Tumgik
#mürted
Text
En kalitesiz kâfir neden müslümanlardan çıkar?
"Çünkü mürtedin vicdanı tamam bozulduğundan hayat-ı içtimaiyeye zehir olur." Lem'alar, s. 213
Küllîye düşmanlık cüz'e düşmanlığa benzemez. Bütüne düşmanlık bile parçaya düşmanlıktan başkadır. Gülün düşmanı gülün düşmanıdır. (Başka çiçeklere de düşmanlığını bu itiraftan çıkaramayız.) Papatyanın düşmanı papatyanın düşmanıdır. (Başka çiçeklere de düşmanlığını bu itiraftan çıkaramayız.) Fakat, her kim cem-i manasıyla 'çiçek' düşmanı olsa, artık bahane tutamaz, cümle çiçeklerin düşmanı olur. Zira çiçek tür ismidir. Nev'in nâmıdır. Açan herşeyi kapsar. Dışında çiçeklik bırakmaz. Evet. İslamiyet de, işte, sair itikadlara nazaran çiçek gibidir. Hepsinin (varsa) kısmî güzelliği onun güzelliğinden bazı şûlelerdir. İçlerinde, eğer kalmışsa bir dane-i hakikat, o hakikatin ağacı şeriattadır. Kemaliyle İslamiyet toprağında tebarüz eder ancak. İstikametiyle ancak onda görünür. Bu nedenle Bediüzzaman 'mürted' ile 'harbî kâfir' arasındaki şu farka dikkatimizi çeker:
"İslâmiyet sair dinlere kıyas edilmez. Bir Müslüman, İslâmiyetten çıksa ve dinini terk etse, daha hiçbir peygamberi kabul edemez. Belki Cenâb-ı Hakkı dahi ikrar edemez ve belki hiçbir mukaddes şeyi tanımaz; belki kendinde kemâlâta medar olacak bir vicdan bulunmaz, tefessüh eder. Onun için, İslâmiyet nazarında harbî kâfirin hakk-ı hayatı var. Hariçte olsa, musalâha etse; dahilde olsa, cizye verse İslâmiyetçe hayatı mahfuzdur. Fakat mürtedin hakk-ı hayatı yoktur. Çünkü vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyeye bir zehir hükmüne geçer. Halbuki, Hıristiyanın bir dinsizi, yine hayat-ı içtimaiyeye nâfi bir vaziyette kalabilir. Bazı mukaddesâtı kabul eder ve bazı peygamberlere inanabilir ve Cenâb-ı Hakkı bir cihette tasdik edebilir."
Yani, arkadaşım, bu dinin kâfiri başka dinlerin(!) kâfirine benzemiyor. Onlar tahrif olmuş müfredatlarından edindikleri kadar bilgiyi reddedebiliyorlar. Bir tanrıyı inkâr ediyorlarsa da bu müslümanların nihayetsiz kemalde Allah'ı değil. Bir şeriata karşı koyuyorlarsa da bu İslam gibi her yönüyle sırat-ı müstakim bir içeriğe sahip değil. Hatta genellikle reddettikleri şey bâtılın şıklarından birisi oluyor. Başka bir bâtıla, yine bir bâtılı inkâr ederek, itikat ediyorlar. Tıpkı 'teslis'i reddedip ateist olan bir hristiyan eskisi gibi. Halbuki, İslam'a göre, ateizm ne kadar bâtılsa teslis de o derece bâtıldır. Şirk bütün efradıyla yine şirktir. Tevhidin dışında kalan hiçbir alan bizden değildir. Bu açıdan bâtılın kâfiri ancak bâtıldan bâtıla hasımdır. Bâtıla hasım olanın davasında bâtılla beraber hak birşeyler de bulunabilir. Lakin lebaleb hak ile dolu olana düşmanlık husumet sahibinde hiçbir nur bırakmaz.
Bu meseleyi 'bilim felsefesi' üzerine okuma yapmış olanlar için tanıdık gelebilecek bir temsille açıklayalım. (Çünkü bu temsil bilimsel bilginin hakikati ifade etmediğini savunanların kullandığı bir argümandır.) Bugün günlerden perşembedir. (Yazının yazıldığı gün itibariyle.) Ben eğer "Bugün günlerden çarşambadır!" desem, bu söylediğim hakikat değildir, ancak büsbütün yanlış da değildir. Zira "Bugün günlerden çarşambadır!" demek "Bugün günlerden pazartesi, salı, cuma, cumartesi, pazar da değildir!" demeyi kapsar. Ki kastettiği bu alt manalarda isabetlidir. Hepsi birden reddedilemez.
İşte, bilimsel bilginin kainatta bir kısım işlerimizi görmesi de, onu hakikat seviyesine çıkaramaz. Zira, bir konuda işe yarıyor olmak, nefsü'l-emirdeki hakikate isabet ediyor olmayı gerektirmez. Düğmeye her dokunduğumuzda lambanın yanması "Işığı düğme yaratıyor!" demeyi haklı kılmaz. (Elektrik de bundan aşkın değildir.) Cep telefonuyla çivi de çakabilirsiniz. Lakin bu cep telefonunun çivi çakmak için tasarlandığı anlamına gelmez. Furkan'da Hak Teala'nın "Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım!" buyurduğundan böyle bir mana da kavranmalıdır. Yoksa insanın ve cinlerin başka yan işler yapmadığı-yapamayacağı değil. Merkezdeki yaratılış maksadları bu alanlar değildir. Ve, evet, cep telefonuyla çivi çakarsanız sahibi de sizi cehenneme çakar.
Konuyu dağıtmaya başladık. Mürşidimin cümlelerine müracaat ederek toparlamaya çalışalım. O yine bir yerde diyor ki:
"Meselâ, nasıl ki bir saray bulunsa, büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lâmbası bulunur. O elektrikten teşa'ub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçük menzillere taksim edilmiş. Şimdi, birisi o büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirip ziyayı kapatsa, bütün menziller derin bir karanlık içine ve bir vahşete düşer. Ve başka sarayda, büyük elektrik lâmbasıyla merbut olmayan küçük elektrik lâmbaları, her menzilde bulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirerek kapatsa, sair menzillerde ışıklar bulunabilir, onunla işini görebilir; hırsızlar istifade edemezler. İşte, ey nefsim! Birinci saray, bir Müslümandır. Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, onun kalbinde o büyük elektrik lâmbasıdır. Eğer onu unutsa, el'iyâzü billâh, kalbinden onu çıkarsa, hiçbir peygamberi daha kabul edemez. Belki hiçbir kemâlâtın yeri ruhunda kalamaz. Hattâ Rabbini de tanımaz. Mahiyetindeki bütün menziller ve lâtifeler karanlığa düşer. Ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşete mukabil hangi şeyi kazanıp ünsiyet edebilirsin? Hangi menfaati bulup, o tahribat zararını onunla tamir edersin? Halbuki, ecnebiler o ikinci saraya benzerler ki, Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın nurunu kalblerinden çıkarsalar da, kendilerince bazı nurlar kalabilir—veya kalabilir zannederler. Onların mânevî kemâlât-ı ahlâkiyelerine medar olacak, Hazret-i Mûsâ ve İsâ Aleyhimesselâma bir nevi imanları ve Hâlıklarına bir çeşit itikatları kalabilir."
O halde bana "Ben kâfirim!" diye soran kişiye benim de şunu sormak hakkım olur: "Neyin kâfirisin?" Bütün kemalatı kendisinde barındıran İslamiyetin mi? Yoksa başka bir bâtıl itikadın mı? Başka bir bâtılın kâfiri olmuşsan sende kimi doğrular ayakta kalmış olabilir. Ancak Muhammed Mustafa aleyhissalatuvesselama hasım olmuşsan, yandın, daha sende güzellik namına hiçbirşey ayakta duramaz. Zira kâfiri olduğun şeyler artık senin hasımlarındır. Reddettiğine göre kendine seçtiğin pozisyon onların karşısıdır. Veyahut onlar senin artık ulaşamayacaklarındır. Bu nedenle İslam mürtedine hakk-ı hayat tanımaz. Bu tavrında da gayet tutarlıdır. Eğer bir itikad bütün kemalatın kendinde olduğuna iman ediyorsa, içinden dışına inkâr ile çıkanın da, kemalata dair ne varsa yitirdiğini kabul etmek zorundadır. Böyle bir yitirişin de telafisi mümkün değildir. Çünkü yitirdiği şeylere husumeti nedeniyle içinde nokta kadar nur barındırmayan bir karanlığı büyütmektedir:
"Hüsün ve cemâl, görmek ve görünmek ister. Görmek ve görünmek ise, müştak seyirci, mütehayyir istihsan edicilerin vücudunu ister. Hüsün ve cemâl ebedî, sermedî olduğundan, müştakların devam-ı vücutlarını ister. Çünkü daimî bir cemâl ise, zâil bir müştaka razı olamaz. Zira, dönmemek üzere zevâle mahkûm olan bir seyirci, zevâlin tasavvuruyla muhabbeti adavete döner. Hayreti istihfafa, hürmeti tahkire meyleder. Çünkü, hodgâm insan, bilmediği şeye düşman olduğu gibi, yetişmediği şeye de zıttır. Halbuki, nihayetsiz bir muhabbet, hadsiz bir şevk ve istihsan ile mukabeleye lâyık olan bir cemâle karşı zımnen bir adavet ve kin ve inkâr ile mukabele eder. İşte, kâfir, Allah'ın düşmanı olduğunun sırrı bundan anlaşılıyor."
Dikkat et. Sen "Bugün günlerden çarşambadır!" demedin. "Bugün günlerden perşembe değildir!" dedin. Doğrudan hakikate kastettin. Doğrudan onu itham ettin. Onu reddettin. Senin mesuliyetin elbette 'harbî kâfir' ile bir olmaz. "Mürtedin katli var!" diye boşuna İslamiyete gönül koyma. Adaletsizlik ile de suçlama. Çünkü İslamiyet herşeyi olması gereken yere koyuyor. Seninle onu bir tutmuyor. Onunla seni bir tutarak ona da sana da zulmetmiyor. Herkes reddettiğine göre tartılıyor. Peki sen neyi reddettiğini hakikaten tartıyor musun? Vatanına ihanet edenin idamını aklın pekâlâ alıyor. Hak da veriyorsun. Peki Allah'ına ihanet edenin cezalandırılmasında alamadığın ne?
0 notes
etaali · 2 months
Text
🏴‍☠️⚡🇵🇸IŞİD resmen Hamas'a savaş ilan etti:
Hamas mürted bir harekettir!
İsrail'e tek kurşun bile atmayan IŞİD'in (Vehhabilerin) kuklası olan hangi ülkenin hala şüpheniz var mı?!!
3 notes · View notes
epifizz · 2 years
Text
Dışım biliş içim yad Dilim hoş gönlüm mürted Yavuz işe iyi ad Böyle fitne kanda var
 -Yunus Emre
20 notes · View notes
hattabi · 10 months
Note
Öncelikle cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum abi. Çok müteşekkir kaldım. Eğer hidayette iseniz Allah hikayenizi arttırsın.
Sorum ikinci paragrafınızda söyledikleriniz gibi. Ne yazık ki dinin asılları olan bir konuda irtad etmişler. Benim katıldığım topluluk bunları yıllardır mürted görüyorlar bende irtad edenler ile ilgili; genel aynı zamanda kapsamlı bir bilgi sahibi olmak istiyorum Allah’ın izniyle. İrtad edenler akrabam -ne yazık ki- oldukları için nefsani yaklaşmak istemiyorum. Ve sizin de Arapça bilginizin olduğunu görünce-alıntılarınızdan/paylaşımlarınızdan- size sormak istedim. Eğer önerdiğiniz kitap dışı bildiğiniz sahih bir kitap daha varsa onun da tavsiyesini almak isterim. Bir yere sordum ama Allahu alem o kitabın henüz baskısı yok başka yerlere de sorarım inşaAllah. Bu konuda gevşeklik göstermek istemediğimden konuya kısa bir süre içinde başlamak istiyorum. Yardımcı olursanız sevinirim.
Allahumme amin ecmain kardeşim, ben teşekkür ederim.
Bir önceki cevabımda dediğim gibi bu konuya dair müstakil bir kitap telif edildiğini bilmiyorum. Ancak imâmlar bu konuya dalâlet edecek bazı nakilleri veya sözleri eserlerinde yeri geldikçe zikretmişlerdir. Mürtedin veya kafirin küfrünü bildiği halde tekfir etmemek hakkında konuşmuşlar tabi ki, daha çok Cehmiyye, Mutezile veya Allâh'a ve Rasûlü'ne küfredip irtidat eden kimseleri tekfir etmeyenler hakkında konuşmuşlar. Bu konuşulan sözleri de vakıaya oturtmak gerekir.
Mesela yeni iman eden bir kimse için diyorsunuz, Said b. Mansur Sunen (125) İbn ebi Şeybe, Musannef (6580) Buhari, Tarihul Kebir (357/5) sahih bir isnadla Abdurrahman bin Nevfel el Eşacai'den tahric etti: o da babasının şöyle dediğini nakletti:
"Dedim ki: ‘Ya Rasulallah ben şirki öğrenmekte yeniyim, beni şirkten beraat edeceğim bir işe yönlendir.’ Dedi ki, “De ki ey kafirler/kafirun suresini oku.”
(Abdurrahman bin Nevfel el-Eşcai) dedi ki : “Babam bu dünyadan ayrılıncaya kadar bir gün veya bir gece bile bunu okumakta hata etmedi”
Dikkat ederseniz şirki yeni öğrenip îmân etme yolunda olan birine Allâh Rasûlü ﷺ müşriklere uygulanması gereken Bera akidesini uygulamayı emrediyor. Onların tekfiri tabi ki zaruridir, bu şekilde kişi şirkten ve ehlinden beri olup Allâh'ı tevhid edecektir. Mürted ise dinin zaruri meselesi olan asluddin ile ilgili konularda küfre girmiş ise (mesela Allah'ın bir helalini haram/haramını helal kılmışsa veya buna benzer durumlar) onun durumu da avam veya âlim herkes nezdinde teberri edilmesi ve tekfiri hak olan bir kimsedir. Ancak diğer furu meseleler ise o vakit bu konuda acele etmemelidir.
Yine buna dair selefin kafirin küfründen şüphe eden veya onu tekfir etmeyen kimselerin hükmü hakkında konuşmuşlar onları burada zikretmiyorum vakıaya ters düşme durumu olmaması için.
Eğer cevaplar yeterli gelmediyse bana özelden yazın bu şekil daha iyi anlamaya/anlatmaya çalışalım inşaAllah.
2 notes · View notes
yalnzardc · 11 months
Text
Nur sr. : Bu bübarek sûre, Medine-i Münevvere'de nazil olmuştur. Altmş dört ayeti kerimeyi kapsar.
11. Muhakkak o kimseler ki, iftira ile geliverdiler, sizden bir zümredirler. Onu sizin için bir șer saymayın, belki o sizin için bir hayırdir. Onlardan her kișiye de günahtan kazandığı șey vardır. Onlardan o kimse ki, onun büyüğünü üstlenmiştir, onun için de pek büyük bir azap vardır.
11 - Bu şahıs münafıklardan olan Abdullah ibni Ubeyyi'dir.
§ "Usbe" ondan kırka kadar olan bir cemaat, bir güruh demektir
Furkan sr. : Bu mukaddes sûre, Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur. Ancak bazı zatlara göre yalnız (68, 69, 70) inci âyetleri Medine-i Münevvere'de inmiştir.
Bu mübarek sûre, hak ile batılın arasını ayırd eden, bu sebeple "Fürkan" ünvanına da sahip bulunan Kur'an-ı Kerimin öyle yüce àyetleri kapsamış olduğu için kendisen böyle "Fürkan Suresi" adı verilmiştir.
§ Fûrkan"dan maksat ise Kur'an-ı Kerim'dir. Çünkü Kur'an-ı, hak ile batıln aralarnı ayırdığı için ve âyetleri birbirinden farklı olarak yirmi üç senede parça parça nâzil olmuş bulunduğu için kendisine böyle "Fürkan" ismi de verilmiştir
§ Cenneti Huld; Nimetleri kesilmeyen cennet demektir. Huld ile Hultd eşittir. Şükr ile șükûr gibi. Cennetler zaten birer Hulûd yurdudur. Boyle Huld ile tavsif edilmesi, onların üstünlüğünü açıklamak içindir veya dünyevi cennetlerden bahçelerden ayrılması içindir.
26 - deniliyor ki: O kıyamet günu bir mümin için dünyada iken kıldığı bir farz namazdan daha hafif bulunacaktır.
29. Andolsun ki, beni zikirden sapıttırdı, -o zikr- bana geldikten sonra ve șeytan insan için yardımcı olmayıp -o'nu- perişan bir halde terkeder olmuştur.
29 - Rivayete göre bu àyeti kerime "Ukbe" adındaki bir dinden dönmüş kimse ile benzerleri hakkında nazil olmuştur. Şabi merhumun rivayetine göre Ukbe,Ümeyye'nin dostu imiş, Ukbe, müslümanlğı kabul etmiş, Ümeyye bundan haberdar olunca demiș ki: "Ey Ukbe!. Eğer sen Muhammed'e -Aleyhisselâm- beyatte bulunursan yüzüm yüzüne haram olsun" bunun üzerine kıymet vererek dinden yoksun kalan mürted kimselerdir. Artık öyle zararlı şahıslara karşı pek uyanık, muhalefet eder buIunmalıdır. Aksi takdirde pek büyiük bir felaket mukadderdir .
38 - Rivayete göre 'Ress' kavimi, Yemame civarındaki bir bölgede veya Antalya'da Res denilen bir kuyu civarında ikàmet edip putlara tapınan bir taife imiş Kendilerine Şuayb Aleyhisselâm Peygamber gönderilmiști. O mübarek zatı inkar ettiler, nihayet kuyularının suları kurumuș, kendileri bir zelzele ile mahvolup gitmişlerdir.
"Görülüyor ki: (63)üncü âyeti celileden işbu (76)nc âyeti Kerimeye kadar olan mübarek ayetler mümin, salih kulların dokuz seçkin özelliklerini açıklamaktadır.
