Tumgik
figuranhayat · 5 years
Text
Tumblr media
0 notes
figuranhayat · 5 years
Text
Tumblr media
Rick Sanchez'e selam olsun.
2 notes · View notes
figuranhayat · 5 years
Text
Gregor Samsa çıktığı bir seyahatte radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılır ve örümcek adama dönüşür. Hikayeyi muhtemelen böyle hatırlamıyorsunuz,  ben size hikayeyi sizin bilmediğiniz şekilde anlatayım;
Ah sevgili Gregor. Yaşlı yengen ve sen. Yanlış mı hatırlıyorum yoksa sen o “Muhteşem Örümcek Adam” zırvasına dönüşmeden önce seninle daha mı fazla görüşüyorduk? En azından mektuplaşıyorduk.
Sekiz kollu aptal adam. Bu özelliklerin ile ne yapacağını dahi bilmiyorsun değil mi? Doktorların seni incelemek istemesini bile birer birer reddediyorsun. Ağzından çıkan o aptal iki diş ile beni öpmeye çalışıyorsun. Senden iğreniyorum Gregor. Lütfen bunu bana yapma. 
Yaşlı yengen seninle ne yapıyor bilemiyorum. Senin ucubeliğin yüzünden ölen amcan ve... Hala nasıl yengen ile beraber yaşayabiliyorsun? Seni protesto için gelen bir grup o adamın kafasını değil senin kafanı kırmak istiyordu. Hepsi senin yüzünden ucube! Adam seni koruyup diğerlerini uzaklaştırmak için öldü! Yengen dul ve yalnızsa bunun suçlusu sensin!
Ah bir de sevgilin, ben Milena. Nam-ı değer Mj. Ucubeliğini unutmak için kullandığın bir ottan ibaretim ve ona rağmen seni sevmiyorum. Gerçekten o kadar yalnızsın ki hayalinde bile birileriyle beraber olamıyorsun Gregor. Kendi içinde boş bir çöküntüden ibaretsin. İçtiğin otun kafası bile benim gibi sıradan bir görüntüyü senin yapamıyor. Çok mu gerçekçisin yoksa? Ne dersin?
Örümcek gibi küçük olmak istiyorsun. Üzerine basılmasını istiyorsun. Çünkü sen busun. Ölmek istiyorsun ama bunu bile kendin yapamıyorsun, bir başkasından bekliyorsun. Koca bir örümcek olmak bile senin suçun olabilir. Sen kesinlikle küçük olmayı umuyorsun. Olmayacak şeyleri istemekten vazgeç artık.
Korkutucu suratınla birkaç soygunu engelledin diye her şey değişecek sandın ve ne değişti sevgili Gregor? Ben söyleyeyim. Artık sıçarken çok ıkınırsan kıç tarafından ağ fırlatmaya başladın. Hepsi bu. Çok komik değil mi? Oysa ne demiştin “Mahallenizin dost canlısı örümceği benim.”. İnsanlar çocukları korkmasın diye sizin mahalleden taşındıklarında da öyle deseydin ya “dost canlısı örümcek!”. 
Ne muhteşem bir örümcek adam ama! Odanda oturmuş ve oturduğun sokak ilaçlanmasın diye dua ediyorsun. Sahi en son ne zaman bir ibadethaneye gitmiştin. Ha pardon, sen götü sıkışınca dua edenlerdendin. Unutmuşum Gregor, büyük aşkım, tek nefretim. Affet beni. Umarım ilaçlama şirketi dip bucak mahallenizi ilaçlandırır ve acı içinde ölürsün.
Bu arada bunları bir mektupla sana göndermek isterdim ama biliyorsun gelip konuşmak daha iyi olur diye düşündüm. Çirkin tüylü vücudun, iğrenç sekiz bacağın ve bir sürü gözünle ölmeni istediğimi bizzat yüzüne söylemek istedim. 
Ah sevgili Gregor; mektupların güzeldi, örümcekten önce de belki bir şeyler olabilirdi ama artık olmaz. Tek dileğim bir başkasını daha korkutmadan yengenin evinde acı içinde ölmen. 
Sevgiler Milena.
