ROBOTLARIN YÜKSELİŞİ -03- ''Martin FORD ''
İŞLERİN YURTDIŞINA KAYDIRILMASI
Çin'in toplam nüfusu 2,6 milyar. Yani ABD'nin sekiz katından
fazla. Hindistan ve Çin'in en zeki %5'i, 130 milyon insan eder ki bu
bile ABD nüfusunun %40'ı demektir. Çan eğrisi dağılımının
yadsınamaz gerçeği, Hindistan ve Çin'deki çok zeki insanların
sayısısının, ABD'dekinden kat kat fazla olmasını gerektiriyor. Bu
ülkelerin iç ekonomileri tüm bu zeki insanlara iş fırsatı sunabildiği
sürece endişelenecek bir durum yok. Ne var ki şu ana kadar ki
işaretler pek de öyle olmadığını gösteriyor. Hindistan sırf Amerika ve
Avrupa'daki işleri elektronik yollardan ele geçirmeye yönelik ulusal
bir sektör inşa etti. Çin ise büyüme hızıyla bütün dünyayı imrendirse
de yeni üniversite mezunlarına beyaz yakalı iş yaratmakta her yıl
biraz daha fazla zorlanıyor. 2013'ün ortasında Çinli yetkililerin
yaptığı bir açıklamaya göre, ülkenin o yıl yetiştirdiği üniversite
mezunlarının anca yarısı iş bulabildi. Bir önceki yılın
mezunlarınınsa %20'sinden fazlası hâlâ işsiz. Geçici ve serbest
çalışanları, yüksek lisansa kaydolanları ve mecburi hizmettekileri de
dahil edersek bu sayılar daha da artar.
Çin'deki vasıflı işçilerin büyük çoğunluğunun İngilizce ve diğer
Avrupa dillerini yeterli derecede bilmemesi, yurtdışına kaydırılan
işlerden pay almalarında bugüne kadar bir engeldi.
Ne var ki teknoloji bu engelin de üstesinden gelecek gibi
gözüküyor. Derin öğrenme sinir ağları gibi teknolojilerin simultane
sesli makine tercümesini bilim-kurgu olmaktan çıkarıp gerçeğe
dönüştürmesine ramak kaldı.
2013 Haziran'ında Google'ın en üst düzey Android yöneticisi
Hugo Barra, “evrensel tercüman”ın birkaç yıl içinde genel kullanıma
sunulacağını tahmin ediyor. Barra ayrıca Google'ın İngilizceyle
Portekizce arasında şimdiden “neredeyse kusursuz” gerçek zamanlı
ses tercümesi yapabildiğini belirtiyor.
YÜKSEK ÖĞRENİMDEKİ DÖNÜŞÜM
Tabii eğitimin pahalı olmasındaki en önemli faktör,
öğrencilerin ve ailelerinin üniversite diplomasına bu bedeli ödemeye
istekli olmaları. Üniversite diploması, orta sınıfa dahil olmak için
yeterli olmasa da mecburi bir bilet. Pek çok gözlemciye göre yüksek
eğitim bir balona dönüşmüş durumda.
Gazete ve dergi sektörlerini dönüşüme uğratan türden bir
dijital yıkım, yüksek eğitimin kağıttan kulesini de yerle bir edebilir.
Dijitalleşen diğer sektörlerde olduğu gibi, eğitimde de kazanan hepsini alır tarzı bir senaryo gerçeğe dönüşebilir ve seçkin
kurumların sunduğu açık dersler pazara egemen olabilir.
Amerika'da iki binden fazla dört yıllık üniversite var. İki
yıllıkları da dahil ettiğimizde, sayı dört binin üzerine çıkıyor.
Bunlardan belki 200-300 tanesi için seçici diyebiliriz. Tabii gerçekten
seçkin diyebileceğimiz ulusal saygınlığı olan üniversiteler çok daha az.
Üniversite öğrencilerinin Harvard veya Stanford
profesörlerinden internet üzerinden bedava ders alabildiği bir
gelecek düşünün. Üstelik öğrencilerin derslerin sonunda aldığı
belgeler işverenler ve lisans üstü eğitim veren kurumların gözünde
değerli olsun. O zaman üçüncü veya dördüncü sınıf bir üniversitede
eğitim almak için kim dünya kadar borca girer?
Yıkıcı inovasyonlar konusunda bir uzman olan Harvard İşletme
Fakültesi'nden Profesör Clayton Christensen, 2013'teki bir
röportajında, “15 yıl sonra ABD’deki üniversitelerin yarısı iflas edebilir”
şeklinde bir öngörüde bulundu.
Ünvanlar, sınırlı sayıda üretilen ürünler veya kâğıt para gibidir;
çok fazla verirseniz değerleri düşer.
Bu yüzden en seçkin üniversitelerin ünvan vermekte ihtiyatı
elden bırakmayacaklarını düşünüyorum.
Ekonomi ve psikoloji giriş dersleri gibi amfilerde verilen temel
dersler, üniversiteler için önemli bir gelir kapısıdır, çünkü yüzlerce
öğrenciye öğretim vermek için kısmen az bir kaynak gerektirirler.
Eğer öğrencilerin aynı dersi seçkin bir üniversitenin ünlü bir
profesöründen açık ders olarak alma imkanları olursa, sırf bu bile
altlardaki okullar için ciddi bir darbe olabilir.
Açık derslerin aynı anda muazzam sayıda öğrenciye ulaşabilme
özelliği de yeni inovasyonlara yol açabilir. Öğrenciler bu dersleri
alırken kendilerine dair bir sürü veri toplanıyor. Hangi yöntemde
daha başarılı oluyorlar, sınavlarda aldıkları notlar anlatım şekline
veya ödevlere göre nasıl değişiyor, hepsi kaydediliyor. Büyük veriden
elde edilen bilgilerin daha verimli sistemler kurmak için
kullanılmasından bahsetmiştik. Yeni eğitim teknolojileri ortaya
çıkmaya devam ediyor ve bunlar açık derslere entegre ediliyorlar.
Örneğin uyumsal öğrenme sistemleri, robot öğretmenlerin
kullanılmasına imkân sağlıyor Bu sistemler her bir öğrencinin
gelişimini yakından takip ediyor ve kişiye özgü öğretim ve yardım
sunuyorlar. Ayrıca öğrencinin kapasitesine göre anlatımlarını
hızlandırıp yavaşlatabiliyorlar. Ve bu sistemler geleneksel sistemler
kadar başarılı olduklarını daha şimdiden kanıtladılar.
Bir araştırmada, 6 devlet üniversitesindeki istatistiğe giriş
dersleri incelendi. Bir gruptaki öğrenciler dersi geleneksel formatta
alırken, diğer gruptakiler robotlardan ders aldılar ve kısıtlı süreyle
normal sınıflara katıldılar. Çalışmanın sonunda her iki grubun da
“dersi geçme oranları, final sınavı notları ve standart istatistik
değerlendirmesindeki performansları” aynı çıktı.
Yüksek eğitim sektörü ileride dijital istilaya yenik düşerse,
üniversitede okumanın maliyeti azalıp daha çok kişi eğitim
imkanına kavuşacak.
SAĞLIK SİSTEMİ
California Üniversitesi Tıp Merkezi'nin eczanesinde yaklaşık
on bin ayrı doz ilaç, tek bir eczacının bile eli değmeden hazırlanıyor.
Devasa bir otomatik sistem hammaddeleri otomatik olarak
depoluyor, otomatik olarak çıkarıp karışımlarda kullanılıyor ve
otomatik olarak poşetlere teker teker konuyor. Robotik bir kol, sıra
sıra kovaların içinden sürekli ilaçlar alıp küçük plastik poşetlere
yerleştiriyor. Her doz ayrı bir poşetin içine girip üstüne bir barkodla
ilacın adı ve hangi hastaya gideceği yazılıyor. Ardından makine her
hastanın günlük ilaçlarını alınması gereken sıraya koyup bağlıyor.
Daha sonra bir hemşire, dozaj poşetinin ve hastanın kolundaki
bilekliğin barkodlarını karşılaştırıp ilaçları hastaya veriyor. Bu iki
barkod uyuşmazsa veya ilaçlar yanlış zamanda verilirse, bir alarm
çalıyor. Enjekte edilen ilaçları üç ayrı robot hazırlıyor. Bunlardan bir
tanesi yalnızca yüksek derecede toksik kemoterapi ilaçlarından
sorumlu. Tabii insanlar döngünün neredeyse tamamen dışına
atılınca, insanlardan kaynaklanan hatalar da haliyle sıfıra inmiş oluyor.
California Üniversite��sinin 7 milyon dolarlık otomatik sistemi,
eczacılık sektöründe yaşanmakta olan robotik dönüşümün yalnızca
bir örneği.
Satış otomatlarından az biraz daha büyük ve çok daha ucuz
robotlar, eczaneleri yavaş yavaş işgal ediyorlar.
Eczacı olmak için dört yıllık bir eğitimin ardından zorlu bir
mezuniyet sınavını vermek gerekir. Amerika'da eczacıların geliri de
gayet iyidir. 2012’de ortalama bir eczacının yıllık geliri 117 bin dolardı.
Oysa yapılan iş özünde rutin ve tekrara dayalıdır. Dikkat edilmesi
gereken temel nokta, ölümcül olabilecek bir hataya yol açmamaktır.
Bir başka değişle, eczacıların yaptığ1 işin büyük kısmı, otomasyon
için neredeyse biçilmiş kaftandır.
GELECEĞİN TEKNOLOJİLERİ VE ENDÜSTRİLERİ
Sanayi devriminden günümüze kadar olan tarihsel kanıtlara
bakarak oluşturulan genel kanıya göre, teknoloji bir yandan işleri,
hatta endüstrileri bozarken, öte yandan yeni işler ve endüstriler
yaratır ve “yaratıcı yıkım” süreci böyle sürüp gider,çoğu zaman da
önceden hayal edemeyeceğimiz şekillerde. Bunun klasik örneği, 20.
Yüzyılın başındaki otomotiv endüstrisinin atlı araba üretimini
yıkarak yükselişidir.
Bilgi teknolojisi artık tıpkı elektrik gibi temel bir kamu hizmeti
haline gelmiş durumda. Yeni bir endüstrinin bu güçlü hizmetten ve
yapay zekadan yararlanmadan başarılı olması pek mümkün
görünmüyor. Bu yüzden yeni ortaya çıkacak endüstrilerin emeğe
dayalı olması da düşük bir ihtimal. Sorun şu ki yaratıcı yıkım süreci,
perakende ve yemek hazırlama gibi geleneksel emek yoğun işlere
darbe vururken, yeni yaratılacak işler ve endüstriler çok az sayıda
insana ihtiyaç duyacaklar. Bir başka deyişle ekonomi, istihdam
yaratımının yeni nüfusu iş sahibi yapmakta eksik kalacağı bir kırılma
noktasına doğru gidiyor.
You Tube, Instagram ve Whatsapp, bunların üçü de bilgi
teknolojisi sektöründen örnekler. Bu sektörde küçücük işgücünün
dev şirket değerleri ve kârları yaratmasına alıştık artık.
Aynı olgunun çok daha geniş bir alanda kendini göstereceğine
bir örnek vermek açısından, gelecekte büyümesi yüksek ihtimal olan
iki teknolojiye bakalım: 3 boyutlu baskı ve şoförsüz arabalar.
Bunların her ikisi de istihdam pazarında ve ekonominin genelinde
dramatik dönüşüme yol açma potansiyeli taşıyorlar.
ÜÇ BOYUTLU BASKI
Üç Boyutlu baskıda bilgisayar kontrolündeki bir cihaz,
malzemeyi ince katmanlar halinde üst üste sürerek katı bir cisim
meydana getirir. Bu katman katman üretim yönetimi sayesinde Üç
Boyutlu yazıcılarla içinde delikler veya büklümler olduğundan dolayı
geleneksel üretim teknikleriyle yapması çok zor, hatta imkânsız olan
cisimler kolayca yapılabilir. En yaygın kullanılan malzeme plastiktir,
ama metal, çok güçlü bileşikler, kauçuk gibi esnek malzemeler, hatta
tahta bile basan makineler var artık. En gelişmiş yazıcılar onlarca
farklı malzeme içeren ürünler basabiliyorlar. İşin belki de en çarpıcı
kısmı, bu makinelerin iç içe geçen veya hareket eden parçalar içeren
tasarımları da tek bir birimmiş gibi basabilmeleri. Böylece montaja
da gerek kalmıyor.
Üç boyutlu yazıcılar, teknik çizimi olan bir tasarıma göre veya
var olan bir cismin üç boyutlu tarayıcı görüntüsüne göre üretim
yapabiliyorlar. Klasik araba merakıyla bilinen televizyon şovmeni Jay
Leno, bu tekniği kullanarak yedek oto parçaları üretti.
Üç boyutlu baskı, kişiye özel tek seferlik ürünleri üretmek için
ideal. Bu teknoloji diş tacı, kemik implantı veya protez uzuv
üretmekte şimdiden kullanılıyor. Tasarım prototipleri ve mimarlık
modelleri de diğer popüler uygulamalar arasında.
Üç boyutlu baskının geleneksel fabrika üretim modelini ters
yüz edeceği yönünde büyük beklentiler var. Ucuz tezgâh üstü
yazıcılar yaygınlaşırsa, herkes üç boyutlu yazıcı alabilir ve dilediği
şeyi üretebilir, diye düşünülüyor. Kimilerine göreyse yeni bir
zanaatkar veya "maker" ekonomisi doğacak ve küçük şirketler
kişiselleştirilebilen, yerel üretilen ürünleriyle seri üretim yapan
fabrikaların yerini alacaklar.
Kanımca bu beklentilere şüpheyle yaklaşmak için iyi nedenler
var. En önemli neden, üç boyutlu baskının sunduğu kişiselleştirme
kolaylığının, seri üretimin avantajlarından yararlanamıyor oluşu. Bir
belgenin birkaç kopyasını basmak isterseniz, evinizdeki lazer yazıcı
iyi iş görür. Ama 100 bin kopyaya ihtiyacınız varsa, ticari bir yazıcı
kullanmak çok daha ucuza gelecektir.
Üç boyutlu baskıyla geleneksel üretim yöntemleri arasında da
aynı ilişki vardır. Yazıcıların fiyatları hızla düşüyor olsa da aynı şeyi
kullanılan malzemeler için söyleyemeyiz,özellikle de plastik dışında
bir malzeme kullanılıyorsa. Ayrıca bu makineler yavaş.
Üç boyutlu baskı, telefonunuza kendinize özgü bir kılıf yapmak
için çok iyi bir yöntem olabilir, ama muhtemelen hiçbir zaman
telefonun kendisini yazıcıdan bastıramayacağız.
Ucuz 3B yazıcılar yaygınlaşırsa, bu tür makinelerle üretilen
ürünlerin pazarını da yok edecektir. Böyle bir durumda değerli olan
şey, ürünün dijital tasarım dosyasıdır.
Buradan üç boyutlu baskıyı dönüştürücü bir teknoloji
olmayacağı sonucu çıkarılmasın. Asıl dönüşüm endüstriyel boyutta
olacak. Geleneksel imalatın yerini almaktansa, üç boyutlu baskı
onunla entegre olacak. Bu zaten şu anda da oluyor. Örneğin
havacılık endüstrisinde daha hafif parçalar üretmek için üç boyutlu
baskı teknolojisi kullanılıyor, General Elektrik şirketinin havacılık
bölümü, 2020'ye kadar bu teknolojiyle en az 100 bin parça üretmeyi
planlıyor. Bu yöntemle tek bir uçak motorunda 500 kg hafifleme
sağlanıyor. Her motordan 500 kg azaltmakla ne kadar yakıt tasarrufu
sağlanacağı hakkında bir fikir sahibi olmanız için şu örneği verelim:
2013 'te American Airlines uçak kabinlerindeki kâğıttan uçuş
kılavuzlarını Apple iPad’lere yüklü dijital versiyonlarıyla değiştirdi.
Bu sayede uçak başına 15 kg yıllık yakıt masraflarındaysa 12 milyon
dolarlık tasarruf sağladılar.
Her uçağın ağırlığını 1,5 ton azaltmak demek, yıllık en az bir
milyar dolarlık tasarruf demektir. General Elektrik’in üç boyutlu
yazıcılarla üretmeyi planlad1ğı parçalardan biri olan yakıt memesi,
normalde 20 ayrı parçanın montajını gerektiriyor. Yazıcı ise bunu tek
parça halinde tek seferde üretebiliyor.
