Tumgik
#susuz kalmanın zararları
Text
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Susuz Kalmanın Tehlikeli Yan Etkileri Nelerdir?
Tumblr media
#BitkiÇayları, #ÇayVeKahveninSuIhtiyacınıKarşılamaması, #GünlükSuIhtiyacı, #GünlükSuTüketimi, #SağlıklıSuTüketimi, #SuIçerenMeyveVeSebzeler, #SuIçmeninCiltSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninFaydaları, #SuIçmeninHazımsızlıkSorunlarınaEtkisi, #SuIçmeninKaloriyeEtkisi, #SuIçmeninKalpSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninÖnemi, #SuIçmeninSaçSağlığınaEtkisi, #SuIçmeninZayıflamayaEtkisi, #SusuzKalmanınZararları, #SusuzluğuGiderenBitkiler, #SusuzluğuÖnleme, #SusuzluğunBaşAğrısınaEtkisi, #SusuzluğunCiddiSağlıkSorunlarınaYolAçması, #SusuzluğunEnerjiDüzeyineEtkisi, #SusuzluğunEtkileri, #SusuzluğunKasKramplarınaEtkisi, #SusuzluğunVücutÜzerindekiEtkileri, #Susuzluk, #SusuzlukBelirtileri, #SusuzlukVeBöbrekSağlığı, #SusuzlukVeSağlık, #SuyunBağışıklıkSistemineEtkisi, #SuyunCiltSağlığınaEtkisi, #SuyunVücutÜzerindekiEtkileri, #SuyunVücuttaTaşıdığıBesinMaddeleri, #SuyunVücuttakiRolü, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #UzunSüreliSusuzluğunEtkileri, #VücuttaSuDengesi, #YeterliSuAlınmamasınınZararları, #YeterliSuIçmeninÖnemi https://is.gd/RmtpFF https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/susuz-kalmanin-tehlikeli-yan-etkileri-nelerdir/
Susuz kalmanın tehlikeli yan etkilerinden önce su içmek neden faydalıdır hiç sorguladınız mı? Hücrelerimizin ve dolayısı ile vücudumuzun % 70’i sudur. Su; mutlak surette alınması gereken, alınmaması durumunda ise sayısız sorunlara yol açacak zaruri bir maddedir. Uzmanlara göre susuz kalmak yavaşça intihar etmeye benziyor. İnsan vücudu susuz kalınca, vücutta bir su savaşı patlak veriyor.
Susuz kalmanın tehlikeli bir yanı suya kalbin, karaciğerin, midenin, böbreklerin, beyninin hatta derinin ihtiyacı var. Susuz kalındığında, dışarı atılması gereken toksik maddeler atılamamakta ve bünyeyi zehirlemeye devam etmektedir.  Ayrıca su, tüm hücrelerde olduğu gibi cilt hücrelerinin hacminin büyümesini sağlayarak, ciltte dolgunluk yaratmakta ve cildin genç ve güzel görünmesini sağlamaktadır. Genç ve güzel görünmenin ilk şartı su ihtiyacının normal oranlarda karşılanmasıdır.
Bir İnsan Susuz Ne Kadar Yaşayabilir?
Bu soruyu herkes merak etmiştir. Ancak bir insanın su içmeden kaç gün yaşayacağı kısmen  ortam şartlarına bağlıdır. Ortam şartlarına ne kadar bağımlı olursa olsun bu süre 5 günü geçmemektedir. Çok sıcak veya soğuk ortamlarda bu süre 2 güne kadar düşebilmektedir.
Su İçmek Hayati fonksiyonların devamını sağlar
Taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere ihtiyaçları olan besin ve oksijeni ulaştırırken, vücutta ortaya çıkan atık maddeleri ise ter ve idrar yoluyla uzaklaştırmaktadır. Su kimyasal ve fiziksel özellikleri sebebiyle; sıcak ve soğuk havalarda vücut ısısını sabitleyerek yaşamsal bir görev üstlenmiştir. Ayrıca eklemlerin kayganlığını ve elastikiyetini sağlayarak, sürtünmeden dolayı bu bölgelerin aşınmasının önüne geçer. Su ulaşımı en kolay içeceklerden birisi olduğundan eksikliğini fazla yaşamıyoruz ancak su içme konusunda ihmalkar olan davranışlar nedeniyle çoğu insan su ihtiyacını karşılamamaktadır.
