzat başlatmak yerine evrenden ve bilumum enerjilerden beklemek acımasızlık değil mi, insan neden kendisine acımaktan korkar?
Tamam, sürekli “rezilim, sürünüyorum, zavallıyım” demek çok daha tekinsiz ve sakıncalı ama tam tersinin de normal olmadığı inkar edilemez. Nasıl ki negatifin en ucu sorunluysa (gidip tedavi olacağımız kadar sorunlu), pozitifin en ucu da aynı derecede kırmızı alarm veriyor. Kendini salıver güzel kardeşim, bugün kötü hissetmen ne kadar doğalsa 👉🏼 insansın sen 👈🏼 yarın da fevkaladenin fevkinde hissedeceğin bir şey olur ve havalara uçarsın, normali bu. Yanlış yaparsın, telafi edersin, hiçbir şey öğrenmeden, tecrübe edinmeden akmaz kimsenin hayatına.
İnsanların beynini yediler yeni yeni adetlerle. Bence haksız değilimdir, araştırıcam bunu da.
60 notes · View notes
sertsiken0606 · 4 months ago
Text
aslının aynısı 2
biri amımı sikerken diğeri götüme sokmaya başladı avukat hanımı sikende geldi ağzı boş kalmasın deyip ağzıma verdi diğer adamda avukat hanımı domaltıp kalçasına sert tokatlar atarak sikmeye başladı ben artık bitmiştim orgazm üzerine orgazm oluyordum amım götüm birde ağzım ilk defa aynı anda sikiliyordu ağzıma veren bu orgazm ı tattı artık hep sikeriz orospumuz avukat hanım bir tane daha bulur Handan Didem avukat ve bulacağı karıyla birlikte değişe değişe sikişiriz olmazmı avukat hanım dedi ben hallederim diye cevap verdi telefon çalmaya başladı amımı siken çıktı telefon u açtı konuştu kapatırken emredersiniz komutanım dedi belli ki askerdi elbiseleri alıp çıktı diğerleri de giyinmek için elbiselerini topladı biz avukat hanım ile kala kaldık beni ilk siken ilçe emniyet müdürüymüş diğerleri ilk telefon gelip giden jandarma komutanı patron dedikleri adam avukat hanımın eski kocasının ortağı diğer kişi işe ilçede bulunan mağazaların sahibiymiş avukat hanım banyo yapıp çıkalım dedi birlikte banyo yapıp çıktık arabada yarın da sikişmek istermisin diye sordu güldüm olur dedim sabah erkenden noteri aç çay demle saat 9 da ben gelir seni alırım dedi evime bıraktı kocam olacak şerefsize hiç bakmıyordum yemek söylemiş ben direkt olarak yatak odasına gittim yattım uyudum ertesi gün avukat hanım dediği gibi yaptım saat 9 da geldi bana Didem aslının aynısıdır kaşesini ve numaratörü al il merkezine git noterler Birliğinde Hasan Hüseyin bey gideceğin yeri sana tarif edecek dedi ben hazırlanırken avukat hanım ben de kaymakam ile görüşeceğim seni otogar a bırakayım dedi birlikte araca binip yola çıktık bu sefer başka bir eve gidiyorduk dün güzel sikiştin bugün de senden aynı performansı bekliyorum dedi çok lüks bir villanın bahçesine girdik tripleks bir villaydı içeri girdik kapıyı kapatınca avukat hanım kim var kim yok diye seslendi kimse ses vermedi mutfağa gidip 2 bira ve leblebi getirmiş ilk defa içecektim tadını hiç beğenmedim içmedim bir araç geldi park edip eve girdiler aman Allahım eşimin amcası ve amcasının kaynı kahraman bey di gelenler amca bey korkma kızım sen o salağa çok bile sadık kaldın merak etme artık biz seni doyururuz bol da para veririz dedi bu arada avukat hanım soyunmuş kahraman bey in sikini yalamaya başlamıştı amca