Tumgik
#Eleştirel Düşün
cozybookshelf · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Do you remember what you said you would never forget this ?
2 notes · View notes
hetesiya · 1 year
Text
https://insanokur.org/friedrich-nietzsche-nasil-felsefe-yapilir-cekicle/?amp
Tumblr media
Nietzsche'nin çekiç metaforu, değerlerin sorgulanması ve yeni değerlerin yaratılması için bir çağrıdır. Bu metaforu kullanarak, Nietzsche, insanları mevcut değerleri kabul etmek yerine eleştirmeye ve sorgulamaya teşvik etmektedir. Peki, Nietzsche'nin çekiç metaforunu nasıl kullanabiliriz?
Değerleri sorgula: Çekiç metaforu, mevcut toplumsal ve ahlaki değerleri sarsmayı ve sorgulamayı teşvik eder. Değerleri kabul etmek yerine onları sorgula ve eleştir. Neden bu değerlerin var olduğunu ve nasıl şekillendiğini düşün. Kendi düşüncelerini ve değerlerini oluşturmak için özgürce düşün.
Özgünlüğe odaklan: Nietzsche, yeni ve güçlü değerlerin yaratılmasını teşvik eder. Kendi özgün düşüncelerini, değerlerini ve yaşam anlayışını geliştirmek için çaba sarfet. Başkalarının düşüncelerini körü körüne takip etmek yerine, kendi benliğini ifade et.
Eleştirel düşünme: Çekiç metaforu, eleştirel düşünmeyi vurgular. İddiaları ve inançları sorgulamak, kanıtları değerlendirmek ve farklı perspektiflerden bakmak önemlidir. Eleştirel düşünce, kendi değerlerini ve dünya görüşünü daha sağlam temellere oturtmanı sağlar.
Yaratıcılığı teşvik et: Nietzsche, yeni değerlerin yaratılmasını önemser. Yaratıcı ol, düşüncelerini, projelerini ve sanatsal ifadelerini ortaya çıkar. Yaratıcılık, yeni değerlerin ortaya çıkmasına ve insanın özgünlüğünü ifade etmesine yardımcı olur.
0 notes
epifizz · 3 years
Note
Felsefe okumayı sever misiniz? Mesela ben okumamaya gayret gösteriyorum çünkü felsefe bir şeyi betimlemeye çalışma çabası. Kalıplaştıyormuş gibi geliyor bana. Felsefe kötü bir şey degil ama bana uygun değil. Sizin düşüncelerinizide merak ediyorum. Bu arada bu soruyu daha önce ünlü bir insanın röportajında görmüştüm ve o kişiye kendimi çok yakın hissettiğim için bu sorunun cevabına ben de böyle bir cevap vermiştim. Ve size de sorup sizin de cevabınızı merak ettim.
Felsefe okumak diye bir şey yoktur. Felsefe tarihini, felsefe literatürünü ve olsa olsa çeşitli felsefi sistemleri-okulları okumak vardır. Severim bunları okumayı evet. Gerek düşün tarihini gerekse de literatürünü bilmeden, insan içinde olduğu çağın ona etkiyen düşüncelerini, ideolojilerini şekillendirirken kendini çok özgün bir üretimde sanıyor. Oysa mesela postmodern, sistem felsefesi karşıtlığı günümüz felsefesinin ruhudur ve bu siz farkında olmasanız da bu hakim ruhla nasibinizi almışsınız. Çünkü fikirler sadece kitaplardan nüfus etmemektedir hayatımıza, tüketim dinamiklerimizden, izlediğimiz şeylere; çevremizdekilerle konuşmalarımızdan, felsefe dışı kültürel ürünlere kadar her yerde bir fikir yağmuru altındayız zaten ve hepsi bir şeyi betimlemeye çalışıyor. Hepsi bir düşünceyle besleniyor, bunun herhangi bir felsefi sistemle ilintili olmasına gerek yok elbette. Ama bu etkileşim ağını görebilmek için, felsefi literatür önemli bir yer taşıyor.
Tarihi kavrayıp, literatürü iyi çalışmadan onu atlama şansı, onun üstüne çıkma olanağı yakalayamaz kimse. Ya üretilmiş olanı tekrar eder ya da onun içinde farkında olmadan dolanır durur. Geçmişin düşüncesini, şimdinin düşüncelerini ve farklı farklı düşünceleri okumak sizin kendi zihninizle girişeceğiniz çabadan çok daha geniş ufuklar sunacaktır çünkü burada birçok insan çalışagelmiştir ve o karşıtlıklar içerisinde başka başka betimleme çabalarını görünce insanın kazandığı şey kalıp kabuller, dogmalar değil analitik düşünme becerisinin kendisidir. Felsefe dogma üretmez, merkezinde dayatıcı bir betimleme yoktur orada çeşitlilik vardır; baktığınız yere göre negatif ya da pozitif şüphecilik bulabilir, eleştiriyi yükseltmeye çalışanla betimlemede diretenleri görebilir, kavramların kendisi kurmaya çalışanların yanında kurulu duran kavramları yıkanları okursunuz. Bunların toplumların düşünce biçimlerine nasıl etkidiğini görürsünüz, kendini düşüncenizi bu zengin çoklukların mücadelesi arasında kendiniz kurarsınız. Siz okumadığınız için felsefe ibaresini tek bir bütün sanıyorsunuz, oturup onun okunduğunu düşünüyorsunuz, yalnız tek bir sistemin felsefesi okunsa partizan fanatikler gibi düşüncesini ideolojisinin gölgesine bırakmış insanlar gibi olabilirdik evet ama felsefenin içindeki dinamiği böyle değildi. Katı kavramlar değil sürekli iç eleştirisini yapan çokluğu anlatan verimli bir kaos vardır, o kaos kullanmayı bilirseniz kendiniz için yaratacağınız kozmoslar için verimli bir temeldir.
Sürekli kendi çabanızı sürdürürseniz, haksız olduğunuz ihtimalini size dıştan sunacak farklı görüşlere kapatırsanız kendiniz (literatür bakımından), işte bu da başka bir çeşit katılık olur. Katılık, eylem alanını kullanamayan herkeste zuhur edebilir: Felsefe tarihi çalışanlar da fanatikleşip katılaşabilirler ya da felsefi çabanın dışında kendi içinde kavramsallaştırmalara ve eleştirilere varmak isteyenler kendi kendi düşüncesinde yanlışını göremeyerek git gide bir dogmaya dönüşen fikirlerinde kaybolabilirler.
Okuduğun her şey gibi düşünmek, kabul etmek zorunda değilsin, felsefi literatürün böyle bir kodlamayla kasti olarak uzak durulmasını saçma buluyorum bu yüzden... Farklı düşünceleri okudukça da hepsine eleştirel bakabilme yeteceği kazanıyor insan en nihayetinde.
6 notes · View notes
huseyinozdemirerk · 6 years
Video
youtube
sohbet tarzı anlatımı ile 
0 notes
tumitutscanlation · 5 years
Text
Heavenly Blessing - 97. Bölüm
Mega // Drive
Bölüm 97: Beyaz Gece Yaratmak İçin, Kızıl Siluet Güzellik Katıyor*
Bu sorunun cevabını Xie Lian aslında biliyor gibiydi. Ancak Hua Cheng’in tepkisi beklediğinden tamamen farklıydı.
Bir anlık sessizliğin ardından, Hua Cheng aniden konuştu. “Özür dilerim.”
“Ne?” Xie Lian şaşırmıştı.
İlk başta ‘QianDeng Tapınağı’ bir tür şaka değilse, o zaman burasıyla en bağlantılı olabilecek kişinin Hua Cheng olduğunu düşünmüştü. Ama tahmini ne kadar hatalı olursa olsun, Hua Cheng’in özür dilemesi için hiçbir sebep yoktu. Hua Cheng cevap vermedi ve sadece ona, onunla yürümesini işaret etti, bu nedenle Xie Lian takip etti. İkisi bir süre yürüdüler ve bir köşeden döndükten sonra önündeki manzara geniş bir ufuğa dönüştü, göz kamaştırıcı, yüce bir tapınak Xie Lian’ın gözlerinin önünde belirmişti.
Bir anda nefes almayı bıraktı.
Etrafındaki her şey hayalet diyarın buğulu karanlık ve parlak kızıl manzarasıydı, ancak bu kadar uğursuz bir zeminde duran tapınak, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzeldi, cenneti andıran binlerce ışığı mest ediyordu.
Özü Hayalet Şehrin gürültülü, kaotik keşmekeşinde olan ihtişamın ve aydınlanmanın tapınağı, tezatlığıyla göze çarpıyordu ama yine de muhteşemdi. Sadece bir saniyeliğine görmek bile nedensiz, derin bir izlenim bırakıyordu. Xie Lian’ın konuşabilmesi için uzun bir zaman geçmesi gerekmişti. “…Bu…”
İkisi tapınağın önünde durdular ve Xie Lian bakmak için başını kaldırdı. Hua Cheng de hafifçe başını kaldırmıştı ve konuştu. “Birkaç gün önce Ay Festivaliydi ve ge ge’nin de her seneki sıkıcı oyunlarına katılabileceğini düşündüm, bu yüzden şölendeyken ge ge’nin biraz eğlenebilmesi, işleri biraz ilgi çekici kılabilmek için burayı kurdum.”
“…”
‘İşleri ilgi çekici kılma’ yöntemi oldukça şaşırtıcıydı. Xie Lian’ın ‘eğlenebilmesi’ için bir tapınak kurmuş ve üç bin tane Ebedi Işıklı Kutsanmış Fener yükseltmişti!
Hua Cheng başını eğdi, kol yenlerini düzeltti ve ardından ekledi. “Burayı fevri bir şekilde kurduğum için bilmeni istememiştim. Ge ge’nin tapınağını böylesine berbat bir yere kurduğum için umarım bana gücenmez.”
Xie Lian hemen başını iki yana salladı. Hua Cheng onun rahatsız olacağını düşündüğü için bilmesini istememişti demek. Xie Lian ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Bu noktada tekrar teşekkür etmesi çok yetersiz kalırdı, bu nedenle Xie Lian kendini toparladı, derin bir nefes aldı ve bu ‘QianDeng Tapınağı’na hayranlıkla bakmaya başladı. Bir an sonra başını yana eğdi ve sordu. “Bu tapınak olağanüstü derece görkemli, yapımındaki sanatsallığı ve işçiliği kutsallık derecesinde; böyle bir eser sadece birkaç günde inşa edilemez. San Lang, bu tapınağı yakın zamanda inşa etmedin değil mi?”
Hua Cheng gülümsedi. “Elbette hayır. Ge ge’nin gözleri hassas, uzun zaman önce inşa edildi. Ama burayı ne için kullanacağımı bulamamıştım, bu yüzden gizli tutuyordum ve kimsenin buraya girme izni yoktu. En sonunda burayı kullanmak ve gün yüzü görebilmesi için bana bir sebep verdiği için ge ge’ye teşekkür etmeliyim.”
Bunu duyunca Xie Lian rahat bir nefes verdi.
Uzun zaman önce inşa edilmişti ama hiç kullanılmamış ve ilk başta bir amacı yoktu, ardından elverişli olduğu için uygun görülmüştü. Eğer Hua Cheng sadece onun için bir tapınak inşa etse rahatsız hissederdi. Elbette Hua Cheng’in kişiliği göz önünde bulundurulduğunda, tamamen eğlence amaçlı da yapılabilirdi. Her ne kadar Xie Lian Hua Cheng’in neden Hayalet Şehrin geri kalanından bu kadar farklı bir bina yaptırdığını merak etse de, yine de sorma isteğini bastırdı. Her şeye burnunu sokmak güzel bir alışkanlık değildi sonuçta; ya bir uygun olmayan bir konuya değinirse ne olacaktı? *ÇN: Evet, evet, yıllar önce öylesine yaptırdığı boş bir binaydı, öylesine hadi tapınak yapayım dedi...
Hua Cheng sordu. “İçeri girip bakmak ister misin?”
Xie Lian neşeyle cevap verdi. “Elbette.”
Acelesiz adımlarla yan yana tapınağa girdiler, taşlarla döşenmiş bir yoldan ilerliyorlardı. Etrafa bakınca, tapınağın içi geniş ve ferahtı, ama ne ilahi bir heykel ne de tapınanların diz çökmesi için minderler vardı. Hua Cheng konuştu. “Aceleyle yapıldı, bu yüzden eğer bir kusuru varsa, ge ge umarım mazur görür.”
Xie Lian sırttı. “Hiçte yok. Bence çok güzel. Çok, çok güzel. Put ve minderler olmaması gayet iyi, hiç olmamasını tercih ederim. Ama neden bir tabela dahi yok?”
Eleştirel bir soru değildi; sadece tapınağın önüne döşen taş yollara bile ‘QianDeng Tapınağı’ kazınmıştı ve sadece tapınağın önündeki levha eksikti, bu yüzden görmezden gelinebilecek bir şey olmadığı için Xie Lian meraklanmıştı.
Hua Cheng kıkırdadı. “Yapacak bir şey yok. Yazı yazabilen pek kimse bulunmuyor. Önceki kalabalığı düşün, harfleri tanımaları bile mucize. Ge ge, özellikle beğendiğin bir kaligrafi ustası var mı? Tabelayı tasarlamaları için onlardan birisini davet edebilirim. Ve ya, bence en iyisi bu olur, ge ge kendin çizip QianDeng Tapınağına asabilirsin. Çok daha hoş olur.”
Konuşurken büyük salondaki sunağı işaret etti. Yeşimli yazı masası son derece uzun ve genişti; üzeri çeşitli adaklarla dekore edilmişti, bir tütsü kabı ve hatta fırçalar, hokkalar ve kağıtlarla; ilimin taze havasıyla. İkisi yaklaştılar ve Xie Lian konuştu. “O zaman San Lang yazsa nasıl olur?”
Bunu duyunca Hua Cheng’in gözleri hafifçe irileşti, sanki böyle bir şey söylemesini hiç beklemiyor gibiydi. “Ben mi?”
Xie Lian yanıtladı. “Evet.”
Hua Cheng kendisini işaret etti. “Benim yazmamı mı istiyorsun?”
Xie Lian onun rahatsızlığını fark etti ve sordu. “San Lang, bir sorun mu var?”
Hua Cheng tek kaşını kaldırdı ve cevapladı. “Hayır, sadece…”
Xie Lian’ın ondan bir cevap beklediğini görünce yumruklarını sıktı ve nasılsa biraz aciz bir halde cevap verdi. “Sorun değil. Sadece, ben iyi yazamıyorum.”
Bu işte yeni bir haberdi. Xie Lian, Hua Cheng’in iyi yapamadığı hiçbir şeyi sahiden hayal edemiyordu. Gülümsedi. “Aa? Sahi mi? Bir şeyler yazıp göstersene?”
Hua Cheng tekrar sordu. “Sahiden yazmamı mı istiyorsun?”
Xie Lian birkaç boş yaprak aldı, titizce masaya yerleştirdi ve dikkatle üzerlerine bastırdı, ardından hoş görünen mor bir fırça aldı ve ellerine bıraktı. “Hadi.”
Onun her şeyi hazırladığını görünce Hua Cheng. “Pekala, tamam. Ama gülmek yok.”
Xie Lian başını salladı. “Tabi ki yok.”
Böylece Hua Cheng fırçayı aldı ve yazmaya başladı, tamamıyla ciddi bir havaya bürünmüştü. Xie Lian izledi, hemen yanındaydı, ama izledikçe yüzü renk değiştirmeye başlıyordu.
Sahiden kendini tutmak istiyordu ama yapamadı. Hua Cheng ise, deliliği çizerken, fevri bir şekilde yazıyordu, yarı ikaz eder yarı dalga geçer bir halde konuştu. “Ge ge.”
Xie Lian hemen yüz ifadesine çeki düzen verdi. “Benim hatam.”
Gülmek istemiyordu ama ne yapabilirdi? Hua Cheng’in yazısı sahiden çok komikti!!!
Tüm bir tarih boyunca Xie Lian’ın gördüğü tüm çılgın yazıların hiçbirisi Hua Cheng’in vahşi fırça darbelerinin yanına yaklaşamazdı ve bu vahşilik kötücül bir kasırga ve musibet taşıyordu. Muhtemelen bunu bir hattat görse gözleri devrilir ve oracıkta ölürdü. Xie Lian’ın ‘engin deniz’, ‘sular’, ‘Wu Dağı’, ‘bulutlar’ ve diğer şeytani şekilleri çıkarması için uzun zaman ve sonsuz bir güç gerekti, ve Hua Cheng’in yazdığı şeyin ‘Engin denizlerden sonra, sular artık su değildir; Wu Dağı kalktıktan sonra, bulutlar bulut değildir’ olduğunu tahmin etti.
Hua Cheng’in hayalet diyara hükmettiğini, hem cennet hem cehennemdekilerin ondan korktuğunu düşününce, en sonunda bir konuda böyle bir hale bürünmesi ve böyle dizeler yazması… Xie Lian kahkahalarını tutmaya çalışırken boğulacaktı. İki elini kaldırdı ve Hua Cheng’in tamamladığı ürünü tek hareketle tuttu, ve güçlükle sakin görünmeye çalıştı. “Güzel. Bir karakteri var, büyük bir ahenk içeriyor. Bir ‘tarz’ı var.”
Hua Cheng fırçayı yerine koydu, dengeli ve düzgün görünüyordu, bir gülümseme sıkıştırdı. “Delilik demek istedin herhalde.”
Xie Lian duymamış gibi davrandı ve ciddi bir havayla yorum yapmaya başladı. “Aslında düzgün yazmak zor değildir, bir tarz kazanmak ise esas zor olandır. Eğer sadece güzel görünüyorsa ama binlercesiyle aynıysa, o zaman sadece sıradan denebilir. San Lang’ın temeli iyi, bir uzmanın yeteneğine sahipsin, dağları gücendirmeye yeter…” ardından gelen iki diğer değim daha vardı: Engebeli manzaralar, mahvolmuş ordular. Yapacak bir şey yoktu; övgüler uydurmak son derece zordu. Hua Cheng öylece durdu, ve dinlerken kaşları daha da yükseliyordu. Şüpheyle sordu. “Sahi mi?”
Xie Lian. “Sana ne zaman yalan söyledim San Lang?”
Hua Cheng sakin ve tembel bir şekilde kenardaki küçük altın tasa birkaç tütsü ekledi ve taze, hafif kokuların arasında kayıtsız bir halde konuştu. “İyi yazmak istiyorum, ama bana kimse öğretmedi ve bir püf noktası var mı bilmiyorum.”
Sahiden doğru kişiye sormuştu. Xie Lian hımladı ve konuştu. “Aslında püf noktası yok, sadece…” Xie Lian düşünüp taşındı, ama en sonunda sadece konuşup göstermemezlik etmenin olmayacağına karar verdi, bu nedenle yanına yaklaştı, fırçayı kendisi eline aldı ve Hua Cheng’in yazdığı şiirin son iki mısrasını kendisi yazdı. Saniyeler içerisinde olup bitmişti ve bir an baktıktan sonra Xie Lian güldü ve iç çekti. “Çok utandım. Yıllardır yazı yazmaya pek fırsat bulamadım, artık iyi değilim bu yüzden.”
Hua Cheng birbirinden cennet ve cehennem kadar farklı olan dört mısraya baktı, karakterlerin tarzları birbirlerine çok yabancıydı, özellikle de Xie Lian’ın eklediği son iki mısra – “Açan çiçeklerin arasından geçerken göz tembelleşir; inancın yarısı kendinde, yarısı birinde.”. Mısraları yan yana koydu ve birkaç kez okudu, gözleri ışıldıyor ve hareket etmiyordu. Bir süre sonra başını kaldırdı. “Bana öğretir misin?”
“Ders vermeye cüret edemem.” Dedi Xie Lian. Bu nedenle Hua Cheng’e kendini tutmadan kaligrafiye giriş konusunu anlatmaya başladı, içyüzünü ve gençlik yaşlarında kendisi kaligrafi öğrenirken fark ettiği kişisel düşüncelerini söylüyordu.
Parfümlü hava nazikçe süzülüyor, parlak ışıklar titriyordu. Xie Lian içten bir şekilde anlattı ve Hua Cheng dikkatle dinledi. Büyük salonda, neşeyle ve acelesiz bir şekilde sohbet ettiler, sesleri kısıktı, bir sevecenlik tablosu çiziyorlardı. Bir süre sonra Xie Lian. “Neden bir kez daha denemiyorsun?”
Hua Cheng ‘aa’ dedi ve fırçayı elinden aldı ve ciddi bir şekilde kendisini toparladıktan sonra birkaç karakter yazdı. Xie Lian yanında duruyor ve izliyordu, kollarını çaprazlamış, başını eğmişti. “İlginç. Ama…”
Ama hala Hua Cheng’in yazı stilinde bir şeyin yanlış olduğunu hissediyordu. Kaşlarını çatarak bir süre gözlemledi ve aniden sorunun ne olduğunu fark etti – Hua Cheng daha fırçayı bile doğru şekilde tutmuyordu!
Fırçayı tutuşu bile tamamen yanlıştı, elbette kötü yazacaktı!
Xie Lian gülse mi ağlasa mı bilemeden ona yaklaştı, düşünmeden onu düzeltmek için elini uzattı. “Yanlış tutuyorsun, böyle olması gerek…”
Ancak uzandığı zaman bunun uygun olmayabileceğini fark etti. İkisi öğretmen ve genç bir öğrenci değildiler, bu yüzden ellerini tutarak göstermesi biraz abartılı bir yakınlık olabilirdi. Ama elini çoktan uzattığı için geri çekmesi için hiçbir sebebi yoktu; eğer çekerse fazlasıyla utangaç görünürdü. Bu nedenle bir süre tereddüt ettikten sonra Xie Lian elini geri çekmedi. Ardından aklına geldi, Kumarbazın İninde Hua Cheng’in de ona bu şekilde el ele zar atmayı öğretmemiş miydi? Her ne kadar Xie Lian geçen sefer bu konuyu hiç düşünmemişte olsa ve her ne kadar içinden küçük bir ses ona bir nedenle aldatıldığını söylediyse de, bu kez kendisi Hua Cheng’e bir şey öğretmek konusunda son derece içtendi. Bu nedenle Xie Lian’ın sıcak avucu rahatladı, Hua Cheng’in soğuk eline sıkıca bastırılmıştı, nazikçe tutuyor ve fırçanın kağıttaki hareketlerine yön veriyordu, fısıldadı. “Bu şekilde…”
Elinin altında Hua Cheng’in fırçasının daha da vahşileştiğini hissedebiliyordu, bu yüzden kontrol edebilmek için kullandığı gücü artırdı, düzeltti. Ancak tekrar yoldan çıkması elbette uzun sürmedi, kontrolüne direniyordu, bu nedenle tek yapabileceği daha sıkı tutmaktı. İkisinin gücünün bir araya gelerek yazdığı karakterler çarpık ve eğriydi, uygunsuz ve çirkin, ve Xie Lian ona yön vermeye çalıştıkça bir şeylerin daha da yanlış olduğunu hissetti ve en sonunda ağzı açık bakmaktan kendini alamadı. “Ne…”
Sanki küçük şakası başarıya ulaşmış gibi, Hua Cheng yumuşak bir şekilde kıs kıs güldü. Kağıttaki mürekkep düzensiz bir şekilde zorbaydı, ve Xie Lian kızdı. “San Lang… böyle yapma. Düzgünce öğren. Düzgünce yaz.”
“Ah.” Hua Cheng boyun eğdi.
Tek bir bakış atmak bile sadece ciddiymiş gibi rol yaptığını anlamak için yeterliydi. Xie Lian başını iki yana salladı, kendini gülünç hissediyordu.
Hua Cheng’in elleri soğuk olabilirdi ama onun tutuşunun altında, nedense, sıcak bir kömür parçası gibiydiler ve Xie Lian daha sıkı tutmaya cesaret edemedi. Tam bu sırada Xie Lian’ın gözleri aniden sunağın köşesine takıldı ve durdu.
Oraya baktığı zaman, yazı masanın köşesinde küçük, yalnız bir çiçek görmüştü.
 Çevirmen: Nynaeve
Not 1:  Beyaz Gece [Nuit Blanche (fr)]: Bir şehrin tüm bir gece boyunca süren festivali.             Kızıl Siluet Güzellik Katıyor [Fragrance Added by Red Sleeves]: Bu dize mutlu bir evliliğin zevkini ifade eder, ‘Kızıl Silüet’ (kırmızı kol yenleri//red sleeves) gelini temsil eder ve ‘Güzellik Katmak’ (adding fragrance//hoş koku eklemek??) bir alimin güzel bir kadının eşliğinde çalışmasını tasvir eder-miş. MXTX burada kelime oyunu yapmış. Türkçeleştirmesi inanılmaz zordu. Anlamlı olması açısından ancak bu şekilde çevirebildim :(
Not 2: Engin denizlerden sonra, sular artık su değildir;            Wu Dağı kalktıktan sonra, bulutlar bulut değildir;            Açan çiçeklerin arasından geçerken göz tembelleşir;            İnancın yarısı kendinde, yarısı birinde.
Tang şairi Yuan Zhen’e ait bir şiir, ölen eşine olan ölümsüz aşkını ve bağlılığını ifade ediyor. Engin denizleri (karısını) gördükten sonra, diğer su kitlelerini artık onunla kıyaslayamıyor; Wu Dağı (karısı) yoksa, manzaralar onun için bir anlam ifade etmiyor . Çiçeklerin arasından geçerken (diğer kadınlar), aklında sadece kendisi ve ölen eşi var.
İlk iki mısra genelde iyi ve güzel bir şeye sahip olmanın nostaljik hissini ve bundan sonra onunla hiçbir şeyi kıyaslayamamanın yalnızlığını ifade eder. -miş.
158 notes · View notes
eniyikolejler · 4 years
Text
En İyi Özel Okul Seçimi Nasıl Yapılmalı?
Çocuğunuz için hep en iyisini istemek anne ve baba olarak sizin hakkınız. Fakat konu okul seçimine geldiğinde en iyisini seçmek biraz zor olabiliyor. En iyi okul seçeneğini ararken bu seçenekler arasında kaybolmak bazen yaşanabiliyor. En iyi okulu bulmak bütçe ve çaba gerektiriyor. Bu haftaki blog yazımızda sizlerle en iyi okul seçimi konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları paylaşacağız.
En İyi Okul Seçimi Yapılırken Hangi Özelliklere Dikkat Edilir?
Tumblr media
Okulların özellikleri okul seçimi yapılırken dikkat edilmesi gereken önemli bir kriterdir. Bu özelliklere bakarak en iyi okul seçimi yapabilirsiniz. Bu özellikleri şu şekilde maddeler halinde sıralamamız mümkün;
Öğretmenlerin çalışma geçmişi ve niteliği
Okulun fiziksel yapısı
Okulun konum olarak bulunduğu yer ve eve olan yakınlığı
İdarecilerin davranışları
Temizlik durumu
Okul yemeklerinin niteliği.
Servisi
Yabancı dil eğitimi.
Eğitimi
Öğretimi
Maliyeti
Yukarıda yer verdiğimiz özelliklere bakmak okul seçimi konusunda önemli bir yol katetmek anlamına geliyor. Bir okul ne kadar iyi olursa olsun yol ve yemek gibi temel ihtiyaçlar tarafından zayıfsa o okulda öğrencinin verimliliği düşecektir. Bu kriterlere bakarken kendi beklentilerinize ve imkanlarınıza bakmalısınız. Bu özelliklerin olumlu olması da bazen okulun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bu kriterlerden ilk bakmanız gereken kriter okulun eğitiminin kalitesidir. Diğer unsurlar eğitimin kaliteli olarak gerçekleşmesini sağlayan yan etkenlerdir. Bu bağlamda okul hakkında araştırmanız gerekenleri şöyle açıklayabiliriz;
Okulun atölyesi var mı?
Seçeceğiniz okulun atölyeleri olmalıdır. Fen ve doğa bilimleri atölyeleri, görsel sanatlar ve müzik atölyeleri olmalıdır. Böylece çocuğunuz doğru ortamda etkili biçimde kendini geliştirebilir.
Okulun laboratuvarı var mı?
Deneyler öğrenme de büyük yer tutar. Bu yüzden Fen bilimleri konusunda etkili çalışabilecekleri bir ortama ihtiyaçları vardır. Ayrıca etkili internet kullanabilecekleri bir bilgisayar laboratuvarı da olmalıdır. 
Okulun spor salonu var mı?
Çocuğunuzun hem motive olması hem de sağlıklı kalması için spor yapmak önemlidir. Okul çocuğunuza bu imkanı sunmalıdır. 
Kütüphaneleri ne derece yararlı?
Bilgiye ulaşmak eğitimde önemli. Bu bilgiye internet üzerinden ulaşabiliyor olsak da kütüphane daha etkili bir araştırma yöntemi. Çocuğunuzun gelişimini iyileştiren kütüphanelerdeki kaynakların yararlılığını ve fazlalığını araştırabilirsiniz. 
Bahçesi ve yemekhanesi nasıl?
Ders aralarında özgürce koşup oynayabileceği, doğayla iç içe olabileceği ve güvenli sınırları olan bir bahçe eğitim öğretimin etkili bir yan unsurudur. Çocuğunuzun mutluluğu için önemlidir. Ayrıca yemekhanenin temizliği, çıkardığı yemeklerin kalitesi, yemek menüsü ve önem verdiğiniz diğer noktalar konusunda da hassas davranmalısınız. Bu alanlarda yaşanacak sıkıntılar çocuğunuzun eğitimini etkileyebilir. 
Bunların dışında bir okulun anaokulundan liseye kadar kesintisiz eğitim sunması da bir tercih nedeni olabilir. Böylece çocuğunuz alıştığı eğitim standartlarında ve kalitesinde öğrenimine devam edecektir. Bu çocuğunuzun hem psikolojisi hem de eğitimi açısından önemlidir. Yeni bir düzene alışmaya zorlanan bir çocuğunuz varsa bu seçim konusunda ön planda tutmanız gereken bir noktadır. 
En İyi Okul Seçimi Yapılırken Okula Yöneltilmesi Gereken Sorular 
Tumblr media
Sadece kriterlere bakılarak okul seçimi yapmak yüzeysel bir seçim yapmak anlamına gelecektir. Bu yüzden okulla iletişime geçerek onlara bazı sorular yöneltmelisiniz. Sizin için bu soruları listeledik. 
1.Eğitim yılı sonunda çocuğa hangi becerileri kazandırdığınızı düşünüyorsunuz?
Eğitim yılı bittiğinde çocuğunuz bazı becerilerle yılı tamamlamalıdır. Bir yıllık eğitimde verilebilecek beceriler okul seçiminde önemli bir rol oynar. Bu soruya verilen cevapla birlikte okulun eğitime ne kadar bütünsel yaklaştığını keşfedebilirsiniz. 
2. Yaratıcı düşünme becerisini geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Bir eğitimde kazanılabilecek becerilerden biri yaratıcı düşünme becerisidir. Bir eğitimin çocuğunuza bunu sunabiliyor olması gerekir. Eğitim programlarının bir çoğu yaratıcı bireyler yetiştirmeyi hedefler. Bu kavramdan sık sık bahsederler. Fakat bu kavramın içinin nasıl doldurulduğu önemlidir. Bu yüzden bu alanda yaptıkları uygulamaları sizinle paylaşmalarını isteyebilirsiniz. 
3. Eleştirel düşünme becerisini geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Eleştirel düşünme becerisi de yaratıcı düşünme becerisi gibi önemli bir beceridir. Eleştirel düşünme ile birlikte çocuğunuz kavramları anlayabilir ve bu kavramları analiz ederek kendi fikrini oluşturabilir. 
4. Bireysel öğrenme ortamı da açıyor musunuz?
Çocuğunuz okul içinde bir grup eğitimi alacak. Burada en büyük dezavantaj çocuğunuzun diğer çocuklardan üst seviyede ya da alt seviyede kalmasıdır. Okulun eğitim programının her çocuğun ihtiyacına yönelik bireyselleştirmeler yapması gerekmektedir. Her çocuk aynı yöntemlerle öğrenemeyebilir. Bu yüzden farklı tekniklerle bireysel öğretime de açık bir eğitimi tercih etmelisiniz. 
5. Çocukların gelişimini nasıl ölçüyorsunuz?
Öğrenilenlerin ölçülmesi önemlidir. Bu noktada en çok kullanılan yöntemlerden biri testtir. Bütün sınav yöntemleri çocuğunuzun gelişimini ayrıntılı olarak değerlendirmenizi sağlar. Bu noktada yenilikçi olan okulları tercih edebilirsiniz. 
6. Ölçümler sonucunda öğrenme sürecinde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sınavlar sadece çocuğun değil, eğitimin ve öğretmenin de başarısını gösterir. Bu noktada eğitimde hangi noktaların öğrenilemediği tespit edilebilir. Eğitimindeğişikliğe gitmesini bekleyebilirsiniz. 
7. Eğitim programını nasıl şekillendiriyorsunuz?
Okul müfredatı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından oluşturulur. Bazı özel okullarda uzmanlara ve eğitim koordinatörlerine danışılır. Böylece yer yer kendi programlarını meb programı ile entegre ederek kaliteli eğitim sunarlar. Böyle bir yatırım önemlidir. Okulun gelişmesi her zaman önemlidir. 
8. Teknoloji verdiğiniz eğitimin neresinde?
Teknoloji ile eğitim günümüz dünyasında ayrılmaz bir ikili. Projeksiyon, bilgisayar, akıllı tahta, tablet gibi teknolojik ürünler eğitimin kalitesini arttırmaktadır. Teknolojiden yararlanabilen bir eğitimde bu ürünlerin olması önemlidir. Fakat sadece bu ürünlerin olması eğitimin teknolojik olması anlamına gelmez. Modern dünyanın medya araçlarını verimli kullanabilen çocuklar yetiştirmelidirler. 
9. Yabancı dil eğitiminiz nasıl?
Okulun yabancı dil eğitimi konusunda uluslararası metotlara uyması gerekir. Yurtdışında çocuğunuzun her türlü kültürel ve sosyal aktiviteye katılabilecek dil bilgisine sahip olması önemlidir. Bu yüzden okulun yabancı dil eğitimi konusundaki uygulamalarını sorabilirsiniz.
En İyi Okul Seçimi Yaparken Kendinize Sormanız Gereken Sorular
Tumblr media
1. Bu okul çocuğumu her açıdan geliştirebilir mi?
Okul yaşamının pek çok açıdan çocuğunuzu geliştirmesi önemlidir. Bu yüzden sorduğunuz sorular ve edindiğiniz bilgiler neticesinde okulu değerlendirmelisiniz. Yaratıcılık, eleştirellik, bireysel gelişim, sosyal gelişim, işitsel beceriler, görsel beceriler ve takım çalışması yapabilme gibi alanlarda çocuğunuzun geliştirilmesi gerekir. 
2. Okul eve yakın mı? Özellikle büyük şehirlerde ulaşım konusunda trafik gibi sıkıntılar meydana gelecektir. Çocuğunuzun değerli zamanının yolda harcanmasını istemediğinizi biliyoruz. Bu yüzden de yapmanız gerekenlerin başında bu yakınlık durumunu test etmek geliyor. 
3. Okul bütçeme uygun mu?
Çocuğunuza en iyi eğitimi aldırmak istiyorsunuz. Fakat bu bazen maliyetli olabiliyor. Özel okul eğitim fiyatları okul seçiminde önemli bir kriter. Bütçenizi belirledikten sonra en iyi okul seçeneklerine göz atmanız bu konuda işinizi kolaylaştırabilir. 
4. Öğrencilerin okul hakkında görüşleri ne?
Biraz araştırma yaparak yeterli veriyi toplayabileceğinizi düşünüyoruz. O okulun öğrencileri o okulu en iyi anlatanlardır. Bu yüzden öğrencilerin okulu sevip sevmediğine ve başarı durumlarına göz atılmalıdır. 
5. Okul çocuğuma uygun mu?
Çocuğunuzu en iyi tanıyan sizsiniz. Okulun verdiği eğitimin ve imkanların onu mutlu edip edemeyeceğini de en iyi siz bilirsiniz. Verilen eğitimin onda etkili olup olmayacağını tespit edebilirsiniz.
Seçebileceğiniz Okullar
Yazı boyunca anlattığımız kriterleri göz önünde bulundurarak size vereceğimiz birkaç tavsiyemiz var.
1. Özel Mürüvvet Evyap Okulları
Tumblr media
Özel Mürüvvet Evyap Okulları 2008 yılından beri kaliteli eğitim vermeyi prensip haline getirmiş bir okuldur. İstanbul Avrupa yakasındaki özel okullar arasında en iyi okullardan biri olan okul, Sarıyer’de bulunmaktadır. İstanbul boğazına ve Belgrad ormanına oldukça yakındır. Doğa ile iç içe bir eğitim ortamı sunan okul, Sarıyer özel okullar arasında hem şehir gürültüsünden uzak hem de ulaşımı kolay olan bir eğitim kurumudur. Güvenli bir bölgede yer alması da veliler açıdan tatmin edicidir. 
20 bin m2’lik büyük bir alan ile öğrencilere özgürlük ve dinlenme imkanı sunmaktadır. Yemyeşil bahçesi ile temiz hava sunan okul, sosyo-kültürel açıdan da çocuklarınızı besler. Açık derslikleri ve diğer konforlu derslikleri ile çocuklarınıza kaliteli bir eğitim ortamı sunmaktadır.  Fen, bilgisayar, düşün-tasarla-üret, akıl oyunları, görsel sanatlar, müzik, drama vb atölyeleri ile sanatı ve bilimi destekleyen kurum, kütüphane açısından da zengindir. Spor salonları ile öğrencilerin motive ve zinde kalmasını sağlar. Milli eğitim bakanlığı müfredatı ve Uluslararası Bakalorya İlk Yıllar Programı’nı entegre ederek eğitim sunmaktadır. Duyarlı ve bilinçli bireyler yetiştirmektedir. Anaokulundan liseye dek aynı eğitim kalitesini sunar. 
Okulun İletişim Bilgileri
Adres:Maden Mahallesi, Bakır Sokak, No:2 PK: 34450 Maden-Sarıyer/İSTANBUL
Telefon: 0212 342 43 33
Mail Adresi:[email protected]
Web Sitesi:https://www.evyapokullari.k12.tr/
2. Doğa Koleji
Tumblr media
Doğa Koleji köklü bir geçmişe sahiptir.Yenilikçi ve geliştirilebilir eğitim modeli ile bireyler yetiştirmektedir. Çevre dostu kampüsleri vardır. Teknoloji ile iç içe bir eğitim sunarken öğrencilerine üretmeyi öğretir. Uluslararası vizyon aşılar. Kültür sanat, spor ve bilim gibi alanlarda başarılı olabilen bireyler yetiştirmeyi hedefler. Geniş kampüsü ile eğitim sunan Doğa Koleji’nde eğitim ezbere dayalı değildir. Yabancı dil bilgisi verilir ve evrensel değerlere saygılı çocuklar yetiştirilir. Sarıyer ve Levent özel okul arayışında size bir cevap sunabilir. 
Okulun İletişim Bilgileri
Adres: Barbaros Mah. Halk Cad. Kardelen Sok. No: 2 Incity C Blok Ataşehir - İstanbul
Telefon: 444 36 42
Web Sitesi:https://dogakoleji.k12.tr/
3. Şişli Terakki Vakfı Okulları
Tumblr media
Eğitimin her zaman çağa uygun sunulduğu Terakki Vakfı Okulları’nda, eleştirel düşünme ve yaratıcı düşünme bireye aşılanan değerlerdendir. Eğitimin yaşantı ile aktarılabileceğine inanan okul, her zaman pratiğe ve deneyselliğe önem vermektedir. Yabancı dil eğitimini iyi bir şekilde verir. Sanatsal, kültürel ve sosyal becerilere destek verir. Sportif olarak öğrencilerin motive olmasını ve zinde kalmasını amaçlar. Anaokulundan liseye kadar eğitim vererek çocuğunuzun öğrenim hayatının her alanında aynı kalitede eğitim almasına alt yapı hazırlar. Sınav başarısına dönük eğitim anlayışını reddeder. 
Okulun İletişim Bilgileri
Web Sitesi:https://www.terakki.org.tr/
Size anlattığımız bilgiler ışığında ve sunduğumuz önerileri gözden geçirerek çocuğunuza uygun en iyi okulu seçebilirsiniz.
1 note · View note
zoifos · 2 years
Text
Eğlence için küçük oyunlar üret ve mevcut oyunları oyna ki hayattan sıkılmayasın
Haz unsurunu göz önünde bulundur, çünkü tatsız hayat yaşama isteği uyandırmaz
Merakının ve hayallerinin peşinden git ki keşfedebilesin, keşfet ki ufkun genişlesin
Safsatalara kanmamak için düşün ve rasyonel ol
Yanlış bilgilere aldanıp inanmamak için ise şüpheci ve araştırmacı ol
Kötümserlerin görüşü noksandır çünkü sadece zararlı ve kötü yanını görürler, iyimserlerinki de noksandır çünkü yalnızca yararlı ve iyi yanlarını görürler, eleştirel ol ki her iki yönün, bir şeyin iyi ve kötü yanlarının farkında ol, farkında ol ki iyimserler gibi teknik hataları görmezden gelerek, kötümserler gibi hiç denemeyerek başarısız olma hayatta.
Düşün ki duyumsadıkların bilgiye dönüşsün.
Ön yargılarını test et (sına) ki doğru olup olmadıklarını bilebilesin.
İnsanlara ölçülü ol ki hem onlardan zarar görme, hem de yararlı şekilde değerlendirebil olay ve durumları.
Davranışlarında ölçülü ol ki sonuçlarından memnun olabilesin.
0 notes
bircan-1-isik · 4 years
Photo
Tumblr media
Başarıya giden yolda hayal etmenin önemi  Paylaş @bircan1isik #ersagliderlikokulu Sosyal ve iş yaşamınızda önemli bazı beceriler ve bunları nasıl uygulayacağına ilişin bazı ipuçları şöyle: Yansıtıcı düşün Kendi öğrenmelerinin ve becerilerinin üzerinde düşün, kendi kuvvet alanlarını ve zayıf noktalarını belirle. Amaçlarına ulaşabilecek yetkinliklere sahip misin değerlendirme yap.   Hayal et Zayıf olan noktaların için neler yapabileceğini hayal et, sonra da bunları not et. Hayallerini istediğin kişilerle paylaş. Değişime açık ol, yeni bir yemek, yeni bir tür müzik, tarzın dışında bir film veya konuyu dikkatle dinle ve yorumla. Tekrar hayal et ve bunu devamlı kıl.   Oluştur Hayallerin için harekete geçme zamanı… Bunlar için bir plan oluştur, kısa notları gözden geçir, çizgileri kullan, elindeki kaynakları dikkatlice planla. Bilgiyi hangi yollarla ve nasıl sunabileceğini düşün. Sayıları günlük yaşamında nasıl kullanacağını hayal et. Teknolojiyi özgeçmiş hazırlamaktan, bilgiye erişime kadar nasıl kullanacağını tasarla. Tasarladıklarını eleştir. Eleştirilmekten ve değerlendirilmekten korkma, senin için yararlı ve önemli bir deneyim olabilir.   Yönet Dönütlerden öğren, planladıklarını uygulama sorumluğu al. Plan ve öğrenme hedeflerine ulaşmak için zaman, para, emek ve diğer kaynakları yönet. Dinle ve başkasının bakış açılarını anlamak için sorular sor ve takdir et. Başkalarının deneyimlerinden yararlan. Çatışmaları yönetmeye istekli ol. Duygularını gözardı etme, olumluları işe koş.   Uygulama Yap Harekete geç, başkalarının fikirlerini daha iyi anlayabilmek için soru sor. Memnun olduğun kısımlara dönüt ver. Eleştirel düşün. Bu çalışmanın amacı ne idi? Sonucu ile amaç arasındaki ilişki nasıl ilerledi? Bu ilerleyiş amaca ulaşmayı sağladı mı? Çatışmaları çözmek için harekete geç, uygulamalarda farklılıklara değer ver. Farklılar sürece ne kazandırdı, değerlendir, tekrar eleştir. Yeni bir plan için harekete geç. Düşün, hayal et, yarat, yönet ve uygula. kariyersor.com @bircan1isik #ersagliderlikokulu #ersag #erkensaglik #iyigeceler #bsarifles #basari #hayal #hayat https://www.instagram.com/p/CDrd7tVHZx9/?igshid=e25jemkm12r3
0 notes
danismanakademi · 4 years
Photo
Tumblr media
Farkındasın diy mi? Bütün gözler üzerinde... Annen ayrı izler, baban ayrı. Varsa abi ablan ayrı, kardeşin ayrı gözlemler... Öğretmenin talebi başka, arkadaşların yaptığı başka... Sosyal medyada biri şöyle yap diyor, öteki böyle yap... Ne yaparsan yap hep birileri memnun, diğerleri eleştirel... Sabah erken kalksan akşam niye erken yattın, sabaha kadar çalışsan akşama kadar neden yattın! Bu kadar farklı pencereden bakan insanları nasıl memnun edeceksin. Hepsini geçtim bugünlerde KENDİNİ MEMNUN EDEBİLİYOR MUSUN? Acaba bu işin sırrı herkese unutup kendini memnum etmekte mi saklı acaba? Belki de kendini memnun edecek derecede iyi bir çalışma alışkanlığın olsa herkes bunu görse ve bilse kimse zaten dokunmayacaktır sana... . Evet gözler üzerinde ama her şeyden önce kendi zabıtın kendin ol ve dön de bi bak dününe! DÜNKÜ SENDEN RAZIMISIN? (çalışmandan bahsediyorum) Eğer evetse cevabın aynı yoldan devam, kim ne ister kim ne derse desin, sen bildiğin yolda yürü... Yok "DÜNKÜ SENDEN RAZI DEĞİLSEN) (çalışmandan bahsediyorum) o zaman bi kaldır kafanı ve aç artık kulaklarını... Seni seven insanlar senden ne istiyor, sen ne yapabilirsin bi otur enine boyuna düşün ve HAREKETE GEÇ! Daha da geç olmadan... 🙏 . 💥 @danisman_akademi 💥 . . . #yks #yks2020 #ykstayfa #2020tayfa #2020yks #tyt #ösym #sınav #başarı #onlinekocluk #motivasyon #rehberlik #öğrencikoçu #üniversite #tyttayfa #tyt2020 #2020tyt #tytayt #danisman #eğitimkoçu #öğrenci #koçluk #not #ders #lise #mezuntayfa #onlinekoçluk #2021tayfa #programhazırlama #dersnotu (Danışman Akademi) https://www.instagram.com/p/B_hvqioF5eZ/?igshid=7bj7mcbil5wp
0 notes
buyukakin · 5 years
Text
Tumblr media
Ölümünün 137.yılında Karl Marks ve KAPİTAL...
KAPİTAL Karl Marks - PDF Kitap oku, paylaş: http://www.belgeler.com/blg/29xm/karl-marks-kapital-1-2-3-pdf-t-1-4-rke-kitap-ekitap-e-kitap-tsrk-e-ktap-ektap-e-ktap
...
Kapital özsöz’den(1):
”Marx için önemli olan tekşey, incelediği olguların yasasını bulmaktır; bu olgular, belli bir tarihseldönemde belirli bir biçim ve karşılıklı ilişkiler içersinde oldukları süre-ce, onun için önemli olan, yalnızca onlara egemen olan yasa değildir.Onun için daha da önemli olan, bunların değişmelerinin ve gelişme-lerinin, yani bir biçimden başka bir biçime, bir ilişkiler düzeninden,farklı bir ilişkiler düzenine geçişlerinin yasasıdır. Bu yasa, bir kez bulun-duktan sonra, bunun toplumsal yaşamda ortaya çıkan etkilerini ayrın-tılarıyla inceler. Bunun sonucu olarak, Marx, ancak bir tek şeyi dertedinir: Katı bilimsel incelemelerle toplumsal koşulların birbirini izleyensıralarının zorunluluğunu göstermek, ve kendisine temel çıkış noktalarıgörevini yapacak gerçekleri elden geldiğince tarafsız saptamak. Bununiçin, aynı zamanda, hem şeylerin bugünkü düzeninin zorunluluğunu vehem de insanlar inansınlar ya da inanmasınlar, onun bilincinde olsunlarya da olmasınlar, hepsi aynı şeydir, kaçınılmaz olarak içinden geçeceğibir başka düzenin zorunluluğunu tanıtlaması yeter. Marx, toplumsalhareketi, yalnızca insan iradesinden, bilincinden ve düşüncesindenbağımsız olmakla kalmayan, tersine, onların iradesini, bilincini ve düşün-cesini belirleyen yasaların yönettiği bir doğal tarihsel süreç olarak elealır. ... Eğer uygarlık tarihinde bilinçli öğe ikincil olabilecek bir rol oynuyorsa, o [sayfa 26] zaman açıktır ki, konusu uygarlık olan eleştirel bir inceleme,bilincin herhangi bir biçimini ya da sonucunu, herhangi başka bir şeydendaha az temel alabilir. Yani fikir değil, ancak tek başına maddi olgu,onun çıkış noktası olabilir. Böyle bir inceleme, bir olguyu, fikir ile değil,olguyla, başka bir olguyla karşı karşıya getirerek ve karşılaştırarakkendisini sınırlandırır. Bu incelemede önemli olan, incelenecek her iki olgunun olabildiğince kusursuz olması, ve gerçekten herbiri bir ötekinegöre, bir evrimin farklı anlarını oluşturmalarıdır; ama hepsinden deönemlisi, ardarda dizilerin, sıraların ve böyle bir evrimin farklı aşamaları-nın içersinde kendilerini gösterdikleri sonuçların sıralanmasının kesinolarak tahlil edilmesidir.
Ama denecektir ki, ekonomik yaşamın genel yasaları, birdir ve aynıdır, ister bugüne, ister düne uygulansınlar bir şey değişmez.
Marx, bunu açıkça reddeder. Ona göre böyle soyut yasalaryoktur. Tersine, onun düşüncesine göre, her tarihsel dönemin kendiyasaları vardır. ...
Toplum belirli bir gelişme dönemini tamamlar tamam-lamaz, belirli bir aşamadan bir ötekine geçerken, başka yasaların da et-kisi altına girmeye başlar. Kısacası ekonomik yaşam, karşımıza, biyoloji-nin öteki kollarındaki evrim tarihine benzer bir olgu sunar. Eski iktisat-çılar, ekonomi yasaları ile fizik ve kimya yasaları arasında ilişki kurduklarıiçin, bu yasaların niteliklerini yanlış anlamışlardır. Olguların daha derin-lemesine bir tahlili, toplumsal organizmaların kendi aralarında, bitkilerya da hayvanlar kadar, temelden farklı olduğunu gösterir. Dahası var,bir tüm olarak bu organizmaların yapılarının farklı olması, tek tek organla-rının gösterdiği değişiklikler, bu organların içinde işledikleri koşullarınfarklı olması sonucu, bir ve aynı olgu, tamamıyla farklı yasalarınegemenliği altına girer.
Marx, örneğin, nüfus yasasının, her zaman veher yerde aynı olmasını reddeder. Tersine, her gelişme aşamasının,kendine özgü nüfus yasası olduğunu öne sürer. ...
Üretici güçlerin değişik derecelerde gelişmeleri ile, toplumsal koşullar ve bunlara yön verenyasalar da değişir. Marx, bu görüş açısından, sermayenin ağırlığı ilekurulan ekonomik düzeni, araştırma ve açıklamayı amaçlarken, o, yal-nızca, son derece bilimsel bir biçimde ekonomik yaşamın içinde hersağlıklı incelemenin amacını formüle etmiş oluyor.
Böyle bir incelemenin bilimsel değeri, belirli bir toplumsal organizmanın, kökeni, varoluşu, gelişmesi ve ölümü ile onun yerini bir başka ve daha yüksek bir organizmanın alışını düzenleyen özel yasaların [sayfa 27] açıklanmasındadır.
Işte aslında da, Marxın kitabının değeri buradan gelir.”
...
(1)Karl Marks_ Kapital 1 cilt sayfa: 26
0 notes
Text
6. Sınıf Türkçe 2. Dönem 1. Yazılı Soruları Ve Cevapları
ÜÇ BALIĞIN HİKÂYESİ 
 Bir gölde üç balık yaşıyordu. Bir gün buraya insan­lar geldi balıkları görünce:
"Gidip ağları getirelim bu balıkları yakalayalım," diyerek uzaklaştılar.
Balıklar bu durumu fark edince en akıllıları hiç zaman ge­çirmeden denize doğru yola çıktı diğer ikisi arkasından bakıp onunla alay ettiler:
-Hey akılsız, sen yarı yola varmadan ölür gidersin bu işten vazgeç, dediler. Fakat akıllı balık onları dinlemedi yo­la çıktı bin bir meşakkatten, zorlu bir yolculuktan sonra denize vararak kurtuldu. Derken balıkçılar ağları alıp geldiler o iki balığın peşine düştüler. İkinci balık düşün­dü:
"Eğer ölü taklidi yaparsam belki kurtulurum” dedi kendi kendine. Karnını yukarı kaldırarak sırt üstü suyun üstünde yat­tı, hiç kıpırdamıyordu. Balıkçılar onu görünce ah vah ettiler, "Ne güzel balık ne yazık ki ölmüş," diyerek tu­tup onu bir kenara fırlattılar. O balık da sessizce suya dalarak tenha bir yere gidip gizlendi. Balıkçılar üçüncü balığın peşine düştüler uzun bir kovalamacadan sonra onu yakaladılar, karnını yardılar içini temizleyip tavada ateş üstünde kızarttılar. O akıllı balığa uyarak denize varmayı göze alamadığı için bin pişman oldu fa­kat nafile, iş işten geçmişti.
                                                                               (Mesnevî, c. IV, beyit: 2202 vd. )
                                          SORULAR
1. Balıklardan hangisi kurnaz,hangisi akıllı,hangisi vurdumduymazdır? (6puan)
2. İkinci balığı günlük hayatta hangi durumdaki insanlara benzetebiliriz,örnekleyiniz? (6puan)
3. Üçüncü balık yenmeden önce nasıl bir pişmanlık duymuştur, bunu balığın ağzından bir cümle belirtiniz? (6puan)
4. Hikayede hangi anlatım biçimi kullanılmıştır? (6puan)
5.Hikayeden nasıl bir ders çıkardınız, çıkardığınız hayati dersi cümle şeklinde yazınız? (6puan)
  6.   Okuduğunuz bir kitabı tanıtınız:
a) Kitabın adı ,yazarı, sayfa sayısı: (6 puan)
 b)Kitabın türü, anlatım biçimi: (6 puan)
 c)Kitaptaki kahramanlar: (6puan)
 d)Kitabın kısaca olay örgüsü(özet): (12puan)
   e)Kitaptan çıkardığınız ders,ana fikir nedir? (5puan)
 7.Aşağıdaki kavramları tanımlayınız: (20puan)
v     Kitap tercihi nasıl olur:
 v     Eleştirel okuma teknikleri nelerdir:
   8.Yaşlı adam yorgun gözleriyle sokaktan gelip geçenleri      izliyordu. Aslında birazdan gelecek olan torununu bekliyordu. Onu      beklerken düşüncelere dalmıştı. Torunu Ali’nin üniversite mezuniyeti      yaklaşmaktaydı. Ali’ye mezuniyet hediyesi olarak ne alması gerektiğini      düşünürken sokağın başında birden Ali göründü. 
 Yukarıdaki metnin türü hangisi olabilir? (5puan)            A) Masal     B) Destan     C) Hikâye     D) Anı
 9.Evvel zaman      içinde kalbur saman içinde uzak ülkelerin birinde bir padişah yaşarmış.      Padişah bir gün çok hastalanmış. Ülkenin dört bir yanından gelen      doktorlar padişahın hastalığına deva olamamış. Son çareyi Kaf Dağı’nın      ardında yaşayan Bilge Efendi’ye danışmakta bulmuşlar.             Yukarıdaki      parça hangi metinden alınmış olabilir? (5puan)            A) Roman    B) Fıkra    C) Hikaye     D) Masal        
10.Thasos,      Ege’nin kuzeyinde yer alan Yunanistan’a bağlı bir ada. Türkiye’ye çok      yakın olan bu cennet ada ilk görüşte sizi kendisine çekiyor. Yeşillikler      içindeki ada, tertemiz denizi ve güler yüzlü insanlarıyla ziyaret etmeyi      hak ediyor. Biz de adadaki ilk günümüzde ada sokaklarını keşfe çıktık.      Yemek saati geldiğinde Yunan mutfağı ile Türk mutfağının benzerliklerine      bizzat şahit olduk.             Yukarıdaki      parça hangi tür metinden alınmış olabilir? (5puan)            A) Gezi yazısı       B) Günlük       C) Otobiyografi       D) Anı
0 notes
cozybookshelf · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
0 notes
nasilyapiliyor-blog · 5 years
Text
Başarısızlık Korkusu Nedir ve Nasıl Yenilir 2019
Kimse başarısız olmaktan keyif almaz. Başarısızlık korkusu o kadar güçlü bir korkudur ki, kişinin başarılı olmak için motivasyonunu engeller. Kişinin yanlış şeyler yapacağı konusunda kendisine olan güvensizliği, birçok insanın kendi başarı şansını sabote etmesine neden oluyor.
Korku, insan doğasının bir parçasıdır. Şahsen hayatım boyunca bu korkuyla defalarca yüzleştim. Bazı zamanlar kim olduğumu bazen ise ne yaptığımı unuttum. Yaptığım her işe kendimi 0 vermeye çalışıyorum ve bazen işler planladığım gibi gitmediğinde kendimi tamamen kapatıyorum. Korku ile olan bu sağlıksız ilişkimin üstesinden gelmeyi başardım ve senin de kolayca üstesinden geleceğine inanıyorum.
Başarısızlık korkusu
Bu yazıda başarısızlığın hayatını mahvetmesi yerine onu kendi lehine nasıl kullanabileceğini birlikte inceleyeceğiz. Başarısız olma korkusu nedir, neyden beslenir ve hem özel hayatında hem de kariyerinde başarının tadını çıkartabilmek için bu korkunun üstesinden nasıl gelebilirsin gibi ana başlıklara birlikte göz atacağız.
Başarısızlık Korkusu Nedir?
Korku, potansiyel açıdan sana zarar verebilecek durumlardan kaçınmana neden olur. Başarısızlık korkusu ise seni yeniden denemekten alıkoyar, kendinden şüphe etmene neden olur, ilerlemeni baltalar ve kabul edilmeyecek veya etikle bağdaşmayacak şeyler yapmana neden olur.
Peki, başarısızlık korkusunun nedeni nedir? İşte, başarısızlık korkusu hissetmenin ana nedenleri:
Çocukluktan Kalma Travmalar: Aşırı derecede eleştirel yapıya sahip ebeveynler çocuklarında onlara zarar veren içselleştirmelere neden oluyor. Çocukları ile olan ilişkilerinde ültimatomlar ve korku temelli kurallar koyarlar. Bu da çocuklarda sürekli olarak bir izin ve güvence isteme ihtiyacı doğurur. Başkaları tarafından bu onaylanma ihtiyaçlarını yetişkinliklerinde de devam ettiriyorlar.
Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçilik genellikle başarısızlık korkusunun en yaygın sebepleri arasında. Mükemmeliyetçi insanlar başarısızlığı korkunç ve aşağılayıcı bir şey olarak algılar. Bu yüzden ördükleri duvarları yıkma düşüncesi bile onlar için oldukça korkutucu gelir.
Aşırı Kişiselleştirme: Sahip olduğumuz egomuz bazen kendimizi başarısızlıklarla gereksiz yere fazla özdeşleştirmemize neden olur. Bu gibi durumlarda gösterilen çabanın kalitesi, içinde bulunulan koşul veya gelişme fırsatları görmezden gelinir ve sadece başarısızlığa odaklanılır.
Hatalı Özgüven: Özgüveni gerçekten yüksek olan insanlar her zaman başarılı olamayacaklarını bilirler. Oysa kırılgan bir özgüvene sahip insanlar risk almaktan kaçınır. Yeni bir şey denemektense, bildikleri güvenli yolu tercih ederler.
Başarısızlık Korkusu Başarıyı Nasıl etkiler?
Sağlıksız Organizasyon Kültürü
Bugün birçok organizasyon mükemmeliyetçi bir şirket kültürü benimsiyor ve organizasyon içindeki bu inançların büyük bir çoğunluğu başarısızlığı kabul edilebilir bir olgu olarak kabul etmiyor. Tek kabul ettikleri şey, saf ve istikrarsız başarılar.
Bu gibi organizasyonlardaki korku ve stresi düşünebiliyor musun? Sürekli olarak açığını kapatma korkusuyla çalışmak. Olası bir hatada herkesin birbirini parmakla göstererek sorumlu tuttuğu ama kimsenin başarısızlıkta payının olmadığını düşünmesi. İnsanlar başarılı olup yükseldikçe etrafındakilerin onu farklı gözle algılaması ve destek olmaktansa köstek olmaya başlaması. Yalanlar, hileler, hatalı veriler ve sorunları gizlemek. Bunlardan bahsetmesi bile oldukça can sıkıcı.
Başarısızlık Önemli Fırsatları Kaçırmana Neden Olur
Eğer insanlar bir başarı elde ederse genelde bu başarıya saplanıp kalıyor. Egolarını incitme riskini almayarak, işe yarayan bir çözüm bulduktan sonra, yeni şeyler ve fırsatları kaçırmayı göze alıyorlar. Bunu genellikle yıllar önce önemli bir fark yaratarak başarılı olan yaşlı insanlarda kolayca görebilirsin. Yenilikten kaçınırlar ve başarısız olmaktan korkarlar. Ölene kadar isimlerinin geçmişteki başarılarıyla anılmasını isterler.
Ama yeni bir başarı elde etmeleri aslında geçmişteki başarısının veya elde ettiklerinin o kadar da kaliteli başarılar olmadıklarını kanıtlayabilir. Hiçbir şey yapmadan itibarını korumak varken neden risk alsınlar ki?
Bu gibi insanlar, egolarının kölesi olurlar ve hiçbir şeyin garanti olmadığı geleceğe odaklanmak yerine geçmişteki başarılarına tutunurlar. Aslında bir nevi geçmişte yaşarlar.
Üstün Başarılar Elde Edenler Kaybetmeye Başlar
Her yetenek bazen onu ketleyen zıt bir özelliğe de sahiptir. Başarılı insanlar kazanmayı ve yüksek standartlar elde etmeyi severler. Ama bu özellikleri bazen onların içini öyle bir başarısızlık korkusu ile doldurur ki, hayatlarını mahvetmekten korkmaya başlarlar. Başarı gibi olumlu bir özellik bir kişinin hayatındaki en önemli özellik olduğunda, bu olumlu özellik giderek olumsuz bir etki yaratmaya başlar.
Başarılı olmak birçok insan için oldukça güçlü bir değerdir. Hayatlarını bunun üzerine kurarlar. Okul, üniversite, spor, sanat, hobi veya iş gibi her alanda bir şeyler başarmak için can atarlar. Elde edecekleri her yeni başarı onların hayatlarına bir katma değer sağlar.
Zaman içerisinde yavaş yavaş başarısızlık artık düşünülmez olur. Belki henüz denedikleri hiçbir şeyde başarısız olmamışlardır. Bu yüzden bunun nasıl bir şey olduğunu bile bilmezler. Tam bu noktada başarısızlık en büyük kabusları olur ve bundan ne pahasına olursa olsun kaçınmaya çalışırlar.
Bunu yapmanın en kolay yolu ise asla risk almamak, bildiğin şeylerin dışındaki şeylerden uzak durmak, uzun saatler boyunca çalışmak, her şeyi iki veya üç sefer kontrol etmek ve yaptığı işle ilgili dünyadaki en muhafazakar kişi olmaktır.
Eğer çok çalışma, acımasız mesai saatleri ve sayısız asistan başarısız olma ihtimalini ortadan kaldırmazsa, o zaman bu ihtimali ortadan kaldırmak için başka yöntemlere başvururlar. Rakamlar üzerinde oynama, her türlü olumsuzluğu gizleme, hataların üstünü kapatma, müşteri geribildirimlerinden kaçınma, sürekli olarak hatalar için zayıf birilerini veya şirketleri suçlama.
Başarılı olmayı seven insanların yeri geldiğinde çekinmeden işledikleri bu suçlar kar marjını arttırmak gibi şeylerden ziyade başarısızlık korkusundan kaynaklanıyor.
Yaratıcılığını Kaybetmeye Başlarsın
Çok başarılı insanlar kendi ve onlar için çalışan insanların huzurlarını kaçırır. İyilik ve ahlak gibi kavramlara aşırı derecede bağlı olmak isteyen insanlar zaman içinde bencilleşmeye başlar. Yakın ilişkiler kurmaya değer veren bu insanlar zaman içinde çevrelerine gösterdikleri sevginin karşılığını görmek ister ve bağlarını değersizleştirir.
Herkes başarılı olmak ister. Sorun, başarısızlık korkusunun bu istek üzerinde ağır basmaya başlamasıdır. Bir kez hata yapmanın kaçınılmaz olduğunu kabul edememeye başladığında en iyi ve en yaratıcı çözümü bulmak için deneme yanılma yapmanın önemini unutmaya başlarsın.
Ne kadar yaratıcı olursan, o kadar da hata yapman gerekir. Buna alışman gerekiyor. Hatalardan kaçınmaya çalışmak yaratıcılığını da öldürür.
Bu noktada aradaki dengeyi kurabilmek çok önemli. Pişirdiğin yemekte hem biraz ekşi hem de biraz tatlı tat alman gerekiyor. Başkalarına karşı en şefkatli insanlar için bile biraz bencillik değerli bir özelliktir. Ve aynı şekilde, kişinin başarı için sahip olduğu bakış açısını korumak adına biraz başarısızlık da çok önemlidir.
Sürekli olarak olumlu olmamız gerektiği hakkında birçok şey duyuyoruz. Belki hayatımızdaki olumsuz şeyleri de anlamalı ve hem özel hayatımızda hem de kariyerimizde başarıyı yakalamak için bunların da önemli rollere sahip olduklarını fark etmeliyiz.
Başarısızlık Korkusu Nasıl Yenilir?
1. Korkunun Neyden Kaynaklandığını Bul
Bu olumsuz inancının olası kaynağının ne olabileceğini kendine sor. Başarısızlık korkunun neyden kaynaklandığını sorgula ve yukarıda paylaştığım dört olası sonuçtan hangisinin içinde bulunduğun durumu en iyi şekilde yansıttığına bak.
Korkunun kaynağının ne olduğu hakkındaki düşüncelerini bir kenara yaz ve bunu anlamaya çalış.
Eğer sana yardımı dokunursa sanki yazdığın sorun kendi sorunun değil de bir arkadaşının sorunuymuş gibi düşün. Belki korkunun kaynağı çocukluğunda yaşadığın bir şeydir belki de içindeki derin bir güvensizlik duygusudur.
Korkunun kaynağının adını koyabildiğinde, bu korkunun senin üzerindeki gücü de zayıflar.
2. Hedefinle İlgili İnançlarını Yeniden Şekillendir
Ya hep ya hiç zihniyetine sahip olmak bazen seni eli bomboş bırakır. Başarmak istediğin şey hakkında net bir vizyona sahip ol ama bu hedefinin içinde mutlaka yeni bir şeyler öğrenmek de olsun.
Eğer sürekli olarak öğrenmeye ve kendini geliştirmeye odaklanırsan başarısız olma ihtimalini de o kadar azaltırsın.
3. Olumlu Düşünmeyi Öğren
Çoğu durumda insanlar kendilerine söyledikleri şeylere inanır. İçsel konuşmaların, nasıl davranacağını ve nasıl tepki vereceğini etkiler.
Günümüz toplumu başarıya takıntılı ama sen, en başarılı insanların bile başarısızlığı tattığını unutmaman gerekiyor.
Walt Disney kariyerinin başlarında yaratıcı olmadığı gerekçesiyle çalıştığı gazeteden kovulmuştu. Daha sonra kurduğu animasyon stüdyosunda da başarısız oldu. Asla pes etmedi ve günümüzde Disney dünyanın en büyük eğlence şirketlerinden birisi.
Steve Jobs da şirketin yüzü olarak geri dönmeden önce Apple’dan kovulmuştu.
Eğer Walt Disney ve Steve Jobs aldıkları olumsuz geribildirimlere inanmış olsaydılar, bu kadar başarılı insanlar olamayacaklardı.
Olumsuz içsel konuşmalarını ve tetikleyici sebeplerini bulmak tamamen senin elinde olan şeyler. Bu olumsuz düşünceleri kendin ve durumun hakkındaki olumlu gerçeklerle değiştirmelisin. Olumsuz duygular kontrolü ele geçirmeye çalıştığında kontrolü ele almalı ve buna dur demelisin. Aklının içindeki sesin yaptığın ve yapacağın şeyler üzerinde çok güçlü bir etkisi var.
4. Tüm Olası Sonuçları Gözünde Canlandır
Bir sonraki adımda ne olacağı belirsizliği çok korkutucudur. Alacağın kararın olası sonuçlarını gözünde canlandırmak için vaktini ayır. En iyi ve en kötü sonuçları düşün. Olabilecek şeylere kendini önceden hazırlayarak, olası sorunlar gerçekleştiğinde bunları çok daha başarılı bir şekilde kontrol altına alabilirsin.
Bilinmeyenin korkusu seni yeni bir başarıdan alıkoyabilir. Hayatını değiştirecek kararlar alırken bu kararın artılarını ve eksilerin ve olası başarıları ve başarısızlıkları iyi tart. Sonucunda neler elde edebileceğini bilmek, korkularını da hafifletmene yardımcı olur.
5. Olası En Kötü Sonucu Düşün
Olası en kötü sonucun oldukça yıkıcı olabileceği bazı anlar vardır. Ama çoğu durumda işler kötü giderse bu dünyanın sonu da demek değildir.
En kötü sonucun hayatında ne kadar kötü şeylere neden olacağını tanımlaman önemli. Kimi zamanlar aklımızdaki bazı olasılıklara gerektiğinden daha fazla anlam yükleriz. Ayrıca çoğu durumda da başarısızlık kalıcı bir şey değildir.
Örneğin, yeni bir iş kurduğunda bir öğrenme eğrisine maruz kalırsın. Meyve vermeyecek kararlar alırsın ama genelde hissettiğin rahatsızlık geçicidir. Stratejini değiştirebilir ve başarıya ulaşmak için farklı bir yol deneyebilirsin. En kötü senaryoda bile eğer başarısız olursan şirketini kapatmak zorunda kalabilirsin ama bu bile yeni bir başlangıç için iyi bir fırsat olabilir.
6. Yedek Planın Olsun
Bir yedek plana sahip olmanın sana hiçbir zararı olmaz. Olası en kötü sonucu aldığında uğraşmak isteyeceğin son şey içinde bulunduğun durumu kurtarmak için bir çözüm bulmaya çalışmak olacaktır.
“En iyisini ümit et ama en kötüsüne hazırlan.”
Bir yedek planının olması kendine olan güveninin artmasına ve daha önceden hesapladığın riskleri almana yardımcı olur.
Belki de kuracağın yeni işini finanse etmek için bir hibe programına başvurmuşsundur. Ama en kötü senaryoda o hibeyi alamasan bile aradığın sermayeyi bulmak için deneyebileceğin birçok farklı yol olur.
Bir sorunla başa çıkmak için genellikle birden fazla yöntem olur. Bu yüzden bir yedek plan yaparak gelecekte başarısız olma ihtimalin hakkında daha az endişelenilirsin.
7. Her Şeyden Ders Çıkar
İşler her zaman planladığın gibi gitmeyebilir ama bu senin otomatik olarak başarısız olduğun anlamına gelmez. Karşılaştığın ve yaşadığın her şeyden bir ders çıkar. Beklediğin ideal durumdan daha kötüsü ile yüzleşiyor bile olsan hala bir değişiklik yapma veya büyüme fırsatı yakalayabilirsin.
“İnsanlar bazen kazanır, bazen öğrenir.”
Kendine şu soruları sor:
Ne öğrendim?
Bundan faydalanarak kendimi nasıl geliştiririm?
Bu durumdan çıkartabileceğim olumlu bir sonuç var mı?
Neden yalnızım
Yaşadığın başarısızlığın bir idam cezası değil de büyümek ve gelişmek için bir fırsat olduğunu fark ettiğinde başarısızlık korkunu da yenmiş olacaksın.
Son Söz
Birlikte başarısızlık korkusunun ne olduğunu ve bunun başarabileceğimiz şeyler üzerindeki güçlü etkisini inceledik. Bu korkunun sebebi genellikle çocuklukta yaşanan travmalar, mükemmeliyetçilik, ego, aşırı kişiselleştirme ve özgüven eksikliği olabiliyor.
Neyse ki bu korku ile başa çıkmak için birçok yol var. İlk olarak bu korkunun kaynağını bulmalı ve ardından başarısızlık hakkındaki hislerini yeniden şekillendirmelisin. Başarısızlık, gelişmek için bir fırsat olarak algılandığında ve tüm olası sonuçlar öncesinden değerlendirildiğinde bu korkunun üstesinden gelmen çok daha kolay olacaktır.
Olumlu ol, bir yedek planın olsun ve her şeyden bir ders çıkar. Başarısızlıkların bir küçük düşme değil, senin için eğitim ve ilham kaynağı olmalı.
“Henüz başarısız olmadım. Sadece işe yaramayan 10,000 yöntem buldum.” – Thomas Edison
Aslında başarısızlıklar kılık değiştirmiş nimetlerdir.
Hayallerini ve hedeflerini gerçekleştirmek için cesur ol ve duyduğun korkunun seni durdurmasına asla izin verme.
Başarısız insan
Başarısızlık Korkusu Nedir ve Nasıl Yenilir 2019
0 notes
oyazyocom-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
https://oyaziyo.com/ertelemeden-nasil-vazgecerim/
Ertelemeden Nasıl Vazgeçerim
Erteleme nelerden kaynaklandığını yazıp daha sonrasında da çözümünü açıklayacağım umarım severek okursun ayrıca bunu paylaşmayı ve yorum yaparsan çok mutlu olurum o zaman lafı uzatmadan konuya geçiyorum.
Peki biz olayları yapılacak şeyleri hedeflerimizi neden erteliyoruz. Bunun biraz da insan psikolojisine bakalım istesim en azından seninde kafanda bir şeyler oturmuş olur.
İnsan doğasında olan şey, hazza doğru gitmek ama zorluktan kaçmak olduğu için eğer, bizim için hedefimiz zor, sıkıcı, rahatsız edici tanımlandıysa, bizim bundan kaçma olasılığımız oldukça yüksek. Yani bunu sadece sen yapmıyorsun.
Bu bütün insanların doğasında olan birşey dolayısıyla ilk önce bunu bilmeni istiyorum. Diğer yandan peki biz bunları nasıl değiştirebiliriz. Aslında bu metnin en temelinde sana şunu söyleyebilirim. Hedeflerimizi, amaçlarımızı gerçekten bize zevk verecek şekilde, dizayn etmeli veya düşüncelerimizi o şekilde şekillendirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Özeti bu metnin sonuna doğru bunun inceliklerini yazacağım saten. Araştırmacılara göre olayları erteleyen insanlar farklı kategoriye ayrılmış hem bunları anlarsak dah sonrasında çözüme gitmek bizim için çok daha rahat olur. Birinci kategorinde ki insanlar hedeflerini oldukça fazla erteleyen ve son anda da böyle hepsini yapan yada yapmaya çalışan kişiler diyebiliriz.
Aslında bu tarz insanlar gizliden gizliye. Bu süreçten zevk alan insanlar olabiliyorlar. Aslında bir insan bundan nasıl zevk alır. Bunların hepsini konuşmamız lazım. Bu metine sığmayacak birşey, bu kişiden kişiye değişebilen bir durum diyebiliriz.
Eğer öyle birşey hissediyorsan belki de bir piskologa gidip destek almayı deneyebilirsin. Çünkü bu biraz daha kendimizi analiz edip neye ne anlam yüklediğimiz ile alakalı olan birşey diyebilirim.
İkinci kategoride ki insanlarda, başarı yada başarısızlıktan korkan insanlar diyebiliriz. Aslında bu tarz insanlar daha çok başkaları be der diye düşünüp adım atmayan insanlar olabiliyor. Yada bazen kendi içimizde o kadar yüksek bir eleştirel ses oluyor ki, kendi içimizde ki ses bile buna başlı başına yetebiliyor.
Bugün başlarım, yarın başlarız diyoruz, ya yapamazsam, ya olmazsa, ya istediğim okula gidemezsem ya istediğim işte kalamazsam, ya sponsorluk alamazsam, ya istediğim yüksek lisansı veya üniversiteyi kazanamazsam diyoruz. Aslında bu tarz inançlar oluşturduğumuz zaman da hemen sonrasında, bütün zincir saten beraberinde geliyor.
Ne oluyor, ilk önce inanç oluşturuyoruz. Ben yapamam, ya olmazsa, düşüncesi var. Daha sonrasında da tam da bunu destekleyecek seçimler de bulunuyoruz. Mesela, tembellik ediyoruz çalışmalarımıza bir türlü başlamıyoruz. Çünkü, öyle bir inancımız oluyor ki, bizi adeta durduyor. Yani aslında kendi oluşturduğumuz inancımızı yine kendi davranışlarımızla beraber destekliyoruz.
Daha sonrasında ne oluyor, çalışmadığımızdan dolayı kendimize kızmaya başlıyoruz. Neden yapamadın, hep yapamıyorsun zaten, hep böyle erteliyorsun zaten böyle kendimize gerçekten çok da anlayışsız bir şekilde, şefkaten oldukça uzak bir şekilde davranıyoruz ve en sonunda sonuç olarak da çalışmamış oluyoruz.
Yani kendimize tam olarak böyle bir denge oluşturuyoruz ve kendi oluşturduğumuz inancı kendimize zemin hazırlayıp, öyle seçimler yapıp, sonucunuda kendimiz oluşturmuş oluyoruz.
Sorumluluk Almayan İnsanların
Bu kategoride ise, daha çok sorumluluk almayan, istediğine karar veremeyen insanlar oluyor. Aslında bu tarz insanlarında tabiki toplamda almış olduğu sorumluluk seviyesini bir kaçlık arttırmalar gerekiyor olabilir. İlk önce kendilerine bunu söylerlerse, en azından kendilerinde bilinçli olarak biraz daha fazla sorumluluk almaya başlayacaklardır.
Karar veremeyen insanlar dedik ya, buda aslında oldukça önemli çünkü, bir insan ne istediğini bilmiyorsa kendisinide tam olarak tanımıyor demektir. Eğer sende bu durumda isen yine aynı şekilde kendini keşfetmekle alakalı böyle bir serüvene girip bir terapistten destek alabilirsin.
Öneriler
Şimdi hızlıca öneri kısmına geçelim. Birinci olarak; çevre koşullarımızı değiştirmemiz lazım. Eğer gerçekten çok sıkıcı bir yerde çalıştığını düşünüyorsan. O zaman çalışma ortamını biraz daha renklendirmenin vakti gelmiş olabilir. Yada seni o moda sokan şeyler neler,? Müzik dinlemek mi,? Güzel bir parfüm sıkmak mı,? Hazırlanmak mı? Yani sana ne yarıyorsa, hangi ortamlar, hangi koşullar seni daha iyi hissettirecekse onları biraz daha algına açıp farketmen lazım.
Farkkettikten sonrasında da bütün bu sana ihtiyacın olan, sana yarayan şeyleri önemli ki, bu süreci biraz daha haz alma sürecine dönüştürebilelim.
Olayları, Hedefleri Ufak Parçalara Bölün
Şimdi biz birden büyük bir hedefi bir hamlede yapmaya çalışırsak aslında hiç birşey yapamayız. Değil mi? Yani birden kocaman bir pastayı yemek gibi düşün, koca bir yemeği yemek gibi düşün ama biz ne yapıyoruz hepsini birden ağıza sokmak yerine kaşıkla, çatalla yiyoruz değil mi? Aynı şekilde düşün.
Hedeflerimize giden yolda bundan daha değişik değil, hedefin ne kadar büyük olursa olsun onu sen yeterince ufak parçalara bölersen her zaman başarabileceğini düşünüyorum. Birden zemin kattan 10`uncu basamağa atlamaya çalışmayacaz. Belki zaman diliminide parçalara bölebilirsin.
Eğer senin için uygunsa, 15 dakikalık periyotlar halinde çalışın. Şimdi sen 15 dakika çalışacağım dediğin zaman, zaten çoğu insan 15 dakikadan biraz daha fazla çalışabiliyor. Yani istatistikler bunu gösteriyor. Eğer gerçekten sadece 15 dakika çalışabiliyorsan 15 dakika çalışırsın sonra 15 dekika mola şeklinde devamlı çalışırsan da, hedeflerine çok daha hızlı bir şekilde ulaşabilirsin.
Net Hedefler Koymak
Oldukça önemli, neden diyeceksin. Şimdi sen kendine ingilizce çalışacağım dediğin zaman, beyinden adeta şunu söylüyorsun; A`dan, Z`ye ingilizce çalışacam ve öğrenecem gibi, ama aslında bu ped de mantıklı değil. Biz ne kadar spesifik olursak o kadar iyi olur.
Mesela ingilizce çalışmak ise eğer konu, x kitabının 15’inci sayfada ki x testini çalışacağım bunu bitireceğim tarzında kendine söylersen çok daha net birşey kafanda olduğundan dolayı onu çok daha hızlı bir şekilde yapabilirsin.
En Zoru İle Başlayın
Gidip en zorunu en sona bırakırsak zaten uzun zamandır çalıştığımdan dolayı, artık motivasyonumuz da pek kalmayabilir. Dolayısıyla en zorunu hiçte yapamayabiliriz. Buda mitivasyonumuzu kırabilir ama biz motivasyonumuz en fazlayken, enerjimiz yüksekken en zorunu başarırsak, onu bitirdiğimiz zaman çok daha rahat hissederiz. Dolayısıyla böyle düşünürsen senin için çok daha rahat olur.
Çevrendeki İnsanları Seç Yada Değiştir
Şimdi eğer çevrende sürekli, b��yle seni aşağıya çeken, enerjini alan herşeyi erteleyen bir yapıya sahiplerse sende onlara benzeyeceğinden dolayı, sende herşeyi erteleme durumuna geçebilirsin. Eğer bunu istemiyorsak her ne kadar bizim ilk bastar canımızı sıksa da bu durum, arkadaş çevremizi değiştirmemiz bizi uzun soluklu çok daha verimli, çok daha kendimizi tanımak ve keşfetmek açısından, hedeflerimize ulaşmamız açısından yararlı olacaktır diye düşünüyorum.
O yüzden çevrende daha çok harekete geçebilen biraz daha böyle motivasyonunu, enerjini arttıran insanlar olmasına lütfen dikkat et.
Bu gibi sorularınız olursa yorum yapabilirsiniz tüm yorumları okuyorum size yardımcı olmaktan gurur duyarım.
0 notes
elestirelbak-blog · 6 years
Link
mantıklı düşün
0 notes
Text
Bilimsel Düşünme Yöntemi
Bilimsel Düşünme Yöntemi Felsefe, hiç değilse çağdaş anlamda, bilgi, varlık ve değer yargılarına ilişkin kavramsal sorunları irdeleme, açıklığa kavuşturma etkinliğidir. Bilim felsefesi de bu çerçevede bilimin amaç, yöntem ve kuramsal yapısını açıklamaya yönelik eleştirel ve çözümsel bir çalışmadır.
Bu kitabı oluşturan deneme, bildiri ve tartışma yazıları, bilim felsefesinde değişik konuları işlemekle birlikte, ortak bir hedefe yöneliktir: Bilimsel düşünme yöntemine açıklık getirmek, bilimi metafizik ve astroloji türünden sözde bilimlerden ayıran temel ölçütleri belirlemek! Okuyucu hemen her yazıda kavramsal çözümleme, eleştirel yaklaşım ve özgür tartışmanın belirgin örneklerini bulacaktır.
Aydınlığa dönük tutkuyu besleme ve genişletme bir uygarlık misyonu, kaçınamayacağımız bir görevdir. Yüzyıllarca medrese geleneğinin etkisinde felsefe ve bilime kapalı kalmış yerleşik tutumu kırmanın, kültür dünyamızı gerçek anlamda özgün düşün arayışlarına açmanın kolay olmadığını cumhuriyet tarihi deneyimlerimizden biliyoruz. Yine de bu gerçek, bizi umutsuzluğa değil, tam tersine daha bilinçli bir uğraş direncine yöneltmelidir.
Bilimsel Düşünme Yöntemi
0 notes