Hemen hemen her türlü malzemeyle kullanılabilen üç boyutlu
yazıcılar, imalat dışında da kullanım alanlarına sahip. Belki de en
sıra dışı uygulama, insan organı basımı.
San Diego'daki biyo-baskı üzerine uzmanlaşmış Organovo
şirketi, deneysel insan karaciğeri ve kemik dokusu üretti bile. Baskı
malzemesi olarak insan hücresi barındıran özel bir malzeme
kullanıyorlar. İlk başta araştırma ve ilaç denemeleri için organ
üretilmesi amaçlanıyor. Kısmi organ nakli için 2020 yılı hedefleniyor.
Bu teknoloji gerçekleştiğinde, sayıları sırf Amerika’da 120 bini
bulan organ nakli bekleyen hastalar için çok büyük bir umut olacak.
Ayrıca yeni organlar hastanın kendi kök hücrelerinden üretileceği
için doku uyuşmazlığı riski de ortadan kalkacak.
Bir başka popüler uygulama da yemek basımı. Hod Lipson 2013
tarihli Fabricated: The New World of 3D Printing adlı kitabında üç
boyutlu baskı teknolojisinin asıl patlama yapacağı yerin dijital
mutfak olabileceğini soyluyor. Bir başka deyişle, insanların kitleler
halinde üç boyutlu yazıcı almalarının nedeni yemek yemek olabilir.
Yemek yazıcıları şu anda özel tasarım kurabiyeler, çörekler ve
çikolatalar yapmakta kullanılıyor, fakat malzemeleri eşsiz şekillerde
birleştirip daha önceden olmayan tatlar ve dokular yaratmakta da
kullanılabilirler.
Belki ileride üç boyutlu yazıcılar evlerde ve lokantalarda
standart mutfak eşyalarından biri haline gelir ve gurme şefler şu
anda örneğin profesyonel müzisyenlerde olduğu gibi kazanan hepsini alır tarzı bir pazarda birbirleriyle rekabet ederler.
En büyük değişimlerden biri, üç boyutlu yazıcılar inşaat
yapabilecek kadar büyük hale geldiklerinde yaşanacak. Southern
California Üniversitesi'nden Profesör Behrokh Khoshnevis 24 saatte
ev inşa edebilen dev üç boyutlu yazıcılar yapıyor. Makine inşaat
alanında geçici raylar üstünde hareket ederek çalışıyor ve bilgisayar
kontrollü dev hortumundan çimento sıkıyor. Süreç tamamen
otomatik işliyor. Ortaya çıkan duvarlar, geleneksel tekniklerle
üretilenlerden çok daha sağlam oluyor. Böyle bir yazıcıyla evler,
işyerleri ve hatta apartmanlar inşa edilebilir. Şu anki teknolojide
makine yapının duvarlarını inşa ettikten sonra insan işçiler kapıları,
pencereleri vs. takıyorlar. Ama ileride inşaat yazıcılarını farklı
malzemelerle de çalışabilir hale geleceğini hayal etmek zor değil.
Fabrikalar zaten yüksek derecede otomasyona dayalı
çalıştıklarından, üç boyutlu yazıcıların imalattaki etkisi o kadar
güçlü hissedilmeyebilir. Fakat inşaat sektöründe durum öyle değil.
Ekonominin en emek yoğun alanlarından biri olan ahşap çerçeveli
ev inşası, vasıfsız isçiler için meslek fırsatı sunan az sayıdaki alandan
biri olmayı sürdürüyor. Sırf ABD'de 6 milyon kişi inşaat sektöründe
çalışıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre
dünyada inşaat sektöründe çalışanların sayısı ise yaklaşık 110 milyon.
1 note
·
View note
Türkçe mükemmel pangram örnekleri
Tanımlar, amaç, özet
Sınırlama altında yazma (İng. Constrained writing) ürünlerinden biri olarak, pangram, alfabedeki her bir harfin en az bir kez kullanılmasıyla oluşturulan cümle diye tanımlanıyor. Popüler bir örnek, "Pijamalı hasta, yağız şoföre çabucak güvendi" cümlesi. Toplam 38 harften oluşan cümle, a’dan z’ye, alfabenin bütün harflerini içeriyor. Kısa bir internet taramasının sonucunda buna benzer, güzel pek çok Türkçe pangram örneği ile karşılaşmak mümkün. Fakat aynısını mükemmel pangram tabir edilen, alfabenin her bir harfini yalnızca bir kez kullanarak oluşturulmuş cümle örnekleri için söyleyemiyorum. Varsa dahi, bu tür örnekler kaynaklarda gözüme çarpmayınca ben de Türkçe mükemmel pangramların oluşturulup oluşturulamayacağını merak ettim. Türkçe söz varlığını, mükemmel pangram sınırlaması altında değerlendirip mükemmel pangramlar oluşturmak için nasıl bir yöntem izlenebileceğini çözümledim. Saptadığım bu yöntemi algoritma olarak alıp, programlama yardımıyla, mükemmel pangram adayı yüzlerce kombinasyon elde ettim. Daha sonra bu kombinasyonlar arasından elle seçim ve yeniden düzenleme yoluyla, bu yazıda paylaştığım örneklere ulaştım.
İngilizcedeki durum
Malum, İngiliz alfabesinde 26 harf var. Fontların karşılaştırılmasında sıkça kullanıldığı için çok bilinen İngilizce pangram, The quick brown fox jumps over a lazy dog (Tür. "Çevik, kahverengi tilki, tembel köpeğin üzerinden atlar"), toplam 33 harfle kurulmuş bir cümle. Anlatım bozukluğuna mahal vermeden, harf sayısını 28'e indirebilmiş Waltz, bad nymph, for quick jigs vex (Tür. “Vals, kötücül peri, hızlı danslar can sıktığı için!") gibi örnekler de mevcut. İngilizcede bilinen mükemmel pangramlar var mı peki? Var; ama ilgili Wikipedia makalesine göre, bunların tümü ya kısaltmalardan ya uydurma sözcüklerden yararlanmak zorunda kalmış. Kısaltmalar kullanan mükemmel pangrama örnek: Mr Jock, TV quiz PhD, bags few lynx. Uydurma sözcüklerden yararlanana bir örnek: Cwm fjord bank glyphs vext quiz.
26 harfli alfabe ile ulaşılmış olan sonuç buysa, 29 harflik alfabeyi mükemmel pangrama dönüştürme umudumuz daha baştan suya düşmüş olur mu? Olmaz; zira görece kısa bir alfabeye sahip olan İngilizcede sessiz harfler Türkçeye kıyasla daha sık, daha kolay bir araya gelebiliyorsa da İngiliz alfabesindeki beş sesli harfe (a, e, o, u, i) karşılık, bizimkinde sekiz sesli harf (a, e, o, ö, u, ü, ı, i) bulunuyor. Sessiz harf sayısı her iki alfabede de 21. Demek ki iki alfabe arasındaki fark, esasen bizde fazladan bulunan üç sesli harften ibaret. Bu nedenle, hiç olmazsa ilk tahlilde, şayet bizim lehimize değilse, ortada birbirine yakın bir durum var gibi görünüyor.
Yapılabilirlik ve yöntem soruşturması
Mükemmel pangramın temel sorunu, cümlede sessiz harfleri azami yoğunlukta tüketebilmek olduğundan, ilkin şu soruyla başlayalım: Türkçe sözlükten alınma, yalnızca bir adet sesli harf içeren bir sözcükte, birbirinden farklı kaç adet sessiz harf bulunabilir? 1, 2, 3, 4, 5, 6… 6 sessiz harfli olanı var mı, mesela İngilizce crystal kelimesinde olduğu gibi? Yok. İngilizcede daha fazla sayıda sessiz harf içeren, daha uzun sözcükleri de bulmak mümkün; fakat bizde en fazla 5 sessiz harfli, türünün tek örneği bir sprint sözcüğü var. Tek örnek, diyorum, çünkü sfenks sözcüğünde harf tekrarı bulunduğu için onu dışarıda bırakmak zorundayız. Branş, bronş, bronz, fresk vb. farklı dört sessiz içeren, otuza yakın sözcük var; üç farklı sessiz içeren börk, genç, vamp vb. kelimelerin sayısı ise yıldaki gün sayısı civarında.
Mükemmel pangram yaparken bize sessiz harf yoğunluğu yüksek, olabildiğince uzun sözcükler/heceler lazım. Gelgelelim, gördüğümüz üzere, elimizde dört veya daha fazla sayıda farklı sessiz harf içeren pek az sözcük var. Ayrıca bu sözcükler, r, s harflerinden birini muhakkak içerdiklerinden, hareket alanımızı ihtiyaç duyduğumuz ölçüde genişletemiyorlar. Öyle ki mükemmel pangram sınırlaması içinde, bunlardan en çok iki tanesi bir araya gelebiliyor. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç: Muhtemelen pratikte işimize en çok 2 veya 3 adet farklı sessiz harf içeren sözcükler/heceler yarayacak.
Meseleye bir de mükemmel pangramın isterleri açısından yaklaşalım: Nihai cümlede, her biri birbirinden farklı olmak koşuluyla, toplamda 8 sesli, 21 de sessiz harf olacak. Demek ki oluşturacağımız pangramda ortalama olarak her 2,625 (= 21/8) sessiz harfe karşılık yalnızca bir adet sesli harf bulunmak zorunda. Mükemmel pangramın yapılabilirliği bakımından, bu ortalama, yukarıdaki paragrafta vardığımız sonucu bir bakıma teyit ediyor ve destekliyor; yeter ki o tip sözcükler/heceler, mükemmel pangram oluşturacak şekilde, gerçekten de yan yana gelebiliyor olsunlar.
Peki, mükemmel pangramı oluştururken izlenebilecek bir yöntem belirlenebilir mi acaba? Sorunun yanıtını araştırırken bize kolaylık sağlasın diye, basit bir terminoloji geliştirmemiz uygun düşecek. Yalnızca tek sesli harf içeren, sesli harf dışında en az bir sessiz harfi de bulunmak üzere, sessiz harflerinin birbirinden farklı olduğu, geçerli tüm Türkçe sözcükler/heceler kümesini düşünelim ve bu kümeyi, pangram sözcüğünün baş harfi P ile temsil edelim. x ∈ [2, 6] olmak üzere, P kümesinin, toplam harf sayısı x olan tüm elemanlarının oluşturduğu alt kümeyi Px ile gösterdikten sonra, verili herhangi bir Px kümesini, x indisine bağlı olarak ikililer, üçlüler, dörtlüler, beşliler, altılılar kümesi diye okuyalım. P6 = { sprint }, P5 = { branş, bronş, bronz, fresk, … }, P4 = { börk, genç, vamp, … }, P3 = { böğ, füg, jak, vın, … }, P2 = { ağ, bu, ve, …} şeklinde olup P kümesi, ikililer, üçlüler, dörtlüler, beşliler ve altılılar kümelerinin bileşimden oluşur. Eş deyişle, P = P2 ∪ P3 ∪ P4 ∪ P5 ∪ P6 ifadesi geçerlidir.
İkili dediğimizde ikililer kümesinin, üçlü dediğimizde üçlüler kümesinin vb. bir elemanını anlayalım. İkili, üçlü, dörtlü, beşli, altılı dediklerimizden her birinin, aslında kimi kendi başına bir sözcük de olabilen, belirli uzunluktaki hece olarak kabul edilmesi gerektiğini yeri gelmişken vurgulayalım. Örneğin, pangramda görmüş sözcüğünü kullanmışsak, bu sözcük bir altılı değil, iki üçlü; gençlik sözcüğünü kullanmışsak, o da yedili değil, lik yapım eki, kendi başına bir sözcük olmadığı halde, geçerli bir üçlü olduğu için, bir dörtlü + bir üçlü sayılmalı.
Her bir Px kümesi ile ilgili olarak, eleman sayısının ötesinde, işimize yarayacak neler söyleyebilmekteyiz? Örneğin, TDK Güncel Türkçe Sözlükte geçen dörtlüleri derleyip bunlardan bir liste oluştursak, bu listenin ışığı altında dörtlülerle ilgili ne tür sonuçlara varabiliriz?
Omsk (Rusya’da bir kent) ve Brno (Çek Cumhuriyeti'nin en büyük ikinci kenti) gibi yabancı, muhtemelen kullanmayacağımız, nadir örnekler dışında, dörtlülerin hiçbiri sesli harfle başlamaz ya da bitmez. Dörtlülerde sesli harf, ya ikinci ya üçüncü sıradaki harftir.
Sözlükte yüzlerce dörtlü vardır. Fakat mükemmel pangramda, örneğin, klik, tost gibi, harf tekrarı içeren dörtlülerden mükemmel pangramda yararlanamayız. Öte yandan, kullanabildiğimiz halde, spot - post - stop, sarp - pars örneklerinde olduğu gibi, aynı harflerin çeşitlemelerinden meydana geldikleri için sonuçta aynı etkiyi gösteren dörtlüler, derlediğimiz listeyi gerçekte bir parça kısaltmaktadır. Buna karşın, üreteceğimiz cümlenin anlamı ile harf değiştirmeden oynama olanağı verdiğinden, eş etkiye sahip sözcükleri listeden ayıklamamak iyi bir fikirdir. Kaldı ki bunların tümünü elesek bile, elimizde üç yüzden fazla dörtlü kalıyor.
Hiçbir dörtlü, (aynı şekilde hiçbir beşli ya da altılı) ğ harfini içermez. Bu, mükemmel pangramın tasarımı açısından önemli bir veri olduğu kadar, örnek kümesini daraltıcı, zorlayıcı bir sınırlama.
Ğ harfi dışarıda bırakılacak olursa, dörtlülerde en az rastlanan harfler (sıklığı artan sırada) şunlardır: j, y, ö, c, ı, ü, v, u, d, z, g, ç, ş, b, h. Bu harfleri, ğ harfiyle birlikte, cümlenin, üçlüler ve/veya ikililerden oluşan kısmında kullanmaya gayret edersek, yan yana gelebilecek dörtlü sayısını arttırma olasılığımız yükselecektir.
Dörtlülerde en fazla rastlanan harfler (sıklığı azalan sırada) şunlardır: r, t, k, a, s, e, n, l, p, f, o, i, m. Bu harfleri, cümlenin, dörtlü, beşli veya altılı kısımlarında tüketecek olma ihtimalimiz daha yüksektir.
Sözlükteki golfstrim, angström, diftong, şnitzel, şnorkel vb. sessiz harf yoğunluğu yüksek, uzunca kelimeleri kullanmak, ilk bakışta avantajlı görünse de aslında bu tür kelimeler, (5) grubundaki, dörtlülerde sık rastlanan harfleri fazlaca içerdikleri için, kullanılabilecek dörtlü adedini düşürür, böylelikle amaca pek hizmet etmezler.
Dörtlüler listesinde, dilimize yabancı dillerden geçmiş pek çok kelime bulunur. Bunların kimi zevç, fevç, gayz, bezm, züht vb. Arapça/Farsça kökenli, günümüzde eskimiş kelimeler, kimi cönk ve gönç gibi az bilinen, az kullanılan Türkçe kelimeler, kimi de her kulağa aşina gelmemesi anlaşılır olan, floş, kloş, klüz, punç, drog vb. Batılı sözcükler ve terimlerdir. Cümlenin anlaşılırlığı bakımından, bu tür muğlak sözcüklerin kullanımından kaçınılmak istenmesi doğal olmakla birlikte, mükemmel pangram tanımının son derece kısıtlayıcı oluşu, dörtlülerin seçiminde kişiye fazlaca (aslında hemen hiç) serbestlik tanımaz. Bilakis, mükemmel pangram oluşturmak için daha fazla sayıda dörtlü, beşli kullanmaya zorlandıkça geriye kalan seçenekler iyice daralır. Bu yüzden, arzu edilmesine karşın, anlaşılırlık, ne yazık ki dörtlü seçiminde başlıca ölçüt olamıyor. Esas olan, bir dörtlüyü kullanmanın, diğer hangi dörtlüleri oyun dışı bıraktığıdır.
Yedi adet dörtlü bir araya getirilemiyor. Geriye tek bir harf (bir sesli harf) bırakacağı için, yedi dörtlüyü yan yana getirmek ne gerekli ne iyi. Fakat doğru seçimle, jips şeyh bold gönç zamk cırt örneğinde olduğu gibi, altı adede kadar dörtlüyü bir araya getirmek mümkün. Böylece geriye kaldığı için ihtiyaç duyulan harf sayısı beşe kadar düşürülebilir.
Derlediğimiz dörtlüler listesi, sözcük seçimine ilişkin bize epey içgörü kazandırdı; şimdi sıra, nihai cümle yapısının neye benzeyebileceğini düşünmeye geldi. Mükemmel pangramı salt üçlülerle tamamlayamayacağımız açık; sekiz tane üçlünün toplam harf uzunluğu, 29’dan bir veya iki sözcük kısa kalıyor. Yedi üçlü, iki dörtlü desek, harf uzunluğunu tutturur, fakat sekiz sesli harf kotamızı aşmış oluruz. Altı üçlü, bir beşli, bir altılı olabilirdi pekala; lakin altılı ile bir araya gelebilecek bir beşlimiz yok. Beş üçlü, bir dörtlü, iki beşli veya beş üçlü, iki dörtlü, bir altılı olabilir. Bu iki kombinasyonu bir tarafa yazalım şimdilik. Muhtemel diğer kombinasyonları da, benzer şekilde, mantık süzgecinden geçirip ikiden fazla beşlinin ya da bir altılı ile bir beşlinin bir araya geldiği kombinasyonları yok sayarak hesaplayalım. Bu işlemin sonucunda, mükemmel pangramın olası bileşimleri şu şekilde sıralanır:
6 dörtlü ile: 1 üçlü + 1 ikili
5 dörtlü ile : 3 üçlü veya 1 beşli + 2 ikili
4 dörtlü ile: 1 beşli + 2 üçlü + 1 ikili veya 1 altılı + 1 üçlü + 2 ikili
3 dörtlü ile: 1 beşli + 4 üçlü veya 1 altılı + 3 üçlü + 1 ikili veya 2 beşli + 1 üçlü + 2 ikili
2 dörtlü ile: 1 altılı + 5 üçlü veya 2 beşli + 3 üçlü + 1 ikili
1 dörtlü ile: 5 üçlü + 2 beşli
Yukarıdaki tabloyu kısaca yorumlayalım: Öncelikle, en az bir dörtlü kullanmadan çözüm olası görünmüyor. Aynı şekilde, en az bir üçlü kullanmadan pratikte çözüm ya yok ya da çok zor. Birden fazla altılı, ikiden fazla beşli, altılı - beşli karışık seçeneklerini dışarıda bıraktığımız halde, toplamda on bir kombinasyona ulaştık. Bu kombinasyonların mükemmel pangram üretme potansiyelleri ve verimleri birbiri ile aynı olmasa gerek. Genel olarak, bir altılı ya da iki beşli içeren kombinasyonların daha kısıtlayıcı, dolayısıyla sonuç üretebilse de daha verimsiz olacağını öngörebiliriz. İki beşli kullanıldığı durumda, sonuç alabilmek için, dörtlü sayısını bir veya iki adetle, tek beşli kullanıldığında ise üç veya dört adetle sınırlamak gerekebilir.
Gerçek durumu görmek için kombinasyonları yazılım yardımıyla basitçe teste tabi tutalım.
Altılının yanına gelebilecek dört adet dörtlü bulunamadığı için 1 altılı + 4 dörtlü + 1 üçlü + 2 ikili; iki beşliden sonra üç adet dörtlü bulunamadığı için 2 beşli + 3 dörtlü + 1 üçlü + 2 ikili; aynı şekilde, bir beşli ile beraber beş dörtlü bulunamadığı için 1 beşli + 4 dörtlü + 2 üçlü + 1 ikili kombinasyonları tablodan elenir. Altılının yanına gelecek üç adet dörtlü bulabildiğimiz durumlarda j harfine yer kalmadığından, 1 altılı + 3 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili kombinasyonu da pratikte elenmiş oluyor.
Sonuç vermeyen bu dört kombinasyonun yanı sıra, iki dörtlünün, bir altılı veya iki beşli ile yan yana geldiği kombinasyonlar da yeterince verimli değil.
1 altılı + 2 dörtlü + 5 üçlü formülünde, üçlülerden biri “jul” olmak kaydıyla, çift dörtlülerden az sayıda kombinasyon üretilebiliyor. “Sprint fevç gayz jul” şeklinde devam mümkünse de sonuçta ortaya ��ıkabilecek cümle(ler), anlamca çok dar: “Fevç; sprint, jul, hoş böğcük, gayzdım.”
2 beşli + 2 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili formülü ile, iki beşliden sonra iki adet dörtlünün sağladığı imkanlar kısıtlı. Bu nedenle verimli bir kombinasyon sayılmaz. Örnek: “Bronş spazm; fevç, jig, huğ, tüy, öd cılk.”
Vardığımız sonuçlar, tabloyu pratikte şu formüllere indirgemekte:
En verimli kombinasyonlar: a) 5 dörtlü + 3 üçlü b) 1 beşli + 3 dörtlü + 4 üçlü c) 2 beşli + 1 dörtlü + 5 üçlü
Sonuç verebilen diğer kombinasyonlar: a) 6 dörtlü + 1 üçlü + 1 ikili b) 1 beşli + 4 dörtlü + 2 üçlü + 1 ikili c) 2 beşli + 2 dörtlü + 3 üçlü + 1 ikili d) 1 altılı + 2 dörtlü + 5 üçlü
Ğ harfi, daha önce saptadığımız üzere, ya üçlü ya ikili gruplardan birine dahil olmak zorunda. Yağmış, yeğdir vb. örneklerindeki gibi yüklemin içinde ya da göğsüm, böğ vb. örneklerinde olduğu gibi, yüklemin dışında kalan öbekte olabilir. Ğ harfini içeren fiillerin sayıca azlığı nedeniyle ikinci olasılık daha yüksektir; hareket alanımızı da ilk duruma göre daha geniş tutar.
Pangram, eksiltili, yani yüklemsiz bir cümle olabileceği gibi, gizli özneli de olabilir. Cümleye yüklem kattığımız durumlarda, yüklemi varmış, yoktur, yazdım, denmiş vb. bir listeyi andıran bir dizi sözcüğün ardına kolayca yerleşebilecek bir kökten seçme şansımız varsa, görmüş, duymaz, dövsün, yaptık vb. örneklere nazaran, üzerimizdeki anlamlı cümle baskısını hafifletmiş oluruz. Zira her şey görülmez, duyulmaz, dövülmez, yapılmaz; fakat her şey, her an yazılabilir, söylenebilir, var veya yok olarak bildirilebilir vs.
Pangram oyun gereci
Çözümleme sonucunda, mükemmel pangram oluşturma problemi, programlama yoluyla çözülebilir veya kolaylaştırılabilir bir problem haline geldi. Alfabedeki harfler verili; programın asıl girdisi, sözlükten derlenen, mükemmel pangram oluşturmaya elverişli sözcükler, heceler, ekler olacak. Yukarıdaki formüller uyarınca, bu girdi listesinden gereken sayıda altılı, beşli, dörtlü, üçlü, ikili seçerek çeşitli mükemmel pangram bileşimleri hazırlama işini yazılıma bırakacağız. Sonradan, anlamlı çıktılar arasından elle seçim yapabilir ve uygun gördüğümüz takdirde, seçtiğimiz cümleleri yeniden düzenleyebiliriz.
Yazılımın üreteceği, hemen tümü ipe sapa gelmez yüzlerce, binlerce bileşimin içinde kaybolup gitmektense bu işi daha eğlenceli bir hale getirmek; örneğin, HTML ve Javascript yardımıyla, gelişkin olması gerekmeyen bir pangram oyun gereci yapmak da mümkün. Oyuncu, ekrana yüzlerce düğme halinde dağıtılmış girdileri, düğmeleri tıklatmak suretiyle tek tek, elle seçebilir; sözcük, ek veya hece seçtikçe, harf tekrarlanmaması kuralı gereğince elenen düğmeler ekrandan geçici olarak kaybolur; aynı anda, peyderpey oluşmakta olan cümle de yukarıda bir yerlerde gösterilir. Tıklatacak düğme kalmayınca oyun bitmiş olur. Oyun sonunda 29 harf tamamlanamamışsa kalan harfler ekranda ayrıca sıralanır. Muhtemel cümle bitişlerinin ya da bir şekilde cümlenin bir parçası olması istenen sözcüklerin önceden girilebildiği bir metin kutucuğu eklenerek oyun gerecinin istendiğinde tersten çalışması da sağlanırsa epey iş gören bir oyun gereci elde edilmiş olur.
(Resim 1: Pangram oyun gereci)
(Resim 2: Program çıktıları)
Mükemmel pangram, alfabenin anagramıdır
Bir sözcüğü ya da tümceyi şablon olarak alıp, onun harflerini yeniden düzenleyerek, sonunda şablonla aynı harfleri, aynı sayıda içeren, yepyeni sözcükler/tümceler üretebiliriz. Bu yolla üretilen metne anagram dendiğini anımsayalım. Örneklendirmek gerekirse, İngilizce monkeys write (Tür. “Maymunlar yazıyor”) cümlesi, New York Times gazetesinin adının eğlenceli bir anagramı. Altınay - yanıtla; Seçil - içsel; bariz - ibraz; harbi - ihbar, Türkçe güzel anagram çiftlerinden sadece birkaçı. Peki, konumuz pangram iken, durduk yere anagrama neden uğradık? Şu sebeple: Mükemmel pangram ve anagram tanımları beraberce okunursa, bir mükemmel pangramın, aynı zamanda alfabenin bir anagramı olduğu fark edilebilir. İkisinde de aynı harfler, ne bir eksik ne bir fazla, aynı sayıdadır; sadece harflerin yeri, sıralaması değişmiştir. İşte ben de daha ileri gidip mükemmel pangram cangılına dalmadan önce, semantik sorunlara takılmaksızın, TDK Güncel Türkçe Sözlükte geçen kelimelerle, alfabenin bir anagramını oluşturup oluşturamayacağımı görmek istedim. Mükemmel pangramı dörtlüler üzerine kurma fikrimin verimliliğini daha işin başında sınamama imkan vereceği için, bu bana iyi bir başlangıç adımı olurmuş gibi geldi. Çok sürmeyen denemeler sonucunda bulduğum ilk, mükemmel pangram demeyeceğim, alfabe anagramı şu oldu:
Bold, şarj, fevk, gönç, cips, yüz, mıh, tuğ.
Anagram, 5 dörtlü + 3 üçlü formülüyle oluşturulmuştu ve toplamda sekiz sözcüğe yayılıyordu. Bulduğum yedi kelimelik diğer anagram ise 6 dörtlü + 1 üçlü + 1 ikili formülüne uyuyor:
Jips, fevç, blum, cönk, züht, drog, yağış.
Bu kelimeleri masanın üzerine bardak, tabak, çatal, bıçak dizer gibi, pat pat, yan yana koyduk, oldu bitti; ama azıcık daha cümle gibi dursalar ya!? “Yağış”ı “yağmış” yapabilsek, mesela; hepsi beraberce yağmış olsalar? Canım, dert edilecek şey mi o? “Blum”un m harfini “yağış”a, “züht”ün z harfini “blum”a kaydırıveririz, olur biter:
Tüh fevç, bluz, jips, cönk, drog yağmış!
Aynı cümleyi “yağdı” şeklinde bitirmek de mümkün. Nasıl mı? “Yağış”ın ş harfini “drog”un d harfi ile değiştirip “yağış”ı “yağdı” yapalım önce, tam da istediğimiz gibi. Tabii zavallı “drog”, “şrog” haline geldi o arada. Ama üzülmeyelim; o onun henüz ameliyatlı, bandajlı hali. Şimdi de “Şrog”un g ve r harfleri ile “züht”ün h ve t harflerini değiş tokuş edelim. “Züht”, “gürz” olurken, “şrog” da, el çabukluğu marifet, “hoşt” oluverdi:
Hoşt; blum, cönk, fevç, gürz, jips yağdı!
Eh, ben yağdıracağımı yağdırdım, gene de ne yağdığı anlaşılamadı ise yazının sonundaki lügatçeye başvurulabilir. Fakat sizi temin ederim ki bunların tümü de - hele “fevç” - pekala yağabilecek şeyler. Üstelik, umarım yağmazlar, ama yağdığında büyük ihtimalle şaşkınlık içinde hoşt diyeceğiniz şeyler bunlar.
Mükemmelin daha mükemmele evrimi
Küçük oyun gerecimle yaptığım birtakım denemeler neticesinde ulaştığım ilk mükemmel pangram, muğlaklığı ve ifade/anlam sorunları nedeniyle artık ne kadar “mükemmel” denebilirse, şu cümle oldu:
Künh, vect, jips, blöf, gard, çığ yozmuş.
Künh, içyüz; vect, sevgi ve heyecandan doğan esrime; jips, alçı taşı; gard, eskrim, boks vb. oyunlarda korunmak için alınan durum. Künh, vect, blöf, gard neyse de jipsin ve çığın yoz, yani kaba, adi, dejenere oluşu? "Yoz"un doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan anlamı da varmış! Gelgelelim, “yoz”un "saf" veya "ham"ı çağrıştıran bu ikinci anlamı "jips"in imdadına yetişse bile, "yoz"un çift anlamda kullanıldığının kabulü gerekecek. "Çığ" sorun olmaktan bir anda çıkıverdi; meğer onun bölme, paravana anlamı da yok muymuş?! Eh, yazmak gibi uyumlu bir fiil yerine yoz olmak gibi bir garabeti kullanmak zorunda kaldığımızda olacağı budur.
Mecazlara başvurma yoluyla cümleyi daha derli toplu bir hale getirebiliriz gerçi:
Çığ vect; gard blöf; künh, jips yozmuş.
Başarı vaat ediyor görünen bu cümle ile biraz daha uğraşmak istedim. "Yozmuş"un z sini ve "künh"ün ü sünü "gard"a taşıyıp "gard"ı "gürz"e çevirdim. "Gard"dan boşa çıkan a ve d harflerini "çığ"a kaydırıp onu da "dağ" yaptım. Sonra "çığ"dan arta kalan ı ve ç harflerini, ü sü gidince "knh" olarak kalmış "künh"ün yanına getirince o da "hınçk" haline geldi. Son hamlem, "hınçk"ın fazladan k sini, z si gidince "yomuş" diye öylece ortalıkta kalakalan "yozmuş"a kaydırmak oldu. Böylece aynı şapkadan bu kez "hınç" ve "yokmuş" çıkmış oldu:
Hınç, vect, blöf, dağ, gürz, jips yokmuş.
Hah, iş varlık-yokluk meselesine gelince, tıpkı yazmak gibi, her şey ona konu olabilir, diye düşündüm. Yok olalım gerekirse, ama yoz olmayalım! Hem “künh” gidince hazmı daha kolay olmadı mı cümlenin? Gene de elmalarla armutları aynı sepete koymak gibi bir kusuru var. Bir yanda üç kavram, diğer yanda üç varlık veya nesne; üstelik nesneler de kavramlar da birbiri ile alakasız. Rastgele bir araya getirilmiş gibi duruyorlar, ki ne yalan söyleyelim, zaten öyle! Tüm bu yaveler, şu “akılsız” oyun gerecinin başının altından çıktı!
Böylece, kusurlu olsa da ilkinden daha “mükemmel” bir mükemmel pangrama ulaştık ulaşmasına, ama cümle niyetine bu tuhaf yokluk bildiriminin ötesine geçebilir miyiz acaba? Geçebiliriz; üstelik kolayca, tek kalemde! Ne mi yaparız? “Dağ”ın d si ile “yokmuş”un y sini değiş tokuş ederiz. Bir taraf “yağ”, diğer taraf “dokmuş” olur. Sevimsiz “dokmuş”u da kendi içinde, anagramla “kodmuş”a çeviririz. Kod ne olur son tahlilde?
“Hınç ,vect, blöf, yağ, gürz, jips” kodmuş.
Güzel; kod işleri zevkli. Hem hınç vect blöf yağ gürz jips “sağlam” şifreymiş; iki dakikadan evvel kırılmaz! Bir de “kod”u başa alıp cümleyi kod bilmem ne bilmem ne bilmem neymiş şekline sokabilsek, o zaman harikulade olacak! Zor mu? Zor; öyle zor ki on deveye hendek atlatmak bundan daha kolay. Nedeni, cümledeki o harfinin, yerinden kımıldamamasını istememiz. Öyle olunca “muş” da estetik operasyon geçirmeden kimseciklerin yanına sokulamıyor. “Yağ” veya “hınç”ın yanına sokulabilmesi için “mış”laşması, “blöf” ya da “gürz”e yanaşabilmesi için “müş”leşmesi, “vect” veya “jips”e tutunması içinse “miş”leşmesi gerekiyor. Ne gerekirse yapalım, yeter ki “kod” ile “muş”u birbirinden boşayalım! Boşuyoruz boşamasına, lakin “muş” kimseyle anlaşamıyor, yanına gittiğini de bozguna uğratıp perişan ediyor! Ortalığı yıkıyor “muş“ (Fr. mouche, “altı düz, küçük gezinti vapuru”); “kod”dan illaki boşanacaksam ben de ilelebet yalnız kalırım, başkasına varmam, diye ayak diriyor. Kendisi ile epeyce cebelleştikten sonra, ben de nihayet onun kararına saygı duymayı öğreniyorum:
Kod “hınç, vect, blöf, gürz, jips, yağ, muş”.
Kod buraya kadarmış, ne yapalım? Da Vinci Kodu değil ya bu! Ama bir yaşam dersi çıktı bu kalkışmamızdan: Meğer verili koşullarla ulaşılabilecek mükemmelliğin bir sınırı varmış. Başka bir deyişle, mükemmelin daha mükemmele evrimi her zaman söz konusu değilmiş; yoksa ilk haline “mükemmel” demezdik, öyle değil mi? Bu bir yana; siz, siz olun, sevenleri zinhar ayırmayın! Ayırırsanız başınıza şöyle şeyler gelebilir, örneğin:
Aytuğ, genç, kod “zırh cv jips blöf”müş.
Türkçe mükemmel pangram oluşturmak için illaki Anglosakson “bilgeliğine” başvurup kısaltma kullanmak zorunda değiliz. Bu örneği, sadece, kısaltmaların cümleyi ne kadar rahatlattığını göstermek maksadıyla verdim. Şu rahatlığa bakar mısınız:
Blöfçü Cenk “jips, drog, huğ, tv” yazmış.
Bu arada, dikkat ederseniz, kısaltmalı bu iki örnek, gerçekte 5 dörtlü + 3 üçlü formunda. İkili kısaltma (cv, tv vb.), sesli harf içeren diğer ikili grupla bir araya gelince, ilk bakışta fark edilmeyecek bir biçimde, aslında beşinci dörtlüyü oluşturuyor.
Fazladan bir iki harf kullanırsak toplam 30-31 harfle hepten ferahlarız tabii. Tekmil kaslarımız gevşer. Elbette mükemmel pangramı feda etme pahasına:
Blöfçü kontcuğum “jips, grev, şah” yazdı.
İki milyonluk pangramlar
Mükemmel pangram dükkanımız, daha çok, eskiden “bir milyoncu” denilen dükkanları andırıyor. Her ürün fiyatça eş değerli adeta; bir şey alacaksa, ne alacağı müşterinin zevkine kalmış. Gene de bu dükkanda bir değil de iki milyona satılabilecek ürünler var mı acaba? Bir bakalım.
Blöf huy, cips zevk, jant düş, morg çığ.
Özellikle son kısmı mecazi/metaforik, fakat bütününde anlaşılır bir cümle. Huy, zevk, düş sözcüklerini TDK Güncel Türkçe Sözlükteki doğrudan ya da mecazi karşılıklarıyla değiştirirsek, “Blöf alışkanlık, cips haz/beğeni/eğlence, jant umut/hayal/rüya, morg bir nevi çığ” denmiş oluyor. Morg–çığ metaforu, hiç de yersiz veya gelişigüzel değil bence; bilakis anlamlı, hatta denebilir ki şiirsel. Ölüm, çığ gibi yutar, saklar, geri vermez bedeni. Çığ altında kalır gibi, bir morgda da gözden ırak, birkaç kat/katman aşağıda, bembeyaz bir örtünün altında kalır ölü; ortalık soğuktur, sağırdır, çıt çıkmaz.
Öte yandan, zevk ve düş sözcükleri, cümlede rahatlıkla yer değiştirebilir. Neye daha çok gereksinim duyulduğu ile ilgili bir konu bu. Yolda teker çıkmışsa ya da jant kapağı düşmüşse jantın düş olma olasılığı yükselir; yok, şayet yerinde duruyorsa o zaman ona estetik açıdan yaklaşabiliriz. Ayrıca, blöf huy, cips zevk olacağına, blöf zevk, cips huy da olabilir pekala. Görüldüğü gibi, cümle, aynı kelimelerle, birkaç farklı şekilde kurulabilmekte. Hatta iki harfciğin birbiri ile yer değiştirmesiyle, kolayca şu kılığa da sokulabiliyor:
Cips, jant zevk, drog huy, çığ blöfmüş.
Güle güle morg, hoş geldin drog! Morgla beraber şiirsel metafor da yitip gitti gerçi, lakin cümle de hafifledi. Hafifleyince fark ettik ki meğer çığ blöfmüş! Eh, kimi ecza da (drog) alışkanlık yapmayıp zamanla bir huya dönüşmüyor değil.
Kuruluşu, çatısı bakımından bu cümleye benzeyen başka bir örneğimiz de var, iki beşli ile:
Spazm, jig trend; blöfcük huy; çığ şov.
Bu cümle de blöfü huy sayıyor, ama blöfün küçüğünü. Her halde büyüğü mazur görülecek bir alışkanlık değil, affedilmeyecek bir suç. Yanı sıra iki trend sayıyor. Bunca stres içinde spazmın trend olması normal. Jig müziği, dansı da biz fark etmeden yeniden moda olmuş demek ki! Bu değerlendirme cümlesini kuran, besbelli realist biri. Eğretilemelerle arası yok; çığ için, doğanın şovudur deyip geçiyor.
Pek verimli “beş dörtlü, üç üçlü” formülüne dönelim. İlginç bir örneğimiz var:
Burçcağzım jips, gonk, flüt, şeyh döv!
Emin olmamakla birlikte, Burçcağzım yazımı bana yanlış gelmiyor. Sevecenlik katan “cağız” ekinin, vurgu bakımından “ağız” sözcüğünden bir farkı yok; vurgu yine a harfinin üzerinde. Bu nedenle, tıpkı “ağızım” değil de “ağzım” dediğimiz ve yazdığımız gibi, mantıken, burada da vurgusuz ünlünün (ı harfi) ünlü düşmesine uğraması icap eder. Mükemmel pangram, maalesef şiddeti kınamıyor; bir şeyleri dövelim, gömelim, vuralım, kıralım, boğalım istiyor hep. Hele o zavallı şeyh! Gardı düşmüş bir boksör gibi ringde köşeye sıkışıp duruyor. Jips, gonk, şeyh dövülür neticede; ilki eziliyor, ikincisi çalınıyor, sonuncusu, garibim, tekme, tokat, yumruk yiyordur. Flüt nasıl dövülür peki? Flütten ne istenir? Bu noktada, flütüne üflemekten sıkıldığı için ona tumba muamelesi yapan, onu kırmak yoluyla stres atmaya çalışan veya flütü demir gibi döve döve “sihirli flüt”e dönüştüreceğini sanan bir tipi düşünmemiz gerekiyor sanırım. Uygun aleti seçmemesi, onun kendi tercihi; saygı duymak lazım. Sahnede gitarını parçalayanları çok gördük. Dövüp kırıp rahatlıyor mu sonuçta? Önemli olan o.
Sonra, böyle vurdulu kırdılı işlerden hoşlananlar için şu ürünümüz de var:
Genç; cılk jips, yüz brom şaft, huğ döv!
Elle tuğla-kiremit kırma faslına geçmeden önce, egzersiz amacıyla, hani bir karate salonunun duvarına büyük puntoyla yazılıp asılabilir bu.
Son olarak, “bir beşli, üç dörtlü, dört üçlü” formülüne uyan, aşağıdaki örneği ve onun çeşitlemelerini inceleyelim. Dükkandan eli boş ayrılmak yok!
Fevç, hişt plajcık, duy, göğsüm bronz!
İşte, bilhassa yazın, gönlünce bronzlaşabilmiş olanların gururla sarf edebilecekleri bir söz! “Hişt, duy!” diye sesleniyor; kime? Plajcığa ve fevce. Plajcık, şirin, küçücük bir plaj; belki tam da bu yüzden, boş değil, hıncahınç insan kalabalığı, yani fevç ile dolu. TDK Sözlükteki tam ve tek karşılığı bu, Arapça kökenli “fevç” sözcüğünün: “İnsan kalabalığı”. Bir yere akın akın, dalga dalga, bölük bölük, adeta hücum eden bir kalabalık düşünün; işte fevç o. Eh insanlar plaja da böyle topluca doluşmaz, akın etmez mi yazın, sahil bölgelerinde? Bal gibi ederler! Tabiidir ki “fevç” eskiden daha geniş anlamlara sahipmiş. Örneğin Osmanlıca-Türkçe sözlüğe bakılacak olursa “iyi kokunun dağılıp yayılması” da bir “fevç” imiş!
Son derece kısıtlayıcı olan mükemmel pangram sınırlamasının, ifadede bu tür zorlamalara yol açması, yolumuzu ıssız patikalara, yokuşa vurması beklediğimiz bir şeydi; nitekim öyle de oldu. Fakat bu örnekte, “fevç”e tekil olarak, “duy” diye hitap etmek kabul edilebilir, kurallara uygun bir kullanım ise – ki o kanıdayım - cümlenin, o da ancak “fevç” sözcüğünün fazla bilinmemesinden kaynaklanan, bir parça muğlaklıktan başkaca ızdırabı yok. Gene de bu örneği benimseyemediyseniz karar vermekte acele etmeyin; sıradakileri görünce bunu tekrar denemek isteyebilirsiniz.
Hişt-plaj-duy sözcükleri, üçü bir arada, mükemmel pangram için elverişli bir kombinasyon oluşturuyorlar. Bu sayede aşağıdaki çeşitlemelere ulaşmak da mümkün.
Hişt, gönç plajcım, Fürs boğ, zevk duy!
Zengin (gönç) bir plaj müdavimine (plajcı; İng. “beachgoer”) sesleniyoruz bu kez ve ona Fürs (Eski Fars halkından olan kimse) boğup zevk duymak gibi kötü bir şey yapmasını salık veriyoruz. Ne diyelim, yüz kızartıcı bir öneri! Cümlenin beğendiğim yanı iki ayrı fiil barındırması. Mükemmel pangramda karşılaşılması zor bir durum bu. Cümle, bir neden-sonuç ilişkisi önerebiliyor, bir düşünce taşıyabiliyor bu sayede.
Hişt, zevç, böğcüm, duy, plaj sırf gonk!
Bir kumsalda uzanmış yatarken dört bir yandan yükselen gonk sesleriyle tepeden tırnağa ürpermek; ürpermek ne kelime, elektrik verilmiş gibi titremek! Allah’ım, ne güzel, ne gerçeküstü bir imge! Şu “böğcüm” olmasa şahane bir cümle de olacaktı! Kılçıksız fasulye var, mükemmel pangram yok; artık hepimiz biliyoruz. Sahi, o kadar fena bir şey mi kadının kocasına “böğcüm” diye hitap etmesi? Yapmayın, bak, değil aslında, üzmeyin insanı. Adam bağcı olsaydı “bağcım”, dağcı olsa “dağcım” demeyecek miydi? Diyecekti. E bu adam da böğcü imiş işte! Böğ (Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir tür örümcek) diye deliriyor, böğ koleksiyonu yapıyormuş demek ki! Böcek bilimci imiş besbelli, zerre kadar araknofobisi de yokmuş. Bilakis, araknofilisi varmış; olamaz mı yani? Olur; hem kişinin ol mertebe muhterem olanına, sevgiyle, “böceğim”, “böcüğüm”, “böğcüm” vb. diye hitap etmekten kendini alamaz insan. Olur, olur, hadi. Şurada, şu üç günlük dünyada bir soluk sarı renkli eklem bacaklı yüzünden birbirimizi kırmayalım.
Bir milyoncunun deposu veya mükemmel pangram çöplüğü
Bir milyoncunun deposunda satışa çıkarılmaya, vitrine konmaya hazır daha neler var neler!
“İki beşli, bir dörtlü, beş üçlü” terkipli ürünler:
Yuh fevç; jüt cağ, bronz dış klips göm!
Çığ, jüt klips gaf; bronzcum, şeyh döv!
“Bir beşli, dört dörtlü, iki üçlü, bir ikili” terkipli bir ürün:
Müft jips cız; kravl, gönç şeyh boğdu.
“Bir beşli, üç dörtlü, dört üçlü” terkipli bazı ürünler:
Höst bronz plajcım, fiğ güç; şevk duy!
Staj çığ, klip füg; bronzcum, şeyh döv!
“Beş dörtlü, üç üçlü” terkipli ürünler:
Hac düş, morg tunç, blöf zevk; jips yığ.
Jips zırh, buğday vect, folk gönçmüş.
Duy, zırh jips, bağ vect, folk gönçmüş.
Hırt zevç, duy; cağ jips, gonk blöfmüş.
Gönç şeyh, düz jips, tuğ, brom valfcık.
Jips cağ, mont zırh, blöf güç; şevk duy!
Hınç gark; jips vect; yüz blöf doğmuş.
Zevç; huğ, jips yont; gardcık blöfmüş!
Grev hınç; coş; müft bluz, jips, yağ dök!
Zevç hırt, buğday jips, golf cönkmüş.
Valf, jips cız; Türk, gönç şeyh boğdum!
Jips, form; züht, gönç; buğdaycıl, şevk.
Kaynakça:
(I) Türk Dil Kurumu Sözlükleri
(II) Osmanlıca-Türkçe Sözlük
(III) Wikipedia, pangram
EK - Lügatçe
Blum: Bir iskambil oyunu türü.
Bold: Yazı karakterinin daha belirgin (koyu) olarak yazılmış biçimi.
Bronş: Soluk borusunun akciğerlere giden iki kolundan her biri ve bunların dalları.
Böğ: Eklem bacaklılardan, soluk sarı renkli, zehirli bir tür örümcek.
Cağ: 1. Parmaklık, korkuluk. 2. Büyük bez veya deri torba, cav. 3. Lavabo, banyo. 4. Hamam, duş, banyo vb. yerlerde atık suyun akmasını sağlayan delik.
Cılk: 1. Bozularak kokmuş (yumurta). 2. Cıvık. 3. İrinlenmiş. 4. Sözünün eri olmayan.
Cız: 1. Çocuk dilinde ateş. 2. Kızgın yağın içine bir şey atıldığında çıkan ses.
Cips: İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates.
Cönk: Saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, uzunlamasına açılan, deri kaplı defter, sığırdili.
Çığ: 1. Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. 2. Bölme veya paravana.
Drog: Hayvan ve bitkilerden kurutularak veya özel metotlarla toplanarak elde edilen, eczacılık ve kısmen sanayide kullanılan ham veya yarı ham madde.
Fevç: 1. İnsan kalabalığı; takım, bölük; cemaat; dalga. 2. Koşmak; sürat etmek. 3. İyi kokunun dağılıp yayılması.
Fevk: Üst, yukarı.
Fiğ: Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki (Vicia sativa).
Füg: Çok sesli müzikte üretici bir konunun birbirine benzer biçimde yenilenmesinden oluşan bir beste türü.
Fürs: Eski Fars halkından olan kimse.
Gard: Eskrim, boks vb. oyunlarda korunmak için alınan durum.
Gark: 1. Suya batma, boğulma. 2. Suya batırma.
Gayz: Öfke, hınç.
Gnays: Kuvars, mika ve feldspattan birleşmiş kayaç.
Gürz: Silah olarak kullanılan ağır topuz.
Gönç: Zengin, varlıklı.
Huğ: Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi.
Jig: Bir Orta Çağ çalgısı.
Jips: Alçı taşı.
Jul: Bir cisim üzerine uygulanan bir nevtonluk kuvvetin uygulama noktasını, kendi doğrultusunda 1 metre değiştiren iş birimi.
Jüt: 1. Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bangladeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki (Corchorus capsularis). 2. Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma.
Klips: Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne vb.
Kravl: Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme.
Künh: 1. Öz, kök, içyüz. 2. Vakit, zaman.
Muş: Altı düz, küçük gezinti vapuru.
Müft: Bedava, beleş.
Spazm: Özellikle kalp, mide, bağırsak ve kasların elde olmadan kasılması.
Sprint: 1. Uzun mesafe koşularında son 100 veya 200 metrelerde yapılan atak. 2. 100 veya 200 metre koşulan bir yarış türü.
Şevk: 1. İstek, heves 2. Neşe
Trend: Eğilim.
Tromp: Binanın bir bölümünü tutmaya yarayan köşe kubbesi.
Vect: Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime.
Zevç: Koca.
Züht: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme; takva.
0 notes