ben diyebildim beni öyle bir öpmeye başladı ki ister istemez karşılık verdim ömrümde hiç bu kadar güzel öpüşen birini daha görmedim çok sevgilim oldu evlenmeden önce hepsiylede öpüştük seviştik ama arkadan ve ağzımdan başka bir yerimi siktirmeden kocamla evlendim Vedat bey derdim amca ya o zamana kadar Vedat beni ben Vedat ı soydum eğilip sikini ağzıma aldım kocamın sikinin yanında bu resmen kazma sapıydı rahat 25 cm vardı 69 pozisyonuna geçtik o kadar sevişmeyi iyi biliyordu ki diliyle beni orgazm etmeyi başardı. Didem şarıl şarıl akıyor kız suyun hiç mi sikmedi bu şerefsiz seni bu ne kız dedi doğruldum sikinin üzerine oturdum offf harika bir sikiş başlıyordu 10 15 dakika bu pozisyonda sikiştik sonra bir sandalya çekti oturdu beni sırtım yüzüne gelecek şekilde sikinin üzerine oturttu zıplamaya başladı bu arada kalçama tokat atıyordu canım yanıyordu ama zevk inlemelerim ve küfürlü konuşması beni daha çok sikilmek istiyordum 3 kez orgazm oldum kahraman bey benim önüme geldi sikini ağzıma verdi domaldım arkamdan Vedat bey önümde kaynı kahraman bey beni sikiyordu avukat hanım eğilip ellerini memelerime dilini amıma attı o zamana kadar tüm orgazmları bitirdim avukat hanımın emmeleri beni titreterek resmen bağırarak boşalmaya başladım . Avukat hanım altımdan çıktı telefon etti biz villadayız bekliyoruz dedi demek ki sikecek adamlar gelecekti Vedat amımdan çıktı götüme sokmaya başladı 3 dakika geçmeden götüme bütün döllerini boşalttı kahraman bey arkama geçti amımı yalamaya başladı o yaladıkça götümdeki döller amıma doğru akıyor o dölleride yalıyordu birden beni sikinin üzerine oturttu zıplamaya başladı bende tekrar zıplamaya başladım birden beni kucakladı oturttu sikinin üzerine bu sefer amım döllerle buluştu beni bıraktı kalktı altımdan avukat hanımı öpüp ben onlar gelmeden gideyim dedi giyinip çıktı
77 notes · View notes
kisa-hikayeler · 4 months ago
Text
Pasif Kocam
Ben 35 , kocam 35 , kocamin patronu 60 yaşında
Kocam özel şoför olarak çalışıyor, 60 yasinda bi patronu var , patronu hafta sonlari yazlığa kacardi kafa dinlemeye diye genelde karisi gitmezdi kocam getirirdi 2 gun kalir donerlerdi , meger yalniz gittiklerinde , kocam patronunun karisi rolune giriyormus , bi hafta benide goturmuslerdi patronun eşide vardi , patron işçi sinifi ister istemez olsada orda nispeten daha samimi tatil modundaydik , kocamla patronu havuz basinda gunesleniyordu , biz o ara patronun eşi ile icerdeydik ben bi ara disari havuz basina doğru çıktım, o ara beni farketmediler patron kocama , haftaya bas başa gelelim karinin bugün burda giydigi koyafetleri getir sana onlari giydirip sikim demişti, kocamda seve seve dedi , ben beni farketmesinler diye dondum içeri, şok icindeydim acikcasi ne yapsam ne etsem bilemedim , biraz zaman gectikten sonra ses ederek yanlarina dogru gittim , biraz sohbet falan ettikten sonra bende biraz gunesleneyim diyip uzandim , kocamada aşkım bira kalmamis evde gidip alirmisin dedim o ara kocam kalkti , patronla sohbete daldik , güneş kremini alip bacaklarima surmeye basladim , guneysten yanmayayim bari dedim , sirtima falanda sizin surmenizi istesem