Şöyle ki: (1) inci özellik; o kulların yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürümeleridir.
(2)inci özellik, cahillerin dedikodularına karșı "selâmetle" deyip, iyilik dilemektedirler.
(3) üncü özellik Cenab-ı Hakka ibadetle secdelere, kıyamlara devam etmelidir.
(4) üncü özellik, Hak Teala'ya sğınarak cehennem azabından emin olmalarını temenni eylemeleridir.
(5)inci özellik harcamada bulundukları zaman israftan ve cimrilikten kaçınmalarıdır.
(6)ıncı özellik Allah Teala'dan başkasına kulluk etmemeleri ve haksız yere insan öldürmemeleri ve zina rüsvaylığından sakınmalarıdır.
(7)inci özellik, yalan yere şâhidlik etmekten kaçınmaları ve faidesiz, terkedilmesi gerekli șeyler ile meşgul olmamaları ve fenalıklara karșı kendi haklarında soylu bir vaziyet almalarıdır.
(8)inci özellik, kendilerine âyetler ile öğüt verilince onu tam bir saygı ve suur ile dinleyip pek hürmet edici bir vaziyet almalarıdir.
(9)uncu özellik de, zevceleri, aile fertleri haklarından hayırlı dualarda, temennilerde bulunarak kendilerinin de muttakiler icin birer uyulacak önder olmalarını istemeleridir.
6 notes · View notes
ebuhureyre · 6 months
Text
ŞERİAT OLMAYAN SİSTEMLERDE OY KULLANMA HAKKINDA
Oy meselesinde sizler ilimsiz bir kaç gençsiniz diyen irca ehline reddiye
Demokratik seçimlerde oy kullanan (tekfirin engelleri ve şartları yerine gelince ) Mürted olur diyen Alimler
• 7 Hadis kitabını ezebere bilen Allâme Şeyh Nasır el Fehd (2003'den bu yana hapiste)
• 7 Hadis kitabını ezebere bu Allâme Şeyh Ali bin Hudeyr el Hudeyr (2003'den bu yana hapiste)
• 5 Hadis kitabını...
5 Hadis kitabını ezebere bilen Allâme Şeyh Ahmed bin Hamud el Halidî (2003'den bu yana hapiste)
• Muhaddis Allâme Şeyh Abdurahman ibn Cibrin rahimahullah
• Muhaddis Şeyh Abdullah es-Sa'd
Hafizahullah
• Muhaddis Şeyh Abdullah Racihi hafizahullah
• Şeyh Bişr...
Şeyh Bişr İbn Fehd el Bişr (2004'den bu yana hapiste)
• Şeyh Velid es Sinani (1998'den bu yana hapiste)
• Şeyh Doktor Said bin Zuayr (1998'den bu yana hapiste)
• Şeyh Musa Cibrin hafizahullah
• Şeyh Turki el Binali (rahimahullah)
Şeyh Faris ez Zehranî (rahimahullah)
• Muhaddis Şeyh Abdülaziz et Tuveyli (rahimahullah)
• Muhaddis Şeyh Hamd el Humeydi (rahimahullah)
• Alemlerin Sultanı Şeyh Hamud bin Ukla eş-Şuaybi (rahimahullah)
• Şeyh Abdülaziz el Mugrin (rahimahullah)
Şeyh Abdullah er Raşud (rahimahullah)
• Allâme Mahaddis Şeyh Abdullah el Ulvan'ın telebesi, Şeyh Abu Bekir el Kahtanî (rahimahullah)
• Allâme Şeyh Süleyman el Ulvan'ın talebesi, Şeyh Sad el Mutlaq (rahimahullah)
Muhaddis Şeyh Ebu Malik et Temimi (rahimahullah)
• Muhaddis Şeyh Yusuf el Uyeyri (rahimahullah)
• Muhaddis Şeyh Halid el Hayık (hafizahullah)
Oy vermekte bir beis yoktur diyen kimseler;
• Arap yöneticileri akıllı yöneticilerdir diyen Cehmi "Hasan ed Deduv" (o sözde akıllı yöneticileri Filistin sürecinde en aptalı dahi gördü)
• Allah gelse seçimlerde ..
Allah gelse seçimlerde ... Parti kadar oy olamaz, Hristiyanlar ile biz kardeşiz diyen "Kardavi"
Oy kullanmak caiz değildir şirktir veyahut caizdir beis yoktur diyen iki zıt görüşün isimlerini çoğaltabiliriz. Ancak dikkat çekmek istediğim nokta şu ki, Yoldan çıkmış Allah'ın ve Rasulünün düşmanı olan birilerinin dediği gibi oy vermeye şirk diyen alim yok diyenler ancak telbisleri ile kendilerinin azabını artırır ve kendilerini kandırırlar. Bilâkis Oy vermek şirk diyen ulamanın amelleri ve menheci ortada -ki çoğu cezaevinde- şirk değildir oy vermde beis yoktur diyen adamlar ise Arap yöneticilerini öven veyahut Allah gelse seçimde bizim parti kadar oy olmaz diyen adamlar. Hakkın ve batılın destekçileri açıkça ortada.
1 note · View note
militaryleak · 7 months
Text
Turkish Aerospace Industries TF KAAN Stealth Multirole Fighter Completes Maiden Flight
In February 21, 2024, Turkish Aerospace Industries (TAI) TF KAAN conducted it's maiden flight. TAI shared a video showing a KAAN stealth multirole fighter taking off and then returning to Mürted Airfield Command in the north Ankara. The successful flight, reaching an altitude of 8,000 feet with a speed of 230 knots, highlights President Recep Erdoğan's commitment to nationalizing Turkey's defense industry. This milestone represents a crucial step in realizing Erdoğan's vision of an indigenous, advanced fighter. Manufactured by the Turkish Aerospace firm Tusas, the KAAN, a fifth-generation stealth multirole fighter, completed a 13-minute flight, signaling a new era in Turkey's defense capabilities. The aircraft's initial performance indicators are promising, and it is transitioning from its original air-superiority role to a versatile multirole platform.
In February 21, 2024, Turkish Aerospace Industries (TAI) TF KAAN conducted it’s maiden flight. TAI shared a video showing a KAAN stealth multirole fighter taking off and then returning to Mürted Airfield Command in the north Ankara. The successful flight, reaching an altitude of 8,000 feet with a speed of 230 knots, highlights President Recep Erdo?an’s commitment to nationalizing Turkey’s defense…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
buro-mobilya · 1 year
Text
Ankara da Ayaklı Askılık için Yılmaz Büro
Ayaklı askılık modelleri için 03123512525
Ankara Seyranbağları nda Askılık
Ankara Seyran Caddesi nde Askılık
Ankara Sancak Mahallesi nde Askılık
Ankara Sanatoryum da Askılık
Ankara Saimekadın da Askılık
Ankara Pınarbaşı nda Askılık
Ankara Öveçler de Askılık
Ankara Örnek Mahallesi nde Askılık
Ankara Oyak Sitesi nde Askılık
Ankara Ostim de Askılık
Ankara Osmangazi de Askılık
Ankara Oran da Askılık
Ankara ODTÜ de Askılık
Ankara Nuri Pamir Caddesi nde Askılık
Ankara Numune Hastanesi nde Askılık
Ankara Nenehatun da Askılık
Ankara Necatibey de Askılık
Ankara Namık Kemal Bulvarı nda Askılık
Ankara Mürted ( Akıncılar ) de Askılık
Ankara Mutluköy de Askılık
Ankara Mithatpaşa da Askılık
Ankara Mesa Yonca Evlerin de Askılık
Ankara Mesa Koru Sitesi nde Askılık
Ankara Mesa Batıkent de Askılık
Mebusevleri nde Ayaklı Askılık
Ankara Mecidiye de Askılık
Ankara Maskeyolu nda Askılık
Ankara Marangozlar da Askılık
Ankara Maltepe de Askılık
Ankara Macunköy de Askılık
Ankara MTA da Askılık
Ankara Lalahan da Askılık
Ankara Küçükesat da Askılık
Ankara Kutludüğün de Askılık
Ankara Kurtuluş da Askılık
Ankara Koyunpazarı nda Askılık
Ankara Koru Sitesi nde Askılık
Ankara Konutkent de Askılık
Ankara Kolej de Askılık
Ankara Kocatepe de Askılık
Ankara Sakarya Caddesi nde Askılık
Ankara Meşrutiyet Caddesi nde Askılık
Ankara Kumrular da Askılık
Bakanlıklar da Ayaklı Askılık
Kızılay da Ayaklı Askılık
Kırkkonaklar da Ayaklı Askılık
Ankara Kırbaşı nda Askılık
Ankara Kennedy Caddesi nde Askılık
Ankara Keklikpınarı nda Askılık
Ankara Tepebaşı nda Askılık
Ankara Telsizler de Askılık
Ankara Şose de Askılık
Ankara Kızlarpınarı nda Askılık
Ankara Kamil Ocak da Askılık
Ankara Çaldıran da Askılık
Ankara Bağlarbaşı nda Askılık
Keçiören Asfalt da Ayaklı Askılık
0 notes
erol25030 · 1 year
Video
youtube
Dikkat!!!! Dünyayı Gavs Yönetmiyor Dersen Mürted Olursun!!!
0 notes
nekadarhaber · 1 year
Text
Bakan Yaşar Güler'in 15 Temmuz'da yaşadıkları ortaya çıktı
Tumblr media Tumblr media
Bakan Yaşar Güler'in 15 Temmuz'da yaşadıkları ortaya çıktı Saygı Öztürk, yeni kabinede Milli Savunma Bakanı olarak görevlendirilen Yaşar Güler'in Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki FETÖ yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişimi sırasında yaşadıklarını okurlarıyla paylaştı. Güler, o dönem Genelkurmay 2. Başkanı olarak görev yapıyordu. Kalkışma sonrası Hulusi Akar'ın yerine Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci turda yüzde 52.18'le kazandığı cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından da yine Akar'ın yerine Milli Savunma Bakanlığı'na getirildi. Akar ise siyasi yaşamına AKP Kayseri Milletvekili olarak devam ediyor. Öztürk'ün 'Kod Adı Mürted' adlı kitabından alıntıladığı yazısında, Güler'in 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında yaşadığı olaylar şöyle anlatılıyor: 15 Temmuz 2016 saat 21.25 civarıydı. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in odasına 12 asker girdi. Elleri silahlı olan askerler, "Yere yat, yere yat" diye bağırıyorlardı. Odada sessizlik oldu. Yaşar Paşa, askerlere "Siz kimsiniz?" diye sordu. Askerler yine "Yere yat" diye bağırıp üzerine saldırdılar. Yaşar Paşa üzerine saldıran askerlerden birisini kolundan tutup fırlattı. Asker yere düştü. Yaşar Paşa'nın üzerine çullandılar ve yerde yüzükoyun yatırdılar. İçlerinden biri yerde yatan komutanın kafasına ayağıyla bastı. Ellerini arkadan bağladılar ve Güler'in ağzını da bantladılar. O vaziyette dururken sivil giyimli biri sırıtarak "Komutanım merak etmeyin bu bir tatbikat" dedi. Söyleyen emir subayı M.A. idi. Askerler Güler'i koluna giren askerlerle sürükleyerek üç kat aşağıya indirdiler. Araçla helikopterin bulunduğu yere gittiler ve Güler helikoptere bindirildi. Helikopter havalandı ve Akıncı Hava Üssü'ne getirildi. Güler, burada elleri ve bacaklarındaki plastik kelepçeleri kesilerek serbest bırakıldı. Bu olayların ardından Güler, "Kod Adı Mürted" adlı kitabında yaşadığı tüm detayları anlattı ve darbe girişiminin gerçekleştiği gece yaşadığı korku dolu anları okurları ile paylaştı. Güler, kitabında darbe girişimi öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını da anlatarak o gece yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya koydu. Read the full article
0 notes
ayakli-askilik · 2 years
Text
Ankara Ayaklı Askılık ( Elbise Askısı ) modelleri için 03123512525 - Yılmaz Büro
Ahşap ve metal ayaklı elbise askısı modelleri için www.yilmazburo.com
Tumblr media
Askılık ceket, palto, manto, pardesü, yağmurluk, takım elbise, şapka ve hatta anahtarlık gibi eşyalarınızı asmanıza yarayan bir aksesuarıdır. Ceket giyip çıkarma işlemi evin ana kapısı önünde gerçekleştiği için askılıklar da kendilerine genelde antrede yer bulur . Ancak giymediğiniz veya kurumasını istediğiniz çamaşırlar için ofis çalışma alanlarında da bulundurabilirsiniz.
Ayaklı askılıklarda kendi içlerinde farklı modellere ayrılır. Ahşap veya metalden yapılan uzun askılıklar bir ağaca benzer ve üst kısmında bulunan askılara eşyalarınızı asarsınız. Bunlar antrelerde en şık duran askılık modellerindendir. Ferforje görünümleri onlara zarafet katar.Ahşap ya da metal malzemeden imal edilmekte olan ayaklı elbise askılığı, ayaklı portmanto modelleri , üretim ve tedarik hizmetleri;
Bu kategoride bulunan  portmanto modelleri pratik amaçlar için hazırlanmış genel ve özel kullanımlara müsait olan ahşap modeli ve benzerleridir. Ofis odalarında ve stüdyo ya da evlerde bu askılık tipleri kullanışlı ve minimum yer prensibi ile hizmet vermektedir. İhtiyacınızı karşılaması öncelikli olduğu için portmanto seçimi yaparken kendi beğenilerinin yanı sıra kullanılacak koşullara uygun bir model seçmeye de dikkat etmelidirler. örneğin çok hoşunuza giden bir modeli sadece görselliğinden dolayı satın alamazsınız bu tip ürünlerde kullanım koşulları da göz önünde bulundurulması etkenler arasında yer almaktadır. İstenilen renkte ve miktarda üretim imkanı mevcuttur.
Ankara Şaşmaz da Ayaklı Askılık
Ankara Seyranbağları nda Askılık
Ankara Seyran Caddesi nde Askılık
Ankara Sancak Mahallesi nde Askılık
Ankara Sanatoryum da Askılık
Ankara Saimekadın da Askılık
Ankara Pınarbaşı nda Askılık
Ankara Öveçler de Askılık
Ankara Örnek Mahallesi nde Askılık
Ankara Oyak Sitesi nde Askılık
Ankara Ostim de Askılık
Ankara Osmangazi de Askılık
Ankara Oran da Askılık
Ankara ODTÜ de Askılık
Ankara Nuri Pamir Caddesi nde Askılık
Ankara Numune Hastanesi nde Askılık
Ankara Nenehatun da Askılık
Ankara Necatibey de Askılık
Ankara Namık Kemal Bulvarı nda Askılık
Ankara Mürted ( Akıncılar ) de Askılık
Ankara Mutluköy de Askılık
Ankara Mithatpaşa da Askılık
Ankara Mesa Yonca Evlerin de Askılık
Ankara Mesa Koru Sitesi nde Askılık
Ankara Mesa Batıkent de Askılık
Mebusevleri nde Ayaklı Askılık
Ankara Mecidiye de Askılık
Ankara Maskeyolu nda Askılık
Ankara Marangozlar da Askılık
Ankara Maltepe de Askılık
Ankara Macunköy de Askılık
Ankara MTA da Askılık
Ankara Lalahan da Askılık
Ankara Küçükesat da Askılık
Ankara Kutludüğün de Askılık
Ankara Kurtuluş da Askılık
Ankara Koyunpazarı nda Askılık
Ankara Koru Sitesi nde Askılık
Ankara Konutkent de Askılık
Ankara Kolej de Askılık
Ankara Kocatepe de Askılık
Ankara Sakarya Caddesi nde Askılık
Ankara Meşrutiyet Caddesi nde Askılık
Ankara Kumrular da Askılık
Bakanlıklar da Ayaklı Askılık
Kızılay da Ayaklı Askılık
Kırkkonaklar da Ayaklı Askılık
Ankara Kırbaşı nda Askılık
Ankara Kennedy Caddesi nde Askılık
Ankara Keklikpınarı nda Askılık
Ankara Tepebaşı nda Askılık
Ankara Telsizler de Askılık
Ankara Şose de Askılık
Ankara Kızlarpınarı nda Askılık
Ankara Kamil Ocak da Askılık
Ankara Çaldıran da Askılık
Ankara Bağlarbaşı nda Askılık
Keçiören Asfalt da Ayaklı Askılık
Kazım Karabekir de Ayaklı Askılık
Ankara Kavaklıdere de Askılık
Ankara Kavaklar da Askılık
Ankara Kartaltepe de Askılık
Ankara Karşıyaka da Askılık
Ankara Karaköy de Askılık
Ankara Karacakaya da Askılık
Ankara Kara Harp Okulu nda Askılık
Ankara Kabala da Askılık
Ankara Kafkas Blokları nda Askılık
İvedik de Ayaklı Askılık
Ankara Kadıncık da Askılık
Ankara İstasyon da Askılık
Ankara İstanbul Yolu nda Ayaklı Askılık
Ankara İsmetpaşa da Askılık
İskitler de Ayaklı Askılık
Ankara Karapürçek de Askılık
Ankara İncirli de Askılık
Ankara İncesu da Askılık
Ankara İncek de Askılık
Ankara İlker de Askılık
Ankara İçcebeci de Askılık
Ankara İbni Sina da Askılık
Ankara Ilıca da Askılık
Ankara Hüseyingazi de Askılık
Ankara Hurdacılar da Askılık
Ankara Hisar da Askılık
Ankara Hasköy de Askılık
Ankara Hamamönü nde Askılık
Ankara Beytepe de Askılık
Ankara Hacettepe de Askılık
Ankara Güven de Askılık
Ankara Gülveren de Askılık
Ankara Gülhane de Askılık
Ankara Gökçeören de Askılık
Ankara GMK Bulvarı nda Askılık
Ankara Gimat da Askılık
Ankara Gaziosmanpaşa da Askılık
Ankara Gazino da Askılık
Ankara Gazi Üniversitesi nde Askılık
Ankara Gazi Mahallesi nde Askılık
Ankara Fazıl da Askılık
Ankara Fatih de Askılık
Ankara Yıldız da Ayaklı Askılık
Yukarı Ayrancı da Ayaklı Askılık
Yıldırım Beyazıt da Ayaklı Askılık
Ankara Yeşilöz de Askılık
Ankara Yenişehir de Askılık
Ankara Lalegül de Askılık
Ankara Bankaevleri nde Askılık
Ankara Yenidoğan da Askılık
Ankara İvedik Caddesi nde Askılık
Ankara Ragıp Tüzün de Askılık
Ankara Kardelen de Askılık
Ankara Güzelevler de Askılık
Ankara Varlık Mahallesi nde Askılık
Ankara Ümitköy de Askılık
Ankara Uyanış da Askılık
Ankara Samanpazarı nda Askılık
Ankara Rüzgarlı da Askılık
Ankara Opera da Askılık
Ankara Hacıbayram da Askılık
Ankara Anafartalar da Askılık
Ankara Ulus da Askılık
Ankara Ufuktepe de Askılık
Ankara Türk-iş Blokları nda Askılık
Ankara Turan Güneş de Askılık
Ankara Tunalı da Askılık
Ankara Topraklık da Askılık
Ankara Tasiş de Askılık
Ankara Tandoğan da Askılık
Ankara Tahran Caddesi nde Askılık
Ankara Şenyuva da Askılık
Ankara Şentepe de Askılık
Ankara Şaşmaz da Askılık
Ankara Susuz da Askılık
Ankara Subayevleri nde Askılık
Ankara Söğütözü nde Askılık
Ankara Sokullu da Askılık
Ankara Siteler de Ayaklı Askılık
0 notes
calsitkoltuk · 4 years
Text
Ofis Koltuk Tamiri Ankara
Ankara da ofis koltuk tamiri
Ankara İstiklal Mahallesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Tatlar da ofis koltuk tamiri
Ankara Seyfi Demirsoy da ofis koltuk tamiri
Ankara Peçenek de Ofis koltuk tamiri
Ankara Kavaklı da ofis koltuk tamiri
Ankara Karaköy de ofis koltuk tamiri
Ankara Karacaören de ofis koltuk tamiri
Ankara Kale de ofis koltuk tamiri
Ankara Hacı Bayram da ofis koltuk tamiri
Ankara Aydıncık da ofis koltuk tamiri
Ankara Atıf Bey de ofis koltuk tamiri
Ankara Altınpark da ofis koltuk tamiri
Ankara Yenişehir de ofis koltuk tamiri
Ankara Lalegül de ofis koltuk tamiri
Ankara Bankaevleri nde ofis koltuk tamiri
Ankara Yenidoğan da ofis koltuk tamiri
Ankara Güzelevler de ofis koltuk tamiri
Ankara Varlık da ofis koltuk tamiri
Ankara Ümitköy de ofis koltuk tamiri
Ankara Uyanış da ofis koltuk tamiri
Ankara Samanpazarı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Rüzgarlı da ofis koltuk tamiri
Ankara Opera da ofis koltuk tamiri
Ankara Hacıbayram da ofis koltuk tamiri
Ankara Anafartalar da ofis koltuk tamiri
Ankara Ulus da ofis koltuk tamiri
Ankara Ufuktepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Turan Güneş de ofis koltuk tamiri
Ankara Tunalı da ofis koltuk tamiri
Ankara Topraklık da ofis koltuk tamiri
Ankara Tasiş de ofis koltuk tamiri
Ankara Tandoğan da ofis koltuk tamiri
Ankara Tahran Caddesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Şenyuva da ofis koltuk tamiri
Ankara Şentepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Şaşmaz da ofis koltuk tamiri
Ankara Susuz semtinde ofis koltuk tamiri
Ankara Subayevleri nde ofis koltuk tamiri
Ankara Sögütözü nde ofis koltuk tamiri
Ankara Sokullu da ofis koltuk tamiri
Ankara Sıhhiye de ofis koltuk tamiri
Ankara Sancak Mahallesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Sanatoryum da ofis koltuk tamiri
Ankara Saimekadın da ofis koltuk tamiri
Ankara Pınarbaşı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Örnek de ofis koltuk tamiri
Ankara Oyak Sitesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Ostim de ofis koltuk tamiri
Ankara Osmangazi de ofis koltuk tamiri
Ankara Oran da ofis koltuk tamiri
Ankara ODTÜ de ofis koltuk tamiri
Ankara Nenehatun da ofis koltuk tamiri
Ankara Necatibey de ofis koltuk tamiri
Ankara Mürted de ofis koltuk tamiri
Ankara Mutluköy de ofis koltuk tamiri
Ankara Mithatpaşa da ofis koltuk tamiri
Ankara Mesa Batıkent de ofis koltuk tamiri
Ankara Mecidiye de ofis koltuk tamiri
Ankara Mebusevler de ofis koltuk tamiri
Ankara Maltepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Macunköy de ofis koltuk tamiri
Ankara Lalahan da ofis koltuk tamiri
Ankara Küçükesat da ofis koltuk tamiri
Ankara Kutludüğün de ofis koltuk tamiri
Ankara Kurtuluş da ofis koltuk tamiri
Ankara Koru Sitesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Konutkent de ofis koltuk tamiri
Ankara Kolej de ofis koltuk tamiri
Ankara Kocatepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Kızılay da ofis koltuk tamiri
Ankara Kumrular da ofis koltuk tamiri
Ankara Bakanlıklar da ofis koltuk tamiri
Ankara Kırkkonaklar da ofis koltuk tamiri
Ankara Kennedy Caddesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Keklikpınarı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Tepebaşı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Telsizler de ofis koltuk tamiri
Ankara Şose de ofis koltuk tamiri
Ankara Kızlarpınarı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Kamil Ocak da ofis koltuk tamiri
Ankara Kazım Karabekir de ofis koltuk tamiri
Ankara Kavaklıdere de ofis koltuk tamiri
Ankara Kartaltepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Kalaba da ofis koltuk tamiri
Ankara İvedik de ofis koltuk tamiri
Ankara İstasyon da ofis koltuk tamiri
Ankara İsmetpaşa da ofis koltuk tamiri
Ankara İskitler de ofis koltuk tamiri
Ankara İncirli de ofis koltuk tamiri
Ankara İncesu ofis koltuk tamiri
Ankara İlker de ofis koltuk tamiri
Ankara Hüseyingazi ofis koltuk tamiri
Ankara Hasköy de ofis koltuk tamiria
Ankara Hamamönü nde ofis koltuk tamiri
Ankara Hacettepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Gülhane de ofis koltuk tamiri
Ankara Gimat da ofis koltuk tamiri
Ankara Gaziosmanpaşa da ofis koltuk tamiri
Ankara Fatih de ofis koltuk tamiri
Ankara Esentepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Devlet Mah. de ofis koltuk tamiri
Ankara Eryaman da ofis koltuk tamiri
Ankara Emek de ofis koltuk tamiri
Ankara Elvankent de ofis koltuk tamiri
Ankara Dikimevi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Demirtepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Demirlibahçe de ofis koltuk tamiri
Ankara Demetevler de ofis koltuk tamiri
Ankara Çukurambar da ofis koltuk tamiri
Ankara Cinnah Caddesinde ofis koltuk tamiri
Ankara Birlik Mahallesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Cengiz Topel de ofis koltuk tamiri
Ankara Cebeci de ofis koltuk tamiri
Ankara Büyükesat da ofis koltuk tamiri
Ankara Bilkent de ofis koltuk tamiri
Ankara Beştepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Beytepe de ofis koltuk tamiri
Ankara Beysukent de ofis koltuk tamiri
Ankara Beşevler de ofis koltuk tamiri
Ankara Kardelen de ofis koltuk tamiri
Ankara Batıkent de ofis koltuk tamiri
Ankara Basınevleri nde ofis koltuk tamiri
Ankara Barış Mahallesi nde ofis koltuk tamiri
Ankara Balgat da ofis koltuk tamiri
Ankara Bahçelievler de ofis koltuk tamiri
Ankara Bademli de ofis koltuk tamiri
Ankara Ayvalı da ofis koltuk tamiri
Ankara Aydınlıkevler de ofis koltuk tamiri
Ankara Çayyolu nda ofis koltuk tamiri
Ankara Aşağı Eylence ofis koltuk tamiri
Ankara Aşağı Ayrancı ofis koltuk tamiri
Ankara Arcadium ofis koltuk tamiri
Ankara Anıttepe ofis koltuk tamiri
Ankara İncek ofis koltuk tamiri
Ankara Anafartalar ofis koltuk tamiri
Ankara Aktepe ofis koltuk tamiri
Ankara Akdere de ofis koltuk tamiri
Ankara Ahlatlıbel de ofis koltuk tamiri
Ankara Abidinpaşa da ofis koltuk tamiri
Ankara Öveçler de ofis koltuk tamiri
Ankara Ostim de ofis koltuk tamiri
Ankara Yukarı Ayrancı da ofis koltuk tamiri
Ankara Dikmen de ofis koltuk tamiri
Ankara Şereflikoçhisar da ofis koltuk tamiri
Ankara Polatlı da ofis koltuk tamiri
Ankara Nallıhan da ofis koltuk tamiri
Ankara Kızılcahamam da ofis koltuk tamiri
Ankara Haymana da ofis koltuk tamiri
Ankara Güdül de ofis koltuk tamiri
Ankara Evren de ofis koltuk tamiri
Ankara Çamlıdere de ofis koltuk tamiri
Ankara Beypazarı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Yenimahalle de ofis koltuk tamiri
Ankara Sincan da ofis koltuk tamiri
Ankara Pursaklar da ofis koltuk tamiri
Ankara Mamak da ofis koltuk tamiri
Ankara Keçiören de ofis koltuk tamiri
Ankara Kazan da ofis koltuk tamiri
Ankara Kalecik de ofis koltuk tamiri
Ankara Gölbaşı nda ofis koltuk tamiri
Ankara Etimesgut da ofis koltuk satış ve tamiri
0 notes
bcapnews · 2 years
Text
İslam Devleti Grubu, Pakistan'ın Afganistan'daki Üst Düzey Diplomatına Saldırıyı Üstlendi
İslam Devleti Grubu, Pakistan’ın Afganistan’daki Üst Düzey Diplomatına Saldırıyı Üstlendi
İSLAMABAD — İslam Devleti grubu Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Pakistan’ın Afganistan’daki baş diplomatına Cuma günü düzenlenen suikast girişiminden sorumlu olduğunu söyledi. Kaynaklar, Maslahatgüzar Ubaid-ur-Rehman Nizamani’nin hayatta kaldığını ancak güvenlik görevlisinin ağır yaralandığını söyledi. IŞİD’in bölgesel şubesi Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “mürted Pakistan büyükelçisine ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yalnzardc · 1 year
Text
Hz osman radıyallahuanh'a yapılan darbeya giden hadiseler :
Hz Osman efendimizi sahabe, tabiin katletti inancı çok yalnıştır bu olayları başlatanların ne sahabe ne tabiin ile alakası vardır.
Hz Ebubekir efendimiz takribi 2,5 sene hilafette kaldı onun dönemindeki esas sorun ridde hadiseleriydi Hz. Ömer radıyallahuanh 10 sene kadar idarede kaldı onun döneminde kayda değer hiç bir fitne hadisesi olmadı, onun döneminde ihtilaf yoktu, vardıda yoktu, onun karşısında fitne çıkarılamayacağını biliyordu. Hz. Osman radıyallahuanh 12 sene
1. Madde : arkadan gelen yeni kuşak 20"nin altında onun zamanında ilk  yıl hiç bir hadise yaşanmadı ama bu sürede Mekke Medine basra küfe şam ve mısırda sessiz ve derinden bir değişme yaşandı. Etnik yapısı değişti artık toplumda ağırlıklı olarak iran rum berberi kıpti denen milletler vardı. O toplumun yapısı bunların gelmesi ile tamamıyla değişti. Bunların içinde arap ama yahudi, hıristiyan, mürted olup yeniden islama girenler de vardı. Bu kozmopolitik olan toplumda ensar ve muhacirin kokusu yok. Sahabe ve tabiinin azıklıkta olduğu toplumda korkunç bir cehalet vardı 
2. Madde : Kültürel bozulma, bu topluluk birbirlerinden kız alıp verdiler örf ve adetleri tamamı ile birbirine karıştı. İsta hz Osmanın başını beleya sokan nesil buradan doğan nesildi.
Fitneye açık bir nesil vardı İbn kesir der ki : " O zamanın gençleri topluma düşen bir haberin yalan mı doğrumu olduğunu bilmeden doğru gibi yayarlardı.
Zevklere dayalı sarhoşluk veren maddeler (uyuşturucu) ilk defa Hz Osman efendimizin zamanında çıktı.
3. Madde : Hz Ömer efendimizden sonra Hz Osman efendimizin dönemindeki siyasi değişim. Toplumun genç kesimi Hz Osmnaı gözlerine kestirmişlerdi. Hz. Osman efendimiz : sizi benim başıma toplayanın yumuşaklığım olduğunu biliyorum dedi.
Hz Osman radıyallahuanh : Şiddet fitnenin çözümü değil sebebidir. buyurdu.
4. Madde : Hz Osman efendimizin zamanında Medinenin kapıları açıldı. (sahabenin dışarı çıkmasına izin verildi). Bukadar insan dışarı çıkınca etraflarında topluluklar oluşmaya başladı ve bunlar devletin konturolünden taştı.
5. Madde : Cahiliyye ırkçılığı. Ekonomik haset ve kıskanma başladı Kureyşe karşı haset ve kıskançlık toplumları kutuplaşmaya götürdü. Halifenin vali tayinine bile bile itiraz etmeye başladılar. Arkadaşlar bunu yapan toplumun arkadan gelenleri.
6. Madde : Aksiyonun bitmesi. Kılıçlar kına sokulduarkadaki nesil hazıra alışmış, cihada giden nesil yetişmiyor. Toplumun bedevileri beytülmali konuşmaya başladılar. Sanki Hz Osman beytül malı  yiyiyormuş gibi bir ortam oluşturdular. Cahil milletin ağızından ne çıkmaz ki ? Algılardan sahabelerin çocukları bile etkilenecek.
7. Madde : Cahiliye takvası : Hz Osman efendimiz topluma göre bazı mübahlarla karar verince o cahiller Hz Osman efendimizi mürtedlikle suçladılar.
8. Madde : Makam hırsında olan şahsiyetler.
9. Madde : Bir takım şahsiyetleri araç yapan şahsiyetler. Sahavlerin isimlerini kullanarak sahte mektublar ile halkı kandırdılar.
10. Madde : Zeki münafıklar. Zeki provokatörler toplumu karıştırmada uzmanlardı. Fırsatı bekler ortaya bir yalan atar ve onun üzerinden algı yaparlardı. O günün trolleri zaten bu Osman bedire de katılmamıştı, Ebu zeri kovmuştu gibi sözler ile genç nesilde infial oluşturuyorlardı. Ümmü zer diyor vallahi Hz Osman. Ebu Zeri sürmedi. Hanımı yemin ediyor.
11. Madde :  Abdullah b. sebe denen münafığın toplum üzerindeki etkisi. İmam zehebi, ibn Hacer Askalani, ibn Hıbban, el Makrizi ortak söylemleri : Abdullah b. sebe tarihde ilk defa reenkarnasyon'u idda eden insandır. Bu adam hz Ali radıyallahuanh'ın vefatından sonra tekrar dirileceğini iddia etmiştir.  Sebizmi meydana getirdi bu adam Hz Osman Hz Ali nin hakkını yedi dediler.
Hz Osman efendimizin şehadetine giden süreç :
Abdullah b sebe ve hakim b. Cebel bunlar darbeyi beraber yapacak niyetleri hac mevsiminde insanların Medineyi boşaltıp Mekkeye gittiği dönemde yapmak. hicretin 30. Senesinde darbenin provasını yapıyorlar.
Eşas b. Kays adında ki bir sahabiye iftira attılar, ardından toplumdaki şerefli insanlara iftira atmaya devm ettiler.
Hİcretin 34. Yılı insanlar cihad için dağılınca Küfe boşalmaya başladı. Orada bir toplantı yapmaya çalıştılar ama kâkâ b. Amr radıyallahuanh olaya müdahale etti.
Sahabeler milleti sakinleştiremiyor, yezid b. Kays'ın ardında bin kişi küfeden çıktılar. Sahabe efendilerimiz sakin olun deseler de tansiyon düşmüyor. Hz Osman efendimiz çok bunaldı. Muhammed b. Meslemeyi teftiş için Küfeye gönderdi ama adamlar tıp oynadılar hiç bir şikayet yok.
Hz Osman efendimiz 82 yaşındaydı ve profesyönel bir iç savaş yoldaydı. Valileri bunların boyunlarını vurun desesde Hz Osman efendimiz fitne şiddetlenir diye reddetti.
Hz Muaviye yanıma gel seni koruruz dedi Hz Osman efendimiz ben Peygamberin beldesini terk etmem buyurdu.
2 notes · View notes
ruhurevan-tr · 4 years
Text
Tumblr media
“Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar."
Peygamber efendimiz (Sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır: “..Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir” (Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5). “Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar” (Dârimî, Mukaddime 16).
11 notes · View notes
belkidebirharfimben · 4 years
Text
Nedir yahu bu mürted meselesi? (2)
8) Soru: Mürtedin katli meselesi 'fikir özgürlüğüne' zarar vermiyor mu? Fikir özgürlüğü artsa İslam'ın yayılmasına hizmet olmaz mı? Buradaki taviz bize aslında zafer getirmez mi?
el-Cevap: Ben bidayet-i İslam'da öngörülmemiş bir zaferi bizim heveslerimizle keşfedebileceğimizi zannedemiyorum. Yani, eğer mürtedlerin özgürce yaşamasına izin vermek İslam'ın yayılmasına hizmet ediyor olsaydı, Aleyhissalatuvesselam da yaşamalarına izin verirdi. İslam'da da bu iş caiz olurdu. Böyle olmamışsa bizim akıl yürütmemizde hata var demektir. Açıklıkla itiraf edelim. Üstelik bu tarz tefekkürlerin 'insan tasavvuru' da bana arızalı görünüyor.
Öyle ya: İnsan (en azından her insan) birşey mantıklı diye hemen yola gelen bir canlı değildir. Ya? Seçimlerinin meşruiyetini inşa edebilen bir canlıdır. Cerbezesi vardır. En tehlikeli yanı da budur. Sözgelimi: Bir delikanlıya zinanın günah olduğunu anlatın. Sonra da onu alıp bu deniyetin bollukla işlendiği bir ortama bırakın. Bir gün, iki gün, üç gün, bir hafta, bir ay, bir yıl. Bakınız: Çok zordur kendisini tutması. Yüz kişide deneseniz belki birinde muvaffak olursunuz. Belki o kadar da olamazsınız. Çünkü o delikanlının aklı doğruyu dinlerken nefsi de yanlışı dinliyor olacak. Hatta dinlemek de değil. İçinde yaşıyor olacak. Kapılacak. Bu hal onu öyle bir duruma getirir ki, Allah korusun, belki gün gelir size 'zinanın günah olduğu bir dinde kalmayacağını' söyler. Evet. Nefis yeterince manipüle edilirse, bu imkan verilirse, artık dizginleri tutulamaz olur. Aklın "Yapma! Etme! Gitme!" demesine aldırmaz olur. Hatta direksiyonunu nefis ele geçirir. Kendi yolunun meşruiyet taşlarını döşer. Günahının felsefesini, savunusunu, tebliğini üretir.
İşte mürtedin kafası da böyle çalışır. Yalnız zehirlenmez. Zehirlemeye de gayret eder. Zincirini pek fena kırdığından, tıpkı İblis gibi, beraberinde çokları çukuruna götürmek ister. İnanmadığı(!) Allah'a karşı bir düşmanlık besler. 'Özgürlük' dediğiniz de düşmanınıza "Al beni vur!" diye silah vermek hesabına geçer. Hazine odasında hırsız serbestçe gezebilir mi? Kim gezdirir? Halbuki mü'minler bu dünyanın en değerli hazinesidir. Mürtedlerse mü'min hırsızlarıdır.
9) Soru: Mürtedleri 'katletmek' değil onlarla 'konuşmak' gerekir. Çünkü dinden çıkmanın varlığı dinî tebliğde sorunlar olduğuna işaret eder. Biz İslam'ı yaşayamadığımız için böyle olduklarından onlardan biz sorumluyuz. Mürtedlerin katli ise bu sorumluluktan kaçmaktır.
el-Cevap: Mürtedlerin artmasında elbette ahirzaman şartlarının bir payı var. Ve, doğrudur, İslam'ı tebliğde biz de yeterince sorumluluğumuzu yerine getiremiyoruz. Fakat birşeyin sahadaki halinin nedenlerini konuşmak başka fıkıhtaki uygulamanın meşruiyetini konuşmak başka. Biz, yani bugün 'mürtedin katli' meselesini savunanlar, "Şöyle denk geldiğimiz mürtedlerin kafasını rahat rahat keselim!" mantığıyla bu işi yapmıyoruz. Ya? Biz işin 'kitabiyatını' savunuyoruz. Böylesi bir müeyyidenin İslam'da bulunmasının ondaki nakiseden değil, hâşâ, sosyo-psikolojik bir öngörüden (yani kemalinden) kaynaklandığı söylüyoruz. Evvelemirde yapmaya çalıştığımız bu. Sonrasındaki tartışmalar sonrasında yaşanmalı. Sözgelimi: Üzerinden Süfyan geçmiş bir sosyolojide uygulama nasıl olur? Çerçeve nasıl değerlendirilir? Şartlara nasıl bakılır? Değişen şeyler var mıdır? Hukukumuz, âlimlerimiz, naslarımız bu zeminde neler neler söyler? Cevazlar nereye kadardır? Bütün bunlar elbette 'istikametli ulemanın' halledeceği şeylerdir.
Yani meselenin bugünü bence ancak İslam ulemasının oturup konuşacağı bir iştir. Bizim işimiz değildir. Bizim işimiz İslam'ın hakkını savunmaktır. Öyle ıvır-zıvır argümanlarla, modern hukuk-çağ putlaştırmalarıyla, seküler tabularla 'tukaka' edilmesini engellemektir. Bugün Türkiye'de bu meseleye dair yazıp çizenler de, hiç korkmayın, mürted katletmek peşinde değiller. Onların canlarını yakan İslam'ın her celseden suçlu çıkarılması. Bana sorulsa ki: "Bugün bütün mürtedlerin öldürülmesi gerektiğini mi düşünüyorsun?" Açıklıkla "Bilmiyorum!" derim. "Bu benim karar vereceğim birşey değil. Bu İslam'da hukuksal çerçevesi olan mesele. Bam-güm iş değil." O yüzden bu asrın zaafları ile İslam'ın meşru bir müeyyidesi tezyif edilemez. Ahirzamanın yaralarıyla Asr-ı Saadet mesul tutulamaz. Biz burada Asr-ı Saadet'in savunusunu yapıyoruz.
Kaldı ki: Zaten mürtedin katline dair okumalar yaptığınızda mevzuun evvelinde bir 'tebliğ süreci' yaşandığını görürsünüz. Yani o kişiye şüphelerini giderme konusunda zaman-yardım sağlanır. Tevbe etmesine imkan verilir. Sorar, dinler, öğrenir. Tevbe ederse ne güzel. Tekrar kardeşimizdir. Buna rağmen ısrar ediyorsa derdinin hakikat olmadığı ortaya çıkar. Dolayısıyla "Biz İslam'ı anlatamıyoruz!" diye bir sıkıntı zaten işin hukukî zemininde görünmüyor. İslam o kişiye yetkin bir heyet tarafından anlatılıyor. Soruları cevaplanıyor. Müşkülleri çözülüyor. Müeyyidenin hükmü 'kurtarma çabaları yürütüldükten sonra' uygulanıyor. Bu da endişeyi giderir herhalde.
10) Soru: Karşı fikre hakk-ı hayat tanımayan bir din nasıl özgürlükten bahsedebilir? Mürtedin katli varsa İslam'da irade özgürlüğü yok demektir. Bu din değil zorbalıktır.
el-Cevap: Arkadaşlar, şu noktaya dikkatinizi çekeyim, büyük laflar etmeden önce büyük resmi görmek lazım. Yani, külliyetli-kapsamlı bir tesbit yapmadan önce, en azından karşınızdaki dinin zaman aynasındaki tefsirini görmelisiniz. Bu yönde okumalar sahibi olmalısınız. Şimdiyse maalesef işler böyle yürümüyor. Pat-küt, cart-curt, yalap-şalap, ağzı olan konuşuyor. Bu gibi şeyler iddia edenler acaba İslam tarihindeki misalleriyle 'farklı din mensuplarının hürriyetlerini' biliyorlar mı? İslam hukukunda 'ehl-i zımme' başlığının altını hiç okumuşlar mı? Hiç içeriğine bakmışlar mı? Ne gezer! Halbuki: Elhamdülillah. İslam, sözde dinlerden-inançlardan üstün olarak, hukukunda farklı din mensuplarının hakk-ı hayatlarını tanımlamıştır. Durumlarını öngörmüştür. İslam'ın farklı din mensuplarına tanıdığı bu hakkı, hristiyanlık, kendi mezhepleri arasında bile sağlamamıştır. Katolik-ortadoks-protestan savaşları az mı can götürmüştür? Yahudi katliamları hakeza. Sevgi pıtırcığı(!) budistler de bugün Myanmar'da az mı müslüman öldürüyorlar? Halbuki İslamiyette zalim olmadıkça böyle katliamları kimseye karşı yapamazsınız. Zalimlerin zulmünü de zaten İslam savunmaz. Sahip çıkmaz. Korumaz. Onu emretmemiştir ki bir de mesul tutulsun?
İslam'ın mürtedin katli meselesinde dikkatimizi çektiği şey bambaşka. Tabir-i caizse: Din meselesinin ciddiyetini yitirmesinden endişeleniyoruz. Gir-çık, gir-çık, gir-çık. Bu işlerin yalap-şalap hale dönmesinden korkuyoruz. Fransız seyyah Du Loir bile işin bu yanını farketmiştir. Seyahatnamesi'nde kendisini müslüman yapmak isteyen bir paşadan bahseden Du Loir, akla gelebilecek bir soruyu, yani paşanın hatırı için İslam'a girmiş gibi yapması yönündeki fikri, İslam'da 'dine girip-çıkmanın şakası yapılabilecek bir husus olmadığını' belirterek yanıtlar.
Evet. İslam din konusunda ciddidir. Nikah konusunda ciddidir. Elfaz-ı küfür meselesinde ciddidir. İtikadında ciddidir. Ayetlerinde ciddidir. Peygamberlere hürmette ciddidir. Hülasa: Dinimiz ciddi bir dindir. Laubaliliği sevmez. İtikadla ilgili hususlarda özellikle hazzetmez. Mürted meselesi ise, eğer hoşgörülürse, imanmayı-inancı laçkaya çevirecek bir lakaydlığa dönüşür. Hatta iş öyle bir hale gelir ki: Dinin düşmanları dahi dalga geçmek için girip girip çıkarlar. Ben şimdi bu arkadaşlara sorayım: Kızınızı-bacınızı nikahına almak isteyen birisinin, ki onlar sizin elbette değerli hazinenizdir, bir evlenip bir boşanmasını beğenir misiniz? Öyle serbest bırakır mısınız? Tabii ki bırakmazsınız. Çünkü insan kıymetlisi saydığı mevzularda ciddi olur. Namusu hele en ciddi olduğu şeylerden birisidir. Bu nikahta bile böyle oluyorsa din hususunda nasıl olmaz? Elbette din mevzuunda İslam bu işin en ciddi kararını almıştır. O da mürtedin katlidir. Katlin korkusudur.
11) Soru: Mürtedliğin bir müeyyideye maruz kalması meşru olmakla birlikte idam çok ağır bir cezadır. Gelişmiş ülkeler bu ceza yöntemini giderek kaldırmaktadır. Biz de bunu kaldırmalıyız.
el-Cevap: Cevaplaması en kolay şüphe de bu. Zira bir ilüzyonun üzerinde duruyor. İdam cezalarının neredeyse topyekün kaldırıldığı Avrupa'yı esas alalım mesela: Avrupa (birey birey değil devlet-millet olarak söylüyorum) insan öldürmeyi bırakmış mıdır? "Bırakmıştır!" diyen yalan söylüyor. Avrupa'nın bıraktığı ancak kendi vatandaşlarından bu cezayı kaldırmak. Yoksa kendisine karşı işlenmiş suçlarda katliam yapmaktan hiç çekinmiyor. Afrika'da olanlar, Asya'da yaşananlar, İslam coğrafyasının uğradığı saldırılar... Avrupa insan öldürmeyi falan bırakmadı arkadaşlar. Avrupa kendi vatandaşlarını öldürmeyi bıraktı. Bir kere bunu tayin edelim. Resmi doğru görelim.
Peki Avrupa idam cezasını neden kaldırdı? Ayarında duramadığı için. İslam'daki âdil çerçeveyi yakalayamadığı için. İfrat ettiği için. Sırf Fransız devriminde giyotine başını kaptırmış insanların listesini yapsanız feleğiniz şaşar. Stalin'in, Hitler'in vs. idam listeleri dudağınızı uçuklatır. Avrupa, özellikle Dünya Savaşlarında, elinin ayarının olmadığını gördüğü için kendi içinde bu yolu kapamaya çalıştı. Yine de büsbütün kapatmış değil. Suikastler, derin devlet cinayetleri, illegal uygulamalar vs. Avrupa idam cezasını uyguluyor. Ama halkına çaktırmıyor. Amerika'da zaten idam hâlâ var. Üstelik şunun da altını çizelim: Modern hukukun değişmesi bir dakikalık iştir. Bugün "İdam yok!" diyenler yarın icbar eden bir durum olduğunu düşünürlerse tek günde yasalaştırırlar. Onların paşa gönlüne bakan bir durumu norm olarak görüp İslam'dan taviz beklemekse akıl işi değildir. İslam naslar üzerine kuruludur. Avrupa'nın keyfine kurulmuş değildir.
Bir de şu noktaya nazarınızı çekmek istiyorum: Vatan hainliği denilen mesele, isterse hukukta cezası başka türlü tanımlanmış olsun, Avrupa'da hâlâ idamla cezalandırılıyor. Bunları istihbarat birimleri gizli-açık idam ediyorlar da vatandaşın ruhu bile duymuyor. Araba çarptı sanıyorlar. Boğazında kaldı sanıyorlar. Kalp krizi geçirdi sanıyorlar. İntihar etti sanıyorlar vs. Devletler hainlerini hâlâ idamla cezalandırıyor yani. Zaman bu hükmü değiştirmedi. Aksine kavileştirdi. İslam'da ise din devletten üstündür. Devlet dinle kaimdir. Din içindir. Dolayısıyla dinin hukuku devletin de hukukudur. Dinin hainliği devlet hainliği gibi ceza görüyorsa, en azından İslam'ın kendi ontolojisi/mahiyeti üzerinden, buna bir eleştiri getirebilmek mümkün müdür?
12) Soru: Mürtedin katli meselesini savunursak DAİŞ'e dönüşmüş olmaz mıyız?
el-Cevap: Niye olalım? Herşeyin bir meşru dairesi var bir de haram dairesi. DAİŞ şu an bu işi nameşru şekilde uyguluyor diye meşruiyetinden vazgeçen neden biz oluyoruz? Neden koca ümmet bir avuç eşkıyadan dolayı kendinden, dininden, hukukundan şüphe ediyor? Üstelik DAİŞ bu cezayı bize karşı uyguluyor. Yani çarpıtmanın asıl mağduru biziz. Ümmetin 14 asırlık tecrübesine baktığınızda, o kadar İslam devleti görmemize rağmen, bunlardaki azgınlığı görmüyoruz. Bu uygulamanın, yine DAİŞ'e benzer bid'î çıkışlar dışında, zulme sebep olduğuna ise rastlamıyoruz. Yani ümmet geniş aynada bu müeyyideyi çerçevesi içinde uygulamayı başarmış. İstikametle hakkını vermiş. Suriye'de bin kişi arsa çevirip devlet ilan etti diye din mi değişecek? Elbette hayır. Din kendi düzeniyle varolacak. İfrat/tefrit oluşumların tasfiyesi yaşanacak. Yoksa DAİŞ "Allah bir!" de diyor. Öyle diyor diye, benzemek korkusuyla, ondan da mı vazgeçeceğiz?
13) Soru: Zararlarından korkulsa bile mürtedlerin başka türlü yaşaması sağlanamaz mı? Mesela: Sınırdışı edilseler? Böylece zararları uzaklaştırılmış olmaz mı? Bu yeterli değil mi?
el-Cevap: Zaten mürted 'irtidadını' açıklamasa, açıklamadan pılını-pırtını toplayıp bir gayrimüslim memleketine taşınsa, orada açıklasa, kimse ona İslam beldelerinden suikast düzenlemez. Yahut da hayatı çok seviyorsa, irtidadını içinde tutsa, açıklamasa, öyle yaşasa, kimse kalbini yarıp bakmaz. Mürtedi problem haline getiren ilanıdır. O ilanın bir tür tebliğ hükmüne geçmesidir. Yahu bugün neleri neleri tartışıyoruz. "Uyuşturucuya teşvik diye bir suç var!" diyoruz. Atıyorum: "Bir şarkının sözlerinde toplumu tahkir varsa suçtur!" diyoruz. Dizilere-filmlere boykotlar uyguluyoruz. "Ahlakî yapımızı bozuyorlar!" diye basbas bağırıyoruz. Haklıyız da. Yani, özellikle internet çağında, her koyunun kendi bacağından asılmadığı hepimizin kabülü artık. Ahirzamanda çürümüş koyunun kokusu daha hızlı yayılıyor. Kötülük daha kolay teşvik ediliyor. İnsanların maneviyatı daha kolay kirletiliyor vs. Yani ahirzaman karanlığı yayan bir zaman.
Bence mürtedin katli meselesinin en az sorgulanması gereken zaman da, işte şu mezkûr niteliğinden dolayı, bu zaman olmalıydı. Yani şu anki durumumuzun tam tersi olmalıydı. Çünkü onun 'teşvik, tebliğ, tahrik' edici yanları açıklıkla görülmeliydi. Öküzün bir tanesi aldı eline Kur'an sayfalarını yırttı. Şimdi bu adamın yaptığı tahrik değil miydi? Bir başkası gençlere eşcinsellik propagandası yapmaya devam ediyor. Bu bir teşvik değil mi? Bir diğeri sabah-akşam "İslam'a neresinden saldırayım?" videoları çekiyor. Bunda tebliğ yok mu? Yani mürtedin zehirleyiciliğini anlamak için daha başka ne tecrübeye ihtiyacımız var? Ben asıl bu sorunun şaşkınlığındayım.
14) Soru: Batı'ya mürtedin katlini anlatamayız.
el-Cevap: Hah, işte, zurnanın uzunca bir 'Zııııırt!' çektiği yere geldik. Bütün mevzuun kaynağı burası bence. Bu aşağılık kompleksi. Canım kardeşim sen neden Batı'ya birşeyler anlatmak zorunda hissediyorsun kendini? Seni mü'min kılacak Batı mı? Üstelik, eğer birşeylerin açıklanması gerekiyorsa illa, o zalimler dünyada akıttıkları kanı, sömürdükleri canı, ettikleri israfı, dağıttıkları huzuru açıklasınlar. Önce onlar itiraf-tevbe etsinler. İki kez Dünya Savaşı yapıp, sivil-çocuk demeden Hiroşima'ya atom bombası atıp, İslam coğrafyasına çöküp onca zulmü işleyen hergeleler, hiçbir açıklama yapma ihtiyacı hissetmiyorlar da, sen neden burada gayet  meşru bir müeyyide için açıklama sancıları çekiyorsun? Ne diyeyim? Geçmiş olsun. Çok geçmiş olsun.
Neyse, bu yazı da epey uzadı, geri kalan konuları da bir dahaki yazıya bırakalım. Onu hemen yazmayabilirim ama. Hemen gelecek diye beklemeyin. Soruları biriktirip döneceğim. Cenab-ı Hak bizi ehl-i sünnetin istikamet dairesinden ayırmasın. Âmin. Âmin. Âmin.
1 note · View note