Tumgik
#olta haber
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
Sevmek,fazlaca bir aydınlıkta kör olmak gibidir
Tanıdığın, bildiğine yabancı...
Bir bakışın, iki anlama gelmeye başlaması ile,
Sonuna gelirsin bölüp çoğalttığın bir ayıbın...
Ki bu 'ayıp', bir vakitler resmi işçisiydi sevdanın
Denize olta diye gözlerini atardı,
Sonra da uzun uzun gözlerinmiş gibi, denize bakardı
Seni düşünmek yani
Yemeğe tuz eklemeyi unutmaktı
Yağmur yağarken çamaşır sermek,
ve aynı anda yağmuru seyretmekti...
Kokusu sırf saçlarına benzediği için üstelik
Geçici ama pek hoş bir sarhoşlukla...
Yaptığı her işte bir 'noksan' olma hali
Emekleyen bir duruş duygularında
Elinin titremesi, bahane aramak baş dönmelerine
Senden önce nerde kaldığını hatırlamamak yaşamın
Senden sonrası hakkında hiçbir fikri olmamak
Aşıksın ya, artık güçlüsün, sonsuzsun
Haddini aşabilir umudun
Kafa tutmak mümkün sanırsın hayata
Ah kim anlayabilir insandan başka,
İnsandan başka kim inanır aşkın da bir gün son bulduğuna...
---------------------------------------------------------------------
Ey Diyojen, fenerini söndür !
İnsanın, 'bulunmak' istemediği bir çağ bu...
Sevgili Nietzsche, sana da kötü haber 'Tanrı ölmedi', yaşıyor; çekeceğin var...
Sana sözüm yok hatta ödünç ver inançlarını,
Ey mütevekkil derviş,
Hiç değilse bir gece rahat uyuyup, dingin uyanayım...
Gör ki, zamanın nasıl geçtiğini unuttuğum bir gençlikten,
Vakti hesaplara böldüğüm bir ihtiyarlığa uyandım
Kendi aklımı çeldim sonunda;
Ve bütün hesapları 'affederek' kapattım...
---------------------------------------------------------------------
Göğsünde taşıyor musun sen de sessizce giden ömrü?
Taşıyorsan merhaba, bu şiirin akranısın...
Hadi, birlikte affedelim,
Bunca öfke sırtımıza yük...
Ruhumuz aynı soydan, bütün terkedilmişlerle...
(Birgül Polat/ Boşluk)
3 notes · View notes
pazaryerigundem · 22 days
Text
3. İzmit Körfezi Deniz Festivali dolu dolu geçti
https://pazaryerigundem.com/haber/187074/3-izmit-korfezi-deniz-festivali-dolu-dolu-gecti/
3. İzmit Körfezi Deniz Festivali dolu dolu geçti
Tumblr media
Gölcük Yüzbaşılar sahilinde gerçekleşen 3. İzmit Körfezi Deniz Festivali, balık tutma yarışması ve diğer etkinliklerle dolu dolu geçti.
KOCAELİ (İGFA) –  Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Gölcük Belediyesi ve Kocaeli Sportif Olta Balıkçıları Derneğinin ortaklaşa düzenlediği ve Kıyasıya yarışların yaşandığı, birçok eğlenceli aktivitelerin gerçekleştiği 3. İzmit Körfezi Deniz Festivali, Gölcük Yüzbaşılar Sahilinde gerçekleştirildi. Yarışmalardan önce özellikle çocuklara yönelik birçok farklı etkinliklerin düzenlendiği festivale vatandaşların ilgisi oldukça yüksekti.
YARIŞMAYA VE ETKİNLİKLERE YOĞUN İLGİ
3. İzmit Körfezi Deniz Festivali kapsamında profesyonel sporcular ile çocuklu ailelerin katılımı ile iki ayrı Balık Yakalama Yarışması, çocuklara yönelik tiyatro gösterisi, KOMEK usta öğreticiler müzikali, atölyeler, iklim değişikliğine dikkat çekmeye yönelik stant ve etkinlikler, deniz ve çevre duyarlılığına yönelik bilgilendirmeler, sıfır atığı özendirmeye yönelik faaliyetler, özellikle çocuklu ailelerin katılım sağladığı çocuk oyun grupları, palyaço, animasyon, yüz boyama, şekilli balon yapma, çocuklara/gençlere yönelik yarışmalar, resim yarışması, survivor parkuru gibi etkinlikler gerçekleştirildi. Festivalde yarışma öncesi gerçekleştirilen açılış programına Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şahin Talus, AK Parti Gölcük İlçe Başkanı Kemal Yavuz, vatandaşlar, çocuklar ve basın mensupları katıldı.
Tumblr media
Balık Yakalama Yarışması öncesinde gerçekleşen açılış programında vatandaşlara hitap eden Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, “Bu sene üçüncüsü düzenlediğimiz etkinliğin bundan önceki seneden ve ondan önceki seneden daha da iyi olduğunu görmekten de daha büyük keyif alıyorum. Deniz güzelleşiyor. Denizin etrafında gerçekleşen etkinliklerin sayısı artıyor. Bu da bizim şehrimize güzellikler katmaya devam ediyor. Bizim varlık sebebimiz de bu zaten her seferinde bunu söylüyoruz. Belediye ne için var ? Yaşadığı bölgede, hizmet ettiği bölgede insanları mutlu etmek için var. Varlık sebebimiz bu şehirde yaşayan insanların yüzünün gülmesi ve mutlu olmaları, çocuğundan gencine, kadınından yaşlısına, engellisine bu şehirde yaşayan herkesin yüzü gülsün diye uğraşıyoruz” dedi.
“ÇAMUR ALINDIKÇA DENİZİN OKSİJEN SEVİYESİ ARTACAK”
Başkan Büyükakın, “Deniz uç kısmında yıllardır biriken bir çamur var. Tam 3.8 milyon metreküp, yaklaşık 8 milyon ton civarında çamur var. 8 milyon ton çamur, 533 bin adet kamyon çamur demek. Biz şuan oradan o çamuru çekiyoruz. Böylelikle o deniz temizlenecek. O çamuru oradan aldıkça balıkların yumurtalarını bırakabilecekleri yerlerin genişlediği göreceğiz. Denizin oksijen seviyesinin arttığını göreceğiz. Bu zararlı türlerin buraya gelmesini caydırdığı gibi faydalı türlerin artmasını ve çeşidinin artmasını sağlayacak. 23 adet arıtma tesisi çalıştırıyoruz. Arıtma tesisleri evsel atıklardaki suları toplar ve o suların denize gitmesini engeller. Maalesef Marmara Denizine her gün 4.5 milyon metreküp evsel atıksu denize deşarj ediliyor. Yani Marmara Denizi fosseptik gibi kullanılıyor. Şununla gurur duyabilirsiniz Kocaeli’de bir damla evsel atıksu bile denize bırakılmıyor. Tamamını arıtıyoruz. Arıtmalarımızın yüzde 73’ü ileri biyolojik arıtma, yüzde 27’si biyolojik arıtmadır” şeklinde konuştu. Başkan Büyükakın, konuşmasından sonra festival kapsamında çocuklara yönelik gerçekleştirilen yarışmalarda, dereceye giren çocuklara ödüllerini takdim etti.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
zbostan · 2 years
Text
Çok duygusalla az duygusalın savaşı bu.
Umduğunla ummadığının, gidenle gelmeyenin bekleyenlerinin o uğurda nice nefesler verdiği bi savaş...
Yarın ölecekmiş gibi değil de dün ölmüş gibi yaşadığımızdan belki de bunca acı,
Hem daha acı bu kez mürekkebin tadı, yutkunasi yok kelimelerin, sanki harfler urgan cümleler ise dar ağacı.
Daha ne kadar kötü olabilir dedikten hemen sonra zehir zemberek şeylerin olması da bize bu dünyanın baba'dan kalma mirası.
Gidilecek tek bir yer kalmayacak, sönecek zerre bi heves, verilecek en ufak bi can...
Ama sabah kalktığınız da bunların hiçbirini hissetmeyeceksiniz bunu da yaşarken ölmek deyimi ile yer değiştirebilirsiniz.
Gün içerisinde canınınızı sıkan olaylardan bị haber tebessüm edeceksiniz ama özünüze döndüğünüz de nefesiniz tıkanmaya başlayacak akşamın hüznünü ciğerleriniz de hissedeceksiniz.
Bazı acılar unutulmaz, kabuk bağlamaz, tedavi edilmez...
Tuz mu basmalı yoksa yarayı yok mu saymalı bilinmez.
Çok mu biriktim içimde yoksa az mı anlatıyorum yanımdakilere kestiremiyorum.
Bazen huzur dolu oluyorum bazen de karaya vurmuş hayallerime olta atıyorum.
Mesela eskisi kadar düşünemiyorum, düşünsem bile neyi düşündüğümü seçemiyorum.
Saplandım kaldım sanki bişeyin ortasına dibi de görmek istiyorum yukarısına çıkıp herşeye gözümü kapamakta...
Tumblr media
0 notes
fisiltihaberleri · 11 months
Text
Tumblr media
KARTEPE’DE ULUSLARARASI SAZAN TUTMA YARIŞMASI BAŞLADI Kartepe Belediyesi ile KAMADER ortaklığında düzenlenen Uluslararası Sazan Balığı Tutma Yarışması, 29 Ekim – 05 Kasım tarihleri arasında Eşme sahilinde 45’ın mücadelesiyle tüm görselliği ile başladı. HABERİN AYRINTILARI VE FOTOĞRAFLARI... https://www.fisiltihaberleri.com/haber/kartepede-uluslararasi-sazan-tutma-yarismasi-basladi-9863.html
#sazan #fish #balık #lake #olta #fishing #bakacak #dubai #turkey #başakşehir #repost #bakırköy #kamp #atışpoligonu #camping #naturelovers #balıkavı #kızılkanat #adana #instafish #türkiye #gököz #shooting #fishermen #poligon34 #dağhavası #kartal #balıkbizimişimiz #göktürk #wine
0 notes
baliktv · 4 years
Photo
Tumblr media
Balık TV Youtube’da yayında
www.Balik.TV
0 notes
altinolta · 4 years
Photo
Tumblr media
Türkiye Altın Olta Ödülleri, Türkiye Balık Kulübü tarafından yapılan anketlerle Balık zirvesi’nde yapılacak görkemli bir törenle sahiplerini buluyor.
0 notes
aynurantt · 3 years
Text
Tumblr media
Sevmek,fazlaca bir aydınlıkta kör olmak gibidir
Tanıdığın, bildiğine yabancı...
Bir bakışın, iki anlama gelmeye başlaması ile,
Sonuna gelirsin bölüp çoğalttığın bir ayıbın...
Ki bu 'ayıp', bir vakitler resmi işçisiydi sevdanın
Denize olta diye gözlerini atardı,
Sonra da uzun uzun gözlerinmiş gibi, denize bakardı
Seni düşünmek yani
Yemeğe tuz eklemeyi unutmaktı
Yağmur yağarken çamaşır sermek,
ve aynı anda yağmuru seyretmekti...
Kokusu sırf saçlarına benzediği için üstelik
Geçici ama pek hoş bir sarhoşlukla...
Yaptığı her işte bir 'noksan' olma hali
Emekleyen bir duruş duygularında
Elinin titremesi, bahane aramak baş dönmelerine
Senden önce nerde kaldığını hatırlamamak yaşamın
Senden sonrası hakkında hiçbir fikri olmamak
Aşıksın ya, artık güçlüsün, sonsuzsun
Haddini aşabilir umudun
Kafa tutmak mümkün sanırsın hayata
Ah kim anlayabilir insandan başka,
İnsandan başka kim inanır aşkın da bir gün son bulduğuna...
---------------------------------------------------------------------
Ey Diyojen, fenerini söndür !
İnsanın, 'bulunmak' istemediği bir çağ bu...
Sevgili Nietzsche, sana da kötü haber 'Tanrı ölmedi', yaşıyor; çekeceğin var...
Sana sözüm yok hatta ödünç ver inançlarını,
Ey mütevekkil derviş,
Hiç değilse bir gece rahat uyuyup, dingin uyanayım...
Gör ki, zamanın nasıl geçtiğini unuttuğum bir gençlikten,
Vakti hesaplara böldüğüm bir ihtiyarlığa uyandım
Kendi aklımı çeldim sonunda;
Ve bütün hesapları 'affederek' kapattım...
---------------------------------------------------------------------
Göğsünde taşıyor musun sen de sessizce giden ömrü?
Taşıyorsan merhaba, bu şiirin akranısın...
Hadi, birlikte affedelim,
Bunca öfke sırtımıza yük...
Ruhumuz aynı soydan, bütün terkedilmişlerle...
(Birgül Polat/ Boşluk)
5 notes · View notes
ugisie77 · 3 years
Text
Sonunda buda oldu! Yunus balığını kurşunlayarak öldürdüler
Sonunda buda oldu! Yunus balığını kurşunlayarak öldürdüler
Düzce’nin Akçakoca Çayağzı sahil mevkiinde 2 metre boyunda yunus balığı kurşunlanarak öldürülmüş halde sahile vurdu. Çayağazı sahilinde ölü yunus balığı görenler, balığın yanına yaklaşınca sırt bölgesinde tüfekle ateş edilerek açılmış saçma izlerinin olduğunu gördü. Yaklaşık 2 metre uzunluğundaki yunusun kurşunlanarak öldüğünü iddia eden olta balıkçıları, durumu belediye ekiplerine haber…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gfmiranday · 3 years
Text
Aduce Haber escuchado disparos y cuando se dio cuenta estaba herido
Aduce Haber escuchado disparos y cuando se dio cuenta estaba herido
Un joven de 22 años identificado como Hugo Martín Zárate de 22 años, llegó por sus propios medios al hospital Vera Barros con una herida de arma de fuego, aduciendo haber escuchado disturbios entre calle Olta y Portezuelo y luego un disparo que impactó en su pecho. Otra versión manifestó que el joven había tenido un inconveniente y fue herido.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
İstanbul Beylikdüzü'nde olta balıkçılığında 6. buluşma
https://pazaryerigundem.com/haber/180192/istanbul-beylikduzunde-olta-balikciliginda-6-bulusma/
İstanbul Beylikdüzü'nde olta balıkçılığında 6. buluşma
Tumblr media
Amatör, profesyonel ve balık tutma hobisi olan 18 yaş üstü toplam 76 olta balıkçısı Gürpınar Balık Hali Sahili’nde kıyasıya mücadele ederken gün boyu süren Beylikdüzü Belediyesi Olta Balıkçılığı Yarışması, heyecan dolu anlara sahne oldu.
İSTANBUL (İGFA) – Beylikdüzü Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından Beylikdüzü Olta Balıkçıları Derneği iş birliğiyle ‘6. Geleneksel Olta Balıkçılığı Yarışması’ düzenlendi.
Gürpınar Balık Hali Sahili’nde yapılan organizasyonda yarışmacılar denize oltalarını atarken seyirciler de heyecanlı anlar yaşadı. İlçede geleneksel balıkçılığı desteklemek amacıyla düzenlenen yarışmada, balıkçılığa gönül veren amatör ve profesyonel vatandaşlar hünerlerini sergiledi.Etkinlik, Yemli Av Yarışması olarak tek kategoride yapıldı. 76 yarışmacının katıldığı organizasyon belirli kurallara dayalı, yakalanan balığa zarar vermeden, sağlıklı ve canlı olarak suya bırakma prensipleri doğrultusunda gerçekleşti.
Tumblr media
Beylikdüzü Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü Mehmet Esmer, kapanış töreninde yaptığı konuşmada emeği geçen herkese teşekkür ederek, “Bugün çok keyifli bir etkinlikte bir araya geldik. Beylikdüzü’nde denizle buluşmaya devam ediyoruz. 6. Geleneksel Olta Balıkçılığı Yarışmasını 76 sporcunun katılımıyla gerçekleştirdik. İlçede geleneksel hale gelen olta balıkçılığı yarışmalarında ve diğer birçok etkinlikte tekrar bir araya geleceğiz. Emeği geçen tüm arkadaşlara ve Beylikdüzü Olta Balıkçıları Derneği’ne teşekkür ediyorum.Umarım yedicisinde de hep bir arada oluruz” ifadelerini kullandı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
balikhaber · 4 years
Photo
Tumblr media
Çocuk olta balıkçıları da kara soğuğa rağmen Galata'da  http://balikhaber.com/haber/cocuk-olta-balikcilari-da-kara-soguga-ragmen-galatada-459 https://www.instagram.com/p/CLb5ZOmlhx1/?igshid=ipnk0y4djibl
0 notes
altinolta · 4 years
Photo
Tumblr media
Türkiye Altın Olta Ödülleri, Türkiye Balık Kulübü tarafından yapılan anketlerle Balık zirvesi’nde yapılacak görkemli bir törenle sahiplerini buluyor.
0 notes
techire · 4 years
Link
0 notes
2019bestdiyideas · 5 years
Text
BIYIK BALTA VE ŞEHZADE
Tumblr media
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde bir Padişah varmış. Büyük başın büyük derdi olur derler. Bu padişahın da bir derdi varmış. Şu geçici hayat zehir olmuş kendine, şu darı dünya zindan mı zindan olmuş padişaha. Ne dersiniz ne idi bu padişahın derdi acaba? Kendinizi hiç yormayın ben söyleyivereyim. Padişahın iki gözü de görmez imiş. Göz görmez olurda hayat, hayat olur mu hiç. Onun hayatı, hayat değilmiş işte.Baş vurmadık hekim, kullanmadık ilaç kalmamış. Kalmaya kalmamış ya bi türlü de iyi olmamış. Küsmüş hayata, küsmüş dünyaya. O hayata küsmekte olsun günlerden bir gün o kente bir dervişin yolu düşmüş. Söz sözü açmış, söz dönmüş dolaşmış Padişahın durumuna gelmiş.
Derviş “Kolay o kolay o” demiş. Meğerse derviş Padişahın gözünün nasıl göreceğini, hangi merhemin iyi geleceğini bilirmiş.
“Beni padişaha götürün” demiş derviş. Padişaha haber vermişler.
“Dervişi huzura alın” demiş, padişah. Derviş huzura alınmış padişah “Söyle bakalım derviş baba, gözüm nasıl görecek; gözüme hangi ilâç merhem olacak” demiş.
Derviş “Denizde bir balık vardır padişahım, bu balık diğer balıklara benzemez. Altın gibi sarı, gümüş gibi parlak! Sözün kısası güzel bir balıktır. Bu balık tutulacak, havanda dövülerek bir merhem yapılacaktır. Yapılan merhemden bir parça alıp gözlerinize sürerseniz, gözleriniz derhal görecektir” demiş ve sonra sırra kadem basmış.
Padişah “Ne dilersen dile benden Derviş Baba!” demiş ama vezirler, Derviş sırra kadem oldu haşmetlim, diyerek padişahın sözünü kesmişler. Padişah dervişin Hızır olduğunu anlamış, vezirlerine: “Çağırın oğlumu!” diye emir vermiş. Şehzade huzura çağrılmış.
Padişah. “Oğlum demiş şehzadeye. Denizde hiçbir balığa benzemeyen bir balık varmış. Bu balığı tutar havanda döğer bundan yapılan merhemden gözlerime sürersem derhal görecekmişim. Tez elden emir ver, bu balığı tutsunlar, tutanlara hediyeler vereceğimi halka ilan et.”
Bunu duyan şehzade ���baş üstüne babacığım, derhal!” demiş ve huzurdan ayrılmış.
Şehzade yurdun dört bir tarafına ulaklar salmış. Balığın eşkâlini tarif ettirmiş halka. Haberi alan halk adeta sevinçten bayram yapmış. Bir taraftan padişahlarının gözleri görecek, bir taraftan da balığı tutarlarsa büyük bahşişler alacaklar. “Balığı tutan ben olayım” gücüyle elleri kolları sıvayıp açılmışlar denize. Günlerce uğraşan binlerce balıkçı bir türlü tarif edilen balığı tutamamışlar. Bugün tutacağız, yarın tutarız hülyalarıyla gece gündüz kürek çekip, ağ atmışlar olta sallamışlar heyhat bir türlü balık yok. Yok, olunca da ne yapsınlar ümidi kesmişler. Halk ümidi kese dursun biz gelelim saraya. Padişah “Allah büyüktür bir gün olur oltanın birinde çıkıverir, ağlardan birine takılıverir demiş. Hakikatta öyle olmuş. Tam ümitlerin kesildiği herkesin matemlere daldığı bir günde tarif edilen balık, ihtiyar, fakir bir balıkçının ağına takılmaz mı? Bu öyle bir balıkmış ki balıkçının sevinçten aklını başından almış. Koşmuş balıkçı şehzadeye. Şehzade balığı görünce hayretten gözleri fal taşı gibi açılmış. Nasıl açılmasın ki balığın pulları altın gibi sarı, gümüş gibi parlak, gözleri mavi mavi. Kıyılıp da havan da döğülecek bir balık değilmiş meğer. “Ne yapsam, ne yapsam” diye kararsızlık içinde kalmış şehzade. En sonunda içinden bir ses gelmiş: “Bu güzelim balığa nasıl kıyılır, bundan iyi olacak gözler görmeyiversin. Sal balığı!”. Bütün gücü kayboluvermiş şehzadenin. Sanki büyülenmiş. Elleri gevşemiş, gevşemiş ve balığı salıvermiş. Balık suya cup, düşüp kaybolmuş.
Şehzade saraya dönünce Padişah babasının yanına koşmuş. Babası sevinçle “Getirdin mi balığı oğul?” demiş. Şehzade “Babacığım, babacığım beni affet! Balık o kadar güzel, o kadar güzeldi ki kıyılıp da havanda dövülecek balık değildi. Kıyamadım salıverdim onu.”, diyebilmiş ve olduğu yere yığılıvermiş. Gazaba gelen padişah “demek balık benden kıymetli, gözüm iyi olmayıversinmiş. Defol karşımdan, senin gibi evlâdım yok benim artık!” diye bağırıp çağırmaya başlamış.
Şehzade kulağı kuyruğu kısıp sıvışmış huzurdan. Maiyetine bir hizmetçi alarak başını alıp gurbet ele revan olmuş. Kâh yürürler, kâh bir pınar başında biraz dinlenerek epiyce yol almışlar. Dinlenme sırasında hizmetçi yemekleri hazırlamış Şehzade sofraya oturur ve uşağa “haydi bakalım sen de gel!” dermiş. Hizmetçi de hemen hacetli imiş ki hemen sofraya Cezayir dayısı gibi kurulmuş. Şehzade ise buna kızar “böyle uşak olmaz” dermiş içinden. Buyur etmeyiversin diyeceksiniz ama şehzade de bir onu yapamıyormuş işte. Ne olursa olsun buyur edermiş herkesi. Buyur edermiş ama kimsenin de sofraya oturmasını istemezmiş. Yanındaki uşak bir türlü durumu ya anlamazmış yahut da işine öyle gelirmiş. Bir böyle iki böyle derken sonunda yanamamış uşağı başından savmuş. Ve yola yalnız başına devam etmiş. Hem yoluna devam eder hem de rast geldiği köylerden kasabalardan kendine yarayışlı bir uşak ararmış. Fakat gönlünden geçirdiği uşağı bir türlü bulamazmış. Derken epeyce köyler, kentler geçmiş sonunda karşısına civa gibi bir adam çıkmış. “Ben sana uşak olurum” demiş şehzadeye. Şehzade de beğenmiş adamı. Uşak olarak almış yanına. Bu adamın “Balta Bıyık” mış adı. Şehzadenin kıyamayıp denize salıverdiği babasının ondan yapılacak merhemli gözlerinin göreceği, onun yüzünden diyarı gurbete çıktığı ve bu meşakkatlere katlanmasına sebep olan altın renkli, gümüşleyin parlak, mavi gözlü o güzelim balık yok mu? İşte Balta Bıyık onun tam kendisi imiş. Şehzadenin yaptığı iyiliği bir türlü unutamamış meğer. Şehzadenin bir uşağa ihtiyacı olduğunu anlayınca koşmuş ona uşaklığa. Şehzadenin “Balta Bıyık” ın ne olduğunu denize salıverdiği balığın insan olacağını nereden bilsin. Gaipten bilici değilmiş ki uşağının neyin nesi olduğunu anlasın. Uşak mı uşak demiş ve almış yanına o kadar.
Şehzade ve Balta Bıyık yollarına devam etmişler. Yoruldukları yerde dinlenmişler, dinlendikleri yerde yollarına devam etmişler. Derken bir hana rastlayıp orada konuklaşmışlar. Balta Bıyık hemen sofrayı hazırlayıp efendisini buyur etmiş. Şehzade “Balta Bıyık sen de gel” demiş fakat Tanrı’dan olsa da gelmese demiş içinden. Balta Bıyık “Buyurun efendim, afiyet!” demiş. Şehzade bir “oh!” çekmiş içinden: “Aradığım uşağı yeni buldum” diye şehzade huzur içinde yemeğini yemiş. Biraz sonra da yatak odasına geçip güzel bir uykuya dalmış. Vakit gecedir. Balta Bıyık silahlarını alıp nöbete geçmiş. Buna sebep ne diyecek olan olur. Cevabını verelim. Han cinlerin ve perilerin yatağı imiş. Hana gelen yabancılar diri girer, ölü çıkarmış. Çünkü yabancılar bu hanın cinlerin yurdu olduğunu bilmezler ve destursuz girerlermiş hana. Buna kızan cinler de gece toplanırlar hana gelen konukları boğarlarmış. Balta Bıyık bunu bildiği için nöbete geçmiş. Şehzadeye bir zarar gelmesin diye. Filvaki dediği de olmuş: gece yarısı olunca cinler toplanmaya başlamışlar hanın önündeki meydanlığa. Hepsinin toplandığı kanaatına varan Balta Bıyık nişan alıp boşaltmış silahı cinlere. Cinler darmadağın olmuşlar fakat içlerinde biri cinleri başı vurulmuş. Ve bir kara keçe oluvermiş. “Artık uyuya bilirim” demiş Balta Bıyık. Yatağına uzanmış, rahat bir uykuya dalmış.
Sabah olunca Şehzade uyanmış, etrafına şöyle bir göz atmış. Hanın ön tarafındaki meydanlıkta bir kara keçe şeklinde bir yığıntıya gözleri ilişmiş. Hayretle “Bu da nedir?” demiş içinden. Sonra “Balta Bıyık, Balta Bıyık demiş bu kara keçe nedir.” Balta Bıyık “Gece göçebeler konakladı belki onlardan kalmıştır” diyerek Şehzadeye durumu çaktırmamış.
Hazırlanarak tekrar nereye varacağı belli olmayan yollarına revan olmuşlar. Az gitmişler uz gitmişler, dağlar aşıp, ovalar geçmişler günün birinde bir büyük kente vasıl olmuşlar. O kentte bir dünya güzel varmış. Ona kim talip olursa zifaf gecesine diri girer ölü çıkarmış. Bizimkilerin vardıkları zamanda “Yok mu talip!” diye tellallar çağırıyormuş. Balta Bıyık ileri atılmış “Biz varız!” diye. Şehzade önce şaşırmış ve kabul etmemişse de sonra kabul etmiş.
Akşam olunca dünya güzel ile şehzadeyi gerdeğe katmışlar. Balta Bıyık kapıyı sağdış olarak beklemiş. Onlar derin bir uykuya dalınca Balta Bıyık anahtar deliğinden gözlemeye başlamış. Acaba taliplerin ölümüne sebep nedir diye. O anda bir evran1 kızın ağzından çıkmaya başlamaz mı? “Tamam demiş Balta Bıyık, ölüme sebep budur. Talipleri bu evran sokup öldürüyor” Nişan alıp boşaltmış silahı evrana. Evran derhal ölmüş. Koşmuş Balta Bıyık evranı çekip almış. Çıkarken evranın kuyruğu Şehzadenin yüzüne dokunu vermiş. Şehzade sıçrayarak uyanmış. Balta Bıyık’ı görünce “Ne var Balta Bıyık, nedir yüzüme dokunan o soğuk şey?”. Bir şey olmamışçasına “Bir şey yok efendim, kedi sıçrayı verdi de onu dışarı çıkardım” demiş Balta Bıyık. Şehzade tekrar dalmış uykusuna. O uyumakta olsun Balta Bıyık tekrar beklemeye başlamış. Ne duru durmaz bir evran daha çıkmaya başlamış kızın ağzından. Hemen nişan almış ve tetiğe basmış Balta Bıyık. Fakat tüfek ateş almamış. Bir daha, bir daha tetiğe basar amma bir türlü ateş aldıramamış tüfeğe. Bakmış ki yılan şehzadeyi sokacak, aniden kararı vermiş. Bıçağı çekip fırlatmış yılana. Bereket versin ki bıçak yılanın tam can evine tesadüf etmiş de yılan derhal ölmüş. Değilse Şehzade de diri girecek zifaf gecesine, ölü çıkacaklardan olacakmış. Yılanın öldüğünü gören Balta Bıyık, koşmuş yılanı çıkarmış kızın ağzından. Götürürken aksilik olacak ya yine yılanın kuyruğu bu sefer de şehzadenin burnuna dokunmaz mı? Sıçrayıp kalkmış Şehzade. “Aman Balta Bıyık, bu da nedir?” demiş. Balta Bıyık: “Yok bir şey efendim fare atlayıverdi de” demiş. Şehzade tekrar uykusuna dalmış: Balta Bıyık da nöbetine geçmiş. Sabaha kadar beklemiş ama bir yılan daha çıkmamış.
Sabah olunca halk yollara, meydanlara, akın etmiş, durumu öğrenmek için. Bakmışlar ki şehzade sağ. Hayretten ağızları açık kalmış, şehzade, dünya güzeli ve Balta Bıyık şehre elveda deyip yollarına revan olmuşlar. Git bunda gel bunda derken bir pınar başına varmışlar. “Azıcık dinlenelim” demişler. Bu sırada Balta Bıyık: “Eee! Şehzadem demiş şimdiye değin hiç ses çıkarmadan, sen de aldırmadın. Bu kadar vurdumduymazlık olmaz: Bu kadın ikimizin olacak” Şehzade: “nasıl olur, Balta Bıyık? Lâzımsa al senin olsun.”, demişse de o, “olmaz illâki ikimizin olacak diye tutturmuş. Sonunda da Şehzade hık mık etmeye başlayınca “Yo o kadar değil deyip kızı tuttuğu gibi baş aşağı etmiş ve kızı silkmeye başlamış. Bu o kadar kısa bir zamanda olmuş ki şehzade de ne yapacağını şaşırmış. Kız da. Tir tir titremeye başlamış kız. Balta Bıyık silktikçe kız tamamen korkmuş ve ağzından bir torba “Pat!” deyip düşmüş. Balta Bıyık koşup torbayı açmış. Bakmış ki durum çok fena. Torbanın içi evran yavrularıyla doluymuş: Şehzadeye işaret ederek: “İşte Şehzadem çıkarmak istediğim şu melunlardı. Bunların büyüklerini gerdek gecesinde öldürdüm. Bu güzelin talipleri öldürdüğüm evranlara kurban gitmişlermiş. Muhakkak siz de onların akibetine uğrayacaktınız: Fakat ben meydan vermedim. İlkinde kedi atladı diye size çaktırmadım. Sonrakinde fare atladı diyerek durumu sezdirmedim. Düşündüm taşındım bunların gerisi de vardır diye. Ne yapayım da gerisini çıkarsam dedim ve sonunda biraz önceki usule başvurdum. Görüyorsunuz ya dünya güzelinde zere kadar da olsa gözüm yok. Zaten olamaz da. Çünkü iyilik edene kemlik mi edilir? Siz benim hayatımı kurtardınız, bağışladınız. Ben de bu iyiliğinize karşılık şükran borcumu ödedim. Haydi, dostum, ülkeniz, anneniz, babanız sizi bekliyor. Bir millet sizi bekliyor. Lütfen şu pulu alınız Padişah babanızın gözlerine sürünüz, o zaman göreceksiniz babanızın gözü derhal açılacak ve görecektir, demiş pulları şehzadeye vermiş. Sonrada : “Alik bilmezse balık bilir” demiş ve sırra kadem olmuş.
Şehzade ve dünya güzeli bu olay karşısında donup kalmışlar. Neden sonra akılları başlarına gelmiş. Birbirlerine sarılmışlar. Bilmem ne kadar zaman geçmiş. Sonra ne içinde memleketlerine dönmek üzere yollarına revan olmuşlar. Günlerce yol tepmişler. Yoruldukları yerlerde dinlenmişler. Derken günün birinde ülkelerine gelip ana ve babalarına kavuşmuşlar. Balta Bıyığın verdiği pulu padişahın gözlerine sürmüşler. Pul gözlere değer değmez padişahın gözüne, gönlüne bir ışık huzmesi doluvermiş. Yeniden umut dolu bir hayat başlamış padişahta.
Bu hayırlı haberi duyan bütün ülke sevinmiş, düğün bayram yapmışlar. Bu sevinçli mutlu günlere bir gün daha eklenmiş. O da dünya güzeli ile şehzadenin düğünleri. Padişah oğlu ile gelinine kırk gün kırk gece devam eden bir düğün yaparak onları da muratlarına erdirmiş.
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
BIYIK BALTA VE ŞEHZADE
0 notes
sandal72 · 7 years
Photo
Tumblr media
Trakonya Balığı Nedir
Son yıllarda denizlerimizde sıklıkça görülmeye başlayan özellikle olta balıkçılığı yapanların oltalarına takılan ve boyutları 15 ile 20 santime kadar büyüyebilen zehirli bir balık çeşididir.
Kumluk alanlarda yaşayan türleri daha ufak olan ve gözle seçilmekte zorlanan trakonya balığının temas halinde ciddi yaralanmalar ortaya çıkıyor. Üzerinde bulunan küçük fakat bir o kadar etkili zehirli dikenleriyle soktuğu yeri anında morartıp şişmeye başlatmasıyla birlikte solunum yolunu etkileyerek nefes aldırmakta zorlanan bir enfeksiyonu vücuda yayıyor.
Dip balığı olarak bilinen trakonya 60 70 metre kadar derinliklerde yaşayabilir. Görüntü olarak korkutucu bir balık olmayan trakonya balığı üstünde solungaç gibi görünen ve hemen baş bölgesinin bitiminde bulunan dikenler ile oldukça zehirli bir balık türüdür.
Dikenleri pense yardımıyla çıkartıldığında yenilebilir bir balık türüde olan trakonya balığı eti lezzetli olduğu söylensede kimse zehirli dikenleri olan bir balığı yemeyi tercih etmiyor. Oldukça kuvvetli bir zehiri olan trakonya balığı Ege ve Akdeniz sularında sıklıkça görülüyor.
Kaynak: http://www.haberzamani.com.tr/haber/trakonya-baligi-nedir
1 note · View note
kocaalihaber · 5 years
Link
Karasu Belediyesi ile Lodos balıkçılığın ortaklığında düzenlenen “Karasu Belediyesi Ulusal Lüfer Balığı Yakalama Yarışması” yoğun katılımla tamamlandı. #sakarya #sakaryahaber #kocaali #kocaalihaber #haber #haberler #news (www.kocaali.com)
0 notes