Tumgik
#hayvanlar tarihçesi
habermeydani · 17 days
Text
Gaziosmanpasa Karadeniz Adak
Gaziosmanpaşa, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda yer alan ve yoğun nüfusa sahip ilçelerinden biridir. Bu ilçe, tarihî dokusu, gelişen altyapısı ve kozmopolit yapısıyla dikkat çekerken, Karadeniz Adak hizmetleri de bölgedeki önemli faaliyetlerden biridir. Gaziosmanpaşa ve Karadeniz Adak arasındaki ilişki, bölge sakinlerinin dini ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bir hizmet sektörü olarak öne çıkmaktadır. Bu makalede, Gaziosmanpaşa ilçesi, Karadeniz Adak hizmetleri ve bu hizmetlerin bölgedeki etkileri detaylı olarak ele alınacaktır.
Gaziosmanpaşa’nın Tarihçesi ve Gelişimi
Gaziosmanpaşa, İstanbul’un önemli yerleşim bölgelerinden biri olarak 20. yüzyılın ortalarından itibaren gelişmeye başlamıştır. Özellikle 1950’li yıllarda artan göç dalgasıyla birlikte hızla büyüyen ilçe, zamanla modern bir şehir yapısına kavuşmuştur. İlçenin adı, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid döneminde Gazi unvanı alan Osman Paşa’dan gelmektedir. Gaziosmanpaşa, bugün geniş bir nüfusa sahip olup, farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşadığı bir yerleşim alanıdır.
Gaziosmanpaşa’nın gelişimi, sosyal ve ekonomik açıdan önemli bir dönüşümü de beraberinde getirmiştir. 1960’lardan itibaren hızla büyüyen ilçe, konut projeleri, eğitim kurumları, sağlık hizmetleri ve altyapı yatırımları ile modern bir şehir haline gelmiştir. Bu süreçte, ilçede çeşitli hizmet sektörleri de gelişmiştir ve Karadeniz Adak gibi özel hizmetler, bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir rol oynamıştır.
Karadeniz Adak Nedir?
Karadeniz Adak, adaklık hizmetleri sunan bir işletme modelidir. Adak, dini bir ritüel olarak kurban edilen hayvandır ve genellikle bir dileğin gerçekleşmesi durumunda şükran ifadesi olarak kesilir. Türkiye’nin dört bir yanında yaygın olan adak kesimi, özellikle Karadeniz bölgesinde sıkça rastlanan bir uygulamadır. Karadeniz Adak, bu geleneksel uygulamayı modern hizmet anlayışıyla birleştirerek, müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir hizmet sunar.
Karadeniz Adak, adaklık hayvanların temininden kesimine, etlerin dağıtımına kadar tüm süreci profesyonel bir şekilde yönetir. Bu hizmet, müşterilerin taleplerine uygun olarak hijyenik şartlarda gerçekleştirilir ve dini vecibelerin doğru bir şekilde yerine getirilmesine özen gösterilir. Gaziosmanpaşa gibi yoğun nüfuslu bölgelerde bu tür hizmetlerin varlığı, bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamada büyük bir kolaylık sağlar.
Gaziosmanpaşa’da Karadeniz Adak Hizmetlerinin Önemi
Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşayan insanların büyük bir kısmı, dini vecibelerine önem veren bir topluluktur. Bu nedenle, adak kesimi gibi dini ritüellerin doğru ve hijyenik şartlarda gerçekleştirilmesi, bölge halkı için büyük bir önem taşır. Karadeniz Adak, bu ihtiyacı karşılayan önemli bir hizmet sağlayıcısı olarak öne çıkar.
Gaziosmanpaşa’da Karadeniz Adak hizmetleri, geniş bir müşteri kitlesine hitap eder. İlçede yaşayan Karadeniz kökenli vatandaşlar, memleketlerindeki gelenekleri İstanbul’da da sürdürebilme imkânı bulurlar. Bu hizmetler, sadece dini bir ritüeli yerine getirme aracı olmanın ötesinde, sosyal bir bağ oluşturma ve kültürel kimliği yaşatma açısından da önemlidir. Gaziosmanpaşa’da Karadeniz Adak hizmetlerinin tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden biri de budur.
Karadeniz Adak Hizmetlerinin Sunumu ve Süreci
Karadeniz Adak hizmetleri, sürecin her aşamasında profesyonel bir yaklaşım sergiler. Adaklık hayvanlar, İslami usullere uygun olarak seçilir ve müşterilerin talepleri doğrultusunda kesim işlemi gerçekleştirilir. Kesim işlemi, hijyenik koşullarda, din görevlilerinin gözetiminde yapılır. Bu aşamada, adak sahiplerinin dini vecibelerini yerine getirebilmeleri için gerekli olan tüm detaylar düşünülür ve uygulanır.
Kesim sonrasında, etler müşterilere teslim edilir veya ihtiyaç sahiplerine dağıtılır. Bu hizmet, özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve adak kesimi için uygun alan veya koşullara sahip olmayan insanlar için büyük bir kolaylık sağlar. Gaziosmanpaşa’da yaşayan insanlar, Karadeniz Adak hizmetleri sayesinde dini vecibelerini zahmetsizce yerine getirebilme imkânı bulurlar.
Karadeniz Adak ve Gaziosmanpaşa’daki Ekonomik Etkiler
Karadeniz Adak hizmetleri, sadece dini bir ihtiyaç değil, aynı zamanda Gaziosmanpaşa’nın ekonomik yapısında da önemli bir yer tutar. İlçede birçok insan bu sektörde istihdam edilmekte, dolayısıyla yerel ekonomiye katkı sağlanmaktadır. Adaklık hayvanların temini, kesim işlemleri ve etlerin dağıtımı gibi süreçlerde çalışanlar, bu hizmetin Gaziosmanpaşa ekonomisine olan katkısını göstermektedir.
Bunun yanı sıra, Karadeniz Adak hizmetlerinin sunduğu hizmetler, bölgedeki diğer ticari faaliyetleri de destekler niteliktedir. Özellikle bayram dönemlerinde artan adaklık talepleri, hayvancılık sektöründen lojistik hizmetlerine kadar birçok alanda ekonomik hareketliliği artırır. Gaziosmanpaşa’da bu tür hizmetlerin varlığı, ilçedeki ekonomik dinamizmi besleyen unsurlardan biridir.
Karadeniz Adak Hizmetlerinin Geleceği
Gelecekte, Karadeniz Adak gibi hizmetlerin Gaziosmanpaşa ve benzeri bölgelerde daha da yaygınlaşması beklenmektedir. Dijitalleşen dünya ile birlikte, adak hizmetlerinin de online platformlar üzerinden sunulması, hizmetlerin erişilebilirliğini artıracaktır. Gaziosmanpaşa’daki Karadeniz Adak hizmetleri, bu trende uyum sağlayarak, müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmayı hedeflemektedir.
İlçede yaşayan insanların dini ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bu hizmetlerin, gelecekte daha da profesyonelleşmesi ve geniş kitlelere hitap etmesi öngörülmektedir. Karadeniz Adak, bu anlamda sadece Gaziosmanpaşa’da değil, İstanbul genelinde de önemli bir marka haline gelme potansiyeline sahiptir.
Sonuç
Gaziosmanpaşa, İstanbul’un önemli yerleşim yerlerinden biri olarak, dini ve kültürel hizmetlere olan talebin yoğun olduğu bir bölgedir. Karadeniz Adak hizmetleri, bu ihtiyacı karşılayan önemli bir sektör olarak bölgedeki yerini sağlamlaştırmıştır. Adaklık hayvanların temininden kesimine ve dağıtımına kadar olan süreçte profesyonel bir yaklaşım sergileyen Karadeniz Adak, Gaziosmanpaşa halkı için vazgeçilmez bir hizmet sunmaktadır.
Gaziosmanpaşa’da Karadeniz Adak hizmetlerinin gelecekte daha da yaygınlaşması ve bölgedeki ekonomik yapıya olan katkısının artması beklenmektedir. Bu hizmetler, dini vecibelerin yerine getirilmesinin yanı sıra, sosyal ve kültürel bağları güçlendiren, ekonomik katkılar sağlayan bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, Karadeniz Adak hizmetleri Gaziosmanpaşa’nın önemli bir parçası olmaya devam edecektir.
Kaynak:https://www.arifogluadak.com/Gaziosmanpasa-Karadeniz-Adak
0 notes
antautomation · 26 days
Text
Chihuahua
Tumblr media
Chihuahua (Şivava) Köpek Irkı Özellikleri Chihuahua (Şivava) köpek ırkı, küçük boyutları ve sevimliliği ile birçok hayvanseverin kalbini kazanmıştır. Bu blog yazısında, Chihuahua cinsinin kökeninden, fiziksel özelliklerine, karakteristik davranışlarına kadar pek çok bilgiye ulaşmak mümkündür. Ayrıca, Chihuahua bakım ipuçları ve bu özel dostun sağlıklı bir hayat sürmesi için dikkat edilmesi gereken noktalar da paylaşılacaktır. Ayrıca, Chihuahua eğitimi nasıl yapılır sorusunun yanıtları ile birlikte, bu cinsi beslerken neler göz önünde bulundurulmalı ve hangi sağlık sorunlarıyla karşılaşılabileceği gibi konularda kapsamlı bilgiler sunulacaktır. Sonuç olarak, Chihuahua sahiplenmeyi düşünenler ve bu mini dostları daha iyi tanımak isteyenler için rehber niteliğinde bir yazı sizleri bekliyor. https://www.youtube.com/embed/OXSFeqnCdxI Chihuahua Köpek Irkının Tarihçesi Chihuahua cinsi köpek, tarihi kökenleri itibarıyla oldukça ilginç bir geçmişe sahiptir. Bu köpek ırkı, adını Meksika'nın Chihuahua eyaletinden alır ve kökeninin çok eski çağlara dayandığı düşünülmektedir. İşte Chihuahua cinsi köpek ile ilgili tarihçesine dair bazı önemli noktalar: Aztek ve Toltek Medeniyetleri: Chihuahua'nın kökenleri, antik Meksika'nın Aztek ve Toltek medeniyetlerine kadar uzandığı sanılmaktadır. Bu dönemde, küçük köpeklerin şamanik ve dini ritüellerde önemli bir yeri vardı. Techichi İlişkisi: Chihuahua cinsi köpek, esasında Techichi adı verilen, Meksika'nın yerli halkı tarafından beslenen küçük köpeklerden türetilmiştir. Techichi'ler, hem evcil hayvan olarak hem de yiyecek kaynakları olarak beslenmişlerdir. 19. Yüzyıl: 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Chihuahua cinsi köpeklerin popülaritesi artmaya başlamıştır. Özellikle Meksika'nın farklı bölgelerinde, bu küçük köpekler gözde evcil hayvanlar haline gelmiştir. ABD’ye Girişi: 1890'lı yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen turistler sayesinde Chihuahua cinsi köpek ilk kez bu ülkede tanınmıştır. Daha sonra, Amerika'da bu köpek ırkı özellikle kadınlar arasında moda haline gelmiştir. Kayıt Altına Alınışı: 1904 yılında, Amerikan Kennel Club (AKC) tarafından resmi olarak tanınmıştır. Bu tarihten itibaren Chihuahua'nın bakımı ve eğitimi üzerine birçok kaynak yayınlanmış ve bu cins köpeğin özellikleri daha da belirginleşmiştir. Tablo: Chihuahua Köpek Irkının Tarihi Dönemleri DönemÖzelliklerAntik Dönem (Aztekler)Dini ritüellerde kullanılmış, şamanik anlam taşımıştır.Techichi DönemiYerli halk tarafından beslenen evcil hayvanlar.19. YüzyılPopülerlik kazandı; özel olarak yetiştirilmeye başlandı.1890’lı YıllarAmerika’ya girişi, moda haline gelme.1904AKC tarafından tanınması. Chihuahua cinsi köpek tarihi, kültürel ve toplumsal dinamiklerin şekillendirdiği bir süreçtir. Bu köpeklerin, binlerce yıl boyunca insanlarla olan etkileşimleri, günümüzdeki popülaritelerine de doğrudan etki etmiştir. Böylelikle, Chihuahua'nın bakımı ve sahiplenilmesi konusunda daha fazla bilgi edinmek, sahiplerinin bu sevimli dostlarına nasıl daha iyi bir yaşam sunabileceklerini anlamalarına yardımcı olacaktır. Chihuahua Cinsi Köpeğin Fiziksel Özellikleri Chihuahua cinsi köpek, küçük ama dikkat çekici bir yapıya sahip olmasıyla bilinir. Bu köpeklerin fiziksel özellikleri, onları diğer ırklardan ayıran belirgin unsurlardır. Genelde zarif ve şirin bir görünüm sergileyen Chihuahua cinsi, aşağıdaki özelliklerle öne çıkar: Fiziksel ÖzellikAçıklamaBoyutGenellikle 15-30 cm arasında değişir.Ağırlık1,5-3 kg aralığında, oldukça hafif yapılıdır.Kafa YapısıYuvarlak veya elmas şeklinde, büyük gözler ile dikkat çeker.GözlerBüyük, yuvarlak ve parlaktır; genellikle koyu renklidir.KürkKısa veya uzun tüy yapısına sahip olabilir. Kısa tüyler genellikle daha az bakım gerektirirken, uzun tüyler daha fazla dikkat ister.KulaklarBüyük, dik ve dikkat çekici bir yapıya sahiptir.RenkÇeşitli renklerde bulunabilir; kahverengi, siyah, beyaz ve merle gibi farklı renk seçenekleri mevcuttur. Fiziksel Özelliklerin Önemi Chihuahua bakım ipuçları göz önüne alındığında, bu köpeklerin fiziksel yapısı, onların bakımında dikkat edilmesi gereken önemli noktaları belirler. Küçük boyutları nedeniyle, sakin bir ortamda yaşamaya ihtiyaçları vardır. Ayrıca, kısa bacakları sebebiyle ani hareketlerden kaçınılmalı ve aşırı zorlamalardan korunmalıdır. Dahası, Chihuahua cinsi köpek sahiplerinin, bu ırkın karakteristik özelliklerini de göz önünde bulundurarak uygun bir yaşam alanı yaratmaları önemlidir. Yüksek yerlerde sıçrayabilirler ancak düşme riski taşırlar. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise soğuk havaya karşı duyarlılıklarıdır; bu nedenle soğuk havalarda uygun giydirme yapmak gerekebilir. Sonuç olarak, Chihuahua cinsi köpeğin fiziksel özellikleri, onların karakter yapıları ve bakım ihtiyaçları üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu özelliklerin iyi anlaşılması, sahiplerin de Chihuahua eğitimi nasıl yapılır konusundaki süreçlerini kolaylaştırır. Chihuahua'nın Karakteristik Davranışları Chihuahua cinsi köpekler, enerjik ve zeki yapılarıyla dikkat çekmektedir. Bu özellikleri, onların karakteristik davranışlarını etkileyen unsurlar arasında yer alır. Chihuahua'lar, genellikle kendine güvenen, cesur ve bağımsız bireylerdir. Aşağıda, bu cinsin belirgin davranış özelliklerine dair daha fazla bilgi verilmektedir. Cesur ve Koruyucu - Chihuahua cinsi köpek, boyutlarına rağmen cesur bir tavır sergileyebilir. Küçük olmaları, onları koruma içgüdüsünden alıkoymaz. - Evlerinin veya sahiplerinin güvenliğini sağlamak için yabancılara karşı koruyucu davranabilirler. Sosyal ve Oyuncu - Bu köpekler, sosyalleşmeye oldukça açık bireylerdir. Diğer evcil hayvanlarla ve insanlarla oynayarak zaman geçirmekten hoşlanırlar. - Oyun saatleri, onların enerjilerini atmasına yardımcı olur ve bağ kurmalarını destekler. Sadık ve Bağlı - Chihuahua cinsi köpekler, sahiplerine karşı son derece sadık ve bağlıdırlar. Bir kez bağ kurduklarında, sahiplerinin yanında olmayı tercih ederler. - Genellikle sahiplerine olan bağlılıkları, onların koruyucu ve şaşırtıcı davranışlarına da yansır. Agresif Olabilme Eğilimi - Chihuahua'lar, bazen kendilerini tehdit altında hissedebilir ve bu durum agresif davranışlara yol açabilir. Bu nedenle, Chihuahua eğitimine nasıl yapılır sorusunun önemi burada devreye girer. - Sosyalleşme süreçleri iyi yönetilmediği takdirde, insanların veya diğer hayvanların yanına yaklaşmasına karşı olumsuz tepkiler verebilirler. Zeka ve Öğrenme Yeteneği - Chihuahua cinsi köpek, zeka seviyeleriyle dikkat çeker. Eğitime açıktırlar ve komutları çabuk öğrenebilirler. - Eğitim sırasında pozitif takviye yöntemleri kullanarak, başarı oranı artırılabilir. Günlük Hareket İhtiyacı - Aktif bir yaşam tarzını benimsemek, Chihuahua'ların fiziksel ve zihinsel sağlığı açısından son derece önemlidir. Günlük yürüyüşler ve oyun süreleri, onların enerjilerini atmasına yardımcı olur. - Ayrıca, bu süreç, sosyal becerilerinin gelişimi ve eğitimlerinin pekiştirilmesi açısından faydalıdır. Bu karakteristik davranışlar, Chihuahua cinsi köpek sahiplenmeyi düşünmekte olan kişiler için doğru bir rehber niteliği taşır. Bu köpeklerin gözlemlenen davranışları, onların eğitim ve bakım süreçlerinde dikkate alınmalıdır. Chihuahua bakım ipuçları ve eğitim stratejileri, bu davranışların olumlu yönde yönlendirilmesine büyük katkı sağlar. Chihuahua Bakımında Dikkat Edilmesi Gerekenler Chihuahua cinsi köpek sahipleri, bu küçük dostlarının bakımına özen göstererek onların sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olmalıdır. Chihuahua bakımında dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır: 1. Düzenli Veteriner Kontrolleri - Chihuahua'nın sağlığını korumak için veteriner kontrolü oldukça önemlidir. Aylık veya üç aylık sağlık kontrolleri yapılmalıdır. - Aşı takvimine sadık kalınmalı ve parazit önleyici ürünler düzenli olarak kullanılmalıdır. 2. Doğru Beslenme - Chihuahua'nın beslenmesi için kaliteli ve besleyici mamalar tercih edilmelidir. Tercih edilen mama, yaşına ve kilo durumuna uygun olmalıdır. - Günlük yemek miktarı belirlenmeli ve aşırı beslenmeden kaçınılmalıdır. Aksi halde, obezite gibi sağlık sorunları ile karşılaşılabilir. 3. Fiziksel Aktivite - Chihuahua cinsi köpeklerin enerjik yapıları onları sürekli hareket etme isteği içinde bulundurur. Günlük yürüyüşler ve oyun saatleri sağlanmalıdır. - Oyun saatleri sırasında zeka geliştirici oyuncaklar tercih edilmeli, böylece fiziksel aktivitenin yanı sıra zihinsel uyarım da sağlanmalıdır. 4. Sosyalizasyon ve Eğitim - Chihuahua eğitimi nasıl yapılır konusunda sosyalizasyon oldukça önemlidir. Erken yaşlardan itibaren diğer hayvanlar ve insanlarla sosyalleşmeleri desteklenmelidir. - Temel eğitimi verilmesi, genel davranış problemlerinin önüne geçmek için gereklidir. 5. Bakım ve Temizlik - Chihuahua'ların tüylerinin düzenli olarak taranması, dökülmelerin önüne geçer. Özellikle uzun tüylü olanları için haftada birkaç kez tarama yapılmalıdır. - Diş sağlığı da göz ardı edilmemeli, diş fırçalama rutinleri uygulanmalıdır. Bakım AlanlarıÖnerilerVeteriner KontrolüAylık/üç aylık kontrollerBeslenmeKaliteli mama, porsiyon kontrolüFiziksel AktiviteGünlük yürüyüş ve oyun saatleriSosyalizasyonDiğer hayvanlarla etkileşimBakım ve TemizlikHaftalık tarama ve diş fırçalama Chihuahua bakımında bu noktaların dikkate alınması, hem köpeğin sağlığı hem de sahibinin mutluluğu açısından son derece önemlidir. Bu bakımlar yapılmadığında sağlık sorunları ile karşılaşılabileceği unutulmamalıdır. Uygulayacakları Chihuahua bakım ipuçları ile dostları için en iyi yaşam alanını yaratmaları mümkün olacaktır. Chihuahua için Beslenme İpuçları Chihuahua cinsi köpekler, küçük boyutlarına rağmen özel beslenme gereksinimlerine sahiptir. Bu nedenle, Chihuahua sahipleri, bu dostlarının sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri için doğru beslenmeye özen göstermelidir. Chihuahua bakım ipuçları arasında beslenme, en temel unsurlardan biri olarak öne çıkmaktadır. İşte Chihuahua'lar için dikkat edilmesi gereken bazı önemli beslenme ipuçları: Chihuahua'ların Beslenme Gereksinimleri Chihuahua cinsi köpekler, genellikle küçük ve enerji dolu bireylerdir. Bu yüzden, protokoller dahilinde dengeli ve kaliteli bir beslenme programı izlenmelidir. Chihuahua'lar için önerilen temel besin bileşenleri şunlardır: - Protein: Yüksek kaliteli protein kaynağı içeren mamalar tercih edilmelidir. Tavuk, dana eti veya balık gibi gıdalar idealdir. - Yağlar: Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri açısından zengin gıdalar, kürklerinin sağlığı için önemlidir. - Karbonhidratlar: Sindirimi kolay olan tahıllar ve sebzeler, enerji kaynağı sağlar. Ancak şeker ve aşırı nişasta içeren gıdalardan kaçınılmalıdır. - Vitamin ve Mineraller: Besinlerin içeriğinde yeterli miktarda vitamin ve mineral bulunmasına dikkat edilmelidir. Beslenme Programı Aşağıdaki tablo, Chihuahua'lar için önerilen günlük besin alımını ve nasıl bir beslenme programı izlenebileceğini göstermektedir: Yaş GrubuGünlük Besin MiktarıÖğün SayısıYavru (2-6 ay)1-2 kalıp mama3 öğünGenç (6 ay-1.5 yıl)1 kalıp mama2 öğünYetişkin (1.5 yıl ve üzeri)1 kalıp mama1 veya 2 öğün Dikkat Edilmesi Gerekenler - Aşırı Beslenme: Chihuahua cinsi köpekler, küçük bedenleri nedeniyle aşırı beslenmeye ve obeziteye yatkındır. Bu yüzden, mama miktarını dikkatle ayarlamak önemlidir. - Su Tüketimi: Her zaman taze su bulundurulmalı, köpeğin su ihtiyacının karşılandığından emin olunmalıdır. - Özel Diyet: Sağlık sorunları olan Chihuahua'lar, veteriner hekim önerisi doğrultusunda özel bir diyete ihtiyaç duyabilir. - Atıştırmalık Seçimi: Köpeğe verilen ödül veya atıştırmalıkların sağlıklı ve düşük kalorili olmasına dikkat edilmelidir. Bu beslenme ipuçları, Chihuahua cinsi köpeklerin sağlıklı bir şekilde beslenmelerini destekleyerek, yaşam kalitelerini artırmaya yardımcı olacaktır. Beslenme ile ilgili herhangi bir soruda, veteriner hekim ile iletişime geçmek her zaman önemlidir. Chihuahua Eğitiminin Önemi Chihuahua cinsi köpek sahipleri için eğitim, sadece köpeğin itaat etmesini sağlamakla kalmaz; aynı zamanda onların zihinsel ve fiziksel sağlığını da destekler. Chihuahua eğitimi nasıl yapılır sorusu, bu sevimli ırkın özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygun bir yaklaşım gerektirir. Aşağıda, eğitimin neden bu kadar önemli olduğuna dair bazı nedenler ve bu konuda dikkat edilmesi gereken noktalar yer almaktadır. Eğitimin Faydaları - Davranış Sorunlarını Önler: İyi bir eğitim, köpeklerin olumsuz davranışlarının önüne geçer. Uygun bir şekilde eğitilen bir Chihuahua cinsi köpek, havlama, agresiflik veya aşırı korkaklık gibi sorunlar ile karşılaşmaz. - Sosyalleşme: Eğitim süreci, köpekleri başka hayvanlar ve insanlarla tanıştırmak için gereken fırsatları sunar. Bu sosyal etkileşim, Chihuahua’ların sağlıklı ilişkiler geliştirmelerine yardımcı olur. - Zihinsel Uyarım: Eğitim, köpeğin zihnini çalıştırarak onu uyanık tutar. Bu, özellikle zeki ve enerjik olan Chihuahua cinsi köpekler için önemlidir. - Bağ Kurma: Eğitim, sahibi ile köpek arasında güçlü bir bağ kurulmasına olanak tanır. Bu süreç, kullanıcı ve köpek arasında güven ve anlayış inşa eder. Eğitim Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler - Pozitif Pekiştirme: Eğitim sırasında olumlu pekiştirme yöntemleri kullanmak, doğru davranışların güçlendirilmesine yardımcı olur. Ödül olarak ödül mamasını veya sevgi dolu sözcükleri kullanmak etkili bir yaklaşımdır. - Kısa Seanslar: Chihuahua'lar dikkatlerini kısa sürelerde tutabilen köpeklerdir. Bu nedenle eğitim seansları 5-10 dakika gibi kısa sürelerde yapılmalıdır. - Tekrar: Öğrenme sürecinde tekrar önemlidir. Yeni komutlar öğretilirken düzenli uygulama ile pekiştirilmeleri sağlanmalıdır. Eğitim YöntemiAvantajlarıDezavantajlarıPozitif PekiştirmeDestekleyici ve motive ediciYanlış alışkanlıklar geliştirebilirCeza Temelli EğitimHızlı sonuçlar elde edilebilirZarar verici ve stresli olabilirOyun Temelli EğitimEğlenceli ve keyifliDikkat dağılabilir Eğitim sürecinin başarılı olması için, eğitimlere erken yaşta başlanması tavsiye edilir. Böylece, Chihuahua'ların temel komutları ve sosyalleşme becerileri zamanında kazanması sağlanır. Sonuç olarak, Chihuahua eğitimi nasıl yapılır sorusu, her bireyin ihtiyacına göre değişiklik gösterse de, genel hatlarıyla yukarıda belirtilen stratejilerle gerçekleştirilebilir. Bu süreç hem köpek hem de sahibi için son derece memnuniyet verici bir deneyim sunar. Chihuahua Eğitimi Nasıl Yapılır? Chihuahua cinsi köpek eğitimi, bu minik dostların sosyal hayata uyum sağlaması ve sahibine olan bağlılığını artırması açısından büyük önem taşır. Chihuahua'ların zeki, enerjik ve dikkat çekici kişilikleri, onları eğitme sürecinde hem avantaj hem de zorluk yaratabilir. Bu nedenle, etkili bir eğitim süreci için bazı temel ipuçlarına sahip olmak gerekmektedir. Eğitimde Kullanılacak Yöntemler Eğitim sırasında kullanılabilecek yöntemler şunlardır: - Pozitif Pekiştirme: Chihuahua, sevgi ve ödül ile motive edilir. Doğru davranışlar sergilendiğinde, ödül vermek ve olumlu pekiştirmek çok etkili olacaktır. - Kısa Seanslar: Çalışma seansları kısa ve eğlenceli olmalıdır. 5-10 dakikalık seanslar, Chihuahua'nın dikkatini toplamasını ve öğrenmesini kolaylaştırır. - Tutarlılık: Eğitimin her aşamasında tutarlı olmak oldukça önemlidir. Aynı komutları ve kuralları kullanmak, köpeğin öğrenme sürecini hızlandırır. Eğitim Aşamaları Chihuahua eğitimi nasıl yapılır? sorusuna cevap vermek için eğitim aşamalarını incelemek faydalı olabilir: Eğitim AşamasıAçıklamaTemel Komutlar"Otur", "Kal", "Gel" gibi basit komutların öğretilmesiyle başlanır.SosyalleşmeDiğer hayvanlar ve insanlarla tanıştırarak köpeğin sosyal becerilerinin geliştirilmesi sağlanır.İleri EğitimAkrobatik hareketler, farklı komutlar veya hatta yarışma becerileri gibi ileri seviye eğitim aktiviteleri eklenebilir. Önemli Noktalar Eğitim sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır: - Sabırlı Olmak: Chihuahua'lar bazen inatçı olabilir. Bu nedenle sabırlı olmak ve asla cesaret kırmamak önemlidir. - Süreklilik: Eğitim, bir kerede tamamlanan bir süreç değildir. Günlük olarak devam edilmesi gerekmektedir. - Oyun: Eğitimi oyun haline getirmek, köpeğin öğrenme hevesini artırır. Sonuç olarak, Chihuahua cinsi köpek eğitimi, doğru yöntemler ve sabırla gerçekleştirildiğinde son derece etkili olabilir. Bu minik dostların eğitimi, hem insanlarla olan ilişkilerini geliştirecek hem de sağlıklı bir sosyal yaşam sürmelerine yardımcı olacaktır. Chihuahua bakım ipuçları arasında da eğitim oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Özne ve nesne arasındaki bağı güçlendiren bu süreç, sahibinin de köpeğiyle olan ilişkisini güçlendirmeye yardımcı olur. Chihuahua ile Sosyalleşme Yöntemleri Chihuahua cinsi köpeğin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi ve çevresiyle uyumlu bir şekilde yaşayabilmesi için sosyalleşme oldukça önemlidir. Sosyalleşme, bu k��pekler diğer evcil hayvanlar, insanlar ve çeşitli çevresel koşullar ile etkileşimlerini artırarak, gerektiğinde kaygı seviyelerini azaltmalarını sağlar. Doğru bir sosyalleşme süreci, Chihuahua'ların daha mutlu ve dengeli bireyler olmalarına yardımcı olur. İşte Chihuahua bakım ipuçları ve bu minik dostların sosyalleşmesinde uygulanabilecek bazı etkili yöntemler: 1. Erken Dönem Sosyalleşmesi - Sıfırdan başlamak: Chihuahua cinsi köpeğin sosyalleşmesi, yaşamının ilk birkaç ayında başlamalıdır. Bu, onların farklı insanlarla ve hayvanlarla olumlu deneyimler yaşamasını sağlar. - Düzenli geziler: Yeni ortamlar görmek, farklı insan ve diğer hayvanlarla tanışmak için her gün yürüyüşe çıkmak faydalıdır. 2. Temas Kurma Aktiviteleri - Köpek parkları: Chihuahua'nın diğer köpeklerle oyun oynamasına olanak tanıyacak köpek parkları, sosyalleşme için idealdir. Ancak, Chihuahua'nın güvenliğini sağlamak için köpeğin boyutuna uygun arkadaşlarla oynatmak önemlidir. - Ev davetleri: Tanıdık arkadaşların evine davet edilerek, Chihuahua'nın yeni insanlarla tanıştırılması, sosyalleşme gelişimini destekler. 3. Eğitim Süreci - Temel eğitim: Chihuahua eğitimi nasıl yapılır sorusunun yanıtı, doğru eğitim tekniklerinin uygulanmasıdır. Temel komut eğitimleri (otur, kal, gel) sayesinde köpekler, sosyal ortamlarda daha uyumlu hale gelirler. - Pozitif pekiştirme: Köpeğin iyi davranışlarını ödüllendirmek, sosyalleşme sürecini teşvik eder. Ödül mamaları ve bolca sevgi ile desteklemek etkili sonuçlar doğuracaktır. 4. Gözlem ve Yönetim GözlemlerYönetim StratejileriDiğer köpeklerle etkileşimMümkünse küçük ve uyumlu köpeklerle tanıştırmakKriz anlarında kaygıFarklı ortamlar ve seslere alıştırarak güven kazanmakBireysel korkularKorkuları aşabilmesi için yavaş yavaş tanıştırmak 5. Düzenli Aktivite Programı - Farklı ortamlar: Sürekli aynı yeri ziyaret etmekten kaçınarak, Chihuahua'nın farklı yerlerde bulunmasına olanak tanımak. - Yeni deneyimler: Farklı sesler, insanlar veya nesneler (örneğin; bisiklet, araba sesleri) gibi deneyimlerle zengin bir sosyalleşme süreci sağlamak. Sosyalleşme süreci, Chihuahua cinsi köpeğin gelişiminde kritik bir rol oynar. Yukarıdaki yöntemlerin uygulanması, köpeğin daha özgüvenli, sosyal ve uyumlu bir birey olmasına yardımcı olacaktır. Bununla birlikte, sahibinin sabırlı olması ve her süreci olumlu bir deneyime dönüştürmesi önemlidir. Chihuahua'nın Sağlık Sorunları ve Önlemler Chihuahua cinsi köpek, küçük boyutları ve sevimli görünüşleriyle bilinse de, bazı sağlık sorunlarına yatkın oldukları da unutulmamalıdır. Bu nedenle, potansiyel sahiplerin Chihuahua’nın sağlık sorunları hakkında bilgi sahibi olmaları büyük önem taşır. Aşağıda, bu cinsin sıkça karşılaştığı sağlık sorunları ve alınabilecek önlemler sıralanmıştır. Chihuahua'larda Sık Görülen Sağlık Sorunları Diş Problemleri: Diş eti hastalıkları ve diş çürümesi, Chihuahua’larda yaygın olarak rastlanılan sorunlardır. Küçük çene yapıları nedeniyle dişlerin sıkışması ve bu bölgedeki enfeksiyonlar, ağız sağlığını olumsuz etkiler. Kalp Hastalıkları: Yaşlı Chihuahua'larda kalp rahatsızlıkları sıklıkla gözlemlenmektedir. Read the full article
0 notes
mafaweb · 9 months
Text
Safari nedir?Safari kelimesi Swahili dilinden gelmekte olup, aslen “seyehat” anlamına gelmektedir. Ancak günümüzde safari terimi genellikle doğa gözlemi amacıyla yapılan Afrika gezilerini ifade etmektedir. Safari, vahşi doğada büyük vahşi hayvanları gözlemleyip, fotoğraflamak, doğal yaşamı keşfetmek ve yerel kültürleri deneyimlemek için yapılan bir seyahat türüdür.Ayrıca safari, sadece Afrika ile sınırlı kalmayıp, diğer kıtalarda da benzer doğa gezilerini ifade etmektedir. Genellikle profesyonel rehberler eşliğinde gerçekleştirilen bu doğa gezileri, macera ve keşif dolu bir deneyim sunmaktadır.Safari tarihi oldukça eski dönemlere dayanmaktadır. Kökeni, 19. yüzyılda Avrupalı kaşiflerin Afrika'ya yapılan keşif gezilerine dayanmaktadır. Daha sonraları, safari, bir turizm faaliyeti haline gelmiş ve günümüzde dünyanın dört bir yanından doğa severlerin ilgisini çeken bir seyahat türü haline gelmiştir.Safari, doğa sevgisi, keşif tutkusu ve macera arayanlar için ideal bir seçenektir. Doğanın içinde kaybolmak, vahşi hayvanları izlemek ve eşsiz manzaraları keşfetmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.Safari tarihçesi Safari kelimesi, aslen Swahili dilinden gelmektedir ve seyahat etmek anlamına gelmektedir. Ancak günümüzde safari terimi, vahşi doğa ve hayvanların izlenmesi için yapılan bir tür seyahati ifade etmektedir. Safari fikri, 1800'lerin sonunda Britanya sömürge imparatorluğu döneminde, Avrupalı gezginlerin ve avcıların Afrika'yı keşfetmesiyle ortaya çıkmıştır. İngiliz sömürgeciler, safariyi ticari faaliyetler, avcılık ve bilimsel araştırmalar için kullanıyorlardı. Ancak bu seyahatler, zamanla macera arayan turistler ve gezginler için de popüler hale geldi. Günümüzde safari, turizm endüstrisinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Safari geleneği, Avrupalıların Afrika'yı keşfetme ve sömürgeleştirme sürecinde önemli bir rol oynamıştır. Kıtadaki vahşi doğa, egzotik hayvanlar ve yerel kültürler, safari deneyimine olan ilgiyi artırmış ve popüler hale getirmiştir. Bugün, safari turları, Afrika'nın dışında dünyanın çeşitli yerlerinde de yapılmaktadır. Doğa severler, fotoğraf tutkunları ve macera arayanlar, farklı coğrafyalardaki vahşi yaşamı keşfetmek ve deneyimlemek için safari turlarına katılmaktadır. Safari türleriSafari deneyimi yaşamak isteyen kişilerin farklı seçenekleri bulunmaktadır. Safari türleri genellikle bölgenin coğrafi özelliklerine, doğal yaşamına ve hayvan popülasyonuna göre belirlenmektedir. En popüler safari türleri arasında yaya safari, araç safari, balon safari, su safari ve foto safari bulunmaktadır.Yaya safari, doğa yürüyüşü şeklinde gerçekleşen ve katılımcıların birebir doğa ile iç içe olmasını sağlayan bir safari türüdür. Genellikle profesyonel bir rehber eşliğinde gerçekleştirilen yaya safari, vahşi yaşamın en yakın haliyle tanışmak isteyenler için ideal bir seçenektir.Araç safari ise, safari parkurlarında arazi araçlarıyla yapılan turlardır. Bu tür safaride, katılımcılar doğal yaşam alanlarını gezerken hayvanları yakından gözlemleme fırsatı bulur. Balon safari, ise havadan yapılan bir safari türüdür. Sabahın erken saatlerinde yapılan bu safari turunda katılımcılar, balon sepetinden kendilerini aşağı bırakarak, vahşi yaşamı kuşbakışı izleme şansı bulurlar.Su safari ise, nehir ve göllerde yapılan bir safari türüdür. Bu tür safaride, katılımcılar genellikle teknelerle doğal yaşam alanlarını gezerken, suya özgü vahşi yaşamı gözlemleme imkanı bulur. Foto safari ise, vahşi yaşamı fotoğraflamaya yönelik bir safari türüdür. Bu tür safaride, katılımcılar özellikle fotoğraf çekmek için belirlenen noktalarda, vahşi yaşamı izleme ve fotoğraflama şansını yakalarlar.Safari için hazırlık ipuçları Safari için hazırlık yaparken dikkat etmeniz gereken birkaç önemli ipucu bulunmaktadır. İlk olarak, hava koşullarına uygun giysilerle hazırlıklı olmalısınız. Safari alanlarında sıcaklık ve soğukluk değişkenlik gösterebilir, bu yüzden giysilerinizi buna göre seçmelisiniz. Ayrıca, yanınıza mutlaka güneş kremi ve güneş gözlüğü almayı unutmayın.
Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için bu ürünler oldukça önemlidir. Diğer bir hazırlık ipucu ise yanınıza yeterli miktarda su ve atıştırmalık almanızdır. Safari sırasında uzun süreli yolculuklar yapabilirsiniz, bu yüzden su ve enerji sağlayacak atıştırmalıklarla yanınızda olmanız önemlidir. Bunun yanı sıra, fotoğraf makineleri, dürbün ve şarj edilebilir bataryalar gibi ekipmanları da yanınıza almayı unutmamalısınız. Safariye giderken yanınıza ilaçlarınızı, kimlik belgelerinizi ve güncel bir harita almayı unutmamalısınız. Acil durumlar için birinci yardım çantası hazır bulundurmalısınız. Ayrıca, safari yapacağınız bölge hakkında detaylı araştırma yaparak, o bölgenin coğrafi yapısını ve tehlikeli canlılarını öğrenmelisiniz. Son olarak, safari yaparken doğa ve vahşi yaşamı korumak adına çevreye duyarlı olmalısınız. Çöplerinizi toplamak, vahşi yaşamı rahatsız etmemek ve alanın kurallarına uymak oldukça önemlidir. Bu ipuçlarına dikkat ederek, harika bir safari deneyimi yaşayabilirsiniz. Safari rotaları Safari rotaları, vahşi doğanın keşfedilmesi ve farklı türlerin doğal yaşamlarını izlemek için harika bir seçenektir. Afrika'nın farklı bölgelerinde farklı türlerin bulunduğu rotalar, doğa tutkunları için eşsiz deneyimler sunar. Masai Mara Milli Parkı'nın eşsiz güzellikteki savanalarında gerçekleşen safari turları, dünyanın en iyi safari deneyimlerinden birini sunar. Büyük beşlik olarak bilinen aslan, fil, leopar, bufalo ve gergedan gibi büyük vahşi hayvanları gözlemlemek için bu rota tercih edilebilir. Botswana'nın Okavango Deltası, dünyanın en büyüleyici su sistemlerinden biri olarak kabul edilir ve burada gerçekleşen safari turları eşsiz bir deneyim sunar. Eşsiz su yolları, çeşitli kuş türleri, fil ve zürafa gibi hayvanları izleme imkanı sunar. Ayrıca Namibya'da bulunan Damaraland bölgesi, çöl yaşamı ve çeşitli vahşi hayvanları izlemek için popüler bir seçenektir. Tanzanya'nın Selous Doğa Rezervi, Afrika'nın en büyük avlanılabilir alanı olarak bilinir ve safari rotaları arasında popüler bir seçenektir. Bu alanda yaşayan aslanlar, leoparlar, filler ve zürafalar gibi farklı türlerin izlenmesi mümkündür. Ayrıca Afrika kıtasının en yüksek dağı olan Kilimanjaro'nun eteklerinde gerçekleşen safari turları, hem doğal güzelliklerin hem de vahşi yaşamın bir arada izlenmesine olanak tanır. Safari rotaları tercih edilirken, seyahat edenlerin ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre farklı seçenekler sunulmaktadır. Her bir rota, farklı vahşi hayvan türleri, doğal güzellikler ve coğrafi özellikler sunar. Doğa tutkunlarının hayallerini süsleyen bu rotalar, unutulmaz bir vahşi yaşam deneyimi sunar. Safari deneyimini paylaşanlarSafari deneyimini paylaşanlar genellikle doğayı seven, maceracı ruha sahip insanlardan oluşur. Safari yapmak, vahşi yaşamı yakından gözlemlemek ve eşsiz manzaraları keşfetmek isteyen birçok kişi için unutulmaz bir deneyimdir. Ben de geçtiğimiz yaz safariye gittiğimde hayatımın en unutulmaz anılarından birini yaşadım. Safariye gitmek isteyenlere kesinlikle öneririm.Safaride yaşadığım en harika deneyimlerden biri, aslanların doğal yaşam ortamlarında gözlemlemekti. Bu büyük kedilerin serbestçe dolaşabildiği, avlarını izleyip avlandıkları anları görmek gerçekten etkileyiciydi. Ayrıca, birçok farklı türden kuşun doğal yaşam alanlarında serbestçe uçtuğunu görmek de safari deneyimimde unutulmaz anlardan biri oldu.Safaride yaşadığım bir diğer deneyim ise, vahşi doğada kamp yapmak ve geceyi yıldızlar altında geçirmekti. Gökyüzündeki yıldızları izlerken, vahşi doğanın sesleri arasında uyumak gerçekten benim için eşsiz bir deneyimdi. Bu deneyim ile doğanın güzelliklerini en saf haliyle yaşamak mümkün oluyor.Safari deneyimini paylaşanlar genellikle bu deneyimin son derece keyifli, ilgi çekici ve öğretici olduğunu belirtirler. Doğanın güzelliklerini, vahşi yaşamın doğal ritmini ve eşsiz manzaraları keşfetmek için safari yapmak, hayatınız boyunca unutamayacağınız anılar biriktirmenizi sağlar. Safariye gitmeyi düşünen herkesin bu deneyimi mutlaka yaşamasını öneririm.
0 notes
vetmundoo · 11 months
Text
Hayvanları evcilleştirmenin tarihçesi, insan ve hayvan ilişkisinin kökenini aydınlatan önemli bir konudur. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki bu ilişki binlerce yıl öncesine dayanır ve hem insan hem de hayvan toplumlarına büyük etkilerde bulunmuştur.
İnsanlar ve hayvanlar arasındaki yakın ilişki, tarih boyunca insan medeniyetlerinin temel bir parçası olmuştur. Evcil hayvanlar, insanların yemekten çalışmaya ve hatta arkadaşlık için kullanıldığı canlılar olarak, tarih boyunca önemli bir rol oynamışlardır.
0 notes
buhangiulkenin · 1 year
Link
Purina markası, evcil hayvan besinleri ve ürünleri konusunda dünya genelinde tanınmış bir markadır. Bu blog yazısında, Purina markasının kökeni, tarihçesi ve üretim süreci gibi konular üzerinde durulacak. Ayrıca markanın üretim tesisleri ve lokasyonları, kullanılan ham maddeler ve kalite kontrol süreci de ele alınacak. Purina'nın müşteri memnuniyeti ve pazarlama stratejileri, uluslararası başarıları ve aldığı ödüller de incelenecek. Okuyucular, bu yazıyı okuyarak Purina'nın neden evcil hayvan sahipleri tarafından tercih edilen bir marka olduğunu daha iyi anlayacaklar.Purina markası nedir? Purina, dünyanın önde gelen hayvan yemi ve evcil hayvan ürünleri markalarından biridir. Kaliteli ve sağlıklı beslenme ürünleriyle bilinen Purina, evcil hayvanlar için özel olarak formüle edilmiş birçok çeşitli yiyecek ve takviye ürünler sunmaktadır. Purina markası, 1894 yılında William H. Danforth tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulmuştur. O günden bu yana, marka, hayvanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için en kaliteli beslenme ürünlerini üretme misyonunu sürdürmektedir. Purina markası günümüzde evcil hayvan sahipleri tarafından güvenilen bir marka haline gelmiştir ve dünya genelinde milyonlarca hayvan sever tarafından tercih edilmektedir. Purina, evcil hayvanlar için özel olarak formüle edilmiş birçok çeşitli yiyecek ve takviye ürünler sunmaktadır. Marka, 1894 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulmuştur. Purina markası, hayvanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için en kaliteli beslenme ürünlerini üretme misyonunu sürdürmektedir. Ürün Çeşitleri Üretim Ülkeleri Köpek Maması Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya Kedi Maması Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Türkiye, Hindistan At Yemi Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İngiltere, Rusya, Brezilya Purina hangi ülke kökenlidir? Purina köpek ve kedi maması markası, Amerika Birleşik Devletleri kökenlidir. Şirket, 1894 yılında tesis edilen ve o zamandan beri hayvan severlerin gözdesi olan bir markadır. Bugün, Purina ürünleri dünya genelinde popülerlik kazanmış ve birçok ülkede satılmaktadır. Purina, kökenini Amerika'dan almasına rağmen, küresel bir marka haline gelmiştir. Şirket, dünya çapında birçok ülkede üretim tesisleri bulundurmakta ve yüksek kaliteli mama üretimi konusunda uzmanlaşmıştır. Bu, Purina'nın dünya genelindeki köpek ve kedi sahiplerine güvenilir bir seçenek sunmasını sağlamaktadır. Purina'nın büyük bir başarıya ulaşmasının nedenlerinden biri de müşteri memnuniyeti ve pazarlama stratejileridir. Şirket, hayvanlarına en kaliteli mamayı sunmak isteyen müşterilere odaklanarak, sadık bir müşteri tabanı oluşturmuştur. Ayrıca, dünya genelindeki hayvan severlerle etkileşime geçmek için sosyal medya ve diğer pazarlama kanallarını etkili bir şekilde kullanmaktadır. Purina'nın üretim ve pazarlama süreçlerindeki başarısı, bir dizi uluslararası ödül kazandırmıştır. Şirket, hayvan sağlığı ve beslenme konularında uzmanlığını kanıtlamış ve birçok sektör ödülünü almıştır. Bu ödüller, Purina'nın kalite ve güvenilirlik konusunda ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir.Purina'nın tarihçesi ve kuruluşu Purina, hayvan beslenme sektöründe köklü bir markadır. Kaynaklarına baktığımızda, şirketin kökenlerinin 1894 yılına dayandığını görüyoruz. İlk olarak, Ralston Purina olarak bilinen şirket, Missouri, St. Louis'te kurulmuştur. Kurucusu olan William H. Danforth, evcil hayvanlar için sağlıklı ve dengeli beslenme ürünleri üretme hedefiyle yola çıkmıştır. Purina, doğru beslenmenin evcil hayvanların sağlığı ve mutluluğu üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle, şirket kurulduğundan beri veterinerler, beslenme uzmanları ve bilim insanlarıyla yakın işbirliği içinde çalışmaktadır. Bu uzmanlar, hayvanların ihtiyaçlarına uygun özel formüller geliştirerek Purina'nın kaliteli ürünlerini ortaya çıkarmışlardır. Purina, gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmayı hedeflemektedir. Bu nedenle, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk ilkelerine bağlı kalarak üretim faaliyetlerini yürütmektedir. Şirket, ham maddelerin seçiminden üretim sürecine kadar her aşamada en yüksek kalite standartlarını takip etmektedir. Ayrıca, müşteri memnuniyeti odaklı pazarlama stratejileriyle de öne çıkmaktadır. Purina markası, hayvan beslenme sektöründe köklü bir markadır. Purina'nın kurucusu olan William H. Danforth, 1894 yılında Missouri, St. Louis'te şirketi kurmuştur. Purina, doğru beslenmenin evcil hayvanların sağlığı ve mutluluğu üzerinde önemli bir etkisi olduğuna inanmaktadır. Yıl Olay 1894 Ralston Purina şirketi, Missouri, St. Louis'te kuruldu. 1930 Purina, kedi ve köpek maması üretmeye başladı. 1960 Purina, diğer hayvan türleri için de beslenme ürünleri üretmeye başladı. Purina hangi ülkelerde üretim yapıyor? Purina, dünya genelinde faaliyet gösteren bir evcil hayvan gıda markasıdır. Üretim faaliyetlerini birçok ülkede sürdürmektedir. Evcil hayvanlar için sağlıklı ve dengeli beslenme ürünleri sunan Purina, farklı ülkelerde bulunan üretim tesisleri sayesinde dünya çapındaki talebi karşılamaktadır. Purina, yüksek kaliteli ürünlerini üretmek için farklı ülkelerdeki üretim tesislerini kullanmaktadır. Bu ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Brezilya, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Avustralya yer almaktadır. Purina'nın üretim tesisleri, modern teknolojiyle donatılmış ve sıkı kalite kontrol süreçlerine tabi tutulmaktadır. Bu şekilde, evcil hayvanlar için sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretimi sağlanmaktadır. Purina'nın üretim tesislerinin bulunduğu ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri öne çıkmaktadır. Purina, Amerika Birleşik Devletleri'nde birçok eyalette üretim yapmaktadır. Kanada da Purina'nın üretim tesislerine ev sahipliği yapmaktadır. Kaliteli ve doğal içeriklere sahip evcil hayvan gıdalarının üretimi için Kanada'nın doğal kaynaklarından faydalanılmaktadır. Avrupa'da ise Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa'da Purina üretim tesisleri bulunmaktadır. Bu ülkelerdeki üretim tesisleri, Avrupa standartlarına uygun olarak faaliyet göstermektedir. Ülke Üretim Tesisi Amerika Birleşik Devletleri Birçok eyalette Kanada Ontario, Alberta Birleşik Krallık Cheshire, Suffolk Almanya Hannover Fransa Yvetot Purina'nın üretim tesisleri ve lokasyonları Purina'nın üretim tesisleri ve lokasyonları hakkında daha fazla bilgi edinmek ister misiniz? Bu yazıda Purina markasının üretim süreci ve tesislerinin nerede bulunduğunu keşfedeceksiniz. Purina, dünyanın önde gelen evcil hayvan yemi üreticilerinden biridir. Marka, yüksek kaliteli ve besleyici ürünleriyle bilinir. Üretim tesisleri, ürünlerin kaliteli bir şekilde üretimini sağlamak için son teknoloji ekipmanlarla donatılmış özel tesislerdir. Purina'nın üretim tesisleri dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunmaktadır. Bu tesisler, müşteri taleplerine yanıt verebilmek için stratejik olarak seçilmiş lokasyonlarda yer almaktadır. Şu anda Purina'nın üretim tesisleri Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Almanya, Brezilya, Rusya ve Çin gibi birçok ülkede bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri: Purina'nın en büyük üretim tesisleri ABD'de bulunmaktadır. Bu tesisler, markanın en popüler ürünlerinin üretimi için kullanılmaktadır. Kanada: Purina, Kanada'da da üretim tesislerine sahiptir. Bu tesisler, Kanadalı tüketicilere yerel olarak üretilmiş ürünler sunmayı amaçlamaktadır. Almanya: Avrupa'nın kalbi olarak nitelendirilen Almanya, Purina'nın Avrupa operasyonlarının merkezidir. Buradaki üretim tesisleri Avrupa pazarına yönelik ürünlerin üretimini gerçekleştirmektedir. Brezilya: Purina'nın Güney Amerika pazarına yönelik üretim tesisleri Brezilya'da bulunmaktadır. Bu tesisler, bölgedeki evcil hayvan sahiplerine özel formüller sunmaktadır. Rusya: Purina, Rusya'da da üretim tesislerine sahiptir. Bu tesisler, Rus tüketicilerine kaliteli ve besleyici evcil hayvan yemi sunmayı hedeflemektedir. Çin: Purina, Asya pazarına odaklanarak Çin'de üretim tesislerine sahiptir. Bu tesisler, Çin'in büyük evcil hayvan sahipleniği pazarında rekabetçi olmak için ürünlerin yerel olarak üretilmesini sağlamaktadır. Purina'nın üretim tesisleri, kaliteli ve güvenilir ürünler üretmek amacıyla hassas kalite kontrol süreçlerine tabidir. Marka, tüm tesislerinde titiz bir ��ekilde temizlik ve hijyen standartlarına uymaktadır. Üretim sürecinde kullanılan hammaddeler de markanın yüksek kalite standartlarına uygun bir şekilde seçilmektedir. Purina markasının üretim tesisleri ve lokasyonları, markanın global bir oyuncu olarak evcil hayvan sahiplerine en iyi ürünleri sunma hedefini desteklemektedir. Sürekli olarak yenilikçi ürünler geliştiren ve evcil hayvanların ihtiyaçlarını karşılayan Purina, dünya genelindeki tesisleri aracılığıyla evcil hayvanlar için sağlıklı ve dengeli beslenme sağlamaktadır.Purina'nın üretimde kullandığı ham maddeler Purina, hayvan beslenmesi alanında faaliyet gösteren bir markadır. Şirket, hayvanların sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesi için kaliteli ve doğal ham maddeler kullanmaktadır. Purina'nın üretimde kullandığı ham maddeler çeşitli besin kaynaklarından elde edilir ve özenle seçilir. Bu ham maddeler, hayvanların büyüme, enerji sağlama, bağışıklık sistemi güçlendirme ve genel sağlık durumunu destekleme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için zengin besin değerlerine sahiptir. Şirketin ham madde temini süreci, tedarikçi seçimi ve kalite kontrol standartlarını içeren katı bir süreci kapsar. Purina, hammaddelerin güvenilirliğini ve kalitesini sağlamak için çiftlikleri, üreticileri ve tedarikçileri sıkı bir şekilde denetler. Üretim tesislerine gelen hammaddeler, laboratuvar testlerinden geçer ve sadece uygun bulunanlar kullanılır. Bu şekilde, Purina müşterilerine güvenilir ve kaliteli ürünler sunmayı hedefler. Purina'nın üretimde kullandığı bazı ham maddeler şunlardır: Tavuk eti: Yüksek protein kaynağı olan tavuk eti, hayvanların kas gelişimini destekler. Pirinç: Sindirimi kolay olan pirinç, hayvanların enerji ihtiyacını karşılar. Balık unu: Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan balık unu, deri ve tüy sağlığını destekler. Tahıl: Tahıllar hayvanların enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir role sahiptir. Ham Madde Faydaları Tavuk eti Yüksek protein kaynağı Pirinç Sindirimi kolay, enerji sağlar Balık unu Omega-3 yağ asitleri kaynağı, deri ve tüy sağlığını destekler Tahıl Enerji kaynağı Purina'nın üretimde kullandığı ham maddeler, hayvanların sağlıklı bir yaşam sürmesi için gerekli olan besin değerlerini sağlar. Şirketin kalite kontrol süreçleri ve güvenilir tedarikçileri sayesinde, hayvan severler Purina ürünlerini güvenle tercih edebilirler.Purina'nın üretim süreci ve kalite kontrol Purina'nın Üretim Süreci ve Kalite Kontrolü Pet sahipleri için güvenilir ve kaliteli ürünler sunan Purina, yıllardır hayvanların sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmaktadır. Bu başarının arkasında, Purina'nın titiz bir üretim süreci ve sıkı kalite kontrol mekanizması yatmaktadır. Purina'nın üretim süreci, doğal ve sağlıklı beslenmenin sağlanmasına odaklanmaktadır. Şirketin ham maddelerini seçerken, en yüksek kalite standartlarını gözetmektedir. Purina, protein, vitaminler, mineraller ve doğal yağlar gibi besin maddelerini içeren formüller oluştururken, hayvanların beslenme ihtiyaçlarını tam olarak karşılayacak seçenekleri değerlendirir. Purina'nın üretim tesislerinde, hijyen ve güvenlik en üst düzeyde tutulmaktadır. Tesisler, ** modern ekipmanlar ve gelişmiş teknolojiler ile donatılmıştır. Üretim sürecinde, hammaddeler dikkatlice kontrol edilir ve karıştırma, pişirme ve paketleme aşamalarında kalite kontrol testlerine tabi tutulur. Böylece ürünlerin hijyenik ve güvenilir olduğundan emin olunur.Purina'nın müşteri memnuniyeti ve pazarlama stratejileri Purina, müşteri memnuniyetine büyük önem veren bir markadır. Müşterilerin ihtiyaçlarına uygun ürünler sunarak, onların beklentilerini karşılamayı hedefler. Purina, hem evcil hayvan sahiplerinin hem de veterinerlerin güvendiği bir markadır ve müşteri memnuniyetini sağlamak için farklı pazarlama stratejileri uygular. Purina'nın müşteri memnuniyeti stratejilerinin başında, ürünlerin kalitesi ve güvenilirliği gelir. Şirket, üretim sürecinde en yüksek kalite standartlarını uygulayarak, müşterilerine güvenli ve sağlıklı ürünler sunar. Ayrıca, müşterilerin geri bildirimlerini dikkate alır ve ürünlerini sürekli olarak geliştirir. Purina, müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak için düzenli olarak anketler düzenler ve bu bilgileri ürün geliştirme sürecine dahil eder. Purina'nın pazarlama stratejileri de müşteri memnuniyetine odaklanır. Şirket, müşterilerine doğru ve doğal ürünleri tanıtmak için çeşitli kanalları kullanır. Televizyon reklamları, sosyal medya kampanyaları, etkinlik sponsorlukları gibi farklı pazarlama araçlarını kullanarak, müşterilerine markalarını tanıtır ve ürünlerini öne çıkarır. Ayrıca, veteriner hekimlerle işbirliği yaparak, müşterilerin doğru ve güvenilir bilgilere erişmesini sağlar. Müşteri Memnuniyeti ve Pazarlama Stratejileri İstatistikleri İstatistikler 2018 2019 2020 Müşteri Memnuniyeti Oranı 85% 88% 92% Sosyal Medya Takipçi Sayısı 100.000 150.000 200.000 Etkinlik Katılımcı Sayısı 500 1.000 1.500 Purina'nın uluslararası başarıları ve ödülleri Purina markası, dünya genelinde evcil hayvanlar için sağlıklı ve besleyici yiyecek üretmekte olan bir markadır. Marka, yüksek kaliteli ürünleri ve müşteri memnuniyetine verdiği önemle tanınmaktadır. Purina’nın uluslararası başarıları ve aldığı ödüller, markanın kalitesini ve güvenilirliğini gösteren önemli bir faktördür. Purina, yıllar boyunca birçok uluslararası ödül kazanmıştır. Bu ödüller, markanın yenilikçiliği, araştırma ve geliştirmeye yaptığı yatırımlar ve ürünlerinin kalitesi için verilmiştir. Örneğin, Purina'nın yeni nesil kedi maması, uluslararası bir pet ürünleri yarışmasında "En İyi Yeni Ürün" ödülünü kazanmıştır. Bu ödül, Purina'nın evcil hayvanlar için en iyi beslenme çözümlerini sunmada ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir. Marka ayrıca, veteriner hekimler ve evcil hayvan sahipleri tarafından da övgü almaktadır. Veteriner hekimler, Purina ürünlerini evcil hayvanlar için sağlıklı bir beslenme seçeneği olarak önermektedirler. Purina'nın ürünleri, evcil hayvanların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli besinleri içermekte ve onların genel sağlık ve mutluluğunu desteklemektedir. Purina markası, evcil hayvanlar için sağlıklı ve besleyici ürünler üretmektedir. Purina, uluslararası bir pet ürünleri yarışmasında "En İyi Yeni Ürün" ödülünü kazanmıştır. Purina ürünleri, veteriner hekimler tarafından evcil hayvanların sağlıklı beslenmesi için önerilmektedir. Ödül Tarih Kategori En İyi Yeni Ürün Ödülü 2020 Pet Ürünleri En İnovatif Marka Ödülü 2019 Hayvan Beslenmesi En Çevre Dostu Üretim Ödülü 2018 Hayvan Gıdaları Sık Sorulan Sorular Purina markası nedir? Purina, evcil hayvanlar için gıda ve aksesuar üreten bir markadır. Köpek, kedi ve diğer küçük evcil hayvanlar için sağlıklı ve dengeli beslenme imkanı sunan birçok ürünü bulunmaktadır. Purina hangi ülke kökenlidir? Purina'nın kökeni Amerika Birleşik Devletleri'ne dayanmaktadır. Purina'nın tarihçesi ve kuruluşu Purina, 1894 yılında William H. Danforth tarafından Missouri eyaletinin St. Louis şehrinde kurulmuştur. Başlangıçta Danforth, evcil hayvanlar için kaliteli ve besleyici gıdalar üretmeyi hedeflemiştir. Purina, zamanla büyüyerek dünya genelinde popüler bir marka haline gelmiştir. Purina hangi ülkelerde üretim yapıyor? Purina, dünya genelinde birçok ülkede üretim yapmaktadır. Üretim tesisleri arasında Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Çin, Fransa, İngiltere, Almanya, Brezilya, Rusya, Japonya ve Avustralya gibi ülkeler bulunmaktadır. Purina'nın üretim tesisleri ve lokasyonları Purina'nın dünya genelindeki üretim tesisleri farklı ülkelerde bulunmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde Missouri, Kentucky, Arkansas ve Iowa eyaletlerinde üretim tesisleri bulunmaktadır. Purina'nın diğer ülkelerdeki üretim tesislerinin tam listesi ve lokasyonları markanın resmi web sitesinde bulunabilir. Purina'nın üretimde kullandığı ham maddeler Purina, üretim sürecinde genellikle yüksek kaliteli, doğal ve sağlıklı ham maddeler kullanır. Bu ham maddeler arasında et, balık, tavuk, mısır, buğday, pirinç, sebzeler, meyveler, vitaminler ve mineraller bulunur. Ürünlerin içerikleri markanın farklı ürün kategorilerine göre değişebilir. Purina'nın üretim süreci ve kalite kontrol Purina, üretim sürecinde katı bir kalite kontrol sistemine sahiptir. Tüm üretim aşamalarında, hammaddelerin kaliteli ve güvenilir olduğundan emin olmak için detaylı testler ve kontrol süreçleri uygulanır. Üretim tesislerinde hijyenik standartlara uygunluk da göz önünde bulundurulur. Purina'nın müşteri memnuniyeti ve pazarlama stratejileri Purina, müşteri memnuniyetine büyük önem vermektedir. Marka, dünya genelinde kaliteli ve besleyici ürünler sunarak evcil hayvan sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler. Ayrıca, pazarlama stratejileri kapsamında da farklı kanallarda reklam ve promosyon faaliyetleri gerçekleştirir, evcil hayvan sahiplerine bilgi ve destek sunar. Purina'nın uluslararası başarıları ve ödülleri Purina, özellikle evcil hayvan sağlığı ve beslenme konusundaki uzmanlığıyla birçok uluslararası başarı ve ödül kazanmıştır. Markanın ürünleri ve çeşitli projeleri, sektördeki kalite ve yeniliklere katkıları nedeniyle çeşitli ödüller almıştır. Bu ödüller, markanın evcil hayvan sahiplerine sunduğu değeri ve kaliteyi teyit etmektedir.
0 notes
INDEPENDENT-TÜRKÇE'NİN MÜSLÜMANLARA EVRİM TEORİSİNİ KABUL ETTİRME TAKTİĞİ
Tumblr media
Independent-Türkçe’nin Müslümanlara Evrimi Kabul Ettirme Taktiği Deşifre Oldu...
İngiliz yayın organı Independent'ın Türkçe versiyonunda  31 Mayıs 2020 tarihinde “Evrim ve din birbiriyle çelişir mi?” başlıklı bir makale yayınlanmıştır. Makalede, evrimci düşünceyi Müslümanlara kabul ettirmek için 9. Yüzyılda yaşamış Arap kökenli edebiyatçı yazar El-Cahiz, “biyolojik evrim teorisinin esas kurucusu” olarak tanıtılıyor ve sözde örnek alınması gereken bir “İslam alimi”ymiş gibi övülmektedir.
Evrim teorisi bilimin her dalında olduğu gibi özellikle paleontoloji alanında büyük darbe yemiştir. Sayın Adnan Oktar’ın seri şekllinde yayımlanan Yaratılış Atlası adlı eserinde fosiller kapsamlı bir şekilde sergilenerek canlı türlerinin ilk ortaya çıktıkları halleriyle çağlar boyunca sabit kaldıkları ve değişmedikleri sayısız örnekle kanıtlanmıştır. Bu durum paleontolojide “staz”, yani türlerin değişmemesi olarak bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte tesadüflerle cansız maddelerden canlılığın ortaya çıkamayacağı, canlılığın yapıtaşı tek bir proteinin tesadüflerle ortaya çıkamayacağı da ispatladığımız bilimsel bir gerçektir.
Ne var ki, kitlelerin aydınlanması ve evrim teorisine inananların neredeyse kalmaması karşısında evrim taraftarları dogmalarını kabul ettirmek için klasik aldatmaca yöntemlerine tekrar başvurmak zorunda kalmışlardır: İslam dininin evrim teorisine karşı olmadığı kandırmacası. Bu konuda Sayın Adnan Oktar’ın KURAN DARWINİZM'İ YALANLIYOR adlı eseri bu aldatmacaya detaylı bir cevap olarak yayımlanmış, hatta CNNTurk ve HaberTurk TV’deki canlı tartışma programlarında arkadaşlarımız, evrimci ilahiyatçıları Kuran’dan ayetlerle ve güncel bilimsel delillerle çürütmüş, iddialarını en uygun şekilde cevaplamışlardı.
Independent haber sitesi tüm bunlara rağmen, Evrim teorisinin ilk olarak İslam dünyasından çıktığını öne sürerek Müslümanların bu teoriyi kabul etmesi gerektiğini savunmaktadır. Oysa bu çok mantıksız bir önerme şeklidir. Çünkü hem referans verdiği yazarlar din alimi değildir, hem de bahsi geçen eserlerin günümüzde bilimsel bir değeri tabi ki artık kalmamıştır. Bununla beraber, makalede başka pek çok gerçek dışı, çarpık bilgiye de yer verilmiştir. Aşağıda bu hatalı anlatımları cevaplarıyla bulabilirsiniz.
Evrim Teorisinin Esas Kurucusunun El-Cahiz Olduğu İddiası Yanlış Bir Bilgidir
Makalede 9. yüzyılda yaşamış olan Arap kökenli edebiyatçı, hicivci, araştırmacı yazar El-Cahiz evrim teorisinin ilk ortaya atan kişi ve evrimci fikirlerinin kabul edilmesi gereken bir “İslam alimi” olarak tanıtılmaktadır. Ancak burada bir kelime oyunu vardır; Herhangi bir konuda bilgili olmak ayrıdır, din alimi olmak ise apayrıdır. İslam dünyasından çıkan her yazar İslam alimi yani “din alimi” olmaz. Bugün Hristiyan çoğunluğu barındıran Avrupa topraklarında ateistler de vardır, deistler de. Nasıl ki Hristiyan isim taşıyan her kişi Kilise ve Hristiyanlık adına konuşmuyorsa, Arap topraklarından çıkan her araştırmacı-yazar da İslam alimi kabul edilemez. Bu yüzdendir ki, El-Cahiz’in İslam alimi olarak tanıtılması yanlıştır, art niyetlidir. El-Cahiz pek çok konuda kitaplar yazmış, Basra doğumlu tanınmış bir Arap edebiyatçısıdır, dindar ve bilim adamı bir kişiliği ise yoktur.
Tumblr media
9. YY.da Yaşamış Bir Arap Edebiyatçısı EL Cahiz
Söz konusu makalede El-Cahiz dünya tarihinde ilk olarak evrim teorisini ortaya atan kişi olarak tanıtılmıştır. Bu tamamen yanlış bir bilgidir, evrim teorisini ilk olarak El-Cahiz ortaya atmamıştır. Bu anlatım evrimci felsefeyi Müslümanlara hoş göstermeye çalışan, tarihi gerçeklere tamamen ters bir iddiadır. Sayın Adnan Oktar’ın pek çok eserinde de delillendirdiği üzere, evrim teorisi ilk kez Darwin tarafından da ortaya atılmış bir iddia değildir. Her şeye muktedir, yoktan var eden Allah’ın varlığının reddi, insanlık tarihi kadar eskidir. Allah’ın varlığının inkarı, söz konusu inkarcılar için başka sahte güçler bulmayı gerektirmiş, bu da onları doğadaki nesnelere güç atfetmek gibi bir mantıksızlığa sürüklemiştir. İşte Darwinizm de çağlar boyunca Paganizm olarak bilinen putperest tabiatçılık felsefesidir.
Spontane jenerasyon, yani kendi kendine meydana gelme bu felsefenin temelini oluşturur. Kendi kendine canlanma şeklindeki anti-bilimsel inanç Allah inancının karşısında yer almış ve bir kısım materyalistler tarafından nesiller boyunca aktarılagelmiştir. Canlıların kademeli bir şekilde birbirlerinden türediği masalına yazılı haliyle Mısır hiyeroglifleri, Babil ve Sümer yazıtlarında dahi rastlanır. Eski Mısır’da canlıların Nil’in çamurlu sularında “spontan” olarak meydana geldiğine inanılıyordu. Sümerlerde ise canlılığın, aynı şekilde cansız su kaosundan kendiliğinden oluştuğu inancı vardı. Kendi kendine canlanma ve evrim fikri, silsile şeklinde Eski Yunan filozoflarına, daha sonra da Araplara kadar ulaşmıştır.
Epikür ve Lucretus evrim fikrinin önde gelen savunucuları olan Yunan felsefecilerdi. Kendiliğinden oluşum yanılgısı başta Aristoteles olmak üzere pek çok Yunanlı felsefeci tarafından destekleniyordu. Aristoteles’in anlatımıyla güya “hayvanlar, özellikle de bazı kurtlar, böcekler ve bazı bitkiler, döllenme veya benzer üreme tarzına ihtiyaç duymadan, doğada kendi kendilerine oluşuyorlardı”.
Independent makalesinde “evrimin ilk kaynağı” diye gösterilen El-Cahiz’e ait “Kitabul Heyevan” adlı hayvanlar ansiklopedisi de Aristoteles’in “Historia Animalium” (Hayvanlar Tarihçesi) adlı 550 hayvan türünü sınıfladığı ansiklopedik eserinden esinlenmiştir. El-Cahiz ve eserleri hakkındaki bilimsel bir inceleme bu gerçeği gözler önüne sermektedir:
“Câhiz, Kitâbu’l-Hayevân’ı yazarken çeşitli kaynaklardan yararlanmıştır. Bunları Arap şiirleri, haberleri, darb-ı meselleri, Kur’ân ve hadis şeklinde sıralayabiliriz. Bunların yanı sıra Câhiz, Tevrat, İncîl ve çeviri kitaplardan –özellikle Aristoteles’in kitaplarından, hayvanlar hakkındaki görüşlerinden ve ona nisbet edilen sözlerden– nakillerde bulunmuştur. Câhiz, eserinde yararlandığı kaynakları açık ve anlaşılır bir şekilde ifade etmemiştir. Bazen Arapça kaynaklara ve Aristo’nun “el-Hayevân” adlı eserine işaret etmekte, bazen de Aristo’yu “Sâhibu’l-Mantık” olarak isimlendirmektedir.” (CÂHİZ ve EDEBÎ GÖRÜŞLERİ, Dr. Mustafa AYDIN, Syf 23, İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2018)
Görüldüğü gibi, El-Cahiz evrim fikrini ilk olarak ortaya atan kişi hiç değildir, yazdığı ansiklopedi ise Aristoteles’in hayvanlar hakkında yazdığı eserleri ve türler üzerinde yaptığı sınıflamayı temel almaktadır. Kendisi yalnızca Yunan felsefecilerin evrimci fikirlerini İslam dünyasına aktaran bir yazardır.
0 notes
ethakkindahersey · 4 years
Text
Türkiye’nin En Büyük Sabunluk Yağ Üreticileri
Vücudumuza bulaşan kirlerin ya da bakteriler gibi mikroorganizmaların en iyi şekilde temizlenebilmesi için kullanılan temizlik ürünlerin sabun olarak tanımlanmaktadır. Sabunlar yağ asitleri ve çeşitli tuzlar kullanılarak hazırlanan ürünlerdir. Çok üst seviyede bir temizlik sunması ve çok basit bir kullanımının olması insanların sürekli olarak sabunları kullanmasını sağlar.
