Tumgik
#kanlı düğün
yorgunherakles · 2 months
Text
ne sabahın süsenleri tanır seni ne incir ağacı, ne atlar ne tepedeki dolunay, ne çocuk tanır seni ne de ikindi, ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.
federico garcia lorca - tamarit divanı
25 notes · View notes
Text
Tumblr media
Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil. Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!
23 notes · View notes
dusleraleminde · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
📜Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil.
Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez..!✨
~Federico Garcia Lorca, Kanlı Düğün
22 notes · View notes
hatiragulzaman · 1 year
Text
Tumblr media
🥀🥀🥀
(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır. Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise, ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberanî]
(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [Buharî]
(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]
(Musiki, kalbde nifak hâsıl eder.) [Beyheki]
(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [Deylemî]
(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]
(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [Begavî]
(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.) [İbni Mace]
(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemî, Hâkim]
(Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]
4 notes · View notes
senlivesensizim · 3 days
Text
Sen zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyordun ama öyle değil, öyle değil işte.
-Federico Garcia Lorca,Kanlı Düğün
0 notes
nesrin-c · 2 years
Text
‘’Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil.
Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!..’’
Kanlı Düğün - Federico Garcia Lorca
Tumblr media
97 notes · View notes
aynodndr · 9 months
Text
YÜREĞİMİN B/AŞK KENTİ-İSTANBUL
İstanbul; yüreğimde közlediğim şehirsin,
O maviyle, yeşilin beni sarsın İstanbul…
İstanbul; bir içim su, özlediğim nehirsin;
.......... Düştü yola yüreğim sana varsın İstanbul,
.......... O maviyle yeşilin, beni sarsın İstanbul.
İstanbul; “Yedi tepe”, yedi veren gül gibi,
İstanbul; Rabbimizden bizlere ödül gibi,
İstanbul seninleyim; bakma bana el gibi;
.......... Hayâlini kurduğum, cana hâr`sın İstanbul,
.......... Rüyasına durduğum, bana yâr`sın İstanbul.
Hoş gerdanlık köprüler boğazında duruyor,
Senin için kim bilir, kimler hayâl kuruyor
İstanbul!.. Ah İstanbul, beni candan vuruyor;
.......... Ölümüm dosttan olsun, varsın, vursun İstanbul,
.......... Ben yolunda öleyim, hayat dursun İstanbul.
“O ne güzel askerdir, o ne güzel kumandan,
Elbet `Konstantiniyye`, fetih olacak!…” bundan,
Bu kutlu söz üzere burada, “Eyüp Sultan”;
.......... Sen sönmeyen bir ışık, ruha nur`sun İstanbul,
.......... Feth olmayı bekleyen kutlu sur’sun İstanbul.
Başlamış "Feth-i mübin"; yer yerinden sökülmüş
Çalmış mehter marşları, yağlı toplar dökülmüş
Müjdeye kavuşulmuş, zor bilekler bükülmüş;
.......... Mutlu güne eriştin, namus, âr’sın İstanbul,
.......... Asırlarca bekledin; "Fatih” sarsın İstanbul.
”Üçler, Yediler, Kırklar!..” İzin verdi Yaradan,
Gemiler dağlar aşıp yollar buldu karadan,
Surda gedik açıldı, geçti ecdat oradan;
.......... Tuksak idin ezelden, artık hürsün İstanbul,
.......... Hiç bitmesin bu rüya, daim sürsün İstanbul.
Yeniçeri hücumda; veriyor kanlı zahmet,
“Fatih” dua ediyor; “ Yetiş ya fâkih Ahmet!..”
“Akşemsettin” secdede, yağıyor o an rahmet;
.......... Çalsın zafer marşları, mehter vursun İstanbul;
.......... Geliyor genç Padişah, düğün kursun İstanbul.
Baktım ki; “Ulubatlı’m”, surlara sancak asar,
Baktım Şanlı “Fatih’im”, tarihe mühür basar,
Baktım, mağlup düşenler, hâlâdır zehir kusar;
.......... Ecdâda şeref, nâmus, sadık yâr`sın İstanbul,
.......... Hayal değil gerçeksin, çünkü varsın İstanbul.
Ayasofya mâbedim, seni kalpte gizledim,
Başkasına yâr idin, yüreğime sözledim,
Tekrar aç mâbedini yüz sürmeyi özledim;
.......... Bu işin hesabını, ecdât sorsun İstanbul,
.......... Sen yürekte bir ateş, yanan kor’sun İstanbul.
Bir ayağın Avrupa, diğeriyse Asya’da,
Bir kolun Afrika’da, diğeri Kafkasya’da,
Yok dünyada bir eşin, Amerika, Rusya’da;
.......... Sinan gelsin yeniden, taş, taş örsün İstanbul,
.......... Dünyanın gözü nurdan şehir görsün İstanbul.
Nice Âlim, Evliyâ; sır olmuşlar gövdende,
Nice gönül sultanı, kor olmuşlar gül tende,
Vurgunum asıl bundan, bu ateş sönmez bende,
.......... Güneşim sende batmış, sen ne dersin İstanbul?
.......... Işığa hasret ruhum, sende ersin İstanbul.
Ey İstanbul; bilirim, altından kumun taşın,
Nice çağlar eskittin, bilmem ki kaçtır yaşın,
"Yüreğimin Aşk Kenti!.. " Öne düşmesin başın;
.......... Mahmudum, yüreğini sana versin İstanbul,
.......... Tükenmeyen hasretim, sona ersin İstanbul!..
İstanbul, yüreğimde közlediğim şehirsin,
O maviyle yeşilin, beni sarsın İstanbul ,
İstanbul bir içim su, özlediğim nehirsin!..
Kadir Çetin
5 notes · View notes
klndrmsrp · 2 years
Text
‘’Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil.
Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!..’’
Kanlı Düğün - Federico Garcia Lorca
18 notes · View notes
themoonbelongstome · 14 days
Text
Kör.
Işık gözlerimi yakıyor. Konsantre olarak, gerçekten bir tuvalette olduğumu, gölgeli göz kapaklarıma baktığımı fark ediyorum. Dün gece ne yaptığımı ve şu anda bulunduğum yere nasıl geldiğimi hatırlayamadığım gerçeği, gerçekten akşamdan kalma olduğumu kanıtlıyor. Yine de kafamda keskin bir ağrı ya da midemde huzursuz bir gürültü hissetmiyorum. Bir tür mazoşist sarhoş gibi hissetmek istiyormuşum gibi hissetmem gereken bir acıdan şikayet ettiğimden değil, ama daha önce hissettiğimden daha iyi hissetmem bana garip geliyor. Sanki... sanki yeni bir adamda yeniden doğmuşum gibi. Hayatında hiç sigara içmemiş bir adam. İçinde kusurları veya olumsuzlukları olmayan bir adam. Bir bakire gibi hissediyorum... Kendimi yepyeni hissediyorum. Ama ben gerçekten bir erkeğim. Ve bir adam bir gece önce ne yaptığını hatırlayamadığında, kusursuzdan başka her şeydir.
En son kontrol ettiğimde, lavabodan gelen su elimde soğuktu. Yine de dişlerim arasından ve dilimden sıcak geliyor. Ve en son kontrol ettiğimde, lavabodan gelen su karanlık değil, berraktı. Boyalı lavaboya baktığımda gözlerim kalbime olabildiğince sert atmasını söylüyor. Bir sınıf resmi gibi, kendime sırıtıyorum. Kavga mı ettim? Hiç acı hissetmiyorum. Tüm dişlerim yerinde. Yanaklarımda kesik yok. Kanın tadıyla hiç sorun yaşamadım. Kağıt kestiğimde genellikle parmağımdaki kanı emerdim. Tadı güzel değildi ama beni rahatsız etmedi. Yine de bu kan... bu kan komikti. Herhangi bir kesik belirtisi olmadan ağzımda gizemli kanı tatmaktan rahatsız olmakla kalmadım, aynı zamanda tadı da yoktu... bir kağıt kesikten sonra parmağımdan emeceğim kan gibi. Sanırım kendi kişisel ikilemime çok kapıldım, çünkü hemen bunu bilmeliydim... bu tam olarak benim tuvaletim değil. Dolapta Doğum Kontrol hapları? Bu kesinlikle benim tuvaletim değil.
Bir ürperti hissediyorum. Demek istediğim, bu kaba bir gizemli senaryoydu, ama soğuk başka bir nedenden geldi. Aşağıya baktığımda çıplak olduğumu anlıyorum. Ve aletimin utanç verici boyutundan dolayı donuyordum. Kıyafetlerim nerede? Dün gece seks yaptım mı? Ve neden tamamen çıplaktım? Yani seks sırasında tişört giymiyorum ama çorap giyiyorum. Çoraplarımı asla çıkarmam. Ama gerçekten kapalılar.
