Tumgik
#Ben normal bitty
Note
I'd like a matchup please–not picky in any way. I have a perseverance soul and I can be very cuddly, but I’m okay with little contact. I have ADHD, Depression, and anxiety. I struggle with self esteem + anything social. I am a night owl and a realist who loves stars and sweets, with a dark sense of humor. Don't mind blood, hate loud noises. In online school, so I’ll be home often. No current bitties, but I have experience with many pets. Not the best memory, but can follow recipes. An introvert.
This is going to be looong since you didn’t specify any types- so here we go!
In no order:
Doll(Tale paps Neko): Doll bitties always know just what to say to help their owners feel better and are super clingy and don’t mind helping you remember anything you need to! They're cats so they like night just as much as actual cats! They are super cuddly with their owners but can easily and always take no for an answer if you don’t want cuddles! They also don’t mind doing most of the talking in public if you want them to!
-
Ornate(Outer paps Lamia): These bitties love stars and the night! They don’t mind being home more often as long as they arent alone to often and can get bored a little easily too and totally get being a little forgetful!
-
Blue Racer(Tale sans lamia): These bitties are super laid back and are perfect for new owners/being the only bitty! They are pretty lazy and don’t mind staying home most of the time either and don’t mind if you arent the best cook, they'll eat just about anything anyway!
-
Argos(Tale sans Hellhound(Demon)): These bitties love cuddles and do perfectly well as the only bitty around, they like being the protector and wouldn't ever mind helping you remember things or with things like cooking or chores, and they never feel ignored when guarding so when you get busy or hyperfixate on something they will just stand guard and wont mind! But they are a bigger bitty!
-
Mexwing(Swap gaster butterfly): These bitties are very cuddly and always small! And with their ability to just flutter around you can just open a window on a nice day and let them play outside, and with their flight you can easily keep things for them out of the way!
-
Silkie(Tale sans chicken harpy): These bitties are super social and do best in groups of 3 or more but they are very easy to care for even if you get more than one! They are pretty cuddly and they don’t mind being dyed so you can easily make them super colorful!
-
Simber(Fankid type: Normal sans x Normal Grillby): These bitties are laid back and pretty blunt, meaning you never have to worry about not knowing what they mean! They love to cook and bake and would love to help in the kitchen! They can easily remember recipes perfectly by heart!
-
Eevee(Pokebitty): Eevee bitties are super affectionate and love to spend time with their owners doing anything and everything! They also wouldn't mind entertaining themselves for awhile if you're busy! They do need at least one other bitty around but a pair of Eevee's will divide and concur! And the things they will be trying to concur will be your self esteem issues and anything else! Even if they can only help for a little while they count it as a win!
-
1.0 Moon(Fnaf bitty): These bitties can easily help you remember things and help with scheduling if you want them to!
They arent super strict about their schedules and don’t mind keeping it loose, they can also help you clean, they can get overstimulated by loud noises but having a Sun bitty around can help them and the Sun! They will also both help you the best they can! They also don’t mind entertaining themselves while you're busy of course!
-
Regius(Soft au JTK lamia): These bitties can be a little skittish and get spooked by loud noises(even something like a sneeze) but are very cuddly and despite being a Jeff the killer type they hate fighting and would much rather talk it out!
-
Ben(Normal Ben Drowned bitty): These bitties, of course, love video games! And are known for getting very easily distracted by their games, so can easily keep themselves busy for hours on end! They aren't very loud but arent as spooked by loud noises either,
-
Virid(Izuku Midoriya lamia): These bitties are note takers, and can easily help you take notes on anything you want! From recipes to things for school to hype fixations and more! They are also very hardworking and will do their best to help you in any way they can!
-
Tumblr media
0 notes
tipitip213 · 2 months
Text
Fotoğrafçı ile türbanlı hatun.
Merhaba, adım Vural. 42 yaşındayım ve evliyim. 25 yıldır fotoğrafçılıkla uğraşıyorum. Kendime ait bir stüdyom var. Genelde giyim firmaları için katalog çekimleri yapıyorum. Elbise, mayo vs. çekimleri için gelen modellerle ilişkilerim oldu. Bunlar genelde üniversite öğrencileri olurdu. Yüzü ve fiziği güzel kızlardı çoğu. Karımda bulamadığım cinsel tatmini onlarda buluyordum. İyi kazandığım için maddi problemim yoktu. Ceplerine parayı koyunca onları istediğim gibi sikiyordum. Bir kısmı bakireydi, o yüzden onları sadece götlerinden sikerdim. Bazıları da artık işi orospuluğa vurmuştu. Ben daha bir şey söylemeden amlarını sergilerlerdi. Modellerin soyunma odasına gizli kamera koymuş, onlar soyunurken izler, görüntülerine bakarak da 31 çekerdim. Sikemediklerim için de kendimi böyle avutuyordum.
Bir gün modellik ajansından aradılar. Kıyafet çekimi olacağını söylediler. Firma, çekimi yapılacak elbiseleri getirecek, ajans da fotomodeli gönderecekti. Bir saate kalmadan firmadan geldiler ve elbiseleri bırakıp gittiler. Bu sefer çekim için gelecek modeli beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra orta yaşlı, kapalı bir kadınla genç bir kız geldi. “Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordum. Kadın, “Bizi ajanstan yolladılar, burada çekim yapılacağını söylediler.” dedi. Kız annesiyle beraber gelmişti, 19-20 yaşındaydı. Kız uzun boylu, genç ve güzeldi, ama utangaç ve içine kapanık olduğu da belliydi. Annesi ise 40-42 yaşlarında vardı. Annesinin üzerinde uzun bir etek ve gömlekle, başında renkli bir türbanı vardı. Güneş gözlüklerini türbanının üzerine çıkarmıştı. Ayağında da topuklu ayakkabı.
“Evet, ben de sizi bekliyordum…” dedim. İşyerinde benden başka kimse yoktu, o nedenle çekim esnasında kimse rahatsız etmesin diye kapıyı içerden kilitledim. Daha sonra kendilerine çekimin aşağıda yapılacağını ve oraya inmemiz gerektiğini söyledim. Annesi ve kızı önümden geçip aşağı inerlerken, annesinin sallanan götü sikimin sertleşmesine sebep oldu. İnce eteğinin altından külot izi belli oluyordu. Daha önce de birkaç kez annesiyle gelen kız olmuştu. Ben çekimle ilgili konuları anlattım. Kız başıyla anladığını belli ederken, annesi köşede oturmuş, etrafa bakıyordu. Ben kıza soyunma odasını gösterdim. O sırada annesi, “Elbiseler açık saçık değil, dimi?” diye sordu. Ben de, “Hayır, bu normal bir elbise çekimi, pantolon, gömlek, elbise falan. İsterseniz siz de içeri girip bakın.” dedim. Kadın, “Yoksa babası keser ikimizi!” dedi ve kızıyla beraber içeri girdi.
Birkaç dakika sonra kız üzerinde elbise ile çıktı. Annesi de beraberinde çıkmış, köşede çekimi izliyordu. Ben kızın resimlerini çekmeye başladım. İçerisi oldukça sıcaktı. Kapalı bir ortamdı ve spotlar da sıcaklığı artırıyordu. Klima birkaç gün önce bozulmuştu ve halen yaptıramamıştım. Annesi sonunda, “Ay burası çok sıcak, ben içerde oturacağım.” diyerek soyunma odasına girdi ve çekim boyunca orada kaldı. Çekimler birkaç saat sürdü. Neyse, akşamüzeri işimiz bitti. Kıza ve annesine teşekkür ettim. Beraber ayrıldılar. Ben de yapılan çekimler üzerinde çalışmaya başladım. Saat geç olmuştu ve ben de yorulmuştum. Soyunma odasındaki kameranın kaydını izlemek istedim. Açıkçası bu kızdan iş çıkmazdı, ama en azından vücudunu görmek istiyordum. Aşağı indim. Bilgisayarı açıp izlemeye başladım. Görüntülerde kız üzerindekileri çıkarıp, kıyafetleri giyiniyor, tabii bu sırada sutyen, külotla kalıyordu. Biçimli ve düzgün bir vücudu vardı. Ama görüntülerde beni asıl şok eden annesi olmuştu. Annesi de kızıyla beraber elbiseleri deniyordu…
Kadın önce eteğini aşağı sıyırıp çıkardı. Ardından gömleğini. Sutyen ve külotla kaldı. Biraz göbeği vardı. Vücudu beyazdı, güneş görmemişti. Türbanı halen başındaydı. Askıdaki elbiselerden birini alıp giyinmeye çalışıyordu. Elbise vücuduna biraz dar geldiği için yapamıyor, kızından yardım istiyordu. Bu sırada kızı devamlı, “Anne, ne yapıyorsun, bırak şunları!” diyor, ama annesi “Ne var kız, bir bakayım şöyle!” diyordu. Birkaç gün önce bir mayo çekimi olmuştu ve çekim için getirilen mayo ve bikiniler odada duruyordu, henüz almaya gelen olmamıştı. Kadın bikinilerden birini aldı. (Ben de ekran başında elim sikimde kadını izliyordum!). Sutyenini açınca koca memeleri löpür löpür sallanmaya başladı. Üzerindeki pamuklu beyaz külotu çıkarınca, amı ve götü ortaya çıktı. Amı biraz kıllıydı. Kadın bikini altını alıp giymeye çalıştı, ama biraz küçük geliyordu, yine de giymeyi başardı. Odada aynanın karşısında sağa sola dönüyordu. Bikini altı kadının götünde tanga gibi kalmış, götünün arasına girmişti…
Kızı, “Anne, ne yapıyorsun böyle? Çıkar şunu!” dediğinde, “Kızım ne var? Baban izin vermiyor böyle şeyler giymeme, bir bakıyorum şöyle, nasıl bir şeymiş bu diye. Ne olacak yani, yemedim ya!” diyordu. Görüntülerin sonunda kadının bikinilerden birini kızına belli etmeden çantasına attığını gördüm. Galiba bikini giymeyi çok sevmişti. Kadın bu şekilde elbiseleri, mayo ve bikinileri denemişti. Ve bunu yaparken bütün vücudunu sergilemişti. Amı, götü, memeleri olduğu gibi ortadaydı. Sikim kazık gibi oldu. Koltukta oturmuş, ekran başına kilitlenmiştim. 31 çekmeye başladım…
Ertesi gün dayanamadım ve ajansı arayıp, çekim için gelen kızla görüşmem gerektiğini söyledim. Kızın numarasını verdiler. Biraz sonra tekrar aradım. Kıza ulaşamadığımı, evinin yada bir yakınının telefonunu istedim. Bana annesinin cebini verebileceklerini söylediler. “Olur!” dedim. Numarayı aldım. Annesinin adının da Hayriye olduğunu öğrendim bu arada. Aradım, kendimi tanıtınca hemen hatırladı. Kendisine kızının resimlerini, TV yapımcısı bir arkadaşımın gördüğünü ve çok beğendiğini, kızını bir reklam filminde oynatmak istediğini söyledim. Çok sevindi, kızıyla konuşacağını söyledi. Ben de, “Bu aşamada daha kızınıza haber vermeyin, bu konuyu önce sizinle konuşmamız gerekiyor. Yapımcı arkadaşım yarın öğleye doğru saat 11 gibi burada olacak, gelirseniz kızınızın alacağı ücreti falan detaylı konuşuruz!” dedim. Biraz tereddüt etti, ama işin ucunda iyi para ödeneceğini duyunca, “Tamam, yarın 11’de orada olurum!” dedi. Beklediğim olmuştu. Ertesi gün yapacağım çekimleri iptal ettim.
Sabah erkenden işyerime gittim ve Hayriye’yi beklemeye başladım. Saat tam 11’de geldi. Pembe renkli uzun bir etekle, pembe türbanı vardı. Üzerinde de krem renkli diz altına gelen bir pardesü. Güneş gözlükleriyle birlikte çok seksi görünüyordu. Geçen sefer giydiği beyaz renkli topuklu ayakkabıları yine ayağındaydı. Altına parlak ve ince ten renkli çorap giymişti. Kendisine çay ikram ettim. “Hani, reklamcı arkadaşınız gelmedi mi?” deyince, konuyu daha fazla uzatmanın gereği yok diye düşünerek, soyunma odasındaki kameranın kaydettiği kadının çıplak resimlerini koydum önüne. Resimleri görünce bir anda yüzü değişti, kıpkırmızı oldu. Hiçbir şey söylemiyor, resimlere tek tek bakıyordu. Ben sessizliği bozdum ve “Hayriye hanım, siz mankenliğe bayağı meraklıymışsınız. Üstelik vücudunuz da buna müsait!” dedim. Bunu duyunca bana bağırmaya ve küfretmeye başladı. Elimle ağzını kapadım ve “Bana bak, ya beni memnun edersin, yada bunları kocana gösteririm! Haa, bir tane bikiniyi de çantana attığını görmedim sanma!” dedim.
Bu sefer gözleri doldu ve ağlamaya başladı, “Yalvarırım, böyle bir şey yapma. İstersen para vereyim, ama böyle bir şey mümkün değil. Olamaz!” diyordu. Ben de, “Ne parası ulan, istersen ben sana para vereyim. Seni sikmek istiyorum ben!” dedim. Hayriye ağlamaya devam ederken dükkânın kapısını içerden kilitledim ve “Hadi, bu işi fazla uzatmayalım. Başka şansın yok. Neden kızınla çekimlere geldiğin belli oldu. Nerdeyse bütün mayoları, bikinileri giymişsin!” dedim. Hayriye bana hakaretler, küfürler ediyor, “Çoluğum çocuğum var, yapma, etme!” deyip duruyordu. “Kızımın da görüntüleri var mı?” diye sorunca, “Benim kızınla işim yok, ben seninle ilgileniyorum!” dedim. Ağlamaları biraz kesilmişti…
Onu elinden tuttum ve aşağıya götürdüm. İçerisi karanlıktı, bütün ışıkları açtım. Hayriye’ye platformun ortasına geçmesini söyledim. Ben de makinemin başına geçtim. Hayriye’nin resimlerini çekmeye başladım. Pardesüsünü çıkarmasını söyleyince çıkardı. Pembe uzun eteği ve beyaz gömleği ile kaldı. Dar gömleğinin altından memeleri ve sutyeni belli oluyordu. Türbanı halen başındaydı. Ona, “Gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş aç!” dedim. “Lütfen yapma, ne olur!” dese de, sonunda düğmelerini açmaya başladı. Sikim gittikçe sertleşiyordu, bir taraftan resim çekmeye devam ediyordum. Sonunda düğmeleri tamamen açtı, sutyeni ortaya çıkmıştı. Memeleri sutyeninden taşacakmış gibiydi.
Gömleğini yanlara açmasını, ama çıkarmamasını söyledim. Dediğim gibi gömleğinin önünü yanlara iyice açtı. Bana bakmıyor, sürekli başka tarafa bakıyordu. Bu şekilde de resimlerini çektikten sonra, “Tamam, şimdi çıkar gömleğini!” dedim. Kol düğmelerini açtı ve gömleğini çıkardı. Şimdi üzerinde sadece sutyenle kalmıştı. Ona sürekli, “Sağa dön, sola dön, arkanı dön!” gibi komutlar verdikçe dediklerimi itiraz etmeden yapıyordu. Elimle işaret ederek sutyenini açmasını söyledim. Bu kez itiraz etti, ama ben ısrarlı olduğumu söyledim. Arkadan kopçasını açınca sutyeninden taşan memeleri öne doğru fırladı. Aynen görüntülerdeki gibi dolgun ve büyük memeleri sallanıyordu. Ancak sarkmışlardı. O şekilde de resimlerini çekmeye devam ettim.
Sıra uzun pileli eteğine gelmişti. Eteğini de çıkarmasını istedim. Arkadaki küçük fermuarını açarak eteğini aşağı sıyırdı. Eteği tamamen sıyırıp çıkarınca, diz üstüne gelen parlak naylon çoraplı bacakları ortaya çıktı. Bembeyaz kalçaları gün yüzü görmemişti, üzerinde yine geçen günkü gibi pamuklu, beyaz bir külot vardı. Külot kalçalarını, kasıklarını sıkıyordu. Arkasını dönmesini işaret ettim. Dönünce küçük külotunun koca götünün yarısını anca kapladığını gördüm. Sikim kazık gibi olmuştu ve pantolonum artık rahatsızlık veriyordu. Ben de soyunmaya başladım ve kısa sürede çırılçıplak kaldım. O sırada Hayriye’nin sırtı bana dönüktü. Bana doğru dönmesini söyledim. Dönünce önümde sallanan kalkık yarağımla karşılaştı. Yüzünü elleriyle kapadı ama ben açmasını söyledim…
Yavaşça ellerini yüzünden çekti. Biraz önce yüzüme bakmayan Hayriye bu sefer sürekli bana ve yarağıma bakıp duruyordu. Hayriye’nin amının kılları külotunun kenarlarından belli oluyordu. Kalçalarında alınmamış tüyler olduğunu gördüm. Bu şekilde de resimlerini çektim. Ama benim de sabrım sınırına dayanmıştı. Bir an önce yarağımı amına sokmak için yanıyordum. Bu sefer külotunu çıkarmasını söyledim. İtiraz etmedi. Küçük külotunu kenarlarından tutarak bacaklarından sıyırdı ve çıkardı. Amı etliydi. Am dudakları kahverengi ve büyüktü. Amının etrafındaki kılları epey bir zamandır almadığı belliydi. Yine sağa, sola dönmesini söylüyordum, o da itiraz etmeden dönüyordu. Bu sefer sırtını bana dönüp domalmasını söyledim. Dediğimi yaptı ve ellerini dizlerine dayayarak eğildi. Ben fotoğraf makinesiyle zoom yaparak amına odaklanıyordum. Göt deliğinin etrafı kıllarla çevriliydi. Göt deliği kılların ortasında kara bir çukur gibi duruyordu.
Tekrar doğrulmasını söyledim. Artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum. Kalkık yarağımı sıvazlayarak yanına yaklaştım. Ayağındaki topuklularla boyu 1.75 kadar vardı. Onu elinden tuttum ve köşedeki masaya tutunarak domalmasını söyledim. Domalınca bacaklarını iyice açtım, amı tamamen ortadaydı. Başını arkaya doğru çevirip, “Lütfen söz ver, sadece aramızda kalacak bu olanlar, dimi?” dedi. Ben de, “Sen merak etme!” dedim. Yarağımı tuttum ve yavaş yavaş amına sokmaya başladım. Hayriye, “Ahh, ımm!” diye söylenmeye başladı. Önce yavaş, sonra hızlı hareketlerle amına sokup çıkardıkça, Hayriye de, “Ahh, ımm, ohh!” diye sesler çıkarıyordu. Ben kalçalarından tutmuş onu kendime çekiyordum, yarağımı taşaklarıma kadar amına sokarken onun da zevk aldığı belliydi. Amının içi sıcacıktı ve cayır cayır yanıyordu. Amı yaşından dolayı genişlemişti, yarağımı sokup çıkarırken zorlanmıyordum…
Bir süre sonra Hayriye amını yarağıma bastırmaya başladı. Başını sağa sola salladıkça başındaki türbanı sallanıyordu. Onu hızlı hızlı sikerken masaya sıkıca yapışmıştı, her bir yarak darbemle masa da yerinden oynuyordu. Bir ara türbanının üzerine çıkardığı güneş gözlükleri başından kaydı ve öne doğru fırlayıp yere düştü. Daha önce pek çok kadınla sikiştiğim için deneyimliydim, o nedenle bir makine gibi Hayriye’yi sikmeye devam ediyordum. Onunsa böyle bir sikiş yaşamadığı belliydi. Hayriye sanki nefesi kesilecekmiş gibi soluk alıp veriyor, inliyordu. Bir süre sonra yarağımı amından çıkardım, bana doğru çevirdim. Yüzünü dönünce dudaklarına yumuldum. Vücutlarımız birbirine değdikçe azgınlığım artıyordu. Memelerini göğsümde hissediyordum. Onun da istekli olduğu belliydi. Kollarını boynuma dolamasını söyleyince nefesimi kesecekmişçesine bana sarıldı. Başındaki parlak türbanı tenime değdikçe daha da azıyordum…
Onu kalçalarından tutarak kucakladım. Hayriye bacaklarını belime dolamış, boynuma sıkıca sarılmıştı. Yüzünü, dudaklarını, boynunu öpüp kokladıkça daha da zevk alıyordum. O güne kadar pek çok kadın siktiğim halde böylesine zevk aldığımı hatırlamıyordum. Onu masanın üzerine sırt üstü uzandırdım. Ayağında halen naylon çorapları ile topukluları vardı, o şekilde bacaklarını havaya kaldırdım ve yanlara doğru iyice açtım. Yarağımı yavaş yavaş amına sokmaya başladım tekrar. Hayriye yine inliyordu. Hızlanmaya başladım. Kasıklarım kalçalarına çarptıkça, (şlap şlap şlap) sesleri çıkıyordu. Hayriye masanın kenarlarından sıkıca tutunmuş inliyor, koca memeleri sallanıp duruyordu. Masa, üzerindeki ağırlık nedeniyle gacır gucur sesler çıkarıyor, sanki kırılacakmış gibi yerinde oynuyordu…
Hayriye’nin bacaklarını omzuma attım ve memelerini avuçladım. Bir taraftan yarağımı matkap gibi amına sokup çıkarıyor, bir süre amında bekliyor; bazen yavaş, bazen hızlı hızlı sikmeye devam ediyordum. Hayriye’nin yüzünde ağlıyor gibi bir ifade vardı, masa şiddetle sallandıkça, inlemeye devam ediyor, masaya daha sıkı tutunuyordu. Ben memelerini sıkıca avuçlayıp, yoğurdukça daha büyük bir zevk yaşıyordu. Memelerinin üzerindeki ellerimi sıkıca tuttu, başını sürekli sağa sola sallıyor, derin derin inliyordu…
O zamana kadar pek çok kadın sikmiştim ama böylesi bir zevki hiçbiri bana vermemişti. Hayriye yaşından ve görünümünden oldukça uzak, azgın ve sikişken bir kadındı. Kocasının onu doyuramadığı belliydi. Amının içine girip çıkan yarağım onu zevkin doruklarına uçuruyordu. Şimdi bir eliyle memelerini avuçlamış elimi sıkıca tutuyor, diğeriyle de içinde yarağım çalışan amını üstten ovalıyordu. Her iki bacağı da omzumdaydı. Naylon çoraplı bacakları sikerken öne arkaya gidip geldiğimde, pat pat diye omuzlarıma çarpıyor, yay gibi sallanıyordu. Ayağındaki topuklu ayakkabıları ile birlikte ayakları başımın her iki yanında tavana doğru uzanıyor, sağa sola sallanıyordu. Yüksek topuklu giyen kadınları her zaman sevmişimdir. Şimdiyse ayağında topukluyla bir kadını sikiyordum. Hayriye artık aldığı zevkten inlemeyi bırakmış, adeta çığlık atar gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Koca salonun içinde sesleri duvarlara çarptıkça yankılanıyordu. Sürekli, “Ohh, ahh, uhh, devam et, ahh, ımm!” diye bağıra çağıra inliyordu.
Spotlar yanıyordu, bütün pencerelerde kapalı olduğundan içerisi çok sıcaktı. Dakikalardır Hayriye’yi sikiyordum, ikimizin de vücutları ter içinde kalmıştı. Artık boşalacağımı anlamıştım. Daha da hızlı amının içinde gidip gelmeye başladım. Kalçalarına çarpan ter içindeki vücudum yine (şlap şlap şlap) sesleri çıkarıyordu. Hayriye’nin çığlıkları, inlemeleri birbirine karışmıştı. Bir eliyle halen amını ovalamaya devam ederken, diğeriyle masadan sıkıca tutunmuştu. O esnada yarağımı amından çıkardım, bacaklarını iki yana iyice ayırınca, döllerim yarağımdan büyük bir tazyikle fışkırdı. Döllerim Hayriye’nin yüzüne, boynuna, memelerine, göbeğine bulaşmıştı. Yarağımı kökünden sıvazlayarak tüm döllerimi dışarı çıkarıyor, karnına, amının kıllarına boşaltıyordum. Bu sırada Hayriye de boşalmıştı ve kesik kesik inliyordu.
Boşalmamız birkaç dakika sürmüştü. Üzerine akıttığım döllerim nedeniyle iğrenir gibi olmuştu. Doğrulmak için çabalıyordu. Onu elinden tutup yavaş yavaş kendime çektim. Terden sırılsıklam olan sırtı sanki masaya yapışmış gibiydi. Doğruldu ve masanın üzerinde oturur vaziyette kaldı. Kağıt bir havlu verdim ve bununla yüzündeki, memelerindeki dölleri sildi.
Hayriye’ye sıkıca sarıldım ve “Hayatımda böyle zevk almadım!” dedim. “Ben de öyle! Kocam yıllardır bana böyle bir zevk ve mutluluk yaşatmadı. Zaten son iki yıldır hiç sikişmemiştik!” dedi. “Neden?” diye sordum. “Kendisi hasta, erkekliği öldü. İki yıldır kendi kendimi tatmin ediyorum!” dedi. “Merak etme bundan sonra ben varım. Ne zaman istersen emrindeyim!” dedim mutlulukla. “Hani tek sefer demiştin?” dedi bu kez. Ben de, “Senin tadını bir kere aldım, bir daha bırakmam. Korkma bu yaşananlar aramızda kalacak. Yeter ki sen de iste!” dedim. Boynuma sıkıca sarıldı ve uzun uzun öptü…
Sonra, “Saat kaç?” diye sordu. “İkiye geliyor.” dedim. “Benim gitmem gerek!” dedi. Onu kucakladığım gibi masadan kaldırdım. Bugünlük bu kadar yeterliydi. Sonuçta evli bir kadındı ve aramızda yaşananların ve yaşanacakların bilinmesini istemiyorduk. Bu nedenle ben de sabırlı davranmalıydım. Yoksa aslında istediğim Hayriye’yi defalarca sikmekti. Üzerimizi giyindik ve toparlandık. Birbirimize tekrar sarıldık. Ona, “Beni ne zaman istersen ara!” dedim. “Tamam!” dedi. Ona bir güneş gözlüğü borçlanmıştım, sikişmenin şiddetiyle başından fırlayan güneş gözlüğü yere çarpınca çerçevesi kırılmıştı. Ona, “Gelecek sefer borcumu öderim!” dedim gülerek. Dükkanın kapısını açıp kendisini yolcu ettim.
Hayatımın en zevk verici sikiş deneyimini yaşamıştım. Bir dahaki sikişeceğimiz seferi sabırsızlıkla bekliyorum…
Herkese bol ve güzel sikişler!
135 notes · View notes
stillfrownyclownlol · 6 months
Text
I'm making Tyler x Logan propaganda but for now take another ship ask thingy whatever (shoots my fucking brains out) <3
This is also...long... 🫠
PRE-RELATIONSHIP
1. How did they first meet?
They knew *of* each other since elementary school, but they met officially when they got grouped together for the Savannah project.
2. What was their first impression of each other?
Tyler: Nerd. Wished he'd stop mumbling all the time, it pisses him of.
Logan: internal crying. Jocks are scary lahdhosjdjd- (thought he was handsome tho)
3. Did any of their friends/family want them to get together?
They had never thought about them like that haha. Logan pretty much periodically told the whole squad except Tyler 💀 so they were all like very subtly encouraging him. Taylor was VERY excited. Aiden would be SO obvious about it but luckily Tyler is kind of oblivious. Ash and Ben are just watching the whole thing go down.
4. Who felt romantic feelings first?
Tyleeeeeer. Dork.
5. Did either of them try to resist their feelings?
You know they would 🤡 Whatever let me have my angsty gay pining leave me alone 😭
6. If you had told one of them the other would be their soul mate, what would they think?
Logan: He would combust into flames and melt into a pile of stuttering and blushing.
Tyler: he'd probably punch you.
7. What would their lives be like if they had never met?
No phantom dimension! Tyler would probably get a baseball scholarship to some nice uni and Logan would get a scholarship cuz he's super smart. I think they'd be alright but probably a lot more emotionally stunted
GENERAL
1. Who initiated the relationship, and how did it go?
Tyler because Logan Gen/ thought he was straight so he'd legit never brought it up. Ngl Logan prob got injured and Tyler was just ranting and confessed on accident hihi ❤️
2. Did they have an official first date? What was it like?
I think yes. I think Logan would ask him and they'd do smth very low pressure :) Go out to eat somewhere (not a fancy place) and then walk around the park or smth until night time, so Logan can geek out about the constellations. Normal friend stuff...but they both know it's a date so they're freaking out. Then Tyler holds his hand and- *slams my head into a wall*
3. What was their first kiss like?
Awkward. They bumped their foreheads together since they tried to do it at the same time. Tyler instigated it :)
4. Were they each other's first anything?
Logan: Tyler's first kiss (with a boy) and first relationship
Tyler: Logan's first kiss (In general) and first relationship
5. What's their height and age difference?
Tyler is 187 cm (he did not get those short boy genes lol) and Logan is 164 cm, so I think that's like, 9 inches? Tyler was born in August 2000 and Logan in December 2000, so only 4 months.
6. What's their relationship with each other's families? Do they share a friendgroup?
You know they share a friend group lmao.
Logan gets along very well with Marianna :) she thinks he's super sweet and he doesn't mind her eccentricity. Taylor loooooves having Logan as a "brother in law" ^_^
Tyler's relationship with James and Mary is...testy 💀 they don't mind the fact that he's dating a boy but they HAVE heard Logan venting about how insecure he is in the friendship because he thinks Tyler hated him. Tyler doesn't really appreciate being reminded of all that and the fact that they might antagonize him. They're working on it for Logans sake.
7. Who takes the lead in social situations?
Tyler usually, he's not afraid to call somebody out on their shit :) Logan is better at mediating tho.
8. Who gets jealous easier?
Logan is more insecure than jealous. Tyler is just normal jealous 🤡 he's a little itty bitty bit possessive...👍🏽
9. Who whispers unsuitable things in the others ear?
Technically Tyler does, but not like, on purpose. They might just be out somewhere and some guy will be being mildly irritating or whatever and Tyler will mutter "this fucking clown" to Logan. Logan is always "!!! Ty!" Lmao
LOVE
1. Who said "I love you" first?
Logan! He definitely cried while saying it too haha. I think Tyler would say it back...after kissing him mwah mwah.
2. What are their primary love languages?
For Tyler absolutely acts of service. It's what he's used to haha. Likes to cook for Logan and help him around the shop (while James and Mary are watching him like a hawk) :) Receiving, tbh, he just likes when Logan wants to spend quality time with him.
Logan...also acts of service; for a long time he valued himself on how useful he was to somebody and its still how he evaluates his relationships. He helps Tyler with homework he doesn't understand, helps him with chores around the house, etc. He really appreciates words of affirmation, makes him feel more secure ^_^
3. Who uses cheesy pick-up lines?
In the beginning it was Logan, he bought a book and everything 🤡 he always fumbles the delivery tho help him. After a while Tyler says them cuz he likes messing with Logan and watching him get flustered lol.
4. How often do they cuddle/engage in PDA?
It is 2016 in Georgia, they don't engage in any PDA 🤡 as if Logan needed another reason to get harassed. They like cuddling in the privacy of their houses tho, but just the standard amount ^_^
5. Who initiates kisses?
Tyler will generally ask Logan to kiss him, since he's a little awkward about initiating.
6. Who's the big and little spoon?
Tyler is pretty protective so he likes being the big spoon, but if Logan asks he's also fine with that. He likes rubbing Ty's stomach due to the injury he got there U_U
7. What are their favorite things to do together?
Logan: STARGAZINGGGG. Nothing makes him happier than infodumping :D Ty likes listening to him anyways so. He also likes going to Tyler's games cuz, you know, he wanna be supportive and all that. Plus he thinks he looks sooooo cool while playing.
Tyler: Something chill, he's like, consistently tired lmao. He just likes spending time with him, he doesn't mind if they're just laying down studying or listening to music, or just talking to each other.
8. Who's better at comforting the other?
Tyler is, surprisingly. When Tyler is upset he's just generally mad and needs to cool off alone, plus Logan isn't really good around people who are angry haha ":). When Logan's upset he tends to be more teary eyed, so Tyler just hugging him and reminding him to breathe is enough.
9. Who is more protective?
Tyler 🤡 I don't think I need to elaborate aldhoshd
10. Do they prefer verbal or physical affection?
Tyler: physical because verbal affection flusters him a lot.
Logan: verbal because physical affection flusters him a lot.
....Help them, lol
11. What are some songs that apply to their relationship?
*Points to Red's Spotify playlist*
(This doesn't really make sense but Campus by Vampire Weekend reminds me of them by proxy because I was listening to it while I drew them lmao)
12. What kind of nicknames do they call each other?
Logan: Will usually call him Ty. "Babe" if he's up to it haha. When they're older he probably calls him the usual ones like honey or sweetie :)
Tyler: probably something real cringy considering that carrot-top nickname he gave Ash. I mentioned Starboy and Cielo before. I think he'd call him "Bizcochito" (porque le quiere comer a besos jajajajaj)
13. Who remembers the little things?
They're both very detail oriented so they remember all those things.
DOMESTIC LIFE
1. If they get married, who proposes?
Since gay marriage was legalized in June 2015, for most of his life Logan pretty much never thought he would be able to get married. So he proposed to Tyler. Was crying profusely the whole time and dropped his cards haha.
2. What's the wedding like?
They couldn't find a church that would bless their marriage even tho Mary and James had asked for it. So they just got married at city hall. BUT they did have a super big after party with all of Tyler's extended family >:) Logan has no idea what "gringo" means but he's not thinking about it too much.
3. How many kids do they have, if any?
It was really fucking hard to adopt one :") one girl because I said so and this is my list
4. Do they have any pets?
They have a few cats because for a long time they couldn't adopt any kids. It's good for Logan's enrichment, even though the cats don't really like Tyler lol
5. Who's the stricter parent?
Tyler loses his temper easier, but he's also way more likely to indulge their daughter so like, he is stricter, but he's not very consistent about it lmao. Logan is better at disciplining Tho.
6. Who worries the most?
They're both worrywarts kkkkk Tyler a little more tho, it's the ✨️anxiety✨️ kicking in.
7. Who kills the bugs in the house?
Tyler will scream if he sees a bug so 🤡 Logan is very used to bugs because there's usually a few in the plants, so he'll catch them and throw them outside.
8. How do they celebrate the holidays?
Tyler isn't really big on holidays, but he'll help Logan put up decorations and stuff if he wants to. They generally go visit their family and friends U_U
Tyler does celebrate Día de Los Muertos as an adult tho, he spends most of the day at his dad's ofrenda. Logan is there for moral support, and they'll call Taylor and Marianna if they can't come over for any reason.
9. Who's more likely to convince the other to come back to sleep in the morning?
Tyler's naturally an early bird and Logans a night owl, so Logan will pull him back into bed haha.
10. Who's the better cook?
Tyler's the better cook and Logan's the better baker.
11. Who likes to dance?
Tyler! He's a bit reluctant to admit it tho, but he's a good dancer and he loves pulling Logan by surprise to dance bachata or cumbia hihi
100 notes · View notes
murat-o41 · 10 months
Text
Kayınbabamın yarağı Sağ olsun (Semragül 33 Y., Muğla)
Merhabalar, ben Semragül. Buğday tenli, simsiyah saçlı, sexy vücuda sahip bir kadınım. Evliyim ve bir çocuk annesiyim. Kocamla 10 yıldan fazla evliyiz, fakat yarağa tam olarak doymadım. Son zamanlarda heyecan denilen şey sıfırlandı gibi bir şey, erkenden seks hayatımız bitti. Kocam artık beni sikmiyordu, kocamın işyerinde çalışan genç bir sekreterle sikiştiğinden şüpheleniyordum, fakat elimde kanıtım yoktu. Bir gün artık evdeki gerilimli atmosfere dayanamdım ve kocama boşanmak istediğimi söyledim. Kocam da, "Hayatım, sen Depresyona girmişsin, senin uzun ve güzel bir tatile ihtiyacın var. Sana bir teklif, al çocuğu da şöyle bir babamın yanına git, bir süre kal orda, tatil yap, gez eğlen!" dedi. Ben, "Tamam da, bu bizim durumumuza çözüm mü şimdi? Ömür boyu orada mı kalacağım, sorunumuza çare arasak daha doğru değil mi?" dedim. Kocam, "Sen şimdi bir git, hem havan değişir, eski arkadaşlarını falan da görmüş olursun, sıkıldığında atla gel, o zaman bir çaresine bakarız!" dedi. Daha fazla üstelemedim, işime de geldi, bekarlık arkadaşlarımı ve hatta ve hatta eski sevgilimi, ilk göz ağrımı da görebilme umuduyla "Peki tamam!" dedim.
Kayınbabam 54 yaşında, sırım gibi, her gün yürüyüşünü, koşusunu yapan sportmen biri. Aslında az rüyalarıma girmedi. Kocamla yapamadığım sevişmelerimin, yaşayamadığım orgazmlarımın kahramanı düşlerimde kayınbabam olmuştur. Kaynanamın vakitsiz ölümünden sonra, bir çok adaylar olmasına rağmen evlenmeyerek, yaşamını tek başına sürdüren, gününü gün eden biri. Üstelik evine bekar ve dul kadınların seks amaçlı ziyaretleri hiç eksik olmaz. Bu durumda evinde çocuklu bir kadını ister mi, isterse ne kadar süre ile tahammül edebilir, sormadan gitmek olmazdı. Kocam meğer daha önce kayınbabamla konuşmuş, ayarlamış, bizleri bekliyormuş. Gittiğimizde çok sevecen ve istekli karşıladı bizi, "Hoşgeldiniz güzelim, yeriniz hazır, ev senin, ne istiyorsan, nasıl istiyorsan o şekilde hareket et, rahat ol!" diyerek beni gerçekten de ilk günden çok ama çok rahatlattı.
Kayınbabamın evi iki katlı, üst katta yatak odaları, altta geniş bir oturma grubu, açık mutfak ve küçük bir yatak odası daha olan yazlık tipi evlerden. Çocuğum bebekliğinden beri ayrı odada yattığından, üçümüze de yukarıda birer oda düşmüş oldu. Yanyana üç yatak odasından benim odam ortada, bir uçta kayınbabamın, bir uçta da çocuğumun odası olmak üzere odaları paylaştık. Banyo tam da benim odamın karşısındaydı. Daha ilk geceden kayınbabamın ziyaretine o meşhur kadın arkadaşlarından biri geldi. Bizi tanıştırdı. Kadın kocasından ayrılmış normal bir evkadını idi, fakat kıyafetleri ve hareketleri Orospu gibiydi ve kayınbabamla sikişmeye geldiği her şeyinden belli oluyordu. Kendime inanamıyordum, kayınbabamı o kadından kıskanmıştım, fakat belli etmedim ve gece biraz ilerleyince onları yalnız bırakarak odama yatmaya gittim. Fakat sıcaktan uyuyamadım, odamın kapısını açtım ve tekrar yattım. Yarım saat sonra da kayınbabamla o kadın yukarı kayınbabamın odasına çıktılar. Nasıl sikiştiklerini malesef göremiyordum, fakat her nekadar sessiz olmaya çalışsalarda inleme sesleri benim odamdan duyuluyordu, kayınbabam kadını tam iki saat inlete inlete sikti...
Beni uyuyorum biliyorlardı, sikişmeleri bittikten sonra kadın giyinik, kayınbabam da çırılçıplak bir şekilde çıktılar alt kata indiler, kayınbabam kadını gönderdi. Sonra sikini sallaya sallaya yukarı çıktı ve banyoya girdi, (ben uyuyorum diye herhalde) banyonun kapısını kapatmadan duşunu aldı, sonra da gitti yattı. Aklım başımdan gitmişti. Hemen o saat karar verdim, ne yapıp edip kendimi kayınbabama siktirmeliydim. Birkaç gün bilerek ve isteyerek, odamın kapısını açık tutarak ve üstümü güya delice uyur numarasıyla açarak, her bir yerlerimi kayınbabama sergiledim...
O haftanın sonunda kayınbabam, "Yavrum, bu akşam seninle kafaları bir çekelim, çok güzel balık ayırttım, özlemişsindir, gecenin keyfini çıkaralım!" dedi. "Oh, harikasın babacığım!" deyip, hemen fırlayıp sarıldım. Ama ne sarılma. Tüm bedenimi, göğüslerimi, göbeğimi olduğu gibi kayınbabamın vücuduna yasladım. O da ister istemez, düşmemek için, elleriyle beni sarmaladı. Epey bir süre öylece birbirimize sarılı kaldık. Ayrıldığımızda ikimiz de titriyorduk, nefes alış verişlerimiz değişmişti. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu sanki. Kayınbabam, "Ben balıkları alıp geleyim!" diyerek hemen dışarı çıktı. Kocama ilk kez dua ettim, iyi ki beni buraya göndermiş diye. Artık ne eski sevgilim, ne de eski arkadaşlarım gözümdeydi. İllaki kayınbabamla olacaktım. Geceleri oram buram açık, sereserpe kendimi röntgenletirken, az mı azıp azıp kendimi tatmin etmiştim. Artık bugün bu iş tamamdı. Hemen banyoya seğirttim, zaten kaymak gibi olan amcığımı bir kez daha güzelce traşladım, kayınbabamın ağzına layık duruma getirdim ve en sexy kıyafetimi giyip hazırlandım...
Kayınbabamla yemeğimizi yerken, içkimizi de hafif hafif yudumluyorduk. Çocuğum karnı doyduktan sonra alışkın olduğu erken saatte, uyumak için odasına çıktı, artık sabaha kadar deliksiz uyurdu. Ben, göğüs dekoltesi oldukça derin bir giysiyle, bilerek ve bildirerek, eğilerek kayınbabama göz banyosu yaptırıyordum. Hiç konuşmuyorduk. Bir kez kadehlerimizi tokuşturmuştuk, ondan sonra herkes istediği gibi içkisini yudumluyordu. Gözlerimiz gözlerimizde, ben boyuna frikikler verirken, kayınbabamın gözleri memelerime kayıyor, diliyle dudaklarını yalıyor ve tekrar gözlerini gözlerime dikip kadehinden yudumunu alırken, ben de aynı onun gibi dilimle hem dudaklarımı hem kadehimin kenarını yalıyor ve içkimden yudumlar alıyordum. Konuşmasak da, ikimiz de birbirimizi arzuluyorduk...
Yeterli bir süre flört ettikten sonra kadehimden birkaç damla içkiyi göğsüme memelerime döküp, ayağa kalkıp kayınbabamın yanına geldim, eğildim. Kayınbabam elindeki içki kadehini bırakıp, iki eliyle memelerimi yandan sıkıştırıp, burnunu ve ağzını memelerime gömüp, koklamaya, dillemeye emmeye ısırmaya başladı. Elleri göbeğime ve bacaklarıma indi. Yukarı çıkıp eteğimin kopçalarını alışkın bir şekilde açıp eteğimi ayaklarımın dibine indirdi. Ağzını bir anda külodumun üstünden amıma vantuz gibi yapıştırdı. Gerçekten bir vantuz gibi emiyordu. Sanki amım olduğu gibi kayınbabamın ağzının içine akıyor çekiliyordu. Heyecandan nefes alamıyordum, içim gidiyor, kendimden geçiyordum. Bir anda külodumun sırılsıklam olduğunu farkettim, sarsıla sarsıla boşalıyordum, sanki işiyordum. İlk defa böyle bir orgazm yaşıyordum...
Kayınbabam beni, "Canım gelinim, güzel kızım benim!" diyerek dizine oturttu ve "Demek sen de istiyordun ha? Biliyor musun ben de seni çok arzuluyordum!" dedi. "Hayır babacığım, hiç hissettirmedin. İnsan şöyle bir yoklar, hissettirir, ben de bunca zamandır sensiz ve yaraksız kalmazdım babacığım!" dedim. Kayınbabam da, "Canım gelinim benim, kocan söndüremiyor mu ateşini?" dedi. "Kocamla seks hayatımız bitti, artık beni sikmiyor! Hatta oğlundan boşanmayı bile düşünüyorum babacığım!" dedim. "Vay benim aptal beyinsiz oğlum vay, böylesine güzel ve ateşli bir kadın sikilmez mi! Güzelim, canım, birtanem, seni oğlum yerine kendime istiyorum? Seni her gün ve gece sabahlara kadar evire çevire, heryerini sikmek istiyorum, dünyalar güzeli gelinim benim!" dedi. Ben de kayınbabamın dudaklarını öperek, "Babacığım, ben de senin artık gelinin kızın değil, karın olmak istiyorum! Erkeğimsin artık sen de benim, nerelerimden nasıl ne istiyorsan hepsi senindir, emrine amadedir!" dedim.
Kayınbabam beni kucağında taşıyarak yatak odasına götürdü, yatağa yatırdı. Çok nazik ve yavaş hareketlerle önce sırılsıklam olan külodumu çıkardı. Sonra halen üstümde olan süeterimi çıkardı. "Canım benim, çok güzel bir tablo gibisin. Seni önce sindire sindire seyrederek, görüntünü beynime nakşedeceğim!" dedi. Ayağa kalktı, gözleri bende, kendi üstündekileri yavaş yavaş çıkarmaya başladı. En son külodunu sıyırdığında, kayınbabamın yıllardır hayalini kurduğum yarağı, dimdik kalkmış bir şekilde göbeğine değiyordu. Yarak diye bildiğim kocamınkinden çok daha büyük ve kalındı. Kayınbabam yavaş, arzulu ve ritmik hareketlerle üzerime abandığında, yarağı da bir anda amımın girişini kendiliğinden buldu. Nasıl olacak demeye kalmadı, doğa arzu ve istek hükmünü yerine getirdi, hepsini içime aldım ve neredeyse (Daha yok mu?) diye bağırasım geldi. Derin bir nefes aldığımı hatırlıyorum...
Kendime geldiğimde halen sarsıntılarla kramplar yaşıyor, vücudumun hiçbir yerine hakim olamıyordum. Orgazm üzerine orgazm dedikleri bu olsa gerekti. Kayınbabam amımın hakkını verdikten sonra, "Canım yavrum, güzelim benim!" diyerek beni yan çevirerek, o devasa yarağını kara kutumun ağzına getirerek, götüme badana fırça çekmeye başladı. Daha ben, (Nasıl girer o kocaman yarak götüme?) diye telaşlanırken, kayınbabam küçük küçük ama kararlı vuruşlarla, yarağının başını götüme gömmüştü bile. Yine nefesim kesildi, bıçakla yarılıyorum sandım. Kayınbabam işini iyi biliyordu, bir müddet durdu, bekledi, elleri amımda ve memelerimde beni rahatlattı. Küçük bir yüklenmeyle bir daha girdiğinde, öyle bir noktama geldi ki, sonsuz zevk kaynağım götümdü herhalde. "Hepsini sok babacığım! Nazik davranma, dilediğin gibi sik götümü!" diye bağırırken, ilk defa götümde bir yarak, kaçıncı kez orgazm olduğumu hatırlamadan, titremelerle amımdan da bir şelale gibi boşalıyordum...
Kayınbabam da sert sert pompalayarak sikiyordu götümü. Sonunda götümü dölleriyle doldururken, "Canım benim, güzelim benim, artık sen buralısın, hiçbir yere gitmiyorsun, o aptal oğlumdan da boşanıyorsun! Artık benim karımsın, benim sevgilimsin, benim Orospumsun! Ben de o siktiğim karıların hepsini siktir edip, bundan sonra sadece seni sikeceğim!" diyordu :)
[Semragül]
169 notes · View notes
oluruvar · 20 days
Text
Yeni gömlek aldım. Almadan önce babama gösterdim, izin istedim parayı o veriyor diye. Beğendi, aldım. Bugün giydim. Toplu iğne başı kadar çatalım gözüküyor. Babamın ilk baktığı şey bu ve "bağrı pek açık" dedi hemen. Bu hep yaptığı şey. Ben de bakar, beğenmez ya da rahatsız olursam giymem ya da orayı kapatmak için bir şey yaparım. İğnelerim ya da dikerim falan. Neyse, bu gömlek bana çok açık gelmedi, daha açık olup da giydiğim kıyafetlerim de var. Laf ediyorlar ama beni rahatsız etmediği, beğendiğim için giymeye devam ediyorum. Ailemi karıştırmamak, bu konuda söz hakkına sahip olmadıklarını belirtmek için çaba sarf ediyorum. Bugün babam açık dedi diye tekrar baktım gömleğe. Yine çok açık gelmedi ama "kapatsam mı ya" diye düşünüyordum. Tam o sırada babam dedi ki "biraz iffetin olsun ya" :))))))))) o lafı etti ya. Bitti benim için. Onun lafıyla hareket eden aklıma sıçayım dedim. Çatalım gözüküyor diye iffetsiz olduğumu düşünmüş babam hemen :) ay kadınların iffeti ne çabuk bozuluyo ya kıyamam narin birer çiçeğiz dimi hepimiz :)) ben "ne" diyebildim sadece, şok oldum o an öyle bir laf asla beklemiyordum. Abim de beni şaşırtıp "baba söylediğin çok yanlış, onun bununla ne ilgisi var" falan dedi ve beni savundu. Onun yaptığı şey benim için çok önemliydi, çok hoşuma gitti. Ben de "kapatmıyorum bu lafından sonra" dedim babama. "Sen bilirsin" dedi, bozuldu. Öyle çıktım dışarı. Bu babamın normal tavrı değil bence biliyor musunuz?? Bi adam var ya Halil Konakçı diye işte o ve onun türevleri "din adamlarının" bas bas bağırarak din tebliğ etmelerini dinlediği için oluyor bunlar. Halil Konakçı'nın meşhur bi konuşması vardı "namazını kıldırt hanımına, başını örttür, bak sokaklar ne hale geldi? Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık" diye bağırdığı, neredeyse kriz geçirdiği. İşte böyle instagram ve yutup imamları izleye izleye bozuluyor babam ve babamın yaşındaki, dinine bağlı insanların kafaları. Çocuklarına ve eşlerine söz geçirmek zorunda hissediyorlar babalar ve abiler, erkeklik gururları kırılıyor. Çünkü imam diyor ki erkek kadından üstündür. Bunları yaptırmak zorundasın. Biz kadınlar olarak erkeklerin himayesi altında, onların yönlendirmesiyle yaşıyoruz/yaşamalıyız bu tip insanların ütopyasında. Haaaaalaaaaa aynı muhabbetler. Bitmedi, bitmeyecekler. İnsanları dinden nefret ettirdiğiniz yetmedi, kadınları erkeklerden nefret ettirdiğiniz yetmedi, aileleri birbirlerine, babaları ve abileri kız çocuklarına düşman ettiğiniz yetmedi, durmayacaksınız bizi kafeslere tıkıncaya ve kendi istediğiniz gibi kullanabilinceye dek ama biz de istediğimiz gibi yaşayabilmek, size hesap vermeyeceğimiz hayatı var etmeye çalışmak için elimizden geleni yapacağız. Tek bir kelime, "hayır" diyebilmek ve ardından gelen kocaman değişim...
29 notes · View notes
guzyazi · 4 months
Text
Lohusalık Bölüm 1
Bir kere şu konuda anlaşalım: Lohusalık 40 gün olmaz. Bebe zaten kendini 3 ay boyunca anne karnında hissetmeye devam ediyor. Bazen 6 ay regl olmuyorsun. Hormonlar ağzına s*çmaya devam ediyor. O yüzden lohusalık biz bitti demeden bitmez. Ben 12 ay diyorum.
Gelelim konuya.
Anne olmazdan evvel anneliği erteleyişimin nedeni gördüğüm annelerdeki aşırı bıkkınlıktı. Korkuyordum ben de, ya bir tane mutlunuz yok diye. Sanki bıkkın ama mutlu olunamazmış gibi. Sonra anne olmaya cesaretim geldi. Hamileyken "Gerçekten o kadar zor mu" diye endişelenirken bir kadın keşfettim. Kadın o kadar pozitifti ki enerjisi bana çok iyi geldi. İkinci çocuğunu doğurduğu halde yorgun görünmüyordu. Yardımcısı da yoktu. Lohusa lohusa çiçek gibiydi. Bana umut oldu. Sonra doğum yaptım.
Belki depresyona girmedim. Belki saçımı fönleyebildim. Belki uykusuzluktan ağlamadım. Sağlıkla çok sınandığımız hâlde hiç isyan etmedim belki ama ben de şimdi daha net anlıyorum ben de bitmişim. Bir ara panik atağım geri geliyordu imdadıma annemin koşabileceği kadar şanslıydım. Her şey yolunda gitse bile yepyeni bir hayata ve bedene geçiyorsun. Her şeyi geçtim hormonlar var. Hele bir de kış bebesi dünyaya getirmişsen çok sosyalleşemiyorsun. Yani kararmandan daha normal ne olabilir?
Yakınlarım depresyonda olabileceğimi, bunun da normalliğini açıkladılar bana. Değildim ama eğer depresyondaysam ve bunu kabullenmiyorsam bilmek isterdim. Çünkü kendimde bir yara bırakıp bunun ileride bebeğimden çıkmasını hiç istemezdim. Terapistle görüştüğümde bunalımda olmadığım, bunalmış olduğum ortaya çıktı. Tam düşündüğüm gibi. Ondan sonra da gerekenleri yaptık ve toparlandım.
İşte doğumu yapınca o bahsettiğim pozitif kadın bana bir tersinden göründüüüü, kendi algıma hayret ettim. Hamileyken beni cesaretlendiren kişi, lohusayken kendimi yetersiz hissetmeme neden oluyordu. Evet sosyal medya bir illüzyondu, ya da belki gerçekten de o kadın çok pozitifti. Ama kendime şunu izah ettim: Normali senin yaşadığın. Yıpranmak normalllll. (Yıpranışım da bebeğimden değil. Ona bakmak dünyanın en zevkli ve zor olmayan şeyi. Ki bundan da yıpranabilirdim. Neyse bu 2. bölümde olacak.)
Ayrıca kadın ikinci çocuğunu yapmış, kendini neyin beklediğini biliyor. Sen neden kendini hep en iyi örnek üzerinden idam ediyorsun? Yazarlık için de bunu yaptın. Ben Tanpınar olamam, şu ifadeye bak deyip yazıyı bıraktın. Ah Güzcüm ya, şu çocuk az büyüsün güzelce toparlayacağım seni. Firdevs Yöreoğlu'nun Bihter'i aynanın karşısına geçirip sarstığı gibi sarsacağım. Ama büyümesini de istemiyorum. Hofff aşırı duygusallıq.
23 notes · View notes
mecnun1cinar · 4 months
Text
Az ömce yaşadigim gerizekaliligi anlatıcam şimdi toplanın bugün yurtta çamaşırları yıkamaya atmam gerekiyodu benim salak kafam gittim normalde görevliye bırakiyoruz o yıkamaya atıyor ben dış kapıya biraktim herhalde bu öglen arasinda yok diye ondan sonra birkaç saat sonra geri döndüm oraya baktım camasirlar yikamaya atilmamis dedim bu ne ordaki görevli abla biz istersek bize attiriyor çamasırlari bende atayim dedim çamaşır makinaları eskiymiş ve ben sıkma modunda değilde normal modda yıkamışım aptal kafam neyse attım yıkama bitti gidip alayim dedim gittim bi baktım tüm çamasırlar denizden çıkmis gibi islak tekrar calistirmayi deniycektim camasir makinalari calismasi içindede su birikmiş şimdi sayın kızlar bana bunu açıklayın ne yapmam gerekiyo normalde böyle bir sorunla ilk defa karşılaşıyorum daha önce birçok kez kendi evimizde atarken çamaşır makinası otomatik olarak sıkıyodu wjsjwmwndrhe asıl olay buda değil tüm çamaşırları geri torbaya koyup kapı önüne koydum hiçbir şey yokmuş gibi ABWJENDSWNSBD şimdi bi allahın kulu söyleyebilir mi o çamaşır makinasinin içindeki su gider demi
41 notes · View notes
defneylehayatadogru · 28 days
Text
03.05.2024
Sevgili tumblr,
Evet kaç yaşında olursam olayım her türlü günlüğe sevgili günlük olarak başlamalıymışım gibi hissediyorum ancak bugün böyle başladım. Bugün sabah normaldi. Ablam yine tersinden kalkmıştı ama klasik yani. Ablamla babam arabada konuşurken ben sessizce akıp giden yolu izledim. Sonra okuluma geldik. Sınıftaki bi kız crushıyla olan gelişmeleri anlattı. İtiraf etmek gerekirse o kızın yerinde olmayı bi nebze isterdim. Tamam kim hayatında ne yaşıyor bilemeyiz ama dışarı bu kadarda belli etmeden yaşanılmaz. Belli. Güzel bi hayatı var. Aslında benimde dışardan hayatım tozpembe görünüyor. Yani öyle derler. Ama aslında öyle değil. Neyse seminer vardı. Subway surf yarışması yaptık arkada. Kaykay ve anahtar kullanmamak şartıyla. Kazandım mı hatırlamıyorum çok bakmadım. Sonra öğle arası falan oldu. Normal gibiydi herşey. Tek sıkıntı bugün paketim bitti yani internetim falan yoktu. Ulaşım zordu insanlara. Bugün farkettim ki internetin köpeği olmuşuz yani en azından ben öyle. Sonra ablamın işyerine gittim ona para bırakmak için. İnternetim olmadığı ve yolu bilmediğimden uzatmışım yolu. Sonra ablamla iş bittikten sonra eve geldim. Yarın akrabamın düğünü olabilirmiş bu yüzden ayakkabı almaya falan gittik. Babam ben annem. Annem yol boyunca sürekli eski travmalarına falan getirdi konuyu. Çok küçükken gelin olduğundan,babaannemin ona çok çektirdiğinden ve babamın buna seyirci kalması falan bunları dedi. Açıkçası babamın bunları zamanında yapmış olması doğru değil ama annemin benim yanımda bu konuları açması hoş değildi. Arada kalıyormuş gibi hissediyorum. O anın bitmesi için içimden sayılar falan sayıyorum. Farklı şeyler düşünmeye çalışıyorum. Sonra istediğim ayakkabıyı bi türlü bulamadım. Gerçekten büyük bi yerdi ama bi türlü içim sinmedi. Çanta falan da bulamadım. En sonunda gitmemeye karar verdim ama bunu yaparken de bencil damgası yemekten,dışlanmaktan korktuğum için başka çözüm yolları üretmeye çalıştım. Babamlar düğüne gidince ablamlar falan dışarı çıkacaklardı ama reşit olmadığımdan dolayı biraz sıkıntılı oluyordu. Sırf onların eğlencesi için o salak akrabaları çekmek zorundaydım. Çünkü neden? Ben bencil ve nankör olmamalıydım. En sonunda arkadaşımda kalmaya karar verdim. Bu sefer ablam, gitsen ne olacak babam mırın kırın eder dedi. Bu hikayede sürekli kıyaslar içinde olduğum ablam mı daha bencildi yok ben mi çözümleyemiyordum. Sonra kuzenim ordan aklımız sende kalır falan dedi. Kalmazdı. Yani kalıcakları şey ben değil,babam olurdu büyük ihtimalle. Bende aynen aklınız bende kalır aynen falan dedim çünkü ne desem boştu aslında. Sonra ablam kuzen senle yatsın dedi bende hayır dedim. Yani ona benzer bişeyler dedim işte. Sanırım hayır demeyi öğreniyorum. Kuzenim yine neden sürekli odamda olduğuma dair nutuklar çekti. Bi tek orda kendim olduğunu, ordan çıkınca yapmacıktan gülmemin gözlerimi doldurduğunu ve yanaklarımı ağrıttığını ve hatta bazen istemeden suratımı astığımı bilmiyolardı. Neyse işte öyle gün bitti. Bense şuan burdayım ve anlık gelen bişeyler paylaşma hissiyle doldum. Burda anonimim. 1-2 kişi hariç kimse kim olduğumu bilmiyor bu yüzden hiçbir şey olmaz. Bursnın genel olarak yargılayıcı bi platform olduğunu düşünmüyorum zaten. Büyük ihtimalle kimse aptal saptal bi ergen kızın ergence düşüncelerini okumak istemeyeceğinden dönüp dönüp ben kendim okuyacağım. Olsun. Öyle bi amacım yok zaten. Sadece ilerde bu gönderilere bakınca ilerlemiş olabilmeyi hedefliyorum. Ayrıca insanların dilinde ergen bi kız olabilirim ama içim dışımdan çok daha farklı.
Şuan dinlediğim şarkı;
12 notes · View notes
kylo-wrecked · 4 months
Text
{ cont'd from here 🆘 }
Ben reclines on the floor with an alpine knee drawn into his chest and an elbow resting on a flat grey uni-cushion, no less than an inch from where Marc chooses to languish that day, watching.
"You wish you were normal? That's just precious."
He throws his black dog hair back and snorts. The laughing kind. Blow isn't off the table so much as dusted off in streaks, virgules of fingerprints on a black glass boomerang in the center of the room. Chews and speaks around a rosé colored knuckle. (~ He doesn't keep up with Grant's hand lotion regimen or whatever the fuck it is, and Grant is out of town. ~)
"Pete's sake. Listen to you. Nobody wished people listened. We worked. They did listen. Listeners formed all by 'emselves, like ant colonies. These massive para-social organisms made out of itty-bitty people." 
He takes his hand out of his mouth and makes his fingers into squirming tarsi. Presses the serrated moons of his nails into the area rug, the three thousand dollar area rug he hates, with a smile that could cut hate from the heart of hatred.
"I didn't wish for that," Ben scoffs. "We fed the ant farm. It's called playing an audience. It's called marketing. It's history, over."
Rolls his eyes. Sniffs back yesterday's drip. The day before yesterday's?
"God makes fire; man steals it. Man makes music with that fire; God and man die alone. You try and guess what I wished for. Any-fucking-way." 
He pins Marc with a roiling gaze and the hand not clenching Desert Dust fibers, places his fucked up thumb and forefinger, the corner of his palm over Marc's exposed abdomen, the arch of muscle where his oblique starts.
"Why, you worried?" A pause, a dark look. His own questions going on in there. Who's 'everyone?' How's it 'not the same?' "You know what I wish? I wish you would explain all that to me."
@silverjetsystm
8 notes · View notes
saklinotlarim · 5 months
Text
Bazı insanlar, bırakın birkaç kelam etmeyi.. selam vermeye bile gelmiyor..
Çünkü düşünce yapısı sıkıntılı olduğu için, sarmaya yer arayabiliyorlar.. Hatta dahası..
Yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatayım sizlere..
Yıllardır Camii de hayır olarak ve bazende cüzi miktar alarak Fahri öğreticilik yaptım..
Sene 2017 de ise diyanette geçici görev yapmak nasip oldu.. Dönemlikdi ve bitti..
Sene 2018 di..
Mahalle Camiisi olduğu için yüz olarak tanıdık esnaflar vs. .. Camiye geliyordu..
Fahri öğreticilik yaparken, mola zamanlarında diğer öğreticiler öğrencilere sessiz olun.. koşmayın.. diyordu.. Çünkü yaşları büyüktü benden.. Öğreticilere ders hariç soğuk davranıyorlardı..
Onlara oyun oynamasına çok izin vermiyorlardı..
Lakin benim sınıf öyle değildi, ben izin verdiğim gibi onlarla yarışlar koşu, bilek güreşi, futbol vb. oyunlarda oynuyorduk Caminin içinde vaktimiz olduğu vakitler..
Ve birçok çocukda bundan dolayı benim sınıfıma gelmek istiyordu..
Öğreticiler beni çok seviyordu.. Camii avlusunda ve Camiide muhabbet ediyorduk ikramlarda bulunuyordum çikolata vb.. ve mutlu olduklarını görünce mutlu oluyordum.. Ezberlere daha iyi çalışıyorlardı..
Sonra baş hocamız Camii imamı idi..
Ona bir konu hakkında olur mu diye birşey danışmak istedim..
Caminin hemen avlusunun çıkışında Park vardı, çocukları teneffüsde birlikte oraya götürsek oynasalar olur mu demiştim..
O sırada yanında mahalle esnafından marketçi 55 60 yaşlarında bir abi vardı..
Bunları o da duymuş..
Bu kişide önceden toplu market alışverişi yaptığımız bir esnaftı bizim evi filen tahmini olarak biliyordu.. sürekli alışveriş yaptığımız için..
Taki bu büyük marketler çoğalana kadar..
zaten sonra marketide kapandı.. Her neyse.. bu abi bu konuşulanı duydu..
Hocamda üslubunca olmaz dedi.. Bende doğru hocam tamam dedim.
Sonra
Aradan kaç gün veya hafta geçti hatırlamıyorum..
Bir Cuma günüydü.. Dersler yaklaşık 1 saat erken bitiyordu.. ve bekleyen çocuklar Cumayı kılıp gidiyordu.. Normal günlerdede kalıp kılan oluyordu tabi vakit namazlarını.. sonra ders bitimi çıkanda eve gidiyordu hep..
Herneyse özet geleyim..
Camiideki tüm öğreticiler evlerine dağıldı.. Bende Cumaya hazırlanmak için eve gelmiştim.. Lakin genel itibariyle telefonum sessizde titreşim modundadır ve çalınca cebimde olduğu için hiç sorun olmuyordu..
Ben evde telefonu biryere bıraktım başladım Cumaya hazırlanmaya..
Evde gömlek ütüleniyordu.. o sırada ben hazırlanmak üzereydim..
Sonra hazırlandım, Cuma ya giderken bir baktım birsürü çağırı gelmiş hocam aramış.. Aradım, gelince konuşuruz Cumadan sonra dedi.. Cuma için üst kata çıktım.. orada müezzinlik yapan abi kim söylediğini biliyor musun dedi.. yok abi dedim ne oldu ki.. O, .. ismini söyledi, dedi.. Ne dedi abi dedim.. sonra Cumadan sonra başladı anlatmaya..
Ben sonradan öğrendim olanları.. Şok oldum..
Meğer bir öğrenci eve gelmemiş, anneside Camiye gelmiş..
Hocama sormuş.. oradakilere sormuş gördünüz mü diye..
Yok demişler lakin birisi benim sınıfımda olan çocuk olduğunu söylemiş.. ve o esnaf abide lafa girmiş..
Geçende çocukları parka götürmek için izin istemişti diye.. parka bakalım yoksa evini biliyorum mu ne demiş..
Ve kadın sinirlenmiş, kadın sinirlenince o esnaf abide bizim evin binanın olduğu sırayı tarif etmiş..
Kadın mahallede bağıra bağıra beni aramaya başlamış ismimi söyleyip nerede otuyor diye..
Sonra binayı bulmuş, binadaki ilk zillere basmış.. binayı ve mahalleyi rahatsız etmiş.. (o sırada ben Cuma ya hazırlanıyordum duymadım çünkü bizim zile basan olmadı.. ) sonra ziline bastığı daireden komşumuz kapıyı açıp ne oldu diyince.. Kadında ağzına geleni sayınca, bizim komşuda kovmuş boş boş konuşmayın iftira atmayın diye..
Velhasıl-ı Kelam.. Bu kadın tekrar Camiiye giderken mi yoksa o sırada mı nezaman bilmiyorum bir telefon gelmiş komşusundan ve çocuk seni evde bulamamış ve uzun süredir kapılarda seni bekliyor diye söyleyince dönmüş geriye evine..
Sonra ben bunları duyunca okadar üzüldüm ki..
Bir sonraki gün o çocukta bile üzülme ibaresi gördüm..
Ama birkaç gün sonra o çocuk Kurana geçtiğinde, annesi kek dağıtımına geldi.. Ve yüz yüze geldik.. Ama Bir özür bile dilemedi.. Sadece teşekkür etti.. Biraz üzgün müydü bilemiyorum ama hakkını helal et dediğini hatırlamıyorum..
Velhasıl-ı Kelam, suizanda bulunarak iftira atmak çok basit gözükebilir..
Çünkü şeytan boş durmuyor ve suizanda, iftirada bulunan kişi.. aklınca gördüklerinden ve duyduklarından akıl yürüttüğünü sanıyor.. ve kesin gözüyle bakıyor.. çünkü öyle gözüküyor diyor..
Bilip bilmeden konuşmak.. suizanda bulunmak.. ve iftira attığı gibi fitneye sebep olmak.. Ahh da ne ahh.. Ya doğrular geç çıksa, Allah C.c Muhafaza.. O sebeple çok duâ etmek lazım..
Rabbim her türlü şerli insanlardan ve şerlerden muhafaza etsin cümlemizi..
15 notes · View notes
name-ihumayun · 1 year
Text
*📌 ŞEFİK CAN BEY VE LADİKLİ AHMET AĞA*
Merhum Albay Şefik Can bey hâtıralarında şöyle anlatıyor:
Lâdikli Ahmet Ağa’yı da bir vesile ile ziyaret etme imkânı buldum. Kendisini bana yine devrin manevî büyüklerinden Mahmud Sâmi Ramazanoğlu tanıştırmıştı.
*Bu büyük veli, Konya’nın Ladik ilçesinde ikâmet ediyordu.*
İlçede herkes onu tanıyor, garip kabul edilen halleri dilden dile dolaşıyordu.
*Ricâlü’l-gayb’dan olduğu, Hızır (a.s) ile arkadaşlığı bulunduğu söyleniyordu.*
Evi ilçenin kenar mahallelerinde, mütevazı bir evdi. Ziyaretine gittiğimizde hoş geldiniz safhasından sonra güzel sohbetler oldu.
Bu ilk tanışmamız normal geçen bir görüşme idi. Bendeniz daha sonraları kendisini sık sık ziyaret etmeye başladım.
*Görünüşte sıradan bir köylü gibiydi*. *Fakat Yunus Emre gibi öyle şiirler söylüyordu ki, insan gerçekten hayret duyuyor ve hayran oluyordu.* Bunlar o an içine doğan ilahî nağmelerdi.
Bazen de Hacı Sâmi Ramazanoğlu bendenizle kendisine zeytin gönderirdi. O vesileyle de gider görüşürdüm.
*Ziyaretimin birinde yanında kimseler yoktu,* bunu fırsat bilerek: *“Ahmet Ağa, Allah aşkına, sizdeki bu haller nedir?*
*Bu makama nasıl eriştiniz?* *Bunlardan bize biraz bahsedin”*
diye rica ettim. *“Bende ne var ki, garip, köylü bir adamım…”* falan dedi, geçiştirdi.
Ben: *“Bakınız, şimdi kimse yok, başbaşayız, lütfen…”*
diye ısrarlı olunca o da beni kıramayıp anlatmaya başladı:
*“Ben köyde çobanlık yapıyordum. Askerlik çağım geldi. Beni askere aldılar. Askerdeyken Cihan Harbi çıktı ve bizi Filistin Cephesi’ne gönderdiler.*
*Savaşın en ateşli anlarında biz orada bir bölük düşman askerinin ablukası altında kaldık. Birliğimizle irtibatımız kesildi. Bir haftadan fazladır abluka (kuşatma) altındaydık.*
*Tayınlarımız yani yiyeceklerimiz bitti. Açlıktan otları, çöpleri yiyoruz. Çok zor bir durumdayız.*
*Bir ara cephe yarıldı, havadan bize birer tane tayın attılar.*
*Tayın, şöyle küçük bir sandviç ekmeği.*
*Hepimiz günlerce aç kalmanın verdiği hal ile tayınları hemen yemeye başladık.* *Ben bir parça kopardım, ağzıma götürecektim ki paçalarımı çekiştiren bir köpekle göz göze geldik.*
*İki gözünü bana dikmiş, gözlerimin içine bakıyordu. Çok zayıftı ve memeleri sarkmıştı, belli ki yavruları da vardı. Lisân-ı hâl ile âdetâ benden ekmek istiyordu.*
*Ağzıma koyacağım lokmayı ona verdim.*
Bu yaptığımı gören arkadaşlarım:
*"Oğlum Ahmet, ne yapıyorsun?*
*Bir haftadır açız, bir parça ekmek. Bununla doymak bile mümkün değil. Sen köpeğe veriyordun”*
gibi sözlerle beni uyardılar. Hiçbirini dinlemedim ve o köpekle ekmeğimi bölüştüm.
İşte o gece rüyama Hz. Peygamber girdi ve:
*“Oğlum Ahmet! Biz seni çok sevdik, sen ne cömertsin”* diyerek sırtımı sıvazladı.
*Uyandığımda içimde müthiş bir ferahlık ve bende önceden tatmadığım değişik bir hal vardı. Ne olduysa o günden sonra oldu.”*
Kaynak:
Şefik Can, Hatıralar, İstanbul 2022, s. 437-438.
34 notes · View notes
otadam · 1 month
Text
Beklentiye girmek gibi bir lükse sahip değilim, olduğum zamanlar da geçti artık. Gerçekçi olmaktan, hayal kurmaya vakit ayıramadığımdan belki de bilmiyorum ki hayallerle yaşayanı gerçeklerle sikiyorlar.
Belki de geçmişte yaşanan her şey yüzünden ve sayesinde, bugün tüm beklentilerden nefret ediyorum, en çokta kendimden ki hiç belli etmem bunu. bir çok insan beni tanımadığı için kolaylıkla buraya yazabilirim ve bu yazı bir iç dökme olabilir. her içtiğimde ki çok sık içerim normal insanlar benim alkol tükettiğim kadar günlük biliminsanlarının tavsiye ettiği oranda su bile içmez. hoş şimdide içiyormudur diye düşünmeye gerek yok evet içiyorum. ne kadar ? şuan için 7. kadeh bana göz kırpıyor ve muhtelemen bununla yetinmeyeceğim. insanlar pazar günleri ne yapar ki başka ? buna eskiden çok iyi cevaplar verirdim lakin şuan ne diyeceğimi bilmiyorum. bugündönüp eski yazdıklarımı okudum biraz, güzel şeyler yazan insanlara özenmemde haklıymışım, berbat ve boktan yazıyorsun olm hala neden devam ettiriyorsun diyorum kendime şuan.
kimse okumuyor bu yüzden özgürce sallayıp herşeyi diyebilirim.
https://youtu.be/OIcl_IeqzCk?si=bytZPs-VSqHFlhPi
insan evrenin dürülmüş hali. baştan sona ne varsa şu kainatta insanın da içinde var, herşey birbirine sonsuza kadar bağlı kalacak sanırım.
kendini tanıyormusun ? bugünün sorusu buydu kendime sorduğum. ben en çok sarhoşken kendimi tanıyorum, tanıdığımı düşündüğüm hiçkimseyi tanımıyorum, onlar da beni.
bir diğer soru da şuydu; öleceğiniz günü bilseniz nasıl yaşardınız ? e ben bunu biliyorum bir kaza bela olmazsa zaten tarihi kendim belirledim. yıllardır bunu bilerek yaşıyorum. bir numarası yok yani bilmenin. en azından benim için yok. Ya siz bilseydiniz nasıl yaşardınız ?
https://youtu.be/2OGXQx_xy34?si=hYa7BksRibiVBukB
Duygularını içinde yaşayıp, diğerlerine bir şey yokmuş gibi davrananların şarkısı.
Huzurun beden bulmuş haline sarılıp uyuyacağınız geceleriniz olsun.. Umarım, hepiniz bir gün çok şanslı olursunuz.
Hayret! iyi birşey diledim insanlar için, şaşkınım ben de, çünkü genelde yapmam böyle şeyler. insanlığı yok edecek düğmeye basabilmek için saniye bile düşünmeyecek biriyim oysa ki.
bu barış diri ne güzel söylemiş. bu şarkıyı.
Bugünlerde ruhumda korkunç bir ur var Derinlerde sinmiş semirmiş bi sansar Sönmüş tükenmişti bitmişti sancak Yani derinden derinden.
çok sormuşsunuz linki aşağıya bırakıyorum gibi saçmasapan instagram influencerleri gibi link filan bırakmayacağım.
influencer ne demek cidden? benim için influencer ve influenza aynı şeymiş gibi geliyor. ikiside hastalık bana göre.
neyse kim ne yaparsa yapsın biz bakalım kendi yaşamımıza, zaten bakmadığımız için bu haldeyiz.
olm bu şişe ne çabuk bitti?
yenisi gelsin..
https://youtu.be/by-Uhh5DE0k?si=BPoo_JDybW4-E2Ke
4 notes · View notes
murat-o41 · 8 days
Text
Oflu Karım (4)
Bayramda naciye köy okulu adresine kart falan attım sonra tatile çıkarken istanbuldan geçerken bana da uğramasını söyledim. Uğradı. Biraz    gezdik. Gece gidecekti. Aldım eve götürdüm. Yolda karıma telefon açtım. Misafir gelecek evdemi yiyelim dışarıda mı dedim. Kim dedi. Bende köyde bir naci hoca vardı o dedim. Sahi mi dedi. Evet dedim. Oda ne yapmamı istiyorsun dedi. Naci yanımdaydı. Açık konuşamazdım. Anlaşıldı sen evde bir şeyler hazırla biraz içki al bu gece naciyi memnun edelim dedim eğlendirelim dedim. Oda nasıl    giyineyim dedi. Bende gülerek açık olsun dedim. Ne kadar dedi. Bende naci yanımda içkiyi sek içmez ama oldukça açık olmalı .    dedim. Oda iç çamaşırı giyeyim mi dedi. Ben yok dedim. Sen merak etme karın bu gece iki erkeği de memnun edecek dedi. Bende hadi göreyim seni dedim. Naci konuşmamızı normal konuşma zannetmişti. Ama akşam evde eğlence olacaktı. Bir defa köy deresinde siktiği karının benim olduğunu anlayacaktı. Sonrada onu benim siktirdiğimi anlayacaktı. Bu duruma göre bu gece sekste olurdu her halde.    Sizce bu gece evde neler olacak ha ne dersiniz. Tam eve gidiyorduk ki kapıya doğru gelen apo ile karşılaştık. Ter    içindeydi. Bana yahu iyi ki seni gördüm. Bende sizin eve senin o bilgisayar programını getirmiştim şimdi seni evde bulamazsam nasıl geri döneceğim diye düşünüyordum dedi. aslında ibnelik yapıyordu. Telefon denen bir şey vardı. Gerçekten onun akşama geleceğini unutmuştum ya o    cepten arayarak diyebilirdi. Onunda derdi ben yokken nurayı görmekti. Nuraya ondan bahsederken bak onun karısı hem çok kapalı hem çok kıskanç sen inadına apoyu deli et demiştim. Oda her defasında deli ediyor güya çaktırmadan müthiş frikikler veriyor ve aponun rüyalarına    giriyordu. Onu da yanımıza aldık. Kapı ziline bastım. Nuray kapıyı açtı. üff o ne güzellikti. kız o kadar bir bol mini etek giymişti ki hafifçe eğilse kilotu görünürdü. Nefis bacakları sonuna kadar ortadaydı. üstünde de şeffaf bir siyah fanila tipi    streç bluzu giymişti. Memelerinin sutyensiz olduğu belli oluyordu. üç erkek olarak üçümüzün de anında siki kalkmıştı. Nuray da apoyu görünce    şaşırmıştı. Ama onu daha önce hoca ve arkadaşları ona siktirerek seyredip resimlerini çektiğim için her halde ona apoyu da ikinci    yarak olarak ikram edeceğimi düşündü. Apo nurayı ilk defa bu kadar açık ve makyajlı görüyordu. Demek ki kocasının yanında bu kadar açık olabiliyordu.Nuray bizi içeri aldı. O arada biz selamlaşmadan sonra bilgisayarın bulunduğu odaya geçtik. Apo işi ile ilgili icraatları    yaptı. Programı yükledi. Işi bitti. Nurayda oraya bize kahve getirdi. Biz bilgisayarla uğraşırken naci de yanımızdaydı. Bir ara apoya şu dosyayı açar mısın bizim yaz resimlerimiz var dedim. Oda dosyayı açtı. önce normal köy resimlerinde aileler vardı. Daha altta bir    klasör vardı. Orada köyde derede diyordu apo bunu da açayım demeden açmaya başladı. resimler deredeki resimlerdi. Nurayın derede arkadaşlarıyla fanilalı resimlerinde memeleri tamamen ortaya çıkmıştı. Apoya yazın köyde bikini giyilmediği için böyle fanilalarla çıkıyorlardı baksana şu kadında onun amcakızı neboş tam kapalı kadın ama fanila giyince böyle zevkli oluyor dedi. O arada bazı resimlerde bacaklarda kilota kadar açılıyordu. Naci ortamı    hatırlamıştı. Ama halakızını hatırlamamıştı. 
37 notes · View notes
bitikkedi · 3 months
Text
İlk defa buraya içimi dökmeyi karar verdim. Beni anlayan kimse kalmadı çünkü. Bu zamana kadar ne doğru dürüst bir arkadaşım ne de değer verip benimle konuşmaya sevmeye çalışan birisi oldu. Deprem de babamı kaybedince başladı benim sorunlarım. Öncesi sorun değilmiş çünkü ben şükretmeyi bilmezmişim. İlk günler bulurum umuduyla yaşadım hep çünkü güçlüydü ölmezdi benim babam. Ölümü yakıştıracağım son insandı. Beklenilmeyen bir kayıptı bu benim için ki kafam da oluşan sorunlara yol açtı. İlk günler kendi kardeşlerinden annesinden bile ses çıkmadı. Benim babam hepsine yeterdi de onların hepsi benim bir babama yetemedi. 45 gün sonra buldum ben babamı malum toz toprak enkaz. Normal bir ceset bile 1 hafta sonra şişiyor, patlıyor ve kararmaya başlıyor burada 45 koca günden bahsediyoruz. Ortaya çıkan şeyi düşünemiyoruz bile. İlk günler darbeyi akrabalarımızdan alınca yalnız kaldığımı anladım. Bulmak zorundaydık. Her gün hastaneleri, karakolları aramaktan bizi tanır olmuşlardı. Koskaca kardeşleri oturmuş gülüp eğlenerek haber bekliyorlardı biz bunları yaparken. Kendi kardeşleri enkaz altında değilmiş gibi. 45 koca günden sonra bir haber geldi bir ceset bulundu. Kimliği teşhis edilemeyecek kadar kötü durum da. Ceset kararmaya üstünde hiç deri kalmamış duruma gelmiş. Eksik uzuvları var. Sol bacağı, sağ kolu yok sadece kemik yığını var. Kafatası ezilmiş içine gömülmüş sadece çene kısmı var o da dişlerinin olduğu yer. Bana bunları babamı bulan kepçe operatörü söyledi. Canımdan çok sevdiğim, öpmeye kıyamadığım, saçının teline zarar gelse uğruna öleceğim adam hakkında bunları söylediler bana. Ceseti dna için götürüyoruz ardından kimsesizlere gömmemiz gerek dediler. Babam olduğundan habersiz dna testi verdik. 1 Hafta sonra aradılar dna testi sonuçlandı %99 uyuşma var ceset sizin Başınız sağ olsun.. Cenaze evi oldu bizim evimiz. Babamda cenaze.. Çok umutluydum oysa ki ya ne ölmesi benim babamın ruhu gençti en çok sevdiği bendim. Daha bir sürü hayalimiz vardı bizim. Gidemez daha o olamaz. Ama zaman ve olanlar bunu kafama vura vura öğretti. Her şeyin istediğim gibi olmayacağını, erken büyümem gerektiğini, artık çocuk olmadığımı. Kara haber eve düşünce malum haber verme zamanı gelmişti. Yarım saat canım yana yana ağladıktan sonra telefonu aldım ve büyük halamı aradım hala haber geldi bize gelin diye. Kapı çaldı ben karşımda halamlar görünce ağlamaya başladım. Herkes bitti orda ağlamalar başladı yavaş yavaş gelmeye başladılar. 1. Gün öylece geçti. Cenazenin 2. Günü amcam daha babamdan haber gelmeden gittiği tatilinden döndü geldi. akşama doğru söylediği tek şey canım dolma çekti yapın da yiyelim. Cenaze evi oldu yemek evi. Bu da yetmez küçük halam akşamına evde kalmış kızıyla cenaze evinde dedikodu yaptılar. Artık başları boş istediklerini yaparlar diye. O an olay aninda hiçbir seyi idrak edemiyorsun ama sonra taslar yerine oturdugunda ne kadar da agir seyler isittigini fark ediyorsun. Olayın üstünden 1 yıl geçmesine rağmen ben kendimi toparlayamadım zorluk çekiyorum hâlâ. yaşadığım şeyler normalmiş gibi davranılması bekleniyor benden. Bu olaylar bende intihar düşüncesine kadar uzandı ama ben güçlü durmak zorundaydım. Başka çarem yoktu. Beni bu halde bırakanlara, bu şeyleri söyleyenlere olsun ahım. Benim çektiğim Acının bin beterini yaşayın. Çocuklarınızın ceseti benim babamın cenaze haberinin geldiği gün döktüğüm göz yaşıyla yıkansın. Cenaze haberiniz de yanınızda kimse olmasın. Bana söylenilen şeylerin bin beteri sizi bulsun ki ahım öyle büyük size. Ben bana ve aileme yapılanları unutmadım. Unutmam da. Siz Ahımla nasıl yaşayacağınızı düşünün...
2 notes · View notes
ah-val · 1 year
Text
LADİKLİ AHMET AĞA'NIN KÖPEĞE MERHAMETİ
Merhum Albay Şefik Can bey Hâtıralarında şöyle Anlatıyor:
Lâdikli Ahmet Ağa’yı da Bir vesile ile ziyaret Etme imkânı buldum. Kendisini Bana yine Devrin manevî Büyüklerinden Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Tanıştırmıştı. Bu Büyük veli, Konya’nın Ladik ilçesinde ikâmet Ediyordu. İlçede Herkes onu Tanıyor, Garip kabul edilen halleri dilden dile dolaşıyordu. Ricâlü’l-Gayb’dan olduğu, Hızır (a.s) ile Arkadaşlığı bulunduğu söyleniyordu.
Evi ilçenin kenar mahallelerinde, mütevazı bir evdi. Ziyaretine gittiğimizde Hoş Geldiniz safhasından sonra Güzel sohbetler oldu. Bu ilk tanışmamız Normal geçen bir Görüşme idi. Bendeniz daha sonraları kendisini sık sık ziyaret etmeye başladım.
Görünüşte sıradan bir köylü gibiydi. Fakat Yunus Emre Gibi öyle şiirler söylüyordu ki, insan Gerçekten Hayret duyuyor ve Hayran oluyordu. Bunlar o An içine Doğan ilahî Nağmelerdi. Bazen de Hacı Sâmi Ramazanoğlu Bendenizle kendisine zeytin Gönderirdi. O vesileyle de Gider Görüşürdüm.
Ziyaretimin Birinde yanında kimseler yoktu, bunu fırsat bilerek:
“Ahmet Ağa, Allah Aşkına, sizdeki bu Haller Nedir? Bu Makama Nasıl Eriştiniz? Bunlardan Bize biraz Bahsedin” diye Rica ettim. “Bende Ne var ki, Garip, köylü bir Adamım…” falan dedi, Geçiştirdi. Ben: “Bakınız, şimdi kimse yok, Başbaşayız, lütfen…” diye ısrarlı olunca o da Beni kıramayıp Anlatmaya başladı:
“Ben köyde çobanlık yapıyordum. Askerlik çağım geldi. Beni askere aldılar. Askerdeyken Cihan Harbi çıktı ve bizi Filistin Cephesi’ne gönderdiler. Savaşın en ateşli anlarında biz orada bir bölük düşman askerinin ablukası altında kaldık. Birliğimizle irtibatımız kesildi. Bir haftadan fazladır abluka (kuşatma) altındaydık. Tayınlarımız yani yiyeceklerimiz bitti. Açlıktan otları, çöpleri yiyoruz. Çok zor bir durumdayız. Bir ara cephe yarıldı, havadan bize birer tane tayın attılar. Tayın, şöyle küçük bir sandviç ekmeği. Hepimiz günlerce aç kalmanın verdiği hal ile tayınları hemen yemeye başladık. Ben bir parça kopardım, ağzıma götürecektim ki paçalarımı çekiştiren bir köpekle göz göze geldik. İki gözünü bana dikmiş, gözlerimin içine bakıyordu. Çok zayıftı ve memeleri sarkmıştı, belli ki yavruları da vardı. Lisân-ı hâl ile âdetâ benden ekmek istiyordu. Ağzıma koyacağım lokmayı ona verdim. Bu yaptığımı Gören Arkadaşlarım: “Oğlum Ahmet, Ne yapıyorsun? Bir Haftadır Açız, Bir parça Ekmek. Bununla Doymak bile mümkün değil. Sen köpeğe veriyordun” Gibi sözlerle Beni uyardılar. Hiçbirini Dinlemedim ve o köpekle Ekmeğimi Bölüştüm.
İşte o Gece Rüyama Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem Girdi ve: “Oğlum Ahmet! Biz seni çok sevdik, sen Ne Cömertsin” Diyerek sırtımı sıvazladı. Uyandığımda içimde Müthiş Bir Ferahlık ve Bende önceden Tatmadığım değişik bir Hâl vardı. Ne olduysa o Günden sonra oldu.”
Kaynak:
Şefik Can, Hatıralar.
14 notes · View notes
Text
İnsanlar tartışabilir, birbirine darılabilir, hatta yeri gelir bir süre küs kalabilir değil mi? Oldukça normal şeyler. Yani eskiden oldukça normal olduğunu ve halledilebilir olduğunu düşünürdüm. Ama sonra bir şeyler oldu.. insanların birbirinden kopabilecegini, arkadaşlıkların bitebileceğini, her şeyin bir sonu olduğunu öğrendim. Ciddi manada ben bunun farkında değildim. Ama tramvatik bir şekilde öğrendim :) gerçekten travmam oldu. Artık birisiyle en ufak dargınlıkta "al işte bu sefer bitti, buradan dönüş yok" cümlesi kafamda dönüyor. Birisinin en ufak soğukluğunu hissedeyim kafamda öyle senaryolar oluşuyor ki aklınız şaşar. Çok fazla kuruyorum, endileseleniyorum. Ve bu sağlıklı bir boyutta değil. Kesinlikle sağlıklı değil. Karşıdakinin söylediği bir kelimeden, sadece bir kelimeden acaba şuan aramız soğudu mu diye sorguluyorum. Kendimi rahatlatabilirsem ne mutlu bana ama rahatlasatamazsam direkt moodum düşüyor ve kafamda kurmaya başlıyorum. Belkide çok dramatize ediyorum farkındayım ama kaldıramadım. Ben bunu kaldıramadım. Şimdi çok da umrumda olan bir mevzu olmasa da etkilerini ömür boyu insanlara güvensizlik duyarak taşıyacağım sanırım. Hiç kimseyi hayatımda kalıcı göremiyorum artık. Zaten mantıken bu olağan bir şey ama yakın arkadaşlarınla iletişimdeyken de sürekli diken üstünde olmazsın değil mi? Mesela sürekli ortada bir şey yokken acaba şuan aramız mi soğuk diye de düşünmezsin? Keşke kafamın içini açıp gösterebilsem, ne demek istediğimi anlatabilsem. Ben gerçekten artık sağlıklı bir insan gibi hissetmiyorum. Normal değilim, böyle olmaktan nefret ediyorum. Huzurlu olduğum tek bir an bile yok. Her an diken üstündeyim ve bunu nasıl aşacağımı bilmiyorum. Kendi kendime ortada bir şey yok, kimse bir şey demedi, kimse bir şey yapmadı diye tekrar ederken kafamın içinde başka sesler yankılanıyor. Bugün kütüphanede ders çalışırken ağladım mesela.. ama neden, ne oldu? Bilmiyorum. İnsanlara bu yüzümü yansıtmamaya çalışıyorum. Bu daha da yoruyor. Kısmen başarabiliyorum sanırım. Çünkü insanlar çok kafaya takan bir insan olduğumu bilse de bu denli manyak olduğumu tahmin edemezler. Ben bile şoka uğruyorum kendime bakınca. Çok yoruldum kendimden. Beni kendimden nasıl kurtarabilirim?
7 notes · View notes