Tumgik
#peygambere iman
derdiderun · 1 year
Text
Tumblr media
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) 'in Peygamberliğine Niçin İnanmalıyım?
Bu sorunun cevabını aramak için gelin on beş asır öncesine, Hicâz bölgesine gidelim. Gözlerinizi kapatın ve bir ortam hayal edin. Öyle bir ortam ki, putlara tapılıyor, kötülüklerin başı olan içki su gibi içiliyor, kadınlar köle gibi satılıyor ve hiçbir hak hukuka muhatap kılınmıyor, kız çocukları diri diri gömülüyor, kabile savaşları almış başını gidiyor, zina son derece yaygın şekilde yapılıyor, insanlar kendilerince uydurdukları çirkin nikah çeşitleriyle kadınlarla beraber olabiliyor, güçlü zayıfı eziyor ve insanlar nefislerinin ve arzularının peşinde ölçüsüz azgınca bir hayat yaşıyorlar.
Böyle bir toplum içinde bir kişi çıkıyor ve insanları tek olan Allah'a (celle celaluhu) ibadet etmeye çağırarak yukarıda saydığımız tüm kötü alışkanlıkları bırakmaya davet ediyor. Bunu yaparken, böylesine azgın bir toplumdan nasıl karşılık göreceğini de gayet iyi biliyor. Hatta bu davetinin onu öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya getireceğinin de farkında. Fakat O Rabbi'nden aldığı emirle tüm bunlara bakmaksızın vazifesini yapıyor.
İşin dikkat çeken yanı, bu zatın davet etmiş olduğu şeyler insan nefsinin arzuladığı şeyler de değil. Aksine nefsin zorlanacağı şeylere davet ediyor çevresini. Davet ettiği şeyler içerisinde oruç gibi nefsin azgın arzularını kıran yemekten içmekten kesilme gibi bir ibadet var. Zamanın en büyük kazanç kaynaklarından biri olan faizi ayaklar altına almak var. Nefsin en zayıf noktalarından biri olan şehvet dürtüsünü dizginlemek ve nikahlı olunan kadının dışında namahrem kadınlarla -bırakın zinayı- görüşmemek var.
Buna rağmen zamanla insanların onun davetine birer, birer, onar, onar, yüzer, yüzer icabet ettiğini görüyorsunuz. Oysa o günün şartlarında bu davete icabet eden insanlar bunun bir karşılığının olacağını ve yeri geldiğinde bunu canlarıyla ödeyebileceklerini de bilmekteydiler. Öyleyse hem nefislerinin hoşuna gitmeyen hem de canlarını kaybetmeleriyle sonuçlanabilecek olan bu olumlu tepkiye onları iten şey neydi? Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) onlara para veya kadın gibi dünyalıklar vadetmiyordu ki davete icabet etmenin bir cazibesi olsun! Aksine bu davete icabet karşılığında onlara başlarına gelebilecek her türlü tehlikeyi göze almalarını peşinen söylüyordu.
'Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) peygamberliğine niçin inanmalıyım? sorusunun cevabı tam da burada yatmaktadır. Yani onda normal insanlarda bulunmayan bir `güç`, bir `kabiliyet` vardı demek ki. Bu öyle bir cazibe gücüydü ki, hiçbir zengin bunu mâlî imkanlarıyla, hiçbir devlet başkanı da bunu askeri gücüyle elde edememişti. Edemezdi de zaten. Çünkü bu bambaşka bir şeydi. O kadar başka bir şeydi ki, savaşlarda onun ashabı ona bir zarar gelmesin diye başlarını ona yönelen okların önüne atıyorlardı. Gözlerinden daha titiz şekilde koruyorlardı onu. Halbuki Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) onlardaki bu bağlılığı elde etmek için ne bir askeri gücü vardı ne de bir şeyden korkutuyordu. Bu o kadar başka bir cazibeydi ki, asırlar ve bugün milyarlarca Müslüman hep aynı aşkla bağlanmıştı ona.
Öyle ki, Müslümanlar sırf o yapmış diye birbirlerini gördüklerinde selam veriyor, yemek yediklerinde dua ediyor, sakal bırakıyor, sarık sarıyor ve binlerce sünneti bir askeri disiplin edasıyla yerine getiriyorlar. Tüm dünyadaki Müslümanlar farklı coğrafyalarda yaşamalarına rağmen bu sünnetleri öyle bir yerine getiriyorlar ki dışarıdan bakıldığında sanki tek bir görüntü oluşuyor. Böyle bir mânevî gücün normal bir insan tarafından oluşturabilmesi mümkün mü? Mümkünse buyurun, oluşturun da görelim. Veya oluşturulmuş olanını gösterin de bilelim!
Yıllarca içki içmiş, adeta alkol tutkunu olmuş o topluluğa belli bir sürecin sonunda, içkinin şeytan işi bir pislik olduğuna dair ayeti okuduğunda hepsi birden "vazgeçtik, vazgeçtik" diyorlar. Ellerinde ve evlerinde ne kadar içki şişesi varsa hepsini kırıyorlar. Hatta Medine sokaklarının günlerce şarap akıttığı söyleniyor. Peki şimdi elimizi vicdanımıza koyarak soralım kendimize: Hiçbir askeri güç kullanmaksızın bir topluma bir tek emirle yıllardır alışkın oldukları bir adeti bıraktırmak mümkün müdür? Kaldı ki sadece o gün yaşayan insanlar değil, on beş asırdır tüm müminler aynı emre riayet ederek ağızlarına içkiyi sürmüyorlar. İçki satan dükkandan alışveriş yapmıyor, içki bulanan sofraya oturmuyorlar bile.
Milyarlarca insan üzerinde oluşturulmuş olan bu etkinin `nübüvvet gücü'nden başka bir izahı olabilir mi? Siz bu etkiyi bilimle oluşturabilir misiniz? Sormamıza bile gerek yok, oluşturamazsınız. Zîra bugün sigaranın sağlığa zararlı olduğu bilimsel olarak ispatlanmış ve ilan edilmişken hatta sigara kutularının üzerinde bile "sigara içmek sizi öldürür" yazıyorken pek de etkili olmuyor bu yöntem. İnsanlar gidip sigara paketini satıp alıp, üzerindeki o tembihlere baka baka içiyorlar sigarayı.
Bugün yüz tane bilim adamını bir topluluğa dönüştürmeleri için, onlara alışık oldukları adetlerini bıraktırmaları için bir yöreye göndersek ne yapabilirler acaba? Bir şey yapamayacaklarını biz de biliyoruz değil mi? O halde, manevi gücüyle, nübüvvetin bereketiyle insanlar üzerinde bu kadar tesir oluşturmuş olan Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) peygamberliğine inanmak için başka sebepler aramaya gerek var mıdır kardeşim? Unutma ki dünyada hiç kimse onun kadar sevilmedi ve sevilmeyecek. Bu da onun Allah (celle celaluhu) katından gönderilmiş ve manen takviye edilmiş bir peygamber olduğunun açık delilidir.
Son olarak şu noktaya da değinelim: Düşünün, on beş asır önce Allah (celle celaluhu) indirdiği kitabında Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem) şahsı için "Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? (İnşirâh, 4.) buyurmuş. Ve hakikaten de baktığımızda hem yaşadığı dönemde hem de bugüne dek asırlar boyunca kimse onun kadar şanına şan, şerefine şeref katmadı. Hiç kimse onun kadar takip ve taklit edilmedi, edilmiyor. Hiç kimse onun kadar sevilmedi, sevilmiyor. Bir insan eğer bu durumu kendi gayreti, kabiliyeti, imkanı ile elde edebiliyorsa neden bunlara sahip ve talip olan birçok insan için, böyle bir şey söz konusu olmadı? Bu durum da bize Allah Resulü'nün (sallallahu aleyhi vesellem) bu meziyetinin Allah'ın (celle celaluhu) sadece ona verdiği büyük bir nimet olduğunu ve onun hak peygamber olduğunu çok net göstermiyor mu? Düşünenler için bunlarda ne kadar büyük ibretler vardır.
|Sorun Kalmasın - Ömer Faruk Korkmaz
14 notes · View notes
ah-val · 1 year
Text
SALEVÂT-I ŞERÎFE’NİN FAZİLETİ
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem üzerine salevât-ı şerîfe getirmek, dinimizin mühim bir emridir. İttifâkla sabittir ki ömürde bir kere olsun Peygamber Efendimiz (s.a.v.) üzerine salevât getirmek farzdır. Zira Allâhü Teâlâ şöyle buyurmuştur -meâlen-: “Muhakkak ki Allâhü Teâlâ ve melekleri, peygambere hep salevât ile tekrîm (ikram) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle salevât ve selâm getirin.” (Ahzâb Sûresi, âyet 56)
Salevât-salât, tam manasıyla methetmek ve tazim etmek demektir. Her vakitte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) üzerine salât ü selâm getirmek müstehâbdır. Salevât-ı şerîfe getiren kimse, bunu sevap ve şefaat umarak getirmelidir. Hadîs-i şerîflerde şöyle buyurulmuştur:
“Bir kimse, benim üzerime bir salevât getirirse Allâhü Teâlâ, o kimse üzerine on salât (rahmet ihsan) eder, onun on günahını affeder, makamını on derece yükseltir.”
“Cebrâil aleyhisselâm ile görüştüğümde bana dedi ki: Seni müjdelerim! Muhakkak Allâhü Teâlâ buyurur ki: Senin üzerine selâm eden kimseye, ben dahi selâm ederim! Senin üzerine salevât getiren kimseye, ben dahi rahmet ederim!”
“Kıyamet günü önümden çok kavimler gelir geçerler ki ben, onları ancak üzerime salevâtı çok getirmeleriyle tanırım.”
“Bir kimse kabrimin yanında bana salevât getirse onu işitirim. Uzakta olduğu hâlde bana salevât getirse, onun salevâtı bana ulaştırılır.”
“Allâhü Teâlâ’nın vazifelendirdiği yeryüzünde dolaşan bazı melekler vardır ki onlar, ümmetimin okuduğu salât ü selâmları bana tebliğ ederler.”
“Bir Müslüman, benim üzerime salevât getirince, onun salevâtını bir melek taşıyıp bana ulaştırır ve der ki: “Falan kimse, şöyle ve şöyle salât ü selâm etti.”
Mübarek gece ve mübarek günlerde çokça salevât getirmelidir.
22 Şubat 2023
Fazilet Takvimi
25 notes · View notes
mechul-bedevi · 3 months
Text
"Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun."
Ahzab 56
4 notes · View notes
birbeyefendii · 1 year
Text
" Ey falanca! Yatağına girdiğin zaman şöyle de : ' Allahümme eslemtü nefsi ileyke ve veccehtü vechi ileyke ve fevveztü emri ileyke lâ melcee velâ menca minke illâ ileyke amentü bi kitabikellezi enzelte ve bi nebiyikellezi erselte .' ( Allah'ım, nefsimi sana teslim ettim , yüzümü sana döndüm,korkum da, ümidim de senden olduğu için her işimi sana havale ettim , senden kaçıp sığınılacak, başvurulacak merci senden başkası değildir, indirdiğin kitaba ve gönderdiğin Peygambere iman ettim.) O gece ölürsen doğduğun zamanki gibi günahsız olarak ölürsün, eğer sabaha çıkarsan hayırlı bir sabaha erersin ."
3 notes · View notes
yalnzardc · 1 year
Text
Enfal sr.
Bu mübarek Sûre, Medine'de inmiştir. 75 Ayeti kerimeden meydana gelmektedir.
Bedir Savaşında elde edilen ganimet mallarının taksimine dair emirleri ve Rasûlu Ekrem ile diğer bazı Yüce Peygamberlere ait kıssaları kapsamaktadır.
27 - Ey iman edenler!. Allah Teâlâ'ya ve Peygambere hiyanet etmiyiniz ve emanetlerinize hiyanette bulunmayınız. Halbuki, siz bilirsiniz.
27 - İbni Abbas Hazretlerinden rivayet edildiğine göre de bu ayeti kerime, eshabdan Rifae veya Mervan ismindeki "Ebu Lübabe" hakkında nazil olmuştur.
36-Muhakkak o kimseler ki, kâfir olmuşlardır, mallarını Allah Teâlâ'nın yolundan men etmek için harcarlar. Artık onu yine harcayaklardır. Sonra onların üzerine yürek acısı olacaktır. Sonra da mağlup olacaklardır ve kâfir olanlar cehenneme sevkolunacaklardır.
37. Tâki, Allah Teâlâ pisi temizden ayırt etsin. Ve pis olanın bazısını bazısı üzerine kılıp hepsini toplasın. Artık onu cehenneme koysun. İşte ziyana uğramış olanlar, ancak onlardır.
36/37 - Rivayete göre bu ayetler, Bedir savaşı sırasında kafir ordusuna mallarını sarfetmiş olan oniki Kureyş müşriki hakkında nazil olmuştur. Ebu Cehil, Utbe, Seybe bunlardandır. İşte bütün bunlar daha sonra mağlup olmuş, pişmanlığa düşmüşlerdir. İçlerinden bazıları daha sonra İslam şerefine nail olarak ebedi azaptan kurtulmuştur.
68-Eğer Allah Teâlâ'dan bir yazı geçmiş olmasa idi, almış olduğunuz şey hususunda size elbette pek büyük bir azap dokunurdu.
69-Artık ganimet olarak elde ettiğiniz şeyden helâl ve hoş olarak yeyin ve Allah Teâlâ'dan korkun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
68/69 - Deniliyor ki: (88) inci âyeti kerimenin inmesi üzerine Rasûlu Ekrem Hazretleri eshabı kiramını fidyelerden ve ganimet mallarından istifade etmekten men buyurmuştu. Sonra işbu (89) uncu âyeti kerime nazil olarak onlardan istifadenin cevazını beyan buyurmuştur.
70-Ey Peygamber!. Ellerinizde esirlerden olan kimselere de ki: Eğer Allah Teâlâ sizin kalplerinizde bir hayır bilirse sizden alınmış olan şeyden daha hayırlısını size verir ve sizin için mağfiret buyurur. Ve Allah Teâlâ çok bağışlayandır, pek esirgeyendir.
70 - Bu âyeti kerime esir düşen Hz. Abbas ile arkadaşları hakkında nazil olmuştur.
72-O kimseler ki, iman ettiler ve hicrette bulundular ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihada atıldılar ve o kimseler ki, yer verdiler ve yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin velileridirler. Ve o kimseler ki, iman ettiler de hicret etmediler. Hicret edinceye kadar onların mirásından hiçbir şey size ait değildir. Ve eğer din hususunda yardımınızı isterlerse yardım etmek üzerinize icabeder. Ancak sizinle aralarında bir antlaşma bulunmuş olan bir kavim aleyhine değil. Ve Allah Teâlâ yapacaklarınızı tamamiyle görücüdür.
72 - Bu ayeti kerime, Rasûlu Ekrem'in zamanındaki müslümanların dört kısma ayrılmış olduklarını göstermektedir. Şöyle ki: Bunların birinci kısmı, ilk muhacir olan zatlardır. İkinci kısmı da Medine'i Münevvere ahalisinden olup ensar ünvanına sahip bulunan zatlardır. Üçüncüsü de Mekke'i Mükerreme de kalıp hicrette bulunmayan zatlardır. Dördüncüsü de Rasûlu Ekrem ile hicret etmeyip daha sonra hicret etmiş olan zatlardır.
3 notes · View notes
dilfiruzz · 2 years
Text
بِسْــــــــــــــــــــــمِ ﷲِالرَّحْمَنِ الرَّحِيم.
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّؕ يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيماً
Anlamı: Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun.
🌹Allâhümme Salli Alâ Seyyidina Muhammedin ve Alâ Âli Seyyidina Muhammed🌹
11 notes · View notes
kosul123 · 1 year
Text
ENBİYA SÛRESİ 1-40
Mekke döneminin ortalarında nazil olmuştur. 112 âyettir. Önder ve örnek insanlar olan peygamberlerden 15 tanesinin adı ve örnek davranışları sergilendiği için Enbiya peygamberler sûresi denmiştir. Oyunla vakit geçirmekten, gaflette kalmaktan, puta tapmaktan bizi sakındırır ve hakkın mutlaka batılın beynini ezeceğini haber verir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile.
1 İnsanların hesapları yaklaştı, onlar ise gaflet içinde (haktan) yüz çeviriyorlar.
2 Onlara Rablerinden gelen her yeni öğüdü, alaya alarak dinlerler.
3 Kalpleri eğlencede olarak o zalimler: "Bu da sizin gibi bir insandır. Siz, göz göre göre sihire mi kapılıyorsunuz?" fısıltısını gizlediler.
4 Dedi ki: "Rabbim, gökte ve yerdeki her sözü bilir. O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir."
5 (Kâfirler) dediler ki: "(Muhammed'in sözleri) karışık rüyalardır. Hayır onu uydurmuştur. Hayır bir şairdir. Önceki peygamberlerin gönderildiği gibi bize bir mu'cize getirsin."
6 Onlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmemişti. Şimdi onlar mı iman edecekler...?
7 Senden önce Peygamber olarak gönderdiklerimiz, ancak kendilerine vahy ettiğimiz erkekler idiler. Eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun.
8 Onları (Peygamberleri) yemek yemeyen bir ceset kılmadık. Onlar ebedi de (ölümsüz de) değillerdi.
9 Sonra sözümüzde durduk. Onları (Peygamberleri) ve dilediklerimizi kurtardık ve müsrifleri helâk ettik.
10 Yemin olsun ki biz, size bir kitap indirdik ki, sizin zikriniz (şerefiniz) onun içindedir. Akıl etmiyor musunuz.?
11 Zalim olan nice memleket halkını kırıp geçirdik. Onlardan sonra başka bir kavim getirdik.
12 Onlar, azabımızı hissettiklerinde hemen kaçıyorlardı.
13 "Kaçmayın, şımartıldığınız nimetlere ve evlerinize dönün, çünkü sorgulanacaksınız."
14 "Eyvah bize, biz zalimlerden olduk" dediler.
15 Onların bu feryatları devam ederken, biz onları biçilmiş ekin ve sönmüş yangın gibi yaptık.
16 Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri eğlence için yaratmadık.
17 Eğer biz, oyuncak edinmek isteseydik kendi katımızdan edinirdik. Ama yapmadık.
18 Tam aksine biz, hakkı batıl üzerine atarız da, batılın beynini parçalar. Bir de bakmışsın ki, batıl yok olmuş. (Allah'a) yakıştırmalarınızdan dolayı, veyl size.
19 Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. O’nun yanında olanlar O’na ibadet etmekten kibirlenmezler ve bıkmazlar da.
20 Ara vermeden gece gündüz tesbih ederler.
21 Yoksa yerden ilah edindiler de, onlar mı diriltecek?
22 Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilahlar olsaydı ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah onların yakıştırmalarından uzaktır.
23 O (Allah) yaptığından sorulmaz. Onlar ise sorulurlar.
24 Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Getirin delilinizi. İşte benimle olanların zikri ve benden öncekilerin zikri budur." Hayır, onların birçoğu hakkı bilmezler ve onlar (hakdan) yüz çevirirler.
25 Senden önce gönderdiğimiz her Peygambere: "Benden başka ilah yoktur, bana ibadet edin" diye vahy ettik.
26 "Rahmân çocuk edindi" dediler. O (çocuk edinmekten) münezzehtir. Hayır, onlar ikram edilmiş kullardır.
27 Onun sözünün önüne geçemezler ve onun emriyle iş yaparlar.
28 Onların önünde ve arkasındakileri bilir. Allah'ın razı olduğundan başkasına şefaat edemezler. Onlar, O’nun korkusundan titrerler.
29 Onlardan kim: "Allah'ın dışında ben de ilahım" derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz işte böyle cezalandırırız.
30 Göklerle yer bitişik iken, ikisini ayırdığımızı kâfirler görmediler mi? Ve biz, her canlı şeyi sudan yarattık. Hala iman etmeyecekler mi?
31 Onları sarsmasın diye yeryüzünde dağlar yarattık. Yol bulabilsinler diye orada geniş yollar yarattık.
32 Gökyüzünü korunmuş tavan olarak yarattık. Onlar ise gökyüzünün âyetlerinden yüz çeviriyorlar.
33 Geceyle gündüzü, Güneş’le Ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
34 Senden önce hiçbir insana ebedilik vermedik. Sen ölünce onlar ebedi mi kalacaklar?
35 Her nefis ölümü tadacaktır. Biz, sizi şer ve hayırla imtihan ederiz. Ve bize döndürüleceksiniz.
36 Kâfirler seni gördüklerinde, "Sizin ilahlarınızı ağzına alan bu mu?" diye seni alaya alırlar. Halbuki onlar Rahmân'ın zikrini inkâr ediyorlar.
37 İnsan aceleden yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim. Acele etmeyin.
38 "Eğer doğru söylüyorsanız, va'd (kıyamet) ne zaman?" derler.
39 Keşke kâfirler cehennem ateşini yüzlerinden ve sırtlarından savamayacaklarını ve de yardım olunmayacakları zamanı bir bilselerdi.
40 Hayır o, onlara ansızın gelecek ve onları şaşırtacak. Onların da onu geri çevirmeye gücü yetmeyecek ve onlara mühlet verilmeyecek.
4 notes · View notes
Text
Vahyi getiren melek “el-Rûhu’l-Emin”, vahyin geldiği belde “el-Beledü’l-Emin”, vahyin geldiği peygamber “Muhammedü’l-Emin”. Peki, bu vahye ve vahyin geldiği Peygambere iman eden, kıble olarak emin beldeye yönelen müminler topluluğu yani Ümmeti Muhammed de emin mi?
Önce kendimizden başlayarak soralım, biz emin miyiz? Eşimiz bizim için “ölse yalan söylemez” noktasında şahitlik yapar mı? Çocuklarımız, “babam/annem söz verince sözünden dönmez” diyorlar mı? Dilimizden, elimizden komşularımız emin mi? Mümin isek -ki öyleyiz- emin de olmalıyız!
Esnaftan emin miyiz? Alışveriş yaparken kaçımızın içi rahat, kaç esnaf eminliğini ispatlamış? Ev sahipleri emin mi? Piyasa koşulları ne olursa olsun ev sahibim zulmetmeyecek şekilde zam yapar diyebiliyor muyuz? Kiracımızdan emin miyiz? Zamanında kirasını öder diyebiliyor muyuz?
Arabamızı emanet ettiğimiz ustalar, çocuğumuzu eğiten öğretmenler, din anlatan hocalar, ders veren akademisyenler, makama gelmiş yöneticiler ne kadar emin? Arabamızın, çocuğumuzun, gençliğimizin, dinimizin, devletimizin başına geleceklerden emin olabiliyor muyuz?
Galiba müslümanlar olarak bu konuda sınıfta kaldık? Oysa müşrikler Kur’an-ı Kerim’i inkar ediyorlardı ama Peygamber aleyhisselam’ın eminliğini inkar edemiyorlardı. Bugün de rotamız budur. Kaybettiğimiz budur. Bize inanmayanlar, bizim inandığımız dine neden inansınlar?
Eminliğimizi gösteremediğimiz insanlara, neyin müminliğini gösteriyoruz! Bu topraklarda bazı konuların müslümanlarla yan yana gelmesine sebep olmayacak kadar eminliğimizi ispatlamış olmalıydık. Bazı ithamların baş aktörü, boğazını çatlatırcasına müslümanım diyenler olmamalıydı!
“Bu adamlar müslüman, asla yolsuzluk yapmaz, yalan haberi piyasaya sürmez, kimsenin namusunda gözü olmaz, söz verirse tutar, kimsenin arkasından konuşmaz, çalmaz, çırpmaz, adaletten sapmaz, nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmez, işi ehline verir” dedirtebilmeliydik.
Ama onlar öyle değil ki, biz niye öyle olalım diyecek halimiz yok. Çünkü onlar münkir, biz mümin. Onlar nifakçı, biz infakçı. Onlar zalim, biz mazlum. Onlar hasım, biz hısım. Onlar kalleş, biz kardeş. Herkes kendisine yakışanı yapar. Eminliğimiz bizi onlardan ayırmalı.
Allah bizi emin eylesin. Müminliğin hakkını vermeyi nasip etsin. Müminliğin, eminliğin, emniyetin ve emanetin aynı kökten geldiğini unutturmasın. Aldatan ve aldatılan olmadan bu dünyadan göçmeyi nasip eylesin. Ayaklarımızı yolunda sabit kılsın. Amin amin amin...
Tumblr media
3 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Tumblr media
Rasulullah ﷺ (bir gün) şöyle hitap ettiler:
"Ey insanlar! Allah Teala tayyibdir, tayyibden başka bir şey kabul etmez. Allah'ın mü'minlere emrettiği şeyler, peygambere emretmiş olduklarının aynısıdır. Nitekim Allah Teala (peygamberlere): "Ey Peygamberler, temiz olanlardan yiyin de salih amel işleyin" (Mü'minun 51) emretmiş, mü'minlere de: "Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimizin temizlerinden yiyin" (Bakara 172) diye emirde bulunmuştur."
Sonra seferi uzatıp, saçı başı dağınık, toz-toprak içinde kalan ve elini semaya kaldırıp: "Ey Rabbim, ey Rabbim" diye dua eden bir yolcuyu zıkredip, dedi ki: "Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve (netice itibariyle) haramla beslenmektedir. Peki böyle bir kimsenin duasına nasıl icabet edilir?" buyurdular.
Sahih-i Muslim, Zekat 65, (1015);
Tirmizi, Tefsir, Bakara,(2992)
Açıklama :
Tayyib, temiz demektir. Kadı İyad, Allah'ın Tayyib diye tavsifini, O'nun her çeşit noksan sıfatlardan münezzeh olmasıyla açıklar. Bu manada Allah'ın Kuddus ismi de mevcuttur.
2- Hadis-i şerif, kişi haramla beslendiği takdirde cihad, akraba ziyareti, hac, rızık temini gibi maksatlarla, uzun, zahmetli yolculuklara bile katlansa amellerinin kabul edilmeyeceğini belirtmektedir.
3-Dua edecek olan kimse önce yeyip içtiğinin maddî manevî temizliğine dikkat edecektir. Aksi takdirde duanın kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada, bütün ibadetlerin Allah katında bir nevi "dua" olarak yükseldiğini hatırlamamız gerekir. Öyle ise maddî ve manevî temizlik olmadı mı, ibadetlerimizin hiçbiri makbul olmayacaktır.
6 notes · View notes
zehs-islam-rose-love · 3 months
Text
الله أكبر
الصلاة عشاء
اللهم تقب المنا الله آمين أجمعين يارب 🤲🏻 📿 📖 🕌 🕋
اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّۜ
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا..
Gerçekten ALLÂH ve Melekleri, Peygambere Salât ederler (Şeref ve Şanını Yüceltirler). Ey iman edenler! Siz de O'na salât edin (ALLÂHümme Salli Alâ MUHAMMED, deyin) ve gönülden teslim olun..
Ahzâb -
Yatsı Ezanları Namazı Vakti Râbbim kabul buyursun ÂMİN
#CUMAGecesiMübarekOlsun
#İstanbul 🇹🇷
#Kâbe #Mekke #Medine
#MescidilHaram
#MescidilNebevî
1 note · View note
resulunyolu25 · 4 months
Text
Tumblr media
''Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam edin.''
0 notes
mechul-bedevi · 3 months
Text
"Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selâm okuyun."
Ahzab 56
2 notes · View notes
kardesder · 10 months
Text
NAKDİ YARDIMLARINIZ, AİLELERİMİZİN UMUDU
https://www.kardesder.com/nakdi-yardimlariniz-ailelerimizin-umudu-104500.html
NAKDİ YARDIMLARINIZ, AİLELERİMİZİN UMUDU
Tumblr media
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (Ahzab Sûresi, 56) Yetim ve mazlumları yaralarına nakdi yardımın ile merhem olmak ister misin? Allah hayır sahibi S. H.'den kabul etsin... https://youtu.be/cetiH8YioyM https://online.kardesder.com/camp/9 bu linkten anında nakdi bağışta bulunabilirsiniz... Siz de Suriye'de yetim kalan binlerce çocuktan birine sahip çıkarak, ya da gücünüz nispetinde yardım ederek bu hayra ortak olmak istemez misiniz?
0 notes
yalnzardc · 6 months
Text
Saf sr. : Medinede nazil olmuştur. 14 ayettir.
Müslümanların cihad yolunda saf saf olup düşmanlarına karşı cephe almalarını tavsiye ettiği için kedisine böyle "Saf sûresi" adı verilmiştir. Cihada teşviki içermektedir.
2. Ey iman etmiş olanlar... Yapmayacağınız şeyi ne için söyler. siniz
2: - Rivayete göre bazı müslümanlar demişler ki: Allah-ü Teâlâ'ca amelllerin en sevimlisini bilsek te, onun uğrunda mallarımızı, canlarımızı, feda etsek, vaktaki, cihat hakkında ayet nazil olmuş, cihadı hoş görmemişler, bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil olmuştur.
6. Bir vakit ki: Meryem'in oğlu İsâ, dedi ki: Ey İsrail oğulları!. Şüphe yok ki: Ben, benden önce olan tevratı tasdik edici ve benden sonra Ahmet isminde gelecek bir Pegyamber ile müjdeleyici olarak sizlere Allah'ın Resûliyim. Vakta ki, onlara açık mucizeler ile geldi, dediler ki: Bu bir apaçık sihirdir.
6 - Peygamber Efendimizin dünyayı teşrif edeceği, nübüvvet ve risalete sahip bulunacağı Tevrat ile İncil'de zikredilmiş idi, Kur'an-ı Kerim, bunu haber veryor. Eğer bu bir hakikat olmasa idi, elbette ki, Yüce Peygamber bunu ehl-i kitaba karşı iddia edemezdi. Pegyamberliğini yalanlamalarına sebeblyet vermez idi.
Gerçekten de, geçmiş kitaplar, bir çok tahrifata uğramış olduğu halde yine Peygamberimizin risaletini gösteren dyetleri içermektedirler. Kısacası, (1884) senesi Londra'da tabolunan Tevrat'ın Arapça tercümesinde şu meäldeki ayet vardır: "Cenab-ı Hak Sina'dan geldi, Sair denilen mahalden doğdu ve sağ elinde iki yüzlü ateşli bir balta olduğu halde binlerce temiz zat ile Faran dağlanından ortaya çıktı, İşte bu ayetin son fıkrası, Hatemül Enbiya Efendimizin yüce hallerine tamamen uygundur. Çünkü Allah-ü Teala, gelip gitmekten münezzeh olduğundan onun Tur-i Sina'dan gelmesinden maksat, Hz. Musaya Tevrat göndermesidir, Sair'den doğması da İsa Aleyhisselâm'a incili Şerifi inzal buyurmasıdır. Filvaki Hz. İsaya Şam'da "Sair" nahiyesi yakınında Nasıra denilen mahalde İncili Şerif, nazil olmuştur. Faran dağlarından ortaya çıkması da Son Peygambere Kur'an-ı Kerim'i inzal buyuracağına işaretir. Çünkü Peygamber Efendimiz, eski ismi "Faran" olan Mekke-i Mükerreme'de doğmuş. Hıra dağında ibadetle meşgul iken ilâhî vahye mazhar olmuş ve birçok ashab-ı kirama nail olup cihad ile emrolunmuştur
8. Allah'ın nûrunu ağızlar ile söndürmek isterler, Allah ise nûrunu tamamlayıcıdır. İsterse, kâfirler hoşlanmasınlar.
8 - Bu âyet-i Kerîme'nin sebeb-i nüzulü hakkında deniliyor ki: İlahi vahy kırk gün kadar gecikmişti. Bunun üzerine "Keab Bin-i Eşref" dedi ki: Ey Yahudi topluluğu!. Size müjde.. Allah, Muhammed'e indirdiği şey hususunda nürunu söndürdü, artık ona nûrunu tamamlamayacaktır. Resûl-i Ekrem Efendimiz, üzüldü, ardından bu âyet-i Kerime nazil olarak ilâhî nurun devam edeceği müjdelendi. Allah'ın vahyi yine gelmeye başladı.
14. Ey îman etmiş olanlar!. Allah'ın yardımcıları olun, nasıl ki: Meryem'in oğlu İsâ, Havarîlere dedi ki: Allah'a doğru benim yardımcılarım kimlerdir?. Havarîler de dedi ki: Biz Allah'a yardımcılarız, sonra İsrail oğullarından bir zümre îman etti, bir tâife ise kâfir oldu. Sonra îman etmiş olanları, düşmanlarına karşı destekledik, artık galipler olarak sabahladılar.
14 - Havariyün, kelimesi: Halis , beyaz mânâsına olan "Havar" kelimesinden bir ismi mensup olan Havarinin çoğuludur. Hz. İsayı ilk tasdik eden on iki zata verilen bir isim bulunmaktadır. O zatların isimleri şöyle gösteriliyor
1. Batrus, diğer adı: Şem'uni Safa.
2. Andiryas, Batrus'un biraderidir.
3. Yuhenna.
4. Filip.
5. Yaküb-i Ekber.
6. Bar Tilmi.
7. Tuma. Yakübi Esgar.
12. Yehüda - Buda)
Bu oniki zata İsa'nın elçileri adı da verilmiştir. Hz. İsa, bunları muhtelif şehirlere göndermiş, Tevhid dinini neşretmekle görevlendirmişti.
Rivayete göre bunlardan Yehüda veya Buda Şem'un, bilahara Yahüdilerden rüşvet alarak Hz. İsa'yı onlara teslim etmek hiyanetinde bulunmuş, bu cihetle irtidat ederek pek kötü bir ad almıştır.
1 note · View note
tubartan · 11 months
Text
"Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat etmektedirler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle selam verin."
-Ahzab Suresi/56
1 note · View note
falcibaba · 2 years
Text
Teheccüd Duası 2022
Tumblr media
Teheccüd duası 2022, Müslüman kimselerin namaz esnasında okudukları ve adını kılınması gereken, 5 vakit namaz dışında bize görev olarak yüklenen bu namazdan alır. Namaz öncesi ve sonrasında okunabilir, genelde inanan müminler namazın kılınmasından sonra okurlar. Pek çok artısıyla okuyan kişi bir sürü Teheccüd duası fazileti deneyimleyebilir. Ayrıca bu duanın peygamber efendimiz tarafından cennetle müjdelenen bir yanı olduğu da bilinir. Ev ahalisinden herhangi birini bu namaza davet etmek o kişinin sevabı kadar size de sevap yazılmasını sağlayacaktır. Her duanın yapılış amacında olduğu gibi Teheccüd duası için de kalpten, sarsılmaz bir şekilde iman etmenin önemi büyüktür. Namaza büyük bir teslimiyet eşliğinde kalkmak gerekir. Allah, inanarak ibadet eden herkesin ödülünü verecektir. Hem uykuyu hem de uyanıklık sürecini dile getiren Teheccüd kelimesi, gece uyanıp namaz kılmayı anlatır. Sıradan insanlara farz olmasa da peygamber efendimize farz bir namazdı. Ancak sıradan mümin kimselerin de mertebelerini yükseltmeleri adına bu namaza ihtiyaçlarının olduğunu ve namaz esnası, öncesi ya da sonrasında Teheccüd duası yapmaları gerektiğini vurgulamalıyız.
Teheccüd Duası ve Namazının Önemi
Teheccüd namazı, bireyin gece sabaha karşı kalkıp ibadet etmesi anlamına gelir. Günlük vacip ya da farz namazların dışındadır, isteğe bağlı ancak kılınması kişiye iyi şeyler kazandıracak bir namazdır. Bir hadiste “Allah’a yakınlık olması adına kılınan gece namazı ve okunan Teheccüd duası, kişiyi hastalıklardan korurken işlemiş olduğu günahlara karşı da kalkan görevi görecektir.” Buyrulur. En az 2 rekât olarak kılınan bu namazda kılınacak rekât sayısında bir kısıtlama bulunmaz. Genel ortalama olarak 8 rekât olarak ihya edilir. Namaz, normalde kılınan vakit namazlarıyla aynı ölçütte kılınır. Yalnızca niyet ederken Teheccüd namazı adına niyet edilmeli, namaz bittikten sonra ya da başlamadan da duası okunmalıdır. Ayrıca Teheccüd duası okunuş için hangi zamanın seçileceğine de kılan kişi karar vermelidir. Bu konuda size en uygun okuma zamanını seçerken bilen birinden destek almanız, kendinize özel bakımlarla zaman belirlemeniz faydanıza olabilir. Peygambere gelen ilk ayetlerin ardından emredilen ilk ibadet olması sebebiyle bu namaz ve Teheccüd duası oldukça elzemdir. Miraç vaktinde 5 vakit namaz farz olunana kadar, Teheccüd duası ve namazının yeri büyüktü. Teheccüd vaktine, kutsal kitabımız seher adını verir. Şafi mezhebinde gecenin 1/3ü yani seher vaktine denk gelen zaman aralığı halâ ibadetle geçirilmesi gereken bir aralık olarak geçer.
Duanın Fazileti
Yüzyıllarca okunan Teheccüd duası fazileti hakkında şunları söyleyebiliriz: - Sevabı kişiyi cennete götürecek kadar fazladır. - Kişinin imanını güçlendirir. - Onu günah ve kötülüklerden korur. - Hayırlı kapıların okuyan için açılmasını sağlar. - Kişinin girdiği işler ve attığı adımlar esnasında başına açılabilecek dertlerde Allah’ın koruması hissedilir. - Uzun vadeli Teheccüd duası okuması yapan kişi, her iki hayatında huzur bulur. Sınavı çetinliklerle dolmaz. Yukarıda, Teheccüd duası etkileri konusunda bilinen bilgileri paylaştık. Daha detaylı bilgilere yalnızca ilim sahipleri erişip bunları onlar kullanabilirler. Din bilgisi konusunda ehil bir medyuma danışarak konunun ince ayrıntılarını öğrenebilir, gecenizi bu namaz ve ardından gelecek Teheccüd duası ile bir Müslümana yakışır bir hale getirebilirsiniz.
Tumblr media
teheccüd
Duanın Okunuşu
Abdestli, namaz önü ya da sonunda uygulanması gereken bu duanın okunuşu zor değildir. Birkaç ayetten oluşur, isteklerin kabulü için güçlü nurları üzerinde barındırır. Allah, bu duanın Arapça diline uygun okunuşta okunmasını ister. Kendi dilinizde duanın mealini okumanız sizin duayı etmenizi sağlamaz. Okuma konusunda hataya düşmemek adına medyum Yasin hocadan yardım alabilirsiniz. Kelime telaffuzunda takılmanız halinde duayı baştan alarak sabırla okumanız gerekir.
Duanın Arapçası
Peygamberimizin ana dili Arapça olarak bilinir. Bu nedenle bütün dualar, sureler Arap dilinde yazılır. Enerjisel titreşimlerden dolayı da mealen okumanın doğru olmadığına hükmedilir. Meal yaparken kişiler ister istemez kendi yorumlarını da katarlar. Bu, duanın doğal dengesinin bozulmasına yol açar ve duanın etkilerini tam olarak gösterememesini, enerji boyutunda zayıflamasını sağlar. Namaza kalkan müminlerden bu nedenle Teheccüd duası Arapça okuma mecburiyeti beklenir. Olası zorlanma halinde güvenilir bir medyum hoca desteği alabilir, onun yönlendirmelerinin güvenli ışığı etkisinde bu duayı en ufak bir soruna meydan vermeden okuyabilirsiniz. Medyum Yasin hoca, bu alanda danışan kardeşlerine de elinden gelen ölçüde yardımcı olarak, onların dinî boyuttaki yüklerini hafifletmeye, onları cennet kapısına giderken yönlendirmeye çalışır.
Kuran’da Bu Duanın Yeri
Öncelikle Kuranda Teheccüd duası adı altında bir dua açıkça belirtilmemiştir. Bu dua, peygamber efendimiz hazretlerinin ettiği duanın, diğer zatlarca nakledilmesiyle oluşturulmuş, kişilere iyilik ve güzellikler ihsan ettiğine kalben inanılmıştır. Ritüel halini almasında HZ. Ömer’in payı büyüktür, peygamberimiz gibi kendisi de bu duayı her namazında okuyup öyle yatarmış. Kuran’da güzelce düzenlenmemiş olsa bile, duanın ayetlerin bütünlenmesiyle oluşturulduğunu, dua içeriğinde yer alan ayetlerin peygamberimize indirilen ayetler olduğunu belirtmekte büyük bir fayda vardır. Eğer siz de Teheccüd duası etkileri gözlemlemek, hayatınızı bu dua ile aydınlığa kavuşturmak isteyenlerdenseniz, duanın bilinmeyen diğer ayrıntılarını araştırabilirsiniz. Bu araştırmalarınızda size, ünlü güvenilir medyum Yasin hoca yardımcı olacaktır. Kendisi her ilimde olduğu gibi dua ilimlerinde de uzun yıllardır danışanlarına yardım eli uzatmaktadır. Teheccüd duası hazırlama konusunda Yasin hoca ile iletişim bilgileri üzerinden irtibat kurabilirsiniz. Read the full article
0 notes