Şafak ışığı koridoru parlatıyor. Aletimi tutarken duvardaki resimleri tanımaya çalışıyorum ve çevremin görünümüyle şüphesiz bir apartman dairesindeydim. Çekici bir kadına sarılan bir adamın resmi gözüme çarpıyor. Bir düğün resmiydi. Resimle ilgili bir şey tanıdıktı. Onları tanıyor muydum? Tam olarak söyleyemem... Bekle. Evet tanıyorum. Peki kadın neyse. Onu nasıl tanıyabilirim?
Güzel görünümlü oturma odası, bu dairenin büyüklüğüne göre yeni evli diyebilirim. Bir şey gözüme çarpıyor. Emin olduğum bir şey varsa, o da baktığım şeydi. Ama mantıklı gelmedi. İş kıyafetlerim neden yerdeydi...yırtık? Kesinlikle bir kavgaya girdim... ama tesisatçı kıyafetimin görünümüne göre, kaybettim gibi görünüyor. Sanki biri beni takım elbisemden koparmış gibi. O zamandan beri bu kadar ürkütmemiştim...
Midem ağrıyor. Sanırım hasta olacağım.
Altı yaşımdan beri bu durumda değildim. Tek hatırladığım, bayıldığım ve ertesi sabah uyandığımda... Çıplaktım ve... Sparky ölmüştü. Sparky dünyanın en harika köpeğiydi... Doktorlar bana bölünmüş kişilik teşhisi koyana kadar kimse katili bulamadı. Her yerimde kan vardı. Veteriner aileye Sparky'nin başka bir hayvan tarafından saldırıya uğradığını ve suçluluğumun beni yememesi gerektiğini söyleyene kadar Sparky'yi öldürdüğüme ikna olmuştum.
Öyleyse neden suçluluğum sanki bir çeşit turtaymışım gibi bir ısırık alıyor? Polisi aramalı mıyım? Markus'u aramalı mıyım? Telefona doğru yürürken, ayak parmaklarımın arasında sıcaklık hissediyorum. Aşağıya baktığımda, bir odaya giden sıvı bir iz gibi görünen şeye adım attığımı fark ediyorum. Odaya ne kadar yaklaşırsam, koridor o kadar küçülüyor. Odanın önünde, sıvı kapının altından dışarı sızıyor. Düğmeye dokunduğumda görebildiğim tek şey Sparky'nin parçalanmış vücudu ve kanlı izleriydi. Neden? Neden bu kapıyı açmak zorunda kaldım? bir dolaptan birkaç kıyafet alıp hiçbir şey olmamış gibi dışarı çıkmamalıyım. Benim için sürpriz oldu. O kapının arkasında ne olduğunu bilmek istemedim ve asla istemem.
Apartman kapısını kapatırken bir ses beni zıplatıyor. Yaşlı bir adamın sesiydi. Yürüyüşe hazırlanan bir komşu. "Bu, buraya geldiğin kıyafetler değil."
Kafa karışıklığı içinde cevap veriyorum. "Afedersiniz?"
"Yine de özel hissetme, her hafta yatağında farklı bir adam oluyor. Zavallı koca, hiçbir fikri yok." Diyor.
"Sanırım”
"Görünüşe göre çok iyi vakit geçirdiniz, kimse onu sizin gibi çığlık attırmadı" diyor.
Bina merdivenlerinden aşağı inerken kendi kendime düşünüyorum...
"Ve hiç kimse asla attırmayacak.”
0 notes
iahaber · 6 months
Text
Adana’da ‘elektrik’ tartışması kanlı bitti
Adana’nın merkez Seyhan ilçesinde düğüne elektrik verme meselesi nedeniyle çıkan silahlı kavgada bir kişi hayatını kaybetti. Olay, gece saatlerinde merkez Seyhan ilçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi'nde meydana geldi. İsmet Gülşen, evinin sokağındaki düğünden gelen gürültünün geç saatlere kadar devam etmesi nedeniyle uyuyamadı. Gülşen, bunun üzerine düğün sahiplerine iş yerindeki elektriği kullanmaları için izin veren bakkal işletmecisi Sercan K.'ya elektriği kesmesi konusunda uyardı. Sercan K. elektriği kesmeyeceğini söyleyince ikili arasında tartışma çıktı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Bakkalda bulunan tabancayı alan Sercan K., İsmet Gülşen'i göğsünden vurdu. Gülşen kanlar içinde yere yığılırken şüpheli kaçtı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından yaralı Gülşen, çevredeki bir özel hastaneye kaldırıldı. Gülşen, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Gülşen'in cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis, kaçan Sercan K'yı yakalamak için çalışma başlattı. İsmet Gülşen 8 AY ÖNCE AĞABEYİ KAZADA ÖLMÜŞ Öte yandan ölen İsmet Gülşen'in ağabeyi Enver Gülşen'in ise 26 Şubat'ta Adana'da geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle hayatını kaybettiği öğrenildi. Gülşen kardeşlerin anne ve babası olay yerinde uzun süre gözyaşı döktü. (DHA)
0 notes
yorgunherakles · 2 months
Text
kara at ay ve ölüm. bakıyor bana kordoba'nın tepelerinden.
