tibbivearomatikbitkiler · 11 months ago
Text
Şehirden Köye Kaçış: Köyde yaşamın avantajları
Şehirden Köye Kaçış: Köyde yaşamın avantajları
#AidiyetDuygusu, #AkşamManzarası, #Avantajlar, #ÇanSesleri, #ÇocuklarVeDoğa, #DoğaDeneyimi, #DoğalYaşam, #DoğanınSundukları, #Dolunay, #ElektrikKesintisi, #GeceManzaraları, #Gökyüzü, #GüneşinDoğuşu, #HavaSıcaklığı, #KendiKendineYetebilmek, #KışSabahları, #Komşuluk, #KöyDüzeni, #KöyHayatı, #KöydeAidiyetDuygusu, #KöydeYaşam, #KöydeYaşamanınTemelKonuları, #KöydekiYaşam, #KöyeYerleşme, #KoyunVeInekler, #Mevsimler, #MutfakMaliyetleri, #ParkSorunu, #Podcast, #SebzeYetiştirme, #ŞehirdenKöyeKaçış, #Sis, #Sürdürülebilirlik, #SürdürülebilirlikVeKendiKendineYetebilme, #TazeOtKokusu, #TemizHava, #ToplulukBağları, #TrafikVeKalabalık, #TrafikVeKalabalıkGibiŞehirStresindenUzaklaşmak, #Yardımlaşma, #Yıldızlar https://is.gd/nXqCqf https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/podcast/sehirden-koye-kacis-koyde-yasamin-avantajlari/
Şehirden Köye Kaçış: köyde yaşamın avantajları ile ilgili hazırlamış olduğumuz podcaste hoş geldiniz. Herkese Merhabalar ben Selin. Bugün sizlere köyde yaşamın avantajlarından bahsedeceğim. Bu avantajlar, kişinin yaşam tarzına, önceliklerine ve beklentilerine göre değişebilir.
Spotify üzerinden dinlemek için hemen aşağıdaki medya oynatıcıyı başlatabilirsiniz.

Youtube üzerinden dinlemek için hemen aşağıdaki medya oynatıcıyı başlatabilirsiniz.
youtube
Bizimde köye yerleşirken beklediklerimizle karşılaştıklarımız farklıydı. Podcastin sonunda  amma köy güzellemesi yapmış ha demeyin   başak burcuyum mükemmeliyetçi olmam gerekir ama bende aşırı polyannacılık var. Öyle ki aronyaları ilk diktik keçiler girip bir kısmını yedi. Başkası olsa aşırı tepki verirdi. Ben yine sakin kalarak ya olsun vardır bir hayır dur bakalım falan dedim. Yani deseler ki ekmek kalmadı unda yok durun pilav yapayım ekmek yerine geçsin derim o kadar uyumlu bir tipim.
Şehirden Köye Kaçış: Köyde yaşamın avantajları
Gelelim konumuz olan köyde yaşamanın avantajlarına.
Şehirden buraya geldiğimizde ilk büyülendiğim ve hala etkisi aynı olan güneşin doğuşu, kavuşması ve gece manzaraları.
Mevsim Yaz ise hava sıcaklığından dolayı gündüz dışarıya çıkarılmayan koyun ve inekler gece 3 civarı yayılmaya çıkarılıyor. Her gece 3-5  koyun ve inek çanlarının sesi benim için eşsiz bir deneyim. Sabah güneş doğmaya başlamış, ortalıkta kuşların ötüşü arıların vızıldaması, pencereden dışarı ilk baktığımda rüzgar gülleri, öyle bir manzara düşünün.
Bir kış sabahında çiğ yağmış, yoğun bir sis var. Hatta geçen gün paylaştım sırlar dünyası diye kimi zaman sisten karşımızdaki direk bile gözükmüyor öyle bir sis var. Bu yaşıma kadar hiç bu kadar yoğun bir sisle karşılaşmadım. İlk karşılaşmamda nefesim daraldı gibi hissettim ama artık alıştım. Kış sabahları, doğmaya çalışan bir güneş sis, çiğ, yoğun bir temiz hava, her yerde taze ot kokusu.
Güneşin akşam üzeri kavuşması bulutların kızıllı turunculu renklere boyaması, akşamın vermiş olduğu bugünü de bitirdik  çok şükür hissi ile dinginliğin zirvede yaşanması.
Yaz akşamları efsaneydi. Yıldızlara bakıp tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Nasıl bu kadar çok ve parlak olabilir nasıl bu kadar güzel olabilir. Her gökyüzüne baktığımda gezegenin sonsuzluğu büyüler ve görebildiklerim için şükrederim. Hatta bir keresinde tam böyle mitolojik olaylardan bahsediyoruz, bir göktaşı düştü. Şahitlik ettiğimiz anlar çok özeldi. Yeni ayın başlangıcından, dolunay olana kadar döngüsünü şehirde hiç bu kadar net yaşamamıştım. Dolunay olduğu gecelerde bir kaç kez elektrik kesildi ve sonraki dolunaylarda keşke elektrik kesilse dedim. Bu kadar aydınlık muazzam yani. İşin özeti köye yerleşince gecenin, gündüzün, güneşin, ayın döngülerine şahit olmak çok güzel bir deneyim.
Bu kadar doğadan bahsetmişken hava kalitesinden bahsetmemek olmaz. Köyümüz yaklaşık 600 rakımda anayola baya uzak. Yerleşim çok dağınık. Tarım yapmaya başlamadan öncede  tarlanın konumundan dolayı en çok sevindiğim kısım yola ve evlere uzak oluşumuzdu. 10 km’lik ilçeye bile inip çıktığımızda o aldığımız havadaki temizlik hissi fark ediliyor. Ayrıca köyde en dikkat ettiğim şey uzun yaşam.. Allah uzun ömürler versin yaşı oldukça ilerlemiş komşularımız var.
Şehirden Köye Kaçış: Köyde yaşamın avantajları – Komşuluklar
Yani köye yerleştiğinizde her sabah temiz havayla uyanma garantiniz var ama sıcak havalarda gelen bir esintiyle tezek kokusu almanızda mümkün. Bu arada bu tezek mevzusu şöyle biz bu konudan rahatsız değiliz ama  özellikle Muğla’nın köylerinde ahır ve ağıların kaldırılmasını isteyen kokudan rahatsız olan bir kesim varmış. Ya ben bu konuda çok netim kimi köyler dışardan insan kabul etmiyormuş bence haklılar. Sen yıllardır alışılagelmiş düzenleri olan bir köye son sistem bir ev yaptırıp etrafına uzun uzun duvarlar örüyorsun, köye yerleşmişsin. Zaten var olan düzende önümden hayvan geçmesin, işte bu tezekte çok kokuyor diyemezsin. O zaman yerleşemeyecektin şehrinde avm‘ye gitmeye devam edecektin.
Burada köyün düzenin den bahsetmişken köyde insanlar genellikle birbirini tanır ve birbirine yardım eder. Bu, güçlü topluluk bağları oluşmasına ve insanların yalnızlık hissetmemesine yardımcı olur. Öyle ki bizim burada da komşularımız sağ olsunlar bizi benimsedi ve kısa sürede kendilerinden biri gibi gördü. Bir podcastte bahsetmiştim bizi soğansız sarımsaksız ıspanaksız hiç bırakmadılar. Bir gün evde görmeyince hemen arayıp neredesiniz bugün sizi görmedik diyorlar. Tabi bunu bu şekilde değil şiveyle söylüyorlar duysanız anlamazsınız. “Hihihi”  Bizde artık dama gitmeyen teyzelerimizi görmeyince onların verdiği tepkiyi verip neredesiniz diye arıyoruz. Yani büyük şehirlerde de eskiden komşuluk vardı. Şimdilerde yan komşusunu tanımıyor insanlar. Biz evimizin etrafına uzun uzun duvarlar örmedik çünkü yeterince beton gördüğümüzü düşünüyoruz. Evin etrafı sadece tel çevrili.
Şu anımı da anlatmadan geçemeyeceğim. Bir gün sarımsak istedik bir teyzemizden misafir gelecek aniden bitmiş. Ahırdan alın dedi. gittik ahırdan hemen iki baş aldık. Tabi teyzede az aldığımızı fark etmiş. Akşam üstü ahırdan dönerken kapının önüne bir demet sarımsak atıp gitmiş benim dediğim bir demette şehirde pazarda satılan küçük demetler değil baya büyükçe bir bağ sarımsak. ben köyde komşuluk temalı bir sohbet oldu mu hep bunu anlatırım “Eyy şehirliler size böyle bir iyiliği hangi komşunuz  yapar” diye “Hihihi”
Komşulardan söz açılmışken köyde olmanın bir güzel yanı da üstteki komşu ses mi yaptı alttaki müziğin sesini çok mu açtı falan gibi dertleriniz yok. Evler zaten müstakil olduğu için ben sabahtan açıyorum müziği akşama kadar çalıyor ya da başka bir komşunun yaptığı ses sizi rahatsız etmiyor. Çünkü evlerin mesafesi birbirine uzak olmasa açık havada rahatsız etmiyor ya da kışa yakın dönemlerde herkes mesela kışlık odununu ayarlamaya çalıştığından ağaç motoru sesi çıkıyor  ama o bile rahatsız etmiyor yani çünkü açık havadasınız ve biliyorsunuz ki mecburiyetten o ses o an orada çıkmak zorunda. Çünkü aynısını bizde yapmak zorunda kalacağız. Bu bence yaşam alanımızda özgür olmak özellikle çocuklu aileler bana hak verecektir çok büyük bir lüks. Mesela şehirdeyken çocuğun uyumaya çalıştığında dış ses sorunu kadar, ağladığında veya herhangi bir durumda gece uykusundan uyanıyor rahatsız oluyor falan televizyonu açıyorsunuz ses olur mu aman sesi kısalım üste kata gitmesin alta kata gitmesin ama burada böyle bir şey yok gayet rahatız.
Şehirden Köye Kaçış: Köyde yaşamın avantajları – Mutfak Maliyetleri
Mutfak maliyetlerinin köyde nasıl düştüğünden bahsedelim. Bu sene ilk yılımız olduğundan kışı kaçırdık demiştim. Yaz mevsimine başlamadan tohumlar çıktı meydana hepsi viyollere, yeterli seviyeye gelince toprağa alındı. Kabak, kabak çiçeği, domates, salatalık, biber, patlıcan, dolmalık biber gibi çeşitleri yetiştirdik. Kabak çiçeği bilmiyorum daha önce duyanınız var mı ama bizde dolması çok yapılır. Bu sene kabak verimi çok olduğundan yumurtalı olarak kahvaltıda bolca yedik. Bu saydığım sebzelerin hiç birini pazardan almadık. Sadece pazardan alınan sebze vesaire de değil aslında ekmek yapılacak yak odunu at taş fırına, yemek yapılacak kuzineli sobada pişsin. Kışlık hazırlıklarımızı biz hep dışarda odun ateşinde yaptık buda bir takım maliyetlerin ortadan kalkması demek .
Bir başka maliyet kalemi bence şehirde çocuk olmak. Şehirde kızımızla beraber yapabileceklerimiz kısıtlıydı parka git markete git avmye git. Oyun alanı varsa oyun alanına dünyanın parasını öde yarım saat içeride dönsün oynasın yada oynadığını sansın diye. Zaten pandemiden dolayı elimizde dezenfektanla gezer olduk. Aman çocuk suratına mı hapşırdı ağzını salıncağa mı sürttü derken iyice paranoyak olduk. Son dönemde sanırım oyun alanlarının da fiyatı oldukça artmış. Birde kum alanları çıkarmışlar inşaat kumunu dökmüşler iki kamyon iki kepçe 1 saati dünyanın parasını alıyorlar. şimdi böyle konuşuyorum ama şehirde olsam bende dünyanın parasını verenlerden olacaktım. Köyde hiç bir oyuncak olmasa dahi çocukların hayal gücünü kullanacağı bir sürü alan var bir defa toprak var. Biz sürekli bir şeyler diktiğimiz  için  kızım kendine sağda solda duran dalları bulup onlarla bahçe yaptım diyor. Kendince alanlar kuruyor. Uzun tahtaları alıp denge kurup üzerinde yürümeye çalışıyor.
Hiç bir şey bulamasa 4 köpek , 5 keçi, 20 den fazla tavuk, 2 ördek 1 hindili çiftliğinde oynayacak bir canlı buluyor. Bunu böyle söylediğimde de çocuk insan istiyor falan deniyor. Haklı yanları olabilir ancak ben şimdiki halinden memnunum en azından toprağı tanıyor bir şeyler yetiştiriyor. Çocuklarla, oyuncaklarla oynayıp sonu kavgayla biten bir durumun içinde olmasındansa böyle doğaya saygılı bir birey yetiştirmek daha çok işime geliyor.
Şehir köy karşılaştırması yaparken bizim en çok kıyas konumuz trafik ve kalabalık. Burada park sorununuz yok. Trafik yok. Yollarda birbirine çarpan insanlar yok. Özellikle park sorunu şehirdeki yaşamın son zamanlarında oldukça problemdi yaşadığımız bölgede. Şimdi kişinin evinin önüne duba şise taş gibi şeyleri koyup park yerini kendine ayırması hakkı olan bir şey değil ama bir şey söylemeye kalksanız haybeden tartışma çıkacak. Trafikte yine aynı şekilde yol vermedi, yan baktın, yeşil yandı neden bekliyorsun kavgalarını hep duyuyoruz.
Şehirdeki son zamanlarımda şehirler mi daha kalabalık oldu yoksa ben taşınıyorum diye mi bana kalabalık gelmeye başladı aşırı bunalmıştım. Markete giriyorsunuz uzunca kuyruklar, yolda yürüyeceksiniz insan kalabalığı insan kendini unutuyor şehirde. Burada maksimum gördüğümüz taşıt traktör. Ben bu halimden memnunum  bir yıl olacak geçen traktörün kime ait olduğunu tanıyoruz artık, köye yabancı mı gelmiş kim bu diye en ufak farklı araç sesinde dışardayız. İlk geldiğimizde bize herkes tuhaf bakarken şimdi biz dışardan gelene ne işi varmış burada diyoruz. Şehirde olmayan aidiyet duygusu burada var.
Bence bu aidiyet duygusu burayı her şeyiyle tanıdıkça gelişiyor. Boş vakitlerimizde dağlarında gezip, köy çeşmelerine gidiyoruz. Sabahları tarlaya giderken böğürtlenimizi yiyoruz. En iyi böğürtlen hangi kısımda, hangi yoldan nereye gidersek daha iyi olur gibi çevreyi tanımamız bizi köye daha ait hissettiriyor. Şu aralar mantar sezonu çokça paylaşımda yaptım instagramda.. Burada melki deniyor, kanlıca mantarı, çıntar gibi her yörenin kendine göre söyleyişi var. Mantar aramak, toplamak farklı bir pencere açtı mesele bende. Oturduk eşimle mantar belgeseli izledik, mantar türleri hakkında bilgi sahibi olduk. Eşim mantara ikinci gidişinde köylülerimizden daha çok şey biliyordu “Hihihi”. Dağlarda mantarın nerelerde olduğunu keşfettik önümüzdeki sene daha bir hazırlıklıyız mantar sezonuna mesela. Kendi arayıp bulduğunuz, topladığınız doğanın size sunduğu bir ürünü tüketmek çok keyifli. Bunu biz sebzelerimizde de yaşadık bal kabaklarımızın gözünün içine baktık büyüsünler diye. Balkabağından bir tatlı yaptım daha önce o kadar leziz bir tatlı yememiştim.
Köyde doğanın bize sunduklarına daha yakınız. Havaya, toprağa, güneşe, aya daha yakınız. Ben hep şöyle düşünüyorum. Hayata bir kere geliyorsun ve çalışmaktan güneşin doğuşunu, yıldızların ışığını fark edemeden ömür geçip gidiyor. Ekonomi, yaşam koşulları, bakmakla yükümlü olduklarımız sorumluluklar belki hepsi elimizi ayağımızı bağlayan şeyler. Köyde yaşamı herkes sevmeyebilir kendini ait hissetmeyebilir, yapamayabilir yani o zamanda zorlamanın alemi yok. Ama köye yerleşmek isteyen insanlara da lütfen köstek olmayın, yapamazsın, ne işin var gibi söylemlerde bulunmayın. Yapamazsa da  kendi tecrübe etsin. Kendi yaşasın.. Bunu sadece doğal yaşam tutkusuyla söylemiyorum. Önümüzdeki yılların konusu sürdürülebilirlik, kendi kendine yetebilmek. En önemlisi tarım olacak diyerek bir sonraki podcastin konusunda ipucu vermiş olayım . Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Yeni bölümlerden haberdar olmak için abone olmayı, takip etmeyi zili falan açmayı unutmayın.
1 note · View note
gercekezinepeyniri · 3 years ago
Text
En İyi Ezine Peyniri Markaları Nelerdir?
Ezine peynirini birçok marka üretmekte ve satışa sunmaktadır. Genel olarak tatları aynı olsa bile Ezine peynirlerinin üretim koşulları, içeriği ve kıvamı gibi özellikler tüketicileri belirli bir marka üzerinde yoğunlaştırmaktadır. En İyi Ezine Peyniri Markaları Ayrıca yöresel marketlerde teneke bidonlarda satılan Ezine peynirleri bile üzerinde şayet EPG damgası yok ise Ezine peyniri olarak sayılmamaktadır. Tüketicilere fikir olması açısından ve Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma ve Geliştirme Derneğinden alınan bilgilere göre en iyi Ezine peyniri markaları nelerdir sizler için araştırdık. Ezine peynirinden vazgeçemeyenlerin damak tadına uygun ve ağızda enfes tat bırakacak en iyi Ezine peyniri markaları şu şekildedir: Hocaoğlu Tahsildaroğlu Ünal Yalı Çiftliği Gürsüt Doğruluk Gündüzler Mandıracılık Süzülmüş Kardeşler Gürkaşlar Peynircilik Tacettin Temel Ezine Peynirinin Birçok Peynirden Lezzetli Olmasının Sırrı Nedir? Türkiye’nin farklı kesimlerinde üretilen birbirinden lezzetli peynir çeşitleri bulunur. Ancak Ezine peyniri en çok tercih edilen peynirlerin başında gelir. Peki, Ezine peynirini diğer peynirlerden farklı yapan lezzet sırrı nedir? Ezine peyniri esasında diğerleri gibi mayalanarak olgunlaştırılmış bir beyaz peynirdir. Ancak bu peynirin içeriğindeki hammadde ve doğal mayalanma yöntemi diğer peynirlerden hem lezzetini hem de aromasını farklılaştırmaktadır. Ezine ve çevre yörelerinde üretilen beyaz peynirlerde ilkbahar ve yaz mevsimi arasında koyun, keçi ve inek sütleri kullanılır. Bu adı geçen coğrafyalarda bölgenin ısı ve nem derecesine göre Ezine peyniri üretimi için idealdir. Ezine koyun peyniri içerisinde yüzde 45 koyun sütü, keçi peynirinde yüzde 40 keçi sütü, inek peynirinde ise yüzde 15 oranında inek sütü bulunur. Özellikle son zamanlarda sıklıkla bahsedilen starter kültür kullanımı ve sütün tek bir spesifik bölgeden sağlanıyor olması Ezine peynirini diğer beyaz peynirlerden ayırmaktadır. Üretimin yapıldığı Kaz Dağları bölgesi gerek bitki örtüsü gerekse iklim özellikleri bakımından Ezine Peyniri için temel bir alt yapı oluşturur. Kaz Dağları bölgesinde mercanköşk, güveyi, adaçayı, kara nane, oğul otu, kekik gibi bitkilerin yanı sıra yüze yakın farklı kokulu ve aromalı bitki bulunur. Bölgede koyun, keçi ve inekler bu bitkiler ile beslenir ve bu bitkilerin aroması süte geçer. Bu sütten yapılan Ezine peynir çeşitleri diğer peynirlerden farklı bir tada ve aromaya sahip olmaktadır. Ezine Peyniri İçerisinde Yer Alan Vitaminler Ezine inek peyniri, Ezine koyun peyniri ve keçi peyniri içerisinde çokça bulunan vitamini ve minerali kendi öz sütünden alır. Özel bölgeden alınan sütle üretildiği için kalsiyum oranı diğer beyaz peynirlerden oldukça fazladır. Tam yağlı sütle yapılan Ezine peynirinin 100 gramında 18,9 gram protein bulunur. Bu oran günlük protein ihtiyacını fazlasıyla karşılamaktadır. Ayrıca Ezine peynirinde saç dökülmesini engelleyen B vitamini bulunmaktadır. Bu peyniri düzenli tüketenlerin saç dökülmesinde önemli ölçüde azalma olduğu görülmüştür. Ezine peyniri diş minesini onarmaya ve diş etlerinin yapısını korumaya yardımcı olur. İçeriğinde bulunan florür miktarı tek başına diş sağlığını korumak için yeterlidir. Ezine peyniri yüksek oranda A,D,C,K ve E vitamini içerir. Bol miktarda A vitamini içeren Ezine peyniri gözlerin daha iyi görmesini sağlayarak göz sağlığını korur. Bunun yanında bu peynirde B12 ve B6 vitaminleri bulunur. Ezine peyniri tüketenlerin tüketmeyenlere oranla kendini daha sağlıklı kemiklere ve dişlere sahip olduğu görülmüştür. Buna ek olarak Ezine peyniri riboflavin, niasin, kolin ve folat içerir. İçeriğindeki bu zengin vitamin ve mineraller insan sağlığına oldukça faydalıdır. Son olarak Ezine peynirinde magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum, selenyum, bakır, çinko ve florür bulunmaktadır.
Bu yazı ilk defa https://blog.ezinedengelsin.com/en-iyi-ezine-peyniri-markalari-nelerdir/sitesinde yayımlanmıştır.
0 notes
ezinedengelsin · 3 years ago
Text
Kahvaltıların Eşsiz Gerçek Ezine Peyniri
Kahvaltıların Eşsiz Gerçek Ezine Peyniri
Yazımızda, Ezine peyniri nedir? Nasıl üretilir? Besin değerleri? ve Ezine peynirini ayırt etmenizi sağlayacak unsurlar hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Ezine Peyniri Nedir?
Dünya’da üretilen beyaz peynirler arasında Türkiye’de üretilen beyaz peynirler kadar çok çeşit içeren bir peynir grubu bulunmamaktadır. Türkiye’de beyaz peynir çok farklı tat, lezzet ve aromalarda imal edilerek, piyasaya sunulur. 
Ezine Peyniri
Ezine, Çanakkale’ye bağlı çok şirin bir ilçedir. Bu ilçede yapılan Ezine peyniri ise diğer peynirler arasında bambaşka bir lezzete, dolayısıyla da müthiş bir üne sahiptir. En iyi Ezine peynirinin yapıldığı diğer ilçeler ise Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin tamamı ile çevresindeki yerleşim yerilerdir.
Nasıl Üretilir?
Ezine peyniri her tür yiyerek ve içecekle birlikte rahatlıkla yenebilen, kremsi bir özelliktedir. Son derece güçlü bir tada ve zengin bir aromaya sahiptir. Bu özellikleri sayesinde de gerçek Ezine peyniri diğer beyaz peynirler arasında ayrıcalıklı bir yerde bulunur.
Ezine peyniri koyun, keçi veya inek sütünden ya da bu sütlerin beli oranlarda karıştırılması ile imal edilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ezine Peyniri Nasıl Yapılır? yazımızı bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bu yöredeki keçi, koyun ve inekler Kaz dağlarının kuzeyinde ve batısında bulunan doğal bitki örtüsünü ve su kaynaklarını tüketerek beslenirler. Bu nedenle, bölgede üretilen Ezine peyniri özel peynirler arasında yerini alır. 
Ezine Peynirini Ayırt Etmenizi Sağlayacak Unsurlar
Ezine peynirini diğer peynirlerden ayıran kendine has, çok hoş bir tadı ve aroması vardır. Ezine peynirinin tekstürel yapısı, yağlı bir doku olarak tarif edilebilir. Yapısında küçük gözenekler bulunur.
Ezine peyniri tam beyaz ekte olmayıp, kırık beyaz renkte tanımlanır. Ezine peyniri tüketilirken, ağızda  diğer peynirlerden farklı olarak, hafif krema kıvamında son derece hoş ve güzel bir tat bırakır.
 8 Ay Dinlendirilir
Bölgede gerçek Ezine peyniri üretimi Mart ve Temmuz ayları arasında yapılır. Ama peynirin asıl özelliği en az 8 ay boyunca dinlendirilerek, olgunlaştırılmasından kaynaklanır. Bu kadar uzun süre dinlendirildiği hesaba katılırsa, maliyetinin diğer peynirlere kıyasla çok da ucuz olmadığı ortaya çıkar. Fakat son ürünü tadan herkes, kesinlikle bu uzun zaman diliminin beklemeye değer olduğunu belirtiyor.
Olgunlaştırma işlemi teneke kaplarda gerçekleştirilir. Kısaca tanımlamak gerekirse Ezine peyniri tam yağlı sütten üretilen salamura edilmiş beyaz peynirdir denilebilir. Olgunlaştırma sonunda istenen lezzet ve aromaya kavuşan Ezine peyniri satışa sunulur.
Keçi Sütünden Üretilen Ezine Peyniri Daha Uzun Süre Dayanır
Yalnızca keçi sütü ile üretilen Ezine peyniri de, diğer türler gibi yumuşak bir yapıya sahiptir. Diğer olgunlaştırılmış peynir çeşitleri ile kıyaslandığında daha uzun süre dayandığı yani raf ömrünün daha uzun olduğu görülür. Üstelik keçi sütünden elde edilen Ezine peyniri diğer türlere kıyasla daha da ekonomiktir.
100 Gram Ezine Peynirinin Besleyici Özellikleri
100 gram Ezine peynirinin içinde bulunan besleyici ögeleri şunlardır:
Enerji(Kj/kcal)        1365/326
Yağ (g)         26.8
Doymuş yağ (g)          18.9
Karbonhidrat (g)          1.8
Şeker
Lif
Protein (g)                     19.3 
Tuz (g)                         2.23 
Yazılarımızın devamı ve ürünlerimiz hakkında bilgi almak için www.ezinedengelsin.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
#EzinePeyniriBesinDeğerleri, #EzinePeyniriFarkı, #EzinePeyniriFaydaları, #EzinePeyniriNasılYapılır
Bu yazı ilk kez https://blog.ezinedengelsin.com/kahvaltilarin-essiz-gercek-ezine-peyniri/ adresinde yayınlandı.
0 notes
nexgenturkiye · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Türkiye'de Yeni Teknoloji Nexgentürkiye & Aquapulse İngiltere'den. İlk 3 avantaj: Kesme çiçekler: Kokusunu ve son haftalarını daha uzun süre korurlar. Ben kesme çiçek sevgilisi değilim. Ama milyonlar! Balık. Daha mutlu, daha sağlıklı balık. Daha az antibiyotik ve stres nedeniyle. Meyve ve Sebze. Aquapulse büyüme sürecini hızlandırır. Tat, koku, mineral ve vitaminlerden ödün vermeden. Hiçbir şey kaybolmaz. Soru: Carrefour'da en son ne zaman domates koktuğunu hatırlıyor musun? #çiftçiler #çiftçilik #sığırlar #inekler #inek #koyun #domuzlar #süt #sütüretimi #sütkotası #bitkiler #bitkiyetiştiricileri #kesmeçiçekler #kesmeçiçek #üreticileri #kesmeçiçek yetiştiricileri #tazeçiçekler #sebzeler #sebzeyetiştiricileri #meyve #çiçekçiyetiştiricileri #balıkyetiştiriciliği #balıkçiftlikleri #kirlenmişsu #alabalıkçiftlikleri #alabalık #mersinbalığıçiftlikleri #mersinbalıkavı (at Bodrum, Mugla) https://www.instagram.com/p/B7dUHN2nYuu/?igshid=i67m67zv2okq
0 notes
tozlumikrofon34 · 5 years ago
Text
Besiye Çekilmek (Besiye Çekmek) Nedir? Ne Demek?
Besiye Çekilmek (Besiye Çekmek) Nedir? Ne Demek?
Besiye çekmek ya da besiye çekilmek nedir, ne demek ve ne anlama geliyor? Daha önceki yazılarımızda gündelik hayatta sıkça kullanılan veya kullanımı eskiyen çeşitli kelimelerden ve deyim, atasözlerinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise kısaca “besiye çekmek” veya “besiye çekilmek” deyimlerinden söz edeceğiz. 
Besiye Çekmek Nedir? 
Kurbanlık koç, koyun veya inekler, satılmadan önce bolca…
View On WordPress
0 notes
kuslarmeclisinedogru-blog · 7 years ago
Text
26.10.2017
Sen de yolda mısın? diye sordu, 
Bir yerlerdeyim ama... yolda değilsem neredeyim? Burada ne işim var öyleyse? Ben neredeyim bilmiyorum. 
Ne yoğun bir gündü. 
Sabah Fıratla kahvaltı ettikten sonra dostumuz Ebuburak ile buluşmaya Mardin kuyumcular çarşısına doğru yol aldık. İşte şimdi ‘eski şehrin’ asıl yüzünü gördük. Bana çok Kudüs’ü hatırlattı. Ama daha terkedilmişini. Bilmediğim bir dil ile insanlar birbirleriyle selamlaşıyor, küçük dükkanlar, esnaf ve şehri asıl ayakta tutan, ona yaşam veren tüm bireylerin barındığı yer. Birbirleriyle bağlı bir sürü dar sokak, merdivenler, gizli kiliseler, camiler, eşekler, meyve sebzeler... Çocuklar top oynuyorlar, koyun postu satan bir adamcağız, herkes birbirini tanıyor ve selamlaşıyor. 
Ebuburak ile Fırat çok dertleşti önce. Hasret giderdiler elbette. Onların da başka bir dili var. Aşk’ta Mevlana’nın eşi, Şems geldiğinde onların ilişkisine imreniyor, aralarındaki iletişime, yakınlaşmalarına, hayatı paylaşıp konuşmalarına. Ya işte kadınların edebiyatta çok başına gelen bir şey değil mi bu? En son Mother!’da da buna benzer bir hikaye anlatılmıyor mu? Eşine ve evine bakan hatun bir anda ikinci plana atılıyor, çaresiz kalıyor. Tamamen aynı değil, ama en azından bu iki karakter ile bir kere daha özleşmiş buldum kendimi. 
Dahası, onların dili hem kendilerine özel, hem de korkuyorum ki o kadar yüksekten uçuyorlar, ben onlara varamayacağım. Onların seviyesine gelebilecek miyim ki? Birşeyleri bırakmaktan bahsetmiştim, belki ben de bıraktıkça hafifleyeceğim, ve de onlara katılacağım. 
Çok çay, çok kahve, çok sigara ve sohbetten sonra, arabaya atladık ve Dara’ya gittik. Dara, Mardin’in yaklaşık 30 km uzaklarında bulunan antik kent. 7. yüzyıl’da arap istilasına uğramış, sonra da Osmanlılara geçmiş. Öncesinde Romalılar ve Perslerin mücadelesine tanıklık ettiğini tahmin ediyorlar, fakat kimsenin tam bildiği bir tarih yok. Çok geniş bir alana sahip ve de dünyanın ilk su barajına ait olduğunu düşündükleri kalıntılara sahip. 
Araçla gelinen yollar temizlenmiş, yenilenmiş. Fırat 2009′da geldiğinde yol bile olmadığından bahsetti. 
Epey geniş bir mezarlık alanına sahip. Kaya mezarlıkları. Taşlar kazınarak yapılmış. O kadar büyüleyici ki içlerine girip oturmak. Bir sığınak gibi biraz da. Dara’da yaşayan ve güvenlik görevlisi olan bir adamcağız o küçükken daha yeni kazı çalışmalarının yapılmaya başlandığından bahsetti. Ve aslında Dara’nın çoğu hala toprak altında keşvedilmeyi bekliyor. Dara köyü ise tam bu kalıntıların üstüne yerleşmiş... İneğiyle, piliciyle, güzeller güzeli çocuklarıyla... Bir alana geldik, sarnıç’da olmuş, kilise’de, zindan da... Yerleşimin ve insanların ihtiyacına göre kendisini çok farklı şeylere adapte etmiş devasa bir mekan. Oradaki kızlardan bir tanesi koşturarak yanımıza geldi, size buranın tarihini anlatayım mı? Başladılar belli ki ezberlerinde olan bilgileri lıkır lıkır anlatmaya. Zaman zaman kopuk ve anlamı olmayan cümleler, kulak dolgunluğu işte. Ama nasıl güzeller. İki tanesi, biri orada biri burada koşuşturuyor. Bu arada bu zindan/sarnıç/kilise hayatımda hiç eşi benzerini görmediğim bir görkeme sahip. Daracık bir ağızdan bir saraya iniyorsun. Heralde 30-40 m bir tavan, merdivenler merdivenler, kolonlar, küçük odalar... Tanımlayamıyorum çünkü ben hala sindiremedim bu deneyimi. Ve bu iki mezapotamya güzelleri, bu sarnıcın üstünde büyümüş. 
Burası nasıl bulundu biliyor musun? diye soruyor bana, anlat bakalım. Dedesinin dedesinin tavuğu bir yerlere gidip yumurtluyormuş, dedesinin dedesi de onun peşinden gitmiş ve burayı bulmuş. Zaten bu gezide ne bulunmuşsa tavuklar, koyunlar bulmuş. Ya çobanlar bulmuş ya çiftçiler. Hayvanlarda enerjiye geliyorlar işte. 
Ve bu iki güzeller güzeli kız o kadar rahatlar ki orada...örnek nasıl versem bilemedim, sanki analarının karnında gibiler, sanki oyun parkındalar, oraya tırmanıyorlar, şurdan atlıyorlar, karanlık hiç ışık almayan köşelere saklanıp birbirlerini korkutuyorlar...Onlar gibi büyümek nasıl olurdu diye çok düşündüm. 
Küçükken bizim de bir ‘bahçe’miz vardı. Bu ‘bahçe’de inekler, koyunlar, keçiler, köpekler vardı. Mandalina ağaçları, ve papatyalar. Her haftasonu tuttururdum dedeme beni bahçeye götür diye. Sabahtan gidip akşam olana dek orada hayvanların arasında koşuşturur, kendi kendime yeni yerler keşveder saklanır, birşeyler bulur ya da sadece gezinirdim. O kadar keyifle yapardım ki bunu. Emir’i de alıp yanıma tüm günümüzü orada özgürce geçirirdik. O zamanları düşündüm, bu güzel kızların da özgürlüklerini düşündüm. 
En büyüğü (ki sonradan farkettim ki ikizi de varmış) kolumdaki Bak Hele Bak Yusuf Konak’ın bana hediye ettiği bileziklerden birini beğendi, iki kere bunu dile getirdi. Ben de çıkardım verdim ona, bu da bana hediye geldi dedim, ona çok iyi bak. Bu sefer öbürüne de başka bir bilezik verdim. Sonra da öbürüne. Yusuf Konak iyi ki bize bol hediye vermiş bu bileziklerden, hepsini oradaki kızlara dağıttım, ve hepsi de birbirinden farklı olduğu için kimse ötekininkini istemedi. O kızların enerjisine, güzelliklerine, özgürlüklerine bayıldım. 
Hiç dönmek istemeyerek ayrıldık onlardan, birer ayran içtikten sonra, önce Ebuburak bizi Süryani bir ailenin yanına götürdü, onların yaptığı şaraplardan tattık, aldık. Sonra da keyifli bir akşam yemeği yedik birlikte. Benim için güveçte sebze hazırladılar, humus ve şarap ve sıcacık pide. Beni çok mutlu etti. 
Çok şey konuştuk, çok şey paylaştık. Yoldan, yolculuktan bahsettik. Niyetlerden, açık kapılardan. Yolun, yolcuyu korumasından. Aktarmak çok zor, ama zamanla kendini gösterecek her şey diye umuyorum. İyi ki yapmışız diyorum.
0 notes
izmirlist-blog · 7 years ago
Text
Skyscanner Listesi'nin başında İzmir'in o köyü geliyor
http://izmirlist.com/?p=11372 Skyscanner Türkiye'nin güzelliği ile ünlü, keşke oraya göç edebilsem dedirten 7 köyünü seçti. Hemen hepimiz şehir hayatından ve çalışmaktan bunaldığımızda köy yaşamını düşlemeye başlarız, oralarda yaşama hayalleri kurarız.  1. Şirince - Selçuk, İzmir İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı eski bir Rum köyü olan Şirince, Maya takvimine göre 21 Aralık 2012'de kopacağı söylenen kıyamette güvenli bölge olduğu gerekçesiyle gündeme gelmişti. Şirince'de bağcılık ve zeytinciliğin yanı sıra şeftali, kiraz gibi çeşitli meyveler de yetiştiriliyor. Her evi, her sokağı ile insanı kendine çeken köyün çarşısı ve tepesindeki kilisenin manzarası da mutlaka görülmeli. 2. Adrasan - Kumluca, Antalya Antalya'nın Kemer ilçesine bağlı Ulupınar köyü sınırlarında bulunan bu köy, yakınlarındaki Olimpos ve Çıralı beldeleri gibi SİT alanında yer alıyor. Yapılaşmanın yasak olduğu köydeki işletmelerin %80'i köy halkı tarafından kurulmuş ve işletiliyor. Yazın yerli ve yabancı halkın rağbet ettiği bu harika köy deniz, kum ve güneş açısından çok zengin. Sakinlik arayanların uğrak yeri olduğu için de öyle eller havaya eğlencesi bulunmuyor. 3. Kayaköy - Fethiye, Muğla Türkiye'nin en bilindik köylerinden olan Kayaköy, aslında Levissi ve Karmylassos olarak da bilinen eski bir Rum köyü. Köy halkı mübadele ile Yunanistan'a göç edince, yerine batı Trakya'dan gelen Türk aileler yerleşmiş ancak gelenler köy evlerine alışamayıp ovada kendi yerleşimlerini kurmuşlardır. Küçük bir marketi, kahvehanesi ve şirin bahçeli evleri olan Kaleköy, bahar ve yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrasa da kışın yaklaşık 50 hanelik ufak, sakin bir yere dönüşüyor. Köyde gezerken karşınıza devasa inekler ya da otlamaya çıkmış koyun sürüleriyle karşılaşma ihtimaliniz oldukça yüksek! 4. Bitez - Bodrum, Muğla Bodrum'un merkeze çok yakın köylerinden biri olan Bitez, aslında sahil şeridi ile ünlü olsa da, Perşembe günleri kurulan Bitez Halk Pazarı'na uğrayanlar şunu bilir ki, o sahile inen yolda yaz-kış yaşam dolu şirin bir Ege köyü bulunur. Ünlü Bitez Dondurmacısı, mantıcı, kasap, yeni açılan kafeler ve bir ilkokulun bulunduğu köy, Bitez Yalısı'na ve Bodrum'a yakınlığıyla da oldukça popüler. 5. Kaleköy - Gökçeada, Çanakkale Eski ismiyle Kastro, Gökçeada'nın güzel mi güzel eski Rum köylerinden birisi. İsmini köyde bulunan antik kaleden alıyor... Köy halkı günümüzde göçle gelmiş veya şehir yaşamından kaçan ailelerden oluşuyor. Deniz manzarasına hakim bir tepe üzerinde bulunan Kaleköy, otel ve pansiyonların yanı sıra iki adet de kafeye sahip. Köyde yaşayanlar kelimenin tam anlamıyla sakin ve sessiz bir yaşam sürüyorlar. 6. Gölyazı Köyü - Karacabey, Bursa Bursa'nın Uluabat Gölü'nde yer alan Gölyazı Köyü, anakaraya küçük bir köprüyle bağlanan bir ada üzerine kurulu. Yaklaşık 500 haneli köyde eski Rum evleriyle yeni yapılan betonarme evler birbirine karışıp hoş bir görüntü oluşturmuş. Etrafı göl ile çevrili köyde balıkçılık en önemli geçim kaynağı. 450 yıllık dev bir çınar ağacı da bulunan köyün Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında gezinirken bol bol fotoğraf çekmenin yanı sıra köy halkıyla sohbet etmeyi de ihmal etmeyin. 7. Göreme, Ürgüp, Nevşehir Nevşehir'in Merkez ilçesine bağlı bir belediye olan Göreme, Skyscanner tarafından köy olarak kabul edilmiş ve listeye alınmış. Peribacaları sayesinde ününü dünyaya duyurmuş bir yerleşim yeri. Bizans devrinden kalma mağara kiliseleri, yer altı şehirleri ile ünlü yerleşim turizmcilikle geçimini sağlıyor. Yazın ayrı kışın ayrı güzellikte olan Göreme ve yakınlarındaki Uçhisar, ilk gördüğünüzde "Acaba uzaya mı geldim?" dedirten bir atmosfer sunuyor. 
