Tumgik
#Günün 11'i
muhteva · 3 months
Text
Tumblr media
Z İ L H İ C C E
Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan amel-i sâlihlerin Allah katında çok kıymetli olduğunu ifâde eder, (Bkz. Buhârî, Iydeyn 11) bilhassa arefe günü tutulan oruç için: “Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur.” buyururdu.
💌Müslim, Sıyâm 196, 197
“Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.”
💌Tirmizi: Savm, 52
8 notes · View notes
hattabi · 2 years
Text
Risale-i Nur Hakkında
Bismillah.
Said Nursi’nin kendisine “yazdırıldığını” iddia ettiği Risale-i Nur’da İslâm akidesine ters düşen bazı sözlerin ve inançların olması hasebiyle, Müslümanların bu türden kitaplardan uzak durup, Kur’ân’ı daha iyi fehmetmek için hadis ve eser ehlinin telif ettiği eserlere müracaat etmesini tavsiye ettiğim için bazı taassup ehli’nin hakkımda hoş olmayan ithamlarını görmüştüm. Bizler Allah Rasulü’nün ص en hayırlı dediği üç nesil olan “sahabe, tabiin ve etbau’t-tabiin” döneminin anlayışına muhtacız. Çünkü onlar Kur’an’ın indirildiği döneme şahit olmuşlar ve onların öğrencileri ise onları adım adım takip etmiştir. Dinin kaynağı ancak Kur’an ve Sünnettir. Hüccet ise bu ikisine ziyade olarak İcma ve Kıyas’tır. Dinin kaynağına ulaşmanın en muteber yolu ise bizlere senedleri ile gelen rivayetlerdir. Nitekim Muhammed b. Sirin rahimehullah “Bu ilim dindir, dininizi kimden aldığınıza dikkat edin” diyerek kaynağı olmayan her sözden(rivayetten) sakınılması gerektiğini bildirmiştir. Asırlarca hadis ve tefsir adına eserler telif edilmiş, bir çok  ferd/toplum kendi reyine göre bunları şerh/tefsir etmiştir. Bunlardan sadece biri Kur’an’ın tefsiri olarak dayatılan -asılda küfrün ve şirkin tefsiri olan- Risale-i Nur adlı eserdir.
Bu iddiaların delillerine eserden birkaç misal verecek olursak:
Kur’an’ın tefsiri (!) olan bu kitap, müellifi tarafından Allah’tan başkasına dua edilmesinin faziletinden yemin ederek bahsediyor, Oysa ki Kur’an’ın ilk ayetlerinde “yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” bulunmasına rağmen:
Beşinci vecih: Üstadımız kendisi söylüyor ki: "Ben sekiz-dokuz yaşında iken, bütün nahiyemizde ve etrafında ahali Nakşî tarikatında, ve oraca meşhur Gavs-ı Hizan namıyla bir zattan istimdat ederken, ben akrabama ve umum ahaliye muhalif olarak "Yâ Gavs-ı Geylânî" derdim. Çocukluk itibarıyla elimden bir ceviz gibi ehemmiyetsiz birşey kaybolsa, "Yâ Şeyh! Sana bir Fatiha, sen benim bu şeyimi buldur." Acaiptir ve yemin ediyorum ki, bin defa böyle Hazret-i Şeyh, himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiş. Onun için bütün hayatımda umumiyetle Fâtiha ve ezkâr ne kadar okumuşsam, zât-ı Risaletten (a.s.m.) sonra Şeyh-i Geylânî’ye hediye ediliyordu.
|  Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sayfa 128
اَمَّنْ يُج۪يبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّٓوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَٓاءَ الْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قَل۪يلًا مَا تَذَكَّرُونَ
(Onlar mı daha hayırlıdır yoksa) dua ettiğinde darda kalmışın duasına icabet eden, kötülüğü gideren ve sizleri yeryüzünün halifeleri kılan (Allah mı)? Allah’la beraber başka ilah mı?! Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. | Neml, 62
Müellif (Said Nursi) dostları ve arkadaşları uğruna Cehennem’i gönüllü olarak kabul edeceğini söyleyerek, güya insancıl ve humanist duygularla dostlarını kurtarabileceğini temenni edebiliyor!
Bu hizmete, yani ehl-i imanı dalalet-i mutlakadan kurtarmaya, lüzum olsa, dünyevi hayat gibi, uhrevi hayatımı da feda etmek bir saaddet bilirim. Binler dostlarımın ve kardeşlerimin Cennete girmeleri için, Cehennemi kabul ederim.
|  Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sayfa 14
Halbuki Allah Teala, cehenneme girecek olanların kurtulmak için bütün tanıdıkları herkesi hatta ailesini , çocuklarını bile fidye vermek isteyeceğini bildirmişken:
يُبَصَّرُونَهُمْۜ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَد۪ي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَن۪يهِ  وَصَاحِبَتِه۪ وَاَخ۪يهِ  وَفَص۪يلَتِهِ الَّت۪ي تُـْٔو۪يهِ  وَمَنْ فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًاۙ ثُمَّ يُنْج۪يهِ
Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister. | Mearic 11-14
Kur’an’ın Tefsiri (!), kendilerince bir evliyanın pişmiş bir tavuğu tekrardan yaratmaya kadir olduğunu iddia ediyor.
Bir zaman, Hazret-i Gavs-ı Âzam (k.s.) Şeyh Geylânî’nin terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın birtek evlâdı bulunuyormuş. O muhterem ihtiyare, gitmiş oğlunun hücresine, bakıyor ki, oğlu bir parça kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyazattan zaafiyetiyle, validesinin şefkatini celb etmiş. Ona acımış. Sonra Hazret-i Gavs’ın yanına şekvâ için gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs, kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazdarlığından demiş:
"Yâ Üstad! Benim oğlum açlıktan ölüyor; sen tavuk yersin!"
Hazret-i Gavs tavuğa demiş: "Kum biiznillâh!" O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını, mutemet ve mevsuk çok zatlardan, Hazret-i Gavs gibi kerâmât-ı harikaya mazhariyeti dünyaca meşhur bir zâtın bir kerameti olarak, mânevî tevatürle nakledilmiş. 
| Lemalar | On Dokuzuncu Lem’a | 145
كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتًا فَاَحْيَاكُمْۚ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُون
“Siz ölüler iken sizi dirilten (yoktan var eden), sonra öldürüp tekrar diriltecek olan, sonra tekrar ona döndürüleceğiniz bir Allah’a karşı nasıl kâfir olursunuz?” | Bakara, 28
Kur’an’ın Tefsir’i derken, Muellif Kur’an’da ki bazı ayetlerin tefsirini yaparken, ayetin kendisine ve eserine (Risale-i Nur’a) dalalet etmesini de eksik bırakmıyor.
Hem فَأَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْشِي بِهِ فِي النَّاسِ  de tenvin, ن ve şeddeli ن iki, ن ve بِهِ ’ de telâffuz edilen ى sayılmak cihetiyle 1294 eder ki, velâdetinin ve hayatının birinci senesidir. Demek bu cümle ile hayat-ı maddiyesine, evvelki cümle ile de hayat-ı mâneviyesine işaret eder.
Elhasıl: Bu âyet, müteaddit ve çok tabakalarından, bir işârî tabakadan hem Risaletü’n-Nur’a, hem müellifine (yani kendisine), hem bu on dördüncü asrın iptidasına, hem iptidasındaki Risaletü’n-Nur’un mebde’ine remzen, belki işareten, belki delâleten bakar.
Bahsi geçen yukarıda ki ayet: “..kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz..” | En’am 122.
Bu âyet, cifir ve ebced hesabıyla, her tarafta Said’e hücum eden üç çeşit mevtin temas zamanını ve tarihini aynen gösterip tevafuk eder. Demek, âyetteki مَيْت kelimesinin efradından medar-ı nazar bir ferdi ve cifirce onun ismi مَيْت adedine tam tevâfukla hususi işarete mazhar bir mâsadak Saidü’n-Nursî’dir.
Sabri’nin sadâkatinin bir kerametidir.
Ben namazdan sonra bu tetimmeyi yazarken Sıddık Süleyman’ın halefi Emin, Sabri’nin أَوَ مَن كَانَ مَيْتًا âyetine dair parçayı aldığını ve Ramazan’ın feyzinden onun izahı gibi nurlar istediğini gördüm. Ne yazdığımı Emin’e gösterdim. Hayretle dedi: "Bu hem Sabri’nin, hem Risale-i Nur’un bir kerametidir."
Ve daha eklemeye tenezzül dahi edemediğim onlarca batıl söz ve inanç. Şüphesiz İslâm’dan zerre kadar nasibi olan biri bu sözlerin bir tanesinin bile İslâm inancına ters olduğunu kabul eder. Ancak taassup ehli kişiler, bu sözlerin mahiyeti hakkında ıkınıp, sıkılıp çeşitli saçma teviller ile karşımıza çıkacak ve sapkınlıklarında ısrar edecekler. Allah’tan onlar için hidayet ve basiret isterim.
[Anonim’e ithafen: Risale-i Nur’un okunmaması ve okutulmaması düşüncem bu ve buna benzer sözlerin bulunması, bununla birlikte hakikatte ne itikad olarak, ne tefsir olarak, ne fıkıh olarak İslâm’ın hükümleri ve hukuku açısından hiçbir muteber rivayetlere muvafık olmaması sebebiyledir. Bu tür eserler şahısların kendi görüşleridir, tefsir dediğin rivayet ve dirayet ile mümkündür, şahısların reyleri ile değil!]
وآخر دعوانا أن الحمد لِلَّه ربِ العالمين
44 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Adaletsiz, Eşitliksiz, Ahparigsiz!
Tumblr media
Doğrunun esamesinin okunmadığı bir zeminde her şey eğri, yanlış ve karanlığın kılınıyor bir kere daha. Bir asrı aşkın demokrasi deneyiminden feyiz alındığı, rehber edildiği ifade olunan bir sahadan mutlak ve kesin bir doğrunun imali söz konusu edilmiyor. Tümden ve doğrudan yıkıma işlevsellik kazandırılıyor. Tek adam rejiminin güncelliği içerisinde tüm o doğru yerle bir edilirken yerine ikame olunan her şeyle bir yalan tiradı güncelleniyor. O yıkım daimi bir biçimde hep sıradana reva görülüyor. Hayatın ehemmiyeti, biricikliği bir biçimde talan edilirken, cerahat ve cürümle el yükseltilen bir iktidar şablonu eliyle açıkta doğrunun yıkımı gerçek kılınır. Bugünün yeni yepyeni ülkesi denilen sahnesinin yönetim katıyla iktidar ve tüm bileşenleriyle birlikte kurumsallaştırdığı yerin yönelimi ve sonuçları böyle bariz bir eksiltme halidir. Biyopolitik bir cerahat sarmalı, bütünüyle yaşamı kuşatan bir denklemler toplamında mutlak, kesintisiz bir cerahat imal olunur. Her yanlış her türlü riya, her güne sığdırılan tahakküm / tehdit ve ötesiyle bu cerahat hali ülke diye sunulur. Gündelik yaşam zora koşulurken cerahat, cürüm, cinnet üçlemesine rehin olagelen bir yer var ediliyor, ne eksik, ne fazla.
Düpedüz yalın bir riya ikliminin aralıksız muktedir eliyle çoğaltıldığı zeminde olmasına devam olunan hamlelerle hayat ehveninden alıkonuluyor. Artık itiraz edebilecek bir cüret, bunu ortaklaştırabilecek bir irade, öteki değil bizatihi bu ülkenin ortak yaşam pratiklerine dair bir şeyler söylemek imkansız kılınıyor. Tahakkümü, denetim ve gözetimi var eden ol siyasi manevra kümesinin, onadığı, izin verdiği kesimlerin patırtısı içerisinde doğruluğun izleri yerle bir olunur. Yoksunlaştırma, eksiltme ve tekdüze ezber olunmuş bir ahkam hali eylem bütünlüğünde demokrasinin izleri de tahrif edilir. Bugünün ülkesinin bunca alenen bir sorunlar toplamından mülhem yere dönüşümü ol izahatı, şu anlama gayretin ve bütün o sorgulayabilme çabasının önünün alınmasıyla birlikte söz konusu edilir. Hakikatimiz en kestirmeden yalın bir buhrandır. Birbiriyle bütünleşik, varsılların iktidar kümesindeki erk ile birlikte yazıp, çizip, oynadıkları bir tahayyüller birlikteliğinde o mutlak yazgıymış gibi var edilen yalanlarla hayat dönüştürülür. Milenyumun bir çeyrek asrı devrilirken olmakta olan bütünüyle devamlılığa kavuşturulan bir kere daha devletlinin izninden azade tek bir günün var edilemeyeceğidir. Bütünüyle dibine kadar bodoslama dibine doğru seyreden bir yerde bundan daha açık bir yıkım istikameti söz konusu edilebilir mi? Bu hallerle yol nereye çıkar ki!