federico garcia lorca - selected poems
2 notes · View notes
Text
Tumblr media
Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil. Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!
11 notes · View notes
dilperisanimmmm · 9 months
Text
Cembelî û Binevşa Narîn Destanı
"Karacadağ Mîri Dewreş Bey, amcasının kızı olan Binevş’e aşık olur. Dewreş, amcası Fariz Bey’den kızını kendisine vermesini ister. Ancak Fariz Bey, Binevş’in ve 7 oğlunun istememesi üzerine Dewrêş Bey’e kızını vermez. Aile Dewrêş Bey’in zulmünden korktuğu için Karacadağ’dan göç ederek Hakkari Mîri Cembelî’nin himayesindeki topraklara göç eder. Bunun üzerine Dewreş Bey, süvarilerini Fariz Bey’in üzerine sürerek 7 oğlunu yolda öldürtür. Binevş’in ailesinde bunlar yaşanırken, Mîrliğinin gücünü temsil eden, Arilerin de kullandığı çift başlı kartal figürünün bulunduğu kasrında Hakkari Miri Cembelî evlenme kararı alır. Buna dayanamayarak intihara kalkışan karısı Zelal ise çıldırır.
Savaşa çıktığı sırada çeşme başında karşılaşan Cembelî ile Binevş birbirine aşık olur. Gelen seslerden irkilen aşıklar birbirinden uzaklaştıkları esnada Binevş’in elindeki mendil Cembelî’nin, Cembelî’nin elindeki değnek ise Binevş’te kalır. Cembelî ölümüne kadar sakladığı mendile her baktığında Binevş’i, Binevş’te her zaman yanından eksik etmediği değneğe bakarak Cembelî’yi hatırlar. Binevş’i tanımayan, kimin kızı olduğunu bilmeyen, Cembelî, yardımcısı olan Omo’yu yollara sürer. Omo, Binevş’in yaşadığı topraklara gider. Sorup soruşturur. Nihayet bir çobanın da yardımıyla Binevş’i görüp Mîr’inin selamlarını söyleyerek geri döner. Bunun üzerine Cembelî, himayesindeki bilgelerden Remildar ile birlikte Fariz Bey’in konağına giderek, kızını ister. Sözün kesilmesinin ardından Fariz Bey, Cembelî’ye hançer hediye eder. Kasra dönen Cembelî ve ahalisi davul zurna eşliğinde düğün hazırlıklarına başlarken, gelişmelerden haberdar olan Dewrêş Bey, süvarilerini toplayıp amcasının konağını basar. Amcasının kellesini koparan Dewrêş Bey, Binevş’i kaçırarak onunla zorla evlenir.
Olanlardan habersiz olan Cembelî, aşkına ulaşmanın sevinciyle davul zurna eşliğinde eğlenirken ansızın içeri giren Omo, kötü haberi verir. Neye uğradığına şaşıran Cembelî, aşkını bulma umuduyla Mîrliğini de Omo’ya bırakıp aç susuz yollara düşer. Yıllarca çobanlık yapan ve "aşk çobanı" olan Cembelî bir gün, Remildar ile karşılaşır. İhtiyarlayan ve gözleri artık görmeyen Remildar sesinden tanıdığı Cembelî’ye olup bitenleri anlatır. Bir kez daha bilgeliğini gösteren Remildar, Cembelî’ye Dewrêş Bey’in konağında bir uşak olarak çalıştığı taktirde Binevş’i görebileceğini söyler.
Dewrêş Bey’in konağına giderek çalışmaya başlayan Cembelî, elinde kavalıyla keder dolu bir türkü çalmaya başlar. Türküsünün sesiyle uyuyan Cembelî’yi Binevş uyandırır. Binevş’i gören Cembelî yıllarca özlemini çektiği aşkına ulaşmanın heyecanıyla ona sarılır. Kendisine sarılanı tanımayan Binevş, Cembelî’nin üzerindeki hançeri alarak göğsüne saplar. Elindeki kanlı hançere bakan Binevş, babası Fariz Bey’in Cembelî’ye hediye ettiği hançeri tanır. Cembelî’nin hançer darbesiyle ölmesine dayanamayan Binevş, aynı hançerle yaşamına son verir."
Tumblr media
0 notes
hazansohbet · 1 year
Link
0 notes
pusancatholic · 2 years
Text
Kanlı düğün! 9 yaşındaki Emirhan maganda kurşunuyla öldü
Kanlı düğün! 9 yaşındaki Emirhan maganda kurşunuyla öldü
Olay, evvelki gün akşam saatlerinde meydana geldi. Mamak’ın Küçük Kayaş Mahallesi’nde oturan Baytemür ailesi, akrabalarının Kıbrıs köyündeki düğününe katıldı. Kıbrıs Köyü Caddesi’ndeki düğünde kutlama için havaya silahlar ateşlendi. O.T.’nin tabancasından çıkan mermi, düğün alanında bulunan Emirhan Baytemür’ün başına isabet etti. Ağır yaralanan Emirhan, etraftakiler tarafından hastaneye…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ruzgargaliba · 3 years
Text
Kızlık zarı ne DEĞİLDİR?
Halk arasında kızlık zarı olarak bilinse de asıl adı ‘Hymen’dir. Hymen adı Yunan Mitolojisindeki evlilik ve düğün tanrısının adından gelir. Hymen ya da kızlık zarı bir namus göstergesi DEĞİLDİR!
Kızlık zarı bilindiği üzere zar gibi bir materyal değil sadece vajina’nın 2-3cm içerisinde yer alan kenarlarda bulunan ufak tabaka diyebileceğimiz yapıdadır. Kızlık zarının kanıtlanmış hiçbir işlevi YOKTUR!
Her kadının kızlık zarı yapısı farklı olabilir. Bazı kadınlarda çok kalın, bazı kadınlarda çok esnektir (bu çok yaygındır). Hatta bazı kadınlarda hiç bulunmayabilir. Ve ayrıca kızlık zarı kan damarı içermemektedir.
Her kızlık zarı ilk ilişkide kanayacaktır gibi bir kural yoktur. Yapılan araştırmalara göre kadınların 70%’inde herhangi bir kanama görülmemektedir. ("Kızlık zarı bozulmak" diye bir kavram yoktur; o ancak oluşan bir yırtıktır)
Özellikle de ülkemizin doğu tarafında ‘kızlık zarı’na çok büyük anlamlar yüklenmektedir ki evlendikten sonra ki ilk gece büyüklere ‘kanlı’ çarşafı gösterilmeden kadın’ın namuslu olduğuna inanılmaz. Ya da evlenirken gelinin beline kırmızı kurdele bağlanır. Bu da gelinin bakire olduğu anlamına geliyor…
Nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Bunlar çok aşağılayıcı durumlar… Ülkemizde en çok yapılan operasyonlardan biri de kızlık zarı dikimi… ve ülkemizde “Gerdek gecesinde kanama olmadığı için öldürüldü” başlığı altında bir çok cinayet haberi bulabilirsiniz.
“Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesi’nde, aynı zamanda amcasının kızı olan nişanlısı 23 yaşındaki Neslihan Tarlacı’yı bıçaklayarak öldüren 26 yaşındaki Yasin Tarlacı, ilk kez hakim karşısına çıktı. Olayı ‘soğukkanlılıkla’ anlatan Tarlacı, “Nişanlım bakire değilmiş, öğrenince öldürdüm.” dedi."
Söylenecek çok söz var ama söylemeye dilim varmıyor. Bu iletiyi yazmamın nedeni özellikle de erkek arkadaşlarımızın biraz yabancı olduğu bu konuyu onlara açıklamaktı.
Namus doğruluktur, dürüstlüktür, insanlara iyi davranmaktır, yalan konuşmamaktır. Evlenmeden seks yapınca değil bunlara sahip olmayınca namussuz oluyorsun!
“Sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler kadına fahişe.”
101 notes · View notes