2 notes · View notes
figuranhayat · 5 years
Text
3 GÜN
Koltukta oturan üç adam vardı. Dergileri karıştırmaktan sıkılmış birbirlerine bakıyorlardı. Göz göze geldiklerinde korkarak kafalarını başka tarafa çeviriyorlardı. Bu deneye neden kadınlar katılmamıştı? 
İçeriden ilk Cem çağrıldı. Herkes silmek istediği şeyin ne olduğunu, bu deney sonrası o hatıranın hayatını ne hale getireceğini merak ediyordu. İyi mi, kötü mü yoksa çirkin mi?
Kafasına baret gibi bir şey takıldı. Sabit durması ve kafasını oynatmaması söylenildi. Cem gergindi. Aslında silmek istediği iki anı vardı ama bir tanesini silince ikisinden birden kurtulacaktı. Deneyi yöneten terapist döndü “Hangisinden kurtulmak istiyorsun?” dedi. Cem kendini sıktı ve derin bir nefes alıp anlatmaya başladı;
İlkokula daha yeni başlamıştım. Daha doğrusu ilköğretim. Tuvalete gitmem gerekiyordu ama annemler işemeyi öğrettikleri kadar sıçmayı öğretmemişlerdi. Yani sıçmayı biliyordum ama daha sonra götümü nasıl temizlemem gerektiğini bilmiyordum. Öğretmenimden yardım istedim. Tuvalete gitmem gerektiğini nasıl söyledim ya da bu yardımı nasıl istedim bilmiyorum. Tuvaletimi bitirdikten sonra götümü silmişti. Çok utanmıştım. Belki de bu utanç ve kahrolmayla derslerime konsantre olamadım. Bilemiyorum o günü yaşamamış olmak iyi olurdu belki. Asıl travma ise 5. sınıfta itiraflar bölümünde öğretmenimin bu olayı tüm sınıf önünde anlatmasıydı. Kimse gülmemiş gibiydi. Ama biliyorum, tıslama sesleri duydum. Yerin dibine girmiştim. Niye anlatmıştı ki? Benim hayatımı karartmaktan başka ne değişmişti ki?  Birkaç samimi arkadaşım vardı. Yine de yalnızdım. Annemler ortaokulda daha iyi okulların olduğunu söylediğinde hemen kabul ettim.
“Burada bölmek istiyorum.” dedi, terapist, “Silmek istediğiniz kısmın metnini önünüzdeki monitörden işaretler misiniz?”. Cem’den son onay için ekranda kocaman yeşil renkli “ONAYLIYOR MUSUNUZ?” yazısına tıklamasını istediler.
3.2.1. Cem uyandı. Dişçi kanal tedavisinin başarıyla sonuçlandığını söyledi. Cem teşekkür etti. Kapıdan çıkarken diğer iki adam ona tedirgin şekilde baktılar. “Bir dişçi için fazla garip adamlar” dedi içinden. 
Sıra hangisindeydi hemen belli oldu. Elindeki dergiyi bırakan Mehmet oldu. İçeri girdiğinde kafasına baret takması istendi. İstemsizce çatıya baktı ve orada kocaman bir örs gördü. “Gerçekten mi?” dedi. “Silmek ve öldürmek arasında ince bir çizgi mi yoksa ağır bir örs mü var?” diye geçirdi içinden. Terapist hazır mısın diye sorduğunda kafasındaki soruları ona yöneltti. Tam olarak ne olduğunu bilmek istiyordu. Terapist dikkatli bir şekilde cevapladı. Buradaki silme işlemi o anıyı yaşamasaydınız hayatınız bugün nerede olurdu bunu göstermek. Bu tam üç gün sürüyor. Daha sonra kendi hayatınıza dönüyorsunuz. Paralel evrende üç gün tatil gibi düşün. Döndüğünde her şeyi hatırlayacaksın, tam üç gün boyunca. Üç gün sonra ne bu terapiyi ne de yaşadığın üç günü hatırlayacaksın. Ama merak ediyorsun değil mi? 
