Tumgik
#Gün Zileli
dipnotski · 1 year
Text
Kolektif – Modern Türkiye’de Kültür Savaşı (2023)
Kültür sathında etkili bir gerçeklik olarak kulturkampf (kültür savaşı), farklı ton ve derecelerde de olsa, çağdaş dünyadaki kamusal tartışmalara yön vermeye devam ediyor. Bu gerçeklik, modernleşme periyodunun erken evrelerinden itibaren laik ve muhafazakâr bloklar arası rekabetçi, keskin ve çatışmalı ilişiklere sahne olan Türkiye sathına geldiğimizde daha keskin ve rafine temsillerle karşımıza…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Karımı İş Arkadaşına Siktirdim! (Emre 24 Y., İstanbul)
Karımı Kuryelere siktirdikten sonraki gün, karım işyerine telefon açıp izin aldı. Evde kalıp, 24 saat boyunca dinlenip kendine gelmişti, sadece götündeki ağrıdan dolayı rahat oturamıyordu. Bana, "Dün akşam kapının zili çok çaldı, gelenlere ne dedin?" diye sordu. Ben de, "Apartmanın giriş kapısını açmadım, yukarı gelemediler, diafondan konuştum sadece, (Hayırdır, kimsiniz, bu saatte neden rahatsız ediyorsunuz!) diyerek hepsini kovdum. Merak etme, birkaç gün daha böyle olur, sonra gelmezler!" deyince, birbirimize baktık ve gülmeye başladık. Karım halen kuryelerle yaşadıklarına inanamıyordu. Bense çok memnundum, istediğimi almış, karımı bir gecede 3 kişiye siktirmiştim...
Konu konuyu açınca, karıma, "Ne zamandan beri Çağan'ı beğeniyorsun?" diye sorunca şaşırdı ve gerildi. Ben, "Rahat ol, açıkça söylebilirsin!" dedim. Karım da, işe ilk başladığından beri Çağan'ı hoş bulduğunu, iş yerinde Çağan'ın sürekli espiri yaparak kendisini güldürdüğünü söyledi. "Peki, hiç onunla yatmayı düşündün mü? Bana dürüst ol!" dedim. Karım, "Aslında birkaç ay öncesine kadar düşünmemiştim, ama o geceden sonra..." deyince, sözünü kesip, "Hangi gece?" dedim. Gitti kendine bir bardak su koydu geldi. Ben, "Hangi gece?" diye sordum tekrar. Karım, "İşte hani Ayten'in doğum günü için akşam yemeğe gitmiştik ya..." dedi. (Ayten iş yerinden arkadaşı ve yanlış hatırlamıyorsam bahsettiği akşam da 2 ay önce falandı). Ben, "Eee?" deyince, "O gece içkiyi fazla kaçırmıştım ve Çağan da beni taksiyle eve bırakmış, yolda da benim o halimden cesaret almış olmalı ki, beni öptü!" dedi.
"O kadar mı?" diye sordum. Karım, "Ya aslında çok hatırlamıyorum, ama sanırım elbisemin altından da elledi beni..." dedi. Ben iyice azmıştım. Çağan benim karımı ellemiş, öpmüş ve ben bunu yeni öğreniyordum. "Eee, sonra ne oldu, başka birşey olmadı mı?" diye sordum. Karım, "Çağan 2 aydır sürekli bana yanaşıyor, ama ben seni aldatmak istemediğim için ona pas vermiyordum..." dedi. Ben de, "Artık sana yanaşmasına izin verebilirsin, hatta ver!" dedim.
Tam o sırada kapı zili çaldı. Bu sefer daire kapımızın zil sesiydi. Gittim açtım. Gelen kapıcı Hüseyin efendiydi. "Emre bey, dün akşam birkaç genç apartmanın önünde duruyorlardı, bana sizin daireyi sordular!" dedi. "Eee?" dedim. "Bana birşey anlattılar ama..." dedi. "Ne anlattılar?" diye sorunca karım içerde elini ağzına (Rezil olduk!) der gibi koymuştu. Hüseyin efendi, "Leyla hanım hakkında ayıp şeyler anlattılar! Aile apartmanı burası..." falan deyince, ben, "Ne demek istiyorsun, açık konuş!" diye üzerine gittim. Bana, "Sizi evelki akşam balkondan gördüm, dışarıdaydınız ve elinizle de... neyse, içeriyi izliyordunuz. Ben de birşey mi oldu diye sormak için sizin daireye geldim. Tam zile basacaktım ki, içeriden Leyla hanımın seslerini duydum. Sonra da dün akşam gençler bahsedince anladım... Hatta Leyla hanımın resimlerini çekmişler, ama merak etmeyin, hepsini sildirdim ve gençleri tehdit edip gönderdim, sizi rahatsız etmezler artık, ama siz de duyarlı olun biraz, çoluk çocuk var apartmanda..." dedi. Bunu duyan karım içeride perişan olmuş, elini kafasına götürmüş (Ne yapacağız?) der gibiydi!
Hüseyin efendi kapının ağzında dikilmiş, gitmek bilmiyordu, sanırım karımı sikmek istiyordu. Ona, "Bir dakika bekle!" deyip kapıyı kapattım ve karımın yanına gittim. "Ne diyorsun, Hüseyin efendiyle sikişir misin?" diye sordum. Karım hemen, "Yok olmaz, hayır! O adamla sikişmeyi bırak, karşısında soyunmam bile!" dedi. Neden istemediğini anlayabiliyordum, Hüseyin efendi çok kıllı, kilolu, bakımsız ve çirkin biriydi. Karıma, "Evelki akşam gelen kuryelerden biri resimlerini çekmiş, Hüseyin efendiye de göstermiş, adam zaten resimlerde seni çıplak görmüş, hem ifşa olmanı da engellemiş, onun bu iyiliğine karşılık vermek gerek, hem apartmanda herkese söylerse..." diye ikna etmeye çalışıyordum. Karım, "Hayır, olmaz!" diyor, başka birşey demiyordu. O anda aklıma Çağan geldi, "Beni kırma hadi! Hem söz veriyorum, Çağan'la sikişmene bir kerelik izin vereceğim, ben yanınızda olmasam da sikişebilirsin! Ama şimdi ben ne dersem onu yap!" diyerek zor da olsa karımı Hüseyin efendiyle sikişmeye ikna etttim.
Kapıya gidip, açtım ve Hüseyin efendiyiyi içeriye buyur ettim. Adam çok heyecanlanmıştı. Karım zaten altında külot, üstünde uzun tişörtle duruyordu. Bana da fırsat doğmuştu, Hüseyin efendi karımı sikerken yanlarında izleyebilecektim, hatta bütün sikişi ben yönetecektim. Hüseyin efendi daha oturmadan üstünü çıkarmaya başlıyordu ki, durdurdum onu. Koltuğa geçtim ve karıma, "Hadi sikicinin gömleğini çıkar, yavaş yavaş!" dedim. Karım da yavaş hareketlerle Hüseyin efendi'nin gömleğini çıkarttı ve onun aşırı kıllı vücuduyla karşı karşıya kaldı. Hüseyin efendi dayanamamış ve karımın dudaklarına yapışmıştı. Karım da istemeye istemeye öpücüklerine karşılık veriyordu. Ben Hüseyin efendiye, "Yavaş yavaş, merak etme istediğini alacaksın!" dedim. Sonra da karıma, "Sen de tişörtünü çıkar!" dedim. Karım tişörtünü çıkarınca memeleri Hüseyin efendiye sunulmuştu. Hüseyin efendi, "Offf, resimdekilerden de güzelmiş!" deyip okşamaya başladı.
Karıma, "Hadi, Hüseyin efendinin pantolonuyla külodunu indir ve önünde çömel!" dedim. Karım da aynen öyle yaptı ve Hüseyin efendinin heryeri kıllı yarağını ortaya çıkardı. Ben, "Al ağzına!" diye emir verdim. Karım bana dönüp, "Yapma lütfen!" deyince, "Çağan'ı düşün!" dedim. Karım da, "Çağan için!" dedi ve ağzına aldı, yalamaya ve emmeye başladı. Hüseyin efendi çıldırmıştı, "Ohhh, yala orospu, bu yarak seni düşünerek az çekmedi!" diye söyleniyordu. Ama karımın midesi bulanmıştı artık, bunu fark ettim ve "Yeter!" dedim. Sonra da, "Kendi külodunu çıkar, al sikicini oturt koltuğa ve sen de onun kucağına otur. Hadi marş marş!" dedim. Karım aynen dediğimi yapınca, Hüseyin efendi karıma yumuldu. Olay artık benim kontrolümden çıkmıştı, karımın her yerini öpüyor, yalıyor, emiyordu. Karım ise zevk almaya ve Hüseyin efendinin kollarında kıvranmaya başlamıştı.