Çay ve Kahve İçmek Su İhtiyacını Karşılar mı?
Çay, Kahve, Kola gibi içecekler su yerine  kesinlikle geçmemektedir.  Çay ve kahve diüretik etki göstererek vücutta bulunan suyun dışarı atılmasını hızlandırmaktadır. Kola gibi içecekler ise vücutta ödem oluşturucu etkiye sahiptir. Günde içebileceğimiz su sınırı 1,5-2,5 litre arasında olmalıdır. Bir kişinin günlük su ihtiyacı günlük yaktığı kalori ile alakalıdır. Çok aşırı kalori yakıyorsanız su ihtiyacınız artacaktır. Bu nedenle çok su içmek yararlı düşüncesi ile aşırı su alımı gereksiz bir davranıştır. Ki insan vücudu susadığı zaman bizlere otomatik olarak susuzluk hissi vererek uyarmaktadır. Susuzluk hissedildiğinde yapılması gereken davranış su içmektedir. Susuzluk hissedildiğinde kola, çay ve diğer şekerli içecekleri içmek sağlığımızı bozucu etkiler gösterebilir.
Suyun kalorisi yoktur ve içildiğinde kısmen tokluk hissi verdiğinden dolayı zayıflamak için yardımcı olmaktadır.
Susuz Kalmanın Zararları Nelerdir?
Susuz kalmanın tehlikeli yanlarından, susuzluk, vücudun yeterli miktarda su kaybetmesi veya alamaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Su, vücut fonksiyonlarının düzgün bir şekilde çalışması için hayati öneme sahiptir. Susuzluk, vücut sıvı dengesini bozabilir, kan basıncını etkileyebilir ve organların düzgün çalışmasını engelleyebilir. Ayrıca, suyun vücutta taşıdığı besin maddelerini ve mineralleri nakletme görevi nedeniyle, susuzluk enerji düzeyini azaltabilir, kas kramplarına, baş ağrılarına ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Uzun süreli susuzluk, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonları, cilt problemleri ve diğer ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, düzenli olarak yeterli miktarda su içmek, genel sağlığı korumak için önemli bir adımdır.
Yeterli su alınmaması durumunda, böbreklerde kalıcı zararlar görülebilir hatta böbrekler iflas edebilir.
Yeterli Su alınmadığında, vücuttan atılması gereken çeşitli metabolik atıklar böbrek tarafından atılamamakta ve karaciğer bunları filtrelemek zorunda kalmaktadır. Bu durum karaciğer ekstra yük bindirmekte ve vücutta yağ depolanma oranı artmaktadır.
Vücudun en büyük organı deridir. Susuzluk ciltte kuruluğa sebep olur ve kırışıklıkları arttırır.
Susuzluk vücut direncini düşürür ve bağışıklık sistemini zayıflatır.
Hazımsızlık sorunlarına yol açar. Kabızlık sorunları görülür.
Kalpte yorgunluğa sebep olur. Kas Kramplarını tetikler. Ayrıca düzensiz tansiyon sorunlarına yol açar.
Baş ağrısı, unutkanlık ve dikkat bozukluğu az su tüketimi sonucunda oluşabilir.