Mehmet biraz üzgün biraz heyecanlı kabul etti ve anlatmaya başladı; Çok düşünmedi ve “Babamın öldüğü haftayı unutmak istiyorum.”dedi. Tam olarak hangi kısmını diye araya girdi, terapist. Yoğun bakıma girdiği ve bir hafta boyunca canlı bir şekilde cansızlığı beklediği haftayı diye cevap verdi. Onaylama ekranına bastığı gibi kafasını yukarı doğru kaldırdı. Örs o kadar hızlı düşmüştü ki paralel evrene gidecek kadar vakit bulamamıştı. 
İçeriden gelen çığlıkları duyan üçüncü adam koşarak içeri girdi ve az önce gözlerini kaçırdığı adamın yerdeki cansız bedeniyle göz göze geldi. Daha doğrusu sadece fırlamış bir gözüyle göz göze geldi. Sercan korkmuştu. “Aptal deneyiniz hayatımızı değiştirecekti, onu almayacaktı.” diye haykırdı. Herkes panik içinde sağa sola koşuşurken Sercan polise haber verilmesi gerektiğini söyledi. ama çoktan yakalanıp kafasına baret takılmıştı. Bir kişinin daha ölmesini istemeyen terapist, Sercanın kafasını sabitledi ve az önce gördüğü hikayeyi kendi anlatıp bilgisayarın metni yazmasını bekledi ve onay tuşuna basarak Sercan’ın bu olayın yaşanmadığı paralelliğe doğru yolladı.
Sercan kendini tam 10 sene öncesinde buldu. Aslında makine tam olarak böyle çalışmıyordu. Tam ayrıldığı günde olmalıydı ama bunu ne Sercan ne de terapist biliyordu. Paralel evrenin paralel bir oyunuydu bu. Karşısında güzeller güzeli kız kardeşi oturuyordu, ağlamaklıydı. 17 yaşındaki bir kız ölümden bahsediyordu. Üç senelik sevgilisinin evlenmek istediğini ama onunla evlenebilmesi için önce babası ile cinsel ilişkiye girmesi gerektiğini söylüyordu. Sercan’ın gözü dönmüştü. Sevgilisinin numarasını ve oturduğu yeri öğrenmek istedi. Kız kardeşi olacakların farkındaydı, vermemekte diretti. Sercan sert bir hamleyle kardeşinin telefonunu ele geçirdi. Hemen kardeşinin sevgilisine mesaj atıp “Teklifini kabul ediyorum. Adresi at geliyorum.” dedi. Sercan adrese hızlı bir şekilde gitti ve kapı açılır açılmaz önce kapıyı açanı ardından da içeri girip babası olduğunu tahmin ettiği kişiyi öldürdü.
Üç gün bir şekilde geçmişti ve geri dönme vaktiydi. Sercan gerçekliğe uyandığında Polis onu tutuklamak için hazır bekliyordu. Adamı neden öldürdüğünü sorduklarında ben öldürmedim diyordu ama bundan tam 10 yıl önce işlediği cinayet onun inandırıcılığını yok ediyordu. Bulunduğu yerdekilerin bir tür deney yaptığını ve burada üç kişi olduğunu anlatmaya çalışıyordu ama kimse onu dinlemiyordu. İsterseniz bugün buraya gelen diğer adama sorun diyordu. Listede elbet adı vardır.  O buradan elini kolunu sallayarak çıktıktan sonra her şey oldu. Üç gün içinde onu bulursanız size her şeyi anlatacaktır. Adı orada bir yerde yazıyordur dedi. Evet adı yazıyordu. Sercan’ın cüzdanındaki bir kağıtta bir adres ile beraber. Cem Kalkan Kükürtlü caddesi Yakamoz apartmanı yazıyordu. Polis o uyanana kadar araştırmıştı. O; yıllar önce öldürdüğü adamın adıydı. 
3 notes · View notes
figuranhayat · 5 years
Text
KOZMİK SORULARA DÜRÜST CEVAPLAR
Tumblr media
Günün her saatinden merhaba. Bugün de her gün olmadığı gibi Kozmik sorulara dürüst cevaplar arayacağız. Konuğumuz halkımızın dürüst sesi Mehmet bey.
- Güneş patlamıştır ve Dünya 8 dakikadan daha kısa süre içinde yok olacaktır. Böyle bir durumda ne yaparsınız? - Karı bulun lan bana. Nerede karılar? Ya da vazgeçtim. Sakin davranırdım. Bildiğim duaları bu kısa süre zarfında tekrar tekrar okuyarak son saniyeme kelime-i şehadet sığdırıp bir güzel ölmek isterdim.
- Kara delikten geçtiğimiz zaman ne olur? - Muhtemelen birilerinin bekareti kaybolur. En azından biz böyle öğrendik. Eğer birilerinin bekareti kaybolmuyorsa ortada çok yanlış olaylar cereyan etmiş demektir. Biz bunları tasvip etmiyoruz.
- Sizce uzaylılar gerçekten var mı? - Var abi. Bizim ilkokulda Ömer vardı mesela. Adamı görsen kesin ikna olurdunuz. Adam kilo almayı unutmuştu. Kafatası çok büyüktü ama derisi ve kafatasını ayıran bir et yoktu. Sadece kafası değil vücudu da, beden eğitimi dersinde soyunurken gördüğüm kadarıyla, etsiz bir kemik yığınıydı. Onu gördükten sonra bu soru gerçekliğini yitirir, siz de tövbe istersiniz. Bu domates var mıdır demek gibi bir şey. Domates yani, var işte.
Tumblr media
- Sizce aya gerçekten gidildi mi? - Bunu öğrenebilmemizin tek yolu aya gidip orada bir ayak izi aramaktır. Başka türlü bu işin içinden çıkamayız. Orada asılı bir amerikan bayrağı olduğu söyleniyor. Asıl tartışmamız gereken konu bu. Bunu daha sonra yollamış olabilirler. Sonuçta buradan fırlatsan ayın bir yerlerine saplanır kalır. Bunlar kanıt olamaz. Bana ayak izi ile gelsinler.
- Işınlanmak bir gün gerçek olur mu? Işınlanmak gerçek olsa nereye gitmek isterdiniz? - Gerçek olabileceğini sanmıyorum. Kafamla sikimin ışınlandığım yerde doğru bir şekilde birleşeceğinin garantisi var mı? Millete rezil oluruz. Bir kere herkese açıklasak Ahmet abimlere açıklayamam. Bizi topa tutar valla. Sik kafa der, sokağa çıkamayız. He bir de şu var, bu dediğim sorunları aşarsak ben Rusya’ya ışınlanmak isterim. Hem vizede yok. Mis gibi vakit geçiririm.
Tumblr media
- Paralel evrenler teorisi hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? - Biz bu ve bunun gibi düşünceleri 15 Temmuzda çıktıkları yerlere bir daha geri dönmemek üzere geri yolladık. Artık bu gibi soruların sorulması bile ayıp karşılanmalı. Evren konusu ise Kenan Evren ile birlikte son buldu. Bunların hepsi aynı zihniyetin ürünü. Bunlar birlikte büyüdü birlikte yok oldular. Teori konusunda bir fikrim yok. Teşekkür ederim.
- Son olarak size şu soruyu yöneltmek istiyorum; Plüton’un bir gezegen bir gök cismi olması neden kaynaklanıyor? - Bu tamamen uydurulmuş felsefi akımlardan dolayı. Gerçek olmayan şeyleri olmuş gibi anlatır, nesiller boyu okutursan bunun sonuçlarına da katlanırsın. Ayrıca plüton öyle aşağılık bir varlıktır ki ismi bir farenin köpeğine verilmiştir. Gerisini siz düşünün. -O Pluto değil miydi? -İngilizcede hepsi aynı. Kafa bulandırmayın hepsi amerikanın köpeği işte!
Bir başka günde bambaşka kozmik sorular ve cevaplarıyla beraber olmak dileğiyle. Kozmoz sizi korusun.
0 notes
figuranhayat · 5 years
Text
Tumblr media
1 note · View note
figuranhayat · 5 years
Text
Tumblr media
Rick Sanchez
7 notes · View notes
figuranhayat · 5 years
Photo
Çok geçmeden bize katılın.
Tumblr media Tumblr media
Team Rocket Posters made by denofapathy
2K notes · View notes
figuranhayat · 6 years
Text
undefined
youtube
0 notes
figuranhayat · 6 years
Text
Kukla
Tüm sahip olduklarımı sattım. Tüm izlerimi sildim, internetin o büyük çöplüğünden. Bütün bedenim ağlıyor şu anda. Var olduğum dünya artık yok. Tükürüyor teker teker kemiklerimi.
Babamı ziyaret ettim bugün, peyzaj mimarlarını kıskandıracak güzellikteki mezarında. Annem çiçek ekmişti. Babam kefenden sızdığı kadar beslemişti çiçeklerini. Artık bitti. Ne bahar kaldı ne çiçekler ne de babam. Artık sadece annem var; küçük, yaşlı ve yalnız.
Susam sokağında çöplükte yaşayan kukla kadar mutlu olmayı istedim. Tanrı'nın bildiğini düşündüğüm tüm dillerde ve dinlerde dua ettim. Kedi kestim, şeytana adadım. Kermit'in bir kurbağa olup koca şişman bir domuzu siktiğini hatırladım sonra. Sokaktan vazgeçtim, kuklalıktan geçemedim.
1 note · View note
figuranhayat · 6 years
Text
Tumblr media
Morty seni çizmek bir onurdur.
3 silahşörlerden en çok benzediğim. Sen çok yaşa.
2 notes · View notes
figuranhayat · 6 years
Text
Tumblr media
Eskiden yapraklar yağardı ağaçlardan. Şimdi birkaç naylon poşet ve ben varız. Kaldırımlar hazır değil bu son bahara. Yıpranmış, çatlamış ve çökmüş.
Birkaç kırmızı ışık ötede bir kaza canlandırıyor insanlar. Polisler ve siren sesleri. Hava kapalı. Birkaç güne yağmur yağmaz gibi. Bunalım hırkaları gardroplardan omuzlara düşmüş. Herkesin keyfi yerlerde. Bir kahve ve yağmur bekler gibi.
Ceplerde tl hesabı maaşlar, dışarıda dolar hesabı ihtiyaçlar. İnsanın canı istiyor, bakamıyor. Hayattan zevk almak bile çok pahalı. Ölüm desen ona da gönül razı değil. Bir şey yapmalı ama ne? Oturup şarkı dinlesen, onun sözleri asi. Oturup şarkı yazsan, yetenek fışkırmıyor bir tarafından. En iyisi yazmamak diyorsun. Bir sigara yaktığını hayal ediyorsun. Elinde çubuk kraker, kırıkları üstüne dökülen. Ekim geldi, eylül ne zaman bitmişti ki?
7 notes · View notes
figuranhayat · 6 years
Text
DELİLİK
Tumblr media
Okuduğun kitabı biliyorum. Orada sana yardım edecek bir tanrı yok, bunu bilmelisin. Kitapların kutsallığına inanıyorsan filmlerinkine de inanmalısın. İyi kitapların hepsinin birer filmi var. Hatta bazı kitapların filmleri kendilerinden daha güzel. Yine de buruşmuş bir sayfa veya çizilmiş bir CD sana kutsallık sağlamayacak. 
Kitap okuyup sayfa çevirmek mi istiyorsun? Tamam buyur sana bol sayfalı ve içinde hiçbir şey barındırmayan 2018 baskılı bir kitap. İçi yazım hatalarıyla dolu. Muhtemelen kitabın yazarı bu kitaba gelen eleştirilerden dolayı intiharın eşiğine geldi. Ama olsun. Yazılan ve yazılacak olan her kitap kutsaldır değil mi? Hem madem beğenmiyorsun daha iyisini sen yaz da senden görelim. Yazamayacaksın biliyorum. O ilk cümle, o ilk kelime o kadar zor ki anlatamam. Açıkcası anlatmak zorunda da değilim. Biliyorsun böyle şeyler ulu orta her yerde anlatılmaz. Bir duyan bir gören olur.  Sonra halimiz Nietzsche.
Gece yarısı uyuyakaldığın filmin sonu beklediğin gibi değildi maalesef. Sen daha iyi bir son yazardın, bunun da farkındayım. İşte elinde sadece bu var; eleştiri. Hiçbir şeyi beğenmiyorsun. Beğenmek dahi istemiyorsun. Satırlar arasında kaybolurken, sahneler arası geçiş yaparken hep bir şeyler eksikmiş gibi geliyor. Hiç kendine sordun mu? Eksik olan ben miyim, yoksa insanlar mı eksik bırakıyor diye? 
