Tumgik
#neyse bu kadar hayal yeter
sertsiken0606 · 6 months
Text
Merhaba arkadaşlar ben hasan . Sizlere başımdan geçen bir hikayemi anlatmak istiyorum. Pandemi zamanı evde sıkıntıdan patlarken Ankara ya tayin olan bir akrabam beni aradı polis memuresi bana çok yakın bir ilçede bulunan polis karakoluna atanmış, evde hapis olduğumu biliyordu bana izin alabileceğini birlikte ev bulabilirmiyiz dedi. İzin alırsa herşeyi yapabiliriz dedim izin için bilgileri aldı yaklaşık 1 saat sonra WhatsApp tan izin kağıdını attı hemen dışarı çıktım telefon edip seni bekliyorum dedim , ev çok vardı geldiğinde merhabalaşıp hemen evleri gezmeye başladık. 3 4 ev bakmıştı fiyatta anlaşamamışlar beni araya girmem için çağırdı 2 tarafta beni tanıyordu Fatma hanım Dileğe benim sayemde evi kiraladı kira sözleşmesi imzalandı 2 saat içinde evi halletmiştik eşya gelene kadar bizde kalması için ikna ettim ama sorun büyüktü eşim hemşire olduğu için 15 gün evde 15 gün işyerinde kalıyordu ve 9 gün evde olmayacaktı . Neyse eve gettik odasını gösterdim yemek vs derken akşam olmuştu yakın akraba olduğumuz için ikimizde rahat davranıyorduk biraz TV izleyip 23 30 gibi yatmaya gitti bende Netflix ten film izlemeye devam ediyordum erotik bir sahnede benim aklıma şeytan girdi Dileği izlemek istiyordum kalktım odasının kapısına baktım hafif aralık ve sokak lambasının ışığı odayı aydınlatıyordu hava sıcak olduğu için üzerindeki pikeyi atmıştı geceliği sıyrılmış tam bir seks tanrıçası gibi karşımda uyuyordu sağ bacağı yatakta sol bacağı yerde aşk üçgeni çok belirgindi eşortmanımın üzerinden sikimi okşuyordum kapıyı biraz daha açtım birden doğruldu bana bakarak kaç gündür bir kadın ile birlikte olmadın diye sordu nerdeyse 3 ay dediğimde gülerek gel yanıma abaza gel 3 aydır 31 mi çekiyorsun yani dedi evet dedim elimi tutup memelerini tutmam için sütyeni ni çıkarıp yere attı em hadi bakalım dedi emre itaat edip direk memelerine yumuldum Dilek te eşofmanımı indirip benim bazukamı eline aldı öperek emmeye başladı yatağa uzattım 69 pozisyonuna geçtik bir taraftan birbirimizi emiyor yalıyorduk bir taraftan da soyunmaya devam ediyorduk. Bir ara yeter artık içimde istiyorum seni hadi sik beni dedi bacaklarını ayırıp arasına girdim sikimi amına sürterek fırça attım , ne olur sok artık sen 3 ay olmuş ben 2 yıl oldu sok artık yeterrr diye bağırdı bende emrini yerine getirdim birden içine girdim ahlıyoroff harika erkeğim sik beni doyur yarağa diyordu pozisyon değiştirip domalttım o sırada bana çantasını uzattı kremi sür senin ki biraz kalın zorlanırım bağırmayayım dedi bir an afalladım tamam deyip arko kremi buldum biraz sikime birazda dileğin götüne sürdüm parmağımı götüne sokmaya başladım ilk başta 1 sonra 2 parmak derken bir anda sikimi amına sokmaya başladım kendini geri çekti anal istiyorum onu sabaha kadar sikersin şimdi analdan gir götümü sik dedi bende parmaklarımı çıkarıp sikimi göt deliğine dayadım ve yüklendim hayvan yavaş insanız biz hayvan mı sikiyorsun şerefsiz dedi 3 5 defa gir çık yaptım artık boşalacaktım. Birden kendini çekip içinden beni çıkarttı döndü sikimi eline alıp 31 çekmeye başladı ağzını sikimin başına dayadı ben boşalırken bütün döllerini yuttu 69 pozisyonuna geçtik ama o bacaklarıma yattı bende onun yaptığı gibi onun bacaklarına yattım nasıl beğendin mi dedi çok harikasın dedim . Bana sana birşey itiraf edeyim mi dedi et dedim ben seni hayal edip çok mastürbasyon yapardım evlenmeden önce hep hayalimde sabaha kadar seninle seks yapardım dedi ikimizde birlikte doğrulduk öpüşmeye başladık bir taraftan öpüşüyor bir taraftan birbirimizi okşuyordum beni yatağa uzattı üzerime çıktı sikimi eline aldı amına sürterek oturdu sikime hızlı hızlı oturup kalkmaya başladı birden titreyerek üzerime yığıldı . Orgazm olmuştu saçlarını koklayıp öpüyordum 2 3 dakika hiç ses çıkarmadan yattı üzerimde baktı bana bu gecelik yeter daha uzun uzun sevişiriz dedi banyo ya gitti bende peşinden birlikte duş aldık karımla her gece yattığım yatağa uzandık çırılçıplak bir şekilde uyuduk . Sabah kalktığımda yanımda yoktu . 9 gün birlikte seks yaptık sizlerin beğenisine göre devamını yazacağım. İyi sikişler
54 notes · View notes
bunudaburayayazdim · 1 year
Text
Ben bugün diğer hesapta, ana hesapta, bu fanatizm mevzusuyla ilgili konuşuyordum, kesmedi. Biraz daha konuşasım var, o yüzden neden olmasın. Burası bunun için sayılır bir nevi. Rb de atmam muhtemelen buna, neden bilmiyorum, öyle geldi içimden. Genel olarak ülkenin içinde bulunduğu bu kaos, kavga, en iyi benim seçtiğimcilik, tuttuğumculuk çok yoruyor beni, sadece izlerken ve okurken bile yoruyor. Cem yılmazın "Bnuutooth" şakası gibi birileri bir şeyi tutuyor ve başkalarına da tutturmaya çalışıyor, çok tatsız. Bizden olmayan öcüdür kafasıyla hayat nasıl yaşanır ya. Hiç mi uzlaşmacı olunmaz, hiç mi orta yol bulunmaya çalışılmaz. Ya bir takım uğruna otobüs kurşunlamak, bir parti uğruna birilerini öldürmek, bir din uğruna kafa kesmek, ideolojisi farklı diye birini öldürmek gibi şeyler nasıl bu kadar basit bir şekilde sindirilebilir. Nasıl bir konuyu açınca "bunu da politikleştirmeyin" diyebilirsiniz bu ülkede? Nasıl bir ülke hırsızı değil de hırsız var diyeni yargılayıp içeri tıkmaya çalışır, susturmaya çalışır ve kimse buna sesini çıkarmaz? Özgür bir şekilde yaşamayacaksak neden yaşıyoruz arkadaşlar biz ya? Kime yaşıyoruz? Nasıl bozuk bir simülasyon bu? Hepinizin kodlarıyla mı oynadılar The Bells of Saint John bölümündeki gibi (DW S7B6 referans bilmeyenler için) Ben gerçekten bu ülkede yaşanan bu sindirme huyundan nefret ediyorum. İnsanlar ölüyor, evler yıkılıyor, yaşamlar, hayaller, gelecekler yok oluyor ülkenin bir yanında, iki ay geçti daha bu yaşanalı ve insanlar unutmaya başladı bile. PR etkisi mi geçti ne oldu susuyor insanlar? Nerede o hesap soracak koca güruh? Büyük bir kısmı takipçi ve etkileşimini alıp kayboldu hesap soracakları masadan... Gerçekten çok daralıyorum artık. Tahammülsüzleştim, ufacık şeylere bile sinirlenir oldum, sabredemiyorum, bu ülkenin cehaletine ve bu cehaleti sevmesine sabredemiyorum. Hadi bunu geçtim, diyelim ki bu güruh seçim bekliyor, ona da tamam. Neticede demokrasiyi savunan insanlar, demokratik hakları olan yürüyüş ve protestoları düzenlemek isteyince genelde sonu biber gazı, gözaltı gibi şeylerle bitiriyorlar günü. Zaten sözüm de o insanlara değil ya neyse. Peki ya hala malum partiye gözüm kapalı oy veririm, her şey yolunda diyenler? Şeriat getireceğiz diyenlere, İstanbul Sözleşmesini adeta yok edeceğiz diyenlere alkış tutan insanlar, özellikle kadınlar, olması.. Biz bunları ne ara sindirdik, nasıl sindiriyoruz? Dolar, Euro gibi paritelerin takibini yapabilen var mı artık? Aklınıza geliyor mu her gün 100 ayrı olayın yaşandığı ülkede bakmak? Her markete gittiğinizde biraz daha fakirleştiğinizi fark ettiğinizde aklınıza ne geliyor ben bunu içtenlikle merak ediyorum. Biz nereye gidiyoruz diye mi soruyorsunuz yoksa ben bu ülkeden nasıl kaçarım diye mi?
Off, yine paragraflarca yazdım ve buraya geldiğinde "ne anlattı yine bu deli" diye düşünüyorsun muhtemelen. Eğer öyleyse aynı şeyi düşünüyoruz demektir. Özetle çok sıkıldım ben sevgili arkadaşım, fazla sıkıldım bu fanatik, sindirmeye hazır, cahil ve kokuşmuş toplumdan. Elim kolum bağlı hissediyorum ve bu beni daha da tüketiyor içten içe.
Ne yapalım, "Dünyayı ben kurtaramam" belki kendimi kurtarırım ama yeter mi bilemiyorum sanırım. Yazdıkça daha da geliyor ama yeterince yorduğuma inanıyorum gözlerini. Ne kadar yazdığımı az önce fark etmiş bulundum çünkü, kusura bakma lütfen. Sansürlemeden, silmeden yazdığım için saçmalamış da olabilirim yer yer. Katılmadığın yer olursa da söyle lütfen, herkes hata yapar... Madem buraya kadar sabrettin, bir de parça armağan edeyim. Tüm bu yorgunluğa bir Türk Kahvesi niyetine. Cehaletten ve bu sindirilmişlikten korunabilmen dileğimle.
36 notes · View notes
belkidebirharfimben · 2 months
Text
Bir nurcu nasıl film tavsiye eder?
Tumblr media
Yaşıyorsa Allah selamet versin. Vefat ettiyse Hüda rahmet eylesin. Lisede (Sivas Fen Lisesi) 'Tübi Rıza' lakaplı bir Rıza Hocamız vardı. Lakabı sınavlarda Tübitak sorularına yer vermesinden kaynaklanırdı. Elbette bu sorular talebeleri epey hırpalardı. (Not alması kolay birisi değildi sizin anlayacağınız.) Her neyse. Uzatmayayım. Hocamızın, kendisi de bunu bilmez, benim dünyamda apayrı bir yeri vardır. Zira 'itikad dünyamız' ile 'fizik algımız' arasındaki ilişkiyi ilk o sezdirmiştir. Gerçi, o cahil çağlarda, şu sır tam bir şuur ile açılmamıştır. Fakat, vakt-i merhununu bekleyen tohum da atılmıştır içimize, elhamdülillah.
Hülasalı hikâye edeyim: Birgün Rıza Hocamız yine heyecanlanmış, bize, 'fiziğin geleceğini şekillendirmekten' falan bahsediyor idi. Arada dedi ki: "Modern fizik dediğiniz 'en hızlı şeyin ışık olduğu üzerine' kurulmuştur. Işığın hızı da şu kadardır. Eğer ışıktan daha hızlı şeyler olduğunu ortaya koyarsanız fiziği yenibaştan yazarsınız." Tabii, o devirlerde pranga kırmakla ilgili hiçbir derdi yoktu zihinlerimizin, ancak verileni alıp üniversite kazanmayı düşlüyorduk. Fazlasını hayal etmiyorduk. Bu daraltılmışlıkla da itiraz ettik: "Hocam, ışıktan hızlı birşey nasıl olabilir, hiç mümkün mü yani?" O zaman Rıza Hoca hafiften celallenerek bize çıkıştı: "Ne demek ışıktan daha hızlı birşey olmaz! Efendimiz aleyhissalatuvesselam miraca çıkmış, yedi kat semayı dolaşmış, geri döndüğünde yatağı dahi soğumamış. Böyle birşey ışığın hızıyla mümkün olabilir miydi hiç? En yakın yıldızlara bile varmanız on yıllar sürerdi o hızla..."
Ben o gün, kalbi imanında sabit bir fizikçinin âleme nasıl baktığıyla, kalbindeki iman zaten 'ha düştü ha düşecek' duran bir gencin âleme nasıl baktığı arasındaki farka uyandım. Rıza Hocam, bin maşaallah, ehl-i sünnet itikadına sahip bir mü'min olarak fiziğin imkanlarını iman ettiklerine göre genişletiyordu. Aleyhissalatuvesselam Efendimizin miraca çıktığı nasslarla sabit olduğuna göre artık olmuşluğunu-olabilirliğini tartışmıyordu. Ya? Nasıl mümkün olduğunun sırrını anlamak gerektiğini düşünüyordu. (Hani Einstein da fiziğe olan merakını 'Tanrının nasıl yarattığını anlama mesaisi' olarak tarif ettiği aktarılır.) Böylece Rıza Hoca'nın hayalgücü iman ettiği mucizelerin dairesi kadar genişliyordu.
Hayalgücünü küçük görmeyin muhterem kardeşlerim. (Bugün, ne yazık ki, pekçok ilahiyatçının hayali hocamınki kadar geniş değildir. Hocamın mümkün gördüğü şeyleri bunlar mümkün görmezler. Daraltılmış akıllarıyla inkâra yeltenirler.) Zira 'Dimağdaki Meratip' bahsinde Bediüzzaman Hazretleri de işaret eder ki: Herşey hayalde başlar: "Dimağda merâtip var, birbiriyle mültebis, ahkâmları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir. Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor, sonra iz'an oluyor, sonra gelir iltizam, sonra itikad gelir..."
Eğer sizin itikadınız 'gayba iman edecek' genişliğe kavuşmuşsa, gözünüze inmemişse, yani gösterilenden de ötesini seziyorsa, o halde hayaliniz de artık bu genişliğe sahiptir. Artık imkanları bilimadamlarının "Bu bu kadardır..." demesinden değil hayalinizin gidebildiği yerlerden öğrenirsiniz. Zaten kendilerinden önceki bilim anlayışının kalın duvarlarını yıkabilen dehalar da böylesi zenginleştirilmiş hayalgüçleriyle yetişebilirler. Evvelkilerin aşılmaz olduğu tabusunu kabul etmeyi bıraktıklarında akıllarına yeni imkanlar bahşedilir. Cenab-ı Hak kalplerine yepyeni ilhamlar yükler. Yeter ki kapatmasınlar. Yeter ki kendilerini mühürlemesinler. Zira kendisini mühürleyeni Allah da mühürler.
Proudhon 'Sanatın Prensibi' isimli eserinde diyor ki:
"Mühendis, bilimadamı ya da filozof, ne kadar çok gözlemlerse o kadar çok keşifte bulunur ve ne kadar çok keşifte bulunursa o kadar çok uygular ve üretir. Sanatçı da aynı biçimde, ne kadar iyi gördüyse onu o kadar yetkin bir biçimde temsil eder. Sanatçının ilhamı gözlem kapasitesiyle orantılı olacaktır. Bu nedenle denilebilir ki: Tıpkı gerçek bir yazar ya da filozofta olduğunu gibi gerçek bir sanatçıda da ilham asla zayıflamaz. İlham sabittir ve sanatçıyı yönetir. Ancak ilham tembellik ya da kendini beğenmişlik sonucunda inceleme yapmaktan vazgeçen, üretimini spekülasyonlara ve hafızasındaki eski gözlemlere dayandırmaya başlayan sanatçıyı terkeder. Bilgi birikimi boşalan kişinin hayalgücü de kaybolur..." Ebubekir Sifil Hoca, bir dersinde, bu zamanda kelam ilmiyle ilgilenen kişilerin fizikle de ilgilenmesi gerektiğini söylemişti. Zira kimi meselelerde kelamullahın genişliğini kavramak ancak kevnullahın genişliğine vâkıf olmakla mümkün olabiliyor. Mürşidim de İşaratü'l-İ'caz'ının hemen başlarında yakın bir mana ile diyor ki: "Kur'ân'ın ince mânâlarının ve tefsirlerde dağınık bir surette bulunan mehasininin ve zamanın tecrübesiyle fennin keşfi sayesinde tecellî eden hakikatlerinin tesbitiyle, herbiri birkaç fende mütehassıs olmak üzere muhakkıkîn-ı ulemadan yüksek bir heyetin tetkikatıyla, tahkikatıyla bir tefsirin yapılması lâzımdır." Çünkü kimi meselelerde bazılarının hayalgüçlerinin-ilimlerinin gücü yetmeyecek, mütehassıs olan diğerlerinin yardımına kendi hayalgücüyle koşacak, onların gözlerini ilmiyle açacak... Böylece göğsümüzdeki imana layık vüsatte bir bakışaçısıyla donanmış olacağız, çoğalacağız, inşaallah.
Tam da bu noktada, ben gibi cahilin cahili bir kardeşiniz bile, yine cahilane bir cüretle, faydalı bir tavsiyede bulunmak isterim. Kendim de faydasını gördüğüm için tavsiye etmek isterim. Her filmi değil ama kalitesi yüksek bilimkurgu filmlerini takip edin. Onlardan itikad almak için değil, hâşâ, fakat imkan öğrenmek için takip edin. İtikadınızı belirleyen ehl-i sünnet ulemasının hakikattar sözleri olsun. Onların Kur'an'ı, hadisi, kevniyatı okumaları olsun. Fakat bir gözünüz de hayalgücünüzü açmaya müsait okumaları yapmayı bırakmasın. Yaratılışı anlamak yolunda yeni yeni malzemeler ile beslensin. Neden?
"Müslümanlar neden yeterince bilim üretemiyor?" sorusunun cevabı bence biraz da burada saklı çünkü. Bizim bir müslümana yakışacak genişlikte hayalgücümüz yok. Eğitim, tahsil, tedrisat aslında talebeyi bu yönde açmak içindir. Bilgi birikimi, eğer o niyetle edinirseniz, hayalgücünüzü destekler. Açılmış bir hayalgücü akılla çok sonraları ulaşabilecek menzillerin ilk adımlarını oluşturur. Bunda eksiğiz. Evet. Ne yazık. Nassların bize daha neler neler söylüyor olabileceğine dair rüyalara sahip değiliz. Öylesi bir açlığa kavuşmak için uyarılmaya ihtiyacımız var. İşte, bilimkurgu dünyası, bu hususta faydalı bir arkadaş olabilir. Tabii zararlarına kapılmamak kaydıyla. Onu araçsallaştırmayı unutmamak şartıyla...
