Tumgik
#tatlı bağımlılığı
aribuga · 11 months
Text
döner bağımlılığı
Ona olan tutkum cidden artık tehlikeli denilecek seviyelere geldi. Gece uyurken bile kendime "yarın olsun döner yeriz" gibi şeyler söylemeye başladım kendime. Dönerle yatıp dönerle kalkıyorum. Beynimin içinde sırf döner konusundaki olay ve konuları işleyen özel bir alan varmış gibi hissediyorum. Bağımlılığımı yenmek de istiyorum bi yandan. Ona şiir yazma eşiğindeyim şu an.
"aşkım sen çok tatlı bir şeysin yemek için yeterlisin bazen yakıtım, bazen motivasyonum, döner sen benim her şeyimsin
ne güzel rengin şeklin huzur dolu içim çok uzaktan geldin önce dinlendin sonra yendin"
Harika bir şiir.
En son çiğ köfteyle böyleydik. Kurtulmam 6 ayımı aldı ama bu bende hep böyle. Her dönemin bi bağımlılığı var benim için.
Probis -> Soğuk sandviç -> Ice tea -> Tost -> Ayvalık Tost (bu dönem cok tehlikeliydi) -> Çiğ köfte -> Döner (son dönemlerindeyim)
Böyle bir zaman geçti benim için. Arada eminim unuttuğum heves ürünleri vardır ama en büyük oyuncular bunlardı.
5 notes · View notes
gecemavisibiri · 2 years
Text
Tomris rakıya aşık bir kadındı.rakı sevdası öldürmüştür Tomris'i.Tomris rakı gibiydi kendini öldüren bağımlılığı sevgisi.onu sevenleri de böyle öldürmüştü hâlbuki.içilen en tatlı zehirdi adeta.Tomris hep içimde yaşattığım mükemmel bir yazar.hep öyle kalacak.
2 notes · View notes
Text
Tumblr media
Bağımlılıklardan kurtulma terapilerimizde her türlü bağımlılıklardan kurtulmanıza yardımcı olmaktayım. Bağımlılıktan kurtulma ve bırakma yöntemlerimiz ile bağımlılık belirtileri ve nedenlerini araştırarak doğal yollarla bağımlılıklarınızdan kurtulmaktasınız. Madde bağımlılığı psikolojik tedavi, doğal yollarla alkol bırakma, sanal kumarı bırakma terapisi, adım adım şekeri bırakma, tek seansta tütün ve sigara bırakmaya bizzat kendiniz şahit olacaksınız. Alkol içme isteği nasıl azaltılır, kumar oynayan insana nasıl davranmalı, tatlı bağımlılığı nasıl bırakılır gibi sorularınızın hepsini uzmanımız açıklığa kavuşturmaktadır. Teknoloji bağımlılığı tedavisi ile ergenlerde telefon internet bilgisayar bağımlılığını bırakma İstanbul sağlanmaktadır. Alkol bırakmaya kesin çözüm, tek seansta madde bırakma yolları, kafein bırakma yöntemleri, tatlıdan tiksinmek istiyorum diyorsanız geç olmadan randevunuzu alınız.
0 notes
Text
TATLI KRİZLERİ
Tumblr media
Tatlı krizleri yaşayanlar aramızda mutlaka. Herke gibi benimde benimde tatlı krizine girip gözümün önünden çikolataların tatlıların gözümün önümden geçtiği dönemler oluyor tabi. Peki, nasıl bu krizlerin önüne nasıl geçebiliriz.
Ara öğünler yapın. Gün içerisinde oluşan tatlı krizlerinin sebebi uzun süreli açlıklardır. Günlük tükettiğimiz asıl besinlerin öğünleri arasında minik ara öğünler tüketmeniz hem tatlı krizlerini önler hem de bir sonraki öğünde daha iyi bir porsiyon kontrolü sağlar.
Şeker isteği Serotonin eksikliği ile artar. Serotonin eksikliği ise bağırsaklarda üretilmektedir. Bu yüzden bağırsak sağlığımıza da dikkat etmeliyiz. Kefir ve yoğurdu düzenli tüketmeliyiz. Gün içerisinde yeterli karbon hidrat alınmaması da tatlı krizlerinin bir nedenidir. O yüzden öğünlerde kompleks karbonhidratlara yer verin. Bu sayede kan şekeri regülasyonunu daha iyi sağlayarak tatlı krizlerinin önüne geçmiş olursunuz.
Ara öğünlerde meyvenin yanında süt ya da yoğurt tercih ederek hem kan şekerini dengeleyip şeker ihtiyacını bastırır. Hem de tokluk hissi sağlamış olursunuz. Zamanınızı keyifli geçireceğiniz başka hobilerde edinmeye özen gösterilmelidir. İlgileneceğiniz başka uğraşlarınız olduğunda canınız sıkılmayacak ve bu tarz besinlere yönelmeyeceksiniz. Mutlaka düzenli kan tahlillerinizi yaptırın. Ani şeker krizlerinin başka nedenleri de olabilir ve en önemlisi günlük su tüketimini aksatmayın.
Sağlıklı yaşam için çabalarken muhteşem görüntülü Tatlar ve kurabiyeler karşıda meydan okumak zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Evet, kesinlikle çok daha faydalı atıştırmalıklar var ama çay ve bisküvi kombinasyonu da çok ama çok cazip. Sağlıklı beslenme düzeninizin içine kalorisi en masum olanlardan küçük kaçamaklar koyun ve arada kendinizi ödüllendirin. Önemli olan bu minik kaçamaklar sayesinde beslenme düzeninizi daha rahat sürdürebilir kılmak. Tatlı krizleriniz için ufaktan tatlı önerilerine de başlayabiliriz.
6 Yemek kaşığı yoğurt, 1yemek kaşığı bal, 1avuç ceviz, 1 muz ve bir avuç badem. Yoğurt ve balı iyice çırparak pasta kalıbına al. Muz ve bademle süsle. Siz isterseniz başka meyvelerle de süsleyebilirsiniz. Vede 4 saat buzlukta dondur hem hafif hem de pratik. Bilinçsiz uygulanan diyetler, kendini çok aç bırakmalar yaşam tarzına hiç uygun olmayan diyetler uygulamak kişiyi tatlı krizi sendromun sürükler. Kısa zamanda hızlı bireyler bu durumdan memnun olsalar bile uzun vadede sürdürülemez bir diyetle elde ettikleri kilo kaybını devamlılığını sağlayamaz aksine kilo almaya başlarlar.
