Tumgik
#peşe
magazinxhaberler · 5 months
Text
Onur Akay ve Uğur Dündar’dan peş peşe paylaşımlar
Tumblr media Tumblr media
  Usta gazeteci Uğur Dündar, Suphiye Orancı olayına dair kamuoyu açıklaması yaptı ve hemen arkasından ünlü sanatçı Onur Akay yeni bir paylaşım yaptı. Aynı zamanda yazar olan ünlü sanatçı Onur Akay, Metin Akpınar’ın evlilik dışı dünyaya gelen ikiz kızlarının annesi Suphiye Orancı olayıyla ilgili bir iddiada bulunmuştu. Akay’ın yaptığı açıklamalar ise gündemi sallamıştı. Akay, Suphiye Orancı’nın en büyük kızı Songül’ün babasının, rahmetli şarkıcı Ferdi Özbeğen olduğunu söylemişti. Öte yandan adli tıp raporuyla Dilara G’nin babası olmadığını kanıtlayan Uğur Dündar, Ece Üner’in Sözcü TV’deki programında konuştu. “Yurtta görevli kişiler, sarı saçlı diye kızcağıza ‘Senin baban Uğur Dündar’ demişler.” açıklamasını yaptı. Uğur Dündar’a babalık davası açan Dilara G. ise “Durduk yere Uğur Bey’e dava açmadım. Annem bizzat babamın o olduğunu söyledi. Ben güçlü bir kadınım. Hukuk mücadelemi sürdüreceğim.” ifadelerini kullandı. Dündar, “Suphiye Orancı’nın dudak uçuklatan gayri ahlaki geçmişini yakından bildiğini öne süren kişilerle konuştum” ifadeleriyle açıklama yapan Dündar, araştırmacı gazetecilik yaparak elde ettiği belgeleri şu an için yayınlayamadığını belirtti ve kızlar için “Ne talihsiz çocuklarmış” ifadelerini kullandı. Ünlü ses sanatçı Onur Akay Instagram adresinden bir paylaşım daha yaptı. Akay, “Suphiye Orancı’nın dudak uçuklatan gayri ahlaki geçmişi yoktur, kendisi tertemiz ve aşk yaşamış bir kadındır. Kızlarına da talihsiz çocuklarmış demek çok yanlış. O kadının 3 ay süreli hapse girme sebebini Ümit Besen Türkiye’ye anlatsın! Bu dünya güzeli kızların hayatı ile oynadınız ve utanmadınız! Toplum içinde küçük düşürmek de kadına yönelik şiddet değil mi? Yere batsın şöhretiniz, yere batsın paranız!” dedi. Magazin X Haberler : Magazin Read the full article
0 notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Kılıçdaroğlu Bartın’da peş peşe sordu: 20 yıldır neredesiniz ya? Bu ailelere kim hesap verecek?
Kılıçdaroğlu Bartın’da peş peşe sordu: 20 yıldır neredesiniz ya? Bu ailelere kim hesap verecek?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, maden faciasının yaşandığı Bartın’ın Amasra ilçesinde, maden şehitlerinin ailelerine taziye ziyareti gerçekleştirdi ve cenaze törenine katıldı. “BU İNSANLARIN CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK DEVLETİN GÖREVİ” Ardından basın mensuplarına açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Öncelikle başsağlığı dileklerimi iletmek isterim” diyerek sözlerine başladı. Öfkeli ve üzgün olduğunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hosgeldinhuzun · 1 year
Text
Niye eski gönderilerimi milletin ana sayfasına serpiştiriyorsun sevgili Tumblr ?
50 notes · View notes
senbenhaber · 2 years
Link
Haftanın ikinci gününde yurdun farklı bölgelerinde depremler yaşandı. Kahramanmaraş ve çevresinde gece saatlerinde bu yana hafif çaplı depremler yaşanmaya Haftanın ikinci gününde yurdun farklı bölgelerinde depremler yaşandı. Kahramanmaraş ve çevresinde gece saatlerinde bu yana hafif çaplı depremler yaşanmaya devam ediyor. Öte yandan Malatya, Hatay, Akdeniz, Denizli, Bingöl ve Adana ise depremlerin yaşandığı diğer iller oldular. Peki, başka hangi bölgelerde deprem oldu?KAHRAMANMARAŞ'TA PEŞ PEŞE DEPREMLER!Kandilli verilerine göre Kahramanmaraş'ta saat 10.36'da 3.6 büyüklüğünde, saat 11.27de 3.9 büyüklüğübde ve saat 11.41'de 3.7 büyüklüğünde depremler meydana geldi.KANDİLLİ RASATHANESİ SON DEPREMLER 21 MART 2023Kandilli Rasathanesi’nin 21 Mart 2023 Salı günü meydana gelen depremlerle ilgili bilgileri paylaştığı son dakika depremler listesi şu şekilde…KANDİLLİ SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ…
0 notes
bozusuruz · 2 years
Text
Beni görmezden gelmek yerine bi şans verseydin şu an mal gibi ellerime hoh hoh yapmaz sana sokulurdum
1 note · View note
sertsiken0606 · 1 month
Text
Merhaba arkadaşlar ben Talat aslen Tekirdağ Çorlu nüfusuna kayıtlıyım ama hiç görmedim babamın mesleği yüzünden Ankara dan öteye gidemedik babam çok namuslu görünen şerefsizin önde gideniydi rüşvetsiz asla iş yapmayan tam bir haramzadeydi. Çoğu hakkını helal etmemiştir eminim. Ben 24 yaşıma gelene kadar babamdan korkuma sevmediğim şeyleri yapmak zorunda kaldım. Aslında tıp okumak istiyordum babam askeriyeye gideceksin dedi kuleli askeri lisesinden mezun oldum. Dediğim gibi babam öldükten sonra kendi hayatımı yaşamaya başladım şuan 39 yaşımdayım sarı kıvırcık saçlı mavi gözlü 190 boyunda oldukça yakışıklı bir erkeğim. Hiç evlenmedim babam her gece annemi acımadan bağırta bağırta sikerdi annem hemen hemen her sabah yorgun bitkin bir şekilde bize yemek hazırlardı 3 erkek 2 kız kardeşiz. Sizlere anlatacağım hikaye başımdan geçeli tahmini 6 yıl oldu kuleli den bir arkadaşımla Afyonkarahisar da karşılaştık hoş sohbet ettik evlerimiz çok yakınmış telefon numarasını aldım bende verdim o Antalya ya tatile bende Didim e gitmek için yola çıktım. Tatilin son günü biz dönüyoruz mahallede buluşalım diye mesaj attı tamam deyip bende arabama binip Ankara ya doğru yola çıktım yine Afyonkarahisar da karşılaştık hoş sohbet ettik karısı geldi ufff ömrümde gördüğüm en güzel kadındı eşim Serpil dedi tanıttı beni gözümü Serpil den alamıyordum aralarında bana bakıp gülüyorlardı dostum Ankara ya kadar peşimden ayrılma Ankara da sana birşey anlatacağım dedi yola çıktık peş peşe gidiyorduk Ankara ya gelir gelmez ne anlatacaksın dedim bizim evde konuşalım mı dedi tamam dedim evlerine gittim 4 yıldır sikim kalkmıyor kanka Serpil ayrılmak istiyor ben Serpilsiz yapamam seni Afyonda görünce aklıma geleni Serpil e anlattım kabul etti sözünü kestim ben ne yapabilirim dedim Serpil i sikmeni istiyorum ayrıca sana 200 dolar vereceğim dedi ilk şaşkınlığı atana kadar ses çıkarmadan bekledim . Dostum Serpil gibi güzel bir kadını sikmek benim için bir şeref ne parası dedim Serpil odaya girdi ne oldu konuştunuz mu ? evet aşkım kabul etti istediğin zaman emrine amade dedi Serpil yanıma gelip kucağıma oturdu öpüşmeye başladık o kadar ateşli öpüşüyordu ki bacak aramdaki 20 lik bazuka şahlanmıştı Serpil in hissetmemesi imkansızdı . Bir taraftan öpüşmeye devam ederken ayağa kaldırdı yatak odasına doğru soyunarak öpüşerek gitmeye başladık üzerimizde kalan son bez parçalarını çıkarttığımızda yatakta 69 pozisyonuna geçmiştik öyle bir ağzına aldı ki ilk dil darbelerinde boşalacağım sandım bende pürüzsüz ter temiz amına yumuldum sanki bakire amı yalıyordum birden ters döndük ben alta geçtim amını daha rahat emiyordum bu pozisyonda normalde hiçbir kadının göt deliğini emmem koku hissederim ama Serpilin harika bir göt deliği vardı hem amını hem götünü yalıyor şelale gibi akan sularını büyük bir iştahla yalayıp yutuyordum Serpil doğruldu salonda duran kocasına seslendi gel buraya pezevenk gel de karına yardım et 4 yıldır yarak girmeyen amıma arkadaşın girecek tut sikini gitmesine yardımcı ol dedi gelmiş tutmuş Serpil in amına dayayıp üzerine oturtmuştu Serpil genç kız edasıyla yavaş yavaş oturmaya başladı bu arada kocasına bak güzeller güzeli karını arkadaşın sikiyor birazdan sikemediğin götümün bekaretini arkadaşına vereceğim boynuzlu ipne pezevenk diyordu . Yavaş yavaş hızlanmaya başladığında tuhaf tuhaf sesler çıkarmaya başladı meğer orgazm oluyormuş birden üzerime yığıldı yanıma uzandı benim ki zevk sularıyla parlıyordu arkadaşım yanımıza geldi 2 3 kez karısının amını emdi bırak beni yalamayı pezevenk karın için kalkan yarağı em hazır et senin gözünün önünde götüme girecek hazırla yarağı çabuk dedi birden sikimi ağzına aldı ufff o kadar güzel yalıyordu ki beni o kadar kadın emdi hiç arkadaşım kadar güzel sakso çeken olmamıştı Serpil sırtı bana dönük kalktı elinde krem vardı kocasına uzattı biraz karısının göt deliğine biraz benim yarağıma sürdü Serpil in göt deliğine hizaladı Serpil ile öpüşmeye başladı Serpil çok ağır hareketlerle oturmaya başladı işini iyi biliyordu o kadar ağır girdi ki belki komple girmesi 20 dakika sürdü ama girmişti devamı 2 de
60 notes · View notes
selcandy · 5 days
Text
Takip ettiğim iki kişiye peş peşe ibne dediler, muhtemelen ikisi de aynı anonim =D Hemen araya sıkıştırayım; ibn esasında “oğlan çocik” demek. İbn-i Sina, Sina’nın oğlu demek; İbn-el Mustafa, Mustafa’nın oğlu demek; Usame bin Ladin, Ladin’in oğlu Usame demek. Arapça’da tamamen eril soyla, soylulukla bağlı olan şey bizde küfür niyetine kullanılıyor. Bu kavramsal çarpıtmanın yaşandığı tarih de epey yakın, öyle çok uzak ve köklü bi’ geçmişi yok. Kısacası tüm erkekler birisinin oğlu, teknik olarak hepiniz ibn-elsiniz, birbirinizi çok da hırpalamayın dşdmd
43 notes · View notes
muhammetseyfullah · 7 months
Text
“İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.”
Tüm sabahlardan bir sabahtı. Tanımadığım onlarca insanla burun buruna yaptığım otobüs yolculuğu nihayet bitmişti. Hava renksiz, griydi. Otobüsten inen yığınla birlikte koşarak minibüs durağına gitmiştim. Onlardan biri babamdı. Benden 40 yaş büyük babam, Hasan, hayatın tüm pisliklerine karşı tecrübeli olduğunu kanıtlarcasına yönlendiriyordu beni 28 yıldır. Tüm pislikleri iyi bilirdi. Çünkü bembeyaz kağıttaki en ufak nokta nasıl göze çarparsa, babam da bu dünyanın tüm kirlerini öyle gösteriyordu devasa cüssesinde. İyi biriydi. Bu dünya için fazla iyiydi. Bembeyazdı. Ve bembeyaz kağıda damlayan tüm kirler göze çarpardı.
O sabah yine koşuyorduk babamla mesai için. 9 vardiyasına yetişmemiz lazımdı. Otobüsten inip minibüs durağına gittik koşar adımlarla. Durakta yine insan yığını… İşe yetişmek için birbirini ezenler, boyu kısa ve vücudu sıska olsa da kurnazlığıyla insanların arasından minibüse binmeyi beceren tilkiler, ne olup bittiğini anlamaya çalışan genç kadınlar, sabahın köründe neden dışarıda olduklarını kendileri de anlayamayan yaşlılar… herkes minibüse binmek için uğraşıyordu. Bir de kalabalığın fotoğrafını çekip, “Bakın bu yüzden geç kaldım, lütfen kovmayın!” diye patronuna gösterecek olan şirket çocukları… Küçükçekmece’deki tekstil atölyesinde bedava denecek kadar az paraya çalışan zenciler de tuhaf ama sevimli aksanlarıyla hangi minibüse binlemeleri gerektiğini öğrenmeye çalışıyorlardı. Avazları çıktığı kadar bağırarak semt isimlerini peş peşe sıralayan ve söyledikleri asla anlaşılmayan minibüs kahyaları da minibüsçülerden aldıkları bahşişleri cebe indirip plastik bardaklarındaki çayı yudumluyor, hususi soru soran yolcuları rastgele bir araca bindiriyordu. Nasıl olsa yolda araç değiştirip doğru minibüse binerlerdi…
Bir an babamın durduğunu, acelesinin son bulduğunu ve o cendereden beni ve kendisini uzak tuttuğunu fark ettim. Girmemiştik kalabalığa. Evet, işe yetişmemiz gerekiyordu. Acelemiz vardı ama babamın yüzünde, çocukluğumdan beri bana ve abime aşıladığı, o entelektüel birikimi yüksek, okuyan ve yazan insanlara has eda vardı. Gözlerini kısmıştı, duyduğu rahatsızlığı tüm hüznüyle belli ederek. Dudaklarını büktü, kalabalığa doğru baktı. Ben de babama bakıyordum. “İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.” Yüzü kalabalığa, kısık gözleri bana dönüktü.
Uzun, rengi solmuş siyah paltosunun cebine ellerini sokmuştu. Boynundaki atkıyı çapraz bağlamıştı yine. Kır saçları geriye doğru taranmıştı. Gözlükleri buğuluydu. Başı dik, kafası dumanlıydı. Babaydı. Tüm şehrin ceremesini çekip sefasını süremeyen babalar gibiydi. Tek farkı, zirveyi gördüğü halde bugün buralarda, Yenibosna’da minibüs kalabalığına girmek zorunda kalmasıydı. Bir gün bile yüzündeki hava değişmedi. Onu tanıdım tanıyalı aynı adamdı.
88 notes · View notes
derdiderun · 15 days
Text
Tumblr media
Zünnûn-i Mısrî (k.s.) demiştir ki: "Doyana kadar yiyip, kanana kadar içtiğim bütün zamanlarda, ya Allah'a isyan etmiş ya da bir günaha niyetlenmişimdir.
Müridin dört günden fazla peş peşe (ardarda hiç oruç tutmadan) yemesi uygun değildir. Çünkü bu durumda nefis, adetlere meyleder ve şehvetlerine uymaya imkân bulur.
(Avarifül Mearif)
21 notes · View notes
mihrimahincir · 3 months
Text
Nefesim kesiliyor tam bu saatlerde. Tam bu saatlerde keskin bir sızı göğsümün orta yerinde. Seni düşünmek ümitli şey derdim eskiden hatırlarsın belki şimdi ise seni düşünmek kuyunun dibinde avaz avaz bağırıp kimseye sesimi duyuramamak gibi.
Seni düşünmek böyle evrildi bende. Hani diyor ya bir şarkıda neyine vuruldum bilmem neyine ne seyrin cennet diye işte öyle bilmiyorum neyine vuruldum da bu haldeyim. Kaşın, gözün, yüzün, ellerin yok mu eşi benzeri.
Ben sende yansımamı sevmiştim sanırım bazen benden önce benim kurduğum hayalleri bana anlatmanı, ansızın aklımdan geçeni dillendirmeni, beynimi kalbimi ruhumu okurcasına beni benden iyi bilmeni sevmiştim. Ya da ne bileyim beni el üstünde tutmanı, baldan tatlı sözlerini, beni kandıran cümlelerini.. böyle uzuyor gidiyor bu satırlar. Hangi birine yanayım bilmiyorum ama yanıyorum işte.
İçimde dizleri kanayan hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kız çocuğu. Geride ne bıraktığını bilsen ah bir bilsen.. En çok neye yanıyorum biliyor musun veda bile edemeyecek bir ayrılıktı bizimkisi. Güllük gülistanlıkken her şey aniden kara bulutlar sardı gökyüzünü. Çok hızlı oldu her şey. Peş peşe geldi şimşekler, sağanak, fırtına. Düzlüğün ortasında şemsiyesiz kalakaldım, sığınacak bir ağaç altı bile yoktu etrafımda. Ne oldu ne ara oldu bunca şey anlamadan bakakaldım. Belki de bu yüzden böylesine derin yaşıyorum şimdi seni, bizi, bu ayrılığı. Biz ayrılamadık ki seninle, veda bile edemedik ki. Ne büyük bir yangın bu şimdi benim içimde. Neredesin? ne yapıyorsun? kimlesin? kimdin..?
Sadece sabır diliyorum…
Balım’a
31 notes · View notes
alpinin-kedisi · 4 months
Text
Tumblr media
Ben, ilk okulda silgimi kaybetmekle başlattım bu hikayeyi sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi peş peşe...
20 notes · View notes
hamitbyd-blog · 16 days
Text
Kara Murat'tan, Bizans tekfuruna vurur gibi peş peşe tokatlar geliyor!
"Biz deprem bölgesinde vatandaşa ev yapma peşinde koşarken
beyefendi kendine villa yapmak ile meşgulmuş."
9 notes · View notes
nefes3534 · 7 months
Text
Tumblr media
Yollksulluk ve cahillik iktidar treninin lokomotifi olmuş!
Güçler ayrılığı bitmiş, yasama -yürütme -yargı tek adamın eline bırakılmış!
Ülke toprakları, zavallı bir sömürge ülkeninki gibi yerli işbirlikçiler yardımıyla ya��ma ve talana açılmış! Madenlerimiz, yer altı zenginliklerimiz, sularımız, verimli topraklarımız bu vahşi kar hırsına kurban verilmiş!
Hukuk bitmiş. İktidar yargısı oluşmuş. Adalet yüce efendinin keyfine kalmış.
Eğitim dinselleştirilmiş. Sağlık iflas etmiş. Kerameti kendinden menkul tarikatlar devleti parsel parsel bürümüş!
Bürokrasi çökmüş. Devlet mekanizması felç olmuş. Felaketler peş peşe geldikçe devletin yetersizliği kabak gibi görünür olmuş.
Pahalılık, enflasyon, işsizlik had safhaya gelmiş. Açlık baş göstermiş. İçe kapanma, ümitsizlik, yeis, çaresizlik, gelecekten beklentisi kalmamak toplumu bir virüs gibi sarmış, intiharlar, şiddet, cinayetler artmış. Fırsatını bulan yurt dışına kapağı atmış.
Kötülük, fırsatçılık, yolunu bulma, işini halletme, rüşvet, iltimas, liyakatsizlik almış yürümüş. Mafia düzeni katman katman topluma yayılır olmuş. Toplum çürümüş! Sevgisizlik ve tahammülsüzlük sokaktaki masum canlara kadar yıkıcı sonuçlar vermeye başlamış.
Doğa ve çevre katliamları hukuk, bürokrasi ve kolluk gücü kullanılarak legal hale getirilmiş! Beton dininin paraya tapan müritleri etrafımızı sarmış.
Koca ülke mülteci deposu olmuş, demografik yapı bilerek tahrif edilmiş. Kolayca vatandaşlık verilen, sayıları belirsiz göçmen oy deposu olarak kenara ayrılmış.
Ayda milyonlarca lira maaş ödedikleri trollerinin öncülüğünde isyan ve itiraz edenin anında tepesine binilmiş, canına okunmuş.
Basın esir edilmiş. Özgür basın ise sürekli acı bedel ödemek zorunda bırakılarak yıldırılmaya çalışılmış.
Sadaka ve aralıksız din propagandasıyla cahil kesim oy deposuna dönüştürülmüş.
Seçim ve sandık, sürekli iktidara kazandıran bir enstrümana dönüşmüş. İktidarın seçim propagandasını, devletin gücünü arkasına alarak sınır tanımayan dezenformasyona, yalan ve iftira üretimine dayandırırken muhalefet kıskaç altında kıpırdayamaz, sürekli savunmada olan bir hale gelmiş.
Olay artık öyle hale gelmiş ki, iktidar sahipleri" Bize oy vermezseniz hizmet mizmet yok, kusura bakmayın!" diyebilecek hadsizliğe kadar gelmiş!
Bu liste sayfalarca uzar gider.
Şu listeye rağmen hala ana muhalefeti yıpratmaya, ezmeye, kötülemeye devam eden bir insan;
bir ringde kolları arkadan bağlanmış bir boksör ile eldiven üstü muştalı, üzeri zırhlı boksörün dövüşünü seyrederken maçın adaletsizliğini protesto edip eline geçeni tribüne atıp, ıslık çalarak yuh çekecek yerde,"Tüüü beceriksiz, tüüü senin kalıbına, tüüü yetersiz, bu mu len senin boksörlüğün? diyerek elleri bağlı boksöre kötü tezahürat yapıyor demektir.
Kendilerini bu duyarsızlıkları için kutluyorum. Çünkü insan evladının gelebileceği en uç duyarsızlık seviyesine ulaşmışlardır ve bu da beğeniriz, beğenmeyiz bir BAŞARIdır. Helal olsun!...
19 notes · View notes
senbenhaber · 2 years
Link
11.03.2023 13:42 Son Güncelleme: 11.03.2023 13:56
0 notes
muratmesutfan · 1 day
Text
Tumblr media
Bütün Eylüller içlerinde hüzün mü saklar? Boynuna gökkuşağını dolayarak, Avare gelen şen bir Eylül hiç mi yoktur? Dudaklarının kıvrımları, Sınır boyları gibi, Tellerle örtülü kadınlar Ve ''Eylül Bakışlı'' şairlerin Hasretlerinin çaresini hangi Eylül getirir?
Eylül'e meftundur şairler, Peş peşe dökülür mısralarca şiirler..! Biraz yazdan biraz güzden, Dışın üşür, için yanar..! Hem alaturka hem alafranga şarkılar, Sessizce gözlerden süzülen…
Son Eylül'dür belki de ömrüme..! Hep yaralı, hep olmaz bir sevdaya gebe!
Murat Mesut
9 notes · View notes
noksanbiri · 1 year
Text
nedenler peş peşe aklımın bir ucundan diğer ucuna tren vagonu gibi sıralanmışken. içim hiçbir gece bu kadar çok üzülmemişti. elle tuttabilseydim bu üzüntüyü hıçkıra hıçkıra ağlardı. yemin ederim. tek tek taşlarla örmeye çalıştığım kaleyi bugün tek bir dokunuşumla yerle bir ettim. nasıl yaptım. neden yaptım. neden.
98 notes · View notes