#Nezle Bitkisel Tedavi
Explore tagged Tumblr posts
saglikhaberleri · 7 years ago
Text
Nezle Belirtileri Neler? Nezleye Ne İyi Gelir? Evde Doğal Çözüm
Nezle Belirtileri Neler? Nezleye Ne İyi Gelir? Evde Doğal Çözüm
Genellikle her mevsiminde görülebilen ancak özellikle yaz aylarından sonra sıklıkla ortaya çıkan ve bulaşıcı bir hastalık olan nezle hakkında merak edilen bütün soruların cevabı haberimizin detayında..
Nezle Nedir?
Vücudun üşütülmesi ile başlayan, ardından burun boşluklarında kuruma ve kaşınma ile birlikte ilerleyen nezle rahatsızlığı, burun akması ve öksürük ile devam eder. Bu belirtilerle…
View On WordPress
1 note · View note
mutluvesaglikli · 6 years ago
Link
3 notes · View notes
korfeztvhaber · 5 years ago
Link
Kış mevsiminde bağışıklık sistemi zayıflıyor, yetişkinler ve özellikle çocuklar hastalıklara açık hale geliyor. Vücutta enfeksiyon olduğunda iştahsızlık görülmesi sebebiyle besin alımı da azalıyor. Grip ve soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltmak ve hasta olduktan sonra da hızla iyileşmek için dengeli ve yeterli beslenmeye özen gösterilmesi gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Semahat Burcu
0 notes
suyun-rengi · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Antibiyotik yerine soğan suyu
Çocuğunuz sık hastalanıyorsa, sürekli antibiyotik ve ateş düşürücü kullanıyorsanız, kansızlığı giderecek ilaçlardan fayda göremiyorsanız ya da çocuğunuzu tabii yöntemlerle büyütmek istiyorsanız okumalısınız.
Her cumartesi olduğu gibi o hafta da yeni derginin içeriğini konuşuyor, gelecek aylara dair yayın planı yapıyorduk. Konu dönüp dolaşıp çocuklarımız ve mutat hastalıklarına geldi. Bu esnada 3 yıl önce ilk çocuğunu dünyaya getirmiş muhabir arkadaşımız hepimizi şaşırtacak şeyler söylüyordu: “Kızım bu zamana kadar hiç antibiyotik kullanmadı”, “İshal ilaçlarla kesilmemeli”, “39.5' u görmeden ateş düşürücü vermek yanlış”, “Çocuklara bebek bisküvisi yedirilmemeli” gibi bilgileri sebepleriyle anlatıyordu. Bunları duymaya çok alışık değildik. Ama bilgilerin kaynağı bir çocuk doktoruydu ve arkadaşımızın kızı da oldukça sağlıklıydı. Dolayısıyla biz de kendi muayenehanesinde çocuk ve ailelere hizmet veren Dr. Hafize Erkal'ın kapısını çaldık. Antibiyotik kısır döngüsünden nasıl kurtulacağımızı, ateş düşürücüleri çocuklarımıza ne zaman, nasıl vermemiz gerektiğini, alerjilerin hangi hastalıkları tetiklediğini ve doğal yollarla bağışıklık güçlendirmenin püf noktalarını sorduk.
Antibiyotik yerine soğan suyu
Antibiyotikler belki de Türkiye'nin en önemli sağlık problemleri arasında. Çünkü aile hekimliği uygulamasıyla vatandaşın doktor yüzü görme ihtimali hayli arttı. Her hekim de ilaç verme konusunda yeterince cimri davranmadığı için öksürük, nezle ve gripte bile hastalar antibiyotik kullanır duruma geldi. Tabii kafasına göre eczaneden ilaç alıp tüketenleri de unutmamak lazım. Tablonun vahameti her geçen gün artmakla birlikte dünya ciddi alarmda. İngiliz Tıp Dairesi Başkanı Dr. Dame Sally Davies, eğer kullanım alışkanlığımızı değiştirmezsek 20 yıl sonra insanların basit enfeksiyonlar sebebiyle hayatını kaybedeceğini, mikropların geliştirdiği antibiyotik direncinin kendilerini oldukça endişelendirdiğini açıklamıştı geçen günlerde. Dr. Hafize Erkal, Türkiye'deki hekimlerin büyük kısmının bu konuda hassas davrandığını düşünüyor. Ama genele yayılmış bir bilinç henüz yok. Bundan dolayı da bağışıklık sistemi tam gelişmemiş 3-12 aylık bebekler ile çocuklar bir kere hastalanıp antibiyotik tedavisi almayagörsün; hassasiyetleri artıyor ve çok daha sık hastalanıyorlar. Sebebi basit; antibiyotikler zararlı bakteriler kadar, vitaminleri sentezleyen, hastalıklara karşı mikropların geçişini engelleyen yararlı bakterileri de yok ediyor. Bağırsaklarımızdaki doğal flora yaralandığı için savunma sistemimiz çöküyor, 4-6 hafta hastalıklara açık duruma geliyoruz. İyi bakteriler öldüğü için dışarıdan gelen kötü bakterilerle hakkıyla savaşamıyoruz. Onlar da bağırsaklarımıza yapışıyor, kana karışıp hasta ediyor bizi. Kandidalar da (bir tür zararlı mantar) antibiyotik kullanımına binaen artıyor, bebeklerde ishal ve derin pişikleri tetikliyor.
Dr. Hafize Erkal, üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğunda antibiyotik tedavisinin gerekmediğini söylüyor. Hastalarına da bundan dolayı soğan suyunu öneriyor. Soğanın rendelenip suyunun çıkarılmasıyla elde edilen sıvı, enfeksiyonlarla başa çıkmada başarılı, ciddi durumlarda bile oldukça etkili. Yalnız dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, sıkılır sıkılmaz içilmesi. Kullanım için alt sınır 6 ay. Bebeklere genelde günde 1 kez, 1 çay kaşığı veriliyor. Yalnız direkt içirmek zor olacağı için meyve püresi, mama ya da anne sütünün içine 2-3 damla karıştırıla karıştırıla veriliyor. 3 yaş ve üstü çocuklara da tokken 1 yemek kaşığı, günde 2-3 kez hastalığın şiddetine göre içirilebiliyor. Hem soğan suyunun etkisi hem de vücudun kendi savunma mekanizmasını devreye sokmasıyla enfeksiyonlar 2-4 gün arasında geçiyor. Yalnız soğan suyu çocukta kusmaya, öksürüğe, huzursuzluğa sebep oluyorsa devam etmemek gerekiyor. Bu tedavi midesine soğan dokunanlar ile soğana alerjisi bulunanlara uygulanmıyor. 
Antibiyotik kısır döngüsünden çocuk ve yetişkinlerin bu yolla kurtulabileceğini belirten Erkal, soğan suyunun koruyucu özelliğinden de bahsediyor: “Kış aylarında, okula giden çocuklar, bebekler, çok sık hastalananlar haftada 1-2 kez soğan suyu içebilir. Böylece hastalanma ihtimali çok azalıyor.���
39'u görmeden ateş düşürücü yok
Birçok anne-babanın korkulu rüyalarının başında geliyor ateş. Hatta bu endişe paranoya düzeyine ulaştığında ebeveynler çocuk aksırıp tıksırmaya başladığında, ufak bir boğaz enfeksiyonunda dahi ‘yükselebilir' ihtimaline binaen ateş düşürücü veriyor. Hâlbuki ateş yüksekliği vücudun önemli savunma mekanizmalarından biri, üstelik virüs ya da bakterinin bedene girip yerleştiğinin de ilk işareti. Peki, ateşimiz neden yükseliyor? Çünkü vücut ısısının artmasıyla birlikte bedene giren, hızla çoğalan mikrop ve bakteriler o esnada öldürülüyor, doğal şekilde hastanın direnci artırılıyor. Ateş düşürücü ilaçlar ise bu doğal savunma mekanizmasının sağlıklı çalışmasını engelliyor. Dr. Hafize Erkal, 39 dereceden sonra ilaç verilmesinden yana. Tabii onun için de belli şartlar lazım: “Ebeveynler 37 dereceyi gördüklerinde ilaç veriyor. Bu çok yanlış. Genelde normal bir vücutta 40'ın üzerine çıkmaz ateş. Nadiren 41 olur. Vücut terleyerek otomatik şekilde ısısını düşürür. Bu ayarlanmış bir sistemdir. Dolayısıyla ateş vücuda zarar vermeye başladığında ancak müdahale edilmeli. Şöyle ki: Sıcaklık 39'un üzerinde, çocuğun eli ayağı soğuk, titreme var. Bu sıcaklık daha da yükselecek demektir. O zaman gerekir ilaç. Çoğu zaman hastalarıma ‘4 saat kadar kullanmayın, takip edin.' diyorum. Stabil ateş, yani çocuğun elleri-ayakları sıcak, ateş 38,5-39'larda ama keyfi yerinde. O zaman ateş düşürücü için acele edilmemeli.”
Günümüz çocuklarına 20-30 yıl öncesine kıyasla vitamin, beslenme, soğuktan-sıcaktan korunma konusunda daha çok ihtimam gösterilse de çabuk hastalanıp zor iyileşiyorlar. Dolayısıyla ebeveynler de bağışıklık güçlendirici ilaç, besin takviyesi vererek bu gidişatı normalleştirmeye çalışıyor. Fakat ailelerin bütün çabaları bazen yetersiz kalıyor, bebek-çocuk sürekli hastalanıyor, kilo alamıyor, kan değerleri normalleşmiyor. Böyle durumlarda Dr. Hafize Erkal süt ve buğday başta olmak üzere besin alerjilerini işaret ediyor. Çünkü alerjiye sebep olan gıdaları bilmeden tüketmeye devam ettiğimizde bağışıklık sisteminin en önemli elamanlarından biri olan bağırsak mukozamız-floramız bozuluyor, zararlı bakterilerin vücudumuza yerleşmesi ve orada üremesi kolaylaşıyor. Böylece her türlü hastalığa kocaman bir kapı aralanıyor. Sürekli anatomik bozukluğun eşlik etmediği idrar yolu enfeksiyonu, alt ve üst solunum yolu hastalıkları, sinüzit, astım ve ortak kulak iltihabına yakalanan çocuklar için hekimler ‘Bağışıklık sistemi güçsüz' deyip besin takviyeleri öneriyor. Yalnız bağırsaklardan alerji sebebiyle yeterince emilemediği için verilen tedaviler de olumlu sonuçlanmıyor. Çocuk diyetine dikkat ettiğinde ise bağırsak mukozası düzeliyor, mikroplar artık eskisi kadar vücuda kolay giremiyor, doğal yollarla bağışıklık güçleniyor. Besin takviyeleri ise her zamankinden çok daha fazla işe yarıyor. Üstelik çocukların sürekli tekrarlanan hastalıkları da neredeyse tamamen ortadan kalkıyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren doğal takviyeler olarak çinko, propolis, C vitamini, ekmek mayasından elde edilen beta-glukan, ekinezya, pelargonium extresi vs gibi bitkisel ürünleri sayıyor Dr. Erkal. Yalnız tüm bunların doktor reçetesi ile alınması gerektiğini, yüksek dozun karaciğere zarar verdiğini de son sözlerine ekliyor...
Geçmeyen demir eksikliğinin arkasında besin alerjileri var
“Birçok çocukta demir eksikliği var. Bu durum süt ve buğday (çölyak) alerjisiyle bağlantılı aslında. Çölyak hastalarının ortak özelliği uzun süre değişmeyen demir eksikliğidir. Takviyelere rağmen iyileştirilemeyen hastalarda çölyakı araştırmak lazım. İnce bağırsaklardaki villus adı verilen yapılar, besinlerin emilimle kana geçmesini sağlıyor. Bu kılcıklar sayesinde, öğütülmüş olarak gelen besinlerin faydalı kısımları emilerek kana karışıyor. Buğday ve süt alerjisi çocukta var ve çocuk bu gıdaları tüketmeye devam ediyorsa o zaman villuslar düzleşiyor, emici yüzeyi azalıyor, miktarı 4'te 1'e düşüyor. Düzelmeyen kansızlık tablolarında alerjiye bakmak gerekiyor. Yalnız şöyle bir sıkıntı var. Kan tahlillerinde belli antikor oranına ulaşmadıysa sonuç negatif çıkabiliyor. Bu alerjinin yokluğu anlamına gelmiyor. Sadece tespit edilebilir düzeyde değil. En iyi sonuç biyopsi ile alınır. Bu da kolay değil, çocuk için çok yıpratıcı. Bundan dolayı şüphelendiklerimi 2-4 haftalık diyete alıyorum. Annelerin canı sıkılıyor, ‘Şimdi ben ne yedireceğim? Süt ve süt ürünleri, buğday yok, zayıflar çocuk' diyorlar. 1 ay sonra geliyorlar tekrar. Tartıya çıkarıyoruz. Çocuk kilo almış. Bunun sebebi şu; yediği gıdadan çocuk artık faydalanmaya başlıyor. Önceden villusların emici yüzeyi zarar gördüğü için yediklerinin yüzde 25'i emilirken şimdi yüzde 75'e çıkıyor rakam. Eskisine nazaran daha az yediği hâlde kilo alıyor, kan değerleri yükselmeye başlıyor.”
Küçücük bebeğe günde 1 litre süt veriyorlar!
“Annelerin kalsiyum takıntısı var. O kadar çok süt ve süt ürünü yediriyoruz ki çocuklara. Bakıyorsunuz anne 1 bardak sütün içine yoğun süt tozlu bebe bisküvisi koyuyor. İçine peynir ekliyor, öğlen yoğurt, akşam muhallebi yediriyor, gece de biberonla süt içiriyor. Çocuğun gün içinde aldığı süt neredeyse 1 litreyi buluyor. Yetişkinler için bile bu miktar çok yüksek. Ondan sonra yakınıyor anneler ‘Çocuk bir şey yemiyor' diye. Bebek zaten gün içinde harcayacağı kaloriyi fazlasıyla alıyor. Sonra da yemek yemek istemiyor tabii. Bu kadar beslememize rağmen çocuk obez değilse bunun sebebi alerji yüzünden yediklerinin büyük kısmının emilememesi. Vücut fazlalığı atarak aslında kendini korumaya çalışıyor.”
İshal durdurulmamalı
“İshal, bağırsaklara yapışan mikropları atmak için ortaya çıkar. Buna kusma da eşlik ediyorsa midedekiler de atılır. 3 kusma iyidir. Daha fazlası ise ağız yoluyla sıvı alınamayacak anlamına gelir. Sıvı ihtiyacı serumla giderilir ama yine ishali durduracak herhangi bir müdahale yapılmaz. İlk 4 günün sonunda hâlâ karın ağrıları varsa, ishal devam ediyorsa, çocuk çok bitkinse o zaman yine durdurmaya yönelik değil, daha çok tedavi amaçlı takviyeler veriyoruz. Ama en güzeli kaybedilen sıvıyı geri vermektir. İlaçla ishali baskılarsanız bir süre sonra bakteriler tekrar aktifleşebilir. Hazmı kolay, alerji yapmayacak sıvı gıdalar tüketilmesi lazım. İshal dönemlerinde hem gluten hem de sütlü yiyecekleri kesinlikle vermemek gerekiyor. Bağırsak hücreleri harap olduğu için gıdalar bütünüyle emiliyor ve ona karşı antikor üretmeye başlıyor, alerjik reaksiyonlar ortaya çıkıyor. Onun için ishal dönemlerinde, alerji yapacak gıdalardan kesinlikle uzak durulmalı.”
D vitamini eksikliği çok
“Türkiye'de kadın ve çocuklarda yüksek oranlarda D Vitamini eksikliği var. D vitamini yetersizliğini önlemenin en doğal yolu anne ve bebeklerin günde 20-25 dakika güneş görmesi. Eksiklik kişinin yaşadığı bölgenin iklimiyle de doğru orantılı. Ne kadar sıcaksa eksiklik azalıyor. İstanbul gibi metropol şehirlerde ise bu zaman dilimi de yeterli değil. Çünkü hava kirliliği D vitamini sentezini sağlayacak UV B ışınlarının etkisini azaltıyor. Güneş kremleri de güneş ışınlarının emilmesinin önündeki en büyük engel. Bazen insanlar yaz aylarında bile bu yüzden güneşten vitamin alamıyor. Doğumdan itibaren bebeklere veriyoruz D vitamini takviyesi. Annelerin büyük kısmı sadece 2 yaşına kadar kullanıyor. Halbuki kış aylarında büyük şehirlerde yaşayan çocuklara 6 yaşına kadar D vitamini takviyesi verilmeli. Bebeğin neresi erken gelişiyorsa D vitamini eksikliğini biz orada görmeye başlıyoruz. En hızlı baş büyür. Bebek nereye doğru yatarsa baş o yöne göre şekil alır, düzleşir, çok da terler. Kaburgaların uçları göğsün ön tarafının orta kısmına kadar gelir ve orada kemik sonlanır, kıkırdakla devam eder. Normalde düz olması gerekirken burada tespih tanesi gibi çıkıntı olur. Biraz daha büyük çocukların el bilekleri şiştir, geniştir. Çocuk eğer yürüyorsa bacakları ya ‘x' ya da ‘o' şeklini almaya başlar.”
Bebe bisküvisiyle çocuklarınızı hiç tanıştırmayın
“Bebe bisküvisinin çocuk beslenmesindeki yeri tartışılmalı. İçinde süt tozu, beyaz un, bol şeker, tuz ve katkı maddeleri var. Üstelik çok ucuz, lezzetli ve her yerde kolaylıkla bulmak mümkün. Bakıyorum bebek 5 aylık, anne hemen bebe bisküvisine başlamış. Bir kere onun tadını alan çocuk başka şeyi yemek istemiyor. Böylece günlük tüketilen bisküvi miktarı giderek artıyor. Şeker, beyaz un, süt tozundan oluşan bir beslenme döngüsü ortaya çıkıyor. Ebeveynlere ilk ‘Bebek bisküvisi kullanıyor musunuz?' diye soruyorum. İçindeki süt tozu miktarı çok yüksek. Bizim zaten süt alerjisiyle başımız dertte. En iyisi bebe bisküvisiyle çocukları hiç tanıştırmamak.
Uzm.Dr Hafize Erkal
5 notes · View notes
cildimiseviyorum-blog · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Burun Tıkanıklığı Bitkisel Tedavisii
Burunda normal olarak geçmesi gereken havanın çeşitli nedenlerle geçememesi durumu burun tıkanıklığı adını almaktadır. Burundan nefes alarak akciğere giden havanın ağız yoluyla dışarı verilmesi kişinin doğru bir nefes alıp verdiğini gösterir. Nefes alıp vermemizi sağlayan havanın ağız yoluyla alınması sert, soğuk ve kuru havanın direkt olarak akciğerlere gitmesine neden olur.
Bu ise zaman zaman üst solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilmektedir. Burundan nefes almak, alınan havayı önemli ölçüde rutubetlendirerek akciğere gönderdiği için hastalık riski yok denmese bile en aza indirgenebilmektedir. Solunan hava dolayısıyla burun tıkanıklığı ciddi akciğer enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir. Burnun tıkalı olması ile buradan geçemeyen hava ağız yoluyla alınması dolayısı ile ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
Özellikle nezle, grip gibi kış aylarında sıkça rastlanan rahatsızlıklarla burun tıkanıklığı da beraberinde gelir. Bu ise kişiyi oldukça rahatsız eden bir durumdur.
Burun tıkanıklığı ile uyku bozukluğu, ağız kuruluğu, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, koku alma bozukluğu, yatarken ağzımızı açık bırakma ihtiyacı gibi sorunları da beraberinde getirdiği gibi yaşam kalitemizi de oldukça düşürmektedir.
Burun tıkanıklığının uzun sürmesi sürekli ağzımızın açık kalmasına ve ağız yoluyla nefes alıp vermeye neden olur. Bu da boğaz enfeksiyonu, kronik faranjit, horlama, sesin kötü çıkması gibi problemlerin kaçınılmaz olduğunu gösterir.
