Tumgik
#uzun süreli ilişki mi
waysenur · 1 year
Text
sevgilim yine yeniden yazıyorum sana ama bu sefer çok başka duygularla...
içimde buruk bı hüzün var böyle gözlerim dolu dolu ama mutluluktan. sırf sen varsın diye mutluyum seninleyim diye mutluyum ben.
şimdi benim hayatıma hoşgeldin hayatımın geri kalanı, benim ailem benim geleceğim, benim efem. hoşgeldin,iyiki geldin sanki sen gelince tamamlandı tüm yarım kalan duygularım tüm eksiklikler sen gelinceye kadarmış, aslında dünya güzel ama insanlar kötüymüş sen bana istisnalar olduğunu da öğrettin meğer insanlar da iyiymiş insanlarda sevebilirmiş-bazilari- ben sevebilimişim bana bunu öğrettin öyle gelip geçici değil ciddi ciddi sevebilirmişim sevdim çok sevdim iyiki de sevmişim. Sen evet sen şimdi hayatıma hoşgeldin hayatımın geri kalanı sensiz devam etmek istemeyeceğim bı yoldayım sen olmazsan geri de donemeyecegim bir yol sensiz devam edemeyeceğim bı yol.
seni kaybetmekten hep korktum ama şimdi korkmuyorum seni kaybetmeyeceğimi biliyorum bı başkasına gitmeyeceğini bizim ayrılmayacağımızı biliyorum *bizi ancak ayırırsa ölüm ayırır gerisi yakışı kalmaz bu aşka.* ancak ben yine korkmuyorum sen ölemezsin sen yok olmamalısın, olmayacaksın. biz büyüyeceğiz hayallerimizin hepsini bir bir gerçekleştirip ikimiz de buruş buruş olana kadar el ele aynı yatakta yatacağız o yatakta son nefesimizi vereceğiz ne sen bensiiz ne ben sensiz kalacağım bunun mümkünatı yok. *Melekler ölmez sen bir meleksin.* başka açıklaması olamaz zaten sen benim bebeğim benim meleğimsin bembeyaz teninin altında yatıyor herşey ve ben bunu görüyorum. İlk gördüğüm andaki gibi, hâlâ aynısın gözümde biraz büyüdün belki azıcık ama hâlâ bebeksin benim bebeğim. Benim papatyam bazen günbatımı'm benim çiçeğim *sen güzel olan herşeysin aslında.* örneğin en güzel şiirler senin için en güzel şarkılar, kitaplar, resimler senin içinmiş gibi, öyle de değil mi? sen mükemmel bişeysin belki farkında değilsin. Seni ilk gördüğümde dedim ki: evet bu işte bu benim hayatımın geri kalanı bunu beğendim bunu alacağım" aldım. artık benimsin benimlesin ve ben bundan çok memnunum ya sen? Sende memnunsun eminim buna. çok başka geldin gözüme çok başka hayır ben mi abartıyorum?
hiç sanmam.
sen cidden mükemmel bı parçasın sen şanssın sen benim geleceğimsin. *Nilperim'in babası. hayatımın geri kalanı.*
iyiki sen! koca bı sene sıfır ayrılık. İşte bu gerçek bı başarı (çünkü ben ayrılık sonrası tekrar birlikteliğie iyi bakmıyorum sanmıyorum eskisi gibi olmaz.)
Biz bunu başardık bir kere olsun başkasına kaymadı gözüm, *hep sana ait hissettim hep sana aittim.*
*şimdi sen hayatıma hoşgeldin, hayatımın geri kalanı*
24 notes · View notes
travestisevgilim · 1 year
Text
Arkadaşlık siteleri gecelik partner arayanların yeri mi
Arkadaşlık sitelerine en çok rağbet gösteren erkekler olmasına rağmen bu denge günümüzde geçmiştekiyle neredeyse aynı. Ancak bu arkadaşlık sitelerinde az sayıda bayan üye olduğu anlamına gelmez. Bayan üyelerde genelde isim yapmış sitelere üye olmayı tercih ediyor. Tek gecelik partner arayanların yeri mi? Arkadaşlık siteleri için genel olarak tek gecelik partner arayanların yeridir diye bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
trabzongaysohbet · 1 year
Text
Arkadaşlık siteleri gecelik partner arayanların yeri mi
Arkadaşlık sitelerine en çok rağbet gösteren erkekler olmasına rağmen bu denge günümüzde geçmiştekiyle neredeyse aynı. Ancak bu arkadaşlık sitelerinde az sayıda bayan üye olduğu anlamına gelmez. Bayan üyelerde genelde isim yapmış sitelere üye olmayı tercih ediyor. Tek gecelik partner arayanların yeri mi? Arkadaşlık siteleri için genel olarak tek gecelik partner arayanların yeridir diye bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Arkadaşlık siteleri gecelik partner arayanların yeri mi
Arkadaşlık sitelerine en çok rağbet gösteren erkekler olmasına rağmen bu denge günümüzde geçmiştekiyle neredeyse aynı. Ancak bu arkadaşlık sitelerinde az sayıda bayan üye olduğu anlamına gelmez. Bayan üyelerde genelde isim yapmış sitelere üye olmayı tercih ediyor. Tek gecelik partner arayanların yeri mi? Arkadaşlık siteleri için genel olarak tek gecelik partner arayanların yeridir diye bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
acid-gramma · 7 months
Note
Selam sevgili nejat ve anonistan. Sizlerden bir yardım isteyeceğim. Uzun süreli bir ilişki içerisindeyim, sevgilim iyi iş sahibi, akıllı, başarılı, iyi ve hafiften sert mizaçlı birisi. Güzel bir ilişkimiz var. Aylar önce, başka bir işe/okula gitmeden önce öylesine random bir işe girdim. Sonuçta cebime para girerdi neden olmasın, boş kalmayı sevmiyorum. Her şey tamam. Olay buradan sonra başlıyor. İşe girdikten sonra uzun boylu, yakışıklı, akıllı ama çok da başarılı olmayan bir tip bana yürüdü; cahil değil ama ortalama tr erkeği gibi işte, yakışıklı uzun olanını düşünün sadece. Kibarca reddettim çünkü sevgilim var ve onu seviyorum. En azından aylar önce bu böyleyken, son 1 aydır bu oğlanı düşünüp duruyorum. Bu üstü kapalı açılma olayından sonra normalce ve seviyeli arkadaşlık sürdürdük çünkü aynı iş yerindeyiz sonuçta, bir yerde iletişimde olacağız. Her neyse. Son zamanlarda da aramız iyi gibiydi yani tabii ki yakın değildik ama muhabbet ediyorduk, iş yerinden diğer arkadaşlar ve onunla. Bir ara sohbet edilirken laf arasında “ben aşık olmam” dedi ve abartısız 1 dakika boyunca gözlerini bana dikmişti bunu söylerken. Çoğu zaman o kadar çok ipucu bırakıyor ki. Ben dürtüsel yaşayan bir insan değilim ama son zamanlarda dürtü kontrolümü öylesine kaybettim ki ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Oğlanla birlikte olsam çok mutlu olamayacağımı biliyorum çünkü açıkçası pek de uyumlu ikili değiliz ve red flagler mevcut. Gerçi sevgilimde de var ama neyse. Birlikte olsak büyük ihtimal mutlu olamayacağımı bildiğim birini neden aklımdan çıkaramıyorum peki? Sevgilime haksızlık ediyorum. Vicdanen zoruma gidiyor ve etik değil tabii biliyorum. Dramatik davranıyorum belki ama duvarlar üstüme geliyor sanki. Benim şimdiye dek çoktan bu işten çıkmam gerekliydi. Kendi yolum var. Peki neden çıkmadım? Çıkarsam oğlanı göremeyeceğim çünkü. Bunu da şimdi itiraf ediyorum kendime. Lütfen benim aklımı kullanamadığım şu dönemde bana aklın yolunu gösterin. Sevgiline bir şeyin kalmamış ayrıl artık mı derdiniz, yoksa sadece saçma sapan düşünüyorsun anlık bir heves için şu an gayet sağlıklı giden bir ilişki bırakılmaz mı?