En doğrusunu Allah bilir. Böylesi ilimleri büsbütün tahsil edemesek bile 'konuştukları imkan düzeyine (sinema kadarcık olsun) uyanık olmamız' faydalıdır. Hatta kimi konularda avamın imanını hayalgücünün genişliği kurtarabilir. (Hocamın avam düzeyindeki dinî bilgisiyle kurtardığı imanını bugün ne 'titri' sahibi ilahiyatçılar kurtaramamaktadır.) Eh, evet, bir yazının daha sonuna geldik. Verdiğim tavsiyeyle kusur işlemişsem o Rahman u Rahim'den affımı dilerim. Siz de kardeşinize nazar-ı müsamaha ile bakınız. Nihayetinde o da kendi gözünün açıldığı yerlerde kardeşlerinin gözünü de açmaya çalışıyor.
2 notes · View notes
Text
boş konuşmak mak perilerim geldi bende konuşayım dedim evvet neden başlasam aceba ilk başda ondan başlayım ben hayalprest biriyim hayaller kuruyom spiker olmak istiyom psikolojiye hevesim var insanlarla konuşmayı arkadaş olmayı seviyom utangaçım ondan hiç bir zaman sevgilim olmadı bir azcikda aile baskısı bir azcik bele arkadaş olmayı seve bilirim ama pek arkadaşım yok ben ancak telefon karşısında ola biliyom arkadas erkek arkadasım 1 tane oda internet uzerinden arkadas oldukkk
kitap okumayi severim bayıldığım kitap ise 3391 kilometre oldu çünki benim yasamak istedigim ask mesafeler umurunda olmadan saf olan askdır ve buda 3391 kilometrde ki ask oldu benimde yasamamı istiyorum neyse
tumblri neden indirdim arkadaslar edinmeye hislerimi yazmaya böküsmeye ......... doğal olarak hislerimi paylaşmak istiyorum bence bu kadar yeter
4 notes · View notes
gundemarsivi · 1 month
Text
Tumblr media
Paça ve Kaça
✍🏻 Gündem Arşivi Çocuk Yazarı Eda Hanım
https://www.gundemarsivi.com/paca-ve-kaca/
Paça:
– Hadi, gel Kaça! Elmas bulmamız lazım!
Kaça:
– Olmaz Paça, orada başımıza bir iş gelir!
Paça:
– Gidiyoruz Kaça, lütfen kavga çıkarma!
(2 saat sonra)
Kaça:
– Paça, bak, sen de yoruldun işte! Ben sana demiştim!
(3 saat sonra)
Paça:
– Kaça, geldik işte! Ben sana demiştim! Burada bir sürü hazine var!
Kaça:
– AAA! Paça, ben hayal mi görüyorum? Orada 50 kese dolusu altın var!
Paça:
– Evet Kaça, ben seni buraya getirdiysem, bir bildiğim vardır.
Kaça:
– Evet, sen haklıymışsın. Başta kavga çıkarmamalıymışım, Paça.
Paça:
– Neyse Kaça, bu altınların sahibi bizi yakalamadan hemen alıp kaçmamız lazım!
Kaça:
– Peki, bizi altınları alırken görürse ne olur ki?
Paça:
– Bizi yer, Kaça! Bu yüzden hızlı olmamız lazım!
Kaça:
– Tamam Paça, hızlı olalım o zaman!
Paça:
– Evet evet, hızlı olmalıyız!
Kaça:
– Tamam o zaman Paça, 50 kese altın var, 25’ini sen al, 25’ini ben.
Paça:
– Tamam Kaça, öyle yapalım.
Kaça:
– Ama Paça, bu altınlar çok ağırmış. Sadece yarısını alsak olmaz mı?
Paça:
– Olmaz Kaça, hepsini almamız lazım!
Kaça:
– Hadi, zaman kaybediyoruz, 25 altını alıp gidelim!
Paça:
– Hayır Kaça! Hepsini almadan buradan çıkmayacağız!
Kaça:
– Offf, neyse… Ne kadar altın alırsak alalım, bana fark etmez!
Paça:
– Neden fark etmez Kaça?
Kaça:
– Çünkü… Hani demiştin ya, altınların sahibi gelip bizi yiyebilir diye…
Paça:
– Evet? Devam et Kaça!
Kaça:
– İşte bu yüzden altın sayısı fark etmez! Bizim buradan acil çıkmamız lazım, yoksa yakalanacağız!
Paça:
– Şimdi anladım Kaça, o zaman hızlı olalım.
Kaça:
– A… arkana baksan iyi olacak, Paça…
Paça:
– Kaç Kaça, KAAAÇ! Elmasları da AAAAL!
Kaça:
– AAH! Senin yüzünden ne hallere düştük! Başta gelmeyelim demiştim, ama dinlemedin! Aferin sana, aferin!
Paça:
– OOOF, doğru söylüyorsun! Keşke seni getirmeseydim, Kaça! Hep kavga çıkarıyorsun, sen gelmeseydin her şey daha güzel gidecekti! Hadi, sen git, ben kendi başımın çaresine bakarım!
Kaça:
– Tamam, gidiyorum! Sen istedin!!!
Paça:
– Tamam, gidersen git, umurumda değil!!!
Kaça:
– Tamam, ben gittim! Kendine kötü bak! Bay bay! Paça, nihayet gitti, daha rahat edeceğim şimdi. Ama şu altınların…
Paça:
– Altınların sahibi de bir peşimden düşmedi ya! Zaten sinirliyim, bir de sen peşimi bırak, tam 5 mahalle geçtim, hala peşimde! Neyse, bırakır peşimi şimdi.
(2 saat sonra)
Paça:
– Of, altınların sahibi hala peşimi bırakmadı. Çok yoruldum, yeter artık ya! Neyse, eve varmam çok az kaldı. Eve girince beni gözden kaybeder, kendi evine gider.
(10 dakika sonra)
Paça:
– Oh, sonunda eve geldim! Peşimi de bıraktı şu altınların sahibi. Kaça’ya da geldiğimi söyleyeyim bari… KAÇAAAA, BEN GELDİİİM!
Kaça:
– HOŞGELDİN, PAÇAA!
Paça:
– YANIMA GEL KAÇA, ARTIK BAĞIRARAK KONUŞMAK İSTEMİYORUM!
Kaça:
– GELDİM, GELDİM.
Paça:
– Sana bir şey söyleyeceğim, Kaça.
Kaça:
– Paça, bu ne hal? Kan ter içinde kalmışsın! Sana bir su getireyim.
Paça:
– Tamam.
Kaça:
– İlk şu suyu iç de bir kendine gel, sonra anlat.
Paça:
– Ben gelirken altınların sahibi bizim evimize kadar geldi. Altınlar bizde… Yani, demek istediğim, başımız dertte. Dışarı çıktığımız an bizi yiyebilir.
Kaça:
– Peki ama nasıl anında buraya gelecek ki?
Paça:
– Nasıl mı? Şimdi hemen anlatayım. Onun altınları bizde olduğu için çok hızlı bir şekilde buraya gelebilir. Bu yüzden her yere arabayla gitmeliyiz. Arabada olursak bize zarar veremez ve bizim olduğumuzdan da emin olamaz. Anladın mı?
Kaça:
– Tamam, şimdi anladım. Çok dikkatli olmalıyız yani.
Paça:
– Evet, çok dikkatli olmalıyız.
Kaça:
– Tamam, hazırlıklarımızı yapalım o zaman.
(1 saat sonra hazırlıkları bitirirler)
Kaça:
– Tamam, artık hazırız, değil mi?
Paça:
– Evet, evet, hazırız.
Eda
0 notes
lovelyyfluff · 2 months
Text
Baş Belaları | 41 - Tavşanlar
<Yaklaşık 1 saat sonra>
Hajime: ~~~♪
Tumblr media
Tomoya: ? Ne oldu, Hajime? Bugün keyfin yerinde.
Hajime: Ah, yok bir şey... Ehehe♪ Hava ne kadar güzel~
Hajime: Çamaşır asmak için iyi bir gün olurdu. Güneş böyle parlayınca ben de mutlu oluyorum~♪
Tomoya: Hm. Demek istediğini anlıyorum.
Tomoya: Gün ışığı her yeri ısıtıyor—Dediklerine göre dünkü Trickstar konseri çok başarılı olmuş. Neden bizi de çağırmadın, sinsi Hajime?
Tomoya: Çok kıskandım~ Keşke bende orada olsaydım.
Hajime: Ne? İyi de dün "Hibiki-senpai ve diğerlerinin tiyatro oyunu" var diyip ona öncelik veren sendin.
Hajime: Sinsi falan değilim—Söylenmek yerine dün benimle gelseydin izlerdin.
Hajime: Böyle olacaksan ben de söylenirim—Demek Trickstar'a, hayır, Hidaka-senpai'ye o kadar değer vermiyorsun.
Tomoya: Öyle deme~ Hajime... Trickstar'daki büyüklerimizin işi belli olmuyor.
Tomoya: O oyunu izlemek için uzun zaman bekledim. Biletleri kazanıp yer bulmam çok zordu. Kaçırsaydım sonsuza dek pişman hissederdim—
Tumblr media
Tomoya: İkisi arasında seçim yapmak aşırı zordu. İmkânım olsa ikisinr de aynı anda giderdim.
Hajime: Haha, RYUSEITAI'daki Sengoku gibi mi? Nin-nin♪
Tomoya: Yok, onun daha çok bir ninja kişiliği var, ama gerçek hayatta mangadaki gibi kendini kopyalayabeceğini sanmıyorum.
Tumblr media
Mitsuru: Heey~! Tomoya ve Hajime, hazırlıklar tamam! Hadi işe başlayalım~♪
Hajime: Olur~ Haha. Bugün de parlayan güneş kadar neşelisin, Mitsuru...♪
Mitsuru: Ehe, ne demek istediğini anlamadım, ama kulağa bir iltifat gibi geliyor. N'olur bana daha çok iltifat et!
Tomoya: Biraz fazla kendin gibi davranıyorsun. Ben... Ben bile bazen kıskanıyorum seni.
Tomoya: Her neyse. Hmm, bakalım. Bugünkü işimiz DreFes için insanlara el ilanı ve balon dağıtmakmış.
Tomoya: El ilanını anlarım da balon ne alaka? Biraz tuhaf değil mi?
Hajime: Haklısın~ Ama elinde balonla gezen çocuklar sevimli ve dikkat çekici.
Hajime: Eğer balona etkinlikle ilgili bir yazı veya resim eklenirse etraftakilerin ilgisini daha fazla çekebilir.
Tomoya: Anladım~ ES reklam yapmak için her türlü yöntemi düşünmüş.
Tomoya: Balonlar kağıttan daha pahalı ve ara sıra tekrardan şişirilmesi gerekiyor.
Tomoya: Ama bugünlerde kimse el ilanlarını okumuyor bile...
Tomoya: Ben bile biri bana verince buruşturup en yakın olan çöpe atıyorum.
Tumblr media
Hajime: Ne? Ama israf bu. El ilanlarını katlayınca, dört parçaya ayırınca ve onları birleştirince küçük bir not defteri yapabilirsin.
Tomoya: Ne önemi var ki...? Zaten fazlasıyla paramız var.
Mitsuru: İyi de neden el ilanı dağıtıyoruz ki?
Mitsuru: Ben konser vermek istiyorum! Herkesin önünde dans edip şarkı söyleyip zıplayacağım! Güneşten bile fazla parlamak istiyorum~!
Hajime: Haha. Bence seyircilerimize, hatta tüm halka el ilanı dağıtırken yüz yüze görüşmek bir o kadar önemli.
Hajime: Eğer tek yaptığımız şey sahnede durmak olursa asıl önemli olanı unuturuz—
Mitsuru: Evet, doğru söylüyorsun! Her zaman haklısın, Hajime!
Hajime: Ah, ehehe... Üzgünüm, aslında biraz kendini beğenmiş davrandım.
Tumblr media
Mitsuru: Niye özür diliyorsun ki? Özüre gerek yok~ Değil mi, Tomoya?
Tomoya: Aynen. Kendine biraz daha güvenmelisin, Hajime... İstersen biraz kibirli olmaya bile hakkın var.
Tomoya: Bir idol olarak kendini küçük görürsen hem kendini hem de hayranlarını üzersin.
Hajime: Ah, öyle. Biliyorum. Ama bende böyleyim işte...♪
Mitsuru: Evet, seni özel yapan da bu! Ama senin kinirli ve patronluk taslayan tarafını da görmek istiyoruz~ Bi' kere denesen?
Mitsuru: Hadi hadi, UNDEAD üyesi gibi konuş!
Hajime: Şeyyy... "H-Hadi ortalığı coşturalım, siz aptallar!"
Tumblr media
Mitsuru: Hiyaaa! Senin için aptal olurum~♪
Tomoya: Of, yeter ama. Boş işlerle uğraşmayı bırakın da işimizin başına geri dönelim.
Hajime: Tamam~ Ehehe, anlaşıldı, lider...♪
Tomoya: Lider... Daha o kelimeye alışamadım. İyi bir lider olup olamayacağımı bilmiyorum.
Tomoya: Bu pozisyonu haketmeseydim Ni~chan'ı* hayal kırılığına uğratırdım, o yüzden elimden geldiğince öiderı gibi davranmaya çalışıyorum.
* ç.n. Ni-chan = Abi. İdol aktivitelerine ara veren Nazuna grubun en büyüğü olduğu için Ra*bits üyeleri ona bu şekilde hitap ediyor.
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
1 note · View note
uzumlukekimsb · 4 months
Text
3 sene önce tam bu saatlerde yan yanaydık ve ben hayatımın belkide en güzel sohbetlerini yapıp en güzel manzarasını izliyor ve en güzel anlarını yaşıyordum. Şimdi ise benden km ötedesin bu uzaklık öyle mesafelerle alakalı değil kalbinden aklından, yüreğinden olan uzaklığım ve ben sana hasret bir ömür geçiriyorum. Benim sana cok ihtiyacım vardı. Burdayım demene, her sey gecmese bile gececek demene, sadece bir nasılsın demene cok ihtiyacım vardı düsman da degildik halbuki. Bırakıp giderken gittigin yollarda kalbinden beni de bırakmıssın. Neyse senin yine canın sag olsun. Canın sag olsun diyorum cünkü benim artık sana diyebilecegim bi sey kalmadı. Umarım ki beni böyle yüzüstü bıraktıgına deger bi mutluluga sahip olursun. Ben bi sekilde hallederim zaten hep tek başıma halletmek zorundaydım. Basıma neler neler geldi ben sana diyemedim. Diyebilecegim bi sen yoktu ortada. Bu yaptıgını düsman düsmana yapmaz harbi diyorum bak. keske düsman olsaydık o zaman belki duyardım senden bi nasılsın. Otur sabahlara kadar bunu düsün simdi. Biz seninle bi hayat paylasmıstık. Bu kadar mı yoktum gözünde, yokmusum. Ben bi sekilde hallederim sen bunu düsünme. Gece yarılarına kadar oturup seni beklediğim tek bir mesajını beklediğim dört duvar canlanıp bogazıma sarıldı yeter artık yeter bekleme diye. Sen otur şimdi beni soktugun bu hali düsün. Evet Seni senle yorgun kendimi istesem düzeltmeyi denerim yine ama istemiyorum artık. Biraz beni duyabilseydin birlikte nefes alabilirdik ama sen kulaklarını kapattığında haklı olacağını zannediyorsun. Sözün bittiği yere geliyorsun söz ekliyorum. Kalbimi kırıyorsun onarıyorum. Canımı yakıyorsun görmezden geliyorum. Bu ilişkiden anladığımız şeyler aynı şeyler değil. Ben sabretmeyi, iyileştirmeyi, ilişki zannediyorum. Sen yok saymayı ihmal etmeyi, beni ertelemeyi ilişki sanıyorsun. Bizimle ilgili umutlarım kırık birer deneme tahtasına dönüştü. Duyuyorsun ama dinlemiyorsun. Yanımdasın ama orada değilsin, sorduğumda benimle bir ömür varsın ama davranışlarına neresinden baksam yoksun. Bizi iyileştirme çabama aldığım karşılık sadece bencillik. Sen benle değil kendinle yaşıyosun bu ilişkiyi , bizi korumakla değil derdin, kendini savunmakla uğraşıyorsun. Bende kırdıklarını telafi etmekle işin yok. Gösterdiğim sabır seni dönüştürmüyor. Yok saydığın onca kırgınlığı görebilsen onarırdın. O yüzden bakmıyorsun bana. Sen gözünü kaçırıp bakmadığında başka yöne baktığında dertlerim kendiliğinden yok olacak sanıyorsun yada yok olmasını istiyorsun diyeyim. Sınırlarımı ihmal etmenden, beni duymanı beklemekten, hayal kırıklığı biriktirmekten yorgunum. Sana değil en çok bana böyle hissettirmene izin veren kendime kırgınım. İstesem düzeltmeyi denerim ama istemiyorum artık. Çünkü Bana merhamet ettiğin için yanımda olmanı hiç istemiyorum. Sana sesimi duyurmak için çabamalaktan kendimden eksiltiyorum artık. Bana zorla ayırdığın bir kaç mesajı istemiyorum. Biliyorum bunları ben yapıyorum ve kendimle ilişkimi bozmana izin veriyorum. Ben anlatmakdan yorgunum sende belki artık suçlanmaktan yoruldun. O yüzden artık gitmene izin vermem gereken zaman geldi. KALBİMDE SENİ HALA EN DEĞERLİ YERDE TUTACAĞIM ama artık hayatımda değil...