Artı Gerçek’ten aktaralım: “Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 11 ay geçmesine rağmen depremzedelerin mağduriyetleri sürüyor. Depremlerin vurduğu 11 kentten biri olan Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Birlik Mahallesi ile Şüktmeyik mezrası da yaşanan felaketten etkilendi.
Herhangi bir can kaybı yaşanmayan her iki yerleşim yerinde evler ağır hasar gördü. Birlik Mahallesi’nde bulunan 19 hanenin 15’i, Şüktmeyik mezrasındaki 15 hanenin ise 13’ü hakkında yıkım kararı verildi.
Uzun süre çadırlarda kalan depremzedeler sonrasında konteynerlere yerleştirildi. Ancak konteynerde yaşamanın özellikle çocuklar, yaşlılar ve engelliler için getirdiği zorluklar var.
Depremzedeler konteynerlerin yetersiz olmasından kaynaklı kendi imkânlarıyla barınak, lavabo ve duş yerleri inşa ettiklerini kaydetti. Yaşamlarını koşullarını kolaylaştırmaya çalışsalar da bir an önce kendileri için ev yapılması talebinde bulunan depremzedeler, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) yapılacak evler için kendilerinden 1,5 ile 4 milyon TL arasında ödeme yapılmasını istediğini söyledi. Depremzedeler, bu parayı verecek imkanlarının olmadığını da ekledi.
'Aylar Geçti, Evler Yok'
Birlik Mahallesi’ndeki evi ağır hasar gören depremzede Hayriye Benice, yetkililerin ‘bugün, yarın, bu ay yapacağız’ dedikleri evler için bugüne kadar adım atılmadığını belirtti. Benice, “Küçücük bir konteyner vermişler, o da su kaçırıyor, soğuk alıyor. Konteynerlerin içinde soğuktan ölüyoruz. Hastalığım var, dizimden ve kalbimden ameliyat oldum. Zaten bu hastalıklarımın hepsi bu soğuktan kaynaklı oluştu. Ne tuvaleti ne mutfağı ne de banyosu, hiçbir şeyi yok. İnsan gıdalarıyla beraber orada nasıl yaşasın?” diye sordu.
'Ev İçin 1.6 Milyon TL İstendi'
AFAD’ın ev için kendilerinden 1 milyon 600 bin TL istediğini söyleyen Hayri Benice, tepkisini “O parayı verebiliyor olsaydık, bir senedir kendi evimizi kendimiz yapardık” diyerek gösterdi. Yaşlı ve hasta olduğunu, bu nedenle daha fazla konteynerde idare edemediklerini dile getiren Benice, evlerinin bir an önce yapılarak, kendilerine verilmesini istedi.
9 Kişi Konteynerde Yaşıyor
9 kişi bir konteynerde kaldıklarını belirten Cemile Yakacı da konteyner yaşamının zorluklarını şöyle dile getirdi: “Bebeğim ve yaşlılarım var. Yaşlı teyze yatalak, kalkamıyor. İhtiyaçlarını 2-3 kişi kaldırıp indirerek karşılıyoruz. Banyo yaptırıyoruz, tuvaletini yaptırıyoruz çok zorluk yaşıyoruz. Bu bir senedir perişan olduk. Şimdiye kadar çadırda kalıyorduk. Bayramdan sonra konteyner geldi. Tuvaleti, banyosu yok.”
Yakacı, Mart ayına kadar temelleri atılacağı söylenen evlerinin bir an önce yapılmasını istedi.
‘Biz Evimizi, Hayatımızı İstiyoruz’
Ailesiyle konteynerde kalan depremzede Remziye Yakacı ise, geçen 11 aylık zamanda yaşadıklarını “Deprem sonrası hayatımız rezillik içinde geçti. Her türlü sorunu yaşadık Kimse sorunlarımızı dinlemek için gelmiyor. Biz evimizi, hayatımızı istiyoruz” diyerek söze döktü.
5 Bin TL Elektrik Faturası
Konteyneri ısıtmak için elektrikli ısıtıcı kullanmak zorunda kaldıklarını fakat bu kez de 5 bin TL fatura geldiğini söyleyen Benice, TEDAŞ’a gidip ödeyemeyeceklerini söylediklerinde faturanın 2 bin 300’e düşürüldüğünü, onu da borç yaparak ödeyebildiklerini kaydetti. Ev için kendilerinden 4 milyon TL talep edildiğini paylaşan Behice, “İmkanımız yok, bunları düşünmeleri gerekirken milleti daha çok mağdur ediyorlar” diyerek, yapılacak evler için para alınmaması istedi.
AFAD'a Ulaşılamadı
Depremzedelerin dile getirdiği para talebini sormak için aranan AFAD yetkililerine ise ulaşılamadı.”
Doğrunun esamesinin her nasıl okunmadığına başlı başına bu örnek kafi gelecektir. Bir biçimde on bir aydır kendi hallerine terk edilmiş insanların deprem felaketi sonrasında bir kere daha bu defa da devlet eliyle izole edilmelerinin utancı ne yana düşmektedir. Sorgu, sual edeni kalmadığı için artık bir yıkımdan kurtulan insanlara reva görülenler insanlığa sığıyor mudur, sığar mı? Duraksamadan güncellenen her hamleyle bir kere daha yaşama eyleminin önüne setler çekilmeye devam ederken, onca badireden sonra halen ellerindeki o umudu törpüleyebilmek, yok etmek adına olmadık işlerin altına imza atmak neyin nesi, neresi doğrudur? Bitimsiz bir girdabın ortasına terk edilip, kendileri hayatta kalabildikleri için suçluymuş gibi davranılan, bir temel insanlık hakkı olagelen barınma hakkını parasını verirseniz neden olmasına indirgeyen bir yapının hangi eylemi o müşterekleri sağlayacak, sahiden insanların geleceğini düşünmesine müsaade edecektir.
Doğrunun esamesinin okunmadığı bir zeminde her şey eğri, yanlış ve karanlığın kılınıyor bir kere daha. 2007 yılının 19 Ocak tarihinde bünyemizde açılmış olan koca bir yaranın ta kendisini de bu bağlamda görmek mümkündür. “Agos Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de gazete binası önünde o dönem 17 yaşında olan Ogün Samast tarafından düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitirir.” Koca bir boşluk. Bir biçimde hayatlarımızı topyekun etkileyen, bir daha düzeltilemeyecek bir yaranın özneleri arasında yerini alan bir cinayetin ardından çıkagelen her şey bu eğrelti, şu yanlış ve daimi bir biçimde karanlık olageleni de bildirir. Bir düzlemdeki Ermeni kimliğinin hakikatinden bahisler açabilmenin yollarını onca engellemeye rağmen açabilen bir temsilciydi Hrant Dink. 1915’te yaşatılan Medz Yeghern’in hemen ardından sessizliğe gömülmüş, ancak 1965 yılından, birkaç jenerasyonun devinimi sonrasında kendi belleğinde yer edileni arar, sorar, sorgular hale gelmiş bir kimliğin elinde kalanları birleştirerek bir hikayenin tam ve eksiksiz anılmasını / anlaşılmasına çaba sarf eden bir temsildi Hrant Dink. 19 Ocak 2007 günü onu, tüm doğrularından, belleğimizin dibinde kalakalmış olagelen korkuların hiç de uzakta ötede olmadığını bilerek, göstermek isteyen bir çete / yapı / küme bir tetikçi eliyle, onu yönlendirenler sayesinde katletti. 1915 sonrasında var edilmeye çalışılan bir avuçtan az kalan Ermeni’nin meramını bildirebilme çabasının elbet bir karşılığı olacaktı. O melun günün ardından kalakalan yegane şey susun çağrısının artık aleni kılınmasıydı. Eğrelti, yalan, yanlış ve kötücül bir aksin eline rehin kılınmış olagelen yerde, baş efendinin tabiri ile kendisini de aşan bir cinayet sistematiği ile bir can katledilir. O günden bu yana adaletin her nerede olduğu muallaktır.
Hrant Dink’in katledilmesine giden sürecin başlangıcını oluşturan Sabiha Gökçen’in yetim bir Ermeni kızı olmasının hikayesinden sonra devamlılığı sağlama alınan sürek avı o eğrelti yolun nasıl da biçimlendirildiğini örnekler. 2019’dan bir haberi aktaralım: “2002-2008 yılları arasında İstanbul Valiliği’nde azınlıklarla ilgili iş ve işlemlerden sorumlu olan Ergun Güngör, 24 Şubat 2004'te Hrant Dink'le valilikte görüştüklerini, bunu MİT'in istediğini beyan etti.
Güngör, Dink'in Agos Gazetesi'nde Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğunu iddia ettiği yazının o dönemde infiale yol açtığını söyledi. İstihbarattan gelen kişilerin Dink'le bir görüşme ayarlanmasını istediklerini aktaran Güngör, "Böyle bir görüşmenin vali izni olmadan yapamayacağımı söyledim. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler’in olur vermesiyle bu görüşme gerçekleşti. İstihbarat görevlileri yanımdayken Dink’i aradım. Kendisiyle toplumda oluşan bu hassasiyeti konuşmak istediğimizi ve habere konu olan belgeleri görmek istediğimizi söyledim. Kendisi davetimiz üzerine geldi" ifadeleri kullandı.
Güngör, MİT mensuplarına "Sizi Dink'e ne olarak tanıtayım?" diye sorduğu, MİT çalışanlarının "Yakınlarım dersiniz" dediklerini iddia etti. Dink'in verdiği evrakları MİT mensuplarının aldığını söyleyen Güngör, “Bu görüşmenin ardından vatandaşlar tarafından suç duyuruları, protestolar oldu. Emniyet bununla ilgili önlemler aldı. Dink’in hayatının tehdit altında olduğuna dair bize aktarılan herhangi bir bilgi yok. Resmi nezaket kuralları içerisinde yapılmış bir görüşmedir” dedi.
Güngör'e mahkemede MİT mensuplarının konuyla ilgili ifadeleri hatırlatıldı. MİT çalışanları söz konusu görüşmeyle ilgili "Valilik'e gittiğimizde tesadüfen Dink de oradaydı" yanıtını vermişti. Güngör bunu reddederek “Hayır bu mümkün değil. MİT’in talebi üzerine bu görüşme yapıldı” sözlerini kullandı.”
Doğrunun varlığının hiç edildiği bir zeminde sadece Ergun Güngör’ün açık ettikleri dahi her nasıl bir karanlık kozanın imal olunduğunu örnekler. İçine çekilen ötekisi için alenen kurulmuş olagelen yok etme şablonunun istikametini bildirir, zamanında. On yedi koca yıl sonra varılan menzilde, adaletin küflü bir tahayyüle indirgenişi söz konusu olur. Ol samast denen meczubun arkasının toplandığı, çetenin diğer üyelerinin de kahraman edasıyla karşılandığı bir zeminde her yanlış, her kötülük bir kere daha devletli eliyle ya da yönlendirmesiyle taltif olunur. Ki kamu personelinin Cerrah’tan, Güler’e, Öz’den, Uzun, Akyürek, Güngör ve nicesinin davada yargılanmaları bir yana, o cinayetteki payları göz ardı olunur, olundu. Bu kadar zaman sonrasında elde kalakalan sadece bir avuç hayalden ötesi kılınmaz. Düzenin var ettiği öteki nefretinin bugünün çok daha açık bir biçimde hedef kılmaları beraberinde taşıdığı bir zeminde Devletin tüm kliklerinin bir düzlemde pay ve eylemde fail olduğu cinayetlerden birisi olarak kalmaya devam edendir Hrant Dink cinayeti. Onca zaman sonrasında ortaya çıkan garabetlik adalet seremonisinin hiçbir biçimde / anlamda hakikate yer bıraktırmayan bir eğrelti, eksik, gedik haller toplamında o adalet çalınmıştır. Hrant Dink Vakfı’nın sitesinden davanın geniş bir özetine, alınan karar ve ardından çıkagelen karanlığın nasıl biçimlendirilmeye devam olunduğunun yansısına göz atılabilir. Bir memleketin alnına çalınmış koca bir leke haline dönüşen, Ermeni’nin yarasının da ötesini simgeleştiren, onca zaman sonrasında halen yerinde sayan ülkenin korkunç hayal kırıklığından bir kesit yaşamdaki yerini muhafaza etmeye devam ediyor. Öyle ya da böyle doğrunun esamesinin geçmediği / bilinmediği bir zeminde takvimler bir kere daha acıya çıkıyor. Adaletsiz, hürriyetsiz, eşitliksiz, Ahparigsiz... Eksik. Umursuyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Berge ARABIAN – Agos Gazetesi
6 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
"Erkeklerin, erkekliği gitti" bu sözün muhattabı olan "Müslüman" erkekler, tarihte bu sözü Moğollar ve Haçlılar gelip İslam beldelerini işgal ettiklerinde, cihada çıkmadıkları için duyuyorlardı. Günümüzde bu yerinde kalakalma durumu maalesef geçerliliğini korumakla beraber, ortada en az yerinde oturmak kadar büyük bir problem daha var ki o da hanımlarına yol göstermesi, örnek olması, İslam'ı öğretmesi ve Allah'a karşı sorumluluklarını hatırlatıp, bunun için gerektiği yerde kısıtlayıp, gerektiği yerde sert çıkması gerekirken, sadece kendi nefsi söz konusu olduğunda erkekliğini hatırlaması ve hanımına sert çıkmasıdır. Allah'ın hakkı ise maalesef akıllara gelen en son şey oluyor. Hatta bazen hiç gelmiyor. Çünkü kendisi de evli olunca karısının, kendi üzerine yüklenen haklarından bihaber. Türkiye toplumunda eskiden kalma bir deyim vardır "kadının şeyhi kocasıdır" Yani kadın evde çocuklarla, ev işleriyle meşgul olurken; camiiye giden, ilim meclislerine katılan erkek erkek eve geldiğinde öğrendiği bilgileri karısına (ve tabii çocuklarına) da öğretmekle mükelleftir. Ne hazin ki, sosyal medyada paylaşımları ve yorumlarıyla allame-i cihan olan erkeklerimizin aklına dönüp hanımına öğretmek, hatırlatmak, Rasulullah ﷺ'in "biriniz bir yanlış gördüğünde eli ile düzeltsin, gücü yetmezse dili ile düzeltsin" hadisi gelmiyor. Ancak yemeği eksik/yanlış yapmışsa, çocuklar çok ses yapıyorsa, veyahut başka şahsi bir ihtiyacı ve/veya rahatsız olduğu durum varsa evde (deyim yerindeyse) terör estiriyor. Peki ya Allah'ın hakkı çiğnendiğinde?
Bundan daha fenası ise, yapılan yanlışa göz yummak bir yana, kadının erkek tarafından cesaretlendirilmesi, o münker fiilleri işlerken bizzat erkeğin de buna eşlik etmesi. Evinin içinde birbirlerinin üzerine nasıl atladığını görmediğimiz kaç tane sakallı-çarşaflı/peçeli kaldı? Birbirlerine şuh bakışlar atan? Oturma odasından, yatak odasına, salonundan mutfağına kadar bütün evlerini seyr edebildiğimiz?
"Kadın, kocasının izni olmadıkça, evine hiç kimsenin girmesine izin veremez."
Buhari, Nikah 86; Müslim, Zekat 84
Yine Veda hutbesinde de Rasulullah ﷺ “… Sizin kadınlar üzerindeki bir hakkınız da evinize istemediğiniz kimseleri almamalarıdır.” buyuruyor.
Tirmizî, Rada 11; İbn Mace, Nikah, 3
Şimdi bu hesaba göre, kendisi arsızlık yaparak, yahut kocasının umursamazlığından cesaret alarak veyahutta bizatihi kocasının da onayıyla hatta O'nun hesabından evlerinin ve kendilerinin bu halini paylaşanlar, bu hadislerin tam olarak neresindeler? Bu soru kadına gibi görünse de aslında erkeğe. Rızanız olmadan evinize giremeyiz ama gözlerimiz girebilir ve günün her saatinde, istediğimiz yerde bakabiliriz? Tıpkı "tenimi göremezsiniz ama vücut hatlarımı görebilirsiniz" dercesine tenlerini göstermeyecek kadar uzun elbise giydiği halde, dar kalıp giyinenler (ve tabii sosyal medyada paylaşılan fenomen olanlar) gibi.
Hanımının suratına kocaman emoji koyup paylaşarak, neredeyse dudak dudağa öpüşecek kadar iç içe girmiş halde fotoğraf paylaşıp yine bu poza da çeşitli efektler ile güya gizlilik koyarak; Cuma'dan ağ atıp, Pazar günü toplayarak sözüm ona Cumartesi avlanma yasağına uyan Yahudiler gibi olduğunuzu hiç düşündünüz mü?
Kendinden çok takipçilerinin, karının psikolojisini ve zihin dünyasını bilmesi nasıl bir his? Eve giren çıkanı, reelde konuştuğu muhattap olduğu kimseleri (güya) kontrol et ama sosyal medyada kontrol etme?
Harcadığı parayı kuruşu kuruşuna hesab et ama işlediği haramları hesab etme?
Kendin için süslenmesini, güzel görünmesini arzu edip, teşvik et ama Allah için amellerini, kalbini, ruhunu süslemesini hiç umursama?
Nisa Suresi 34. Allah’ın bir kısmını (erkekleri) diğer bir kısmına (kadınlara) üstün kılması ve mallarından harcamaları nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde idare edicidir (kavvamdır)
“Kavvam” kelimesi etimolojik açıdan; “kame bi” bir şeyi üstlendiğinde onu yerine getirip, korumak, bir işin ya da malın sorumluluğunu üstlenip, maslahatı gözetmek ve velayet gibi anlamlara gelmektedir.
Aynı kökten gelen “kayyım” kelimesi, başkan ve işi yöneten manasındadır.
“Kayyımu’l-mer’e” tabiri kadının geçimini temin eden koca anlamında kullanılmaktadır.
İbn Manzur bu köke, koruma, ıslah etme ve bir şeyde sabit kalma anlamının yanında ayrıca bu kelimenin efendisinin hizmetinde kalkıp oturması sebebiyle cariye için de kullanıldığını ifade etmektedir.
|| İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, 12/497-499
Abdullah ibn Ömer (radıyallahu anh)'tan rivayet edildiğine göre Rasulullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.”
Sahih-i Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1;
Sahih-i Muslim, İmâre 20;
İmam Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13;
İmam Tirmizî, Cihâd 27
Tahrim Suresi 6. Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz! O ateşin başında, acımasız/sert, güçlü, Allah'ın kendilerine emrettiğine karşı gelmeyen, emrolunduklarını yerine getiren melekler vardır.
Amr İbn Kays şöyle dedi;
Muhakkak ki kadın, kıyamet günü Allah'ın huzurunda kocasıyla tartışıp şöyle der:
"Beni eğitmedi ve bana hiçbir şey öğretmedi! Onun yerine bana pazardan ekmek getirdi."
|| Tefsir es-Sem'ani, 5/475
5 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Ankara Kalesi ve çevresinde yoğun çalışma
https://pazaryerigundem.com/haber/185228/ankara-kalesi-ve-cevresinde-yogun-calisma/
Ankara Kalesi ve çevresinde yoğun çalışma
Tumblr media
Ankara Kalesi 1. ve 2. Etap’ta Sokak Sağlıklaştırma projelerini tamamlayan Ankara Büyükşehir Belediyesi, 3. Etap’ta 11’i tescilli 80 yapı için başlattığı çalışmaları sürdürüyor. Sur duvarlarındaki restorasyon çalışmaları tüm titizliğiyle devam ederken, 2024 yılının sonunda tamamlanması planlanan “Sur Duvarlarının Aydınlatılması” projesiyle de Ankara Kalesi bambaşka bir atmosfere bürünecek.
ANKARA (İGFA) – Ankara Büyükşehir Belediyesi birçok medeniyetin izlerini taşıyan Ankara Kalesi’ni ve çevresini geleceğe güvenli bir şekilde taşımak amacıyla başlattığı çalışmaları sürdürüyor.
“İç Kale 1. ve 2. Etap Sokak Sağlıklaştırma” projeleri tamamlanırken, “3. Etap Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme”, “Sur Duvarlarının Aydınlatılması” ile “Dış Kale Sur Duvarları Restorasyonu” projelerinde çalışmalar devam ediyor.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın talimatıyla 2019 yılında başlatılan, Ankara’nın tarihini geleceğe taşıyacak projeler tüm hızıyla devam ediyor. İç Kale 1. ve 2. Etap’ta 70’i tescilli 90’ı tescilsiz olmak üzere toplam 160 binada çalışmalar tamamlandı.
Tumblr media
11’İ TESCİLLİ 80 YAPIDA ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
İç Kale 3. Etap’ta başlatılan “Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme” projesi kapsamında da yaklaşık bin 900 metrekarelik alan ve 11’i tecilli 80 yapıda raspa, onarım, sıva, boya ve çatılar için çalışmalar sürüyor. Proje kapsamında yapıların sadece cephe ve çatıları değil avlu, kapı ve pencereleri de yenileniyor. Ayrıca muhdes yapılar da kaldırılarak alan rehabilite ediliyor.
Ankara Kalesi dış kale sur duvarlarının restorasyonuna yönelik çalışmalar da tüm titizliğiyle devam ediyor. Hisar Kapı’dan başlayıp Şark Kale sur duvarlarına kadar uzanan alanda burçlarda oluşan çatlakların giderilerek enjeksiyon yöntemiyle güçlendirilmesinden,  özgün olmayan derzlerin sökülüp yerine özgün harç ile yeniden derzler oluşturulmasına kadar birçok çalışma gerçekleştiriliyor.
  ÖZEL GÜNLER AYDINLATMAYLA VURGULANACAK
Ankara Kalesi aydınlatma çalışmalarıyla da turistleri cezbetmeye hazırlanıyor. Fen İşleri Daire Başkanlığı tarafından devam eden “Sur Duvarlarının Dekoratif Aydınlatılması” projesi çerçevesinde Ankara Kalesi, tarihi yapısına uygun olarak hem turizm hem de güvenlik tedbirlerinin sağlanması amacıyla 416 aydınlatma armatürüyle aydınlatılacak. Ayrıca Hisar Kapı’daki dairesel burçların üzerine gobo projektörlerle Türk bayrağı ve Atatürk başta olmak üzere özel günlerde 12 farklı desen yansıtılarak günün anlam ve önemi vurgulanacak. Aydınlatma işlemleri 35-40 km civarındaki yerleşim yerlerinden bile görülebilecek.
“SIRADAN BOYA, BADANA VE ONARIM İŞİ DEĞİL”
Ankara Kalesi’nin kentin en önemli sembollerinden birisi olduğunu vurgulayan Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı Proje Koordinatörü Bekir Ödemiş, 2019 yılından bu yana devam eden restorasyon çalışmaları kapsamında “1. ve 2. Etap Sokak Sağlıklaştırma Projesi”ni tamamladıklarını hatırlattı. “3. Etap Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme Projesi” kapsamında 11’i tescilli 69’u tescilsiz 80 yapıda çalışmalara devam ettiklerini kaydeden Ödemiş, “Çalışmamız sıradan bir boya, badana veya basit bir onarım işi değil, burada ciddi bir bilimsel çalışma sürdürüyoruz” dedi. Ödemiş, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından onaylanan projeye sadık kalarak onarım çalışmalarını yürüttüklerini belirtti.
“EV SAHİPLERİ GÜNLÜK YAŞAMINA DEVAM EDİYOR”
3. Etap çalışmalarının da tamamlanmasıyla Ankara Kalesi’nde bulunan geleneksel “Ankara Evleri”nin tamamını restore etmiş olacaklarını bildiren Ödemiş, çalışmalar yapılırken ev sahiplerinin de evlerinde günlük yaşamına devam ettiğini söyledi. Ödemiş, “Yaşam devam ediyor, hiç kimseyi yerinden çıkarmıyoruz. Karşılıklı özveri, uyum içerisinde onlar biraz yardımcı oluyor, biz biraz titiz davranıyoruz derken çok şükür kazasız, belasız ve sorunsuz bir şekilde çalışmamızı bugünlere taşıdık” ifadelerini kullandı.
“ALDIĞIMIZ ÖDÜLLER DOĞRU İŞLER YAPTIĞIMIZI GÖSTERİYOR”
Çalışmalarda zaman zaman üniversitelerin de desteğini aldıklarını aktaran Ödemiş, “Bizim için gurur verici olan da şu, yaptığımız çalışmalardan dolayı pek çok ödül alıyoruz. Ankara Kalesi içerisinde yapmış olduğumuz 1. ve 2 Etap restorasyon ve onarım çalışmalarında ‘Tarihi Kentler Birliği Başarı Ödülü’nü aldık. Roma Tiyatrosu’nda ‘Prof. Dr. Metin Sözen Büyük Koruma Ödülü’nü aldık. Bütün bunlar da bizim doğru yolda olduğumuzu, doğru işleri yaptığımızı gösteriyor” diye konuştu.
“SURLARDAKİ ÇALIŞMALARI TİTİZLİKLE SÜRDÜRÜYORUZ”
Ankara Büyükşehir Belediyesi birçok medeniyetin izlerini taşıyan Ankara Kalesi’ni ve çevresini geleceğe güvenli bir şekilde taşımak amacıyla başlattığı çalışmaları sürdürüyor.
“İç Kale 1. ve 2. Etap Sokak Sağlıklaştırma” projeleri tamamlanırken, “3. Etap Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme”, “Sur Duvarlarının Aydınlatılması” ile “Dış Kale Sur Duvarları Restorasyonu” projelerinde çalışmalar devam ediyor.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın talimatıyla 2019 yılında başlatılan, Ankara’nın tarihini geleceğe taşıyacak projeler tüm hızıyla devam ediyor. İç Kale 1. ve 2. Etap’ta 70’i tescilli 90’ı tescilsiz olmak üzere toplam 160 binada çalışmalar tamamlandı.
11’İ TESCİLLİ 80 YAPIDA ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
İç Kale 3. Etap’ta başlatılan “Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme” projesi kapsamında da yaklaşık bin 900 metrekarelik alan ve 11’i tecilli 80 yapıda raspa, onarım, sıva, boya ve çatılar için çalışmalar sürüyor. Proje kapsamında yapıların sadece cephe ve çatıları değil avlu, kapı ve pencereleri de yenileniyor. Ayrıca muhdes yapılar da kaldırılarak alan rehabilite ediliyor.
Ankara Kalesi dış kale sur duvarlarının restorasyonuna yönelik çalışmalar da tüm titizliğiyle devam ediyor. Hisar Kapı’dan başlayıp Şark Kale sur duvarlarına kadar uzanan alanda burçlarda oluşan çatlakların giderilerek enjeksiyon yöntemiyle güçlendirilmesinden,  özgün olmayan derzlerin sökülüp yerine özgün harç ile yeniden derzler oluşturulmasına kadar birçok çalışma gerçekleştiriliyor.
  ÖZEL GÜNLER AYDINLATMAYLA VURGULANACAK
Ankara Kalesi aydınlatma çalışmalarıyla da turistleri cezbetmeye hazırlanıyor. Fen İşleri Daire Başkanlığı tarafından devam eden “Sur Duvarlarının Dekoratif Aydınlatılması” projesi çerçevesinde Ankara Kalesi, tarihi yapısına uygun olarak hem turizm hem de güvenlik tedbirlerinin sağlanması amacıyla 416 aydınlatma armatürüyle aydınlatılacak. Ayrıca Hisar Kapı’daki dairesel burçların üzerine gobo projektörlerle Türk bayrağı ve Atatürk başta olmak üzere özel günlerde 12 farklı desen yansıtılarak günün anlam ve önemi vurgulanacak. Aydınlatma işlemleri 35-40 km civarındaki yerleşim yerlerinden bile görülebilecek.
“SIRADAN BOYA, BADANA VE ONARIM İŞİ DEĞİL”
Ankara Kalesi’nin kentin en önemli sembollerinden birisi olduğunu vurgulayan Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı Proje Koordinatörü Bekir Ödemiş, 2019 yılından bu yana devam eden restorasyon çalışmaları kapsamında “1. ve 2. Etap Sokak Sağlıklaştırma Projesi”ni tamamladıklarını hatırlattı. “3. Etap Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme Projesi” kapsamında 11’i tescilli 69’u tescilsiz 80 yapıda çalışmalara devam ettiklerini kaydeden Ödemiş, “Çalışmamız sıradan bir boya, badana veya basit bir onarım işi değil, burada ciddi bir bilimsel çalışma sürdürüyoruz” dedi. Ödemiş, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından onaylanan projeye sadık kalarak onarım çalışmalarını yürüttüklerini belirtti.
“EV SAHİPLERİ GÜNLÜK YAŞAMINA DEVAM EDİYOR”
3. Etap çalışmalarının da tamamlanmasıyla Ankara Kalesi’nde bulunan geleneksel “Ankara Evleri”nin tamamını restore etmiş olacaklarını bildiren Ödemiş, çalışmalar yapılırken ev sahiplerinin de evlerinde günlük yaşamına devam ettiğini söyledi. Ödemiş, “Yaşam devam ediyor, hiç kimseyi yerinden çıkarmıyoruz. Karşılıklı özveri, uyum içerisinde onlar biraz yardımcı oluyor, biz biraz titiz davranıyoruz derken çok şükür kazasız, belasız ve sorunsuz bir şekilde çalışmamızı bugünlere taşıdık” ifadelerini kullandı.
“ALDIĞIMIZ ÖDÜLLER DOĞRU İŞLER YAPTIĞIMIZI GÖSTERİYOR”
Çalışmalarda zaman zaman üniversitelerin de desteğini aldıklarını aktaran Ödemiş, “Bizim için gurur verici olan da şu, yaptığımız çalışmalardan dolayı pek çok ödül alıyoruz. Ankara Kalesi içerisinde yapmış olduğumuz 1. ve 2 Etap restorasyon ve onarım çalışmalarında ‘Tarihi Kentler Birliği Başarı Ödülü’nü aldık. Roma Tiyatrosu’nda ‘Prof. Dr. Metin Sözen Büyük Koruma Ödülü’nü aldık. Bütün bunlar da bizim doğru yolda olduğumuzu, doğru işleri yaptığımızı gösteriyor” diye konuştu.
“SURLARDAKİ ÇALIŞMALARI TİTİZLİKLE SÜRDÜRÜYORUZ”
Ödemiş, Ankara Kalesi’nin geleceğe güvenli bir şekilde taşınması amacıyla başlatılan “Ankara Kalesi Sur Duvarları Restorasyon” çalışmaları hakkında da “Ankara Kalesi surlarında uzun süredir devam eden çatlaklar vardı. Özellikle bir surdaki çatlak gözle görülür şekilde ve gün geçtikçe de artıyordu. 2 bin küsur yıllık Ankara Kalesi’nin zarara uğramasına da neden olabilecek düzeydeydi. Biz bunun üzerine çalışmalarımızı başlattık. Bu çalışmaları da titizlikle sürdürüyoruz. Statikte ciddi sorunlar var özellikle burçlardaki statiklerde ona yönelik de Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversitesinden destek alıyoruz. Çatlağın olduğu burçta bir nemlenme söz konusu. Bu nemlenmenin kaynağını tespit edebilmek için de Devlet Su İşleri ile iş birliğinde çalışma yapıyoruz” bilgilerini verdi.
KALEYİ ZARAR VERMEDEN ESTETİK OLARAK AYDINLATIYORUZ
Kale aydınlatma çalışmalarının da Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri tarafından devam ettiğini belirten Ödemiş şunları söyledi:
“Kalenin aydınlatma çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Bunun için de çok ciddi bir bilimsel proje hazırladık. O projemizi de Ankara Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na onaylattık. Şu anda kaleye zarar vermeden, siluete zarar vermeden kaleyi estetik olarak aydınlatıyoruz. Aydınlatmadaki amacımız Ankara Kalesi ve çevresini daha güvenilir hâle getirerek günün 24 saatinde burada herkesin dolaşabileceği bir ortamı sağlamak.”
KALEYİ ZARAR VERMEDEN ESTETİK OLARAK AYDINLATIYORUZ
Kale aydınlatma çalışmalarının da Fen İşleri Daire Başkanlığı ekipleri tarafından devam ettiğini belirten Ödemiş şunları söyledi:
“Kalenin aydınlatma çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Bunun için de çok ciddi bir bilimsel proje hazırladık. O projemizi de Ankara Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na onaylattık. Şu anda kaleye zarar vermeden, siluete zarar vermeden kaleyi estetik olarak aydınlatıyoruz. Aydınlatmadaki amacımız Ankara Kalesi ve çevresini daha güvenilir hâle getirerek günün 24 saatinde burada herkesin dolaşabileceği bir ortamı sağlamak.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
mehmetkali · 1 year
Text
0 notes
cointahmin · 1 year
Text
Bu hafta, ağır ilgi gören Bitcoin NFT’leri ve yeni ortaya göğüs coin projeleri konuşuldu. Hafta sonuna girmeden evvel, kıymetli şirketlerden yatırım alan ve fiyat açısından yükselişe geçen birkaç altcoin öne çıkıyor. İşte SHIB ve 15 altcoin’den günün sıcak gelişmeleri…Arkham, bu altcoin ağı ile işbirliği planını duyurduBlockchain data izleme platformu Arkham, platformun şu anda TRON ağını desteklemediğini lakin TRON ile paydaşlık kurduğunu ve yakında desteklemesinin beklendiğini açıkladı.Arkham’in bildirisi, bugün Tron kurucusunun göğüs token alıp satmaya duyurmasının üzerine geldi. cointahmin.com olarak detaylara bu yazıda yer verdik.https://twitter.com/ArkhamIntel/status/1656602856487518209 Bu altcoin, fonlama çeşidinde 250 milyon doları garanti altında aldıOdsy Network, merkezi olmayan kripto cüzdanlarının geliştirilmesini finanse etmek için 7,5 milyon dolar topladı. Duyuruya nazaran, fonlama çeşidi firmaya 250 milyon dolar sağladı. Yatırıma Rubik Ventures, Node Capital ve FalconX üzere firmalar katkı sağladı.https://twitter.com/Odsyxyz/status/1656673137839456259 Platformu Artizen, 2,2 milyon dolarlık finansmanı tamamladıWeb3 kitlesel fonlama platformu Artizen, 2,2 milyon dolarlık finansman çeşidini tamamladığını duyurdu. İştirakçiler ortasında Animoca Brands ve Protocol Labs üzere devler yer aldı. Consensys Mesh, Blank Street Coffee’den Dan Hill ve PleasrDAO’dan Matt Condon, öbür iştirakçiler.Bu NFT odaklı altcoin, 600.000 dolar fon topladıNFT abonelik platformu MintStars, Polygon Labs ve SpankChain liderliğindeki 600.000 dolarlık finansman tipini tamamladığını duyurdu. MintStars platformu, Polygon üzerine inşa edilmiştir. İçerik oluşturucular, abonelikler ve pazar satışları yoluyla içeriklerinden para kazanabilirler.https://twitter.com/MintStarsReal/status/1656327399569608704 Worldcoin ekolojik cüzdanı “World App”, Polygon’dan Optimism’e geçeceğini duyurduOpenAI CEO’su Sam Altman’ın şifreleme projesi Worldcoin, yakın vakitte piyasaya sürülen ekolojik cüzdan “World App”in Polygon’dan Optimism ağına taşınacağını duyurdu. Protokol tıpkı vakitte Optimism ağında da mevcut olacak.Bir başka duyuruda Worldcoin ve Tools for Humanity, Optimism Collective ile paydaşlık duyurdu.https://twitter.com/worldcoin/status/1656653377152114689 Gateio, trend altcoin Milady Göğüs Coin (LADYS)’i listeliyorGateio, 11 Mayıs’ta Milady Göğüs Coin (LADYS) süreçlerini başlattığını duyurdu. Milady Göğüs Coin (LADYS), Milady NFT koleksiyonu ile ilişkilidir. Dün Elon Musk’ın attığı bir tweet ile ralli yaptı.https://twitter.com/gate_io/status/1656585102053310465 Bu ortada, LADYS rallisinden evvel yatırım firması DWF Labs’ın yüklü satın alım yaptığı ortaya çıktı. DWF Labs’ın yönetici ortağı Andrei Grachev, toplumsal medyada ajans tarafından Bybit cüzdanına aktarılan 1 trilyon LADYS’in piyasa yapıcılık için kullanılacağını bildirdi. DWF Labs bugün piyasa yapıcılık için Huobi ve Gateio’ya 600 milyar LADYS aktarmıştı.https://twitter.com/ag_dwf/status/1656591119067512833 Bu ortada Bitget, LADYS’i ve NALS ve VMPX dahil olmak üzere dört BRC-20 projesini başlattı. Borsa bugün, BRC-20 bölgesinde dört BRC20 projesi olan NALS, VMPX, PEPE ve GÖĞÜS süreçlerini açtı.Baş Shiba Inu geliştiricisi Shytoshi Kusama, Shibarium hakkında uyardıSHIB geliştirici grubunun lideri Shytoshi Kusama, Telegram’daki resmi Shibarium kanalında iki kıymetli duyuru yaptı.Kusama, LEASH ve BONE dahil Shibarium testnet’i Puppynet ve ilgili tokenler hakkındaki tartışmalara dahil oldu. Shiba Inu topluluğuna yönelik ihtarda bulunan Kusama, Puppynet’teki tüm tokenlerin gerçek olmadığını ve sırf beta test modunda olduklarını hatırlattı. Münasebetiyle topluluğun, rastgele bir token satın almaması gerektiğini vurguladı. Kusama ayrıyeten, şimdiye kadar hiçbir gerçek token’in yakılmadığını belirtti.Binance, CFX para yatırım ve çekme süreçlerini başlattı11 Mayıs’ta yapılan resmi duyuruya nazaran Binance, Conflux Network (CFX) entegrasyonunu tamamladığını açıkladı. Borsa artık CFX alım satımını BEP20 CFX’e dönüştürmeden destekleyecek.