merhaba anon, oncelikle redflagli olan isyerindeki cocuk veya sorunlu olan iliskin/sevginin bitmesi vs degil. redflagli olan ve iliski yapilamayacak kadin olan kisi sensin. aldatmak sadece bir sey yasamak degildir ve yaptiklarindaki motivasyon, dusunduklerin aldatmaya giriyor. karsi tarafta olsa kabul edilmeyecek bir durum, direkt nextlenmesi gereken bir durumu bizzat kendin yasiyorsun. bu konudaki yol haritani da sen cizeceksin. erdemmis etiktir gecersek kendine iliskisine ve etrafindaki insanlara saygisi olan biri bu problemi bu sekilde deallemez. benim sahsi onerim whore phase'inde oldugunu kabul ederek iliskini bitirip yeni cocukla da iliski yapmamandir. cunku ordaki figuranin(cocugun) bi onemi yok o baskasi da olabilirdi. hadi onunla iliski heyecan denedin diyelim kasina baska insanlar cikacak hayatinda ve ona da aynisini yapma dusunme ihtimalin epey yuksek. her zaman bir konuda daha iyileri vardir onemli olan senin ne istedigini bilmen ve bunu koruyabilmen. yeni cocukla iliski yapma ihtimalindeki acaba yanlis mi yaptim eski sevgilim daha basarili bir bireydi alfaydi dusuncesi de yeni sevgiline saygisizlik olacaktir ve icten ice kendini bitiren bir zavalliya donusturecektir seni. bu kafada saglikli iletisim ve iliski surdurmen mumkun gorunmuyor. henuz yasin genc whore phase de utanilacak bir sey degil belki de insanlari deneyimleyerek hayatina farkli kategorilerden bireyler alarak deneyimlemen gereken bir istegin vardir (sadece heyecan ve eglence de olabilir)iceriden. ki bu da dogal ve saglikli bir tutum kafanin karismamasi, pisman olmamak adina. ama bir iliski yapiyorsan sadik ve gozunun baska birini gormemesi durumu default gelmesi gereken bir ozellik. bu iliskinde cok mutlu olmanla karsindaki kisinin cok dogru olmasiyla da alakali bir sey degil dedigim gibi seninle ve kendine sayginla alakali tamamen. iliskiler baslar biter ama bu iliskileri bitiren sey ucuncu sahislar veya daha iyisi var midir kafa karisikligi olmamali. asla.
29 notes · View notes
cutedark13 · 2 months
Note
Özgür özel mi Türkiyenin bidenı mı?
Çeşme mı, Seferihisar mı?
Yaz mı, kış mı?
Mmfmi, fffm mı?
Evlilik mı, uzun süreli aynı evi paylaştığın ilişki mı?
Nükleer savaş mı, internet üzerinden kıytırık sanal savaş mı?
Devlet memurluğu nu, belediye memurluğu mu?
Abla olmak mı, abinin kardeşi olmak mı?
Ben mevcut tüm siyasilerin istiklal mahkemelerinde yargılanması taraftarıyım.
Urla.
Sonbahar
Tek eşlilik.
Savaşın hiçbir türlüsünü savunmuyorum.
Evlilikten önce aynı evde yaşamalı ve sonra evlenmeli bir ilişki.
Bana belediye demeyin.
Ablayım. Harika bir duygu.
1 note · View note
korelist · 2 months
Text
Tumblr media
ONE SPRING NIGHT // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 7,9 Benim puanım: 9
Drama: One Spring Night (English title) / Spring Night (literal title)
Hangul: 봄밤
Director: An Pan-Seok
Writer: Kim Eun
Date: 2019
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Han Ji-Min, Jung Hae-In, Kim Joon-Han, Joo Min-Kyung, Kim Jung-Young, Seo Jung-Yeon, Kim Chang-Wan
2019 MBC Drama Awards - December 30, 2019
Best Actor (Jung Hae-In)
Best Actress (Han Ji-Min)
Bu dizi ile ilgili çok fazla sosyal medyada linç varmış. Diziyi izlemeyi bırakanlar, böyle şey izlemem diyenler, izleyip yerenler… uçsuz bucaksız bir mevzuymuş meğerse. Şimdi dizimiz kütüphanede çalışan sessiz sakin kendi halinde yaşan ve uzun bir ilişkisi olan hanım kızımız Lee Jeong-In(Han Ji-Min)’in bir gün alışveriş yaptığı eczanede, eczacı çocuk Yu Ji-Ho(Jung Hae-In)’dan etkilenmesi ile başlıyor. Aslında Yu Ji-Ho kızımızdan daha çok etkileniyor. İki tarafta ilk başta bunu kabul etmese de ilk kendinden emin olan kişi Yu Ji-Ho oluyor. Ama kızımızın sevgilisi olmasından dolayı bir adım atmıyor. Adım atmamasının ikinci nedeni ise bekar bir baba olması. Lee Jeong-In ise dediğim gibi uzun bir ilişki içerisinde. Erkek arkadaşı Kwon Gi-Seok(Kim Joon-Han) ile aralarındaki ilişki monotonluk ile sıkıcılık arasında gidip geliyor. Her ne kadar böyle yorucu bir ilişki içinde olsa da kızımızda eczacıda uzak durmaya çalışıyor. Önünde sonunda içinde bulunduğu durumu analiz edip, erkek arkadaşından ayrılıp duygularını kabulleniyor.
Şimdi tam bu noktada herkesler ayaklanmış işte. Vay efendim bu aldatmakmış. Böyle bir ahlaksızlığı izleyemezlermiş. Allah aşkına neler izlediniz de bir şey olmadı buna mı tepki veriyorsunuz. “Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo” diyorum. 8.prens karısının üstüne bunu da ikinciye alayım yanıma diye kıza hallendi de hallendi. Kızda kuzeninin kocasına iş atıp durdu. O okeydi bu mu ahlaksızlık. “Don't Dare to Dream” dizisinde kız hangi adamı seçeceğine karar veremediği için hadi aynı evde üçümüz yaşayalım dediğinde waov ne kadar çağdaş diye düşündünüz de bura da kadının duyguları değişip başka birinden hoşlandı diye mideniz mi aldırmıyor. Vallahi anlam veremedim. Yine ben bu ortam dedikodularını bir diziyi yazmaya karar verince öğrendiğim için pırıl pırıl bir kafayla izledim. Açıkçası da oldukça beğendim.
Öncelikle bu durumun aldatma olduğuna katılmıyorum. Eğer çok ısrar ediliyorsa da kabul edilebilir olduğunu savunurum. Uzun süreli ilişkilerde bir noktadan sonra tarafların ikisi de kendisini o alışkanlığın pençesine bırakabiliyor. Böyle olunca da içinde bulunduğu dururumu görmesi çok daha zor oluyor. Bunu fark etmesi için tetikleyici bir şey yaşaması gerekiyor. O alışkanlığın aslında onu mutsuz eden şey olduğunu kabul etmek çok kolay bir durum değil. Ayrıca da dizide anlatılan ilişkide Kwon Gi-Seok daha öncesinde ayrılmak istemiş ama o kadar alışılmış bir durum varmış ki ayrılamamışlar. Kızımız farkındalığını kucağına alıp ayrılmak isteyince ise, kıymete biniyor. Gurur meselesi haline geliyor. Ondan sonra vay efendim aldatmalı dizi pis kaka.
Bu kadar doğal bir süreci bu kadar abartmaları bana biraz manasız geldiği için bir miktar yükseldim. Buradaki konuya gelene kadar “Marriage contract” dizisinde böbrek için evlenmeye çalışılıyordu. Romance is a bonus book, Do do sol sol la la sol ve Something in the rain gibi dizilerde kendinden çok küçük erkeklere aşık kadınlar vardı. Forecasting love & weather dizisinde ise mevzu eş değiştirme tesadüfüne kadar gidiyordu. Bütün bu dizilerin çılgın bir hayran kitlesi var. Tepkiyse bunlara da tepki olmalıydı. Saydığım diziler ile ilgili yorumlarımı zaten yazmıştım, tekrar etmeyeceğim. Something in the rain dizisi ile bu dizi arasında çok fazla benzerlik bulduğumu eklemeliyim. İkisinin de başrolünün aynı erkek olması bir etken tabi ama iki kadın oyuncunun da aynı enerjiyi vermesi ikisinin de çok başarılı kadınlar olması da bir diğer etken. Sanırım bu diziyi daha çok sevdim ama ikisi de güzeldi.
