bazen susman gerekir konuşacak çok şeyin olsa bile, kelimelerin bile tükendiği bir nokta vardır bı çare bulamazsın kendine bulamadığın gibi, intiharlar sessiz olur ve o yola girdiysen zordur çıkmak ve ben o yolun sonuna geldim hayatım da ilk defa bir şeyi başardığımı hissediyorum, bu kadar yalnızken zihnimin içi o kadar kalabalık ki düşünmek hiç bu kadar acı verici olmamıştı, ilk defa kendimi düşündüm kendi sonumu getirebilmek için, onca yıl hiç vakit bulamamıştım kendime ne kadar acınası bi durum, ağlamaktan çekinmedim ilk defa küçük bi çocuk gibi oturdum saatlerce ağladım iş yerinde, sorduklarında kötüyüm diyebildim, kendimle gurur duyuyorum baba sen utanç verici bi evlat olduğumu düşünsende artık evladın olarak da görmüyorsun, hep şu hayatta ben neyim diye sorgulardım kocaman bi hiç olduğumu anladım, yalana o kadar çok sığınmışım ki, hep kendimi kandırmak için bir şeyler uydurmuş olmam aslında gerçeklerle yüzleşmemek içindi ama bi zaman sonra başa çıkamaz oldum, sahte olan ben değildim çevremdekilerdi onlara göre ben neydim, her şeye sahip mutlu iyi bi insandım aslında o kadar çok şey eksikti ki içimde hiç bir zaman tam olamadım, kendi dünyam bu kadar karanlıkken ben başkalarına gökkuşağı oldum, oysa aldığım karşılık beklediğimden farklı oldu, sevgisizliğin bu kadar zor olduğunu bilseydim kendimi çok severdim küçükken, bi fırsatım olsaydı daha sıkı tutunurdum hayata ama ellerim hep kesiklerle doluydu, ailemin tutmadığı eli vermediği sevgiyi hep başka yerlerde aradım, ama ararken en çok kendimi kaybettim, küçüktüm sen gidene kadar anne o küçük yaşımda kocaman biri olmaya çalıştım, kokunu, sesini, gülüşünü, masallarını seni unutmaya çalıştım her gece, babam kendi çocuklarını severken bir kere de bana sarılsın istedim ama hayat o kadar acımasız ki başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğuma çevirmeye çalışacak kadar aptaldım, aslında sen giderken kendini götürmedin sadece beni, çocukluğumu, mutluluğumu da aldın benden, gözaltlarıma bak anne, bir zamanlar içleri gülerdi onların senden sonra bi daha eskisi gibi olmadı hiçbir şey, ama beni yaralayan senken, yanımda olmasına rağmen beni öldüren babam oldu, attığı dayaklarda önüne geçen biri olmadı çünkü yoktun, ama canımı o acıtmadı asıl dayağı bana hayat onun varlığında yokluğunu göstererek yaşattı, ben seni halisinasyonlarımda sevdim, ama kendimi sevemedim anne sizin gibi bende başaramadım bunu, şimdi sorsalar bana ne durumdasın bir kaç kadehlik sarhoşum, biraz ilacın etkisi vuruyo kafama, ama en çok canım acıyor, Allah'a yalvarıyorum her gece canımı alsın diye, ama bu gece sondu, kendi sonumu kendim getiriyorum, tıpkı senin benden gittiğin gibi bende gidiyorum anne, kendimden kaçıyorum baba senin benden kaçıp başkalarına gittiğin gibi.
İşin içinden çıkamadığınızı hissettiğiniz anlar olur bazen. Tüm dünya size karşı birleşmiş, üstünüze doğru geldiğini sandığınız anlar. Nereye kaçsanız kalbinizin acısını geçiremeyeceğini bildiğiniz, kalbinize mütemadiyen batırılıp çıkarılan bıçakların dinmeyen bir acı verdiğini bilirsiniz. İnsanı en çok yıpratan da bu acı halin ne zaman geçecek olduğunu bilemeyişidir. Yani belirsizliktir. Belirsizlik insanı içten içe mahveder. Çekilen onca acıya dayanabilecek gücü bulursunuz da belirsizliğe karşı elinizi kaldıracak kuvvet dahi bulamazsınız. İçinizden "Keşke 1 hafta sonra, 1 ay sonra yahut da 1 yıl sonra geçecek ama o zamana kadar dayanmak zorundasın deseler." dersiniz de ortaya çıkan kimse olmaz. Siz ve içinizde kopan fırtınalar dışarıya sakin bir deniz gibi sürur eder. Ve en çok geceler ortak olur derdinize. İçinizi açabildiğiniz, gözyaşlarınızı gösterebildiğiniz tek zaman odur çünkü. Kendinizi güçlü bir duruşla ayakta tuttuğunuz gündüzün yorgunluğu gece olunca yere yıkar sizi. Biri su istese verecek güç dahi yoktur. İnsan bazen sorgular. Neden bu kadar acı, belirsizlik beni buldu diye. Oysa düşünemez sadece onda olmadığını.. Dünyanın yalan olduğunu bilen herkes için olur böyle haller. Bazen aşık olmuş biri, bazen işinde iflas etmiş biri, bazen sıradan bir şekilde yaşamını idame ettiren biri ve bazense şöhret ve zenginlik içinde olan biri. İnsana has bir boğulma hissidir bu. Dönemsel gelen de vardır, daimi bu hüzne gark olan da. Fakat bu saydıkarımın içinde çıkış kapısını bilen kişiler topluluğun az bir kısmını kaplarlar. O çıkış kapısı en kolayı ama en zorudur da. Allah'ın kapısı. En kolayıdır dedim çünkü bir abdest alıp elleri birleştirmeniz kadar yakındır. Zordur dedim çünkü hiçbir adım atmak istemeyiş hissi insanı yerine saplar. Burada gidin dua edin edebiyatı yapmayacağım kimseye. Ama bilmenizi istediğim bazı şeyler var. Yahut hatırlatmak istediğim. Bilin ki kimsenin gözyaşlarınızı görmediği anda gören biri var. Kimsenin İçinizdeki fırtınaları göremediği anda gören biri var. Kimsenin ağlamanız için omuz vermesi gerektiğini anlamadığı anlarda anlayan bir var. Siz ne kadar uzak hissetseniz de size çok yakın biri var. Herkesin artık yeter biraz mutlu ol deyip sizden uzaklaştığı anlarda hep sizin ona yaklaşmanızı bekleyen biri var. Sen bana bir adım gel, ben sana 10 adım geleyim diyen biri var. Herkesin size nefretle baktığını düşündüğ��nüzde, kulum bana yaklaşsa da yaralarını sarsam diyen bi Allah var. Her şeyin geçici olduğunu hatırlatan, dünyanın sonu geldiğinde ona yaklaşan kulları için hazırladığı, akılların almadığı, hüznün, kederin, öfkenin, nefretin olmadığı yerler inşa eden Allah var. Şimdi evvel olarak bu yazıları yazan aciz kul ben, ahir olarak da bu yazıları okuyan sen. Çıkış kapısını hatırladık. Ne yapacağımız kendimize kalmış. Ama unutmayın ki yazdıklarım boyunca Allah ile konuşursanız dünyada bu çektiğimiz haller tamamen geçecek demedim. Çünkü bu hayatın imtihan olduğunu unutmamak gerek. İmtihan deyince akıllara lütfen sadece fakirlik, açlık, savaş gelmesin. Çünkü aşk acısı çeken birirnin akıttığı gözyaşları, hüznün ellerinden kendini kurtaramayan bir gencin kalp sancısı, Evlatlarını nasıl en güzel şekilde yetiştireceğini düşünürken boğulan bir anneninn sıkkınlığı, sevgisiz büyümüş birinin yarım kalmışlık hissi, sevilmek isteyen birinin hissettikleri hep imtihan. İmtihanları küçümseyen, yargılayan biri olmaktan hep kaçın. Kimse sınanmadığı imtihanın kazananı değil. Belki acısını küçümsediğiniz bir insanın acısı size yüklense onun kadar ayakta dahi duramayabilirsiniz. Şimdi uzun uzadıya yazdığım yazılardan sonra içinizde kopan fırtınalaraın, sakinleyip güneşle beraber gökkuşağı açan huzurlu anlara kavuşmasını temenni ediyorum. Belki yazımın tamamını okuyacak sadece birkaç kişi olacak ama bu temennim herkes için. Herkese sakin bir huzur temenni ediyorum. Bu yazıdan haberli ya da habersiz herkes için.. Sevgiyle kalın, acı vermeyen bi sevgiyle..
Bitiyor. Zaman bitiyor, sevgi bitiyor,arkadaşlık bitiyor. Yağmur duruyor ama sonra Gökkuşağı yok. Gözlerim bana ihanet ediyor uykuya çekiyor,her yerim ağrıyor, yataktan kalkmak istemiyorum.
Zaman yok. Bitiyor işte her şey. Benim seçimlerim üzerine ilerleyen kaderimi kenardan Bi yabancı gibi izliyorum. Kendime sözümü geçiremiyorum. Zevklerimin kölesi ihtiyaçlarımın hiç kimsesi oldum. Kendim için hiçbir şey bırakmadım geleceğime miras. Sonra üzüldüm. "Neden başarılı değilim?" Diye.
Yoruldum. Herkesten. En yakınımdan en uzağımda kadar olan herkesten Yoruldum. Ailemden yoruldum,arkadaşlarımdan yoruldum,derslerden yoruldum,saatlerce amaçsızca ekranı yukarı kaydırmaktan öyle çok yoruldum ki.
Güvenimi kaybettim. Kim doğru söylüyor? Kim sahte? Ben bundan da yoruldum. En çok bu yordu. En güvendiğimin beni kandırması yordu.
Ben yeni başlangıçlardan yoruldum. Her gün bugün farklı olacak demekten yoruldum. Çünkü hiç farklı olmuyor.
Sürekli geçmişimden kurtulmak istememden yoruldum. Kendimi bir türlü benimsiyeyemem beni yordu.
Taş bastım kalbimde ki her bir boşluğa,şimdi sadece taştan. Her gün bir parçası kaybolup gidiyor. En sonunda yok olacak. Biraz hissetmek istiyorum olmuyor. Duyguları alınmış bir robot gibiyim. Tek bildiğim üzgünüm.
Ölsem de kalsam da hep böyle olacakmış gibi. Derin nefesler soluğumu toplamıyor.
Öyle bir saklamışım ki gözyaşlarını en kuytularda, Yağmur bile yağmıyor günün sonunda. Biri fark etsin istiyorum. Biri sen iyi değilsin desin istiyorum. Birisi görsün istiyorum. Biri anlasın. Biri beni okusun...
Olmuyor çocuk, kimse görmez ki bizim yaşlarımızı. Biz büyüdük. Biz kimseyi umursamayız. Biz güçlüyüz. Biz hallederiz. Bize üç maymunlar.Görmezler, duymazlar, bilmezler.
bilyorum herkez tektir hayat gibi bazen o rengarengi ayaz önce yağmur sonra güneş sonra bizede gökkuşakları oo saydım ben kaç günün o batımı ban ayara gelir ay gibi geceye ben sana deli herşeyi silemedim üstü tek rengarenk bir gökkuşağı gibi bi anda gülmemiş biraz benim gibi dışarıda tüm bütün evrengerekse biraz direnmen içinde gökyüzü var bense yarından beter oo sen bırak tutunmatyı dünya bizi sarmarlar derin yerinde en içinde rengarenk acılar x2