0 notes
apkindirandroid-blog · 7 years ago
Text
Big Little Farmer Offline Farm APK indir [v1.4.5]
Burada yeni bir indir işlemi paylaştık.. http://indir.party/big-little-farmer-offline-farm-apk-indir-v1-4-5/
Big Little Farmer Offline Farm APK indir [v1.4.5]
Big Little Farmer Offline Farm APK indir işlemini hemen indir butonuna basarak başlatabilirsiniz. *** 2 Milyon indirme ve amp; sayma. 🙂 *** Büyük Küçük Çiftçi sıradan bir çiftlik oyunu değil; Wi-Fi olmadan gün boyu çevrimdışı oynatabilirsiniz. Rüya tarım arazilerine kaçışınız kısıtlanmayacak. Büyük şehirden yemyeşil bir aile çiftliğine geri döndükten sonra, tarım becerilerinizi cilalamak için şansınız var. Yemyeşil çiftliğinizi inşa edin, mısır, kanola vb. Bitkileri yetiştirip hasat edin. pamuk ve buğday. Bir çiftçinin huzur verici ülke yaşamını yaşayın ve aile çiftlik oyunlarında kendi çiftliklerinizi dekore edin. Bu çiftlik maceralarında kümes hayvanlarını ve hayvancığı kaldırın. Mahsulünüzü teslimat aracı ile satın, siparişlerinizi yerine getirin ve bu tarımsal oyunda arazinizi genişletin. Ekmek Ürünleri, Mandıra Ürünleri ve Giysileri ile çiftçi iş dünyasının lideri olursunuz. Mutlu bir çiftçi olmak için gün & amp; çiftlik büyümek ve yetiştirmek için gece. Çiftlik arazilerini modernize etme zamanı ve koyun, at, keçi, balık, tavuk, köpek, kedi ve benzeri sevimli çiftlik hayvanlarınıza dikkat etmenin zamanı geldi. inekler. Hayvanlarınız için saman yoktur, yemlerini yem fabrikasında hazırlayarak yetiştirin. Ayrıca, doğum ürününüzü büyük şehirdeki müşterilere ve komşu kasaba ve köylerde satmanıza yardımcı olacak bir taşıma aracı da bulunmaktadır. Yakında tüketiciler, yeni pişirilen ekmek ve gurme ürünleriniz için emirler getirmeye geliyorlar. yalnızca çevrimdışı tarım oyunu. • Binalar & amp; Hayalinizdeki çiftlikleri yaratmak için kullanabileceğiniz süslemeleri. • Sevimli hayvanları kaldırın ve süt çiftliklerini yönetin • Yeni bitkiler & amp; lezzetli yemek pişirin. • Büyük aile barınağı / silo yükseltmesi • Göz alıcı & amp; Ayrıntılı karakter animasyonlarına sahip yüksek tanımlı grafikler. • Kolay kontroller çiftlikleri yönetmeyi kolaylaştırır • Bir ülke yaşam ortamına entegre edilmiş toplam taze yeni çiftlik dünyası. • Daha fazla hasat yapın, daha fazla kilidini açın ve daha fazla deneyim kazanın! /> Şehrin en iyi çiftçisi olarak yetiştirme ve sığır yetiştirme dünyasının tadını çıkarın. Yasal yanılgı: Lütfen Big Little Farmer’ın çevrimdışı mod oyunu olduğunu unutmayın. Oyun verileri silinmesi, mobil sıfırlama ve cihaz değişikliği durumunda oyun durumu ve verileri kaybolacaktır. Oyundaki durumu ve oyundaki her şeyi geri yükleyebilmeniz için gelecek güncellemelerde sizin için oyun durumunu güvence altına almaya yönelik çalışmalar sürdürüyoruz. Şu anda bu mevcut değil.
android Big Little Farmer Offline Farm APK, android oyun, apk indir, Big Little Farmer Offline Farm APK, Big Little Farmer Offline Farm APK android, Big Little Farmer Offline Farm APK full indir, Big Little Farmer Offline Farm APK indir, Big Little Farmer Offline Farm APK şimdi indir, Big Little Farmer Offline Farm APK türkçe, son sürüm APK indir
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
KALMİYE Funda | 0,5-1,5m | 5-7 Aylar | Na,Ho | Yaprakları | Zehirli Kalmiye, Kamia, Kalmia latifolia Defne gülü Beyaz defne gülü Dağ defnesi Ak defne Amerika defnesi Yabani defne Geniş yapraklı defne gülü Familyası: Fundagillerden, Heidenkrautgewaechse, Ericaceae  Drugları: Kalmiye yaprağı; Kalmiae folium Kalmiya’nın sadece yaprakları tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve kesinlikle çayı yapılmaz, zira çok zehirlidir.  Botanik: Vatanı ABD’nin doğusu ve Kanada’nın güneydoğusu olan Defne gülü günümüzde oldukça yaygın olarak yetişmektedir. Aslında defne ile hiçbir ilgisi olmayan bu bitkiye yapraklarının defneyapraklarına benze¬me¬si nedeni ile Amerika defnesi, Yabani defne, Dağ defnesi gibi çeşitli isimlerle anılır. Defne gülü denmesi ise çiçeklerinin geride gül gibi görünmesinden dolayıdır. Ayrıca Kalmiya veya Kalmia diye de anılır, buda Prof. Peter Kalmın yaptığı araştırmalar (1715-1779) nedeniyle onun ismi verilmiştir. Birde geniş yapraklı ’’latifolia’’ diye anılır. Dar yapraklı ’’angustifolia’’ dan ayırmak için veya çiçeklerinden dolayı beyaz çiçeklide denir. Boyu 0,5-1,5m olan çok yıllık, çalı görünümünde bir funda olup kışın yapraklarını dökmez. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz, geniş bir mızrak şeklinde veya eliptik şekilde olup, üst yüzeyi parlak, koyu yeşil kenarları bütün 3-6cm genişliğinde 5-10cm uzunlu¬ğun¬da ve baştan uca kadar derin bir damar içerir. Çiçekleri üçlü de¬-metler halinde ve her demet şemsiye şeklinde, 15-20çiçekten meydana gelir ve Defne gülünün en yüksek noktalarında bulunurlar. Taç yaprakları kase şeklinde, beyaz veya pembemsi beyaz üzeri küçük kırmızı noktalı, 1-25cm çapında, 2-3cm uzunluğundaki saplarla ana demetle bağlanırlar ve meyveleri küre şeklinde içinde çok tohum bulunur. Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere hemen her yöresinde yetişmesi rahatlıkla mümkün olan, özellikle çiçeklerinin demetler şeklindeki çok güzel görünmeleri ile özellikle Avrupa ülkelerinde bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.  Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Ekim’e kadar toplanarak kurutulur ve porselen kaplarda muhafaza edilir. Şayet tentür yapılacak ise taze olarak işlenir.  Birleşimi: Birleşimindeki en önemli madde Diterpen türevi; Andromedotoksin (=Acetylandromedol) ve Dihidrochalkon türevi; Phyloridzin (Floridzin) ile Arbutin ve ayrıca Glikozitler ve Tanen içerir.  Tesir şekli: Sinirsel ağrıları ve iltihapları önleyici, idrar söktürücü, krampları çözücü ve romatizma ağrıları giderici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Kalmiya yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin nevralji rahatsızlıklarına karşı Acı biber, Boğan, Diş budak veya Gökçek İksiri daha etkilidir. b) Homeopati’de; Kalmiya tentürü eklem, kas ve doku romatizma, kalp krampları, kalp ağrıları, kalp anjini, kalp kaslarının iltihaplanması, baş ağrısı, sinirsel ağrılar (nevralji), diş ağrısı ve sinirlerin hassas¬laş¬ması nedeni ile alt çeneden kulağa kadar uzanan ağrılar, yüz geril¬mesi, boyun ve omur ağrılarına karşı kullanılır.  Çay: Zehirli olması nedeniyle çayı içilmez.  Homeopati’de: Defne gülü yapraklarından 50gr bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 500ml Alkol (Etanol) doldururlur ve 4-6hafta güneşten uzak bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Homeopati’de <<Kalmia>>adı ile anılan tentür elde edilir. bu tentürden yukarıdaki ra-hatsızlıklara karşı günde 3-4defa, 15-20damla, 6-8hafta süreyle alınır.  Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Kalp ağrısı genellikle sağ cola etki eden bir sancı ile birlikte 2) Ağrılar aniden yakıcı ve yorucu karaktere bürünür 3) Romatizma kalbi etkileyici şekilde ve kalbin iç yüzeyini örten zarda iltihaplanma (endokardit) 4) Ağrılar sıcakta, hareket edince, sabah erkende veya akşam geç olunca artıyorsa 5) Yemekten sonra ağrılar azalırsa 6) Herhangi bir zorlamada baş dönmesi oluyorsa Bu gibi hallerde Kalmiye tentürü kullanılır. Yan tesirleri: Arıların defne gülünden bal yapmaları halinde bal zehirli olur, Koyun ve inekler defne gülü yaprağı yediklerinde zehirlenmekteler, fakat geyik ve sülünler yediğinde herhangi bir şey olmamaktadır.  Pembe Kalmiya, Schmalblaettriger Berglorbeer, Kalmia angustifolia Pembe Kalmiya’nın yukarıdaki Beyaz Kalmiya’dan farklı isminden de anlaşılacağı gibi birinci olarak çiçekleri pembe veya koyu pembe iken yukarıdaki tür beyaz renklidir. İkinci fark yaprakları bu türün yaprakları bir öncekine göre daha dardır ve diğer özellikleri aynıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
gercekezinepeyniri · 3 years ago
Text
Ezine Peyniri Çeşitleri

Ezine peyniri koyun keçi ve inek sütüyle yapılır buna bağlı olarak 3 çeşiti vardır.Dilediğiniz lezzeti seçebilirsiniz hepsi birbirinden faydalı çeşitlerdir. Ezine Peyniri Çeşitleri Geleneksel bir lezzet olan Ezine peynirinin üç farklı çeşidi bulunmaktadır. Bunlar koyun, keçi ve inek sütü kullanılarak yapılmaktadır. Kendine has aroması ve lezzeti sebebiyle peynir sevenlerin vazgeçilmezi olan Ezine peyniri kalsiyum açısından zengindir. Besleyici içeriği sebebiyle her yaş grubu tarafından sevilerek tüketilmektedir. Kırık beyaz ve sarımsı renklere sahip olan peynir oldukça yağlıdır. Gerek kahvaltılarda gerekse yemeklerin yanında sıkça tüketilmektedir. Ayrıca Ezine peyniri muazzam tadı sebebiyle meze olarak da tüketilen bir peynir türüdür. Hafif ekşimsi bir tada sahip olması diğer peynir türlerinden kolayca ayırt edilebilmesini sağlamaktadır. Yapım aşamasında titizlikle davranılarak meşakkatli olarak üretilmektedir. Üretim aşaması Ezine peynirini oldukça özel kılmaktadır. Keçi, koyun ve inek sütünden üretilen farklı çeşitteki Ezine peynirlerin gerek yağ oranları gerekse tatları değişkenlik göstermektedir. Bitki örtüsünün zenginliğine bağlı olarak keçi, koyun ve inekler oldukça iyi şekilde beslenebilmektedir. Bu beslenme sütlerinin daha lezzetli ve yağlı olmasına olanak sağlamaktadır. Kaz dağlarının kuzey ve batı kesimlerinde en iyi şekilde yetiştirilen hayvanların kaliteli sütleri ile üretimi yapılan Ezine peyniri en az 6 ay soğuk hava depolarında bekletilmektedir. Bu bekletilme süresi Ezine peynirinin olgunlaşarak eşsiz bir lezzete sahip olmasına olanak sağlamaktadır. 

Ezine Keçi Peyniri Diğer Ezine peynirlerine oranla daha açık bir beyaz renge sahiptir. Rengi keçinin sütüyle alakalı bir sonuçtur. Koyun Ezine peynirine göre daha az yağlı iken inek Ezine peynirine göre çok daha fazla yağlıdır. Ezine peynirinin çok yağlı olmasını istemeyenler için aslında ideal bir seçenektir. Keçi sütünün kendine has aromasının lezzetlendirdiği Ezine peyniri oldukça yüksek oranda kalsiyum içermektedir. A vitamini konusunda da oldukça zengin olan keçi sütünden elde edilen bu peynir özellikle keçi sütünü tercih edenlerin vazgeçilmezidir. Ezine yöresinden elde edilen sütler ile birlikte üretilmektedir. Üretimi sırasında keçi sütü 65 derecede kaynatılarak, 34 derecede mayalanmaktadır. Eşsiz bir aromaya ve tada sahip olması için sütün kırılması ve ardından dinlendirilmesi işlemine geçilir. 

Ezine Koyun Peyniri
 Koyun sütü kullanılarak elde edilen Ezine peynir çeşitleri arasındadır. Diğer Ezine peynirlerinde olduğu gibi bu peynir içinde koyunlar özel olarak yetiştirilerek otlatılmaktadır. Ezine peynirleri çeşitleri içerisinde en yoğun tada sahip olan çeşittir. Koyun sütünün yağlı olmasından kaynaklı olarak sarımsı bir renge sahiptir. Yağlı olmasına bağlı olarak ağızda kolayca dağılabilmektedir. Fakat ağır bir Ezine çeşidi olduğundan herkes tarafından tercih edilmemektedir. Kendine has bir koku ve lezzete sahip olan ezine koyun peyniri gözenekli bir yapıya sahiptir. 

 Ezine İnek Peyniri 
 inek sütü kullanılarak yapılan Ezine peyniri özellikle hafif bir lezzet arayışında olanların bir numaralı tercihidir. Beyaz rengi ile diğer Ezine peynirlerinden kolaylıkla yırt edilmesi mümkündür. Koyun ve keçi sütü ile yapılan Ezine peynirlerine oranla çok daha az yağlı bir yapıya sahiptir. Ezine peynirini yeni tüketmeye başlayacaklar için tavsiye edilmektedir. Özellikle çocukların kolayca tüketebileceği bir tada ve kıvama sahiptir. Diğer Ezine peynirlerinde de olduğu gibi kalsiyum ve protein açısından besleyicidir. Kemik gelişimini desteklemekle birlikte hafızayı da güçlendirdiği bilinmektedir. Eşsiz Lezzete Kolayca Erişebilirsiniz Kahvaltıların ve meze sofralarının vazgeçilmezi olan Ezine peynirini kendi damak tadınıza göre seçebilirsiniz. Birbirinden farklı seçenek ve boyutta ki Ezine peynirlerini tüm hijyen kurallarına dikkat ederek büyük bir titizlik içerisinde üretmekteyiz. Bu lezzetin tadını çıkartmak ve keyifli sofralarınıza eşlik edebilmek için kolayca sipariş verebilirsiniz.
Bu yazı ilk defa https://blog.ezinedengelsin.com/ezine-peyniri-cesitleri%e2%80%a8/ sitesinde yayımlanmıştır.
0 notes
gercekezinepeyniri · 3 years ago
Text
Kahvaltıların Eşsiz Gerçek Ezine Peyniri
Yazımızda, Ezine peyniri nedir? Nasıl üretilir? Besin değerleri? ve Ezine peynirini ayırt etmenizi sağlayacak unsurlar hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ezine Peyniri Nedir? Dünya’da üretilen beyaz peynirler arasında Türkiye’de üretilen beyaz peynirler kadar çok çeşit içeren bir peynir grubu bulunmamaktadır. Türkiye’de beyaz peynir çok farklı tat, lezzet ve aromalarda imal edilerek, piyasaya sunulur. Ezine, Çanakkale’ye bağlı çok şirin bir ilçedir. Bu ilçede yapılan Ezine peyniri ise diğer peynirler arasında bambaşka bir lezzete, dolayısıyla da müthiş bir üne sahiptir. En iyi Ezine peynirinin yapıldığı diğer ilçeler ise Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin tamamı ile çevresindeki yerleşim yerilerdir. Nasıl Üretilir? Ezine peyniri her tür yiyerek ve içecekle birlikte rahatlıkla yenebilen, kremsi bir özelliktedir. Son derece güçlü bir tada ve zengin bir aromaya sahiptir. Bu özellikleri sayesinde de gerçek Ezine peyniri diğer beyaz peynirler arasında ayrıcalıklı bir yerde bulunur. Ezine peyniri koyun, keçi veya inek sütünden ya da bu sütlerin beli oranlarda karıştırılması ile imal edilir. Bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için Ezine Peyniri Nasıl Yapılır? yazımızı bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu yöredeki keçi, koyun ve inekler Kaz dağlarının kuzeyinde ve batısında bulunan doğal bitki örtüsünü ve su kaynaklarını tüketerek beslenirler. Bu nedenle, bölgede üretilen Ezine peyniri özel peynirler arasında yerini alır. Ezine Peynirini Ayırt Etmenizi Sağlayacak Unsurlar Ezine peynirini diğer peynirlerden ayıran kendine has, çok hoş bir tadı ve aroması vardır. Ezine peynirinin tekstürel yapısı, yağlı bir doku olarak tarif edilebilir. Yapısında küçük gözenekler bulunur. Ezine peyniri tam beyaz ekte olmayıp, kırık beyaz renkte tanımlanır. Ezine peyniri tüketilirken, ağızda diğer peynirlerden farklı olarak, hafif krema kıvamında son derece hoş ve güzel bir tat bırakır. 8 Ay Dinlendirilir Bölgede gerçek Ezine peyniri üretimi Mart ve Temmuz ayları arasında yapılır. Ama peynirin asıl özelliği en az 8 ay boyunca dinlendirilerek, olgunlaştırılmasından kaynaklanır. Bu kadar uzun süre dinlendirildiği hesaba katılırsa, maliyetinin diğer peynirlere kıyasla çok da ucuz olmadığı ortaya çıkar. Fakat son ürünü tadan herkes, kesinlikle bu uzun zaman diliminin beklemeye değer olduğunu belirtiyor. Olgunlaştırma işlemi teneke kaplarda gerçekleştirilir. Kısaca tanımlamak gerekirse Ezine peyniri tam yağlı sütten üretilen salamura edilmiş beyaz peynirdir denilebilir. Olgunlaştırma sonunda istenen lezzet ve aromaya kavuşan Ezine peyniri satışa sunulur. Keçi Sütünden Üretilen Ezine Peyniri Daha Uzun Süre Dayanır Yalnızca keçi sütü ile üretilen Ezine peyniri de, diğer türler gibi yumuşak bir yapıya sahiptir. Diğer olgunlaştırılmış peynir çeşitleri ile kıyaslandığında daha uzun süre dayandığı yani raf ömrünün daha uzun olduğu görülür. Üstelik keçi sütünden elde edilen Ezine peyniri diğer türlere kıyasla daha da ekonomiktir. 100 Gram Ezine Peynirinin Besleyici Özellikleri 100 gram Ezine peynirinin içinde bulunan besleyici ögeleri şunlardır: Enerji(Kj/kcal) 1365/326 Yağ (g) 26.8 Doymuş yağ (g) 18.9 Karbonhidrat (g) 1.8 Şeker Lif Protein (g) 19.3 Tuz (g) 2.23
Yazılarımızın devamı ve ürünlerimiz hakkında bilgi almak için www.ezinedengelsin.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu yazı ilk defa https://blog.ezinedengelsin.com/kahvaltilarin-essiz-gercek-ezine-peyniri/ sitesinde yayımlanmıştır.
0 notes
nexgenturkiye · 5 years ago
Photo
Tumblr media
AquaPulse User Manual TR Aquapulse Su Teknolojisi www.clearworldwater.co.uk Kullanıcı kılavuzu. Her Aquapulse kartuşu yaklaşık 20.000 ila 25.000 litre hacme işlem yapar depolanmış veya devridaim suyu. Her ürünün beklenen ömrü yaklaşık iki yıldır. Kullanmadan önce her kartuşu durulayın veya suya daldırın, doğal maddelerle temizleyin ve içinde biriken kalıntı tozu temizleyin. üretim sırasında birim. Dikkat: Bu Sızdırmaz üniteyi açın, bu ürünü çalışmaz hale getirir. Ürünü mikrodalgaya maruz bırakınız.• Aquapulse 'nin Faydaları Besin maddelerinin daha verimli emilmesi, böylece kimyasalın azaltılmasını mümkün kılar ve gübre dozajları ile yetiştirilen herhangi bir üründeki su hacimlerini. Su, hayvanların mideleri tarafından daha kolay emilir. Bu ayrıca suyun toksinleri hücresel düzeyde akıtma yeteneğini artırır. Mineralleri (proteinler, toksinler, kir, kimyasallar vb.) su moleküllerini birbirine bağlayan, suyun doğal temizleme özelliklerini arttırır, bu da gerekli seviyeleri azaltır Daha düşük su sıcaklıklarında yıkamayı sağlar. More Daha verimli ısı (veya soğutma) sağlayarak suyun yüzey gerilimini azaltır. cihazlardan transfer ederek enerji tüketimini azaltır. Natural Yetiştirilen doğal gelişimi uyaran FAR Kızılötesi emilimini artırır üretmek ve hidroponik Sta Altın stafilokok ve coli'yi ortadan kaldırdığı veya azalttığı kanıtlanmış anti-bakteriyel özellikler basil. Aquapulse, HVAC, tarım, balıklarda sürdürülebilirlik ve su verimliliği faydaları sağlar tarım, imalat, su depolama, yetiştirilen ürünler, hidroponik, hayvancılık. #çiftçiler #çiftçilik #sığırlar #inekler #inek #koyun #domuzlar #süt #sütüretimi #sütkotası #bitkiler #bitkiyetiştiricileri #kesmeçiçekler #kesmeçiçek #üreticileri #kesmeçiçek yetiştiricileri #tazeçiçekler #sebzeler #sebzeyetiştiricileri #meyve #çiçekçiyetiştiricileri #balıkyetiştiriciliği #balıkçiftlikleri #kirlenmişsu #alabalıkçiftlikleri #alabalık #mersinbalığıçiftlikleri #mersinbalığı #spa (at Bodrum, Mugla) https://www.instagram.com/p/B7QwZ0anQYV/?igshid=hfzws6sy16s4
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
KALMİYE Funda | 0,5-1,5m | 5-7 Aylar | Na,Ho | Yaprakları | Zehirli Kalmiye, Kamia, Kalmia latifolia Defne gülü Beyaz defne gülü Dağ defnesi Ak defne Amerika defnesi Yabani defne Geniş yapraklı defne gülü Familyası: Fundagillerden, Heidenkrautgewaechse, Ericaceae  Drugları: Kalmiye yaprağı; Kalmiae folium Kalmiya’nın sadece yaprakları tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve kesinlikle çayı yapılmaz, zira çok zehirlidir.  Botanik: Vatanı ABD’nin doğusu ve Kanada’nın güneydoğusu olan Defne gülü günümüzde oldukça yaygın olarak yetişmektedir. Aslında defne ile hiçbir ilgisi olmayan bu bitkiye yapraklarının defneyapraklarına benze¬me¬si nedeni ile Amerika defnesi, Yabani defne, Dağ defnesi gibi çeşitli isimlerle anılır. Defne gülü denmesi ise çiçeklerinin geride gül gibi görünmesinden dolayıdır. Ayrıca Kalmiya veya Kalmia diye de anılır, buda Prof. Peter Kalmın yaptığı araştırmalar (1715-1779) nedeniyle onun ismi verilmiştir. Birde geniş yapraklı ’’latifolia’’ diye anılır. Dar yapraklı ’’angustifolia’’ dan ayırmak için veya çiçeklerinden dolayı beyaz çiçeklide denir. Boyu 0,5-1,5m olan çok yıllık, çalı görünümünde bir funda olup kışın yapraklarını dökmez. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz, geniş bir mızrak şeklinde veya eliptik şekilde olup, üst yüzeyi parlak, koyu yeşil kenarları bütün 3-6cm genişliğinde 5-10cm uzunlu¬ğun¬da ve baştan uca kadar derin bir damar içerir. Çiçekleri üçlü de¬-metler halinde ve her demet şemsiye şeklinde, 15-20çiçekten meydana gelir ve Defne gülünün en yüksek noktalarında bulunurlar. Taç yaprakları kase şeklinde, beyaz veya pembemsi beyaz üzeri küçük kırmızı noktalı, 1-25cm çapında, 2-3cm uzunluğundaki saplarla ana demetle bağlanırlar ve meyveleri küre şeklinde içinde çok tohum bulunur. Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere hemen her yöresinde yetişmesi rahatlıkla mümkün olan, özellikle çiçeklerinin demetler şeklindeki çok güzel görünmeleri ile özellikle Avrupa ülkelerinde bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.  Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Ekim’e kadar toplanarak kurutulur ve porselen kaplarda muhafaza edilir. Şayet tentür yapılacak ise taze olarak işlenir.  Birleşimi: Birleşimindeki en önemli madde Diterpen türevi; Andromedotoksin (=Acetylandromedol) ve Dihidrochalkon türevi; Phyloridzin (Floridzin) ile Arbutin ve ayrıca Glikozitler ve Tanen içerir.  Tesir şekli: Sinirsel ağrıları ve iltihapları önleyici, idrar söktürücü, krampları çözücü ve romatizma ağrıları giderici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Kalmiya yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin nevralji rahatsızlıklarına karşı Acı biber, Boğan, Diş budak veya Gökçek İksiri daha etkilidir. b) Homeopati’de; Kalmiya tentürü eklem, kas ve doku romatizma, kalp krampları, kalp ağrıları, kalp anjini, kalp kaslarının iltihaplanması, baş ağrısı, sinirsel ağrılar (nevralji), diş ağrısı ve sinirlerin hassas¬laş¬ması nedeni ile alt çeneden kulağa kadar uzanan ağrılar, yüz geril¬mesi, boyun ve omur ağrılarına karşı kullanılır.  Çay: Zehirli olması nedeniyle çayı içilmez.  Homeopati’de: Defne gülü yapraklarından 50gr bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 500ml Alkol (Etanol) doldururlur ve 4-6hafta güneşten uzak bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Homeopati’de <<Kalmia>>adı ile anılan tentür elde edilir. bu tentürden yukarıdaki ra-hatsızlıklara karşı günde 3-4defa, 15-20damla, 6-8hafta süreyle alınır.  Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Kalp ağrısı genellikle sağ cola etki eden bir sancı ile birlikte 2) Ağrılar aniden yakıcı ve yorucu karaktere bürünür 3) Romatizma kalbi etkileyici şekilde ve kalbin iç yüzeyini örten zarda iltihaplanma (endokardit) 4) Ağrılar sıcakta, hareket edince, sabah erkende veya akşam geç olunca artıyorsa 5) Yemekten sonra ağrılar azalırsa 6) Herhangi bir zorlamada baş dönmesi oluyorsa Bu gibi hallerde Kalmiye tentürü kullanılır. Yan tesirleri: Arıların defne gülünden bal yapmaları halinde bal zehirli olur, Koyun ve inekler defne gülü yaprağı yediklerinde zehirlenmekteler, fakat geyik ve sülünler yediğinde herhangi bir şey olmamaktadır.  Pembe Kalmiya, Schmalblaettriger Berglorbeer, Kalmia angustifolia Pembe Kalmiya’nın yukarıdaki Beyaz Kalmiya’dan farklı isminden de anlaşılacağı gibi birinci olarak çiçekleri pembe veya koyu pembe iken yukarıdaki tür beyaz renklidir. İkinci fark yaprakları bu türün yaprakları bir öncekine göre daha dardır ve diğer özellikleri aynıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
KALMİYE Funda | 0,5-1,5m | 5-7 Aylar | Na,Ho | Yaprakları | Zehirli Kalmiye, Kamia, Kalmia latifolia Defne gülü Beyaz defne gülü Dağ defnesi Ak defne Amerika defnesi Yabani defne Geniş yapraklı defne gülü Familyas��: Fundagillerden, Heidenkrautgewaechse, Ericaceae  Drugları: Kalmiye yaprağı; Kalmiae folium Kalmiya’nın sadece yaprakları tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve kesinlikle çayı yapılmaz, zira çok zehirlidir.  Botanik: Vatanı ABD’nin doğusu ve Kanada’nın güneydoğusu olan Defne gülü günümüzde oldukça yaygın olarak yetişmektedir. Aslında defne ile hiçbir ilgisi olmayan bu bitkiye yapraklarının defneyapraklarına benze¬me¬si nedeni ile Amerika defnesi, Yabani defne, Dağ defnesi gibi çeşitli isimlerle anılır. Defne gülü denmesi ise çiçeklerinin geride gül gibi görünmesinden dolayıdır. Ayrıca Kalmiya veya Kalmia diye de anılır, buda Prof. Peter Kalmın yaptığı araştırmalar (1715-1779) nedeniyle onun ismi verilmiştir. Birde geniş yapraklı ’’latifolia’’ diye anılır. Dar yapraklı ’’angustifolia’’ dan ayırmak için veya çiçeklerinden dolayı beyaz çiçeklide denir. Boyu 0,5-1,5m olan çok yıllık, çalı görünümünde bir funda olup kışın yapraklarını dökmez. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz, geniş bir mızrak şeklinde veya eliptik şekilde olup, üst yüzeyi parlak, koyu yeşil kenarları bütün 3-6cm genişliğinde 5-10cm uzunlu¬ğun¬da ve baştan uca kadar derin bir damar içerir. Çiçekleri üçlü de¬-metler halinde ve her demet şemsiye şeklinde, 15-20çiçekten meydana gelir ve Defne gülünün en yüksek noktalarında bulunurlar. Taç yaprakları kase şeklinde, beyaz veya pembemsi beyaz üzeri küçük kırmızı noktalı, 1-25cm çapında, 2-3cm uzunluğundaki saplarla ana demetle bağlanırlar ve meyveleri küre şeklinde içinde çok tohum bulunur. Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere hemen her yöresinde yetişmesi rahatlıkla mümkün olan, özellikle çiçeklerinin demetler şeklindeki çok güzel görünmeleri ile özellikle Avrupa ülkelerinde bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.  Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Ekim’e kadar toplanarak kurutulur ve porselen kaplarda muhafaza edilir. Şayet tentür yapılacak ise taze olarak işlenir.  Birleşimi: Birleşimindeki en önemli madde Diterpen türevi; Andromedotoksin (=Acetylandromedol) ve Dihidrochalkon türevi; Phyloridzin (Floridzin) ile Arbutin ve ayrıca Glikozitler ve Tanen içerir.  Tesir şekli: Sinirsel ağrıları ve iltihapları önleyici, idrar söktürücü, krampları çözücü ve romatizma ağrıları giderici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Kalmiya yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin nevralji rahatsızlıklarına karşı Acı biber, Boğan, Diş budak veya Gökçek İksiri daha etkilidir. b) Homeopati’de; Kalmiya tentürü eklem, kas ve doku romatizma, kalp krampları, kalp ağrıları, kalp anjini, kalp kaslarının iltihaplanması, baş ağrısı, sinirsel ağrılar (nevralji), diş ağrısı ve sinirlerin hassas¬laş¬ması nedeni ile alt çeneden kulağa kadar uzanan ağrılar, yüz geril¬mesi, boyun ve omur ağrılarına karşı kullanılır.  Çay: Zehirli olması nedeniyle çayı içilmez.  Homeopati’de: Defne gülü yapraklarından 50gr bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 500ml Alkol (Etanol) doldururlur ve 4-6hafta güneşten uzak bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Homeopati’de <<Kalmia>>adı ile anılan tentür elde edilir. bu tentürden yukarıdaki ra-hatsızlıklara karşı günde 3-4defa, 15-20damla, 6-8hafta süreyle alınır.  Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Kalp ağrısı genellikle sağ cola etki eden bir sancı ile birlikte 2) Ağrılar aniden yakıcı ve yorucu karaktere bürünür 3) Romatizma kalbi etkileyici şekilde ve kalbin iç yüzeyini örten zarda iltihaplanma (endokardit) 4) Ağrılar sıcakta, hareket edince, sabah erkende veya akşam geç olunca artıyorsa 5) Yemekten sonra ağrılar azalırsa 6) Herhangi bir zorlamada baş dönmesi oluyorsa Bu gibi hallerde Kalmiye tentürü kullanılır. Yan tesirleri: Arıların defne gülünden bal yapmaları halinde bal zehirli olur, Koyun ve inekler defne gülü yaprağı yediklerinde zehirlenmekteler, fakat geyik ve sülünler yediğinde herhangi bir şey olmamaktadır.  Pembe Kalmiya, Schmalblaettriger Berglorbeer, Kalmia angustifolia Pembe Kalmiya’nın yukarıdaki Beyaz Kalmiya’dan farklı isminden de anlaşılacağı gibi birinci olarak çiçekleri pembe veya koyu pembe iken yukarıdaki tür beyaz renklidir. İkinci fark yaprakları bu türün yaprakları bir öncekine göre daha dardır ve diğer özellikleri aynıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years ago
Link
KALMİYE Funda | 0,5-1,5m | 5-7 Aylar | Na,Ho | Yaprakları | Zehirli Kalmiye, Kamia, Kalmia latifolia Defne gülü Beyaz defne gülü Dağ defnesi Ak defne Amerika defnesi Yabani defne Geniş yapraklı defne gülü Familyası: Fundagillerden, Heidenkrautgewaechse, Ericaceae  Drugları: Kalmiye yaprağı; Kalmiae folium Kalmiya’nın sadece yaprakları tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve kesinlikle çayı yapılmaz, zira çok zehirlidir.  Botanik: Vatanı ABD’nin doğusu ve Kanada’nın güneydoğusu olan Defne gülü günümüzde oldukça yaygın olarak yetişmektedir. Aslında defne ile hiçbir ilgisi olmayan bu bitkiye yapraklarının defneyapraklarına benze¬me¬si nedeni ile Amerika defnesi, Yabani defne, Dağ defnesi gibi çeşitli isimlerle anılır. Defne gülü denmesi ise çiçeklerinin geride gül gibi görünmesinden dolayıdır. Ayrıca Kalmiya veya Kalmia diye de anılır, buda Prof. Peter Kalmın yaptığı araştırmalar (1715-1779) nedeniyle onun ismi verilmiştir. Birde geniş yapraklı ’’latifolia’’ diye anılır. Dar yapraklı ’’angustifolia’’ dan ayırmak için veya çiçeklerinden dolayı beyaz çiçeklide denir. Boyu 0,5-1,5m olan çok yıllık, çalı görünümünde bir funda olup kışın yapraklarını dökmez. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz, geniş bir mızrak şeklinde veya eliptik şekilde olup, üst yüzeyi parlak, koyu yeşil kenarları bütün 3-6cm genişliğinde 5-10cm uzunlu¬ğun¬da ve baştan uca kadar derin bir damar içerir. Çiçekleri üçlü de¬-metler halinde ve her demet şemsiye şeklinde, 15-20çiçekten meydana gelir ve Defne gülünün en yüksek noktalarında bulunurlar. Taç yaprakları kase şeklinde, beyaz veya pembemsi beyaz üzeri küçük kırmızı noktalı, 1-25cm çapında, 2-3cm uzunluğundaki saplarla ana demetle bağlanırlar ve meyveleri küre şeklinde içinde çok tohum bulunur. Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere hemen her yöresinde yetişmesi rahatlıkla mümkün olan, özellikle çiçeklerinin demetler şeklindeki çok güzel görünmeleri ile özellikle Avrupa ülkelerinde bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.  Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Ekim’e kadar toplanarak kurutulur ve porselen kaplarda muhafaza edilir. Şayet tentür yapılacak ise taze olarak işlenir.  Birleşimi: Birleşimindeki en önemli madde Diterpen türevi; Andromedotoksin (=Acetylandromedol) ve Dihidrochalkon türevi; Phyloridzin (Floridzin) ile Arbutin ve ayrıca Glikozitler ve Tanen içerir.  Tesir şekli: Sinirsel ağrıları ve iltihapları önleyici, idrar söktürücü, krampları çözücü ve romatizma ağrıları giderici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Kalmiya yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin nevralji rahatsızlıklarına karşı Acı biber, Boğan, Diş budak veya Gökçek İksiri daha etkilidir. b) Homeopati’de; Kalmiya tentürü eklem, kas ve doku romatizma, kalp krampları, kalp ağrıları, kalp anjini, kalp kaslarının iltihaplanması, baş ağrısı, sinirsel ağrılar (nevralji), diş ağrısı ve sinirlerin hassas¬laş¬ması nedeni ile alt çeneden kulağa kadar uzanan ağrılar, yüz geril¬mesi, boyun ve omur ağrılarına karşı kullanılır.  Çay: Zehirli olması nedeniyle çayı içilmez.  Homeopati’de: Defne gülü yapraklarından 50gr bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 500ml Alkol (Etanol) doldururlur ve 4-6hafta güneşten uzak bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Homeopati’de <<Kalmia>>adı ile anılan tentür elde edilir. bu tentürden yukarıdaki ra-hatsızlıklara karşı günde 3-4defa, 15-20damla, 6-8hafta süreyle alınır.  Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Kalp ağrısı genellikle sağ cola etki eden bir sancı ile birlikte 2) Ağrılar aniden yakıcı ve yorucu karaktere bürünür 3) Romatizma kalbi etkileyici şekilde ve kalbin iç yüzeyini örten zarda iltihaplanma (endokardit) 4) Ağrılar sıcakta, hareket edince, sabah erkende veya akşam geç olunca artıyorsa 5) Yemekten sonra ağrılar azalırsa 6) Herhangi bir zorlamada baş dönmesi oluyorsa Bu gibi hallerde Kalmiye tentürü kullanılır. Yan tesirleri: Arıların defne gülünden bal yapmaları halinde bal zehirli olur, Koyun ve inekler defne gülü yaprağı yediklerinde zehirlenmekteler, fakat geyik ve sülünler yediğinde herhangi bir şey olmamaktadır.  Pembe Kalmiya, Schmalblaettriger Berglorbeer, Kalmia angustifolia Pembe Kalmiya’nın yukarıdaki Beyaz Kalmiya’dan farklı isminden de anlaşılacağı gibi birinci olarak çiçekleri pembe veya koyu pembe iken yukarıdaki tür beyaz renklidir. İkinci fark yaprakları bu türün yaprakları bir öncekine göre daha dardır ve diğer özellikleri aynıdır. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes