İsmini bölgeye veren Analar yakın tarih insanları pek bilmez o sadece kulaktan dolma duydukları.
Ey eli öpülesi Anadolu’yu Anadolu yapıp ismini veren ninelerimiz.
Neler gördük neler, harmanda 40 derecede Başak topladın.
Onu ezdi ufaladı un yaptı beş on çocuk büyüttü, öllüklere beledi.
Kırk teneke buğdayı eledi at arabasına o yükledi, deh dedi ata değirmenden nöbeti almıştı sıra onundu.
Sabaha karşı unu,tamamdı ama daha gendimesi, yarması ancak akşama belki bitecek atı arabaya koşacak evin yolunu tutacaktı bir kış evinin zahiresini tamamlamanın Sevinç’i yorgunluğunu unutturmuştu karnı toktu değirmene giderken evdeki dut pekmezinden almış bulgur kepekinden tohinik yapmış onunla bi güzel karnını doyurmuştu.
Malatya’da 18 su değirmenini Anaların sesiyle şereflenirdi.
Malatya’da zahra denirdi kışlık hububata henüz ananın o meleğin iş bitmemiş buğdaylar haşlanır, damlara serilir daha sonra değirmen sırası beklenirdi.
Mahalledeki taş zokkuda buğday dövülüp (gendime) çorbalık ,aşürelik dövülecekti.
Mahalle kadınlarından bir zokku çavuşu seçilir 4 kadın Çavuş’un ritmiyle ağaç tokmakla ıslatılan buğdaylar saatlarca dövülür ve zahire tamamlanırdı.
Peynirler küplere basacak sovuk sulu damlarımıza konacak, besili keciler kesilip koca Kazan’larda pişirilip küp veya tenekelere yerleştirecek Anadolu anası.
Henüz turşu zamanına var şimdi dutlar sıkılıp pekmez yapılmalı,reçeller olmazsa olmaz.
Sıra püşürük yapma zamanı samanla toprak karışılacak çamur yapacak (püşürürk) dam sıvanacak, damın üzeri sıvanacak çünkü kış kapıda kuyruk doğalı bir hayli oldu.
Beyaz toprak alınıp odalar ve eyvan pardaklanacak
Çocukların öllükleri elenip tenekelere konacak.
İneği sağacak yoğurt yapıp pazarda satacak aklama yemekte yapılacak keşke yoğurt biran önce satılsa,Eve tuzda alınacak.
Ey mahalle kadını dedikleri Anadolu’nun evliyaları sen sayılı evliyalara
diploma verirsin ya.
Anadolu’ya ismini kazıyan anaların görevi bitermi.
Çoraplar,hırkalar örülecek öte mahlede bir kız varmış hep met ederler onu oğluna almak için o aileyi hamama davet edecek vay ana sen neymişsin.
Bir mahalleye birinin adı verilir senin adın Anadolu’ya kazıkmış ya.
Gel senin adına bir tarih yazalım sayfalara sığmazsın ,bablarımızıda sen leğenlerde yıkardın, üzerine kuma getirmiştide sen olsun kızım gibi Onur’da büyütürüm demiştin be Ana!..
. "Aklı başında bir insan ile bir deli birlikte bir saman çöpünü ortadan koparmayı başaramaz. Çünkü deli onu çekince aklı başındaki çöpü bırakır, diğeri bırakınca bu sefer de akıllı çekmeye başlar. Ama iki deli bir araya gelirse, işte o zaman demir zincirleri bile parçalarlar." syf.20 . "İnsan içinde kötülük olmasından mı, yoksa iyiliğin sadece eğitimle kazanılmasından dolayı mı bukadar kötüdür? En iyi tarlamızı kendi haline bırakırsak buğday hasadı yerine sadece çimen ve yabani ot ile karşılaşacağız, kendi kendine yabani ottan bile kurtulamayan kuru, çorak bir tarla. İş işten geçtikten sonra çalışkanlığınız, umudunuz bile o tarlanın ürün vermesine kâfi gelmez. Ama güzel tarlanızı hak ettiği gibi doğru zamanda eker, ona bakar, onunla ilgilenirseniz sabah çiyinde ve akşam yağmurunda güzel bir ekin yukarı doğru kıvrılır, karamuklar, mavikantaronlar, zararlı otlar da aradan sıyrılmak ister ama beceremezler. Sağlık dolu başak havada sallanır, içi değerli tahıllarla dolar. İnsan da, insanın kalbi de böyledir." syf.58 1800'lü yılların başında yazılmış anlıklar, öğüt verici kıssalar ve kısa hikâyelerden müteşekkil bir kitap. #johannpeterhebel #takvimöyküleri #çeviri #devrimalkış #everestyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri #öykü #kısaöykü #kıssa https://www.instagram.com/p/Cp8Z2YUt2fG/?igshid=NGJjMDIxMWI=
Gömülmüş toprağın altına tohum,
Ufacık neme hasret.
Göz pınarları kurumuş acıdan,
Bulutlar küskün dünyaya.
Bu yıl buğday başak vermeyecek.
Görürsek, seneye yeriz artık ekmeği.