ayip olur mu dedim , patron yok tabi surerim dedi , omzuma sirtima bacaklarima falan iyice kremi yedirmeye basladi , o esnada eşi icerde sekerleme yapiyordu , mayomun kenarlarina kadar gelip hafiften mayomunkenara kaydirip kalcalarimi oksarcasina suruyordu kremi, sikinin kalktigini farkettim , gormemezlikten geldim , tesekkur edip uzandim sezlong da , sonra kocam geldi , kocamin telefonunu o ara aldim , telefonlari sessize alip ,kendimden kocami aradim, kendi telefonumu orada birakip kocamin telefonu ile iceri gittim , onlarin konusmalarini dinliyordum icerden , krem surme mevzusundan bahsediyordu kocama , aslinda bi güzel içip sarhoş olup grup mu yapsak vs sohbetleri , orda ufak kurlar vs disinda birsey olmadi sonra eve gectigimizde ben ufaktan konu aciyorum patronun nekadar iyi vs falan gibi sonra , krem mevzusu falan konusuldu ben onlari duydugumu dinledigimden falan bahsettim , sonraki hafta o gün ki kiyafetlerimi bir posede koydum icinede bir not yazdim , keyifli eglenceler hiç yikamadim diye , al bu posedi patronuna ver dedim kocama , kocami bi guzel sikip rahatladiktan sonra kocama beni aratti , bin bi taksiye gel dedi , gittim kapida patron karsiladi beni taksiye parayi odedi , beni tuttugu gibi yapisti dudaklarima , hediyen çok güzel di diye , dur sakin ol , bu gece patron benim dedim. , tamam dedi , iceri girdik ikinizin sevismesini izlemek istiyorum dedim , patron 60 yasindaydi ama kocami cok guzel becerdi , kocam da arada onu beceriyormus , patrona hadi simdi sen beni becer diyip yattim yatağa ama kocamda sana girsin istiyorum dedim , beni sikmeye basladi , kocam da hem beni hem patronu elleyip yaliyor opuyordu , patron biraz gel git yaptiktan sonra kocamla ortamizda kalmaya basladi kocam ona giriyor , patronda bana giriyordu...
96 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 2 years ago
Text
Bu yaşımda ekmeğe gönderiliyorum ya
3 notes · View notes
ansizingidislervegelisler · 4 months ago
Text
Güzel annem. Bugün doğmuşsun. Benim kutladığım ilk doğum günün bu yanında. Kutlayamadım hiç doğum gününü senin. Hep üzülürdüm hatta ağlardım. Küçükken her şey daha farklıydı. Sokakta oynardım gecelere kadar unuturdum sinirimi, öfkemi, acımı. Kendimi bile bazen. Düşsem, koşsam, ya da ağlasam kolların yanımda değildi. Kokun yanımda değildi. O güzel ellerin saçlarımdan uzaktı. Kalp atışların kulağımın dibinde değildi. Hiç unutmam bir gün biten parfüm şişeni bırakmıştın burada. Atayım diye demiştin. Ben onu hiç atmadım. Hâlâ da durur. Her seni özlediğimde kokunu aradığımda o bitmiş parfüm şişesi yanımdaydı. Bir şekilde buna alıştım. Şimdilerde ise sana alışmak zor geliyor. Ben seni özlemeyi bile sevmişim annecim. Anlatmadığım onca şey var biliyorum tahmin ettiğini. Çook daha fazlasına sahibim bunlardan. Şimdi yanındayım. Kokun yanımda. Ellerin yanımda. Gülüşün gözümün ucunda. Yüzünün her bir zerresini ezberleyebileceğim gecelere sahibim. Üstünü örtüyorum. Saçlarını tarıyorum. Bazen ben senin annen oluyorum. Ne kadar kavga da etsek bazen anlayamasak da o an birbirimizi seni hep çok seveceğim. İyi ki benim annem olmuşsun. İyi ki doğdun meleğim.