İlaç tedavilerinin ciddi ölçüde çeşitli hastalıkları yendiği bilinse de destekleyici olarak bitkisel tedavi ürünleri de kullanılabilmektedir. Kişinin evde kendi hazırlayacağı kür ile en doğal yolla hastalıktan kurtulmanın çaresini aramaktadır.
İşte sizlere burun tıkanıklığı için bitkisel tedavi yöntemleri;
- Bir miktar çörek otu iyice yıkandıktan sonra kısa bir süre suda bekletilir. Daha sonra çörekotları süzerek kurutulur ve toz haline getirilir. Toz haline getirdiğiniz çörekotları burna çekilir.
- Bir miktar papatyayı kaynatarak suyunu soğumaya bırakmanız ve ardından papatya suyunu burnunuza çekmeniz tıkanıklığın açılmasına yardımcı olacaktır. Aynı şekilde oğul otu bitkisiyle de bu işlemi gerçekleştirebilirsiniz.
- Bir su bardağı suyun içerisine birer çay kaşığı tuz ve karbonat ilave edip karıştırılır. Bu karışımı da burnunuza çekmeniz burun tıkanıklığınızın giderilmesine yardımcı olacaktır.
1 note · View note
antikkuruyemis · 4 years ago
Text
Kış aylarında bağışıklık sisteminizi güçlendirecek içecekler nelerdir?
Tumblr media
Kış aylarında bağışıklık sisteminizi güçlendirecek içecekler nelerdir?
Yazdan sonbahara geçerken güneşin etkisini azaltmasıyla birlikte ısı değişimlerine maruz kalan metabolizma, soğuk havayla daha kolay mücadele etmek için yavaşlamaya başlar. Metabolizmanın yavaşlaması sonucu bağışıklık sistemi zayıflar, hastalıklarla mücadele edemez, kilo kontrolü sağlanamaz.
Biz de bağışıklık sisteminizi güçlendirerek zinde kalmanızı sağlayacak Antik ürünlerini sizler için derledik;
Vücut direncinizi artıracak
Papatya çayı
Uzun yıllardır süredir sinirleri yatıştırmak ve uykuya geçişi kolaylaştırmak için tüketilen en popüler bitkisel çaylar arasında yer alan papatya çayı bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize de yardımcı olur.
Papatya çayının bağışıklığa etkisi üzerine yapılan araştırmalar, papatya içinde bulunan kimyasalların makrofajlar ve B lenfositlerin üretimini ve dolayısıyla beyaz kan hücresi sayısını arttırarak bakteri, virüs ve mantar gibi bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun direncini arttırdığı yönünde sonuçlara sahiptir.
Matcha Çayı
Geleneksel Japon çay saatlerinde içilen matcha çayı, antioksidan özelliği ve içerdiği tıbbi bileşiklerle virüs ve bakterilerin bir numaralı düşmanıdır. Damar sağlığını destekler, hormon dengelerini korur.
İçinizi hafifleten kokusuyla
Zencefil Çayı
Taze veya kuru zencefil ile hazırlayabileceğiniz hoş kokulu bir çay olan zencefil çayı, göğüs tıkanıklığını açmak ve grip ile bağlantılı boğaz ağrılarını hafifletmek için etkilidir. Ayrıca zencefilin içinde bulunan bileşenler, vücudunuzun viral hücrelere karşı direncini artırarak grip ve soğuk algınlığından kurtulma sürecini hızlandıracaktır.
Nane Çayı
Nezle ve grip için ülkemizde de popüler olarak kullanılan nane çayı öksürüğü hafifletirken boğazı yumuşatır. Ticari olarak üretilen pek çok burun açıcı ve öksürük ilaçları içinde de aktif bileşen olarak kullanılan nane, gribe neden olan virüslerin yayılmasını önleyici antiviral özelliklere sahiptir.
Bal
Sıcak içecekler, sindirimi uyararak soğuk algınlığı ve grip belirtilerini hafifletirler. Bağışıklık sisteminin mikroplarla savaşmasına destek olurlar. Sıcak suya veya süte bal koyup içebilirsiniz.
Ekinezya çayı
Ekinezya, gribe karşı bağışıklık sisteminizi güçlendirirken, nezle, soğuk algınlığı, öksürük, bronşit gibi durumlarda da kullanımı oldukça yaygınlaşan bitkisel bir kaynak. 1993 yılında Almanya’da 108 hasta üzerinde yapılan çalışmada ekinezya ile tedavi edilenlerde olumlu sonuçların alındığı görülmüş.
Çay tarifine geçmeden önce uyaralım: Ekinezya bitkisi, karaciğer rahatsızlığı, immün sistemi hastalıkları ve hamilelerde kullanılmamalıdır. Ekinezya kullanım süresi ise 10-14 günü geçmemelidir. 15 günlük aradan sonra tekrardan ekinezya kullanımına devam edilebilir.
Salep nedir ? Salep nasıl yapılır?
0 notes
brandon6920 · 5 years ago
Text
Askoa Etkileri Nelerdir?
Askoa; solunum sorunları, bağışıklık zayıflığı, sigara gibi ürünlerin olumsuz etkileri gibi birçok konuda kullanılan başarılı bir takviye ürünüdür. Bu ürün birçok durum karşısında kullanılmaktadır. Şimdi sizlere tamamen bitkisel özlerden meydana gelen bu ürünün etkilerini tanıtalım;
·Askoa 30 günlük başlangıç ya da devam paketi olarak kullanılırsa 1 kutu ürün tüketilmiş olur.  Bu durumda akciğerlerinizin güçlenmesi sağlanır ve yaşadığınız kuru öksürük gibi durumlar varsa bu durumlara karşı önlem almış olursunuz.
·Askoa 60 gün uzman tavsiyesi paketi de kullanıldığından 2 kutu ürün bitirmiş olursunuz. Bu durumda yukarıdaki etkilere ek olarak akciğerlerinize zarar verecek katranlar tamamen temizlenebilir.  Ayrıca bu pakette vücudunuzdaki tüm toksinlerden kurtulabilirsiniz. Daha büyük sorunların önüne geçebilmek için  bu paketi kullanabilirsiniz.
Tumblr media
·Askoa 90 günlük garantili tedavi paketi ise içinde 3 kutu ürünü barındırır. Bu üründe ise en yüksek etkiyi görebilirsiniz. Bu etki ise rahat nefes almaya başlamayı ve hücre yenilenmesini içine alır. Sigara gibi sorunların getirdiği olumsuz etkiler 90 günlük kullanım sonunda tamamen ortadan kalkabilir. Bu sorunlara karşı sizler de kısa süre içinde bir çözüm bulmak istiyorsanız belirtilen süre boyunca kullanabilirsiniz.
Solunum yollarından bağışıklık güçlendirmeye kadar birçok konuda nitelikli çözümler sunan Askoa tamamen doğal bileşenlere sahip bir üründür. Bu ürünü kullanarak sizler de yaşadığınız olumsuzluklara karşı bitkisel bir ürün kullanmış olursunuz.
Askoa Yan Etkisi Var mı?
Askoa klinik araştırmalardan geçtikten sonra piyasaya sürülmüş bir üründür. Bu ürünün kanıtlanmış bir yan etkisi bulunmamaktadır.  Ürünün bileşenleri arasında  kızılçam kozalağı,  ekinezya, kekik, adaçayı,  biberiye, nane, ısırgan otu gibi bitkisel özler vardır. Bu yüzden hiçbir kimyasal içermez ve size bir zararı yoktur.
Askoa kullanmadan önce içeriğine detaylı bakmanız önerilir. İçeriğindeki bitkisel özlerden birine karşı bir alerjiniz varsa hemen bir uzmana başvurun ve buna göre kullanmaya başlayın. Düzenli kullanımda KOAH, astım, bronşit, nefes darlığı, balgam, nezle, halsizlik, mide ağrısı gibi sorunlara karşı etkili çözümler bulabilirsiniz. Askoa kullananlar ürünün bir yan etkisi olduğunu belirtmemiştir.
Tumblr media
Askoa  Kullanıcı Yorumları
Askoa kullanıcı yorumları için bizi takip edebilirsiniz. Kullanıcıların önerilerin sürelerde gördükleri etkiler, üründen aldıkları sonuçlar ve çok daha fazlasını kullanıcı yorumlarında bulabilirsiniz. Ayrıca sizler de bu ürünü kullandıktan sonra yaşadığınız değişimleri bildirebilir ve diğer kullanacak olan kişileri yönlendirebilirsiniz.
Askoa Fiyatları
Askoa fiyatları ürünün kutu bazlı satışına göre değişmektedir. Askoa 30 günlük kullanım, 60 günlük kullanım, 90 günlük kullanım olacak şekilde 3 farklı pakette satışa sunulmaktadır.  30 günlük pakette 1 kutu, 60 günlük pakette 2 kutu, 90 günlük pakette ise 3 kutu ürün bulunmaktadır. Ürünün kutu bazında satış fiyatı satın aldığınız kutu sayısı arttıkça düşmektedir.