0 notes
yakamozsevenbirisi · 2 years
Text
Abi yeter ya. Yemin ederim yeter ya. Tam yoluna koydum diyorum, tam "tamam kızım sakinleştik, herşeyi yoluna koyduk, mutluyuz" diyorum, hop! Bu amına kodumun sik başları herşeyi boka çeviriyor. YA ALLAH SİZİN BELANIZI VERSİN BİR İNSAN NASIL BU KADAR MAL, BENCİL, GERİZEKALI, APTAL, OROSPU, YARRAK OLABİLİR YA!? NASIL AMK NASIL? BİR İNSANIN SİNİRİNİ BOZMAK, GECE GECE ONU AĞLATMAK NASIL BU KADAR KOLAY OLABİLİYOR BU OROSPU EVLATLARI İÇİN?! YA ALLAH BELANIZI VERSİN YEMİN EDERİM VERSİN ARTIK YA! BIKTIM YEMİN EDERİM BIKTIM BE! SİKTİRİN GİDİN HAYATIMDAN NE SİKİM YAPARSANIZ YAPIN ZINNIK HİÇBİR BOKUM UMRUMDA DEĞİL ARTIK YA! ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN! BENİ DE BU GECE BÖYLE DELİRTİP DUVARA YUMRUK ATIP PARMAĞIMI YARALAMAMI SAĞLADINIZ YA, SİKTİRİN GİDİN LAN HAYATIMDAN! KİMSEYİ İSTEMİYORUM YEMİN EDERİM ARTIK! BÖYLE GECE GECE DELİRTİP AĞLATA AĞLATA BÖYLE ŞEYLER YAZDIRIYORSUNUZ YA HELAL OLSUN SİZE! AMK SİKTİR GİT HAYATIMDAN SİKTİR GİİİİİİİİT! ÇILDIRICAM YEMİN EDERİM ÇILDIRICAM! ŞAKA GİBİ İÇİMDEN ÇIĞLIK ATIYORUM YA ÇIĞLIK! BUNDAN SONRA BENİ BÖYLE AĞLATANIN ANNESİNİ YATIRIP SİKEYİM!
AMK HEPSİNİ! BU OROSPU EVLATLARININ HEPSİNİ BİR GÜN ALLAH BELAMI VERSİN KENDİ ELLERİMLE ÖLDÜRÜCEM YEMİN EDERİM YA! DELİRTTİLER AMK! BEN HERGÜN AĞLAMAK ZORUNDA MIYIM? BEN HERGÜN HAYATIMA LANET ETMEK ZORUNDA MIYIM? BEN HERGÜN BU OROSPU EVLATLARININ KAVGASINI DİNLEMEK ZORUNDA MIYIM? BEN HERGÜN EVE GELMEYE KORKAR OLMAK ZORUNDA MIYIM? BEN HER GÜN ODAMA ÇEKİLİP ÖLDÜĞÜMÜ HAYAL ETMEK ZORUNDA MIYIM AMK?
Ben bıktım bunlardan ya. Yemin ederim bıktım ya.
Size yemin ederim her gün allaha yakvarıyorum. Nolur bana bir mucize gönder diye yalvarıyorum ya!
BEN GECELERİ UYUMUYORUM AMK UYUMUYORUM! RESMEN BUNLARI YAZARKEN ÇIĞLIK ATIYORUM!
Ben şunu anladım benim aileden bir sikim olmaz.
Neden mutlu olamıyorum? Neden huzurlu uyuyamıyorum? Neden birilerinin hayatına imrenmek zorunda kalıyorum? Evet yemek yiyebiliyorum, evet yatağım var, evet soğuktan koruyan duvarlarım var. Ama yetmiyor hiçbirisi. Size yemin ederim yetmiyor.
Ne kadar umutluydum bu gece rahat uyuyacağıma... neyse başka gece artık.
Bu geceyi buraya not alıyorum
05.03.2023 sinirimden iç organlarımı kuruttuğum bir gece
Bu gece de diliyorum..
Allahım bana bir mucize gönder lütfen.
Dipnot: normalde asla bu kadar küfürbaz değilim, sadece çok sinirlendim
1 note · View note
harepare · 2 years
Text
kasim ayi iyi gececek diye herkese enerji vermisken kasimin ilk alti gunu cok bos gecti ama kalanini guzel gecirecegime eminim. oncelikle potansiyelim kadar eksikleriminde farkindayim. basim cok agriyor donuyor saclarim cok dokuluyor gozlerim yaniyor tam olarak benlik ve benligi kabullenme asamasindayim. su bir hafta ne yaptigimi cidden bilmiyorum. ders calismadim, animeyi o kadar izlemedim, yaoiyi o kadar okumadim ama nasil gecti bilmiyorum. sanki gunler ucup gittiler.
iyi yanindan bakmaua calisirsam farkindaliklarim ve deneyimlerim artti. farkindaliklarimdan biri kesinlikle ervadan uzak durmaliyim. kendi ailesinden para calabilecek kadar kendini eglenceye kaptirmis biri ister kuzenim olsun ister arkadasim benden uzak durmali. ben boyle seylerden nefret ederim. ayrica beni insanlarin yaninda asagilamaya calismasindan bahsetmiyorum bile. kendisi cahil cuhelanin teki olmasina ragmen bildigi iki uc tane seyi tekrarlayarak yasamaya calisiyor. bunu dun dogus abilerle konusurken daha iyi anladim. dogus abi bana senciyim rabia hedeflerinden tut habire aglicam simdi demene kadar senciyim ben abim dediginde gozlerimin doldugunda, benim dogus abiye aglayarak tesekkur edip senaya sarildigimda ervanin oha rabia yirmi yedi yasinda ki adama da yurumezsin dediginde cok daha rahat anladim bunu. cok tehlikeli birisi. onu istersem ailesine ya da arkadas cevresine rezil edebilirim ama bunu yapacak biri degilim suan. donusebilir miyim bu kisiye cok net evet ama kimseye bi sey kanitlamaya gerek yok uzak dursam yeter. ilgiyi tamamen kendi uzerine cekmeye calisan insanlardan oldum olasi nefret etmisimdir zaten ama bunu yaparken saf duygulariyla mutlu olmaya calisan birini asagilamaya calisan insanlari assam kessem yine icim sogumaz. o yuzden yok saymak en iyisi.
diger farkindaligim potansiyelim diyebilirim. dersler konusunda istersem yapabildigimin ve bunda ortalamaya gore iyi oldugumun bilincindeyim. empati duygumun cok gelistiginin, insanlarin neyi neden yaptiklarini kolayca anlayabildigimin, analiz yapmada iyi oldugumun ve analizlerime gore insanlara davranislarimi belirlememin hem guzel hem kotu oldugunun bilincindeyim. istersem sosyal ya da bireysel her seyi yapabilirim. bunlari bilmek ve yazmak benim icin cok onemli cunku eksiklerimi bunlara bakarak belirliyorum.
ilk eksikligim irade. "istersem" dedigimde bahsettigim bir tik daha irademi duzgun yonetebilirsem her seyi yapabilirim demeye calisiyorum.
ikinci eksikligim zaman hakimiyetim. hayal kurmak evet guzel ama o dunyada gereginden fazla vakit gecirince gerceklikle ki sorumluluklarima yetisemiyorum. aslinda bu da iradeye giriyor. ama zaman diye ayri belirtmemin nedeni fikir danismayi sevdigim insanlarin istisnasiz hepsinin pismanliklarinin sebebinin zamani bosa gecirmek olmasi. zamanin kiymetini bilmedigim icin suandan pismanim ben zaten ama bu bilinci hayatima geciremezsem kaybedecegim seyleri dusunmek cok korkunc.
neyse. diger eksikligim sans verme ya da guvenme? insanlarin sevmedigim huylarini gordugunde hemen silmem aslinda hosuma gitse de bu sekilde hayatimi cok zora surukler. suanda lisedeyim derslerimke ilgileniyorum insanlarla cok iletisimim zaten yok ama elimde olan insanlari da tek olayda silersem yani buna simdiden boyle alisip gidersem ilerde cok sorun yasarim. bunu onlemeye calismam suan degil gelecek icin aslinda.
daha cok eksikligim var ama artik uykusuzluktan halisulasyon gormeye basladigim icin kisa kesicem eksikliklerimi.
bu ay kesinlikle beslenmeme ve duzenli ders calismaya dikkat edicem. ayrica bi farkindaligimi da suan yazmam lwzim. kendimi kafamda belirledigim kaliba sokmaya calisirken cok zorladigimi dusunup cok rahat davranmam cidden igrenc bi sey. bu belki kisiden kisiye degisir ama ben disiplini arttikca yasam kalitwsi yukselen biriyim. rahat yasadigimda alisik olmadigim seyleri hissedince ve bunu cok fazla sorgulayinca daha fazla yoruluyorum. bu yuzden ben yine gerekmediginde konusmayan, kendi kafasinda dunyalari birbirine katan ve her kisilige burunebilen biri olan, yuzu genelde somurtuk duran, kendi halinde takilan kisi olmaya caliscam. yani insanlarla konusmayi aza indirmek bu acidan iyi hissettiriyor.
bu tarz bi yaziyi ay sonunda yine yazmak ve kiyaslamak istiyorum. yarin kalkip duzgunce kahvalti yapicam (ins), odami duzenlicem erva agzina sicti her seyin, kursa gidene kadar ders programimi yazip ajandami doldurcam, dil kursundan gelince utuyu bitircem annemin dilinden yoruldum, kalan zamanimi ful derse ayircam (allahim nolur cok ins). bu ay duzenli beslenmeye, kendimi telkin ederek stresimi azaltmaya, derslerimi daha da yukseltip sinifimda ki salaklarin nefret ettigi a sinifina gecmeye, zararli seylerden fark ederek uzak durmaya ve kitap/kuran okuma sayimi artirmaya calismaliyim. dogum gunum diye seviniyorsam bu dogum gununde gelecek yasin olgunluguna da ulasmaya calismaliyim.
umarim her sey guzel olur. umarim bir daha irademe bu kadar yenik dusup guzel cigerlerime eglence ugruna bu kadar yazik etmem. umarim ilerde nurla bulusup su zamanlari atlatip sorunlarin ve huznun en az oldugu donemde sohbet edebiliriz. umarim dogus abilerle bir daha konusup beraber cevap arayipta bulamadigimiz benim kisilik sorunlarimin cevaplarindan, murat abinin cocugunu, senanin basarisini ve dogus abinin hak ettigi seyleri yasamasini konusabiliriz ve umarim bunlar olurken erva yanimizda olmaz. dogus abilerle sadece sacma salak bi uygulamada tanismamiza ragmen konustugumuz bir bucuk saatin bana kattigi seyleri gercekten cok seviyorum. onlarla iletisimi devam ettirebilmeyi ve aklima takilan her seyi onlarada sorabilmeyi cok isterim. cunku onlarin sevilmeyi, enerji verilmesini ve kalpten dualari cidden hak eden insanlar olduklarini dusunuyorum. tecrubelerini anlattiklari icinde cok mutlu oldum.
simdi artik yatmazsam uykusuzluktan gormeye basladigim halisulasyonlar beni tufalara getirecekler. bu arada sevgi, ask ve hoslanti cidden guzel seyler. umarim bende bir gun yaninda rahat ettigim, istedigimde sarilip kucagina yatarak aglayabildigim, beni anlayan degil hissetmeye calisan ve depresifliktw mutlulukta cart curtta abartiya kacmayan, sevgisi sonsuz olsa bile hepsini bi anda hissettirip bogmak yerine olmasi gerektigi kadar yansitarak yanimda kalan birinin kalbine yerlesirim. uzak hatta belki benim gibi biri icin imkansiz seylerde olsa neyse. NEYSE NEYSE NEYSE BOSVER İMDAT BEN YİNE AGLİCAM. ya cok korkuyorum. neyse yat hare. umuyorum ki istediklerini yaparsin artik on yedi olan zilli✊🏻
0 notes
cokuntu · 2 years
Text
Şimdi bi airfryerım olsa...
2 notes · View notes
httpsmelx · 3 years
Text
ihtiyacım olan şey lix
3 notes · View notes
efsunca · 4 years
Text
Sabah bi uyanıyormusum 🌅
Günaydın mesajları ☺
Gülücükler saçan bir emoji😍
Bisürü papatya resimleri 🌼🌼
Ben daha cevap yazmadan
Telefonum çalıyormuş 📞
Aç telefonu bir de _______________sesini duyayım...📲
Neyse... bu kadar hayal yeter...😊😣
☕️☕️☕️
149 notes · View notes
huzunluadam · 3 years
Note
Necip Fazıl hakkında düşünceleriniz nedir?
Düşüncelerimi değilde hayatından kesitler anlatayım.
Necip beyin annesi Girit'lidir. Babası ve dedesi hukukçu yanlış hatırlamıyorsam.Eşi Süleymaniye’li kürtçü aşiret bir aileden ve 5 çocuğu oluyor.İstanbul-Çemberlitaş'ta 3 katlı bir konakta yaşamış birisi ve evinin nasıl bir ortamdan oluştuğunu yazan kişi. Muhasebe adlı şiirinde şöyle der Necip;
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!
Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları.
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş..
Devamında öğretim hayatı bir acayip oradan oraya geçmiş ilkokulu Fransız mektebinde başlıyor sonra Amerikan kolejine geçiyor sonra Amerikan kolejinden disiplinsizlikten dolayı kovuluyor. Lise hayati ondanda karışık Deniz harp okuluna gidiyor tam 3. Sınıfa geçmişken İstanbul ingiliz kuşatması altına giriyor Necip'te kaçıyor Erzurum'a dayısının yanına baya milliyetçi bir adam nasılsa. İstanbul Darülfünûnu Hukuk Fakültesi'nde yükseköğrenimine başladı ve ardından Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi'ne girdi neyse bakıyorlar bu hiçbir okulu bitiremiyor maarif sınavına sokup sınavı geçince bunu mezun sayıyorlar. Neyse İstanbul İngilizlerden temizlendikten sonra Necip hemen geliyor İstanbul'a Devlet o zaman bir proje başlatıp avrupaya öğrenci gönderiyor okusunlar geri dönüp vatana millete faydalı olsunlar diye bu gidiyor Fransa'ya. Sonra orada nerede kumarhane varsa buluyor oyun oynuyor ve bu vatanın yokluk zamanında gönderdiği bütün parayı harcıyor. Sonra devlet bir memur gönderiyor ve Necip'e diyorlar bak senin yolun yol değil al şu son parayı Türkiye'ye dön bu parayla. Tabi ne yapıyor Necip bu parayı da kumarda yiyor. Son olarak orada ki arkadaşları üzülüyor Necip'e aralarında para toplayıp trene bindiriyorlar. Bindiğinden emin olmaları lazım çünkü bu Necip nihayetinde. Neyse bir şekilde geliyor ülkeye ne yapsam ne yapsam diye düşünüyor Atatürk'e yazılar yazıyor o ara ve parlıyor göze giriyor. Buna ödül olarak Ankara güzel sanatlar fakültesinde görevlendiriyorlar(ne alaka demi?) Sonra Necip bununla yetinmiyor İstanbul'da görev almak istiyor ısrarla Ankara'da o zamanlar kumarhane yok herhalde. Neyse bunu İstanbul Güzel sanatlar fakültesi mimarlık bölümünde öğretim görevlisi yapıyorlar (ne alaka demi) zaten diploma soran yok anladığım kadarıyla şimdi ki gibi.. Neyse Necip bununla da yetinmiyor Cumhuriyet Halk Fıkrasından millet vekili olmak istiyor. Necip'i millet vekili yapmıyorlar tabi bu anladığım kadarıyla kuduruyor ve karşı yazılar yazmaya başlıyor. Menderes zamanı denk geliyor Menderes'ten yana takılıp geçmişi karıştıran köpektir diyip işin içinden sıyrılıyor.Kahrolsun tek parti dönemi filan diye yandaş yazılar yazmaya başlıyor ve Menderes'in kalemi haline geliyor. Güzel paralar kazanıyor tabi bu dönemde. Neyse bir şekilde yine dönem değişiyor bu seferde İlker Başbuğ (MHP) dönemi başlıyor bu seferde MHP adına yazılar yazıyor.(önce CHP'li oldu sonra Menderesci sonrada MHP'li) sonra Beyoğlu'nda kumarhanede basılıyor. İçeri atıyorlar.Müritleri üzgün tabi. Ama yapacak birşey yok bu Necip nihayetinde. Bundan önce ki yazılarından dolayı 2-3 kez içeri girmişliği var. Herkese borç takan birisi üstelik, avukatına bile borç takmış hatta borç taktıklarının arasında Atsız'da var. Bazı yazıları var ki akıllara ziyan örnek verecek olursak “Kadının Bacakları” yazısı var. Sonra “Hayal” diye bir yazısı var ki okuyabilirseniz okuyun. Ama bize yıllarca bu kısmı anlatmadılar tabi varsa yoksa “Sakarya” şiiri yok “Beklenen” şiirleriyle oyaladılar. Neyse anlatacak çok şey var ama yeter bu kadar. Allah rahmet eylesin..
7 notes · View notes
pikkapikaa · 2 years
Text
Düşünmeyenler.. (ütopyalar güzeldir)
Bazen buraya, bazen bir not defterine veya herhangi boş bir sayfaya yazarken bunların gerçekleştiğini hayal ediyoruz. Onun burayı, yazdıklarımızı okumasını belki bunlarla ilgili hayaller kurmasını istiyoruz. Bu bir mucize elbette. Sonuçta mucize dediğimiz şeylerin önemi gerçekleşmeme ihtimalini hesaba katmamak değil mi?? Mucize, tesadüf, şans bunlara değer veren insanlara karışmayın. Her şeyin olabilirliği tahlil edilemez.. olmayan şeyler olmuş gibi istenirse gerçekleşir gerçekleşmeyecek olsa bile o inanç insanı yaşatır diriltir içi açar ruhu rahatlatır.
Eğer buraları okuyorsan sende dene. Gözünü kapat aklına ilk gelen yerde benim senin yanında olduğumu düşün. Beş dakika olmuş gibi yaşa o anı. Eğer olmuş hali seni mutlu ediyorsa iste. O sana gelecek. Bugün veya yarın.
Şimdi okunması umut edilen ama okunmayan yazılarıma devam edersem.
Ben hala o yerdeyim. Senin bir şeylerden bi haber olduğun yer, senin kendi içini açıp beni öğrenmeye çalıştığın o yer ve senin ben artık oraları çoktan geçtim dediğin o yer. Hepsi aynı. Değişen tek şey yarım yarım sevmelerin ile süslediğim ütopik hayallerim.
