fethiye camii açılmış. gezdikten sonra sezonun son dondurmasını fethiye camiinden esinlenerek doldurttum. Allah 2024 yazına hayırlarla ulaştırsın. amin.
Sezonun açılışını da, Ozan'ın 2017-2019 yıllarında yaşadığı ve çalıştığı Yeşilüzümlü (eski ve daha bilinen adı ile Üzümlü) ile yaptık.
Burası oldukça farklı bir köy.
Köyün yerlileri burada yaşamaya devam ederken aynı zamanda fazlasıyla İngiliz ve İskoç vatandaş da köyde ikamet ediyor. Hatta birbirlieri ile evlenenler de olmuş. Bunun yanında Türkiye’nin çeşitli yerlerinden insanlar da bu köye yerleşmiş ve hatta burada küçük işletmeler de kurmuşlar.
2019 yazında, Ozan'ın da bir parçası olduğu çeşitli atölyelerin inşaası ile temelleri atılan Çocuk ve Sanat Günleri yapılmış. Devamı gelir mi bilmiyorum ancak fikir oldukça güzel. Seramik, resim gibi birbirinden farklı atöye kurulmuş önce köye. Sonrasında gönüllü öğretmenler ve katılımcılar ile eğlenceli bir süreç geçmiş.
Ancak köyde 2008’de başlayan ve hala devam eden asıl etkinlik Kuzugöbeği Mantar Festivali. Bu festival oldukça geniş bir katılımcı kitlesine sahip. Haluk Levent bile sahne almış bu festivalde. Öncesinde tabii Kuzugöbeği mantarı nedir biraz ona değinmek gerekiyor.
Bu mantar oldukça faydalıymış ancak maalesef hem çok az rastlanıyor hem de özellikle Türkiye’de yetişenlerde zehirli olanlarına da rastlandığı için görünce “ay ne güzel” diyip de ağza atmamak lazım. Çiğ yenilmesi de önerilmiyor, mutlaka bilen kişilerden alınmalı ve pişirilip yenmeli dendi bize. Ha zaten mantarın herhangi bir çeşidini çiğ olarak tüketen bir çılgınsanız, sözün bittiği yerdeyiz demektir, o ayrı. 😊
Bu köyde ayrıca benim üniversiteden de arkadaşlarım olan dünya tatlısı bir çift de kendi kahve markalarını kurup büyüyüp gittiler (Flora & Fauna). Köydeki yerlerini artık kapattılar ve Fethiye merkeze yerleştiler ancak köydeki potansiyeli anlatabilmek için güzel bir örnek olduklarını düşünüyorum.
Köyde aynı zamanda açık kütüphane de var ve bence bu tarz oluşumlar her köyde olmalı. Biz gittiğimizde köy oldukça boştu, bu nedenle çok da insanlarla konuşma fırsatımız olmadı. Fakat – ve bu tamamen benim fikrim – köydeki eski taş evlerin yanında yeni beton ve lüks villalar olması pek hoşuma gitmedi, olmamış sanki ya. Umarım köy (artık mahalle statüsünde) ilerde küçük bir Bodrum olmaz.
Köye oldukça yakın bir de antik kent var. Kadyanda antik kentini de buraya yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin diyeceğim ancak bunu darken de yüzüm kızaracak… Çünkü biz burayı ziyaret edemedik. Bu yılki planlarımız arasında ilk sıralarda ve detaylı bir yazı da yazmak istiyorum ancak şimdilik kısaca bahsedip bu utancı sonlandırmak en iyisi olacak gibi. (Kediyle gezmenin zorlukları arkadaşlar, Likya biraz huysuzdu bu seyahatte.)
Kadyanda, Likya dönemine ait bir antik kent. Kentte bir atletizm merkezi (stadyum) bulunuyor. Bunun yanında, her antik kentin ortak yapısı olan tiyatro da var tabii ki. Hamam, agora ve tapınaklar da yer alıyor. Hatta buradaki koşu yolunda koşular da düzenleniyormuş festival döneminde.
Kadyanda ile ilgili yol kenarı okumamızdan bir özet geçmiş oldum ancak dediğim gibi detaylı bir gezisini de planlıyoruz. Kendi ayrı yazısı da olacaktır diye umuyorum.
Üzümlü’den bahsedip de Dastar dokumalardan söz etmezsem taşlanırım sanırım. Genelde ipek dokuması ancak pamuk ya da yünden bile yapılabiliyormuş. Düvenlerde dokunan bu kumaş, yazın serin kışın da sıcak tuttuğu için tercih ediliyormuş, ki Akdeniz ikliminde tam bir nimet diyebiliriz bence. Her bir kumaş elde dokunduğundan hepsi birbirinden farklı ve eşsiz oluyor. Eşarp ya da şal olarak da kullanılabilecek şekilde satışlar var, köy meydanında hemen göreceksiniz zaten sergilenen dastar dokumaları.
Son olarak da şarap konuşacağız. Köyün içinde şaraphaneler var ve tadım yapıp satın alabiliyorsunuz veya oturup bir kadeh içip kalkabilirsiniz. Şarapları oldukça lezzetli, ev yapımı ve gerçekten bunun farkını hissedebiliyorsunuz (şaraptan anlamayan ben bile tat, koku ve dokudaki farkı hemen anladım mesela 😊)
Eğer Fethiye’ye yolunuz düşerse, mutlaka Üzümlü’ye uğrayın derim. Köyün merkezinde oldukça huzur veren bir hava var. Biz yolumuzun üstü diye uğradık ancak başka bir zaman Likya’yı da evde bırakarak daha kapsamlı gezmeyi planlıyoruz. Siz bizden önce giderseniz belki sizin deneyimlerinizi de öğrenip daha bilgili bir seyahat yaparız.