Tumgik
#türkçe podcast
gozealanlarlokali · 8 months
Text
youtube
6 notes · View notes
hanikurumsaldik · 1 year
Photo
Tumblr media
#23NisanKutluOlsun
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun 👑
4 notes · View notes
muratk · 2 years
Text
0 notes
ibnulharezmi · 2 years
Text
Yoldaki Fikirler yeni sezonunda yayında!!! Podcasti dinleyip paylaşmayı unutmayın.
Üniversitelerimiz hâli ortada. Değil ilk yüzde ilk 500'de dahi hiçbir üniversitemiz yer almıyor. Peki bunu gerçekten kaçımız önemsiyoruz. Ne kadarımızın umurunda bu mesele. Niteliksizleşen üniversitelerimiz ve niteliksiz akademisyenlerimiz ile utanılacak durumdayız. Kendi alanında takdire şayan çalışmaları olan hocalarımı tenzih ederim ama maalesef akademik kadroları dolduran insanlar yetersizlikleri ile ön plandalar.
Neresinden başlayacağımı şaşırıyorum. O kadar problemle dolu ki şuan üniversiteler anlatmakla biter mi bilmiyorum. Ama ben tek tek yine de anlatmaya çalışacağım. Öncelikle akademik kadrolar ve hocalık vasfını üstlenmeyen "hocalar", sonrasında olmadık sayıda açılan yüzlerce binlerce kontenjanlar... Ardından niteliksizleşen okullar ve beraberinde niteliksizleştirilen meslekler. İnanın bu böyle devam etmez. Sayıları arttırmak nitelik sorununu çözmez. Nitelik için seçicilik şarttır.
Hatice Acar'ın Yazısı
Üniversitelerimiz neden dünya sıralamasında ilk 500’de değil? Ne Boğaziçi, ne ODTÜ, ne Koç, ne Bilkent güncel sıralamada ilk 500’de bile değil.
Bana kalırsa bu sorunun bir cevabı da feed-back (geri dönüt) azlığı. Öğrenciler ödevlerine cümle cümle incelenmiş geri dönütler alamıyor, alsa da bu çok az bölümde uygulanıyor, öğrenciler nota itiraz dışında sınav kağıdı için gereken doğru cevaplarından haberdar olmuyor. Neyi yanlış yaptığını bilmiyor, doğrusunu nasıl öğrenecek?
Burada en şaşırdığım şey hazırladığım paper’larda tek cümlenin affedilmemesi oldu. Evet affedilmemesi diyorum, çünkü böyle bir sisteme daha önce aşina değilim, yazdığım her sunu argümantasyon kelime kelime irdelenip eleştiriye tabi tutuluyor/du. Tat kaçırıcı olsa da öğreniyorum.
Tabi, hoca da keyfine göre eleştiri yapamaz. Onun da öğrenciye hesap verebilirliği var; o yüzden o notu neden verdiğini hem cümle cümle iç incelemede, hem de ödev veya paper genel değerlendirmesinde öğrenciye açıklamak zorunda. Bu da sistemi efektif/akıcı yapıyor.
Ayrıca akademisyenler sınav ve paper kağıtlarının isimlerini GÖREMİYOR. Sistem paper’a isim yazmamızı engelliyor. Kağıt Merve’nin mi Jack’in mi bilmiyor. Böylece olabilecek kişiselleştirme ihtimalleri ortadan kalksın hem de hoca bana taktı denilmesin. Karşılıklı rahatlık.
Öğrencileri suçlamadan önce öğrenciye sunulan sisteme bakılmalı. Bu memleketin gençleri itham edildiği gibi yeteneksiz değil; sadece daha etkili, onları merkeze alan ve elbette daha disiplinli sisteme ihtiyaçları var. Eksikliklerini güvenle öğrenmek istiyorlar, hepsi bu.
Bu sistemi uygulayan üniversitelerimiz var, biliyorum; onlarınki yaygınlaştırılmalı, azınlık kalmamalılar. İkincisi, akademisyen başına düşen öğrenci sayısı azaltılmalı. Böylece akademisyenler de aşırı iş yükü ile öğrenciyle ilgilenmek konusunda zorluk yaşamasın. Sistem mesele.
İlk 500’e oradan da ilk 100’e girmek her yere dershane gibi üniversite açarak olmaz. Gerekirse daha az ama daha nitelikli olmalılar; copy-paste ödevlerle geçilmeyecek, öğrenciye sadece akademik değil aynı zamanda bireysel becerilerini geliştirecek sistemi kurulmak zorunda.
