Tumgik
#tımarhane
cemakkilic · 9 months
Text
"Tımarhane..."
CEM AKKILIÇ
Cemology Onuncu köy
0 notes
benimcehennemim · 10 months
Text
Konuşamiyorum icimi anlatamiyorum ağzımdan ben kotuyum iyi degilim diyemiyorum
0 notes
golgelerdekaybolma · 2 months
Text
Kanım donuyor bu tür haberleri duydukça topunuzun yeri cehennem olsun inşallah hayvanlarla uğraşacağınıza bu ırz düşmanlarını asın, ben idama karşıyım ama bu ırz düşmanları hakediyor, Rabbim ekmek veriyor bizde yiyoruz başımıza gelecek var belalar heryönden yağıyor haberimiz yok veya yok gibi davranıyoruz,ülke tımarhane olmuş ses yok çok üzgünüm 😓😓😓😓😓
İyi akşamlar
Tumblr media
135 notes · View notes
7-joker-2 · 19 days
Text
Ben artık küçük bir sahil kasabasına taşınıp butik bir tımarhane işletmek istiyorum...
Tumblr media
20 notes · View notes
kotukarma · 1 year
Text
Tumblr media
Bir insanın hayatının doğumuyla başladığına emin misiniz?
Benim hayatım, doğumumdan yarım asır önce, boğaz kıyısında hiç görmediğim bir odada başladı. Bir felaket yaşandı, bir çığlık koptu, delilik dalga dalga yayıldı ve bir daha da durmadı. Öyle ki ben dünyaya geldiğimde, çürüme çoktan hayatımı sarmıştı.
Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik, var olmuş bir zekânın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekânın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.
Tam olarak delilik sayılmaz bu halim, ama delirenler herhalde kendilerine acı veren şeye teslim oluyordur, ruhundaki sarsıntılardan yavaş yavaş zevk almayı öğreniyordur – hissettiklerim de buna pek uzak sayılmaz doğrusu.
Akıl hastanesi, delilik, tımarhane, insanların deli olduklarını kabullenmekten çekinmedikleri, sırf başkalarına hoş görünmek için keyifli bir durumdan vazgeçmedikleri bir yer.
Kusurlar güzelliktir; delilik ise zekilik ve tamamen saçma biri olmak, tamamen sıkıcı biri olmaktan iyidir.
Zamana uyum kazanmama yardımcı olabilirsiniz. zaman çok yavaş geçiyor. bazen kendimi sonsuz okyanusun dibinde uslu bir yosun gibi algılıyorum. Zaman, üzerimden kayıp geri dönüyor. Her şey tekrardan ibaret oluyor bazen de fırtına çıkıyor.
Her insanın kendi deliliği vardır bana da öyle geliyor ki, en büyük delilik, bir deliliğe sahip olmamaktır.
103 notes · View notes
november1sb1tter · 27 days
Text
Ben iyice paranoyak bir şey oldum çıktım sonum tımarhane gibi...
11 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 2 months
Text
Sabah zam haberine şimdiden hazır olun!
Hemde öyle böyle zam değil!
Hayvan katliamı yasası ile uyutulan hayvanlar değil maalesef halk uyutuluyor!
Tumblr media
Hayvan katliamı yasası geçerken asıl uyutulan halkımıza müjde.
Müjdemi isterim tımarhane!
Bu durumda otoyollara % 400 zam gelmiş .
Tumblr media
7 notes · View notes
venusunruhu · 4 months
Text
"Ayrılmak mı istedik biz? İyi, akıllıca olur mu sandık?
Öyleyse, ayrılınca, neden cinayet gibi sarstı bizi bu iş ?
Ah! Biz kendimizi az tanırız,
Çünkü bir tanrı buyurur içimizde.”
F.Hölderlin ..
Not : Hölderlin hayatının ilk 36 yılı biterken susette gontard a aşık oldu ve ikisi de biliyordu bu trajediden başka birşey doğurmayacaktı ..susette hölderlinin 1795 de yanlarında çalışmaya başladığı beyefendinin eşiydi ..bu büyük aşk nasıl başladı bilinmez ancak ilk andan itibaren ikisinin hayatı da bir daha eskisi gibi olmayacaktı ..bu bilinebilir ..
Bir araya gelişleri tıpkı " jachin ve boaz " sütunlarının duruşu gibi heybetli bir şeydi ..güzel ve akıllı susette naif ve içli şairin beklediği kişi ,şairse susette in herşeyiydi ..bütün engellemelere rağmen sürdü bu ilişki ..