Aklımda o kadar kalabalıksın ki ve ben o kalabalığın içinde o kadar yalnızım ki keşke anlasan beni?? Zaten senin beni anlaman, anlayıp ortak paydada buluşman dünyanın en imkansız güzelliği olurdu benim için. belki fark etmiyorsun ama ben yoruldum. Hemde çok. Hemde en yorulmam dediğim yaşta bütün badireleri atlatmış en güçlü olduğumu düşündüğüm anda yoruldum. Hareketlerinden anlamlar çıkarmak, göz bebeklerinde söylemeye cesaret edemediğin cümleleri aramak, bulamamak.. Klasik ve imkansız şeylerin özeti cümleler var ya hep onlar geliyor aklıma böyle anlarda "Keşke başka bir yerde başka koşullarda karşılaşabilseydik. Keşke o zaman 'biz'i özgürce yaşayabilseydik." "Her şey hayalimde ki gibi olsaydı." bıdı bıdı bıdı..
Zaten hayalimde ki gibi ne oldu ki?? Pisliğin içine batmış bir hayattan temiz ama bir ayağı bataklıkta her gün biraz daha batan bir adama doğru ilerliyorum. Hangisi iyi okursan sen kararı verirsin. Belki de gitmek lazım. O başka bir günün konusu tabi. Ama gideceğime o kadar eminim ki. Yalnız başıma bir daha mutsuz huzurlu olacağım şekilde hemde. Neyse o başka bir günün konusu demiştik.
Şimdi bunları yazarken bi yandan da seni bana en çok hatırlatan şarkılarından biri çalıyor arka fonda. VE BEN.. YAŞLI ADAMLAR. Zaten seni hatırlatan dört tane şarkı var, eğer onları dinliyorsam bilki sana tutulmuşum günün o saatinde. Bu şarkının sözleri tam seni anlatıyor mesela. Seni derken bende ki seni anlatıyor. Dümdüz sen yoksun diyor içimde. Sana ait olanı sevdim, senin içine kendinden kattığın bir şeyleri sevdim, sen bana aşıkken suratının aldığı hâli sevdim, kendi kendine çıkardığın kuralları ve bunu yaşayamayışını sevdim diyor şarkı. Yada ben öyle yorumluyorum şarkıda seni bulabilmek için.
Şimdi olurda buraları okursan bir şeyleri anlaman için de yazmıyorum. Çünkü buraları okusan bile benim hissiyatlarımın şiddetini bilmeyeceğin için yazılar sana çok geçmez. Zaten benim de kendimi anlatmak gibi bir görevim yok. "Arif olana bir kez baksan yeter" derdi anneannem. Ben sana çok bakıyorum ve hala gözlerin sanki karşımda gibi. Vücut kıvrımların, boynun, omuz başların.. çok güzelsin. senin bencilliklerin bazen beni görmezden gelişlerin ve benim kabul dahi edemeyeceğim hareketlerini düşünerek sinirlenirken bile bunu demekten kaçmıyorum. Kaçamıyorum değil bak kaçmıyorum. Neyse. İyi ki sen güzelsin iyi ki sen iyisin bu çirkin ve kötü dünyada. Bütün günahlarımın imtihanı sen olmuşsan ne mutlu bana :')
4 notes · View notes
hasanildizsiirleri · 3 years
Text
AFORİZMALAR
“Gerçek sevgi öptüğü yarayı iyileştirendir.”
“Yazmak, hayatın ayıbını yüzüne vurmaktır.”
“Tanrı güzel olan her şeyi yazmıştı; acıları yazmak bizlere düştü.”
“Dilin kemiği olmadıktan sonra, sözcüklere alınmanın bir anlamı yok.”
“Yazının yaktığı ateşi suyla söndüremezsin...”
“Bildiğini okumak okumaya zaman ayırmak değil, zamanı boşa harcamaktır.”
“Şıra bile olmayanlar, pekmez taklidi yapıyorlar.”
“Formun AltıOlağan olan, zaten yeterince olağanüstüdür.”
“Cahil toplumlarda kitap okuma aracı değil tapınma aracıdır.”
“Modern dünya düzeni; kitap okuyan efendilerle mesaj okuyan köleler arasındaki uyumdan ibarettir.”
“Cehalet bir kitabın sayfasını çeviremeyecek kadar tembeldir.”
“Neresinde insan varsa, dünya orasından hasta.”
“İnsan, ‘dünyanın’ başına gelen en kötü şeydir.”
“Dönüp dolaşıp acısına sığınıyor insan.”
“İnsan, kendinde olmayan bütün acılara hayvan.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Dal insanı kırmadı, insanın dalı kırdığı kadar.”
“Irgat yüzleri gibi toprağı yanık yurdum.”
“Baharın acısı yeşilde saklı.”
“Şarabın tadıyla mest olanın, üzümü yaradana borcu yok mudur?”
“Meyhane küncü, sofuya cefa sermeste sefadır.”
“Mestane bir küp şarabı zevk için değil curra için içermiş.”
“Ölülerin yönettiği toplumların ömrü,  mezarlıkta ayin yapmakla geçer.”
“Dünya kendi etrafında bir tur daha döndü. Şimdi herkes ölüme bir tur daha yakın.”
“Ölüm çiçeği er ya da geç açacak bir gün her evin bahçesinde.”
“Ölüm kendisi belirliyor en uygun zamanını.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Dünya aslına dönecek bir gün, akan su gayesine vasıl olacak.”
“Adı konmamış bir karanlıkta, çıkışı aramakla geçiyor ömür.”
“Adını Barış koyduk savaşa giden çocukların.”
“Dünyanın sekerek geçtiği yolda uygun adım yürümeye çalışıyoruz.”
“Bugün çobanın olan gün gelir kasabın da olur.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Denizi severken kumunu incitmeyen dostlar istiyorum.”
“Adımlarımızdır ömrümüz kısaldıkça kısalan...”
“Bir insanı anlamak da bazen cezadır başka bir insana.”
“Tutuculuk tarihin akışını değiştirmez sadece yavaşlatır.”
“Allah’la bir sorunumuz yok Allah’la korkutanlar olmasa.”
“Yürek kostüme bakar, akıl ise kostümün içindekini arar.”
“Hayatta en çok kaygan yolda beraber yürüyecek yoldaşlara ihtiyacımız var.”
“Biz, atölyelerde üretilenler, vitrinlere çıktık satılmak için.”
“Uçmak kanat değil kanaat işidir. Bu nedenledir ki nice kanatlılar yürümekle iktifa ederler.”
“Öcüler karanlıkta yaşarlar. Karanlığı aydınlatmadan öcüleri yok edemezsiniz.”
“Kimin gözüne baksam batan bir güneş.”
“Sobasız evlerde doğmuşuz biz. Bu yüzden bir yanımız hep soğuk kalmış.”
“Neden bir tek benim ülkemde her yeni yıl eskisinden daha kötü gelir?”
“Cennet ve cehennem fantezi bahçeleri değildir.”
“Nasıl bir dünyaysa bu herkes aradığını bulamadan gidiyor.”
“Bir yerden sonra dünyayı dümdüz görüyorsun.”
“Yalan, baştan çıkarıcıdır. Bu yüzden, bütün yalancılar bizim yalana duyduğumuz şehvete güvenirler.”
“Şeytan gibi bir avukatınız varsa, haramı helal, helali haram gösterebilirsiniz.”
“Şeytan sadece topuğunu gösterir, gerisini hayal eden insan nefsidir.”
“Yalancı dostlarımız en çok, omzumuzdan ateş etmeyi severler.”
“Sülük bile doyunca çeker sorgucunu insanın damarından.”
“Önyargı değişir de son yargı değişmez.”
“Kimsenin yürümeye cesareti yok. Herkes yanında oturacak birini arıyor.”
“Işığın değerini kavramak için karanlığa da ihtiyaç vardır.”
“Yağmur sesini yükseltirse, kar sessizce dağlara çekilir.”
“Birikmişin varsa acıdan yana gün gelir simsiyah bir kan yürür damarına.”
“Yarınını ipe çekmiş bir ülkede yaşıyorsan, bileceksin ki yazdığın her şiir son şiirin olabilir.”
“Daha yapacağım bir sürü kötülük varken tutup on sekiz yaşımda Dostoyevski okudum.
“Kötüler bu kadar örgütlüyken iyilerin kazanma şansı yoktur.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“İnsan dediğin en son kendi gurbetinde görülür
İnsan dediğin en son kendi gurbetinde ölür
İnsan dediğin en son kendi gurbetine gömülür.”
“İnsan doğmak Allah’ın, insan ölmekse kendi elinde.
“İnsanı ahlaklı kılmayan din sadece ritüelden ibarettir.”
“Her gün diz dize otursan da insan dediğin uzak bir şehir.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“Bu toplum kapıdan girdiğinde İslam pencereden kaçıyor.”
“Allah havale mercii değil hesap merciidir. Hesap vermeye giderken savunma dosyanı hazırlamayı unutma.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Bir tek Fatiha okusam şeytanı etkiliyor da insana bütün Kur’an-ı okuyorum bana mısın demiyor.”
“Dürüst olamayan Müslüman hiçbir şey olamamış demektir.”
“Şart değildi toprak olman; topraktan geldiğini unutmasan yeterdi.”
“Sen yaşadığın dünyaya gösterdiğin saygı kadar insansın.”
“Dinini sırtlandan öğrenirsen, avdan pay kapmak için aslanın doymasını beklersin.”
“Kim Müslümanım demişse ağzında alay, ruhunda kibir. Belki de Ortadoğu bu yüzden cehennemdir.”
“Sırat-ı Müstakim, yaşadığın hayattı oysa sen onu ölünce geçilecek köprü zannettin.”
“Neyse ki İslamiyet tevazu dini yoksa nasıl bu kadar mütevazı olabilirdik.”
“İslam güzel ahlaktır, Müslümanlar hariç.”
“Müslümana inanmak kişiyi putlaştırmaktır, aslolan İslam'a inanmaktır.”
“Gerçek Müslüman yoksulluğun resmini değil sebebini paylaşır.”
“Büyük gemilerle küçük boğazlardan geçmeye kalkışmayın; ya dibe oturursunuz ya da kıyıya.”
“İnsanını ve toprağını değerlendirmeyen toplumlar uygarlık yarışını kaybetmeye mahkûmdur.”
“İyi insanların kendilerinden önce yaşadıkları coğrafya gülümser.”
“İnsanların, insanlarca, insanca yönetildiği hiçbir ülkede insanlar mutsuz olmazlar.”
“Türkiye bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş fikirsizlerin ülkesidir.”
“Biz zamanında yanlış karar verdiğimiz için çocuklarımız yanlış zamanda ölüyorlar.”
“Ülkesi ölürken susan bir toplumun cenaze namazını Haham kıldırır.”
“Sürüyü susturmaya birer tutam ot yeter.”
“Zıvanadan çıkmış bir dünyanın üstünde koro susmuş, aryalar bildiğini okuyor.” “Uygarlık, köleliği yok ederken her insanın kulağına, bir Tanrı olduğunu fısıldadı.” “Hepimiz kötü yazılmış kısa bir dünya tarihiyiz.”
“Corona, Avrupa ve Amerika’nın Titanic'ten sonra ikinci özgüven faciasıdır.”
“Atılan bir twitin bir füzeden daha yıkıcı olduğu çağa iletişim çağı diyorlar.”
“Kimsenin bayramına şeker olmıycam, çocuklar hariç.”
“Biz Türkler göçebeyiz, aklımız şehirleşse de yüreğimiz dağlarda kalır.”
“Şehirlere düşmüş her Yörük çocuğu ensesinde bir dağın rüzgârını taşır.”
“Yörük’sen eğer ayağın denize değse de gönlün dağlardan aşağı inmez.”
“Karanlık cahillerin beyninde örgütlenir. Bu yüzden ki güzel olan her şeye önce cahiller direnir.”
“Cahil insan dikenli çalıya benzer, neresinden tutsan elini kanatır.”
“İnsanı kör kılan görmeyen gözleri değil cehaletidir.”
“Kendini âlim sanandan daha tehlikeli bir cahil yoktur.”
“Cehalet yılan gibidir. Sinsice yaklaşır.”
“Cahilin cehaletinden başka silahı yoktur.”
“Cahil, cehaletiyle bir kez; kendini bilge sandığında bin kez sorun olur.”
“Teknoloji cahillerin efendisidir.”
“Cahil toplumlar yaptığı hiç bir hatadan pişmanlık duymazlar.”
“Cehalet orada her şeyiyle dururken, insanoğlu burada birbiriyle savaşır.”
“Cahil bir toplum, siyasetçisinin osuruğunu keramet sanır.”
“Bazı insanlar baltayla girer hayatınıza. O keser siz acısını çekersiniz.”
“İnsan bazen bir ömür tüketir de onurla kibir arasındaki ayrımı göremez.”
“Elin, yüzün gibi düşün hayatı. Her sabah yıkayıp yeniden kullanıyorsun.”
“Herkesi kendi yaşamıyla boğuyorlar.”
“Ölümden söz açmanın ne anlamı var ‘Servi’ dersin bütün kâinat susar.”
“Büyük kayalar çekiçlerle kırılmaz.”
“Herkes koparıp geçer de çiçek acısını kimselere söylemez.”
“Her suyun dalgası derinliği kadardır.”
“Her insanın kaçtığı bir yanı vardır; kaçtığı ama kurtulamadığı...”
“Sen bu kadar iyi olmasaydın, insan diye anılmak ağırıma giderdi.”
“En güzel ölüm için yarışsaydık eminim en iyi yaşamı kazanacaktık.”
“Uçların öbür yanı uçurumdur. Bu yüzden ki uçlarda yaşamak zordur.”
“Taşı kırdık da kırıldık toprağın inceliğinden.”
“İnsan, çıktığı yolculukta en son kendine uğrar.”
“Mazeret yüklü bulutlar, kuruyan ekinlere çare değildir.”
“Kendi düşenin değil, kendine düşenin acısı büyük.”
“Taşın çıkardığı sese bakmak, taşı atanı unutturuyor bazen.”
“Paranteze alınmışız bir kere sözü uzatmanın manası yoktur.”
“İnsan acılarıyla beraberdir. Sevdikleri arada bir çay içmeye gelir.”
“İnsan, kendisi gecekonduda otururken, başka bir insanın sarayda yaşamasını kutsayacak kadar aptaldır.          “ “Gördüm ki taşlar yüreklerden daha vefalı üzerine yazılanı silmiyor kırılsa da.”
“Güneş aç ve açıktır bazen, tıpkı bir kâğıt helva gibi yiyip bitirir karanlığı.” “Sadakaya şükreden bir toplumla onurlu bir gelecek kurulamaz.” “Uğruna başını veremeyeceğin düşünceyi başına koyma.” “Taşı yukarı değil ileri at ki tekrar tepene düşmesin.” “Tarifeli bir taşıt gibi insan, doğumla ölüm arasında.” “Yağmurun altındaki ateş, yansa da üşür alevlerinden.” “Kimi kapılar içeriye açılır, kimi kapılar ise içeriden...” “Kuş kendi gölgesine oturmaz gülüm.” “Sürüyle yürüyenin yolu ya meraya çıkar ya da mezbahaya...” “İnsan çoğu zaman kendisiyle bile yolculuk yapamıyor.” “Güldüğün kadar güldüremiyorsan, sahtekârsın.” “Hırsızın evi ekmeksiz kalmaz.” “Hainlerin ortak paydası çoktur, bu nedenle birinde olmazsa diğerinde anlaşarak hızla çoğalırlar.” “İnsan sabredemiyorsa, ilk yenilgisini nefsinden alır.” YABANCILAŞMAK: “Hak etmediklerinle kurduğun bir dünyada hak edilmediğini düşünmektir.” YANILGI: “Ölüm her gündü aslında, ama sana bir gün diye öğrettiler; bütün feveranın bundandır.”
SINANMAK: “Demire yazgıdır, ateşe görev.”
“Uykuyu sevenler ve hırsızlar için karanlık bir nimettir.”
“İnsan dediğin, karanlık yüzü dünyanın.”
“İnsan gözüyle bakar ama beyniyle görür.”
“İnsanlık kum saati gibidir, bir tarafı dolarken diğer taraf boşalır.”
“İnsan içine doğduğu dünyanın esiridir.”
“Acı çekmekten ve çektirmekten zevk alan tek canlı türü insandır.”
“Kar önce dağa düşer, kar soğuğu yoksulların evine...”
“Denemeden deneyim sahibi olunmuyor, denemekten korkmayın.”
“Bir toplumu geleceğe ‘Derin Devlet’ değil ‘Derin Evlat’ taşır.”
“Su, yolunu bulana kadar bin tane bentten aşarmış.”
“Ardına kalacak sözün, kayalara kazıdığındır.”
“Acısı bir mevsim dinmez, çiçeği koparılan yaprağın.”
“Daldaki bütün meyveler aynı anda çürümez.”
“Gözler hep karşıya baktığı sürece kendindeki güzelliği asla göremeyecek.”
“Yorgunluk ölümün gelmeden önce çektiği telgrafmış en yakın postaneden.”
“Kuşlar kanatlarına saklanıp uyur, çocuklar annesinin masallarına...”
“Meyvenin ağırlığı ağacın sırtına yük değildir.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Güneşin öptüğü goncanın suyu, karanlığın beslediği köklerden gelir.”
“Yalanın tanrılaştığı yerde, gerçek, şeytan ilan edilir.”
“Zaman doğrusal değil daireseldir, bu yüzden ki insan doğduğu gün ölür.”
“Nietzsche ile Mevlana'nın gördüğü hakikat aynı hakikatti; birini veli yaptı, birini deli.”
“Ölüm kimseden yana değil ve asla gölge düşmez tarafsızlığına.”
“Kaybetmekten korktuğunun, kaybetme korkusunu bir düşün.”
“Acısını alıp da gider insan, dostuna götürecek başka bir şeyi kalmadığında.”
“Kalbindeki ışık parlamıyorsa güneş senin dünyanı aydınlatamaz.”
“Yorgun düştüğümüzde kolumuza girene dost, sırtlayıp götürene yar diyorlar.”
“Hiçbir dağ aşılmaz değildir, yeter ki tırmanmaya cesaretin olsun.”
“Kim ki toprağa düştü de Allah onu yeşertmedi?”
“Ölüm inanan için sadece huzura varmaktır.”
“Çağımız insanının değer biçilemeyen bir değeri yoktur.”
“İyi insan ölmekle bir şey kaybetmez ama dünya onun ölümüyle çok şey kaybeder.”
“Ben bu hayatın kasığında ölü bir cenin gibi yaşlanmaktan yorgunum.”
“Özgürlük sadece aranır ama bu güne kadar onu bulan görülmemiştir.”
“Deve kuşu bacakları uzun olduğu için değil, tehlike karşısında başını kuma gömdüğü için komiktir.”
“Ayağın toprağa değseydi vicdanın ısınırdı.”
“Postmodern insan, aşkı dürüm niyetine yiyen ve üzerine acılı şalgam suyu içen insandır.”
“Aç bir yüreğin yapamayacağı kötülük yoktur.”
“Kolanın mucidine tapanlar, suyun mucidi sizden hesap soracak.”
“Cennet vadaedilmez, ancak hak edilir.”
“Gemileri yaktıysan dönüp de küllerine bakma.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Sığ sular çabuk kurur ve ardında kokuşmuş bir bataklık bırakır.”
“Yol gittiği yere, ömür bittiği yere kadardır.”
“Aynı hayatı paylaşıp da aynı tabaktan çorba içemiyorsan; birbirinin hayatında sadece misafirsin demektir.”
“Uzaktan sevenlerin kapsama alanı daha geniştir.”
“İnsanlık, tarihi boyunca inandıklarından değil tapındıklarından zarar görmüştür.”
“Güneşi arkasına alan, gün gelir kendi gölgesine tapınır.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Bin tane düşüncen olacağına bir tane sağlam karakterin olsun.”
“Ağacın çiçek açması, yaşama duyduğu saygının gereğidir.”
“Ağacın başı göğe, meyvesinin başı toprağa bakar.”
“Toprağa düşen her can bizden bir yaşam alacaklı.”
“Gemileri yakmışsan, liman sadece bir teferruattır.”
“Dağların batı yüzü güneşin doğuşunu asla göremez.”
“Ne abes değil midir, iki damla su iken kendini okyanus sanmak.”
“Ölülerle yaşamak bir başka biçimidir ölümün.”
“Cevapsız soru yok, sadece henüz çözemediğin soru var insan kardeşim; çalışmaya devam...”
“Ölümü suçlayacak bir durum yok; geldin, gördün, gidiyorsun...”
“Ölümlüysen bir şekilde öleceksin; bunu dramatize etmenin bir anlamı yok.”
“Ölüme dair ne düşünmüşsen aslında her biri yaşama sebebindir.”
“İnsan acılarının göğermesinden bile mutluluk duyar bazen.”
“Ölmek mesele değil de insanları yaşamın güzelliğine inandıramamak çok acı.”
“İyi doğmak değil iyi olmakmış hayatın sırrı.”
“Güle baktım insanı gördüm, dikenine baktım yine insanı...”
“Dağların yüceliği denizlerin alçaklığındandır.”
“İmkânı yoktan değil imanı yoktan kendini sakın.”
“Zalime perde olanın şikâyete hakkı yoktur zulmün karanlığından.”
“Hüzün hiç solmayan çiçeğidir bazı bahçelerin.”
“Kahpelik bedensel değil ruhsal bir kirlenmedir.”
“Yendiğin rakip nefsin ise zaferin ebedidir.”
“Kapanın bir suçu yok, bir parça peynirin kurbanıyız hepimiz.”
“Haddini bilmez Maraba, rüyada kendini Ağa görürmüş.”
“Korkularından kaçan insan sık sık kendisiyle çarpışır.”
“Kendine söylediği türküleri vardır insanın.”
“İnsanı mağlup eden düşmanının değil dostlarının kuşatmasıdır.”
“Gördüğün her cenaze, hayatın sana çektiği bir ihtarnamedir.”                
“Yaşamın çatık kaşına değil, ölümün yüzündeki tebessüme vurgunum.”
“İçin karanlıksa, dışardaki aydınlık yaşamana yetmiyor.”Formun Üstü
Formun Altı
Formun Üstü
“Yüreğinde her daim açık bir sofran olsun; bilesin ki yol kenarı evden misafir eksik olmaz.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“İnsanı, az bilgi ukala; çok bilgi cühela yapar.”
“Dünyaya gözüyle bakanın gönlü yetimhanedir.”
“Ben bir ölüm seçiyorum, sen gelip onun dalını kesiyorsun.”
“Çıkar bu şehri üstünden, çok kötü ceset kokuyorsun.”
“Ormanla yatıyorsan yangınla uyanmayı göze aldın demektir.”
“Birine farklı olduğunu hissettirirken aslında ortaya koyduğun kendi farklılığındır.”
“İnsanlık susuyorsa İsrafil Sur' unu hazırlıyor demektir.
“Büyüklük ve küçüklük bakılan mesafeye göre değişir.”    
“Yemek yer gibi seven karnı doyunca sofradan kalkar.”
“Dağcı dediğin önce yüreğine tırmanır.”
“Refiki olmayana tarik gerekmez.”
“Kireç taşını yakan suyun serinliğidir.”
“Kendinden kaçanı, kendi çöplüğünde bulursun ancak.”
“Bazı insanların, insanı sevmesi bile küfürmüş meğer.”
“Bazen öyle durursun ki, gidişine gerek kalmaz.”
“Hayatta kahraman olmaya gerek yok, insan olmak yeterli.”
“Kendini parçalamayı öğrenmeden başkasına neşter vurma.”
“Adalet ona ihtiyacı olanlar için çözülmesi gereken bir sorundur.”
“Kanun çalmakla Kanuni olunmaz.”
“Adalet yoksa kâinatın ruhu ölmüş demektir.”
“Adil değilsen hiç bir şeysin.”
“Acının suladığı ağaç mutluluk çiçekleri açmaz.”
“Herkesin yalnızlığı kendine miras.”
“Dünya, senin tamah ettiğin kadar güzeldir.”
“İyi dostlar namaz gibidir, huzuruna her varışında abdest alma gereği duyarsın.”
“İnsanın en büyük aptallığı, cehaletini aptalca bir saplantıya dönüştürmesidir."
“Akıl etmez misin ki kâinat da tıpkı insan gibi bir zamanlar bir nutfeydi.”
“Merak etmiyorsam ateşin üstünde yaratılan cenneti, cehaletimdendir.”
“Kâinatı boşlukta tutan kuvveti merak etmiyorsam, cehaletimdendir.”
“Âlemi bilip de âlemleri aramıyorsam, cehaletimdendir.”
“Henüz çözememişsem Miraç’a yükselişin sırrını, cehaletimdendir.”
“Henüz beynimin yüzde doksanını kullanmıyorsam, cehaletimdendir.”
“Bir tek nesne yoktur ki Allah onda insan için bir fayda gözetmemiş olsun.”
“Aşkı Kâbe olana, ömür tavaftan ibarettir.”
“Hiç bir sevgili sonsuz bağışlayıcı olamaz; Allah'tan başka...”
“Her kapının anahtarı değiştirilebilir; gönül kapısı hariç.”
“Hiç bir insan yağmurun toprağa koştuğu gibi koşmamıştır sevdiğine.”
“Suyun alkışı uçurumun muhteşemliğinedir.”
“Sevda su gibidir, akıp gitse de izi kalır yatağında.”
“Yüzü güneşli kadınların yüreği kar yağışlıdır.”
“Umutsuz aşkların umutsuzluğunu sevmeli insan.”
“Yuvarlak bir dünyada, insana hayatı tek yön gösteren duyguya aşk denir.”
“Yüreğin acıyorsa pencereni aç ve kuşlara şarkı söyle.”
“Koynunda bir ormanla yaşıyorsa, bağrına ateş düşmeyen dağ olmaz.”
“Sen tırmanılmaya değersen elbet bir gün birileri bütün risklerini göze alacaktır.”
“Sevgi, insanın dünyaya sadakasıdır.”
“Yalan olduğunu bile bile inandığın sözler vardır.”
“Kimse seni YARADAN' dan daha fazla sevemez.”
“Ömründe bir kez olsun kamp ateşi yakmayan, gönülleri ısıtmaya talip olmasın.”
“Sevmenin zarafeti suskulardadır.”
“Sevmekte geç kalanın yüreği kendine yüktür.”
“Beklemek, bazen kavuşmaktan daha güzeldir.”
“Bir kere yüreğinden yara almışsan, ömrün o yarayı yalamakla geçer.”
“Aşk yandığın yerde sönmektir.”
“Aşk bir bozlaktır bir başladın mı yolculuğun sonuna kadar söylersin de bitmez...”
“Bir kadınlar bir de sular derin akar yeryüzünde.”
“Aşk öldürmez, yarası öldürür insanı.”
“Aşkın anlamı ve değeri ne kadar yaşandığında değil nasıl yaşandığındadır.”
“Aşkla fethedilen tek ülke bir kadının yüreğidir ve o ülkede saadetin ebedidir.”
“Aşk biraz da oruca benzer, insana nefsini yenmeyi öğretir.”
“Aşk, tek kişilik bir intihardır.”
“Aşk genellikle çabuk bozulan bir gıdadır.”
“Aşk, birbirine mahkûm olmak değil, birbirini özgür kılmak olmalı...”
“Yüreğine sığmayan birisini hayatına sığdırmaya çalışma.”
“Bazı mevsimler içimizden geçer kuşları ve çiçekleriyle.”
“Sevilmemiş kadınların saçları bile kırgındır.”
“Güneşi sevmişsen ömrünce yanmak kaderin olur.”
“Gün gelir, sadece kurumuş otlar kalır ölümsüz sevdaların üstünde.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Gülistan, Gülistan olmadan önce nice baykuşlara tünek olmuştur.”
“Rüzgâr şiddetiyle kahhar olsa da hiç bir dağın yüreğini delebilmedi.”
“Vakitsiz yolunan goncalar için, bahçelerde bir oturma eylemidir güllerin duruşu.”
“Herkesin kalbinde bir Ergenekon, beyninde aşılmaz dağlar var.”
“Her kızın göğsünde bir çiçek vardır sevdiği öptüğünde açılmayı bekleyen.”
“Aşk, bir yaptırımdır iki taşın arasında sıkılı bir zeytin gibi alır insanın özeğini.”
“Yandık ki yanmak fıtratında vardı aşkın.”
“İlk aşk, ilk intihar diye de bilinir bazı yerlerde.”      
“Aşkını kalbine gömme, ömrün mezar başı beklemekle geçer.”
“Aşkı tanımlamak yerine yaşamayı deneseydik yüreklerimiz mezarlık olmazdı.”
“Dozunu bilmeden yuttuğun aşk öldürür.”
“İnsan için hesaba kitaba vurulamayan tek değer aşktır.”
“İnsan yaratılan kadına değil yarattığı kadına âşıktır.”
“Kurban alıp kesmek yerine, kurban olup kesilmektir aşk.”
“Sevgi karşısında erimeyecek yürek yoktur, sadece her yüreğin ergime noktası farklıdır.”
“Cemre yüreğe düşerse aşka bahar gelirmiş.”
“Her insan yüreğine Kaf Dağları sıralar; sonra da bu dağların önüne oturup ağlar.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk, yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“Ağzıyla gülen kadın acının dibine vurmuş demektir. Gözleriyle gülen kadın ise mutluluğun...”
“Adaletin olmadığı ülkelerde kadınlar hüzünlerine sarılıp da uyurlar.”
“Tacirler güneşin doğuşunu, şairler batışını seyreden kadınları sever.”
“Bir tane Goethe'n yoksa Einstein’ın de olmaz, Balzac'ın, Zola'n yoksa Voltaire'in, Rousseau'n da olmaz.”
“Her yazarın vazgeçemediği bir kadın vardır; Dostoyevski için Petersburg, Dickens için Londra, Hugo için Paris gibi...”
“Benim dili yontarken çektiğim acı, senin şiirimi okurken duyduğun zevkle doğru orantılıdır.”
“Aşksız yürekte şiir bir fahişedir, ücretini ödeyenle sevişir.”
“Yüreğine giren her şiirim sıratı geçen kul kadar sevinçliydi.”
“Kader, kurşun kalemle yazılmış bir şiirdir.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Bazen en güzel şiir sevdiğinin yüzünü seyretmektir.”
“Yazarken parmaklarımı yakmayan sözcüğü şiirime koymam.”
“Sanatın ve sanatçının eleği zamandır.”
“Nerenden vururlarsa vursunlar insan olan yüreğinden ölür.”
“Dünya bir ozandan büyük ama bir ozanın yüreğinden daha küçüktür.”
“Ozanlar toplumun yasçılarıdır.”
“Bazen şiirler bile kendini asar, bağlar bir dizeyi boynuna...”
“Hint kültürü gibiyiz; içimizde birçok acı birbirine karışmış.”
“Kötülük lanetlenmez; lanet olan kötülüğün kendisidir zaten.”
“Kurbanı bekleyen köpeğe en fazla iki kemik düşer ama ömrü onu yemeğe bile yetmez.”
“Tehlike, size saldıran köpek değil, onun ardındaki kıskısçıdır.”
“Karga sesiyle başlayan günün sonu baykuş sesiyle biter.”
“Her at kuyruğunun altında bir avuç yavsıyla dolaşır.”
“Kurt meyveye çiçekte girer.”
“Günün bir fareyi kovalamakla geçiyorsa, kendini kedi sandığın içindir.”
“Aslanın nezaketi sırtlana cesaret verir.”
“Tilki on laf söylese, dokuzu tavuk üstünedir.”
“Köpekler boğuşurken arada enikler telef olur.”
“Kanadı denize değmeyen martı, ben martıyım demesin.”
“İt artığı et, ancak başka bir iti doyurur.”
“Kuşlarla uçuyorsan avcıdan korkmayacaksın.”
“Karga öter ötmesine de sesi bülbül için nağme-saz olmaz.”
“Dağdaki tilki ovadaki tazıya yol tarif eder.”
“Zenginin eşeği fakirin tarlasında anlanır.”
“Fille dolaşan zücaciye dükkânına girmemeli.”
“İnsan ölmek istiyorsa en güzel anındadır yaşamın.”
“Henüz yürümediğin yolun sonu hakkında hüküm verme.”
“Kendi konumunu belirlemeden başkasına yön çizmeye kalkışma.”
“Allah hiç kimseyi yakmak için yaratmadı, yanmak insanların kendi tercihi.”
“Susturulan insanın patlaması kadar öldürücü bir bomba yoktur.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Suskunluğun en tehlikeli silahındır, patlarsa düşmanını patlamazsa seni vurur.”
“Susmak, bir işkence çeşidiymiş, bunu yeni öğrendim.”
“Düşüyorsak yürümeyi bilmediğimizdendir, Sırat'ın bunda bir suçu yok.”
“Bütün geceler aynı başlar, ancak bazıları sabaha çıkar.”
“Yürüyeceğin yolu teke düşürmek, intiharın bir başka biçimidir.”
“İnsanları düşünceler değil çıkarlar ayrıştırır.”
“Hayatın sofrasına oturmadan kendinden emin olma.”
“Ayrılık mukadderse, helalleşmek adettendir.”
“Göç zamanı gelmişse çadırını sökmeli göçmen.”
“Dağın suskunluğu denizin feryadına saygıdanmış.”
“Uçurum zaten oradaydı, suç seni uçuruma götüren ayağında.”
“Kamışa yürüyen su, doğacak meyvenin habercisidir.”
“Dünyaya kendi karanlığından bakanlar, başkasının kalbindeki aydınlığı göremezler.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Arayanlar, kaybettiğinin farkına varanlardır.”
“Batı hayranı değil, Batı'yı hayran bırakacak gençlere ihtiyacımız var.”
“Karanlığa alışan göz aydınlığı yadırgar.”
“Kısa hayatların acısı uzun yaşanır.”
“Elini yumruk yapmadan önce yapabileceğin çok şey var.”
“İslam dünyası, dışına mescit süsü verilmiş kumarhane gibi.”
“Dünya kötülerin Amerika' sıydı; biz eski kıtalarda kalmıştık.”
“Dünyada ateizm varsa bunun sorumlusu dinini doğru yaşamayan dindarlardır.”
“Dünyada kıskanılmaması gereken tek insan sanatçıdır, onda bütün insanlığın hakkı vardır.”
“İntihar, dünyayı ölümünle cezalandırma yanılgısıdır.”
“Her ateşin ömrü yaktığıncadır.”
“Acı çeken bir insanın yüzünden daha sanatsal ne olabilir ki?”
“Güneşin her doğuşu bir arabesktir; tıpkı batışı gibi.”
“Dağın sırtına çıkmakla dağdan büyük olmazsın.”
“Çölün kıymetini hiç kimse Leyla kadar bilemez.”
“Suyu bulmanın şehveti suyu içmekten daha yakıcıydı.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Mutluluk, uçurtmanın uçurduğu bir çocuktur gökyüzünde.”
“Yaşamın ciddiyeti ölümden sonra başlar.”
“Denizi öldürmeden önce balıklara olan kefaretimi ödemem lazım.”
“Bir lavın katılaşmasından daha kötü olan şey bir beynin taşlaşmasıdır.”
“Her çekip giden, senin de yitiğindir, umrunda olmasa da.”
“Yükseldikçe yalnızlaşırsın ama etrafını daha net görürsün.”
“İçindekiler seninle gelecekse, çekip gitmelerin ne anlamı var?”
“Bütün babalar, kendilerini astıkları ağacı gölge diye bırakırlar çocuklarına.”
“Edepsizler ülkesinde edebiyat yapmak kadar zor bir şey yoktur.”
“Hayalleri kanatılan çocuklar bir daha mutluluk hayali kuramazlar.”
“Hayat çok seçenekli bir sınavdır, sen tercih ettiğine girersin.”
“Yüreğine kin dolduran, insanları öldürmeye kendinden başlar.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Fazla mağrur olma, gecenin saltanatı güneş ışıyana kadardır.”
“Kumaş örtünmek, elbise ise güzel görünmek için üretildi.”
“İnsanlar, hırsızlardan korktukları için değil; çaldıklarının çalınmasından korktukları için kapılarına kilit takarlar.”
“Doğanın kanserleşen dokusuna hukuk sisteminde suçlu diyorlar.”
“İlk Çağ'ın en varsıl fahişesi Akdeniz'dir.”
“Cama dönüşen kum; kuma dönüşecek insan için ibretlik bir hikâyedir.”
“Daneyi un edeni değirmen sanırlar; oysa oluktan bağıra çağıra ne sular akar.”
“Yaşamak kaderindir, nasıl yaşadığınsa senin tercihin.”
“İnsan, kâinatın toplamı olduğu için Allah tarafından en son yaratıldı.”
“Kitabı duvara asan ve karıyı kumara basan bir toplumun bahçesinde açsa açsa elem çiçekleri açar.”
“Sözün eğrisi doğrusu olmaz, eğri olan da doğru olanda insandır.”