Hüseyin efendi fazla dayanamadı ve tek hamlede sikini karımın amına sokup karımı sikmeye başladı. Karım inlemeleriyle beni iyice azdırıyor, ben karşı koltukta herşeyi izleyerek otuzbir çekiyordum. Hüseyin efendi 1 saat boyunca karımı hayvanlar gibi sikip göbeğine boşaldı. Çok geç boşalmıştı ve karımı pestile çevirmiş, 3 kez orgazm etmişti. Hüseyin efendi karımı bir posta daha sikmek istedi. Adam makine gibi durmak bilmiyordu, ki karım da buna razıydı, ama çok yorgundu. O yüzden ben Hüseyin efendiye, "Şimdi git, sonra tekrar gelirsin!" dedim. Hüseyin efendi giyinirken karıma ve bana teşekkür üstüne teşekkür ediyordu. Hüseyin efendiyi gönderip kapıyı kapattım. Salona dönünce karıma, "Birkaç kez daha gelse olur mu?" diye sorduğumda, hemen, "Olur, tamam!" dedi. Ben de, "Hayret, ne oldu da hemen kabul ettin?" dedim. Karım ise, "Yanımızda olup beni izlemen çok hoşuma gitti! Hem Hüseyin efendiyle olmak düşündüğüm kadar kötü değilmiş!" dedi. Ben de, "Tabi, adam gözümün öünde 1 saat boşalmadan hayvanlar gibi sikti seni!" dedim.
Ama biliyordum ki karımın aklında tek kişi vardı: Çağan! Karıma, "Hadi hazırlan alışverişe çıkalım, sana vücudunun hatlarını ortaya çıkartacak mini ve dar elbiseler alalım, iş yerine o elbiselerle gidip Çağan'ı deli etmeni istiyorum!" dedim. Hazırlanıp gittik. Karım için bir sürü dekolte elbiseler, mini etekler aldım.
Cuma sabahı aldığımız yeni kıyafetlerini giyen karımı işe uğurladım ve ben de işe gittim. Öğleden sonra karımdan bir bir ses kaydı geldi. Hemen açtım ve dinledim. Çeşmeden akan su sesi ile başladı kayıt, sanırım tuvaletteydi. Sonra çeşmenin sesi kapanmış ve öpüşme sesleri gelmeye başlamıştı. Çağan olduğunu düşündüğüm bir erkek sesi, karıma iltifatlar ederek yalayıp öpüyordu. Karımdan da sürekli inleme sesleri geliyordu. Hemen yazdım, "Çağan mı?" diye. Karım da, "Evet, beğendin mi hediyemi?" diye yazdı. Ben de, "Çok beğendim! Hem de daha ilk günden ha? Nasıl oldu?" deyince, "Orası bende kalsın!" dedi. Karıma, "Ses kaydından pek anlamadım, peki seni sikti mi?" diye sorunca, "Hayır, ama bu akşam için beni otele çağırdı!" dedi. Ben hemen, "Otel olmaz, onu bir şekilde ikna et, eve getir! Ben sistemi kurar evden çıkarım!" dedim. Karım önce, "Yok, olmaz!" dediyse de, ben, "Hafta sonu 2 gün evde kalın, benden sana 2 gün izin, ben evde olmayacağım, Çağan'la istediğini yaşa!" dedim. Karım, "Tamam o halde!" diyerek kabul etti.
O gün işten çıkınca bir elektronikçiden gizli kameralar alıp, evin her odasına yerleştirdim. Programı da telefonuma ve Laptopuma kurup, telefonla kendime otel odası ayarladım. Kapıcı Hüseyin efendiye de durumu bildirdim ve "Haftasonu rahat bırakalım onları!" deyip evden çıktım. Rezervasyon yaptığım otele gittim. Odada sabırsızlıkla beklemeye başladım...
Nihayet karım, eve yaklaştıklarını bildiren bir mesaj attı. Ben de, "İyi sikişmeler!" deyip laptopumun başına geçtim. Eve kurduğum kameralar görüntü aktarmaya başlamıştı. Az sonra daire kapısı açıldı ve içeri girdiler. Kapı kapanır kapanmaz Çağan karımı kucağına aldığı gibi odamıza götürdü. Karım mutluluktan gülüyordu. Bir yandan öpüşüp bir yandan soyundular. Birbirlerini öyle öpüyorlardı ki, sanki birbirine aşık iki sevgilinin öpüşüp koklaşması gibi. Nereydeyse bir saat sadece öpüşüp, koklaştılar. Birbirlerine sürekli, "Aşkım! Sevgilim!" diyorlardı. Sonra karım Çağan'ın kucağına oturdu ve sikini içine alıp zıplamaya başladı. Bir süre sonra Çağan karımı altına aldı ve misyoner pozisyonda sikmeye devam etti. O gece ve tüm haftasonu evin her yerinde sikiştiler. Karım fırsat buldukça bana teşekkür mesajları yolladı...
Pazar akşamı eve döndüğümde, karım boynuma atlayıp beni öpmeye başladı. Karıma, "Aldın mı istediğini?" diye sorunca, "Evet!" dedi. Odaya üstümü değiştirmek için gittim, arkamdan geldi. Bana birşey söylemek istediği her halinden belliydi. Ben, "Hadi çıkar ağzından baklayı!" deyince, "Şeyyy... Çağan benimle sevgili olmak istedi!" dedi. "Peki sen ne dedin?" diye sorduğumda, "Kabul etmedim tabii ki!" dedi. Benden izin istediği her halinden belliydi. "Onu seviyor musun?" diye sordum. Karım, "Evet, yani seni sevdiğim gibi değil, daha farklı, bilemiyorum, daha önce hiç böyle hissetmemiştim, seninle çok mutluyum, ama onunla olmak da beni mutlu ediyor..." deyince, "Onunla sevgili olmanı tek bir şartla kabul ederim!" dedim.
Karım hemen, "Kabul!" deyince, "Emin misin, daha şartımı duymadın!" dedim. Karım gülümseyerek, "Ben senin şartını biliyorum! O beğendiğin pørnødaki gibi, beni zencilere siktirmek istiyorsun!" dedi. "Evet!" dedim. Karım yine gülümseyerek, "Seve seve yaparım! Senden sonra çok izledim o videoyu ve o kadın gibi beni sikmelerinin hayalini kurdum. Bunu sen istemeseydin ben isteyecektim zaten!" dedi. Hemen dudaklarına yapıştım.
Artık karım herkesin orospusu olmak için can atıyordu ve ben de bu halinden çok memnundum!
[Emre]
85 notes · View notes
girifit · 11 months
Text
tek bir cümle yazmaya hâlim yok ama yazmazsam delireceğimi hissediyorum. bana uzanan tüm yollar kapalı artık. telefonlarım çalınsa açılmaz. bedenime uzanılsa değilmez. gözlerime bakılmaz. ellerim tutulmaz. çok yara aldım şu sıralar. öyle kolay şeylere ağlamam ben, bilirsin. ama bu aralar çok ağlıyorum. ruhumu söküyorlar yerinden. saatlerce sigara içip bir demlik çay demliyorum. kapı çalınmıyor. zile basılmıyor. eve giren çıkan olmuyor. bir başıma yitip gidiyorum. bir şeylerden veya birinden izler bekliyorum. bir yardım çağırısı değil bu. bir feryat. yedi düvel duydu acımı. ben anlatamadım. satırlarca yazdım ama tek bir kelime bile edemedim. bir köşede içerken sigaramı, akan yaşları saklayamadım. gören biri sarıldı bedenime, ben onun gözlerinde acıyı gördüm. anlıyorum seni, dedi. ben güldüm. anlamadığını o da biliyordu, ben de. sustuk. ben bir sigara daha yaktım. o ağladı hâlime. üç, beş kelime söylediklerime. biraz dağınık kaldım bu aralar. arasan beni orada burada, bir bütün değilim. parçalara ayrıldım. derinlerde sakladığım her şey gün yüzüne çıktı. şimdi, gücüm yok. anlama veya dinleme umurumda değil. ben dağıldım ve toparlayamıyorum. bir köşeden tutsam diğer taraf dağılıyor. yorgunum evvelden. şimdi, bir kahve yapacağım. son iki dalımı yakacağım. sol tarafım boş. seni bekleyeceğim. gel, biraz yamacıma. çok yorgunum, sevgilim.
62 notes · View notes
ckardelen · 2 months
Text
Tumblr media
SAKIN GEÇ KALMA ERKEN GEL
Usulca gir kapıdan, zile basma. Hiç telaşlanma, ben daha dönmemişsem. Yoldayımdır, nerdeyse yokuşun dibinde, Suların kararmasını bekliyorumdur, Tuğla harmanlarından gelen yanık havanın Bahçedeki akşamsefalarına sinmesini. Güç bela dizginliyorumdur içimde Dörtnala sana koşan küheylanları.
Bütün gün kâğıttan dağlar arasındaydım, Nabzım ileri giden bir saat gibi işledi durdu. Dilekçeler, kararlar, tozlu makbuzlar: Hep adını okudum silinmiş satırlarda. Pencerede kuleler, minareler, kirli gök. Durmadan kuşlar uçtu bir bacadan. Rüzgâra karışan saçlarını gördüm Bulutlu aynalarda.
Balkonun kapısını aç, su ver saksıdaki çiçeğe. Geyikli örtüyü ser masaya, dinlen biraz. Sessizlik şaşırtmasın seni, ürkütmesin. Şehrin gürültüsü dolacak az sonra odaya, Karanlık bir yankıya dönüşecek karşı dağlarda.
Cevat ÇAPAN
10 notes · View notes
arbrenu · 2 years
Note
Çok eskiden kapılara, kırmızı ayakkabılarımızla gecenin bırakacağımızı konuştuğumuzu hatırlıyorum. "Kitapları birilerinin kapısının önüne koyar zile basıp kaçarız" demiştin hatta... Yapar mıyız bir gün?
Ahahahah bu ekonomide zannetmiyorum
151 notes · View notes
saklinotlarim · 9 months
Text
Bazı insanlar, bırakın birkaç kelam etmeyi.. selam vermeye bile gelmiyor..
Çünkü düşünce yapısı sıkıntılı olduğu için, sarmaya yer arayabiliyorlar.. Hatta dahası..
Yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatayım sizlere..
Yıllardır Camii de hayır olarak ve bazende cüzi miktar alarak Fahri öğreticilik yaptım..
Sene 2017 de ise diyanette geçici görev yapmak nasip oldu.. Dönemlikdi ve bitti..
Sene 2018 di..
Mahalle Camiisi olduğu için yüz olarak tanıdık esnaflar vs. .. Camiye geliyordu..
Fahri öğreticilik yaparken, mola zamanlarında diğer öğreticiler öğrencilere sessiz olun.. koşmayın.. diyordu.. Çünkü yaşları büyüktü benden.. Öğreticilere ders hariç soğuk davranıyorlardı..
Onlara oyun oynamasına çok izin vermiyorlardı..
Lakin benim sınıf öyle değildi, ben izin verdiğim gibi onlarla yarışlar koşu, bilek güreşi, futbol vb. oyunlarda oynuyorduk Caminin içinde vaktimiz olduğu vakitler..
Ve birçok çocukda bundan dolayı benim sınıfıma gelmek istiyordu..
Öğreticiler beni çok seviyordu.. Camii avlusunda ve Camiide muhabbet ediyorduk ikramlarda bulunuyordum çikolata vb.. ve mutlu olduklarını görünce mutlu oluyordum.. Ezberlere daha iyi çalışıyorlardı..
Sonra baş hocamız Camii imamı idi..
Ona bir konu hakkında olur mu diye birşey danışmak istedim..
Caminin hemen avlusunun çıkışında Park vardı, çocukları teneffüsde birlikte oraya götürsek oynasalar olur mu demiştim..
O sırada yanında mahalle esnafından marketçi 55 60 yaşlarında bir abi vardı..
Bunları o da duymuş..
Bu kişide önceden toplu market alışverişi yaptığımız bir esnaftı bizim evi filen tahmini olarak biliyordu.. sürekli alışveriş yaptığımız için..
Taki bu büyük marketler çoğalana kadar..
zaten sonra marketide kapandı.. Her neyse.. bu abi bu konuşulanı duydu..
Hocamda üslubunca olmaz dedi.. Bende doğru hocam tamam dedim.
Sonra
Aradan kaç gün veya hafta geçti hatırlamıyorum..
Bir Cuma günüydü.. Dersler yaklaşık 1 saat erken bitiyordu.. ve bekleyen çocuklar Cumayı kılıp gidiyordu.. Normal günlerdede kalıp kılan oluyordu tabi vakit namazlarını.. sonra ders bitimi çıkanda eve gidiyordu hep..
Herneyse özet geleyim..
Camiideki tüm öğreticiler evlerine dağıldı.. Bende Cumaya hazırlanmak için eve gelmiştim.. Lakin genel itibariyle telefonum sessizde titreşim modundadır ve çalınca cebimde olduğu için hiç sorun olmuyordu..
Ben evde telefonu biryere bıraktım başladım Cumaya hazırlanmaya..
Evde gömlek ütüleniyordu.. o sırada ben hazırlanmak üzereydim..
Sonra hazırlandım, Cuma ya giderken bir baktım birsürü çağırı gelmiş hocam aramış.. Aradım, gelince konuşuruz Cumadan sonra dedi.. Cuma için üst kata çıktım.. orada müezzinlik yapan abi kim söylediğini biliyor musun dedi.. yok abi dedim ne oldu ki.. O, .. ismini söyledi, dedi.. Ne dedi abi dedim.. sonra Cumadan sonra başladı anlatmaya..
Ben sonradan öğrendim olanları.. Şok oldum..
Meğer bir öğrenci eve gelmemiş, anneside Camiye gelmiş..
Hocama sormuş.. oradakilere sormuş gördünüz mü diye..
Yok demişler lakin birisi benim sınıfımda olan çocuk olduğunu söylemiş.. ve o esnaf abide lafa girmiş..
Geçende çocukları parka götürmek için izin istemişti diye.. parka bakalım yoksa evini biliyorum mu ne demiş..
Ve kadın sinirlenmiş, kadın sinirlenince o esnaf abide bizim evin binanın olduğu sırayı tarif etmiş..
Kadın mahallede bağıra bağıra beni aramaya başlamış ismimi söyleyip nerede otuyor diye..
Sonra binayı bulmuş, binadaki ilk zillere basmış.. binayı ve mahalleyi rahatsız etmiş.. (o sırada ben Cuma ya hazırlanıyordum duymadım çünkü bizim zile basan olmadı.. ) sonra ziline bastığı daireden komşumuz kapıyı açıp ne oldu diyince.. Kadında ağzına geleni sayınca, bizim komşuda kovmuş boş boş konuşmayın iftira atmayın diye..
Velhasıl-ı Kelam.. Bu kadın tekrar Camiiye giderken mi yoksa o sırada mı nezaman bilmiyorum bir telefon gelmiş komşusundan ve çocuk seni evde bulamamış ve uzun süredir kapılarda seni bekliyor diye söyleyince dönmüş geriye evine..
Sonra ben bunları duyunca okadar üzüldüm ki..
Bir sonraki gün o çocukta bile üzülme ibaresi gördüm..
Ama birkaç gün sonra o çocuk Kurana geçtiğinde, annesi kek dağıtımına geldi.. Ve yüz yüze geldik.. Ama Bir özür bile dilemedi.. Sadece teşekkür etti.. Biraz üzgün müydü bilemiyorum ama hakkını helal et dediğini hatırlamıyorum..
Velhasıl-ı Kelam, suizanda bulunarak iftira atmak çok basit gözükebilir..
Çünkü şeytan boş durmuyor ve suizanda, iftirada bulunan kişi.. aklınca gördüklerinden ve duyduklarından akıl yürüttüğünü sanıyor.. ve kesin gözüyle bakıyor.. çünkü öyle gözüküyor diyor..
Bilip bilmeden konuşmak.. suizanda bulunmak.. ve iftira attığı gibi fitneye sebep olmak.. Ahh da ne ahh.. Ya doğrular geç çıksa, Allah C.c Muhafaza.. O sebeple çok duâ etmek lazım..
Rabbim her türlü şerli insanlardan ve şerlerden muhafaza etsin cümlemizi..
16 notes · View notes
devrimsiz · 10 months
Text
Tumblr media
ellerimde çiçeklerle geldim kapına, elim zile varmadı. oturdum bekledim kaldırımda, ağzıma bir sigara yerleştirdim seni beklerken ancak çıkmadın o kapıdan. her gün geldim o kaldırıma, gözlerim her saniye harabe olmuş evi izledi. çekemedim gözlerimi, bir umut çıkarsın o kapıdan, bir umut görürsün beni, bir umut gülümsersin bana, bir umut yeniden benim olursun diye.
6 notes · View notes
aybarskagan · 1 year
Text
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu olmaz!
‘Türkiye destekli Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış, etnik temizlik ve soykırım tehlikesi varmış’ diye Uluslararası örgütlere ‘kurtarın’ çağrısı yapan 128 ‘hak savunucusu’ çıktı!Emperyalizm uşağısınız anladık da, kaç paralık adamsınız onu söyleyin!
Aha liste de burada: A. Serdar Koçman, Abdullah Demirbaş, Adil Okay, Adnan Cangüder, Ahmet Hulusi Kırım, Ahmet Konuk, Akın Birdal, Akın Atauz, Akup Alakuş, Ali Ekber Kaypakkaya, Ali Gökkaya,  Anjel Dikme, Ari Günter, Aris Nalcı, Armen Korkmaz,  Atilla Dirim,  Attila Tuygan, Ayşe Hür, Aziz Tunç, Baskın Oran, Burak Demir, Cengiz Aktar, Cengiz Gültekin, Demir Sönmez, Denis Dreisbusch, Dilek Ak, Dinç Dinç, Doğan Özgüden, Emre Uslu, Enver Enli, Eren Keskin, Faruk Mızrak,  Fatime Akalın, Fatin Kanat, Fatma Gök,  Ferhat Umruk, Ferit Barut, Feyyaz Kerimo, Fikret Başkaya, Garo Kaprielyan, Gülseren Yoleri, Gün Zileli, Güngör Şenkal, Hacı Orman, Hakan Tahmaz, Haldun Açıksözlü, Halil Savda, Hanife Elmadağ, Haydar Doğan,  Hosrof Köletavitoğlu, Hovsep Hayreni, Hrant Kasparyan, Huriye Şahin, Hüseyin Habib Taşkın, Hüseyin Karakuş, Hüseyin Şenol, Hüsnü Öndül,  İlyas Danyeli, İnan Gedik, İnci Tuğsavul, İshak Kocabıyık, Jan Beth-Sawoce, Kasım Ergün, Kayuş Çalıkman G., Kazım Gündoğan, Kemal Bilget, Kenan Yenice, Kuvvet Lordoğlu, Leman Stehn, Lerna Ekmekçioğlu, Mahinur Şaşmaz, Mahmut Konuk, Mahmut Uzun, Mazlum Çetinkaya, Mehmet Ali Orğun, Mehmet Onur Yılmaz, Mehmet Tursun, Mehmet Uluışık, Memik Horuz, Mihail Vasiliadis, Miran Afşar, Murad Karakaş, Murad Mıhçı, Murat Polat, Necati Abay, Nedim Durmuş, Nevzat Onaran, Nuran Yüce, Nurten Kırmızıgül, Ohannis Conkar, Onur Hamzaoğlu, Osman Tiftikçi, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Recep Maraşlı, Sait Çetinoğlu, Sarkis Adam, Selahattin Esmer, Selay Ertem, Sibel Perçinel, Sinan Canlı, Süleyman Eryılmaz, Şaban İba, Şanar Yurdatapan, Şenol Karakaş, Şiar Rişvanoğlu, Şükriye Ercan, Şükrü Hamarat, Taner Akçam, Tufan Sisli, Tuncay Yılmaz, Ufuk Güneş, Ülkü Çevik, Veysi Sarısözen, Yalçın Ergündoğan, Yasemin Balıkçı, Yasemin Çongar, Yıldız Aydın, Zehra Kabasakal Arat, Zeki Kahraman, Zeliha İkizer, Ziya Özder…
2 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
O ANLATSIN
Bu akşam bulunduğun şehrin sahiline in
İlk gördüğün kula sor, sevdamı o anlatsın...
Üstü yırtık-pırtıksa cismin dahiline in
Dokunduğu çula sor, sevdamı o anlatsın...
Hiç farketmez ha Samsun, ha İstanbul, ha Tokat
Yeşilırmak kıskansın dalgaları sen yor at
Vaktin olursa eğer Konya’da iki tur at
’Gel’ dedirten -hal-a sor, sevdamı o anlatsın...
Amasya’da elmayken dalda kalıvermişim
Isparta’da katmer gül, erken soluvermişim
Malatya’da çağlayken kaysı oluvermişim
Avuç açıp dala sor, sevdamı o anlatsın...
Elazığ’da gakkoşum bazen çayda çırayım
Rize’de bir balıkçı, Elbistan’da sarayım
Bir nefes de Hatay’da, Ordu’da gün yorayım
Giresun’da sala sor, sevdamı o anlatsın...
Devrek’te bir bastonum yükünü bana yükle
İzmir, Aydın, Kütahya... Kars’ı listene ekle
Harşit çayı mahsundur Gümüşhane’de bekle
Van’a giden yola sor, sevdamı o anlatsın...
Ha Kayseri efkarlı ha ben hüzündeyimdir
Bir bakarsın Tatvan’da gölün yüzündeyimdir
Ankara’nın kışında, Muş’un güzündeyimdir
Anzer’deki bala sor, sevdamı o anlatsın...
Yozgat’ı unutursam Bozok darılır bana
Erzincan kucak açar, Urfa sarılır bana
Ünye - Fatsa arası ordu kurulur bana
İster sağa sola sor, sevdamı o anlatsın...
Zile baba ocağım, bat yemeye beklerim
Manisa’da mesire sevdaları eklerim
Sivas’ta bir kahve iç telvesine yüklerim
Fincandaki fala sor, sevdamı o anlatsın...
Edirne’de Meriç’in kumundan sor sen beni
Mardin’de kerpiç evin damından sor sen beni
Seksen bir vilayetin tümünden sor sen beni
Güne, aya, yıla sor, sevdamı o anlatsın...
Ali ERDİNÇ (1998)
...
Belki sen değilsin de cümle alem farkında
Seni saran kola sor, sevdami o anlatsın
Hani bir akşam vakti Eskişehir parkında
Omzundaki şala sor sevdami o anlatsın
Bilecik, Oguzeli; vatan borcu odedim
Bolu, Bodrum, Marmaris; gelip geçici dedim
Izmir'im ah Izmir'im; ekmeğini cok yedim
Denizli'de Çal'a sor sevdami o anlatsin
Gelendost'un Calti'si pederin doğduğu yer
Ankara Beypazari; Validem ordan meğer
Aydin'in Nazilli'si birgün uğrarsan eğer
Mektupdaki pula sor sevdami o anlatsın...
Bandırma Balikesir Bursa gönül listemde
Sakarya, Kocaeli dahil olsun destemde
Didim ve Kusadasi, Söke gönül bestemde
Do re mi fa sol'a sor sevdami o anlatsin
Yedi iklim dört bucak; Edirne'den Kars'a bak
Dünya küçük gelirse Venus'e bak Mars'a bak
Türk bayrağı dikegim Uranus'den arsa bak
Bayraktaki al'a sor, sevdami o anlatsın...
Diyarbakır Urfa'ya; asıl Van'a sor Van'a
Adıyaman Antep'im Muş'um seslenir sana
Bir de Bitlisli'me sor inanmazsan sen bana
Eri şehit dula sor, sevdami o anlatsın...
Meftunum garib gönlüm sevda ile beslenir
Beslenir de buradan dostlarına seslenir
Bize sıla görünür atim bundan suslenir
Mihina sor, nala sor sevdami o anlatsın...
Kadir Çetin 30.07.17 Soke
4 notes · View notes
revnaktarblog · 2 years
Text
Yürüyüş yaptığım yerde bir villanın bahçe çatısında aralıksız miyavlayan bir kedi gördüm. Aşağıya inemiyor garibim. Zile bastım kimse yok yan villaya söylüyorum haber verin lütfen diye derken böyle tam 3 gün geçti malesef. Bugün yürürken nasıl gerginim nasıl heyecanlı Allahım lütfen inmiş olsun diyorum içimden. Bir gittim kedi orada başımdan aşağıya kaynar sular indi. Ona sesleniyorum nasıl bir sağa bir sola kıvranıyor yanıma gelmek için... dedim bu böyle olmayacak bunu bugün halletmem lazım. Ya yan villanın bahçesine girmek için izin isteyeceğim ya da tekrar kedinin bulunduğu yerin ziline basacağım şansımı deneyeceğim. Zile bastım kimse yok gibiydi ama çok şükür açan oldu. Durumu anlattım. Hanımefendi merdiven koydu inmesini bekliyor :) dedim ki o şekilde inemez isterseniz ben yardımcı olayım girdim merdivene çıktım orada biraz mama verdim. Sonra biraz yaklaşınca kucağıma altım koluma sırtıma bir iki pati izi geçti bırakmadım korkudan tekrar çatıya gitmek istiyordu sanki çok tecrübem varmışcasına merdivene çıkıp kedi almaya kalkıyorum ama gerçekten içgüdüsel hareket ettim ben de.. bırakmadım ve hanımefendiye merdiveni tutar mısınız dedim düşmemek için bir elimde kedi yavaş adımlarla merdivenden indim ve kediyle sağlam bir şekilde yere indik :) orada küçük bir çocuk vardı başardııııııkk diye bağırdı sevinerek. Evet çocuk çok şükür başardık. Bunu neden bu kadar uzun yazdım bilmiyorum sadece çok huzurluyum.
6 notes · View notes
kelimebahcesi · 2 years
Text
3 şubat 2023
Hani geçen gün size leblebi tozu hakkında ufacık bir şey anlatmıştım ya annem istiyorum diye almış gelmişti. İşte o ufacık an bizim çocuklar arasında biraz büyüdü. Ben her gün bakkaldan iki üç tane alıp akşam dizi film izlerken yiyordum. Eve gelen çocuklara da ikram etmiştim. Son üç gündür bizim teyze çocuklarının evine ne zaman adım atsam elime leblebi tozu tutuşturup heyecanla fatos abla bugün bakkaldan şu kadar aldık falan diyorlardı.
Bugün de sevgili dostumu evde bulamayınca arayıp nerede olduğunu sordum. İki bina yukarıdaki teyzemgilde olduğunu söyleyince bende pıtı pıtı yürüyerek oraya gittim.
Zile bastım, kapıyı Nalan (11) açtı. Ayakkabımı çıkardım, içeri girip kapıyı kapattım. Salona geçmek için önüme döndüm ve Nalan neşeyle fatos abla bugün de beş tane aldık al sende ye diyerek elime leblebi tozu tutuşturup gitti.
Ben bu duruma alışmaya başladım. Teyzemgil de şikayet etmeye... Ama neyse ki bu dalga nereden geldi sorgulamıyorlar da köşemizde uslu uslu leblebi tozumuzu yiyoruz, vesselam dhsmdk
2 notes · View notes
Text
Köylü Yengeme Uygulamalı Orgazm Dersi Verdim! (Ahmet 25 Y., Yalova)
Selamlar. Dayım, köyden birisiyle evlenmişti. Yengem çıtı pıtı, güzel sayılabilecek, küçük göğüslü, iri götlü, minyon tipli, ama çok oynak bir kadındır. Evlendikten birkaç sene sonra pek anlaşamadılar. Yengem de nedense boşanmak yerine, evliliğini devam ettiriyordu. Herhalde çocukları olduğundan boşanmak istemiyordu. Ben askerden geldiğimde, yengemle daha sık konuşuyor, dertleşiyorduk. Yengem bana karşı çok açık konuşur, çekinmezdi. Ben de ona kız arkadaşlarımla olan ilişkilerimi anlatırdım.
Yine bir gün kız arkadaşlarım hakkında konuşurken, yengem, "Merak ettiğim birşeyi soracağım, ama gülmeyeceksin!" dedi. "Tamam yenge, sor!" dedim. Yengem, "Kadınlar da boşalıyormuş, doğru mu?" deyince, ben birden dondum kaldım. Şaşkınlığımı atınca, "Evet doğru, kadınlar da boşalır, yani orgazm olurlar. Sen orgazm olmanın nasıl birşey olduğunu bilmiyor musun?" dedim. "Hayır, bilmiyorum!" dedi. Bu duruma ne diyeceğimi bilmiyordum doğrusu. Birkaç saniye düşünüp, "Peki, siz dayımla hiç ön sevişme yapmıyor musunuz?" diye sordum. Yengem, "O ne ki?" dedi. "Yani asıl işi yapmadan önce, öpüşüp koklaşıp, birbirinizi yalamıyor musunuz?" dedim. Yengem, "Yooo, hayır, dayın genelde üstüme çıkar, bir iki dakikada işini görür yatar!" dedi. Konuşmalarımız çok heycanlı yerlere gidiyordu ki, annem çağırınca, o gün öylece kapandı konu.
İnanamıyordum, demek ki bu kadının ateşi bundan dolayı dışına vuruyordu. Çünkü yengem öyle şakalar yapıyordu ki, hemen oracıkta altıma yatırmamak için kendimi zor tuttuğum zaman çok olmuştur. Ama bazen de çok ilginçtir ki, yengem benden uzak duruyordu. Sanırım evdekilerden çekiniyordu veya korkuyordu.
Yengem bir gün yine sabahtan bize gelmişti. Annem mutfakta çay demlerken, biz yengemle içerde şakalaşıyorduk. Ben kanepede uzanmıştım, yengem ayakta, bana şakalar yapıyordu. Birden şakayla elinden tutarak kendime çekmemle beraber, yengem bilerek kucağıma doğru oturdu. Götünün altında kalkmış yarağımı hissedince, "Ne oluyor?" diyerek kucağımdan kalkmaya çalıştı. Ben de, "Seni istiyor!" dedim ve kalkmasına izin vermedim. Yengem, "Saçmalama, ben senin yengenim!" diyerek tekrar kalkmak için teşebbüste bulundu. Ama ben, "Ne var bunda ki yenge? Hem sana orgazm olmayı öğretirim!" dedim. Yengem, "Annen gelecek, kapatalım konuyu!" deyince, "Tamam, ama bu burada kalmaz, seni istiyorum yenge!" diyerek kucağımdan kalkmasına izin verdim.
Yengem kalkıp yandaki kanepeye oturunca, "Ne kadar istiyorsun göreceğiz!" dedi. Yengemin bu lafından daha da tahrik olmuştum. Ama o da biliyordu ki, o anda birşey yapamazdım, ortam müsait değildi. Yengeme, "Ben seni uygun zamanda yakalarım!" dedim. Yengem, "Zor yakalarsın! Göreceğiz!" dedi. Tam o sırada annem çaylarla içeri girince, doğal olarak konuyu değiştirdik. Yengem bir çay içip, evde işim var diyerek kalktı. Ben yerimde duramıyordum, yengemle sevişmek için çıldırıyordum. Yengem o iri kalçalarını oynatarak bizim evden ayrıldı. Aklım yengemin kalçalarında kalmıştı, onları ilk defa kucağımda hissetmenin hazzıyla hemen banyoya koştum, 31 çekmeye. Banyoda yarağımı elime alır almaz boşaldım.
Aradan bir hafta kadar geçti, yengemlere oturmaya gidecektim. Ama hazırlıklı olmalıydım, onun için gitmeden önce duşumu aldım. Yengemlerin eve vardığımda, baktım çocuklar evin önünde oynuyorlardı. Kendi kendime, (Bu iş tamam, evde yengemden başka kimse yoksa bu iş olur!) dedim. Kalbimin atışları artmıştı. Yarağım bile bu düşüncelerden kalkmaya başlamıştı. İçimden (Ne olur evde başka kimse olmasın!) diyerek zile bastım. Yengem, "Kim o?" deyince, "Benim yenge, aç!" dedim. Yegem, "Hıı, bir dakika!" dedi ve kapıyı açtı. Morali bozuktu. "Gel buyur..." deyince, "Ne oldu yenge, neyin var?" dedim. Yengem ağlayarak anlatmaya başladı. Kaynanasıyla anlaşamıyorlarmış. İçimden (Ne hayallerle geldik, ne bulduk!) diye geçirerek, "Üzülme yenge, boşver, takma kafana!" falan diyerek yengemi teselli etmeye çalışıyordum. Morali yerine gelsin diye uğraşırken, yengem, "Başıma ağrılar girdi, çok kötüyüm!" dedi.
Kolonya şişesi TV'nin yanında duruyordu. Aldım geldim ve başladım yengemin başını ovalamaya. 10 dakika kadar ovaladıktan sonra, yengem, "Çok iyi geldi, biraz rahatladım, ellerin dert görmesin, sana da zahmet oldu!" dedi. "Ne demek yenge, sen yeter ki rahatla!" dedim. Ben arkadan başını ovalamaya devam ederken, yengem başladı omuzlarını oynatmaya, "Omuzlarım da ağrıyor!" dedi. "Merak etme yenge, orayı da ovarım, birşeyin kalmaz!" dedim, başladım omuzlarını ovalamaya. Derken farkettim ki, sütyenin askıları gözükmüyordu, sanırım yengem sütyen takmamıştı. Arkasından omuzlarını biraz ovduktan sonra, önüne geçerek omuzlarını arkaya doğru sıkıştırarak göğüslerine doğru bakıyordum. Yengem omuzlarını arkaya doğru gerdikçe, göğüs uçları belli oluyordu. Çıldırmaya başlamıştım bile. Göğüs uçları sanki (Yala beni, ısır beni!) dercesine gömlekten çıkmaya çalışıyorlardı. Yengemin yaşı ilerledikçe, çocuklardan da olsa gerek, o küçük göğüsler irileşmiş, harika duruyordu.
Yengemi sikeceksem zaman kaybetmemeliydim. Ellerimi gömlek yakasından içeri sokup, omuzlarından aşağıya göğüslerine doğru inmeye çalıştım, ama gömlek izin vermiyordu. Gömleğin bir düğmesi açsam ne tepki verirdi acaba? Bunu denemeliydim, yoksa öğrenemezdim. Bir düğmesi açmak için gömleğin düğmesine elimi atınca, yengem irkildi ve hemen elimi tuttu. Ama ben, "Sakin ol yenge, omuzlarına ulaşamıyorum böyle!" deyince, elini çekti. Ben de fırsat bu fırsat deyip, duğmesini açıp, elimi yavaş yavaş göğüslerinin üzerine götürdüm. Yengem, "Yapma, çocuklar dışarda!" dese de, ben, "Kendini bana bırak, sana kadınlığını yaşatacağım, Orgazm nasıl olunur öğreteceğim!" diyordum. Yengem, "Ne olur ileri gitme!" deyip dururken, ben, "Tamam!" diyerek göğüs uçlarını parmaklarımın arasına almıştım bile. Artık geri dönüşü yoktu bu işin, bunu yengem de biliyordu, ama, "Şimdi olmaz, yapma, çocuklar dışarda, her an gelebilirler!" diyebiliyordu sadece.
Gömleğinin bütün düğmelerini açtım, o irileşmiş göğüsler önümde hazırdı artık. Eğilerek başladım yengemin göğüslerini yalamaya. Bazen dayanamıyordum, uçlarını kemiriyordum. Yengem, "Yapma, morartacaksın!" dedikçe, ben daha da çıldırıyordum. Elimi yavaşça şalvarına attım. Yengem, "Yapma, şimdi olmaz!" dese de, aslında acele etmemi istiyordu. Hızlı bir şekilde şalvarını ayağından çekerek çıkartmamla, sadece külotu ile kalmıştı karşımda. Hemen külotunu da çıkararak, yengemi kanepeye doğru uzattım ve başladım hep hayalini kurduğum amını yalamaya. Ama daha önce hiç amı yalanmadığı için, utangaç biçimde bacaklarını tam açmıyordu zilli. Adeta yeni gelin gibi naz yapıyordu ve bu beni daha da şehvetlendiriyordu. Bir an önce amına girmeliydim, ama önce yengemin orgazm olduğundan emin olmalıydım.
15 dakika kadar amını yaladıktan sonra, yengem başımı ittirerek, kasıla kasıla orgazm oldu. Orgazm olurken şekilden şekile girmişti. Yengeme, "Şimdi anladın mı orgazmın ne olduğunu?" deyince, yengem dudaklarını ısırarak sadece kafasını sallayabildi. Hemen yengemin bacaklarını omzuma kaldırıp, amının önünde yerimi aldım ve vıcık vıcık olmuş amına yarağımı soktum. Yengemin, "Ohhh!" diye inlemesi eşliğinde dibini bulmuştum. Hiç vakit kaybetmeden amına pompalamaya başladım. 5-6 dakika kadar amına sertçe gidip geldikten sonra, yengem sara nöbeti geçirir gibi debelenmeye başladı. Yeniden orgazm oluyordu yengem. Ben de gelmek üzereydim, "İçine boşalayım mı?" dedim. Yengem inleyerek, "Boşal!" dedi sadece. Böğürerek fışkırttım döllerimi amının derinliklerine...
Yengeme orgazmın nasıl birşey olduğunu öğretmiştim. Ama bu bana yetmezdi, bu fırsat bir daha çıkmayabilirdi karşıma, acele etmeliydim, devamı gelmeliydi, hayalini kurduğum o götüne de girmeliydim. Pencereden çocuklara baktık, oynuyorlardı. Bir sigara molası verdik, WC'ye falan gittik. Banyoya girip, belden aşağımızı yıkadık çıktık.
Yengem külodunu ve şalvarını giyecekken elinden aldım ve "Daha işimiz bitmedi, götten de sikeceğim!" dedim. Yengem telaşa kapıldı hemen, "Ordan olmaz, daha dayın bile ordan yapmadı! Hem çok acıyormuş!" demeye başladı. "Sen bana bırak aşkım!" diyerek, yengemi zorla domaltıp arkasına geçtim ve başladım götünün deliğini yalamaya. Yengemin çok hoşuna gitmişti, dilimi götünün deliğine sokup çıkardıkça çıldırmış gibi sesler çıkarıyordu. Bu arada yarağım tekrar kalkmıştı. Biraz da parmaklayarak göt deliğini alıştırdıktan sonra, yengemi sırtüstü yatırdım. Yengemin bacaklarını omzuma alıp, götüne sokmaya çalışırken zorladıkça, yengem kalçalarını kaldırıp, "Yapma, olmuyor işte!" diyordu.
Fakat olmalıydı, yengemin o götünü çatır çatır sikmeliydim. Yengemi tekrar domaltarak, önce amına soktum ve bir 5-6 dakika amını siktim. Amı vıcık vıcık olmuştu yine. Amının sularını yarağımın başına bulaştırarak göt deliğine yüklendim. Birkaç denemeden sonra yarağımın kafası götüne girmiş ve yengemden, "Ihhh!" diye bir ses gelmişti. Ama dinler miyim hiç, bir daha yüklenmemle birlikte kalanını da kökledim. Yengem, "Uffff! Yanıyor! Çıkart! Öldüm!" dedikçe, ben, "Geçer şimdi aşkım!" diyor, yengemin götüne pompalamaya devam ediyordum. Biliyordum, acı çekiyordu. Götünün içine bir boşalabilsem rahat bırakacaktım yengemi, ama bir türlü gelemiyordum. Bu sefer boşalmam uzun sürecekti.
Bir 20-25 dakika siktim yengemin götünü. Yengemin göt deliği artık genişlemişti, çok rahat girip çıkıyordum götüne. Yengem de artık sadece uzun uzun ıhılıyordu. Bir müddet sonra geleceğimi hissedince bir baktım ki, deliğinden kan gelmiş, yarağım kanlanmıştı. Canım yengeciğim benim, bilse başına gelecekleri asla götten vermezdi. İçine boşaldıktan sonra yarağımı götünden çıkarınca, o da anladı götünün kanadığını. Ama bana kızamıyordu, çünkü kadınlığını sayemde yaşamıştı ve çok mutlu olmuştu.
Gitme vaktim geldiğinde, yengem, "Cenabet gitme, duş al öyle çık!" dedi. "Tamam!" dedim. Bana banyoyu hazırlamaya giderken ayakta zor duruyordu. O oynak yengem, süt dökmüş kedi gibi olmuştu.
Zilli yengem benim, hastayım senin o iri götüne :)
[Ahmet]
160 notes · View notes
lemonsherbett · 2 years
Text
Şimdi nerde olmak istiyorum biliyor musunuz anneannemin evinde. Bursaya gittigimizin ikinci günü beş gün anneannemde kalmak için efeyle apar topar hazirlanicaz kahvaltıdan sonra. Giderken demir kırtasiyeye girip zibilyon tane kitap incelicez ve gölden turlayip anneanneme gidicez . Her zaman yaptigimiz gibi zile basıp saklanicaz anneannem kapıyı accak sasircak sarilcaz falan offf . Sonra gece anneannem her zamanki köfte patatesinden yapicak ve kusana kadar yemeye zorlicakqldislwhs . Herkes yatınca ikiye kadar balkonda müzik dinleyip gidip huzurla uyicam. Sabah en geç ben kalkan olucam ve hazır kahvaltı sofrasına... Ay aglicam sakin değilim hiç sy an . Kahvaltıdan sonra efeyle gole inicez gezip geri donucez annemin teyzesi ve kuzeni gelicek muhteşem bı ortam ya muhtesem gerçekten şu an tansiyonum dustu
4 notes · View notes
pollonegro666 · 2 years
Text
Tumblr media
2022/10/30 Este finde ha venido mi primo a pasar unos días con la familia aprovechando las vacaciones de Halloween.
This weekend my cousin has come to spend a few days with the family taking advantage of the Halloween holidays.
Google translation into Italian: Questo fine settimana mio cugino è venuto a passare qualche giorno con la famiglia approfittando delle feste di Halloween.
Google Translation into Portuguese: Este fim de semana meu primo veio passar uns dias com a família aproveitando as férias de Halloween.
Google Translation into French: Ce week-end mon cousin est venu passer quelques jours en famille profitant des vacances d'Halloween.
Google Translation into Arabic: في نهاية هذا الأسبوع ، جاء ابن عمي ليقضي بضعة أيام مع أسرته للاستمتاع بعطلة الهالوين.
Google Translation into German: Dieses Wochenende kam mein Cousin, um ein paar Tage mit seiner Familie zu verbringen und die Halloween-Feiertage zu genießen.
Google Translation into Albanisch: Këtë fundjavë kushëriri im erdhi për të kaluar disa ditë me familjen e tij dhe për të shijuar festën e Halloween.
Google Translation into Armenian: Այս շաբաթավերջին իմ զարմիկը եկավ մի քանի օր անցկացնելու իր ընտանիքի հետ և վայելելու Հելոուինի տոնը:
Google Translation into Bulgarian: Този уикенд братовчед ми дойде да прекара няколко дни със семейството си и да се наслади на празника Хелоуин.
Google Translation into Czech: Tento víkend přijel můj bratranec strávit pár dní se svou rodinou a užít si svátek Halloween.
Google Translation into Slovak: Tento víkend prišiel môj bratranec stráviť pár dní so svojou rodinou a užiť si sviatok Halloween.
Google Translation into Slovenian: Ta vikend je moj bratranec prišel preživeti nekaj dni s svojo družino in uživati ​​v prazniku noč čarovnic.
Google Translation into Suomi: Tänä viikonloppuna serkkuni tuli viettämään muutaman päivän perheensä kanssa ja nauttimaan Halloween-lomasta.
Google Translation into Greek: Αυτό το Σαββατοκύριακο ο ξάδερφός μου ήρθε για να περάσει λίγες μέρες με την οικογένειά του και να απολαύσει τις διακοπές του Halloween.
Google Translation into Dutch: Dit weekend kwam mijn neef om een ​​paar dagen met zijn gezin door te brengen en te genieten van de Halloween-vakantie.
Google Translation into Norwegian: Denne helgen kom fetteren min for å tilbringe noen dager med familien sin og nyte Halloween-ferien.
Google Translation into Polish: W ten weekend mój kuzyn przyjechał spędzić kilka dni z rodziną i cieszyć się świętami Halloween.
Google Translation into Romanian: În acest weekend vărul meu a venit să petreacă câteva zile cu familia lui și să se bucure de vacanța de Halloween.
Google Translation into Russian: В эти выходные мой двоюродный брат приехал, чтобы провести несколько дней со своей семьей и насладиться праздником Хэллоуин.
Google Translation into Swedish: I helgen kom min kusin för att tillbringa några dagar med sin familj och njuta av Halloween-helgen.
Google Translation into Turkish: Bu hafta sonu kuzenim ailesiyle birkaç gün geçirmek ve Cadılar Bayramı tatilinin tadını çıkarmak için geldi.
Google Translation into Bengali: এই সপ্তাহান্তে আমার কাজিন তার পরিবারের সাথে কয়েক দিন কাটাতে এবং হ্যালোইন ছুটি উপভোগ করতে এসেছিল।
Google Translation into Chinese: 这个周末我的表弟来和他的家人一起度过了几天,享受万圣节假期。
Google Translation into Korean: 이번 주말에 사촌이 가족과 며칠을 보내고 할로윈 휴가를 즐기러 왔습니다.
Google Translation into Hebrew: בסוף השבוע הזה בן דודי הגיע לבלות כמה ימים עם המשפחה שלו וליהנות מחופשת ליל כל הקדושים.
Google Translation into Hindi: इस सप्ताह के अंत में मेरा चचेरा भाई अपने परिवार के साथ कुछ दिन बिताने और हैलोवीन की छुट्टी का आनंद लेने आया था।
Google Translation into Indonesian: Akhir pekan ini sepupu saya datang untuk menghabiskan beberapa hari bersama keluarganya dan menikmati liburan Halloween.
Google Translation into Japanese: 今週末、私のいとこが家族と数日間過ごし、ハロウィーンの休日を楽しみに来ました.
Google Translation into Malay: Hujung minggu ini sepupu saya datang untuk menghabiskan beberapa hari bersama keluarganya dan menikmati cuti Halloween.
Google Translation into Pashtun: پدې اونۍ کې زما د تره زوی د خپلې کورنۍ سره څو ورځې تیرولو او د هالووین رخصتۍ څخه خوند اخیستو لپاره راغلی.
Google Translation into Persian: این آخر هفته پسر عموی من آمد تا چند روز را با خانواده اش بگذراند و از تعطیلات هالووین لذت برد.
Google Translation into Tagalog: Nitong katapusan ng linggo ang aking pinsan ay dumating upang gumugol ng ilang araw kasama ang kanyang pamilya at magsaya sa holiday ng Halloween.
Google Translation into Thai: สุดสัปดาห์นี้ลูกพี่ลูกน้องของฉันมาใช้เวลาสองสามวันกับครอบครัวและสนุกกับวันหยุดฮัลโลวีน
Google Translation into Urdu: اس ہفتے کے آخر میں میرا کزن اپنے خاندان کے ساتھ کچھ دن گزارنے اور ہالووین کی چھٹیوں سے لطف اندوز ہونے آیا تھا۔
Google Translation into Ukrainian: Цими вихідними мій двоюрідний брат приїхав, щоб провести кілька днів зі своєю родиною та насолодитися святом Хелловіна.
4 notes · View notes
aykutiltertr · 23 hours
Video
youtube
Dallam - İbrahim Tatlıses ✩ Ritim Karaoke (Kerkük Uşşak Minör 4/4 Halay ...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/5FRlDmSfaqw ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   Dallam - İbrahim Tatlıses ✩ Ritim Karaoke (Kerkük Uşşak Minör 4/4 Halay Oryantal Anonim) ➤ ESER ADI                : DALLAM ➤ SÖZ GÜFTE            : ANONİM ➤ BESTE - MÜZİK      : ANONİM ➤ USÜL                       : 4/4 HALAY ORYANTAL ➤ MAKAM - DİZİ        : UŞŞAK - MİNÖR ➤ YÖRESİ İL İLÇE      : KERKÜK ➤ KAYNAK KİŞİ         : ABDURRAHMAN KIZILAY ➤ ARANJÖR              : ? ➤ ENSTRÜMANLAR : YAYLI GRUP KEMAN ➤ KİMLER OKUDU    : İBRAHİM TATLISES ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   : SEYHAN MÜZİK ➤ KÜNYE                    : Provided to YouTube by Netd Müzik Video Dijital Platform A.Ş. Dallam · İbrahim Tatlıses · İbrahim Tatlıses · Abdurrahman Kızılay · Abdurrahman Kızılay Türkü Dinle Türkü Söyle Türkü Oyna ℗ Seyhan Müzik Released on: 2017-05-05 Music  Publisher: Seyhan Müzik                             ŞARKI SÖZÜ Dallam Dallam Her gün akşam olur dallam dallam dallam Elimde kemençem çallam çallam çallam Aşretuve heber sallam sallam sallam Men seni sevmişem allam allam allam Babam vermez desen gellem gellem gellem Kapıvızı gözel çallam çallam çallam Aşretuve heber sallam sallam sallam Men seni sevmişem allam allam allam Gördüğümde seni güllem güllem güllem Görmedimse gözel öllem öllem öllem Aşretuve heber sallam sallam sallam Men seni sevmişem allam allam allam Abdurrahman Kızılay Kerkük Gülüm Benim / Gülümse Biraz İbrahim Tatlıses stüdyo albümü Yayımlanma 1986 Tarz Arabesk, Türk halk müziği Süre 49:03 Dil Türkçe Şirket Bayar Müzik Yönetmen Burhan Bayar  · Arif Sağ Yapımcı Burhan Bayar İbrahim Tatlıses kronolojisi Mavi Mavi (1985) Gülüm Benim / Gülümse Biraz (1986) Allah Allah / Hülya (1987) Gülüm Benim / Gülümse Biraz, İbrahim Tatlıses'in 1986 yılında Bayar Müzik etiketiyle piyasaya sürülen stüdyo albümüdür. Şarkı listesi Arabesk parçaları içeren A yüzünün müzik yönetmenliğini Burhan Bayar; Türk halk müziği parçaları içeren B yüzünün müzik yönetmenliğini ise Arif Sağ üstlenmiştir. # Şarkı Söz Müzik Derleyen Süre 1 Gülüm Benim Şakir Askan Burhan Bayar  4:09 2 Dertli Dertli Gönül Şen Burhan Bayar  4:47 3 Gülümse Biraz Tahir Paker & Neşat Oğuzeroğlu Burhan Bayar  3:42 4 Sevmeyi Dene Yılmaz Uzun Burhan Bayar  5:59 5 Yıkılmışım Ben Tahir Paker Burhan Bayar  4:24 6 Sarhoş Aşık Mahzuni Şerif Aşık Mahzuni Şerif  4:20 7 Emmine   İsmail Badıllı 5:03 8 Dallam   Abdurrahman Kızılay 3:38 9 Adana Köprü Başı   Selahattin Sarıkaya 5:36 10 Urfa'nın Seher Vakti Abdullah Balak Abdullah Balak  3:31 11 Bugün Bayram Davut Sulari Davut Sulari  2:49 "Kerkük türküleri" kategorisindeki sayfalar A Altun Hızmav Mülayim Ay Dolanaydı Gün Dolan Aydı Aç Aç Kolların Digel Yanıma (Kerkük) Ağam Süleyman Ağlama Ceylan Balası B Baba Bugün Dağlar Yeşil Boyandı Beyaz Gül Kırmızı Gül Bu Hal Ne Haldı Gözel C Cerrevin Kulpu Burma D Damımız Ardı Çöle Dede Dede Can Dede Dede Gene Uyanmadı Değirmenci G Geceler Zar Geceler Gülistanda Bir Gülüm Var Güzellerden Üç Güzel Var Güzellerden Üç Güzel Var Sevilir H Hel Hele Verin Geline K Kalanın Dibinde Bir Daş Olaydım Kalenin Dibinde Bir Daş Olaydım Kalenin Dibinde Bir Taş Olaydım Karanfil Üzer Gider Kayalar Kölgelendi Kâr Etmez Ahım M Mektup Yazdırdım Yara Almadı Menim İpek Yağlığım Var N Ninay Ninay Naz Hanım U Ağam Ağam V Veziranasın Vezirana Y Yallah Şoför Ç Çakmağı Çak İbrahim Tatlıses İbrahim Tatlıses Genç Parti toplantısında, 2007 Genel bilgiler Doğum İbrahim Tatlı 1 Ocak 1952 (72 yaşında) Şanlıurfa, Türkiye Tarzlar Türk Halk Müziği · Arabesk müzik Meslekler Şarkıcı · besteci · söz yazarı oyuncu · yönetmen · albüm-film yapımcısı · sunucu · iş insanı Etkin yıllar 1968-günümüz Müzik şirketi Yalçın · Uzelli · Sönmez · Urfa Emektaroğlu · Türküola · Star · Bayar · İdobay · Emre · Raks · S Müzik · Erol Köse · Poll Eş Adalet Durak (boşandı) Perihan Savaş (e. 1979; b. 1982) Ayşegül Yıldız (e. 2011; b. 2013) Çocukları Ahmet Salim Tatlı Gülşen Sara Tatlı Gülden Ferrah Tatlı Melek Zübeyde Tatlı Dilan Çıtak İdo Tatlıses Elif Ada Tatlı İbrahim Tatlıses (doğum adı İbrahim Tatlı), 1 Ocak 1952 Şanlıurfa doğumlu Türk şarkıcı, yapımcı, oyuncu, yönetmen, televizyon programcısı ve iş insanı. Ayağında Kundura türküsünden günümüze kadar otuzdan fazla albüm çıkarmış
0 notes
Text
GERÇEK İSTANBUL BEYEFENDİSİ NASILMIŞ?-1
1 Terbiyeli ve kibar gerçek bir İstanbullu “ben” kelimesini çok kullanmaz, onun yerine “bendeniz” veya “fakir” der
Sık sık ben demek, bir ayıp, bir nakisedir.
2 “Benim evim” demez, “fakirhane” der.
3 “Sizin eviniz” demez, “devlethaneleri” der
4 “Baban, anan nasıl?” diye sormaz, “pederiniz beyefendi, valideniz hanımefendi nasıllar?” diye sorar
5. Çeşitli konularda yazılı olarak (mektupla ve mail ile) teşekkür eder. Meselâ: "Dünkü nazik davetiniz ve ikramlarınız için çok teşekkür ediyorum. Sohbet çok faydalı ve zevkli oldu. Hiç unutamayacağım saatler geçirdim..." der
Davet sahibi de misafirlerine ayrı ayrı "Fakirhaneyi lütfedip teşrifinizden dolayı size minnettar ve müteşekkirim..." mealinde mektup yazar
6 İstanbullunun en çok kullandığı kelimelerden biri efendim‘dir. “Nasılsınız efendim?.. Teşekkür ederim efendim... Saat kaç efendim?.. Saat beşe çeyrek var efendim..."
7 İki öğün yemeği atlamış ve açlıktan başı dönmüş durumda olsa bile, sofraya sakin sakin oturur, sanki hiç aç değilmiş gibi ağır ağır sakin sakin yer. (İstisna: Bir yerde misafir ise ev sahibine hürmeten ölçülü olur.)
8 Oturduğu evin caddeye veya sokağa bakan balkonuna çamaşır asmaz. Kadın çamaşırlarını başkalarının göreceği yerde kesinlikle kurutmaz.
9 Genç İstanbullu, toplu taşıma vasıtalarında yaşlılara, çocuklu kadınlara yer verir. Onlar ayakta iken kendisi kesinlikle oturarak seyahat etmez.
10 İstanbullu sokakta, meydanda, çarşıda pazarda açıkta yemez ve içmez, dondurma yalamaz. Bunu kabalık ve mürüvvetsizlik olarak görür
11 İstanbul terbiyesine sahip kadın ve kızlar sokakta, toplu taşıma vasıtalarında, yabancıların arasında çıngıraklı kahkahalarla gülmez, hattâ dışarıda hiç gülmez
12 Sokak veya caddedeki kadın ve kızlara adres veya başka bir şey sormak çok ayıptır ve laf atmaktır
13 Evde veya dışarıda yediği yemekleri ve tatlıları başkalarına anlatmaz. Çok yakın dostu veya akrabası ise "Evvelki gün çok enteresan bir lokanta keşfettim, inşallah birlikte gidelim..." şeklinde söz eder
14 Bir kapının zilini bir kere çalar. Aynı anda bir kaç kere zile basmaz. Kapı açılmazsa bir iki dakika bekler, tekrar çalar, yine açılmazsa geri döner. Durmadan zile basmak, kapıyı yumruklamak çok ayıptır
15 İstanbullu (bu telefon devrinde) randevu almadan ziyarete gitmez
16 Ziyarete gittiği yerde (binde bir zaruret olmadıkça) tuvalete gitmez. Dindar bir kimse ise, abdestli olarak gider
17 Bir lokantada yemeğe davet edilen İstanbullu, yemek listesindeki en pahalı veya en ucuz yemeği söylemez. En pahalısı olmamak şartıyla iyi yemeklerden birini söyler. Tatlısının üzerine kaymak istemez. Her hâl ü kârda mutedil olur
18 Edebî, yazılı, zengin Türkçe bilir. Konuşurken ve yazarken yanlış yapmaz.
19 Faydasız, boş, mâlâyâni konuşmaz. Söylerse hikmetli ve lüzumlu şeyler konuşur ve söyler. Asla zevzeklik ve gevezelik yapmaz.
20 “Ulan,” “yuh be,” “aha,” “çüş,” oha,” gibi kaba kelimeleri ve ünlemleri kullanmaz
….
0 notes