Tumgik
#bekleyiş ve unutuş
yinedemeliha · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
''Size güveniyordum, kendimle konuşur gibi konuşuyordum sizinle.''
56 notes · View notes
yorgunherakles · 7 months
Text
bana bakmamış olan tüm bu bakışların. söylediğin ve muhatabı olmadığım tüm bu sözler. ve geciken, direnen varlığın. ve zaten olmayan sen.
maurice blanchot - bekleyiş unutuş
15 notes · View notes
Text
Tumblr media
0 notes
inceliklerden · 3 years
Text
“beklemek, sadece beklemek. tuhaf bekleyiş, her anı birbirine eşit, tıpkı mekanda her noktanın birbirine eşit olması gibi, mekana benziyor, aynı süreğen baskıyı uygularken, baskı uygulamıyor. bizde olan ve şimdi dışarıya geçen yalnız bekleyiş, bizsiz, bizi bekleyiş, bizim kendi bekleyişimiz dışında bizi beklemeye zorlayan, artık hiçbir şeyi beklememize izin vermeyen bir bekleyiş. öncelikle yakınlık, öncelikle yakınlığın bilinemeyişi, öncelikle birbirlerinden habersiz, birbirlerine dokunan ve ilişkisiz meçhul anların yan yanalığı.”
bekleyiş unutuş
60 notes · View notes
atpesinde · 3 years
Text
"Sizi, hakkınızda hiçbir şey bilmemek ve kendimi tamamen sizde kaybetmek için tanıdım."
- bekleyiş unutuş
5 notes · View notes
kaanozer · 5 years
Text
Beklemek, sadece beklemek. Tuhaf bekleyiş, her anı birbirine eşit, tıpkı mekânda her noktanın birbirine eşit olması gibi, mekâna benziyor, aynı süreğen baskıyı uygularken, baskı uygulamıyor. Bizde olan ve şimdi dışarıya geçen yalnız bekleyiş, bizsiz bizi bekleyiş, bizim kendi bekleyişimiz dışında bizi beklemeye zorlayan, artık hiçbir şeyi beklememize izin vermeyen bir bekleyiş. Öncelikle yakınlık, öncelikle yakınlığın bilinmeyişi, öncelikle birbirlerinden habersiz, birbirlerine dokunan ve ilişkisiz meçhul anların yan yanalığı.
— Maurice Blanchot, Bekleyiş Unutuş
21 notes · View notes
doriangray1789 · 3 years
Text
Maurice Blanchot'dan Beklemek ve Unutmak Üzerine Bir Başyapıt....BEKLEYİŞ UNUTUŞ... Unutuş, bekleyiş. Bir araya getiren, dağıtan bekleyiş; dağıtan, bir araya getiren unutuş."Beni unutacak mısınız?" -"Evet, sizi unutacağım." -"Beni unuttuğunuzdan nasıl bu kadar emin olacaksınız?" - "Başka bir kadını hatırladığımda emin olacağım." - "Fakat hatırlayacağınız yine ben olacağım; daha fazlasına ihtiyacım var." - "Kendimi artık hatırlamadığımda daha fazlasına sahip olacaksınız." - "Birlikte unutulmak. O halde bizi kim unutacak? Unutuşta kim bizden emin olacak? - "Başkaları, başka herkes!" - " Fakat onları hesaba katamayız. Başkaları tarafından unutulmak hiç umurumda değil. Ben sizin tarafınızdan, sadece sizin tarafınızdan unutulmak istiyorum." Tüm konuştuklarım arasında sadece onunla konuştum, ve eğer diğerleriyle konuştuysam sadece onun yüzünden ya da onunla ilişkili olarak ya da onu unutuşum dahilinde konuştum. "Daha uzun bir yol var." - "Fakat bizi uzağa götürmek için değil." "Bizi en yakına taşıyacak bir yol." - "Yakın olan her şeyin her uzaklıktan daha uzak olduğu Seni duymamı istiyorsan konuşmayı bırak, Hafıza, unutuşun nefes aldığı yerdir. Beklemeyi bilmek, beklemeyi bilmek koşuluyla, sadece bekleyiş tarafından verilebilecek bir bilgi gibidir. Bekleyiş teselli etmez." -"Bekleyenlerin teselli edilecek hiç­ bir şeyleri yoktur. Yalnızız, fakat herkes kendi hesabına değil, birlikte olmak için yalnızız...Söyleyecek hiçbir şeyimin kalmaması için artık yaşayacak hiçbir şeyimin olmaması gerekirdi. Beklemeyi bilmek iyi bir duvara hastır. Beni sadece sizdeki kayıtsız ve hissiz olan şeyle sevmenizi istiyorum. Gecenin düşünceleri, hep daha parlak, daha anonim, daha acı verici. Sürekli sonu gelmeyen acı ve neşe, ve aynı zamanda huzur. Bekleyişin devamlı gidip gelişleri: varış noktası. Hareketli her şeyden daha hareketli olan bekleyişin hareketsizliği. Ne kadar unutabilirsen unut, unutuşun sınırlarını bulamayacaksın. Her daim ışığı önceleyen bir ışık aracılığıyla onun tarafından görülme hakkını olumlayarak, ne görünür ne de görünmez; ama bu belki de doğru bir ışık değildi, kendilerine ilişkin bir sırdan kaynaklanan ve onları yine kendilerinden habersiz hallerine koyan ortaklaşa paylaştıkları bir aydınlık sadece. Aydınlık olmayan bir aydınlık, Cazibenin uzak bir olumlanması, henüz adamın kadına bakmamış olmasından kaynaklanan melankolik ve mutlu bir bilgi Ah, bilemeyiş bizim yolumuz. -"Beni göremeseydiniz de beni görebilecek miydiniz?" Adam düşündü: -"Hiç şüphesiz: kendi içimde." - "Tam anlamıyla görünmez demek istemiyorum. Bu kadarını istemiyorum. Fakat görünür olmam gibi basit bir nedenden dolayı beni görmenizi istemezdim." - "Benden başka hiç kimse sizi görmesin!" - "Hayır hayır, herkes için görünür olmak umurumda değil fakat sadece sizin tarafınızdan,daha kuvvetli bir neden için görülmek." Beklemek,sadece beklemek. Tuhaf bekleyiş, her anı birbi­rine eşit,
tıpkı mekanda her noktanın birbirine eşit olması gibi, mekana benziyor, aynı süreğen baskıyı uygularken, baskı uygula­mıyor. Bizde olan ve şimdi dışarıya geçen yalnız bekleyiş, bizsiz bizi bekleyiş, bizim kendi bekleyişimiz dışında bizi beklemeye zorlayan, artık hiçbir şeyi beklememize izin vermeyen bir bek­leyiş. Öncelikle yakınlık, öncelikle yakınlığın bilinemeyişi, ön­celikle birbirlerinden habersiz, birbirlerine dokunan ve ilişkisiz meçhul anların yan yanalığı." Ulysses, Finnegans Wake, 49 Numaralı Parçanın Nidası, Ses ve Öfke, Tristram Shandy, Locus Solus... Bütün bu kitaplar için hiçbir zaman ENKAZ ALTINDA KALDIM cümlesini kullanmadım. Bir kitaptan hiçbir şekilde bir şey anlamayıp hala elinizden bırakamıyorsanız, buna ne denir? Bekleyiş unutuş. Bir otel odasında bir kadınla adam. Oda, uzunca ve dar. Tıpkı uzun bir koridormuş gibi kitapta tarifi yapılmış. Sadece bu kadar. Bunun dışında metnin içinde denk gelebileceğiniz başka doğru düzgün bir tarif söz konusu değil. Elinizde bir bulmaca ama bilmediğiniz bir dilde, sanki bir uzaylı toplumun dilinde yazılmış gibi. Sanki çağlar öncesinden bizlere hiç adını sanını duymadığımız bir dilde seslenir gibi.
Tumblr media
  Kadınla adamın adını bilmiyoruz. Zaman belli değil. Karı koca, sevgili, arkadaş ya da adını koyamadığımız başka türlü bir ilişki. Hiçbirini bilmiyoruz. Neden bir aradalar, onu da bilmiyoruz. Odada başka birileri var mı ya da arada girip çıkıyorlar mı o da belli değil. Bu yazılan hikaye, hangi ülkede ya da hangi şehirde geçiyor, onu da bilmiyoruz. Bildiğimiz sadece bekleyiş ve unutuş, o kadar. Kafam çok karışık. Bir türlü cümleleri toparlayamıyorum. Bu enteresan kitap, hiçbir şey anlamayıp okumaktan kendimi alamadığım bu ilginç metin, bana öykü yazdırdı. Hem de bugüne kadar yazdığım öykülerin en ilginç, en gariplerinden birini. (İçinde olmayan, olmayacak bir yemeğin tarifini içeren öykü mü olur? Oluyormuş, teşekkürler Blanchot Amca.) Kitaba ismini veren bekleyiş ve unutuş birbirine sarmal şekilde iç içe geçmiş. Tanrı yazarın tıpkı bir sahneyi anlatır gibi anlatım yaptığı, kadın ve erkek karakterlerin yer yer anlaşılmaz diyaloglarının yer aldığı ve yine anlatıcının bekleyiş, unutuş kavramlarıyla ilgili bol miktarda aforizmavari sözleri de aralara serpiştirdiği, hiçbir türe giremediğinden ancak anlatının içine girebilecek kurmaca gibimsi garip bir metin.
  Cümleleri birbirine bağlamakta zorlandığınız, paragraflar arasında hiçbir bütünlüğün olmadığı, benim gibi yıllardır biçimci yazarların kitaplarını okumuş birini bile şaşkınlıktan şaşkınlığa sevk eden acayip, ilginç, enteresan, başka, bambaşka bir metin Bekleyiş Unutuş. Eline aldıktan sonra okusan dert, okumasan yine dert, yukarıda hakkında bir sürü şey yazmama rağmen yine de aslında hiçbir şeyi anlatamadığım, ancak belki aşağıya bırakacağım alıntılarda az biraz olsa da anlaşılabilecek bir garip Maurice Blanchot anlatısı. Son olarak benim gibi beyni yanıklara, beynini yeniden yaktırmak isteyenlere, acaba beynim nasıl yanar ucundan bir bakayım diyenlere hararetle tavsiye ederim. "Bekleyiş, bekleyişte verilmemiş olan mevcudiyetin beklenişidir; bununla birlikte bu mevcudiyet, onda mevcuda dair ne varsa elinden alan bekleyiş tarafından basit mevcudiyet oyununa sürüklenmiştir." s. 91 - 2. Bölüm
"Neden bana sözünü ettiğin bu mevcudiyetten uyanmak istiyorsun?" - "Belki de bu uyanışta kendimi uykuya yatırmak için. Üstelik bunu isteyip istemediğimi de bilmiyorum ve belki siz de bilmiyorsunuz." - "Nasıl isteyebilirim ki? Olduğum yerde isteyebileceğim hiçbir şey yok. Bekliyorum, bekleyişin içerisindeki rolüm bu benim, bekleyişe doğru gitmek." - "Bekleyiş, bekleyiş, ne garip kelime." s. 103 - 2. Bölüm
1 note · View note
pessoaloji · 4 years
Text
“Adam bekleyişe katlanmıştı. Bekleyiş onu ebedi kılmıştı ve artık elinden gelen sadece ebediyen beklemekti.”
Maurice Blanchot, Bekleyiş ve Unutuş
0 notes
sonsuzluga-nokta · 8 years
Quote
Beklemek, fırsatı beklemekti. Ve fırsat sadece bekleyişten çalınan anda ortaya çıkıyordu, beklemenin artık söz konusu olmadığı anda.(s.55)
Maurice Blanchot - Bekleyiş Unutuş
8 notes · View notes
sizekitap · 5 years
Text
Maurice Blanchot Seti (2 Kitap Takım)
0
Maurice Blanchot Seti (2 Kitap Takım) Maurice Blanchot Babil Kampanya
Felaket Yazısı
Maurice Blanchot Felaket Yazısı’nda felsefi görüşlerini en görkemli haliyle, kendine has ve eşsiz üslubuyla sergiliyor. Felaket Yazısı bizi ebediyen yankılanacak “parçalı yazıyla” tanıştırıyor.
Felaket Yazısı’nda düşünce, çeşitli yönlerde – hep parçalanmış yönlerde – belli sorulara odaklanarak, sınır deneyimleri gerçekleştiriyor. Blanchot, désastre sözcüğünün etimolojisine gönderiyor: désastre -felaket- yıldızdan kopmak, öyleyse aydınlık ve merkezî bir güçten, onun toparlayıcı düzeninden, “kendine rağmen” ayrılmak.
Sen değilsin konuşacak olan; bırak, unutuşla ya da sessizlikle olsa bile, felaket konuşsun sende.
Biz ki, zamanın yollarında hep dönüşteyiz, ne ilerliyoruz ne geç kalıyoruz: Geç erkendir, yakın uzak.
“Bir kitaptır ancak patlayış denilen.” (Mallarmé.)
Sonsuz-sınırlı, bu sen misin?
Geriye, adına sustuğumuz adlandırılmamış kalır.
Ne okumak, ne yazmak, ne konuşmak, ne var ki sadece bunlarda yatar daha şimdiden söylenmiş olandan, Bilme’den, anlaşmadan kurtuluşumuz, verilenin belki kimse tarafından alınmadığı meçhul uzama, darlık alemine girişimiz. Felaketin eliaçıklığı. Ki orada hayat, ölüm, daima aşılmıştır.
Ebediyeti, onu geçici kılmak için, paylaşalım.
Ve yine de, en uzak olanın yakınlığına, en hafif olanın ağırlığına, ulaşmayanın dokunuşuna ancak dostlukla yanıt verebilirim, karşılıklı da olmayan paylaşımı da olmayan bir dostluk ile, iz bırakmadan geçip gitmiş olana dostluk, bilinmeyenin mevcudiyetsizliğine (non-présence) edilginliğin verdiği yanıt olan dostluk.
Bekleyiş Unutuş
Fransız Edebiyatının Gizemli Ustası Maurice Blanchot’dan Beklemek ve Unutmak Üzerine Bir Başyapıt
Unutuş, bekleyiş. Bir araya getiren, dağıtan bekleyiş; dağıtan, bir araya getiren unutuş. ”Beni unutacak mısınız?” – ”Evet, sizi unutacağım.” – ”Beni unuttuğunuzdan nasıl bu kadar emin olacaksınız?” – ”Başka bir kadını hatırladığımda emin olacağım.” – ”Fakat hatırlayacağınız yine ben olacağım; daha fazlasına ihtiyacım var.” – ”Kendimi artık hatırlamadığımda daha fazlasına sahip olacaksınız.” – ”Birlikte unutulmak. O halde bizi kim unutacak? Unutuşta kim bizden emin olacak? – “Başkaları, başka herkes!” ” Fakat onları hesaba katamayız. Başkaları tarafından unutulmak hiç umurumda değil. Ben sizin tarafınızdan, sadece sizin tarafınızdan unutulmak istiyorum.”
Tüm konuştuklarım arasında sadece onunla konuştum, ve eğer diğerleriyle konuştuysam sadece onun yüzünden ya da onunla ilişkili olarak ya da onu unutuşum dâhilinde konuştum
”Daha uzun bir yol var.” – ”Fakat bizi uzağa götürmek için değil.”
”Bizi en yakına taşıyacak bir yol. ”Yakın olan her şeyin her uzaklıktan daha uzak olduğu vakit.”
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://sizekitap.com/felsefe/maurice-blanchot-seti-2-kitap-takim/
0 notes
kitapidea · 7 years
Photo
Tumblr media
Bekleyiş Unutuş Fransız Edebiyatının Gizemli Ustası Maurice Blanchot’dan Beklemek ve Unutmak Üzerine Bir Başyapıt Unutuş, bekleyiş. Bir araya getiren, dağıtan bekleyiş; dağıtan, bir araya getiren unutuş.
0 notes
yinedemeliha · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
''Bana bakmamış olan tüm bu bakışlarınız." - "Söylediğiniz ve muhatabı olmadığım tüm bu sözler." - "Ve geciken, direnen mevcudiyetiniz." - "Ve zaten olmayan siz." 
Neredeydi? Nerede değildi?
66 notes · View notes
yorgunherakles · 1 year
Text
sizdeki bu kayıtsızlık beni cezbediyor. sizi, hakkınızda hiçbir şey bilmemek ve kendimi tamamen sizde kaybetmek için tanıdım.
maurice blanchot - bekleyiş unutuş
20 notes · View notes
inceliklerden · 4 years
Note
kitap önerisi alabilir miyim♡
dün vermiştim aslında birkaç kitap önerisi, yine yazayım :)
oruç aruoba-yürüme
sartre-bulantı
sartre-sözcükler
cioran-gözyaşları ve azizler
maurice blanchot-bekleyiş unutuş
38 notes · View notes
busraseker · 8 years
Quote
Beklemek, sadece beklemek. Tuhaf bekleyiş, her anı birbirine eşit, tıpkı mekanda her noktanın birbirine eşit olması gibi, mekana benziyor, aynı süreğen baskıyı uygularken, baskı uygulamıyor. Bizde olan ve şimdi dışarıya geçen yalnız bekleyiş, bizsiz, bizi bekleyiş, bizim kendi bekleyişimiz dışında bizi beklemeye zorlayan, artık hiçbir şeyi beklememize izin vermeyen bir bekleyiş. Öncelikle yakınlık, öncelikle yakınlığın bilinemeyişi, öncelikle birbirlerinden habersiz, birbirlerine dokunan ve ilişkisiz meçhul anların yan yanalığı.
Maurice Blanchot - Bekleyiş Unutuş
0 notes
kaanozer · 6 years
Text
Beklemek, sadece beklemek. Tuhaf bekleyiş, her anı birbirine eşit, tıpkı mekânda her noktanın birbirine eşit olması gibi, mekâna benziyor, aynı süreğen baskıyı uygularken, baskı uygulamıyor. Bizde olan ve şimdi dışarıya geçen yalnız bekleyiş, bizsiz bizi bekleyiş, bizim kendi bekleyişimiz dışında bizi beklemeye zorlayan, artık hiçbir şeyi beklememize izin vermeyen bir bekleyiş. Öncelikle yakınlık, öncelikle yakınlığın bilinmeyişi, öncelikle birbirlerinden habersiz, birbirlerine dokunan ve ilişkisiz meçhul anların yan yanalığı.
—  Maurice Blanchot, Bekleyiş Unutuş
7 notes · View notes