1 note · View note
hypnogaja · 1 year
Text
ayyayayyaya 🧿
#sabah kalktım rahat rahat hazırlandım babam durağa kadar bıraktı beni hemen otobüs geldi peşine bindim bi yandan da podcast dinliyorum#neyse çorba içmeyi planladığım bölgenin yakınındaki durakta indim ama anksiyetem ağır bastı ve çorba içmeye gidemedim#okula doğru gitmeye başladım sonra okulun 15 20 metre uzağında bi lokanta gördüm minik bi yerdi yemekleri karıştıran yaşlı bi adam gördüm#ve çok samimi geldi saçları beyaz bi adam kibar kibar yemek koyuyor falan. neyse ilk başta yok yok gitmiyim falan diyordum ama bi şekilde#iç sesimi ikna ettim ve içeri girdim. dedim çorba var mı işkembeyle tavuk var dedi. tavuk alabilir miyim dedim. az mı dedi olur dedim.#neyse geçtim bi yere çorbayı getirdi küçük bi çocuk. arkada kısık sesle haberler açık hava çok soğuk ama içerisi sıcacık..#çorba güzel ortam samimi.. gözlüğüm buharlaştı çıkarıp koydum köşeye. 15 liraydı. mutlu çıktım. şoka gittim sonra. poşet çay aldım 20li#bi de 1.5 litrelik su aldım dedim melek bu şişe bitecek. okula gittim sonra. bizimkilerle sohbet ettik. teneffüste kek ve sıcak su aldım#çay içtim derste. öğle arası voleybol oynadık bi yandan da eski türkçe pop söyledik. bir öküz top atarak bardağımı kırdı#ama kendi kendime söylendim sadece mala bi şey anlatsan da anlamaz sonuçta#neyse gayet chill devam ediyordu. son derse girdik. öğretmenler kurs binasında yılbaşını kutlamak için pasta falan almışlar#bizimkiler de yalandan trip atıyor hocaya bizle neden yapmadınız yapabilirdiniz falan diye. hoca bi ara çıktı sınıftan. vicdan azabı#ile doldu bizimkiler. ya pasta almaya gitmişse diye. hoca beş dakika sonra geldi. derse başladı. biz dersin sonlarındayken de irfan abi#elinde bi kutuyla girdi içeri. ekler almış hoca bize 🥹🥹 sırayla döndürdük sınıfta herkese üç tane küçük düşüyordu. sona iki tane kaldı#bi tanesini aldım sonuncusunu da hocaya getiriyordum hoca dedi ki sen al ağzım doluydu ama ben aldım demeye çalıştım ve o an çok komikti#başladım gülmeye. yere oturdum en son. çiğneyemedim ağzımdakini nefessiz kalcam hani öyle gülüyorum hckwhdkwk ve tüm sınıf aynı şekil.#dedim hocam ben aldım dördüncüyü. sonra hoca da gülmeye başladı. sonuncusunu da o yedi. ay öyle iştee.#şakamatik gibi bir gün geçirdim bugün baya güldük. mutluydum da. diyom kesin haftanın kalanı bok gibi olacak#sınıf arkadaşlarım bardağın kırılmasını nazar çıktı olarak yorumladı. oladabilir idkk
10 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Köpek sahipleri ile yaptığımız üçüncü ve son bölüm yayında🥳 Link Bio'da . . . #köpekeğitimi #köpekvideoları #köpeksahiplendirme #köpek #evcilhayvan #kedi #muhabbet #mikrofon #morpati #mama #eğitim #sevimlihayvanlar #hayvan #podcast #türkçe #petshop #scr (Çanakkale, Turkey) https://www.instagram.com/p/CpDI9cvNc3N/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
uyumadan · 6 months
Text
Hadi size birkaç podcast serisi ve Youtube kanalı önereyim.
Podcastler
Sanırım 2012'den bu yana podcast dinliyorum. 1 lira 1 lira biriktirerek 500 liraya aldığım ilk akıllı telefonum olan Android işletim sistemli LG marka telefonumda BeyondPod uygulamasıyla dinledim uzunca bir süre. Podcast kavramını Apple icat etmişti ve ismi de iPod ve Broadcast ifadelerinden geliyordu. Bugün insanlar podcast'in tanımını "dinlenecek sohbet içeriği" sansa da aslında başka bir ihtiyaçtan doğmuştu, mobil internetsizlik. Podcast bölümlerine abone olunurdu ve internet bağlantısı olduğunda bölümler otomatik olarak indirilirdi. İndirilmiş olan bu bölümler de istendiği zaman dinlenebiliyordu. Aynı zamanda bu şekilde bülten konseptinde olması da ona ayrı bir hava katıyordu. Podcast video formatında da olabilirdi. Podcasti podcast yapan şey yayınlanma türüdür. Beyondpod uygulaması gayet hoştu. Aslında o dönem var olan tek podcast platformu olan Apple'ın iTunes'unun API'ını kullanıyordu. Diğer tüm podcast uygulamaları da bu şekilde yapıyordu. Sonrasında Spotify gibi pazarı ele geçirmiş uygulamalar ve Youtube gibi platformlar da podcast işine girdi ve mevcut podcastlerin çoğu özellikle Spotify olmak üzere buralara taşındı. O zamanlar Türkçe podcast bulmak için Beyondpod'un arama kısmına rastgele Türkçe kelimeler yazıyordum. Sanırım o zamanlar var olan tüm Türkçe podcastlerin çoğu bölümünü dinlemiştim. Hatta bir lisenin öğrencilerinin yaptığı bir podcaste de denk gelmiştim. Faymonville ismindeki Belçika köyünde her yıl Türklük şenliği olduğunu ve bunun Türklerle hiçbir alakası olmadığını oradan öğrenmiştim. Ben o yıllarda podcast kavramını insanlara tanıtmaya ve sevdirmeye çalışıyordum. Ancak podcast tek başına keşfedilip, odaklanarak dinlenmesi gereken bir şey olduğu için pek ilgilerini çekmiyordu. Sonrasında ipini koparan podcast işine girdi zaten, biliyorsunuz.