Yarım kalan masallar, yarım kalan filmler. Bir şeyler anlatmaya çalışırken hiçbir şey anlatamayan bir sürü şey. Herkeste bir Kafka kafası. Nereden geldiğinin ya da nereye gittiğinin pek bir önemi yok. Sabah uyandığında bir böcek ya da bir anda suçlanan masum biri olabilirsin. Son olarak da ülkemde şansına yaşayan talihsiz serüvenler dizisinde bir figüran da olabilirsin. Yalnız okuduğun hiçbir kitap, izlediğin hiçbir film seni başrol yapmayacak. İçinde delirdiğin eksik sahneler hep kafanda, uykudan önce var olacak. Tamamladığın hayatın hayallerin kadar olacak. 
1 note · View note
figuranhayat · 6 years
Text
Tumblr media
30-2
Bitmeyecek bir gecenin ardından, Kaybolmadan saklan artık, Sonsuzlukta yok olmadan yaşa Ne kadar zor ve zahmetli olsa da.
Kaldırım taşlarından, çökmüş asfaltlardan birer marş yazılıyor sanki, Uygun adım marş mırıldanıyor askerler;
Ölmek kolay yaşamak zor olan. Çınlasın kulaklarda unutulmaya yüz tutan, Mezar taşları okunamayan şaman, Yeni dünya yeni düzen çözemeyecek ruhunu, Kiralık bedendeki, satılık şeytan.
8 notes · View notes
figuranhayat · 7 years
Text
A2-314
Tumblr media
O kadar çok yazacak şey var ki. Babam rahatsızlanıp hastaneye kaldırılırken adım adım hepsini kafamda yazdım. Her şey 70 yıllık hayatının anlatılmaması gereken hikayesi gibiydi. Bak diyordum şurda şu oldu, babam da böyle derdi. Hepsi birer birer aklımdan uçup gitti. Aklımda kalan olduysa da halamın telefonla araması gibi sinir bozucu şeylerle doluydu.
Ağlamaklı bir sesle baban ölmüş, başımız sağ olsun dedi. Sonra da babanı yıkadınız mı diye sordu. Babam öleli birkaç saat geçmiş, ben Denizli-Bursa yolundayım. Babamı anlamadığı gibi ölümü de anlamamıştı. 
youtube
Öldüğü günden beri her yerden Arapça sesler yükseliyor. Kimse anlamıyor, kimse ses edemiyor. Ses etsek linç edilecekmişiz gibi. Annem bile almış eline latin harfleriyle yazılmış Arapça yasin okuyor. Youtubedan Mekke imamı bilmem kimi açıyor. Benim babam bunları sevmezdi. Ama onun sevdiği gibi değil, insanların içini rahatlatan şekilde anılması gerekiyordu, öyle de oldu.
Çok seveni varmış. Benim cenazemde üç beş kişi olsun bana yeter ama babama yetmedi. Herkes geldi. Caminin izinde olan iki hocasından biri bile babamın öldüğü gün geldi. Mezarlığa kadar arabada Türkçe saçmaladılar, ben onları Arapça anlamadım. Hoparlör ile babamın hayatında konuşmadığı kadar Arapça konuştu birisi, birileri. Babam duysa babam da anlamazdı. Hatta laf ederdi arkasından. Ben de anlamadım. Elimi açtım, yüzüme sürdüm. İçimden tek bir kelime etmedim. Benim babam öldü, onlar kendilerini Arapça tatmin ettiler.
Babamın hiç görüşmediği yeğeni bana sarılmak istedi. Elini sıktım, teşekkür ettim. Çünkü ölüm öyle bir şey değildi, bana saçmalama hakkı vermiyordu. Düğünü dışında görüşmediğim ve görüşmeyeceğim kuzenim cenaze olunca fırlamıştı. Babamın ölümü gösteri zamanıydı ve herkes onu kullanmalıydı.
Cami avlusundaki çocuklar bağıra bağıra konuşuyorlardı. Aileleri Kur’an öğrensin diye yollamışlardı belli ki. Kim öldü diye sordular, Şakir Göçmen dedim, sonra bağıra bağıra Şakir Göçmen ölmüş dediler. Çocuktular ama çok kalp kırdılar. Aileleri onlara nerede nasıl davranılır öğretmek istememişti. Tek istedikleri Arapça harflerin okunuşlarını öğrenmeleri ve Hatim etmeleriydi. Ne büyük ve kutsal bir saygısızlık. Ama çocuktular işte, aileleri onlardan daha çocuk.
Bir de her yandan gelen ona para ver, buna para ver mevzusu. Babamın ölümü resmen ekonomiyi canlandırdı. Kimse para istemiyordu ama herkes ona para verdin mi, buna para verdin mi diye soruyordu. Bir ölüm kaç para ederse o kadar para harcadık. Hatta harcadığımız paraların bir çoğu bu işi Allah rızası için değil, ekmek parası için yapan hocalardı. Onlar ne kıymetli hocalardı. Hiçbiri de istemem demedi, parayı bile az bulmuş olabilirler. Hepsi yüzer yüzer aldılar. Hepsinin boğazında kalsın.
Babam çok yaşamadı. Hatta son yirmi yıldır ameliyatlar, hastalıklar derken çok yıprandı da diyebiliriz. Ama eğlenceli adamdı. Bize son sözleri “İyi adamdı dersiniz canım.”, “Bir varmış bir yokmuş.” oldu ya da benim hatırladığım ve unutmak istemediğim iki sözü bu oldu. Bilincini kaybettiği günden 5. günün sabahına kadar uyanmadı. Hatta uykusu öyle ağırdı ki sonsuzluğa uzanan bir karanlığa büründü. Babam uyumayı severdi. Horlamadan hırlamadan uyuyor mezarında. Rüyasız ve boş bir şekilde. 
Kendimi beş gün boyunca ölüme hazırladım. Çünkü bu vasat hayat basit ve sıradan. Senaryoyu hepimiz defalarca okuduk. Birileri ölünce yanına gideriz ve dik durman gerek deriz. Baş sağlığı dileriz. İstediğinde arayabilirsin gibi gereksiz cümleler kurarız. Ateş düştüğü yeri falan yakıyor. Evet hepsi doğru, ama senaryoya bağlı kalmak niye? Benim dışımda senaryo dışına çıkan olmadı. Telefonla beni arayanları bile teselli ettim. Söyleyecek söz bulamayanlara ben de bulamazdım kasmayın dedim.  
Müjdat Gezen’in çok sevdiğim bir sözü var;
Babam Babam çok iyi adamdı, Daha doğrusu babam adamdı.
Tabi bu adamlığı Türk basınının içine ettiği şekilde değil, layıkıyla yapan bir adamdı. 
Ben babamı hep Yaşar Kurt’un şarkısıyla hatırlayacağım. Babam ölmeden bir gün önce, son eğlendiği günlerden birinde, bir gitaristin bize doğru çaldığı gibi;
HADİ BABA GENE YAP
youtube
3 notes · View notes
figuranhayat · 7 years
Text
Biten Bir Hikayenin Ardından
Ölüler ölmek istemezler Yaşayanlar çok yaşıyormuş gibi...
Balkanlardan gelen soğuk hava akımı yine bir evsizin üzerine kondu. Mevsimlerle göçmek bilmeyen insanoğlu, kuşların gölgesinde kaldı. Dilenciler sokaklarda lamba lamba dolaşıyordu. Hepsinin ağzından Allah için rızalar fışkırıyordu. Açız bile diyemeyen Suriyeliler ülkedeki nefreti Kürtlerden bir bir geri alıyordu. Korkuyordu insanoğlu; taciz ve tecavüzden! Pembe vagonlarda kadınlar flamingolar gibi taşınıyordu. Beyimiz, beynimiz Amerika’ya, Arabistan’a göç ediyordu.  Hiç ortamız yoktu. Sol kanattan bindiren İbrahim Üzülmez gibiydik. Bir şeyler yapmaya çalışıyorduk ama kafamızı kaldırıp etrafımıza bakmak aklımıza gelmiyordu.  Öylesine koşuyorduk hayatta. Biliyorduk yanlışımızı ama aldırış etmiyorduk. Dilenmiyorduk, dinlenmiyorduk. İkisi arasındaki farkı da pek bilmiyorduk.  Ramazanda aç kalıyor, kurbanda ziyafet çekiyorduk. Bir bayram daha görür müyüz diye şüpheye düşüyordu. Ölümün uğrayacağına bir kanıt bile yoktu. Tavşandan bozma evlilik yılları 62′ydi. Yaşlıydı. Dünya onu kurutacak kadar hızlı dönmüyordu. Belki de doktorlar onu kurtaracak kadar istekli değillerdi. Beyni kan ağlıyordu. Yol kenarındaki bir mezarlığa yağmurlu bir günde gömülmüştü. Üstünde çubuklu forma da yoktu, sadece beyaz bir kefen. Aynısı anneannemde de olmuştu. Tahtayla üzerini kapatmışlar, sonra onu böceklerle yalnız bırakmışlardı. Hoca içinden dışından bir sürü dua okuyup kazandığı sevapların yanına 100-200₺ eklemişti.  Anneannem ölmeden Suriyelilere yemek verin, doyurun demişti. Devlet o öldüğünde gelenlere cantık ve ayran verdi, oraya gelenler açmış gibi. Mezar yerinden para istemeyi de unutmadılar. Oysa kefenin ufak bir cebi bile yoktu. Ölüm aminlerle kuşatılıp cantıklarla son buluyordu.
Ölen öyle bir ölüyordu ki yaşamaya sebep kalmıyordu.
1 note · View note
figuranhayat · 8 years
Text
RAP
Halktan olma yavrum seni de öperler, Kartal Pendik gelip giderler, Erkan Yolaç'ın sorduğu sorular Cevap neydi hatırladın mı?  Hayır; oturup anlatmak istemem, Okuma-yazma oran oldu ülkede, Cahilim; suçsuz, haksız olmak istemez; Ağaoğlu başkan oldu başka ülkede.
Tumblr media
Belki diyorum değişir her şey, Amerikan ya da Arap olmaz halkım, Çok yanılıyorum, sesimi kısmayın; Hayat biçimi bu, fazla karışmayın. Oyalama beni burası arazi; Eski binalar da kentsel dönüşüm; Müteahhitin istediği üç, beş fazla; Memurun istediği zamlar başka!
Tumblr media
*bu resim www.bilgispot.com/ adresinden alınmıştır.
Şehirlerinde bombalar patlayan, Survivor gibi yarışma ülkem! Yaşamak ölmekten daha zor geliyor, Yetekneksizsiniz bunu unutmayın! Televizyon izleme entel derler Esra Erol'da evlenenler, Ben hiç görmedim ama senaryo belli, Ülkemin acınası kanalları! Müzik dinlemem O SES yeter bana Rap söyle anlamasın, Sibel döner sana Çok ünlü olacaksın bu da bir garanti Abidin var oğlum, o da örnek sana.
Tumblr media
Whatsapp ihbar hattı gibi dopdolu Türkiye, Dolambaçlı yollarda dolandırıcılar, Dilencilik meslek oldu bu ülkede, Üniversiteden mezunlar aç kalacaklar. Delikanlılığın kitabı bu Aynalı Tahir, Sanal klavyeden de zor ses gelir; Çağla'ya sor bakalım tostu yemiş mi? Cennet Mahallesi bu her şey farklı. Layklamak diye moda oluşmuş, Oktay Sinanoğlu beğenmedi bu durumu, Özçekimi de Newton bulmadı yani; Elma dersen eldeki telefonda.
Tumblr media
Onlar da insan izlememek olmaz, Youtuber dediğin biraz salak olmalı, Aptallar daha ne kadar ünlü olacak; Minecraft oyna köşeyi dön kanka. Üryan geldik giy şu üstünü, Kamera açık mı çek bu büstümü; Periscopeta takipçi kasarlar, Kadın, erkek bunların hepsi kaşarlar. Bekleme yapma dünya dönüyor, Kerimcanlar bir bir ünlü oluyor, Hakkettiniz bunu inkar etmeyin, Ablan star artık bebeğim!
1 note · View note