Eğer hayatınız boyunca en az 2 kez zayıflama diyeti uygulayıp her seferinde verilen kilonun fazlasını geri alıyorsanız sizde kilo sendromu oluşmuş olabilir. Bunu isteyerek yemelerinize özen göstererek vede spor yaparak yenebilirsiniz. Bu durumda kişilere önerilen internette her beslenme önerisinin size uygun olmadığını bilerek, size özel diyet programı ile sağlıkla kilo vermenize yardımcı olarak bir diyetisyenle çalışmalısınız.
  TATLI KRİZLERİ
0 notes
sifabul · 6 years
Photo
Tumblr media
CANIN NE ÇEKİYORSA VÜCUDUNDA BİR ŞEYLER EKSİK DEMEKTİR #şifabul
CANIN BUNU ÇEKİYORSA  BUNA İHTİYACIN VAR   NE YİYEBİLİRSİN? 1- Çikolata      Magnezyum           Kuruyemiş ve meyve 2- Tatlı atıştırmalık Krom, Triptofan,     Brokoli, peynir, tavuk      Sülfür   yumurta, ıspanak 3- Ekmek, hamur işi   Nitrojen   Et, yağlı balık,   mercimek, baklagiller 4- Tuzlu atıştırmalık Klorür  Zeytin, domates, yeşil  salata, kereviz,  fındık, ceviz 5- Gazlı içecek      Kalsiyum  Portakal, susam, badem  bamya, lahana
1 note · View note
Text
Nabizade Nazım - Zehra Çözümleme - Geniş Özet
Kitabımız, Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi olarak geçiyor imiş. Bana sorarsanız gerçekten de öyle. Çünkü baş karakterimiz 'Suphi' sadece sinirlerimi bozmakla yetinmedi, psikolojimi de alt üst etti. Geniş özetime başlamadan önce, bir cümle ile bu kitabı bana anlat deseniz, cümlem kesinlikle 'azgınlık ve kıskançlık başa bela' olur idi. Çünkü birazdan siz de göreceksiniz ki baş karakter demeye bile dilimin varmadığı müptezel Suphi'nin ve romanımızdaki diğer karakterlerin başına ne gelecekse Suphi Bey'in azgınlığından, Zehra Hanım'ın şeytani kıskançlığından gelecek.
Kitabımızı okumaya yeni başladığımızda, biz henüz Suphi'yi işinde gücünde, mantıklı bir delikanlı sanarken, Suphi Şevket Usta'nın yanında katiplik ile ekmek parasını çıkarıyor.
Ustanın eşi çok evvelden ölmüş, Zehra adında da kıskançlığı ve kaprisleri ile adamcağızı hayatından bezdiren bir kızı var. Her ne kadar kız babasını hayatından bezdirse de, kabul edelim bizim usta da pek lüzumsuz şimdi. Bizim Suphi'ye durmadan kızı Zehra'yı çekiştiriyor Şevket. Böyle baba düşman başına valla. Ha peki kız babasının çekiştirdiği kadar var mı? Var. Ama bu ayrı mesele.
Zehra'mızın, öyle sendeki bendeki gibi olmayan, keskin sirke küpüne zarar misali şeytani bir kıskançlığı var. Hem kendisine hem de çevresindekilere hayatı zehir ediyor çocukluğundan bu yana. İlle de ben hep ben diyor. Diğerlerinden bana ne, aman bana bir şey olmasın mantalitesinden de anlıyoruz ki Zehra, su götürmez bir şekilde aslan burcu kadını.
Düşünün Suphi'deki de nasıl bir azgınlıksa artık, daha Zehra'yı bir kere bile görmeden; ustasının kızını gereksiz gereksiz çekiştirmelerinden duyduğu, bildiği, öğrendiği kadarıyla aşık oluyor Zehra'ya. İşte buna ne kadar aşk derseniz artık. Yahu kıza aşık olacağına Suphi, ustanın babalığını sorgulasaydın ya keşke... Ama işte insanın fikri neyse zikri de odur, Suphi'nin de işi gücü aşk meşk, hayatta başka bir maksadı ya da beklentisi yok bu çocuğun. Mehtaplı bir gecede yanına güzel bir kadın koy, istersen kıyamet kopsun, Suphi'den mesudu olmaz bu dünyada. E yani Suphi hangi burç? Nazik, beyefendi oluşu, kitabın ilerleyen kısımlarında iki kadını birbirine düşürmesi ve maymun iştahlı çapkınlığı, hedonistliği ile Suphi, elbette terazi burcu erkeğinden bir başkası değil.
Eninde sonunda Suphi ile Zehra tanışırlar. E gençler birbirlerini görmüş, beğenmiş bize de onaylamak düşer, evlenirler. Evlenmeden önce gözü kör aşık Suphi; Zehra'm Zehra'm diye deli divane olmuşken, her gece rüyalarında Zehra'nın hasreti ile yanıp tutuşurken, ustasına da 'Katlanırım ben onun kıskançlık krizlerine, gülü seven dikenine katlanır sonuçta.' falan filan der de... Peki sizce katlanabilecek mi? Tahmin ettiğiniz cevap doğru arkadaşlar. Tabii ki katlanmayacak.
Cicim aylarında, genç çiftimizin evinde, elbette ev işlerine yardım eden hizmetliler olacaktır değil mi? Bir hizmetli cariyemiz var ki, ismi Sırrıcemal. Sırrıcemal de ne hikmetse ay parçası gibi bir dilber. Hem huyu, hem güzelliği ile mest ediyor herkesi. E ne olacak? Tahmin etmişsinizdir siz de. Zehra evde bir adet azgın Suphi besliyor, ne olabilir sizce yani? Çok da yaratıcı olmaya gerek yok cevabı bulmak için.
Başlarda tabii ki ortada fol yok fos yok da olsa Zehra; Sırrıcemal'in huyunun, yüzünün, vücudunun güzelliğini gördükçe kıskançlık krizlerine girecek. Kendisine rakip bu kız besbelli. Tabii bizim Suphi de başlarda "Yok hayatım, kafanda kuruyorsun sen, boğma beni hede hüde." diyecek, Zehra'nın ağzını kapamaya çalışacak. Peki Zehra yer mi? Yemez.