Saç dökülmesi ve kepeklenme sorunlarına yol açar, bu süreçleri hızlandırır
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes
sanaltabip-blog · 8 years
Text
Vücudun Susuz Kalmasının Zararları Nelerdir
Vücudun Susuz Kalmasının Belirtileri ve İnsan Vücuduna Olan Zararları
Tıpta dehidrasyon adı verilen vücudun susuz kalması durumu, vücudun fonksiyonlarını gerçekleştirmek için yeterli su miktarını bulamaması demektir. Vücudumuz sürekli olarak su kaybeder ve kaybettiği suyu yerine koyamazsa dehidrasyon meydana gelir. Uzun süren ishaller, kusma, aşırı terleme vb su kaybına neden olan durumlar, dehidrasyonun da davetçisidir. Dehidrasyon hafif ve ağır olmak üzere iki türe ayrılır. Hafif dehidrasyonlarda daha çok su tüketerek çözüm sağlanabilir. Ancak ileri dehidrasyon söz konusu ise kesinlikle derhal tıbbi müdahale gereklidir. Su eksikliği vücudun fonksiyonlarının durmasına da neden olduğu için acilen bu durumun önüne geçilerek vücudu normal fonksiyonel haline getirmek gerekir. Aksi halde ciddi ve tehlikeli sorunlarla karşı karşıya kalınabilir. Dehidrasyon her yaş grubundan insanda görülür çünkü su tüm insanlığın yaratılışındaki ana malzemelerinden biridir. Ancak tehlikeli olduğu yaş grupları daha çok çocuklar ve yaşlılardır. Çünkü çocuklar ve yaşlılar  vücut savunması bakımından çok daha narindirler ve su eksikliği onları çok daha fazla etkilemektedir.
Vücudun Susuz Kalmasının Zararları
Dehidrasyon durumunun en etkili tedavisi, bu durumun oluşmamasını sağlamak olmalıdır. Vücudun gerektirdiği kadar su muhakkak tüketilmeli, özellikle ishal gibi aşırı su kaybına neden olacak etkiler var ise daha çok su tüketilerek kaybedilen su yerine konmalıdır. Dehidrasyonun ilk başta bir çok hastalıkla benzer belirtileri vardır. Baş dönmesi, ağızda kuruluk, halsizlik vb… Daha sonra bu belirtileri susuzluğa bağlı olarak akıl bulanması,nemin akciğerlerde azalması sonucu nefes darlıkları izler. Bir vücudun susuz kalıp kalmadığını anlamanın en kesin yoluysa idrara çıkma süresini takip etmektir.  Eğer bir bebek 3 saat boyunca hiç idrar yapmıyor ise ya da bir yetişkin sekiz saat boyunca idrara çıkmıyor ise dehidrasyon var demektir derhal sıvı takviyesi yapılmalı, durumun önüne geçilmelidir.
Vücudun Susuz Kalmasının Zararları Nelerdir
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Musluk Suyunun Sağlığımıza Etkileri
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/musluk-suyunun-sagligimiza-etkileri/
Musluk Suyunun Sağlığımıza Etkileri
Musluk suyu; nehir, göl, yer altı suları ya da baraj gölleri gibi doğal ya da yapay su kaynaklarından çıkarılarak, boru hatları aracılığıyla evlere ve iş yerlerine dağıtılan sudur. Peki musluk suyu içmek zararlı mı?
Bugüne kadar, musluk suyunun ihtiva ettiği maddeler ve zararları konusunda birçok bilimsel araştırma yapıldı. Bu doğrultuda musluk suyunun sağlık üzerindeki potansiyel etkileri de birçok kesim tarafından tartışıldı.
Eğer sizin de musluk suyu içmenin güvenli olup olmadığına dair soru işaretleriniz varsa sağlıklı içme suyunu evlere ulaştıran Miato olarak bugünkü içeriğimizde musluk suyu içmenin zararları konusunda sizleri aydınlatmak isteriz.
Musluk suyu, damacana su ve artırılmış su kıyaslaması için ise buraya tıklayabilirsiniz.
Musluk Suyu İçmenin Zararları Nelerdir?
  Musluk suyu içmenin zararlarını anlamak için ilk olarak musluk suyunun size ulaşana kadarki yolculuğu sırasında içine karışan maddelere ve kimyasallara bakmakta fayda var. Musluk suyu, kullanım alanlarına dağıtılana kadar çeşitli aşamalardan geçer. 
Doğal ya da yapay kaynaklardan alınan su, boru hatları sayesinde şehir ya da bölge deposunda toplanır. Bu depolarda, su içinde bulunan bakteriler, mantarlar ve zararlı etmenler, kimyasal maddeler aracılığıyla sterilize edilir ve yine boru hatları aracılığıyla evlere ve iş yerlerine dağıtılır.
Kaynaktan çıkıp musluğa gelene kadar uzun bir süreçten geçen ve sterilize edilen musluk suyunu içmek yine de zararlı mıdır? Maalesef, bu sorunun cevabı çoğu zaman “evet”tir. Musluk suyunun zararlı hâle gelmesinde etkili olan nedenleri üç farklı maddede ele alabiliriz.
1.Musluk Suyunun Kaynağında Bulunan Zararlı Maddeler
Günümüzde, tarım alanlarında kullanılan kimyasal maddeler ve sanayi bölgelerinin yol açtığı atıklar, su kaynaklarında kirlenmeye yol açar. İnsan sağlığı için son derece kötü etkileri olan arsenik, tarım ve sanayi faaliyetlerinden dolayı suya karışan maddeler arasındadır.
Arseniğin yanı sıra, tarımda kullanılan gübre amaçlı nitrat, nitrit, amonyum, böcek öldürücü pestisitler ve sanayi atıklarından olan alüminyum gibi ağır metaller de suyu zehirler. Buna ek olarak, doğal kaynaklar aşırı derece florid bulundurabilir. 
Florid havada, toprakta, mineralli kayalarda, suda ve hatta insan vücudunda yer alan doğal maddelerden bir tanesidir. Ancak floridin aşırı tüketimi, sağlık problemlerine yol açar. Eğer musluk suyunun geldiği kaynak florid bakımından zenginse, bu durum sağlık sorunlarına yol açabilir. 
Suyun geldiği kaynağın temizliğinden emin olunsa dahi bu noktada ikinci maddeye odaklanmak gerekir. 
2.İkmal Borularında Bulunan Zararlı Maddeler
Musluk suyunun kaynaktan aktarılması için kullanılan boru hatları, suyun kaynaktan depoya ve depodan kullanım alanlarına aktarımında kullanılır. Dolayısıyla hem şehir ikmal borularını hem de bulunduğunuz mekanın borularını sağlığınız açısından yeniden değerlendirmeniz gerekir. 
Şehir boruları, genellikle yenilenen altyapı çalışmalarıyla birlikte plastik materyallerden üretilmektedir. Plastik materyaller pas oluşumunun önüne geçer ancak mantar, bakteri ve yosun gibi sağlığı zararlı maddeler barındırabilir. Bu boruların bakımı yapılsa dahi, bakım sırasında kullanılan kimyasal maddeler de borulara karışma riski taşımaktadır.
Apartman boruları da çeşitli problemlere sebep olabilir. Özellikle altyapısı eski olan bir apartmanda isenız, metal borular içerisinde pas oluşumunun kaçınılmaz olduğunu belirtmek gerekiyor. Bunu test etmek için, yaşanan bir su kesintisinden sonra musluğu açtığınızda ilk başta karşılaştığınız suyun rengine bakmanız yeterli olacaktır.
Eğer kiremit renginde bir su ile karşılaştıysanız, bu durum borulardaki pastan kaynaklanıyor olabilir ve kesinlikle bu suyu içmemeniz gerekir. Öte yandan kullanım alanınızda bulunan borular plastikse, tıpkı şehir borularındaki gibi zaman içerisinde mantar, küf ve bakteri oluşumlarının gerçekleşebileceğini de göz ardı etmemelisiniz. 
3.Su Deposunda Bulunan Zararlı Maddeler
Musluk suyu içmenin zararları ile ilgili dikkat etmeniz gereken üçüncü nokta da suyun depolandığı yer ve suya uygulanan sterilizasyon işlemleridir. Kaynaktan gelen su, bölge depolarında tarım ve sanayi atıklarından arındırılmak, bakteri ve mantar oluşumunun önüne geçmek için sterilize edilir. Bu sterilizasyon sırasında ise suya klor adlı madde ilave edilir. 