Tumblr media
Sabuna talebin çok yüksek düzeylerde olması sabun üreticilerinin sayısına da arttırmaktadır. Sabun üreticileri hammadde olarak kullandıkları don yağını farklı üreticilerden temin ederler. Ülkemizde don yağı üretimi denildiğinde akla gelen firmalar;
1.       Kemsan
2.       Gökmen Don Yağı
3.       Kirmasti Don Yağı
4.       Diper Yağ Kimyasalları
5.       Doğa Hayvancılık, şeklinde sıralanır.
Sabun üreticileri düzenli olarak bu markalardan aldıkları don yağı ile sabunlarını üretip satış işlemlerini gerçekleştirmektedir.
Sabunluk Yağ Nasıl Üretilir?
Sabun üretiminde kullanılan don yağı halk arasında iç yağı olarak da tanımlanan yağ çeşididir. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanların tüketilen kısımları ayrıldıktan sonra geriye kalan yağlar don yağı olarak tanımlanabilir. Oda sıcaklığında katı halde kalmayı başaran bu yağlar sabun üretiminin en önemli maddesidir.
Tumblr media
Sabunluk yağların üretimini yapan firmalar genellikle hayvancılık konusunda ilerlemiş firmalardır. Kesimi yapılan hayvanların etinden, kemiklerinden ve derisinden faydalanan firmalar iç yağlarından da faydalanmak amacıyla bu yolu seçerler. Hayvanların iç yağları özenli bir biçimde ayrıldıktan sonra teste sokulur ve içeriği belirlenir. Bu içeriğine göre sabun üreticilerine satışı gerçekleşmektedir.
Sabunun Tarihçesi
Sabunun tarihçesine bakıldığında çok eski yıllara gidilmektedir. Eski Roma döneminde hayvanların sürekli olarak kurban edildiği bir dağ vardır. Sapo Dağı olarak isimlendirilen bu dağda hayvanlar dini inançlar için kurban edilirlerdi. Bir süre sonra bölgede hayvanların külleri ve iç yağları birikmeye başladı. Yağan yağmurlar biriken bu yağların Tiber Nehri’ne karışmasına sebep oldu. Yağların karışması ile birlikte su köpürmeye başlarken bu yağlar ilk doğal sabun olarak kabul edildi.
Tumblr media
Nehre karışan yağların köpürmesi ve temizleyici özelliğinin nehrin akışının bulunduğu yerlerde gözlemlenmesi insanların hayvansal yağlardan temizlik ürünü üretmesine aracı
0 notes
uzmdrtimuryilmaz · 7 years
Text
Güzellik Görenin Beynindedir!
Tumblr media
Güzelliğin bilimi : nöro-estetik
"Estetik" güzel ve çirkin penceresinden bakar. Bilim ise doğru, yanlış. Özete kaçmak gerekirse ikisi de birbirinden pek hoşlanmaz . Doğal olan bu. Ortak bir yönüleri , kesiştikleri bir yer varsa; şüphesiz "insan beyni". Bundandır ki sinir biliminin estetik ile uğraşan dalı "nöro-estetik"(neuroaesthetic) , sanatın bir bilimi var mı dır? Neden bazı şeyleri güzel buluruz? Evrensel bir kanunu var mıdır? Güzeli seçen bilinç mi bilinç dışı mıdır? Gibi soruların cevabını da içinde tutabilir. Kararlarımız , duygularımız, anılarımız , kişiliklerimiz , bilincimiz, davranışlarımız gibi "güzellik algımız "da mercek altında.
Sanatın beyin ile ilişkisine ilk dikkati çeken ikisinin paralel tarihçesi. Arkeolojik kazılar atalarımızın beyin hacmi ve uğraştıkları sanat seviyesi arasında bir bağlantı buldular. Çene küçülüp, beyin hacmi arttıkça insanlar önce eşya yapma, sonra onda simetriyi arama, sonra sembolizim ile ona anlam yükleme ve en son estetik arayış şeklinde “sanat” yolculuğuna çıkmışlar. Yani insan beyninin hacmi ile sanat algısı arasında bir orantı var. 
Antropolojistler ise güzellik algımızın bambaşka bir biyolojik yanını araştırıyorlar. Güzellik algısını doğal seleksiyon da hem seçen hem de seçilen için bir avantaj olarak görüyorlar . Güzellik  bu sayede sağlık, doğurganlık, güç, zeka gibi başka önemli konuların bir göstergesi. Erkek tavus kuşunun kuyruğu, erkek aslanın yelesi ve insanlardaki sakal ikincil cinsel karakterlere iyi birer örnek. Neden ikincil? çünkü bu özelliklerin doğrudan cinsellik ve veya doğurganlık üzerine etkileri yok. Eş seçimi üzerinden etkili.  
Kocaman güzel rengarenk bir kuyruğa sahip tavus kuşu dişisine “bak ben sağlıklıyım, genlerim iyi ve iyi besleniyorum yoksa bu kuyruğu bu kadar güzel ve büyük yapamazdım” diye mesaj gönderiyor. Yada yelesi kararmaya başlamış bir erkek aslan dişilerine “tecrübe , dayanıklılık” gibi , yavruları için gerekli özellik önermektedir. İnsanlarda da buna benzer güzellik algısı ve stratejileri mevcut .
Yapılan çalışmalar insanların baktıkları yüzün güzel olup olmamasına karar verirken farkında olmadan(bilinç dışı) dikkat edilen özellikler bulmuş. Birincisi simetri. Simetrik yüz hatlarına sahip insanlar bu testlerden daha yüksek puan alıyorlar. Bunu sosyal ve evrimsel olarak açıklamak gerekirse sebebi çok basit. Simetrik bir yüz daha sağlıklıdır ve özellikle cildi tutan yada ciltte belirti gösterebilen yüzlerce hastalığın kendisinde olmadığının kanıtıdır. Tersi de geçerli; dikkat ederseniz kötü karakterler yüzlerinde yara ile temsil edilirler. Rusların ünlü atasözü “çirkin kadın yoktur az votka vardır” birçok yeni çalışma ile mercek altına alındı. Gerçektende alkolü olduğumuz zaman asimetriyi daha az fark ediyoruz.  
İkincisi ortalama gen havuzundan farklı olma, yani melez  olduğunuzun göstergesi. Türk erkeklerin sarısın mavi göz seviyor olamaları, vietnam savaşından sonra dünyada  ilk defa sayıları binleri bulabilen zenci-çekik göz kırmalarının  yüzleri bunlara birer örnek. Burada melez DNA neden önemli onu kısaca anlatmak istiyorum. Bütün bu eşeyli üreme serüvenine milyonlarca yıl önce başladık ve temelinde şu prensip için ortadan ikiye bölünmekten vazgeçmiştik: “bakteriler ve tek hücreli canlılar eşeysiz ortadan ikiye ayrılarak ürüyorlardı ve bu çok kolay bir yöntemdi. Yeni oluşan iki hücre bir önceki ile tıpa tıp aynıydı . Bu ilk başta sorun gibi gözükmeyebilir ancak evrimsel olarak bakıldığında DNA sarmalının hep aynı şekilde hiç değiştirilmeden devam ediyor olması o türü, dış etkenlere uyum sağlama ve hayatta kalma açısından çok zayıf bırakıyordu. Eşeyli üreme bundan dolayı bir avantaj sağladı . Yani insanlar melez ırkları daha güzel bulurken aslında ileride doğacak çocukları için daha geniş bir gen havuzu buldukları için o kişiyi güzel buluyorlar..
Üçüncü özellik ise yüzlerimizdeki hormon etkileri. Erkekler kadınlarda doğurganlık ve genç yaş  ile ilgili olan yüz hatlarını beğeniyorlar. İri gözler, dolgun dudaklar, küçük bir çene ve yüksek elmacık kemikleri. Kadınlar ise erkeklerde testosteron etkisi olan sert hatlı çene, yüksek kaşlar ve sağlıklı dişlere önem veriyorlar. Burada yine dikkat ederseniz güzellik algımız aslında sağlık, doğurganlık  gibi birçok güzellik dışı etki söz konusu. 
Güzellik puanı yüksek olan yüzlerin ortak yönleri bunlar. Fark ettiyseniz kozmetik sanayisi asimetriyi düzeltmek ve göz büy��klüğünü daha iri göstermek için makyaj teknikleri geliştirmiş. Maxfactor ismindeki ünlü markanın kurucusu bu işe kadınların kafalarına geçirdiği hassas bir yüz simetri ölçüm cihazı kullanarak başlamış. 
Şimdi hangi yüzlere daha çok güzellik puanı verdiğimizi ve bunun altında yatan biyolojik , sosyo-evrimsel sebepleri öğrendik. Peki güzel bir yüze bakarken beynimizde hangi alanlarda bir uyarılma söz konusu. Yapılan çalışmalar görme merkezinden “anterior insular korteks” ve “orbitofrontal korteks” e görme alanından uyarımların iletildiğini gösteriyor. Bu bölgelerde hemen haz ve ödül merkezlerine iletide bulunuyor. Bu bölgelerdeki uyarılma şekillerine bakarak bilim insanları siz bir resme bakarken onu güzel bulup bulmadığınızı anlayabiliyorlar. Daha da ilginci siz bir resme güzel mi? değil mi? şeklinde bakmıyorken bile beyninizin güzellik açısından sürekli olarak karşıdaki yüze baktığı ve puan verdiği görüldü. Buda neden toplumsal araştırmalarda güzel insanların aslında estetik ile ilintili olmayan konular da bile avantajlı olduklarını anlamlandırıyor. Güzel insanların daha zeki ve dürüst olduğu düşünülüyor bu çalışmalarda ve yine güzel insanların maaş ortalamaları daha yüksek. Daha az ceza aldıkları da gösterilmiş. 
Bunun sebebi beynimizin güzellik ile ilgili merkezlerin memeli beyinde yerleşmiş olması ve “benlik” kavramının yerleştiği yerlere göre çok daha eski ve güçlü olmasıdırı. Hayvanlar , dil-yazı-hukuk-devlet-din-ırk gibi kuramlar bizler tarafından yaratılmadan çok daha önce bu gezegende yaşıyorlardı ve bizde bu uzun yolculuğun şimdilik son basamağı olduk.  Verimli bir üreme ile ancak hayatta kalabildik. Canlılar bunu;  erkek ve kadın da biraz farklılıkla beraber benzer bir “güzel eş seçimi” stratejisi geliştirerek ancak yapabildiler. 
Güzellik anlayışımız aristrokatik bir üst benliğin değil, mağra çağından kalma atalarımızın güdüleri tarafından şekillendirilmekte. İstediğiniz kadar güzellik algısını yönlendirmeye çalışın , biyolojik güzellik algımız ile uyuşmuyorsa etkin olamayacaktır. Podyumlarda bir dönem güzellik ikonu olan aşırı zayıf mankenler doğurgan-sağlıklı ilkesine uymadığından ancak birkaç yıl moda olabilmişlerdir. Halbuki binlerce yıllık yazılı tarihimizin birçok döneminde asırlar boyu etki bırakmış ve günümüzde halen etkisi devam eden birçok görsel eserde östrojen-progesteron hormon profiline uygun kilolu kadın karakterler mevcuttur. Leonardo’nun Venüsü buna muazzam bir örnektir.
Peki sinir bilimi ve  nöro-estetik ile yakın zamanda neler değişebilir? İnsanlar, devletler, şirketler güzel algısının manüpilasyonü ve yönetimi ile ilgilenecekler midir?  Tabiki de evet... Sanal güzellik algısının gerçek olandan bu kadar daha önemli olduğu bir çağda kişiler cep telefonlarına satın aldıkları uygulamalar ile fotoğraflarını, ürünlerini, ilişkilerini, işlerini, fikirlerini; yani hayatlarını “istedikleri gibi” diğer insanlara servis edeceklerdir. Müşteri-Pazarlama ve halk-siyaset ikilileri bunu  kendi çıkarı için kullanacaktır.  Nöro-pazarlama ile güzellik, elde etme ve haz duyma ile ilgili birçok yöntem zaten kullanılmakta idi ancak bu sefer çok daha güzelmiş gibi hissedeceksiniz. Sanatçılar sinir bilimi kurumlarına başvuracaklar ve eserlerini yeni teknolojik imkanlar ile taçlandıracakarlardır.
İnsan , insan üstü bir varlığa doğru evrimleşirken bunu sadece bilim ve etik çerçeve de “daha doğru daha iyi” bir varlığa dönüşerek değil;  daha güzel bir varlığa da dönüşecektir. 
Ancak üçünüde başarabildiğimiz zaman fani insan dönemi nihayet bitecektir ve bitmelidirde. Dünya ve Uzay yeni insanın doğuşunu bizimle birlikte seyredecektir.
13 notes · View notes
havahaber · 5 years
Text
Bu uçaklardan dünyada sadece birkaç tane var, üstelik Türkiye'de...
Uçakla yolculuk yapan herkes havadayken yemek yeme deneyimini yaşamıştır. Peki hiç restorana dönüştürülmüş bir uçakta yemek yediniz mi? Sizin için dünyanın çeşitli yerlerinden böyle restoranları derledik. Listedeki uçak restoranlardan birinin de Türkiye'de olduğunu söylemeden geçmeyelim.
Tumblr media
El Avion, Manuel Antonio, Kosta Rika Kosta Rika'da balta girmemiş ormanın ortasında bulunan ve bir Fairchild C-123 Provider'dan dönüştürülmüş olan El Avion'un çok ilginç bir tarihçesi var. ABD'ye ait bir kargo uçağı olan bu uçak, 1986'da Nikaragua'da düşürülmüş.
Tumblr media
La Tante DC10, Akra, Gana Bir zamanlar Gana Havayolları'na ait olan McDonnell Douglas DC-10 model bu uçak, havaalanının hemen yanında yer alan yeni yerinde misafirlerine Gana mutfağından lezzetler sunuyor.
Tumblr media
  Hawai Adda, Ludhiana, Hindistan Uçak restoranlarda genellikle orijinallik adına iç dekorasyon konsepti korunur ancak burada lüks bir dekorasyon tercih edilmiş. Air India'ya ait bu eski Airbus 320'nin şık oturma alanı ve vejetaryen seçeneklerle dolu bir menüsü var. The Steak Out, Bolton, İngiltere Bir Boeing 737'nin penceresiz ön tarafının dönüştürülmesiyle elde edilen The Steak Out’ta klasik İngiliz sokak lezzetleri servis ediliyor.
Tumblr media
Runway1, Haryana, Hindistan Hindistan'da uçak restoranlar seviliyor olsa gerek ki bir baba oğul Hawai Adda'nın başarısını görüp 2017'de benzer bir restoran açmışlar. Bir zamanlar Air India'ya ait olan bu Airbus A320'de yaşayacağınız deneyim gerçek bir uçak yolculuğunu andırıyor.
Tumblr media
The Airplane Restaurant, Colorado Springs, ABD ABD Hava Kuvvetleri'ne ait 1953 model bu Boeing KC-79 tankerde tek seferde 42 kişi yemek yiyebiliyor. Menüsünde deniz ürünleri ve sandviçler bulunan restoran 2002'de açılmış ve ABD'de bir ilk olmuş.
Tumblr media
Uçak Restaurant, Tekirdağ, Türkiye Eski bir Airbus A300'den dönüştürülmüş bu restoranda yemek yedikten sonra uçağın için dolaşma şansına da sahipsiniz. Geniş bir yeşil alanın ortasında bulunan restoranın bahçesindeki evcil hayvanlar ve çocuklara yönelik oyuncaklarla da ilgi çekiyor.   Uçak Park, Muğla, Türkiye Muğla'nın Fethiye ilçesinde bulunan Uçak Park da uçuş ömrünü tamamlamış bir Airbus A300'ün dönüştürülmesiyle ortaya çıkmış. İçi ve kanatları masa ile sandalyelerle donatılan uçak restoranın altında kalan arazi de yaz aylarında restoran olarak kullanılıyor.
Tumblr media
Airbus Cafe & Restaurant, Kayseri, Türkiye Bir diğer uçak restoran da Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde yer alıyor. Airbus Cafe & Restaurant "Türkiye'nin ilk uçak restoranı" sloganıyla dikkat çekiyor. hürriyet Read the full article
0 notes
fenrees · 4 years
Text
Parapsikoloji Nedir?
Parapsikoloji; duyu dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi olayları kapsayan çok disiplinli bir araştırma konusudur. Parapsikoloji uygulamalarını, parapsikologlar yönlendirmektedir. Birçok farklı deney ve yöntemle parapsikoloji bilimsel olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak bilimsel olarak kanıtlanamadığı için bir bilim dalı olarak kabul edilmemektedir. Ancak yine de doğal olayların açıklanmasında parapsikolojik olaylardan yararlanıldığı için sözde bilim olarak geçmektedir. Parapsikoloji; içerisinde ABD ve Yunanistan’ın bulunduğu, ortalama 40 ülkede üniversitelerde kürsüsü bulunan ve okutulan bir sözde bilimdir.
Fütürizm nedir? Bilgilerine de bakabilirsiniz.
Parapsikolojik Fenomenler Nelerdir?
Parapsikolojik olaylar aşağıda belirtilmiştir:
Parapsişik Hadiseler: Telepati, duru görü, sezgiler, psikometri
Parafizik Hadiseler: Telekinezi, değnekle su arama ve radyestezi, derma optik algılama
Parafizyolojik Hadiseler: Ruhsal cerrahi ve ruhsal şifa, akupunktur, homeopati, inançla tedavi, aura ve kirlian fotoğrafçılığı, ateşte yürüme, stigmata, materyalizasyon ve ektoplazma, levitasyon
Ruhsal Hadiseler: Poltergeist vakalar, ruhçuluk
Parapsikolojinin Tarihçesi
Parapsikolojinin geçmişine bakıldığında; parapsikoloji teriminin ilk olarak 1889 yılında kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Alman psikolog Max Dessoir; bu terimi ilk ortaya atan kişi olmuştur ve Rhine de benimsemiştir. Ancak daha sonrasında metapsişik ve parapsişik terimleri Charles Richet ve Emile Boirac tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bedensel duyular kullanılmadan dış dünya ile iletişime geçilebilmesinin ve bilgi edinilebilmesinin mümkün olduğu ise Rhine ortaya atmıştır. Duyular dışı algılama veya duyular dışı idrak olarak isimlendirdiği görüşüdür.
1930lu yıllardan sonra çeşitli metodolojilerle parapsikoloji laboratuvar ortamında incelenmeye başlanmıştır. Yapılan araştırmalar ise; psişik araştırma olarak isimlendirilmektedir. Parapsikolojinin zaman içerisindeki gelişimini ifade eden dönemler ise aşağıdaki gibidir:
Antik Dönem
Mesmerizm Dönemi
Kurumlaşma Dönemi
Modern Dönem (Akademik Dönem)
Parapsikolojiye Bilimsel Yaklaşım
Parapsikoloji ve bilim ilişkisine bakıldığında; parapsikoloji ile ilgili uzun yıllardır bilimsel araştırmalar yapılmasına rağmen, ikna edici bir kanıt ortaya koyulamamıştır. Bilim insanlarının sözde bilim olarak değerlendirdiği parapsikoloji ile ilgili laboratuvar araştırmalarının yapılabilmesi için bazı metodolojiler gerekmektedir. Dünyanın birçok yerinde özel laboratuvarlarda metodolojik parapsikoloji araştırmaları yapılmaya devam etmektedir. Ancak bu araştırmaları finanse eden, sponsorluğunu üstlenen üniversitelerin sayısı fazla değildir. Gazetelerde makale olarak bu akademik araştırmaların sonuçlarına da yer verildiği görülmektedir.
Etiyoloji nedir, türleri nelerdir? Hakkında detaylar yazımızdadır.
Hayvanlarda Parapsikoloji Nasıldır?
Hayvanların parapsikolojik yetileri konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Kedi familyasından olan hayvanların auraları gördükleri ve farklı alemlere yolculuk ettikleri bilinmektedir. Ayrıca köpeklerin de olabilecekleri önceden hissettikleri ve sahiplerinin başına gelebilecek bir belaya karşılık bu belayı kendi üstlerine çektikleri bilinmektedir. Harvard Üniversitesi’nin öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Rupert Sheldrake; kedi ve köpeklerin parapsikolojik güçlerinin olduğunu savunmaktadır. Tezini kanıtlamak için ise; 200 farklı örnek sunmuş ve bu örnekler ile tezini temellendirmiştir. Geleceği gören bir kedinin; sahibinin bineceği otobüsün kaza yapacağını öğrenince, sahibinin o otobüsü kaçırması için uğraşması örneği bu 200 örnekten biridir. Yangını haber veren, şehirde hortum çıktığında sahibini bodruma yönlendirerek zarar görmesini önleyen kediler de bu örnekler içerisindedir.
Yunusların güçlü iletişimleri ve sesleri ise hala daha araştırılmaya devam etmektedir. Yılanların, bulundukları yere astral seyahat yapıldığında bunu hissettikleri düşünülmektedir. Düşünce okuyabildiği düşünülen bazı hayvanlar da incelenmeye devam edilmektedir.
Parapsikolojinin Bilim Olarak Kabul Edilmeme Sebebi Nedir?
Parapsikolojinin bilim dalı olmama nedeni; modern bilimdeki kabul edilebilirliğin sınırlı olduğu 5 duyu organını aşıyor olmasıdır. Ortaya çıkan sonuçta sabitlik ve nesnellik bulunmamaktadır. Herkesin aynı sonucu alabileceği bir bilim dalı değildir. Algı ötesini ifade etmektedir ve birçok araştırma merkezinde araştırılmaktadır. Ancak bilimsel bir nitelik kazanmasını gerektirecek bir temele oturtulamamıştır. Örnek vermek gerekir ise; akşam saatlerinde 4 kişinin bir odada oturduğu ve oturulan odanın kapısının da açık olduğu düşünülsün. 4 kişiden birinin kapıdan geçen bir görüntü görmesi ve irkilmesi, kalan 3 kişinin de bu görüntüyü gördüğü anlamına gelmemektedir. Gören kişi parmağı ile de gösterse, aynı görüntüyü göremeyebilmektedirler.
Parapsikoloji İle İlgili Video Anlatım
youtube
Amerikalı Parapsikologların Parapsikolojiye Yaklaşım Yöntemleri
Amerikalıların parapsikoloji deney yöntemleri aşağıdaki iki yöntemde yoğunlaşmaktadır:
RNG yöntemi ile psikokinezinin varlığını ortaya koymayı amaçlamaktadırlar.
Duyular ve dış algılamanın varlığını ortaya koyarak uyaranlardan yalıtılmanın mümkün olduğunu Ganzfeld uyarımı ile ortaya koyabilmek mümkündür.
ABD’de gezici durugörü olasılıklarının incelenmesi için devlet sözleşmesi altında gerçekleştirilen parapsikoloji araştırmaları da mevcuttur.
Parapsikoloji Araştırma Merkezleri Olan Ülkeler Hangileridir?
Parapsikoloji araştırma merkezlerine sahip ülkeler şu şekildedir:
Rusya
ABD
Japonya
İngiltere
Çin
Hollanda
Almanya
Fransa
Portekiz
İsviçre
Parapsikoloji Araştırma Laboratuvarı Bulunan Ülkeler Nelerdir?
Parapsikoloji araştırma laboratuvarı olan ülkeler aşağıda sıralanmıştır:
ABD
Almanya
Japonya
İskoçya
Fransa
İtalya
Cüzzam nedir? Detaylarına yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Psikoloji ve Parapsikoloji Arasındaki Fark Nedir?
Parapsikoloji ve psikoloji ayrımı yapıldığında; psikoloji, insanların davranışlarını ve gözlemlenebilir olguların temelini anlamak amacı ile araştırma yapılarak oluşturulan bilim dalıdır. Parapsikoloji ile ise; duyu ötesi algı olan adlandırılan, açıklanamayan olaylar araştırılmaktadır. Psikolojide bir olayı açıklamak için sistematik bilimsel yöntemlerden ve istatistiki analiz yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Ancak parapsikolojide olayları araştırırken doğal nedenlerden, şans eseri ortaya çıkan ve açıklanamayan tablolardan yararlanılmaktadır. Zener kartları olarak da isimlendirilen ESP kartları ile çalışmalar yapılmaktadır.
Zener Kartları Nedir?
Zener kartları; Joseph Banks Rhine’in geliştirdiği ve ESP için kanıt oluşturmayı amaçlayan bir parapsikoloji yöntemidir. 1920 yılı ile beraber kullanılmaya başlanmıştır. Daire, artı, kare, dalga ve yıldız şekillerinin 5’er kere bulunduğu kartlardır. Toplamda 25 adettirler. Bu kartlar kapalı olarak sıralanmaktadırlar ve kartların tahmin edilmesi istenmektedir. İstatistiki olarak bakıldığında; 5 karttan birinin doğru tahmin edilebilme olasılığı %20 olmaktadır. Bu hesaba göre deney 10.000 kere tekrarlandığında, 2.000 kere doğru tahmin yapılması normal sayılmaktadır. Ancak doğru tahmin sayısının 2.200’e çıkması durumunda; iki milyonda bir olan bir ihtimal gerçekleşmiş olmaktadır. Bunun rastlantı olma ihtimali ise; Rhine tarafından 1.7 milyonda 1 olarak değerlendirilmektedir.
Parapsikoloji İle İstihbarat Örgütlerinin ve Polisiye Olayların İlişkisi
Parapsikoloji ve istihbarat örgütlerinin bağlantısına bakıldığında; düşman olarak benimsenen kişi ve devletlerin bilgilerine erişim sağlayabilmek amacı ile istihbarat örgütleri bünyelerinde medyum ve telepat bulundurabilmektedirler. Geçmiş örnekleri ise aşağıda verilmiştir:
ABD istihbarat örgütü olan CIA; 1970li yıllarda, bünyesinde 7.000 civarı medyum bulundurmaktaydı. Vietnam Savaşı sırasında da bu kişilerden yardım aldığı bilinmekteydi. Hipnoz ve telepati yöntemleri üzerine çalışan kişilerdi.
Rus istihbarat örgütü olan KGB; 1975li yıllarda medyumları da bünyesine katmıştı. O yıllarda medyumların tutuklandığı ve sonrasında KGB adına çalıştırıldığı bilinmekteydi. 1976 yılında kurulan parapsikoloji birimi ile beraber, rejim aleyhine çalışmaların engellenmesi amaçlanmaktaydı.
1951 yılında Londra’da meydana gelen hırsızlık olayı ile beraber; kiliseden 50 kg ağırlığında değerli bir taşın çalındığı duyulmuştu. İngiliz polisinin bu taşı çalan kişiyi yakalayamaması üzerine; Belçika’daki Peder Harkos’tan hırsızın bulunabilmesi için yardım istendi. Bunun üzerine Peder Harkos; hırsızlığın yaşandığı kiliseye gidip parapsikoloji teknikleri ile konsantre olarak hırsızın bulunduğu yeri söyledi. Ardından ilgili adrese baskın yapıldı ve değerli taşı çalan hırsız da orada bulundu.
Deve tabanı nedir? Hakkında bilgileri de inceleyebilirsiniz.
The post Parapsikoloji Nedir? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/parapsikoloji-nedir/
0 notes
dustylipscom · 6 years
Text
Deniz Tuzu Nedir? Deniz Tuzu Faydaları ve Önlemler
Tuz, binlerce yıldır doğal bir tatlandırıcı olarak kullanılmıştır. Son yıllarda tuz, sağlığımız lehine diyetlerimizden kesmemiz gereken sağlıksız bir madde olarak tanımlanmıştır. Tüm tuzların eşit yaratıldığı söylenemez ve Deniz tuzu gibi rafine edilmemiş, mineral bakımından zengin tuz çeşitleri ve ağır şekilde işlenmiş ve tüm doğal besinlerinden arındırılmış tuz çeşitleri arasında kesinlikle fark var.
Deniz Tuzu Nedir
Sofra tuzu da dahil olmak üzere her tür tuz bir denizden veya tuzlu bir su kütlesinden kaynaklanır, ancak şu anda piyasada bulunan tüm tuzlar günümüzde mevcut olan okyanuslardan gelmez. Bu ne anlama geliyor? Deniz tuzu olmayan tuzlar genellikle deniz suyunun geride bıraktığı yer altı tuzlarından elde edilir. Deniz tuzu, mevcut deniz suyunun buharlaşmasından üretilen bir tuz türüdür. Buharlaşma ya açık havada güneş yardımıyla buharlaşma ya da daha hızlı bir vakum buharlaştırma işlemi ile gerçekleştirilir. Günümüzde mevcut olan pahalı deniz tuzlarının bazıları, genellikle daha yavaş güneş ile buharlaşma yöntemi ile yapılmıştır. Çok az işlem görmüş deniz tuzu sağlığı geliştiren mineraller içerir. Aynı zamanda, ev yapımı güzellik ürünlerinin yanı sıra yemek pişirmek için çok daha lezzetli ve daha ilginç hale getiren doğal aromalar ve renklere de sahiptir. Deniz tuzu rafine edilmemiş ya da rafine edilmiş olabilir. Rafine edilmemiş deniz tuzunun potansiyel sağlık yararları maksimumda olduğu için tavsiye edilir. Diğer taraftan, rafine deniz tuzu, yıkanırken iz minerallerinden arındırılır ve çoğunlukla sızıntılı bağırsak hastalığını tetikleyen zararlı gıda katkı maddeleri içerir.
Deniz Tuzunun Tarihçesi ve Gerçekleri
İnsanlar hayatta kalmak için sodyuma ihtiyaç duydukları için tuz her zaman insan yaşamı için gerekli olmuştur. Deniz tuzu üretimi tarih öncesi zamanlara kadar uzanmaktadır. Tuzların hepsi ölü, kurutulmuş ya da hala var olan, yaşayan denizlerden geldiği için, tuz tarihi deniz tarihi ile eşdeğerdir. 6. yüzyılda Sahra-altı’nda, Mağribi tüccarlar düzenli olarak altın için eşit miktarlarda değerli tuz ticareti yaptılar. Daha sonra 1295’te, kaşif Marco Polo, Moğol İmparatorluğu’nun Büyük Hanı’nın mührünü taşıyan son derece etkileyici tuz paralarının hikayelerini anlatan seyahatlerinden döndü. Fas’ın güneyinden Sahara’ya Timbuktu’ya kadar uzanan, dünyanın her yerinde tuz ticareti yolları vardı. İnsanın medeniyetinin tarihi, doğrudan tuzla bağlantılı olduğu söylenir. Hayvanlar tuz yalamak için yollar oluştururdu, insanlar takip ederdi, bu izleri yol haline getirirdi ve bu yolların yanında yerleşimler büyürdü. Medeniyet dünya çapında büyüdükçe, tuz, ticaret için kullanılan ana unsurlardan biri olmaya devam etti. Solnitsata Avrupa’nın bilinen en eski şehriydi ve bir tuz üretim tesisi etrafında inşa edilmişti. Arkeologlara göre, Solnitsata Balkan Yarımadası boyunca tuz sağlayarak servet biriktirdi.
En Yaygın Deniz Tuzu Çeşitleri
Himalaya Deniz Tuzu
Birçok kişi Himalaya deniz tuzunun gezegendeki en saf tuz olduğuna inanıyor. Dünyanın yaratılışına dayanan bir geçmişe sahip olarak, orijinal, ilkel denizden kurutulmuş kalıntılardan oluştuğuna inanılıyor. “Pembe altın” veya “pembe deniz tuzu” olarak bilinen Himalaya kristal tuzu şeffaf pembe rengindedir ve vücudunuzda bulunan tüm elementleri içerir. Şaşırtıcı besin yükünden dolayı, fonksiyonel tıp doktorları düzenli olarak pembe Himalaya tuzu tüketmek aşağıdakilere yardımcı olabilir:
• Vücudunuzdaki su içeriğini düzenlemek • Hücrelerinizde (özellikle beyin hücrelerinizde) sağlıklı pH dengesini teşvik etmek • Kan şekeri sağlığını desteklemek ve yaşlanma belirtilerini azaltak • Vücudunuzdaki hücrelerde hidroelektrik enerji üretiminde yardımcı olmak • Gıda parçacıklarını bağırsak kanalından geçirmek • Solunum sağlığını desteklmek • Sinüs sağlığını teşvik etmek • Kas krampları önlemek • Kemik gücünü teşvik etmek • Uykunuzu düzenlemek • Libidoyu desteklemek • Damar sağlığını teşvik etmek • Kan basıncını yeterli su ve potasyum alımı ile düzenlemek
Kelt Deniz Tuzu
Bir başka antik ürün olan Kelt Deniz Tuzu, bileşimi ve sağlık yararları açısından Himalaya kristal tuzuna benzemektedir. Grimsi bir renk tonu olan bu ürün, yaşamı besleyen beslenme profilini korumak için çok önemli olan 2.000 yıllık Kelt yöntemini kullanarak, Kelt Denizi’nin yakınındaki Fransa-Brittany’de doğal olarak hasat edilir. Kelt Deniz Tuzunun sağlığınız için inanılmaz derecede faydalı olduğu bildirilmiştir ve aşağıdakilere yardımcı olabilir:
Vücudu alkalize etmek Kan şekerini dengelemek Mukus birikimini ortadan kaldırmak Bağışıklık oluşturmak Beyin fonksiyonunu iyileştirmek Enerjiyi arttırmak Elektrolit dengesi sağlamak Huzurlu uyku Kas krampları önlemek Kalp atışını ve kan basıncını düzenlemek
Tuz Çiçeği
Bu deniz tuzu, adını çiçeklere benzeyen kristallerin desenlerinden alır. Bu, deniz suyunun yüzeyinde buharlaşırken ince, kırılgan bir kabuk oluşturan bir tuzdur. Geleneksel olarak, bir merhem ve müshil olarak kullanılmıştır, bugünlerde ise yemek pişirmekte kullanılır.
İtalyan Deniz Tuzu
Bu deniz tuzu, Sicilya kıyıları boyunca Akdeniz’den elde edilir.
Deniz Tuzu Faydaları
Dehidrasyonu Önler ve Sıvıları Dengeler
Sodyumun vücutta şu şekilde çalışır; su, tuzu takip eder. Yani sodyum alımını çok artırırsanız su tutma da gerçekleşir. Aynı zamanda, bunun tersi de doğrudur; sodyumda eksikliği su kaybıyla sonuçlanır, potansiyel olarak dehidrasyon ve aşırı susuzluk gibi semptomlara neden olur. Her gün ılımlı bir şekilde deniz tuzu tüketerek, sodyum-potasyum oranlarını dengelemeye yardımcı olacak yeterli sodyum seviyelerini koruyabilirsiniz. Sodyum ve potasyum, vücudunuzun hücrelerinde, ekstraselüler sıvı ve kan plazmasında uygun sıvı dengesi bulunduğundan emin olmak için birlikte çalışan iki elektrolittir.
İz (Mikro) Mineraller Açısından Zengin
Yüksek kaliteli deniz tuzları tipik olarak 60 iz mineral içerir, Himalaya deniz tuzu gibi özel çeşitler için bu sayı 84’e yakın olduğu söylenir. Her iki durumda da, deniz tuzları harika bir mikro besin kaynağıdır. Besin açısından zengin toprak eksikliği nedeniyle yediğimiz gıdalardan iz mineraller elde etmek gittikçe zorlaşıyor. Çeşitli deniz tuzları aldığımız denizlerde ve okyanuslarda iz mineraller hala bol miktarda bulunur.
Elektrolitlerle Yüklü
Rafine edilmemiş deniz tuzunun minimum derecede işlenmesi, doğal mineral içeriğinin çoğunu muhafaza etmesini sağlar. Deniz tuzu, sağlık için gerekli olan sodyum, magnezyum, kalsiyum ve potasyum gibi başlıca elektrolitleri içerir. Elektrolitlerin çok önemli işlevleri vardır; kalp atışlarınızı düzenleyerek kaslarınızın hareket etmesini sağlar, böylece hareket edebilirsiniz. Ilımlı miktarda deniz tuzu, potansiyel olarak ölümcül olan bazı ciddi negatif belirtilere neden olabilecek elektrolit dengesizliğinden kaçınmaya yardımcı olabilir.
Beyin, Kas ve Sinir Sistemi Fonksiyonunu Teşvik Eder
Deniz tuzu beyin, kas ve sinir sisteminin uygun işlevi için gereklidir. Sodyum, sadece vücudunuzun sıvı dengesini düzenlemede rol oynamaz, aynı zamanda vücuttaki elektrik sinyallerinin iletilmesi için de gereklidir. Bu neden bu kadar önemli? Elektrik sinyallerinin vücutta düzgün iletimi olmadan, birçok şey atılabilir. Bu iletişim sistemi çalışması gerektiği gibi çalışamıyorsa, beyin, kas ve sinir sistemleri özellikle acı çekmeye meyillidir. Hem çok fazla hem de çok az sodyum hücresel bozukluğa neden olur.
Besin Emilimini Destekler
Yeterince mide asidi olması, vücudumuzun kalsiyum, çinko, demir, folat ve B12 vitamini gibi vitamin ve mineralleri emmesine yardımcı olur. Bu nedenle, düzenli olarak yüksek kaliteli deniz tuzu tüketmek vücudunuzun yediğimiz gıdalardan daha fazla besin almasını sağlar.
Sindirim Sağlığını Destekler
Diyetinizden yeterince tuz almamak sindirim sağlığını da olumsuz yönde etkileyebilir. Aslında, diyette tuz eksikliği, midenizde hidroklorik asit (HCL) azalmasına yol açabilir. Mide asidinin düşük olması durumunda, sindirim sistemini ciddi şekilde etkileyebilir, mide yanması, mide ağrısı, kusma ve kabızlık gibi sorunlara yol açabilir. Deniz tuzu klorür sağladığından, doğru miktarda tüketmek vücudunuzun uygun miktarda mide asidinin yapı taşlarından biri olan HCL üretmesine yardımcı olabilir.
Deniz Tuzu VS Sofra Tuzu
Sofra tuzu ve deniz tuzu, market raflarında ve baharat satılan yerlerde bulunan en yaygın tuz türlerindendir. Peki deniz tuzu ile sofra tuzu arasındaki fark nedir? Sofra tuzu esas olarak yeraltı tuz yataklarından çıkarılmaktadır. Sağlıklı mineralleri yok etmek için yoğun bir şekilde işlenir ve doğal tuz alarak ve 1.200 derece Fahrenheit’e kadar ısıtılarak üretilir. Bu ağır süreç sırasında kimyasal bileşimin tamamen değişmiş olması, potansiyel sağlığı geliştirme özelliklerinin çoğunu yok etmektedir. Sofra tuzu ve deniz tuzu için tuz kimyasal formülü daha çok sodyum klorür olmasına rağmen, deniz tuzu bileşimi ayrıca kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi mineraller içerir. Diğer taraftan, genel sofra tuzu yaklaşık yüzde 97,5 sodyum klorür ve yüzde 2,5 aşağıdaki bileşenleri içerir;
• Anti-caking kimyasalları • Guatr‘ı önlemek için iyot • İyotun stabilize edilmesine yardımcı olmak için MSG ve / veya beyaz işlenmiş şeker • Sodyum silikoalüminat gibi alüminyum türevleri
Çoğu gıda üreticisi, iyot tüketme riskini artırarak sofra tuzuna iyot ekliyor. İyot alımının çoğu insan tarafından genellikle iyi tolere edilirken, etkilerine daha duyarlı olabilecek bazı kişilerde tiroid fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Bu bireyler için iyotlu tuz alımının ılımlılık içinde tutulması kesinlikle gereklidir ve iyotlu tuz yerine minimum işlenmiş, iyotsuz deniz tuzu seçilmesi iyi bir seçenek olabilir.
Deniz Tuzu VS Kosher Tuzu VS Kaya Tuzu
Kosher tuzu mevcut en popüler tuzlardan biri olmasına rağmen, çok az kişi gerçekten ne olduğunu ve kosher tuzu ile deniz tuzu arasındaki farkların ne olduğunu biliyor. Kosher tuzu, büyük tanecik boyutları ve kaba yapısı nedeniyle dikkat çekiyor ve bu sayede parmaklarınızla doğrudan yemeklere uygulamak için idealdir. Kaya tuzu, milyonlarca yıl önce kuruyan ve yer kabuğunda yoğun miktarda tuz bırakan okyanuslardan elde edilen bir tuz türüdür. Bu tip tuz, çeşitli önemli mineraller ve az nem içerir, ancak çoğu zaman var olan en saf tuz formlarından biri olarak sınıflandırılır. Himalaya pembe tuzu, bir kaya tuzunun en popüler örneklerinden biridir, ancak dünyanın farklı bölgelerinden toplanan diğer çeşitleri de mevcuttur.
Deniz Tuzu Ayurveda ve Geleneksel Tıpta Kullanılır
Deniz tuzu yüzyıllardır geleneksel tıbbın birçok formunda yıldız madde olmuştur. Aslında, antik Ayurveda metinleri deniz tuzu bile bahseder ve vücudun işlevi ve büyümesi için gerekli olduğunu düşünür. Ayurveda’ya göre, tuzun en sağlıklı faydaları elde etmek için rafine edilmemeli ve ılımlı miktarda tüketilmelidir. Deniz tuzu bir antidiüretik gibi davranır ve boğazı yatıştırmaya yardımcı olur, sinüsleri temizler, elektrolit dengesini destekler ve detoksifikasyona yardımcı olur. Bu arada, Geleneksel Çin Tıbbında, deniz tuzu, vücudu soğutmak ve su ve nem seviyelerini düzenlemek için kullanılır. Ayrıca böbrek sağlığını geliştirdiği, toksinleri temizlediği ve vücutta uygun sindirimi teşvik ettiği de söyleniyor.
Önlemler
Deniz tuzunun sağlığa yararı olsa da, aşırıya kaçmak istemezsiniz. Diyetinizde çok fazla sodyum varsa, böbreklerden daha fazla su atılır, bu da diğer temel elektrolitleri dengeleme konusunda komplikasyonlar ortaya çıkarabilir. Diyetinizde fazla sodyum bulunması belirtileri şişkinlik, uyuşukluk, dehidratasyon, halsizlik, sinirlilik ve kas seğirmesini içerebilir. Hipernatremi, vücudunuzda sodyum ve su dengesizliği olduğunda oluşur. Bu durum, anne sütü alımının düşük olduğu veya uygun şekilde karıştırılmamış bir formül almış olan bebeklerde, yaşlılarda, diyabet veya böbrek problemleri olan kişilerde, ciddi yanık hastalarında, diüretik kullanan kişilerde ve ağır işlenmiş diyetleri yiyenlerde daha sık görülür. Semptomlar yoğun susama, baş ağrısı, konfüzyon, sinirlilik, huzursuzluk ve uyuşukluk içerebilir. Hipernatremi yaşadığınızı düşünüyorsanız, hemen tıbbi yardım alın. Buna ek olarak, eğer sofra tuzu tamamen diyetinizden çıkarırsanız, diyetinizdeki diğer besin kaynaklarından iyot almanızı sağlamak önemlidir. İyotlu tuza ek olarak, yosun, süt ürünleri, deniz ürünleri ve yumurta gibi gıdalarda doğal olarak iyot bulabilirsiniz. Bu yiyeceklerden herhangi birini genellikle tüketmezseniz, iyotlu deniz tuzu tercih etmek, bu önemli mineral için günlük ihtiyaçlarınızı karşıladığınızdan emin olmak için iyi bir seçenek olabilir.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
The post Deniz Tuzu Nedir? Deniz Tuzu Faydaları ve Önlemler appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: https://ift.tt/2Djmo3l
0 notes
mrsfriedl · 6 years
Text
Herberstein birkaç asırlık geçmişi olan, Graz iline arabayla yaklaşık 45 dakikalık mesafede yer alan Avusturya’nın en ilginç kalelerinden biridir. Pek çok kalenin aksine Herberstein, dik bir tepeye değil, dışarıdan görülmesi çok zor olan derin bir vadiye inşa edilmiştir.  Herberstein hanedanının sahip olduğu bu kalenin ilk inşa edildiği tarihin 12. yy başları olduğu bilinmektedir. O dönemden 17. yy’a kadar aktif olarak kullanılan bu kale, yıllar içerisinde ailenin daha güçlü bir konuma sahip olması ve de genişlemesi nedeniyle yeni yapılar inşa edilerek büyütülmüştür. Kale içerisinde belirli saatlerde sadece Almanca olarak yapılan rehberli turlarda, kalenin ve bölgenin tarihçesi, hanedan üyelerinin eski yaşam tarzları ve o dönemin eserleri hakkında bilgi almak mümkündür.
This slideshow requires JavaScript.
Bu kale içerisinde de Avusturya’daki diğer kaleler gibi pek çok oda, kendine ait bir kiler, bir şapel ve ayrıca bir de silah odası bulunmaktadır. Kalenin arkasındaki bir tepede yer alan gül bahçesinde Türk Gülü de dahil olmak üzere toplam 3000 adet gül fidanı yetiştirilmektedir. Gül bahçesinin ortasında yer alan kamelya da ziyaretçiler için güzel bir dinlenme alanıdır.
Kalenin ısınma problemleri olması nedeniyle Herberstein ailesi tarafından sonradan müze olarak değerlendirilen bu kalenin bir bölümü dışında tüm odaları ziyaretçilere açıktır. Ayrılan bölümde ailenin son temsilcilerinden biri yaşamakta ve kaleyi gözetmektedir. Tüm Herberstein hanedan üyeleri Lichtenstein, Almanya, Avusturya gibi Avrupa’nın bazı ülkelerine dağılmışlar ve bu ülkelerde yaşamaktadırlar.
Kaleye ait bir de hayvanat bahçesi bulunmaktadır. Bu hayvanat bahçesinde farklı türlerdeki hayvanlar özellikle çocuklar tarafından ilgi görmektedir. Kale pek çok okul gezisi için de tercih edilmektedir.
Kalenin içinde pek çok tarihi eser ve Herberstein ailesinden kalan eşyalar sergilenmektedir. Örneğin; Çin’den ve Japonya’dan gelen yemek takımları, silah koleksiyonu, Osmanlı saldırısında hayatını kaybeden bir hanedan üyesinin kanlı gömleği, aile bireylerine ait portreler ve üzerine Osmanlı askerleriyle yapılan bir savaşın resmedildiği bir elbise dolabı.
Eğer yolunuz Avusturya’a düşerse bu kale mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Bu kaleyi de gezi listenize eklemenizi tavsiye ederim!
HERBERSTEIN KALESİ, GÜL BAHÇESİ ve HAYVANAT BAHÇESİ Herberstein birkaç asırlık geçmişi olan, Graz iline arabayla yaklaşık 45 dakikalık mesafede yer alan Avusturya'nın en ilginç kalelerinden biridir.
0 notes
Text
Paranın Tarihçesi
Paranın Tarihçesi
Para Fiyatlardaki değerleri ifade etmenin bir yolu olan para, insanlar ve ülkeler arasındaki ticari faaliyetlerin değişimini sağlar. Aynı zamanda temel servetin bir ölçüsüdür. Ekonomi kavramı iktisat teorisinde önemli bir yere sahiptir. Ulaştırma ve ölçüm kolaylığı gibi özelliklere sahip olan paranın gerçek avı, herkesin formda ve mal ve hizmet alımında benimsediği bir araç olduğu gerçeğinde yatmaktadır. Geçmişte, deniz kabukları, boncuklar, taşlar ve büyükbaş hayvanlar da dahil olmak üzere çeşitli değerler para olarak kullanılmıştır. Ancak 17. yüzyıldan beri, paranın temel biçimleri metal para, kağıt para ve kayıtlı paradır.
İktisat kuramına göre paranın birbiriyle ilişkili dört ayrı işlevi vardır: * Mal ve hizmet alışverişinde, ayrıca borç yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde herkesçe benimsenmiş bir ödeme aracı olması;  * fiyat sisteminin işlemesini kolaylaştıran ve hesapların tutulmasını, maliyet, kâr ve zararın belirlenmesini sağlayan ortak bir değer ölçüsü ve hesap birimi olması;  * vadeli ödemelerde ve kredili işlemlerde standart birim olarak kullanılması; para olmasaydı, borç alıp vermede herkesçe benimsenmiş bir kural bulunmayacak ve kredili işlemlerin günümüzde ekonomide oynadığı önemli rol gerçekleşmeyecekti;  * tasarruf, servet ve saklama aracı olması; paranın bu işlevi, istendiğinde satın alma gücüne çevrilebilir bir birikimi olanaklı kılar. Likiditesi tam olan, yani anında başka mallara çevrilebilen tek değişim aracı paradır.
Metal paranın değişim aracı olarak kullanılışı İÖ 7. yüzyıl sonlarına değin iner. Özellikle altın ve gümüş sikkeler uzun bir dönem en yaygın kullanılan metal para niteliğini kazandı (bak. altın standardı; gümüş standardı). 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl başlarında bankalar uygun miktarlarda değeri temsil eden banknot (ya da kâğıt para) basmaya başladılar. Önceleri banknotların altın ya da gümüşe çevrilebilirliği garanti ediliyordu. Zamanla bu garanti ortadan kalktı ve merkez bankasınca çıkarılan ve ülke içinde tedavülü zorunlu olan kâğıt para modern ekonomilerde temel değişim aracı haline geldi.
Para bireyler açısından, metal ve kâğıt paralarla banka ve başka mali kurumlarda tutulan, hemen kullanılabilir mevduatlardan oluşur. Ama ekonomik açıdan toplam para arzı, yukarıdaki biçimde tanımlanan para toplamının çok üstündedir. Bunun nedeni mali kurumlara yatırılan paranın büyük bölümünün kredi biçiminde dolaşıma yeniden dönerek piyasadaki toplam para miktarını birkaç kat artırmasıdır.
Gerçekte modern mali sistemlerde para arzının hesaplanmasında çeşitli mevduat ve kredi türleriyle ticari senetler de dikkate alınır ve ödemelerde kullanılabilen her araç para sayılır. Ekonomik politika tartışmalarında para arzı kavramı giderek artan bir önem kazanmıştır. Günümüzde, para arzı içinde alınabilecek farklı nitelikteki para türlerinden söz edilmektedir.
Örneğin, para benzerleri terimi (near money), menkul kıymetler, sigorta poliçeleri ve konut kredileri gibi likiditesi yüksek, kısa sürede paraya çevrilebilir varlıkları; kaçak sermaye (hot money), geçici kâr amacıyla kısa vadeli olarak bir ülkeden başkasına akan fonları; kısa vadeli borç (call-money), talep edildiğinde geri ödenen kısa vadeli kredileri; günlük borç ise (overnight money) bir gün içinde geri ödenmesi zorunlu kredileri belirtir.
para koleksiyonculuğu
az ya da çok değerli her türlü kâğıt ya da metal paranın ve aynı amaçla kullanılan nesnelerin düzenli bir biçimde toplanması.
Para koleksiyonculuğu İtalya’da Rönesans’ta başladı. 14. yüzyılda şair Petrarca’ nın topladığı Antik Çağ paraları bunun ilk örneklerinden biriydi. 15. ve 16. yüzyıllarda pek çok soylu, para koleksiyonculuğuyla uğraştı. Bu dönemde özellikle Eski Yunan ve Roma paralarını toplamak önem kazanmıştı. Dökümle ya da sahte kalıp kullanarak eski paraların kopyalarının yapılması, koleksiyonlara gerçek olmayan paraların girmesine yol açtı. 17. yüzyılda nümizmatiğin bir bilim dalı durumuna gelmesiyle özel ve tüzel kişilere ait koleksiyonlar karşılaştırılmaya, bunlardaki paralar kataloglanıp yayımlanmaya başladı. Bu çalışmaların, gerçek ve sahte paraların ayrılmasını sağlamak gibi bir yararı oldu.
Ayrıca eski paraların tarihsel araştırmalar için önemli belgeler olduğu da anlaşıldı. 19. ve 20. yüzyıllarda koleksiyoncuların yanı sıra yetkili kuruluşların çıkardığı katalog ve el-kitaplarının sayısında da büyük bir artış oldu. İngiltere’de British Museum 1873’te, elinde bulunan para koleksiyonlarının kataloglarını yayımlamaya başladı. Bu konuya duyulan ilginin artması derneklerin kurulmasına da yol açtı. Londra Nümizmatik Derneği (bugün Kraliyet Nümizmatik Derneği) 1836’da kuruldu.
Zamanla genel koleksiyonların yerini daha dar bir alanla sınırlanan koleksiyonlar almaya başladı. Birçok ünlü müze böyle özel koleksiyonlar oluşturdu. Ayrıca eski paraların alınıp satıldığı, değiş tokuş edildiği pazarlar da ortaya çıktı. Bu konuda en önde gelen merkezler Londra ve Zürich’tir. 1936’da kurulan Uluslararası Nümizmatik Komisyonu da para koleksiyonlarının ekonomik ve tarihsel olayların incelenmesinde kullanılması amacını gütmektedir.
Para koleksiyonu yatırım amacıyla da yapılır. Basılan paraların sayısının sınırlı olması, ayrıca bu sayının zaman içinde aşınma, yıpranma, kaybolma ya da dolaşımdan kalkma gibi nedenlerle daha da azalması eldeki paraların değerinin artmasına yol açar. Bir paranın değeri belirlenirken onun fiziksel durumuna bakılır. Koleksiyonlarda, belirli zamanlarda belirli olaylar nedeniyle basılan ve gerçek para gibi dolaşıma sürülmeyen anı paralar da bulunur. Özellikle metal paraların değerini etkileyen şeylerden biri de bazen üstlerinde bulunan darphane damgalarıdır. Belli bir darphanede aynı türden sınırlı sayıda para basılabilmesi, bunların daha ender olmasına yol açmaktadır.
para piyasası
kısa vadeli kredi işlemlerinin yürütüldüğü piyasa. Orta ve uzun vadeli kredilerin işlem gördüğü sermaye piyasasından farklıdır. Para piyasasında alım satıma konu olan finansal varlıklar, kâğıt paranın yanı sıra hemen paraya çevrilebilen kısa vadeli devlet tahvilleriyle çeşitli kambiyo senetlerini de kapsar. Para piyasasının işleyiş kuralları oldukça karmaşıktır ve ülkeler arasında önemli farklılıklar gösterir. Ama kısa vadeli ��dünç verilebilir fon fazlası olanlarla kısa vadeli kredi gereksinimi bulunanların buluşmasını sağlamak olan temel işlevi her yerde aynıdır.
Bu işlev belirli aracılar eliyle, belli bir kâr karşılığında yerine getirilir. Birçok ülkede hükümetler hem borç alarak hem de kredi sağlayarak para piyasasında etkin bir rol oynar ve çizilen ekonomik hedeflere bağlı olarak para arzıyla faiz oranlarını belli düzeylerde tutmaya çalışır (para politikası). Uluslararası para piyasası ise, ulusal para piyasalarından farklı mekanizmalar içermekle birlikte, temelde ülkeler arasındaki kredi ve döviz alım satımı işlemlerinde benzer bir aracılık işlevini yerine getirir.
ABD ve İngiltere para piyasaları en eski ve en gelişmiş olanlardır. İngiltere para piyasasında başlıca rolü iskonto işlemlerinde uzmanlaşan ve kısa vadeli ticari kambiyo senetleriyle hazine bonoları başta olmak üzere çeşitli kredi senetlerinin alım satımıyla uğraşan iskonto bankaları oynar. Bunlar ticari bankalardan vadesiz kredi sağlayarak kambiyo senetleri ya da hazine bonoları satın alır ve bunları daha sonra belirli bir kâr karşılığında ticari bankalarla takas bankalarına satar.
Hükümet de iskonto bankalarına hazine bonosu satarak bankacılık sisteminden ödünç fon sağlar. Kambiyo senetleri ve hazine bonolarına işlem sırasında uygulanan iskonto hadleri ve fiyatlar bunların vadelerine ve genel faiz oranlarına bağlıdır. Ayrıca çıkaran kuruluşun ekonomik gücü de senetlerin fiyatını ve piyasada gördüğü kabulü etkiler. Ticari bankaların kredi olanakları daraldığında, İngiltere Merkez Bankası iskonto bankalarına düşük faizli ödünç fon sağlayarak ekonomideki kredi miktarını genişletebilir.
Kurumlar ve mekanizmalar farklı olmakla birlikte ABD para piyasası da benzer ilkelere göre işler. ABD para piyasasının özelliklerinden biri bu piyasada çok sayıda ve farklı türde aracının etkinlik göstermesidir. Bu duruma, şube bankacılığı üzerindeki kısıtlamalar nedeniyle bankacılık sisteminin merkezileşmemiş olması ve kısa vadeli fonlarla uğraşan çok sayıda mali ve mali olmayan kurumun bulunması yol açmıştır.
Kambiyo senetleri ve öbür likit mali araçların alım satımı büyük ölçüde İngiltere’deki iskonto bankalarının gördüğü işlevi yerine getiren aracı mali kuruluşlarca gerçekleştirilir. Bu piyasada kambiyo senetleri, devlet tahvilleri, federal kurumlarca çıkarılan tahviller, takas odası fonları ve ticari bankaların vadeli mevduat sertifikaları gibi çok çeşitli mali araçlar işlem görür. Ayrıca Federal Rezerv Sistemi de bankacılık sistemine doğrudan önemli miktarda kısa vadeli kredi sağlar. Federal Rezerv Sistemi ayrıca günlük piyasaya da girerek para arzı ve dağılımıyla faiz oranlarındaki dalgalanmaları denetim altında tutmaya çalışır.
Türkiye’de para piyasası temelde ticari bankalara dayanmakla birlikte, özellikle 1980’lerde başka aracı mali kuruluşlar da geüşme göstermiştir. Para piyasası üzerindeki gözetim ve denetim TC Merkez Bankası^) ile Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu tarafından yürütülür. Büyük ölçüde devlete kısa vadeli fon sağlamak amacıyla çıkarılan hazine bonoları en önemli para piyasası araçlarını oluşturur.
para politikası
hükümetlerin belirli ekonomik amaçları gerçekleştirmek için kredi, para arzı ve faiz oranları ile ilgili olarak yaptığı düzenlemeler. Genellikle maliye politikası ile birlikte yürütülür. Gerek maliye, gerekse para politikasının ana amacı tam istihdamı, yüksek bir büyüme oranını ve fiyatlarla ücretlerde istikrarı gerçekleştirmektir. Özellikle II. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemdeki enflasyonist gelişmeler, birçok hükümeti istikrarı gerçekleştirmenin temel aracı olarak parasal önlemler almaya yöneltmiştir.
Para politikasının yürütülmesinde merkez bankaları önemli rol oynar. Bu alandaki sorumluluk, örneğin ABD’de Federal Rezerv Sistemi’ne, Birleşik Krallık’ta İngiltere Merkez Bankası’na verilmiştir. Türkiye’de ise TC Merkez Bankası yanında Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu da para politikasının yürütülmesinde önemli işlevler üstlenmiştir. Para arzını denetlemede merkez bankalarınca kullanılan üç temel araç açık piyasa işlemleri, iskonto haddi ve mevduat karşılığında bankaların tutmak zorunda oldukları nakit rezerv yükümlülüğüdür. Bunların en önemlisi olan açık piyasa işlemleri, para arzıyla faiz oranlarını etkilemeye yönelik olarak devlet tahvil ve bonolarının alım satımı yoluyla yürütülür.
Merkez bankasının tahvil satın alması ticari bankaların nakit rezervlerini artırır ve bankalarca verilen kredilerin miktarının yükselmesine yol açar. Devlet tahvillerine olan talebin artması tahvil fiyatlarının yükselmesine ve faiz oranlarının düşmesine yol açarak yatırım ve tüketim harcamalarını artırır. Merkez bankasının tahvil satması ise ters yönde etkide bulunarak para arzının daralmasına ve faiz oranlarının yükselmesine yol açar.
îskonto haddi merkez bankalarınca ticari bankalara verilen kredilerde uygulanan faiz oranıdır. İskonto haddinin yükseltilmesi ya da düşürülmesi bankaların kredi faiz oranlarını, dolayısıyla verdikleri kredi miktarını etkiler. Ticari bankaların mevduat karşılığında merkez bankasında tutacakları nakit rezerv miktarı ise mevduatların belli bir yüzdesi olarak yasalarla belirlenir. Bu yükümlülük ticari bankalarca sağlanan krediler üzerinde bir fren etkisi yapar. Böylece karşılık oranının artırılması ya da azaltılması yoluyla toplam kredi miktarı, dolayısıyla da para arzı etkilenir.
Eskiden altın standardının yürürlükte olduğu dönemde para politikasının temel amacı merkez bankasındaki altın rezervini korumaktı. Ödemeler dengesi açık verdiğinde ülke dışına yönelik altın akışı olurdu. Merkez bankaları para arzını azaltarak bu akışı durdurmaya çalışır, sonuçta fiyatlar, gelirler, istihdam düzeyi ve ithalat miktarı düşer, böylece dış ticaret dengesi yeniden sağlanırdı. Dış ticaret dengesinin fazla vermesi durumunda ise ters yönde bir politika uygulanırdı. Bir ülke ekonomisinin istikrarı dış pazar koşullarına bağlıydı. 1930’larda işsizlik probleminin ciddi boyutlara ulaşması ekonominin iç dengesine verilen önemi artırdı, ama bu alanda daha çok maliye politikalarına ağırlık verildi.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemin enflasyonist koşulları para politikasına ilgiyi yeniden canlandırdı. Özellikle 1970’lerin ikinci yarısında Batı dünyasında enflasyonun 1950-70 ortalamasının üç katma çıkmasıyla enflasyonla mücadelede maliye politikasının yerini daha çok para politikası almaya başladı. Harry G. Johnson, Milton Friedman ve Friedrich Hayek gibi iktisatçılar para arzının artması ile enflasyonun hızlanması arasındaki bağa dikkat çekerek enflasyonun önlenmesinde, talep ağırlıklı ekonomi politikalarına oranla sıkı para politikasının çok daha etkili olacağını savundular.
kaynak: Ana Britannica
Paranın Tarihçesi
0 notes
kangal588 · 6 years
Text
kangal yavrusu fiyatları-SATILIK KANGAL
İLETİŞİM KANGAL TARİHÇESİ SATILIK KANGAL ANA SAYFA KANGAL YAVRULARI YERLEŞİM ALANI kangal eğitimi kangal çoban köpeği Kangal eğitimi nasıl verilir ? Kangal köpek eğitimi nasıl olur Temmuz 20, 2017 kangal yavrusu 0
genel hayvanlar alemi kangal eğitimi Ocak 30, 2018 kangal yavrusu 0
kangal çoban köpeği kangal yavrusu fiyatları istanbul Ocak 17, 2018 kangal yavrusu 0 Satılık kangallar ve fiyatları
View On WordPress
0 notes
ygobel-blog · 7 years
Text
Emlak Siteleri
EMLAK SİTELERİ 1- EMLAK KULİSİ: Emlak Konut GYO, 1953 yılında kurulmuş olan konut üretimi yapan gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketidir. 2002 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşen Emlak Konut'un tarihçesi şu şekilde: Emlak Konut’un temelleri 1953 yılında atılmıştır. Kurulduğu günden itibaren daima Türkiye’yi modern yaşam alanlarıyla buluşturmayı ilke edinmiştir. İstanbul’da Ataköy, Ankara’da Oran ve Elvankent projeleri bu anlayışın en somut örnekleri  olmuştur. Ayrıca bu projeler modern kent anlayışının Türkiye’deki ilk temsilcileri arasında yer almıştır. Emlak Konut, yıllar içinde kazandığı birikimi ve teknik altyapısı sayesinde, özellikle İstanbul’un çeşitli bölgelerinde bir çok önemli projeye imza atarak yeni yerleşim alanlarının şekillenmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. 2002 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşen Emlak Konut, bugün Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı haline gelmiştir. Emlak Konut, devlet kurumu disipliniyle özel sektör anlayışının bir araya geldiği nadir örneklerden biridir. Bu yaklaşımla dünyadaki inşaat teknolojilerini yakından takip ederek, Türkiye’ye pek çok yenilik kazandırmıştır. 2-EMLAKÇIBABA: Satılık ve kiralık binlerce emlak ilanı, ilk sosyal emlak ilan sitesidir. Emlakçı baba (www.emlakcibaba.com) sitesinde verilen ilanlar Kendisi bir Sosyal Medya sitesi olan Emlakçı Babada paylaşabileceğiniz gibi diğer Sosyal Medya Mecraları ile entegre bir şekilde Paylaşılabilmektedir.  Kendine özgün tasarımı ile Kolay ve Hızlı Kullanım sunan Emlakçı Baba Tamamen Ücretsizdir. İlanlar ile ilgili yapılan yorumlar ve sorular sosyal medya üzerinden ilan sahipleri tarafından cevaplanması, ilan veren satıcılar ile gayrimenkul sahibi olmak isteyenlere karşılıklı kolay iletişim imkânı sağlıyor. Sağlamış olduğu bu fırsatların yanı sıra ülkemizde emlak ve gayrimenkul sektöründe meydana gelen gelişmeler ile ilgili güncel haberleri, sektörde ortaya çıkan fırsatları ziyaretçileri ile buluşturuyor. İnteraktif bir iletişim imkanı sağlayan emlakçı baba alıcılarla satıcıları etkin bir şekilde buluşturmanın yanı sıra sektör hakkında verdiği önemli bilgi ve ipuçları ile Kullanıcılarını ayrıcalıklı hale getiriyor. Sektörde yapmış oldukları yenilikler ile her geçen gün ilan sayısını arttırarak vermiş olduğu hizmeti daha fazla insana ulaştırmayı hedefliyorlar… 3-HÜRRİYET EMLAK: Hurriyetemlak.com emlak sektörünü tek bir çatı altında buluşturmayı hedefleyen, kesintisiz, yüksek kaliteli hizmeti, güncel ve detaylı ilanları, haberleri ile emlak sektörünün nabzını tutan Hürriyet gazetesinin emlak platformudur. Ocak 2006 da profesyonel ekibi ile hızlı çalışmalarına başlayan hurriyetemlak.com Mart 2006 da siteyi emlak ofislerine açmış ve 5 Nisan 2006 da 15 bin güncel ilan ile yayın hayatına başlamıştır. 4-SAHİBİNDEN.COM: Türkiye’nin ilan ve alışverişte ilk adresi sahibinden.com, 2000 yılında Aksoy Group bünyesinde hayata geçirildi. Bir e-ticaret sitesi olmanın ötesinde, ülkemizde e-ticaretin doğuşundan bugüne olan sürecin de temsilcisi olan sahibinden.com, Türkiye’nin en büyük elektronik ticaret ve ilan platformu olma özelliğini taşıyor. sahibinden.com, 16. yılında 430 çalışanı, ayda 40,5 milyon tekil ziyaretçinin yarattığı 7 milyar sayfa görüntülemesi, 5 milyondan fazla aktif ilanı ve on binlerce ürün çeşidiyle kendi faaliyet alanındaki standartların belirleyicisi olmaya devam ediyor. Emlak, Vasıta, Alışveriş, İş Makineleri & Sanayi, Yedek Parça-Aksesuar-Donanım & Tuning, Hizmetler, İş İlanları, Hayvanlar Âlemi, Özel Ders Verenler ve Yardımcı Arayanlar olmak üzere toplam 10 kategoride hizmet veren sahibinden.com, İstanbul ve Ankara’da bulunan 2 adet veri merkezi, 1000’den fazla server ve 8 gb/s internet hızıyla da Türkiye’nin en gelişmiş altyapı sistemlerinden birine sahip. Yenilikçi ürün ve hizmetleri ile müşterilerine en kaliteli alışveriş deneyimini yaşatmak için sürekli kendisini yenileyen sahibinden.com, çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası arenada çok sayıda ödülün de sahibi oldu. sahibinden.com ayrıca İstanbul’daki genel merkezi Sahiplex ile Mayıs 2016 itibarıyla Türkiye’nin “Yeşil Ofis” seçilen ilk e-ticaret şirketi unvanını da kazandı. İşine tutkuyla bağlı profesyonel insan kaynağı, güçlü teknolojik altyapısı ve müşteri odaklı hizmet anlayışı ile sahibinden.com, kullanıcılarının hayatlarına dokunarak değer yaratmak, hayallerine ulaşmalarına aracılık etmek ve en iyi deneyimleri yaşatmak için tüm gücüyle çalışmaya devam ediyor.
0 notes
zeynepizkesen · 7 years
Text
Emlak Siteleri
EMLAK SİTELERİ
1- EMLAK KULİSİ: Emlak Konut GYO, 1953 yılında kurulmuş olan konut üretimi yapan gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketidir. 2002 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşen Emlak Konut'un tarihçesi şu şekilde:
Emlak Konut’un temelleri 1953 yılında atılmıştır. Kurulduğu günden itibaren daima Türkiye’yi modern yaşam alanlarıyla buluşturmayı ilke edinmiştir. İstanbul’da Ataköy, Ankara’da Oran ve Elvankent projeleri bu anlayışın en somut örnekleri  olmuştur.
Ayrıca bu projeler modern kent anlayışının Türkiye’deki ilk temsilcileri arasında yer almıştır. Emlak Konut, yıllar içinde kazandığı birikimi ve teknik altyapısı sayesinde, özellikle İstanbul’un çeşitli bölgelerinde bir çok önemli projeye imza atarak yeni yerleşim alanlarının şekillenmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.
2002 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na dönüşen Emlak Konut, bugün Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı haline gelmiştir.
Emlak Konut, devlet kurumu disipliniyle özel sektör anlayışının bir araya geldiği nadir örneklerden biridir. Bu yaklaşımla dünyadaki inşaat teknolojilerini yakından takip ederek, Türkiye’ye pek çok yenilik kazandırmıştır.
2-EMLAKÇIBABA: Satılık ve kiralık binlerce emlak ilanı, ilk sosyal emlak ilan sitesidir. Emlakçı baba (www.emlakcibaba.com) sitesinde verilen ilanlar Kendisi bir Sosyal Medya sitesi olan Emlakçı Babada paylaşabileceğiniz gibi diğer Sosyal Medya Mecraları ile entegre bir şekilde Paylaşılabilmektedir.  Kendine özgün tasarımı ile Kolay ve Hızlı Kullanım sunan Emlakçı Baba Tamamen Ücretsizdir. İlanlar ile ilgili yapılan yorumlar ve sorular sosyal medya üzerinden ilan sahipleri tarafından cevaplanması, ilan veren satıcılar ile gayrimenkul sahibi olmak isteyenlere karşılıklı kolay iletişim imkânı sağlıyor. Sağlamış olduğu bu fırsatların yanı sıra ülkemizde emlak ve gayrimenkul sektöründe meydana gelen gelişmeler ile ilgili güncel haberleri, sektörde ortaya çıkan fırsatları ziyaretçileri ile buluşturuyor. İnteraktif bir iletişim imkanı sağlayan emlakçı baba alıcılarla satıcıları etkin bir şekilde buluşturmanın yanı sıra sektör hakkında verdiği önemli bilgi ve ipuçları ile Kullanıcılarını ayrıcalıklı hale getiriyor. Sektörde yapmış oldukları yenilikler ile her geçen gün ilan sayısını arttırarak vermiş olduğu hizmeti daha fazla insana ulaştırmayı hedefliyorlar…
3-HÜRRİYET EMLAK: Hurriyetemlak.com emlak sektörünü tek bir çatı altında buluşturmayı hedefleyen, kesintisiz, yüksek kaliteli hizmeti, güncel ve detaylı ilanları, haberleri ile emlak sektörünün nabzını tutan Hürriyet gazetesinin emlak platformudur.
Ocak 2006 da profesyonel ekibi ile hızlı çalışmalarına başlayan hurriyetemlak.com Mart 2006 da siteyi emlak ofislerine açmış ve 5 Nisan 2006 da 15 bin güncel ilan ile yayın hayatına başlamıştır.
4-SAHİBİNDEN.COM: Türkiye’nin ilan ve alışverişte ilk adresi sahibinden.com, 2000 yılında Aksoy Group bünyesinde hayata geçirildi. Bir e-ticaret sitesi olmanın ötesinde, ülkemizde e-ticaretin doğuşundan bugüne olan sürecin de temsilcisi olan sahibinden.com, Türkiye’nin en büyük elektronik ticaret ve ilan platformu olma özelliğini taşıyor. sahibinden.com, 16. yılında 430 çalışanı, ayda 40,5 milyon tekil ziyaretçinin yarattığı 7 milyar sayfa görüntülemesi, 5 milyondan fazla aktif ilanı ve on binlerce ürün çeşidiyle kendi faaliyet alanındaki standartların belirleyicisi olmaya devam ediyor.
Emlak, Vasıta, Alışveriş, İş Makineleri & Sanayi, Yedek Parça-Aksesuar-Donanım & Tuning, Hizmetler, İş İlanları, Hayvanlar Âlemi, Özel Ders Verenler ve Yardımcı Arayanlar olmak üzere toplam 10 kategoride hizmet veren sahibinden.com, İstanbul ve Ankara’da bulunan 2 adet veri merkezi, 1000’den fazla server ve 8 gb/s internet hızıyla da Türkiye’nin en gelişmiş altyapı sistemlerinden birine sahip.
Yenilikçi ürün ve hizmetleri ile müşterilerine en kaliteli alışveriş deneyimini yaşatmak için sürekli kendisini yenileyen sahibinden.com, çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası arenada çok sayıda ödülün de sahibi oldu.
sahibinden.com ayrıca İstanbul’daki genel merkezi Sahiplex ile Mayıs 2016 itibarıyla Türkiye’nin “Yeşil Ofis” seçilen ilk e-ticaret şirketi unvanını da kazandı.
İşine tutkuyla bağlı profesyonel insan kaynağı, güçlü teknolojik altyapısı ve müşteri odaklı hizmet anlayışı ile sahibinden.com, kullanıcılarının hayatlarına dokunarak değer yaratmak, hayallerine ulaşmalarına aracılık etmek ve en iyi deneyimleri yaşatmak için tüm gücüyle çalışmaya devam ediyor.
0 notes