Ta ki "susette kalesi " düşene kadar ..
Hölderlin şiirlerinde hep diotima olarak seslendi susette e ..diotima hölderlinin daha susette ile tanışmadan yazmaya başladığı hyperion romanında ki kahramanın akıl ve bilgelikle taçlanmış kraliçesi /sevgilisi /aşkın cisim bulmuş halinin adıydı ..yaşadığı sürece de başka şekilde anmadı susette i Hölderlin ..diotima dedi ona ..
Öyle seviyordu ki kadını arkadaşı neuffer e yazdığı bi mektubunda susette için "dünyada bir varlık var ,ruhumun bin yıllar boyu bağlanabileceği bir varlık " dediğini okuduğumu hatırlıyorum ..
Hikaye uzun ..Başlarına gelenler tüm aşıkların başlarına gelenlere benziyor elbette ..ancak bir fark varsa o bu oluş denilen şeyin karşısında hölderlinin duruşudur ..bu duruş ki güzel şairi biz sıradan olanlardan ayırıyor ve onu gecenin efendileri arasına katıyor ..
Ayrılığın ardından derin acısı karşısında akıl sağlığı sarsılan hegel in ,schiller in arkadaşı ,goethe nin ise "bütün dünya hastaneymiş ve kendi de hastaymış gibi yazıyor "dediği hölderlin bir süre eskilerin tımarhane dediği bi yerde tedavi gördükten sonra bi marangoz un gözetimi ve bakımına bırakılıyor .. marangoz ve kızları ise ona kuleye benzeyen bir yerde yıllarca gözetim ve bakım sağlıyorlar ..
Hölderlin ömrünün İlk 36 yılını aşık olduğu kadını arayarak ve sonunda (ve ne yazık ki ...)onu bularak geçiriyor ;bu heybetli şairin son 36 yılı ise Tübingen de bi kulede marangozun gözetiminde ve hiç dışarı çıkmadan yine aynı kadına aşık olduğu halde son buluyor ...
görsel Roberto Ferri /lamore la Morte /
Tumblr media
9 notes · View notes
benimcehennemim · 1 year
Text
Kalbimin uzerinde bir baski hissediyorum aslinda kalbimde degil ruhumda. İçimde atamadigim bi hiddet var. Kendimi zaptedemiyorum seslere insanlara tahammulum hala yok ablam zorla disari cikariyor denize vs. Terslemrk istiyorum terslemiyorum ama benim sessizliğe ihtoyacim var bide kendimi kesip parcalamaya oldurmeye. Yanarak olmekten vazgectim. Boğularak olmek istiyorum suyun altinda o nefesinin tukendiginde olusan panik hosume gidiyor . Kendimi oldurmeyecegim sadece sessizlik istiyorum ben iyi olmak istemiyorum kendimi hep kotu olmaya zorluyormusum gibi geliyor ve hala her sey yalanmis gibi geliyor dedigim yaptigim her sey bir yalandan ibaretmis gibi. Herkes daha iyi oldugumu düşünüyor ama kimse gercek yuzu görmüyor. Ablamda oyle hakkimda bir fikri vsr ama gerçekle alakasi yok. Olayi içten görmüyor. Ben görüyorum. İcimde bir enkaz ve yikim var ve bunun cozumu yok. Sanırım ölümü sessizlik için istiyorum birazda annem icin. Evden uzaklasmaya ihtiyacim var olabildigince uzaga ama kendimi rahat hissedebilecegim bir yer yok hatta ev disinda gidebilecegim bir yer yok. Aklim bulanıyor hic bir sey hisssetmiyorun huzurlugum hala cok fazla.
Bana canin acimiyor mu aciyorsa nasil aciyor boyle diye soruyorlar. Bana soruyorlar komik. Kendimi kesiyorum sence aci o kadar umrumda mi? Evet canim cok aciyor ama tepki gosteremiyorum. Sebebini bilmem tepki gosteremiyorum. O aci hissine cok alismisim belkide her zaman cok tanidik benim icin. Biseyler hissetmek istiyorum. Aci disinda gercek bir his. Biliyorum en gercek his aci ama yalanda olsa bir seyler hissetmek cok guzel olurdu. Tekrar hayati yaşamaya değer gormek isterdim tekrar icim huzurla dolsun isterdim ama hep boyle oluyor surekli dalga halindeyim . Suan dalgam en dibe vuruyor. Yine hayatta hissettigim o "super iyilestigim dedigim yalanci iyi hallerim"e gelecegimi biliyorum sonra tekrar batacagim sonra tekrar cikacagim sonra tekrar batacagim sonra tekrar cikacagim sonra tekrar batacagim. Bu dalgalar beni yoruyor hemde cok artik kurtulmak istiyorum. kimse beni anlamiyor gibi hissetmiyorum kimse anlamiyor. Belki fiziksel bir hastaligim cikar hastanelik olurum ve herkes degerimi anlar. Ev çok ölü annem beraberinde evimizide götürmüş simdi o tek basina evde oturuyor biz mezardayiz gibi. Konu annem degil. Anne kelimesi bile yabanci ama suan konumuz bu değil. Çözüm istiyorum. Neden bilmek istiyorum. Neden bu haldeyim bilmek istiyorum. İnsanlarin zor seyler yasamis olmasi neden insani bu hale sokar bilmek istiyorum. Tıpkı ölümün neden uzdugunu anlamamam gibi. Zaten kavusacaksak ayrilik uzmemeli. Belki bedenlerimiz biliyor oteki tarafi bir kavusma yok o yuzden boyle tepki veriyor. Zihnimde bunu algilayamiyor. Bu şuan cok mantikli geldi. Kendi bedenime hapsolmus gibiyim hapishaneme ne kadar sekil verirsem vereyim degismeyecek zayiflasamda kiloda alsam estetikte yaptirsam bu hapishane olmaktan cikmayacak. Sorun bedenim de defil cok takintiliyim her seyi takiyorum evham yapiyorum. Ablam bana karsi neden bpyle davraniyor? Vucudum neden boyle? Ben neden bu haldeyim? neden delirdim? Timarhaneye mi kapatilmam lazim? Belki ailemin beni terk edip yurda vermesi gerek? Ablam beni sevmiyor mu ? Babam neden benimle zaman gecirmiyor? Kimse beni sevmiyor? Ders calismam gerekiyor? Zihnim neden susmuyor? O gun duydugum ses neydi? Halisunasyon muydu? Konusma sesleri geldigine yemin edebilirim sadece anlamiyordum ne dediklerini boğuktu. Belki sadece basit bir aciklamasi vardi. Bi daha duymadim sonucta ama suan kalp atislarimi duyuyorum cik hizli atiyor bir sey olacakmis gibi geliyor. Her an bir yerden kotu bir haber gelecekmis gibi. Sonuna geldigimi hissediyorum. Neyin mi her seyin hissetmiyorum aslinda biliyorum sadece bu son bir turlu son bulmuyor. Neden bulmuyor bilmiyorum. Olmek istiyorum diye trip mi yiyecegim bir trip beni olmekten mi alikoyacak? Yoksa bir dayak mi ? Yada belki bir yumruk. Kimsenin bu blogdan haberi olmamasi gibi. Kimsenin umrunda olmamam gibi. Konusacak kimsemin olmamasi gibi. Birisine icimi dokmeye basladigimda direk beni engelliyor neden ben deli miyim? Saglikli degil miyim? Ruhum mu iskence görüyor? (Ruhum iskence goruyor orasi kesin) kendimle konusmaya daldigimi fark ettim simdi. Kendimi bir tek ben anlarim. Cogu zaman ben bile kendimi anlamıyorum.
0 notes
biryerolsa · 1 year
Text
Vay anam babam be burası resmen tımarhane
28 notes · View notes
unus1 · 2 years
Text
Bana iyi misin diye sormayın kafamın içinde bir tımarhane yönetirken nasıl iyi olabilirim
128 notes · View notes
Text
Yemin ederim sonumuz tımarhane
1510
19 notes · View notes
dianaa70 · 1 year
Text
Ev değil tımarhane
31 notes · View notes
kalemineiyibak · 1 year
Text
Çizgi
Şimdi aşka seni unutmayı çiziyorum, resmi berbat biri olduğumu kabul ediyorum; saltanatının ucube sevişmelerinde ahenk zevkleri alırken sen, ben; fildişi yalnızlığımda dahi seni bekledim. Kim için, niçin? Sanata soyunur gibi çıplak sevdim seni; yalanın figüran oyunculuğunda yönetmenin "kestik!" demesine gerek kalmadan kestim, seni sevmemeyi. Sevmekte başarılı, sevilmekte fahişeydi çünkü satırlarım.
İşportaya kurbanda en ön sıradaydı; "gel vatandaş, gel!" derken ben, seni çağırıyor oluşumu bir tek sen duymazdın. Seni sevmekten kendimi azlediyorum. Can yakar bekleyişler, bu hayatı yakar; sen, kuş yuvasının cikciklerinde öten bir aşkken bir başkasına; ben, bekleyiş krizlerimde plasebo ihtiyacı güttüm.
Ağır aksak ve yabaniydi sana ulaşmalarım, düğmenin birini yanlış iliklemişken diğerlerinin de yanlış gitmesi gibiydi. Lağımda aşk güftesine tımarhane gerçeğini anlatmaktı. Kavruldum, söylesene, bir kavurma mıydım ben? En çok en az hisseden insanlar tarafından sevilen bir brokoli miydim, sözlükteki imlâ hatası mıydım seni severken de; hep kalbim yaralı döndüm senden?
İnsan, bunu kendine yapmamalı. Hayat, paydos düdüğünün sersem sevişmelerine okul zillerini karıştırmayacak kadar şeffaf çünkü. Ben buradayım, peki sen neredesin? Onun kucağının şükür demetlerinde bir demet maydonoza evladiyelik aşk teslimiyeti çabalarında şimdi hangi çocuğu yapmaktasın? Sensizliği doğurmam artık ben. Dokuz ay, on gün çile çeker kadınlar; ben, kaç ay, kaç günde sensizliği doğurmaktan doğurganlığımın soğuyan ve bebeklerin her anne deyişlerinde kendini anne sanan bir yanılgı oldum, biliyor musun?
Sevişmem artık sensizlikle, ondan sen çıkar diye beklemem. Aşka duş aldırıp gusül abdestine bu seçimli yazgıyı ortak etmem. Sen, bana gelmemek için yaratılmışsın benim için. Varın yokun bana gelmemek üzere. Harflerimi öpsen bekaretlerini kaybederler, paragraflarıma dönüp baksan seni aşk zannederler. Çünkü onların her biri deli. Akıllı olsalardı gelmeyen bir adamın kabrini sular gibi her an, her gün sularlar mıydı gözyaşlarımda seni?
Aşkla sevilmek üzere gidiyorum. Dokuzun sağından solundan yamacından tutuyor umutlar, faladdin öyle söyledi. Yaşı, arabasının plakası, ya da varlığının her ceddi; dokuza çıkan bir adam, kalbimin pusulasını bulacakmış. Sendeki kaygan zeminlerde düşüp hep yaralanırken aşk, tövbe! Seni, sensizlikten istemem. Herkes kendi yolunun emperyalist gücünde tükenir gibi tükenir aşkta ve Cumhuriyetin kuruluşu gibi köklenir hayaller, sanırsın kalbi güzelin cennet firarı senin içindir. Yalan, daha da sanmam. Sanmak hakkımı karaya vuran balıklara yem diye attım, meğer onlar da ölmüşler.
Dudağının törensel öpücükleri son harfimin sol gözünde kalmış, sildim. Dudaklarının izinde mühürlenen acabalarım, pembe yanaklarında sensizliği fondöten misali sürmüş, üzgünüm.
Öpmeden önce, acabalara kesinlikle sormalıydın.
Onunla ve onun sana verdikleriyle mutluluklar dilerim sana.
Yolumuzun ayrı cehaletinde, kültürün optimist sesinde pesimist bir hece kaldın. Ne yana baksam, düş yakasından aşkın replikleri kötücül kadere bizim için yazılır.
Şimdi mi, sonra mı, ya da her gece mi?
Gittiğin yerlerin altını üstüne getirsen beni bir daha böyle âşık ve aptal bulamazsın.
Çırılçıplak kalırken ona ve "eveet" derken aşkla; bana hayır demiş oldun. Ben seni delilikle terbiye eder akıllıca unuturum bundan sonra.
Eveeet! Sonsuzun cebinde kalan sonsuzluğa kadar evet...
İmzam, mührü ceylandır; gözleri güzel olur bilirsin.
Tuvale yapışan kirpik gibi kalır fırçada sen darbelerim; o vakit, "yazar beni ilk defa çizerek öldürdü" dersin...
Dilara AKSOY
15 notes · View notes
Text
Aga benim sonum tımarhane galiba ya
16 notes · View notes
unchangedminds · 4 months
Text
Amk apartmanı tımarhane gibi. Her gece başka bir kavga dinliyoruz. Bir de elit semtteyiz sorsalar.
2 notes · View notes