Azgınlık başa bela ne de olsa, yavaş yavaş Sırrıcemal'in aşk ateşine tutulacak Suphi beyefendi. Rezilsin Suphi. Rezil. Sen hem bizim gül gibi Zehra'mıza "sen kafanda kuruyorsun" naraları çekip deli muamelesi yap, bir de üstüne git güzel eşin varken evdeki cariyeye gönlünü kaptır. Senin var ya Allah belanı versin. Peki bizim Zehra salak mı? Anlar tabii çok geçmeden Sırrıcemal ile koca müsveddesi Suphi'nin arasındaki muhabbeti. Anlayınca da, direkt Sırrıcemal'i evden kovar. Geç hamle be Zehra'm. Olan oldu bir kere, senin azgın kocan başkasına gönlünü kaptırdı. Şimdi ne yapsan boş. Ha bu arada, bana sorarsan senin asıl evden kovman gereken kişi, o koca müsveddesi, müptezel, haysiyetsiz Suphi. Sırrıcemal ile de kadın dayanışması halinde takılırdınız evde ne güzel... Aman neyse, seni de yargılamıyorum, aşk kör ediyor ne de olsa insanı.
Nerede kalmıştık, Zehra kovaladı evden Sırrıcemal'i. Tamam da, Suphi'nin gönlüne düştü bir kere Sırrıcemal'in ateşi. O vakitten sonra evden gitse ne yazar Sırrıcemal? Adamın kalbinde kadın kalbinde! E sonra ne olacak? Suphi dayanamaz sözde aşk ateşine ve Zehra'dan boşanır, Sırrıcemal ile evlenir. Bu noktada sevinmiştim ben Zehra'mız kendine yeni bir hayat kuracak, güzel bir başlangıç yapacak, kurtuldu Suphi bozuntusundan diye. Ama yok. Okumaya devam edin siz. Zehra da az değil hani, şeytana pabucunu ters giydirir cinsinden. Aslan kadınını üzmeye gelmez arkadaşlar. Bu bilgi de kulağınıza küpe olsun.
Eee Sırrıcemal'in başına talih kuşu kondu, ondan mutlusu yok bu saatten sonra. Niye? Cariyelikten prensesliğe terfi etti çünkü. Kocasının prensesi Sırrıcemal oldu. Yeni gelinlerin tatlı heyecanı bastı bizim Sırrıcemal'i. Öyle hizmetçilik devri falan da kapandı. Bir taşla iki kuş: Hem yeni bir hayat kurdu kendisine hem de hayatının aşkını buldu güya. Hayatının aşkı da azgın Suphi. Gülelim bari. Ha bir de Zehra'yı yendi aklınca. Sen öyle san Sırrıcemal diyelim, yüzümüzde buruk bir gülümseme ile anlatmaya devam edelim.
Yeni evlilik, canım cicim ayları falan derken, bir gün Suphi'nin iş yerine Ürani adında bir Rum kızı gelir. Ama bu kızdaki güzelliği kimsede görmemiştir daha önce Suphi. Azgın bu adam diyorum işte, azgın. Yeni tanıştığı her kadına aşık oldum zannediyor, tedavi edilmesi lazım yani. Kimi görse görülmemiş bir güzellik var bu kadında diyor. Acaba durum kadınlarla değil de seninle alakalı olabilir mi Suphi? Tek problem azgınlığın olabilir mi Suphi? Ayıp ama ya. Toprak atacak seni haberin olsun.
Siz şimdi Suphi'nin azgınlığını ve Ürani'nin güzelliğini hesaba katarak, işlerin hangi noktaya everileceğini tahmin ettiniz değil mi? Ama çok da üzülmemişsinizdir. Eden bulur misali Sırrıcemal de mutlu olamazdı ki zaten, belliydi. Ne demiş atalarımız? Yuva yıkanın yuvası olmazmış. Gönül borcunun olduğu Şevket ustasının kızı Zehra'ya bunları yapan sana neler yapmaz a be saf kızım Sırrıcemal?
Zehra'nın ahı tuttu diyorsunuzdur siz şimdi Sırrıcemal'e. İşin aslı öyle değil ama. Ahı değil direkt kendisi tuttu Zehra'nın. Zehra boş durmadı tüm bunlar olurken. Adeta şeytana ruhunu, merhametini sattı ve kusursuz bir intikam planı yaptı. İntikam soğuk yenen bir yemektir Sırrıcemal, sen de komiksin, mutlu olabileceğini mi sandın ortada kıskançlığı ile nam salmış Zehra isimli bir tehlike varken? Tabii ki Zehra, Suphi onu terk ettikten sonra psikopata bağlayacak, varını yoğunu bu ikiliye ayırmaya harcayacaktı. Yenebilecek misiniz sandınız Zehra'yı? Yanınıza kalır mıydı hiç? Şunu unutmayın ki, aslan kadını Zehra'ya hiçbir şey olmaz!
Şimdi biraz zamanda geriye gidelim; Zehra'mız ne yapacak, araştıra araştıra bulduğu Ürani isimli çekici Rum kızını adeta bir seri katil gibi görevlendirecek. Tabii seri katil dediysek, adam öldüren cinsten değil. Suphi'nin Sırrıcemal'e olan sözde aşkının katili olacak Ürani. E zor iş de değil ya. Hedef azgın Suphi sonuçta. Kimi görse aşık olacak zaten. Hakeza hemencecik başarılı olacak da Üryani. Zehir gibi yayılacak Rum kızının aşkı Suphi'nin kanına. Öyle bir yayılacak ki hatta, Sırrıcemal'in yanına bile uğramaz olacak en sonunda Suphi. Bu saatten sonra hayattaki tek maksadı Ürani ile cilveleşmek, gününü gün etmek, alem yapmak olan hedonist Suphi, işte tam bu noktada müptezele bağlamaya başlayacak. Ürani, Suphi'nin sadece gönlünü değil, tüm hayatını değiştirecek. Ürani; Zehra mı, Sırrıcemal mi? Hem aşık değil Suphi'ye, hem de sulu dereden susuz getirir adamı. Zehra da fişnikleyip duruyor tabii kızı ayır bu ikiliyi diye, Ürani deli divane aşık edecek kendine Suphi'yi. Hatta keşke aşık ettirmekle kalsa, hayatını mahvedecek Suphi'nin. Niye? E o alemler bedavaya mı yapılıyor? Ürani'yi elinden kaçırmak istemeyen ve içten içe bu kadının onu aslında sevmediğini bilen, karşısında eziklik psikolojisine giren Suphi, mecburen varını yoğunu satacak bu güzel kadından ayrılmak istemeyerek. Tek kozu, parası çünkü. Ne dedik? Ürani'nin uğruna müptezel olmuş deli divane Suphi'den bahsettik. Buradan anlıyoruz ki Ürani kesinlikle çekiciliği, zevke ve sefaya olan bağımlılığı, terazi burcu erkeğini kendine köle etmesi ile bilinen aynı Suphi gibi hedonist ikizler burcu kadını.