“Toprak, verdiğinden bedel istemediği için hep ayaklar altındadır.”
“İnsan, insanlık tarihi boyunca, çözümü belli olan bir bulmacayı çözmekle meşgul.”
“Kendini değiştirebilen insan, dünyayı da değiştirebilir.”
“Kapısını kırarak girdiğin şehir sana sadece metres olur.”
“Geleceği üleşmenin yolu zamanla hesaplaşmaktan geçer.”
“Hayat hakikati arama serüveninden başka nedir ki?”
“Bilge insan acısıyla büyür, cahil insan acısını büyütür.”
“Sürüklenecek kadar hafifsen rüzgârdan şikâyete hakkın yoktur.”
“Hırslı atlar gün gelir çatlayarak ölürler.”
“Ölüm nefsimizin gördüğü korkulu bir rüyadır.”
“İnsan aldatmaya kendisiyle başlar.”
“Hayalle beslenen tek canlı türü insandır.”
“İnsan, söylenene değil söyleyene inanır, bu yüzden de genellikle aldanır.”
“Gözünün hikmetini bilmeyen, görmenin kıymetini hiç bilemez.”
“Gölgede yürüyenin gölgesi olmaz.”
“Kapıları kilitlemek hırsızlar ülkesinde padişah olmaya yetmez.”
“Dünyada insan olmak uzayda yıldız olmaktan daha zordur.”
“Sığ bir denizle sığ bir toplum arasında hiç bir fark yoktur, ikisine de balıklama daldığında boynunu kırabilir, felç olabilirsin.”
“Doğuda demokrasi tanklar sokağa çıkana kadardır.”
“Yalnızlık insanın yüreğine uyguladığı karantinadır.”
“Mazi boynunda yükse belinin bükülmesi mukadderdir.”
“Damında her daim Baykuş ötse de yüreğinin beklediği Bülbül sesidir.”
“Dünyaya kahpe diyorlar, insan gibi bir pezevengin elinde başka ne olabilirdi ki?”
“Savaş şeytanın adalet dağıttığı bir kandırmacadır.”
“Yanlış durakta beklediğin sürece asla doğru otobüse binemezsin.”
“Başına kar yağmayanın ayağında pınar olmaz.”
“Her insan iki değere sahiptir; biri senin gözündeki diğeri kendi özündeki.”
“Ölümsüzlüğün mihenk taşı zamandır.”
“Hayatın ıskalamaya toleransı yoktur, ya attığını vurursun ya da seni vururlar.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Dünya kirlenmişse hiç kimse temiz değildir.”
“İnsanın nefsine bir çift göz ver, ondan sana bir ilahe yaratır.”
“İnsanın aklı şaşar ama hayvanın içgüdüsü şaşmaz.”
“Kökü ne kadar derin olsa da ağacın kuvveti yaprağındadır.”
“Biz babamız gibi düşünmüyorsak özgürlük; Çocuğumuz bizim gibi düşünmüyorsa isyan sayarız.”
“Elinin döktüğünü toplarsın da dilinin döktüğünü toplayamazsın.”
“Gafletin cezası ağır olmasa yılan kıyamete kadar sürünür müydü?”
“Denize düşüp yılana sarıldığını söyleyenler; unutmayın ki bir gün yılana düşüp denize sarılacağınız günler de gelecektir.”
“Duvara yazı yazmak taşa nasihat etmek gibidir.”
“Bir âlimin ilk görevi her sabah güneşi uyandırmaktır.”
“Ders almak istiyorsan bir gün öleceğini bilmek yeter.”
“Anlaşılmadığın için kızma, neden anlatamadığını düşün.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Taşın ardından giden köpeğe yoldaş olur.”
“İnsan zekâsı önce sayıları buldu, sonra da bulduğu sayıların kölesi oldu.”
“Bu gün ayağının altında olan bir gün başının üstünde olacak.”
“Çizebileceğimiz en büyük çember kendimizi merkeze koyarak çizdiğimizdir.”
“İnsanın zekâsı, ayrıntılarda oyalanması için, kıt verilmiştir.”
“Işık yoksa gölge de yoktur.”
“Huzursuz insana kuş tüyü yastık batar, huzurlu insan çivinin üzerinde de yatar.”
“Gönül istemezse göz hakikati göremez.”
“Gözlerine kum atanın yüreğinde çöl vardır.”
“Her insan acısı kadar insandır.”
“Uygarlık, ismini ağaca yazan insanla kitaba yazan insan arasındaki ayrımda gizlidir.”
“Bakkala gönderdiğin çocuk halı sahadan geliyorsa kızma; bu dünyanın yuvarlak olduğunun ispatıdır.”
“Susuz çeşmelere kervan uğramaz.”
“Sırça köşkte oturan her zaman rüyasında taş görür.”
“En faydalı eğitim; insanı doğru bildiği yanlışlardan kurtarmaktır.”
“Efendinin yediğinden az ya da çok köpeği de nasiplenir.”
“Kemikten saray da yaptırsan köpekler kapıda yatmaktan hoşlanır.”
“Vermeyen evin kapısında it bile durmaz.”
“İnsanlar biraz karpuza benzer, tecrüben yoksa göğünü ve ermişini ayıramazsın.”
“Çocuğu çok döversen hırsız çok söversen arsız olur.”
“Başının geçtiği yerden gövden geçmiyorsa, bil ki üzerinde kul hakkıyla gezmedesin.”
“Ağacın eteğinde lekesiz meyve bulunmaz çünkü oradan her geçen onu bir kez sıktırmıştır.”
“İnsan bilgisi oranında acı çeker.”
“İntihar çiçeği ölümün kıyısında açar.”
“Canı yananın özü, teni yananın gözü ağlar.”
“Öncüler, yalnız yaşayıp yalnız öldükleri için ölümsüzdürler.”
“Başarısızlığın birinci sebebi kararsızlıktır.”
“Zirvelerde ancak cesur ayakların izi vardır.”
“Kalıcı başarı, kendinle yarışmak ve kendini aşmaktır.”
“Suyun nereden akacağına dağlar karar verir.”
“En sağlam kaleler korkuların üzerine kurulur.”
“Dünyada kaç insan çiçeklerin kardeşliğini yaşayabilir?”
“Bir sözün de varsa kendine söyle; insan kendi sözüne kırılmaz.”
“Rüzgârın ihaneti olmasa, hiç bir deniz hiç bir gemiye kıymazdı.”
“Cehennem yüreği kilitli insanların yurdudur.”
“Kendi değerinden eminsen, gidenin arkasından üzülme, senden daha iyisini bulamayacağına göre, batıdan gitse de doğudan geri gelecektir nasıl olsa.”
“İnsanın göğsünde tevazu kadar güzel duran başka bir madalya yoktur.”
“Mert insan dilinden, namert insan dilinden konuşur.”
“Ahmaklık, şeytanın gösterdiği yoldan cennete gideceğine inanmaktır.”
“Dünya üç günlük, ömür göz açıp kapayana kadardır; bunu tekrar ölçmeye çalışmak matematiğin aptallığıdır.”
“Dünya tanrıların savaş alanına dönmeseydi, sanırım insanlar mutlu yaşayabilirdi.”
“Mutsuzluk, hızla ölüme koşan bir dünyada yaşama dair kaygılarımızdır.”
“Sessizliğin kuşatmasını hiç bir kuvvet yaramaz.”
“Hayvanları severek başlar insanlar, insanlara nefretini haykırmaya.”
“Dünya doğru bildiklerimizle kurduğumuz bir cehennem; keşke yanlış bildiklerimize de bir şans verseydik.”
“Gülün gülüşüne kandık ve dikeni olmadığına inandık.”
“Uygar insan, yaşam için yaratılmış dünyayı yaşanamaz hale getiren insandır.”
“Senin olmayan gemide ister yelken ol isterse rüzgâr; yaptığın sadece kaptana yalakalıktır.”
“Yaşadın da ne öğrendin dünyadan, daha insanların kaç yüzü olduğunu bile bilmiyorsun.”
“Yaban bir şehirde ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, oturur dertleşirsin.”
“Kaç dostum olduğunu merak eden yaralarımı saysın.”
“Dünya hali dedikleri kendi evinin misafiri olmakmış.”
“Suyun taş olduğu gökyüzü gün gelir ateş de olabilir.”
“Ruhunu ayağına giymişse İsa, denizde de yürür havada da.”
“Hak aşığı, çölde Mecnun olmayı, sarayda Leyla olmaya tercih edendir.”
“Ne yaparsan yap; yapmadıklarından da yargılanacaksın.”
“Ah toprak, bunca güzelliği verdiğin insanı birazcık tanısaydın, kendi ellerini kendin kırardın inan.”
“Tarihi kalıntılar gibiyim; kimisi alıp yüreğine eş, kimisi kırıp duvarına taş ediyor.”
“Denizine küsmüş gemiler sudan değil kahırdan çürür.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“Keşke kitaplar gibi özü sözü bir olsaydı insanlar.”
“En güzel gurup içindeki akşamdadır.”
“Buzağının burnundan, kuzunun gözlerinden öperek büyüdük biz. Şimdi bu üst üste yığılmış tabutlarda yaşamak için sebep arıyoruz.”
“Hüzün zehir gibidir, yaşama sevincini yavaş yavaş pıhtılaştırır ve bir sure sonra hayatını felç eder.”
“Ahlakın dibe vurduğu toplumlarda ahlaksızlık tavan yapar.”
“Akıl dışı her şeye inanıp da akla inanmayan bir toplumun, dünyada yapacağı tek bir şey vardır; Uşaklık...”
“İnsanlığın yarısı dünyanın düz olduğuna inanmaya hazır. Sadece bir delinin çıkıp bunu söylemesini bekliyor.”
“Herkes ne yaptığını biliyordu. Halk hariç...”
“Geçmiş ayağımıza pranga da olabilir, köklerimize hayat suyu da; hangisi olacağına eğitim karar verir.”
“On iki Mart, faşizmin kanlı dişleriyle yurdumun dört bir yanında insan avına çıktığı günün adıdır.”
“Öğretmenlik, gerçekten yapanlar için, ülkesinin acılarını ve mutluluklarını hem tanımanın hem de yaşamanın mesleğidir.”
“Allah hümanisttir, toleranslıdır, bağışlayıcıdır. Dinci O’nu kendi algısına göre yeniden yaratır. Ve ortaya fanatik, acımasız, müsamahasız bir Tanrı çıkarır.”
“İslam dünyaya hâkim olduğu gün bu zaferin muzafferi Ortadoğu olmayacak.”
“İdeoloji seni adam yapmaz. Sen ideolojiyi adam edersin.”
“İslam’a akılla yaklaşıma deizm diye burun kıvırırsanız bin yıl daha bu çukurda fantezilerle yaşayacaksınız.”
“İslam âleminin Kur’an-ı da vicdanı da duvardaki yeşil torbanın içindedir; o torba aşağıya inmedikçe İslam coğrafyasında iman ve vicdan aramanın bir anlamı yoktur.”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Hiç bir aydınlık hâmile kalmadan yeni bir aydınlığa geçmez karanlığın koridorundan.”
“Şeklini arayan bir şekilsizlik ve aklını arayan bir akılsızlık amorf canlılar çağındayız.”
“Üniversiteleri sadece siyaset üreten bir ülkede bol bol demagog yetişir.”
“Bir toplumdaki dinsel statüko bilimde, sanatta ve siyasette de statükonun hazırlayıcısıdır.”
“Şark Kurnazlığı: İslam dünyasındaki geri kalmışlığın hem sebebi hem de şikâyetçisi olmaktır.”
“Sosyalizm, incir zamanı herkesin incir yiyebilmesidir.
“Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
“Kapitalizm, sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Emperyalizm, gölgesinde bile sömürecek bir şeyler bulan sistemin adıdır.”
“Demokrasi, altınla tenekenin değerini eşit gösterme kurnazlığıdır.”
“Devlet sırrı, devletin metresine uyguladığı kürtajın adıdır.”
“Devrimleri, kaybedecek bir şeyi kalmayanlar değil, kaybedecek çok şeyi olanlar yapar.”
“Değerleri değersizleştirerek devrim yapacağına inanan tek solcu Türk solcusudur.”
“Dünya egoyu doyurmak için tasarlanmadı.”
“İnsanlık tarihinde, halkına söverek itibar kazanmış bir aydın görülmemiştir.”
“Yirminci yüz yıl insanı, çelik ve beton binalar içinde büyüdüğü için bu kadar katı ve soğuktur.”
“Milli sanayisini kuramamış toplumlarda ulaşım ağları sömürünün kan dolaşımıdır.”
“Demokrasiden otokrasiye geçtik ama bu da yetmeyecek; asıl amaç teokrasi.”
“İnsanın, iktidar için vaz geçemeyeceği bir değeri yoktur.”
“Kokuşmuş toplumlarda herkes kendisi için yaşar. Ve büyük oranda başkasının acısından beslenir.”
“Günümüzde, İslam’ın evrensel olduğunu ama Allah’ın sadece Arapça bildiğini düşünen insana Müslüman denir.”
“RAPÇA’ yı bilmiyorsan ARAPÇA bilmekle İslam’ı öğrenemezsin.”
“En iyi faşist ve sosyalist teorisyenler gibi en iyi din teorisyenleri de CİA'dan yetişir.”
“İnsanda yer etmiş yanlışları yerinden oynatmak çok acı verici bir iştir. Bu nedenledir ki pek çok insan yanlışlarını düzeltmek yerine dogmalarıyla yaşamayı tercih eder.” “Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
 “Neden yılkıya bırakmazlar yorulmuş ideoloji atlarını, bir deri bir kemik koşturup dururlar siyasetin acımasız yokuşlarını.”
 “Bilimin aydınlatmadığı hiç bir toplumun geleceğin dünyasında onurlu bir yeri olmayacaktır.”
“Kapitalizm sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Müslüman, Müslümanın zulmünden kurtulduğu gün emperyalistlerin zulmünden de kurtulacaktır.”
“İnsanlar kirlendikçe doğa kirleniyor, doğa kirlendikçe insanlar kirleniyor. Bu bir kısır döngüdür ve yaşamın bitişiyle sonuçlanacaktır.”
“Aç bir toplumun uygarlığı olmaz. Olsa olsa sahtekârlığı olur, riyakârlığı olur, muhafazakârlığı olur.”
“Türk aydını okumuş bir ağadır, halk kapısında beklesin ister, ne içeri girmesine ne de uzaklaşmasına gönlü razı olmaz.”
“Bir gün biri hayatının içine bir taş yuvarlar, sen ömrün boyu o taşın yarattığı hasarı tamirle uğraşırsın.”
“Dünyanın güzel olduğu zamanlar da varmış. Herkes düşüncesini mağara duvarına yazarmış.”
“Kendi başlarına kaldıklarında vicdanlarını sorgulamayan insanlardan ahlaklı bir toplum oluşturulamaz.”
“İnsan herkesin yazdığı senaryoyu oynar da, işin tuhafı oynadığı her senaryoyu kendisinin yazdığını sanır.”
“İnsanlar, devletlerin biriktirdiği bozuk paralardır; üzerindeki değere göre, günü geldiğinde hepsi de birer birer harcanır.”
“İnsanların hayatı ne kadar yufkaymış meğer öpsen öptüğün yerden kanıyor, dokunsan dokunduğun yerden.”
“İnsanlığı acıtanlar, çocukluğu insanlık tarafından acıtılanlardır.”
“Senin işin mutsuz çocuklar doğurmak ey dünya, mutsuz ve kavgacı çocuklarla saldırmak Tanrı’nın yarattıklarına.”
“Düşmeyi uçmak sanıyorsunuz. Ve bu yanılgınız, gövdeniz toprağa çakılana kadar sürecek.”
“Her gün aynı elbiseyle sokağa çıkmaktan utanan ama aynı düşünceyle yaşlanmaktan utanmayan bir toplumuz.”
“Başkalarının düşüncelerine iman edenler yolcunun beygirine benzerler; sahibi nereye bağlarsa orada durur, nere çekerse oraya giderler.”
“Bir ülkede her şeyi değiştirebilirsiniz, eğer insanı değiştirememişseniz o ülkede hiçbir şey değişmemiş demektir.”
“Filozof yetişmeyen bir toplumda ahlaklı insan yetişmez. En yakın filozofumuz iki yüz yıl önce yaşamış Abdullah Cevdet ve biz bu toplumun mucize yaratacağına inanıyoruz.”
“Ortaçağ Hristiyan dünyasının kutsal ittifakı: Kral, Kardinal ve General... Bir şey anımsatıyor mu size?”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Satacak hiçbir şeyin kalmamışsa yalan satarsın. Ve yalanın alıcısı her zaman gerçekten çok olmuştur.”
“Hep dağlara bağırdık kendimizi duymak için. İnsanlar geçirgendi, sesimizi geri vermiyordu.”
“Boşuna dem vurma aldan, yeşilden. Körler için bütün renkler siyahtır.”
“İnsan, çalıştı çabaladı mobeseyi kurdu. Tanrı'ysa mobeseyi daha baştan kullanıyordu.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Aşk bir gece yolculuğudur. Cesareti korkularından alırsın.”
“Gitmesine her yöne gidiyor da insanın yolculuğu kalbinde bitiyor.”
“Eşyanın tutamağına sap, insanın tutamağına kalp denir.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk. Yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“İnsan her mevsimde ölür de aşkların ölümü illaki ilkbahar mevsiminde.”
“Ey bahar, göğertme ağzını hemen. Kızaran yüzünü de göster bulutlara.”
“En karmaşık şehir sanırım duygulardı. Ne ışıklar yanıyordu, ne de bir yön tabelası vardı.”
“Ardına kalacak sözün varsa  kayalara kazıdığındır. Dil ne söylerse söylesin. Sevda karşındakinin kalbine yazdığındır.”
“Aşk dediğin çayın demine benzer. Kıvamını tutturursan içimine doyum olmaz.”
“Ne kadar da güzel ölüyormuş insan. İlle de aşk acısından. İlle de aşk acısından...”
“Kendini kendisiyle tamamlayanlar, hep eksik kaldıklarını asla anlayamazlar.”
“Hayatta kendin olmak kolay değildir. Ve de kendin kalabilmek bir ömür boyu.”
“Altı telin akordu olmak yerine tek telin tınısı olsaydım keşke.”
“Nasıl bir gökyüzüdür üstüme örtündüğüm, söyledikçe dilim, yazdıkça elim kötürüm.”
“Dünyayı doğuran ana kraliçe olmalı uzay kadınlarına.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“İçinde kum olmayan inandıramaz beni nehirlere yataklık ettiğine. Kurum kokmuyorsa rüzgâr, aşk ile yandığın doğru değildir.”
“Dünyayı kirletmeye yüreklerden başladık. O yüzden temizlemek mümkün olmuyor.”
“Sevgili buzdan bir kaleyse aşk, beklemektir güneşin doğuşunu.”
“Vicdanla yıkanan şehir merhametle uyanır her gecenin sabahına.”
“Etimden ve kemiğimden kurtulduğum gün, nefsim için hüzün, ruhum için vasl-ı düğün.”
“Ne kadar koşarsan koş kendinden daha ileri gidemiyorsun.”
“Hayat herkesin bir şeyler sattığı bir pazar ve insan her tezgâhta kendinde olmayanı arar.”
“Çarmıh ki toplamanın işaretidir. Kan İsa’nın kanı. Can bütün insanlığın kefaretidir.”
“Kendi mezarını kendisi kazan bir toplumda gelecek hayali kan ve gözyaşıdır.”
“Kendi kuşatmasını yaramıyor insan hep yanlış yöne saldırıyor, yanlış yöne at sürüyor içindeki komutan.”
“Ölümün soyadı yoktur. O herkesin soy ismidir.”
“Ölümün ateşini kuma gömdüler. Derlenip toparlanıp kumu övdüler.”
“Dünya bu, dönmekte bir garip mizanda. Bak işte, kimin ölüsü kimin omzunda?”
“Bazen bir müzik öldürür koskoca şehri. Kan fışkırır kulağından, ortaya saçılır kalbi.”
“Herkes ölüm için askere yazılıyor. Yaşam için mevzi kazan görmedim daha.”
“Ne mutluluk rüyası ne varsıllık duası. Dünya bildiğin merhum ve merhumeler dünyası.”
“Ölümü süslemeyin boş yere mezarda veda partisi yok.”
“Git gide düşürüyor insan çıtayı. Krallar aynı kral. Soytarılar aynı soytarı. Her kuluna ayrı yazı yazmaktan Tanrı da artık bıkmış olmalı.”
“Hepsi de kirlenmişti günlerini. Anneler, yıkayıp giydirdiler çocuklarına.”
“Ne yanıma dönsem bir okyanus acısı bir gökyüzü hoyratlığı bunca olup bitene...”
“Seni de eskitecek bu ezel fırtınası. Güllerin dökülecek ecel suyuna.”
“Yoldaki işaretler cehennem içindi. Bunu ancak kapıya varınca anladık.”
“Aklın cehaleti, yalanın rehavetini, yalanın rehaveti, yoksulluğun sefaletini getirir.”
“Daldan umudunu kesmişse çiçek ha bir arı konmuş ha zehirli örümcek...”
“Kar çökünce başına, meşenin kolu kırılır, çamın boyu devrilir.”
“En kutsal dinidir doğuda insanın insanı öldürmek ve ölünün mezarına gül dikmek.”
“Bütün şahsiyetler açığa satılmış, herkesin gözü insan borsasında.”
“Vandal geçmişini yok ederek ilerler. Bu yüzden Vandalların tarihi yoktur.”
“Gece uzun olsa da güneş elbet doğacaktır. Batıl batacaktır elbet, doğacak olan Haktır.”
“Bazı perdeleri açık kalır ömrümüzün. Bazen göz, bazen söz dokunur içimize.”
“Yalnızlıktan korktuğu için şehirler kuran insan artık kurduğu şehirlerde bir kayıptır yalnızlıktan.”
“Bu yüzyılda da kitap okuyanlar kazanacak.” (Türkiye hariç)
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Dünya, şiir yazacak kadar güzel, insan, bir dizeyi hak etmeyecek kadar basit.”
“Acılar en çok aynalara dökülür ve ağlamak bir sanata dönüşür gözyaşın kirpiğine asıldığında.”
“Yobazın kafası medeniyetin lazımlığıdır. İhtiyaç duyduğunda alıp içine eder.”
“Zaman o zamandır, desise ve hile insan muteber olur cehaletiyle.”
“Bir ağacın ölümüne yanıyordu orman. Rüzgârsa tepelerde alev dağıtıyordu.”
“İnsanın neresi acırsa kalbi orada atıyor. Kalbi acıdığı zaman bütün acılar susuyor.”
“Yaşamı koruyamayan ülkeler ölüm için debdebeli törenler düzenler.”
“Adalet hamasete teslim olmuşsa hakikat asla ortalarda gözükmez.”
“Sen deniz olmayı bilirsen, suyun bin bir dağdan gelir.”
“İnsan var insanın yoluna köprü. İnsan var insanın ömrüne törpü.”
“Felaketin tüyden ayakları vardır. İlk adımlarını sessizce atar.”
“Acılar hissedilmek içindir. Hisler kurutulmuşsa insan dediğin bir tutam kindir.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“Gaflet perdesi, gözünde değil özündedir bilesin. Özüne güneş doğmadan gözünde şafak sökmez.”
“Gül çağını kül çağına çevirdik gidiyoruz işte...”
“Zemheriyi bile seviyor da insan, insanın soğukluğunu sevemiyor bir türlü.”
“Alnına sarı lira bağlanmış koyun bilmez ki yaşadığı her şey bir oyun.”
“Saatleri kurmayı bıraktım artık. Akşamdan çiçekleri sulamayı da ...”
“İnsan iki yerde zamanı unutur: Bir; akan suyun kenarında bir de sevdiğinin yanında.”
“Şimdi duvarlar bile manasız bakıyor insana. Eskiden her birinin yaşama dair bir sloganı vardı.”
“Yordun beni ey insanlık. Bu ritmi bozuk yüreğim senin eserin.”
“Çiçeğin içinde ateşler gördüm. Ateşi çiçek sandı sevdalı ömrüm.”
“Araf’ın tek çıplağı bendim. Gök kuşları neslimizi taşladığında.”
“Kinin tohumunu toprağa verdiler. Herkes düşmanını gömdüğünü sandı.”
“Ön yüzü çiçek açan yüreklerin arka yüzü kar yağışlı.”
“Cam şişede can taşıyan taşlı yoldan yürümemeli.”
“Bir karıncanın telaşı kadardı ömür. Ne bir eksik, ne bir fazla.”
“Karanlığı en çok kötüler sever. Karanlık da kötüleri seviyor olmalı ki karanlıkta işlenir bütün kötülükler.”
“Yolunun karanlığı emdiğin zehirden başlar. Ana sütü pak olan, hayır düşünür hayır işler.”
“Gözleri yorgun bakan insanlar ya çok doludur ömrünüze ömür katar ya çok boştur ömrünüzü alıp satar.”
“Yaram/az çocuklar büyütmüşüz eteninde boş yere çırpınıp duran. Kendi malı neyse yesin içsin de bir nebze habersiz kamu malından.”
“Betonun ve asfaltın çocukları değiliz. O yüzden sokaklarda asiyiz böylesine. Siz bina dikersiniz bulduğunuz her yere, bizse gönül bahçemize karanfiller ekeriz.”
“Âlem karanlıkla kibirlenirken, bir güneş yetti aydınlatmaya. Karanlıktan korkma, güneşini bulmaya gayret et.”
“Oluklardan akan, aynı su, aynı şerbet. Kimi vahdet için içer onu, kimisi kesret...”
“Suya bak ve de ki: Ya Allah'ın nimeti, herkes yüksekleri isterken senin gidişin neden alçaklaradır?”
“Dünyanın en yoksulları, değişime en çok direnenlerdir aynı zamanda. Yani yoksulluk, bir sömürü olayı olduğu kadar bir muhafazakârlık sorunudur da...”
“Bize manzara çizin diyordu öğretmen. Oysa biz  zaten manzaranın içinde yaşıyorduk.”
“Her insan bir kabiledir. Doğduğu memleketi sırtında taşır.”
“Fatih'ten kalma bir kaftandı İstanbul. Kime giydirdilerse bir kaç beden bol geldi.”
“Zulüm, gönül kapında köpek olmuşsa. Aşkın misafirleri avluna girmez.”
“Güneşi çalınmış bir gökyüzünde ne kadar sürebilir ışığın saltanatı?”
“Denizlere dipten baktığımızda kendimizi okyanus görürüz.”
“Biliyorum ki şehirler de kirlenir ve dünyada kızlardan sonra en çok tecavüze uğrayan şehirlerdir.”
“Ahıra dönmüş medreseden diplomalı eşekler çıkar.”
“Bu gökyüzü, böylesine mavi olmasaydı yeryüzünün siyahlığı bu kadar dokunmazdı kanıma”
“Toprağın aynı suyu yeşertmez mi ağacı. Neden kirazda tatlıdır, neden biberde acı.”
“Ölümden şikâyet etmezdin inan ayrılığın ateşini bilseydi gönlün.”
“Çocuğunu musallada görmeyen ölüm için methiyeler düzmesin.”
“Yapraklar yönünü aşağı dönmüşse ağacın günleri sayılı demektir.”
“Üstünden uçacak bir kuşun yoksa dünyanın en yüce dağı olsan ne fayda.”
“Artık doğrulara inanmıyorum. Tarih denen bu ırmağın tersine aktığını gördüm. Gördüm suyun yokuşa tırmandığını.”
“Yürüdüğün yol sevgiyse endişe etme. Er ya da geç bir yüreğe ulaşırsın.”
“Kefeni örtemeyecek ölümün, sırtımdaki kırbaç izini, yaşadığım bu çağın.”
“İnsan bir tek annesini ölümle düşünemiyor. Herkes ölsün diyor da annesi ölsün istemiyor.”
“Ne kadar soylu durur bu cümle ‘Ölümümden kimse sorumlu değildir’ oysa bizi gıdım gıdım öldüren, O ‘kimse’ lerin ta kendisidir.”
“İnsan ölmediğine ne kadar sevinsin dünya bir mezbahaya dönüşüyorken.”
“Yuvasını koruyan serçe, yavrusunu yemeye gelen yılandan daha güçlüdür.”
“İnsan bir kere yardan düşer. Ömür boyu kötürüm kalır.”
“Tütünü bozuk sigara gibidir insan. Yandan yandan yanar kederlenince.”
“Uzun uzun neyi var ki anlatacak hayatın Herkes gibi doğdun, herkes gibi bir şeyleri aradın Tam ‘buldum’ dediğinde, ne hayat vardı ne sen vardın.”
“Duvarlarını yumruklamalıyız dünyanın. Dışarıda sesimizi duyacak biri olmalı.”
“Ayağını acıtan dikenlere küfretme. Düşün ki hiç yürünmedik bir yol üzresin...”
“Bir filizkıran fırtınası sokaklar Bahara dikkat edin Baharda büyümeyin çocuklar.”
“Hucurat,  Canların değil  Tenlerin bölünmesiydi oysa Onlar bilemediler Affet onları.”
“Korkmayın Ayaklar çıtırtısız yürüyemez karanlığı.”
“Kabza, Üstüne namlu İçine kurşun Patlama! Henüz çok erken Çocuklar uyusun.”
“Taşın fazlasını aldılar, mükemmel bir heykel oldu İnsanın fazlasını aldılar, kalanı taşa benziyordu.”
“Siz suyun akışına aldanmayın, Aşk akan suda değil  Dibe çöken kumdadır.”
“Ölüm bize gelirken bizim ayaklarımızla yürür O yüzden fark etmeyiz yaklaşan adımlarını.”
“Herkese anlatır da insan Bir tek kendine anlatamaz Bu yeryüzü kavgasına Neden çıplak geldiğini.”
“Bir balık âşık olmuşsa birden bire uçmaya kalkar Güzel güzel yüzüp dururken.”
“Kum saatleri gibi dünya Bittiğinde bir el tutup çeviriyor Ve biz başlıyoruz dökülmeye tane tane...”
“İkiyüzlü demek artık iltifat gibi İnsan diye bildiklerimin O kadar çok yüzü var ki...”
“Dünyadaki bunca kötülüğe inat İyi ki güneş doğmaktan vazgeçmiyor.”
“Babanız  Artık bazı şeyleri sizden bekliyorsa Bilin ki için için ölmeye başlamıştır.”
“Evet, öfkelisiniz Çünkü dünya Sizin istediğiniz gibi dönmüyor.”
“Bütün kötü çocuklar Mahrem yerlerinde büyür Bütün güzel şehirlerin.”
“Asla umutsuz ve karamsar yatma. Işığı gösteren karanlıktır unutma.”
“Çiçeksiz bir tek fistanı yoktu annemin. Yürüdü mü dağlar gibi yürürdü.”
“Hayatın elleri her zaman kirlidir. Silip de öpebilene aşk olsun.”
“Dökülen yaprak yeniden çıkar. Yeter ki ağaca küsmesin bahar.”
“Kıvır kıvır bir ömrüm Ak Mescitte yılandı Sine-i sad pâremde nice putlar uyandı.”
“Sevgili, Tekinsiz karanlığın tekin bekçisi Gönül madeninin ağır işçisi.”
“Dünyada iki tür insan olagelmiştir Birincisi; Tarihin önünden gidenler İkincisi; Tarihi geriden takip edenler.”
“Tarih yapmak Tahta oturanların değil Ahde yüz tutanların işidir.”
“Geri kalmış toplumları oligarklar yönetir. Çünkü orda düşünmek en netameli gelenektir.”
“Bilmez değilsin Allah'ım Sınırsız af, suç oranını artırır.”
“Taşlar konuştukça İnsan köyün yalancı çobanıdır.”
“Kirlenmek nefisten başlar, Sokaklar yerine nefisleri temizlesek Yaptığımız temizlik kalıcı olurdu.”
“Her kuyudan bir şekilde çıkarsın da İçindeki kuyuda bir ömür saklanırsın.”
“Sigarasını kendisi sardığı için Keyfinin emekçisi sayılırdı babam.”
“Allah'ın doksan dokuz adı vardı Ben ‘Aşk’ dedim sadece Gerisi teferruattı.”
“Demiri döğenlerde kemlik olur mu hiç? Çiğlik kalır mı hiç ateşi içenlerde? Her ne kötülük olursa onlarda olur Yüreğinden ateş geçmeyenlerde.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Aşkları yüreğinizde Hiç değilse birer daşım kaynatın Bozuksa çökeleğe dönüşür zaten Değilse gön gibi kaymak tutar üstünde.”
“Mesele, akşamı etmekte değil Mesele, olan akşama layık olabilmekte.”
“Aşk devrimcidir, soldan gelir.” (Türkiye hariç)
“Demir olmak yetmiyor. Tavında dövenin olacak illaki.”
“İçin artık yaban bir şehirse, ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, Oturur dertleşirsin.”
“Kendini tanımak için aynaya değil ömrüne bakmalısın. Aynanın sırı dökülür, ömrün sırı dökülmez.”
“Yaşarken verilecek bir şeyin yoksa Hiç kimseyi Mezarı başında ağlamak için sevme Ne kendine yazık et, ne de sevdiklerine.”
“Tutunduğu daldan emin olan Düşme korkusu yaşamaz.”
“Yol vardır dosta götürür Yol vardır dostu götürür.”
“Kemeri boynunda takılı kalan Yoksulluk akıtır ayaklarından.”
“Güneşin çıkardığı is dünyanın yüzüne kara”
“Dağ isen karınla Ateş isen harınla İnsan isen yârınla...”
“Dağlar dik ama dünya yuvarlak Onun için denizine doğru akar her ırmak.”
“Güneşe serdim ülkemi, daha iyi baksınlar diye  çocuklar gökyüzüne.”
“Her aydınlık  Hâmiledir yeni bir aydınlığa  Geçerken karanlığın koridorundan.”
“Hayvanın özgürlüğü. Boynundaki zincirin uzunluğu kadardır.”
“Dünyayı özetliyorum da bazen. Elimde bir elmanın çekirdeği kalıyor.”
“Aşk bazen bölücüdür. Aklını böler insanın.”
“Aşk tiksinmektir biraz da avcının peşindeki tazıdan.”
“Kök de kurur bazen. Çekemez olur gövdenin çilesini.”
“Dikkat ettim de dünyanın her yerinde karanlığın rengi aynı.”
“Birinci Adam’ lardan asla korkmayın Hainler daima ‘ikinci adam’ olur.”
“Ölümü çıkarırsam ne kalır senden? Belki sen de utanırsın böbürlenmekten.”
“Acılar en soyka zamanında gelir mutlulukların Mutluluklar en karanlık yerinden çıkagelir acıların.”
“İnsan, yüreğinin bir güz çiçeği olduğunu anlamıyor gecelere çiy düşmeyince.”
“Rüzgâra karşı tüküren kendi yüzüne tükürür.”
“Ayağını vurunca sövdüğün taş, köpekler saldırınca aradığın olur.”
“Herkes kuş olup uçmayı ister de yuvada bekleyen yılan olmasa.”
“Kendi hayallerinin peşinden gidemeyen başkasının hayaliyle yaşamaya alışır.”
“Malınız ne kadar değerli olursa olsun kasaba pazarında alıcısı bellidir.”    
“Yaşamı bunca zaman kutsayan bizler Neden birer ‘kapatma’ yız ölüme karşı?”
“Ölümlüyüm Ve biliyorum senin de gülüşünün meali budur.”
“Kuruyor birer birer dünya çiçeği. Her ölen yüreğini alıp da gidiyor.”
“Ölüm dediğin çocuk işi. Sen hele bir yaşamaya heveslen de gör.”
“Güzel bir dünya için güzel anneler doğurmalısın.”
“Her yürek sevdiğine göç eder. Kimisi kavuşur, kimisi yolunda ölür.”
“Yalnızlık ömrümün demirbaşı. Aşksa sözleşmeli geliyor”
“Aşkta biri ölecekse tetiği maşuka çektirirler her zaman.”
“Bir daha ısınmayan tek şey bir kadının soğumuş yüreğidir.”
“Kurt dağlara sığınır Çakalın yuvası ovada olur Herkes hak ettiği yeri Bir gün mutlaka bulur.”
“Ölümün acılığı yaşamın tadındandır. Hiç ölünün ölümden şikâyeti var mıdır?”
“Mevlana değilsen Şems'e âşık olmayacaksın Yoksa sana da yazık olur sevdiğine de.”
“Karanlığa kiminle sabretmişsen, Güneşin doğuşunu onunla seyredersin.”
“İnsan acısını neden kuyulara bağırır düşündün mü hiç Yukarıda koskocaman bir gökyüzü dururken.”
“Başın yüksekte olursa güneşin doğuşunu ilk sen görürsün ama ilk kar da senin başına yağar.”
“Hayatımda acı olmasın diyenler aşkı sadece mutluluk zannedenler. Siz hiç kabuğu çatlamayan tohumun yeşerdiğini gördünüz mü?”
“Ölümden korkma dedi sahip; o en büyük adalettir. Arşa heves eden nefsin o gün kendin bilecektir.”
“Karanlık odalarda kendine gülümseyen kadınlarımız. Bir kahkaha bile atamazsınız. Orospuya çıkarılır adınız.”
“Ölümlü olduğumu zaten biliyorum. Mesele, kendimi ölümsüz olduğuma inandırabilmekte.”
“Kum şehri sakinleriydik. Ta ki o fırtına çıkana kadar.”
“Kimsesiz çocuklardık biz. Parasız yatılı mekteplerde.
“Kim öptüyse çocukluğunu hâlâ acıyor insanlığım.”
“Ölüm, bize yaşamın taktığı şeref madalyasıdır. Bu yüzden ki bütün dostlarımız davetlidir törenimize.”
“Dilimde bir takunyayla dolaşıyorum Belki hırsızlar huzursuz olur diye...”
“Akıyor ve akacak Tarih denen ırmak Ve en çürük yerinden Bırakacak kendini  Eriyecek gıdım gıdım Irmağın yatağını dar kılan toprak.”
“Kavga etmeyin dedi birbirinizle, Rüzgârınız o dağlarda kaybolur gider. Toprak reddeder sizden gelen tohumu Gece kapılarını, aşkın yüzüne kilitler.”
“Ben Akdeniz; bıraktığın gibiyim Güneyimde gözyaşı Kuzeyimde sırtlanların savaşı Hiç değişmedim.”
“Benim uzak düştüğüm Asya Gül dikerdi gündüzleri şalvarına Geceleri çıkardı ninemin dolabından Halkalı şeker dağıtırdı çocuklarına.”
“Benim toprağımda kuru fasulye de var Karaduta benzer gözleri de var çocukların. En çok da çoban fıyıkları dağlarda; Kendi ağızlarından, kaçırılış hikâyesi kızların.”
“Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.”
“Taşı taş üstüne koydular bina dediler Başı baş üstüne koydular zina dediler Şu üç günlük dünyada her herzeyi yediler Aklandılar paklandılar imandandır dediler.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Son zamanlarda en çok ölümü özlüyorum Kimi çağırsa Azrail, benmişim gibi geliyor Elimi kaldırıyorum, ‘Burda!’ diyorum."
“Ellerim günahını vicdanımdan soruyor Ayarsız bir tartı ömrüm kefeleri boş duruyor.”
“Tıkanıyor bir bir İnsanlığa açılan damarlarımız. Kanımız kirleniyor git gide Git gide dağılıyor uzuvlarımıza O derin  O ölümcül metastaz.”
“Her Hristiyan’ın sırtında Bir İsa gördüm çarmıha gerili Her Müslüman kuyusunda Yusuf değil Muhammet tutulur Asrısaadetten sonra.”
“Ölümünü sezdiğinde kediler Birden bire kaybolurlar ortalardan. Bundan daha yiğit bir duruş var mıdır ki? Var mıdır Azrail'i böyle vakur karşılayan?”
“Benim güzel Türkçem Görgülü kuşum Evcimen kadınım. Sözler içinde ilk sözümsün Ana rahmi gibi sıcak Mutlu ve bahtiyar yaşadığım.”
“Çekip gitmek her şeyi unuttursa Ne işi olurdu insanın Doğduğu yerde yıllar sonra.”
“Çürük bir su gibi sasıktır zaman Yakılmadan bitmez şehrin vebası Son bir memur, kravatı ağaçlarda Bir bürokrat öz güveni,  Üç katlı sefer tası.”
“Bekle beni uygarlık Benim tarlama ektiğini Senin tarlandan biçmeye geliyorum.”
“Kötülük kuş uykusunda
Kötülük iç denizlerde korsan.
Her renge aşina da
Tabirim caiz değil
Bir gecenin rengini
Tutturamıyor insan.”
 “Ölümsüzlüğedir
Bütün kötülüğü dünyanın
Bu yüzden saldırır insan
İnsanın şiirine
Ağacın Meyvesine.”
 “Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum Belki giyersin diye bir gün.”
 “Yaşama sevdalıyken deliler gibi Ölümü üleşmeye razıyım şimdi.”
“Taşlara taş diyemez oldum Yürekleri tanıyalı.”
“Bu gün kalbinin girişine kazdığın hendeği Gün gelecek kendi ellerinle dolduracaksın.”
“Bir gün ben de konuşmak isterim elbet Altın saçlı kızların altın çıkarmadıklarını.”
“Yüreğim kendisini turnalardan sayıyor Her sabah kalktığımda bir gökyüzü telaşıyım.”
“Pervaneler sana doğru uçuyorsa rahatsız olma Çünkü onlar ışığı sende görenlerdendir.”
“İnsanın gerçek seveni, bakınca kendinden geçtiği değil Görünce yüreğinden iman içtiğidir.”
“Zehri ab-ı hayat olur, aşkından humar olanın. Sorgusu biter mi Araf’ta, gözü dünyada kalanın.”
“Acının da hatrı vardır, çilenin de bir mihneti. Niye feryat figan ile çınlatırsın kıyameti?”
“Yoruldum artık, çok yoruldum Sağırlar ülkesinde bas bas bağırmaktan. İki gözünün olması kurtarmıyor insanı Körler ülkesinde hapis kalmaktan.”
“Narpızın kokusunda su vardır İnsanın kokusunda insan. Hangi derenin serinliğine uzansam Ölümüm geçer aklımdan.”
“Kendime suçlar isnat ettim Dosyalar düzenledim kendim hakkında Eski bir Eylül'dün aklıma geldikçe İntihara kalkıştım olmadık zamanlarda.”
“Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.”
“Tohumu toprağa bıraktık dedi Yaşama yakın, ölüme ıraktık dedi Baharın dalında yapraktık dedi Dağlardan denizlere ırmaktık dedi Gül dedi, gülüm dedi, dili titredi Toprağın belediği çıplaktık dedi.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık Bir gül gibi duruyorsa yaşamak Her zaman hakkıdır umudumuzun Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Ruhum etimden kaçıncı kez davacıdır. Ve aklım bu mahkemede Hem yargıç, hem avukat, hem savcıdır.”
“Bütün varlığım           Bir varidat amirinin envanterinde. Neye dokunsam çığlık çığlığa kayıp Neyi öpsem, Bir avuç kül bırakıyor geride.”
“Ne söylesem, dönüp yalanlıyor beni Her sözümün ardından Dilim, yüzüme vuruyor cehaletimi.”
“İnsan ne görürse bilgiden görür Gökte kuş suda balık bilgiyle yürür Bilginin toprağında elvan gül açar Cehaletin geçtiği toprak da çürür.”
“Kuran çarpmaz aydınlatır Okumaktan Anlamaktan korkmayın. İnsanı aldatırsa cahil aldatır Allah ile aranıza Perde çekmeyin.”
“İnsan inancını yitirmeye görsün İyiliğe, doğruluğa, güzel günlere İşte o zaman gör dünyanın halini Tanrı bile inanamaz gördüklerine.”
“Darımın çatıldığı ağacı diken benim Boynumdaki urganı örüp hazırlayan da Kefen diye giydiğim şu beyaz gömlek var ya Ellerimle dokudum ömrünün tezgâhında.”
“Hayat seni kırdı diye üzülme Aşk yaşama çarpa çarpa büyür Ve her çarpışma sonrasında Vazgeçilmez sandığın  Fazlalıklar dökülür.”
“Beni tan eyleme gül için geldim Kelamı Allah olan dil için geldim Nice dağ dolaştım, nice çöl geçtim Beni Hakk’a ileten yol için geldim.”
“Sevdanın okunu kime attımsa Geldi kendi yüreğime saplandı.” Oklu Kirpi
“Herkes bir hedefe varmak için yola çıkar Bense bir hedefim olduğu için yola çıkarım.” Kaplumbağa
“Alçakları gözleyecek gözünüz yoksa Yükseklerde uçmaya heves etmeyin.” Kartal
“Işığa tahammülüm olsa Geceye sığınmazdım.” Yarasa
“Leş yiyicilik benim karakterimdir.” Akbaba
“Şu Amerika kuruldu kurulalı Kendime olan öz güvenimi yitirdim.” Tilki
“Mercedes’e binenlere bir şey diyen yok Bir atım var diye herkesin dilindeyim.” Atlı Karınca
“Herkes Yaradan'ı kalbinde taşır Bense hem kalbimde hem sırtımda taşırım.” Allah Devesi
“Sıçramak güzel de Düşeceğin yeri kestirememek çok kötü” Çekirge
“Varoş çocuğuydu, Her bahar geldiğinde  Gökyüzünü çiziyordu  Tanrıya inat.” Kırlangıç
“Bir nice zamandır adımız güle çıkmış O yüzden saklar dururuz İçimizdeki kül dağını.”
“Tür/beleşti sandukası Ortadoğu'nun Ay karanlık göremedim Şah'ımın gözlerini. Pelerini Akdeniz’di amatör bir kumpanyanın Şapkasında unuttular cambazın ellerini.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık. Bir gül gibi duruyorsa yaşamak. Her zaman hakkıdır umudumuzun. Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum. Belki giyersin diye bir gün.”
“Gül/ten’im al senin olsun toprak. Benim nice sözlerim var. Dünya durdukça duracak.”
“Tenine dokundum, taşlar acıdı ömrümde. Dünyanın tek haini bendim Kendi armudumu keserken yakalandım Sultan Gâvur Mahmut'un baltası ellerimde.”
“Kendimden bir gurbet yaratıyorum Bittiğinde seni oraya götüreceğim.”
“Gelinciğin ömrü ne ki Bir insana bakınca. Oysa her gelincik  Bir gelin ömrü taşır O kırmızı avazında.”
“Dünyanın her gün biraz daha Kötüye gittiğini bile bile yaşamak Mutluluk şiirleri yazmak Yeni açan çiçeklere Gelen bahara Ve yeni doğan çocuklara Bir şair aptallığından başka nedir?”
“Şehir ağlıyorken şiir kalkıp diskoteğe gidemez.”
“Şairlerin yüreğinde sessiz yürünür, tıpkı mezarlıkta gezinir gibi.”
“Dünyanın en güzel trajedisi, bir şairin gülerken çekilmiş fotoğrafıdır.”
“Şiir, karada yaşayan ve uçmaya heveslenen bir deniz canlısının tuttuğu güncelerdir.”
“Şiir, şairle dilin sevişmesinden doğan bir veled-i zinadır.”
“Şiir, ozanın ölen bir dünyanın ardından yaktığı ağıttır. “
“Şairler güneş gibidir, fazla açılanı yakar, fazla örtüneni terletir.”
“Gece şiirin sütannesidir.”
“Şiir yazarım yazmasına da Bir faydası olmaz ki  Köpekten korkan çocuklara.”
“Şiir bir çığlıktır; Kimsenin geçmediği bir yerden Geçmeye çalışan bir öncünün çığlığı.”
“Kadim bir uygarlıktır şiir Şarap yüklü mavnalar Bekler limanlarını. Her şair geçmişe kırgın Arar içindeki denizde Kendi amforasını.”
“Okuduğum her şairin Yazdıkları değil yaşadıkları ağlattı beni Bu yüzden düşünürüm çokça zaman Şair mi şiiri yazdı, yoksa şiir mi şairini...”
“Şair yaşamanın öksüzü, sevmelerin yetimidir.”
“Kötü şair faili meçhul cinayet gibidir, önce herkes ondan bahseder, sonra da zaman aşımından arşive gönderirler.”
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Sorsalardı: son isteğin nedir? Çocuk gülüşleri derdim...”
“Ben
Bir kuşun
İki yuva yaptığını görmedim.
Görmedim bir sincabın yuvasında
İki yıl yetecek kadar erzak.”
“Taştan taşa sekerek geçiyor ömrüm Bu balçık benim değil taş benim değil. Eski bir tarihin zulmünü gördüm Savaş benim değil hınç benim değil.”
“İnsanı tanımadınsa yeteri kadar Asla gönül teline dokunmayacaksın Aşkın ırgatlığını yapmadan önce Proletarya şiirleri okumayacaksın.”
“Her gün, bir dünya telaşıydı Bilmedik bunu Bilmedik ömrümüzün aktarlarda  Şifa diye satıldığını Bazen ıhlamura yatırıp Kekikle kaynatarak bazen Derman diye verildiğini ayrılık acısına.”
“Kuşlar kanadını vurmadan geçiyor Yılan derisini sürmeden karanlığa Bu nasıl bir dünyadır Yağmur bulutuna hasret yaşıyor Su kendini içiyor indiği yokuşlarda.”
“Bu balık bu denizde oynadıkça Dünyayı boyadıkça Tanrının eli Ölüm oldukça ve doğumlar Birbirini izledikçe hastane odalarında Şiir hep olacak gündeminde insanın.”
“İçinde rüzgârı esmiyorsa yaşadığın ülkenin İnsanı kara bir nehir gibi Gürül gürül akmıyorsa Ne o ülke senindir Ne de o ülkenin rüzgârı senin.”
“Bir salkım söğüt En güzel, suların aynasında durur Ve bir kuğu en güzel uykusunu Salkım söğüt altındaki Serin sularda uyur.”
“Karanlık her daim örgütlüdür Aydınlıksa kaygısız İşte bu yüzdendir ikide birde Taşlara takılır ayaklarımız.”
“Taşın yüzünde incecikten bir kıvılcım Bir çatlama toprağın gövdesinden içeri Yol, ağlasa da gururla dinler eminim Bu eşkıya yüreğimin söylediği türküleri.”
“Yağmur olsa kendine yağıyor Güneş olsa kendine doğuyor insan. İnsan mutlu oluyor insanın acısından.”
“Eğildim ve su içtim ben Şırıl şırıl akıp giden dereden Ey yükselen yeni nesil Senin suyun marketine gelecek Bu sana En kötü mirastır benden.”
“Doğunun mutluluğu Tezgâh altı satılan şarap gibidir Şişe değişir Şarap değişir  Ama bardak değişmez İllaki o şarap O kirli bardaktan içilir.”
“Üç dünya taşırsın Aklında, kalbinde ve sırtında Hangini düşürsen günahkârsın Suç senin suçundur Dünya hangine baksa Kadın olmak zor zenaattır Ortadoğu’da.”
“Kuşlar bile utanır oldu Gördükçe bu gökyüzü altında Çocuklar ve kadınların tecavüze uğradığını Akan ırmak yatağını değiştirdi  Yüreği tuz bağladı toprağın Rüzgâr aldı başını savruldu gitti Başka bir ülkede uçurtmalar uçsun diye. Ama insan sessiz kaldı belki bilerek Sustu ve oturdu öylesine.”
“Kimse gül takmıyor göğsüne Güller için ölüme giden Meçhul askerin... Ölenin etrafını yakıyor ateş dediğin Ölüme gönderenin Yüreği her daim serin.”
“Yazdıklarım Sadece uçuş talimidir kuşların Sakın ola bunları Aldanıp da şiir falan sanmayın...”
“Sözünü etmeye değmezsin dünya.”
Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.
****************
Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.
12 notes · View notes
denizkizinaasikadam · 4 years
Text
Merhaba ben Ali çok uzatmadan konuma gelcem ilk olarak kızlar erkeklerin nasıl sevdiğini merak ediyorsanız okuyun bunu bi erkek nasıl mı sever 2 çeşit erkek tipi var 1ri adam gibi sever diğeri ise tam orosopuçocuğu ama bu 2 çeşit her erkekte vardır kızlar siz sadece bekleyin tabi ama çok beklemeyin diyeyimde neyse seven adama geleyim seven adam nasıl mı sever seven adam sevdiği kadını öyle betimlerki betimlediği cisme bile aşık olur çünkü betimlediği şey o olduğu için bana göre çoğu erkek betimlemeyi bilmez aşık insan adam bilir bana sorsanız sen nasıl betimlersin diye size söyleyeyim ben sevdiğim kadını şaraba benzetirim öyle bi şarapki o kadar beklemişki o kadar seçilmiş ama beğenilmemiş ama taki o adama yani bana gelene kadar o adam onu öyle bi içerki adamı tek kadehte sahroş eder tıpkı sevdiği kadının gözleri gibi o yüzden ben sevdiğim kadını şaraba benzetiyorum seven adam sadece betimlememi yapar dersiniz hayır seven adam benim deyişimle alkolik aşık öyle bi hayal kurarki hayal kurmasındaki mekan yer saat önemi bile yok sadece gözlerinde baktığında sahroş olduğu kadını karşısında olsun yanında olsun hayalinde seven adam için o bile yeter ama siz şimdi merak ediyorsunuzdur seven adam nasıl hayal kurar size sevdiğim kadınla kurduğum bi hayali anlatim bomboş bi sokak sadece biz ve ay var ay o sokağı öyle aydınlatıyorki taki benim sevdiğim benim şarabım oraya gelene kadar ay o sevdiğim kadını görür görmez kendi olan sahte ışığını söndürür ve öyle kıskanırki o kadını ama adam onu öyle sevdiğini görünce dayanamaz karışmaz ay onları öyle izler öyle bakarki taki o öpücükten sonra sevdiği kadını öpen adam sadece susar ve sahroş olur kadın ise tanrıya dua eder beni böyle seven bi erkek verdiğin için bu hayali o kadın bilmiyor biliyor ama bu kadar iyi bilmiyor ama kızlar bilinki her erkek aşık bi adamdır ama aşık olduğu kadına aşıktır şimdi bana kızıyorsunuz neden bana değil diye ağladığınız geceler aklınıza geliyor sizde sevin o adamı ama uzaktan yada sizde sevin o kadını ama uzaktan o adam yada kadın başkasının elinimi tutuyor gözünü kapat elini aç ve onun senin elini tutuğunu hayal et o sevdiğin adam veya kadın seninle değil başkasıyla öpüşüyorsa gözlerini kapat derin bi uykuya dal ama onu hayal et rüyanda görürsün şimdi siz diyorsunuzki hep hayale mi olcak haklısınız zor olcak ama seven insan çok sever tek severse bile çok sever sen sen ol sevdiğin adamı veya kadını bırakma neden mi o birgün dönerse o üzülmesin diye...
Deniz kızına aşık adam
77 notes · View notes