Tumgik
Text
KEÇİBOYNUZU VE FAYDALARI
Tumblr media
Lif Kaynağı Deposudur
Cinsellikte Faydası
Bağışıklığımızı Kuvvetlendirir
Sindirim Sistemi İçin Koruyucu Kalkan
Keçiboynuzu Pekmezi
   Geçmişten günümüze kadar doğanın bütün güzelliklerinden bize, verdiği bütün nimetlerden faydalanıyoruz. Bu besinleri doğal ürünler olarak isimlendiririz, faydaları olduğu kadar yan etkilerini de beraberinde getirirler. Nerelerde hangi alanlarda kullanılır, araştırma da yarar vardır. Tabiatın bize sunduğu bu zengin besin yelpazesinde bir çok faydası olduğu düşünülen besinlerden bir tanesi de keçiboynuzudur.
Keçiboynuzunun içinde besleyici besin zinciri bulunmaktadır. Az yağlı bir besin olması tadının kendi doğal şekeri ile bütünleşmesi yiyecek ve içeceklerimiz için vazgeçilmez, bir seçenek olmuştur.
Keçiboynuzu genellikle Akdeniz bölgesinde yetişen bu sebeple ılıman ve kurak yerleri seven bir besindir.
Keçiboynuzunun en çok üretimini yapan ülke İspanya’dır, İtalya, Fas ve Türkiye gibi ülkelerde üretimini yapmaktadır. Bir çok tarifte baş rolü oynar sebebi ise; içindeki vitamin ve minerallerdir, keçiboynuzu A,B,D,E ve K vitaminlerinden dolayı zengin bir kaynaktır. İçerisindeki mineraller ise kalsiyum, fosfor, magnezyum, çinko ve potasyumdur.
Lif Kaynağı Deposudur
Keçiboynuzu harika bir lif kaynağıdır, sindirim sistemini korurken diyet zamanında da tüketebilecek bir besin değeridir. İçerisindeki flavonoidlerin oksidatif strese iyi geldiği araştırmalar sonucu doğruluğu kabul edilmiştir. Hastalıklardan korunmada etkilidir çünkü doğal bir antibiyotik özelliği vardır, bu arada kalp ve damar dostudur, damar tıkanıklığını önlediği yönünde bir takım düşünceler vardır.
Cinsellikte ki Faydası
   Keçiboynuzunun içerisindeki dinamik güç, cinsellikte bir başka faydasını ön plana çıkarmaktadır. Bu besinin cinsel gücü artırdığı düşünülmektedir, erkeklerin sperm hücrelerini artırdığı araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Çocuk sahibi olmak isteyen erkekler üzerinde tedavi amaçlı kullanılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır.
Bağışıklığımızı Kuvvetlendirir
  Keçiboynuzunun içindeki zengin içerikler bağışıklık sistemimiz için çok önemlidir. Bağışıklığımızın güçlü olması hastalıklara karşı korunmamızda çok büyük etkendir. Kış aylarında soğuk algınlığı ve bronşit gibi hastalıklara iyi geldiği düşünülmektedir.
Sindirim Sistemi İçin Koruyucu Kalkan
  Sindirim sistemi için keçiboynuzu içerisindeki şifa deposu nedeniyle sindirim sistemine çok faydalıdır. İshal tedavisinde bu besin kullanılmaktadır.
Keçiboynuzu Pekmezi
  Tam bir vitamin ve mineral deposu olan keçiboynuzu günlük hayatta pek çok tarifte yer almıştır. Olgunlaşmış olan keçiboynuzu toplanarak, toplumumuzun büyük bir kısmı önce yıkama aşamasından geçirerek ve daha sonra bir taş yardımıyla küçük parçalar haline getirirler ve ardından uzun bir müddet suyun içinde bekletirler, süzülme işleminin ardından bu arada süzülen suya da boynuz adını vermişlerdir. Bir takım daha aşamalardan geçirilerek pekmez elde edilmiştir. Şifa kaynağı olan keçiboynuzu pekmezi boğaz gıcıklanması ve yanması, kuru öksürüğe iyi geldiği söylenmektedir. Ülkemizde ve Dünya’nın çeşitli yerlerinde farklı amaçlarla kullanılır. İtalya’ da kilo alamayanların tercihi haline gelmişken Mısır’ da ishal tedavisinde kullanımı oldukça yaygındır.
Mucizevi doğal ürün olan keçiboynuzunun ülkemizde Akdeniz bölgesinde yaygın olarak üretimi yapılmaktadır. İçerisindeki vitamin ve minerallerden ötürü zengin bir besindir. Ayrıca lif kaynağı olup içerisinde içeriğindeki magnezyum ve potasyum içermesi sağlığımız açısından çok önemlidir. Dış görünüşünün sert kabuklu olması nedeniyle keçiboynuzunun bir diğer adı da Harnup olarak bilinir. Geçmişten bu güne Dünya’nın her yerinde sağlık açısından bir çok faydasının gözlemlendiği keçiboynuzu hastalıkta bir tedavi şeklidir.
Tabiatın bize sunduğu doğal ürünler geçmişten günümüze bir çok fayda sağlamıştır fakat unutmamak gerek her ne kadar da doğal ürün olsa da bazı yan etkileri gözlenmektedir. Keçiboynuzu bazı kişilerde alerjik reaksiyon ve ciltte kızarıklıklara ve kabarcıklara neden olmaktadır. Bu gibi içeriği tatlı miktarı  çok olan besinleri tüketirken, porsiyon miktarına dikkat ederek tüketelim.
KEÇİBOYNUZU VE FAYDALARI
0 notes
Text
Mavi Yumurtanın Faydaları Nelerdir?
Tumblr media
Mavi yumurtanın diğer yumurtalara göre, daha da besleyici olan özellikleri son günler de oldukça çok araştırılıyor. Sıfır kolesterol ile insan sağlığında önemli rolü olan mavi yumurtanın faydalarını okuduğunuz da, favoriniz olacağından eminiz. Sağlıklı yumurtalar adı altında satılan mavi yumurtalar aynı zamanda birçok hastalığında önleyicisidir. Vitamin ve mineraller açısından oldukça zengindir
Mavi yumurtanın faydaları nelerdir? Nelere iyi gelir? Gelin hep birlikte inceleyelim.
Mavi yumurtanın faydaları oldukça merak ediliyor ve araştıran kişilerin vazgeçilmezi oluyor. Öyle çok faydası var ki…
Rengi ile dikkatleri üzerine çeken mavi yumurtanın adını, son günlerde oldukça sık duymuş olabilirsiniz. Kolestrol içermeyen yapısı ile rahatlıkla tercih edebileceğiniz mavi yumurta aynı zamanda, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu minerallere kısa sürede kavuşmanızı sağladığı için, çok daha sağlıklı bir vücuda sahip olabilirsiniz.
Anavatanı Şili olan Araucuana tavuğunun yumurtası olan mavi yumurtanın içinde bol miktarda Protein ve Selenyum yer alıyor. İçerisinde çok yüksek oranda A,B,D,E  vitaminleri ile çinko, folik asit, Omega-3, kalsiyum, protein ve demir içeren mavi yumurtanın faydaları saymak ile bitmiyor.
Normal yumurtaların içerisinde bulunan kolesterol oranı 200-220 mg değerleri arasındadır. Fakat mavi yumurta da kolesterol değerleri sıfır denilebilecek düzeyde azdır.
Mavi yumurtanın insan sağlığı üzerindeki faydaları nelerdir?
Renkleri ile dikkat çeken mavi yumurtalar, diğer yumurtalara göre 10 kat daha fazla kalori içermektedir.  Büyüklüğü, doğallığı ve sıfır kolestrol içeriği ile diğer yumurtalardan bir adım daha önde olan mavi yumurtanın faydaları ise şunlardır;
1-Kansızlığa İyi Geliyor
İçerdiği yüksek orandaki demir sayesinde kansızlık (anemi) hastalığına iyi geldiği bilinmektedir. Mavi yumurtayı hayatınıza dahil ettiğinizde, kansızlık hastalığının sebep olduğu uyku, yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi ve göz kararması gibi şikayetlerinizin zamanla azaldığını göreceksiniz.
2-Tam Bir Kalp Dostudur
Vücudunuzun tam anlamı ile sağlıklı bir şekilde işlevleri yerine getirebilmesi için ihtiyaç duyduğu 13 besini içerisinde bulunduran mavi yumurta için tam bir kalp dostudur diyebiliriz.
3-Enerji Veriyor
Mavi yumurta tüketilmeye başlanıldığı zaman, gün içerisindeki çabuk biten enerjiniz daha da artacak yorgunluk hissiniz ortadan kalkacaktır. Bu sayede gün boyu zinde kalmanıza yardımcı olacaktır.
4-Diş ve Kemik Yapısını Koruyor
İçeriğinde yer alan yüksek kalsiyum değerleri ile kemiklerin sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlıyor. Diş ve diş eti sorunlarına da çok iyi geldiği bilinen mavi yumurtanın tüketimi özellikle çocuklarda oldukça önemli bir yer alıyor. Mavi yumurtayı çocukların haftada 2-3 kez tüketmesine özen gösterilmelidir.
5-Damar Hastalıklarını Önlüyor
Damar tıkanıklığı gibi hastalıklara iyi gelen mavi yumurtanın aynı zamanda felç riskini de en aza indirdiği biliniyor.
6-Beyin Fonksiyonlarını Geliştiriyor
Mavi yumurtanın düzenli tüketildiğinde görülen başka bir faydası ise beyin zarını korumasıdır. Beyin zarı korunduğu takdirde, beyin işlevini sorunsuz bir şekilde yerine getirebilmektedir.
7-Alzheimer Riskini En Aza indiriyor
İleri yaş hastalıkları arasında yer alan Alzheimer hastalığı riskini oldukça azaltmaktadır.  Belli bir yaştan sonra düzenli olarak tüketilen mavi yumurta bu hastalık ile savaşabilecek en önemli besinler arasında yer almaktadır.
8- Hamilelik ve Emzirme Dönemlerinde Mutlaka Tüketilmesi Tavsiye Ediliyor
Hamilelik döneminde içerisindeki vitaminler birçok vitamin ihtiyacını ve günlük ihtiyaç duyulan besin miktarını karşılamaktadır. Bebeğin beyin ve kemik gelişimini olumlu yönde etkilediği için mutlaka tüketilmesi tavsiye edilir. Emzirme döneminde de hem anne hem bebek için gerekli olan besinleri karşılayabileceği gibi, aynı zamanda uzun süre tokluk hissi verecektir. Bu yüzden tercihleriniz arasında mavi yumurtaya mutlaka yer vermelisiniz.
Aynı zamanda mavi yumurta;
Günümüz hastalığı olan Kanserden korur
Göz sağlığında önemli rolü vardır
Hipertansiyonu (yüksek tansiyon) dengelemeye yardımcı olur
Yaşlılık hastalığı olan kas kaybını engeller
Vücut yağlarını yakarak yok eder
Besinler içerisinde en kaliteli proteine sahip olduğu bilinen mavi yumurtanın, zihinsel ve fiziksel açıdan tüketilmesi oldukça önemlidir. ABD’de bir Üniversitede 10 hafta boyunca süren araştırmalar sonucunda  kahvaltıda yumurta, az yağlı süt ürünleri ve yağsız et gibi losin amino asidince zengin protein tüketen kişilerin, kahvaltılarında karbonhidratı zengin bir diyetle beslenen kişilere kıyasla, iki kat daha fazla yağ kaybettikleri belirlendi ve böylece yumurtaların farklı bir faydası daha tespit edildi.
Mavi Yumurtanın Faydaları Nelerdir?
0 notes
Text
TABİAT HARİKASI MISIR
Tumblr media
Besin Değeri Birimleri
Göz Sağlığı
Kandaki Şeker Oranını Düşürür
Sindirim Dostu
Antioksidan Deposu
Patlamış Mısır / Sonuç
İnsanoğlu için doğanın bize sunduğu, bir çok besin kaynağı bulunmaktadır. Bu besin kaynakları içerisinde barındırdığı vitamin ve mineraller açısından, sağlığımızı korumakta büyük rol oynar. Günümüzde kullanımı en yaygın olan besinlerden, tahıl grubuna giren mısır, ot familyasından gelen bir besindir. Bu sarı renkli gıda Orta Amerika’ ya özgüdür, bizler tarafından sarı rengi ile bilinen mısır kırımızı, turuncu, mor, mavi, siyah ve beyaz renkleri de bulunmaktadır.
En bilindik tüketim şekli patlamış ve haşlanmış şeklindedir, mısırın içinde muhafaza ettiği, yağın özü çıkartılıp rafine edilip işlendikten sonra mısır yağ elde edilir. Ham maddesi mısır olan diğer besin kaynakları şu şekildedir; mısır ekmeği, polenta, tortilla cips, mısır nişastası, mısır unu, mısır şurubu’ da dahildir. Tahıl grubuna giren mısır lif ve bir çok vitamin, mineral ve antioksidan açısından çok zengin ve sağlıklı bir gıdadır.
Besin Değer Birimleri
   Vücudun ihtiyacı olan lif ve protein deposudur, 112 Gr patlamış mısırda 16 Gr lif mevcuttur. Lif ve protein açısından, zengin olan bu besin içerisinde A, C, K vitaminlerinin yanı sıra kalori, magnezyum, karbonhidrat bulunur.
Göz Sağlığı
   Yaşa bağlı görme bozukluğu ve katarakt gibi bilinen görme bozukluğu körlüğün başlıca nedenlerinden biridir. Bu nedenlerden bir diğeri’ de çeşitli enfeksiyonlar ve yaşlılık evresidir. Sarı renkteki dış tabakası içinde bir çok vitamin ve mineralleri kapsayan mısır, antioksidanlardan zeaksantin lutcin gibi elementler göz sağlığı açısından büyük önem sağlar. Göz sağlığı için önemli bir vitamin türü olan A vitamini açısından oldukça zengindir.
Kandaki Şeker Oranını Düşürür
   Mısırdan elde edilen besinler arasında bulunan mısır nişastası yüksek seviyede karbonhidrat bulunduğundan, kan şekerini artırabilir. Bu özelliği sayesinde bazı bireyler için uygun olmayabilir. Diyabet rahatsızlığı olan bireyler mısır dahil olmak üzere nişastalı karbonhidrat içeren besinleri tüketirken, dikkat etmeleri gerekir.
Tüketmesini sevdiğimiz bu besleyici atıştırmalık içindeki karbonhidrat zenginliği, bakımından kan şekeri üzerindeki etkilerini ölçme birimi ise glisemik indeksidir. Glisemik indeksi 50 birim üzerinden ele alınır, eğer tüketilen karbonhidrat 50 indeksin altında ise kana yavaş bir düzeyde karışmaktadır. Bu yavaşlık ise uzun süre tokluk hissi sağladığı gibi kan şekeri üzerinde hızlı yükselmeleri engeller.
Sindirim Dostu
   Mısır içerik olarak çok besleyici bir besin olmanın yanı sıra lif kaynağıdır. Lif sağlığımız açısından çok önemlidir, sindirimi kolaylaştırır ve sindirim iltihabını ortadan kaldırır. Günümüzde yaygın olarak görülen kanser hastalığı gibi bir çok hastalığın önüne geçer.
Antioksidan Deposu
   Mısırın içerdiği antioksidan, hem ani hem de uzun süreli iltihap ile savaşır. Alzheimer gibi hastalıklarla mücadele ettiği bilinmektedir. Mavi ve mor mısırda bulunan antioksidan miktarının fazla olması nedeniyle, iltihaplanmayı önlemede diğerlerine nazaran daha iyi bilinmektedir.
Patlamış Mısır
   Mısırın en sevdiğimiz hali şüphesiz patlamış mısırdır. İlave şeker ve tuz katılmadıktan, sonra oldukça besleyici bir tahıldır. Patlamış mısır bir tür mısır çekirdeğidir. Isı ile temas ettiğinde, hafif ve kabarık beyaz bir görüntüye sahip olur. Yapılma şekli doğru olursa bol miktarda besin ve vitamin içerir.
SONUÇ
   Ot Familyasından gelen tahıl grubundan olan herkes tarafından severek tüketilen mısır, tam bir vitamin ve mineralin yanı sıra lif kaynağıdır. Antioksidan ve karbonhidrat içerir, altın renginde bildiğimiz mısır mavi, mor, kırmızı, siyah, beyaz renkleri de vardır. Mavi ve mor renkteki mısırların içerisinde antioksidan diğerlerine göre daha fazladır. Sağlığımıza tam destek veren bu besin, sindirimi düzenlemede, kilo verimini sağlamakta, kan şekerini dengeler, her yaş grubu itibarıyla sevilerek tüketilen mısır Alzheimer ve kanser gibi hastalıklarla mücadele eder.
TABİAT HARİKASI MISIR
0 notes
Text
YOĞURT VE FAYDALARI
Tumblr media
İçerisindeki Besin Değeri
Kemik Güçlendirici
Beyin Açıcı
Vücuttaki Baskın Kanı Düşürür
Şeker Hastalığı İle Savaşır
Sivilce Ve Lekelerin Oluşumunu Önler
Biz insan topluluğu olarak yaşamımızı devam ettirmek için, vücudumuzun çeşitli vitamin ve minerallere’ den oluşan besin kaynaklarına ihtiyacı vardır. Geçmişten günümüze insanoğlu için sunulmuş, mucize bir besin olan yoğurt herkes tarafından sevilerek tüketilmektedir. Tarihe baktığımızda hayvan derilerinden yapılma torbalarda, süt taşıyan göçebe insanlardan sıkça söz eder. Vücuda yakın temaslı taşınan, bu torbalar doğal olarak oluşan enzimlerin sütü fermente etmek için beden ısısı yardımıyla, sütten daha uzun süre koruyuculuğunu sağlayan, insan sağlığına bir çok faydası olan yoğurt’ u elde etmişlerdir.
Süt belli bir derecede kaynatılır, içerisindeki faydalı bakteriler ile birleştiğinde ılık bir sıcaklığa ( 43-46 C) geldiğinde, bu sıcaklığı muhafaza ederek koruduğumuzda yoğurt elde ederiz.
Severek tükettiğimiz besin kaynağı olan yoğurt genelde sade şekilde tüketilir. Değişik şekilde de tüketilen, yoğurt içerisine meyve ve bazı tatlandırıcılar ilave edilerek bu şekilde de tercih edilir. Tabaka itibarı ve dolgun bir doku için içerisinde daha yoğun tadı olan jelatin ve jeller gibi yoğunluk katan bileşenler eklenebilir. Süt ürünlerine alerjik reaksiyon gösteren kişilerin çok fazla tüketmemesi gerekiyor.
İçerisindeki Besin Miktarı
   Hayvansal bir besin olan yoğurt’ un içinde barındırdığı yüksek miktarda kalsiyum ( 296 mg) yanı sıra içerdiği vitamin ve mineraller şu şekildedir; Magnezyum, ( 29.4 mg)  potasyum, (380 mg) fosfor ( 14.1 mg) ‘ dur. Bu vermiş olduğum veriler 150 Gr yoğurt baz alınarak tespit edilmiştir.
Günlük kullanım yüzdeleri ise; kalsiyum ( %30) magnezyum, (%7) potasyum, (%7) fosfor (%7) olarak tespit edilmiştir. Vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineraller bakımından zengin bir besindir.
Kemik Güçlendirici
   Yoğurt içerisinde bulunan vitamin ve mineraller’ den dolayı oldukça besleyici bir besindir. Özellikle içerisinde bulunan kalsiyum kemiklerimizin gelişimine tam destek verir. Vücudumuz kendi başına kalsiyum üretemez, buna istinaden kalsiyum eksikliği yaşayan çocukların boyları uzamaz, yeteri miktarda kalsiyum tüketmeyen yetişkinlerde ise kemik erimesine ( Kemiklerin sertlik etkisini kaybedip, zayıf ve kırılabilir hale gelmeleri ile ortaya çıkan iskelet mekanizmasını etkileyen bir hastalık)  yakalanma tehlikesi ile karşılaşabilirler.
Araştırmalara göre yoğurt’ u fazla tüketen kadınların kalça kemiklerinin daha kuvvetli olduğu ve ileri ki yaşlarda kemik erimesi riskinden uzak oldukları tespit edilmiştir. Bir diğer araştırmaya göre sık yoğurt tüketen bireylerin düzgün bir iskelet sistemine ve fit bir vücuda sahip oldukları kanısına varılmıştır. Ayrıca çok fazla yoğurt tüketen yaşlılarda ise kemik mineral yoğunluğunun tüketmeyenlere nazaran fazla olduğu bilinmektedir.
Beyin Güçlendirici
   Yoğurt’ un içindeki probiyotik bileşenler depresyon etkilerini ortadan kaldırır. Yapılan araştırmalar sonucu bağırsak bakterileri bileşiminin beynin çalışma düzenini bozduğu ve yoğurt tüketmenin , kişinin beyin sağlığı için yararlı olduğunu göstermektedir. Stresli iş ortamlarında çalışan bireyler günde 100 Gr yoğurt tükettikleri, takdirde daha az stres, depresyon ve endişe yaşadığı da araştırmalar sonucu kanıtlanmıştır.
Vücuttaki Baskın Kanı Düşürür
   Hayvansal bir besin olan yoğurt vücudun kan basıncını düşürerek, kalp ve damar sağlığımızı korumaya yardımcı olur. Düzenli olarak tükettiğimiz zaman yoğurt vücudumuzun kilo alımını engeller. Vücudumuzdaki yağ oranı az olduğu sürece kalbimizin vücuda kan pompalamak için fazla çalışması gerekmez.
Şeker Hastalığı İle Savaşır
   Yoğurt gibi kalsiyum içeren gıdalar bağırsak sağlığını korur. Diyabete bağlı olarak gelişen bir diğer hastalık ise obezite’ dir. Bu gibi hastalıkların önüne geçebilmemiz için bağırsak sağlığımıza dikkat etmeliyiz.
Kilo Vermeye Yardımcı Olur
   Araştırmalar sonucu vücuda giren, az miktardaki kalsiyum iştah açabileceği ve uzun vadede kilo alımını sağlamaktadır. Vücudun yeteri miktarda kalsiyum aldığında , metabolizma hızı ve yağ atımı işlevi gerçekleşir. Yoğurt içerdiği kalsiyum açısından çok zengindir, bu sebeple kilo vermekte oldukça yararlıdır.
Sivilce Ve Lekelerin Oluşumunu Önler
   Hayvansal bir besin olan yoğurt içerdiği probiyotikler  sayesinde iltihaplanma ve buna bağlı olarak yüzde oluşan sivilceler ile mücadele eder. Yüzümüzün güzelliği için bir çok maske uygularız, yoğurt maskesi de sivilceleri önlemekle kalmaz, oluşan sivilceleri de aynı zamanda kurutur.
SONUÇ
   Yoğurt içerisinde bulunan kalsiyum itibarı ile herkesin günlük tüketmesi gereken bir besindir. Yeteri miktarda tüketilmezse, çocuklarda boy kısalığına erişkinlerde ise kemik erimesi rahatsızlığına yol açabilir. Günlük vücudumuzun kalsiyum ihtiyacını önerilen porsiyon miktarında tüketerek karşılayabiliriz. Kemiklerimizi güçlendirir, yanı sıra bağırsaktaki zararlı bakterileri öldürür. Zihinsel gelişimimizi tam destekler, stres, kaygı vs. gibi olumsuz düşüncelere engel olur, kan basıncını dengede tutar.
Uyarı : Hayvansal bir  gıda olan süt ve süt ürünlerine karşı alerjik rahatsızlığı bulunan kişilere bitki bazlı yoğurtlar önerilmektedir.
YOĞURT VE FAYDALARI
0 notes
Text
SAĞLIKLI BİTKİ YAĞLARI İLE SAÇ BAKIMI
Tumblr media
Saç, kadının en çok bakımına dikkat ettiği, unsurlardan bir tanesidir. Geçmişte saç bakımında çok farklı yağlar kullanılmakta olsa da, günümüzde ise bitkisel yağlar bunların yerini aldı. Bu yağlar saçlarınızın dibinden ucuna, besleyip korurken aynı zamanda sağlıklı ve kuvvetli bir biçimde uzamasını sağlar. Saçlarınızın bakımını yapan bitkisel yağların türevleri şu şekildedir; sağlıklı saç uzatan yağlar, saç güçlendiren yağlar, içeriği itibarı ile saç onarıcı yağlar, parlaklık ve yumuşaklık veren yağlar gibi birçok çeşitlilik taşıyorlar. Doğanın, insanlığa sunduğu bu geniş bitki yelpazesindeki saç bakımında kullanılan bitkisel yağları sizin için araştırıp paylaştım, iyi okumalar.
HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI
Her türlü bakımda birinci yardımcımız Hindistan cevizi yağıdır, özellikle saç bakımında çok büyük faydası vardır. Hindistan cevizi yağı cilt bakımı olsun, yemeklerde ve birçok alanda kullanılan doğal bir üründür.
Faydaları:
Saçlarınız bakımsız bir hal aldığında sertlik, matlık, cansızlık gibi durumlarda kullanılan doğal bir saç bakım yağıdır. Saçlarınızda kullandıktan sonra saçınızda bıraktığı saf kokusu ile saçlarınızı besler ve yumuşacık olmasını sağlar.
Kullanımı: Saçınızın diplerine doğru masaj yaparak başlayın ve daha sonra uçlarına doğru yoğunlaşın gün geçtikçe güçlenip doğal bir ışıltıya sahip olacaktır.
JOJOBA YAĞI
Doğal bir bitki olan Jojoba kendi meyvesinin içerisindeki özden faydalanılarak yağı elde edilir. Bakım yağları arasında yerini koruyan, Jojoba yağı cilt ve saç bakımında sıkça kullanılır.
Faydaları:
Bu doğal bitki yağı saçlarınızı derinlemesine beslerken, sağlıklı bir şekilde uzamasını’ da sağlar. Nemlendirme özelliği içerdiği için elektriklenmesine mani olur, kıvırcık saçlara sahip olan kadınlar tarafından çok talep gören bir yağdır.
Kullanımı: Jojoba yağı, içeriği bakımından yoğun bir özelliğe sahiptir, bu nedenle saç diplerine uygulanması doğru değildir, dipleri harici uçlarına doğru uygulanır.
MISIR FİLİZİ YAĞI
Mısır filizi yağı, Lin oleik olarak da bilinir, omega 6, E vitamini, çinko ve antioksidan içerikli olması hücre yenilenmesini sağlıyor. Mısır filizi yağı, yumuşaklık veren özelliği ile bilinir, bu yüzden saç bakımında tercih edilen bir üründür.
Faydaları:
Bu mucizevi yağ içerisindeki antioksidan sayesinde saçınızı dış etkenlere karşı korurken, yumuşaklık ve doğal bir ışıltı sağlar.
Kullanımı: Mısır filizi yağı, aktarlarda ve marketlerde bulunmayan özel bir üründür. İçeriğinde mısır özü yağı bulunan saç bakım ürünleri sayesinde kullanılabilir.
AMLA YAĞI
Amla yağı, Hindistan’da yetişen Amla meyvesinden elde edilen bir yağdır, bu yağ cilt ve saç bakımında kullanılır.
Faydaları:
Besleyici bir ürün olan Amla yağı, saçlarınızın yıpranmasına ve kurumasına engel olurken, yumuşaklık ve parlaklık sağlar.
Kullanımı: Saç şekillendirmede sıklıkla kullanılan bu ürün, saçınızı ağırlaştırmadan besliyor, saçlarınızı şekillendirmeden önce ve sonra saçların rahatlamasını sağlamak için kullanılır.
ARNİKA ÇİÇEĞİ
Arnika çiçeği görmeye aşina olduğumuz bir çiçek fakat ismini bilmediğimiz bu çiçek besleyici içeriği ile saçlarımıza birçok faydası var.
Faydaları:
Özellikle yıpranmış bakımsız saçlar için kullanılan bu çiçek, saç tellerini besleyerek onarımını yapıyor.
Kullanımı: Arnika çiçeğinden elde edilen yağ ile saçınızın uç ve boy kısımlarına hafif bir şekilde uygulayın.
ÇÖREK OTU YAĞI
Çörek otu yağı, saç uzatmaya etkisi olan bir yağdır.
Faydaları:
Saçları dipten uca besleyip yıpranmasını ve dış etkenlerden saçınızı koruyarak uzamasını sağlar.
Kullanımı: Masaj yaparak uygulanan çörek otu yağı içeriği güçlü yağlara da ilave edilerek kullanılabilir.
ZEYTİNYAĞI
Zeytinyağı, besleyici özelliği ile geçmişten günümüze saç bakımında kullanılan muhteşem bir etki bırakan doğal bir yağdır.
Faydaları:
Zeytinyağı, saçlarınıza doğal bir nem sağlayarak kurumasına engel olur, içerdiği besinler sayesinde saçınızı günden güne güçlendirir.
Kullanımı: Saçlarınızın uç ve boy kısımlarına uygulayarak doğal bir bakım sağlarsınız.
ARGAN YAĞI
Fas’ta yetişen Argan ağacının meyvelerinden üretilen bu yağ, saç bakımında sıkça kullanılan bir üründür.
Faydaları:
Saçınızın sağlığı için istenilen bütün özellikleri bünyesinde barındıran Argan yağı; saçları diplerden uca besler, sağlıklı bir biçimde uzamasını sağlar, doğal bir parlaklık ve yumuşaklık verir, saçları nemlendirir, dış etkenlerden korur.
Kullanımı: Diğer yağlardan farklı olarak saç diplerine uygulanır, saçları derinlemesine besler ve nemli kalmasını sağlar, ayrıca cilt bakımında uygulanan doğal bir bitki yağıdır.
BADEM YAĞI
Badem yağı birçok bakımda sıkça kullanılan bir yağdır, özellikle kirpik ve kaş dökülmelerinde çok faydası vardır.
Faydaları:
Saç bakımı için doğru bir seçim olan badem yağı içeriği itibarı ile besleyici özelliğe sahip olan bir yağdır, saçlarınızı derinlemesine beslerken, kırılıp ve dökülmesine engel olur.
Kullanımı:
Kirpik, kaş ve saçların bakımında kullanılan badem yağı kaşlarınıza uygularken, kulak çöpü yardımı ile yaparken kirpiklerinize’ de temiz bir rimel fırçası ile uygulayabilirsiniz.
HİNT YAĞI
Hintli kadınlar saçlarının gür olmasını Hint yağına borçludurlar, Hint yağı Hint yağının tohumlarından elde edilen bir yağdır.
Faydaları :
Hint yağı derideki hücreleri yenileyerek deri dökülmelerini engeller, diplerine masaj şeklinde uygulanırsa kan dolaşımını hızlandırır.
Kullanımı: Hint yağı, oldukça yoğun bir kıvama sahip olduğu için, su ilave edip seyrelterek kullanabilirsiniz. Saçlarınızın kuruluğunu önlemek için saç bakımı olan Hint yağı saç kremlerinin içine katarak daha besleyici bir özellik sağlar.
LAVANTA YAĞI
Hoş bir kokuya sahip olan lavanta yağı, saç derisinde hassasiyet problemi olanların aradığı bir yağdır.
Faydaları:
Saç diplerindeki, tahriş, kaşıntı, kızarıklık ve deri dökülmelerinin önüne geçiyor, saç derisinin rahatlamasını sağlıyor.
Kullanımı: Saç derisine masaj yaparak uygulayabilirsiniz, bunun yanı sıra şampuanlarınızın içine ilave ederek kullanım sonrası ferahlık sağlar.
SONUÇ: Doğanın armağanı olan bitkisel yağlar, saç ve cilt bakımında önemli bir yere sahiptir, yazımda da belirttiğim üzere bu bitkisel yağlar saçlarınızı dipten uca besleyerek bakımını ve onarımını sağlar.
SAĞLIKLI BİTKİ YAĞLARI İLE SAÇ BAKIMI
0 notes
Text
BILDIRCIN YUMURTASI NELERE İYİ GELİR?
Tumblr media
Bıldırcın yumurtası, faydaları sayesinde birçok kişinin favori besinleri arasında yer alır. Astım ve öksürük gibi birçok rahatsızlığa iyi geldiği bilinen bıldırcın yumurtası, insan sağlığı için oldukça önemlidir.  İçerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde birçok hastalığın önleyicisidir. Bıldırcın yumurtasının içerisindeki yüksek protein sayesinde sporcuların tercihleri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda iştah açıcı özelliği olduğu için, çocukların tüketmesi oldukça önemlidir. Sülünler ailesine ait olan Bıldırcın Kuşları iyi şartlarda 300 tane yumurta verebildikleri gibi etleri de oldukça lezzetlidir.
Bıldırcın yumurtası, tavuk yumurtasına oranla 9 kat protein, 8 kat demir ve 5 kat fazla fosfor içermektedir.  Tam anlamı ile vitamin deposu olan bu küçük yumurtalar, çiğ olarak ta tüketilmektedir.  İnce kabuk yapısına sahip olan bıldırcın yumurtasının ikramı Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da büyük bir incelik olarak kabul edilmektedir.  Eski çağlarda yaralanmalar ve burkulmalarda ilaç niyetine kullanılan bıldırcın yumurtası kabukları ile beraber kırılıp bu bölgelere masaj yapıldığı bilinmektedir.
İçerisinde D,A vitaminlerinin yanı sıra Sodyum, Potasyum ve Kalsiyumu da bol miktarda barındırmaktadır. Bir bıldırcın yumurtası, iki tane tavuk yumurtasından daha faydalıdır. Bağışıklık güçlendirici özelliği oldukça yüksek olan bu yumurtalar, Türk Mutfağında sıklıkla tercih edilmektedir. Bıldırcın yumurtaları artık günümüzde hemen hemen her yerden temin edilebilmektedir.
Peki bu küçük yumurtaların faydaları nelerdir?
Kan basıncını dengelediği için, yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının önüne geçmektedir. Ancak çok fazla tüketilmesi önerilmemektedir
Kalorisi yüksek olmasına rağmen kilo vermede yardımcı olur. Çünkü, tokluk hissi verdiği gibi aynı zamanda enerji seviyesini yükselttiği için yağ bağlanmasının önüne geçmektedir.
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalıklara karşı kalkan olur. Aynı zamanda kanser hastalığına karşıda vücudu güçlendirmektedir. Yapılan tüm araştırmalar sonucunda düzenli olarak bıldırcın yumurtası tüketen kişilerin kansere yakalanma olasılığının neredeyse hiç olmadığı gözlemlenmiştir.
Bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden temizlemektedir. Vücudun enerji oranını yükselttiği gibi aynı zamanda hastalıklara karşı vücut direncini de arttırmaktadır.
Gün içerisinde oluşan çevresel etkilerden dolayı artan metalleri vücuttan uzaklaştırmaktadır. Vücudu toksinlerden arındırdığı için, vücudun yenilenme sürecinde destek olmaktadır.
Vücutta ihtiyaç duyulan kalsiyumu sağladığı için kemikleri güçlendirmektedir. Vücudun ödem ve iltihap olmasına engel olur. İleri yaşlarda karşılaşılabilen kemik erimesi ve romatizmal hastalıkların önüne geçmektedir. Ürik asiti azaltarak kasların sağlığını korumaktadır.
Cilt hastalıklarında en sık karşılaşılan egzamaya etkisi oldukça fazladır. Cildi parlak tutar ve hücre yapılarını korur. Yaşlanmayı geciktirir.
Saç dökülmesini engellediği gibi saç yıpranmalarına da çok iyi gelmektedir. Banyo yapmadan bir saat önce bıldırcın yumurtası ve zeytinyağından elde ettiğiniz karışımı saçlarınıza sürün ve bir süre bekledikten sonra bol su ile yıkayın. Saçlarınızın eskisinden daha sağlıklı olduğunu göreceksiniz.
Sinir hücrelerini yatıştırıcı bir özelliğe sahiptir. Bu sebeple hem nörolojik hem de ruhsal hastalıklara iyi gelmektedir.
Göz sağlığı için oldukça önemli olan bıldırcın yumurtası, gözün ihtiyacı olan A vitaminin yüzde 90’ınını karşılamaktadır. Aynı zamanda vücudunda ihtiyacı olan A vitaminini karşıladığı için, cilt tabakası ve organlardaki zarların yenilenmesinde fayda sağlar.
Grip, bronşit ve üst solunum enfeksiyonların da oldukça faydalıdır.
Bıldırcın yumurtası, doğada bulunan en kaliteli D vitaminini içerisinde bulundurmaktadır. Bu sebeple D vitamini eksikliği olanların mutlaka düzenli olarak bıldırcın yumurtası tüketmeleri tavsiye edilmektedir.
Gelişim çağında olan çocukların kemiklerinin daha sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Motor hareketleri için oldukça önemli kasların daha esnek olmasını desteklediği için, ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ya da iltihaplanması riskini sıfıra indirir.
        Bıldırcın Yumurtasının Tüketimi
Çiğ olarak tüketildiğinde daha faydalı olan bıldırcın yumurtasının sarısı kısmındaki bir madde, vücuttaki B vitaminini etkisiz halde getirmektedir. Bu sebeple uzmanlar bıldırcın yumurtası çiğ tüketileceği zaman sarısının tüketilmemesi gerektiğini söylemektedir. Bir kaba kırılan bıldırcın yumurtasının beyazını sarısından ayırın, beyazını bir bardağa alın. İçerisine süt ve bal ekleyerek bolca karıştırın. Bu karışım öksürüğe çok iyi geldiği gibi aynı zamanda alerjik reaksiyonlara da iyi gelmektedir. Bu karışım vücut direncini arttırır ve bağışıklığı güçlendirir. Bunun için her gün 1 bardak içmek yeterlidir.
        Bıldırcın Yumurtasının Zararları
Bıldırcın yumurtası yüksek kalori miktarına sahiptir. Çok aşırı miktarda tüketilmesi kötü kolestrol seviyesini yükseltmektedir. Bu da kalp damar sağlığını olumsuzluk yönde etkilemektedir. Aynı zamanda aşırı bıldırcın yumurtası tüketiminde, böbrek üstü bezlerin çalışma işlevselliğini düşürmektedir. Kronik hastalığı olanlarda ise ilaçlar ile birlikte tüketildiğinde olumsuz yönde etkiler görülebilmektedir.  Kronik hastalar, bıldırcın yumurtasını mutlaka doktoruna danışarak tüketmeleri gerekmektedir. Bıldırcın yumurtası 2 yaşını doldurmamış bebeklere kesinlikle verilmemelidir. Çünkü, bebeklerin böbrekleri ve sindirim sistemleri henüz tam gelişmediği için, bıldırcın yumurtası bebeklerin organlarını yorar. Bu sebeple uzmanlar bebeklerde bıldırcın yumurtasının 2 yaşını doldurduktan sonra verilmesi gerektiğini özellikle vurgulamaktadırlar. 3 yaş üstü çocuklarda ise bıldırcın yumurtası her gün tüketilmemelidir. 1 gün verip, 1 gün vermemek daha faydalıdır.
BILDIRCIN YUMURTASI NELERE İYİ GELİR?
0 notes
Text
BILDIRCIN YUMURTASI NELERE İYİ GELİR?
Tumblr media
Bıldırcın yumurtası, faydaları sayesinde birçok kişinin favori besinleri arasında yer alır. Astım ve öksürük gibi birçok rahatsızlığa iyi geldiği bilinen bıldırcın yumurtası, insan sağlığı için oldukça önemlidir.  İçerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde birçok hastalığın önleyicisidir. Bıldırcın yumurtasının içerisindeki yüksek protein sayesinde sporcuların tercihleri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda iştah açıcı özelliği olduğu için, çocukların tüketmesi oldukça önemlidir. Sülünler ailesine ait olan Bıldırcın Kuşları iyi şartlarda 300 tane yumurta verebildikleri gibi etleri de oldukça lezzetlidir.
Bıldırcın yumurtası, tavuk yumurtasına oranla 9 kat protein, 8 kat demir ve 5 kat fazla fosfor içermektedir.  Tam anlamı ile vitamin deposu olan bu küçük yumurtalar, çiğ olarak ta tüketilmektedir.  İnce kabuk yapısına sahip olan bıldırcın yumurtasının ikramı Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’da büyük bir incelik olarak kabul edilmektedir.  Eski çağlarda yaralanmalar ve burkulmalarda ilaç niyetine kullanılan bıldırcın yumurtası kabukları ile beraber kırılıp bu bölgelere masaj yapıldığı bilinmektedir.
İçerisinde D,A vitaminlerinin yanı sıra Sodyum, Potasyum ve Kalsiyumu da bol miktarda barındırmaktadır. Bir bıldırcın yumurtası, iki tane tavuk yumurtasından daha faydalıdır. Bağışıklık güçlendirici özelliği oldukça yüksek olan bu yumurtalar, Türk Mutfağında sıklıkla tercih edilmektedir. Bıldırcın yumurtaları artık günümüzde hemen hemen her yerden temin edilebilmektedir.
Peki bu küçük yumurtaların faydaları nelerdir?
Kan basıncını dengelediği için, yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının önüne geçmektedir. Ancak çok fazla tüketilmesi önerilmemektedir
Kalorisi yüksek olmasına rağmen kilo vermede yardımcı olur. Çünkü, tokluk hissi verdiği gibi aynı zamanda enerji seviyesini yükselttiği için yağ bağlanmasının önüne geçmektedir.
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalıklara karşı kalkan olur. Aynı zamanda kanser hastalığına karşıda vücudu güçlendirmektedir. Yapılan tüm araştırmalar sonucunda düzenli olarak bıldırcın yumurtası tüketen kişilerin kansere yakalanma olasılığının neredeyse hiç olmadığı gözlemlenmiştir.
Bağışıklığı serbest radikalli hücrelerden temizlemektedir. Vücudun enerji oranını yükselttiği gibi aynı zamanda hastalıklara karşı vücut direncini de arttırmaktadır.
Gün içerisinde oluşan çevresel etkilerden dolayı artan metalleri vücuttan uzaklaştırmaktadır. Vücudu toksinlerden arındırdığı için, vücudun yenilenme sürecinde destek olmaktadır.
Vücutta ihtiyaç duyulan kalsiyumu sağladığı için kemikleri güçlendirmektedir. Vücudun ödem ve iltihap olmasına engel olur. İleri yaşlarda karşılaşılabilen kemik erimesi ve romatizmal hastalıkların önüne geçmektedir. Ürik asiti azaltarak kasların sağlığını korumaktadır.
Cilt hastalıklarında en sık karşılaşılan egzamaya etkisi oldukça fazladır. Cildi parlak tutar ve hücre yapılarını korur. Yaşlanmayı geciktirir.
Saç dökülmesini engellediği gibi saç yıpranmalarına da çok iyi gelmektedir. Banyo yapmadan bir saat önce bıldırcın yumurtası ve zeytinyağından elde ettiğiniz karışımı saçlarınıza sürün ve bir süre bekledikten sonra bol su ile yıkayın. Saçlarınızın eskisinden daha sağlıklı olduğunu göreceksiniz.
Sinir hücrelerini yatıştırıcı bir özelliğe sahiptir. Bu sebeple hem nörolojik hem de ruhsal hastalıklara iyi gelmektedir.
Göz sağlığı için oldukça önemli olan bıldırcın yumurtası, gözün ihtiyacı olan A vitaminin yüzde 90’ınını karşılamaktadır. Aynı zamanda vücudunda ihtiyacı olan A vitaminini karşıladığı için, cilt tabakası ve organlardaki zarların yenilenmesinde fayda sağlar.
Grip, bronşit ve üst solunum enfeksiyonların da oldukça faydalıdır.
Bıldırcın yumurtası, doğada bulunan en kaliteli D vitaminini içerisinde bulundurmaktadır. Bu sebeple D vitamini eksikliği olanların mutlaka düzenli olarak bıldırcın yumurtası tüketmeleri tavsiye edilmektedir.
Gelişim çağında olan çocukların kemiklerinin daha sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Motor hareketleri için oldukça önemli kasların daha esnek olmasını desteklediği için, ileri yaşlarda görülme ihtimali olan kemik erimesi ya da iltihaplanması riskini sıfıra indirir.
        Bıldırcın Yumurtasının Tüketimi
Çiğ olarak tüketildiğinde daha faydalı olan bıldırcın yumurtasının sarısı kısmındaki bir madde, vücuttaki B vitaminini etkisiz halde getirmektedir. Bu sebeple uzmanlar bıldırcın yumurtası çiğ tüketileceği zaman sarısının tüketilmemesi gerektiğini söylemektedir. Bir kaba kırılan bıldırcın yumurtasının beyazını sarısından ayırın, beyazını bir bardağa alın. İçerisine süt ve bal ekleyerek bolca karıştırın. Bu karışım öksürüğe çok iyi geldiği gibi aynı zamanda alerjik reaksiyonlara da iyi gelmektedir. Bu karışım vücut direncini arttırır ve bağışıklığı güçlendirir. Bunun için her gün 1 bardak içmek yeterlidir.
        Bıldırcın Yumurtasının Zararları
Bıldırcın yumurtası yüksek kalori miktarına sahiptir. Çok aşırı miktarda tüketilmesi kötü kolestrol seviyesini yükseltmektedir. Bu da kalp damar sağlığını olumsuzluk yönde etkilemektedir. Aynı zamanda aşırı bıldırcın yumurtası tüketiminde, böbrek üstü bezlerin çalışma işlevselliğini düşürmektedir. Kronik hastalığı olanlarda ise ilaçlar ile birlikte tüketildiğinde olumsuz yönde etkiler görülebilmektedir.  Kronik hastalar, bıldırcın yumurtasını mutlaka doktoruna danışarak tüketmeleri gerekmektedir. Bıldırcın yumurtası 2 yaşını doldurmamış bebeklere kesinlikle verilmemelidir. Çünkü, bebeklerin böbrekleri ve sindirim sistemleri henüz tam gelişmediği için, bıldırcın yumurtası bebeklerin organlarını yorar. Bu sebeple uzmanlar bebeklerde bıldırcın yumurtasının 2 yaşını doldurduktan sonra verilmesi gerektiğini özellikle vurgulamaktadırlar. 3 yaş üstü çocuklarda ise bıldırcın yumurtası her gün tüketilmemelidir. 1 gün verip, 1 gün vermemek daha faydalıdır.
BILDIRCIN YUMURTASI NELERE İYİ GELİR?
0 notes
Text
Arı Sütü Kanser Hastalarına Umut Oldu!
Uzman doktorların arı ürünleri arasında 1 numara olarak gösterdikleri arı sütü insan vücudu için tam bir şifa kaynağıdır. Vitamin eksikliği, kanser, bağışıklık bozuklukları gibi hastalıklara deva olan arı sütünün faydalarını, nasıl ve ne kadar tüketilmesi gerektiğini yazımızda anlattık.
Arı Sütü Nedir? Nasıl Elde Edilir? Arı sütü, işçi arıların yutak bölümünde 5-15 günde oluşan beyaz kremsi yapıda bir sıvıdır. Kremsi yapıya sahip olan arı sütü arıların arasından sadece Kraliçe Arı tarafından tüketilebilir. Üretimi ve tedarik edilmesi zor olduğundan bu ürün çok değerlidir.
Arı sütünü kainattaki en mucizevi besinlerden gören insanlar, arı sütü faydalarını Kraliçe arıları izleyerek gözler önüne sermiştir. Arı sütüyle beslenen kraliçe arıların diğer işçi arılara göre farklı boyutlarda ve farklı işlevlerde olduğunu gören insanlar, kraliçe arının sırf arı sütü sayesinde kendinden 2 kat büyük yumurtalar üretebildiğini görmüştür. Bu gözlem bile arı sütünün faydalarını kavramamıza yardımcı olur.
Arı sütünün içerisinde su, bal ve polen bulunur. Arılar bu besinleri yutak kısmında salgı bezleriyle salgılar ve petek boşluklarına doldurur. Arı sütünü elde etmede 2 yöntem bulunur.
Doğal Yöntemle Arı Sütü Elde Etme: Nisan ve Ağustos ayları arasında işçi arıların petek boşluklarına yerleştirdikleri yavrulu bölümlerin ana arı hücreleri bozularak elde edilebilir. Doğal yöntemle üretilen arı sütü bir kovandan en az 20-25 gram civarında elde edilir.4
Aşılama Yoluyla Arı Sütü Elde Etme: Arı sütü üreten ana arıların ürettiği süt toplanır. Ardından arının beslenmesi için şeker şerbeti ve yuvaları kapalı petekler kovana koyulur. Böylelikle arılara süt üretimi teşvik edilir.
Arı Sütü Kanserle Savaşanlara Umut Oldu! Arı sütü faydaları saymakla bitmezken belki de en önemlileri arasında kanserle mücadelede etkin rol oynamasıdır. Arı sütü içerisindeki vitamin ve mineraller sayesinde nasıl kraliçe arının uzun yaşamasına yardımcı oluyorsa kanser hastaları için de umut oluyor.
Kanser hastalığının tedavi sürecinde ve sonrasında tüketilmesi hastaların vücuduna giren kanser hücrelerini cansızlaştırarak hücreleri yenilemede etkin bir rol oynuyor. Kanserin devamlı hücre üretmesini önleyerek zararlı hücreleri küstürüyor. Arı sütünü dünyadaki en önemli 3 üründen biri olarak gören uzmanlar bu mucizevi ürünün hücre yenilenmesinde, vücut sağlığını korumada ve daha pek çok hastalıkla mücadelede tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.
Arı Sütü Faydaları Nelerdir? Arı sütü içerisindeki mucizevi karışımlar sayesinde insan sağlığı için mutlaka kararında tüketilmesi gereken besinlerden biridir. Arı sütünü sadece hastalık sahibi olan insanların değil, vücut sağlığını korumak isteyen insanların da tüketmesi önemlidir. Özellikle ailelerin çocuklarına küçük yaştan itibaren arı sütünün faydalarını, tüketiminin önemini anlatması ve tüketmelerini sağlaması gerekir.
Arı sütünün vücut sağlığı için faydalarını sizler için derledik.
Kan basıncını düzenler.Sinir sistemini düzeltir.
Çocuk sahibi olmak isteyenlere iyi gelir, testosteron hormonunu arttırır.
Hücre yenileyici özelliğinden dolayı sağlıklı bir cilt görünümü sunar.
Kilo verme sürecinde metabolizmayı hızlandırır.
Sindirim sistemini düzenler.
Enerji verir.
Büyüyen ve gelişen çocuklar için faydalıdır.
İçeriği vitamin ve minarel bakımından zengindir.
Arı Sütü Nasıl ve Ne Kadar Tüketilmelidir?
Arı sütünün tüketimi bal veya başka malzemelerle karıştırılarak yapılabilir. Tek başına tüketmekten ziyade başka ürünlerle karıştırılırsa daha faydalı olacaktır. Çok fazla tüketiminden kaçınılmalıdır. Yetişkinler için günde en fazla 1 gram kadar kullanımı vücut için yeterli miktarda olacaktır. Çocuklar için bu ölçü yarıya indirilerek denge sağlanabilir. Kimler Arı Sütünü Tüketmemelidir? Arı sütü faydaları kadar arı sütü zararları da bilinmelidir. Hamileler ve emziren anneler uzman bir doktora başvurmadan arı sütünü tüketmemeli, ayrıca arı sokması durumuna alerjisi olan kişiler de asla arı sütünü kullanmamalıdır. Önerilenden fazla tüketimi sonucu;
Kurdeşen
Kaşınma
Solunum problemleri
Mide bulantısı ve kusma
Halsizlik
Karın ağrısı veya ishal
Baş dönmesi
Vb. durumlar görülüyorsa mutlaka uzman bir doktora başvurmanız gerekir
Arı Sütü Kanser Hastalarına Umut Oldu!
0 notes
Text
TATLI KRİZLERİ
Tumblr media
Tatlı krizleri yaşayanlar aramızda mutlaka. Herke gibi benimde benimde tatlı krizine girip gözümün önünden çikolataların tatlıların gözümün önümden geçtiği dönemler oluyor tabi. Peki, nasıl bu krizlerin önüne nasıl geçebiliriz.
Ara öğünler yapın. Gün içerisinde oluşan tatlı krizlerinin sebebi uzun süreli açlıklardır. Günlük tükettiğimiz asıl besinlerin öğünleri arasında minik ara öğünler tüketmeniz hem tatlı krizlerini önler hem de bir sonraki öğünde daha iyi bir porsiyon kontrolü sağlar.
Şeker isteği Serotonin eksikliği ile artar. Serotonin eksikliği ise bağırsaklarda üretilmektedir. Bu yüzden bağırsak sağlığımıza da dikkat etmeliyiz. Kefir ve yoğurdu düzenli tüketmeliyiz. Gün içerisinde yeterli karbon hidrat alınmaması da tatlı krizlerinin bir nedenidir. O yüzden öğünlerde kompleks karbonhidratlara yer verin. Bu sayede kan şekeri regülasyonunu daha iyi sağlayarak tatlı krizlerinin önüne geçmiş olursunuz.
Ara öğünlerde meyvenin yanında süt ya da yoğurt tercih ederek hem kan şekerini dengeleyip şeker ihtiyacını bastırır. Hem de tokluk hissi sağlamış olursunuz. Zamanınızı keyifli geçireceğiniz başka hobilerde edinmeye özen gösterilmelidir. İlgileneceğiniz başka uğraşlarınız olduğunda canınız sıkılmayacak ve bu tarz besinlere yönelmeyeceksiniz. Mutlaka düzenli kan tahlillerinizi yaptırın. Ani şeker krizlerinin başka nedenleri de olabilir ve en önemlisi günlük su tüketimini aksatmayın.
Sağlıklı yaşam için çabalarken muhteşem görüntülü Tatlar ve kurabiyeler karşıda meydan okumak zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Evet, kesinlikle çok daha faydalı atıştırmalıklar var ama çay ve bisküvi kombinasyonu da çok ama çok cazip. Sağlıklı beslenme düzeninizin içine kalorisi en masum olanlardan küçük kaçamaklar koyun ve arada kendinizi ödüllendirin. Önemli olan bu minik kaçamaklar sayesinde beslenme düzeninizi daha rahat sürdürebilir kılmak. Tatlı krizleriniz için ufaktan tatlı önerilerine de başlayabiliriz.
6 Yemek kaşığı yoğurt, 1yemek kaşığı bal, 1avuç ceviz, 1 muz ve bir avuç badem. Yoğurt ve balı iyice çırparak pasta kalıbına al. Muz ve bademle süsle. Siz isterseniz başka meyvelerle de süsleyebilirsiniz. Vede 4 saat buzlukta dondur hem hafif hem de pratik. Bilinçsiz uygulanan diyetler, kendini çok aç bırakmalar yaşam tarzına hiç uygun olmayan diyetler uygulamak kişiyi tatlı krizi sendromun sürükler. Kısa zamanda hızlı bireyler bu durumdan memnun olsalar bile uzun vadede sürdürülemez bir diyetle elde ettikleri kilo kaybını devamlılığını sağlayamaz aksine kilo almaya başlarlar.
Eğer hayatınız boyunca en az 2 kez zayıflama diyeti uygulay��p her seferinde verilen kilonun fazlasını geri alıyorsanız sizde kilo sendromu oluşmuş olabilir. Bunu isteyerek yemelerinize özen göstererek vede spor yaparak yenebilirsiniz. Bu durumda kişilere önerilen internette her beslenme önerisinin size uygun olmadığını bilerek, size özel diyet programı ile sağlıkla kilo vermenize yardımcı olarak bir diyetisyenle çalışmalısınız.
  TATLI KRİZLERİ
0 notes
Text
Korona Virüs Akciğere İnmeden Egzersiz ile Kurtulmak!
Tumblr media
Güncel bir hastalık olan ve belli bir süre daha devam edecek olan Korona virüs hastalığı çoğu kişinin canını yakıyır. Bazı evlerde ölüm ile sonuçlanıyor. İşin kötü tarafı ölü defin edilirken normal bir mezarlığa değil, hastanenin tahsis ettiği yere gömülüyor. Ölüm ile sonuçlanmayan vakalar, sosyal çevresinden, herkesten izole edilip karantina altına alınıyor. Hastalıkla mücadele çoğunlukla yoğun bakımda sürüyor,zor bir mücadele bulaşan kişiyi bekliyor.
Korona Virüs Bulaşmaması İçin Yapılacaklar
Virüsten korunmak için önce sağlıklı bir bünyeye sahip olmamız gerekiyor. Çoğunlukla maske, el temizliği ön planda fakat önce bünyemiz güçlü olmalı. Bunun için meyve, sebze ve protein ve mineral açısından  zengin baklagiller tüketmeliyiz. Bünyenize iyi baktıktan sonra sokağa çıkarken maske takmalı ki sosyal her ortamda takmaya özen gösterilmelidir. Konuşurken kesinlikle mesafeyi korumalı temastan kaçınmalıdır.
Egzersiz İle Korona Virüsten Nasıl Kurtuluruz?
Korona virüsün sinsi bir yapısı olduğu için nasıl geleceği bulaşacağı belli değil. Peki bulaştı ne yapmalısınız belirtileri başladı hastaneye gideceğiz elbet, fakat nefes egzersizleri yaparak hastalıktan çok kısa sürede kurtulacaksınız.
Birinci Egzersiz
İlk egzersizde bir elinizi göğsünüze koyun nefes verirken yavaşca bastırın. Ayrıca burundan alıp ağızdan nefes vereceksiniz. Bu egzersiz ile nefes yollarındaki tüm kötü havayı atmış olacaksınız 5 tekrar yapın.
İkinci egzersiz
Nefes alın 5 saniye tutun verin, 6 tekrar yapın. Bu egzersiz ile içerdeki temiz hava ciğerlerimizi açacak ve verirken bir basınçla çıkacak, önüne gelen hertürlü kötü maddeyi dışarı atacaktır.
Üçüncü Egzersiz
En etkili olan egzersizlerden bir tanesi. Nefes alırken 2 elinizi yanlara doğru açın, nefes verirken 2 elinizi karnınıza doğru yavaşca kapatın. Bu egzersiz ile korona virüs boğazınızdaysa anında dışarı atmış olacaksınız.
Dördüncü Egzersiz
İki elinizle boğazınızı tutun nefes alıp verirken soluk borunuza parmaklarınızla masaj yapın hafif bası uygulayabilirsiniz 30 saniye ve 5 tekrar ile egzersizi bitirmiş olacaksınız. Bu egzersiz ile solunum sisteminizde bulunan organların hepsi rahatlayacak kendinizi ruhende huzurlu hissedeceksiniz.
Söylenen tüm egzersizleri yaptınız şimdi önemli kısma geçeceksiniz. Elinizi, yüzünüzü yıkayın ve kıyafetlerinizi değiştirin. Çünkü virüs dışarı çıktıysa dezenfekte olmanız şart, tekrar korona virüsten zarar görmemeniz için son aşamayıda yapmanız şart, yoksa yaptığınız çalışmanın hepsi çöp olur. Sağlıklı olmanız kendi elinizde uyarılara ve kendi temizliğinize, beslenmenize çokca dikkat etmelisiniz
Korona Virüs Akciğere İnmeden Egzersiz ile Kurtulmak!
0 notes
Text
Nazan Öncel Diyeti Nedir? Nasıl Uygulanır?
Tumblr media
Nazan Öncel diyeti herkes tarafından merak edilen önemli uygulamaları bünyesinde barındırıyor. Pek çok diyet yöntemi bulunsa da ünlülerin diyet listeleri her zaman dikkat ediyor. Özel program sayesinde kilo vererek herkesin dikkatini çeken ünlü şarkıcı, herkesle bu diyet programını paylaştı.
Bu diyet programı sayesinde 2 beden küçülmeyi kolayca başarabileceksiniz. Kendinizi fazla yormadan kolayca kilo vermek istiyorsanız eğer vereceğimiz bu diyeti uygulamanızda fayda olacaktır. Öyleyse Nazan Öncel diyeti nedir? Bu diyette ne gibi uygulamalar bulunuyor?
  Nazan Öncel Diyeti Vegan Diyeti Nedir?
Nazan Öncel uygulamış olduğu Vegan diyeti sayesinde 6 ayda 13 kilo vermiştir. Yeni klip çekme telaşında yepyeni bir imajla kameraların karşısına çıkmak için uyguladığı bu özel diyetle 2 beden küçülerek hayranlarını şaşırtmayı başarmıştır. Vegan diyetinin bünyesinde hayvan kökenli ve hayvansal çeşitli ürünler reddedilmiştir.
Vegan ilk olarak 1944 yılında ortaya çıkmış ve felsefesinde tüm hayvanların gıda, eşya ve giysi olarak kullanılmaması bulunuyor. Veganlar, hayvansal olan tüm gıdaların insanın metabolizmasına uygun olmadığını, bitkisel olarak beslenen insanların daha sağlıklı olduğu düşünüyorlar. Bu nedenle et ve et ürünleri yasaklanarak sadece Vegan beslenme düşüncesi bulunuyor.
Nazan Öncel Diyeti Vegan Diyetinin Yararları Nelerdir?
Vegan diyetinin vücuda faydaları şunlardır;
Yüksek tansiyonu önler.
Tip 2 diyabet hastalığının önünü keser.
Çeşitli kalp hastalıklarının oluşmasını engeller.
Bu faydalar bilimsel şekilde kanıtlanmış olarak bizlere sunulmuştur.
Nazan Öncel Diyeti Vegan Diyeti Uygulaması
Nazan Öncel Vegan diyeti uygulaması oldukça basittir. Yapmanız gereken vegan yiyeceklerden kendinize bir liste hazırlamak ve o listenin dışına çıkmamaktır. Vegan diyetinde 22 gün hayvansal ürünler ve gıdalar tüketilmiyor.
Meyve, sebze, bitki tohumu, fındık ve tahıllar ile beslenme gerçekleşiyor. Bunun yanı sıra ek şeker ve çeşitli şekerli gıdalar kesinlikle vücuda alınmıyor. Günlük kalori sınırınız ise 1400 olarak sınırlandırılmıştır. Diyet bünyesinde fındık, avokado, zeytinyağı ve soğuk pres yağlar kullanılıyor. Ancak sınırlı olmasına mutlaka dikkat ediliyor.
Kendi vücudunuzu kendiniz en iyi şekilde tanıdığınızdan dolayı Vegan diyetini kendi programınız ile süsleyebilirsiniz. Bu şekilde diyette yer alan yiyecekleri 1400 kalori olarak vücudunuza alabilirsiniz. Elbette su tüketimi burada çok önemli olduğundan 2 ve 2 litrenin üzerinde su tüketilmesi uygundur. Diyetinizi hafif egzersizler ile süslemeyi de unutmayın.
Nazan Öncel Diyeti Nedir? Nasıl Uygulanır?
0 notes
Text
Zencefil Çayı Nasıl Yapılır?
Tumblr media
Zayıflamak ve hastalıklarla çare arayanlar zencefil çayı nasıl yapılır diye merak etmekteler. Kuru, toz ve taze çayı nasıl yapılır öğrenelim.
Faydası için uzun uzun listeler yapmak gerekecek zencefilin aynı zamanda ciddi zararları da vardır. Kan sulanması ve ritim bozukluğu gibi yan etkileri kalp hastalarını ve kan sulandırıcı ilaç alanları tehlikeye sokmaktadır. Bizlere verilen tüm nimetleri ölçülü ve doğru tüketmek gerektiği gibi zencefili de dikkatli ve uygun ölçüde tüketmelisiniz.
Zencefil Çayı Faydaları Nelerdir?
Zencefilin doğru ve ölçüsüne kullanımı halinde aşağıdaki faydalı etkilere sebep olduğu gözlemlenmiştir.
Gaz problemlerine iyi gelir.
Mide sorunlarına karşı faydalıdır.
Sindirim sistemine faydalıdır.
Kronik ağrılara faydalıdır.
İltihap hastalıklarına karşı etkilidir.
Romatizma ağrılarına iyi gelir.
Solunum yollarını açar.
Soğuk algınlığını hafifletir.
Alerjik reaksiyonları azaltır.
Kan şekerini düşürür.
Kan dolaşımını arttırır.
Hazımsızlığa iyi gelir.
Adet ağrılarını hafifletir.
Boğaz ağrılarına faydalıdır.
Yağ yakıcı özelliği bulunmaktadır.
Zencefil Çayı Zararları Nelerdir?
Zencefil çayının yanlış kullanımı ve ölçüsüne uygun bir biçimde kullanılmayışı aşağıdaki zararlı etkilere sebep olmaktadır.
Çiğnemeden yutulduğunda lifli yapısı nedeniyle bağırsak tıkanıklığına sebep olabilir.
Toz zencefilin bilinçsiz kullanımı mide ekşimesine neden olabilir.
Her ne kadar ilhtihap hastalıklarına karşı faydalı etkileri olsa da, fazla kullanımı ters etki yapabilir.
Fazla kullanımı ritim bozukluğuna neden olabilir.
Kan sulandırıcı ilaç alanlar doktora danışmadan kullanmamalıdır. Zencefil kanı sulandırdığı için iç kanama vb. bir çok olumsuzluğa sebep olabilir.
Kan sulandırma özelliğinden ötürü cerrahi operasyonun 2 hafta kadar öncesinde zencefil kullanımı durdurulmalıdır.
2 yaşından küçük çocuklara verilmemelidir. 2 yaşından büyük çocuklar için önerilen dozun üçte biri önerilmektedir.
Hamilelikte her türlü besinin tüketilmesine dikkat edilmesi gerektiği için mutlaka dokra danışılmalıdır.
Safra taşı ve ülseri olanlar tüketmemelidir.
Yüksek ateş halinde kullanımı olumsuz etkilere neden olabilir.
Bunların yanı sıra deri döküntüsüne neden olabilir ve depresif ruh halini de tetikleyebilir.
Günlük 2-3 gramdan fazla tüketiminin zararlı olduğu bilinmektedir.
Zencefil Çayı ile Zayıflamak Mümkün Mü?
Birçok hastalığında tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılan zencefil, zayıflamak isteyenlerinde kullandığı bir bitkidir. Yağ yakıcı özelliği ve diğer faydaları ile halk arasında popüler olan bir bitkidir. Yağ yakıcı özelliği ve sindirim sisteminize faydalı etkilere sebep olması ile zayıflamayı kolaylaştırır.
Zencefil çayı ile zayıflamak veya belirli diyetlerle zayıflamak isteyenlerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta sağlıktır. Sağlıksız bir zayıflama güzel bir görünüme kavuşmanıza sebep olabilir. Ancak kısa veya uzun vadede bedeninize verdiğiniz zararların sonucunu yaşamak durumunda kalabilirsiniz.
Hasta olun veya olmayın zayıflama diyeti uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Asla hızlı sonuca varmak niyetiyle belirtilen ölçülerin ve kullanım şeklinin dışına çıkmayın.
Zencefil çayı nasıl yapılır, sorusuna geçmeden önce zencefilin hakkında bilinçlenmenizi istedik. Artık zencefili türlü şekillerde nasıl kullanabileceğinize geçelim.
Taze Zencefil Çayı Nasıl Yapılır?
Zencefil çayı yapmak oldukça basit. Yan etkilere maruz kalmamak için dikkat etmeniz gereken nokta ölçülere dikkat etmek olmalıdır. Zencefil çayını sade yapabileceğiniz gibi aroma vermek için bal ve limon da ilave edebilirsiniz.
Yarım litre suyu küçük tencereye alın ve kaynatın.
Su kaynadıktan sonra tencereyi ocaktan alın ve bir diş sarımsak boyutundaki taze zencefili suyun içerisine atın. Eğer fazla kişiye çay yapıyorsanız hem suyu hemde zencefili orantılı bir şekilde arttırın. Örneğin bir litre su, iki diş saıımsak boyutunda zencefil.
Zencefil 10 dakika demlendikten sonra içerisine fazla olmamak kaydıyla limon veya bal ilave edin.
Limon ve bal kaynar suya atılması halinde zararlı hale gelebildiği gibi, faydalı etkisini de yitirir. Bu nedenle su kaynadıktan 10 dakika sonra veya içmeden önce ilave edin.
En basit haliyle zencefil çayı nasıl yapılır sorusunu yanıtladık. Bu basit tarifin yanı sıra zencefil bir çok bitki çayına da eklenebilir. Sakın araştırmadan ve ölçüsüzce kendinize göre bitki çayı hazırlamayın.
Toz Zencefil Çayı Nasıl Yapılır?
Taze zencefil bitki çayı yapımında kullanıldığı gibi toz zencefilden de faydalanılabilir. Toz zencefil çayı, için bir miktar toz zencefil ve sıcak suya ihtiyacınız var. Aroma verici özellikleri veya faydaları nedeniyle bal ve limon da ilave edilebilir.
Yarım çay kaşığı toz zencefili büyük çay bardağına ekleyin.
Ardından toz zencefilin üzerine sıcak suyu ilave edin. Daha sonra iyice karıştırın.
Eğer zencefili tadından dolayı içemiyorsanız, ya da soğuk algınlığı geçiriyorsanız limon veya bal ekleyebilirsiniz.
Limon veya bal eklerken suyun kaynar olmamasına dikkat edin. Zencefilli kaynar su 5-10dk. soğuduktan sonra bal ve limon ilave edebilirsiniz.
Büyük çay bardağı için 1 tatlı kaşığı bal yeterli olacaktır.
İsteğinize göre büyük bardak için yarım veya çeyrek limon sıkabilirsiniz.
Zencefil çayı nasıl yapılır? sorusunun yanı sıra insan sağlığına ne gibi olumlu/olumsuz etkileri var bunu ele aldık. Unutmadan, sağlık şakaya gelmez. Sağlığımız değerli, asla ölçülerin dışına çıkmayın. Zararları ve yan etkileri göz ardı etmeyin. Zencefili düzenli olarak tüketmeye karar vermeden önce mutlaka doktorunuza danışın.
Zencefil Çayı Nasıl Yapılır?
0 notes
Text
Sütlaç Nasıl Yapılır?
Tumblr media
Mutfakların vazgeçilmez tatlısı ve güzel tadı olan sütlaç nasıl yapılır. Günümüzde her evde kolayca yapılan bir tatlı olup yiyen herkesi çoğunlukla memnun eden bir tatlıdır.
Sütlaç nasıl yapılır tarifi şu şekildedir:
Malzemeler
1 litre süt
Ana malzeme olarak 2 çay bardağı pirinç
Pirincin kıvamını biraz seyreltmesi için 1 litre su
3 yemek kaşığı pirinç unu
1,5 -2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
Tarçın
Sütlacın yapılışı:
1)Önce pirinçler yıkanıp 1 litre su ile tencereye koyulur ve pirinçler uzayıp suyu çekene kadar kaynatılır.
2)Daha sonra 1 su bardağı süt eklenir ve hızlıca karıştırılır.
3)Ve işlemleri yaparken bir kenarda küçük bir kase içinde pirinç unu ile 1 su bardağı soğuk süt karıştırılır.
4)Sonra pirinç unu karışımını tencereye ekleyerek seri bir şekilde karıştırılır. 10 dakika pişirilir.
5)Ardından toz şeker eklenir ve en az bir en fazla 2 kere taşacak kıvama gelene kadar pişirilir.
6)Son olarak sütlacı kaselere eşit paylaştırıp, soğuyunca üzerinde tarçın dökerek servis edilir.
Fırın Sütlaç Nasıl Yapılır?
Sütlaç nasıl yapılır fırında bu tarif için ek olarak fazladan su ve fırın işin içine giriyor. Sütlaç nasıl yapılır fırın konusunda önemli olan fırına girmeden önceki aşamalardır.
Malzemeler:
İlk olarak 1 litre süt
Sonra 1 su bardağı şeker
Ve ana malzeme yarım su bardağı pirinç
3/4 yemek kaşığı buğday nişastası
Kesin olması gereken 1 paket vanilya
2,5 su bardağı su
Sütlacın yapılışı:
1)Sütlaç nasıl yapılır noktasında önce pirinçler yıkanır ve su ile altı yanmakta olan tencereye konur. Tencere içinde suyunu çekip yumuşayana dek pişirilir. Püf noktası az sulu kalması ideal kıvamda olmasını sağlar.
2)Kaynamakta olan karışıma süt, vanilya eklenerek karıştırılır. Kaynamaya başlayınca üzerine şeker eklenir ve azar azar bir kasede yarım su bardağı süt ile karıştırılan nişastalı karışım eklenerek karıştırılır. 13 dakika kaynatılır ve altı kapatılır.
3)Fırın 180 dereceye getirilir. Uygun tepsi hazırlanır.
4)Fırına dayanıklı kaselere sütlaçlar konur.
5)Tepsiye konulan kaselerin yarısına kadar su koyularak, sütlaçların üstü kızarana kadar pişirilir. Sonra soğutulup servis edilir.
Sütlaç Tarifi-Nişastalı
Sütlaç nasıl yapılır olarak farklı tarifler çıkabiliyor.Sütlaç tarifi-nişastalıtarifide bunlardan bir tanesi olarak çeşitli şekillerde yapılır. Örnekleri çokça var fakat en popüler olanı şu şekilde yapılır.
Malzemeler
3,5 su bardağı süt
2,5 su bardağı su
1 çay bardağı pirinç
1 su bardağı şeker
2 çorba kaşığı nişasta
Nişastayı açmak için yarım küçük kase su
Vanilin
Tarçın
Fındık
Sütlaç nasıl yapılır nişastalı olarak aşağıdaki aşamalar sonucu yapılır:
Su pirinç ile tencereye alınır ve uzayana kadar kaynatılır.
İçine yavaş yavaş su ilave edilir.
Bunları yaparken bir kase içine yarım su bardağı süt ile nişasta konulup iyice dağılana kadar karıştırılır.
Nişasta karışımını tencereye döküp hızlıca karıştırılır, bekletilirse katılaşma olacaktır.
Daha sonra şeker eklenip eriyene kadar karıştırılır.
Son aşama olarak vanilin eklenir 1 dakika karıştırılır ve kaselere dökülerek soğumaya alınır. Üzeri için fındık ve fıstık kullanılabilir bu şekilde servis edilir.
Kolay Sütlaç Tarifi
Kolay sütlaç tarifi bilinen sütlaç tarifinden farksızdır. Sadece yapmak isteyenleri cezbetmesi için bu ismi almıştır.
Malzemeler:
1 litre süt
2 çay bardağı pirinç
Pirincin kıvamını biraz seyreltmesi için 1 litre su
3 yemek kaşığı pirinç unu
1,5 -2 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
Tarçın
Sütlaç nasıl yapılır aşamaları şu şekildedir:
Önce pirinçler yıkanır su ile tencereye alınır kaynatılır.
Karışım kaynarken içine süt dökülür. Kase içinde süt ile karıştırılan pirinç unu eklenir.
Daha sonra şeker eklenir 2 dakika karıştırılır.
Son olarak kaselere dökülür soğuduktan sonra üzerine tarçın dökülerek servis edilir.
Anne Sütlacı
En pratik sütlaç nasıl yapılır bu şekilde olsa gerek.Anne sütlacı en kolay tariflerden bir tanesidir.
Malzemeler
1 litre süt
5 çay bardağı yıkanmış pirinç
1 su bardağı şeker
1 paket şekerli vanilin
4 su bardağı su
Yapılışı
4 bardak su ile pirinçler yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Ardından süt eklenir 1 dakika boyunca karıştırılır.
Sonra vanilin ve şeker eklenerek 15 dakika boyunca kısık ateşte karıştırılır ve sütlaç servise hazır.
Eski Usul sütlaç Tarifi
Sütlaç nasıl yapılır sorusuna verilen ilk cevap olsa gerek. Asında anne sütlacının bir farklı sürümü sadece içindeki süt ve su miktarı azalıyor.
Malzemeler
750 ml süt
1 çay bardağı (orta boy ) pirinç
1 su bardağı şeker
2 çay bardağı su (pirinçleri haşlamak için )
Eski usul sütlaç tarifi yapılışı:
2 bardak su ile pirinçler yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Ardından süt eklenir karıştırılır.
Sonra şeker eklenerek 5 dakika boyunca hızlıca karıştırılır. Kaselere dökülür soğuduktan sonra servise sunulur.
  Sütlaç Nasıl Yapılır?
0 notes
Text
Her Sabah Bu 3 Şeyi Yerseniz, Size Gençliğinizi Geri Kazandırır
youtube
Her Sabah Bu 3 Şeyi Yerseniz, Size Gençliğinizi Geri Kazandırır
0 notes
Text
Sağlıklı Yaşam İçin En İyi 15 Tıbbi Şifalı Yapraklar
Şifalı yapraklar, etkili tedavi için Hint Ayurveda tıbbında en sık kullanılan bileşenlerdir. Bu makalede, Ayurveda tıbbında bitkisel ilaç olarak kullanılan veya daha önce kullanılmış geleneksel ilaçlar ile mutfak amaçlı kullanılan bitkilerin ve yaprakların bir listesini içerir.
Şifalı Yapraklar Nelerdir? Nasıl Kullanılmalılar?
Tulsi / Fesleğen Yaprakları
Fesleğen yaprakları Hindu kültürünün bir parçasıdır ve astım tedavisinde çok faydalıdır. Ocimum tenuiflorum bilimsel adlı Fesleğen bitkisine ait şifalı yapraklar aromatik çok yıllık bitki sınıfındandır ve yaygın olarak Ayurveda’da kullanılan bir bitki çayıdır.
Nane yaprağı
Nane yaprağı Ayurveda tıbbında kullanılan popüler bir bitkidir ve yaz aylarında vücudunuzu serinlettiği bilinmektedir. Nane yaprakları, kanı arındırır, sindirim ve ağız sağlığını destekler. Ayrıca bu şifalı yapraklar bitkisel çay olarak tüketilmektedir.
Bael Yaprağı
Bael ağacı veya Aegle marmelos, Hindistan alt kıtasına özgü olan Hindular için kutsal bir ağaçtır. Yaprak Ayurveda tıbbında önemli bir bitkidir, sindirim sistemine yardımcı olur, kan şekeri, Astım ve kabızlığı yönetir. Aktarlardan temin edilebilir.
Giloy yaprakları
Giloy Yaprakları genel olarak sağlıklı vücut için ayurveda dahil birçok alternatif tıp ilminde bileşik olarak kullanılır ve giloy kökünün suyu sağlık sorunlarının çoğunu tedavi edebilir. Tinospora cordifolia ayrıca Ayurveda’daki en kutsal bitkilerden biri olarak kabul edilir.
Baget Yaprakları
Baget ağacı yaprakları geleneksel bitkisel ilaçlarda kullanılır. Genç yapraklar bitkinin en besleyici kısmıdır ve hastalıklarını tedavi etmek için potansiyel özellikleri barındırdığı bilinmektedir.
Nirgundi yaprakları
Nirgundi veya Beş yapraklı iffet, soğuk algınlığı için en iyi doğal çözümlerden birisidir ve aynı zamanda sivrisinekleri kontrol etmek için kullanılır. Şifalı yapraklar, bronşiyal astımı, zihinsel bozuklukları, sindirim gücünü ve kadın sağlığı sorunlarını tedavi etmek için geleneksel Ayurveda bitkisel ilaçlarında kullanılmaktadır.
Papaya Yaprağı
Papaya yaprağı, Hindistan’da Dang humması tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılmaktadır. Yaprak suyu karaciğer için faydalıdır, şeker hastalığında kullanılır ve sindirimi destekler.
Neem yaprağı
Neem Yaprakları, cilt ülserleri, bağırsak solucanları, ateş ve diyabet gibi sağlık sorunları ile cilt yararlarının tedavisinde alternatif tedavi olarak kullanılmaktadır. Neem meyveleri ve tohumları, çeşitli terapötik amaçlar için geleneksel olarak kullanılan neem yağı kaynağıdır.
Defne yaprağı
Defne Yaprağı, Hint mutfağının en yaygın bileşenidir ve birçok doğal vitamin ve mineral içerir. Şifalı yapraklar; sindirimi destekler, cilt bakımında kullanılır, saçları kuvvetlendirir ve düzenli ve rahat uykuyu destekler.
Stevia Yaprağı
Stevia Yaprağı, kan şekeri seviyelerini, böbrek hasarını ve vücut şeker oranını düzenlemeye yardımcı olan doğal tatlandırıcıdır. Bitkiye ait şifalı yapraklar geleneksel olarak Brezilya’da doğal şeker veya tatlandırıcı bitki olarak kullanılır.
Kına Yaprakları
Kına Yaprakları, saç, cilt ve tırnak bakımında kullanılır. Ayurveda tıbbında kullanılan şifalı yapraklar: sarılık tedavisinde ve cilt hastalıklarında en iyi doğal reçete olarak bilinir.
Patharchatta Yaprağı
Bryophyllum pinnatum; böbrek taşları, hipertansiyon, baş ağrısı ve yaraların geleneksel tedavisi için kullanılır.
Kişniş yaprakları
Kişniş Yaprağı çok zengin su, mineral, vitamin, karbonhidrat ve protein kaynağıdır ve ayrıca antioksidan görevi görür. Taze şifalı yapraklar iyi bir A, C ve K vitamini kaynağıdır.
Köri yaprakları
Hint mutfağında körilerde baharat olarak kullanılmasının yanı sıra sağlık yararlarına da ev sahipliği yapar. Koyu yeşil yapraklar kan şekeri seviyesini düşürmeye ve sindirimi arttırmaya yardımcı olan C vitamini, lif ve diğer minerallerle doludur.
Sağlıklı Yaşam İçin En İyi 15 Tıbbi Şifalı Yapraklar
0 notes
Text
Page
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Page
0 notes
Text
Post
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Post
0 notes