Koku
Tumblr media
Bu podcast serisi podcast konusunda o zamanlar çok üretken olan Açık Radyo'nun bir içeriğiydi. Sanırım 2012'lerden beri ara ara açıp dinliyorum. Bilgi dolu bir içeriğe sahip. Parfümlerle ilgili konuları temel alıyor diyebiliriz ancak kesinlikle bundan çok daha fazlası. Zira ben bu programı çok sevsem de parfümler pek ilgimi çekmez. Kokuya dair, kokuyla ilgili olan her şeyi konu alıyor. Her bir konuyu da fiziksel, kimyasal, biyolojik, tarihsel, toplumsal, psikolojik olarak inceleyip detaylandırıyor. Örneğin neden manavda yan yana duran iki portakalın bile birbirinden çok farklı koktuğu ancak ticari sıkma portakal sularının kokularının birbirinin tıpatıp aynı olduğu, ketçap'ın nasıl balık salamurası olarak ortaya çıktığı ve mantar ketçabı gibi değişik çeşitlerden sonra domates ketçabı olarak tek bir çeşide döndüğü, Listerine'in nasıl temizlik maddesi olarak icat edilip sonradan gargara suyuna dönüştüğü, Coca Cola'nın şişesinin ilk formatı, Earl Grey çayını ve earl ünvanıyla ilişkisi, dünyanın en pahalı kahvesi olan kopi luwak'ın nasıl misk kedisinin dışkısıyla üretildiği vesaire çok çeşitli konuları içine alıyor. Aralarda da genelde konularla ilgili çok güzel şarkılar yer alıyor. Koop - Koop İsland Blues ve Maria Mena - Self Full-filling Prophecy gibi çok sevdiğim şarkıları bu podcast ile keşfetmiştim.
Fularsız Entellik
Tumblr media
Bu, modern ve ünlü bir podcast. O nedenle çok bahsetme gereği duymayacağım ancak çok bilgi dolu serileri mevcut, onları özellikle tavsiye ediyorum. Bitcoin ve kripto paraların tam anlamıyla ne olduğu ve tarihçesi, Sezar'dan modern dünyadaki veri aktarım protokollerinde güvenlik katmanlarına kadar şifreleme yöntemleri ve internetin çalışma sistemi, yurtdışına gitmek isteyenlere yönlendirilen "kalıp savaş" kalıbına eleştiriler, ölümsüzlük arayışımızla ilgili fikirler ve beden dondurma ile ilgili tartışmalar vesaire, çok farklı konularda çok hoş içerikleri mevcut.
Açık Bilinç
Tumblr media
Yine bir Açık Radyo programı. Hatta bu program Açık Gazete isimli günlük haber programının içerisinde haftada bir gün olmak üzere yer alıyor. Podcast'ler çoğu zaman bir radyo programının kaydı olarak sunulabiliyor, bu da onlardan biri. Şahsen bunu da 2012'den bu yana dinliyorum ve Milgram deneyi, Standford Hapishane deneyi, kurabiye deneyi, troleybüs problemi gibi konseptleri ilk burada duymuştum. Bir gün belki onları da anlattığım bir post yazarım. Alan Turing'in hayatı, yapay zekanın yükselişi, kötülük problemi, yalan makineleri, bilişsel uyumsuzluk, veri madenciliği, beynimizin yüzde kaçını kullandığımız vesaire, saymakla bitmeyecek birçok içerik yine bu podcastte yer alıyor.
Açık Bilim Podcast
Tumblr media
Bu podcastin durumu biraz karışık. Ben bunu ilk takip etmeye başladığımda bu, Açık Bilim Radyo Programı'nın podcast yayınıydı. Ben podcast dinlemeye başlamadan 1 sene önce, yani 2011'de, benim bilmediğim Radyo 24 isimli bir FM radyoda yayınlamıştı. Türkçe podcast bulmak için rastgele Türkçe kelimeler aramayı denediğimden bahsetmiştim, bu da onun sonucunda bulduğum bir programdı. E tabii böyle yaptığınızda çok fazla kaliteli içeriği denk gelme ihtimaliniz olmuyor. Bununla da karşılaştığımda isminde bilim geçmesine rağmen beklentim çok azdı fakat rastgele bir bölümünü açtığımda her şeyiyle bayılmıştım. O bahsettiğim bölümlere ilk tarihlere doğru gittiğinizde ulaşabilirsiniz. Radyo programı aniden bittikten yıllar sonra Muhabbet Teorisi isminde devam ettiler ve Nöroblog, Bilimfili isimli programlarla birlikte hepsini aynı podcast serisine yüklemeye başladılar. En son Rassal Yürüyüş adında güzel ve kısa bir programı da burada yayınlıyorlardı. Bunların dışında daha farklı program tipleri de var, bir Youtube kanalı gibi kullanıyorlar. Kesinlikle bakın derim.
KALT'ın Podcast'i
Tumblr media
Artık biraz mizah içeriklerine geçelim. Youtube'daki KALT kanalını bilmem biliyor musunuz fakat kesinlikle takip etmenizi öneririm. Son derece rafine ve kaliteli bir mizah anlayışları var. Takip ediyorsanız bir podcast serisi olduğunu Youtube'a da yüklediklerinden bilirsiniz. Ben asla sevmeyeceğinizi düşünmüyorum.
Modern Sabahlar
Tumblr media
Ben Modern Sabahlar'ı çok severim. Bu, 1998'den var olan bir radyo programıydı. Sanırım geçtiğimiz yıllarda artık tamamen bitirdiler. Yine 2013 gibi yıllardan beri dinlediğim, hatta farklı radyolarda yaptıkları Beraber ve Solo Sohbetler isimli başka programlarını da defalarca dinlediğim, sabah akşam aynı bölümlerini dahi defalarca dinlediğim bir ekip. Cenk ve Erdem'i bilirsiniz belki, onlara çok benziyorlar fakat tamamen kendilerine özgüler. Modern Sabahlar programı macerasına 1998'de Radyo ÖDTÜ'de başlıyor ve 16 sene boyunca yalnızca Ankara'ya yayın yapan bu radyoda her sabah yayın yapıyorlar. Benim dinlemeye başladığım bölümleri yalnızca iTunes'ta yer alıyor. Programları 2015'te Radyo ÖDTÜ'nün saçma sapan bir yenileme kararıyla diğer programlarla beraber sonlandırılıyor ve sonraki birkaç yıl içerisinde birkaç bölüm podcast yaptıktan sonra JoyTürk ve Show Radyo gibi Türkiye genelinde yayın yapan radyolarda yayınlar yapıyorlar. O bölümler de Spotify'da yok, Karnaval, Soundcloud gibi çeşitli farklı platformlarda yer alıyordu. Yakın zamana kadar erişilebilen en eski bölümleri 2006'dan başlayacak şekilde hayranlarının çabasıyla internette bağımsız olarak bir yerlerde toplu halde barındırılıyordu. Yüzlerce, belki de binlerce olan bu bölümleri dileyen olursa ulaştırabilirim, şimdi buradan link vermeyeyim. Ancak birkaç yıl önce yanılmıyorsam 2002 - 2005 arası olan bölümleri edinmişler ve Modern Sabahlar Retro isminde Spotify'a yüklemişler. Bunları dinlediğimde gördüm ki adamların espri anlayışı onlarca yıl geçse de hiç değişmemiş. Kendilerini tekrar ediyorlar gibi değil, çok stabiller ve bu iyi bir şey. Kendileri daha çok geyik muhabbeti ve çok yaratıcı espriler yapıyor olsa da zaman zaman uzmanları davet edip çok güzel bilgi içerikli yayınlar da yaptıkları oluyordu.
Youtube Kanalları
Ortopia
Tumblr media
Sinirbilim ile ilgili bu kanalda beynin işleyişiyle ilgili çok dolu, çok bilimsel içerikler mevcut. Takip etmenizi önereceğim kanalların başında gelir. Aslında bu kanalın sahibi olan Serkan Karaismailoğlu'nu ben ilk olarak demin de bahsettiğim Modern Sabahlar ekibinin diğer bir programı olan Beraber ve Solo Sohbetler programında bir dönem her hafta yaptıkları beyin sohbetlerinde duymuştum. Aslında dışarıda yaptıkları bir programa dinleyici olarak gittiği bir programda orada konuşmaya başlıyordu, program yapma kararı alıyorlardı ve sonradan kendisi kadın beyni ve erkek beyni konulu kitap yazıp bu kanalı kurmuş. Bu kanal da rastgele bir şekilde karşıma çıkmıştı.
KURCALA
Tumblr media
Ankara'yı sevmeyen biriyim ve bu da çok sevdiğim bir Ankaralı mizah kanalı. Çok güzel, kendilerine özgü bir mizah anlayışları var. Özellikle Bataklık serisini, Cahil Kesim, Kredi Kartı gibi videolarını tavsiye ediyorum.
KodKahve
Tumblr media
Çok detaylı takip edemiyorum fakat Beyblade incelemesi gibi birkaç videosuyla gönlümü kazanmış bir kanal. Nostaljik bir Beyblade videosunu ben yapmak istiyordum, resmen benim yapmak istediğim videoyu birebir yapmış. İncelemeleri gayet hoş.
Atik Ailesi
Tumblr media
Bu aile çok donanımlı bir şekilde, çok hoş kamp videoları hazırlıyor ve izlerken huzur veriyor insana. Kamp yapıyor olsanız da olmasanız da seveceğinizi düşündüğüm bir kanal.
Tumblr media
Az daha bu ekibi unutuyordum. Bu ekip unutulur mu lan? Sanırım Youtube'u 2008'lerde ilk olarak bunların Pokemon parodisi serisiyle tanımıştım. O zamanlar Youtube, video yükleyip videonun linkini forumlarda paylaşma sitesiydi. Asıl platform forumlar ve MSN diye anılan Windows Live Messenger gibi uygulamalardı. Sonrasında Harry Potter parodileri gibi videolarla devam etmişlerdi. O zamanlar isimleri komedyshow idi. Sonradan daha tutarlı bir isim olsun diye Hiç Komik Değil ismini seçip teknik açıdan daha kaliteli videolar yapmaya başladılar. Ancak yine en sevilen videoları eski tarz çektikleri videolar oldu. Kesinlikle önerdiğim içerikleri de Oray Bey serisi. Ancak bana kalırsa hiçbir videolarının atlanmaması gerek.
Lan, Youtube konusunda pek tavsiye veremeceğimi fark ettim sdkjghsdg. Flu TV, Tasarımcı Dayı, Kamusal Mizah, Deniz Bağdaş, Mahsun Karaca, Tunca Arslan, Portal, Yusuf İpek, Selman Kahya, Mösyö Pikselans gibi saysam böyle, kimisi herkesin karşılaşabileceği, kimisi hoş gelse de benim pek hakim olmadığım, kimisi fazla spesifik konuları içeren ve herkese hitap etmeyecek kanallar. Youtube söz konusu olunca bir de hitap işin içine giriyor ve Youtube kanalının sahibi izleyenleriyle birlikte kendi söylemlerini geliştiriyor. Böyle olunca da her kanal herkese hitap etmiyor hale geliyor. Podcastler ise genellikle iletişim tek taraflı olduğundan bu tarz bir manipülasyona açık değildi uzun zaman boyunca.
Ben yine belki zaman zaman bu tarz öneri postları hazırlarım, o zamana kadar Youtube kanalları konusunda biraz düşüneyim. Hadi görüşürüz
13 notes · View notes
sultanselcuk1 · 9 months
Video
youtube
1. Kılıçarslan - Burak Nazif Sarıcı | Türkçe Podcast
3 notes · View notes
gozealanlarlokali · 7 months
Text
youtube
#podcast
0 notes
hanikurumsaldik · 1 year
Photo
Tumblr media
Hani Kurumsaldık 39. Bölüm – Liderlik Ve Yöneticilik
Kurumsallaşma, markalaşma ve dijitalleşme ana temalı, podcast odaklı yeni nesil mecra Hani Kurumsaldık’ta 39. Bölüm yayınlandı. Bu bölümde “Liderlik Ve Yöneticilik” ana teması işlenirken, Mürsel Ferhat Sağlam tarafından sunulan podcast boyunca aynı zamanda “Lider Nedir?”, “Yönetici Nedir?”, “Liderin Özellikleri Nelerdir?”, “Yöneticinin Özellikleri Nelerdir?” odağında bilgi paylaşımında da bulunuldu. İşte tüm detaylarıyla Hani Kurumsaldık ve 39. Bölüm!
Devamını Oku
3 notes · View notes
kemikkadin · 2 years
Text
🎧 Mauvais présage - Requin Chagrin
.
Herkese merhaba! Hikaye üzerinden yaptığım ankette fransızca üzerine işitsel ve görsel kaynak önerileri istenmişti. Eskiden bazı radyo programlarını kaçırmadan dinleyen biriydim, bu yüzden öğrenme sürecine podcast önerileriyle başlamak uygun geldi. Büyük bir çaba harcamadan, yolda yürürken veya kahve demlerken dahi size eşlik edebilecek bir şey. Ben genelde bu zamanlarda dinliyorum, evde yalnızken dinliyorsam konuşmacı bir soru soruyorsa, sohbete dahilmişim gibi yanıtlar veriyorum. A1 seviyesinden ileri seviyelere kadar, size gün içinde dinleyebileceğiniz programlar bıraktım.
.
Son olarak size bir soru, Türkçe ya da başka bir dilde takip ettiğiniz podcast programları var mı? Bana önerir misiniz?
.
#français #french #podcast #apprendre #learninglanguages #learningfrench #learning #parisfrance #trilingual #polyglot #yabancıdil
instagram
4 notes · View notes
trcoffeebyefe · 2 months
Text
Zamanımızı en çok neye harcıyoruz?
youtube
Herkese merhabalar, yeni bir yayına daha hoş geldiniz. Hayatımızda ki en değerli şey olan zamanı, pek çok aktivite için harcıyoruz fakat 2024 yılı itibariyle tüm hayatımız boyunca en çok zamanımızı alan aktivitenin ne olduğunu araştırınca çok ilginç bulgular ile karşılaştım. Sizleri daha fazla bekletmeden isterseniz buyrun hemen konunun detaylarına geçelim.
Bu arada yaptığım yayınları beğeniyor ve yeni yayınları kaçırmak istemiyorsanız dinlediğiniz platformlardan abone olarak tüm yayınlara anında ulaşabilir veya [patreon] üzerinden bana destek olabilirsiniz.
Ortalama Yaşam Süresi
Tumblr media
Yapılan araştırmalara göre 2024 yılı itibariyle ortalama yaşam süresinin 78.7 yıl olduğu bulunmuş ama işin iyi yanı 2054 yılına geldiğimizde bu yaşın 81.9 olması bekleniyormuş. Bu yayını dinleyen çoğu kişi bu yaş artışından faydalanacak gibi dursada Project Reboot kurucusu Dino Ambrosi yaptığı araştırmada bu zamanın büyük bir kısmının bizlere yarar sağlamayan aktivitelere harcandığını söylüyor.
Bu arada Project Reboot okul çağında olan bireylerin elektronik cihazlarla olan iletişimlerini daha kullanışlı ve zararsız hale getirmeye çalışan bir kuruluş.
Uyku – 288 ay (24 yıl)
Tumblr media
Konumuza geri dönecek olursak, eğer şu an 18 yaşında iseniz ve bir felaketin başınıza gelmediği varsayarsak 90 yaşına kadar sağlıklı bir biçimde gelebilirseniz, önünüzde tam tamına 864.5 ay var demektir. Fakat hayatımızın ne yazık ki üçte biri uyuyarak geçiyor buda 288 ayın (24 yılın) uykuya gittiği anlamına geliyor. Uykuyu şu an için hayatımızdan çıkarma şansımız olmadığı ve her insanın şartsız koşulsuz uyuması gerektiği düşünülünce bu aslında o kadarda üzücü durmuyor.
Okul ve Çalışma Hayatı – 126 ay (10.5 yıl)
Tumblr media
Hala hayatımızı yaşamak için 576.5 harika ayımız kalmış durumda ve bu süreyi ne yazık ki herkes istediği şekilde kullanamıyor ve işin rengi burdan sonra değişmeye başlıyor. İlk olarak aileden gelen bir varlığınız yok ise veya milyar dolarlık bir şirketi 18 yaşına gelene kadar bulmadıysanız, okul ve çalışma hayatına bu ayları harcamanız gerekiyor.
Yine 2024 senesi için konuşursak, okul ve iş hayatına toplam 126 ay harcıyormuşuz. Bu sürelere okuldan çıkıp dershanede harcadığınız veya mesaiye kaldığınız sürelerde dahil değil. 126 ay neredeyse 10.5 yıla denk geliyor. Pek çoğumuz okul ve çalışma hayatından taviz verecek lükse sahip değiliz ve Dünyadaki popülasyonun pek çoğunun yine bu süreleri harcadığı düşünülünce aslında hala moral bozulacak bir durum yok.
İnsani İhtiyaçlar – 117 ay (9.7 yıl)
Tumblr media
Birde tabi pek çok insanın temel ihtiyaçları için harcadığı süreler var. Bir birey hayatının 18 ayını araba sürerek ve toplu taşımayı kullanarak geçiriyormuş. Yemek yapmak ve yemek içinde 36 ayımızı harcıyormuşuz. Çamaşır yıkamak, bulaşık yıkamak, evi süpürmek gibi genel ev işlerine ise bir 36 ayımız daha gidiyormuş.
Tuvalette ve banyoda geçirdiğimiz ortalama sürede 27 ay olarak bulunmuş. Bu süreler gelecekte teknolojinin yardımıyla çok daha az miktarlara tabiki düşebilir. İnsani ihtiyaçlar olarak bir çatı altında toplayabileceğimiz tüm bu işlere toplam 117 ay yani 9.7 yıl harcıyormuşuz.
Her insan bu işleri kendi yapmıyor tabiki, burda harcadığımız süreleri yeterli miktarda paranız var ise firmalardan hizmet şeklinde alıp bu zamanlarıda kurtarabilirsiniz. Ancak popülasyonun büyük çoğunluğunun elinde böyle imkanlar olmadığı için pek çok insan neredeyse 10 senesini bu işleri yapmak için harcıyormuş.
Bize Kalan Zaman 334 ay (27.8 yıl )
Tumblr media
Tüm bu süreleri harcadıktan sonra sağlınız bozulmaz, bir felakete maruz kalmaz ise 90 yaşına kadar yaşayacak kadarda şanslı iseniz, tam tamına 334 ay yani 27.8 yıl tamamen sizlere kalmış durumda. Hayat amacımızı gerçekleştireceğimiz, sevdiğimiz ve değer verdiğimiz kişilere zamanlar ayırabileceğimiz, hedeflerimizi yerine getirebileceğimiz tam tamına 334 ayımız, yani neredeyse 28 senemiz var.
Hayatta var olma sebebinizi ortaya çıkarabilecek olan bu süre, ölmeden önce bu Dünyaya bırakacağınız imzayı oluşturabileceğiniz dolu dolu 334 ay anlamına geliyor.
Ölmeden önce size kalan bu zamanı Netflix izlemek, sosyal medyada dolanmak, TikTok videolarına bakarak harcayacağınızı büyük ihtimal düşünmemişsinizdir. Fakat 18 yaşında olan bir birey bu zamanın tam tamına %93’ünü ekranlara bakarak harcıyormuş. Yeniden tekrar etmek istiyorum; kalan zamanın %93’ünü ekranlara harcamayı tercih ediyormuşuz.
Bize kalan 334 ayın, keza bu 90 yaşına kadar sağlıklı yaşamamız koşuluyla, bu kadar süreye sahip oluyoruz, bu sürenin 312 ayı ekranlara bakarak geçiriyormuş. Bu süreye iş yerinde ve okulda iken ekranlara baktığımız süre de dahil değilmiş.
Tumblr media
90 yaşına gelip, geri dönüp baktığınızda 18 yaşından sonra hayatınızın büyük kısmını temel insani ihtiyaçlar dışında, ekranlara bakarak geçirdiğinizi düşününce ne kadar fazla insanın hayatını pişmanlıkla bitireceği gerçeği eminim bu yayını dinleyen herkesi derinden sarsmıştır. Sağlığınız yerindeyken ve enerjiniz var iken bu sürede yapabileceğiniz, başarabileceğiniz onlarca şey var iken, sadece ekranlara bakarak bu potansiyeli boşa harcayarak bu hayattan bu şekilde ayrılmak sanırım hiç bir insanın istemeyeceği bir şeydir.
26 yıllık Ekran Süresinin Etkileri
Tumblr media
26 yılın ekranlara bakarak geçmesi bizlerin sadece eğlenmesine yaramıyor aslında çok fazla sayıda olumsuz etkiyide bizlere getiriyor. Ortalama bir TikTok videosu 15 saniye sürüyormuş, websitelerinin %55’i 15 saniyeden daha az sürede kontrol ediliyormuş. Bir gün içerisinde 8 saat 39 dakikanın, her 15 saniyesinde başka bir şeye bakılarak geçirilmesi bizlerin eşi görülmemiş derecede dikkat dağınıklığı yaşamasına sebep oluyormuş. Bundan dolayıda tarihte görülmediği kadar yüksek derecede dikkat dağınıklılığı olan bir toplum haline dönüşmüş durumdayız.
İşin acı yanı ise bu kadar insanın ekranlara bakarak yaşamını geçirmeside tesadüfi olarak ortaya çıkmadı. Bizi ekranlara bağlı kılan tüm sosyal medya platformları ve diğer Teknoloji firmaları bizlerin bu platformlara daha da bağımlı olması için eşi görülmemiş işletme modellerini yıllar önceden tasarladılar. Bilinçaltımızdaki her duyguyu çok iyi okuyup bizlere anlık dopamin salgılatacak tasarımları kendilerine adapte etmiş durumdalar. Uyuşturucadan dahi daha fazla bağımlılık yapan yüz binlerce platforma karşıda bireysel olarak karşı koymak ise oldukça zor.
Geçen yıl Elon Musk’ın biografisini okurken kitabın girişindeki bir bölüm benim oldukça ilgimi çekmişti. Yazar, bizlerin 90’lı yıllarda teknolojiden beklediğimiz en temel şeyin hayatımızı daha kolay hale getirecek yenilikler olduğunu söylüyordu. Tıpkı Jetgillerdeki gibi evimizden gelip bizi alan arabalar, ev işlerini yapan yemek pişiren robotlar gibi teknolojiler sayesinde hayatımız daha kolay hale gelecekti. Ancak teknolojiden beklenen bu gelişmelerin tam tersine, insanların sorunları çözme önceliği arka plana atılıp en kısa sürede büyüyüp en fazla parayı kazandıracak platformlar teknoloji alanında zirveye çıktılar.
Halbuki ana amaç bizlerin hayat kalitesini yükseltecek teknolojilere sahip olmamız iken; hayat kalitemizi düşüren, psikolojimizi bozan, zamanımızı çalan ve bizi bir ürün gibi değerlendiren platformlara sahip olduk. Tüm bu platformlarda farkına dahi varmadan bütün hayatımızın büyük bölümüne el koymayı başardılar.
Son Söz
Konuyu toparlayacak olursak, hayatımıza giren her teknoloji bizlere sadece böyle olumsuz etkileri getirmemiş olsada eğer şu an 18 yaşında iseniz ve 90 yaşına kadar yaşacak kadar şanslıysanız, kalan 334 ayınızı hiç fark etmeden dahi sadece ekranlara bakarak geçirmiş halde kendinizi bulma olasılığınız oldukça yüksek gibi gözüküyor. Her ne kadar ekranlara harcadığımız her süre tamamen boşa harcanan süre olmasada bir ömrü böyle harcayıp harcamamak tamamen bizlerin elinde olan bir seçim.
Bu bölümde hayatımızda ki en değerli şey olan zamanı pek çok insanın ne şekilde kullandığını ve bunun sonucunda neler olabileceğini konuştuk. Umarım sizlere faydalı bilgiler sunabilmişimdir. En kısa sürede yeni yayınlarda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın hoşçakalın.
Referanslar
Ambrosi, D. (n.d.). School services. Project Reboot. https://www.projectreboot.school/school-services
Screen Time Side Effects in kids and teens. Johns Hopkins Medicine. (2023, December 13). https://www.hopkinsmedicine.org/health/wellness-and-prevention/screen-time-side-effects-in-kids-and-teens
Howarth, J. (2023, December 4). Alarming average screen time statistics (2024). Exploding Topics. https://explodingtopics.com/blog/screen-time-stats
0 notes
ibnulharezmi · 1 year
Photo
Tumblr media
Başaramamak kadar doğal bir durum yok. Öyleki başarısızlık başarılı olmaktan daha yüksek bir ihtimal. Ama çoğu kez hayatımızda kendimizi bu konuda suçlarken buluyoruz. Peki ya başaramamaya izin versek? Çok daha farklı olmaz mıydı? Gelin bu bölümde kendimize başarısızlık izni verelim. Başarısızlıklarımızdan ders çıkarmamız için bunu yapmak zorundayız. .... #başarabilmek #başarı #başarısızlık #başaramamak #süreç #zafer #ihtimal #başar #başarılı #sınav #hayat #dürürstlük #ders #podcasting #podcasttürkiye #türkçepodcast #türkçe #türkçepodcastdinle #yoldakifikirler #yoldaki #fikirler #yoldakifikirlerpodcast #podbee #podcastinglife #podcastdinle (Podcast) https://www.instagram.com/p/Clilte8rEZb/?igshid=NGJjMDIxMWI=
4 notes · View notes
booncukhollywood · 3 months
Text
Türkçe Rap Üstatlarının Kavgası Alevlendi: Sagopa Kajmer Kendisine ve Ceza'ya Laf Atan Fuat Ergin'i Affetmedi!
Türkçe Rap Üstatlarının Kavgası Alevlendi: Sagopa Kajmer Kendisine ve Ceza’ya Laf Atan Fuat Ergin’i Affetmedi! Türkçe Rap’in baş verdiği 90’lı yılların en iyi ikilisi ve günümüzde hala üstat olarak görülen Sagopa Kajmer, Ceza ve Fuat Ergin arasında yeni bir tartışma alevlendi. Mesutcan Tomay ve Ali Biçim’in S.O.B.A PODCAST programında Ceza ve Sagopa Kajmer’e alenen laf eden Fuat Ergin, Sagopa…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 7 months
Text
Sesli Meram #427 - Yersiz Yurtsuz (25.09.2023)
Tumblr media
"Bir dönüşüm içerisinde mutlak, kati, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Temel yaşam hakları, barınma ve beslenme gibi konuların toptan taca atıldığı, yaygın medyanın her Ermeni’yi, ister sınır içinde burada kalan, ister Artsakh, Nagorno Karabakh’da kalan isterse de bilfiil Azerilerin yeni icadı Batı Azerbaycan söylemine kurban edilmek istenen o Ermenistan’da olsun hayattan kazılmasının gerektiğine dair yorumlar varken hangi sorun tükenir, hangi yıkıma dur denilebilir ki? Xocalı kırımının onlarca katı insanın can verdiği, Bakü / Sumgayit pogromunun Ermeni kimliğini misal toptan Azerbaycan’dan silip attığı bir zeminde onca yaşanmışlık, toprağa düşen Ermeni’yi saymadan binlerce öz Azeri, Taliş vesair halktan olanın ölümlerini bilmeden, sayıları göz ardı edip, Turancılık hayalleriyle kime ne iyilik getirilebilecektir? Baş efendinin zıvanadan çıkmış gibi saydırıp döktürdüğü Artsakh Ermenilerine yönelik düşmanlaştırıcı tavır, açık aleni Ermeni kimliğine yönelik “çeteci”, “çapulcu” benzeri yakıştırmalarla şuralarda kapı komşunuz olanlar da dahi ötekileştirilirken kim sonlandıracaktır yıkımın parametrelerini nasıl?
Bırak Ermeni’yi bir kenara, Azerbaycan’da savaşa karşı çıktıkları için otuz gün gözetim / tutsak kılınan “Amrah Tahmazov, Nurlan Gahramanli, Afiaddin Mammadov, Nemat Abbasov, Emin Ibrahimov’da” mı bir şeyler anlattırmaz. Halen mi anlaşılmaz. Yönelimin, bir gelecek tahayyülünün toptan çürümeye teslim edildiği zamanlardayız yine, yeniden. Modern ülkenin yeni yüzyılı derken 1915’in karanlığını bir kere daha imal ederek, aynı hattın üstünde yürüyerek bir yarın bina etmeye çalışılıyor. Ahlar biriktirmiş bir coğrafya, bir kere daha kanla, canla sınansın isteniyor. Küçük tefek, yoksun ama bir biçimde modern olanın kıyısında kendi ritmini yakalamış olan bir hayat imecesinin köküne kibrit suyu döküldü, dökülüyor. Amaras Manastırı gibi beşinci yüzyıldan bu yana varlığını sürdüren bir kalıt, yapıt, okulun, Ermeni dilini var eden Mesrop Maştots’un izlerini / var ettiği onca değeri kim sahiden talan edebilir ki? Böyle açık bir kırım / imha tahayyülü karşısında hayatı Türkçe, Ermenice savunamadıkça hiçbir yarın iyilik getirmeyecektir sahiden bunu anlıyor musunuz? Bu da sizlere bir şey ifade etmiyor mu…" sesli meram
podcast image credit: stepanakert ::: marut vanyan ::: x
0 notes