“Bak evlâdım! Haram yemek kalbi öldürür. Lokma vardır, kalbini nûrlandırır; lokma vardır, onu karanlığa boğar. Yine lokma vardır, seni dünyâ ile meşgul eder; lokma vardır, ukbâ ile meşgul eder. Lokma vardır, seni her iki dünyânın da zâhidi yapar, gönlünü dünyâ ve âhiretin Hâlık’ına yöneltir. Haram yemek, seni dünyâ ile meşgul eder ve mâsıyetleri sana sevimli gösterir. Mübah yemek, seni âhiretle meşgul eder ve tâatleri sana sevdirir. Helâl yemek ise kalbini Mevlâ’ya yaklaştırır. Yiyeceklerin keyfiyeti ve tesiri ancak mârifetullâh ile bilinebilir. Mârifetullâh ise kalbde olur, kitap ve defterde değil. Mârifet-i ilâhiyye, Hâlık’tan kalbe ihsân edilir; mahlûktan değil. Bu ise tevhîd-i ilâhîyi tasdîk ve ilâhî ahkâmla amel ettikten sonra tahakkuk eder.”
sosyal medyada gördüğünüz kansızlar yüzünden gündeminizi değiştirmeyin arkadaşlar. olur ki biz unuturuz ama Allah unutmaz. şu zor dönemde nasıl yardımcı olurum diye düşünün. hayırda, duada, infakta cimri olmayın. Allahla yarışın galibi yine Allahtır. siz bir verin o bin ile karşılık versin. Rahman O'dur, Rezzak O'dur, Kerim O'dur...
Ayların En Mübarğıne, İnsanların İçinden Çıkarılmış En Hayırlı Ümmete Selam Olsun, ALLAH'IN Selamı Rahmeti Bereketi, Peygamber Efendimiz Hz MUHAMMEDİN ﷺ Şefaati Üzerinize Olsun. Bizi Başıboş, Rehbersiz Bırakmayan, Vahyine Tenezzül Buyuran, “Dua Edin Kabul Edeyim Diyerek” Umudu Yüreğimize Yerleştiren, Settar Esmasıyla Ayıplaımızı Örten, Gaffar Esmasıyla Günahlarımızı Bağışlayan, Rezzak Esmasıyla Rızkımızı Genişleten, Şafi Esmasıyla Şifa Veren, Rahman Esmasıyla Bu Dünyada, Rahim Esmasıyla Ebedi Alemde Bizlere Yardım Edeceğini Vaad Eden, En Güzel İsimleriyle, Kuran-ı Kerimle, Elçisi Hz MUHAMMED İle Yol Gösteren, Dünya Zindanından, Mahşerin Azabından Cehennemin Narı'ndan, Kurtulmamız Rızasını Kazanmak İçin Aylar, Günler, Zamanlar, Mekanlar Yaratan, Bizleri Bir Kez Daha Rahmetin Kaynağı, Sınırsız Merhametin Menbaı! Başı Rahmet Ortası Mağfiret Sonu Cehennemden Azat Olan Kur’an Ayı Ramazana Kavuşturan RABBE Şükürler Olsun. Alemlerin RABBİ Olan ALLAH'A HAMD Olsun. Salat Ve Selam Onun Habibi Sevgili Peygamberimiz Hz MUHAMMEDE ﷺ Aline Ashabına Olsun. Ramazan-ı Şerıf Ayınız Mübarek Olsun
"Yâ İlahenâ! Rabbimiz sensin! Çünki biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden sensin!.. Hem sensin Hâlık! Çünki biz mahlukuz, yapılıyoruz. Hem Rezzak sensin! Çünki biz rızka muhtacız, elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren sensin. Hem sensin Mâlik! Çünki biz memluküz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek mâlikimiz sensin."
"Yâ Rab! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmîn!"
Udhëzimi dhe lumturia janë dy sende të pandara dhe dy shokë që nuk ndahen kurrë, kurse mjerimi është shoku i devijimit nga i cili nuk ndahet. Atje ku ekziston udhëzimi, ekziston edhe lumturia dhe atje ku ekziston devijimi, ekziston edhe mjerimi. Ai që është larg Allahut dhe bindjes ndaj Tij dhe udhëzohet pas një periudhe, pas udhëzimit ka për të ndjerë një kënaqësi në zemër e cila i ka munguar; ai ka për të ndjerë një ëmbëlsi që nuk e ka ndjerë më përpara dhe një shije të cilën nuk e ka shijuar më përpara. Allahu e ka thënë të vërtetën:
“Ai që e ndjek udhëzimin Tim, nuk do të devijojë dhe nuk do të mjerohet, kurse ai që largohet nga Libri Im, ai ka për të patur një jetë të vështirë.” Taha, 123-124
Evet bütün mevcudat, güya lisan-ı hâl ile, Veysel Karani gibi şöyle münâcât ederler, derler ki:
“Yâ İlâhenâ! Rabbimiz Sensin! Çünki biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden Sensin!..
Hem Sensin Halik. Çünkü biz mahlûkuz; yapılıyoruz. Hem Rezzak Sensin! Çünki biz rızka muhtacız; elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren Sensin…
Hem sensin Mâlik! Çünki biz memlûkuz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek Mâlik’imiz Sensin…
Hem Sen Azîz’sin, İzzet ve Azamet sahibisin! Biz zilletimize bakıyoruz; üstümüzde izzet cilveleri var. Demek Sen’in İzzetinin âyinesiyiz…
Hem Sensin Ganiyy-i Mutlak! Çünkü biz fakiriz. Fakrımızın eline yetişmediği bir gına veriliyor. Demek ganî Sensin, veren Sensin…
Hem Sen Hayy-ı Bakîsin! Çünkü biz ölüyoruz, ölmemizde ve dirilmemizde, bir daimî hayat verici cilvesini görüyoruz…
Hem Sen Bakisin! Çünkü biz, fena ve zevalimizde, Sen’in devam ve bekanı görüyoruz…
Hem cevap veren, atiyye veren Sensin! Çünkü biz umum mevcudat, kâlî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz; niyaz edip yalvarıyoruz. Arzularımız yerlerine geliyor maksudlarımız veriliyor. Demek bize cevap veren Sensin..
Ve hâkezâ, bütün mevcudatın, küllî ve cüz’î herbirisi birer Veyse’l-Karanî gibi, bir münâcât-ı mâneviye suretinde bir âyineaynadarlıkları var. Acz ve fakr ve kusurlarıyla kudret ve kemâl-i İlâhîyi ilân ediyorlar.