Bu sırada gelin biz Sırrıcemal ne yapıyor ona bakalım. Suphi o kadar unuttu ki evinin yolunu, bu sırada hamile Sırrıcemal düşürdü bebeğini. Müptezel kocası parayı Rum kızına saçmakla meşgul o sırada. Bizim Sırrıcemal de en sonunda çektiği çilelere dayanamayacak ve canına kıyacak. Anladık, Sırrıcemal duygusal, nahif bir balık burcu kadını. Hiç öyle Zehra gibi intikam yollarına başvurmaz. Ne ederse kendine eder. Yazık oldu be Sırrıcemal, bir erkek için, üstelik azgın Suphi için, değer miydi? Eee ne demişler? Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Sana da hayrı dokunmayacağı belliydi hedonist Suphi'nin. Sen de az değildin.
Dönelim geri Suphi'ye. Gün gelecek Suphi'nin tek kuruş parası kalmayacak. Utanmasa donunu bile satacak kıvama gelecek Suphi. Tabii hal öyle olunca Rum kızı, güzellik, cazibe Üryani durur mu sefalet Suphi'nin yanında? Durmaz. Terk edecek Suphi'yi. Oh iyi oldu dediğinizi duyar gibiyim. İyi oldu Suphi.
Fark ettiniz mi, bizim Suphi ilk defa terk edildi. Kendisi hep terk eden kötü çocuktu, arkasından güzel kadınları gitme, gitme diye ağlatıyordu. İlk defa terk edilince nereden geldiğini şaşıracak beyefendi tabii. Üstüne bir de depresyon... Değersizlik duygusu... Aşk acısı... Ben ne işe yaramaz bir adamım düşünceleri... İşte vay efendim benim ailemle problemlerim var, kızım ben seni üzerim, sadece sana karşı değil herkese karşı böyleyim diyorum derkeeen, e alın size gül gibi bir sokaklara düşmüş çulsuz müptezel. E para yok, pul yok ne yapsın? Azgınlık da karın doyurmuyor ne de olsa, tulumbacılık işine girecek bizim bey. Artık ne diye düşündü; hem sokaktaki yangını hem de yüreğimdeki yangını söndürürüm bu yolla mı dedi, bilemiyoruz.
Neyse bir gün, Ürani'yi başka bir adamla görecek sokakta. Sonra herhalde içinden; her türlü pisliği yaptım, bir katil olmadığım kaldı demiş olacak ki; Ürani ve sevgilisini oracıkta öldürecek. Suçunu gizlemeye çalışacak, hiç bizim o tatlı Raskolnikov'umuz gibi vicdan azapları da çekmeyecek. Azgın ve hedonist Suphi'den bahsediyoruz sonuçta, çok da beklentiye girmemek lazım. Ne var ki suçu tam olarak ispat edilemeyecek, öyle olunca da bilmem nereye sürgüne gönderilecek. İnşallah dişi sinek falan yoktur sürgün yerinde. Varsa büyük sıkıntı çünkü.
Siz şimdi bu vakte kadar Zehra'ya ne oldu diyorsunuz dimi? Anlatalım.
Tüm bunlar olurken, Sırrıcemal'in ölüm haberini aldıktan sonra zalim Zehra amacına ulaştığını, artık mutlu olacağını sanmıştır ama nafile. İntikam ateşi sönmüştür artık ama, gönlündeki boşluk hala durmaktadır, hatta büyümüş bir şekilde. Hala Suphi'ye aşıktır Zehra. Bir ara eskiden Suphi ile beraber çalışan Muhsin ile bir umut evlenir, ama bir saniye bile ilk aşkı Suphi aklından çıkmaz ki. Bir süre yanındakiyle yaşlanırsın aklındakiyle ölürsün mantalitesi ile Muhsin ile evli kalır. Hiç mutlu değildir evliliğinden aslında ama sonlandıramaz da. Günün birinde Muhsin'den bir çocuğu olur Zehra'nın ama zavallı çocuk çok yaşayamadan ölür. Muhsin de daha fazla Zehra'ya katlanamaz ve terk eder. Zehra da pek üzülmez açıkçası bu duruma.
Zehra, sonradan Suphi'nin başına gelenleri öğrenince, birden o ulvi farkındalığa erişir ve yahu ben ne Allah'ın belası bir tipmişim, eve düşen yıldırım gibi düşmüşüm milletin hayatına diyerek vicdan azabı çekmeye başlar. Çeker çeker de, Zehra aynı Zehra, yine olsa yine aynısını yapar bence. Ah zalim, duygusuz Zehra ah! Bu saatten sonra o da derin bir üzüntü çekmeye başlar, hayat zindan olur ona da. Derken bir gün yolda, Suphi'nin annesini, biricik eski kayınvalidesini görür. Kadıncağız parasız pulsuz sokaklarda kalmış, oğlunun da acısıyla düşkün duruma gelmiştir. Kadıncağız da, Zehra'nın ayaklarının dibinde ölür o yolda.
Fark ettiniz mi, Zehra romandaki rezil Suphi hariç herkesin ölümüne sebep oldu. Kötüye bir şey olmaz misali, müptezel Suphi sürgünle yırttı paçayı.
E Zehra'nın kalbi de tüm bu olanlara, bu ölümlere dayanamaz tabii. O da günün birinde, üzüntüden ölür.
Romanda tek hayatta kalan karakterimiz, her şeyin sorumlusu kendisi olmasına rağmen, müptezel, azgın, hedonist Suphi. Onun da akıbeti belirsiz. İnşallah başına kötü şeyler gelmiştir Suphi. Bakalım azgınlığın tuttu mu elinden sürgünde.
Özetle, kitabımız azgınlığın, hedonizmin ve şeytani, patolojik kıskançlığın vahim sonuçları anlatıyor. Her şeyin fazlasının zararı vardır bilirsiniz; sevginin, aşkın da öyle. Kimseyi uğruna deli divane olacak kadar sevmemek lazım. Hoş, bana sorarsanız Suphi ne Zehra'yı ne Sırrıcemal'i ne de Ürani'yi sevdi. Suphi'nin tek sevdiği kendisiydi, sevme becerisinden yoksun biriydi Suphi.
Zehra, Sırrıcemal, Suphi, Üryani. Dördü de birbirinden haksızdı. Kitabı okurken de, savunduğum ve iyiliğini istediğim hiçbir karakterin olmaması beni rahatsız etti açıkçası. En sonunda da birbirlerinin sonları oldular. Zehra, acımasızlık konusunda şeytan mertebesine erişmişken, Suphi de maymun iştahlılığı, ayran gönüllülüğü ve sadakatsizliği ile rezil bir insandı. Bana sorarsanız Sırrıcemal ve Üryani, görece daha masumdu bu ikisine göre. Dördü de mahvoldu aşk uğruna.
Halbuki, Aşk-ı Memnu Behlül'ün de dediği gibi... Başka bir yolu vardı. Suphi bu kadar haysiyetsiz bir adam olmasa, elbette ki bir yolu vardı.
Dizisi falan çekilebilir bu kitabın, belki de çekilmiştir bilmiyorum. Dört sezonluk reyting rekorlu bir Türk dizisi çıkar bu kitaptan bence. Yetkililere duyurulur.
Biraz da kendi yorumumu katacak olursam (sanki çok objektif anlattım ya buraya kadar), bu kitabı okuyunca dedim ki; ne bileyim, belki de aşk diye bir şey yok da, uydurmaca bir şeyi yaşatmaya çalıştığımız için oluyor bu hayal kırıklıkları. Kim bilir? Belki de suç ne Zehra'da ne de Suphi'dedir. Belki aşk aslında böyledir.
4 notes · View notes
estellamila · 5 years
Text
Günaydın herkese, umarım taze sosyal izolasyonunuz, mesafelendirmeniz iyi geçiyordur. Meme sayfalarında paylaşıldığı gibi gün introvertlerin günü olsa da, bu iş uzarsa en koyu introvertlerin de canına tak edeceği an gelecek. Bakınız, benim geldi mesela :D
Karantinanın bende yaptığı en önemli değişiklik her gün normalden daha erken uyuyup sonra sabah saat 10 gibi kalkmam oldu. Vücudum daha önce uyuyamadığı uykuların öcünü alıyor gibi.
Koyu bir içe dönük olmama rağmen karantinaya resmi karantinadan çook önce başladığım için artık ruhum sıkılmaya başladı. Ne zaman uyusam, rüyamda Türkiye'deyim. Bilinçdışım, karantinadaki hem en büyük destekçim hem de en büyük düşmanım. Rüyamda her şey güzel, virüs yok, göktaşı yok, çekirge falan yok. Çocukluğumdaki gibi ortam benim için, pek de bir şey bilmediğim ve bu sebepten ötürü de şimdiye nazaran daha mutlu olduğum zamanlar.
Sigarayı tamamen bıraktığım için arada rüyalarımda Harvest Sweet Cherry avına çıkıyorum. Asla tam olarak silinemeyen tatlı bağımlılıklar işte :/
Yine başımın tacı bebeğim Harvest Sweet Cherry avına çıktığım bir rüyaydı. Ama Türkiye'deyim ve annem engelliyor, eve sakladığım paketleri başka yerlere saklıyor vs. hazine avına dönüyor biraz iş. (Neden direkt atmamış onu ben de bilmiyorum. Rüya için bile mantıksız sjfjsj)
Dükkanlara gidiyorum, ama annem hepsini benden önce tembihlemiş, kimse bana satmıyor sigarayı sjfjskfs En son kardeşim rüyamda lahmacuna uhu sürüyordu yanlışlıkla skdksk Nasıl bir yanlışlık anlamadım ama kskdfsf
Tüm bu kovalamacaya eğlenceye rağmen uyanıyorum tabii bir noktada. Bilinçdışımın düşmanlık edip, beni gerçekliğe atıverdiği zaman başlıyor, işin kötü yanı. O uyandığım ilk an, hani o rüyadan gerçekliğe gözlerini açtığın ve tekrar rüyaya dönmeyeceğini bildiğin an, çok kötü bir his. Bir anda cennetten atılmak böyle olsa gerek, diye düşündürüyor. Çok ağır bir hüzün çöküyor, bir an emin olamıyorsun Türkiye'deki evimde miyim ki acaba ehehehe diye saliselik bir umuda kapılıyorsun sonra etrafa göz atınca hayır İtalya'da bilmem kaçıncı kez değiştirdiğin bir odadasın yine. Tekrar uykuya, rüyalarına dönme peşindesin ama olmuyor çünkü zaten ihtiyacın olandan fazla uyumuşsun.
İnce puro bağımlılığından ziyade bu rüya görmek için normalden çok daha fazla uyumanın daha büyük bir bağımlılık olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü bağımlılık gibi bir kere ipin ucunu kaçırdın mı o yataktan asla ama asla çıkasım gelmiyor. Zamanını yemekten başka pek de fazla zararı yok, uyuşturuculardan ot gibi. Ottur günahı yoktur denen skkfsk ama onun da psikolojik bağımlılığı kötü mesela, bu rüya bağımlılığında da mesele psikolojik bağımlılık olsa gerek zaten, başka ne olabilir ki?
Dün odadan da çıkmak istemediğim için dörtte kahvaltı yaptım sjdjfjs bu benim normal şartlar altında asla ama asla yapabileceğim bir şey değil.
Günü rüyalarıma ulaşmak için çekmem gereken bir rutin olarak görmeye başladım yavaş yavaş.
Şu şehirde ise, canikomla lezzet gezileri yapıp, şehri boyuna yürümek dışında özlediğim pek bir şey yok açıkçası. Bazen gece çıkıp kimse yokken yürüyesim geliyor ama ceza meza alırım korkusuyla çıkmıyorum. Yoksa daha kötü sayılabilecek muhitlerde daha geç saatlerde yürüdüm burada, kötü bir şeyle karşılaşmadım. Ama ne bileyim Padova'da değilim gibi aslında, böyle, bir nevi yarı inzivada gibiyim. Ev de manastır gibi sjdjdf
Bakalım bu bağımlılığı nasıl yeneceğim? Bu yenmesi çok daha zor bir bağımlılık gibi. Çünkü bir yerden sonra böyle hafiften rüyada olduğunu fark etmeye başlıyor gibisin ama sonuçta mutlu bir yerde olduğun için çok da ciddiye almıyorsun. Kendimi bildim bileli hayali gerçekliğe tercih edeceğimi biliyorum :/
23 notes · View notes
Text
Yüz gram verip, tatlı yiyerek yarım kilo daha alıyorum. Bu şekilde dört kilo nasıl vereceğim ben anlamadım. Şeker bağımlılığı düş yakamdan kardeşim
3 notes · View notes
yazamazokur · 5 years
Text
İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN (1940)
Sabahattin Ali
Tumblr media
Kim demiş öğretmenler ödev yapmaz diye, öyle bir yapar ki! Zeynep ile yaptığımız anlaşma gereği; O,ders ödevlerini yapacak ben de bu süre zarfında onun en çok sevdiği kitabı okuyacaktım.Yıllar öncesinde okumuş olsam da “çok sevdiğim deyince” ses edemedim...Aslında güzel de oldu kitapların altını hep çizerdim ama çizdiklerimi önce deftere sonra da buralara yazmaya evrilen alışkanlığımı yeni edindim sayılır ve bu alışkanlık bana baya iyi geldi doğrusu.Yazmak için bir daha gözden geçirirken ikinci bir okuma gibi oluyor.Kitaplarda bazen çok sevdiklerimi bazen hiç sevmediklerimi bazen de bunu biraz düşünmek lazım dediklerimi işaretlerim ama hep bir kalem ile kitap okurum. İnsan işte herkesi kendi gibi bilme huyu var ya kitabı bir açtım içinde hiç bir iz yok tertemiz.Zeynep bir çizik bile atmamış hem de en sevdiği kitaba, demek ki herkesin sevme ve aklında tutma yöntemi birbirinden farklı imiş..
Kitabını çizerek okumama izin verdiği ve ödevlerini bitirmeye çalıştığı için Zeyneb’e teşekkür ederim.
Kitaba gelecek olursam tabii ki müthiş, özellikle iç seslerin tasviri “ben de tam bunu anlatmak istiyordum” şeklinde.Roman boyunca Macide’nin önce akrabalarına,sonra Ömer’e,sonra Bedri’ye olan bitmek bilmeyen bağımlılığı beni içimizdeki şeytandan daha çok yordu doğrusu...
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. 14
Umumiyetle para enteresan bir şeydir zaten. Çok kere cebimden bir lira alır, önüme koyarak onu saatlerce seyrederdim. Hiçbir fevkaladeliği yok. 15
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. Hiçbir insanın hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Aklını başına alıp bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplardan okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır. Mamafih insanlarda bu merak olmasa doktorlar açlıktan ölürlerdi. 16
Sen dünyayı kafanın içi gibi ipsiz sapsız şeylerle dolu mu zannediyorsun Allah aşkına? 20
Ömer içinde birdenbire sevince benzer bir şey parladığını hissetti ve gene bir anda bu histen dolayı müthiş bir utanma duydu. Fakat içimizde , bizim “ahlak” tarafımızda hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve tedbirler alan bir “hesabi” tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği oluyordu. 22
Oğlum sen dünyada ne kadar antikalık yapmak istersen hayat da önüne o kadar gündelik hadiseler çıkarıyor. 23
Eskiden her sıkıntıdan çabuk kurtulmaya alışkın olduğu için henüz ümidini kesmiş değildi. 25
Bu mesele üzerinde konuşmak, size izahat vermek mecburiyetinde kalmak bile bana müthiş azap veriyor. 34
Suiniyeti esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi ve namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkânsızlığı onun elini kolunu bağlamıştı. 36
Bir insanın kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilirdi? 37
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? 41
O, müziğe diğer arkadaşları gibi, bulacakları kocanın seviyesini bir derece yüksek tutmakta yardımcı olsun diye heves etmemişti. 42
Bana istenecek bir şey söyle ,uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım... 45
Nihat güldü: “ Gördün mü? Derhal sapıtıyorsun. Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. 45
Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekamül olduğunu anlayamayanlar yobaz kafalı insanlardır. 48
Ne bileyim ben acaip bir kız insan böyle zamanlarda dert ortağı arar, halbuki o kaçacak yer arıyor. 55
İlkbahar gibi mevsimi olan bu dünya ,üzerinde yaşamaya değer...Ne olursa olsun... 61
Güzelle yapmacık, lüzumlu ile özenti birbirine sürtünerek yaşamaktaydı. 62
Riyakârlık tesellide son haddini bulur. 66
Etrafından geçen insanları kucaklamak, herkese: “ Haydi ne duruyorsunuz! Gülün, sevinin, hayat kadar tatlı şey var mı?” demek istiyordu. 70
İnsan bir kere öğrenmeye başladı mı, artık peşini bırakmamalı. Araya azıcık soğukluk girdi mi bu ilim dedikleri namert, adamı ürkütür. 72
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız. 73
Evladım benim nazarımda genç olmakla ihtiyar olmak arasında bir fark yoktur. 75
Dünyada şimdi onunla yan yana bulunmamamız kadar mantıksız ve lüzumsuz ne vardır acaba? 76
Nasıl muhtaç olduğumuz havayı istemem demeye, mekan içinde bir yer işgal etmekten vazgeçmeye kuvvetimiz yoksa, bize verilen bir aşkı almamaya da iktidarımız yoktur. 81
Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile.. Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. 88
On bin, yirmi bin sen evvelki insanlar gibi olabiksek,tabiatı onların gözüyle görsek , muhakkak ki şimdi burada böyle sükûnetle oturamazdık. Onlar güneşi, ayı falanca büyük tepeyi babalarının hayrına mı Allah yaptılar? Onlar tabiatta saklı duran ruhu bizden daha iyi anlamışlardır. Halbuki bizim bunu yapmamıza imkan yok. Mimimi kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük bilgiler , neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin, karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor... Söyle, hangi ilim, hangi şiir, hangi aşk, hangi devlet bu manzaradan daha güzel, daha muhteşemdir? Buna rağmen burnumuzu kaldırmadan bozuk kaldırımlarda yürüyüp gitmekte devam ediyoruz. 94
Manevi hayatımızda, bizim de pek haberimiz olmadan, birtakım hadiseler cereyan ediyor.. Bu doğru... İnsan ruhları arasında, şuurun pek de karışmadığı bazı münasebetler var... Fakat bunları arzularımızın hizmetkarı olarak kullanmaya kalkmak? 103
Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz!... 127
Zannediyorsun ki, hepimiz birer makineyiz ve evvelden kurduğumuz gibi işleriz. Bir yerde bozukluk oldu mu, derhal orayı söküp atmak lazım!... En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz? Böyle hadiseler hiç kimseyi olduğundan daha fena, yahut daha iyi yapamaz!.. 128
Bırak bunları. Neredeyse içimizdeki şeytan hikayesine başlayacaksın! Benim kimseyi fena gördüğüm falan yok.. İnsanların zaaflarını mazur görmeye taraftar değilim. Kuvvetli olmak her şeyin fevkindedir. Kuvvet her hareketi mazur gösterebilir. Acizlere acımak ise sersemliktir. 128
Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakar diyoruz. 129
Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle , hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir. 145
Dünya kim? ... Benden başka dünya var mı? Herkesin bir tek dünyası vardır, o da kendisi... Üst tarafıyla alakadar olmaya bile değmez.. Zeki olmak, kuvvetli kafa ve bilgi sahibi olmak neye yarıyor? Bizi istediğimiz saadete götüremedikten sonra... Zekamız olmasa daha iyiydi. Otlar, hayvanlar, bulutlar, kayalar gibi yaşamak bana daha saadet verici, daha yorgunsuzluk, daha manalı geliyor. 147
Sanat bir ifadedir, her devir, her medeniyet başka türlü duyar ve pek tabii olarak başka türlü ifade eder. 158
Hislerinde daima ölçülü, en çılgın anlarında bile kendine hakim olmayı bilen, sık sık iradesini kullanmaktan zevk ve gurur duyan bir insandı. 164
Bir yerde biriktiği anlaşılan gözyaşları, kendilerine dökülecek bir mecra bulmuşlar, gayet sakin, hatta biraz tatlı bir şekilde iki yanağından yastığa süzülüyordu. 174
Bize itirazsız inanacak ve düşünmeden harekete geçecek insanlar lazım! Bu gençleri romantik birtakım emellerle bağlamak, onlara bugünkü hudutları dar gösterip büyük arzularla beslemek ve böylece hepsini avucunun içine almak daha kolay ve daha muvafık.. 188
Hayat bir katakulliden ibarettir! 188
Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır. 200
Bağırırlar, çağırırlar, ellerine fırsat geçerse suni olarak sahip oldukları bu iktidarı en vahşi şekilde kullanmaya kalkarlar; fakat nihayet hayatın ebedi kanunlarının pençesi altında çiğnenir ve mahvolurlar.. 201
Zannediyorlar ki bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister. 220
O zaman tahammül ettiğim halde şimdi hoş görmemek doğru degil.. 224
İlk andan itibaren başka dünyaların insanları olduğumuzu anladığım halde beni burada tutan ve içimi sevinçle dolduran şey neydi? 228
Hiçbiri insanı insan yapan şeyin şahsiyet olduğunu, bütün ilimlerin, bütün tecrübelerin yalnız bunu temine yaradığını anlamamıştır. 247
Unutmayın ki dünyada en korkunç şey ümidini kaybetmektir. 248
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak degil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. 249
Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun ,salaklığımızın uydurması... İçimizde şeytan yok. İçimizde aciz var... Tembellik var...İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçma ihtiyatı var. Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde , insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.250
19.07.2019
9 notes · View notes
zeynebsahn · 5 years
Note
Zeynebcigim Instagram bağımlılığı hakkında birşeyler kaleme alır mısın? Paylaşım yapmasa da zamanının çoğunu orada geçirenler için ne yapılmalı gibi
En güzeli bence kapatmak. Bir şeyin vaktinizi aldığınızı düşünüyorsanız kapatın. Hiçbir şey hayatınızdaki insanlardan, hayatınızın akışından ve dahi sizden daha önemli değil bunu bilin önce. Kaybolup giden zamanın yerini hiçbir şekilde dolduramıyorsunuz. Melesa harcadığınız zaman içeirisnde kim bilir ne kitaplar okunailirdi diye düşünüyorum ben. Düşünsenize bilmem kaç yıldır belli bir mecra için emek harcıyorsunuz. Sonra dönüp ardınıza baktığınızda gördüğünüz şey HİÇ. Gerçekten hiç. Hani o süreçte etamin falan yapsak daha karlı bir iş olur o derece yani.
Aynı sıkıntıdan bede muzdariptim. Sonra bir baktım saçma sapan hayatları takip ediyorum. İlmi için takip ettiğim insanlar bebekleri ile resim falan atmaya like toplamaya başladılalr. Çevrem zaten ne yedim, ne giydim, tatile nereye gittim, aaa bakın ben bu senede tatile gittim derdinde. Dedim ben kaçar.
Sizde kaçın. Uygulamaları kapatın. Telefonunuzdan silin. Alın elinize bir kitap bakın nasıl gelişiyor ruh aleminiz. Hem gereksiz kıyaslamalara girmiyorsunuz hem mutlu oluyorsunuz hem de zaman israfından kaçınıyorsunuz.
Birkaç güne telefon orucuna başlamayı planlıyorum ben. Tamamen bırakacağım telefonu bir süre.
Aşırı tatlı bir şey çünkü bu sosyal medyadan uzaklaşma isteği.
5 notes · View notes
ketomanlife · 2 years
Text
3 beğeni
SSS
Sağlıklı Karbonhidratlar Nelerdir ve Bunları Diyetinize Nasıl Dahil Edebilirsiniz?
Bir süredir keto besleniyorsanı konuyu bilşyorsunuzdur, Ancak bu, burada karbonhidrat karşıtı olduğumuz anlamına gelmez - aslında ondan çok uzakta. Doğru olanı nasıl seçeceğinizi anladığınız sürece, karbonhidratlar kesinlikle birçok diyetin sağlıklı bir parçası olabilir.
İşte sağlıklı karbonhidratlar için hızlı bir kılavuz.
KARBONHİDRATLAR NELERDİR?
Karbonhidratlar , protein ve yağ üç makro besindir. Kalori sağlayan ana diyet bileşenleridir ( alkol kalori de sağlar, ancak bir makro besin olarak kabul edilmez.) Her makro besin öğesinin ayrıca birden fazla özel rolü vardır.
Tipik bir diyetteki karbonhidratların çoğu , un, ekmek, makarna, pirinç, patates ve mısır gibi tahıllar , nişastalar ve şekerden gelir. Çoğu diyet şekeri, işlenmiş gıdalardaki ve soda, hamur işleri ve soslar gibi içeceklerdeki ilave şekerlerden gelir. Ayrıca diğer sebzelerde, süt ürünlerinde , meyvelerde, kuruyemişlerde, tohumlarda ve bakliyatlarda/bakliyatlarda doğal olarak bulunan karbonhidratları ve şekerleri daha az miktarlarda bulabilirsiniz .
Karbonhidratlar, monosakkaritler olarak bilinen ayrı şeker birimlerinin zincirlerinden oluşan moleküler bir yapıya sahiptir. Fruktoz, bitkisel gıdalarda benzersiz bir şekilde bulunan bir monosakkarittir, galaktoz ise süt gıdalarında bulunur. Glikoz tüm karbonhidratlarda bulunur.[ * ]
Tüm karbonhidratlar şekerlerden yapıldığından, tadı tatlı olmasa bile şekere dönüşürler. Bunu kendiniz test etmek için, ağzınızda birkaç dakika tuzlu kraker ısırığı tutun. Sonunda, tatlı bir tat algılamaya başlayacaksınız. Bunun nedeni, tükürüğünüzdeki enzimlerin uzun şeker zincirlerini ayrı şeker birimlerine ayırmaya başlamasıdır.
KARBONHİDRATLAR NE YAPAR?
Karbonhidratların diyette iki temel işlevi vardır: enerji ve lif sağlarlar.[ * ]
Karbonhidratlar, vücudun enerji için kullandığı şeker olan glikoza oldukça hızlı bir şekilde parçalanır. Bu nedenle, karbonhidratlar çoğu insan için birincil yakıt kaynağıdır. Karbonhidratlar ayrıca, vücudun gerektiğinde arayabileceği kaslarda ve karaciğerde yedek bir glikoz havuzu görevi gören glikojen depolarını da yeniler.
Ketozda (vücudun yakıt olarak yağdan ketonları yaktığı) kişiler dışında, çoğu insan ana enerji kaynağı olarak glikoz kullanır.
Karbonhidratlar ayrıca sindirilemeyen ancak sindiriminizi düzenlemeye yardımcı olabilecek ve sağlıklı bağırsak bakterileriniz için bir besin kaynağı sağlayan lif sağlar . Keto'da bile, hindistancevizi, avokado, kabak, brokoli ve karnabahar gibi düşük karbonhidratlı meyve ve sebzelerden bol miktarda lif alabilirsiniz.
KARBONHİDRATLARIN NEDEN KÖTÜ BİR İTİBARI VAR?
Karbonhidratlar, özellikle Keto ve Paleo gibi düşük karbonhidratlı diyetlerin popülaritesi arttıkça , son birkaç yılda oldukça korkunç bir üne kavuştu . İşte diyetlerimizde “kötü adam” olarak yağların yerini karbonhidratların almasının birkaç nedeni:
İşleme. Yüksek oranda işlenmiş gıdaların çoğu karbonhidrat bakımından yüksektir ve temel bileşenler olarak şeker, un veya mısır içerir. Bu aşırı işlenmiş gıdalar kilo alımı, tip 2 diyabet , kalp hastalığı , kanser ve diğer bazı kronik sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir.[ * ][ * ]
Kan şekeri etkileri. Tasarım gereği, karbonhidratlar kan şekeri seviyelerini yükseltir. Doğada, karbonhidratlar, kan şekeri etkilerini köreltmeye yardımcı olan lifle bağlıdır. Bununla birlikte, yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlar kan şekeri seviyenizi hızla yükseltebilir. Zamanla ve aşırı tüketimle bu, insülin direncine, kilo alımına ve tip 2 diyabete yol açabilir.[ * ][ * ]
Bağımlılık yapan doğa. Özellikle yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlarla karbonhidrat alımınızı düzenlemek zor olabilir. (Patates cipsi düşünün… sadece bir tane yiyebilir misiniz?) Yiyecek bağımlılığı olan çoğu insan, neredeyse yalnızca karbonhidrattan zengin yiyeceklerle mücadele eder ve işlenmiş karbonhidratlar, açlık hormonlarınızı, daha fazla yeme isteği ve iştah artışıyla sonuçlanan şekillerde etkiler.[ * ] [ * ]
Bununla birlikte, birçok karbonhidratın bu özelliklere sahip olması, tüm karbonhidratların tüm insanlar için kötü olduğu anlamına gelmez. Yine de en sağlıksız karbonhidratları belirlemek için bu listeyi kullanabiliriz. Düşük karbonhidrat , orta karbonhidrat veya yüksek karbonhidrat diyeti yiyor olsanız da, kaçınmanız gereken en iyi 5 karbonhidrat burada.
KAÇINILMASI GEREKEN EN İYİ KARBONHİDRATLAR
Rafine un . Tipik olarak ekmek, makarna, kek, kurabiye, et suyu, tahıl gevrekleri, krakerler ve daha fazlasında bulunur, ancak daha sağlıklı bir seçenek için rafine edilmemiş unlarla yapılan bunların çoğuna alternatifler bulabilirsiniz.
Şekerle tatlandırılmış içecekler. Buna soda ve meyve suyu dahildir. Bu içecekler sizi doldurmaz, ancak şeker ve kalori ile yüklenir.
Patates kızartması. Örnekler arasında patates kızartması ve patates cipsi sayılabilir. Bu yiyecekler karbonhidrat bakımından yüksektir, genellikle düşük kaliteli yağlarda kızartılır ve yemeyi bırakmak zordur.
İşlenmiş kekler, kurabiyeler ve hamur işleri. Bunlar tipik olarak şeker, rafine un ve düşük kaliteli yağlar içerir.
Kahvaltı gevreği . İşlenmiş tatlılar gibi bunlar da genellikle rafine un ve ilave şeker ile yapılır. Bu yüksek oranda işlenmiş karbonhidratlar güne başlamanın en iyi yolu değildir.
SAĞLIKLI KARBONHİDRATLAR NELERDİR?
Karbonhidratlarla ilgili tartışmalar sürse de, çoğu uzman karbonhidratı neyin sağlıklı yaptığı konusunda hemfikir. Sağlıklı karbonhidratlar minimum düzeyde işlenir, lif bakımından zengindir ve besinlerle doludur.
0 notes
olumluhaber · 2 years
Link
0 notes
habergecesi · 2 years
Text
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Hedonik açlık, yeme bağımlılığına davetiye çıkarabilir   ‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleleri günlük yaşamda sık sık duyarız. Bu tür cümlelerin hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlıktan kaynaklandığını belirten Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazzın olduğu yerde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Hedonik açlık, yeme bağımlılığına davetiye çıkarabilir   ‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleleri günlük yaşamda sık sık duyarız. Bu tür cümlelerin hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlıktan kaynaklandığını belirten Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazzın olduğu yerde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinfikri · 2 years
Text
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Hedonik açlık, yeme bağımlılığına davetiye çıkarabilir   ‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleleri günlük yaşamda sık sık duyarız. Bu tür cümlelerin hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlıktan kaynaklandığını belirten Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazzın olduğu yerde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberyerelcom · 2 years
Text
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Yeme bağımlılığı ile nasıl mücadele edilmeli
Hedonik açlık, yeme bağımlılığına davetiye çıkarabilir   ‘Tokum ama hala yemek istiyorum’, ‘Doydum ama üzerine bir tatlı olsa süper olurdu’, ‘Yiyecek için midemde yer kalmadı ama kahveye hayır diyemem’ gibi cümleleri günlük yaşamda sık sık duyarız. Bu tür cümlelerin hazdan dolayı ortaya çıkan hedonik açlıktan kaynaklandığını belirten Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, hazzın olduğu yerde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes