Tumgik
#kolajen içeren besinler
videoetkisi · 9 months
Text
Multi Kolajen Tip 1 Tip 2 Tip 3 Komplex #kolajen #kompleks #tip1
via IFTTT
youtube
View On WordPress
0 notes
Text
Hafızanızı Güçlendiren Yiyecekler
Hafızanızı Güçlendiren Yiyecekler
Tumblr media
#BesinlerVeHafıza, #BeslenmeVeHafıza, #BeslenmeVeSağlık, #BeyinBesinleri, #BeyinFonksiyonları, #BeyinSağlığı, #BeyinSağlığınıArtırmak, #BeyneIyiGelenYiyecekler, #HafızaArtırıcıGıdalar, #HafızaArttırma, #HafızaEğitimi, #HafızaEgzersizleri, #HafızaGeliştirenGıdalar, #HafızaGeliştirme, #HafızaGüçlendirenYiyecekler, #HafızaKaybı, #HafızaKaybınıÖnlemek, #HafızaSorunları, #HafızaTazeleme, #HafızayıArttıranBesinler, #NörolojikSağlık, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #Unutkanlık, #ZihinselPerformans https://is.gd/eKMZYX https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hafizanizi-guclendiren-yiyecekler/
Hafızanızı güçlendiren yiyecekler, besinler vücudun genel sağlığını olumlu etkileyen besinler olarak kabaca söylenebilir. Sağlıklı bir beyin, diğer organların sağlıklı çalışması ile doğru orantılı olmasının yanı sıra günümüz sağlık problemleri ele alındığında sağlıklı düşünme ile sağlıklı sindirim sistemi arasında ilginç bağlantılar vardır. Bağırsaklar, vücudun ihtiyacı olan temel malzemelerin emildiği alanlardır. Bu nedenle bağırsaklarda meydana gelen arızalar hem psikolojiyi hem de genel sağlık açısından beyin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bağırsakların, kalbin ve karaciğerin sağlıklı çalışmasını sağlayacak beslenme alışkanlıkları beyin sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapabilmektedir.  Omega-3, B Vitaminleri, kolajen içeren besinler beyne iyi gelen yiyecekler arasındadır.
Beyne İyi Gelen Hafızayı Arttıran Besinler
Kemik Suyu: Kemik iliği ve kemik suyu, vücudun ihtiyaç duyduğu mineralleri ve kolajen gibi bazı maddeleri yoğun oranda ihtiva eder. Kemik suyu tüketimi özellikle bağırsaklarda meydana gelen rahatsızlıklara iyi gelmektedir.
Hafızanızı Güçlendiren Yiyecekler
Hafıza Güçlendiren Yiyecekler Hangileridir?
Ceviz: Şekil itibari ile beyin organını andıran ceviz içerisinde güçlü antioksidanlar ve yağlar bulunur. Bu özelliği nedeniyle hafızanın gelişimine katkı sunar.
Havuç: Akşam yatmadan önce bir çay bardağı taze sıkılmış havuç suyu için. Kullanacağınız havuçların taze ve körpe havuç olmasına dikkat edilmelidir. Şeker hastası iseniz kullanmamanız gerekir. Bu kürü en fazla bir ay uygulayın ve bir kaç dinlenin. ( Özellikle çocuklarda çok iyi bir zihin açıcıdır. ) Alzheimer ve erken bunamaya karşı faydalı olduğu belirtilmiştir. Cinsel isteksizliğe karşıda faydalıdır.
Kuru Karanfilli Çay: Stres altında çalışanlar için sık görülen zihin yorgunluğu sorununa karşı; bir bardak şekersiz çaya yedi sekiz tane kuru karanfil atılır ve biraz karıştırılır ve içilir. Arada bir uygulayabilirsiniz.
Bakla: Baklada, dopamin hormonunun öncülü L-Dopamin maddesi bulunmaktadır. Bu madde en çok baklada bulunmaktadır. Dopaminin Parkinson hastalığını önlediğine dair ciddi buluşlar vardır. Bu buluş ise Nobelle ödüllendirilmiştir. Ancak aşırı dopamin yüklemesi ise şizofreniyi tetikleyebilmektedir. En iyi denge için bakla yemeklerini suyuyla birlikte tüketmekte fayda var.
Avokado: Beyin sağlığı için çok faydalı bir meyvedir. İçeriğindeki yağ bileşikleri ve D vitaminleri bir araya gelerek deri hastalıklarına ve özellikle Uv ışınlarına karşı oldukça faydalıdır.
Çilek-ahududu: Kahvaltıdan veya yemeklerden sonra  olmak üzere bir kasede 7-8 tane çilek çatalla ezilir ve ardından 7-8 tane ahududu kaseye eklenir, çilekle birlikte ezilir. Özellikle çocuklarınız için çok faydalıdır ve tok tutucu özelliği vardır. Abur cubur yemenin önüne geçer. Özellikle çocuklarınız okula giderken ve akşam eve geldikten sonra tok karnına yedirilir. Bu sayede hem obeziteye, hem diyabet-1 hemde dikkat eksikliğine karşı çok faydalıdır. Bu kürü sizlerde uygulayabilirsiniz. Tıpkı çilek ve ahududu gibi karadut, dut, böğürtlen, yaban mersini gibi meyvelerde hafızaya iyi gelen, dikkat ve konsantrasyonu arttıran besinlerdir.
Biberiye-Kekik: Ballıbabagiller ailesine mensup bitkilerin özelliklerinden biri hafıza arttırıcı bazı uçucu maddelere sahip olmasıdır. Bu bitkilerin kokusu bile beynin bazı bölgelerini uyarmaya yetmektedir.
Balık, kabak çekirdeği, yer fıstığı, fındık, badem, üzüm ve üzüm  suyu da beyin sağlığı için faydalı besinler arasında yer alır. Yoğurt başta olmak üzere prebiyotikler de hafızaya iyi gelen besinler arasında yer alır.
Hafızaya Zarar Veren Besinler Hangileridir?
Bunun dışında hazır şekerlemelerden, aspartam ve benzoat içeren hazır gıdaları kesinlikle tüketmeyin. Bu katkı maddeleri kanserden alzeimere kadar pek çok hastalığı tetiklemekte ve psikolojik bozukluklara neden olmaktadır. Özellikle çocuklarda zeka artışı için bu besinlerde uzak durulmalı ve doğal besinler tüketilmelidir. İşlenmiş et ürünleri, fruktoz şurubu içeren içecekler, kimyasal katkılı hazır gıdalar, aşırı karbonhidrat tüketimi beyin sağlığı için olumsuz etki gösterebilmektedirler. Ayrıca sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerde beyne zarar veren kötü alışkanlıklardır.
0 notes
limonunfaydalari · 3 years
Text
Limonun Faydaları Nelerdir? Limon Nasıl Tüketilmelidir?
Tumblr media
Limon, insanların yemeklere lezzet katmak için küçük miktarlarda kullandığı popüler bir meyvedir. Ancak yoğun ve ekşi tatları nedeniyle nadiren tek başlarına tüketirler. Limonlar fırınlanmış ürünlere, soslara, salata soslarına, marinatlara, içeceklere ve tatlılara lezzet verir ve aynı zamanda iyi bir C vitamini kaynağıdır. Bir 58 gram (g) limon, 30 miligramdan fazla (mg) C vitamini sağlayabilir.
C vitamini sağlık için gereklidir ve eksikliği sağlık sorunlarına yol açabilir. İlk kaşifler bunu biliyordu ve denizciler arasında yaygın olan yaşamı tehdit eden bir durum olan iskorbütün önlenmesine veya tedavisine yardımcı olmak için uzun yolculuklarında limon aldı. Bu makale, limonların besin içeriğine, olası sağlık yararlarına, onları yiyeceklerde kullanma yollarına ve olası sağlık risklerine bakmaktadır.
Faydalar Limonlar, antioksidanlar olan mükemmel bir C vitamini ve flavonoid kaynağıdır. Antioksidanlar, hücrelere zarar verebilecek serbest radikallerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bu besinler hastalıkları önlemeye ve sağlığı ve refahı artırmaya yardımcı olabilir. İşte limon tüketmenin olası faydalarından bazıları.
1) Felç riskini azaltmak 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, narenciye meyvelerindeki flavonoidler kadınlarda iskemik inme riskini azaltmaya yardımcı olabilir. 14 yıl boyunca yaklaşık 70.000 kadından elde edilen veriler üzerinde yapılan bir araştırma, en fazla narenciye tüketenlerin, en az tüketen kadınlara göre iskemik inme riskinin %19 daha düşük olduğunu göstermiştir. İskemik inme en sık görülen inme türüdür. Bir kan pıhtısı beyne kan akışını engellediğinde olabilir.
2019'da yapılan bir nüfus araştırması, flavonoid içeren gıdaların uzun süreli ve düzenli tüketiminin kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı korunmaya yardımcı olabileceğini gösterdi. Bununla birlikte, çalışma, sigara içen veya çok fazla alkol tüketen kişilerin fayda sağlama olasılığının daha düşük olduğunu göstermiştir. Potasyum felç riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Hangi gıdalar potasyum içerir?
2) Kan basıncı Bir 2014 araştırması, Japonya'da düzenli olarak yürüyen ve her gün limon tüketen kadınların, yapmayanlara göre daha düşük kan basıncına sahip olduğunu buldu. Bu iyileşmede limonun rolünü belirlemek ve limon tüketmenin kan basıncını düşürmeye yardımcı olup olmadığını keşfetmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır, çünkü günlük yürüyüş de kan basıncını düşürebilir. Başka hangi yiyecekler kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir? Burada bul.
3) Kanser önleme Limon ve limon suyu, antioksidan C vitamininin mükemmel bir kaynağıdır. Antioksidanlar, serbest radikallerin kansere yol açabilecek hücre hasarına neden olmasını önlemeye yardımcı olabilir. Bununla birlikte, antioksidanların kanseri önlemeye tam olarak nasıl yardımcı olabileceği belirsizliğini koruyor. Başka hangi gıdalar antioksidanlarda yüksektir? Burada bul.
4) Sağlıklı bir cilt bakımı C vitamini, cildin destek sistemi olan kolajen oluşumunda hayati bir rol oynar. Güneşe maruz kalma, kirlilik, yaş ve diğer faktörler ciltte hasara neden olabilir. 2014 yılında yapılan bir fare çalışması, C vitaminini doğal haliyle yemenin veya topikal olarak uygulamanın bu tür hasarı önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürdü. C vitamini için en iyi besinler nelerdir? Burada bul.
5) Astımın önlenmesi Bir incelemeye göre, soğuk algınlığı olduğunda daha yüksek miktarda C vitamini ve diğer besinleri tüketen astımlı kişiler daha az astım krizi yaşayabilir. Yazarlar, C vitamininin, aynı zamanda soğuk algınlığı olan bronşiyal aşırı duyarlılığı olan insanlara da fayda sağladığına dair kanıtlar buldular. Ancak, daha fazla araştırma için çağrıda bulundular.
6) Demir emilimini artırmak Demir eksikliği aneminin önde gelen nedenidir. C vitamini bakımından zengin gıdaları demir açısından zengin gıdalarla eşleştirmek, vücudun demiri emme yeteneğini en üst düzeye çıkarır. Bununla birlikte, yüksek miktarda C vitamini alımı, demir takviyesi alan kişilerde gastrointestinal sorunları tetikleyebilir. 
Bu nedenle, sığır karaciğeri, mercimek, kuru üzüm, kuru fasulye, hayvansal et ve ıspanak gibi diyet kaynaklarından demir elde etmek en iyisidir. Bebek ıspanak yaprakları içeren bir salataya biraz limon suyu sıkmak hem demir hem de C vitamini alımını en üst düzeye çıkarmaya yardımcı olabilir. 
7) Bağışıklık sistemini güçlendirmek C vitamini ve diğer antioksidanlar bakımından yüksek gıdalar, soğuk algınlığı ve gribe neden olan mikroplara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir.
Bir inceleme, C vitamini takviyelerinin bir popülasyonda soğuk algınlığı insidansını azalttığını göstermese de, soğuk algınlığının süresini azaltmaya yardımcı olabileceğini buldu. C vitamini ayrıca aşırı fiziksel aktivite geçiren kişilerde bağışıklığı artırmaya yardımcı olabilir.
Büyük bir kaşık bal ile bir bardak sıcak suya bütün bir limonu sıkmak, öksüren veya nezle olan biri için yatıştırıcı bir içecek yapar. Burada soğuk algınlığı ve grip için daha fazla ev ilaçları bulun.
8) Kilo kaybı 2008 yılında yapılan bir çalışmada, 12 hafta boyunca yüksek yağlı bir diyetle limon kabuğu fenollerini tüketen kemirgenler, limon tüketmeyenlere göre daha az kilo aldı. 2016 yılında, yüksek vücut kitle indeksi (BMI) olan 84 premenopozal Koreli kadın, 7 gün boyunca limon detoks diyeti veya başka bir diyet uyguladı. Limonlu detoks diyetini uygulayanlar, diğer diyetlere göre insülin direnci, vücut yağı, BMI, vücut ağırlığı ve bel-kalça oranında daha fazla iyileşme yaşadılar. Limonun kilo kaybına katkıda bulunup bulunmadığını ve eğer öyleyse nasıl olduğunu doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Limonlardaki vitaminler, lif ve bitki bileşikleri temel sağlık yararları sağlayabilir. Hamur, kabuk ve meyve suyu, bağışıklığı uyaran ve hastalık riskini azaltan vitaminler bakımından zengindir. Limondaki çözünür diyet lifi sağlıklı sindirime yardımcı olur. Limonlar ayrıca aşağıdakiler gibi diğer önemli sağlık yararları sağlayabilir:
Kalp Sağlığı
Limonlar, günlük diyetinizde ihtiyaç duyulan C vitamini miktarının neredeyse iki katı olan yaklaşık 31 gram C vitamini içerir. Bağışıklığı arttırmanın yanı sıra, bu C vitamini patlaması düzenli tüketim ile inme ve kalp hastalığı riskinizi azaltabilir.
Limon ayrıca LDL veya kötü kolesterolü düşürerek kalp hastalığı için risk faktörlerini azaltabilen yüksek düzeyde diyet lifi içerir. Aşırı kolesterol, ateroskleroza, kalpteki arterlerin sertleşmesine neden olabilir.
Sindirim Sağlığı
Limon yüksek miktarda diyet lifi içerir. Lif, özellikle çözünür lif, kabızlığı ve diğer çeşitli gastrointestinal sorunları ve rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olabilir.
Kilo Yönetimi
Limonlarda bulunan pektin lifi, Yutulduğunda genişler ve daha erken ve daha uzun süre dolu hissetmenizi sağlar. Limon suyu genellikle kilo kaybı ve kilo yönetiminde etkili bir araç olarak lanse edilir. Araştırmacılar bu çalışma için fareler kullandılar ve insanlar üzerindeki etkiler test edilmedi. İçme suyunun sizi tam tutabileceğine ve limon kadar etkili bir şekilde atıştırmaktan kaçınmanıza yardımcı olabileceğine dikkat etmek de önemlidir.
Anemi Önleme
Limon son derece yüksek demir seviyeleri içermese de, vücudunuzun diyetinizdeki bitki bazlı gıdalardan daha fazla demir emmesine yardımcı olabilir. Uygun demir seviyelerinin korunması, genellikle demir eksikliğinin bir sonucu olarak, ortalama kırmızı kan hücresi sayısından daha düşük olan anemiyi önlemeye yardımcı olur.
Böbrek Taşlarının Önlenmesi
Limonlar ekşi tadını sitrik asit bolluğundan alırlar. Bazı çalışmalar sitrik asidin böbrek taşlarının oluşumunu önlemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.
C vitamini C vitamini, temel bir besin maddesi ve bir antioksidandır.
iskorbüt Bir kişi yeterince C vitamini tüketmezse, iskorbüt olarak bilinen bir eksiklik geliştirecektir. Amerika Birleşik Devletleri'nde nadirdir, ancak çeşitli bir diyete sahip olmayan insanları etkileyebilir. Semptomlar, C vitamini tüketmedikten sonraki bir ay içinde ortaya çıkmaya başlayabilir ve şunları içerir:
- tükenmişlik - halsizlik (kendini iyi hissetmeme hissi) - diş etlerinin iltihabı veya diş eti kanaması - yüzeyin altında kırılan kan damarları nedeniyle ciltte kırmızı lekeler - eklem ağrısı - yavaş yara iyileşmesi - dişlerin gevşemesi - depresyon Bunların çoğu, C vitamini eksikliği nedeniyle bağ dokuları zayıfladığında olur.
Neden C vitaminine ihtiyacımız var?  C vitamini vücudun demiri emmesine yardımcı olduğundan, demir eksikliği olan kişilerde de anemi gelişebilir.
Beslenme 58 gram (g) ağırlığındaki bir limon şunları içerir:
enerji: 16.8 kalori (kcal) karbonhidratlar: 5.41 g, bunun 1.45 g'ı şekerdir kalsiyum 15.1 miligram (mg) demir: 0.35 mg magnezyum: 4.6 mg fosfor: 9,3 mg potasyum: 80 mg selenyum: 0.2 mikrogram (mcg) C vitamini: 30,7 mg folat: 6.4 mcg kolin: 3.0 mg A vitamini: 0.6 mcg lutein + zeaksantin: 6.4 mcg Mevcut diyet kılavuzları, 19 yaş ve üstü kadınlar için günde 75 mg C vitamini ve erkekler için günde 90 mg C vitamini alımını önermektedir.
Sigara içenler, içmeyenlere göre günde 35 mg Güvenilir Kaynağa daha fazla ihtiyaç duyar.
Limonlar ayrıca az miktarda tiamin, riboflavin, B-6 vitamini, pantotenik asit, bakır ve manganez içerir.
Antioksidanlar sağlığımıza nasıl fayda sağlar? Burada bul.
İpuçları Birçok meyvenin aksine, limonlar toplandıktan sonra olgunlaşmazlar veya kaliteleri artmaz. İnsanlar limonları olgunlaştıklarında hasat etmeli ve doğrudan güneş ışığından uzakta oda sıcaklığında saklamalıdır.
Limonlar hem tuzlu hem de tatlı yemeklerle iyi uyum sağlar.
Aşağıdaki sağlıklı tarifler limon kullanır:
Enginar ve limon ile tam tahıllı melek saç makarna Yapışkan limonlu tavuk Limonlu frambuazlı bademli muffin Balık, karides, deniz tarağı ve tavuğun üzerine taze limon suyunu sıkın.
Salataları ticari bir ürün kullanmak yerine taze limon suyu ve az miktarda zeytinyağı ile otlar ile süsleyin. Hazır soslar genellikle ek tuz, şeker ve diğer katkı maddeleri içerir ve yağ ve kalori bakımından yüksek olabilir.
Limonlu su Limon suyu faydaları geniş bir yelpazede, kilo kaybı, depresyon giderici var diyorlar. Yeterince yüksek miktarlarda, limondaki çeşitli besinler bu sağlık yararlarını üretebilir. Bununla birlikte, meyve suyu veya soda yerine limon suyu tüketmek yararlı olabilir, çünkü bir kişinin şeker alımını azaltır. Bol miktarda limonlu su içmek de dehidrasyonu önlemeye yardımcı olabilir. Limon detoks diyetini takip etmeli misiniz? 
Riskler Limonlar yüksek asit içeriğine sahiptir, bu nedenle meyve suları insanları etkileyebilir: Ağız ülserleri: batma hissine neden olabilir. Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH): mide ekşimesi ve regürjitasyon gibi semptomları kötüleştirebilir.
Paket Limonlardaki besinler çeşitli sağlık yararları sunar. Bununla birlikte, ekşi tadı ve yüksek asit içeriği nedeniyle gerekli tüm besinleri limondan elde etmek zordur. Bununla birlikte, bol miktarda taze meyve ve sebze içeren çeşitli bir diyetin parçası olarak limon suyu tüketmek, bir kişinin diyetini daha besleyici ve sağlıklı hale getirebilir.
Soru: Şişelenmiş limon suyu taze limon kadar besleyici midir? Cevap: %100 şişelenmiş limon suyu, konserve gibi, ürünün asitliğinin istenen reaksiyonu üretecek kadar yüksek olması gereken bazı gıda hazırlama uygulamaları için uygundur. Bununla birlikte, şişelenmiş limon suyu, taze limon suyu ile aynı C vitamini içeriğine sahip değildir. C vitamininin ışığa ve ısıya duyarlı olduğunu ve eğer insanlar onu serin ve karanlık bir ortamda metal olmayan bir kapta saklamazlarsa taze limon suyunda oldukça hızlı bir şekilde azalacağını belirtmek önemlidir.
Limonlu su nasıl yapılır Limon suyunun herhangi bir sağlık yararını elde etmek için, sürekli olarak içmeniz gerekir ve kupanızda sadece bir dilim limondan daha fazlasına ihtiyacınız vardır.
Limonlu su yaparken, her zaman bir şişeden yapay limon yerine taze limon kullanın. Limonlu su yapmak için yarım limonu 8 ons ılık veya soğuk suya sıkın. İçeceği mümkün olduğunca sağlıklı hale getirmek için filtrelenmiş su ve organik limon kullanın.
Daha fazla lezzet verin veya limon suyuna sağlık artışı ekleyin:
- birkaç nane kaynağı - bir çay kaşığı akçaağaç şurubu veya çiğ bal - bir dilim taze zencefil - bir tutam Tarçın - zerdeçal serpin - Ayrıca limon ve portakal gibi diğer taze turunçgillerin dilimlerini veya salatalık dilimlerini de ekleyebilirsiniz. Ürünleri dilimlemeden ve kullanmadan önce daima iyice yıkayın.
Elinizde limon buz küpleri olması, suyunuza hızlı bir şekilde limon eklemenin harika bir yoludur. Taze limon suyunu buz küpü tepsilerine sıkın ve dondurun. Gerektiğinde bir bardak soğuk veya sıcak suya birkaç küp bırakın. Sabahınıza bir bardak ılık limonlu su ile başlayabilir ve gün boyunca içmek için buzdolabınızda birkaç dilimlenmiş limonla aşılanmış bir sürahi su tutabilirsiniz.
Limon suyunun yan etkileri Limonlu su içmek genellikle güvenlidir, ancak farkında olmanız gereken birkaç potansiyel yan etki vardır. Limon, diş minesini aşındırabilen sitrik asit içerir. Riski sınırlamak için, bir pipetle limonlu su içirin ve daha sonra ağzınızı sade suyla durulayın.
Mide ekşimesi söz konusu olduğunda, limonlu su her iki yönde de gidebilir. Sitrik asit bazı insanlarda mide ekşimesine neden olabilir. Diğerleri mide ekşimesinden kurtulur, çünkü limon suyu alkali hale gelir ve sindirimdeki asitliği azaltır. Sadece deney yapmak sizin üzerindeki etkisini söyleyebilir.
Bazı insanlar limonlu su içerken banyoya daha sık seyahat ettiklerini bildirmektedir. C vitamininin genellikle ürettiğiniz idrar miktarını artıran bir diüretik olduğuna inanılsa da, kanıtlar limon gibi doğal kaynaklardan elde edilen C vitamininin diüretik etkileri olduğunu göstermez. Limonlu su içerken ekstra banyo molalarına ihtiyaç duyarsanız, büyük olasılıkla artan su alımından kaynaklanır
Limon nedir, limonun faydaları nelerdir, limonun olası yan etkileri nelerdir, limon neye iyi gelir ve limon nasıl tüketilmelidir gibi soruların cevapları için kaynakça olarak baz aldığımız https://technogezgin.com/limonun-faydalari-nelerdir-limon-nasil-tuketilir/ yazısına da bakabilirsiniz.
2 notes · View notes
yfs-t-t-2623 · 3 years
Text
KOLAJEN İÇEREN BESİNLER KALOJEN TAKVİYELERİ
KOLAJEN İÇEREN BESİNLER KALOJEN TAKVİYELERİ
Kelle paça ile kalojen takviyesi yapın Vücudumuz , Yediğimiz proteinin kaynaklı besinlerden kolajen de üretir, kolajen aynı zamanda eklemleri yumuşatmaya yardımcı olur, kolajen eklemlere, kemiklere ve kaslara fayda sağlar, cilt Sağlığına katkı yapar, kolajen cildin büyük bir bölümünü oluşturur, vücudumuz yaşlandıkça, kolajen üretimi azaldığı için cilt elastikiyetini ve gücünü kaybeder, bazı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
fenrees · 3 years
Text
Kolajen Nedir? Kolajen Takviyesi Nasıl Kullanılır?
Vücuttaki proteinlerin yaklaşık %30’unu oluşturan, sert ve güçlü yapısı ile kemik, tendon ve bağdoku yapısı ve onarımında görev alan kolajen son yılların en popüler takviye besinlerinden biri haline gelmiştir. Peki kollajen ne yapar ve hangi durumlarda kolajen takviyesi almak gerekir? Gelin hep beraber inceleyelim.
    Kolajen Nedir
Vücudunuzdaki protein bileşiminin yaklaşık üçte birini oluşturması ile insan vücudunda en çok bulunan protein olan kolajen; kemiklerin, cildin, kasların, tendonların ve bağdokuların ana yapı taşlarından biridir.
Kollajen ayrıca kan damarları, kornealar ve dişler de dahil olmak üzere vücudun diğer birçok bölümünde de bulunur. Kolajeni basitçe tüm dokuları bir arada tutan bir çeşit tutkal gibi düşünebilirsiniz, ki etimolojik olarak kollajen, Yunanca ’da yapıştırıcı anlamındaki “kólla” kelimesinden gelmektedir.
Çoğu kollajende, moleküller uzun ve ince küçük lifli yapılar oluşturmak üzere bir araya paketlenir. Bu lifçikler destekleyici yapılar olarak hareket eder ve hücreleri birbirine bağlarlar. Bu sayede cilde güç ve elastikiyet verirler.
Kolajen takviyesi aldıysanız veya araştırdıysanız, ürünler üzerinde tip1, 2 ve 3 gibi ifadeler görmüşsünüzdür ancak aslında günümüzde bilinen en az 16 farklı kollajen türü mevcuttur. Fakat bunların %80 ila 90’ı insan vücudunda da bulunan tip 1, 2 ve 3’e aittir.
Tüm bu kollajen tiplerinin farklı yapıları ve işlevleri vardır. İnsan vücudunda bulunan kolajenler genellikle güçlü ve esnektir. Özellikle tip 1 kollajen fibrilleri gerilebilir yapıya sahiptir ve aynı ağırlıkta kıyaslandıklarında çelikten bile daha güçlüdürler.
    Kolajen Ne İşe Yarar?
Gelin dört ana kolajen tipine ve vücudumuzdaki rollerine daha yakından bir bakalım;
Tip I: Bu tip, vücudunuzdaki tüm kollajenin yaklaşık %90’ını oluşturur ve yoğun şekilde paketlenmiş liflerden oluşur. Deri, kemik, tendon, lifli kıkırdak, bağ dokusu ve dişlerin yapısında görev alır.
Tip II: Bu tip daha gevşek bir şekilde paketlenmiş liflerden oluşur ve eklemlerinizde tampon görevi gören elastik kıkırdakta bulunur.
Tip III: Bu tip kasların, organların ve arterlerin yapısını destekler.
Tip IV: Bu tip filtrasyona yardımcı olur ve cildinizin katmanlarında bulunur.
Piyasada bulunan kollajen takviyelerinin çoğu eklem hastalıkları ve cilt güzelliği amacıyla kullanıldığından çoğunlukla tip I ve II kollajen içerirler.
    Kolajen Eksikliğinde Neler Olur?
Vücudumuz yaşadığımız süre boyunca kendi başına kollajen üretmeye devam eder. Ancak 25’li yaşlardan itibaren bu üretim yavaşlamaya başlar ve 35’li yaşlardan sonra da hızla yavaşlamaya devam eder.
Aynı zamanda sigara, hava kirliliği, güneş ışınları ve şekerli besinler tüketmek gibi hatalı beslenme alışkanlıkları da zamanla vücudun kollajen üretme kabiliyetini olumsuz etkiler.
Kolajen eksikliğinin belirtileri en çok cildimizde görülür; cilt sıkılığını kaybederek sarkmaya başlar, matlaşır ve kırışıklar belirginleşmeye başlar. Ayrıca kıkırdak doku da yaşla ve azalan kolajen üretimi ile birlikte zayıflar.
Kollajen eksikliğinin diğer belirtileri saç dökülmesi, aşırı yorgunluk, selülit oluşumu, eklem ağrıları, yüz ve gözde çukur görünümdür.
    Vücutta Kolajen Üretimi Nasıl Arttırılır?
Vücudunuz kollajen üretirken öncelikle glisin ve prolin adında iki amino asidi, C vitamini kullanarak birleştirerek prokollajen oluşturur. Bu işlemi destekleyerek doğal yollarla kollajen üretimini arttırmak için aşağıdaki besin maddelerini bol miktarda aldığınızdan emin olun:
C vitamini: Narenciye, dolmalık biber ve çilekte yüksek miktarlarda bulunur.
Prolin: Yumurta akı, buğday tohumu, süt ürünleri, lahana, kuşkonmaz ve mantarlarda yüksek miktarda bulunur.
Glisin: Tavuk derisi, jelatin ve protein içeren çeşitli takviye gıdalarda yüksek miktarlarda bulunur.
Bakır: Sakatatlarda, susam tohumunda, kakao tozunda, kaju fıstığında ve mercimekte büyük miktarlarda bulunur.
Ek olarak, vücudunuzun yeni proteinler yapmak için gerekli olan tüm amino asitleri içeren yüksek kaliteli proteinlere ihtiyacı vardır. Et, kümes hayvanları, yumurta, deniz ürünleri, süt ürünleri, baklagiller ve tofu herkes için mükemmel amino asit kaynaklarıdır.
    Kolajen Üretimini Olumsuz Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Vücuttaki pek çok dokunun temelini oluşturan kolajeni yok eden veya üretimini olumsuz etkileyen davranışlardan kaçınmak gerekir.
Çok fazla rafine şeker ve karbonhidrat tüketmek: Rafine şeker, kollajenin kendini onarma yeteneğine doğrudan olumsuz etkiler, dolayısı ile rafine şeker ve rafine karbonhidrat tüketiminizi en aza indirmek sağlığınız için önemlidir.
Çok fazla güneş ışığına maruz kalmak: Ultraviyole radyasyonun kollajen üretimini azaltabilir etkileri mevcuttur, bu sebeple aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçınmak gerekir.
Sigara içmek: Sigara kullanmak kollajen üretimini azaltır, dolayısıyla yara iyileşmesini bozabilir ve kırışıklıklara neden olabilir.
Otoimmün hastalıklar: Lupus gibi bazı otoimmün bozukluklar da kollajen üretiminin azalmasına sebep olabilir.
    Kolajen Kaynakları Nelerdir?
Kolajen, hayvansal gıdaların bağ dokularında bulunur. Örneğin, tavuk ve domuz derisinde büyük miktarlarda bulunur.
Bir diğer zengin kollajen kaynağı ise tavuk veya diğer hayvanların kemiklerinin kaynatılmasıyla elde edilen kemik sularıdır.
Genellikle tatlılarda kullanılan jelatin ise esasında pişmiş kolajendir, dolayısıyla yüksek miktarda aminoasit içerir.
    Kolajen Takviyesi Kullanmanın Faydaları Nelerdir?
Son yıllarda kollajen takviyeleri oldukça popüler hale geldi. Piyasada bulunan çoğu takviye emilimi kolaylaştırmak için hidrolize formdadır.
Kollajen, cildinize yapı kazandırmak ve kemiklerinizi güçlendirmek gibi birçok önemli işleve sahiptir. Kollajen takviyesi tüketmek, eklem ağrısını hafifletmekten cilt sağlığını iyileştirmeye kadar pek çok fayda sağlayabilir.
  1) Cilt Sağlığınızı İyileştirebilir
Cildinizin önemli bir bileşeni olan kollajen, cildi güçlendirmede rol oynamakla beraber elastikiyet ve hidrasyon sağlayabilir.
Yaşlandıkça, vücudunuz daha az kolajen üretir ve bu da cildin kurumasına ve kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Bazı bilimsel çalışmalar kollajen içeren takviyelerin yaşlanma ile oluşan kırışıklıkları ve kuruluğu azaltarak cildinizin yaşlanmasını yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Aynı zamanda kollajen takviyelerinin kırışık azaltıcı etkilerini, vücudunuzu kendi başına kolajen üretmeye teşvik etmelerine borçlu oldukları gözlenmiştir.
Ek olarak, kollajen takviyeleri almak, elastin ve fibrillin de dahil olmak üzere cildinizin yapılandırılmasına yardımcı olan diğer proteinlerin üretimini de teşvik edebilir.
Henüz bilimsel çalışmalarla desteklenmemiş de olsa, kollajen takviyelerinin akne ve diğer cilt rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olduğuna dair birçok rapor da mevcuttur.
  2) Eklem Ağrılarını Gidermeye Yardımcı Olur
Kollajen, eklemlerinizi koruyan kıkırdaklarınızın bütünlüğünü korumaya yardımcı olur. Araştırmacılar, ek kollajenin kıkırdakta birikebileceğini ve dokularınızı kolajen yapmaya teşvik edebileceğini kanıtladı.
Yaşlandıkça vücudunuzdaki kolajen miktarı azaldıkça, osteoartrit gibi dejeneratif eklem rahatsızlıkları geliştirme riskiniz artar. Bazı çalışmalar, kolajen takviyesi almanın osteoartrit semptomlarını iyileştirmeye ve genel olarak eklem ağrısını azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir.
Potansiyel ağrı giderici etkileri için bir kolajen takviyesi almayı düşünüyorsanız, araştırmalar günlük 8-12 gramlık bir dozla başlamanızı önermektedir.
  3) Kemik Kaybını Önleyebilir
Yaşlandıkça tıpkı vücudunuzdaki kollajen gibi, sahip olduğunuz kemik kütlesi de bozulur. Bu durum düşük kemik yoğunluğu ile karakterize edilen ve daha yüksek kemik kırığı riskine bağlı olan osteoporoz gibi rahatsızlıklara yol açabilir.
Çalışmalar, kolajen takviyesi almanın vücutta osteoporoza yol açan kemik yıkımını engellemeye yardımcı olan belirli etkileri olabileceğini göstermiştir.
  4) Kas Kütlesini Artırabilir
Vücudumuzdaki kas dokusunun %1 ila 10’u kollajenden oluşmaktadır. Dolayısıyla bu protein, kaslarınızı güçlü tutmak ve düzgün çalışması için oldukça önemlidir.
Araştırmalar, kolajen takviyelerinin, yaşla birlikte meydana gelen kas kütlesi kaybı olan kişilerde kas kütlesini artırmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.
Ayrıca araştırmacılar, kollajen almanın kreatin gibi kas proteinlerinin sentezini destekleyebileceğini ve egzersiz sonrası kas büyümesini teşvik edebileceğini öne sürdüler.
  5) Kalp Sağlığını Destekler
Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, kollajen takviyesi almanın kalp ve damar hastalıkları riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir.
Kollajen, kanı kalbinizden vücudunuzun geri kalanına taşıyan kan damarları olan atardamarlarınızın yapı taşlarını oluşturur. Yeterli kolajen olmadan arterler zayıf ve kırılgan hale gelebilir. Bu, arterlerin daralması ile karakterize bir hastalık olan ateroskleroza yol açabilir. Ateroskleroz, kalp krizi ve felce yol açma potansiyeline sahiptir.
  6) Saç ve Tırnak Problemlerini İyileştirebilir
Kollajen almak, kırılganlığı önleyerek tırnaklarınızın gücünü artırabilir, bu sayede daha hızlı ve sağlıklı uzamalarını da sağlamış olur.
Benzer şekilde saç kalitenizi de arttırır ve saç köklerinizi daha hızlı uzaması için uyarabilir.
  7) Bağırsak Sağlığını İyileştirebilir
Henüz bu iddiayı destekleyecek bilimsel çalışma ve kanıt olmamasına rağmen, bazı sağlık uzmanları bağırsak geçirgenliğini veya sızdıran bağırsak sendromunu tedavi etmek için kollajen takviyelerinin kullanımını önermektedir.
  8) Beyin Sağlığına Olumlu Etkiler Sağlayabilir
Kollajenin beyin sağlığındaki rolünü inceleyen bir çalışma bulunmasa da, takviye kullanan insanların büyük bir kısmı, genel ruh hallerinin iyileştiğiniz ve kaygı semptomlarının azaldığını iddia ediyor.
  9) Kilo Kaybını Destekleyebilir
Bazı uzmanlar ve kullanıcılar, kollajen takviyesi almanın metabolizmayı hızlandırarak kilo kaybını teşvik edebileceğine inanıyor. Ancak henüz bu iddiaları kesin olarak destekleyecek herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
    Kolajen Takviyeleri Nasıl Kullanılır?
Kollajen peptitler, gıdalara kolayca dahil edilebilen bir toz halinde piyasaya sunulmaktadır.
Genellikle toz halde olan peptit formu başka bir içerik ile karıştırıldığında jelleşmez, dolayısıyla toz peptit formundaki takviyeleri smoothielere, çorbalara veya unlu mamullere karıştırarak da tüketebilirsiniz.
Takviye kullanmaya bir alternatif olarak çeşitli yemek ve tatlılarda hayvansal jelatin kullanabilirsiniz.
    Kolajen Kullanmanın Olası Yan Etkileri Nelerdir?
Her ne kadar bilimsel çalışmalar umut verici görünse de, kollajen takviyelerinin güvenliği ve etkinliği hakkında sınırlı güvenilir bilgi bulunmaktadır. Şimdilik kolajen takviyesi almakla ilişkili bilinen ciddi riskler yoktur.
Jelatin ve kolajen takviyeleri kullanım esnasında ağızda kalıcı ve hoş olmayan bir tat bırakabilir, ağırlık, yoğun tokluk hissi veya mide ekşimesi hissine sebep olabilir.
Bununla birlikte, bazı takviyeler balık, kabuklu deniz ürünleri ve yumurta gibi yaygın gıda alerjenlerinden yapılır. Bu gıdalara alerjisi olan kişiler, alerjik reaksiyonları önlemek için bu bileşenlerden elde edilen kollajen takviyelerinden kaçınmalıdır.
from WordPress https://www.zovovo.com/kolajen-nedir/
0 notes
dakikamagazin · 3 years
Photo
Tumblr media
Kolajen içeren besinler nelerdir? İşte en çok kolajen etkili 8 besin
0 notes
Video
youtube
Farmasi Nutriplus Takviye Edici Gıda Kolajen + C Vitamini
Farmasi Nutriplus Kolajen + C Vitamini ile Cildinizi Canlı ve Genç Tutun Farmasi Üyelik veya Farmasi Ürün Temini için Whatsap: 0549 810 99 64 https://farkozmetik.com/farmasi-kayit-ol linkini doldurarak ön kayıt formu oluşturabilirsiniz. Kolajen, insan vücudunda en çok bulunan, hayati fonksiyonları yerine getirmemize yardımcı olan ve hücreler tarafından oluşturulan proteindir. Kemik, kıkırdak, sindirim sisteminde; en çok da cilt ve kas hücrelerinde bulunur. Görevi, eklem ve tendonları bir arada tutarak vücut bütünlüğünü sağlamaktır. Cilde esneklik ve dayanıklılık vererek canlılık kazandırır. Dokuları yenileme ve onarma özelliğine sahiptir. Yaraları iyileştirir. Genç yaşlarda gerekli kolajeni üreten vücut, yaş ilerledikçe yeterli miktarda üretemez. Yaşa bağlı olarak azalan kolajen miktarının azalmasına yol açan dış etkenler de bulunmaktadır. Bunları sigara ve alkol tüketimi, hava kirliliği, stres, sağlıksız beslenme, C vitamini eksikliği, uyku düzensizliği, uzun süre güneş ışığına maruz kalma, şeker ve rafine edilmiş gıdaların tüketimi şeklinde sıralayabiliriz. Kolajen yetersizliği başta eklem rahatsızlıkları, romatizma, kas ve kemik erimesi olmak üzere ciltte kuruluk, kırışıklık ve selülite neden olur. Saç dökülmesine bağlı sorunlar oluşturur. Çevresel etkenler ve yaşa bağlı olarak vücuttaki kolajen miktarı yılda yaklaşık olarak %1-2 oranında azalır. 40 yaşındaki bir insanın kolajen kaybı %10 ila %20 arasındadır. Bu yüzden 30’lu yaşlardan sonra kolajen takviyesi önerilmektedir. Kuru ve hassas cilde sahip olanlar, doğum sonrası vücudunda çatlak meydana gelen anneler, cilt lekesi bulunanlar, cildinde yara ve yanık olanlar, kilo problemleri dolayısıyla ameliyat olanlar da kolajen takviyesine ihtiyaç duyarlar. Kolajen takviyeleri, tendonları güçlendirdiği, onlara güç, esneklik ve yüksek performans sağladığı için profesyonel sporcular arasında da kullanımı yaygındır. Yapılan araştırmalara göre kolajen, diğer proteinlerden daha fazla tokluk hissi verip iştahı kapadığından zayıflamak için uygulanan diyet listelerinde yer almaktadır. Vücuttaki kolajen ihtiyacını karşılayabileceğimiz başlıca gıdalar şunlardır: Et ve kemik suyu, balık, klorofil içeren yeşil sebzeler, taurin ve lipit asitleri barındıran sarımsak, amino asitçe zengin yumurta beyazı, beyaz çay, avokado ve avokado yağı, kırmızı meyve ve sebzeler, üzüm çekirdeği, sülfür içeren muz, A vitamini içeren havuç ve şalgam gibi besinler, fasulye ve soya ürünleri. Kolajen ihtiyacı doğal yollardan karşılanmalı; eğer bu yeterli olmuyorsa takviye edilmelidir. Farmasi Nutriplus Kollajen ürün kodu: 9700710 dır. Her tablet 1000 mg Kollajen + 50 mg Vitamin C içerir. Nutriplus Kollajen’de tip 1 ve tip 3 kollajen bulunmaktadır. Nutriplus Kollajen Tablet, 2000 dalton ’dur. Nutriplus Kollajen Tablet, %100 helal sertifikalı sığır kollajeninden elde edilmektedir. Olası mide sorunlarının önüne geçmek için yemeklerden yaklaşık 45 dakika sonra, tok karnına tüketilmesi tavsiye edilmektedir. 18 yaş ve altının kullanması uygun değildir. Hamile ve emzirme döneminde olanlar için takviye edici gıdaların mutlaka doktora danışıldıktan sonra kullanılması önerilir.
0 notes
eczanedesin · 4 years
Photo
Tumblr media
KOLAJEN NEDİR? KOLAJENİN FAYDALARI NELERDİR?
Kolajen İçeren Ürünlerde Fırsat İndirimleri
www.eczanedesin.com'da💓
Son günlerde güzellik kelimesi ile birlikte en çok kullanılan kelime kolajen. Aslında insanoğlu var olduğundan beri bedenimizde sağlığımızın birçok farklı yerini destekleyen kolajen, artık güzellik mercekleri altına girdi. Beden sağlığına olduğu gibi cilt sağlığına da çok faydalı etkileri olan kolajen özellikle kadınlar tarafından büyük ilgi görüyor. Birçok kişinin güzellik için bakım rutinine giren kolajen incelendiğinde cilt sağlığında inanılmaz katkılarda bulunduğunu görüyoruz. Bu etkilerini duyan birçok kişi kolajen edilmek için hemen harekete geçiyor! Vücut sağlığı için neredeyse bir kilit taşı olarak kabul edebiliriz kolajeni. Peki, bu kadar faydalı ve aynı zamanda güzelliği de destekleyici olan kolajeni neden cilt bakımını desteklemek amaçlı kullanmayalım ki? Kolajen Varlığımızdan bu yana bedenimizin içerisinde bulunan kolajen proteinin adını daha önce duymamış olabilirsiniz. Ancak bundan sonra elinizden bırakamayacaksınız! Üstelik kolajen proteinin varlığından ruhunuz bile haberdar olmasa da kaybı durumunda cildiniz hemen sinyaller vermeye başlar. Bunu da bizler yaşlanma belirtisi olarak nitelendiririz. İşte, kolajen cildin sağlıklı, genç ve canlı görünümü için bu denli önemlidir. Kolajenin Faydaları * Cilde ışıltı kazandırmaya yardımcı olur. * Düzenli kullanımda hayal edilen pürüzsüz görünümün elde edilmesine destek vermeye yardımcı olur. * Cildin ihtiyaç duyduğu nemi karşılamaya yardımcı olur. * Düzenli kullanımda cildin esnekliğini korumaya yardımcı olur. * Saçlarınızdan dişlerinize tırnaklarınıza kadar kolajen kullanımı uygundur. * Kolajen kullanımı sonrasında saç köklerinin güçlendiği gözlemlenir. * Saçları daha gür bir görünüme kavuşturan kolajen, diş ve tırnakların da beslenmesine yardımcı olur. * Sadece cilt güzelliğini değil, beden sağlığını da destekler. * Kan dolaşımının hızlanmasına yardımcı olur. * Eklem ağrılarını giderme ve eklemleri onarma konusunda da olumlu etkileri bulunur. Kolajen Eksikliği Nasıl Anlaşılır? Kollajen1 Vücut tarafından üretilen proteinler arasında yer alan kolajen, vücut ve cilt sağlığı açısından çok önemli. Faydaları oldukça fazla olan kolajen üretimi, 25’li yaşlara gelindiğinde az üretilmeye başlanıyor. 35 yaş ve sonrasında ise bu az üretilme hızı hızlanıyor. Böylece yaşlılık belirtileri de ciltte görülmeye başlanıyor. Bu nedenle kolajen eksikliği yaşayan kişiler, ciltlerindeki değişiklikleri yakından takip ederek bunu tespit edebilirler. Kolajen eksikliğinin ilk sinyali olarak cildin sıkılığını yitirmesini kabul edebiliriz. Tabi sıkılığını kaybeden bir cilt, sarkmaya başlıyor. Gençlik yıllarının o canlı görünümü giderek geriye mat ve kırışıklık problemi ile baş başa kalmış bir cilt kalıyor. Bunu engellemek elinizde! Öncelikle vücutta kolajen üretimini desteklemelisiniz. Aynı zamanda kolajen üretimini olumsuz etkileyecek olan şeylerden uzak durmaya özen göstermelisiniz. Son günlerde daha popüler hale gelen besin takviyesi de kolajen eksikliği şikâyeti yaşayan kişilerin çare bulmasına yardımcı oluyor. Protein olan kolajeni, dışarıdan besin ve vitamin takviyesi olarak almak da vücudunuza yardımcı olmanızı sağlar. Kolajen Üretimi Neden Yavaşlar? Vücudun belirli bir yaşa kadar bize hiç hissettirmeden ürettiği kolajeni, ne zaman üretmeyi yavaşlatırsa o zaman farkına varırız. Peki, bunca zaman belli bir hızda üretilmeye devam eden kolajen neden bir süre sonra vites düşürür? Yaşlanma, sadece cildinizde değil, aynı zamanda vücudunuzun çalışma sistemi üzerinde de çeşitli değişikliklerin meydana gelmesine yol açar. Bunlardan bir tanesi de kolajen üretiminin yavaşlamasıdır. 