79 notes · View notes
karsuuu · 4 months ago
Text
💙❣️🩸🥀
Günaydınlar, güzel bir güne...🥀
Kaç bahar daha olacak ki...?!🥀
Sen bana......lütuf musun sevgili....🥀
Ertelemeyin hayatı...🥀
Ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize...🥀
Söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir...🥀
Daha kaç bahar olacak ki hayatınızda?🥀
Yaşamı ertelemeyin...🥀
Beklediğiniz "o gün" işte "Bugün!"💙❣️
Tumblr media Tumblr media
Seni seviyorum..çok özledim sevgili...🥀
Tumblr media Tumblr media
147 notes · View notes
papatyademetii · 28 days ago
Text
Takvimin en güzel yaprağı düştü bugün..
Seni nasıl sevmeli bilmiyorum.
Nasıl tamamlanıyorsa gün yarına,
Mor maviye,
3 Ekim 4üne..
öyle tamamlanıyor kumral maviye.
Seni tanıyalı, alıp göğsüme büyüteli gencecik delikanlı edeli tam tamına 2 yıl. 2 yılında attığın her adımı saydım. Attığın her adımı sevdim ve yolunda neşelenip hüzünlendim.Seninleydim. Seninleyim. Bugünümü yarınıma tamamlarken senin ayağına uyuyor adımlarım.
İyiki varsın derken içimdekini açık edemiyorum.
İyiki doğdun demek de yetmiyor.
Sevgilim seni büyütmek, seninle büyümek çok güzel. Bana bakıp gülümsemen, bana bakıp sinirlenmen çok güzel. Senin bu denli güzel yaşlandığını görmek çok güzel. Nice yıllar bize meleğim. Gökyüzüm, Gökyüzlüm, Gökgözlüm. Ben burdayım. Sırtına duvar,başına omuz, derdine derman. İçten içe verdiğin söz. Her anında yanındayım.. Kurutulmuş bir gül gibiydi yüreğin, adının dahi hatırlanmadığı bir kitap arasında.. Ya dokunup yapraklarına zarar verecektim, ya da çürümeye yüz tutmuş o gülü görmezden gelecektim. Dokunmayı tercih ettim ben, sevgilim.. Yaprakları usulca parmaklarımın arasından kayıp giden o gülü ben yüreğime ekip herşeye yeni baştan başladım, başladık. O Gül'ün her anını kazıdım ben hafızama, herkesten sakınıyorum ben şimdi O'nu. O Gül şimdi kocaman bir çiçek bahçesine dönüştü sevgilim, o Gül benimle büyüdü.. Sen bende büyüyorsun sevgilim, sen benim yüreğimin en güzel manzarasısın.
İyi diyorum, iyi ki varsın sen. Benim solum,sonum,sonsuzum..
@hepeksikk
Tumblr media
42 notes · View notes
selin-n · 4 months ago
Text
Günbatımı görüntüsü çok güzel...ama
Neden hüzün kaplıyor içimi...?!
Bugün Bir Kez Daha Sevdim Seni... Usulca... Sen Bilmeden... Duymadan... Gözlerinin İçine Bakamadan... Yüreğinin Sıcaklığını Hissedemeden... Kalbinin Atışını Duyamadan... Bu Gün Bir Başka Özledim SENİ İşte... Bir Başka yandı Yüreğim. Bir Başka. Aradı Gözlerim seni.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Akşamınız mutlu ve huzurlu geçsin, sevdiklerinizle beraber...💙🥀🫂🫂💙
Sevgimle 💙
115 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 2 months ago
Text
Çok Hızlı! (7) (Orhan 36 Y., Bursa)
Evime varınca güzelce bir duş aldım, sanki heryerim bal kaymak olmuş gibi yapış yapıştım. Gelirken aldığım mezeleri açtım. 2 kadeh rakı doldurdum balkondaki masaya, fotoğrafını çekip, "İkinci kadeh senin! Evde kimse yok!" deyip Merve'ye yolladım whatsapdan. Az sonra Merve balkona çıkıp gülümseyerek, "Yarım saat sonra!" diye yazdı. Saate baktım 21:30'du. Hava yeni kararmıştı.
Yan komşum emekliydi, yazlığa Mayıs ayında gider Kasımda dönerdi. Yaz olduğu için herkes ya tatilde, ya köyünde, ya yazlığındaydı. Benim blokta tek ışık vardı, o da ikinci katta oturan 75 yaşındaki, gözleri görmeyen, kulakları duymayan teyzenin dairedeydi. Tüm siteye göz gezdirdim. Benim araba dahil 6 tane araç vardı otoparkta, oysa kışın araba koyacak yer kalmazdı. Tüm dairelere baktım, benim balkona doğru ışığı yanan 2 daire vardı. Karşıdaki bloğun ön yüzü, yani otoparka bakmayan yüzü geniş bir caddeye baktığından çoğu kişi o taraftaki balkonlarını kullanıyordu. Yani biraz dikkatli davranırsak Merve'nin gelip gittiğini kimse göremezdi.
Yarım saat sonra Otoparktan başörtülü mantolu birisi geçti ve bizim binaya girdi, ama karanlıkta kim olduğunu seçemedim. Herhalde ikinci kattaki teyzenin kızı veya gelini dedim, birkaç kez görmüştüm gelip gittiklerini. Az sonra kapımdan tırmalanır gibi bir ses geldi. Kalkıp delikten baktım, başörtülü kadın sırtı dönük bizim kapıdaydı. Açtım kapıyı, buyrun diyemeden döndüğünde MERVE gülümsüyordu. İçeri girdi ve "Şaşırdın mı? Kamuflaj!" dedi. Sonra anlattı, meğer bizim doktor iç anadoludaki bir ilin bir kasabasındanmış. Çevresi mutaassıp, hatta sülalede açık kimse yokmuş, aralarında anlaşmışlar, Merve (ki 2 yılda bir falan bayramlarda gidip 1-2 gün kalırmış) oraya kapalı gider, kapalı dönermiş. "İlk kilometrenin sonunda çıkarıyorum!" dedi, gülüştük.
İçerdeki ışıkları da söndürüp onu balkona aldım. Kadehleri kaldırıp, "Bu harika güne!" dedim. "Harika adama!" dedi. Sonra usulca halıya uzanıp elimi uzattım. "Burda mı?" dedi. Görülürüz diye etrafına bakındı. O da kimselerin olmadığını görünce yanıma uzandı. "Bana bugün yaptığını tekrar yapar mısın?" dedi. "Sevdin mi?" dedim. "Bayıldım! O kısacık anda sayamadım, ama ardı ardına kaç kez orgazm oldum bir bilsen!" dedi. Onun bacaklarını dik ama kıvrık konuma getirdim. Gidip içeriden kirli sepetine baktım, bir çarşaf aldım. Getirip altına serdim.
Parmaklarımı daha amcığının dudaklarına değdirdiğimde bir anda kendini saldı. Daha yeni dokunmuş, parmaklarımı içine bile sokmamıştım bile, ama orgazm olduğuna yemin edebilirdim. Parmaklarım içinde piston gibi hareket ederken, diğer elimle ağzını kapatmama rağmen sesi balkonda yankılanıyordu. Öyle fışkırıyordu ki amının suları, parmaklarımı çekip bazen amının dudaklarını tokatlıyordum, daha da fazla fışkırtıyordu sularını. Bu kadar güzel bir kadının kölem gibi parmaklarımın ucunda kıvranışı kendime inanılmaz güvenmeme neden oluyordu. Eliyle elimi tutmaya çalışıyor, ama bunu hem bilinçsiz hem de tam olarak istemeden yapıyordu. Ki eli güçsüz ve amaçsız, sadece yeter der gibi sallanmasına rağmen, ağzından, "Öldürdün beni, ohhh aşkım, öldüm!" lafları dökülüyordu...
Alta, yanına yatıp, hemen üstüme çektim. Sanki son yüz metreye girmiş Gazi koşusundaki jokey gibi üzerime zıplıyor, arkaya uzattığı eliyle taşaklarımı avuçluyor, "Offf, nerdeydin sen aşkım, nerdeydin!" diye orgazm olurken beni de boşaltmıştı. Kalkıp oturduk, karanlıkta kadehlerimizi elimize alıp içmeye devam ettik. 10 dakika geçmeden kapı çaldı. Tırsıp 'Sus!' işareti yaptım Merve'ye. Gidip delikten baktım. Kapının önünde bir kadın duruyordu. En fazla 25'lerindeydi. Tanıyamadım, ama tişört ve şortumla kapıyı açtım.
Kadın, "Merhaba!" dedikten sonra eşimin adını söyleyip, "Çağırır mısınız?" dedi. "Şu an müsait değil, banyoda!" dedim. "Ben ikici kattaki Hacer hanımın geliniyim, görümcemle dönüşümlü olarak anneme yemek yapmaya geliyoruz, bu akşam sıra bendeydi, ama sıvı yağ kalmamış, varsa biraz sıvı yağ isteyecektim." dedi. "Bir saniye..." dedim, gidip mutfaktan getirip verdim. Kadın teşekkür edip, "Peki, selam söyleyin eşinize!" dedi. "Kim diyeyim?" dedim. "Güzin ben, iyi akşamlar!" dedi ve gitti. İçeri geçip, soran gözlerle bakan Merve'ye omuzlarımı silkeledim. Kadeh bitince de, "Aşkım ben gideyim, çocuklar uyanır falan!" deyip öpücüğümü verip gitti. Balkon camını açıp, giden Merve'nin arkasından bakarken, gözüm ikinci kat balkonundan bir yukarı kaydı. Bir giden mantolu kadına, bir bana bakan Güzin ile gözgöze geldik...
Ertesi günü sadece mesajlarla geçirdik, ama Sevgi çok ihmal edildiğini söylüyordu, ki kesinlikle haklıydı. Akşam eşim harika bir yemek yapmış, direkt evdeydim. Yemekte bana, "Aşkım, akşam gelen giden oldu mu?" diye sorunca başımdan kaynar sular döküldü. "Yooo!" dedim, ama bir an aklıma geldi, "Hacer teyzenin gelini mi neymiş, bir kadın yağ istedi, onu verdim!" dedim. "Ben de onu sordum, bana mesaj attı, ışığı yanık görünce yağ kalmamış var mı diye sordu, ben de Orhan evdedir, ben annemdeyim dedim!" dedi.
Karımın evde olmadığını bile bile neden gelmişti ki bu kadın? Yoksa, gördüm sobe mi diyordu? Kadınların bu ayak oyunlarına alışmaya başlamış, her hareketin altında bir şey arar olmuştum. O gece karımla güzel bir sikiş yaşadım, hapsız :) O uykuya dalınca, bir kadeh rakı koyup balkona çıktım. Merve sabırsızca oturduğu koltukta bira şişesini havaya kaldırıp, 3 diye işaret etti parmağıyla. Sonra da hiddetli bakışlarla telefonu işaret etti. Baktım 20 tane mesaj vardı. Sevgi, Fatma ve Merve'den. Kendi kendime, Lan oğlum aldın başına belayı! dedim :)
Öyle bir düzene oturtum ki, haftanın her günü birini sikiyordum. 15 günde bir Hikmet, ben, Fatma ve Seygi 4'lü yapıyor, masalar kuruyorduk. Bazen gün içinde hapımı alıp, akşam üstü Merve ile başlayıp, Sevgi ile devam edip, Fatma ile final yapıp eve geliyor, duştan sonra bir tur da karımı sikiyordum...
Nerdeyse bir ay sonra yaza veda pikniği adı altında bir etkinlik düzenlememiz gerekti. Tam o sırada kaza yapan İK şefi vefat etti. Uzun görüşmeler sonunda benim İK şefi olmama, muhasebeye de başka fabrikadan birinin atanmasına karar verilip, bana teklif edildi. Kabul edip harika bir organizasyon yaptım. Pazar günü fabrika bahçesinde mangallar yanmış, masalar kurulmuş, bira fıçıları dolup dolup boşalırken herkes eşleri ve çocukları ile fabrika dolaşıyor, kadınlar ve erkekler eşleri ve çocuklarına gururla çalıştıkları mekanları ve işlerini, işlerinin önemini anlatıyordu. Herkes mutlu mesut dolaşırken, ben organizasyonun kusursuz olması için uğraşırken, arada birkaç yudum bira içip kağıt bardaklarımı sağa sola soteliyordum.
Her çalışanın getireceği kişi sayısı için listeler asmıştık ve liste serbestti, kişi sınırlaması yoktu. Sevgi listeye 4 kişi yazdırmıştı. Kızı hariç, Fatma da davetliydi. Artık yemek servisi bitmiş, alkol almayanlar aileleri ile yavaş yavaş gidiyor, davul zurna eşliğinde alkol alanlar ortada oynarken, kazan dairesinde çalışan Ümit yanında bir bayanla yanaştı. Kadını bir yerden gözüm ısırıyordu. Selamlaştık. Ümit, "Orhan bey, ben bilmiyordum eşim söyledi, annemin üst kat komşusuymuşsunuz..." dedi. Kadına elimi uzatsam mı, dedim ama ayak bileklerine kadar kapalı, başı da komple bağlıydı. Tokalaşmaz deyip vazgeçtim. Zaten Ümit, "Müsaade istiyoruz biz, güzel organizasyondu, alkol olmasayadı..." diye son kısmı alçaltarak söyledi.
Ama kapıma gece yarısı gelen kadın sanki bu değil gibiydi. O kadın sadece başı yaşmaklı, ama nerdeyse üzerine yapışmış kıyafetler giymiş biriydi. Bir bira alıp karımın yanına oturdum. Karım, "Aşkım, Hacer teyzenin oğlu da burda çalışıyormuş, az önce Güzin'i gördüm, hani geçen yağ almaya gelen komşu gelini!" dedi. O an Sevgi, Hikmet ve Fatma geldi masaya ve "Orhan bey muhteşem bir ortam, teşekkür ederiz!" dedi Hikmet başta, sonra diğerleri sırayla. Herşey bitip 22:00 civarı eve döndüğümüzde, karım, Sevgi ve Fatma'nın bakışlarını sevmediğini, Hikmet'in de kendisine derin derin baktığını söyleyip, "Salak mı, sapık mı anlamadım!" dedi. "Yat hayatım, yorgunum!" dedim, ama aklıma da yazdım.
Artık İK bana bağlıydı, Pazartesi sabahı ilk iş Ümit'in kişisel dosyasına bakmak oldu. Acil durumlarda aranacak kişi bölümünde, Eş: Güzin - 05** *** ** ** yazan numarayı aradım. Saat 10:00'du. "Efendim?" dedi Güzin. Nne diyeceğimi bilemeden telefonu kapadım. Numaramı gizlemiş olsam da tedirgindim. Aslında konuya nasıl girecektim ki, Yağ borcunuz var, ne zaman ödeyeceksiniz mi diyecektim? Bir yandan Sevgi'ye, Fatma'ya ve Merve'ye cevap yetiştirip, bir yandan Güzin'e nasıl ulaşırım diye düşünüyordum. Sonra Facede aradım, fotolarına baktım. Genelde aşırı kapalı fotolar, değişik camilerde fotolar falan. Arkadaşlık isteği göndermekten başka çarem yoktu. Yolladım, ne olursa olsun deyip. Saniyesinde kabul edildi.
"Merhaba!" yazdım. "Merhaba Orhan bey!" diye cevap yazdı. O gün akşama dek yazıştık. Saat 16.00'da çıkarken, Güzin bana, "O duyduğum sesleri ben de çıkarmak istiyorum!" diye yazdı. Meğer Merve'yi girerken görmüş, sonrasında eşime yağ ile ilgili mesaj çekmiş, sonra kimsenin olmadığını bildiğinden bizim kapıya kulağını dayayıp dinlemiş, sesler kesilince de kapıyı çalmış. Kendime, Orhan daha belanı mı istiyorsun, elindekiler varken? derken, sıraya Güzin girmişti. Ya bitkisel haptan ölecektim, ya da karıma yakalanıp infaz edilecektim :)
Güzin de whatsap listeme eklenmişti. Ama bu akşam sıra Merve'deydi. Her zamanki saatte onu işyerinden aldım, eve gittik. Merve her zamankinden temkinli girerken eve, elemanı okul arkadaşının hasta olup evde olduğunu söyledi. Sessizce odamıza geçtik, ama parmaklarım harekete geçince Merve sessiz olamıyordu. Onun çok sevdiği iki parmak her harekete geçtiğinde yeri göğü inletiyordu. Bir saat falan sonra sikişimiz bitip odadan çıktığımızda, mutfak tarafındaki harekete gözüm kaydı. İçeride muhteşem bir yaratık vardı: Sapsarı uzun dalgalı saçları sırtında, yemyeşil gözler, muhteşem bir yüz, taş gibi bir vücut. İnanılmaz güzel bir kadındı, burnunu çeker halde lavabo başında su içerek bize bakıyordu.
Merve farketmedi bile, ama ben orada kalıp ona çorbalar yapıp kendi elimle içirmek ister haldeydim :) Kadın yarı buruk, yarı gülümser halde baıyordu. Ama o anda yapacak bir şeyim yoktu, Merve ile birlikte çıktık. Güzin vardı daha, bu kadın da nerden çıktı diye düşündüm. Üstelik adını bile bilmiyordum. Benim kafa da, vücutta zıvanadan çıkmıştı artık :)
[Orhan]
67 notes · View notes
noksanbiri · 11 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
galiba işte bu kadar çok tatlı yersem 8471739492 kilo olacağım. şaka şaka yediğimiz kadar koşturuyoruz. hatta bir şey anlatayım mı size? açık mutfak ayrı tatlı mutfağı ayrı bu çalıştığım yerde bir tane şef abla var geçenlerde incirli Kazandibi vermişti yemekte ama verirken de hiç incirli falan demedi dese bana almazdım. neyse yedim yemeğimi tatlıya sıra geldi incirlerin hepsini çıkartıp öyle yedim aşağıya inerkende gördü beni niye yemedin incirlerini dedi bende dedim ki hayatımda yediğim en kötü tatlı olabilir. tabii bunu deyince bi baktı yüzüme şaka şaka dememe rağmen biraz pot kırmış gibi oldum. bu şefte iki gün izinliydi göremedim. bugün gelir gelmez Emre ben çok düşündüm söylediğin sözü dedi ee dedim ondan mı gelmediniz yoksa işe? yaaani biraz etki etti bu kadar kötü tatlı yapıyorsam eğer burada işim ne diye iki gün kafa izni aldım dedi. sonra dedim ki kendi kendime belki de Emre’nin damak zevki yok diye düşünüp öylelikle geldim dedi. tabii işin şakasında. bugünde tatlı yok sana diye takıldı bana ama harbiden tatlı rafında tatlı yoktu he olsun canınız sağolsun dedim yemeğimi yerken yukarıya kadar favorim olan ama adını bilmediğim o ıslak keke benzeyen tatlıdan getirip koydu masaya. aşırı güzel he. yemeğe sırf tatlı için çıkıyor gibiyim. bir tane daha bir şey anlatayım uzun olacak yazı biraz ama. benim mutfağımda 9-5 çalışan bir tane daha şefim var. geçen hafta çok denk gelemedik onunla bu hafta sabahçı olduğum için hep beraberdik. bu şefimin adı Cahide. ve ben her defasında bu şefime cavide diyorum :) o kadar utanıyorum ki derken. istemsizce kalıyor aklımda cavide diye neden neden neden. yemin ederim bir yemek hazır olduğunda lan acaba cavide miydi cahide miydi diye geçirip içimden her defasında cavide şefim diyorum. arada bir tehdit ediyor beni döverim seni, sana farklı bir isimle seslenirim (emoş) falan diye görürsün o zaman diye. ama en sevdiğim şefim bu cavide şefim şaka şaka cahide şefim. çok tatlı birisi. günler böyle geçiyor yani. sevgiyle.
181 notes · View notes