Tumgik
#aşk testi soruları
ruhsalseyler · 8 months
Text
Ruh Eşi Testi
0 notes
Text
Daha önce hiç karşılaşmamış iki insan... Bir masada baş başalar. Ellerinde sadece birer kâğıt parçası... Buradan aşk çıkar mı? Çıkıyormuş. ABD’de bir psikolog ve ekibi, 36 soru kullanarak bir çifti birbirine âşık etti, etkisi bir aşk salgını halinde sürüyor...
Birbirini hiç tanımamış iki insan birdenbire aşka sürüklenebilir mi? Şaşırtıcı belki ama doğru yönlendirme ve azıcık teknik destekle ‘aşkın kimyası’ denilen o büyü, birbirlerine o güne dek dünyalar kadar uzak iki insan arasında dahi yaratılabiliyor. Stony Brook’taki New York Devlet Üniversitesi’nden Arthur Aron ve ekibi bunu becerdi. 1997’de yaptıkları deneyde, daha evvel hiç karşılaşmamış iki kişiyi aşktan sarhoş etmeyi başardılar. Daha da tuhaf olan, bu deneyin ancak bugün bir aşk salgınına dönüşmesi.
Hikâyeyi baştan alalım...
1997’de Aron ve ekibi önce birbirinden habersiz bir kadın ve bir erkek buldu. Onları ayrı kapılardan bir odaya soktular ve bir masada karşılıklı oturttular. Bu müstakbel çift birbirini ilk defa işte o masada gördü.
Yapmaları gereken oldukça basitti. Önlerindeki kâğıtlardan birbirlerine giderek daha da mahrem alanlara giren tam 36 soru (12’şerden üç set) soracaklardı. Sadece iki kural geçerli: Bir, soruların hepsini cevapla! İki, soru ne kadar mahrem olursa olsun dürüst ol! Bu aşamadan sonra, bir zorlu kısım daha geliyordu. Çiftin, tam dört dakika boyunca birbirlerinin gözlerinin içine bakması gerekmekteydi.
Erkek de kadın da bu deneyde kendilerine düşeni eksiksiz yaptı. Soruları hiç yalana riyaya kaçmadan cevapladılar. Dört dakika boyunca göz göze kalmayı da becerdiler. Sonuç: Altı ay sonra evlenmişlerdi! Dr. Aron ve ekibi düğün törenine elbette davetliydi.
Aron’un deneyi zaman içinde bir efsane haline geldi; sonra günlük yaşamın hayhuyu ve modern teknolojinin sağladığı onca yenilik içinde unutulup gitti...
Ta ki geçen aya kadar kadar...
DÖRT DAKİKA BAKIŞMAK BÜYÜK CESARET
9 Ocak’ta New York Times gazetesinin ‘Modern Love’ (Modern Aşk) başlıklı köşesinin misafir yazarı Mandy Len Catron, ‘eski’ bir deneyle hayatının nasıl değiştiğini anlatıyordu. Kanada’da yaşayan ABD’li İngilizce öğretmeni ve yazar Catron, Aron’un 36 soru tekniğini uygulamış ve başına gelenlere hayret etmişti.
Catron, hikâyesine evvela bir uyarıyla başlıyordu. Bu testi beraberce uyguladığı kişi, hiç tanımadığı biri değildi. Ama onun gerçekte kim olduğunu da tam olarak bilmiyordu. Üniversiteden, uzak bir arkadaşıydı. Yıllar sonra bir spor salonunda yeniden karşılaşmış, arada bir ayaküstü sohbet etmeye başlamışlardı. Bir sohbetlerinde konu, şehir efsanesi gibi dilden dile dolanan ‘36 soru’ya geldi. Şakayla karışık “Yapalım mı” dedikten sonra kendilerini bir barda, ellerinde sorularla buldular.
Her bir soruyu cevapladıkça cesaretleri arttı; mahremlerini birbirine açtılar. Sorular bitince dört dakikalık o son ‘cesaret’ testine de niyetlendiler. Bir ıssız köprüye gidip gözlerini hiç ayırmadan birbirlerine baktılar. En zoru da buydu. Catron’a göre iki dakika ‘dehşete kapılmaya’ yetiyordu: “Ama dört dakikada hakikaten bir yere gidiyorsunuz.” Catron ve karşısındaki erkeğin şu an beraber olduğunu tahmin etmişsinizdir...