25’li yaşlardan itibaren görülen yavaşlama 35 yaşına geldiğinizde hızlanarak devam eder. Ancak bazı kişilerde kolajen üretiminin yavaşlaması daha erken yaşlarda görülebilir. Bu durumda kişinin genel durumu değerlendirilerek bu durumun nedeni araştırılmalıdır. Kolajen üretimini yavaşlatan nedenler; * Sigara, * Hava kirliliği, * Güneş, * Fazla şeker tüketmek Kolajen Takviyesi İçin Hangi Besinler Tüketilmeli? Kollajen3 Günümüzde her şeye ulaşmak artık çok kolay… Yeter ki siz ne istediğinize, cildinizin neye ihtiyaç duyduğuna karar verin. Sosyal medyada da son günlerde çoğu kişi günlük hayatta kolajen takviyesi aldığını kişiler ile paylaşıyor. Bu nedenle yeni bir akım olarak da kabul edebileceğimiz durum, kolajen faydalarına bakıldığında hepimize iyi gelecek gibi duruyor. Vücudunuz ve cildinizde meydana gelen yaşlılık belirtilerini engellemek için kolajen ihtiyacını sadece bu besin takviyesi ürünlerinden karşılamazsınız. Aynı zamanda öğünlerde tercih edilen yemekler ile de vücudun ihtiyaç duyduğu kolajeni tüketebilir ve cildinizi kolajen ile buluşturabilirsiniz. Bir diğer yandan da besin takviyesi şeklinde günlük belli bir oranda tüketilen kolajenlerde vücudun ve cildin ihtiyacı olan kolajen miktarının daha kolay sağlandığı bir gerçek. Sizler yine de doğal besinlerden kolajen elde etmek istiyorsanız beslenme rutininize bu besinleri ekleyebilirsiniz; Kemik suyu, yumurtanın beyazı, C vitamini, ıspanak, semizotu, roka, tere, maydanoz, portakal, limon, mandalina, çilek, ahududu, böğürtlen, karadut, yaban mersini, sarımsak, su yosunu, morina balığı. En İyi Kolajen Takviyesi Kolajenin cildimize esneklik ve canlılık kazandırdığını artık biliyoruz. Kısacası gençliğimizin anahtarı onun ellerinin arasında saklı! O nedenle kolajene önem vermek cilt görünümümüz için çok önemli. Kolajen takviyesi tüketmek, birçok kişi tarafından “beni gençleştirecek” düşüncesi ile başlanan bir alışkanlık. Yanlış bir düşünce de değil. Çünkü uzun vadede bakıldığında kolajen takviyelerini düzenli kullanmak, cildinizde gençleştirici bir etki uyandırır. Hücrelerinizi destekler ve cildinizin sıkılığını korumasına yardımcı olur. Aynı zamanda canlı ve gençlik ışıltısını korumaya da yardımcı olur. Kolajen takviyesi kullanmaya karar veren kişiler, kısa sürede etkili sonuç almak için en iyi kolajen takviyesi markasını satın almak ister. Ancak bu düşünce ile gidip bilinmeyen sadece para tuzağı olan bir markaya ciddi miktarda ödeme yaptırmak sizlere gençliğinizi kazandırmaz. Aynı zamanda paranızı kaybetmenize de neden olur. Bu nedenle doğru bir şekilde marka seçimi yapılmalıdır. Kolajen takviyesi için marka seçimi yaparken öncelikle içeriğine dikkat etmelisiniz. Kullanıcı yorumlarını değerlendirmek de hem marka hem ürün hakkında fikir sahibi olmanızı sağlar. Marka seçerken aynı zamanda gerekli koşullarda üretildiğini tescilleyebilen, uygun testlerden geçmiş, güçlü formüle ve gerekli belgelere sahip olan markalardan alışveriş yapmaya dikkat edilmelidir. En iyi kolajen tavsiyesi markaları genellikle piyasanın önde gelen ve profesyonel markalarının altında üretilen ürünlerden bir araya gelmektedir. Kolajen takviyesi seçiminde titiz davranmak, beden sağlığınızı korumak için önemlidir. Çünkü genç ve canlı bir cilt çabalarınız kötü sağlık sorunları ile sonuçlanabilir. Bu nedenle markadan emin olmadan kullanmamanız uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. Kolejen Takviyesi Almak Gerçekten İşe Yarıyor Mu? Düzenli kullanımda başarılı bir sonuç almanıza yardımcı olan kolajen kullanımı birçok kişi tarafından sevildi. Sosyal medya üzerinden de sık sık paylaşılmaya başlanması, daha geniş kesimlerde bulunan insanların bu kolajen proteininden haberdar olmasını sağladı. Kolajen kullanımının etkileri genel olarak 12 hafta düzenli kullanım sonrasında kendini hissettirir ve gözle görülür bir fark ortaya koyar. Cildinizde ve beden sağlığınızda birçok faydalı yanı bulunan kolajen kullanımında kısa sürede olumlu etki alabilmek için doğru marka seçimi yapmak kadar doğru kullanım da önemli. Günlük belirtilen miktarın altında veya üstünde kullanmamak sizlere kısa sürede sonuç almanıza yardımcı olmaktadır.
0 notes
kocaalihaber · 5 years
Text
0 notes
mykutsalkadincom · 5 years
Link
Siz Kadınların korkulu rüyası haline gelen selülit, tıp dilinde bir tür hastalık olarak geçer. Selülit derinin alt tabakasında, yağ birikmesi sonucu meydana gelen pütürlü, portakal kabuğu görünümdür. Selülit için 9 doğal çare Kadınlar Kulübü.com olarak araştırdık… Selülit olan vücut bölgesinde kan dolaşımı yavaş demektir. Kan dolaşımı yavaşlayan bölgede bu problem bize merhaba der. Sıklıkla karın, kalça, kol ve bacak bölgesinde görülür. Erkeklerde nadir görülen selülit, kadınların 10’da 9’unda vardır, ve fiziksel olarak kendine güvensizliğe sebep olur. Bu sorunu çözmek için her sene bilimsel olarak etkisi bile gösterilmemiş ürünlere çok paralar yatırılır ve hiçbir sonuç alınamaz. Selülitin oluşumu konusunda pekçok teori vardır, hormonlar, beslenme, yaşam tarzı ve genetikin selülit üzerinde etkili olduğu düşünülüyor.Kilolu kadınlar da olduğu gibi zayıf kadınlar da bu dertten muzdariptir.Erkeklerde görülen selülit oranının kadınlardan düşük olması,erkeklerin östrojen seviyesinin daha az olmasındandır. Östrojen seviyesi yağ birikimini artırdığından, kadınlarda bu sorun daha fazla görülür. Aşağıda bildireceğimiz doğal çareler vücut yağ-doku dengesini sağlayarak selülitten kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Uyguladığınıza pişman olmayacaksınız! 1-Selülitli yüzeye, fırça yardımıyla masaj uygulayın! Selülitli yüzey kuru olmak kaydıyla, bu yüzeye dairesel hareketlerle fırçayla masaj uygulamak kan ve lenf akışını uyarır ve cildinizdeki gözenekler açılır, ve istikrarla devam ederseniz kısa sürede selülitli bölgede azalma hatta bu bölgedeki yağların parçalanması sonucu selülitten kurtulmaya başladığınızı görürsünüz. Fırça, çok sert uygulanmadan, cildinizi tahriş etmeden, kızarıklığa sebep olmadan uygulanmalıdır. Vücuda uygulayacağınız bu masaj, sıkı bir cilde, hücre yenilenmesine ve kan akışının hızlanmasını sağlar. Bu uygulama aynı zamanda sindirim ve böbrek fonksiyonlarının düzenli çalışmasına yardımcı olarak vücuttan toksin atımını sağlar. Sağlıklı bir cilt için yapabileceğimiz en kolay ve en ucuz şey selülitli bölgeyi fırçalamaktır. Günde 2 kez, bu uygulamaya devam etmelidir. 2-Selülitle mücadelede kolajen yapıcı besinler çok önemli rol oynar. Jelatin de bu maddelerden biridir. Jelatin proline, hidroksiprolin, glisin gibi özellikle üç aminoasit açısından çok zengin gıdadır. Bu amino asitler yalnızca güzel bir cilt, sağlıklı saçlar ve tırnaklar için gerekli değildir, ayrıca bağışıklık sistemi için ve kilo kontrolünde aktif rolleri vardır. Beslenme uzmanları, jelatinli gıdaları günlük diyet listemizde azaltmamızın selülit oranında artmaya neden olduğunu bildiriyorlar.Jelatinli gıdalara devam selülitten kurtuluş yöntemlerinden biri olarak bildiriliyor 3-Selülitli Bölgelere Masaj uygulatmak! Selüliti tetikleyen en büyük neden hareketsiz yaşamdır, hareketsiz yaşamla birlikte kan dolaşımında bozulmalar olur. Kan dolaşımını düzenlemek, selülitin yok edilmesinde yapılması gereken temel ilkelerden biridir. Bunu sağlamakta selülitli bölgeye masaj uygulanması ve bu masaja düzenli aralıklarla devam ile mümkündür. 4-Selülitten kurtulmakta kahve çekirdeklerinden yararlanmak. Kahve çekirdekleriyle yapılan selülit maskesinin, selülitli bölgeye uygulanması sonucu kan ve lenf akışı uyarılır, kahvenin içeriğindeki kafein maddesi cilde sıkılaştırıcı etki yapar. İhtiyacınız olan şeyler; 1/4 fincan kahve telvesi, 3 yemek kaşığı beyaz veya esmer şeker, 2-3 yemek kaşığı eritilmiş hindistan cevizi. Bu karışımı macun kıvamına getirip, bir kavonozda muhafaza edin. 5 dakika boyunca selülitli bölgeye masaj yapın. Haftada 2-3 kez bu terapiyi uygulayın. 5-Egzersiz yapın! Kalça, uyluk, mide özellikle bu bölgelerin düzenli çalışması için yardımcı olacak egzersizlere devam edin. Bu egzersiz uygulamaları, selülitli bölgedeki kan akışını artırarak hem yağ yakımını sağlayacak, hemde selülit belasından biran önce kurtulmanızı sağlar. 6-Omega 3 içeren gıdalar tüketin! Beslenme uzmanları, zararlı yağlara devam etmenin vücut yağ dengesini bozduğunu, ve deride pürüzler, sorunlar meydana geldiğini bildiriyorlar. Omega 3 içeren gıdaların ve vitaminlerin selülitten kurtulmayı, desteklediği konusunda bilimsel bulgular vardır. 7-Detoks Uygulayın! Detoks uygulamaları vücudu rahatlatmanın yanı sıra, vücudun toksinlerden arınmasını sağlayarak, zararlı yağların vücutta birikmesini önler. Detoks sayesinde cildiniz yenilenir, canlanır. Ve bizi rahatsız eden portakal kabuğu görüntüsünün yok olmaya başladığını görürüz. 8-Selülitli bölgeye kimyasal kremleri uygulamaktan kaçının! Selülitli bölgeye uygulanan nemlendiriciler veya diğer kimyasal kremler bu bölgedeki toksin alınımını artırır ve başta selülitten kurtulmaya etkili gibi gözükürler. Fakat sonuç hüsran! Çünkü tekrar toksin birikti bu bölgede. Bunun yerine selülitli bölgeye doğal kürler deneyin! 9-Birçok araştırma sonuçlarını hormonların selülit üzerinde önemli rol oynadığını gösteriyor. Selülit sorunundan kurtulmak için pekçok çare denediniz ve çözüm yoksa hormonlarınıza baktırın! Österojen hormonun olması gerektiğinden fazla salgılanması, selülitin hayatınızın bir parçası olmasına neden olur. Doktor kontrolünde, doğum kontrol haplarıyla bu hormon dengelenebilir.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 15 years
Text
Lahana ve limon kabuğundaki sır nedir?
Vücudun ihtiyaç duyduğu yağları içeren ama şişmanlatmayan yemiş hangisi? Hangi bitkiler doğal östrojen içerir? Tarkan Güveloğlu bitki ve bazı besinlerdeki doğal koruma gücünü anlatıyor.
İnsanımız kendine iyi gelen besinlerin önemini bilmiyor. Nerede zararlı besin varsa onu tüketiyor: Cipsler, makarnalar, kızartmalar. Oysa birçok insanın az yediği besinler gençliğin ve sağlığın kaynağını barındırıyor, hücreleri koruyor. Yüksek miktardaki koruma sistemi yaratan maddeler bulunduran bazı bitki ve sebzeler ciltte ve bedende yenilenme yaratıyor. Yeşillerin anası Yıpranmış hücrelerin yenilenmesini sağlayan besinlerden biri lahana. Aslında bu sebzeyi yeşil besinlerin anası olarak da adlandırabiliriz. Son zamanları moda besin olan "Brüksel lahanası"nın yerine yüze yüz yerli olan yeşil lahanamıza itibarını geri verebiliriz. Eski Romalılar’da hekimler lahana ile tedavi edip, birçok hastalığı onunla gideriyorlardı. Eski kitaplarda lahanayı göklere çıkaran metinler var. Hatta o günden bu zamana kadar gelen bir de atasözleri var: "Evinin bahçesine lahana eken her hane sahibi, aktar dükkânım var diyebilir!". İşte lahananın sağlığa etkisi sayısız... Aynı zamanda yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum da içeriyor. Bu madde sağlıklı bir cilt verir. Gençleşmek için tüketilmesi gereken besinler arasında yer alan lahanayı mutlaka tüketmelisiniz. Doğal östrojenler Tabiatın gücündeki yüksek koruma etkisi bunlarla sınırlı değil. Bitkilerde büyümeyi ve gelişmeyi hızlandıran "östrojen hormonu"na benzeyen hormonlar da var! Biraraştırmaya göre, kırsal yerlerde hayvan çiftliği olanlar bazı yonca türlerinin etkisini fark etmiş. Bu yoncayı yiyen atların tüyleri çok parlak bir hale gelmiş. Bazı otlar da koyunların doğurganlığını artırmış. İşte bu bitkilerdeki östrojenin varlığının küçük bir örneği. Östrojen üreten bedenlerin sağlıklı bir cilt ve parlak bir görünümleri olduğunu unutmayalım. Bu nedenle soya fasulyesi, soğan, kuru fasulye, bezelye, mercimek, brüksel lahanası, zeytinyağı, ay çiçek yağı, susam, sarımsak, pirinç, ketentohumu, yerfıstığı, armut ve ahududu ve böğürtlenin evinizde özel bir yeri olsun! Bu yağ kilo aldırmıyor! Yer fıstığı hakkında pek çok bilimsel çalışma yapılmış. Kalorisi yüksek olarak bilinir ama yanlış. Yerfıstığında hesaplanan kaloriden çok daha azı var. Çünkü bu besin tüketildiğinde yağların hepsi emilmiyor barsaklardan. Kilo aldırmamasının nedeni de bolca bitkisel lif içermesi. Bu bitkisel lifler özellikle ardından bolca su alındığında bu suyu sünger gibi emip, kitle etkisi ile barsak hareketlerini hızlandırıyorlar. Her gün biravuç kabuklu fıstık tüketin. Limon kabuğu ile sıkı cilt Cildi sıkıştırıcı özelliği olan limon, bol su içerdiği için toksinlerin vücuttan atılmasını sağlıyor. Cildin pürüzsüz ve sıkı bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. O nedenle çaylara sıktığınız limonların kabuğunu atmayın, yiyin. Her gün bir çeyrek limon kabuğu yemek, sıkı bir cildin anahtarıdır. Hücre koruyucu maddeler içeriyor ve böylelikle yaşlılığın doğrudan hücrelerde durdurulmasını sağlıyor yeşil çay, artık günlük bir içecek olarak işte evde yanınızda mutlaka bulunsun. Bitkisel ekstreler, güçlü ve etkili bakım yaratıyorlar. Çünkü bitkilerde yüksek miktardaki koruma sistemi yaratan maddeler bulunuyor. Yıpranmış hücrelere koruma sağlıyorlar. Örneğin gül ya da orkide gibi çiçeklerde bu koruma etkileri çok yüksek. O nedenle her zaman yüzünüzü gül suyu ile temizlemenizi öneriyorum. Hem temizler hem onarır gül bitkisi. Bu arada iyi bir cilt için bazı besinleri yememeniz gerekiyor! Makarna ve patatesteki fazla miktarda karbonhidrat cildi bozuyor. Karbonhidratı azaltalım, protein ağırlıklı besinleri daha fazla yiyelim. Çünkü cildi sorunlu ve yaşlı görünüme sahip olan kadınlar protein alımında sorun yaşayanlardır. Protein, vücutta teker teker aminoasitlere dönüşür. Bunu sonucunda kolajen lifleri, elastik lifleri ve hormonlar oluşur.
0 notes
ebe123fed-blog · 10 years
Text
Kırışıklıkları yok eden besinler
Vücudumuzun her bir hücresini yeterli derecede besleyebilmek için günlük alınması gereken elli kadar besin öğesi bulunmaktadır.  Özellikle A, C ve E gibi antioksidan vitaminleri ile folik asit yönünden zengin, yağ ve tuz açısından dengeli bir diyetin yaşlanma sürecini geriye aldığı bilinmektedir. Beslenme ve kırışıklık oluşumu arasında inanılmaz bir bağlantı olduğunu savunan Harvardlı profesör ve eczacı Nicholas Perricone’ye göre şeker, beyaz un, makarna, patates gibi kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olan basit karbonhidratlar yaşlanma sürecini de hızlandırmaktadır. Deri elastikiyetini kaybeder  Özellikle şeker ve şekere dönüşümü daha kolay olan besinler cilt yaşlanmasını sağlayan en büyük düşmanlardır. Kandaki şeker miktarı yükseldikçe, yaşlanma hızı da artar. Yapılan araştırmalara göre, diyabetli kişiler, kan şekeri normal düzeyde olanlardan çok daha erken ve çabuk yaşlanıyorlar. Şeker, vücuttaki insülin miktarını artırmakta bu da yağların depolanmasını hızlandırmaktadır. Uzun yıllar karbonhidratlı ve şekerli besinleri tüketen kişilerde kolajen denilen ve derinin elastikiyetini ve de gerginliğini sağlayan maddeler olumsuz yönde etkilenir. Deri elastikiyetini kaybeder, şeker moleküllerinin kolajene bağlandığı bölgelerde kırışıklar meydana gelir. Kan şekeri yükselince, vücutta serbest radikallerin sayısı artar. Serbest radikaller vücut hücrelerinde ve dokularda hasara neden olurlar. Aynı zamanda yaşla birlikte de vücudumuzdaki serbest radikal miktarında artış yaşanır. Beslenmenin yaşlanmaya karşı en güçlü silah olduğunu unutmayıp, bize sunulan birbirinden besleyici ve lezzetli besinlerden hiç vakit kaybetmeden tüketmeye başlamalıyız... Cildinize besinlerle gençlik aşılamak istiyorsanız aşağıdaki tavsiyeler bir göz atın! * Vücudun iyi kaliteli proteinlere ve doğru yağlara ihtiyacı vardır. Yüksek kaliteli protein tüketmemek, hücrelerin bozulmasına ve vücudun onarma işleminde yetersiz kalmasına yol açtığı için bu nedenle özellikle yüksek kaliteli protein içeren balık/tavuk/hindi tüketilmelidir. (yağsız kırmızı et yer almıyor önerilerde!) * Doymuş yağlardan uzak durulmalı (margarin, tereyağı) ve doymamış yağlar (zeytinyağı, kanola, soya, mısırözü) tercih edilmelidir. * Genç görünmek için yüksek glisemik yüklü karbonhidrat olan sofra şekeri, bal, pekmez, çikolata, mısır, makarna, pilav ve ekmek gibi yiyeceklerden uzak durulmalı onun yerine kan şekerini yavaş yükseltip insülini az uyaran kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. * Yeşil ve turuncu renkli sebzeler vücudun A vitamini seviyesini yükseltmekte, böylece cilt hücreleri güçlenip, ten daha canlı ve parlak olmaktadır. * Somon, beyaz etli balık, kabuklu deniz ürünleri, tavuk, hindi, ıspanak, kuşkonmaz, lahana, sarımsak, brokoli, karnabahar, rezene, yulaf, tüm baklagiller, arpa, esmer buğday, zeytinyağı, yumurta, az yağlı süt, ceviz, fındık, badem, fıstık gibi sert kabuklular ile kiraz, yeşil elma, kavun, vişne, greyfurt, armut, erik, şeftali, avokado ve portakal gibi meyvelerin kırışık önleyici olduğunu belirtilmektedir. * Soya fasulyesi ve yer elması da içerdiği bitkisel östrojen sayesinde cilde parlaklık vermekte ve cildin gerginliğini sağlamaktadır. * Omega-3, bir diğer ismiyle ‘alfa linolenik asit’ için yağlı balıklar (somon, ton, uskumru), ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, keten tohumu ve yeşil yapraklı sebzeler tercih edilmelidir. * Besinlerin hücrelere taşınmasını, atıkların da hücrelerden dışarıya çıkışını sağladığı için her gün mutlaka 8-12 bardak su içmelidir. * Serbest radikallere karşı önemli hücre koruyucu maddeler içerdiği için Yeşil çay tüketimi arttırılmalıdır. * Yeterli uykuyu almak için 7-8 saat uyunmalıdır. * Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.
0 notes
52erwerw53-blog · 9 years
Text
Cildiniz Beslenmenizin Aynasıdır
Sağlıklı ve güzel bir cilt herkesin hayali.  Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, ‘cildinizin mat ve sağlıksız görünmemesi için günde 8-10 bardak su için, süt ürünleri tüketin, nar yiyin ve fazla mimik yapmaktan kaçının’ tavsiyelerinde bulunuyor Sağlıklı ve dengeli bir beslenme cilt sağlığınız için önceliklidir. Cilt sağlığınızı olumsuz etkileyen faktörlerden maksimum derecede korunmanız ne kadar sağlıklı beslendiğiniz ile doğrudan ilgilidir. Cildin yaşlanmasını hızlandıran bu etkenlerin cildin mat ve sağlıksız görünmesine yol açtığını söyleyen Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, bunun yanı sıra gözeneklerin tıkanıp cildin üst tabakalarında yağlanma artışı ve akne gibi sorunlara da yol açabileceğini belirtti. Cilt bakımı için su için Cilt bakımı için temizlik ve nemlendirmenin şart olduğunu belirten Doç. Dr. İsmet Tamer, dengeli ve sağlıklı beslenmenin de özellikle ciltteki sorunların önlenmesi ve düzeltilmesi için son derece önemli rol oynadığına dikkat çekti. Doç. Dr. İsmet Tamer cildi sağlıklı tutmak için yapılabilecek en iyi şeylerden birinin de su içmek olduğunu açıkladı. Her gün 8-10 bardak su içilmesini tavsiye eden Tamer, “Yeterli su içerek cildin nemlenmesine katkıda bulunabilir, esnekliğini korumasına yardımcı olabilirsiniz. Su, vücudumuzda hücrelerin yararlı besin maddelerini almasını ve zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar; cildin kan dolaşımını artırarak rengini ve görünümünü düzeltir. Bu sayede ince çizgi ve kırışıklıklardan kurtulmak bile mümkündür” dedi. Süt ürünleri tüketmek yeni çizgi oluşumunu engeller Düzenli süt ürünleri tüketerek, ciltte yeni çizgi oluşumunun engellenebileceğini belirten İsmet Tamer, her gün 1 kase yoğurt yemeyi veya 1 bardak süt içmeyi öneriyor. Nar suyu cilde parlaklık verir Cildin genç ve düzgün görünmesini, elastik kalmasını sağlayan proteinlerin yanında kolajen üretimini desteklemek için bakır, omega-3 yağ asidi ve C vitaminine de ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Tamer, “Her gün bir avuç ceviz içi, içerdiği zengin omega-3 ve bakır sayesinde ciltteki çizgi ve izleri gidermeye yardımcı olur. Turunçgiller, kırmızı biber, kivi, brüksel lahanası ve nar da C vitamini düzeyi açısından zengin besinlerdir. Nar ayrıca antioksidan özelliği iyi bilinen poliferol açısından da zengin bir meyvedir. Günde bir nar ya da bir bardak nar suyu cilde parlaklık ve nem kazandırır, ince çizgilerin azalmasına yardımcı olur” diye konuştu. Az mimik yapın Göz çevresi kırışıklıkları ve uykusuzluk ya da sigara gibi etkenler sonucu ortaya çıkan halkalanmaların da sıklıkla görülen şikayetler olduğuna işaret eden Doç. Dr.Tamer, cildin yeterince hidrate edilmesi, sigaranın azaltılarak, hatta mümkünse tamamen bırakılması, vücudun antioksidan maddelerle desteklenmesi ve güneşin zararlı etkileri ile ortaya çıkan lekelenmelere karşı önlem alınması ve yüzün mimik kaslarının daha az kullanılmasının göz çevresi bakımı için önemli olduğunu açıkladı. Kuru cilt için A vitaminli besinleri tercih edin Bazı kişilerin cildinin herhangi bir zararlı etkene maruz kalmasa bile kuru, kızarık hatta sıkça kabuk kabuk görünümünde olduğunu ve zaman zaman kaşıntı ve akne problemleri de yaşayabildiğini belirten Doç. Dr. Tamer, bu kişilerin cildine nemlendirme dışında iyi gelecek besinlerin A vitamini içeren besinler olduğunu söyledi. Beta karoten ve A vitamini içeren portakal, mandalina, havuç, yumurta, az yağlı süt ürünleri gibi gıdaların bu sorunların giderilmesine yardımcı olduklarını açıklayan Doç. Dr. Tamer, bu besinlerin aynı zamanda cildin lekesiz ve pürüzsüz görünümüne de katkıda bulunduğunu ifade etti. Fasulye zengin çinko içeriğiyle cildi tamir ediyor Doç. Dr. İsmet Tamer, sözlerine şöyle devam etti: “Çinko ve koenzim Q denilen iki madde ile ciltteki yaşlanma belirtileri arasında ilişki vardır. Çinko, özellikle cilt hasarlarının tamirinde önemli rol oynarken, yaşlandıkça vücutta giderek daha az üretilen koenzim Q, enerji metabolizması üzerinden hücrelerin düzgün çalışmasında görevlidir. Fasulye çok zengin bir çinko kaynağıdır, leke ve akne oluşumunun önlenmesinde yararlıdır, düzenli tüketilmesi sindirim sistemine de faydalıdır. Günümüzde pek çok kozmetik ürünün esas maddeleri içinde yer alan koenzim Q ise özellikle somon ve ton balığında, kümes hayvanlarının etinde ve karaciğerde bulunur.”
0 notes
Text
Kolajen nedir? Kolajen ne işe yarar? Hangi besinlerde kolajen bulunur?
Kozmetik ve bakım koluna süratle giriş yapan ve akılda kalanlardan biri de kolajendir. Hem kırışıklık hem de pürüzsüz cildin sırrı olan kolajen aslında vücutta en bol bulunan proteinlerden biri. Cilt sıhhatine ehemmiyet verenlerin, bu hususta farklı eserler keşfetmeyi, denemeyi sevenlerin ismini sık sık duyduğu kolajen hakkında merak edilen soruların cevabı bugünkü içeriğimizde…
Kolajen, her insanın dokularında bulunan fibroblastlar ve hücreler tarafından oluşturulan bir protein cinsidir. Ana görevi bağ dokusunu güçlendirmek ve vücudumuzun bütünlüğünü korumak olan kolajen cilde esneklik ve sıkılık kazandırmak, eklem, tendon ve organlarımızı bir arada tutmak üzere vazifeleri de bulunmaktadır. Cilt sıhhati konusunda kıymetli rol oynayan kolajen, vücutta oluşan çatlaklara da yeterli geliyor. Tüm doku ve organlarımızın sağlıklı olmasına ve kalmasına yardımcı olan kolajen, hoşluğuna ehemmiyet verenlerin kesinlikle bilmesi gereken bir proteindir. Kolajen bir bakıma kemik ve kaslarımızı birbirine bağlı tutan bir çeşit tutkal vazifesi görür. Yaşın ilerlemesi ve farklı sebeplerden ötürü vücuttaki kolajen üretimi devirle yavaşlar ve buna bağlı olarak da çeşitli kas ve kemik illetleri ortaya çıkar. Örneğin; sarkma, kırışıklık, çizgiler, gözeneklerin tıkanması ile cansız ve mat bir görünüm, gözaltı karamaları ve yaşlı görünen bir cilt yapısı…
Cilt sıhhatinin yanı sıra saç sıhhatini da gözeten kolajenin göz ve eklem sıhhatimize da pek çok eği bulunur. Bunları şu formda sıralayabiliriz;
Kolajen ilerleyen yaşın kaçınılmaz meselelerinden biri olan selülit oluşumunu önleyerek, deri dokusunda güzelleşme sağlar. Bağ dokusunu sıkılaştırarak, mahsusen hatunlarda kalça ve bacaklarda makûs bir görünüme neden olan selülitleri hafifletir.
Tırnakları sık sık kırılan ya da sararmış görünenlerin kullanabileceği kolajen, tırnakları güçlendirir. Üstelik diş sıhhatine da olumlu tesirleri bulunuyor. Diş eti çekilmesi, diş eti kanamaları üzere problemlerinin görülme riskini düşürür.
Öncelikle daha sağlam ve güçlü saç köklerinin çıkmasını birebir vakitte gür ve hacimli saçlara sahip olmanıza imkan sağlar. Birebir devranda saç dökülmesi, saç incelmesi meselelerinizi de tedavi edicidir. 
EVET HANGİ BESİNLERDE KOLAJEN BULUNUR?
Soya ve soya eserleri: Soya fasulesi, soya sütü, ve soya fasulyesinden elde edilen tofu peyniri üzere, soya bazlı besinler kolajen üretimine epey ek sağlar.
Yeşil yapraklı sebzeler: Yeşil yapraklı sebzeler vücuttaki kolajen orantısını arttırmak için uygun bir yardımcıdır. Münhasıran roka, ıspanak ve lahana kolajen üretimi için bol bol tüketilmelidir.
A vitamini içeren besinler: Güçlü bir A vitamini menşesi olan havuç, kavun ve haşlanmış patates üzere besinler, kolajen desteği açısından kıymetli besin besinlerdir.
Sülfür içeren besinler: Sülfür içeren besinler, vücuttaki kolajen üretimini destekler ve cildin yaşlanmasının yavaşlamasını sağlar. Sülfür içeren besinler, kereviz, salatalık, siyah ya da yeşil zeytindir.
Isırgan otu: Her derde deva olan ısırgan otu ve ısırgan otu yağı başlı başına bir kolajen aslıdır. Isırgan otu cildin elastikiyetini korur ve bağ dokusunu geliştir. Isırgan otu birebir devranda cilt kırışıklıklarını gidermeye yarar.
Üzüm çekirdeği: Üzüm çekirdekleri her ne kadar ağızda acı bir tat bıraksada aslında çok uygun bir antioksidan ve kolajen aslıdır. Bir vesair yararı ise kan damarlarının genişlemesini sağladığı için kırışık oluşumunu mahzurlar.   
Ispanak: Ispanak, bağ dokusunun güçlenmesini sağlar. Uygun bir çinko ve demir menşesi olan ıspanak, cildin zedelenmiş olan kolajen yapısının yenilenmesine yardımcı olur.
Ada çayı: Son kademe yararlı bir bitki olan ada çayı, kan dolaşımının düzenlenmesini ve kolajen üretimini sağlamaktadır.
KONUTTA KOLAJEN NASIL HAZIRLANIR?
Cildinizin daha genç ve hoş görünmesi ismine hanenizde mahal alan birtakım gereçleri kullanarak, tesirli bir cilt maskesi hazırlayabilirsiniz. Cildinize sınırlı aralıklarla kolajenden varlıklı olan yumurta ve salatalık, avokado ve havuç üzere cilt maskelerinden birini uygulayarak, cildinizi güçlendirebilirsiniz.
YUMURTA MASKESİ Yumurtanın beyaz kısmını köpürene kadar bir mikserle çırpın. Akabinde maskeyi göz ve dudaklarınız dışında tüm cildinize sürün. 30 dakika bekleyin ve cildinizi bol ılık suyla durulayın. Haftada bir iki defa bu maskeyi cildinize uyguladığınızda daha ışıltılı bir görünüm elde edebilirsiniz.
  Kolajen nedir? Kolajen ne işe yarar? Hangi besinlerde kolajen bulunur?
0 notes
themoiira · 5 years
Text
Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/evde-siyrik-bakimi-6-dogal-yolu/
Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu
Dizini kaldırıma sürdün mü hiç? Cevabınız “evet” ise, o zaman zaten bir aşınma yaşadınız. Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu. Yetişkinlerin yanı sıra çocuklar tarafından da sıkça karşılaşılan klasik bir “tenli diz”, aşınmanın en yaygın veya iyi bilinen biçimlerinden biridir.
Aşınmalar tipik olarak ağrılıdır ve hemen kanar, ancak tüm cilt yaralanmalarında olduğu gibi, şiddet şiddetine maruz kalabilirler. Genellikle, bir aşınma küçük veya yüzeyseldir, ancak yine de enfeksiyonu önlemek ve optimal iyileşmeyi teşvik etmek için uygun şekilde tedavi edilmesi gereken bir yaradır.
Aşınmayı hızlı bir şekilde nasıl iyileştirirsiniz? İyileşmeyi teşvik etmenin ve diyet, esans yağları ve muhtemelen elinizde bulunan bazı ev eşyalarını içeren zararlı bakterileri yok etmenin bir çok doğal yolu var!
Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu Aşınma Nedir?
Aşınmayı basitçe tanımlamak için: yüzeysel bir ovma veya cildin yıpranması , bu genellikle bir sıyrık veya bir yüzeye sürtünme sürtünmesinden kaynaklanır. Aşınma, epidermisi (cildin üst tabakası) veya dermistlerin bir kısmını / tamamını (epidermisin altındaki cilt tabakası) içerebilir.
Çoğu zaman sıyrıklar, evde tedavi edilebilen küçük cilt yaralanmalarıdır. Bölgeyi temiz bir bandajla kaplamak gibi temel ilk yardım talimatlarına uymalısınız. Bu, cildin ilk kez aşındırılmasından sonra meydana gelenlere ek olarak ek kanama veya drenaja neden olabilecek başka sürtünmelerden kaynaklanan aşınmayı önlemeye yardımcı olacaktır.
Ahududu / çilek / döküntü adı verilen  ve genellikle parlak kırmızı ve ağrılı ancak genel olarak sadece en dış deri katmanını (epidermis) içeren aşınma vardır . Derinin tüm katmanlarını kaldıran daha travmatik bir aşınmaya , acil tıbbi bakımı her zaman garanti eden avulsiyon denir .
Aşınma yaralarının iyileşmesi ne kadar sürer? Küçük aşınmalar iyileşmek için kısa bir süre alırken, daha şiddetli aşınmalar tamamen iyileşmek için haftalar hatta aylar sürebilir.
  Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu Aşınmaya Karşı Kesim ve Laksiyon
Bu nedenle, temel aşınma tanımını zaten biliyorsunuz: epidermi veya bir kısmını veya tümünü dermisin içerebileceği bir deri kazıma. Kesim, keskin kenarlı bir alet veya nesnenin neden olduğu bir cilt açıklığı veya insizyondur. Yırtılma, düzensiz veya pürüzlü şekilli bir yara ile sonuçlanan cildin yırtılmasıdır. Bazen “kesik” ve “kesik” kelimeleri birbirinin yerine kullanılır .
Yaralanmalar genellikle aşınmalardan daha ciddidir, çünkü parçalanmalar altta yatan kas, iç organlar veya kemik dahil olmak üzere deri altı dokulara çok derin şekilde uzanabilir. Yaralanmalar genellikle dikiş gerektirir. Aşınma, kesilme ve yırtılma belirtileri kanama, ağrı ve iltihaplanmadır. Enfekte bir kesim, aşınma veya yırtılma belirtileri benzerdir ve artan ağrı, kızarıklık, şişme ve / veya kötü koku içerir.
Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu Aşınmanın Nedenleri
Cildinizi aşındırırsanız, birçok olası neden olabilir. Genel olarak, sıyrıklar, cildinizin pürüzlü bir yüzeye sıyrılmasının sonucudur. Cildinizle yüzey arasındaki bu temas ve sürtünme cildinizin bir dereceye kadar ovulmasına neden olur. Çoğu zaman, sıyrıklar en üstteki katmanı veya epidermiyi etkiler. Klasik aşınma nedenlerinden biri, dizinizin kaldırımla temasıyla sonuçlanan bir düşmedir (örneğin yürürken, koşarken veya bisiklete binerken).
Evde sıyrık bakımı 6 doğal yolu Geleneksel Tedavi
Aşınmayı nasıl tedavi edersiniz? Küçükse, bazı temel yara bakımı kurallarına uymak istersiniz. Öncelikle, bölgeyi ılık musluk suyunun altında birkaç dakika bekleterek aşınmayı hemen durulayın ve temizleyin. Birçok kişi yaralandığında peroksit veya alkole ulaşır, ancak bu sadece cilt dokusuna zarar verebilir ve iyileşmeyi yavaşlatır . Kir veya parçacıkları aşınmadan gidermeniz gerekirse, bunu yavaşça yapmayı deneyin ve yarayı ovmayın. Sonra bir antibiyotik merhem uygulayın ve ıslanıp kirlendiğinde her gün veya daha sık değiştirmeniz gereken temiz bir bandajla örtün.
Bu, doğal bir yoldan
giderken aynı olacak olan bir aşınma için geleneksel ilk yardımdır… eksi antibiyotik merhem; bunun yerine, bir taşıyıcı yağ veya doğal yara tedavisi kremi ile seyreltilmiş bir antibakteriyel esansiyel yağı kullanmayı seçebilirsiniz (bir sonraki bölümde bu konuda daha fazla bilgi bulabilirsiniz).
Yaralar daha hızlı örtülür mü yoksa çözülür mü? Yaraları kapalı tutmak , iyileşmeyi teşvik eden ve yara izi kalma ihtimalini azaltan nemli bir ortam yaratır . Bir pislik oluştuğunda,  artık bir bandaj kullanmanız gerekmeyebilir , ancak alanı temiz tuttuğunuzdan emin olmanız gerekir. Eğer kabuk, bir şeye sürtünebilecek bir bölgedeyse, bandaj akıllıca bir seçim olmaya devam edebilir, çünkü ideal olarak kundağın kazayla değil kendi başına düşmesini istersiniz.
Ciddi bir aşınmanız varsa, hemen tıbbi yardım almalısınız. Bu sırada kanamayı durdurmak için doğrudan yaraya basınç uygulayın.
Evde sıyrıkları tedavi etmenin 6 doğal yolu maddeler
1. Çinko Alımınızı Artırın 
Çinko cilt yaralanmalarını hızlı bir şekilde iyileştiren en önemli besinlerden biridir. Çinko eksikliği olması , yara iyileşme sürecini bile yavaşlatabilir. 2018 yılında Nutrients dergisinde yayınlanan bilimsel bir makale, çinkonun yara iyileşme sürecinin her bir aşamasını düzenlemedeki hayati rolünü vurgulamaktadır. Araştırmacılar çinkonun “ iyileşmesi zor yaraların tedavisini ve bakımını büyük ölçüde ilerletmeye ” yardımcı olabileceğine inanıyor .
Diyetinizde bu yara iyileştirici besin maddesinden daha fazlasını almak için günlük olarak otlarla beslenen sığır eti, kabak çekirdeği, kakao tozu ve kefir gibi çinko bakımından zengin yiyecekleri tüketmek isteyeceksiniz  . Ayrıca çinko takviyesi de alabilirsiniz.
2. Daha C Vitamini
Bir diğer önemli yara iyileştirici besin ise vücudun kollajen üretmesine yardımcı olan C vitaminidir. Çinko gibi, C vitaminin de yara iyileşmesinin tüm aşamalarında önemli bir rol oynadığı söylenir .
Guava, dolmalık biber, kivi, lahana ve maydanoz gibi tüketimlerinize yardımcı olabilecek C vitamini bakımından zengin yiyecekler vardır. C vitamini ile takviye de bir seçenektir.
3. Yavaş iyileşen gıdalardan kaçının
Aşağıdakiler de dahil olmak üzere en iyi iyileşme hedefinizse kaçınmak isteyeceğiniz yiyecekler vardır:
Alkol: İyileşmeye karşı verim kazandıran enflamasyonu artırabilir.
Şeker ve rafine tahıllar: Enflamasyonu arttırır ve iyileşmeyi yavaşlatır.
İşlenmiş gıdalar: Genellikle, yaranın iyileşmesini yavaşlatabilen hidrojenlenmiş yağlar, kimyasallar, boyalar ve diğer şüpheli katkı maddeleri içerir.
4. Daha Fazla Kollajen Tüketin
Kollajenin vücutta en bol bulunan protein olduğunu ve cildinize yapı kazandırdığını biliyor muydunuz? Bu doğru! Aynı zamanda yara iyileşmesinin önemli bir parçası çünkü kollajen yeni cildin eksik olduğu yere geri dönmesine yardımcı oluyor. Yara pansumanlarında topikal kollajen kullanımının yeni doku büyümesini teşvik ettiği bilinmektedir  .
Kolajen iç kullanımı da yara iyileşmesini teşvik edebilir. Günlük diyetinizde daha fazla kollajen elde etmek için,  ev yapımı kemik suyunu yapabilir veya kollajen açısından çok zengin olan kemik suyundan yapılmış bir protein tozu alabilirsiniz.
5. Uçucu Yağları Kullanın
Enfeksiyonu doğal olarak engellemek için, çok çeşitli bakteri ve mantarlara karşı güçlü antibakteriyel özelliklere sahip çay ağacı ve biberiye gibi esansiyel yağları kullanabilirsiniz . Uçucu yağları, hindistancevizi yağı gibi taşıyıcı yağ ile uygulamadan önce mutlaka 1: 1 oranında sulandırmayı unutmayın. Hindistan cevizi yağı da cildin nem seviyesini yükseltir ve bu iyileşme için mükemmeldir.
6. Topikal Bal Uygulaması
Bal bir yarayı temizlemeye, ağrıyı azaltmaya, enfeksiyon belirtilerini azaltmaya ve hatta iyileşme sürecini hızlandırabilir . Araştırma, balın antiseptik bir yara örtüsü olarak etkinliğini göstermektedir. Bu kadar şaşırtıcı olan, balın hidrojen peroksit yapmak için vücudun sıvılarıyla reaksiyona girmesi, bakterilerin büyümesi için kaçınılmaz bir ortam yaratmasıdır.
Aşınmalar için, doğrudan bölgeye veya pansumanın içine yüksek kalitede bir bal uygulayabilirsiniz (her 24 ila 48 saatte bir değiştirmelisiniz).  Ham balın zeytinyağı ile karıştırılması ve karışıma çay ağacı gibi antibakteriyel esansiyel yağların eklenmesiyle bu kolay ev yapımı şifa merhemini yaratabilirsiniz  .
Önlemler
Aşağıdaki sıyrıklar için tıbbi yardım isteyin:
Gözün içinde (kornea aşınması), göze yakın veya yüzün üzerinde
Çakıl veya kir gibi gömülü döküntüleri içerir.
Artmış ağrı, sıcaklık, kızarıklık, şişme, koku, drenaj veya yaranın etrafındaki kırmızı çizgiler dahil enfeksiyon belirtileri göster
Ağlayan yaralarınız varsa, bu başlangıçta ortaya çıkarsa bir iyileşme belirtisi olabilir, ancak iyileşme sürecine karşı verimsiz hale gelmesi için bu ekstra sıvıyı emmek iyi bir fikirdir. Ve yine, asla bir pislik seçmeyin çünkü bu bir enfeksiyona ve / veya yaralanmaya neden olabilir.
Hassasiyet gelişirse, esans yağlarını veya diğer doğal ilaçları kullanmayı bırakın. Genel olarak, esansiyel yağları daima gözlerinizden ve diğer mukoza zarlarından uzak tutun. Hamileyseniz, emziriyorsanız, tıbbi bir durum için tedavi görüyorsanız veya şu anda ilaç alıyorsanız, uçucu yağlar dahil herhangi bir doğal ilaç kullanmadan önce sağlık uzmanınıza danışın.
Son düşünceler
Bir aşınma, sadece üst deri katmanını (epidermis) içerebilen bir cilt sıyrığıdır. Ayrıca, altındaki katmanın bir kısmını veya tümünü içerebilir (dermis).
Bir avülsiyon, cildin tüm katmanlarının parçalandığı bir aşınmanın ciddi bir versiyonudur.
Aşağıdaki sıyrıkların en iyi şekilde iyileşmesini teşvik edebilirsiniz:
Çinko ve C vitamini gibi faydalı besinler bakımından zengin bir diyet yapınız.
İşlenmiş gıdalar, yüksek şeker kaynakları ve alkol gibi verimsiz ürünler kullanmaktan kaçınmak
Kemik et suyundan yapılan bir protein tozu kullanarak ve / veya kemik et suyu gibi kollajen bakımından zengin yiyecekleri tüketerek diyetinizde daha fazla kollajen alınması
Balın, uçucu yağların ve hindistancevizi yağının topikal olarak kullanılması
Her zaman ciddi bir aşınma için acil tıbbi yardım isteyin ve tedaviden sonra doktorunuzun evde yara bakımı talimatlarını izleyin.
Kaynak: Moiira % Etiketler%
0 notes
Kolajen Nedir? Kolajen içeren besinler nelerdir?
Collazen, içerdiği yüksek miktarda ki kolajen ile genç görünmenize büyük yardım sağlar.
https://collazen.com.tr/
0 notes