0 notes
yazarurfa · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Bağışıklığı güçlendirmenin anahtarı: Antioksidan bakımından zengin beslenme Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ülkü Demirci, koronavirüse karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekerek, gıda tüketimine ilişkin tavsiyeler verdi. Bağışıklık sisteminin organizmayı çoğu hastalığa karşı koruyan tüm biyolojik yapı ve süreç sistemlerinden oluştuğunu ifade eden Dr. Demirci,  ''Bağışıklık sistemi, organizmanın vücudu için bir savunma sistemi gibidir; birçok farklı ajanın varlığını tespit eder veorganizmayı  koruyucu etkinliğe sahiptir'' dedi. ''Temel beslenme önerileri'' D vitamini almanın bu dönemde kritik önem arz ettiğini belirten Dr. Demirci açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın ilk yolu vücudu temizleyen ve antioksidan kapasitesi yüksek besinleri tüketmekten geçmektedir. Bağışıklık sistemi güçsüz olan kişilerde genellikle yoğun stres, geçmeyen yaralar, uzun süren grip vakaları, uykuya geçmede zorlanma şeklinde belirtiler ortaya çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar yeterince güneş ışınlarından yararlanmış kişilerin, grip ve nezle gibi enfeksiyonlara yakalanma oranının daha düşük olduğunu göstermektedir. Güneş ışınından yeterli yararlanmayan, vücutlarında D vitamini düzeyleri düşük olanların solunum yolları enfeksiyonlarına da yakalanma risklerinin olabileceği öngörülmektedir. D vitaminin temel kaynağı güneş olmakla birlikte, D vitamininden zengin besinlerin başında, yağlı balıklar, yumurta ve süt gelmektedir. Çinko, bağışıklık sisteminin temel mekanizmasında ve serbest radikallerin vücuda verdiği hasarı önlemede önemli bir role sahiptir. Ayrıca pek çok immün sistemi reaksiyonunda hayati role sahiptir; metabolizmayı hızlandırır, enerjik ve pozitif olmaya katkıda bulunur. Özellikle mevsim geçişlerinde mutlaka çinko seviyelerine dikkat edilmelidir. Çinko değerlerini besin yoluyla desteklemek için öğünlerde hindi eti, kabak çekirdeği, kuru baklagiller, deniz ürünleri, ruşeym, susam, fındık, badem, ceviz, fıstık gibi besinlere yer verilmelidir. “Aşırı yağ kullanımı bağışıklık sistemini baskılamaktadır” Proteinden zengin beslenme ve daha az yağ kullanımı bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilemektedir. Aşırı yağ kullanımı bağışıklık sistemini baskılamaktadır. Bu nedenle beslenme düzeninde hayvansal yağlar yerine özellikle bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Ayrıca balıkta yüksek miktarda bulunan omega-3 yağ asitleri de bağışıklık sisteminin güçlenmesine destektir. Omega-3 yağ asitlerinin en önemli kaynağı balıktır; meme ve akciğer kanserini azalttığını gösteren veriler vardır. Dolayısıyla haftada 2-3 gün balık tüketimi günlük Omega-3 gereksinimini karşılayacaktır. Eğer balık tüketilmiyorsa, mutlaka Omega-3 suplemanı şeklinde takviye alınmalıdır. C vitamini sitokin üretimi ve immünoglobulin sentezini artıran enfeksiyonlara bir yanıt olarak T-lenfosit proliferasyonunu iyileştirerek immün sistemi uyarır. E vitamininin immün sistem düzenleyici etkileri büyük ölçüde antioksidan aktivitesi ile ilişkilidir. Aynı şekilde A vitamininin humoral antikor yanıtını düzenleme potansiyelleri ile bağışıklık sistemi üzerine önemli etkileri bulunmaktadır. A vitamini, en fazla kış sebzelerinde bulunmaktadır. Havuç, patates, balkabağı, brüksel lahanası, brokoli, pırasa yüksek miktarda A vitamini içermektedir. Kuşburnu, portakal, mandalina, greyfurt, kivi C vitamininden zengindir. Yine her gün yeşil yapraklı, biber, maydanoz, dereotu içeren bol limonlu bir salata günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılamaktadır. E vitamini ise daha çok, tahıl ve tahıl ürünlerinde, kuru baklagillerde yüksek oranda bulunur. Bir dilim esmer ekmek, bir porsiyon kuru baklagil ve bir porsiyon mercimekli bulgur pilavı, günlük E vitamini ihtiyacını karşılamaktadır. “Selenyum bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor” Selenyum bağışıklık sistemini kuvvetlendirici, antioksidan özelliği olan bir mineraldir. Virüs üremesini engellediği için tedavi edici etkisi araştırılmaktadır. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum bulunmaktadır. Ceviz, et, sakatatlar, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, susam, kabak çekirdeği, yumurta selenyumun en iyi kaynaklarıdır. Vücudumuzda üretilen çok güçlü bir diğer antioksidan olan glutatyon, birçok hastalığın sebebi sayılan serbest radikalleri hücre içerisinde yok etmektedir. Glutatyonun üretimi için ise soğanın içinde bulunan sistein maddesinin soğan veya sarımsak yiyerek tüketilmesi gerekmektedir. “Yatak odasında mavi ışık yayan elektronik cihazlar bulundurulmamalıdır” Probiyotik bakterilerin sistemik ve mukozal immün hücrelerin ve intestinal epitel hücrelerin fonksiyonlarını düzenleyerek bağışıklık üzerinde olumlu sonuçları çalışmalarda saptanmıştır. Antibiyotik kullanımı, stres, kötü beslenme ya da toksin maddelere maruz kalındığında bağırsaklardaki bakterilerin sayısı azalmakta veya yok olmaktadır. Sağlıklı bir flora ve güçlü bir bağırsak için probiyotikten zengin beslenme ihmal edilmemelidir. Probiyotik kaynaklar arasında; ev yapımı turşu, yoğurt, kefir, tarhana, elma sirkesi gibi besinler bulunmaktadır. Yeterli su tüketimi (kg başına 30 ml), bağışıklık sistemi elemanlarının sorunsuz çalışması için çok önemli; özellikle enfeksiyon durumlarında su tüketiminin ekstra özenli bir şekilde arttırılması gerekmektedir. Kronik yorgunluk da hastalık riskini arttıran faktörlerden biridir. Yeterli ve dengeli beslenmenin yanı sıra günlük en az 6-8 saat kaliteli uyku da oldukça önemlidir. Sağlıklı uyku için akşam saatlerinde ağır egzersizler ve ağır yemekler tercih edilmemelidir. Yatak odasında televizyon, telefon ve tablet gibi mavi ışık yayan elektronik cihazlar bulundurulmamalıdır.'' #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes
erkantopuz · 5 years ago
Photo
Tumblr media
⭐️Kumkuat Faydaları⭐️ 1️⃣GÜÇLÜ BİR ANTİOKSİDANDIR Kamkat, diğer turunçgillerde de olduğu gibi içinde bol miktarda C vitamini barındırır. C vitamini bakımından zengin olduğundan dolayı, grip, nezle, mevsimsel soğuk algınlığı, öksürük gibi solunum yolu enfeksiyonlarına karşı vücudu korur. 2️⃣SİNDİRİM SİSTEMİNE DESTEKÇİ Sindirim sisteminin düzenli çalışmasına destek olarak mide bulantısı, iştahsızlık ve hazımsızlık gibi sindirim sistemi sorunlarına birebir çözüm sağlıyor. 8 adet kamkat 10 gram lif ile eşdeğerdir. Lif içeriği sayesinde gastrointestinal sistemi hareketli tutmaya yardımcı olur. 3️⃣CİLT SAĞLIĞINI DESTEKLER Kamkatta bol miktarda antioksidan ve vitamin bulunur. Bu ikili; kırışıklıklar, yaşlılık lekeleri ve güneşin serbest radikallerinin olumsuz etkilerinden korunmak için son derece ideal bir turunçgildir. 4️⃣KANSERLE MÜCADELE EDER Bu küçük mucize besin olan kamkatın içerisi temel flavonoidler ile doludur. Bu nedenle, verimli bir anti-kanserdir. Bu flavonoidler tümörün büyümesine karşı direnç gösterir. Yeterli miktardaki flavonoidler sayesinde, sistem kansere neden olan maddelerle savaşır. Vücudu yıkıcı mikroplarla savaşacak kadar dayanıklı hale getirir. 5️⃣GÖZ SAĞLIĞINA BİREBİR Kamkat içerisinden bol miktarda A vitamini barındırdığı için göz sağlığının vazgeçilmez kaynaklarındandır. 6️⃣KEMİK SAĞLIĞINI KORUR Kamkat önemli miktarda kalsiyum içerir. Bu sebeple kemik sağlığını en doğru şekilde korur. 7️⃣YARALARI TEDAVİ EDİYOR Kamkatta bolca bulunan C vitamini takviyesi sayesinde yaraların hızla iyileşmesine yardımcı olur. C vitamini kolajen üretimini artırdığı için iyileşme sürecini hızlandırır. -Prof.Dr.Erkan Topuz- #ciltgüzelliği #uyku #zayıflamakistiyorum #alternatiftıp #sağlıklıbeslenme #annesütü #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflama #kiloalmakistiyorum #sağlıklıyaşıyoruz #bitkiseltedavi #sağlıklıbeslenme #sağlıklıyaşam #health #ciltbakımı #dolgu #diyet #saçdökülmesi #sağlıklıbeslen #zayıflama #erkantopuz #bitkisel #botoks #kollajen #güzelliksırları #güzellik #sağlıkhaberleri #türkkahvesi #yemektarifleri (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/B7QjE9OBrhc/?igshid=uvxtk42a06nj
0 notes
kadinca-blog1 · 8 years ago
Text
Yaz Gribi
Detaylar için : http://kadinportali.co/yaz-gribi/
Yaz Gribi
Yaz gribi, yaz aylarının korkulu rüyasıdır. Tam havalar ısındı oh ne güzel derken yaz gribine tutulmak hayatı cehenneme çevirmeye yeter de artar bile! Yaz gribine klima hastalığı ismide verilmektedir, çünkü bu hastalık genellikle yanlış klima kullanımı sonucunda, yüksek ateş halsizlik ve kas ağr...
#Grip, #Nezle, #YazGribi, #YazGribiKaçGünSürer, #YazGribiNasilGeçer, #YazGribiNedenOlur, #YazGribiTedaviYöntemleri, #YazGribineNeIyiGelir, #YazNezlesi #kadin #kadinportali #cinsellik #moda #bakım #yaşam #aşk #sağlık #güzellik #ilişki #kozmetik #danlabilic #makyaj #stil #moda #gelinlik #seks #ifşa #sex #türkseks #türksex #türkifşa
0 notes
hekimbulnet · 4 years ago
Text
Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) nedir?
Tumblr media
SORU 1) Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) nedir? Akılcı İlaç Kullanımı, DSÖ’nün 1985 yılında Nairobi’de tanımlamış olduğu şekliyle “Kişilerin klinik bulgularına ve bireysel özelliklerine göre uygun ilacı, uygun süre ve dozda, en uygun maliyetle ve kolayca sağlayabilmeleridir.” Bir endikasyon için uygun ilaç, etkililik, güvenlik ve maliyet kriterleri dikkate alınmışsa, akılcı olarak seçilebilir. SORU 2) Akılcı İlaç Kullanımı neden gereklidir? Akılcı İlaç Kullanımı,  öncelikli olarak halkın sağlığını ve toplumun çıkarını gözetir. Tüm dünyada yanlış şekilde, gereksiz yere, etkisiz ve yüksek maliyetli ilaç kullanımı gibi nedenlerle ilişkili olarak çok çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Tespit edilen bu sorunlar arasında, temel ilaç listelerine veya güncel rehberlere uygun olmayan ilaçların reçetelere yazılması; özel hasta gruplarına uygunsuz ilaç yazılması/kullanılması; gereksiz yere pahalı ilaçların yazılması/kullanılması, gereksiz yere antibiyotik yazılması/kullanılması ya da gereksiz yere enjeksiyon preparatı yazılması/kullanılması;  hekimlerin tedavileri konusunda hastalarına yeterli bilgileri vermemesi; yazılan reçetelerin gereken tüm doğru bilgileri içermesine özen gösterilmemesi; eczacıların reçete karşılama, ilaç verme ve hastayı bilgilendirme konusunda yeterli davranış sergilememesi; sağlık personelinin ilaç uygulama hatası yapması;  yanlış ilaç kullanımını kolaylaştıran ilaç üretimi ve dağıtımı kaynaklı çeşitli altyapı sorunlarının bulunması AİK gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. SORU 3) Akılcı İlaç Kullanımında nelere dikkat edilmelidir? Öncelikle hastanın probleminin tanımlanması, yani hekim tarafından doğru teşhisin konulması gerekir. Buna paralel olarak, ilaçlı veya ilaçsız, etkili tedavinin tanımlanması, eğer ilaçlı tedavi uygulanacaksa, uygun ilacın seçimi, her bir ilaç için uygun dozun ve uygulama süresinin belirlenmesi ve uygun reçete yazılması basamakları izlenmelidir. Bu aşamada onaylanmış,  güncel tanı ve tedavi kılavuzları esas alınmalıdır. Hekim; hastanın en son kullandığı veya kullanmakta olduğu ilaçları sorgulamalıdır. Hasta/hasta yakını; ilacın olası yan etkileri, besin ve ilaç etkileşimleri konusunda bilgilendirilmelidir. Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar,  çocuklar, yaşlılar, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlar, ilaç alerji öyküsü olan hastalar,  ilaç kullanımı konusunda daha dikkatli davranmalıdır. İlaçlar çocukların göremeyeceği, ulaşamayacağı yerlerde ve ambalajında saklanmalıdır. Kesilmiş ve açılmış ambalajlar satın alınmamalıdır, son kullanma tarihi geçmiş olan ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. SORU 4) Akılcı Olmayan İlaç Kullanımı (AOİK) neleri kapsar? Akılcı olmayan ilaç kullanımında; ilaçların gereksiz ve aşırı kullanımı, klinik rehberlere uyumsuz tedavi seçimi, piyasaya yeni çıkan ilaçların uygunsuz tercihi, ilaç kullanımında özensiz davranılması (uygulama yolu, süre, doz…), uygunsuz kişisel tedavilere başvurulması, gereksiz yere antibiyotik tüketimi, gereksiz yere enjeksiyon önerilmesi, gereksiz ve uygunsuz vitamin kullanımı, bilinçsiz gıda takviyesi ve bitkisel ürünlerin kullanımı, ilaç-ilaç etkileşimleri ve besin-ilaç etkileşimlerinin ihmal edilmesi yer almaktadır. Akılcı olmayan ilaç kullanımı; hastaların tedaviye uyuncunun azalmasına, ilaç etkileşimlerine, bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına ya da uzamasına, advers olay görülme sıklığının artmasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. SORU 5)  Akılcı İlaç Kullanımının uygulanmasındaki hatalar nelerdir? Akılcı İlaç Kullanımının uygulanmasındaki hatalar aşağıdaki gibidir: - Hastanın probleminin tanımlanmasının hatalı veya eksik yapılması, - Teşhisin doğru yapılmaması, - Uygun olmayan tedavi ve ilaç seçimi, - İlaçlı tedavi planlanıyorsa reçetenin eksik düzenlenmesi veya doğru düzenlenmemesi, - İlaçların, doz ayarlamasının uygun olmayan şekilde planlanması, - Hastaya doğru ilacın sunulmaması, - İlaç kutularında yapılan işaretleme, bilgilendirme ve etiketlemelerin hatalı veya eksik yapılması, - Hasta ile olan iletişim eksikliği, - Hastalık, tedavi süreci, ilaç kullanımı, uygulama ve saklama koşulları, yan etkiler ile ilgili yeterli bilgilendirmenin hastaya yapılmaması veya eksik yapılması, - Hasta uyuncunun eksikliği SORU 6) Ülkemizde Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) ile ilgili hangi faaliyetler yapılmaktadır? Akılcı İlaç Kullanımı(AİK) , ilacın üretiminden tüketimine,  dağıtımından imhasına kadar birçok süreçleri kapsamaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Akılcı İlaç Kullanımı Dairesi, bu amaçla ülke çapında AİK faaliyetlerini yürütürken illerde koordinasyonu sağlamak amacıyla 81 ilde AİK İl Koordinatörlükleri’nin kurulmasını sağlamıştır. Ayrıca Hastane Hizmet Kalite Standartları gereğince, hastanelerde planlama yapmak ve faaliyetlerde bulunmak amacıyla da AİK ekipleri oluşturulmuştur. Kurumumuzca sağlık personellerinin ve halkın farkındalığının arttırılması ve davranış değişikliği oluşturulması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütülmektedir. Tanıtım, eğitim, izleme değerlendirme ve idari düzenlemeler başlıkları altında faaliyetler yürütülmektedir. SORU 7) Akılcı İlaç Kullanımının sağlanmasında sorumluluk sahibi taraflar kimlerdir? - Hangi ilacın kullanılacağına karar veren hekim, - İlacı uygun şartlarda sağlayan ve danışmanlığını yapan eczacı, - İlacı uygulayan hemşire, - Diğer sağlık personeli, - Hasta/hasta yakını, - İlaç sektörü, - Düzenleyici otorite, - Meslek örgütleri, - Diğer (medya, akademi) Akılcı İlaç Kullanımının sağlanmasında sorumluluk sahibi taraflardır. SORU 8)  Akılcı İlaç Kullanımı ilkeleri açısından eczacı kimdir? Akılcı İlaç Kullanımı, bir hastalığın önlenmesi, kontrol altına alınması veya tedavi edilmesi vb. gibi amaçlar için, doğru ilacın, doğru zamanlamayla, doğru miktarda, doğru uygulama yoluyla, yeterli bilgilendirme yapılarak ve uygun maliyetle kullanılmasına dair ilkeler bütünüdür. Akılcı İlaç Kullanımı ilkeleri doğrultusunda eczacı; özel bir eğitim almış, ilacı hazırlama sanatını bilen ve ilaçları hastalar için sağlayan kişidir. SORU 9) Eczacıların Akılcı İlaç Kullanımına önem vermesi tedavide etkili midir? Çoğu kez, hastanın ilacını kullanmadan önce, son karşılaştığı sağlık mesleği mensubu eczacılardır. Dolayısıyla eczacının hastaya vereceği bilgilerin önemi büyüktür. Bilhassa reçetenin karşılanma sürecinin eczacı tarafından gereği gibi yapılması, reçetede yazılı talimatlar ve ilaç kısa ürün bilgisi doğrultusunda yeterli bilgilendirme ve işaretlemeler sonrası ilacın hastaya sunulması önem taşır. Hastanın hastalığının niteliğini anlaması, ilaçlarının ne için verildiğini, ne şekilde kullanması gerektiğini anlaması, tedaviye uyuncunu arttıran en önemli faktördür. İlacın reçetelendirilmesinden, hastanın kullanımı ve tedavi aşamasının sonuçlanmasına kadar olan süreç içinde akılcı kullanımın ve hasta uyuncunun arttırılabileceği en önemli ve en kolay basamak eczanelerdir. SORU 10)  Eczacı hastayı hangi konularda bilgilendirmelidir? –          İlaçlarla ilgili: - İlaç neden gereklidir? - İlacın etkisi ne zaman başlayacak? - İlaç alınmazsa ya da düzensiz alınırsa ne olması beklenir? - Hangi şikayetler geçer, hangileri geçmez? –          Kullanım talimatları ile ilgili: - İlaç nasıl alınmalı? - İlaç ne zaman alınmalı? - Tedavi ne kadar devam etmeli? - İlaç nasıl saklanmalı? - Kalan ilaçlar ne yapılmalı? –          Yan etkiler ile ilgili: - Hangi yan etkiler oluşabilir? - Hasta bunları nasıl fark eder? - Bu yan etkiler ne kadar sürer? - Ne kadar ciddidir? - Bunlar için neler yapılabilir? –          Uyarılar ile ilgili: - Kontrendikasyonlar - Hangi besinlerle/ ilaçlarla etkileşebilir? - Maksimum doz nedir? - Tedavinin tümünün uygulanması neden gereklidir? - Hasta hekimine (tekrar)ne zaman gitmelidir? Hangi durumlarda daha önce gitmelidir? –          Doğrulama ile ilgili: - Hasta anlatılan her şeyi anladı mı? - Hasta, anlatılanları doğru şekilde tekrarladı mı? - Hastanın başka sorusu var mı? SORU 11) Hastalara ilaç kullanımındaki öneriler nelerdir? Hastalar: - İlacı doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında, doğru dozda ve belirtilen süre boyunca  kesintisiz kullanmalıdır. - Kendini iyi hissettiğinde ilacı kendiliğinden kesmemelidir. - İlaçtan yarar görmüyorsa doktorunu haberdar etmelidir. - Dalgınlıkla ilacı unutabileceğini düşünüp hatırlatıcı düzenlemeler yapmalıdır. - Komşusuna iyi gelen ilacın kendisine zarar verebileceğini unutmamalıdır. SORU 12) İlaçlar nerede muhafaza edilmelidir? İlaçlar kullanma talimatlarında belirtildiği şekilde muhafaza edilmelidir. Aksi belirtilmedikçe doğrudan güneş ışığı almayan, serin ve kuru yerlerde saklanması önerilmektedir. Bazı ilaçların ise, +4 oC’de buzdolabında muhafaza edilmesi gerekmektedir. Buzdolabında saklanması gereken ilaçlar kesinlikle buzlukta saklanmamalı ve dondurulmamalıdır. SORU 13) Evlerde yarım kalan ilaçların, başka hastalarda kullanılmak üzere toplanması doğru olur mu? İlaçların hastane ve eczane ortamından çıktıktan sonra saklama koşulları bilinmediğinden ilaçların etkinliği azalabilir, stabilitesi bozulabilir, hatta toksik etkileri ortaya çıkabilir. Bu nedenle halk sağlığını korumak amaçlı, ilaçların tekrar kullanılması uygun değildir. SORU 14) Nezle ve gripte ilaç kullanılmalı mıdır? Nezle ve gribin etkeni virüsler olduğundan antibiyotikler tedavide kullanılmaz. Hastalığın ilerlememesi, enfeksiyon etkeninin topluma yayılmaması için yatak istirahati ve bol sıvı alımı en etkin tedavi yöntemidir. SORU 15) Antibiyotik kullanırken nelere dikkat edilmelidir? Antibiyotikler, bazı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılarak bakterileri öldüren, üremesini durduran ilaçlardır. Ayrıca, enfeksiyonlardan oluşan ateşli durumu ve merkezi sistemik etkilerin düzelmesini sağlayan ilaçlardır. Grip gibi hastalıklarda antibiyotiğin yeri yoktur, hatta kullanılırsa yan etki olarak ağız ve bağırsak florası bozulabilir. Antibiyotiklere direnç gelişip gelişmediği izlenmeli ve mikrobiyolojik sonuçlar zamanında uzman kişilere bildirilmelidir. Gebelikte ve emziren annelerde,   hekimin önerileri doğrultusunda antibiyotik kullanılmalıdır. SORU 16)  Vitamin alırken nelere dikkat etmek gerekir? Vitaminler birçok fizyolojik olayda anahtar rol üstlenen moleküllerdir. Bu sebeple bazı vitaminler insan vücudu tarafından sentezlenemedikleri için besinlerden sağlanması gerekmektedir. Sağlıklı bireyin gıdalara ek olarak vitamin almasına gerek yoktur ancak vitamin ihtiyacını arttıracak durumlar veya eksikliğinin saptandığı olgularda vitamin verilmesi gerekebilir. Vitaminlerin  hekim önerisine  göre kullanılması gerekir. Kişinin hekime ve/veya eczacıya danışmadan vitamin alması kesinlikle doğru değildir. Gerekmedikçe vitamin kullanmak vücuda yarar yerine zarar getirebilir. Vitaminlerin bilinçli ve doğru kullanılması şarttır. SORU 17)  İlaç kullanmaya başlamadan önce, hekim ve/veya eczacıya neler sorulmalıdır? - İlacı nasıl hazırlayacağım? (sulandırma, suya atma, çalkalama gibi) - İlacı nasıl kullanacağım? - İlacı günün hangi saatlerinde/kaç kez kullanacağım? - İlaç tedavim kaç gün sürecek? - İlacı kullanırken kaçınmam gereken yiyecek ve içecekler var mı? - Tedavim sırasında istenmeyen bir etkiyle karşılaşırsam ne yapmalıyım? - İlacımı nasıl (hangi şartlarda) saklamam gerekiyor? Read the full article
0 notes
yararlarizararlari · 5 years ago
Text
New Post has been published on Yiyeceklerin Faydaları Zararları
New Post has been published on https://yararlarizararlari.com/oksuruge-evde-iyi-gelen-bitkiler-otlar-dogal-caylar/
Öksürüğe İyi Gelen En İyi 10 Tarif
Öksürüğe iyi gelen şeylerden önce, öksürüğün temel nedenini ele alalım. boğazların tahriş olması, kuruması veya enfeksiyon kapmasıdır. Öksürük genelde tahrişe yol açan unsurları ve mikropları vücuttan atmaya yarar. Lakin, uzun süren öksürükler can sıkıcı bir hal almaya başlar. Öksürüğün nedenleri tespit edilerek uygun tedavi şekli uygulanmalıdır.
Bu tür doğal ilaçlar FDA gibi kurumsal yerlerde takip edilmezler. Bireysel kullanıcıların denemeleri, bitkisel ürünlerdeki maddeler ele alınır, içlerinde öksürüğe iyi gelen şeyler varsa ona göre bir bitkisel tarif hazırlanır.
Doğal ilaçlar zararsızdır algısını kafanızdan silin. Tıbbi ilaçlar kullanıyorsanız hekiminize başvurmadan bitkisel ürünlerden medet ummayın. Örneğin; kan sulandırıcı bir ilaç alıyorken kan sulandıran bitkisel bir ürün tüketmek zararlı olabilir.
Bal Çayı Öksürüğe İyi Gelir mi?
  Öksürüğe iyi gelen bitkisel tariflerden belki de en önemlisi ve etkilisi bal çayıdır. Bazı araştırmalar balın öksürüğü hafiflettiğini ortaya koymuştur.
Dekstrometorfan, reçetesiz satılan ve öksürüğe iyi gelen ilaçlardan biridir. Balda ise benzer bir etki gözlemlenmiştir. Aileler arasında yapılan araştırma bal çayı tarifi en iyi 3 öksürük giderici arasına girmiştir.
Bal Çayı Nasıl Hazırlanır?
Öksürüğü tedavi etmek için,
1 tatlı kaşığı balı dilerseniz ılık su, isterseniz bitki çayı içerisine karıştırın.
Günde 1-2 adetten fazla tüketmeyin.
1 yaş ve altı bebeklere kesinlikle bal yedirmeyin.
Zencefil Hangi Öksürük Türlerini Geçirir?
Zencefil, anti-enflamatuar özelliği sayesinde kuru ve balgamlı öksürüğü geçirmekte yardımcıdır.
Araştırmacıların vardığı bir sonuca göre; anti-enflamatuar bileşikleri solunum yollarındaki zarları rahatlatır, bu da öksürüğün azalmasına yardımcı olur.
Zencefil Öksürük için Nasıl Tüketilmeli?
Zencefilin tazesini seçmek öksürüğü geçirmek için daha etkilidir.
20 ya da 40 gram zencefil dilimlerini bir fincan sıcak su içerisine ilave edi,
3-5 dakika demlenmesini bekleyin.
Tadı acımsı olduğu için bal veya limon takviyesi yapabilirsiniz.
Zencefilin tüketimini 1-2 adetle sınırlayın.
Bazı kişilerde mide yanması veya ekşimesine neden olabilir.
Öksürüğe İyi Gelen Ilık İçecekler
Öksürüğü hemen kesmesi için ılık içecekler önemlidir. Boğazlarınızın nemli olması, sıvı miktarınızın karşılanması gerekir. Araştırmalar gösteriyor ki oda sıcaklığında bekletilen içecekler öksürük, akıntı ve hapşırmayı azaltıcı etkiye sahiptir.
Ilık içecekler öksürük dışında nezle ve grip gibi semptomların da iyileşmesinde yardımcıdır. Boğaz ağrısı, titreme ve halsizliğe de iyi gelir.
Et suyu,
Bitkisel çaylar,
Kafein içermeyen siyah çay,
Ilık meyve suları ve ılık su öksürüğe iyi gelir.
Buhar Balgamlı Öksürüğü Keser mi?
Soğuk algınlığı ve öksürük için buhar en etkili yöntemlerdendir. Özellikle balgamlı öksürükleri geçirir.
Sıcak bir duşa girin,
banyo içerisindeki buhardan hemen çıkmayın,
birkaç dakika buhara maruz kalın.
Dehidrasyon, yani vücudun sıvı kaybını önlemek için bir bardak ılık su tüketin.
Duş haricinde bir yöntem daha var:
Bir kap içerisine sıcak su ekleyin.
Okaliptus, Biberiye gibi uçucu yağlardan bir miktar suya ilave edin.
Kafanızı kaba yaslayın ve başınızın arkasına havlu koyun ki buhar dışarıya çıkmasın.
Yaklaşık 5 dakika bu şekilde durun.
Balgamlı öksürüğe iyi gelen şeylerden biridir.
Hatmi Kökü ile Öksürüğe Neden Olan Tahrişi Önleyin
Hatmi kökü, uzun senelerdir öksürüğün tedavisi için kullanılmaktadır. İçerdiği yüksek miktardaki müsilaj ile tahrişi azaltır ve öksürüğü hafifletir. Müsilaj, boğazı çevreleyen kalın ve yapışkan bir maddedir.
Yapılan küçük bir araştırmada; hatmi kökü, kekik ve sarmaşık barındıran bitkisel şurubu kullanların %90, 12 gün sonra soğuk algınlığı ve solunum yolları enfeksiyonuna bağlı öksürüğün kesildiğini dile getirmiştir.
Hatmi kökünü aktarlardan kurutulmuş ya da sallama çay şeklinde bulabilirsiniz. Sıcak su içerisinde demleyin, ılık veya soğuk olarak tüketin. Diğer bitkisel çaylarda olduğu gibi tüketimini abartmayın.
Bazı kişilerde mide rahatsızlıklarına yol açabilir, farklı sıvılarla önleyebilirsiniz.
Tuzlu Su Gargarası Balgamlı-Mukuslu Öksürüğe İyi Gelir?
Öksürüğe iyi gelen evde yapılabilen en kolay tarif tuzlu su gargarasıdır.
Islak-Mukuslu-Balgamlı öksürüğü geçirmeye yardımcıdır.
1 barda ılık su içerisine yarım çay kaşığı tuzu eritin.
Soğumasını bekledikten sonra gargara yapın.
Tuzlu su boğaz arkasında birkaç dakika durduktan sonra tükürün.
Çocuklarınız yanlışlıkla yutabileceği için bu öksürük gideren tarif tavsiye edilmez.
Hızlı Şekilde Öksürüğü Kesmek için Kekik Çayı
Kekik, özellikle et yemeklerin vazgeçilmezi haline gelse de sağlığa birçok faydası bulunan bir bitkidir. Öksürük, boğaz ağrısı, bronşit ve sindirim sorunlarına iyi gelen bir ottur.
Yapılan bir çalışma gösterdi ki, kekik ve sarmaşık yaprağı karışımı içeren bir şurubun, akut bronşit için özel olarak hazırlanmış plasebo şurubundan daha hızlı şekilde öksürüğü kesmiştir.
Eğer tercihiniz bir şurup olacaksa kesinlikle kekik içersin.
Evde bitkisel öksürük giderici tarif içinse;
1 tatlı kaşığı kekik
1 fincan sıcak su
10 dakika beklettikten sonra süzerek tüketebilirsiniz.
Asit Reflü Nedenli Öksürükten Nasıl Kurtulurum?
Asit reflü, boğazı tahriş eder, şiddetli ve bitmeyen öksürüklere neden olur. Bunu önlemek için reflüyü tetikleyen gıdalardan uzak durmanız gerekiyor.
Asit Reflüsüne Neden Olan Yiyecekler ve İçecekler
Aşırı alkol tüketimi,
Kafein içeren sıvılar,
Çikolata yemek,
Mandalina, portakal gibi asitli meyveler,
Yağda kızarmış yiyecekler,
Domates ve domates içeren ürünlerin tüketimi,
Baharatlı besinlerin tüketimi,
Sarımsak ve soğan,
Nane bazlı ürünlerin tüketimi asidik reflüye neden olur.
Öksürükten kurtulmak için uzak durulması gerekir.
Kaygan Karaağaç ile Boğaz Ağrısı ve Öksürükten Kurtulun
Kuzey Amerika’da yaygın olarak kullanılan geleneksel, bitkisel bir ilaçtır. Öksürük, boğaz ağrısı ve sindirim sorunlarına iyi gelir. Hatmi kökü gibi müsilaj içerdiğinden öksürüğü hızlı kesme özelliği bulunmaktadır.
Kaygan Karaağaç çayını hazırlamak basittir. Online mağazalardan veya aktarlardan aldığınız kuru ottan bir çay kaşığını bir fincan sıcak suya ilave edin. 10 dakika sonra tüketebilirsiniz. İlaçların emilimine neden olacağı için dikkatli olunması gerekir.
Meyan Kökü ile Balgamları Söktürün
Meyan kökü, birçok ilaç için kullanılan doğanın bir mucizesidir.
1 tatlı kaşığı meyan kökü,
1 bardak sıcak su,
10-15 dk boyunca demlemeye bırakın.
Her bitki çayı gibi günlük tüketimi abartmayın. Tadını sevmezseniz bal ilave edebilirsiniz.
Öksürüğe iyi gelen meyan kökü ayrıca, soğuk algınlığı, ishal, karaciğere de iyi gelir.
UYARI
Öksürüğe iyi gelen bitkisel tarifleri sizlerle paylaştık. Burada dikkat etmeniz gereken husus bütün bitki çaylarını bir arada denememeniz gerektiğidir. Günde 1-2 adet bitkisel çayın dışına çıkmamaya özen gösterin. İlaç kullanıyorsanız doktorunuza başvurun.
0 notes
antikkuruyemis · 4 years ago
Text
Meyan kökü nedir? Meyan kökü şerbeti tarifi!
Tumblr media
Meyan kökü nedir? Meyan kökü şerbeti tarifi! Ramazan ayının vazgeçilmez besinlerinden biri olan meyan kökü şerbeti tamamen doğal ve bitkisel bir ürün olarak karşımızı çıkmaktadır.
Meyan Kökü nedir?
Meyan Kökü nedir Meyan kökü, asırlardır mide ve solunum problemlerinin tedavisinde kullanılan, şifalı bir bitkidir. Lifli kökleri tatlandırıcı olarak kullanılan meyan kökü, yönlendirici olduğu için Çin tıbbında, ‘kılavuz ilaç’ olarak kabul edilmektedir.
Meyan kökü neden tatlıdır?
Kökün tatlılığı, içeriğinde bulunan ve şekerden 50 kat daha tatlı olan glisirizik asitten kaynaklanır. Günümüzde öksürük ve soğuk algınlığı, mide hastalıkları, bağırsak iltihabı, kabızlık, menopoz semptomları da dahi pek çok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmaktadır.
Meyan kökü nerelerde kullanılır?
Cilt ve saç bakımı için çok faydalı olan meyan kökü, baharat olarak, bitkisel ilaç olarak, şampuan yapımında ve gıda ürünlerine tat vermek için yaygın olarak kullanılır. Güçlü bir şeker aromasına sahip meyan kökü kaynatılarak şerbeti yapılır ve yaz aylarında bolca tüketilir. Çoğumuzun adını duyduğu ama faydalarını tam olarak bilmediği bitkilerden biridir. Aslında yöre yöre çeşitli illerde farklı isimlerle anılır ve bu isimle bilinir.
On bir ayın sultanı olarak nitelendirilen Ramazan ayında sıkça tüketilen şerbet, Osmanlı’dan günümüze sofralardaki yerini korumaktadır. Anadolu’da çok eski tarihlerden beri tüketilen şerbet türleri arasından en bilineni meyan kökü şerbetidir.
Bizim de yazımızda bu şifalı bitkiden bahsetmemizin sebeplerinden biri hem içinde birçok tıbbi açıdan yararlı madde bulundurması hem de tüm dünyanın bu bitkiden tıpta yararlanmasıdır.
Meyan Kökü nasıl tüketilir?
Kök kısımları kullanılmasının yanı sıra çayı yapılarak da tüketilebilir. Siz de evinizde mutlaka bu şifalı bitkiyi bulundurmalı ve faydalarından yararlanmalısınız.
Meyan Kökü Şerbeti Tarifi
Meyan kökü şerbeti yapımı için;
1 kök meyan kökü
3 litre su
3 litre su Tencereye konur. Eğer meyan kökü şerbetini akşam vakti hazırlıyorsanız, meyan köklerini beklemeye almak için sabaha kadar bekletin. Ancak, meyan kökü şerbetini hızlıca içmek istiyorsanız 1,5 saat kadar suda bekletmeniz yeterli olacaktır. 1.5 saat bekledikten sonra meyan kökleri lifleri tencerenin içinden sıkılarak alınır. Daha sonra bir süzgeçle süzerek bir kaba boşaltılır.
Tamamen meyan kökü şerbeti olması için meyan kökleri tülbentten geçirilerek iyi bir şekilde süzülür. Bu süzme işlemi bir kez daha tekrarlanarak şerbetin içinde tortu ve yabancı madde olmasını engellemiş olursunuz. Meyan kökü şerbeti hazırlarken en önemli püf nokta, dibinde tortu birikmemesidir. Şişelere doldurulduktan sonra meyan kökü şerbeti tüketime hazırdır.
Meyan kökü şerbetini köpürtmek için ise, şerbetçilerin yaptığı gibi yüksek bir yerden bardağa meyan kökü şerbetini dökerek rahatlıkla köpürtebilirsiniz
İçindeki Maddeler (Etken Maddeler) Ve İçeriği
Glikoz, sakaroz, nişasta, tanen, asparagin, yağ, zamk, reçine, çok tatlı olan glycyrhizik asidi ve glychrizin içermektedir.
Meyan kökü halk Arasında ; “Tatlı kök, boyam, piyam ve biyam” adlarıyla da anılır. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında sarı, mavimsi mor veya kahverengi renkli çiçekler açan, genellikle akarsu kenarlarındaki kumlukları seven bir bitkidir.
7-15 cm boyunda parçalı yaprakları ve toprağın altında boyu 1 metreye ulaşan bir kök yapısı vardır. Bazı türlerin kökleri acıdır, bazı türlerin kökleri ise tatlıdır.
Genellikle sonbahar bitiminde Eylül – Ekim aylarında toplanır, kurutulur ve kullanım için saklanır.
Meyan Kökünün Faydaları
Bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirten Sağlık Uzmanları; “Ses kısıklığına iyi gelir, balgam sökülmesi, öksürük gibi rahatsızlıklar için de kullanılır.
Ateş düşürücü ve hücrelerdeki tahrişe bağlı ağrıları azaltıcı etkisi de vardır. İdrar söktürücü etkisi de bulunan meyan kökü, midedeki ülser, gastrit gibi mide hastalıklarına fayda sağlar. Kabızlığa karşı da iyi gelen meyan kökü, kramp çözücü olarak da kullanılabilir.
Meyan kökü siroz gibi karaciğer hastalıklarına fayda sağladığı gibi akne, sivilce, sedef hastalığı gibi ciltte oluşan problemler için de meyan kökü kullanılabilir.” dediler.
Meyan kökü hakkında uzman görüşleri
Meyan kökü tüketiminin vücudumuz için çok yararlı olduğunu belirten uzmanlar; “Ağız içindeki yaralar için de meyan kökü gargara yapılarak faydalı olabilir. Tansiyonun düzene sokulması ve addison hastalığı için de meyan kökü ile tedavi sağlanabilir. Birçok kişinin yakındığı peptik ülsere karşı koruma sağlar.
Böbrek üstü bezi hastalıklarına karşı kullanılması da meyan kökü faydaları arasındadır. Hormonal dengesizliklere karşı kullanılabilir. Meyan kökü ayrıca, karaciğeri korur.
Kışın sıkça karşılaştığımız hastalıklardan olan soğuk algınlığı, grip, nezle, bronşit, balgam oluşması gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarına karşı şifa sağlar. Kışın sık sık karşılaştığımız ses kısıklığına karşı da koruma sağlar.
Dalak, böbrek ve karaciğere fayda sağlar. Vücudu toksinlerden korur. Antimikrobiyal, antioksidan ve tonik özellikleri vardır. Gut hastalığına karşı da kullanılabilir.
Ferahlatıcı ve rahatlatıcı etkisi vardır. Vücuttaki ç��banlar ve yaraları iyileştirir. Sindirim sistemini rahatlatır, hazımsızlığı ve kabızlığı önler. Mesane taşlarına ve idrara çıkma zorluğuna karşı tüketilebilir.
Ağzınızda çıkan aftlar için gargara yapmak suretiyle kullanabilirsiniz. Egzama için jel haline getirilerek kullanılır. Adet dönemi veya menopoz sorunlarına fayda sağlayabilir.
Yapılan araştırmalarda kolon ve meme kanserine karşı koruma sağladığı görülmüştür. Polistik over sendromu rahatsızlığı çekenler de bu şifalı bitkiyi tüketmelidir. Kronik yorgunluğa fayda sağlaması da meyan kökünün faydaları arasındadır. Tüberküloz, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşı da kullanılabilir.
Balgam söktürücü olarak günde 3 kez 1 gr. bu şifalı bitkinin tozu yutulur. Gastrit ve ülser tedavisi için günde 20-25 gr. meyan kökü çiğnenerek tedavi sağlanabileceği gibi, 30 gr. meyan kökü tozu ile 1 tatlı kaşığı ketenotu 1 litre suda 20 dakika kaynatılarak bu sıvıdan günde 3 bardak içilebilir. Bu sıvı öksürük tedavisine de uygundur.” diye belirttiler. (Kaynak: Milliyet / AA / Haberiskelesi)
Meyan Kökü Çayı Nasıl Hazırlanır?
Meyan kökü çayı hazırlamak için 3 bardak suyun içine Antik Kuruyemiş’ten satın aldığınız 3 tatlı kaşığı meyan kökü karıştırılır, 20 dakika kadar kaynatılır.
Daha sonra 10 dakika kadar da kaynatılmaya devam edilir ve soğuduktan sonra meyan kökü çayı tüketilebilir.
Peki, meyan kökü çayı ne zaman içilmelidir ya da günde kaç kez içilmelidir?
Meyan kökü çayını açken veya yemeklerden sonra tüketebilirsiniz.
Öğle yemeği ve akşam yemeğinden sonra bir bardak içilebilir. Meyan kökü bilinen etkilerinden dolayı bu şifalı bitkinin çayı ve meyan kökü şerbeti olarak tüketilebilir. Sağlık için birçok faydası bulunan meyan kökü, bazı yan etkileri dolayısıyla dikkatli tüketilmelidir.
Meyan Kökünün Zararları ve Yan Etkileri nelerdir?
Fazla tüketilirse eklemlerde ve yüzde ödem oluşturabilir, yüksek tansiyona sebep olabilir ve vücutta potasyum kaybına yol açabilir.
Bu yüzden bu bitkinin fazla tüketilmesi zararlıdır. Ayrıca vücutta sıvı birikmesine ve böbrek rahatsızlığına yol açabilir. Bu şifalı bitkinin faydaları kadar zararları da bulunabilir.
Öncelikle şunu bilmelisiniz ki her bitkinin fazlası zarardır ve meyan kökünün de aşırı kullanımı zarar verebilir. Ayrıca bazı durumlarda, bazı kişilerin kullanmaması gerekir.
Gebelik yani hamilelik sırasında ve emziren bayanların kullanmamasını tavsiye ederiz.
Anemi yani kansızlık hastalığı bulunanlar ile hipertansiyon yani yüksek tansiyon hastaları kullanmamalıdır.
Çocukların da tüketmemesini tavsiye ederiz. Fazla miktarda tüketilirse yüksek tansiyona ya da baş ağrısına sebep olur.
Demirhindi nedir? Demirhindi şerbeti tarifi…
0 notes
brandon6920 · 5 years ago
Text
Askoa İçeriği Nedir?
Askoa tamamen bitkisel içeriğe sahip bir takviye ürünüdür. Solunum rahatsızlıkları, vücut direncinin güçlenmesi gibi birçok konuda etkili çözümler sunar.  Ayrıca sigara gibi zararlı alışkanlıkların getirdiği olumsuz durumlara karşı da etkili bir destek ürünüdür. Askoa içeriğine baktığımızda doğal özlerden meydana geldiğini belirtebiliriz.
Ürünün içerisinde kızılçam kozalağı ekstratı, ekinezya ekstratı, kekik, adaçayı, biberiye, ısırgan, okaliptüs, nane suyu yer alır. Bu doğal özler sayesinde bu ürün birçok rahatsızlığa karşı ek tedavi ürünü olarak kullanılabilir.  Sağlıklı bir akciğere sahip olmak ve daha sağlıklı nefes alabilmek için sizler de Askoa kullanmaya başlayabilirsiniz. Bu ürünü kullanmadan önce hangi konularda yardımcı olabileceğini merak ediyorsanız sizlere bu konuda bilgi verelim.
Tumblr media
Askoa Plus Neye İyi Gelir?
Askoa plus bitkisel bilişenleri sayesinde yan etkisi olmayan bir üründür. Bu ürünü kullanabileceğiniz durumlar da şu şekilde sıralanabilir;
·Antiviral, anti mikrobiyal, anti parazitik,  anti tümör ve çok güçlü bir antioksidan olarak kullanılabilir.
·Vücudunuzda antikor üretiminin artmasına yardımcı olan bir üründür.
·Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun direncini arttırır. Buna bağlı olarak birçok hastalığa karşı etkili bir savunucudur.
·Grip ve nesle nezle gibi hastalıklara yol açan virüslere karşı da etkilidir.
·İnfuenza ve herpes virüsünün büyümesine engel olacak bir takviyedir.
Askoa genel olarak akciğer, sinüs ve  solunum yollarının  detoksu için geliştirilen ve güçlü nefes almanızı sağlayacak bir üründür. Bu ürün doğal bir formüldür ve kanıtlanmış bir yan etkisi yoktur.
Askoa Nasıl Kullanılır?
Askoa düzenli kullanımda birçok etkiyi bir arada gösteren bir üründür. Bu ürünün kullanım süresi etkilerini ortaya koymaktadır;
·30 günlük başlangıç ve devam paketi kullanımda akciğerlerinizin güçlenmesine yardımcı olsun. Zaman içinde de yaşadığınız öksürük sorunlarını ortadan kaldırır.
·60 günlük uzman önerisi paketi akciğerlerinizi katranlardan temizleyen bir üründür. Ayrıca düzenli kullanımda bu süre içinde vücudunuzdan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
·90 günlük garantili tedavi paketi ise  rahat nefes almanızı sağlar ve hücre yenilenmesini destekler.
Askoa kullanım her hafta bir defa olacak şekilde yapılabilir. Bu ürünü düzenli kullanırsanız beklenen etkiyi görebilirsiniz. Bileşenlerine karşı bir alerjiniz varsa kullanmadan evvel doktorunuza başvurabilirsiniz.  Solunum sisteminizin düzenlenmesi ve iyileşmesinde son derece etkili bir takviyedir.
Tumblr media
Askoa Kullanıcı Yorumları
Askoa solunum sorunlarının yanı sıra hücre yenilenmesi ve toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması gibi birçok konuda da etkili çözümler sunan bir üründür. Askoa kullanıcı yorumları ürünün beklenen etkileri gösterdiğini ortaya koymaktadır. Tabii beklediğiniz etkiye göre ürünü 30 gün, 60 gün ya da 90 gün kullanmanız gerekebilir.
Sizler de kullanmaya başladığınızda yaşadığınız etkiyi ve deneyimlerinizi diğer kişilerle paylaşabilirsiniz. Klinik ortamlarda yapılan araştırmalar da bu ürünün bir yan etkisini belirlemediği gibi tavsiye edilen şekilde tüketildiğinde vaat ettiği etkiyi sağladığını göstermektedir.
0 notes
memurilkhaber · 5 years ago
Text
Gribe Karşı Karışık Bitki Çayı Nasıl Hazırlanır?
Gribe Karşı Karışık Bitki Çayı Nasıl Hazırlanır?
[ad_1]
Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Canfeza Sezgin, 6 yaş üstü çocuklar için hazırlanan bitkisel çayda bir çay kaşığı mürver çayı kullanılabileceğini belirtti.
Fitoterapi Derneği Başkanı Sezgin, bitkisel tedavi anlamına gelen fitoterapi ile nezle, grip gibi mevsim hastalıklarından korunmak isteyenlerin bitki çayları tüketebileceğini söyledi.
 Bir tatlı kaşığı toz formunda kurutulmuş…
View On WordPress
0 notes
hamiltyum · 6 years ago
Text
Estetik Burun Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Tumblr media
Kadın ve Erkek Burun Ameliyatı Arasındaki Farklar
Burun eti ve burun tıkanıklığı gibi sorunların ortadan kalması ve hastanın daha rahat nefes alıp verebilmesini sağlamak amacıyla burun estetiği yapılır. Burnun işlevi ile ilgili yaşanan soruların yanı sıra görsel açıdan sorunlu bölgeleri düzeltmek için cerrahi işlem yapılır. Burun ucunun düşmesi burun deliklerinin büyük olması, burun kemiklerinin büyük olması, burun ve dudak arasındaki mesafenin az ya da çok olması, kemerli burunlardaki asimetrik sorunları tedavi eden https://www.alpermeteugurlu.com firma ile burun estetiği yaptırabilirsiniz. Tek bir cerrahi işlem ile istediğiniz gibi bir buruna sahip olmanız için ameliyat öncesinde ne yapılmasına karar verilir. Gerekli incelemeler yapıldıktan sonra açık ya da kapalı rinoplasti tekniği kullanılarak ameliyat genel anestezi altında yapılır.
Ameliyat Öncesi Hazırlıklar 
Nasıl bir burun şekli istediğini bilen ameliyat sonrasında pişmanlık yaşamayan olan kişilere yapılan burun estetiği ameliyatı yapılır. Kadın ve erkek burun yapısının ve dudak ile arasındaki mesafenin farklı olması nedeniyle farklı yöntemler uygulanır. Estetik burun ameliyatı yaptıracak olan kişiler ameliyattan önceki 1 hafta aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçların kullanılmaması gereklidir. Ameliyata girecek olan hastanın nefes ve koku almasında sorun olmaması için kişinin grip ve nezle olmamasına dikkat edilmelidir. Sigara ve bazı bitkisel çayların kullanılmamalı ve tozlu ortamlarda durulmamalıdır. Nelere dikkat edilmesi konusunda alpermeteugurlu.com firmasından bilgi alabilirsiniz.
Alpermeteugurlu.com 
0 notes