Explore Tumblr blogs with no restrictions, modern design and the best experience.
Fun Fact
BuzzFeed published a report claiming that Tumblr was utilized as a distribution channel for Russian agents to influence American voting habits during the 2016 presidential election in Feb 2018.
Sahi sığınacak bir liman mı var, Rabbinden başka.. Rabbimin rızâsına ermek için sadece ona sığınmak ona kulluk etmek ona yönelmektir
Rabbim kimin nasıl ne tür derdi varsa dermanını ferahlığını da versin inşallah dert veren dermanını da verir,yeterki inançla sabırla dua ile tevekkül edelim,anne ve babanın duasını her zaman alalım.
"bir şey sona ermek üzere. oturmuş sigaranı tüttürürken, içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? hayır. seni korkutan içindeki boşluk."
Bugün Cuma Namazı için ilçedeki Merkez Camiye gitmiştim. Cami kalabalıktı. Kışlık namazgah olarak kullanılan cam bölmenin arkasında yer bulup oturdum. Sonra önüme doğru baktım ki; babam. Bölmenin iç tarafında dizleri ağrıdığı için ayaklarını uzatarak sırtını da cama dayayarak oturuyordu. Camdan ona bakarken kendi yansımamı fark ettim. Sanki ona değil de gelecekteki ‘Ben’e bakıyordum. Kendimi Babam olarak tahayyül ettim. Ben de 35 sene sonra şayet ölmez isem o vaziyette olacağım. Yıllar önce o dizler sağlamdı. Babam dimdik ayakta, en ağır işleri yapmaktaydı. Çocukluğum geldi aklıma doksanlı yılların ortaları, benim ortaokul zamanlarım. Hiç unutamadığım bir anım var babamla ilgili: Bir gün çok hasta olmuştum. Tabi o yıllarda pratisyen hekime dahi ulaşmak çok zordu. Askerdeyken sıhhiyelik yapmış, döndükten sonra da askerde öğrendiği birkaç bilgiyle sıhhiyeliğine devam eden bir adam vardı. Her hasta olan yanına gider, o da her gelene bir-iki iğne yapar gönderirdi. Sonradan öğrendim penisilin dediğimiz antibiyotik ve ağrı kesici ateş düşürücü iğnelerden yapıyormuş. Bizim buralar engebelidir, tepelere kurulmuştur evler. Evimiz tepenin en yukarısında, sıhhiye dediğimiz adamın evi de diğer tepenin en yukarısında idi. Arada bir iki km mesafe var. Babam beni sırtına aldı zorlana zorlana o adamın yanına götürdü sonrada yine sırtında evimize kadar getirmişti. Ortaokul yıllarımdı; işte büyükçe idim. Ayaklarımın sallanarak ara ara yere değdiğini hatırlıyorum. Ateşin etkisiyle pek kendimde değilim tabi. Ahh az bir gücüm olsaydı babama o zahmeti verir miydim hiç. Babamı çok seviyorum. Fakirlik zamanlarımıza rağmen bana yokluğu hissettirmemeye çalıştı hep. İyice yaşlandı. Ömrü nihayete ermek üzere. Ben babamdan razıyım. İnşallah o da benden razıdır. Allah onu ve tüm fedakâr babaları iki cihanda da incitmesin.
İntiharından önceki gün, "Artık sabahı da kaplıyor acı." diye kısa bir not düşen Pavese, 27 Mayıs'ta günlüğüne şunları yazar;
Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım yüzünden bir girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen bu sorumlulugu yuklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: İntihar.
Bir şey sona ermek üzere. Oturmuş sigaranı tüttürürken içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun.
Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır. Seni korkutan içindeki boşluk. Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen rahat bir insan olamadım. Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen çok az şeye karşı anlayışsız, duyarsız ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacaktı. Bundan böyle kendi içimde bir çıkış noktası aramanın boşuna olacağı duygusuydu bu karmaşık duruma ilk tepkim.
Birtakım şeylerden düzenli ve inançlı olarak vazgeçen insan, hayatını işte bu vazgeçtiği şeyler üstüne kurar. Gözü yalnız bunları görür. Yaşadığım farkındalık şuydu: İntiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. İntihar düşüncesi bir alışkanlık haline gelince ortaya çıkan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. Sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar. Acının düzenli vuruşları başladı işte yine. Her akşam hava kararırken yüreğim gece oluncaya kadar sıkılıyor. Acının çirkinleştirdiğini, alıklaştırdığını, ezdiğini fark ediyorum. Bir zamanlar dünyayı duymamı, yoklamamı, ona yaklaşmamı sağlayan her duyum sanki kökünden kesilip kangrenleşmiş gibi.
Ve son olarak: "Bir insanı küçük düşürmenin en korkunç yolu, onun acı çektiğine inanmamaktır".
Bedenden ibaret değilsin ki kardeşim,
Hep bedenini beslersin.
Beden kafesinin içinde koskoca bir alemsin,
Onu bulup beslersen, ancak tamama erersin…
Mustafa Murat Güngör
20.07.2023
Bir şey sona ermek üzere. Oturmuş sigaranı tüttürürken, içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır. Seni korkutan içindeki boşluk.