CFX fiyatı duyurunun akabinde %20’nin üzerinde kıymet kazandı.BONE, bu ankette rakiplerine fark attıHindistan merkezi kripto borsası Unocoin, kısa müddet evvel hangi altcoin’i listeleyeceğini seçmek için anket başlattı. Anket, PEPE, FLOKI ve BONE’u seçenekler olarak sunuyor. Anket, sonuçlanmasına yalnızca 9 saat kala 9800’den fazla oy topladı. BONE, PEPE ve FLOKI’yi geride bırakarak birinci oldu.https://twitter.com/Unocoin/status/1656331017714831361 Nuxgame, SHIB ödemelerini destekleyeceğini duyurduNuxgame, SHIB’i destekleyen bir ödeme işlemcisi olan CoinPayments’ı entegre etti. Bu kapsamda, CoinPayments’ın gelişmiş kripto ödeme ağ geçidini entegre ederek kullanıcılarının Shiba Inu ve öteki kriptolarla ödeme yapmalarını sağlayacak.https://twitter.com/CoinPaymentsNET/status/1656234746391715840 Threshold Network, Wormhole ile 20 ağda yayınlanıyorThreshold Network, tokenize Bitcoin’in yaklaşık yirmi Blockchain ekosistemine kolay kolay taşınmasına müsaade veren Wormhole ile çalışıyor. Wormhole, Nisan ortasında Threshold topluluğuna entegrasyonu önerdi. Bu mutabakat, güçlü bir topluluk takviyesi kazandı. 29 Nisan’da bir idare oylamasından sonra büsbütün onaylandı.https://twitter.com/TheTNetwork/status/1656658324623085577 Wormhole entegrasyonu, tBTC’nin hem Arbitrum, Optimism ve Polygon üzere Ethereum Virtual Machine (EVM) chain’lerine hem de Solana, Aptos, Sui ve Cosmos üzere EVM olmayan ağlara aktarılmasına müsaade verecek.
0 notes
Photo
Tumblr media
I Bir insanın İslam əxlaqına yiyələnməsi ancaq Quran əxlaqını qüsursuz yaşaması ilə mümkündür. Bəzi insanlar isə müəyyən zamanlarda Quran əxlaqını yaşayıb, bəzi zamanlarda isə nəfsinin istəklərinə uyaraq İslam əxlaqını yaşadıqlarını zənn edirlər. Halbuki, bu bir aldatmadır. Quran ayəsində bəzi insanların Allaha şübhə ilə ibadət etdikləri bildirilmişdir: İnsanlardan eləsi də vardır ki, Allaha şübhə ilə ibadət edir. Əgər ona bir xeyir çatsa, onunla rahatlıq tapar. Yox, əgər başına bir iş gəlsə, üz döndərib qayıdar. O, dünyanı da itirər, axirəti də. Həqiqi zərər də elə budur. (Həcc surəsi, 11) Cahil məntiq düşüncələrinə görə din yaşamağı düşünənlər bu ayənin üzərində dərin düşünməli və məntiq dininin səhv olduğunu dərk etməlidirlər. Öz məntiqləri ilə din əxlaqı meydana gətirənlərin əsas xüsusiyyətlərindən biri İslamın hökmlərini və Quran əxlaqını yalnız mənfəətləri ilə uyğun olduğu zaman yaşamalarıdır. Bu azğın inanca görə, namaz qılmaq, zəkat vermək, oruc tutmaq, zəkat vermək, səbir etmək, təvəkküllü olmaq, bağışlamaq, mülayim olmaq, ehtiyac içində olanları qorumaq ancaq mənfəətlərinə qarşı olmayanda tətbiq oluna bilər. Əgər cəmiyyətdə təqdir görüləcəksə, “Çox yaxşı insandır”, - deyiləcəksə, bu ibadətlərin və gözəl əxlaq xüsusiyyətlərinin edilməsində bir problem görməzlər. Hətta mümkün olduqca ��ox təriflənmək üçün müsbət davranışlar göstərərlər. Ancaq hər hansı bir şəkildə cəmiyyətdən mənfi reaksiya görəcəklərini düşünəndə sanki bu dini məsuliyyətlərdən heç xəbəri yoxmuş kimi davranarlar. Bu məntiqin kökündə, şübhəsiz ki, bu insanların Allahın şanını lazımi kimi təqdir edə bilməmələri və axirətin varlığına da qəlbən iman gətirməmələri durur. Çünki bu insanlar həyatının bir hissəsini Quran əxlaqını yaşamağa ayırır, qalan hissəsini isə dünya həyatını yaşamağa həsr edirlər. Bəzən elə bir vəziyyət yaranır ki, günün demək olar ki, 23 saatı din əxlaqından uzaq keçirərkən, din əxlaqını yaşamağa bir saat ayrılır. Hətta çox vaxt bir saatın ayrılması belə çox görülür. (ardı rəydə) #quran #islam #dinipaylasimlar #Allah #namaz #dua #din #firqə #məzheb #məntiq https://www.instagram.com/p/Cpxkwr9IutJ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
potentialoffside · 2 years
Text
SÜPERLİG 2022/23 21/36: Dominant galibiyet
Spor Toto Süper Lig'in 21. haftasında Beşiktaş evinde Corendon Alanyaspor'u 3-0 mağlup etti.
Oyunu deplasman ekibinin yarı sahasına yıkan Beşiktaş dakikalar 19'u gösterdiğinde penaltı kazandı ve topun başına geçen Cenk Tosun takımını 1-0 öne geçirdi. Vodafone Park'taki 24. golüne ulaşan Cenk Tosun, 23 gollü Cyle Larin'i geride bırakarak Beşiktaş tarihine geçti.
Gol sonrası Alanyaspor ataklarını arttırırken yakaladıkları fırsatlarda kaleci Mert Günok'u geçemedi ve ilk yarı ev sahibi ekibin üstünlüğüyle sona erdi.
İkinci yarıya da istekli başlayan Beşiktaş'ta günün yıldız ismi Cenk Tosun dakikalar 50'yi gösterdiğinde Gedson Fernandes'in asistinde ceza sahasının sol çaprazından harika bir bitiricilik ile
Maçta kontrolü elinden bırakmayan Beşiktaş, 59. dakikada Dele Alli'nin golüyle durumu 3-0 yaptı.
Karşılaşmanın ilerleyen dakikalarında başka gol sesi çıkmazken Beşiktaş üst üste 5. Süper Lig maçında galibiyete uzanan taraf oldu. Bu sonuçla beraber Beşiktaş puanını 38'e yükseltti.
Diziliş
Spor Toto Süper Lig'in 21. haftasında Corendon Alanyaspor'u konuk eden Beşiktaş'ta Dele Alli, ligde 6 maç sonra 11 kişilik kadroda yer buldu. Teknik direktör Şenol Güneş, son olarak HangiKredi Ümraniyespor maçının başlangıç kadrosunda yer alan ve daha sonra oynanan 6 karşılaşmada görev vermediği Dele Alli'yi, cezalı Nathan Redmond'ın yokluğunda orta sahada görevlendirdi. Siyah-beyazlı takımda kart cezaları bulunan Romain Saiss ve Valentin Rosier'in yokluğunda ise Welinton Souza ve Tayfur Bingöl kadroda yer aldı. Son olarak 18. haftadaki Kasımpaşa maçında 11'de yer alan Welinton, Saiss'ın yerine stoperde görev yaparken, Tayfur Bingöl ise Rosier'in yokluğunda sağ bekte sahaya çıktı.
Tumblr media
Heyecan & Gerilim
Şenol Güneş’in işbaşı yapmasından sonra ligde belirgin bir çıkış yakalayan Beşiktaş, 21.hafta mücadelesinde Alanyaspor’u Vodafone Park’ta ağırladı. Maç öncesi dikkat çeken beş eksik; Ghezzal, Josef, Rosier, Saiss ve Redmond gibi önemli isimlerden oluşunca, siyah-beyazlı taraftarların maç öncesinde rahat ve dingin olduklarını söylemek zordu. Buna Vincent Aboubakar’ın evine dönüşünü de eklenince maç öncesi hissedilen heyecanla karışık gerilimi vardı.
Eksiklere rağmen sahaya çıkan Beşiktaş 11’i gayet ofansif ve iyi bir kadroydu ama yedek kulübesinin hali pek parlak değildi. İşlerin kötü gitmesi durumunda Şenol Güneş’in uygulayacağı bir B planı ufukta görünmüyordu.
Tumblr media
Sonraki rakip
Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'in 22. haftasında bugün VavaCars Fatih Karagümrük'e konuk olacak. Süper Lig'de oynadığı son 5 maçı kazanan Beşiktaş, Fatih Karagümrük'ü mağlup ederek galibiyet serisini 6 maça çıkarmayı hedefliyor. Siyah-beyazlı futbol takımı, son olarak şampiyon olduğu 2020-2021 sezonunda üst üste 6 karşılaşmadan galip ayrılmayı başarmıştı.
0 notes
tmblrbedek · 2 years
Photo
Tumblr media
Salı gününün 3. maçı C grubunun 2. maçı Meksika Polonya karşılaşması olacak. İki takımında idol oyuncuları söz konusu ve büyük ihtimalle bu iki oyuncunun da son Dünya Kupası olacak. (Meksika'da kaleci Guillermo Ochoa, Polonya'da forvet Robert Lewandowski) İki takım daha önce Dünya Kupası'nda 1 kere karşılaştı, bu karşılaşmayı Polonya kazandığında takvimler 1978'i gösteriyordu. Meksika toplamda 17 üst üste 8. kez katılsa da finale ulaşamayan takımlar arasında 57 maçla en fazla maça çıkan ülke konumunda. Meksika katıldığı son 8 turnuvada gruptan çıkmayı başarırken , en son 1978'de turnuvaya gruplarda veda etti. Son 6 turnuvanın açılış maçlarının 5'inden galibiyetle ayrılırken 1'inde beraberlik aldı. Polonya ise 9.kez bu büyük turnuvada boy göstermeye hazırlanırken 1986'dan bu yana grup aşamasını geçemedi ve son 11 maçın 8'ini kaybetti. Günün son maçında turnuva öncesi sakatlıklarla en çok başı dertte olan Fransa uzak coğrafyanın takımı Avustralya'yla karşılaşacak. Son turnuvasına katılmayı amaçlayan son Ballon d'Or ödüllü Karim Benzema başta olmak üzere takımın ana kadrosunda bol sayıda eksiğe sahip olan Fransa kadrosuna yine de ekstra bir isim eklemeden turnuvaya başlıyor. İki takım Dünya Kupası'nda 1 kere karşılaşırken o maçında galibi 2018 yılında 2-1'lik skorla Fransa olmuştu. Fransa karşısındaki tek galibiyetini 2001'deki Konfederasyon Kupası'nda alan Avustralya diğer 4 karşılaşmanın 3'ünü kaybederken 1'de beraberlik aldı. Fransa bu büyük turnuvaya toplamda 16 üst üste 7. kez katılarak tarihindeki en uzun seriyi yaşıyor. 1998 Dünya Kupası'ndan bu yana en çok finale kalan ülke 3 seferle Fransa (1998,2006,2018). Fransa , Brezilya(1958-1962) ve İtalya'nın (1934-1938) ardından üst üste 2 Dünya Kupası'nda şampiyonluk yaşayan 3. ülke olmak istiyor. Ancak büyük bir lanet gibi turnuvayı kazanan son 3 ülke bir sonraki katılımda grup aşamasında öteye geçemedi. (İtalya 2010 - İspanya 2014 - Almanya 2018) #WorldCup2022 #FifaWorldCup2022 #Meksika #Polonya #Fransa #Avustralya #GuillermoOchoa #RobertLewandowski #KarimBenzema #Mexico #Poland #France #Australia #DunyaKupasi (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/ClRBFTQDM6K/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
cesitkenar · 3 years
Text
Tumblr media
I posted 534 times in 2021
450 posts created (84%)
84 posts reblogged (16%)
For every post I created, I reblogged 0.2 posts.
I added 19 tags in 2021
#bilmiyorum - 3 posts
#nerede lütfen söyleyin - 2 posts
#ne diyorsun - 2 posts
#ama yine de - 2 posts
#anlıyor musunuz - 2 posts
#:( - 2 posts
#neyse - 2 posts
#spotify - 2 posts
#ama yine de güzel bir kapak fotoğrafları olsa public yapardım belki - 1 posts
#evet bu videoyu atmak için bekliyordum - 1 posts
Longest Tag: 140 characters
#01:21 itibariyle benim çok sevdiğim ama aynı sevgiyi onlardan göremediğim insanları ve beni çok seven ve güvenen insanları hayal kırıklığına
My Top Posts in 2021
#5
ben hangi yiyecek ve içecek vibe'ı veriyorum size dostlarım lütfen bu çok önemli sorumu cevaplayabilir misiniz gfjjgjk
24 notes • Posted 2021-05-26 16:11:30 GMT
#4
dostlarımm,, sonunda bitirdim hangi adventure time karakterisin testimi. bazı sorular biraz fazla uzun olmuş olabilir jghgjg ama umarım sıkılmadan çözersiniz!!!
27 notes • Posted 2021-03-18 16:51:20 GMT
#3
dostlarım yarın ilk iş mülakatıma gireceğim. lütfen şans dileyelim,, varsa tüyo falan verelim. çok gerginim ve stresliyim sanırım yarın ya ingilizceyi unutacağım ya da ekranın karşısında can vereceğim stresimden
27 notes • Posted 2021-08-04 10:56:41 GMT
#2
dostlarım!!!! rulo dürüm tercihlerinize göre nasıl birisi olduğunuzu analiz ettiğim gkhjjjg testimi hazırladım. bu test sayesinde sadece bir dürüm ya da tabak hazırlayarak nasıl birisi olduğunuzu anlayıp kendinizi daha iyi tanıyabilirsiniz..... (testi çözebilmek için daha önce rulo’da yemiş olmanız da gerekmiyor,, herhangi bir dürüm hazırlatıyormuş gibi çözebilirsiniz)
33 notes • Posted 2021-01-18 20:43:56 GMT
#1
Tumblr media
dostlarımmm işte ocak müzik challenge'ımız ve ortak parça ekleyebilmemiz için açtığım playlist (yani açtığımı umuyorum ama olmadıysa söyler misiniz çünkü daha önce böyle bir playlist oluşturmadım??) ayın kaçındaysak o günün sorusunun şarkısını ekleyip gün gün güncelleyebiliriz ve birbirimizin seçtiği şarkıları görebiliriz,,, istediğiniz gün katılıp istemediğinizde katılmayabilirsiniz. her türlü katılımınız tarafımdan apreşyet edilecektir. teşekkür ederim katılmak istediğini söyleyenlere :'')
62 notes • Posted 2021-01-01 15:10:23 GMT
Get your Tumblr 2021 Year in Review →
10 notes · View notes
evhamlibirisi · 2 years
Text
Gelmeyeceğini bilerek, hep gelmeni umarak bekledim seni. Dizimin yarasını kendim sardım, sararken yokluğuna sövdüm. Kalkması da kolay değildi, dizlerime tutunup kalktım, kalkarken de sövdüm yokluğuna. Sanki tüm yollar sana yakın, sanki tüm kapıların ardında bekleyen sen, sanki sabaha çıksam varacağım sen, sanki karanlık geceye erdiğimde bulacağım sen.. Öylesine bekledim seni. Bekledikçe gelmedin, gelmedikçe bekledim. Hâlâ devam ediyorum bu gürültülü kalabalıklar içinde yalnız başıma beklemeye seni. Bugün geç oldu, aslında dün oldu bugün. Şimdi saat 3 geçiyor, 1'i geçiyor. Bugün artık yeni bir gün. Yarın sabaha uyandığımda, mesela saat 37 geçiyorken 9'u, saat 15 geçiyorken 10'u, saat 3 geçiyorken 11'i, belki çok gürültü olursa 27 geçerken 8'i yani işte günün bir saatinde uyandığımda, günün sensiz bir saatinde uyandığımda yine yalnızlığıma seni anlatıyor olacağım. Bilmiyor muyum? Biliyorum üzülme. Bu hisli kalbi istemezdim, ama hisli bir kalp hayalim. Olsun kederi de, hüznü de, kötürüm bir yürek taşıyormuşum hissini de artık yadsımıyorum. Hepsi benim, hepsi benden, hepsi benimle. Senin hiç olmadığın kadar benimle. Bir gün geldiğinde, bak hâlâ cüretkarım umut etmek mevzusunda, seni beklerken kuruttuğum çiçekleri, yazmaya kalkıştığım şiirleri, altını çizdiğim satırları, okuyup kalbimi burktuğum mısraları, dinleyip içimi mahşere çevirdiğim şarkıları ipi kopmuş boncuk taneleri gibi dökeceğim yoluna. Onları büyütüp çiçeklendirmek veya gülünç bulup elinin tersiyle itmek senin bileceğin iş. Oysa ben.. Neyse. Kelimelerim burada tükendi. Beklemek işinin buruk mağrurlarına..
3 notes · View notes
seslimeram · 10 months
Text
Badire Meseli
Tumblr media
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. İçimize çöreklenmiş olagelen korkunç tedirginlik hallerini bununla birlikte var edilen gelecek kaygısının endişe verici boyutlarını çoktan aşan tüm ol suretlerini birlikte göz önüne getirdiğinizde kayıp ülkenin hakikati de kendiliğinden açığa düşüyor. Sökün eden hakikatin yamacında binbir badirenin yıkıcılığı, tahakkümü, tehdidi, yok ediciliği ile hayat akışı kendi normunu, normalini zayi ediyor. Binlerce yıllık bir saha olarak zikredilen bu yerin bir tek asırda nasıl bu hallere konulduğunun utanç verici temsili halleri bütünüyle de sıradanın hayatının ne hallerde konulduğunu anlatmaya yetiyor. Falsosuz bir yıkıcılık ekseninde normalin yıkımı aralıksız güncelleneniyor. Demokrasi ediminin bir hiçe entegre edildiği / yönlendirildiği zeminde katışıksız bir tekrarla keskin / bıçaksırtı bir yerin güncesi var ediliyor. Umut paramparça, ümidi taşıyagelen her tahayyül yerle yeksan ediliyor. Gün karanlık, gelecek muallak bir mesele dönüştürülüyor.
Sıradanın hayatındaki her günün bir öncesini aşan bir tahayyülle birlikte mahvedilmesinin halet-i ruhiyesi ile sınanıyor sahne bir kere daha. Düzen insanları olarak var edilmiş olan o temsilin, eline tam anlamıyla kan bulaşmış sermayeyle birlikte var ettiği her eylemsellik dönüşü olmayan bir yıkım tahayyülünü istikrara kavuşturuyor. Yüksek perdeden söylenen o ezdirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz, her şeyin üstünden geleceğiz bahislerinin ortasında bir biçimde hayata tutunma erdemi un ufak ediliyor. Üstünde tepinip durdukça muktedir ve sermaye hayatta kalma ibaresinin de derdest edilmesi aralıksız söz konusu ediliyor. Salt ele geçen maaş değil, daha yepyeni bir yüzyıla adım attığı bildirilen bir ülkede olan biten vahim yıkıcılığın sureti güncellenir. Diken.com.tr’den aktaralım: “Türkiye’de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli asgari harcama tutarı açlık sınırı olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırıysa eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderlerle birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı. Asgari ücret 11 bin 402 lira. TÜRK-İŞ’in kasım ayı verilerine göre, açlık sınırı 14 bin 25 liraya çıktı. Yoksulluk sınırıysa 45 bin 686 lira 81 kuruşa çıktı. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 lira 8 kuruş oldu. TÜRK-İŞ’in ekim verilerinde açlık sınırı 13 bin 684 lira, yoksulluk sınırıysa 44 bin 573 lira olarak hesaplanmıştı.”
BloombergHT’den aktaralım: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, “Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz” açıklamasını yaptı.
İstanbul Sanayi Odası’nın Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda sunum yapan Erkan, piyasalarda öngörülebilirliğin arttığını, rezervlerde de artış gözlendiğini belirterek, “Yakın dönemde rezervlerde gözlenen artışta Körfez Ülkeleri’nin yanı sıra batılı fon girişlerinin de etkisi görülmüştür” dedi.
Erkan, “Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz” diye konuştu.
Erkan, konuşmasında "Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir” ifadelerine yer verdi.
Enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktör olduğunu ifade eden Erkan, “Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” ifadelerini kullandı.
"Kasım ayı öncü göstergeleri aylık enflasyondaki gerilemenin süreceğine işaret ediyor"
Enflasyondaki yükselişten sonra, politika kararları etkilerinin devreye girmeye başlamasıyla beklentilerde ve beklenti dağılımında iyileşme işaretlerinin belirmeye başladığını anımsatan Erkan, şöyle devam etti:
"Gelecekte enflasyonun ne olacağına dair beklentilerdeki düzelme, fiyat oluşumuna da yansımaktadır. Nitekim, fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor. Otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi para politikasından daha çok etkilenen ürün gruplarında fiyat artış hızı azalmakla kalmadı, uzun bir süreden sonra ilk kez indirimler görülmeye başlandı. Firmaların talepteki aşırılığın geri çekildiğini görerek fiyat indirimlerine başlamaları, hem tüketiciler için hem de rekabet ortamı için oldukça sevindiricidir. Attığımız adımlarla birlikte özellikle büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında belirgin yavaşlama sinyalleri alıyoruz. Parasal aktarım sürdükçe bu gözlemler daha da yaygınlık gösterecektir. Özetlediğim bu görünüm altında, enflasyonun ana eğiliminde de bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri de aylık enflasyondaki gerilemenin devam edeceğine işaret etmektedir."
Enflasyon Raporu'nda da belirtildiği gibi yıllık enflasyonun Mayıs'taki baz etkisiyle tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024'ün ikinci yarısında gerileyeceğini bildiren Erkan, baz etkilerinin ötesinde, enflasyondaki düşüş sürecinin birçok kanalla kendini göstereceğini ve bu süreç boyunca iki önemli gelişmenin yaygınlık kazanacağını söyledi.
"Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki algı yanlış"
Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algının, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine çok ciddi engel teşkil ettiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır. Bununla birlikte dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir. Oysa enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşik değerlere gerileyene kadar, 'doğru' politika tasarımlarıyla büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir. Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise ancak enflasyondaki 'aşırılık' devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir. Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır. Bu aşama daha zorlu bir dezenflasyon sürecine karşılık gelmekle beraber doğru politika tasarımları ve yeterli kredibilite ile çözülmeyecek enflasyon problemi yoktur. Para politikası adımlarımızın hedeflediğimiz etkilerinin tam olarak ortaya çıkmasının belli bir zaman alacağının bilincindeyiz. Öte yandan, söz konusu adımların olumlu etkilerini güçlü şekilde gözlemlemeye başladığımızı da ifade etmek isterim."
Bahçıvan: TL gereğinden fazla değerli ya da değersiz olmamalı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, “Biz TL’nin gereğinden fazla değerli kılınmasına da, TL’nin değerinin gereğinden fazla düşürülmesine de karşıyız” açıklamasını yaptı.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da katıldığı İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Bahçıvan, “Bizim sanayiciler olarak Döviz kuru konusundaki duruşumuz nettir. Biz TL’nin değerinin düşmesine dönük ve yüksek volatilite konusunda hassasız. Fakat bazen TL’yi gereğinden fazla değerli kılan Merkez bankası politikalarının da Türk reel sektörünün rekabet gücünü nasıl azalttığını yakından biliyoruz” dedi.
Bahçıvan konuşmasında “Umuyoruz ki önümüzdeki dönemde fon girişlerinde hız artacak. Böylece bu süreç Merkez Bankamızın rezerv artış politikasıyla da desteklenerek, kurlardaki aşırı volatilitenin önüne geçebilecek desteklerin oluşmasına kaynak sağlayacaktır. Faizler aracılığıyla talep yönetimi, enflasyonla mücadelede bir ‘acil müdahale’” niteliğinde” ifadelerini kullanan Bahçıvan, “Bu yönden bakarsak, doğru zamanlamayla ve gerektiği oranda yapılan para politikası müdahaleleri, fiyat istikrarı açısından tartışmasız bir role ve öneme sahip. Ancak diğer yandan para politikasından da tüm sorunlarımızı çözmesini beklememeliyiz” dedi.
Bahçıvan, Eximbank kredilerinde, limit, vade, teminat başlıklarının tümünde daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.”
Binbir badireler sağanağı altında yaşamın ehven ile olan bağları kesintiye uğratılmaya devam olunuyor. Bitimsiz ve sürünceme taşımaksızın bir girdap halini alan enflasyonun var ettiği yıkıcılığı önlemek bir yana, kendi korunaklı nüfuzlarını güçlendirmek adına var edilen her hamleden sonrası bir kere daha dayatmalar, masallarla süslenmiş bir hilkat garibesi tahayyül dizisi var edilir. Enflasyonun yenileceği tarihin güncesi sıklıkla değişip dururken, düzen sahiplerinin, eline kan oturmuş sermayenin baskılarının karşısında sade, sadede gelmeyen bir mizansenler toplamı var edilir, merkez bankası yönetimi tarafından. İstanbul gibi cehennemi bir yaşam tahayyülüne rehin edilmiş olagelen yerde şu andan bir sonrasına geçişin dahi muamma kılındığı bir zeminde hangi vaat, eylem planı söz konusudur ki sıradan insanların hayatlarında sahiden o masal kılınmış iyileştirmenin etkisi görülebilsin. Ekonomi bakanının duraksamadan dış destek bulunuyor, içte ise vergi tabana (sıradan vatandaşa) yayılacak mevzuları arasında şakırken, iktidarı ayrı, yargısı ve demokrasi isteminin bahsi geçtiği her makamında apayrı çürümeler söz konusuyken nedir ki umudu var edecek olan? Bunca ağır badire sağanağı altında hangi hayat sıradana hayal değil hakikaten teslim edilebilir ki?
Teknik yorumların, sayfalarca dümdüz devam eden güncellemelerin, iyiye gidiyoruz lafzı gibi nice çıkışın kıyısında hayata pek de yer bırakılmadığı, sıradan olanın aslında bir vergi taşıyıcısı / ödeyicisi bir küme olmaktan gayri sayılmadığı bir karanlık imal olunmaya halen devam olunur. Malum yerel seçimin gelecek yıl Mart ayında çıkagelecek suretinde o vurdulu kırdılı hallerin kenarında bir de yoksun kılmayı, olağan bir mesele indirgemenin yolları arşınlanır. Baş efendinin en son Birleşik Arap Emirliği ziyareti sonrasında değindiği gibi "Asgari ücret artışı zaten biliyorsunuz yıl içinde bir kezdir. Bir kez verilecek zamla bu iş biter. Bunun da sorumlusu birinci derecede Çalışma Bakanımız Vedat Işıkhan’dır" dedi. Erdoğan, yurttaşları enflasyona ezdirmediklerini iddia ederek, "Biz vatandaşımızı bugüne kadar enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz" ifadelerini kullanır. Ezilmemiş hal buysa, ezilirse o halk sonu ne olur acaba sualine kesintisiz bir yanıt muhalefetten ve ülkenin diğer yarısını oluşturan kitlelerden gelmez. Bu düzeneklerin içinde bir hayat ihtimali söz konusu edilebilir mi? Her şey alenen ayaklar altına alınırken, her şey yerle bir edilirken!
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. Düzeni var eden temsilin gözden çoktan çıkarttığı nasılsa elleri mahkum bize verecekler yine oylarını kabulünde, dairesinde ensesinde boza pişirilmeye devam ediliyor bir halkın. Akçeli işlerin, yüze göze bulaştırılan bir kazan, kazan sarmallarının ortasında iki gıdım yaşam hakkını lütfen dahi çok gören bir yönetimin sahiden bu ülkeye dair bir gelecek var etmesi söz konusu olabilir mi? Tahakküm ve tehdit dilinin ortasında çıkagelen bu ekonomik bozgunculuk, geleceksizliği tescil edilmek istenen milyonlarca yurttaşın karşısında hangi tavırlar var ediliyor. Hangi müthiş kararların altına imza atılıyor gerçekten görmüyor musunuz? Asgari ücretin ülke sınırları içerisinde bir ortalama ücretin ta kendisine dönüştürüldüğü zeminde her iyileştirme tahayyülünün ardılı dağ gibi zamlarla çıkagelirken sahiden hayat nasıl devam olunacaktır. Bütünüyle bir girdap halini alan güncelliğin sınırlarında yaşama tutunmanın bunca zora koşulup, bunun bir de müjde gibi duyurulduğu bir zeminde kaybedilen ülkenin o hakkaniyeti nasıl onarılacaktır? Ücretler yitirilip dururken, ele geçenin alım gücü her gün erimeye devam ederken, anskiyete, depresyon ve şiddetin ta kendisine rehinelik bir hakikate dönüştürülürken sahiden nasıl olacaktır, kendi normalini hatırlayacak şu ülke! Normali kaldıysa şayet...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Derinleşen Ekonomik Krize Karşı Eylemlerden – 2021 – Kadıköy – ANF – Yeryüzü Postası
0 notes
name-ihumayun · 3 years
Text
AŞURE GÜNÜ...
SIKINTI- FAKİRLİK - HASTALIK - AFV VE MAĞFİRET İÇİN BİRÇOK REÇETE BURADA....
AŞURE günü yapılacak ibadet ve faziletlerini kısa kısa bu paylaşımda sizler için yazmaya çalıştık..
____________
AŞURE GÜNÜ ORUÇ;
Her kim muharremin 9-10 veya 10 -11 inde oruç tutarsa 2 yıl ibadet etmiş olur.
Aşure gününde, tek olarak oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya sonrası ile birlikte tutmalıdır.
____________
AŞURE GÜNÜ NİYET VE HAYR İSTEKLERİN KABULÜ İÇİN;
Aşure gününde 786 besmele-i şerif her ne niyet üzerine okunursa kabul olur...
Aşure günü akşamla yatsı arası 40 Fatihayı şerif ne niyet üzerine okunursa kabul olur..
____________
RIZIK BOLLUĞU;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadır
"Kim kendinin ve aile efradının nafakasını geniş tutarsa, cenabı Hakta senenin tamamında o kişinin rızkını genişletir"..
rumüzül ehadis sh446/5568
Bazı zatlar "evde ihtiyaç bilhassa gıda maddeleri o gün alınınca evde sene boyunca eksikliği görülmez" demişlerdir....
____________
★★★AŞURE GÜNÜ NAMAZI; GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI
İbni Abbas tan rivayet ediliyor
Kim aşure günü 4, rekat namaz kılar da
her rekatında fatiha dan sonra 50, ihlas okursa, Allah ü Teala geçmiş ve gelecek 50 senelik günahlarını bağışlar ve Mele i Ala da cennette onun için nurdan bir kürsü bina eder, Aşure gecelerini ibadetle ihya eden melekler mukarrabin gibi Allaha ibadet etmiş sayılır..
★★★AŞURE GECESİ VE GÜNÜNDE KILINACAK (ÇOK FAZİLETLİ) NAMAZLAR
Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor (Hz Aişe RA'den rivayet): Aşure gecesi yada kılınamıyorsa günü, her rekatta Fatiha Sûresinden sonra 3 İhlâs-ı Şerif okuyarak 100 rekat namaz kılınırsa, (Gece kılınırsa 2 rekatta, gündüz 4 rekatta bir selam verilecek)
Arkasından 70 SübhanALLAHi velhamdülİLLAHivela ilahe illALLAHu VALLALU ekber vela havle vela kuvvete illa bİLLAHil Aliyyil Aziym, 70 EstağfirULLAH, 70 Salavat-ı Şerife okursa;
Bu kişi öldüğü zaman ALLAH'u Teâlâ o kişinin kabrini misk-ü amber doldurur ve kabre konan herkesin saçı başı kaşı kirpiği her tarafı kılları dağılır, bu namazı kılanın kabrinde saçları tüyleri dağılmaz.
Mahşere çıktığında yüzü ayın ondördü gibi parlar, yeni gelinin kocasının evine gönderildiği gibi Cennete gönderilir.
Nitekim hadîs-i kudsîde
بِالْفَرَرئِضِ نَجَى مِنِّى عَبْدِى وَ بِالنَّوَافِلِ يَتَقَرَّبُ اِلَىَّ
Farzlarla kulum benim gazabımdan azabımdan kurtulur.
Nâfilelerle bana (benim rızama) yaklaşır. buyurulmaktadır.
Böylece nâfile ibâdetleri yerine getirmek mecbûrî olmamakla beraber, bu ibâdetler kulu Allah'a yaklaştırmaktadır.
O halde değerli Müslüman Kardeşlerim mânevî mertebelere nâil olmak isteyen herkes, bu tarif edilen ibâdetleri imkân nisbetinde yerine getirmelidir. Yapılmadığı takdirde ise, mânevî bir mes'ûliyeti yoktur.
____________
★★★AŞURE GÜNÜ ŞİFA İÇİN;
Gül suyunu kaseye koyup 7 tane Fatiha Sûresi (her okuyuşta besmele ile) okuyup her okuyuşta üfleyip sonrasında bu gül suyunu önce saçlarımıza sonra ellermizle yüzümüze sürüyoruz. Tüm hastalıklardan arınıp korunmak için..
SÜRME;
Tedavi niyetiyle sürme sürmelenebilir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü ismidle sürmelenen, göz ağrısı görmez) buyuruldu. (Hakim)
_______________
★★★SON NEFESTE İMANLA ÖLMEK İÇİN;
Aşure günü 7 kere Tevbe suresinin son ayeti okunursa iman ile ahirete göçülür..
Tevbe 129.ayeti
“Bismillahirrahmanirrahim Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym”
_____________
★★★FAKİRLİK GÖRMEMEK İÇİN;
Aşure günü Vakıa suresini okuyan kimse fakirlik görmez..
İkramda bulunulmalı:
Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder.
_____________
Aşure günü Rahman suresini okuyan kişiye cennet vacip olur..
_____________
★★★GÜNAHLARIN AFVI İÇİN;
Aşure günü 313 defa La'ilahe illa ente subhaneke innii küntü minezzalimiin duası okunur..
"Ya Rabbi, razi olmadıgın Şeylerden ne yapmIssak hepsini affet.. AMIN..
Aşure gününde günahlarımızın affı için Bol bol istiğfar çekilir...
Belki bedenin... Belki de ruhundur kıvranan...
Belki de bin bir türlü muamma...
Her ne durumda olursan ol diline yakısır bu ..Dua.. "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimiin..
__________
★★★AŞURE GÜNÜ SELAM;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmakta
"Her kim aşüre gününde müslümanlardan 10 kişiye selam verise, O kişi bütün müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur.. "
Şir'atül islam şerhi sh 217
______________
★★★SADAKA;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmakta
"kim ki Aşüre günü zerre miktarı tasaddukta bulunursa, Cenabı hak ona "Uhut dağı" kadar sevap verir. ve kıyamet günü o sevaplar mizanına konulur."Şir'atül islam sh 217
______________
★★★AŞURE GÜNÜ GUSUL (BOYABDESTİ);
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur..
"Aşüre günü boy abdesti alan, ölüm hastalığından başka hastalık görmez.
Hadis-i şerifte, (Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) ( ve şifa bulur) buyuruldu. (Şir'a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]
diğer bir hadisi şeriflerinde:
"Aşure günü iki defa boy abdesti alan kişinin gözlerinde ebediyyen hastalık olmaz"Şir'atül islam-Riyazüz-salihin
____________
★★★HASTA ZİYARETİ
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur..
o gün bir hastayı ziyaret eden bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur .Aşüre günü bir kimseye su veren isyan etmemiş gibi afv olunur."
AŞÜRE RİSALESİ
____________
★★★AŞURE GÜNÜN SUYUN ZEMZEM AKMASI;
"kim ki Aşüre ggünü gusledecek olursa Anasından doğduğu gün gibi, cenabı hak onu günahlardan temizler."Şir'atül islam şerhi sh 218
Allah dostları bu işin hikmetini şöyle izah etmişlerdir.
"Aşüre günü bütün sulara zemzem suyu karıştırılır. bu nasıl olur ? denirse nasılki arzın bir cüzü olan insanoğluna bir damarından herhangi bir ilaç verilirse vucudundaki bütün kılcal damarlarına varıncaya kadar o ilaç ulaşır.
Aynı şekilde arzın damarları su kaynakları da birbirine bağlıdır.
Aşüre günü vazifeli melekler tarafından arzın bütün sularına zemzem suyu sirayet eder.
ve o gün bütün sularda zemzem bereketi olur . Binaen aleyh o gün gusleden, sulardan içen bütün müslümanlar için Allah tarafından şifadır. ruhul beyan c.4 sh.83
____________
★★★AŞURE GÜNÜ AKRABA ZİYARETİ;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
"kimki akrabaları ile ilişkisin kesmiş iken Aşüre günü onları ziyaret ederse Allah'ü Teala ona Zekeriyya (A.S) ve İsa (A.S)ın nasibini verir.
ve orta parmakla şehadet parmağının yakınlığı gibi cennette o iki peygamber Aleyhimüselam komşu eder. Şir'atül islam şerhi sh 217
____________
★★★AŞURE GÜNÜ İLİM MECLİSİNDE BULUNMAK;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
"kim ki Aşüre günü Allah'ı anan bir topluluğa gider, onlarla 1 saat bulunursa,Onu cennetine koymak Allah üzerine haktır.
Şir'atül islam sh 217
_____________
★★★AŞURE GÜNÜ YETİM SEVİNDİRMEK;
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyorlarki;
kim ki Aşüre günü eliyle bir yetimin başını mesh ederse,(okşarsa) cenabı Hak o yetimin başındaki saçının her bir teli için cennette yüksek dereceler verir."Şir'atül islam şerhi sh 218
______________
★★★AŞURE GÜNÜNÜN ÖNEMİ
Muharrem ayı, Kur'an-ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Muharremin birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.) [Müslim]
Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşûre gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duaları Aşûre günü kabul etmiştir.
Hazret-i Âdem'in tevbesinin kabul olması,
Hazret-i Nuh'un tufandan kurtulması,
Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması,
Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması,
Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe çıkarılması,
Hazret-i Yakub'un oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması,
Hazret-i Yusuf'un kuyudan çıkması,
Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması,
Hazret-i Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi,
Hazret-i İsa'nın doğumu
16 notes · View notes
lemonsherbett · 3 years
Text
2/11/21
Bugün baya karmaşık bir gündü. Hem birinin üzülmesine sebep oldum hem de ben üzüldüm. Çok hafif kalbim kırılmış olabilir ama önemli değil su an. Altından kalkamayacagim şeyi üstlenmemem gerektiğini öğrendim. Coğrafya sınavı düşündüğümden çok daha kolay geçti hiç boş soru bırakmadım olabildiğince doluydu kağıdım bu yüzden mutluyum. Ders çalışmaya kendimi kaptırınca cidden güzel ve kaliteli vakit geçiyor. Yazarken öğrendiğim için hep yazarak çalışıyorum ve yazarak çalışınca sonuçlar hep güzel oluyor. Sınıf öğretmenimiz çok sorumluluk sahibi bir insan ama daha 11. sınıftan bizi çok sıktı. Her denemenin tek tek kontrolünü yapacakmış. Cidden çok gerici . Keşke diğer tm sınıfında olsaydım. Yine de umarım bu kadın benim için bir şanstır. Belki bir sene sonra üniversite sınavından sonra iyi ki derim. İyi ki 11'in başından sıkı başlamışım diyebilirim umarım. Buraya da Hobi'nin Weverse'de paylaştığı ve benim de ilk defa dinlediğim şarkıyı koyacağım. Bu günün şarkısı olsun.
10 notes · View notes
thinspo--blog · 2 years
Text
Ana sayfa » +18 » Kadın Mastürbasyonu Hakkında 11 Şaşırtıcı Bilgi
Kadın Mastürbasyonu Hakkında 11 Şaşırtıcı Bilgi
 Yazar: Duru Görgülü
 
 4 sene önce

Hem ruh hem de beden sağlığı açısından oldukça önemli olan mastürbasyon, günümüzde dahi rahatlıkla konuşulamıyor. Özellikle kadınların cinsellik hakkında konuşmaları garip ve yakışıksız karşılanıyor. Halbuki kadınlar da herhangi bir partnere ihtiyaç duymadan kendilerini tatmin edebiliyorlar. Genetik rahatsızlıklar üzerinde olumlu etki yaratan mastürbasyon ayrıca stres seviyesini azaltmaya ve uykuyu düzene sokmaya yardımcı oluyor. Kadınların mastürbasyon ve cinsellik hakkında toplum baskısı sebebiyle konuşamamaları da akıllarda pek çok soru işaretinin kalmasına, hatta yanlış bilgilerin insanlar arasında dolaşmasına yol açıyor.
1. Bakireler de mastürbasyon yapabilir

Bazı kadınlar mastürbasyon yaptıkları zaman kızlık zarına zarar verebileceklerini düşünüyor. Kadın mastürbasyonu iki farklı şekilde gerçekleştirilebildiği için bakireler klitoris adı verilen bölgeyi uyararak kızlık zarına zarar vermeden cinsel tatmin yaşayabilirler.
2. İlla çıplak olmaya gerek yok
Kadın mastürbasyonu efsaneleri arasında bulunan çıplak veya seksi kıyafetlerle yapılan mastürbasyon tamamen palavra. Kimi zaman uyumaya kimi zamansa uyanmaya yardımcı olsun diye kıyafet üzerinden mastürbasyon yapılabiliyor.
3. Hijyen her şeyden önemli!
Kadınlar, erkeklere nazaran mastürbasyon yaparken hijyene daha çok önem verirler. Bunun nedeni ise kadınlar mastürbasyon yaparken vajinal yoldan hastalık kapmaya daha yatkındırlar.
4. Kadınlar da porno izler
Çoğu zaman kadınların erotik düşüncelere dalıp giderek mastürbasyon yaptıkları zannedilse de kadınlar da kendi zevklerine göre porno izlerler. Hatta bazı heteroseksüel kadınlar, lezbiyen pornosu izlemekten daha çok hoşlanırlar.
5. Erkeklerde çok sık mastürbasyon yapmak penis derisinin aşınmasına, sperm sayısının ve kalitesinin azalmasına yol açarken kadınlarda böyle bir durum söz konusu değil.

6. Bir günün neredeyse tamamını mastürbasyon yaparak geçirebilirler; fiziksel hiçbir zararı olmasa da zamanla cinsel isteksizliğe sebep olur.

7. Kadınların %70’i ilk orgazmlarını mastürbasyon yaparak yaşamıştır

Seks uzmanı Dr. David Devlin’in yaptığı bir araştırma sonucunda kadınların %70’i ilk orgazmlarını mastürbasyon yaparak yaşamış. Mastürbasyon yaparak ilk orgazmlarını yaşayan kadınların yaş ortalaması ise 18.
8. Kadınlar için birden fazla mastürbasyon çeşidi bulunuyor

Erkeklerde mastürbasyon yukarı aşağı süregelen el hareketiyle yapılıyor. Kadınlarda ise durum çok daha farklı. Mastürbasyon için kadınlarda birden çok yöntem bulunuyor; yukarı aşağı, baştan sona, sağdan sola, fantastik dörtlü, duş başlığı, koltuk kenarı ve inci dokunuşu.
9. El yordamıyla yapılan mastürbasyon ile vibratör ile yapılan mastürbasyon arasında dağlar kadar fark var elbette; yalnızca pornolarda görüldüğü düşünülen vibratörlerin kadınlar arasında kullanımı da oldukça yaygın.

10. Bir kez deneyen kadınlar bir daha vibratörden vazgeçmiyor, nedeni ise kişinin istediği hızda, sürede ve sertlikte cinsel ilişki deneyimi yaşayabilmesi.

11. Günümüzde bazı toplumlarda kızlık zarı ve bekaret kavramlarına gereksiz anlamlar yüklendiği için ergenlik çağındaki kızların çoğu mastürbasyonla tanışamıyor ve cinselliği kötü bir eylem olarak görüyor.

Categories:+18
İlgili Yazılar
İflah Olmaz Romantikler Buraya! Daha İyi ve Tutkulu Öpücükler İçin Yapmanız Gereken 9 Şey
YAZAR: YUNUS AYGÜN 6 NİSAN 2022
Uzmanlar Açıklıyor! Bitmek Bilmeyen Seks İsteği Bir Travma Göstergesi Olabilir Mi?
YAZAR: DURU GÖRGÜLÜ 31 MART 2022
Peep Show: New York Seks Endüstrisi ve Yetişkin Tiyatroları Hakkında Bilmeniz Gereken 9 Şey
YAZAR: ZEYNEP DURUSOY 10 MART 2022
Otoerotik Asfiksi: Cinsel Hazzın Şiddetini Artırmak İçin Kişinin Kendini Nefessiz Bırakması
YAZAR: YUNUS AYGÜN 21 ŞUBAT 2022
YUKARI ÇIK
© 2021 ListeList - Yeni Nesil Medya Platformu
2 notes · View notes