Tumgik
#kadın doktor
doktorcapkin · 2 years
Text
Gel kollarıma sehvetimizin tadını çıkartalım seni öpüşlerimin okşayışlarımın dilimi teninde gezdirişlerimin hisleriyle kendinden geç… Tenin teninle şaha kalksın…Kadınlığın ateşiyle sulanmaya başlasın aynı tende bir olup sabahlara kadar defalarca sayısız rahatlayalım kadın…
17 notes · View notes
mesutbayraktar · 1 year
Text
0 notes
Text
Yumurta Çatlatma İğnesi Etkileri
Tumblr media
Yumurta çatlatma iğnesi, üreme tedavilerinde sıkça kullanılan bir yöntemdir ancak bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkiler arasında karın ağrısı, göğüs hassasiyeti, vajinal akıntı ve cinsel istek artışı gibi normal belirtiler bulunur. Ancak mide bulantısı, kusma, ateş, nefes darlığı gibi ciddi sorunlar yumurtalıkların aşırı uyarılma sendromuna (OHSS) işaret edebilir. Bu durum, çatlama iğnesi sonrasında hormon düzeyinin aşırı artması sonucu oluşur ve genellikle 3 ila 15 gün içinde belirtiler ortaya çıkar.
Yumurta çatlaması, doğal yolla veya iğne ile gerçekleşebilir ve belirtileri arasında kasık ağrısı, meme hassasiyeti ve vücut ısısında artış bulunur. Ancak çoğu kadın bu belirtileri deneyimlemez ve yumurtlama objektif olarak ultrason veya progesteron hormon düzeylerindeki artış ile tespit edilir.
Yumurta çatlatma iğnesi ardından gebelik testi yapmak için genellikle iğnenin kandaki seviyesinin düşmesi ve döllenen yumurtanın rahme tutunması için gereken süre geçmesi beklenir. Bu genellikle iğneden sonra en az 12 gün süren bir süreçtir. Testi erken yapmak yanıltıcı sonuçlara yol açabilir ve genellikle adet gecikmesi olana kadar test yapmamak önerilir.
Yumurta Çatlatma İğnesi Etkileri konusu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
1 note · View note
sertsiken0606 · 3 months
Text
aslında başka biri
Başlıktan da anlamışsınızdır. Araba almak için 35 bin TL ye ihtiyacım vardı daha önce birlikte olduğumuz bir ailenin durumu çok iyiydi bunlardan borç para istedim adam bana karısının burnunu seks sırasında kırmam karşılığında 50 bin TL vereceğini söyledi o hafta cuma gecesi için anlaştık eşime haber verdim cuma akşamı olmuş iş çıkışı eşimi aldım Demir beylerin evlerine gittik Demir bey bizi eve aldı hoş beşten sonra yemek yedik masayı eşimle birlikte Sultan hanım kaldırdı bize viski getirmişler kendileri bira içiyorlardı Sultan benim kucağıma oturdu eşim Demir bey in yanına gitti birlikte sevişmeye başladık Sultan bu beni 3 haftadır sikmiyor hemen sikmeye başla amım yaraksızlıktan alev alev yanıyor sonra emeriz birbirimizi dedi soyunup domalttım sokmaya başladım dediği gibi alev alev yanıyordu kolunu tutup sırtından bastırdım arkadan yüklenince dengesini kaybederek düştü burnunu sehpaya çarptı öyle bir şekilde kanıyordu ki her yolu deniyor fakat durduramıyorduk bir taraftan giyinip bir taraftan arkadaşlarımızı aradık ambulans geldi tampon yaptık acile gittik burun estetiği ameliyatı olması gerekir dedi doktor hanım çünkü burnu göz çukuru nün oradan kırılmıştı biz eşimle birlikte müsaade istedik tam gidecekken Demir bey bir anahtar ve çanta uzattı çantanın içinde adres var orada sizi bir sürpriz beklemekte gidin zevkli bir gece yaşayın dedi eşimle birlikte adrese baktık konum girip yola çıktık gittiğimiz yer Ankara nın taşra diyeceğim bir yeri çubuk tu . Adrese gidip kapıyı çaldım 20 yaşlarında bir erkek açtı kapıyı bizi Demir bey gönderdi dedim içeri buyur etti içeride 20 yaşlarında türbanlı çok harika vücutlu bir kadın vardı tanıştık adam ve kadın 1 hafta önce evlenmiş erkeğin sikinin kalkmamasından dolayı halen gerdeğe girememişler erkek in ismi Ahmet kadın ın ismi Meral di Meral 170 boylarında esmer kapkara saçlı esmer güzeli muhteşem bir kadındı. Saat 12 olmak üzereydi eşim Demir bey sizi nereden tanıyor diye sordu Ahmet ben de eşim de Demir bey in elemanlarıyız aslında bu gece onları bekliyorduk ama son anda eşinin burnu kırıldığı için sizi gönderdiğini söyledi dedi bende o zaman başlayalım ne duruyorsunuz dedim ben Meral in yanına gittim soyunmasına yardım ettim eşimde Ahmet ile birlikte öpüşmeye başlamıştı Meral in soyunması bitince ben soyundum Baxter i çıkarttığımda Meral bu ne ben bunu nasıl alacağım olmaz alamam dedi eşim ben insan değilmiyim ben büyük bir iştahla alıyorum daha yokmu diye bağırıyorum birde merak etme çok mutlu olacaksınız dedi ben Meral in başörtüsünü çıkarttım saclarından kavrayıp kendime çektim öpüşmeye başladık elimle de memelerini okşuyor sıkıyordum aşağılara indikçe inliyordu o kadar inliyordu ki eşim ve Ahmet sevişmeyi bırakıp bizi izliyordu artık Meral in amına gelmiş klitoristininden amına inmeye başladım amı sırılsıklam olmuş muhteşem bir kokusu vardı göt deliği ile birlikte amını dilimle yalamaya başladım Meral başını kaldırıp yeter artık içime gir ne olur sok artık parçala beni erkeğim ol diyordu eşim Ahmet i kaldırdı eşin sikilecek git eşimin sikini karının amına sürterek sok dedi dediğini yaptı gelip sikimi eline aldı sikimi öptü karısının amına sürterek sokmam için uygun yere yerleştirdi Meral in kayması benim ittirmemle inleyerek komple içine aldı sikimi dudaklarını sıkıyordu bıraktırıp dudaklarını öpmeye başladım dudaklarımız ateşli ateşli birbirimizi yiyorduk Ahmet sızan kanları siliyordu bir çarşafa ben girip çıkmaya başladım her girip çıkan sikimi çardafla sildi Meral altımda inliyordu memelerini okşuyor sıkıyordum yatakta değildik kucağıma aldım yatak odasına götürdüm sikimi tuttu dili ile ucunu yalarken zevk buymuş demek daha önce hiç tatmamışım teşekkür ederim istediğin yerime girebilirsin senin için heryerim hazır sik beni koca yarraklı erkeğim sik beni hadi dedi ağzına almasını bekliyordum ama yalnızca baş kısmını diliyle yaladı eşim ve Ahmet biz devam 2 de
94 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (7) (Orhan 36 Y., Bursa)
Evime varınca güzelce bir duş aldım, sanki heryerim bal kaymak olmuş gibi yapış yapıştım. Gelirken aldığım mezeleri açtım. 2 kadeh rakı doldurdum balkondaki masaya, fotoğrafını çekip, "İkinci kadeh senin! Evde kimse yok!" deyip Merve'ye yolladım whatsapdan. Az sonra Merve balkona çıkıp gülümseyerek, "Yarım saat sonra!" diye yazdı. Saate baktım 21:30'du. Hava yeni kararmıştı.
Yan komşum emekliydi, yazlığa Mayıs ayında gider Kasımda dönerdi. Yaz olduğu için herkes ya tatilde, ya köyünde, ya yazlığındaydı. Benim blokta tek ışık vardı, o da ikinci katta oturan 75 yaşındaki, gözleri görmeyen, kulakları duymayan teyzenin dairedeydi. Tüm siteye göz gezdirdim. Benim araba dahil 6 tane araç vardı otoparkta, oysa kışın araba koyacak yer kalmazdı. Tüm dairelere baktım, benim balkona doğru ışığı yanan 2 daire vardı. Karşıdaki bloğun ön yüzü, yani otoparka bakmayan yüzü geniş bir caddeye baktığından çoğu kişi o taraftaki balkonlarını kullanıyordu. Yani biraz dikkatli davranırsak Merve'nin gelip gittiğini kimse göremezdi.
Yarım saat sonra Otoparktan başörtülü mantolu birisi geçti ve bizim binaya girdi, ama karanlıkta kim olduğunu seçemedim. Herhalde ikinci kattaki teyzenin kızı veya gelini dedim, birkaç kez görmüştüm gelip gittiklerini. Az sonra kapımdan tırmalanır gibi bir ses geldi. Kalkıp delikten baktım, başörtülü kadın sırtı dönük bizim kapıdaydı. Açtım kapıyı, buyrun diyemeden döndüğünde MERVE gülümsüyordu. İçeri girdi ve "Şaşırdın mı? Kamuflaj!" dedi. Sonra anlattı, meğer bizim doktor iç anadoludaki bir ilin bir kasabasındanmış. Çevresi mutaassıp, hatta sülalede açık kimse yokmuş, aralarında anlaşmışlar, Merve (ki 2 yılda bir falan bayramlarda gidip 1-2 gün kalırmış) oraya kapalı gider, kapalı dönermiş. "İlk kilometrenin sonunda çıkarıyorum!" dedi, gülüştük.
İçerdeki ışıkları da söndürüp onu balkona aldım. Kadehleri kaldırıp, "Bu harika güne!" dedim. "Harika adama!" dedi. Sonra usulca halıya uzanıp elimi uzattım. "Burda mı?" dedi. Görülürüz diye etrafına bakındı. O da kimselerin olmadığını görünce yanıma uzandı. "Bana bugün yaptığını tekrar yapar mısın?" dedi. "Sevdin mi?" dedim. "Bayıldım! O kısacık anda sayamadım, ama ardı ardına kaç kez orgazm oldum bir bilsen!" dedi. Onun bacaklarını dik ama kıvrık konuma getirdim. Gidip içeriden kirli sepetine baktım, bir çarşaf aldım. Getirip altına serdim.
Parmaklarımı daha amcığının dudaklarına değdirdiğimde bir anda kendini saldı. Daha yeni dokunmuş, parmaklarımı içine bile sokmamıştım bile, ama orgazm olduğuna yemin edebilirdim. Parmaklarım içinde piston gibi hareket ederken, diğer elimle ağzını kapatmama rağmen sesi balkonda yankılanıyordu. Öyle fışkırıyordu ki amının suları, parmaklarımı çekip bazen amının dudaklarını tokatlıyordum, daha da fazla fışkırtıyordu sularını. Bu kadar güzel bir kadının kölem gibi parmaklarımın ucunda kıvranışı kendime inanılmaz güvenmeme neden oluyordu. Eliyle elimi tutmaya çalışıyor, ama bunu hem bilinçsiz hem de tam olarak istemeden yapıyordu. Ki eli güçsüz ve amaçsız, sadece yeter der gibi sallanmasına rağmen, ağzından, "Öldürdün beni, ohhh aşkım, öldüm!" lafları dökülüyordu...
Alta, yanına yatıp, hemen üstüme çektim. Sanki son yüz metreye girmiş Gazi koşusundaki jokey gibi üzerime zıplıyor, arkaya uzattığı eliyle taşaklarımı avuçluyor, "Offf, nerdeydin sen aşkım, nerdeydin!" diye orgazm olurken beni de boşaltmıştı. Kalkıp oturduk, karanlıkta kadehlerimizi elimize alıp içmeye devam ettik. 10 dakika geçmeden kapı çaldı. Tırsıp 'Sus!' işareti yaptım Merve'ye. Gidip delikten baktım. Kapının önünde bir kadın duruyordu. En fazla 25'lerindeydi. Tanıyamadım, ama tişört ve şortumla kapıyı açtım.