Klor, sadece bakteri ve mantarlar için değil, insanlar için de zararlı bir maddedir. Bu nedenle sterilizasyon sırasında klor miktarı belli bir seviyede tutulur. Ancak yine de musluk suyu yoluyla vücudunuza giren klor miktarı zaman içinde önemli rahatsızlıklar yaşatabilir.
Musluk Suyu Tüketiminin Neden Olabileceği Hastalıklar Nelerdir?
Musluk suyunun sebep olduğu hastalıklar, su içerisindeki maddelerin yarattığı sağlık sorunlarıdır. Her maddenin sebep olduğu hastalık doğal olarak birbirinden farklıdır. Musluk suyunun ihtiva edebileceği maddeleri ise arsenik, klor, florid, ağır metaller, pestisitler, sodyum klorür, nitrat, dietil ftalat, bakteriler ve fosfat şeklinde yeniden sıralayabiliriz.
Bu maddelerin, su içinde eser miktarda da olsa yer alması, kısa vadede sağlık sorunları yaratmasa da uzun vadede rahatsızlık yaratabilir. Musluk suyu içmenin zararları sonucunda pek çok hastalıkla mücadele etmek durumunda kalabilirsiniz. 
Hatta su içinde yer alan arsenik sebebiyle kısmi felç, ellerde ve ayaklarda uyuşma, kusma, bulantı, mide ağrısı, ishal, ciltte renk değişikliği ve hatta körlük problemleriyle karşılaşma ihtimali de göz ardı edilmemelidir.
Klor; kronik öksürük, nefes alma zorluğu, kronik boğaz ağrısı, göğüste sıkışma ve nefes borusu tahrişine sebep olur. Florid, florozis olarak adlandırılan ve dişlerde gözle görülür renk değişikliği yaratan bir hastalığa davetiye çıkarır. 
Su içinde yer alan maddelerin en zararlı olanları ise ağır metallerdir. Ağır metaller, beyin hasarlarına, demansa, Parkinson ve Alzheimer hastalığına sebep olur. Tarım ilaçları olan pestisitler; göz ve cilt tahrişi, baş ağrısı, alerjik hassasiyet ve aşırı zayıflık gibi sorunlar ortaya çıkarır. 
Sodyum klorür; solunum zorluğu, kasılma, vücutta aşırı susuzluğa neden olan hipernatremi hastalığı, kusma ve sindirim sistemi tahrişine yol açar. Nitrat ise methemoglobinemi isimli bir kan hastalığının sebebidir. Bu hastalık sonucunda hücrelere yeterli oksijen taşınamaz. Zararlı bakteriler de genel olarak kusma, ishal, tifo, koli basili gibi hastalıklara davetiye çıkarırlar. Fosfat ise uzun süreli maruz kalmada damar sertliğine yol açar. 
Musluk Suyunu Sağlıklı Hale Getirmek İçin Neler Yapılabilir?
Tüm bu bilgilerin ardından doğal kaynakların tükendiği ve içme suyuna ulaşımın gitgide azaldığı bu dönemde, musluk suyunu sağlıklı bir şekilde kullanmanın mümkün olup olmadığını sorguluyor olmalısınız. İşte tam da bu noktada Miato cam tanklı akıllı su arıtma cihazının size sunacağı avantajları sıralamak isteriz.
Miato cam tanklı akıllı su arıtma cihazları sayesinde, suyun bağ yapısı bozulmadan zararlı maddeler devre dışı bırakılır. Ayrıca ters osmoz sisteme sahip Miato ile suyunuzun sağlığınız üzerinde olumsuz bir etkisinin olup olmayacağını endişe etmenize de yer kalmaz.
Musluk suyu içmenin zararları ile oluşabilecek sağlık problemlerini Miato akıllı su arıtma cihazları ile önleyebilirsiniz. Diğer yandan susuz kalmanın vücudunuz üzerindeki etkilerini öğrenmek için ise buraya tıklayabilirsiniz.
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes
bilmisler · 6 years
Text
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
https://bilmisler.com/vucudumuzun-susuz-kaldigini-nasil-anlariz/
Vücudumuzun Susuz Kaldığını Nasıl Anlarız?