Bana kalırsa dizi tam olarak sonbahar tadındaydı. Something in the rain’den farklı olarak karakterler yaşıttılar. Büyük kadın krizi yoktu. Her ne kadar oyuncu olarak aralarındaki yaş farklı diğer dizideki gibi olsa da karakterler yaşıt denildi, bize bir şey söylemek düşmez. Han Ji-Min bence şahane bir oyuncu. Çok kötü dayanamadığım dizisini de izledim, orada bile şahaneydi. Olumsuz söylenecek hiçbir şey yok. Jung Hae-In ise arkadaşlarımla aramızda “güzel seven çocuk” olarak biliniyor. Çok güzel seviyor. Rolüne öyle güzel giriyor, partnerine öyle güzel bakıyor ki… insan izlerken onun sevdiğini sevesi geliyor. Aman hiç üzülmesin istiyor. Bu dizide de bir sahnede kızımız ona sevdiğini söylediğinde ağlamaya başlaması şahane bir detaydı. Bütün o sevgiye ne kadar aç olduğunu daha önce ne kadar özlemini çekmiş olduğunu bütün çıplaklığı ile izleyiciye geçirdi.
Son olarak eski sevgili krizine de parmak basıp kapatıyorum. Bir insan bu kadar açık ve net bir şekilde reddedilmesine rağmen nasıl bu kadar yüzsüz olabilir aklım almadı. Hele ikisinin de babaları… Biz ayrıldık dedikçe düğün planı yaptılar. Tam cinnet geçirmelikdi. Ben diziyi beğendim. Farklı duygularla, karakterleri anlayarak, sakince izledim. Tavsiye ederim.
OST:
Rachael Yamagata - No Direction
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
0 notes
egotangoo · 6 months
Note
Diğer anonime katılmıyorum sevilmek bi ihtiyaç ve muazzam bir şey nasıl sevdiğini anlatsaydın da o zaman sevgini övdün derlerdi. Günün büyük kısmında beraber olup hiç sıkılmadınız mı ben sanırım biraz kendime yalnız kalma alanı isterdim ama o 15 saatte gerçekten keyif alıyorsanız harika bir durum bu. Şimdili bu kısa süreli ayrılık zor gelir ama özlemler lazım ilişkiye. Ama seneye ciddi bir şeylere başlamak için biraz erken gibi değil mi sanki 3 ay sonuçta henüz
Şöyle söyleyeyim ben yalnızlıkla çok iç içe kalmış biriyim bazen çok sessizleşiyorum ya da o çok eğleniyor o ara ben duruluyorum noldu diyor yoruldum diyorum gülüyor izliyorum ben sen eğlen diyorum sonra o bir şeyler anlatıyor. Ya da bazen kitap okumasını istiyorum okuyor sürekli her istediğimde bazen o bana sorular soruyor bu konuyla ilgili ne düşünüyorsun şu konuyla ilgili ne düşünüyorsun ben çok fazla kitap okudum ve araştırmayı da çok seviyorum bildiğim şeyleri onunla konuşuyorum siyasi,tarih ne bileyim bazen din bazen bilim üstüne araştırma yapıyoruz beraber. Arkadaşlarla buluşuyoruz okey oynuyoruz ya da bir yerlere eğlenmeye gidiyoruz tanıdık mekanlara gidiyoruz. Tavla oynamayı çok seviyoruz yeniliyor diye sürekli kavga ediyoruz. Santraç oynamayı çok severim genelde bu ikili de asla yenilmem o yüzden onu biraz sinirlendiriyorum. Onun dışında küçük kendimizce piknikler yapıyoruz.Konser kovalıyoruz. Bazen sahile gidip sırt sırta sessizce duruyoruz yani böyle olunca zaman geçiyor. Onun dışında ki soruya da gelirsek yeni bir ilişki ama uzun bir tanışıklık var ve bazen 10 yıl 3 ay etmez de olabilir. Ama dediğim gibi 1 sene geçmesi lazım bi yine de şuan sözde bir konuşma var biliyorsun söz uçar yazı kalır. Bir şeyleri yolunda devam ettirirsek ufak ufak adımlarla devam edicez zaten direkt evlenmekten bahsetmemiştim.
0 notes
mezardakicicekk · 10 months
Text
TEMAS SORUNU
TW/ çocuk tacizi
Daha önce buraya kalbim ağrıyarak yazı yazmış mıydım hatırlamıyorum. Nefes almakta zorlanıyorum, kalbimin üstünde öyle bir ağırlık var ki bunu anlamanız için verebileceğim bir örneğim dahi yok. Ağlamak istiyorum, saatlerce ağlayıp içimdeki her şeyi kusmak istiyorum.
Yıllardır bu düşünceyle boğuşuyorum. Cevabından deli gibi korktuğum ama aynı zamanda öğrenmek istediğim bir şey. Çocukken, çok küçükken tacize uğradığımı -uzun bir süreç bile olabilir- düşünüyorum ve bu düşüncemin boş olmadığına dair elimde bulgular var. Keşke hiç olmasaydı ve kafamda kuruyorum diyip bu konuyu kapatabilseydim.
Lisede gördüğüm rüyalar aklıma takılınca çocukken tacize uğramış bir arkadaşıma onu incitmeyecek şekilde nazikçe bu tarz rüyalar görüp görmediğini sorduğumda olumlu cevap verdi. Aseksüel olduğumu lisede psikoloğumun yardımıyla fark etmiştim. Tabi o zamanlar böyle rüyalar görmediğimden çok derine inmeden karar vermiştik. Bunun psikolojik olup olmadığını araştırdığımda doğuştan geldiğini ama bazı durumlarda (çocukken tacize uğramak gibi) kişi aseksüelliğe yönelebiliyormuş. Bundan hariç başka bir bulgu daha var elimde ama söylemek istemiyorum.
Kimseye temas edemiyorum biliyor musunuz? Ne bir erkeğe ne de bir kıza. Eskiden, bu rüyaları görmeden önce çok severek arkadaşlarıma sarılırdım. Temas benim için bir problem değildi. O rüyalardan sonra artık vücudum istem dışı tepki vermeye başladı. Biriyle uzun süreli temas halinde kaldığımda deli gibi titriyorum mesela. Birine sarılmak aşırı rahatsız hissettiriyor. Temas ettiğimde sorun yaşamadığım kişi sayısı üç, sadece üç. Çok acı değil mi?
Hiçbir zaman yüz yüze görebildiğim birileriyle ilişki yaşamak istemezdim. Çoğu sanal olurdu. Yüz yüze gördüğüm yalnızca üç sevgilim oldu ve üçü de taciz etti. Bu durum temastan daha çok kaçınmama sebep oldu tabi. Eskisi gibi birine sarılabilmeyi o kadar özlüyorum ki...
Hiç çocuğumun olmasını istememiştim. Nerde Onsra gelecekteki çocuğu için çalıştığını söyledi ve çocuğumuz olsa varsayımında bulundu işte o zaman detaylı düşünmeye başladım. Benim ömrüm boyunca belkide sırf bu sikik şey yüzünden çocuğum olmayacak. Bir hastalığım olmasa bile psikolojik olarak yapabileceğim bir şey değil bu. Destek alsam bile yapamam, bünyemin kaldıramayacağını biliyorum. Bu yüzden öğrenmekten korkuyorum.
Psikoloğum içinde kalmasındansa yaz gitsin derdi. Umarım bu yazıyla birlikte bu illet şey zihnimden uçup gider.
1 note · View note
psikologline · 10 months
Text
Sarılmak İnsana İyi Gelir Mi?
Tumblr media
Sarılmak, insanların duygusal ve fiziksel sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratır. İnsan teması, özellikle sarılma eylemi, oksitosin hormonunun salınımını tetikler. Bu hormon, bazen "sevgi hormonu" olarak adlandırılır ve insanların bağ kurma ve güven hissini güçlendirir. Sarılmak ayrıca stresi azaltmaya, kaygıyı hafifletmeye ve genel ruh halini iyileştirmeye yardımcı olur. Stres hormonu olan kortizol seviyesinin düşmesine de katkıda bulunarak, insanların daha rahat ve huzurlu hissetmesini sağlar. Sarılmak, aynı zamanda sosyal bağları güçlendirir ve insanlar arasındaki ilişkileri derinleştirir. Fiziksel temas, özellikle uzun süreli ve samimi bir sarılma, insanlar arasında güven ve empati duygularını artırabilir. Ayrıca, sarılmak bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve genel sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Çocukluk döneminden itibaren düzenli fiziksel temas ve sarılmanın, sağlıklı duygusal gelişim için de önemli olduğu bilinmektedir. Bu etkileşimler, insanların hem duygusal hem de fiziksel refahına katkıda bulunarak, yaşam kalitesini artırabilir. Sarılmanın Psikolojik ve Fiziksel Faydaları Duygusal İyi Oluş Üzerindeki Etkileri Sarılmak, duygusal sağlığın geliştirilmesinde önemli bir rol oynar, ancak bu alanlarda yaşanan zorluklar için profesyonel yardım almak her zaman önerilir. Sarılmanın sağladığı duygusal destek, bireylerin kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olurken, daha derin duygusal sorunlar için bir psikolog veya terapist ile çalışmak daha kapsamlı bir iyileşme sağlayabilir. Stres ve Kaygıyı Azaltmanın Doğal Yolu Sarılmak, stres ve kaygıyı hafifletebilir, ancak bu duyguların yoğun veya yönetilmesi zor olduğu durumlarda bir uzmandan yardım almak önemlidir. Profesyonel bir psikolog, kişiye özel stratejiler sunarak daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmeye yardımcı olabilir. Oksitosin: Sarılmanın Kimyasal Etkisi Oksitosin hormonunun salınımı, sarılmanın bir sonucu olarak gerçekleşir ve bu, genel refah hissini artırabilir. Ancak, hormonal dengesizlikler ve ilişkisel sorunlar gibi konularda bir psikolog ya da sağlık uzmanıyla görüşmek, daha kapsamlı bir çözüm sunabilir.
Tumblr media
Sarılmanın Sosyal ve İlişkisel Yönleri Sosyal Bağları Güçlendirme Sarılmak, sosyal bağları güçlendirir, ancak ilişki dinamikleri ve sosyal etkileşimler konusunda zorluklar yaşayan bireyler için psikolojik danışmanlık önemli bir adım olabilir. Uzmanlar, kişisel ilişkileri geliştirmek ve sosyal becerileri artırmak için rehberlik edebilir. Empati ve Güvenin Artışı Empati ve güvenin geliştirilmesinde fiziksel temas etkili olabilir, fakat bu alanlarda karşılaşılan zorluklar için psikolojik destek önemlidir. Psikologlar, kişinin empati ve güven duygularını geliştirmesine yardımcı olacak teknikler sunabilir. Fiziksel Sağlık Üzerindeki Etkileri Bağışıklık Sistemini Güçlendirme Sarılmak, bağışıklık sistemini destekleyebilir, ancak sağlıkla ilgili endişeler ve sorunlar söz konusu olduğunda tıbbi bir uzmana danışmak gereklidir. Psikolojik danışmanlık, sağlıkla ilgili endişelerin yönetilmesinde yardımcı olabilir ve genel iyilik halini artırabilir. Kalp Sağlığı ve Sarılmanın Önemi Sarılmak, kalp sağlığını olumlu yönde etkileyebilir, ancak kalp ve diğer sağlık sorunları için profesyonel tıbbi yardım almak şarttır. Psikolojik danışmanlık, kalp sağlığını etkileyen stres ve kaygı gibi faktörlerin yönetilmesinde destekleyici olabilir. Çocuklar ve Sarılmanın Önemi Duygusal Gelişimde Sarılmanın Rolü Çocukların duygusal gelişimi için sarılmanın önemi büyüktür. Sarılmanın sağladığı güven ve sevgi duygusu, çocukların sağlıklı bir şekilde büyümelerine yardımcı olur. Ancak, eğer çocuklarda duygusal veya davranışsal sorunlar gözlenirse, bir çocuk psikoloğu ile görüşmek, çocuğun ihtiyaçlarına en uygun desteği sağlamak açısından önemlidir. Güvenli Bağlanma ve Fiziksel Temasın Etkisi Güvenli bağlanma, çocuğun ileriki yaşamında sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için temel taşlardan biridir. Fiziksel temas ve sarılma, bu güvenli bağın oluşmasında kritik rol oynar. Aile içinde yaşanan bağlanma sorunları için bir aile terapisti veya çocuk psikoloğu ile çalışmak, sağlıklı aile dinamiklerinin geliştirilmesine büyük katkı sağlayabilir.
Tumblr media
Sarılmanın Zor Zamanlarda Rolü Yas ve Kayıp Durumlarında Sarılmanın Gücü Yas ve kayıp durumlarında sarılmanın sağladığı destek ve teselli önemlidir. Ancak, derin yas ve kayıp hisleriyle başa çıkmakta zorlanan bireyler için profesyonel bir psikolog ya da terapistten yardım almak, bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetmeye yardımcı olabilir. Kriz Anlarında Destek ve Teselli Sağlamak Kriz anlarında fiziksel yakınlık ve sarılma, bireylere anlık rahatlama sağlayabilir. Ancak, travmatik olayların uzun vadeli etkileriyle başa çıkmak için uzman bir psikolog ile çalışmak, bireylerin bu zor zamanları daha sağlıklı bir şekilde atlatmalarına yardımcı olur.
Tumblr media
Sıkça Sorulan Sorular
Bir insan bir insana neden sarılmak ister?İnsanlar genellikle duygusal yakınlık ve bağ kurma arzusuyla birbirlerine sarılırlar. Sarılmak, sevgi, destek ve anlayış ifadesi olarak da kullanılır.Sarılınca vücutta neler olur?Sarılınca vücut, rahatlama ve güven hissi veren oksitosin hormonunu salgılar. Aynı zamanda stres hormonu kortizol seviyeleri düşer, sakinleşme ve rahatlama hissi artar.Sarılmak hangi hormonu arttırır?Sarılmak, özellikle "sevgi hormonu" olarak bilinen oksitosin hormonunun seviyesini artırır. Bu hormon, sosyal bağlanma ve güven hissini güçlendirir.Bir erkeğin size sarılmak ne anlama gelir?Bir erkeğin sarılması, sevgi, yakınlık veya koruma arzusunun bir ifadesi olabilir. Bu davranış, samimiyet ve duygusal bağın bir göstergesi olarak da yorumlanabilir.Sarılmak neden iyi hissettirir?Sarılmak iyi hissettirir çünkü duygusal destek, güven ve bağlılık hissi yaratır. Ayrıca, stresi ve kaygıyı azaltarak bedensel ve zihinsel rahatlama sağlar.Sarılmak neye iyi gelir?Sarılmak, duygusal stres, yalnızlık hissi ve kaygı gibi durumlara iyi gelir. Fiziksel sağlık açısından, bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir.Aniden gelen sarılma isteğiAniden gelen sarılma isteği, duygusal yakınlık ihtiyacı veya sevgi ifade etme arzusundan kaynaklanabilir. Bu, aynı zamanda stres veya kaygı anlarında destek arayışının bir işareti de olabilir.Sarılmak hangi hormonları etkiler?Sarılmak başta oksitosin olmak üzere, dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarını da etkiler. Bu hormonlar, mutluluk, rahatlama ve genel iyilik halini artırır.Birine sarılma ihtiyacı hissetmek neden olur?irine sarılma ihtiyacı genellikle duygusal bağlanma, güven ve destek arayışından kaynaklanır. Bu ihtiyaç, yalnızlık veya stres anlarında daha belirgin hale gelebilir.Kendine sarılmak ne anlama gelir?Kendine sarılmak, kişisel konfor ve kendini güvende hissetme arayışının bir ifadesi olabilir. Bu, aynı zamanda öz-sevgi ve kendine destek olma çabasını da simgeler. Read the full article
1 note · View note
herasprophecy · 1 year
Text
Yeni bir sevgili tarot açılımı:
Soruları:
Yakında yeni bir ilişkiye başlayacak mıyım?
Bu kişi hangi burçtan olacak?
Birbirimizle uyumlu olacak mıyız?
Uzun süreli bir ilişki olacak mı?
Bu kişi benim ruh eşim olabilir mi?
Dileğim gerçekleşecek mi
Bu açılımda böyle asklar isteyen dm atabilir
Eğer mesaj atamıyorsanız yorum atın döneceğim
1 note · View note
gastromadman · 2 years
Note
1 ay olucak ve akşam belli bir saatten sonra mesajıma cevap vermiyor sabah günaydın yazıyor ama o mesajı gördüğüne eminim uyuduğunu düşünmüyorum neden bunu yapıyor veya neden yazdın dye de sormuyor çok rutin bir şekilde konuşuyoruz konuşma bitmiyor saygıdan evet konuşursun ama 1 ay da konuşmazsın kötü bitmedi ilişkimiz ama napmaya çalışıyor anlamıyorum en uzun ilişkimdi onunda benimde yani ama ben adım attım ona yazarak o ayrılmıştı benden ama dayanamadım yani anlatabildim mi bilmiyorum ama görüşünü merak ettim
Şimdi şöyle söyleyeyim. Ucu çok açık ve detaysız bir şekilde geldin bana buna net ve kesin bir şey söyleyebilmem hiç mümkün olmaz çünkü detaylar asıl önemli olan. Çocuğa dair şeylerin ayrıntıları da önemli tabi ki çünkü böyle kişiler neden böyle yapar diye genellemeye tabii tutarak düşünce sunabilmem pek mümkün değil. Ama senin varsayımların üzerinden ele alacak olursak görüpte özellikle yazmak istemiyorsa ayrıca ilişkiyi kendi bitirmiş olup saygıdan devam edilme söz konusuysa mantıklı bir zemine oturuyor aslında. Çünkü kötü ayrılmamışsınız belki de seni üzdüğünü düşünüyor ya da daha fazla üzülmeni istemiyor o yüzden senin konuşma isteğine ters karşılık vermiyordur. Şu an arkadaş olarak konuştuğunuzu varsaydığımızda çocuğun sürekli mesaj yazması da gerekmez aslında ama günaydın yazıp sohbet ve muhabbet kurabiliyormuş. Bana sorarsan arkadaş olarak konuşmayı devam ettirip seninde üzülmeni istemediği için bağı kopartmak istemiyor olabilir. Gece neden yazmadığı konusuna gelirsek aslında yazmak istememesinden ya da geceyi kendine ayırmak istemesinden yalnız kalmak istemesinden olabilir. Psikolojisini ve rutinini bilmediğim için yine yorum yapmakta zorlanıyorum aslında. Uzun süreli bir ilişkimiz vardı diyorsun ve şu an ki tavırlarıyla ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyorsun. Benim bu söylediklerinden gözlemime göre hem seni üzmek yıpratmak istemiyor daha fazla hem de sonuçta o da seninle bir uzun ilişki içerisinde bulunmuş olduğu için o da bu yazışmalara alışkanlık kazanmıştır. Birden o alışkanlığı bırakmak afallatmış olduğu için tekrardan konuşmak istemiş olabilir.
0 notes
hamilelikte · 2 years
Text
Hamilelikte genital siğillerle ilgili en büyük endişelerden biri olası komplikasyonlardır. Genital siğiller başta hijyen ve bebek ile anne arasındaki ilişki açısından çok can sıkıcı durumlara neden olabiliyor. HPV, birçok kanser türüne ve genital siğillere neden olabilen cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Genital siğiller olarak da bilinen insan papilloma virüsü (HPV), cinsel olarak aktif kişiler arasında çok yaygın bir virüstür. Bunun nedeni, bir partnerin cinsel organlarıyla temas yoluyla bulaşan bir enfeksiyon olmasıdır. Cinsel olarak aktif insanların tahminen %75-80'i hayatlarının bir noktasında bu virüse maruz kalmıştır. Genital siğil ve enfeksiyonlardan kaynaklanan sonuçlar (hastalıklar) nedeniyle bu çok zordur. Yaklaşık 120 HPV tipi vardır ve bunların 40'ı öncelikle cinsel organları (vulva, vajinal bölge, serviks ve anüs) etkiler. Genital siğil nedir ve nasıl bulaşır? İnsan papilloma virüsü hem erkekleri hem de kadınları etkiler. Genital siğiller herhangi bir cinsel temas yoluyla geçebilir. Cilt veya mukoza zarlarıyla doğrudan temas yoluyla veya doğumda elde edilebilir. Genital siğillerin oral-genital temas yoluyla (bir kişinin ağzı ile başka bir kişinin genital bölgesi arasındaki temas) bulaştığına dair bazı vakalara dair kanıtlar da vardır. Genital siğiller oldukça bulaşıcı olduğundan, cinsel olmayan kızları ve 10 yaşın altındaki erkek çocukları HPV'den koruyan aşılar vardır. Genital siğillerin belirtileri nelerdir? Çoğu durumda, hamilelikte genital siğiller asemptomatiktir. En belirgin semptom, enfeksiyonun çeşitli kanser türleri gibi komorbiditelere dönüşmesidir. Şu anda HPV enfeksiyonu için bir tedavi yoktur. Ancak çoğu insanın bağışıklık sistemi vücuttaki enfeksiyonu yok edebilmektedir. HPV enfeksiyonları genellikle bir ila iki yıl içinde kaybolur. Ancak genital siğiller bu süre içinde geçmezse enfeksiyon gelişebilir. HPV, sigaradan sonra ikinci en önemli kanserojen olarak kabul edilir ve tipik olarak erkeklerin %5'inde ve kadınların %10'unda kansere neden olur. İlerlemiş enfeksiyonlar jinekolojik kanser (rahim ağzı kanseri, vulva kanseri), anal kanser, genital siğil ve siğiller (cinsel temas bölgesinde oluşan lezyonlar) gibi hastalıklara yol açabilir. HPV, genital siğil kremi gibi belirli ürünlerle tedavi edilebilir. Kriyoterapi, elektrokoter, lazer ve cerrahi eksizyon gibi teknikler de kullanılabilir. Ancak bu kesin bir tedavi değildir. Genital siğiller tedaviden sonra tekrarlayabilir. Genital siğiller için risk faktörleri Genital siğillere yakalanma ve ilerleme riskini artıran birkaç faktör vardır: HPV 16 ve HPV 18 virüsleri ile enfeksiyon; immün yetmezlik ile enfeksiyon; Cinsel aktivitenin erken başlangıcı; Farklı cinsel partnerler; Çoklu hamilelik; Genetik eğilim; Sigara içme alışkanlığı; Herpes simpleks tip 2 veya klamidya gibi diğer cinsel yolla bulaşan patojenlerle birlikte enfeksiyon; Oral kontraseptiflerin uzun süreli kullanımı. Genital siğil hamileliği engeller mi? Genital siğil hamileliği engeller mi Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında en sık görülen viral hastalıklardan biri genital siğillerdir. Papilloma virüsünün neden olduğu deri lezyonları hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilmekte ve özellikle hamilelik döneminde artabilmektedir. Papilloma virüsü (HPV), cinsel yolla bulaşan yaygın bir virüstür. Son araştırmalar, HPV ile doğurganlığın azalması arasında bir ilişki olduğunu ve ayrıca yardımcı üreme tedavilerinde olumsuz sonuçlarını göstermiştir. Hamilelikte genital siğili pozitif olan hastalarda düşük oranının arttığı bulunmuştur. HPV ile enfekte olmuş spermden türetilen blastosistlerin, trofoblast hücrelerinin enfeksiyonu nedeniyle düşük implantasyon potansiyeline ve artan düşük yapma riskine sahip olduğu düşünülmektedir. Yani özet olarak, genital siğil olan erkek veya kadının çocuk sahibi olma oranı düşmektedir. Ancak kadınlarda hamileliği tam olarak engellemez. Hamilelikte genital siğil neden daha sık görülür?
Hamilelikte genital siğil sayısında artış gözlenmiştir. Araştırmalar, hamilelikte genital siğillerin artmasına katkıda bulunan birçok olası faktör olduğu sonucuna varmıştır. Hamileyken genital siğilleri artıran faktörlerden birinin de hamilelikte östrojen hormonunun fazlalığı olabileceği kanısındayız. Başka bir bakış açısı, hamilelik sırasında vajinal akıntının artmasının, genital siğil mantarları için mükemmel bir ortam oluşturduğu için siğil olasılığını artırdığı gerçeğiyle tutarlıdır. Benzer şekilde, papilloma virüsünün neden olduğu genital siğillerin ortaya çıkmasının, bireysel fiziksel dirençle ilişkili olduğu bilinmektedir. Hamilelik sırasında doğal fizyoloji bağışıklık sistemini düşürür ve bu da genital siğillerin artmasına neden olabilir. Hamilelikte genital siğillere hangi komplikasyonlar neden olur? Hamilelik döneminde kolayca büyüyen ve çoğalan siğiller, zamanla kanamaya neden olabilir ve bu da takibi zorlaştırabilir. Genital siğillerin gebelikte yol açabileceği en ciddi komplikasyonlardan biri, HPV virüsünün anneden bebeğe doğum sırasında bulaşmasıdır. Normal doğumda enfekte olma olasılığı daha yüksektir, ancak sezaryen olan bazı anneler enfeksiyonu bebeklerine geçirebilir. Ancak genital siğillerin yol açtığı en ciddi komplikasyon, çocuğun boğazında “larenks” adı verilen bölgede çıkan siğillerdir. HPV virüsü, doğumda solunum yolu yoluyla çocuklara bulaşabilir ve tekrarlayan laringeal papillomatoz olarak bilinen bir duruma neden olabilir. Araştırma sonucunda hastalığa yakalanma şansı son derece düşük olsa da olası riskler ve doğum yöntemleri konusunda ailelerin ve doktorların birlikte çalışması çok önemlidir. Hamilelikte genital siğillerden korunmanın yolları nelerdir? Son yıllarda en yaygın hastalıklardan biri genital siğiller, cinsel yolla bulaşan HPV virüsünün neden olduğu cilt lezyonlarıdır. Genital siğillerin ortaya çıkması için virüs bulaşmış olmaları gerekir. Ancak virüs vücuda girdikten sonra genital siğillerin ne zaman ortaya çıkacağı kesin değildir. Dolayısıyla virüsün vücuda ne zaman girdiğine dair bilgi edinmek mümkün değil. Hamilelikte genital siğillere daha önce vücuda girmiş olan HPV virüsü neden olur. Genital siğillere karşı korunmak için kendinizi bu lezyona neden olan papilloma virüsünden korumalısınız. Genital siğil olan hamileler nasıl doğum yapmalı? Genital siğil olan hamileler nasıl doğum yapmalı Cinsel yolla bulaşan bir bakteri türü olan HPV virüsü de doğumda anneden çocuğa geçebilir. Bu nedenle bir annenin genital siğil belirtileri varsa ilk korkusu HPV virüsü ve genital siğillerin bebeğe geçip geçmeyeceği sorusudur. İnsan papilloma virüsü ve genital siğil, korkulanın aksine bebeklerde genetik bozukluklara neden olabilen hastalıklar değildir. Hamilelikte genital siğil virüsünün doğum kanalı yoluyla bebeklere bulaştığı bilinmektedir. Ancak bu rakam oldukça düşük. Ayrıca sezaryenin virüs bulaşma riskini azalttığı bilinmesine rağmen yine de vakalar gözlemlenebilmektedir. Doğumda anneden çocuğa geçen papilloma virüsü bebeğin ses tellerinde siğillere neden olabilir, bu nedenle hamilelik öncesinde ve sırasında olası tüm riskler anne ve eşi ile tartışılmalıdır. Hamilelikte anneden sürüntü alınması ve siğil tedavisi uygulanması da riski en aza indirmek açısından oldukça önemlidir ve hangisini seçeceğinize birlikte karar vermek gerekir. Gebe kadınlarda genital siğillerin tedavi yöntemleri nelerdir? Genital siğiller, fark edilmeyen ve hamilelik sırasında veya başka bir zamanda tedavi edilmesi gereken cilt lezyonlarıdır. Genital siğillerin tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Medikal ve cerrahi yöntemlerin kullanıldığı tedavi süreci hastanın siğillerinin boyutuna ve yaygınlığına göre değişiklik gösterebilmektedir. Gebelikte genital siğiller için en çok tercih edilen tedaviler arasında trikloroasetik asit ve kriyokotelin yer alır. Hamilelikte genital siğillerin diğer bir yaygın tedavisi elektrokoagülasyon ve lazer tedavisidir. Elektrokoagülasyon, esas olarak yaygın siğilleri veya düşük ağrı eşiği olan hamile kadınlar için kullanılır.
Burada kullanılan yöntem hekimin önerisi ve hastanın onayı ile belirlenir. Bazı durumlarda mevcut siğillerde herhangi bir büyüme ya da büyüme yoksa hastalar rutin olarak takip edilerek gebelikte sürüntü alınabilir ve genital siğillerin mevcut durumuna göre doğum kararı verilebilir.
0 notes
anamedblog · 2 years
Text
Astérix Külliyatında Kent, Çevre ve İnsan Olmayanlar
K. Mehmet Kentel, ANAMED Doktora Sonrası Bursiyeri (2021–2022)
Tumblr media
Resim 1: Where’s Asterix başlıklı resmi bulmaca kitabında Lutetia ve şehir kaosu.
M.Ö. 50 yılı. Tüm Galya Roma işgali altında. Tüm Galya mı? Hayır, küçük bir köy, büyücülerinin sihirli iksiri sayesinde Roma ordularına karşı direnmeye devam ediyor.
Hayatta yakın ailem dışında en uzun süreli ilişkim, bu köyde yaşayanlarla kurduğum. Çok küçükken, babamın gayriresmî tercümanlığında başladı bu ilişki, çocukluğuma dair hatırlamaktan en keyif aldığım ritüellerden birinde, babamla yan yana oturur, kucağımızda kalın kapaklı bir Astérix albümü, o önce içinden Goscinny'nin sözlerini okur, sonra Türkçeye çevirir, ben o sırada Uderzo'nun çizimlerinin detaylarına hayran olur, çok şaşırır, çok gülerdim.
1990’ların ikinci yarısında Remzi Kitabevi yeni çevirilerle tüm seriyi basmaya başladığında, yeni bir ritüel geliştirdim: iki haftada bir Rumeli Caddesi’ndeki Remzi’ye gidip, “yeni Asteriks çıktı mı?” diye sormak. Astérix çok zamanlı bir deneyimdi benim için, bir yandan Remzi Kitabevi’nin yayın takvimini takip ediyordum, devamlı gelecekten haber almaya çalışarak. Bu takvim Fransızca orijinallerin baskı sırasını tam olarak izlemiyordu, dolayısıyla Goscinny ve Uderzo’nun yarattığı evrenin kendi akışını da. Bu geçmişe dair bir sorgulamaya itiyordu, acaba “gerçekten” öyle mi olmuştu, önce Lejyoner mi yoksa Gladyatör mü olmuşlardı, ama Kleopatra’nın yanına ondan sonra gitmemişler miydi? Babamı Fransa’da ziyaret ettiğim bir yaz tatilinde, sokakta yürürken bir gazete bayiinin köşesinde Astérix et son fils (Asteriks’in Oğlu) kitabını gördüm, henüz Türkçeye çevrilmemişti, nasıl bir heyecanla babamın yanına gittiğimi ve “Astérix’in çocuğu oluyormuş biliyor muydun?” diye sorduğumu çok iyi hatırlıyorum. Elbette bir yandan Goscinny ve Uderzo’nun eğip büktüğü, Sezar’ı, Kleopatra’sı, Brutus’ü, Roma, Londinium’u ve Lutetia’sıyla antik tarih vardı. 
Geçmişte ve gelecekte, diller ve katman katman tercümeler (“hayır, Hopdediks ya da Oburiks değil, OBELIX o!”) arasında giden, rivayetlerle dolu bir okuma deneyimi...
***
1959’da yayımlanmaya başlayan serinin iki yaratıcısından René Goscinny ta 1977 yılında hayatını kaybetmiş, Astérix’in çizeri Albert Uderzo seriyi tek başına devam ettirmişti. 2011’de ise kalemini Jean-Yves Ferri ve Didier Conrad’a devretmişti, onlar da sonuncusu geçen sene olmak üzere toplam beş albüm çıkarttılar. Son albüm, Astérix et le Griffon, Uderzo’nun kontrolünden geçmeden çıkan ilk albüm oldu, zira kendisini de 2020’de, pandeminin hemen başında kaybettik—ölüm duyurusunda koronavirüsle ilgisi olmadığı belirtilmişti.
Bu yazıda tekdüze bir Astérix tarihi anlatmak yerine, bu meşhur serinin kent ve çevre meselelerini ele alış biçimlerine değineceğim. 2. Dünya Savaşı Fransa’sında yaratılan, altmış seneden uzun bir süredir yayımlanmaya devam eden bu serinin tek bir gündeminden, bağlamından, ajandasından bahsetmek elbette çok mümkün değil. Ancak savaş sonrası Avrupa’nın hızlı kentleşmesinin, yüksek modernizmin ve buna bağlı olarak gelişen birinci nesil çevre hareketlerinin, seriye uzun soluklu bir bakış açısı verdiğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Günümüz Fransa’sının kuzeybatısında kalan küçük Galya köyünün, ormanlarla ve zengin bir doğal yaşamla çevrelenmiş sükuneti, çoktan kaybedilmiş bir ideal olarak resmedilirken, kahramanlarımızın yolculuk yaptığı büyük şehirleri, örneğin Lutetia’yı (Paris) ya da Londinium’u (Londra), trafiğin, karmaşanın, kalabalığın, pisliğin, dolandırıcılığın hüküm sürdüğü yerler olarak görürüz. Astérix’ten biraz daha önce yayın hayatına başlamış, bande desinée dünyasının diğer büyük yıldızı Tintin’in (Tenten) nizami ve temiz sokaklarıyla karşılaştırıldığında bu modern kent eleştirisi daha belirgin hâle gelir.
1971 yılında, tüm dünyayı ama özellikle Fransa’yı derinden sarsan 68 olaylarından kısa bir süre sonra yayınlanan Le Domain des Dieux (Tanrılar Sitesi), tüm Astérix külliyatında modern kentin en net ve sıkı biçimde eleştiri nesnesi hâline geldiği yapıt. Hikâye, alışık olduğumuz gibi küçük Galya köyünün, etrafındaki büyük ormanla çevrelendiği kuşbakışı görüntüyle açılır, ancak hemen bir sonraki panelde köyümüz koca bir Roma şehri tarafından çevrelenmiştir. Bu görüntü, Sezar’ın sarayındaki bir makete aittir ve bir türlü fethedemediği yenilmez Galyalıları alt etmek için en yeni projesini sergilemektedir: bir tahakküm aracı olarak kentsel dönüşüm. Sezar bu projesini genç ve yıldız bir mimar olan Anglaigus’a vermiştir. Sezar ve Anglaigus, Galyalıları sadece sihirli iksirlerinin değil, yaşam kaynakları olan ormanlarının da koruduğunun farkındadır. Bugünkü müteahhit ve yöneticilerden pek farklı olmayan biçimde ormanı yok edeceğini ve yerine bir doğa parkı yapacağını söyler Sezar—millet bahçesi, M.Ö. 50.
Tumblr media
Resim 2: Le Domain des Dieux’nün İngilizce baskısının (The Mansion of the Gods) açılış sahnesi.
Burada 68 olaylarını, eski Fransız kentlerinin etrafına bu dönemde dikilen “villes nouvelles,” yani yeni şehirleri, yüksek modernist kent hayatının sınırlarına, sınıflı şehir yaşamına karşı gelişen tepkileri bağlamın bir tarafına koymak gerekir. Kent sosyoloğu ve felsefeci Henri Lefebvre’in çığır açan yazınını üreten dönem koşulları, bande desinée ortamında da Tanrılar Sitesi’ni ortaya çıkartmıştı denebilir. Diğer taraftan, tüm Astérix serisinin ana motoru olan işgalciye, sömürgeciye, imparatorluğa karşı direnme motifini de anmak gerekir—ki bu motif Goscinny ve Uderzo’nun neslinin bizzat yaşadıkları Nazi işgaline karşı direnişe dayanıyor ama onu aşıyordu, 20. yüzyılın ikinci yarısında tüm dünyayı saran sömürge karşıtı hareketlerden besleniyordu. Tanrılar Sitesi, postkolonyal kent yazınına özellikle 90’larda damga vurmuş birçok temayı, örneğin “yerli kente karşı sömürgeci kenti” ikiliğini, bir uygarlaştırma aracı olarak kent mekânını, yerleşimci sömürgeciliği ve kolonyal bir şiddet biçimi olarak çevresel yıkımı çok daha erken bir tarihte gündemine almıştı. Romalıların Galya ormanlarını yok etme konusundaki başarısız çabalarının (ki buna en fazla direnç gösteren bir başka insan olmayan aktör olan, Obelix’in köpeği İdéfix’ti), Fransa’nın kendi sömürgecilik deneyimine dair hatırlattıklarını da yeri gelmişken not edeyim: 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında, Kuzey Afrika’yı sömürgeleştirme çabasındaki Fransa, çevre tarihçisi Diana Davis’in anlattığı gibi kendisini Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak görüyor ve Kuzey Afrika halklarını medenileştirmeye çalışıyordu. Bunun bir yolu da, doğanın kullanımını medenileştirmekten geçiyordu: Fransız sömürgeci teknokratlara göre Kuzey Afrika’nın ormansızlaşmasına yerli halkların yanlış kullanımı sebebiyet vermişti ve bu topraklar, Fransız idaresi altında bilimsel metotlarla yeniden ormanlarla kaplanabilirdi.
Tumblr media
Resim 3: Sömürgeci bir karşılaşma anı olarak çevresel yıkım ve direniş.
Burada detaylıca bahsetmek istediğim ikinci Astérix albümü, 1981 yılında yayımlanan ve Türkçeye Kara Altın Diyarında olarak çevrilen L'Odyssée d'Astérix. Albüm, Uderzo’nun Goscinny olmadan tek başına yayımladığı ikinci kitap ve yine yazıldığı dönemin ruhunu, meselelerini fazlaca yansıtıyor. Hikâyenin başında, köyün büyücüsü Panoramix’i (Büyüfiks) büyük bir sıkıntı içinde görüyoruz. Kısa sürede anlıyoruz ki Panoramix’in derdi, sihirli iksir stoklarının tükenmiş olması ve yenisini yapabilmek için, reçetede sadece bir damla kullanılan ama hayati öneme sahip bir hammaddeye ulaşamıyor olması. Bu madde, kaya yağı ya da petrol. Roma İmparatorluğu’na karşı direnişin son kalesi olan Galya köyünü savunmasız bırakmak söz konusu olamayacağı için Astérix ve Obelix, bu yağın kaynağına yani Mezopotamya’ya doğru bir yolculuğa çıkıyor. Yanlarında da onları engellemeye çalışan gizli ajan ve başarısız büyücü, Sean Connery tipli Dubbelosix. Petrol peşindeki bu maceranın, 70’lerdeki petrol krizi ve fosil yakıtlara karşı ilk çevre hareketleri bağlamında oturduğu yer oldukça açık. Kitap boyunca birçok karakter, bu kaya yağının peşinden koşmanın anlamsızlığına vurgu yapıyor. Oryantalist tonları kuvvetli bir albüm olan kitap, Ortadoğu halklarını sebepsiz ve ezel ebet savaş hâlinde gösterirken, kahramanlarımız tüm külliyatta ilk defa çabalarında başarısız oluyor ve zar zor yanlarına aldıkları bir kese petrol, Dubbelosix’in müdahalesiyle Manş Denizi’ne dökülüyor. Petrole bulanmış bir deniz kuşu sinirle bağırıyor: “gerçekten bu kadar erken mi başladınız denizi kirletmeye!” 
Tumblr media
Resim 4: L'Odyssée d'Astérix’in İngilizce baskısında (Asterix and the Black Gold), Manş Denizi’nin “tarihte ilk kez kirlenmesi.”
Donna Axel ve Roberta Spivak’ın bu albüm üzerine yazdıkları yazıda dikkat çektikleri gibi, albüm yayınlanmadan sadece üç sene önce, tarihte o zamana kadar görülmüş en büyük çevre felaketlerinden biri, en büyük petrol sızıntısı, Bretagne açıklarında, yani tam da Astérix’in köyünün olduğu bölgede yaşanmış, Shell petrollerini taşıyan Amoco Cadiz üçe bölünerek batmış, Suudi Arabistan ve İran’dan çıkartılmış yaklaşık 220 ton ham petrol, Manş Denizi ve Atlas Okyanusu’na karışmıştı. Uderzo’nun bu sahneyi çizerken aklında şüphesiz ki bu ekolojik yıkımın travması bulunuyordu.
Tumblr media
Resim 5: Amoco Cadiz batığı, 1978. Public domain. Wikimedia.
Astérix ve Obelix ekolojik açıdan çok daha küçük ama direnişlerinin geleceği açısından oldukça büyük felaketlerinin ardından, karaları bağlamış biçimde köylerine döndüklerinde, Galya köyünün hiç de savunmasız olmadığını, tam tersine köye saldırmış Roma ordusunun pataklanmakta olduğunu fark ediyor. Zira Panoramix Astérix ve Obelix’i petrol peşine gönderdikten sonra denemelerine devam ediyor ve iksiri hazırlarken petrol yerine pancar kökü suyu kullanabileceğini fark ediyor. Yenilenebilir olmasa da bu çevreci petrol alternatifi, hikâyemizi mutlu sona erdiriyor. 
Bu albümü, yine Tintin’in, orijinalinde de Kara Altın Diyarında (Tintin au pays de l'or noir) ismindeki albümüyle karşılaştırmak ilginç olabilir. Bambaşka bir bağlamda, savaş rüzgârlarının estiği 1939’da yazılmaya başlanan, sonra iki kez kapsamlı değişikliklere uğrayan Tintin albümü, petrol kaçakçılığına dair bir uluslararası komployu merkezine alırken, fosil yakıtların çevresel zararlarına dair hiçbir şey söylemiyor, petrol zengini Ortadoğu şeyhlerinin kötü niyetli Avrupalılar yerine iyi Avrupalıların etkisinde olmasını sağlıklı işleyen bir petrol piyasasının anahtarı olarak gösteriyor.
Son olarak, her kitapta defalarca karşımıza çıkan ama seslerini neredeyse hiç duymadığımız, isimleri konulmamış karakterlere, yaban domuzlarına değinelim. Astérix dünyasının, İdefix dışındaki bu en mühim insan olmayan aktörlerini çoğunlukla pasif biçimde, şenlik sofralarında görüyoruz. Ancak L'Odyssée d'Astérix, iki domuzun kendi aralarındaki diyalogla açılıyor. “Koca bir aileden sadece ben kaldım, tabii ki o çılgın Galyalılardan ölesiye korkuyorum,” diyen birini, öteki sakinleştiriyor, çünkü Galyalılara direnmenin yolunu biliyor. Nitekim Astérix ve Obelix tarafından kovalanmaya başladıklarında, öyle bir güzergâhtan kaçıyorlar ki, Galyalı kahramanlarımızın önüne bir Roma devriyesini çıkartıp ilgilerini dağıtıyorlar, böylece en azından bu seferlik iştahlı sofralardan kurtuluyorlar. Astérix külliyatı boyunca sonsuz bir açlığın hedefi olan yaban domuzlarının perspektifini görebildiğimiz bu sahnenin özel bir yeri var. Ancak yeni kitapların, yine günümüz hassasiyetlerine selam çakan biçimde bu aşırı avlanmaya karşı mesafe almaya başladığını söylemek mümkün olabilir. 2019’da yayınlanan La Fille de Vercingétorix (Şefin Kızı) kitabında, köyün çocukları, Galyalıların tüketim bağımlılığını ve özellikle de yaban domuzlarının aşırı tüketimini eleştiriyor, örneğin. 
Tumblr media
Resim 6: L'Odyssée d'Astérix’in İngilizce baskısının (Asterix and the Black Gold) açılış sahnesi. PTSD yaban domuzları Romalıları kullanarak Galyalıları atlatıyor. En azından bu seferlik.
Açık Radyo’da Gizem Kıygı’yla birlikte hazırlayıp sunduğum Yerden Yüksek programı için bu metnin ilk taslağını hazırladıktan sonra, tüm Astérix külliyatının Saadet Özen tarafından yeniden çevrilmekte ve Alfa Yayınları tarafından yayımlanmakta olduğunu öğrendim. Bakalım yeni çeviriler nasıl cevherler getirecek…
O zamana kadar, Uderzo’ya, Goscinny’e, ve bu çok zamanlı, çok katmanlı, nefis bir şenlih olarak devam eden okuma deneyiminin parçası olan herkese teşekkürler—fark etmez, isterseniz ehlence de diyebiliriz. 
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
 1- Bu yazı büyük ölçüde Açık Radyo’nun Yerden Yüksek programının 3 Ağustos 2022 tarihli yayını için hazırladığım metne dayanmaktadır. Dinlemek için: https://open.spotify.com/episode/3OzAYXu9N3PmGVRJQ0t5cW?si=997ecea0b7864551. Yeniden kullanma izni verdikleri için Açık Radyo yapımcılarına ve katkıları için ANAMED Yayın Koordinatörü Alican Kutlay’a teşekkür ederim.
2-  Diana K. Davis, Resurrecting the Granary of Rome: Environmental History and French Colonial Expansion in North Africa (Athens: Ohio University Press, 2007). muse.jhu.edu/book/8949.
3-  Donna Axel ve Roberta Spivak, “Asterix’s Journey to Find Oil: Environmental Traumics,” ImageText 9, no. 1 (2017–2018), https://imagetextjournal.com/asterixs-journey-to-find-oil-environmental-traumics/. 
0 notes
gaysite · 3 years
Text
Arkadaşlık siteleri gecelik fuck buddy arayanların yeri mi?
Arkadaşlık siteleri gecelik fuck buddy arayanların yeri mi?
Hiç utanma arlanma yokmu kız sizde allah belanızı vermesin 🙂 Fuck Buddy neci kele. Abboouuv dünyanın sonu gelmiş. Millet bir birini fiken fikene. Fiken den fuck buddy olur. Fikilen de fuck buddy olur. Fuck Buddy nedir? Fikiş arkadaşımı dır 🙂 hoh hoh… 🙂 eğer erkeksen… seni hınzır seni diyorum…You are a fucking a dickface ayrıca 🙂 Eğer kadınsan seni sürtük senii diyorum.. You’re a horny fucking…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sephmccauleys · 3 years
Text
Arkadaşlık siteleri gecelik fuck buddy arayanların yeri mi?
Arkadaşlık siteleri gecelik fuck buddy arayanların yeri mi?
Hiç utanma arlanma yokmu kız sizde allah belanızı vermesin 🙂 Fuck Buddy neci kele. Abboouuv dünyanın sonu gelmiş. Millet bir birini fiken fikene. Fiken den fuck buddy olur. Fikilen de fuck buddy olur. Fuck Buddy nedir? Fikiş arkadaşımı dır 🙂 hoh hoh… 🙂 eğer erkeksen… seni hınzır seni diyorum…You are a fucking a dickface ayrıca 🙂 Eğer kadınsan seni sürtük senii diyorum.. You’re a horny fucking…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes