Tumgik
#elsa'nın gözleri
yinedemeliha · 2 months
Text
Şiir Okuma Önerisi:
Hiçkimsenin Gülü, Celan
Kötülük Çiçekleri, Baudelaire
Cehennemde Bir Mevsim, Rimbaud
Bütün Şiirleri, Lorca
Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Nâzım Hikmet
Yeryüzü Ayetleri, Forough Farrokhzad
Elsa'nın Gözleri, Louis Aragon
Suyun Ayak Sesleri, Sohrab Sepehrî
Dua Saatleri, Rilke
Doğu Batı Divanı, Goethe
Bu Yalnızlık Benim, Metin Eloğlu
Kolları Bağlı Odysseus, Melih Cevdet
Tütünler Islak, Turgut Uyar
Efsus'a Yolculuk, Yücel Kayıran
Üvercinka, Cemal Süreya
Bütün Yort Savul'lar, Ece Ayhan
Aşk Tahtı, İlhan Berk
Doğur Şiirleri, Hilmi Yavuz
necip fazıl: canım istanbul
İsmet özel: münacaat
nurullah genç: yağmur
dilaver cebeci: sitâre
ömer lütfi mete: gülce
a.karakoç: mihribân
sezai karakoç: mona roza
şükrü erbaş: ömür hanım
atsız,geri gelen mektup
y.b.bakiler,şaşırdım kaldım işte..
19 notes · View notes
azad30altug · 6 months
Text
ELSA'NIN GÖZLERİ / LOUİS ARAGON
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
Orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde
Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
Yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
Göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde
Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgâr
Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
Camın kırılan yerindeki maviliğini de
Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar
Ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım
Benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
Bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
Gözlerin Perumdur benim Golkondum, Hindistan'ım
Kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsa'nın
Gözleri Elsa'nın gözleri Elsa'nın gözleri.
TÜRKÇESİ: ORHAN VELİ
Tumblr media
8 notes · View notes
huzursuzlugun-blogu · 7 months
Text
Tumblr media
louis aragon'un şiirlerine ilham kaynağı olan elsa triolet, louis aragon ile ilk kez “la coupole” lokantası’nın barında göz göze geldi. birbirlerine bakarken kendilerini görüyorlardı belki. boşuna yazmadı herhalde aragon, "elsa'nın gözleri" şiirini.
şiirinde sevdiği kadının gözlerinin tarif ederken:
“öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm.
orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm.
öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde.”
10 notes · View notes
masumcetin · 8 years
Photo
Tumblr media
Aragon’un Paris Köylüsü’nü okuyordu genç kadın. Fotoğraf makinesini okşayıp duruyordu bir eliyle de. Beyoğlu’nun sokaklarını gezinip gelmiş hali vardı.
Merak etmiştin, daha raflarda yerini yeni almış bir kitaba onu götüren duyguyu. Kaldı ki, Fransız gerçeküstücülerinin öncü metnini şunca yıl sonra Türkçede görmek yeterince sevindiriciydi.
Gene de gezgin bir fotoğrafçının okuma odağına girmesi dikkate değerdi.
Tam da masanızı terk edeceğiniz ânda sormuştun:
“Okumaya yeni mi başladınız?”
“Şimdi aldım kitapçıdan…”
Bu yetmişti sana.
Edebiyat tutkunu birisiyle karşılaşmaya göreyim, akan sular durur. Kırk yıllık dostmuşçasına bakarım, gözlerim, böyle de ansızın konuşurum işte!
Yanımdaki dostum biraz sakınımlıydı. Aldığım sevecen yanıtla kısaca sözün ucunu açmamız ise onu biraz duraklatsa da; beni anlayan haliyle çıkıp yolumuza devam etmiştik Aragon’dan söz ederek.
Paris’ten, birçok kitapla birlikte, kalınca bir Aragon albümüyle dönüşümü hatırlamıştım.
Elsa ile yaşadığı evi gezdiğinde karşına çıkan her nesne/obje, yazı/fotoğraf/kitap Aragon ile Elsa aşkının aşkınlık hallerinden izler taşıyordu sanki!
Hatırlamıştım şu dizeleri daha kapısının eşiğinde:
“Ne derinmiş içmeye eğildiğim gözlerin  Gördüm ki güneşlerin yansır oraya tümü  Her umutsuz onlara dalıp bulur ölümü  Ben kendimi yitirdim de dibinde o yerin” (Çev.: Sait Maden)
Tumblr media
Şimdi o yerin uzağında, hatırlanan bir zamandan geçerken, “yeni insan”ın içteki yolculuğunu, mekânsal duruşunu değiştirebileceğinin izlerini buluyorum Aragon’un bu kitabında.
Anlatıcının “yeni” karşısındaki aşkınlık hali ister istemez ona zaman/mekân konusunda da yeni bir bakış kazandırır. Bir yerde duramaz, gitmeyi seçer sürekli. Bir yerlere, içte ve dışta yaşayacağı zamanların aynası olabilecek mekânlara döner yüzünü. Çünkü, yeni bir bakış gerekir aşkı anlama/kavramak için. Tutku yetmez, hele hele kör tutku yönsüzleştirir insanı.
Aragon’un elinden tutan, duygu tınısını yücelten Elsa, bir yurttur aslında ona.
Zaman zaman hatırlayan bellek, ışıyan bakış, tutunulan dil; bazen de “ikimiz kolumuzun sonsuzunda yaşardık” denilen duygululuk halidir.
Bilir ki Aragon, aşk devrim yapmaktır; deri değiştirmektir. İnsan, değişime/değiştirmeye önce kendinden başlamalıdır.
Bir kent gezgini olan gerçeküstücüler kendilerine yeni bir zihinsel mekân yaratma yolunu da seçerler böylece.
Okuyunca Aragon’u, zamansız olduğumuz kadar mekânsız sevmelerin de kör tutkularında yaşadığımızı hatırlarız ister istemez.
Oysa, duyguda süreklilik için bunlar koşulsuzca var olmalıdır iki insan arasında. İğretiliklerimiz, bırakmalarımız, umursamazlıklarımız biraz da bundan. Kopup gitmelerimiz… İçkörlüklerimiz…
Aşk kesinliktir, bir nedendir. Eğer bir yere, zamana bağlanarak varlığının farkına varırsanız bunu hayatınızda kör bir tutku olmaktan çıkarırsınız.
Aragon, şunu hatırlatır hep: Aşk bir zamanla birlikte bir mekân ister sizden. Eğer kendi zamanını yaratamıyorsa bu duygululuk haline “aşk” demek zordur. Hele hele mekân duygusunda kendi varlığını bir yere taşıyamıyor, oraya duyguda/düşünce de bezeyemiyorsa aşk değildir bu.
Hercailik biraz da budur. Geçici gönül oyunları…
Oysa, aşkın semti vardır; yeri yurdu, zamanı vardır. Buralardan geçmeden bir başkent de kuramazsınız ona.
Tumblr media
Öyleyse, derim ki; ilkten Aragon’un Elsa’ya Şiirler’ini okumaya verin kendinizi. Sonra da Paris Köylüsü’ne geçin. Önce kendiniz için okuyun. Sonra aşkınız. Eğer aşksızsanız, yavanlığınıza küsmek yerine Aragon’la yol almaya devam edin derim sevgili okurum.
Aşksız insan sessiz soluksuzdur, renksiz kokusuz. Ve o ıssızlıkta çeker gider yaşanan zamandan yaşamayan biri olarak.
Aragon’u yaşamda tutan, ona  o iki akkor gözle hayata ve sanata bakmasını öğreten Elsa değil miydi? Şu dizelerin boşuna yazılmadığı bilinir elbette:
“Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin”
Ve alıp gider kendini o söz ırmağında. Der ki:
“Sana büyük bir sır söyleyeceğim Bilmem ben  Sana benzeyen zamandan söz açmayı  Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm  Tıpkı uzun bir süre garda  El sallayanlar gibi gittikten  sonra trenler  Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının  Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden  Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşamüzeri  El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden  Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden  Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları  Ölmek daha kolaydır sevmekten  Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam  Sevgilim” (Çev.: Sait Maden)
Tumblr media
Ve kapanırken  o “aşk zamanı”na, bütün benliğiyle çıkar karşısına Elsa’nın gözleri:
“Bu radyumu uranyum taşından elde ettim
Yaktım elimi onun yasak alevinde ben
Sen ey cennetim benim yüz kez bulunup yiten
Gözlerin Peru’m benim Hint’teki altın kentim” (Çev.: Hüseyin Demirhan)
Aragon, işte o kapalı zamanlardan geçip kentin açık mekânlarına çıkar aşk için. Paris Köylüsü’nde bir aşk magmasını yakalar. Zamanın kırılgan yanlarıyla yürür buna doğru. “Açıklanamaz olan”ı açıklar, yaşanmayan zamanın dilini kurar orada. Sizi kendi zamanınıza döndürür üstelik.
1928’de Elsa ile tanıştığında, bu kitabını yazmıştır. Elsa’nın mecnunu olan Aragon, Elsa’nın Gözleri’ni (“Les Yeux d’Elsa”) bir aşk bakışı olarak kurar. Zamanın ruhu, insanın insana olan umudu vardır orada. Bağlanmanın ve adanışın şiiri olarak da adlandırabiliriz bunu.
Paris Köylüsü’nü yazan şairin kurulmuş düştense yaşanan düşün ardına düştüğünü de görmek mümkün burada.
Düzendeki düzensizliğe bakarken saflığın ve masumiyetin giderek yitimindeki mutlaklığı sorgular. Anlatısını bir kült kitap yapan da hem düşüncenin akkorlaşması hem de duygunun saflaştırılarak anlatılmasıdır diyebiliriz.
Aşk bir vazgeçmeme, yürüme, yeniden doğuş halidir. Buna birçok yanıyla da bakar. Şunun da altını çizer üstelik:
“Aşkın idealizmin başarısızlığını ortaya koymuş olsam da, zihnin işleyişinin zorunlu bir evresi olarak, insanoğlunun düşlediği bu en yüce girişimi selamlarım. Somut olana doğru ilerleyişinde, bir sistemi geçici olarak onaylamış olmasını dert edinmesin kendine. Sisifos için durup dinlenmek yoktur fakat onun taşı tekrar aşağı yuvarlanmayacak, tırmanacaktır, tırmanmaktan da asla vazgeçmemelidir.”
Geçip gittiğimiz zamanla, içinde yaşadığımız bunu bize daha iyi anlatmaktadır.
Paris Köylüsü, biraz da, bu iç-dış ve sürüklenen zamanın bilgece kurulmuş öyküsüdür.
İşte “aşk düşüncesi” de kitabın tam orta yerinde durmaktadır. Siz de onun ne olduğunu hem okuyup hem de yaşayıp bulacaksınız eminim!
Feridun Andaç, Geçip gidiyoruz bu zamandan [edebiyathaber, 7.3.2017] Fotoğraflar: Elsa Triolet & Louis Aragon. 
23 notes · View notes
avdotya-romanovna · 3 years
Text
Kuşkusuz beni yalnız güçsüz kişiler anlar,
Yarasını kalbine yeğ tutan o insanlar.
Elsa'nın Gözleri, Louis Aragon
10 notes · View notes
hislere-yolculuk · 4 years
Photo
Tumblr media
... "Aragon'un şiirlerine ilham kaynağı olan Elsa, Louis Aragon ile ilk kez La Coupole lokantası’nın barında göz göze geldi . Birbirlerine bakarken kendilerini görüyorlardı belki... Boşuna yazmadı herhalde Aragon, "Elsa'nın gözleri..." şiirini. “Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm. Orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm. Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde” diyordu şiirinde sevdiği kadının gözlerinin tarif ederken. 1939'da evlenen Elsa Triolet-Louis Aragon aşkı artık bir efsaneydi. Paris'in otel köşelerinde yaşanan bir efsane... Merkez, Montparnasse'daki Istria oteliydi. O sıralar hemen tüm yazar ve çizerler otellerde yaşıyorlardı. Paris'in küçük otelleri, enteldi. 1951 yılında Aragon, sevgili "öksüzü, köksüzü, yabancı"sı Elsa'ya "küçük bir Fransa köşesi" armağan etmek, bir ev vermek istedi. Varsıl dostları fotoğrafçı Cartier Bresson'dan altı hektarlık bir ormanın içinde, eski bir su değirmeni satın aldı, değirmeni, iç mimar Elsa döşedi. Picasso, Fernand Leger, Pablo Neruda, Paul Elouard, François Nourrissier, Jean Richard Bloch, değirmenin sürekli konuklarıydı. Hatta abidin Dino ve Nazım Hikmet de geçtiler değirmenden. 16 haziran 1970 günü, Elsa ayna gözlerini kapadı dünyaya. "Kızıl At"ın sayfalarına yazdığı gibi, değirmenin bahçesine gömüldü. On iki yıl sonra Aragon da geldi yanına. iki aşık, özel bir yasayla o bahçede yatıyorlar artık. ünlü değirmenin içinde, zaman Elsa'nın öldüğü gün durmuş gibi. Aragon'un mor kravatı bir etajerin üstüne atılmış, kravatın yanında Pablo Neruda'nın onlar için düzenlediği fantezi bir aşk mönüsü var. dışarda ise Rostropovitch'in, Elsa bahçeye gömülürken çaldığı Bach müziği ve Elsa'nın onca sevdiği bülbül sesleri duyuluyor hala..." #aykırıduygular #AYKİRİDUYGULAR #İCSELDUYGULAR #sevgi #ayrılık https://www.instagram.com/p/CJOj3RJFlav/?igshid=4hf5ukr3u7b4
3 notes · View notes
yorgunherakles · 7 years
Photo
Tumblr media
yalnız sana yönelmiş beş paralık bir romanım
ve sen çıkıp gidince mutsuzum aynan kadar
aragon - elsa'nın gözleri
6 notes · View notes
ahmetaslaner9 · 6 years
Photo
Tumblr media
Şiir ve kitaplar zamansız mekansız en sıcak dostlardır... okuyabilmeli Louis Aragon-Elsa'nın Gözleri Ne derinmiş içmeye eğildiğim gözlerin Gördüm ki güneşlerin yansır oraya tümü Her umutsuz onlara dalıp bulup ölümü Ben kendimi yitirdim ta dibinde o yerin#louisaragon #poet#poem #şair#kitap#kitaplar#şiir#book#books#saturdaymood #saturdaymotivation (Swissôtel Pürovel Spa & Sport) https://www.instagram.com/p/BtGcnaelAgp/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=sswkky5jg70q
0 notes
bosluktayuruyen · 8 years
Note
Bana en sevdiğin kitaplardan tavsiye et lütfen
Yüreğimin kıyısındaHain yüreğimPsikiyatristElsa'nın gözleriCehennem makineleri serisiKayıp sembolDijital KaleEmpatiKürk mantolu MadonnaBabamı beklerkenAy günlükleri serisiBülbülü öldürmekYalnızızZeze serisi, hepsini çok çok seviyorum
11 notes · View notes
kitapidea · 7 years
Photo
Tumblr media
Elsa'nın Gözleri (…) “Bu radyumu uranyum taşından elde ettim Yaktım elimi onun yasak alevinde ben Sen ey cennetim benim yüz kez bulunup yiten…
0 notes
masumcetin · 9 years
Video
youtube
Ümmüşen - Gönül Geçmiyor Bu radyumu uranyum taşından elde ettim Yaktım elimi onun yasak alevinde ben Sen ey cennetim benim yüz kez bulunup yiten Gözlerin Peru'm benim Hint'teki altın kentim Bu akşam paramparça oldu evren ansızın Korsanların ateşe verdiği kayalıkta Baktım deniz üstünde ışıl ışıl yanmakta Elsa'nın o gözleri o gözleri Elsa'nın Louis Aragon, Elsa’nın Gözleri s.19 "elsa'nın gözleri"
21 notes · View notes
masumcetin · 11 years
Photo
Tumblr media
"Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim deBütün güneşleri pırıl pırıl orada gördümorada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölümÖyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde"Louis Aragon,  ELSA'NIN GÖZLERİ
10 notes · View notes