Aron, 1997’de deneyinin sonuçlarını yayımladığında bu sonuçları karşılıklı kırılganlığın yakınlık getirmesine bağlıyordu: “Çiftlerin yakın bir ilişki geliştirmesindeki anahtar unsurlardan biri devamlı ve artan biçimde, karşılıklı olarak kendini açmaktır.”
Yani birinin bir başkasına ruhunu gerçekten açması sorular yardımıyla sağlanabiliyordu; bu da yakın bir ilişkinin, Aron’un örneğinde de aşkın doğmasına yol açıyordu. Hem de sadece 18 sene önce bu deney ilk yapıldığında değil. Catron’un yazısının gösterdiği gibi, aynı sorularla, bugün de! Bir de hatırlatma: Aron’un ekibinde yer alan eşi Elaine Aron’a göre, bu testten sadece aşk için değil arkadaşlık kurmak için de yararlanılabilir; zaten beraber olanlar ilişkilerini geliştirmek için de ona başvurabilir.
İşe yarıyor belli ki... ABD barlarının şu andaki favori eğlencelerinden biri 36 soru... Catron’un New York Times’da yayımladığı deneyim etkisini çabucak gösterdi. Yazı neredeyse bir viral kampanyaya, bir aşk salgınına dönüştü. Birbirini az tanıyan, çok tanıyan, hiç tanımayan binlerce insan biraz mahcup biraz muzipçe aynı soruları soruyor şimdi.
Elbette size de açık sorular bunlar. İstediğiniz an başlayabilirsiniz...
BİRİNCİ SET
1) İstediğin kişiyi davet edebilecek olsaydın, akşam yemeğine kimi çağırırdın?
2) Ünlü olmak ister misin? Ne şekilde?
3) Birine telefon açmadan söyleyeceklerinin provasını yapar mısın? Neden?
4) Senin için ‘mükemmel’ bir gün nelerden oluşur?
5) En son ne zaman kendi kendine şarkı söyledin? En son ne zaman başkasına şarkı söyledin?
6) 90 yaşına kadar yaşayabilecek ve son altmış yılını 30 yaşındaymış gibi geçirebilecek olsan neler yapmak isterdin?
7) Nasıl öleceğine dair gizli bir önsezin var mı?
8) Senin ve karşındaki kişinin üç ortak özelliğini sayabilir misin?
9) En çok ne için hayata minnettar oldun?
10) Yetiştirilme biçimindeki üç unsuru değiştirecek olsan, bunlar neler olurdu?
11) Dört dakika düşün ve karşındakine hayat hikâyeni olabildiğince detaylı şekilde anlat.
12) Yarın bir yetenek kazanmış olarak uyansan, bunun ne olmasını isterdin?
İKİNCİ SET
13) Bir kristal küre hayatın, geleceğin ve geri kalan her şey hakkında gerçeği söyleyecek olsa neleri öğrenmek isterdin?
14) Uzun süredir hayalini kurduğun bir şey var mı? Peki onu neden gerçekleştirmedin?
15) Hayattaki en önemli başarın nedir?
16) Arkadaşlıkta en çok neye değer verirsin?
17) En kıymet verdiğin hatıran hangisi?
18) En berbat hatıran hangisi?
19) Bir yıl içinde aniden öleceğini bilsen, şu anki yaşama biçiminde herhangi bir şeyi değiştirir miydin? Neden?
20) Arkadaşlık senin için ne anlama geliyor?
21) Sevgi ve şefkat senin hayatında nasıl bir rol oynuyor?
22) Sırayla, karşınızdaki kişinin olumlu bir karakter özelliğini söyleyin. Toplamda beş ayrı özellik sayın.
23) Ailenin fertleri birbirine ne kadar yakın ve içtendir? Çocukluğun diğer insanlara göre daha mutlu geçtiğini düşünür müsün?
24) Annenle ilişkin hakkında ne hissediyorsun?
ÜÇÜNCÜ SET
25) İkiniz de ‘biz’le başlayan üç hakiki cümle kurun. Örneğin “İkimiz de bu odadayız ve ‘.....’ hissediyoruz.”
26) Şu cümleyi tamamlayın: “Keşke kendisiyle ‘.....’ paylaşabileceğim birisi olsaydı.”
27) Karşınızdakiyle yakın arkadaş olacak olsanız, onun senin hakkında neyi bilmesinin önemli olacağını anlatın.
28) Karşınızdakine onun hakkında neyi sevdiğinizi anlatın; çok dürüst olun; ilk defa karşılaştığınız birine söyleyemeyeceğiniz şeyleri söyleyin.
29) Karşınızdakine hayatta sizi en çok utandıran anları anlatın.
30) En son ne zaman bir başkasının önünde ağladın? En son ne zaman kendi kendine ağladın?
31) Karşınızdakine onun hakkında şimdiden sevdiğiniz bir şeyi söyleyin.
32) Öyle bir şey varsa, ne hakkında şaka yapılmasını uygun bulmazsın?
33) Bu akşam kimsenin haberi olmadan ölüverecek olsan, hiç kimseye anlatamadan hayata gözlerinizi yumduğun için en çok üzüldüğün şey ne olurdu? Neden kimseye anlatmadınız?
34) Sana ait her şeyi barındıran evinin yandığını farz et. Sevdiklerini veya evcil hayvanlarını kurtardıktan sonra son bir defa eve girebilme ve tek bir nesneyi kurtarma şansının olduğunu düşün. Bu ne olurdu? Neden?
35) Ailende kimin ölümü seni en çok sarsar? Neden?
36) Karşınızdakine kişisel bir probleminizi anlatın ve ondan bununla başa çıkmak için tavsiye sorun. Ona seçtiğiniz bu problem hakkında ne düşündüğünü de sorun.
Çok iyi olm. Deneyelim bence bunu olacak mı diye xkzksksk
16 notes · View notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Öğrenci Sözleri
Dün annemin yanına gittim oturdum. Ne oldu bilgisayarın mı bozuldu dedi. İyi kadın ya halden anlıyo.
Lisede çirkin olan kızın üniversitede güzelleşmesi kızlar için kıskançlık, eski sevgili için pişmanlık sebebidir.
Geçen gün yaş problemi çözeyim dedim; çocuk dedesinden 7 yaş büyük çıktı.
Işıktan daha hızlı geçen bir şey var. Adı da “Hafta sonu”.
Lan o değil de evdeyken öyle şeyler yaptırıyorlar ki insan okulu bile özlüyor bazen.
1 kadın bir çocuğu 9 ayda doğuruyorsa, 9 kadın 1 çocuğu 1 ayda doğurur. Ters orantının sıçtığı nokta.
-Allah’ım şükürler olsun verdiğin Nimetlere, Didemlere, Çiğdemlere, Gizemlere, Mervelere…
-Okulda hangi yabancı dili görüyorsunuz? +İngilizce ve matematik.
+ Anne sınavdan 90 aldım.- Komşunun çocuğu 100 almış.+ Anne komşunun çocuğu, annesinden 200 tl harçlık almış.- Elalem bizi ilgilendirmez yavrum.
İnsanların %80'i matematikten anlamıyormuş. Neyse ki ben o %45'lik kısımdayım.
+ Baba seni çok seviyorum.-Yine  kaç lira istiyorsun lan?
Matematik 2.yazılımdan 80 alsam hoca sözlüme 100 verse insanlar el ele tutuşsa hayat bayram olsa.
Bende bilirdim takdir, teşekkür almayı. Maksat ağaçlar kesilmesin.
- Hocam, Ece’nin başı ağrıyor 25 kişi tuvalete götürebilir miyiz ?+ Tabi kızım.
- Hocam, Ali’nin top oynarken bacağı kırıldı hastaneye götürücem.+ Kendi gider sen otur.
Okula gitmek istemiyom ama evde de sıkılıyom. İnsanlardan darlanıyom ama yalnız da bunalıyom. Hobim falan da yok. YA BEN OLMAMIŞIM LAN.
Bazı kızlara "delikanlı kızsın" falan demeyin abi. Sonra gaza gelip sakal, bıyık bırakıyorlar.
Bir insan okuldan nefret ettiği halde nasıl üniversite hayali kurar ki.  İşte biz Türkler.
Parasını verip dershaneye yazılıyorduk hoca gelmeyince de seviniyorduk. Zengin miydik, geri zekalı mıydık? anlamadım.
Öğretmen ”indirin parmakları listeden kaldıracağım” dediğinde oluşan o gerilim trafoda yok.
Vize haftası demek; az samimi olduğunuz sınıf arkadaşınızdan bile ‘kardeşim merhaba’ lafını duymak demektir. Notlarımı isteyecek çakaall.
Dünya’nın en güzel cümlesi ‘seni seviyorum.’ falan değildir. Annenin sabah, ‘bugün yorgunsan yat uyu, okula gitme.’ cümlesidir. Ama yok öyle bir dünya.
Bugün disipline benimle birlikte gelecek, ateşli saatler yaşayacak arkadaşlar arıyorum.
+Bana bakıp saatlerce durabilir misin?-Neden sen matematik testi misin?
Öğretmen ‘Ödevin nerede?’ diye sorunca ödevin orda olmadığını bile bile çantasını karıştırıp, bir mucize bekleyen öğrencileriz biz.
İlkokulda nöbetçi öğrenci diye bir şey vardı. Bunlar işlerini çok ciddiye alırlardı, sanırsın Topkapı Sarayını koruyorlar.
Her yıl düzenli olarak kullandığım cümle “Geçen yıl çok salakmışım”.
E-okul fotoğrafını göster; seviyorum diyorsa senindir, sevmiyorum diyorsa da haklıdır. Şimdi yalana gerek yok.
Benden küçük birinin derslerine yardım ederken, soruları şakır şakır çözdüğümde kendimi dahi zannettiğim doğrudur.
1 işçi bir binayı 38500 saniyede yapıyorsa, 38500 işçi 1 binayı 1 saniyede nah yapar. Nerde kaldı orantı? Matematik bitmiştir benim için.
Ben o karneyi almak istemiyorum, okula hediyem olsun. Hatta bana karne basmasınlar ağaçlar kesilmesin benim için, tohumlar fidana fidanlar ağaca anlayabiliyor musunuz?
Okulun son haftasında okula giden insan; ya arkadaşlarıyla anlaşmıştır, ya okulda sevdiği biri vardır ya da mallığına gidiyordur.
Sınav esnasında yanınızda ki arkadaş kağıdı ful doldurmuşsa ve siz ona “az yardım et” derseniz o size şunu der; Sallıyorum olum.
Okul nasıl? Dersler, karne nasıl? Diye sıralayan büyüklerimize; Kalbin nasıl? Şeker, tansiyon ne durumda? Ya kolesterol?
Yurtta kalan 2 arkadaştan biri dışarı çıkınca diğeri ona ‘ bana yurtdışından çikolata getir ehe mehe ‘ diye espri yapıyor mudur?
Şirket: Sınav öncesi kurulup, sınavdan sonra dağılan ortaklık.
İki öğrenci bir olunca, dersler teneffüs olur.
Disipline beraber gittiğin sınıf arkadaşın, hayat arkadaşındır.
Şu cuma akşamının güzelliğine bakar mısınız? Tavan bir ayrı bakıyor, duvarlar bir başka samimi, halının desenlerini daha anlatmadım bile.
Kızlar iddialı erkeklerden hoşlanır dediler diye bir haftadır elimde iddaa kuponu ile dolaşıyorum. Hiç bir ilerleme yok.
En yakın arkadaşımın ismini telefon rehberine ”yalv” diye kaydettim. Aradığın da ”yalv’arıyor” yazıyor. Yine aştım kendimi.
Sınav notlarımın yükseklik korkusu var kesin.
Bugünün dersini yarına bırakma.
Esnaf: Kendi halinde öğrenci.
Keskin sirke küpe, uslu öğrenci sınıfına zarardır.
Ceza-i şart: Yıllık ödev.
Çalışkanın pekiyisi, tembelin çenesini yorar.
Bu yazılıda kopya çeksek temi sıfır alsak, kopya çekmesek temi sıfır alsak.
Sınava kopyasız girmek savaşa silahsız girmeye benzer.
Öğrenciyi altın sıraya oturtmuşlar ille de teneffüs demiş.
Ben sanki zayıf almak için doğmuşum.
Çalışkanın pekiyisi tembelin çenesini yorar.
Görmemişin yıldızlı pekiyisi olmuş, çekip yıldızını koparmış.
Kulak küçüktür ama öğretmenin ağzını sulandırır.
Bu dersten kaldık öteki gelsin.
Madem geldin dünyaya, çalış fizik, kimyaya
Kitabın yenisi, hocanın eskisi makuldür.
Akşam çalışırım – neyse sabah erken kalkıp çalışırım – neyse serviste çalışırım – neyse ilk ders çalışırım – neyse kopya çekerim.
Kopya bir sanattır ama bizim öğretmen sanattan anlamıyor.
Matematikten 5 aldım acaba hoca 95 puanı nerden kırdı?
Öğretmene ödevi hatırlatan öğrenci bizden değildir.
Ak akçe kantin içindir.
Yazılıdan kaçan sözlüye tutulur
Cimri: Arkadaşından bir sorunun cevabını esirgeyen öğrenci.
Yazılı: Hayatımızı alt üst eden kara yazı.
Bilmemek ayıp değil, yeter ki çaktırma.
Kopya: Denizdeki yılan.
Tatlı söz öğretmeni yazılıdan caydırır.
Öğrenci öğrenciye baka baka 5 alır.
Borç yiğidin, cetvel öğretmenin kamçısıdır.
Üzüm üzüme, öğrenci karneye baka baka morarır.
Öğrenci yapamadığı yazılıya zor der.
Kopya veren arkadaştan kola esirgenmez.
Seni ben notların için değil, bana verdiğin kopyalar için sevdim gülüm.
Kulak küçüktür ama öğretmenin ağzını sulandırır.
Dram: Beceri sınavından çıkan öğrencinin hali.
Öğrenci avcısı: Nöbetçi öğretmen
Hayatta kalırsam senin için, okulda kalırsam bu hoca yüzünden kalıcam.
Biraz şen, biraz deliyim, hoşgörün ben liseliyim.
İpotek: Öğretmenlerin kopya materyallerine el koymaları.
Aşk ağlatır, sınav sövdürür, matematikçi inletir.
Hoca hocaya baka baka notları düşürür.
Öğrenci: Okulumuzun vazgeçilmez incisi
Her öğrencinin kalbinde bir beş yatar.
İthalat: Kopya almak.
Görünen kopya kılavuz istemez.
Denize düşen yılana, sınava giren kopyaya sarılır.
Hocaya yalakalık yaparsan beş, yapmazsan keleş alırsın.
Hocanın vurduğu yerde gül biter, disiplin üzerinizden geçer.
Kar zarar cetveli: Karne
Bana kopya verenin kırk yıl kölesi olurum.
Parmağını notuna göre kaldır.
Yazılıda bilmemek değil, sormamak ayıptır.
Kopya çekemeyen burnunu çeker.
Ummadığın hoca beş verir.
Benim aşkın için verdiğim savaş, tarih derslerindeki savaşlarla kıyaslanamaz aşkım.
Sınavları düşünüyorum kitaplarım kapalı.
Çek kopyanın hasını, çekme eylülün yasını.
Bana hocanı söyle, sana kaç üzerinden not verdiğini söyliyim.
Sensiz kalacağıma devamsızlıktan kalırım daha iyi.
İyi arkadaş yazılıda belli olur.
Okulda 3 şeyi seviyorum sen, iyi notlar ve okuldan kaçmaları.
Sakla samanı gelir zamanı, mayıs’ ta okul kırmanın tam zamanı.
Bana notunu şöyle sana harçlığını söyleyeyim.
Sınıfta kalan çocuğa kantini versen bile durmaz.
1 note · View note
campplay · 4 years
Text
Ruh Eşinizle Ne Zaman Tanışacağınızı Öğrenmek İçin Bu Soruları Cevaplayın
Ruh Eşinizle Ne Zaman Tanışacağınızı Öğrenmek İçin Bu Soruları Cevaplayın
İnsanların en çok merak ettikleri şeylerden biri ruh eşleriyle ne zaman tanışacaklarıdır. Aşk inanılmaz bir duygudur. Aşıkların kalp ritimlerini senkronize edebilir, acıdan kurtulmalarına yardımcı olabilir ve onları mutlu eder. Papatya yapraklarını koparmaya son! Diğer yarınızla ne zaman tanışacağınızı biliyor musunuz?
Bu kısa test ruh eşinizin yakınınızda olup olmadığını gösterecek! Bir kalem ve…
View On WordPress
0 notes
oktaylayt · 7 years
Video
youtube
En çok merak ettiğimiz soru; aşık olduğumuz kişi bizi seviyor mu? Evet bunu anlamak için bazı soruları kendimize sormalıyız. Sizin için hazırladığımız bu eğlenceli testi çözerek fikir edinebilirsiniz. Aynı zamanda da eğleneceksiniz. Eğlenceli testler, aşk testleri, ilişki testleri için bizi takip etmeye devam edin... Herkese merhaba, Arkadaşlar yeni bir video ile sizinleyim. Lütfen video/testlerin sadece eğlence amaçlı olduğunu unutmayın. Kanalımıza Abone Olarak Eğlenceli Testlerimiz ile keyifli vakit geçirebilirsiniz. Videomuzu beğenmeyi ve paylaşmayı unutmayın. Birbirinden Eğlenceli Yeni Testlerimiz İçin Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edebilirsiniz. Twitter: https://twitter.com/eglencelitest Facebook: http://ift.tt/2zY5buP Tumblr: http://ift.tt/2zB0NkO Pinterest: http://ift.tt/2zY5d5V
0 notes
ruhsalseyler · 8 months
Text
İkiz Alev Ayrılık ve Yeniden Birleşme
0 notes
ruhsalseyler · 8 months
Text
Astrolojide İkiz Alev Göstergeleri
0 notes
ruhsalseyler · 8 months
Text
Ruh Eşi İkiz Alev
0 notes
ruhsalseyler · 9 months
Text
aşk testi
0 notes
ruhsalseyler · 9 months
Text
gerçek aşk testi
0 notes
ruhsalseyler · 9 months
Text
aşk testi
0 notes
ruhsalseyler · 10 months
Text
Ruh Eşi Olduğu Nasıl Anlaşılır?
https://www.ruhsalseyler.com/ruh-esi-ikiz-alev/ruh-esi-oldugu-nasil-anlasilir.html
0 notes
ruhsalseyler · 10 months
Text
Uyumlu Çift Testi
0 notes
ruhsalseyler · 10 months
Text
Ruh Eşi Testi
0 notes
campplay · 4 years
Text
Test Sonuçlarınıza Dayanarak Ruh Eşinizin Adını Tahmin Ediyorum
Test Sonuçlarınıza Dayanarak Ruh Eşinizin Adını Tahmin Ediyorum
Ruh eşi diye bir şey olduğuna inanıyor musunuz? Kulağa ne kadar romantik gelse de bazı insanlar buna şüpheyle yaklaşır. Çoğu insanla ortak bir zeminde buluşmak oldukça kolaydır. Ama kelimenin tam anlamıyla “uyumlu” olmak son derece zordur. Öyle tesadüfler bir ömürde olsa olsa birkaç kez yaşanır.
Peki, ya o çok özel kişiyi zaten bulduysanız? Birkaç soruya cevap verin ve size gerçek ruh eşinizin…
View On WordPress
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Öğrenci Sözleri
Dün annemin yanına gittim oturdum. Ne oldu bilgisayarın mı bozuldu dedi. İyi kadın ya halden anlıyo.
Lisede çirkin olan kızın üniversitede güzelleşmesi kızlar için kıskançlık, eski sevgili için pişmanlık sebebidir.
Geçen gün yaş problemi çözeyim dedim; çocuk dedesinden 7 yaş büyük çıktı.
Işıktan daha hızlı geçen bir şey var. Adı da “Hafta sonu”.
Lan o değil de evdeyken öyle şeyler yaptırıyorlar ki insan okulu bile özlüyor bazen.
1 kadın bir çocuğu 9 ayda doğuruyorsa, 9 kadın 1 çocuğu 1 ayda doğurur. Ters orantının sıçtığı nokta.
-Allah’ım şükürler olsun verdiğin Nimetlere, Didemlere, Çiğdemlere, Gizemlere, Mervelere…
-Okulda hangi yabancı dili görüyorsunuz? +İngilizce ve matematik.
+ Anne sınavdan 90 aldım.- Komşunun çocuğu 100 almış.+ Anne komşunun çocuğu, annesinden 200 tl harçlık almış.- Elalem bizi ilgilendirmez yavrum.
İnsanların %80'i matematikten anlamıyormuş. Neyse ki ben o %45'lik kısımdayım.
+ Baba seni çok seviyorum.-Yine  kaç lira istiyorsun lan?
Matematik 2.yazılımdan 80 alsam hoca sözlüme 100 verse insanlar el ele tutuşsa hayat bayram olsa.
Bende bilirdim takdir, teşekkür almayı. Maksat ağaçlar kesilmesin.
- Hocam, Ece’nin başı ağrıyor 25 kişi tuvalete götürebilir miyiz ?+ Tabi kızım.
- Hocam, Ali’nin top oynarken bacağı kırıldı hastaneye götürücem.+ Kendi gider sen otur.
Okula gitmek istemiyom ama evde de sıkılıyom. İnsanlardan darlanıyom ama yalnız da bunalıyom. Hobim falan da yok. YA BEN OLMAMIŞIM LAN.
Bazı kızlara "delikanlı kızsın" falan demeyin abi. Sonra gaza gelip sakal, bıyık bırakıyorlar.
Bir insan okuldan nefret ettiği halde nasıl üniversite hayali kurar ki.  İşte biz Türkler.
Parasını verip dershaneye yazılıyorduk hoca gelmeyince de seviniyorduk. Zengin miydik, geri zekalı mıydık? anlamadım.
Öğretmen ”indirin parmakları listeden kaldıracağım” dediğinde oluşan o gerilim trafoda yok.
Vize haftası demek; az samimi olduğunuz sınıf arkadaşınızdan bile ‘kardeşim merhaba’ lafını duymak demektir. Notlarımı isteyecek çakaall.
Dünya’nın en güzel cümlesi ‘seni seviyorum.’ falan değildir. Annenin sabah, ‘bugün yorgunsan yat uyu, okula gitme.’ cümlesidir. Ama yok öyle bir dünya.
Bugün disipline benimle birlikte gelecek, ateşli saatler yaşayacak arkadaşlar arıyorum.
+Bana bakıp saatlerce durabilir misin?-Neden sen matematik testi misin?
Öğretmen ‘Ödevin nerede?’ diye sorunca ödevin orda olmadığını bile bile çantasını karıştırıp, bir mucize bekleyen öğrencileriz biz.
İlkokulda nöbetçi öğrenci diye bir şey vardı. Bunlar işlerini çok ciddiye alırlardı, sanırsın Topkapı Sarayını koruyorlar.
Her yıl düzenli olarak kullandığım cümle “Geçen yıl çok salakmışım”.
E-okul fotoğrafını göster; seviyorum diyorsa senindir, sevmiyorum diyorsa da haklıdır. Şimdi yalana gerek yok.
Benden küçük birinin derslerine yardım ederken, soruları şakır şakır çözdüğümde kendimi dahi zannettiğim doğrudur.
1 işçi bir binayı 38500 saniyede yapıyorsa, 38500 işçi 1 binayı 1 saniyede nah yapar. Nerde kaldı orantı? Matematik bitmiştir benim için.
Ben o karneyi almak istemiyorum, okula hediyem olsun. Hatta bana karne basmasınlar ağaçlar kesilmesin benim için, tohumlar fidana fidanlar ağaca anlayabiliyor musunuz?
Okulun son haftasında okula giden insan; ya arkadaşlarıyla anlaşmıştır, ya okulda sevdiği biri vardır ya da mallığına gidiyordur.
Sınav esnasında yanınızda ki arkadaş kağıdı ful doldurmuşsa ve siz ona “az yardım et” derseniz o size şunu der; Sallıyorum olum.
Okul nasıl? Dersler, karne nasıl? Diye sıralayan büyüklerimize; Kalbin nasıl? Şeker, tansiyon ne durumda? Ya kolesterol?
Yurtta kalan 2 arkadaştan biri dışarı çıkınca diğeri ona ‘ bana yurtdışından çikolata getir ehe mehe ‘ diye espri yapıyor mudur?
Şirket: Sınav öncesi kurulup, sınavdan sonra dağılan ortaklık.
İki öğrenci bir olunca, dersler teneffüs olur.
Disipline beraber gittiğin sınıf arkadaşın, hayat arkadaşındır.
Şu cuma akşamının güzelliğine bakar mısınız? Tavan bir ayrı bakıyor, duvarlar bir başka samimi, halının desenlerini daha anlatmadım bile.
Kızlar iddialı erkeklerden hoşlanır dediler diye bir haftadır elimde iddaa kuponu ile dolaşıyorum. Hiç bir ilerleme yok.
En yakın arkadaşımın ismini telefon rehberine ”yalv” diye kaydettim. Aradığın da ”yalv’arıyor” yazıyor. Yine aştım kendimi.
Sınav notlarımın yükseklik korkusu var kesin.
Bugünün dersini yarına bırakma.
Esnaf: Kendi halinde öğrenci.
Keskin sirke küpe, uslu öğrenci sınıfına zarardır.
Ceza-i şart: Yıllık ödev.
Çalışkanın pekiyisi, tembelin çenesini yorar.
Bu yazılıda kopya çeksek temi sıfır alsak, kopya çekmesek temi sıfır alsak.
Sınava kopyasız girmek savaşa silahsız girmeye benzer.
Öğrenciyi altın sıraya oturtmuşlar ille de teneffüs demiş.
Ben sanki zayıf almak için doğmuşum.
Çalışkanın pekiyisi tembelin çenesini yorar.
Görmemişin yıldızlı pekiyisi olmuş, çekip yıldızını koparmış.
Kulak küçüktür ama öğretmenin ağzını sulandırır.
Bu dersten kaldık öteki gelsin.
Madem geldin dünyaya, çalış fizik, kimyaya
Kitabın yenisi, hocanın eskisi makuldür.
Akşam çalışırım – neyse sabah erken kalkıp çalışırım – neyse serviste çalışırım – neyse ilk ders çalışırım – neyse kopya çekerim.
Kopya bir sanattır ama bizim öğretmen sanattan anlamıyor.
Matematikten 5 aldım acaba hoca 95 puanı nerden kırdı?
Öğretmene ödevi hatırlatan öğrenci bizden değildir.
Ak akçe kantin içindir.
Yazılıdan kaçan sözlüye tutulur
Cimri: Arkadaşından bir sorunun cevabını esirgeyen öğrenci.
Yazılı: Hayatımızı alt üst eden kara yazı.
Bilmemek ayıp değil, yeter ki çaktırma.
Kopya: Denizdeki yılan.
Tatlı söz öğretmeni yazılıdan caydırır.
Öğrenci öğrenciye baka baka 5 alır.
Borç yiğidin, cetvel öğretmenin kamçısıdır.
Üzüm üzüme, öğrenci karneye baka baka morarır.
Öğrenci yapamadığı yazılıya zor der.
Kopya veren arkadaştan kola esirgenmez.
Seni ben notların için değil, bana verdiğin kopyalar için sevdim gülüm.
Kulak küçüktür ama öğretmenin ağzını sulandırır.
Dram: Beceri sınavından çıkan öğrencinin hali.
Öğrenci avcısı: Nöbetçi öğretmen
Hayatta kalırsam senin için, okulda kalırsam bu hoca yüzünden kalıcam.
Biraz şen, biraz deliyim, hoşgörün ben liseliyim.
İpotek: Öğretmenlerin kopya materyallerine el koymaları.
Aşk ağlatır, sınav sövdürür, matematikçi inletir.
Hoca hocaya baka baka notları düşürür.
Öğrenci: Okulumuzun vazgeçilmez incisi
Her öğrencinin kalbinde bir beş yatar.
İthalat: Kopya almak.
Görünen kopya kılavuz istemez.
Denize düşen yılana, sınava giren kopyaya sarılır.
Hocaya yalakalık yaparsan beş, yapmazsan keleş alırsın.
Hocanın vurduğu yerde gül biter, disiplin üzerinizden geçer.
Kar zarar cetveli: Karne
Bana kopya verenin kırk yıl kölesi olurum.
Parmağını notuna göre kaldır.
Yazılıda bilmemek değil, sormamak ayıptır.
Kopya çekemeyen burnunu çeker.
Ummadığın hoca beş verir.
Benim aşkın için verdiğim savaş, tarih derslerindeki savaşlarla kıyaslanamaz aşkım.
Sınavları düşünüyorum kitaplarım kapalı.
Çek kopyanın hasını, çekme eylülün yasını.
Bana hocanı söyle, sana kaç üzerinden not verdiğini söyliyim.
Sensiz kalacağıma devamsızlıktan kalırım daha iyi.
İyi arkadaş yazılıda belli olur.
Okulda 3 şeyi seviyorum sen, iyi notlar ve okuldan kaçmaları.
Sakla samanı gelir zamanı, mayıs’ ta okul kırmanın tam zamanı.
Bana notunu şöyle sana harçlığını söyleyeyim.
Sınıfta kalan çocuğa kantini versen bile durmaz.
0 notes