Aşk acısı bir hastalık gibi. Önce devamlı bir acı çekmeye başlıyorsun. Ama asıl kötü olanı bu değil. Asıl kötü olan iyileştiğini, üstesinden geldiğini zannederken hiç beklemediğin bir anda, hiç beklemediğin bir şekilde aniden gelen derin bir sızı, bir acı. İşte asıl süründüren de budur adamı...
Bir şeylerden kaçar gibisin.Soluk soluğa ama hiçbir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden artık eminsin. Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin. Kendini duyabilmek için.
Hayatınızdaki gizemleri çözmek, geleceği keşfetmek ve içsel rehberliğe ulaşmak için tek yapmanız gereken bir telefon uzaklıkta. TelefondaFal.com, Konya'dan Edirne'ye, şehirler arası bir fal deneyimini sizlere sunuyor. Şimdi, hayatınızdaki sırları telefonda çözmek için bir adım atın ve deneyimli fal uzmanlarımızın rehberliğinde geleceğinizi keşfedin.
Konya Fal:
Konya'nın mistik atmosferi ve tarihî zenginlikleri, Konya fal bakmak isteyenleri bekliyor. TelefondaFal.com, Konya'dan bağlanan kullanıcılara özel deneyimli fal uzmanları ile hizmet sunuyor. Aşk, kariyer veya kişisel gelişimle ilgili sorularınız mı var? Konya fal ekibimiz, size doğru yönlendirmelerde bulunmak için burada.
Edirne Fal:
Edirne'nin tarihi dokusu ve kültürel zenginlikleri, fal baktırmak isteyenleri bekleyen bir diğer şehir. TelefondaFal.com, Edirne'den gelen kullanıcılar için özenle seçilmiş deneyimli fal uzmanları ile buluşuyor. Hayatınızdaki belirsizlikleri aydınlatmak, geleceğinizi netleştirmek mi istiyorsunuz? Edirne fal ekibimiz, size bu konuda yardımcı olmak için burada.
Telefonda Fal:
Telefonda fal, şehirler arası uzaklıkları kaldırarak sizlere telefonda fal deneyimi sunuyor. Telefonunuzdan bize ulaşın ve deneyimli fal uzmanlarımızla anında bağlantı kurun. Geleceğinizi keşfetmek, sorularınıza cevap bulmak ve içsel rehberliğe ulaşmak artık bir telefon kadar yakın.
Neden TelefondaFal.com?
Deneyimli Fal Uzmanları: TelefondaFal.com, her şehirden deneyimli ve yetenekli fal uzmanları ile çalışarak size en doğru rehberliği sunar.
Anında Bağlantı: Telefonunuzdan bize ulaşın ve deneyimli fal uzmanlarımızla anında bağlantı kurun. Geleceğinizi hemen şimdi keşfedin.
Gizlilik ve Güvenlik: TelefondaFal.com, kullanıcılarının gizliliğini ve güvenliğini ön planda tutar. Tüm fal seansları güvenilir ve gizli bir platformda gerçekleşir.
TelefondaFal.com, şehirler arası bir fal deneyimini sizlere telefonunuzdan ulaştırarak hayatınıza rehberlik ediyor. Siz de telefonda fal deneyimini yaşamak, sorularınıza cevap bulmak ve geleceğinizi keşfetmek için http://telefondafal.com/ adresini ziyaret edin. TelefondaFal.com, sizinle bir telefon kadar yakın!
Sürgünleri, şehirlerin yaşamımıza etkisini, içsel yolculukları, kişisel tarihleri, flamenkoyu ve daha bir çok konuyu ustalıkla anlatmış "İstanbul Bir Masaldı", "En Güzel Aşk Hikayemiz", "Bir Şehre Gidememek", "Lunapark Kapandı" gibi kitapların usta yazarı Mario Levi'yi kaybettik.
Munch'ün ‘Towards to Forest’ (Ormana doğru) tablosu basit gibi görünen fakat büyük yoğunlukları içinde barındıran bir görsel derinlik...
Resimde gördüğümüz çift figürünün ormana doğru ilerlemesi, toplumun içinde bulunduğu durumdan ve şehir hayatından uzaklaşarak doğanın saflığına ve bilinmezliğine doğru bir kaçışı simgeler.
Bu şimdi için daha da geçerli. Munch'ün bu tabloyu yapmasının üzerinden 128 yıl geçmiş.
Daha çok 'Çığlık' tablosuyla tanınan Edward Munch'ün yaşamı, hayat kavgası ve mücadeleyle geçmiş ve bu durumu bütün tablolarına yansıyor. Sürekli olarak ölüm, kaygı, aşk ve yalnızlık temalarını ele almış.
Bu tablosunda da bunlardan nüveler bulunsa da nedense ben en çok varoluşun sancılı hallerinden birlikte uzaklaşmayı arzulayan bir aşk gördüm...
Belirsizlik, içsel çatışma, kaçma istemi, uzaklık gibi aşkın tüm halleri var çünkü tabloda...
Biraz zor zamanlar benim için, hayallerime ket vurdu bazı yaşadıklarım. Bu tablo ilaç gibi geldi bana...
Çünkü benim de arzuladığım varoluşun sancılı hallerinden birlikte uzaklaşmayı arzulayan bir aşktı.
In a world that often feels divided by differences, hate and negativity can easily find their way into our hearts and minds. However, it is essential to remember that love and unity are powerful forces that can transform individuals and societies. In this motivational , we will explore the importance of cultivating love and unity in our lives and communities, and how these values can lead us towards a brighter future.
🥀 Embracing Love
Love is a fundamental human emotion that transcends boundaries, cultures, and backgrounds. It's a force that has the power to heal wounds, bridge divides, and bring people together. To stop hate, we must first understand the significance of love:
🥀Self-Love:
Before we can love others and promote unity, we must learn to love ourselves. Self-love is the foundation upon which all other forms of love are built. It involves accepting ourselves, flaws and all, and recognizing our inherent worth.
🥀Empathy:
Empathy is the ability to understand and share the feelings of others. When we practice empathy, we create connections with people who may seem different from us, fostering a sense of unity.
🥀 Acts of Kindness:
Small acts of kindness can have a profound impact on individuals and communities. Whether it's helping a neighbor, volunteering, or simply offering a smile, these gestures of love can create a ripple effect of positivity.
🥀Fostering Unity
Unity is the glue that holds societies together. It is the realization that, despite our differences, we are all part of the same human family. Here's how we can promote unity:
🥀Dialogue and Communication:
Open, respectful, and empathetic communication is key to understanding one another. Engaging in dialogue with those who have different perspectives can lead to greater understanding and unity.
🥀 Collaboration:
Working together on common goals and projects can break down barriers and promote a sense of belonging. Whether in your workplace, neighborhood, or globally, collaboration fosters unity.
🥀Celebrating Diversity:
Diversity is a source of strength. Embrace and celebrate the differences in culture, background, and beliefs that make our world rich and vibrant.
🥀The Path Forward
To stop hate and foster love and unity, we must start within ourselves. Self-reflection, mindfulness, and personal growth are essential. From there, we can extend our love and unity to our families, communities, and the world at large.
It's important to remember that change takes time. Small, consistent efforts promote love and unity can have a significant impact. As individuals, we have the power to create a ripple effect of positivity that can spread far beyond our immediate circles.
Çoğunlukla farklılıklarla bölünmüş hissi veren bir dünyada, nefret ve olumsuzluk kolayca kalplerimize ve zihinlerimize yerleşebilir.
Ancak sevgi ve birliğin bireyleri ve toplumları dönüştürebilecek güçlü güçler olduğunu unutmamak gerekir.
Bu motivasyon toplantısında, yaşamlarımızda ve toplumlarımızda sevgi ve birliği geliştirmenin önemini ve bu değerlerin bizi daha parlak bir geleceğe nasıl yönlendirebileceğini keşfedeceğiz.
🥀 Sevgiyi Kucaklamak
Aşk; sınırları, kültürleri ve geçmişleri aşan temel bir insani duygudur. Yaraları iyileştirme, ayrılıkları giderme ve insanları bir araya getirme gücüne sahip bir güç. Nefreti durdurmak için öncelikle sevginin önemini anlamalıyız:
🥀Kendini Sevmek:
Başkalarını sevmeden ve birliği teşvik etmeden önce kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Kendini sevmek, diğer tüm sevgi biçimlerinin üzerine inşa edildiği temeldir. Kendimizi, kusurlarımızı ve her şeyi kabul etmeyi ve içsel değerimizi tanımayı içerir.
🥀Empati:
Empati, başkalarının duygularını anlama ve paylaşma yeteneğidir. Empati uyguladığımızda, bizden farklı görünen insanlarla bağlantılar kurarak birlik duygusunu geliştiririz.
🥀 İyilik Eylemleri:
Küçük iyiliklerin bireyler ve topluluklar üzerinde derin etkileri olabilir. İster bir komşuya yardım etmek, ister gönüllü olmak, ister sadece bir gülümseme sunmak olsun, bu sevgi jestleri pozitifliğin dalgalı bir etkisini yaratabilir.
🥀Birliği Güçlendirmek
Birlik, toplumları bir arada tutan yapıştırıcıdır. Farklılıklarımıza rağmen hepimizin aynı insanlık ailesinin parçası olduğumuzun farkına varılmasıdır. Birliği şu şekilde geliştirebiliriz:
🥀Diyalog ve İletişim:
Açık, saygılı ve empatik iletişim, birbirimizi anlamanın anahtarıdır. Farklı bakış açılarına sahip kişilerle diyaloga girmek, daha fazla anlayış ve birliğe yol açabilir.
🥀 İşbirliği:
Ortak hedefler ve projeler üzerinde birlikte çalışmak engelleri ortadan kaldırabilir ve aidiyet duygusunu geliştirebilir. İşyerinizde, mahallenizde veya küresel ölçekte işbirliği, birliği teşvik eder.
🥀Çeşitliliği Kutlamak:
Çeşitlilik bir güç kaynağıdır. Dünyamızı zengin ve canlı kılan kültür, geçmiş ve inanç farklılıklarını kucaklayın ve kutlayın.
🥀İleriye Giden Yol
Nefreti durdurmak ve sevgiyi ve birliği teşvik etmek için kendimizden başlamalıyız. Kendini yansıtma, farkındalık ve kişisel gelişim çok önemlidir. Buradan sevgimizi ve birliğimizi ailelerimize, topluluklarımıza ve genel olarak dünyaya yayabiliriz.
Değişimin zaman aldığını unutmamak önemlidir. Sevgiyi ve birliği teşvik eden küçük ve tutarlı çabalar önemli bir etkiye sahip olabilir. Bireyler olarak yakın çevrelerimizin çok ötesine yayılabilecek bir pozitiflik dalgası etkisi yaratma gücüne sahibiz.
Onun bana yazmasını istemiyorum, aramasını istemiyorum, geri dönmesini istemiyorum. Vicdan azabı çekmesini, pişman olmasını ve en çok da son nefesini verirken bile beni unutamamasını, adımı sayıklamasını istiyorum...
Yeni bir haftaya hoşgeldiniz canlarım! Artık haftanın kitabı olarak her hafta ayrı bir kitabı ele alacağım. Mutlaka güzel görüşlerinizi yazın!
Bu haftanın kitabı Milena'ya Mektuplar olacak. Karamsar ve hasta Kafka'nın gazeteci ve çevirmen Milena Jesenska'ya olan mektuplarını içeren bu eser yazarın ruhsal dünyasına açılan bir pencere gibidir.
Kafka ve Milena’nın tanışma hikâyesi, Kafka’nın eserlerini Çekçeye çevirmesi için Milena’ya başvurmasıyla başlar. İkisi de farklı hayatlara sahip olmalarına rağmen, mektuplarla kurdukları bağ, kısa sürede derin bir dostluk ve zamanla tutkulu bir aşka dönüşür.
Kafka’nın bu mektuplarında önemli tema da yalnızlık ve izolasyondur. Kafka, hastalıkları ve içsel korkularıyla boğuşurken, Milena'ya olan aşkını bir sığınak olarak görür.
Kafka’nın Milena’ya duyduğu aşk, karşılıksız ve trajik bir aşk hikâyesi olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Evet canlarım bugün size kitap hakkında genel bir bilgi vermek istedim. Bir sonraki postumda da Franz Kafka'yı tanıtacağım. İstiyorum ki bu kitabı okumamış olanlar kitap hakkında bilgi sahibi olsun ve okusun. Yorumlarınızı bekliyorum, görüşürüüüz 🥰
Bir zamanlar, hayatın içindeki karanlık köşelerde dolaşan, adeta bir patırtı çığlığı gibi yüzen bir kadın vardı. Gözleri, sabahın ilk ışıkları gibi donuk ve kaygılıydı, ama içinde her daim bir fırtına koptuğu belliydi. İki adımda bir, öfkenin kuytularından, kıskançlığın derinliklerinden fırlayıp karanlığa karışıyordu. Kendi içindeki kaos, tüm dünyayı saran bir ateş çemberine dönüşüyordu.
Bir an, sessizlikte bir mavi gökyüzü gibi görünüyordu. Diğer an, fırtınalı bir deniz gibi dalgalanıyordu. Kendi içindeki çatışma, her şeyin bir yıkım olduğunu göstermek için sanki sabırsızlanıyordu. Gözleri, bir patlama noktasına gelmiş bir volkan gibi, her an yükselebilirdi.
Bir kişiliği vardı ki, yavaş yavaş saran bir kıskançlıkla dolup taşıyordu. Her şeyin sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyordu, kendi dünyasında herkesin yerini işgal etmeye çalışıyordu. Bir şeyleri veya birilerini yitirmekten korkuyordu. Kendi karmaşasında, kaybetmenin verdiği boşluk, öfkenin kinini körüklüyordu. Bu öfke, karşısındakileri ezmek ve tüm duvarları yıkmak için bir silah gibiydi.
Ama her şey öyle bir karmaşayla gidiyordu ki, bu kadın bazen derin bir sevgi de gösterebiliyordu. Sevgi, onun en karanlık köşelerinden çıkıp gelen, en saf ve en dürüst haliydi. O anlarda, kaosun içindeki tatlı bir melodi gibi, yürekleri yumuşatıyordu. Bir bakışında, bir gülüşünde, sevginin ışığını görüp etkilenmemek imkânsızdı. Kendi içindeki bu karmaşanın arasında, bir insanın kalbinde taşıyabileceği en derin, en saf duyguları da taşıyabiliyordu.
Kısacası, onun dünyası bir patırtı, bir karmaşa, bir aşk ve bir öfke fırtınasıydı. Her şey, onun içsel savaşının, kendi kendine verdiği mücadelelerin ve sevginin arasındaki ince çizgide dönüyordu. Her anı, her duygusu, her hareketi, hayatının içindeki bu çalkantılarla doluydu. Her şey, ona özgü bir kargaşanın ürünüydü, ama bu kargaşanın içinde bile, bazen bir damla huzur, bir tutam sevgi bulunabiliyordu.
Buğün AyFM olarak sizleri maziye götürmeye karar verdik Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar isimli şarkıyı incelemeye karar verdik. Öncelikle şarkının ne kadar önemli olduğunu bilmenizi isteriz. Gelin hep birlikte Sevda Yüklü Kervanlar şarkısı ve Müslüm Baba lakaplı Müslüm Gürsesi incelemeye alalım.
"Sevda Yüklü Kervanlar," Türk sanat müziğinin önemli isimlerinden Müslüm Gürses tarafından seslendirilen bir şarkıdır. Müslüm Gürses'in özgün yorumu ve duygusal ifadesi ile bilinen bu şarkı, sanatçının repertuarındaki önemli eserlerden biridir.
Şarkının sözleri ünlü Türk şairi Orhan Veli Kanık'a aittir. Orhan Veli'nin melankolik ve içsel temalara odaklanan şiirsel dilini Müslüm Gürses'in yorumuyla birleşerek güçlü bir duygusal etki yaratır. Şarkının sözleri ve melodi, dinleyicilere aşk, özlem ve hüzün gibi evrensel duyguları hissettirir.
"Sevda Yüklü Kervanlar," Türk müziğinde klasikleşmiş eserler arasında yer alır ve Müslüm Gürses'in sanatındaki önemli bir yerini korur.
Reklam
- Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar
- Pinhâni - Bilir O Beni Sözleri
- Rafet El Roman feat Derya – Unuturum Elbet
- Selami Ferses – Demedim Mi?
- Ebru Yaşar – Sessize Aldım
Sevda Yüklü Kervanlar Şarkı Sözleri
Sevda yüklü kervanlarSenin kapından geçerAşk şarabı içenlerSenin derdine düşerAşk şarabı içenlerSenin derdine düşer
Bu han garip yatağıBülbül derdim ortağıBu han garip yatağıBülbül derdim ortağıAşkın söyletir beniFeryat, feryatDilin söyletir beniFeryat, feryat
Aşkın ne zor şey imişDüşmeden bilemedimEller erdi muradaBen murada ermedimEller erdi muradaBen murada ermedim
Bu han garip yatağıBülbül derdim ortağıBu han garip yatağıBülbül derdim ortağıAşkın söyletir beniFeryat, feryatDilin söyletir beniFeryat, feryat
Aşkın söyletir beniFeryat, feryat
Ey merhametsiz kadınSen kimseye aşık olamazsın, amman, amanOlsan da kendine, benim gibi sadık bulamazsınOlsan da, benim gibi kendine sadık bulamazsınAmman, aman
Read the full article
“Kötü kader diye bir şey yoktur; 21. yüzyıl vardır. Ve bu yüzyıl bir kelebeği bile intihar ettirebilir.”
José Saramago.
ANLAMIN ÇIĞLIKLARIYLA DOLUDUR İNSAN ZİHNİ
“gerçek, bir aldatmacadır; herkes kaçar ondan”
dedi en iyi arkadaşım gerçeküstücülük
özgürlük de öyledir bakmayın afili tavırlarına
kimse özgür değildir özgür olan bile
yakılmakla tehdit edilir özgür olan
kimse aşık değildir artık yirmi birinci yüzyılda
sıradanlık duvarına çarpa çarpa silikleşir
burkulmuş kalplerin oyuncağıdır aşk
bütün bedenini donatır aşık olma fikriyle
gerçekte bomboştur içi, hiçi ise dopdoludur
saflık ölmüştür yirmi birinci yüzyılda
intihar da öyledir bunaltıya düşen için
kimse intihar etmez, onu içsel cebinde taşır
çan kulesi gibi yerleştirir onu zihnine
yaşamı hatırlatır gonk sesi her saat başında
bunaltının aksesuarıdır intihar düşüncesi
ama dâhil değildir buna
Sylvia Plath ve Nilgün Marmara
hayatın en vurucu imgesi olsun diye
seçmişlerdir ölümü onlar
insanların çoğu yalancıdır, bir kısmı da korkak
dünyanın en hakiki gerçeğidir bu
gerçek, yolumuza aniden çıkan bir aldatmacadır
başını başka yöne çevirir onunla karşılaşan
yine de kardeş gibidirler yalan ve gerçek
birbirlerinin yerine geçerler uygun ağız bulmak için
“insan yalnızlıktan gelmişti, sonra
kayboldu boşluğun metropolünde
ve yalnızlığa geri döndü, evine”
dedi en iyi arkadaşım gerçeküstücülük
anlamın çığlıklarıyla doludur insan zihni
varlığın duvarına çarpa çarpa belirginleşir ancak
duyulmazlığın sahrasıdır yirmi birinci yüzyıl