Kadın, "Merhaba!" dedikten sonra eşimin adını söyleyip, "Çağırır mısınız?" dedi. "Şu an müsait değil, banyoda!" dedim. "Ben ikici kattaki Hacer hanımın geliniyim, görümcemle dönüşümlü olarak anneme yemek yapmaya geliyoruz, bu akşam sıra bendeydi, ama sıvı yağ kalmamış, varsa biraz sıvı yağ isteyecektim." dedi. "Bir saniye..." dedim, gidip mutfaktan getirip verdim. Kadın teşekkür edip, "Peki, selam söyleyin eşinize!" dedi. "Kim diyeyim?" dedim. "Güzin ben, iyi akşamlar!" dedi ve gitti. İçeri geçip, soran gözlerle bakan Merve'ye omuzlarımı silkeledim. Kadeh bitince de, "Aşkım ben gideyim, çocuklar uyanır falan!" deyip öpücüğümü verip gitti. Balkon camını açıp, giden Merve'nin arkasından bakarken, gözüm ikinci kat balkonundan bir yukarı kaydı. Bir giden mantolu kadına, bir bana bakan Güzin ile gözgöze geldik...
Ertesi günü sadece mesajlarla geçirdik, ama Sevgi çok ihmal edildiğini söylüyordu, ki kesinlikle haklıydı. Akşam eşim harika bir yemek yapmış, direkt evdeydim. Yemekte bana, "Aşkım, akşam gelen giden oldu mu?" diye sorunca başımdan kaynar sular döküldü. "Yooo!" dedim, ama bir an aklıma geldi, "Hacer teyzenin gelini mi neymiş, bir kadın yağ istedi, onu verdim!" dedim. "Ben de onu sordum, bana mesaj attı, ışığı yanık görünce yağ kalmamış var mı diye sordu, ben de Orhan evdedir, ben annemdeyim dedim!" dedi.
Karımın evde olmadığını bile bile neden gelmişti ki bu kadın? Yoksa, gördüm sobe mi diyordu? Kadınların bu ayak oyunlarına alışmaya başlamış, her hareketin altında bir şey arar olmuştum. O gece karımla güzel bir sikiş yaşadım, hapsız :) O uykuya dalınca, bir kadeh rakı koyup balkona çıktım. Merve sabırsızca oturduğu koltukta bira şişesini havaya kaldırıp, 3 diye işaret etti parmağıyla. Sonra da hiddetli bakışlarla telefonu işaret etti. Baktım 20 tane mesaj vardı. Sevgi, Fatma ve Merve'den. Kendi kendime, Lan oğlum aldın başına belayı! dedim :)
Öyle bir düzene oturtum ki, haftanın her günü birini sikiyordum. 15 günde bir Hikmet, ben, Fatma ve Seygi 4'lü yapıyor, masalar kuruyorduk. Bazen gün içinde hapımı alıp, akşam üstü Merve ile başlayıp, Sevgi ile devam edip, Fatma ile final yapıp eve geliyor, duştan sonra bir tur da karımı sikiyordum...
Nerdeyse bir ay sonra yaza veda pikniği adı altında bir etkinlik düzenlememiz gerekti. Tam o sırada kaza yapan İK şefi vefat etti. Uzun görüşmeler sonunda benim İK şefi olmama, muhasebeye de başka fabrikadan birinin atanmasına karar verilip, bana teklif edildi. Kabul edip harika bir organizasyon yaptım. Pazar günü fabrika bahçesinde mangallar yanmış, masalar kurulmuş, bira fıçıları dolup dolup boşalırken herkes eşleri ve çocukları ile fabrika dolaşıyor, kadınlar ve erkekler eşleri ve çocuklarına gururla çalıştıkları mekanları ve işlerini, işlerinin önemini anlatıyordu. Herkes mutlu mesut dolaşırken, ben organizasyonun kusursuz olması için uğraşırken, arada birkaç yudum bira içip kağıt bardaklarımı sağa sola soteliyordum.
Her çalışanın getireceği kişi sayısı için listeler asmıştık ve liste serbestti, kişi sınırlaması yoktu. Sevgi listeye 4 kişi yazdırmıştı. Kızı hariç, Fatma da davetliydi. Artık yemek servisi bitmiş, alkol almayanlar aileleri ile yavaş yavaş gidiyor, davul zurna eşliğinde alkol alanlar ortada oynarken, kazan dairesinde çalışan Ümit yanında bir bayanla yanaştı. Kadını bir yerden gözüm ısırıyordu. Selamlaştık. Ümit, "Orhan bey, ben bilmiyordum eşim söyledi, annemin üst kat komşusuymuşsunuz..." dedi. Kadına elimi uzatsam mı, dedim ama ayak bileklerine kadar kapalı, başı da komple bağlıydı. Tokalaşmaz deyip vazgeçtim. Zaten Ümit, "Müsaade istiyoruz biz, güzel organizasyondu, alkol olmasayadı..." diye son kısmı alçaltarak söyledi.
Ama kapıma gece yarısı gelen kadın sanki bu değil gibiydi. O kadın sadece başı yaşmaklı, ama nerdeyse üzerine yapışmış kıyafetler giymiş biriydi. Bir bira alıp karımın yanına oturdum. Karım, "Aşkım, Hacer teyzenin oğlu da burda çalışıyormuş, az önce Güzin'i gördüm, hani geçen yağ almaya gelen komşu gelini!" dedi. O an Sevgi, Hikmet ve Fatma geldi masaya ve "Orhan bey muhteşem bir ortam, teşekkür ederiz!" dedi Hikmet başta, sonra diğerleri sırayla. Herşey bitip 22:00 civarı eve döndüğümüzde, karım, Sevgi ve Fatma'nın bakışlarını sevmediğini, Hikmet'in de kendisine derin derin baktığını söyleyip, "Salak mı, sapık mı anlamadım!" dedi. "Yat hayatım, yorgunum!" dedim, ama aklıma da yazdım.
Artık İK bana bağlıydı, Pazartesi sabahı ilk iş Ümit'in kişisel dosyasına bakmak oldu. Acil durumlarda aranacak kişi bölümünde, Eş: Güzin - 05** *** ** ** yazan numarayı aradım. Saat 10:00'du. "Efendim?" dedi Güzin. Nne diyeceğimi bilemeden telefonu kapadım. Numaramı gizlemiş olsam da tedirgindim. Aslında konuya nasıl girecektim ki, Yağ borcunuz var, ne zaman ödeyeceksiniz mi diyecektim? Bir yandan Sevgi'ye, Fatma'ya ve Merve'ye cevap yetiştirip, bir yandan Güzin'e nasıl ulaşırım diye düşünüyordum. Sonra Facede aradım, fotolarına baktım. Genelde aşırı kapalı fotolar, değişik camilerde fotolar falan. Arkadaşlık isteği göndermekten başka çarem yoktu. Yolladım, ne olursa olsun deyip. Saniyesinde kabul edildi.
"Merhaba!" yazdım. "Merhaba Orhan bey!" diye cevap yazdı. O gün akşama dek yazıştık. Saat 16.00'da çıkarken, Güzin bana, "O duyduğum sesleri ben de çıkarmak istiyorum!" diye yazdı. Meğer Merve'yi girerken görmüş, sonrasında eşime yağ ile ilgili mesaj çekmiş, sonra kimsenin olmadığını bildiğinden bizim kapıya kulağını dayayıp dinlemiş, sesler kesilince de kapıyı çalmış. Kendime, Orhan daha belanı mı istiyorsun, elindekiler varken? derken, sıraya Güzin girmişti. Ya bitkisel haptan ölecektim, ya da karıma yakalanıp infaz edilecektim :)
Güzin de whatsap listeme eklenmişti. Ama bu akşam sıra Merve'deydi. Her zamanki saatte onu işyerinden aldım, eve gittik. Merve her zamankinden temkinli girerken eve, elemanı okul arkadaşının hasta olup evde olduğunu söyledi. Sessizce odamıza geçtik, ama parmaklarım harekete geçince Merve sessiz olamıyordu. Onun çok sevdiği iki parmak her harekete geçtiğinde yeri göğü inletiyordu. Bir saat falan sonra sikişimiz bitip odadan çıktığımızda, mutfak tarafındaki harekete gözüm kaydı. İçeride muhteşem bir yaratık vardı: Sapsarı uzun dalgalı saçları sırtında, yemyeşil gözler, muhteşem bir yüz, taş gibi bir vücut. İnanılmaz güzel bir kadındı, burnunu çeker halde lavabo başında su içerek bize bakıyordu.
Merve farketmedi bile, ama ben orada kalıp ona çorbalar yapıp kendi elimle içirmek ister haldeydim :) Kadın yarı buruk, yarı gülümser halde baıyordu. Ama o anda yapacak bir şeyim yoktu, Merve ile birlikte çıktık. Güzin vardı daha, bu kadın da nerden çıktı diye düşündüm. Üstelik adını bile bilmiyordum. Benim kafa da, vücutta zıvanadan çıkmıştı artık :)
[Orhan]
59 notes · View notes
jacksprrww · 5 months
Text
Tumblr media
Sağlık sistemi çökmüş gerçekten . Doktor şikayetimle dalga geçti . Regl olmuyorum diye hastaneye geldim . Kadın mal mısınız beyefendi siz erkeksiniz diyor . Ağlayarak eve gidiyorum şimdi 🚬🚬🚬
45 notes · View notes
geceyeasikbirisi0 · 1 month
Text
Bizim Sokakta bir tane kaza oldu İETT otobüsü berbere girdi bir sürü Çevik Kuvvet Asker polis filan geldi Gerçekten böyle çok havalılardı Özellikle kadın polis ve askerler aşırı havalıydı gerçekten büyüyünce onlar gibi olacağım Kesinlikle böyle Doktor filan olmayacağım Yani bir önceki paylaşımda da söylemiştim asker olacağım Ayol ben(sanirim askerleri ve polisleri seviyorum)
16 notes · View notes
derbederim · 1 month
Text
doktor diyo ki çok bunalmış sıkılmışsın bi çökkünlük var üstünde, lan mal amcık zaten o yüzden geldim elli dkdır ne anlatıyorum ben sana amkkkkkk bi tane akıllısı denk gelmez ya bi tane o kadar da öneri üstüne gidiyoruz kadın bana çökmüşsün diyo keşke hayatımın müsmükemmel olduğu zamanda gelseydim canını sıktım kusura bakma amk çocuğu
14 notes · View notes
spayki · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Türkiye'nin ilk ''Kadın Müzesi'' İzmir'de ..
En güzel müze ..
Dünya'da 70 ülkede Kadın Müzesi var..
Türkiye'de ilk ...
Basmane'de , tarihi Tilkilik semtinde ..
Girişte, o efsane fotoğraf karşılıyor sizi..
Mustafa Kemal Atatürk 'ün, 1929'da, Ankara Palas' ta, manevi kızının düğününde, manevi kızı Nebile Hanım'a dans ederken çekilmiş fotoğrafı..
Kimler yok ki ?
Kurtuluş Savaşı Gazisi Kara Fatma gerçek ismi Fatma Seher , İlk Kadın pilot Sabiha Gökçen , Bombalı suikaste kurban verdiğimiz Bahriye Üçok , Türkan Saylan , Dünya güzelimiz Kerime Halis Ece , La Diva Turca Leyle Gencer ..
Birde ilkler ?
ilk kadın Doktor Safiye Ali
ilk kadın Hemşire Esma Deniz
İlk kadın Tiyatro sanatçısı Afife Jale
İlk kadın Gravürcü Aliye Berger
İlk kadın Romancı Fatma Aliye Topuz
İlk kadın Büyükelçi Filiz Dinçmen
İlk kadın Muhtar Gül Esin
İlk kadın Kaymakam Özlem Bozkurt Gevrek
İlk kadın Vali Lale Aytamam
İlk kadın Belediye Başkanı Müfide İlhan
İlk kadın Bakanı Türkan Akyol
İlk kadın Mimar Leyla Asım Turgut
İlk kadın Ressam Mihri Müşfik
İlk kadın Fotoğrafçı Naciye Suman
İlk kadın astrofizikçi Nüzhet Gündoğan
İlk kadın heyeltraş Sabiha Bengütaş
İlk kadın veteriner Sabine Aydemir
İlk kadın Rektör Ayşe Saffet Rıza
Alpar
İlk kadın Gazeteci Selma Rıza Faraceli
İlk kadın Karikatürcü Selma Emircioğlu
İlk kadın Kaptan İlgi Öztuncer
İlk kadın Subay Ülkü Sema Aydın
İlk kadın Polis Fikret Hanım
İlk kadın Polis Komseri Hikmet Cengiz
İlk kadın Emniyet Müdürü Feriha Sanerk
İlk kadın Arkeoloğ Halet Çambel
İlk kadın Orkestra Şefi İnci Özdil
İlk kadın Opera Sanatçısı Semiha Berksoy
İlk kadın Türkiye Güzeli Ferha Tevfik
İlk kadın Hakim Suat Berk
İlk kadın Avukat Süreyya Ağaoğlu
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın,
İlk kadın Yargıtay üyesi Hakimi Melahat Ruacan
İlk kadın Sendikacı Zehra Kosava Duman
İlk kadın Sendika Başkanı Dervişe Koç
İlk kadın Dünya şampiyonu Sporcu Tennur Yerlisu
Otomobil Sürücü Ehliyeti olan ilk kadın Asıme Şahsuvaroğlu
Medeni Kanun'la evlenen Türkiye tarihinde ilk resmi nikahlı kadın Zehra Say
Anlatmakla bitecek gibi değil..
Denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hemde deniz kokan İzmir de..
Türkiye'nin ilk Kadın Müzesin de..
Türkiye'nin olağan üstü kadınlarıyla sizleri bekliyor..
Tumblr media
22 notes · View notes
ikiodabirkafa · 1 month
Text
Uzman doktor geldi kadına bir saat (abartısız) nesi olduğunu anlattı ve gitti. Ben sadece söylediği reçetesini yazacaktım, kadın bir saat de beni tuttu neyi varmış anlatayım diye. Lan işte bir saattir suratına bön bön bakıyordun hocanın, iki dk dinleseydin?
Sonra bir de afra tafra klinikten çıkıyor... İyi günler dedim, "biliyorum" diye cevap verdi ajdkglhşjş
16 notes · View notes
Text
Tüp Bebekte Yeni Teknolojiler
Tumblr media
Tüp bebek tedavisindeki en son teknolojik gelişmeler, çocuk sahibi olmak isteyen ancak doğal yollarla bunu gerçekleştiremeyen çiftlere umut ışığı oluyor. Son yıllarda birçok tedavi yöntemi geliştirildi ve bu tedavilerin başarı oranı oldukça yüksek. Bunlar arasında PRP tedavisi, kök hücre tedavisi, embriyoskop, doğal tüp bebek döngüsü, lazer hatching, I-rahim tekniği, vitrifikasyon, kriyoprezervasyon teknikleri, Invocell veya vajinkübatör ve ozon sauna tedavisi bulunuyor.
Tüp bebek tedavisi, ilk olarak 1978'de uygulandığından beri milyonlarca insanın çocuk sahibi olmasına yardımcı oldu. Modern tıp ve teknoloji sayesinde, bu tedavi yöntemleri sürekli olarak geliştiriliyor ve başarı oranları artıyor.
Yeni nesil tüp bebek tedavileri, yapay zeka, kök hücre tedavisi, lazer destekli kuluçka, kriyoprezervasyon, implantasyon öncesi genetik tarama, embriyoskop veya zaman atlamalı görüntüleme, robotik teknoloji ve nanobotlar gibi yöntemler kullanılıyor. Bu teknolojik gelişmeler, daha fazla çiftin ebeveyn olmasına yardımcı oluyor ve daha çok şey öğrenilmesi gereken bir alanda umut vaat ediyor. Ankara'daki Nova Art gibi tüp bebek merkezleri, çiftlere bu yeni teknolojilerle yardımcı olmaya hazır.
Tüp Bebekte Yeni Teknolojiler konusu hakkında daha detaylı bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsiniz.
0 notes
yamanates34 · 1 month
Text
Tumblr media
SŰMERLER VE KADIN ❣💯👇
Muazzez İlmiye Çığ
Sűmerlerde kadın:
Tek eşlilik var
Ticaret yapabiliyor
Doktor olabiliyor
Ebeler sadece kadın
Kadın katipler var
Kadın tek başına tanıklık yapabiliyor
Kadın műfettişler var
Yarı omuzu açık pilili elbiseler veya şeffaf elbiseler giyiyorlar
Kadınlar makyaj yapabiliyor
Kadınların her tűrlű sűs eşyaları, parfűm ve cilt yağları var,
Kadınlar műzik aleti çalıp, şarkı sőyleyip, dans edebiliyorlar
Kadınlar cinsellikle ilgili şarkılar sőyleyebiliyor, şiirler yazabiliyorlar
Sűmerler yazıyı icat eder etmez okullar açıp yazıyı őğretiyorlar,
hukuki antlaşmaları őğretiyorlar,
kızlı erkekli matematik, astronomi, geometri őğreniyorlar
Ikinci dil olarak Akatça őğreniyorlar
Çocuklar bűtűn gűn okula gidiyor ve düzenli tatilleri var.
Temizlik çok őnemli
Çocuklar okullarda reçete yazmayı őğreniyor
Műzik dersleri var
Sűmerler tabletlerde destanlar, ilahiler, şiirler yazmışlar
Sűmerler hukuka son derece őnem vermişler, kanun yapmışlar herşeyi yazmışlar mesela gűműşde faiz yűzde 30, arpada yűzde 20
Sűmerler halkın űzerinden aşırı vergi yűkűnű kaldırmış, vergide reform yapmışlardır.
Sűmerlerde mahkeme var hatta yűksek
mahkeme var
Sűmerlerde kadın erkek eşit űcret alır kanunu var
Sűmerlerde dişe diş gőze gőz yok, tazminat var
Sűmerler çok Tanrılı ama en bűyűk Tanrıları Gők, Yer, Hava ve Su Tanrıları!
Sűmerler kendilerine Kenger diyor.
Muazzez İlmiye Çığ
Sűmerler.
Resim: Sűmerli bir kadın heykeli, Metropolitan Műzesi New York , M.Ő 2500-2600
9 notes · View notes
sertsiken0606 · 26 days
Text
Merhaba Hasan bizler Avustralya dan Sanem ve Kemal evli değiliz ama birlikte yaşıyoruz. Sanem 26 yaşında ben 55 yaşında benim Türkiye de 4 çocuğum var 3 kız 1 erkek burada size biraz Sanem den bahsedeyim Sanem 167 boyunda 50 kilo büyük memeli yeni yeni büyümeye başlayan kalçalara sahip tam bir afrodit Banu Alkan ı andırıyor ben 189 boyunda 86 kilo 20 santim ve kalın bir sikim var Sanem burada kalite kontrol elemanı. Bende sendika görevlisiyim .
Aslında Sanem in bebekliğini bilirim annesi ve babası kavga edip sınır dışı edildi 2005 yılında o zaman Sanem anaokuluna gidiyordu sanırım Sanem çocuk olduğu için ailede şiddet olayları olduğundan göndermediler karı koca Türkiye ye dönünce boşandı anne başka bir adam ile evlenip Portekiz e gitmiş baba memleketi Yozgat Yerköy e yerleşmişti 18 yaşında yanıma geldi tanıyamamıştım benim çalıştığım teknoloji firmasında işe başlamış müthiş güzel bir kadın dı artık Sanem nereye ben oraya gider olmuştum.
Ben hastalanmışım hastaneye götürmüşler 35 gün yoğun bakımda tedavi görmüşüm normal odaya alana kadar o 35 günü hiç bilmiyorum. Hergün beni kontrol etmek için gelip gidiyormuş. Sonuçta burada bekar bir erkeğim tedavi bitince evime döndüm 20 gün rapor vermişti doktor birgün akşam üzeri telekız numaralarından birini aradım evime davet ettim. 28 yaşında bir Türk tü tam sikişmeye başladık bu fahişeyle birden kapı açıldı içeri giren Sanem di bizi sevişirken yakalamıştı hemen toparlanıp giyindim anahtarı nereden buldun diye sordum hastenedeyken hemşire vermiş . Fahişe de giyinmiş benden para bekliyordu Sanem sen otur ben bunu gönderip geliyorum dedim parasını verip yolcu ettim Sanem in yanına gidip özür diledim ama kabahatin onda olduğunu vurguladım. Biraz oturdu birden kalktı ve soyunmaya başladı ne yapıyorsun dememe rağmen soyundu aman Allahım bu ne güzel bir vücut bembeyaz bir ten en ufak bir tüy dahi yok amı pürüzsüz tertemiz yapma desemde gelip dudaklarını dudaklarıma dayadı belli ki istiyordu bende artık iş işten geçti o veriyorsa almamak abdallık olurdu öpüşerek biraz önce fahişenin yattığı kanepeye yatırdım bende soyunup Sanemi öpüp yalamaya başladım Sanem birden sehpa da duran TV kumandasını alıp porno video oynatan sex tvyi açtı ben bu arada amını ağzıma aldım dilimle yalamaya başladım bir taraftan da dudaklarımı bızıklarını öpüyor arada bir dişliyordum TV yi gösterdi bu şekilde yapalım dedi sandalye de erkek oturuyor kadın erkeğin sikine oturup kalkıyordu hemen yatak odasına götürdüm orada ki sandalyeye oturdum öpüşerek sikimin üstüne oturdu offff harika müthiş diyerek biraz acı biraz zevkle oturdu komple almıştı içine ilk kez sikişiyormuştu bekaretini bana vermişti biraz bu şekilde oturdu sonra videodaki kadın gibi oturup kalkmaya başladı ben boşalmak üzereydim Sanem de tuhaf tuhaf inliyordu birden sanki elektrik çarpmış gibi titremeye başladı bende o anda içine bütün döllerimi boşalttım. Sandalyeden kalktım yatağa yatırdım . O zamandan beri karı koca gibi yaşıyoruz
64 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (12) (Orhan 36 Y., Bursa)
Akşam eve gidip, herkese kısa mesajlarla kızımı mazeret ederek müsait olmadığımı yazdım. Karımın yazlıkta olduğunu bilen Güzin'e ise mesaj yazmama gerek yoktu, kocası vardiyadan dönmüş, evdeydi. Behiye ablaya mesaj attım. "Birayı açtım, ısınıyor!" diye. Birkaç dakika sonra geldi. İçeriye alıp, "Mehmet amcanın haberi var mı geldiğinden?" dedim. "Yok! Yatsıyı kılıp yatar dürzü. Hacer ablaya indiğimi söyledim!" dedi. Bardağı kaldırıp teşekkür ettim.
Behiye, "Anlat bakalım şu orospuları, bir tek Güzin orospusu ile kaldığını sanmam sendeki kazulet karı varken!" dedi. Anlatmaya başladım ilk andan itibaren. Anlattıkça da detaya giriyordum. Bir ara baktığımda Behiye abla eteğini sıyırmış parmakları amında, gözleri kapalı, hem dinliyor hem amcığını parmaklıyordu. Ben de yarağımı çıkarıp sıvazlayarak anlatmaya devam ettim. Özellikle Fatma ile orospu sikişini anlatırken artık Behiye abla kendini kaybetmiş, boşalan bira şişesini amına sokup çıkarır olmuştu. Bira şişesinin yanlarından amının suları akıyordu bacaklarına. "Yuh amk!" dedim yüksek sesle. Gözlerini aralayıp aıvazladığım yarağıma baktı, boşalmaya yakın olduğumu anlamıştı, "Gel boşa akıtma!" dedi, yarağımı ağzına aldı. Boşalıyor muydum, sağılıyor muydum anlamadım. Kadın gerçekten profesyoneldi. Tek damla kaçırmadan tüm döllerimi yuttu.
Bir bira daha istedi. "Mehmet amcaya bira kokacaksın!" dedim. "Sadece yataklar değil, 10 yıldır odalar bile ayrı, dürzünün horultusunu mu çekeceğim!" dedi. Biraları açtım. "Bak beni alıştırırsan her akşam gelir biranı içer, döllerini yutarım :)" dedi. "Yaz sonuna kadar müsaitim, sorun değil!" dedim. Behiye abla, "Bir ara şu Güzin orospusunu çağır da benim önümde sik, bakalım nasıl orospu rolü yapıyor! Ona de ki, 1.000 Dolar var işin ucunda, ona göre rolüne alıştırma yapsın :) Siktiğin bütün karıları anlatcaksın bana, ben de böyle şişeleri amıma sokup zevkten kuduracağım!" dedi. "Tamam!" dedim. Ona sadece Çiğdem'i anlatmamıştım, o bende saklı kaldı...
Günlerden Cumartesi'ydi. Karımı akşamüzeri arayıp, "Yarın mesai var, o yüzden gelemeyeceğim!" demiştim. Pazar günü öğlen ancak uyandım. Çiğdem'e yazdım, "Sesini bile özledim!" diye, ama cevap yoktu. Daha sonra Merve'den bir mesaj geldi. "Doktor nöbette, eve gidelim mi?" diye yazmış. Oraya gidersem Çiğdem aklımdan çıkmayacaktı. "Karım evde değil, gitmeye gerek yok, bana gel!" dedim.
20 dakika sonra başörtülü mantolu olarak kapımdaydı. Ama içinde hiçbir şey yoktu, sırıtarak çıkardı mantosunu. Bu kez onu önümde diz çöktürüp, yarağımı direkt ağzına verdim. Yarağımı iştahla emip somururken zil çaldı. Merveyi odaya gönderip, gittim delikten baktım, Behiye abla kapıdaydı. Kapıyı usulca açtım. 'Sus!' işareti yapıp içeri aldım ve kulağına koridordan izlemesini fısıldadım. Kapıyı kapatıp Merve'nin yanına gittim. Merve, "Kim?" dedi. "Bilmiyorum, aşağıdan çocuklar basıp kaçtı galiba!" dedim. Merve'yi oda kapısını göremeyecek yöne çevirip, onun o çok sevdiği 2 parmak hareketini yaptım. Arada kafamı çevirip Behiye'ye bakıyordum. Parmaklarım Merve'nin amında sertçe gidip gelirken fışkırttığı sular bileklerimden süzülüyor, "Delirtiyorsun beni aşkım, çok seviyorum bunu, ohhh erkeğim!" diye bağırıyordu. Behiye'ye baktım, elini külodunun içine sokmuş amını parmaklıyordu...
Parmaklarımı Merve'nin amından çekip, yarağımı göt deliğine gömdüm. Birkaç pompalama sonrası nerdeyse beraber boşaldık. Bir sigara yakıp Merve'ye verdim. Merve, "Öldürdün yine beni, nasıl her seferinde bu kadar doyuruyorsun anlamıyorum!" dedi. Merve sigarasını içerken ben kalkıp koridora, odalara baktım. Behiye çıkmıştı. Kapıya baktım, kapamamış, hafif aralık bırakmıştı. Ses çıkmasın diye düşündüm. Kapıyı kapatıp, tam Merve'nin yanına dönecekken merdivenlerde bir takım sesler duydum. Delikten baktığımda merdiven boşluğunda 112 ekipleri vardı, başlarında da Dr. Ahmet, alelacele Behiye ablalara girdiler. Konuşmalardan anladığım kadarıyla Mehmet amca kalp krizi geçiriyormuş.
Giyinip, Merve'ye sus işareti yapıp, Behiye ablalara gittim, kapıları açıktı. İçeri girip baktım, şok verdiler, sonra da sedyeye koydular. Adamda özel sağlık sigortası varmış. Behiye abla, özel hastanenin ismini söyleyip kardiyoloğuna telefon edeceğini söyledi. Kardiyoloğu arayıp, "Mehmet Amca'nı getiriyor 112, pek iyi değil!" dedi. Dr. Ahmet'e uzattı telefonu, "Anlat!" dedi. Bu kadının emir kipiyle konuşmasına herkes alışmıştı. Behiye ablaya, "Geçmiş olsun! Ben hemen geliyorum!" deyip tekrar kendi evime geçtim. Merve'ye usulca, "Kocan dışarıda!" dedim. İkimiz birden gülüşürken, Merve parmaklarıyla boynuz işareti yapıyordu.
Tekrar karşıya geçtim. Behiye abla, "Orhanım, ben şimdi araba kullanamam, beni hastaneye götürür müsün?" dedi. Üzerimdeki kıyafetle gidemezdim, "Abla üzerimi değişeyim hemen!" dedim. Bu arada Dr. Ahmet pis pis bana bakıp, "Merhaba komşu!" dedi. "Merhaba doktor bey!" dedim. O ara hemşire Mehmet amcaya damar yolu açıp serum bağlıyordu. Dr Ahmet'i koridora çekip, "Nasıl?" dedim. Kafa salladı, pek iyi değil diye. "Sen nasılsın doktor bey, denk gelemiyoruz?" dedim. "Nöbet, iş güç, ev bark!" dedi. İçimden, (Ulan senin evdekiyle ben ilgileniyorum, ne evi barkı pezevenk! Karın şu anda benim evde, çırılçıplak!) dedim :)
Neyse daireme geçip, Merve'ye, "Behiye ablayı hastaneye götüreceğim. Sen biz gidince çıkarsın!" dedim. "Tamam aşkım!" dedi. O anda dayanamadım, parmaklarımı amcığına soktum. "Dur bağırtacaksın beni, doktor duyacak!" dedi. Ben de, "Sonra devam ederiz!" dedim. Saat 16:30'du. Ambulansın arkasından Behiye abla ile hastaneye gittik. Mehmet Amcayı direk yoğun bakıma aldılar. Kardiyolog çıkıp, "Behiye hanım, sizin beklemenizi gerektirecek bir durum yok, ben sizi arar bilgi veririm, şu an için yapılacak bir şey yok!" dedi. "Peki!" deyip çıktık hastaneden.
Behiye ablaya, "Ne yapalım?" dedim. "Yürü, bunu kutlayalım, Gemlik'e sür, balık yiyelim!" dedi. Kadın çok mu gaddardı anlamadım. Birkaç meze söyledik. "Rakı içelim mi?" dedim. "Ya birşey olursa adama kokmaz mıyım hastanede?" dedi. "Alırız naneli sakız, karanfil falan!" dedim. "Eh hadi!" dedi. Anlattırdım biraz rakı eşliğinde. Mehmet Amca ilk evlendikleri yıllarda acayip bir karaktermiş, eve gelmez, sabahlara kadar içki ve kumar masalarından kalkmazmış. Sonra kaza yapmış alkollüyken, "Aylarca altını bağladım herifin!" diye anlattı. Sonra emekli olup herşeyi bırakmış, abdeste namaza başlamış. "Herşeyi dibine kadar yaşar pezevenk, bu kez de, o günah bu günah diye herşeyime karışır oldu. Yani normal karı koca hayatı yaşamadık hiç, son 10 yıldır bu hastalıkları çıkınca herşeyin yönetimini bana bıraktı. Ondan sonra rahatladım. Şimdi çocuk gibi sürekli ben onu azarlıyorum, gıkını çıkaramıyor. 10 yıl önce herşeyini, gayrımenkullerini, banka hesaplarını, hepsini benim üstüme yaptı!" diye anlattı.
Bu arada ikinci defa doktor arayıp bilgi verdi. "Değişen bir durum yok!" dedi. Balıklarımızı yiyip rakı içerken karım aradı. Mehmet amcanın durumunu anlattım ve "İyi ki mesai varmış da gelmemişim, Behiye ablayla hastanedeyiz. Acıktık, şimdi kafeteryada bişeyler yiyoruz!" dedim. Tabak çatal sesleri telefondan gidiyordu emindim. Karım Behiye ablayı telefona istedi, verdim, "Geçmiş olsun!" dedi. Behiye abla da, "Sağolsun Orhan olmasaydı ben kadın başıma koşturamazdım!" derken kıs kıs gülüyordu...
Kalkacakken, hesabı ödemem için masa altından bir tomar para verdi. "Ya öderim ben!" dedim. "Al!" diye ısrar etti. Hesabı ödeyip kalktık. Arabaya binince, "Memnun musun yeni arabandan?" dedi. "Çok memnunum, sağol!" dedim. Eve doğru giderken, "Şimdi doktor saat başı arayacak, ben uyuyamayacağım, şurdan birkaç bira al!" dedi. Yolda durup bira aldım. Eve gittiğimizde, bana, "Bize geçelim. Merak edip sormaya gelen falan olursa. Sen ışıklarını yak, üstünü değiş gel!" dedi. Kadın bütün incelikleri düşünüyordu...
Bir şort, bir tişört giydim. O ara Merve yazmış, "Geldin mi?" diye. "Geldim, ama hastanede pestilim çıktı!" yazdım, "Yoğun bakımda!" diye ekledim. "Aşağıda araban yok, ama evde ışık yanıyor?" dedi. Arabayı değiştirdim demedim, sorusunu geçiştirip Behiye ablanın evine geçtim. Soyunmuştu, "Ben duş alacağım, gel beraber alalım!" diyerek banyoya götürdü. "Merve oropusunu siktin, duş almadın!" diyerek beni kendi elleriyle soydu. Tüm vücudumu sabunladı. Yarağımı sabunla sıvazladı. "Kaç karı sikiyor şimdi bu aslan parçası? Beni sayma, daha sadece ağzımı siktin!" dedi gülerek. Sonra da, "Şu karıya yaptığın hareket neydi, evden gümbürtü gelince koştum eve geçtim, tamamını göremedim!" dedi.
"Gel o zaman!" dedim belinden tutup çamaşır makinasının üstüne oturtup kenarına çektim kalçalarını. Behiye abla, "Bak çok bağırtma beni, kocası ölüm döşeğinde karı sikişiyor demesinler!" dedi. "Kim duyacak, Hacer teyze mi?" dedim gülerek :) Apartmanda tek o vardı. Parmaklarım çalışmaya başladığında omuzlarımı yumrukluyor, elini ısırıyor, kalçalarını kaldırıp indiriyordu. "Lan puşt, ne lan bu, kaç kez boşaldım biliyor musun!" dedi. Duşu alıp çıktık. "Oha lan, bacaklarım tutmuyor! Bu çok güzel birşeymiş!" dedi.
Biraları açtı, yanyana oturduk. "Bak, Muhittin benim için önemli, ama sen de muhteşemsin, o yüzden kabul edersen, ne zaman istersen gel sik beni, karına da bana yardım edeceğini söylerim, Mehmet pezevengi bunu atlatsa da çok yaşamaz zaten!" dedi. Düşündüm düşündüm, "Tamam!" dedim. "Kaç para maaş alıyorsun?" dedi. Söyledim. "Ben sana o paranın iki katını veririm, çalışma, benim kiraları topla, beyannameleri vs. ver, sana bir büro tutalım!" dedi. "Bunu karımla konuşmam lazım, iyice düşünmem lazım!" dedim. Behiye abla, "Haa, garanti istersen de, her yılbaşında senin üstüne bir daire yaparım!" dedi. Kendi kendime, Ulan ne oluyor dedim, resmen Jigolo olacaktım. "Haa, beni ihmal etmediğin sürece kimi nasıl siktiğin umurumda da olmaz. Ben de arada Muhittin'le sikişirim zaten!" dedi. Ben de, "Yarın akşam gider karımla konuşurum!" dedim. "Tamam koçum!" dedi.
"Şimdi sırada ne var?" derken telefon çaldı. Doktor, "Mehmet amca sizlere ömür! Başınız sağolsun! Sabah gelip alabilirsiniz, şimdi morga indirdik!" dedi. Behiye abla, "Tamam doktor!" dedi. Sonra ayağa kalkıp göbek atmaya başladı. "Nihayet!" diyordu kadın, ne çekmişti anlamadım ki. "Şimdi beni bağırta bağırta sik bakalım koçum!" dedi. İki tur siktim amından, bir tur da götünden. Sonra telefonu eline alıp birkaç telefon etti, ama hepsi kendi akrabalarıydı. En son Mehmet Amca'nın kızkardeşini aradı. Çok üzgün bir sesle, "Abla, Mehmet..." dedi ağlayarak. Rol yapma kabiliyetine hayran kaldım. Gece saat 02:30'da daireme geçtim. Karımı aradım. Sabah kayınpeder getirecekti...
[Orhan]
46 notes · View notes
hudara · 1 month
Text
annem ablam ben telefonda yüzümü inceliyoruz, ben (hemsireyim) alerjidir ya, ablam (doktor) alerji değil daha garip bir şey bu, annem nazar bu dün kadın sana nasıl baktı ondan oldu ahjshsj
7 notes · View notes
mnsrykt · 2 months
Text
"Bir çocuk doğurmak o kadar değerli, öyle mübarektir ki o çocuğun doğmasına, dünyaya gelmesine ve ömrünü mü'min olarak sürdürmesine, Allah'ın Şeriat'ına ruhunu feda etmeye hazır, hiçbir sistemin kirletemediği kafayla yaşamasına vesile olan bir anne, cennetin ayaklarına kadar geldiği kadın demektir. O çocuğa ekmek taşıyan, ayakkabı götüren bir baba adeta Bedir'de cihat eden mücahit gibidir.
Hatta o çocuğun doğmasına vesile olan bir ebe dahi cihat hâlindedir, velev yaptığı işten para almış olsun. O çocuğun muayenesini yapan, sağlığını kontrol eden doktor da Allah'ın razı olacağı bir iş üzerindedir."
14 notes · View notes