Metabolizmanın günlük faaliyetlerini sürdürebilmesi için suya ihtiyacı oldukça fazladır. İnsanların gün içerisinde yaşadıkları hayatın yoğunluğundan dolayı su alımını az gerçekleştirmesi çeşitli sıkıntıları beraberinde getirecektir. Su alımının uzun süre kısıtlı gerçekleştirilmesi ise ciddi sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Susuz kalan vücut belirtilerini detaylı bir şekilde ele alarak susuz kalmanın zararları hakkında detaylar paylaşacağız.
Susuzluk Belirtileri
Baş Ağrısı: Vücudun sürekli olarak su kaybına uğraması potasyum, sodyum ve temez tuz kaybı anlamına da gelmektedir. Potasyum ve sodyum kaybı kanın kimyasının değişmesine neden olacağı ve bu değişikliğe karşı beynin oldukça hassas olması nedeniyle baş ağrıları tetiklenmektedir. Su kaybı yüksek oldukça başi ağrısının şiddeti de artmaktadır. Su kaybı ile doğru orantılı olarak kan basınıcında düşüş gözlenmektedir. Kan basınıcın düşmesi ise beyne ihtiyacı olandan daha az oksijen gitmesine neden olacağı için kan damalarında genişleme meydana gelecek, baş ağrısı çekilmez bir hal alacaktır.
İdrar Rengi: Vücudun susuz kalmasının belirtileri arasında idrar renginde farklılıklar görülmesi de yer alıyor. Susuzluğa bağlı olarak idrar atıklarının aşırı konsantre olması vücuttan zor atılmasına neden olur. Yeterince su tüketilmiş olsa idrar vücuttan çok daha kolay atılacaktır. Vücudun susuz kalma süresinin uzamasına bağlı olarak atıkların vücutta kalma riski bile oluşabilir.
Kabızlık: Vücuttan ve kolonlardan artıkların temizlenmesi konusunda oldukça faydalı olan su eksikliğinde tüketilen besin maddelerinin vücuttan atılması gereken kısımlarının tahliye edilmesinde güçlük çıkacaktır.
İdrara Çıkma Sıklığı: Yetişkinler 24 saat içerisinde ortalama 6 – 7 kere idrar çıkarır. Gün içerisinde su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda vücuttan atılan sıvıların yerine yenilerinin getirilmesi mümkün olmadığından sıvı kaybını önlemek adına böbrekler kapasiteleri yettikçe sıvıyı vücut içerisinde tutmaya çalışırlar. Bu da kişinin normalden çok daha az idrara çıkmasına neden olur. Gün içerisinde belirtilen rakamlardan çok daha az idrara çıkıyorsanız su tüketiminizi arttırmanızı tavsiye ediyoruz.
Susama ve Ağız Kuruluğu: Şüphesiz vücudun susuz kaldığının en gerçekçi göstergesi kişinin kendisini susamış hissetmesidir. Fakat gün içerisindeki yaşantının yoğun olmasına bağlı olarak kişinin vücudunu dinlememesi bu talebi dahi görmesini engellemektedir. Susama ile birlikte gelen ağız kuruluğu da genellikle mukus zarlarının sıvıya ihtiyacı olduğunun işareti olup bu durumlarda su tüketiminizi arttırmaya özen göstermelisiniz.
Cilt Kuruluğu: Vücudun nemlendirilmesi için insanlar tarafından pahalı kozmetik ürünlerin tercih edildiğini biliyoruz. Oysa ekonomik anlamda oldukça maliyetli olan bu ürünleri kullanmaya başlamadan önce su tüketiminizi yeterli seviyeye çekmeniz oldukça makul bir adım olacaktır. Sıvı kaybının kaşıntılı, iltihaplanmış, tahriş olmuş ve hassas bir cilde sebebiyet verdiği unutulmamalıdır.
Kilo artışı ve açlık, eklem ağrıları, yorgunluk gibi durumlar da vücudun susuz kaldığının belirtileri arasında yer almaktadır.
0 notes