Tumgik
#benim gönlüm sende
selin-n · 4 months
Text
__Görünce aşık oldum__!💙
__Diye başlardı Yeşilçam filmlerinde ki şarkı__!!
Öyleydi işte__!!
__İnsan birini sevince__?!
Tumblr media
Sevgiyle 💙
Tumblr media
123 notes · View notes
nazliminazlibirisii · 5 months
Text
Deli deli oldu gönlüm yar. Sensizlik neye yarar, Bu aşk bizi yorar. Nasıl etsek bu işi yar Sen beni anla ben seni Aslında karşılıklı yapalim bu eylemi. Sen bensizlige alıştın mi bilemem ama, Ben sensiz bir dakika duramam yar. Öteden beriden bakma bana. Gel yanıma sarılalım, Kokunu içime çekeyim. Benim gönlüm sende kalmış, Seninki kimde kalmış bilinmez yar Bu bilinmezlik beni yorar Seni benden alıkoyar Gel bizi yarım birakma güzel gözlüm Ben, beni yarim bırakmana rağmen, Ruhlarimizi dansa kaldirdim. Naz etme gel kollarıma güzelim. Dans edelim, öpüşelim, içelim Körkütük sarhoş olalım, delicesine dans edelim. Ne dersin ey kahve gözlüm. Gel sen ile ben, biz olalım. Ruhlarımızı dans ettirelim, Dudaklarımız kendi şarkısını yazsın Kulaklarimiz bu melodiye, bu uyuma alışsın Bu yola benimle girmeye var mısın? Başkasını severken Gözlerimin içine bakmaya devam eder misin? Benimle oyunlar oynayıp umut verirmisin? Yoksa tek bi hareketinle herşeyi silip, Beni bu acıdan alıkoyar mısın? ~Nazlı
16 notes · View notes
cooladanal · 3 months
Text
Benim gönlüm sende...
10 notes · View notes
muratmesutfan · 5 months
Text
Tumblr media
Ne zaman uçup gitti senin ülkenden benim çocuk ruhum, ne sen farkındasın ne ben düşünmek istedim.
Yalnızca ve ısrarla kendimi inandırdığım ve adına aşk dediğim duygularımın koruna, elimden geldiğince aşk döktüm, aşk üfledim…
Birgün nefesimizin kesilebileceğine ne sen ihtimal verdin, ne ben aklıma getirebilirdim. Yalnızca sevdim ve sevdiğimin yarısı kadar bile sevilebilme ihtimalini her günün fotoğrafına bir çerçeve yapmayı adet edindim.
Belki kendimi kandırıyordum, ama bunun dışında ikinci bir ihtimalin neticesi ayrılıklar uçurumu olurdu, düşünmesi bile tahammülü mümkün olmayan acılar kasırgasıydı anlayacağın…
Uzun zamandır senin gözbebeklerine bakmıyorum, belki de farkındasın, belki de umursamıyorsun bunu! Ve uzun zamandır aynalara da bakmıyorum, en son baktığımda gördüğüm adamın siluetini yorgun ve yaşlanmış buldum..!
Bir aşk, nasıl bir anda ateşin karşısında eriyen buzdağı misali telef edilebilir, o üşüten kelimelerle..?
Bak aşk korumuz üşüyor artık ve sen görüyor musun, emin değilim.
Artık sarhoş biri gibi, hiç bir şey düşünmek istemiyorum. Zaman denizinin dalgalarına tam bir teslimiyetle bıraktım teknemi, gözüm sende, gönlüm Rahman'da, tecelli edecek kaderimin rotasında yüzüyorum…
Murat Mesut
13 notes · View notes
ihlamurr · 4 months
Text
Yoğun,yorgun ve kırgın bir haftaya başladım.Pazarı güzel geçirememiş olmanın hüznü,eşimin benim hakkımda söylediği şeylerin kırgınlığı ve geçmiş...Hepsi bir araya gelince pozitif başlayamadım hâliyle güne.Sabahtan eşim evde olur bende rahatça temizliğimi yaparım diyordum ama maalesef evde değildi.Çocukla birlikte tüm bunları yapmak o kadar yorucu oluyor ki.Belki gönlüm hoş olsa böyle olmaz ama bir hayli kırgınım.Hâlimden asssla şikayetçi değilim,evladım için günün hrr vakti Rabbime şükrediyorum ama yoruluyorum işte.O daha minicik ve ilgi istiyor.Sadece ilgi,sevgi.Ama benim çok işim varken ona gereken ilgiyi veremiyorum ve çok üzülüyorum.Bunu önlemek için sabah erken kalkıp o uyurken işlerimi halledip gün işinde onunla doyasıya ilgilenmek istiyorum.Ama erken kalkamıyorum çünkü uykumu alamıyorum asla.Temzilik aralarında her fırsatta ona sarılıp çok sevdiğimi söyledim,anlamasada hissediyordur eminim.
Eşimle aşamadığımız şeyler var.Çalışma saatleri dışındaki gönüllü işlerinin zamanlamasını güzel yap bize daha çok vakit ayır diyorum ama yok.Gerçi ona sorsak o zaten öyle yapıyordur ama bana yetmiyordur.Bilmiyorum.Çok daralıyorum bazen.Eşim bana karşı olan merhametini kaybediyor gibi hissediyorum.Sanki bana artık eskisi gibi hassas davranmıyor.Yada ben hassas dönemlerden geçiyorum.Evet hassas dönemlerden geçiyorum ve yapayalnızım.Hamilelik artı doğum artı lohusalık bu dönemleri hep yalnız geçirdim ben.Herkes kendi telaşındaydı ve kimse sende ne yapıyorsun demedi.Şimdi yine yalnızım.Zihnim o kadar karışık ki toparlayamıyorum bir türlü.
Yoruldum galiba ameliyat yerim ağrıyor.Yemeğim yok,süpürgem boşalıp temizlenecek,viledamda aynı şekilde.Tuvalet,lavabo ve banyo yıkanacak.
4 notes · View notes
atomicfartchild · 10 months
Text
Tumblr media
Ben çok şanslı biriyim çünkü o kadar güzel bir adama sahibim ki. Yüreği tertemiz küçücük kalbinde koskocaman iyiliklere sahipolan bir adama sahibim ben. Yüreğimi aşkla kabartan içimi huzurla dolduran bir adama aşığım ben mutluluğum için çabalayan benim derdimi kendi derdi gibi gören bir adama sahibim. Beni tek bir sözüyle çocuklar gibi mutlu eden bir adama aşığım ve ben öyle şanslıyım ki sevdiğim adamın sevdiği kadınım. Dünyanın en güzel gülüşüne sahip olan adam umarım yüzündeki gülümseme hiç solmaz. Her zaman mutlu ol bir tanem sen en büyük sevgiyi hak edecek kadar mükemmel ama herkesin hak edemeyeceği kadar özelsin. Adın öylesine derin kazınmış ki kalbime her nefeste seni anıyorum kaç yıl yaşarsam yaşıyım sonsuza dek kalbimi ısıtacak bu sevdan. Başladığı o anı gözlerimin içine o ilk bakışını asla unutmayacağım. Söz veriyorum sevdiğim ben senin sadece güzel günlerinde değil kötü günlerinde de yanında olucam her zaman. Seni hiç bir şeye değişmem sevgilim unutma seni çok seviyorum kocam beyyy
Aldığım her nefeste attım her adımda seni düşünüyorum, başımın tatlı belası. Sen benim hayatımın tuzu biberisin sen başıma gelen en tatlı belasın. Allah seni bensiz beni sensiz eksik eylemesin.
Seviyorum seni Allah'a dilenen dilek, göklere uzanan ellerimsin sen gözümden süzülen mutluluk göz yaşım tek düşüncem hasretimsin. Sen yaşadığım ömür, en güzel günlerim, her zaman seni hayal ediyordum nasibim oldun .sen hayatıma mutluluk huzur katıyorsun. Sen benim kalp atışımsın, sen benim yaşamıma ışıksın. Sana yemin olsun son nefesime kadar adın dilim de bakışların gözlerim de sözlerin yüreğimden düşmeyecek. Karıştım bağlandım sana bir bütün oldum seninle. Bu yolda mutlu bir şekilde ilerlemek istiyorum seninle.korkuyorum anlıyormusun sana bişey olacak diye ve bizim hikayemiz yarım kalacak diye . İkimizde birbirimize karşı her sözde her seste her bakışta ilk günkü gibi sevmeyi daha çok aşık olmayı sevginin gittikce daha da çok güçlenmesini istiyorum aşkımmm. Seni çok seviyorum seni öyle bir seviyorum ki anlam veremiyorum bazen seninle geçirdiğim bir gün bile bir ömre bedel çünkü seninle birlikteyken ömrümde yaşamadığım bir mutluluk yaşatıyorsun bana senin hayatımdan çıkmandan korkuyorum. Aklımın sınırlarında dolaşıyorsun ve ben her geçen gün daha fazla seviyorum seni sen benim hayatımın anlamısın birtanem. Endişelerimi korkularımı seninle yendim içimdeki boşluğu seninle doldurdum. Özledim dedim zaman ne olursa olsun arayan yanıma gelen. Her gece sesiyle uyutan binlerce kez şükürler olsun şükür sebebim. Mutluluğumun nedeni öyle bir yar aldım ki kalbime o kadar çok şanslıyım ki. İyi ki girdin hayatıma, iyi ki varsın yüreğinden öptüğüm. Seni sevdirene şükürler olsun. Herşeyini al git deseler elinden tutar giderim.Tek varlığım ♥️ Gülüşüm ♥️Eşim ♥️Hikayem♥️Sevgilim ♥️Tutunduğum dal ♥️ Gecem ♥️ Gündüzüm ♥️ Başımın tacı ♥️ Tutuklu kaldığım ♥️ Gülüm ♥️ Balım ♥️ Şiirim ♥️ Birtanem ♥️ Yaşama sebebim ♥️ Hayalim ♥️ Bakışlarım ♥️ Anlam katanım ♥️Kıymetlim ♥️ Yaşam kaynağım ♥️ Yeryüzüm ♥️ Gözümün nuru ♥️ Bağımlılığım ♥️ Güzel Gözlüm ♥️ Yuvam ♥️ Göz bebeğim ♥️ Gönlüm ♥️ Sol yanım ♥️ Sarılışım ♥️ Şehrim ♥️ Güneşim ♥️ Sabahlarım ♥️ Limanım ♥️ Şükür sebebim♥️ Her günüm ♥️ Yüreğim♥️ Evimin direği ♥️ Sonsuzluğum♥️ Manzaram ♥️ Dakikam ♥️ Saniyem ♥️ Ruhum ♥️ Beynim ♥️ Kalbim ♥️sevgi kelimesinin karşılığını sende buldum.💗
14 notes · View notes
yakupkostekci21 · 4 months
Text
Kaybetiğim Duraktayım
Hayat uzun bir maratondur. Bu maratonda bizler tıpkı bir kelebek ömrü kadar ne uzun ne de kısa bir maratondur. Hayat her şeyin bir an üzerinde kurulu olduğu bir hayatta, hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Ne güzel demiş ahi Aratoğlu, “ Umut, mutlaka bir yerde bizi bekliyor az daha dayan gönlüm.”
Sen ve ben şuan bir yolculuğa çıkıyoruz hayali bile güzel değil mi senin için de benim içim de öyle. Şimdi hayal zamanı arkanı yaslan geriye kahveni veya çayını yudumla benimle beraber sayfaları çevir.
Nexs station, Kaybettiğin duraktayım.
Sonu belli olmayan bir yolculuktur hayat. Önüne neyin ne zaman çıkacağını bilemezsin. Bazen bir şeyler kötü gider önüne çıkacak engeller seni yolundan sapıtmaya çalışacak ama sen vazgeçecek misin? Asla çünkü sen asla pes etmeyeceksin.
Savaşacağız kaybettiklerimiz için savaşacağız. Elbette önüne engeller çıkacak ama sen asla vazgeçme önüne ne gelirse gelsin direnerek kazanacaksın unutma.
Bazen hayatına aldığın güvendiğin insanlar seni arkandan vururlar ve sen büyük bir hayal kırıklığı yaşarsın.
Cemal Süreyya der ki, “ En güvendiğiniz insanın size yaşattığı hayal kırıklığını affetseniz bile, asla unutamazsınız.”
Bazen hayatın bize getirdiklerinden kaçmak istersin ama KAÇAMAZSIN!İşte böyledir hayat dostum bir türlü anlam veremezsin ve bir gerçek var ki sen acı yaşamadan mutluluğu asla tadamazsın.
Sizinle küçük bir yolculuk yapalım mı? Şimdi ilk olarak kaybetme duygusu yaşayan ve kaybetme duygusu yaşamayanlar olarak iki ayrı grupta inceleyelim. İlk olarak kaybetme duygusu yaşayanlardan başlayalım, Kaybetme duygu yaşamış olman seni, senin için her şeyi tükenmiş ve hayattan bıkmış halde olman seni bu hayattan bir zevk almamaya yöneltmelisin tam aksine sen kaybetme duygu yaşamış olman seni bu konularda bir kıt daha tecrübe sahibi yapar ve sen insanlara nasıl yaklaşmalı bunu biliyorsun ve sen bu konuda tecrübe sahibisin. Kaybettiğin duraktayım senin için son durağın değil. Yolumuz daha çok uzun gecelerce beraber bu güzel yolculuğa çıkacağız ama emin ol ki bu yolculuk sana çok iyi gelecek. Sen burada canın acıyacak yıpranacaksın yorulacaksın ama inan bana her zerresine değecek. Neden biliyor musun? Çünkü bu durakta sana hayattaki en büyük hediyeyi hatta en pahalı hediyeyi yani tecrübeyi sana verecek ama inan bana kaybetmek de güzeldir. Bugün düştün kendini kaldırmak istedin yeter artık dediğin anlar oldu sinirlendiğin anlara be şahitlik ettik. Bugün bir şeyleri kaybetmiş olabilirsin, yere düşmüş olabilirsin hatta bu zamanda bazen kendini insanlardan uzak tutmaya çabalayıp mesafe de kat etmiş olabilirsin ama unutma ki bu sıkıntıdan da alnının akıyla çıkmış olacaksın.
Düştüğün sandığın anda sana gülüp geçenler yine ve yine bozguna uğrayacaklar çünkü sen güçlüsün yine ayağa kalkacaksın
Bir Japon atasözü der ki,
“ Yedi kere düş, sekiz kere ayağa kalk”
Bizim için düşmek hiç de dert olmadı çünkü biz kendimize inanıyoruz ve kalkacağımızı da biliyoruz sende bunu iyi biliyorsun değil mi? Kaybetmek çok acıdır çok yıprattır seni ama dimdik ayakta durmayı mücadele bırakmayıp savaşmak en aşikâr yoludur. İnsan kaybede kaybede öğrenir hayatı yani hiçbir şey emek sarf edilmeden kazanılmaz
Bu her şey için de geçerlidir. Kaybetmek acıdır, ama bazı acılar vardır ki insanlar bunu nasıl anlar bilemem ama inanın bazı acılar anlatarak geçmez. Geçti dersin geçmez, bitti dersin bitmez olmaz yok artık dersin yok olmaz işte böyledir bazı acılar.
Ben daha 11 yaşındaydım çocuktum ama bunu yazıyorum. Ağlayarak, gözyaşı dökerek yazıyorum. Dedem vardı hep yanımızda olacağını hep bizim yanımızda olacağını sanmıştım ama yanılmıştım canım dedem kansere yakalanmıştı ve bunu birçoğumuzdan sakladılar benim çok üzüleceğimi düşündükleri için bizden sakladılar hiçbir şey söylemediler bize çünkü psikoloji olarak zor dönemden geçtiğimiz için bizden sakladılar. Ölümün ne zaman geleceği hiçbir zaman belli olmaz bir an gelir ve seni götürür sevenlerini ise gözyaşına hapseder. 20 Şubat 2012 saat 03.34 dedem gitti ve benim sol yanım acısı ikiye katlandı, böyle bir şeydi işte. Nazan Bekiroğlu'na bir kulak verelim bakalım ne diyor,
“ Yükselmek için düşmek, arınmak için kirlenmek, çıkmak için batmak lazım ve yeniden doğmak için de insan ölmeli insan bir kere.” Kaybetmek acıdır ve cefası da zordur ama bir şeyleri kazanmak için bir şeylerden vefa gösterip vazgeçmek gerekir.
Kaybettikten sonra yine ayağa kalkıp ben buradayım diz çökmüyorum demen lazım çünkü sende o cesaret var. Ben sende o cesareti keşfettim. Sende olan özgüven beni yanıltmadığı için teşekkür ederim sanaJ
Kaybedip ve tekrar ayağa kalkmanın sefasını anlatamam sana bu anlatılmaz yaşanır. Tecrübe kolay kolay kazanılmaz zordur. Yemek gibidir aslında tecrübe yemek pişmeden yenilebilir mi?
Birbirimizi kandırmayalım kimse pişmemiş yemeği yemez. Tecrübe de öyle bir şey işte pişmeden yenilmez.
İnsan bazen yanmayı bile göze alıyor bunu sonucunu göze alan insan buradan daha güçlü çıkabiliyor.
Albert Camus ne diyor;
“ Umutsuzluğa kapılmak iyi değildir kaybetmenin ilk basamağı düşmektir ama sen düşmekten korkma ve herkes her şeyin bittiğini söyler ve sen ayağa kalkarak harekete geç.” Evet, yolculuğumuz kaldığı yerden tüm hızıyla devam ediyor biz ilk başta kaybedenler duygusunu ele almıştık şimdi sıra bu duyguyu hiç tatmayanlara geldi hadi devam edelim. Kaybedenler duygusunu hiç tatmayanlar biraz da olsa şanslı şimdilik tabi. Neden şanslı biliyor musunuz? Çünkü siz hayattan kaybedecek bir şeylere sahipsiniz ve rahatsınız ama gün gelecek devran dönecek sizde benim grubuma dâhil olacaksınız.
Bu durak biraz acıtır seni biraz da korkutur seni ama korkma canımın içi çünkü sen korkmamalısın biz ne demiştik ; “biz korkmayız ne olursa olsun korkmayız.”
Bu durakta biraz değer verirsin insanlara geceler bazen uykusuz geçer. Sevgilin olur mesela seversin onu o da seni sever ama bir gün seni terk edip gidecek ve sen geceleri oturup ben şimdi ne yapacağım diye oturup zırlayacaksın.
Sen şimdi bu durakta bize dâhil oluyorsun ve bizim ile beraber yolculuğa başlıyorsun o zaman hoş geldin aramıza.
Şimdi siz bana diyorsunuzdur biz yolculuk yapıyoruz peki sen hangi durakta ineceksin ben yaşayanlar durağında iniş yapacağım. Yani kısacası benim acılar ile dostluğum var. Bilmiyorum belki de hayat benden bunu istiyor onca insan arasında beni seçmiş gibi yani beni mutlu olmamı istemiyor ve bunu kendinde tartabilirsin yap dene kesinlikle tavsiye ederim hayat ile kendini bir ölçebilirsin. Ben bir an üzüldüğüm de insanların bana bağırmasını bile aşırı derecede öfkelenip sinirlenebiliyorum.
Bende çok büyük bir yara açıyor evet bende bağırıyorum ama her şeyin bur sınırı var değil mi?  “ Artık Yeter Şurama kadar geldi”Bir üzüntü insanı çok hırpalar ne yapsak fayda etmiyor ve bir gün geliyor o geceler boyu uyuyamadığın onun için gözyaşı döktüğün insan seni ne hallere düşürüyor.
Mevlâna Celaleddin-i Rumi ne demiş;
“ Minareden düşenin parçası bulunur, bulunur da, Gönülden düşenin parçası bulunmaz.”
Bugün bir şeyler yapmak istiyorsun şartlar uyuşmuyor ama günü gelince şartlar yerine geliyor ve içinden derin bir nefes alıp dersin ki; “Hayat devam ediyor.” Hayat davam ediyor cümlesini çok iyi oku hatta öyle bir oku ki kalbinden çıkar bu cümleyi ve bu cümleyi kafanın içine kazıya kazıya sok ve kafanın içinde soru işaretleri birikmesin hepsini yok et.
Pes etmek yok, çünkü hayat her şeye rağmen devam ediyor.
Hayat tam anlamıyla seni düştüğün yerden kaldırmaz ama el uzatır sana kalk der, dayan der sen ise dayanmaya çalışırsın hiç olmadığı gibi göründüğü bir şey zamanla olur. Kaybettiğin ve yokluğunda alıştığın her şey belki akışına bırakmak lazım çünkü bunu akışına bırakırsak canımız her zaman kinden daha az yanar ama böyle bir şey de var ki acın ne kadar büyük ve derin olursa olsun acı seni hep güçlendirir.
John Steinbeck'in dediği gibi,
“ Çok çalışıp çabalamak kaderlerini unutmak için birebirdir.”
Bazen bir şeyleri kaybettiğimiz için üzülürüz ama gün gelecek ve öyle şeyleri almayı kısmet oluyor ki onu satın almaya yetecek para kimsede yoktur. Bazen birine öyle bir şekilde bağlanmak isteriz ki onu öyle severiz ki bunu anlatmak yetmez, bunu okumak ile de yetmez ve biz bunu sadece yaşayarak anlarsın.
Bir şeye veya birine öyle bir bağlanırız ki bağlandığımız o şeyin yokluğu kapımızı çaldığınızda önce kapı deliğinde bakarız sonra onu içeri almayı istemediğimiz halde onu nezaketten de olsa içeri alırız.
Wilson Mizner der ki;
“Yukarı çıkarken insanlara iyi davran çünkü aşağı düşerken onlar ile karşılaşacaksın.”
Bir şeyleri kaybettiğimiz için bazen üzülürüz ya ama aslında şöyle bir şey var üzüldüğüne değecek çünkü kaybettiğimiz şeylerin aslında bize kattığı hiçbir şey ile satın alamayız. Varlığına alıştığımız bir şeylerin bir anda yok olup gitmesi ile yokluğunu yaşamak istemeyiz çünkü bu bizim genimizde var bir şeyin gitmesini istemeyiz ve buna hiçbir şekilde alışmak istemeyiz. Bağladığımız bir şeyin girmesini istemeyiz sanki o hiç hayatımızdan çıkmamış gibi ve ondan önce hiç hayatımızda yokmuş gibi davranırız. Hayatımızın onunla var olduğunu düşünerek ve geçmesine sebep olur. İnan ki hayatımızın en büyük hatasını burada yapıyoruz ve kendimize en büyük zararı burada veriyoruz. Değer verdiğin kişi hayatından çıkmak mı istiyor bırak çıksın aslında böyle yaparak seni üzmek istiyor ama sen buna müsaade etme çünkü senin hayatın kimsenin senin hayatına karışmasına izin verme.
Bak Tezel Özlü ne diyor, “ Herkes, herkessiz de yaşayabilir.”
Bir insanın hayatı, başka bir insanın hayatı ile anlam kazanabilir belki evet olabilir ama bir insanın hayatı tek başına da anlamsız değildir. Şöyle bir geçmiş gidelim,
Yokluğuna alışamam dediğin onsuz yapamam dediğin kişilerin yokluğunda alışamadın mı? Bir zamanlar hayatına aldığında, uğruna her şeyi değer dediğin kişiler seni terk edip gitmedi mi? Ve sen uğruna her şeyi değer verdiğin imkânlarını her şeyini seferber ettiğin insanı kaybettiğinde çok üzülmüştün hayal kırıklığı yaşadın.
Hatta bazen düşünüp demiştin onsuz nasıl yaparım dediğin günler olmuştu. Ama çok güzel bir şekilde onsuz yaptın mı? Yaptın. Yokluğuna alışamam dediğin insan hayatında çıktığında alışamadın mı? Alıştın. Sen kimse ile var olmadın ve kimse ile de yok olmayacaksın lütfen bunu kafana kazı tamam mı?
Bir zamanlar içinden çıkamam dediğin zamanlar oldu ve sen çok ağladığın günler oldu ama hepsi geride kaldı tüm acılar geride bıraktın şimdi senin için küllerinden yeniden doğma zamanı. Şimdi kaybettiğin o insandan önceki hayatını düşün ne de güzel yaşıyordun değil mi?
Ve artık üzülmeyeceksin çünkü tüm acıları geride bıraktın. Belki bazı acılar kaçınılmazdır ama o acıların etrafında dolaşamazsın o acıyı yaşayıp görmen lazım.
Acılar zaten yaşanmayı talip eder. Sen hep acını yaşa ama asla teslim olma. Düştün ama dayanıyorsun ve düşmem sanma düşersin ama ne olursa olsun kalkmasını da bileceksin. “Düştün diye korkma sakın bu ilk değil yine kalkarsın.”
Bir zamanlar canın çok acıtan acılar için verdiğin savaşlar hem de tek başına. Bazen çok sert yere düştün ama kalkmasını da bildin. Benden sana bir abi kardeş tavsiyesi sakin kimseye ben sensiz yapamam yaşayamam deme çünkü Yüce Mevla’m izin vermezse sen kolunu dahi kaldıramazsın.
Allah ol der sende olursun yok derse yok olursun.“ Düşmekten korkma, düş ama Hep yine ayağa kalk.”
4 notes · View notes
kalemineiyibak · 2 years
Text
Düz
Düz yollar, üz yollarına açıldı sevdiğim; ismimle aynı durmuyor, senli baharlar... Toplayıp eşyalarını gönlümden; gönlüne pembe baharlar ekmişsin. Yassı cennetin, kirpiklerinde aşkla seviştiği sonbahar yaprakları dökmüş üstüne sevda. Ben, oralı olamadım hiç... Sabah bile seninle yatıp kalkıyor; gece bile çayını sende yudumluyor. Ben, üz yollarının gayriresmi sensizliğinde kepenk kapatıyorum. Bu yıl da dönmüyor dükkan; bu yıl da sensizlik primini hakkımca yatırıp vuslata, senli şenliklerin balon sevinci olamayacağım.
Aklımdasın. Karanfiller seyrediyor aklımda seni; dört mevsim aşka platonik kalıyor yalnızlığın keyfe keder muhbirliği. Röportajı halka açık bensizlikte veriyor hep.
Seni özlemek, benim en yakarış dolu sevda hançerim; bana batarken yokluğun, aşka çırılçıplak hizmet etmek gibi... Kelimeler dönüyor başımda. Sana karavan, sana şezlong, sana deniz yatağı ve sana her türlü rahatlıktan yana acısız aşklar soyunup dökünüyor.
Oralısın, ondasın; resmiyette adı eş geçen bir aşkın, kollarına atılan ucube sevdasının özrünü kabahatini üstlenen üz yolların, düze çıkamadığı yer çekimli sevdam; Sen, hep ondasın...
Gayrimeşru çocuklar dünyaya getiriyorum acılı içimden; hepsi de seni babaları biliyor. Hangi acım, kaç yaşına bastıysa o kadar kuvvette büyüyor bana sensiz, seni yaşamak...
Biri ilkokula gidiyor, öteki daha alfabenin sen kısmında. Büyüyor adımları sana; üz yollarının kabahat trenlerine doğru... "Gitme çocuğum; ona doğru koşma, beni doğuracağım yepyeni acılarla bırakma yavrum..." diyemeden ben; hepsi, sana yine...
Düz yollar, üz yollarından gerçek olamadı sevdiğim. Ellerim, sana körpe; gönlüm henüz sana on iki seferinde. Sesinin huzurunda büyüyor adımlarım; her vakit yaratılacak bir sen oluyor, sebepsiz. Gözlerim, sana yeşil; bir tek sende fıstıkları anımsatan... Çerezin göz hapsinde bir türlü doyuma ulaşmak istemedin bana...
Üz yollarından tutunup çıktım; yokuşu... Nefes nefese sen oldum, nefes nefese seni bekledim. Heder kapılarından, elinin izi geçiyor. Yordum seni; şüphe çekmeden uzanıver bensizlik kıyısına, kumlar benim imzam, kumlar benim senli hasretim... Ayak ucunun haşaratından sorgular acılar, doğarak beni...
Dilara AKSOY
28 notes · View notes
emrullahbedir-blog · 8 months
Video
NİL NEHRİNE ŞİİR
NİL'E SESLENİŞ
Ey muhteşem nehir!
Selamlar sana, kucaklar dolusu selamlar…
Sende beni çeken bir şey var
Yavuzlara, Eyyubilere gıpta ile bakışın mı?
Delta bülbüllerinin yüreğini yakışın mı?
Kızgın çöllere inat kıvrım kıvrım akışın mı?
Bilemiyorum
Sana hayran kalmaktan kendimi alamıyorum.
Sen asırlardır kurak iklimlere hayat veriyorsun
Sen asırlardır seven gönüllere ilham oluyorsun.
Sen çağlar boyunca insanlığa ışık tutuyorsun.
Aşılmaz sularına vurgun şu gönlüm
Senin her damlan bir başka mucize.
Hele o Mavi Nil ve Beyaz Nil’in buluştuğu an yok mu?
Tarihin en uzun busesini simgeliyorsun.
Özlemle beklenen vuslat gibisin.
Sen olmasan şark bülbülleri aşk aşk diye ötmezdi.
Sen olmasan Tutankamon hazineleri birikmezdi.
Sen olmasan Nefertiti, Klopatra güzelleşemezdi.
Sen olmasan dünya harikası piramitler de olmazdı Yıllar, yüzyıllar, çağlar seninle değişti. En güzel şarkılar, en güzel şiirler seninle yazıldı. Mısır seninle dünyanın anası oldu Sen bugünkü medeniyetin en sağlam temelisin. Bazen çıldırmış gibi taşıyorsun Başını taştan taşa vurmak istiyorsun Seni anlıyorum Zulüm temiz sularına kan ve kin akıtınca Öfken kabarıyor, deliriyorsun Çünkü sen yaşatmayı, hayat vermeyi seviyorsun. Fakat her zaman çok hüzünlü akıyorsun Biliyorum, timsah gözyaşlarından en fazla sen muzdaripsin Bahtına karışan ihaneti hazmedemiyorsun Ey harika nehir, Dinyester, Ren, Sava, Elbe, hepsi seni kıskanıyor Nasıl kıskanmasın ki? Onlar vahşi Batı’nın lanet ruhunu taşıyor Sen ise aşk, sevgi, muhabbet taşıyorsun. Damla damla kardeşliğe koşuyorsun. İşte bu yüzden seni çoooook, çok seviyorum. Nil, Ey Afrika’nın incisi! Öylesine güzel görünüyorsun ki Sana bakmaya hiç mi hiç doyamıyorum. Resimlerinden yüreğime akıyorsun. Seni çok ama çok özlüyorum. Keşke şark rüzgarı estiren sularına dokunabilseydim.. Seni hissetmek, seni yaşamak, seninle ıslanmak istiyorum. Belki o zaman bitmeyen hüznünü, Kahire gizemini anlayabilirdim. Belki o zaman buram buram tarih kokan topraklarda Çağlara umut taşımanın haklı gururunu daha derinden duyabilirdim. Nil, Ey asil nehir! Dinle beni, duy beni Sen benim için Fırat, Dicle, Sakarya gibisin Sen benim için Kızılırmak kadar kardeşsin Aramızda mesafeler varmış, ne çıkar? Sen her daim benimlesin. Çünkü sen yalnızca Kenya’da, Mısır’da, Afrika çöllerinde değil
Yüreğimde çağlıyorsun
Şiir: Emrullah Bedir
Yorum: Ahmet Ormancı
4 notes · View notes
mavimist · 2 years
Text
Sonra mevsimler geçecek, aylar geçecek. Ama sen benden geçmeyeceksin. Sen bende saklı kalacaksın. Bazen yadıma düşeceksin bazen aklıma. Ama kalbimden hiç düşmeyeceksin. Öyle ki meftun olmuş bu gönlüm sensiz bir çâre. Sensizlik beni yaşayan bir ruh yaparken ben sessizce gömülüyordum en dibe. O dip bazen beni içine çekiyor bazen de yok ediyordu. Ama en kötüsü araftı sevgilim. Arafta olmak bir nevi ölmekti. İçine düştüğüm düşünceler silsilesinde yalpalarken bir çift göz beni ayakta tutuyordu. O gözler öyle derin öyle sonsuzdu ki içinde kayboluyordum. Her kayboluş yeni bir varoluştu benim için. Ve ben sende tekrardan varoluyordum. Sen benim varoluş nedenimdin. Sen benim her şeyimdin. Sen benimdin...
8 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
DAVA
Sana ettiğim bu sitemim nazım
Ay değil yıl değil An davasıdır
Vuslata ermektir benim niyazım
Senin ki sadece Şan davasıdır
Aşka feda ettim uykularımı
Yıldızlar anlamaz kaygılarımı
Şafağa sakladım duygularımı
Geceyle duruşmam Tan davasıdır
Yürek bir deli tay laftan anlamaz
Haylaz çocuk olur aftan anlamaz
Dost düşman tanımaz saftan anlamaz
Sanki sevda değil Can davasıdır
Yüreğim uzanır gittiğin yere
Dinlesen derdimi bilsen bir kere
Ağı'lanmış gönlüm batmış kedere
Belki bu sende ki Kin davasıdır
Başımda fırtına içimde zülâl
Sevda kaya olmuş yüreğim Bilal
Bir yan haçlı gibi bir yanım hilal
Bilmeyen de sanır Din davasıdır
Gözlerin ruhuma kelepçe vurur
Bir yanda özlem var bir yanda gurur
Aklım gönlüm ile çatışır durur
Aşk aralarında Kan davasıdır
Sevdagül Aykar Yıldız
9 notes · View notes
yazarkisisi · 2 years
Photo
Tumblr media
aburcubur
...
Oturdum sahile ama hava nasıl buz. Tüylerim isyan bayraklarını çekti diken diken. Hepsinin kellesini kökünden vurdurucam görecekler isyanı. Hadi bakalım inat değil mi! El mi yaman bey mi yaman göreceğiz. Ben halk mı oluyorum, yönetici mi? Seçimler de yaklaşıyor aman aman sağ salim atlatalım, kelleleri koruyalım. Pardon pardon beyinleri koruyalım demek istemiştim yanlış anlaşılmayayım. Düşündüm de Silivri soğuktur şimdi. Korumak lazım, korunmak lazım neme lazım gelen zamları düşünmek lazım. Pek bi kafiyeli oldu. Benden de iyi bir şair olur. Hocama sormak lazım. Aman efendim üşümüyorum ben yanıyorum yanıyorum. Aşkın ateşi yakıyor beni. Bulamadım şöyle delikanlı gibi seveni. Nerede olmayacak var bu gönül ona meyilli. Derler ya gönül bu ota da, boka da... Ama benimkisi pek bi güzel, pek bi toksik, pek bi çapkın. Bayılırım üçlü kombo. Bu yüzden benim gönlümün konduğu bok en derecesi yüksek toksik olanından. Popüler kültürün en gerekli olanından. Seve seve tavsiye ederim sizlere de. Hem ne demiş pala bıyıklım Hilmi Şahballı; "Adam sandım fos çıktı, vıttırı vızzık adamlar." Duyanlar bilmeyenlere, bilenler duymayanlara kulaktan kulağa yaysın yemin ederim adam olmayanın adam olası gelir. Abone olmayı da unutmayalım lütfen! "Kanallıma hoş geldiniz" diye bir başlasam, tüm toksiklerimi bi anlatsam roman değil ansiklobedi olur, dersem inanmayın. Olmuş her şey para. Ben de ayak uydurayım bari her şey mavi tik uğruna. Sonra önüm açık, karnım tok, sırtım pek. Dokunmayın keyfime ki zaten dokunamayacağınız bir yerde, rezidansımın 303. katında, jakuzim de çayımı fokurdatıyorumdur. Gönlüm fakir değil, çayım olmazsa olmaz. En cüzel çay Doğuş çay değuldur, en cüzel çay kaçak çaydur. Hadi hadi iyisin yine Doğuş çay beleşden reklamını da yaptım. Nerede o eski güzelle, cüzel dediğin zamanlar. Oynatıyorsun şimdi Çağla'yı. Unuttun mu Karadeniz şivelerini? Unuttun mu asıl nereden geldiğini? Sende mi kandın bu kapitalist sisteme söyle!
İlayda DEMİRKAN 
4 notes · View notes
lala-1903 · 1 year
Text
Oralarda mevsim yaz mı?
Bu nameler saz mı, caz mı?
Benim gönlüm kar mı, buz mu?
… Bilemiyorum ki, nerden bileyim? (ay!)
Kimlere sorayım? (şşşt!)
Nerelere gideyim?
Posta sende bi şarkı sözü bırak ….
2 notes · View notes
arsmoriendia · 2 years
Text
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile,
Gözümde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.
Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.
Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
Öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanağımda,
Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi
Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur.
Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
2 notes · View notes
operasyon · 3 months
Text
Üniversite yıllarında birinci sınıfın ilk bir kaç ayında çok samimi olduğum bir hatun vardı. Bir kaç ay benle takıldı. Her sabah karşılaştığımızda gelir son derece samimi bütün vücuduyla sarılır öper filan. Sevgilim olsa ondan bile bu samimiyeti beklemem yani o derece sevgi dolu bir insan. Ben de seviyorum doğal olarak. Ama arkadaş. Aramızda duygusal bi şey yok.
İlk yarı yıl bitmişti. Tatile gitti geldi ama baktım değişmiş. Benden uzak duruyor. Benden kaçıyor. Konuştuğumuzda eski samimiyet yok. Resmi bir hale döndü.
Yine de süpriz saymadım. Kendi durumumu biliyorum. O'na özel de değil. O günnlerde birlikte görülmenin konuşurken görülmenin bile tehlike yaratacağı adamım. İnsanlar korkuyor ve uzak duruyor.
Bir gün anlayabileceğim biçimde dedi ki " Politik ortam son derece kötü, tehlikelere atılmak istemiyorum, sende poltik bir kişisin, senden zorunlu uzaklaşmam gerekiyor". Anlayabileceğim makul bir gerekçe. Tabii ki, bunu doğal sayıyorum. Herkesin kendi tericihi olması gereken bir konu. Sorun etmedim. Ben de hak verdim. Benim yüzümden başı belaya girsin istemem. Ona kısa bir süre kızdığımı sonra hak verdiğimi yüzüne söyledim. Ama o günlere ait bir mani uydurmuştum onu da söyledim yine
"Seni bir yolculuğa gönderdim
Gittin de geri gelmedin.
Gelmiş dediler varıp baktım
Geleni hiç bir şeye benzetemedim"
---
Belki bir yıl geçmiştir olayın üstünden. Artık poltik ortamda da gergin değildi. O gergin günleri başıma bir badire gelmeden atlatabildim. Bu hatunun ev arkadaşı mı gitmiş kendisi yurttan mı atılmış tam aklımda değil olay ama bir nedenle evsiz kalmış.
Bana geldi. "Bu gece bile kalacak yerim yok" dedi.
Bir düşündüm. "Bizde kalabilirsin. Belki alıştığın konforlar olmaz ama sokakta kalmana gönlüm razı değil" dedim. Geçmişte de kalsa eski arkadaş.
"Siz de nasıl kalacam?" dedi
"Büyük bir evimiz yok.. sana ayrı bir oda veremem de ben kendi odamı veririm... ben de salonda yatarım. Bu evsizlik durumu da sonsuz değildir, zamanla başka çözümler bulursun ama bir süreliğine bizde kalman mümkün olur" dedim.
Kendimce fedakarlık ediyorum. O saniye de evden gelecek saçma sorulara, salonda yatarken bölünecek uykulara, sonra oluşacak kızgınlıklara, ben yavan ekmek yiyorsam da onu misafir sayıp hiç olmazsa standart yemekler hazırlamak için düşülecek sıkıntılara kadar her şey aklımdan geçerken ne dese!
" Tabii bu arada sana bedeva karılıkta yapmış olurum değil mi?"
Belki o bu sözü dalga geçerek espri olarak söylese kızmazdım ama büyük bir ciddiyetle söylüyor.
Bu sözü duyan 100 erkekten kaç tanesi ne anlar ne tepki verir, işin doğrusu bir fikrim yok.
Benim o günkü durumumda bana edilen ağır bir hakaret gibi geldi. Ne demek ya bu? Ben evsiz yurtsuz kalmış kızlardan yararlanacak bir alçak mıyım? Beni nasıl böyle aşağılar hem de ben onun için bunca fedekarlığa hazırken?
Kimbilir belki o çok ciddiydi. Sözü belki bir alay bir aşağılama içermiyordu ama benim algılayışım anlattığım gibi oldu. Sözü bana iğrenç gelince bende tamamen çakal moduna geçtim.
" E tabii canım...İyi tarafından bak daha ne istiyorsun ki.. işte seni de seks dahil her anlamda doyuracam. Salonda yatmaktan da vazgeçtim. Birlikte aynı odada yatabiliriz" dedim.
Son derece masum, son derece iyi niyetli biçimde ben onun için bin tane sıkıntıya hazırken o bana bunu derse bu iğrenç tepkiyi haydi haydi hakketti ama şimdi çok kızacak diye bekliyorum.
" Biraz düşünüyüm. Daha sormadığım bir kaç arkadaş var. Duruma göre sana haber veririm, sağol" dedi
Allahallah....O güne kadar oluşan ahlakımı anlayışımı kültürümü aşan bir tepki.
Arkadaşımken ondan ne böyle sözler beklerdim ne böyle davranışlar.
Artık bu kişiye nasıl saygı duyuyum diye düşündüm. İmkanı yok. Hem beni aşağıladı hem kendisini diye düşünüyorum.
Ben de tepki olarak gördüğüm yerde aşağılıyorum. Kimseye yapmadığım ağır alaylar dalga geçmeler falan filan filan..tabii hoş olmuyor. Bir gün özel olarak konuştu. Rol gereği o konuşmaya ciddiyet havası veriyor. Kızgınlığıma neden olarak politik konuları bulmuş, politik konularda davranışları, o eski uzaklaşmaları beni kırmışsa özür diliyormuş vs...
Gerçek konuyu, beni asıl neyle kızdırdığını yeniden açmadım bile. Artık onla uğraşmamaya karar verdim ve konu kapandı gitti.
Kimbilir bir iki yıl geçmiştir. Büyük bir guruptayım.. Ortalama dışı büyük bir gurup.. belki yirmi kişiyle sohbet ediyoruz. Hepsi arkadaşlarım. Tam ben konuşurken bu hatun geldi. Yılların intikamını orda alacağını düşündü herhalde: "Sen son derece kötü, son derece şeytani birisin ama bu kadar iyi insanı başına nasıl topluyorsun?" diye sordu.
Kalabalığı pohpohlayıp beni yalnızlaştıracak.
Hiç mütevazi olmadım. "Ben bu hayatta göreceğin belki de en iyi adamdım. Beni sana kötü davranmaya sen kendin zorladın" dedim.
Sadece milleti gülümsettik bu saçma son tartışmayla.
--
Biliyorum ki anlamamıştır bile. Beni kıran kızdıran, ona duydfuğum saygıyı yok eden şeyin o evsiz kaldığı gün söylediği söz olduğu aklına bile gelmez.
Hatta belki o günün hatırlasa o sözleri hatırlasa iyilik edecek olanın ben değil de kendisi olduğunu bile ileri sürebilir. Ne de olsa "bedava karım" olacaktı.
----
Şimdi böyle anlatıyorum ya... anlattığım bu hatunda bu toplumun vasatı değil yine de eliti bile sayılır. Bir kere insan ilişkilerinde sıcak. Şu toplumun sahte ahlaklı insanları gibi vara yoğa amanın tacize uğradım vs demez. Belki benden çok kitap okumuştur. Sevgiye inanır. Açık yüreklidir sinsilik filan yapmaz. Ailesi öğretmendir kültürel bir ortamda büyümüştür. Neşelidir vs...
Ama işte bir yer var ki her insan kendi başına bir dünya. Bir insanla ilişki kurmak iki dünyanın karşılaşması gibi bir sonuç doğuruyor bazen . Kimsenin kötü olmasına gerek olmuyor.
Sembolik olarak şimdi uzayın boşluğundan dünyamızla kesişen bir yörüngede yeni çok güzel bir dünya çıkıp gelmiş olsa...
Hatta o bizim dünyamızdan daha güzel olsun. Onda da elfler ve diğer fantastik canlılar - minatorlar, boynuzlu atlar, ejderhalar, dinozorlar -yaşıyor olsun. Bu iki dünya çarpışsa ikisi de yanar tuz buz olur.
Bunlardan hangisi kötü? diye bir soru olmaz. Bir suç yoktur. Bir kötü niyet yoktur. Sadece başka başka dünyalar olmaları her şeyin kötüye gitmesine yetebilir.
---
Bu uzun hikayeyi neden anlattım?
Buralarda da bu arkadaşıma benzeyen ama ayrı dünyaların insanı olduğumuz insanlar yok mudur?
Bence vardır.
0 notes
aykutiltertr · 6 months
Video
Benim Gönlüm Sende - Caroline Yılmaz - Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Mu...  Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=dvhpZ4d7gHs Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Benim Gönlüm Sende - Caroline Yılmaz - Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Muhayyerkürdi Şarkı 9/8 TSM) Makam: Muhayyerkürdî Bestekar: Ülkü Aker Sanatçı: Muazzez Ersoy Güftekar: - Usül: Nim Sofyan Bm    A     G       F#m F#m Görünce aşık oldum                     Bm O güzel gözlerine Em Başkasını istemem A                            F#m Benim gözüm sende Bm    A     G       F#m F#m Yalvarırım ne olur                        Bm Başka birini sevme Em       Ben sensiz yaşayamam A                           F#m Benim gözüm sende Bm    A     G       F#m F#m Ömür boyu beklerim                          Bm Belki seversin diye Em Başkasını istemem A                           F#m Benim gözüm sende Do Re Mi Notasyon do(i)__ re do re | si__ do si do | la__ si la si | sol#__ ||: mi mi sol_ la_ | si_ do_ si la si_ görünce aşık oldum mi mi sol_ la_ | si_ sol_ la sol la_ o güzel gözlerine mi mi fa_ sol_ | la_ fa mi fa__ başkasını istemem sol_ la_ si_ | sol_ fa_ mi__ :|| benim gözüm sende Benim Gözüm Sende Notaları Keman, melodika, flüt, org notaları. Şarkının sözleri Ülkü Aker’e ait, bestecisi bilinmiyor. Şarkıyı ilk olarak Belkıs Özener seslendirmiş sanırım. Eser 9/8 ölçü biriminde ve muhayyerkürdi makamında. Do Re Mi nota ve kolay notalarını görebilirsiniz bu yazıda. 2 notasyonu da mi karar sesinde yazdım. Kolay notası sayfanın altında ve nota çalıcısını da ekliyorum, notasyonu dinleyip doğru bir şekilde çalabilirsiniz. Başarılar. Türk sineması Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi "Yeşilçam" buraya yönlendirilmektedir. Diğer kullanımlar için Yeşilçam (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Türk sineması Salon sayısı 2.366 (2022)[1] • Kişi başına 100 binde 2,7 (2022) Ana dağıtıcılar UIP Türkiye CGV Mars Dağıtım CJ ENM Türkiye Warner Bros. TME Films Üretilen filmler (2023)[2] Toplam 141 film Animasyon 9 animasyon[3] Seyirci sayısı (2023)[4] Toplam 31.5 milyon kişi Yerli film 13.5 milyon kişi (%42,9) Gişe hasılatı (2023)[4] Toplam ₺2.83 milyar Türk sineması, Türkiye sineması[not 1] veya eski adıyla Yeşilçam, Türkiye'deki film endüstrisine dair faaliyetleri ve sinema kültürünü kapsamaktadır. Geçmişi 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan Türk sineması, 1964 yılından itibaren çeşitli uluslararası film festivallerinde birçok ödül kazanmış[not 2] ve kendi çapında dünya sinemasına kendini göstermiştir. Türk kültürünün önemli bir parçası olan bu sinema, yıllar içinde kendini geliştirerek Türkiye'deki insanlara ve Balkanlar, Orta ve Doğu Avrupa başta olmak üzere yurt dışındaki Türk gurbetçilere eğlenceler sunmuş; son zamanlarda özellikle Arap dünyasında ve daha az ölçüde de olsa geri kalan yerlerde zenginleşmeye başlamıştır. Türk sinemasının başlangıç tarihi Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanmaktadır. 1896-1897 yıllarında başkent İstanbul'da çeşitli yerlerde gösterilen yabancı filmlerle başlayan bu kültür, 1914 yılında Fuat Uzkınay tarafından çekilen Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı filmiyle beraber yerli boyuta ulaşmıştır. Bir yıl sonra, 1915'te, Enver Paşa tarafından İstanbul'da kurdurulan Merkez Ordu Sinema Dairesi, Türk sinemasının kurumsal kimliğe kavuşmasını sağlayan kuruluş olmuştur. I. Dünya Savaşı ve akabindeki Türk Kurtuluş Savaşı sırasında da sinema çalışmaları yürütülmeye devam edilmiş ve 1922 yılında Türkiye'nin ilk özel film şirketi olan Kemal Film kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılından 1950'ye kadar daha çok tiyatronun etkisinde kalan Türk sineması, 1931'den sonra sesli filmler çekmeye başlamıştır. Kabaca 1950-1980 yılları arası süren Yeşilçam dönemi; film üretimi bakımından Türk sinemasının en parlak dönemi olmuş, 1970'lere kadar yılda 250 ila 350 film çekilmiş, ayrıca 1953'ten itibaren renkli filmler yapılmaya başlanmış ve renkli filmlerin sayısı 1970'li yıllarda artışa geçmiştir. 1980 askerî darbesiyle biten Yeşilçam döneminden sonraki 20 yılda bazı önemli filmler çekilse de, özellikle 1990'ların başında film üretiminde çöküşe geçilmiştir. 2000'li yılların başı ve ortasında çekilen bazı filmlerin sinemalarda 2, 3 ve 4 milyon gibi rekor sayılarda izlenmesi ve aynı onyılın ikinci yarısında izlenme sayıları gibi yapım sayılarının da hızla artması, Türk sinemasını kendi içerisinde tekrar saygın bir konuma yerleştirmiştir. Makale serilerinden Türk kültürü Türkiye arması Toplum Sanat ve edebiyat Diğer Semboller
0 notes