9 notes
·
View notes
9 notes
·
View notes
sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu. yüzündeki küskün kedere, gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine çerçevesine sığmayan munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine.. lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.
m.mungan - yaz geçer
14 notes
·
View notes
Kusura Bakma Küçük Prens
Hayatta güzel şeyler olmuyor da değil;
Son kitabım Güzel Şeylerin Yokluğu (2018) ve yazarlık serüvenim üzerine 10 yıldır çalıştığım şirkette bir söyleşi düzenledik. Orada laf lafı açtı, sorular geldi, ben içimi döktüm derken başıma gelen hikayelerden birini burada da paylaşmak isterim. “Bence” yaşadığım en güzel anılardan biridir; kayıtlı kalsın
2017 yılıydı sanırım. İkinci kitabım Anı Koleksiyoncusu yeni çıkmıştı. Kapağından dolayı çocuk kitabı sanan da çok olduğundan çocuklar istediğinde özellikle vermiyordum ve yetişkin kitabı diyordum. Çocuklardan biri kendisine kitabı vermeyince annesini çağırdı, dedim “efendim açın okuyun biraz, bunu okuyan çocuk derbeder olur, kendinize alın büyüyünce okusun”
“Eee o zaman ne okusun bu çocuk” dedi kadın. Bence her aile çocuğuna ne okutacağını bilmeli bu arada…
Yayınevinin de sattığı çok çocuk kitabı yoltu ama malum telifi olmadığından Küçük Prens’i satıyordu. Dedim “bunu alın, okumayanı dövüyorlar”
“Tamam” dedi, “ama bir şartla; imzalarsanız alırım, çocuk sevinir”
“Eyvallah” dedim, imzaladım- ama ne imzalama…
O arada standın önünden geçen bir başka çocuk “Küçük Prens’in yazarı burada” diye bağırmaz mı? Meğer tüm okul gelmişler fuarı gezmeye, bir anda standın önü kuyruk oldu. Yayınevi sahibine diyorum ki “geri dönelim bu yoldan. “Akşam haber bültenlerine konu oluruz.”
“İyi ya”, dedi gülerek “satışlar artar”.
Sonra oturdum son çocuğa kadar imzaladım kitapları. İçine de basitçe şöyle yazdım;
“Antoine de Saint-Exupery!in yerine,
Emrah Ateş’ten küçüklere sevgilerle…”
Yazar yaşasa ve bu günleri görse, kızmazdı bence.
Emrah Ateş
15 11 2022
2 notes
·
View notes
n’apıyosun acaba?
Hayatımda değiştirmeyi çok istediğim ama hala değiştirmeye muktedir olamadığım bir konu var.
Diyelim ki bir işi 10 üzerinden 8 yapmaya 20x birim zaman ayırıyorsunuz,
onu 9 yapmak için 20x + 10x,
10 yapmanız içinde 20x + 10x + 30 x zaman gerekiyor. Çünkü 10’a ulaşmak çok detay istiyor, çok dikkat istiyor.
Peki gerek var mı?
Onu 10 yapınca hayatımızdaki başka şeyler de aksıyorsa hele hiç gerek yok. Bırak 8’de hadi 9’da kalsın. 10’a zaten hiç ulaşmıyor ki.
Yaptığım işlerden birini taslak olarak bırakıp diğerine geçeyim dedim marketten dönünce. Ama yine de başına oturup küçük ayrıntıları nasıl daha iyi yapabilirim diye düşündüğümü fark ettim ve saatler geçmiş. Gerçekten hiç gerek yoktu. Ve aslında bu da bir zaman yönetimi eksikliği.
——
Emrah Safa Gürkan’ın videolarını dinliyorum yemek yaparken. Öğrencilerinden birisi bir soru okudu, kısaca bu kadar farklı işi nasıl yaptığı soruluyordu.
Bir işi önce en basit şekliyle tamamlandığından bahsetti. Bunu başka yerlerde de gördüğüm için dikkat kesildim. “Yapabildiğim en basit şekliyle yaparım, gerekirse ayrıntısıyla sonra uğraşırım” dedi.
İşte öğrenmek ve hayatıma geçirmek istediğim şey tam olarak bu. Çünkü aslında zaten ürettiğimiz her şeyin şimdiye kadarki birikimimize dayanan bir ortalaması var. Bir şekilde bu ortalamayı yaratacağız her seferinde.
Mükemmellik kaygısı o ürünün var olmasını geciktiriyor sadece, onu mükemmel kılmıyor.
O yüzden “dont over think it” ve “yallah go”
36 notes
·
View notes
benim gariban tosbağam. küçük emrah bakışlı ve bende gülme isteği uyandırıyor. hayatımdaki en akılda kalıcı hediye olabilir ya 😂 halbuki sadece bir anahtarlık ama elimde olmazsa uyuyamazmışım
7 notes
·
View notes
YETER ARTIK SÖZ BENİM
Tıpkısının benzeri varsa
seçmen neden benzerine oy versin ki ?
Tıpkısına oy verir…
Ben bir parti kursaydım açılımı:
“inançlı yurtsever işçiler partisi”
inançlı:hem dine saygılı (dincinin demokrasiyi kullananı)
yurtsever: milliyetçi diyince faşo derler.
işçiler: emekçi dostlarımdan oy bekliyorum.
kesin iktidar olur.
1-) Halkın arasına karış halk diliyle konuş işçinin emekçinin durumundan bahset.. hatta yanında onlardan birisi olsun meydanlarda sarıl omuzunda ağla
2-) mutlaka bi cuma namazına git mümkünse Ayasofya kontenjanını zorla sözlerinin arasına inşallah maşallah serpiştir
3-) mutlaka milliyetçi söylemler edin.. ona buna çat, bol bol düşman yarat ve o düşmanlara karşı tek seçenek şenmişsin gibi konuş
4-) aslında bu maddeyi en başa da yazabilirim MAĞDURİYET iyi ve geçerli bir mağduriyet bulmalı..küçük Emrah filmi gibi bişey içinde Nuri Alço...
5-) aradan 332 sene de geçse enflasyonla mücadelem, 300 sene de geçse dövizin belini bükmem süreceği için mesele bu mavi hapı yutturacak kitleye nüfus edebilmek
Aptalbilinç yani bilinç altına etki edip ilk seçimde en azından 30 MV kapmak sonra mecliste grup kurup sanada bass ı vermek eurovizyonlara katılmak
İşçiyle işçi, emekliyle emekli, solcuyla solcu, sağcıyla sağcı, Atatürkçü ile Atatürkçü, muhafazakar ile muhafazakar, sarı ile sarı, lacivertle lacivert olman lazım. hepsi de seni kendinden sanır (sarı dinamizm ve yeniliği sembolize ediyor evet, lacivert de güven ve prestiji yansıtıyor bazıları için ikisi bir araya gelince alerji yapıyor)
Vaatlerime gelince bol keseden sıkarım nasılsa hafıza, +/- balıktan biraz hallice..
-eğer biz başa gelirsem,türkiyede ofsaydı kaldıracağım,kale direkleri arasındaki mesafeyi de arttiracağım. Erzurum ve çevresine deniz getireceğim.Türkiye’yi 260 il,100.000 ilçe ,buna bağlı olarak 23984239487 milyon köye ayırıp herseyi düzelteceğiz. yandaki boş arsaya tuvalet yaptıracaz,bizim partiyi seçerseniz, seçilme yaşı 4e inecek, seçme yaşı 32ye çıkacak, cumhurbaşkanını eniştem seçecek, askerlik kısalacak, sevişme uzayacak. biz hem Atatürk'ün hem de müslümanlığın hastasıyız. Nasreddin Hoca'nın torunuyuz, Mevlana'nın yeğeniyiz...izmirli kızları nefis buluyoruz.. eşcinsellere, travestilere de saygımız büyük, bizzat benim dayım da bir zaman travesti idi zaten…. içine biraz anadoludan ayran, batıdan kola koy. yanında tekirdağ'dan rakı, adana'dan şalgam getir. istersen rakıyı içmem, günah diyorlar.. şalgamı da enseme sürerim. burnumdan çorum leblebisi çıkarabilirim. ne istersen yaparım. bi kere öpiyim mi?
" zaten olması gerekenleri" lütufmuş gibi sunacağım ve kimse de bizi vaatlere neden muhtaç ettin demeyecek
Sivas’a gidip “sizi il yapayım mi?” bile derim eminim coşkuyla alkışlanırım
Manisa’ya gidip sizi bu muhalefetten kurtaralım derim bu sefer manisalılar alkışlar…
FB yi 1. Lige çıkarayım Mİ derim yine alkışlarlar…
ebenizi öpecem diyeni alkışlayan, yani zırvalasam da mutlaka alkışlayacak bi kitle bulurum..
düşünsene havaalanında miting yaparken size havaalanı yapacam deyeni alkışlıyorlar...
8 notes
·
View notes
Gömlek ütülemeyi bilmeyen kardeşim küçük Emrah gibi bakış atıyor.
O sıra bilerek görmeyen ben: 👀😏
Kardeşim: Ablaaa yarın buluşmaya gideceğim
Ben: 👀 ne buluşması 🤔
Kardeşim: Arkadaşlarla
Ben: Hmm 🤔 ( odaya girerim ütüyü açacağımı çaktırmam)
Kardeşim: 👀 Ablaa
Ben: ütüyü açarım. Gömleği getir derim
Kardeşim: 🤩
14 notes
·
View notes
dün gece the lost daughter'ı izledim. bu gece de tully'i. evet bebem uyurken akıllılık edip film izliyorum....... neyse. iki gün üst üste bu iki film sanırım iyi tercihler olmadılar. biraz negatif bastık bünyeye. birinde annelikten pişman olmuş bir kadın, diğerinde desteksiz kalıp kafayı kırmış bir anne... son günlerde anneliğin ne kadar zor olduğu, kadınların ne kadar zorlandıkları biraz gündemim oldu. ekşide bunlarla alakalı yazdıklarını okuyorum annelerin. düşünüyorum. evet hakikaten acayip zor bir iş. öyle böyle değil. şu ana kadar çok zorlandım gibisinden söylemiyorum. daha üç aylık anayım ben ve ilk iki ayında da yalnız değildim hep birileri vardı, yani daha bir aydır tek başıma bakıyorum ('baba hani' demeyelim, gün boyu bebeyle yalnız kalan analar neticede). yani şimdiye kadarki analık deneyimimle çıkıp da "çok zor ya" demiyorum. ha yine diyebilirim, ama demiyorum. elbette zorlanıyorum ama bu analık işi bana totalde çok zor geliyor. şöyle bir geriye çekilip tabloya uzaktan bakınca. önüme bakıyorum, önümde böyle geçecek olan çok yıl var diyorum, yani içinde bulunduğum şey kısa bir dönem değil, hayat artık böyle bişi. inşallah allah sağlık sıhhat versin güzel yıllarımız olsun. ama yorucu mu, yorucu. zor mu, zor. güzel evet tamam. çok güzel. en güzel. ama bi saniye, zor lan bu. birikince çok zor. destek bulamadığında çok zor. bi mola veremediğinde çok zor. anlatamadığında da çok zor. hani şunu da anlamak güç. insanlar anneliği aslında "bakım vermek" diye okusa, daha net anlaşıcaz. hasta anasına babasına bakım veren insanlara "ah vah" diye bakılır, bu insanlar "zorlanıyoruz" dese kimse "sen nasıl evlatsın püü" demez, ama analar çıkıp "çocuk bakmak zor" dediğinde yok hamama giren terlermiş, yok bakamayacaksan doğurmasaydınmış, yok herkes ana olmamalıymış fgksg abi.... bak mesela karşı komşum, karşı apartmandaki komşusundan bahsediyo. 12 yıldır hasta bakıyorlarmış. bundan bahsederken kadının kaşlar küçük emrah kaşlarına dönüyor, "ah yavrum çok zor, ne çektiler ne çektiler" falan diye anlatıyor. elbette çok zor bir şey. tükenmişlik sendromu, burn out dediğin şey en çok bakım veren insanlarda görülüyormuş. amaaaa, bakım verenler grubunda en çok kimlerde görülüyomuş biliyo musunuz? annelerde. şimdi bu 12 yıldır hasta bakıcılığı yapan insanları bir yana koy, bir de 12 yaşında çocuğu olan bir anneyi düşün. karşılaştır. hasta bakan da, çocuk büyüten de, bir insanın temel bakımını üstlenmiş durumda. iki durumda da mevzu bahis "aile üyesi". yani elbette bu insanlar birbirinin kanı canı, bakım veren seve seve bakım veriyor. ama işte ne hikmetse, hasta anasına bakan evlat zorlandığını söylerken "annemi çok seviyorum orada bir sıkıntı yok ama..." deme gereği duymuyor da, anneler "evladımı elbette çok seviyorum ama..." deme gereği duyuyor. böyle saçma şey olur mu. tabi ki seviyorsun, seviyoruz. ama işte bu açıklama ihtiyacı falan da neyin nesi? bu tamamen annelere omnipotent bir varlıkmış gibi bakılmasının bir neticesi diye düşünüyorum. kutsal anne imajı. çok sıkılıyorum bundan.
p.s. işbu postun mesajı “annelere destek olalım, bir çocuk kolay yetişmiyor”dur.
anneler çocuklarına bakarken yorulduklarını zorlandıklarını söylerken “alın bu çocuğu benden” demek istemiyorlar, kendilerinin bakıma ihtiyaçları olduğunu dile getiriyorlar. destek arıyorlar. yeni analara sahip çıkalım dkcjd hallerini hatırlarını soralım. tutabiliyorsak bir işlerinin ucundan tutalım.
bu izlediğim iki filmde de bu vardı. “bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir”deki “köy”e sahip olmayan modern zaman annelerinin dramı 🤦🏻♀️🤦🏻♀️🤦🏻♀️ allah yardımcımız olsun.
7 notes
·
View notes
Ya az önce doyurmuşum karnını homini homini yemişsin mamaları Hala gözü yemeğimde küçük Emrah gibi bakıyor bir de. İskoçyalı Emrah mı olur be.
4 notes
·
View notes
Biri aniden instagramdan "küçük emrahı hatırladın mı" diye mesaj atmış, küçük emrah kim ve benle ne ilgisi var
2 notes
·
View notes
SİYASET
Lenin Sol komünizm
Lenin Nisan tezleri
Lenin Proleter devrim dönek kuattscki
Lenin devlet ve devrim
Lenin Emperyalizm
Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü
Lenin Ne yapmalı
Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm
Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri
Lenin Din Üzerine
Lenin Ssosyalizm ve Savaş
Marx Engels
Komünist manifesto
Yahudi Sorunu
Alman İdeolojisi
Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı
Ücretli Emek ve Sermaye
Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni
Konut Sorunu
Mao Zedong
Çelişki Üzerine
Uzatmalı Savaş Üzerine
Seçme Eserler -ı-ıı-ııı
Kızıl Kitap
Josef Stalin
Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm
Marksizm, Ulusal Sorun
Leninizmin İlkeleri
Anarşizmi mi Sosyalizm mi
Bolşevik parti Tarihi
Muhalefet Üzerine
Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe
Leo huberman Sosyalizmin alfabesi
Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri
Politzer Felsefenin Temel İlkeleri
Nikitin Ekonomi politik
Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi
Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak
Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak
Paul lafargue Tembellik hakkı
A.Şnurov Türkiye proleteryası
John Reed Dünyayı Sarsan On Gün
Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış
İbrahim kaypakkaya Seçme eserler
Mahir çayan Bütün Yazıları
Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi
Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü
Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon
Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon
Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı
Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel
Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi
Kropotkin- Ekmeğin Fethi
Ivan Illich'in Okulsuz Toplum
Hüseyin Can Sosvyetler ve Kürtler
A.Kollontai Komünizm ve Aile
N. kruspkaya Halk eğitimi
Platon Socratesin Savunması
Arthur Schopenhauer- Eristik Diyalektik
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni
Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine –
Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri
Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm
Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim
Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile
Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım
Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile
Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki
Ricardo Coler Kadın Krallığı
Elisabeth Badinter Biri Ötekidir
Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği
Diana Gittins Aile Sorgulanıyor
Simon de beauvoir ikinci cins
Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti
Judith Butler- Cinsiyet Belası
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu
Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu
Sigmund Freud Düşlerin Yorumu
Joel Kovel Tarih ve Tin
Michel Foucault Deliliğin Tarihi
Jean Twenge Ben nesli
Rollo May Kendini Arayan İnsan
Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon
Erich Fromm Sevme Sanatı
Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış
Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği
POSTMODERN FELSEFE
john zerzan- Gelecekteki ilkel
Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları
Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı
Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon
Jean Baudrillard Tüketim Toplumu
Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı
Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine
Jean Baudrillard Neden herşey hala yok olup gitmedi
Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi -
Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair
Zygmunt Bauman Akışkan Modernite
Jean François Lyotard Postmodern Durum
Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar
Michel Foucault Cinselliğin Tarihi
Karakter Aşınması - Richard Sennett
Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet
Guy Debort- Gösteri toplumu
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği
Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı
Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya
Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı
Terry Eagleton Hayatın anlamı
Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı
Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk
Jean Paul Sartre Bunaltı
Cesare Pavese Yaşama Uğraşı
Franz Kafka Dönüşüm
Samuel Beckett Godot'yu Beklerken
Hermann Hesse Siddhartha
Dostoyevski Yeraltından Notlar
Dostoyevski Suç Ve ceza
Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt
Nietzsche Ecce homo
Nietzsche Decal
Candide - Voltaire
Albert CamusYabancı
Jhon fante toza zor
Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana
Maksim Gorki Benim üniversitelerim
Dimitır Dimov Tütün
Kropotkin Ekmeğin Fethi
Jack London’ Demir ökçe
John Steinbeck Fareler ve İnsanlar
Harper Lee Bülbülü Öldürmek
Victor Hugo Sefiller
Goethe Genç Werther'in Acıları
Balzac vadideki zambak
Dostoyevski Suç ve Ceza
Dostoyevski Kumarbaz
Dostoyevski Budala
Dostoyevski Ev sahibem
Dostoyevski Yeraltından notlar
Stefan Zweig Satranç
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında
Lev Tolstoy Anna Karenina
Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut
Amin Maalouf Doğunun Limanları
Harper Lee Bülbülü Öldürmek
George Orwel Hayvan Çiftliği
Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar
Türk Edebiyatı
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna
Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf
Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan
Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü
Yaşar kemal İnce memed
Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası
Mehmet Rauf Eylül
Peyami Safa Yanlızız
Peyami Safa Fatih-Harbiye
Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu
Peyami Safa Bir teredüdün Romanı
Namık Kemal İntibah
Orhan Pamuk Orhan pamuk kırmızı saçlı kadın
Yusuf atılgan Aylak adam
Ahmet Ümit İstanbul Hatırası
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya
1984 - George Orwell
Ursula K. Le Guin Mülksüzler
Damızlık Kızın Öyküsü
Din Tarih ve Antropoloji
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong
Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü
Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni
Lewis Henry Morgan-Eski toplum
Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi
Freud totem ve tabu
Claude Levi – Strauss Yapısal Antropoloji
Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar
Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi
M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu
Darwin Türlerin kökeni
Turan Dursun Din bu
Dine Karşı Din - Ali Şerati
Ataların Hikayesi Richard Dawkins
Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar
Lenin Din Üzerine
Karl -Marx Yahudilik Üzerine
Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari
Deccal - Friedrich Nietzsche
Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche
Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun
Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış
Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jean Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Hakkı Naşit Uluğ Dersim Medeniyete Açılıyor
4 notes
·
View notes
insanlar, yalnız değillermiş gibi yapıyorlar, çünkü her zaman yalnızlar.
thomas bernhard - sarsıntı
16 notes
·
View notes
THE MASTER’S SUN // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı:8,2
Benim puanım:8
Drama: The Master's Sun
Hangul: 주군의 태양
Director: Jin Hyeok
Writer: Hong Jung-Eun, Hong Mi-Ran
Episodes: 17
Date: 2013
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: So Ji-Sub, Kong Hyo-Jin, Seo In-Guk, Kim Mi-Kyung,
2013 SBS Drama Awards - December 31, 2013
Best Actor (mini series) (So Ji-Sub)
Special Actress (mini series) (Kim Mi-Kyung)
Ten Star Award (So Ji-Sub)
New Star Award (Seo In-Guk)
Sonradan Kore sinemasına girmiş biri olarak çok net söyleyebilirim ki 2016 öncesi dizileri izlemek gerçekten zor. Keşke zamanında güncel olarak takip etseymişim ya da başlarken yıl olarak eskilerden başlasaymışım diyorum. Öyle bile olsa önceliği eskilere verdiğimde başlayabilir miydim, devamı gelir miydi emin değilim.
Bu diziye başlamamdaki en büyük neden So Ji-Sub oldu. Oh my Venüs de izledikten sonra, karizmasına ben okeydim. Bu nedenle dizinin afişindeki facia saç modeline aldırmadım. Kong Hyo-Jin ile bu dizide tanıştım ama ilk başlarda Seul-gi Kim olduğunu sanıyordum.
Dizi ve film sektöründe dönemsel olarak belirlenen konular arka arkaya farklı yapımlara liderlik ediyor. Kore’de gumiho, hayalet, reenkarnasyon, kötü ruh gibi konular popülerliğini her dönem korumayı başarıyor. Hong kardeşlerde bundan faydalanmış olacak ki 2013 yapımı olmasına rağmen dizi kendini izlettirmeyi başarıyor.
Dizinin konusu, geçirdiği bir kazadan sonra hayaletleri görmeye başlayan Tae Gong-shil (Kong Hyo-Jin) ile hayaletlere inanmayan zengin avm sahibi Joo Joong-won (So Ji-Sub)’un ilişkisi üzerine kurulu. Tae Gong-shil üç yılı aşkın süredir küçük dairesinde hayaletlerden uzak durabilmek için kendi başına yaşamaktadır. Joo Joong-won ise avm’sini büyütme, daha çok para kazanma planları yapmaktadır. İnsan sevmeyen, maddiyatçı yapısı ile sevilmeyen patron rolünü üstlenmiş. Her rolünde küçük Emrah bakışlarını asla bırakmayan So Ji-Sub, burada farklı çekim teknikleri denemek istemelerinden olsa gerek yakın çekimlerde bol bol mimik kullanmak zorunda kalmış.
Yağmurlu bir günde tesadüf ve yanlış anlamalar sonucu sırılsıklam olan kızımız kibirli patronun arabasına binmek zorunda kalıyor. Ya da daha doğru söylemem gerekirse, kibirli patron kızımızı arabasına almak zorunda kalıyor. Tae Gong-shil ise bu burnu havada patrona dokunduğunda etrafındaki bütün hayaletlerin kaybolduğunu keşfediyor. Sorun şu ki patronumuz dokunulmaktan hiç hoşlanmıyor. Kıza bol bol ‘ggoco’ demesini izliyoruz. Bu dizinin uzunca bir süre hayatımıza soktuğu kelimedir. ‘’ 꺼져 ‘’ (ggoco); fuck of, go away, defol gibi bir anlamı var.
Sonuç olarak ;patron beyimizin kızımıza bir şekilde işi düşüyor ve bir çeşit anlaşma yapmak zorunda kalıyorlar. Adam, kız çok korktuğunda hayaletlerin gitmesini sağlayacak, kız ise avmdeki tuhaf olaylara yardımcı olup, adamın ölen eski kız arkadaşı ile görüşmesini sağlayacaktır.
Şimdi bu noktada, sanırım 2016 öncesi dizilerin bir sorunu da bu, ikili ilişkilerde çok sert çizgiler çekiliyor. Buna rağmen hikaye devam etmesi için bu çekilen çizgiler bir süre sonra unutuyorlar. Unuttukları içinde izleyiciye o duygu geçemiyor. Dizinin başından beri kıza yapmadığını bırakmayan adam, bir süre sonra kızdan hoşlanmaya başladığında hiç o aşkı hissetmiyorsunuz. İki gün önce öyle demiyordun ne oldu da böyle oldu diye burun kıvırıyorsunuz.
Dizinin ana teması olan hayaletlere gelecek olursam, kusura bakmayın ama çok amatördüler. Dizinin kategorisine bazı yerlerde horror yazılmış. Ayıp etmişler. O hayaletlerle ancak komedi olabilirdi. Bir de kızımızın her hayalet gördüğünde neden ciyak ciyak bağırıp şeytan çarpmış gibi olduğunu anlayamadım. İrkilirsin anlarımda, gereksiz bir abartı vardı.
Toparlamadan önce bir de ikinci adamdan bahsetmek isterim. Doom at your service dizisinin karizmatik başrol oyuncusu Seo In Guk bu dizide ikinci adam olarak karşımıza çıkıyor. Doom rolünü gördükten sonra burada çok göz doldurduğunu söyleyemeyeceğim ama yine de tanıdık bir yüz görmek keyifliydi.
12 bölümlük mini dizi olabilecekken, son bölümlerinde yine konunun uzatıldığı, ne yapacağını bilememezlik ile konunun toparlanmaya çalışılması gündeme geliyor. En başından o kadar birbirlerini itip kaktıktan sonra ikisinin de aşkı şahsen bana geçmediği için final de zoraki geldi.
Yine de 2016 öncesi diziler arasında izlenebilir yapımlardan biri olarak düşünebilirsiniz.
Ve dizinin OST’si gerçekten güzeldi.
OST:
You/me (feat. Joosuc) - Last One
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
4 notes
·
View notes
Herkes kendi halindeydi,ben de kendi halimdeydim,doğal bir hüznüm vardı,başka türlüsü düşünülemezdi zaten.Şehrin curcunası içinde kendi sesimi kaybetmiştim.Ne bir pusulam vardı ne de yön levham.Bazen küçük bir çatlak git gide büyür ve tam ortadan ikiye böler insanı,öyle olmuştu işte,toplum ve ben ayrı tarafta kalmıştık bir anda. Emrah Serbes
2 notes
·
View notes
Masa Tenisi'nde şampiyon Çiğli Belediyesi oldu
https://pazaryerigundem.com/haber/178192/masa-tenisinde-sampiyon-cigli-belediyesi-oldu/
Masa Tenisi'nde şampiyon Çiğli Belediyesi oldu
İzmir’de Çiğli Belediyesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Masa Tenisi İl Temsilciliği’nin düzenlediği 2023-2024 Masa Tenisi Kurum ve Kuruluşlar Ligi’nde şampiyon oldu.
İzmir Atatürk Stadyumunda gerçekleştirilen turnuvada 10 takım kıyasıya mücadele etti. Ahmet Hakan Küçük, Ali ihsan Çelik ve Onur Güdül’den oluşan Çiğli Belediyesi Masa Tenisi takımı, yedi ay süren müsabakalar sonucunda topladığı 17 puanla şampiyonluğa ulaştı.
Kupayı Başkan Yıldız’a sundular
Turnuvayı şampiyonlukla tamamlayan Çiğli Belediyesi Masa Tenisi takımı, Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız’ı makamında ziyaret etti. Başkan Yıldız, takımın kendisine armağan ettiği kupa için “Başkanlık dönemimde kazandığımız ilk kupa olması sebebiyle bu kupanın bendeki yeri hep ayrı olacak. Kupayı tüm mesai arkadaşlarımız ve Çiğli halkı adına kabul ediyorum. Umarım nicelerini Çiğlimize kazandırırız” ifadeleriyle sporculara teşekkür etti.
Başkan Yıldız: “Spora ve sporcuya desteğimiz sürecek”
Sporun birleştirici ruhunu ön plana çıkarmaya devam edeceklerini vurgulayan Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, “Bu güzel turnuvada Çiğli’ye yakışır bir mücadele sergileyen mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyor, başarılarından dolayı hepsini kutluyorum. Mesai arkadaşlarımız arasındaki birlik ve beraberliği güçlendirecek bu tarz sportif faaliyetlerin bir parçası olmaya devam edeceğiz. Sportif anlamda hayata geçireceğimiz alt yapı çalışmaları ve planlamalar ile Çiğlili her bir yurttaşımıza dilediği branşta spor yapma imkanı sunacağız” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes