Tumgik
#içimdeki karanlık
ay-da-benim-gece-de · 20 days
Text
Çok zor bazen avaz avaz susmak...
119 notes · View notes
Video
Perdenin Ardındakiler-Her Gece (sözleri)
1 note · View note
geceninisiklarii · 7 months
Text
"Bazen kendi kafanın içi, olabileceğin en kötü yerdir."
Tumblr media Tumblr media
262 notes · View notes
undertow5 · 2 years
Text
Tumblr media
Umut etmek önemli, içimizdeki o güzellikleri muhafaza edebilmek. Yaşayabilmek önemli, korkusuzca ve inatla. Tırnaklarını geçire geçire sımsıkıya tutunmak hayata. Vicdanı özgürleştirmek, yeşertmek beslemek ve büyütmek önemli, telaşla yürürken karanlık bir sokakta yavru bir kedinin sesine doğru koşabilmek önemli. Tam bitti dediğin anda düştüğün yerden onca yaraya rağmen kalkabilmek önemli. Törpülememek önemli, her duyguyu dibine kadar yaşamak dolu dolu sevmek, hıçkıra hıçkıra ağlamak, bağıra çağıra kızmak önemli. Yitip gidenlerin arkasından özlem duymak önemli, özlemi içinde taşıyabilmek o özleme rağmen devam edebilmek yoluna. İçinde var olmuş olan seni her karışına kadar bilmek, her zerresine kadar yaşayabilmek önemli.
10 notes · View notes
tinsiz · 4 months
Text
içimdeki karanlık sızıyor pencereden, miyadım dünden yarına kadar
142 notes · View notes
kalbimdeki-maviyara · 11 months
Text
Ne anneme derdim anlatabildim ne de babama.. Tek başıma haletim bazı şeyler... Tek başıma çabaladım ve savaştım. Savaştığım için güçlü sandılar güçlü sandıkları için güçlü duramak zorunda kaldım... güçlü değilim sadece güçlü durdum. Ama içimde kendimle verdiğim şavaş'tan kimsenin haberi yoktu. içimdeki çocuğu karanlık odaya kapattığımda da kimsenin haberi yoktu.. onlar benim güçlü yanımı gördü beni tanımadan yargıladılar infaz ettiler.. Ben kendimle verdiğim savaşı çoktan kaybettim zaten artık. Ben çocukluğuma yenildim.. Ben kaybettim, kedimi kaybettim..
Alıntı değil
186 notes · View notes
girifit · 6 months
Text
ellerimdeki yaralar ile uzanmıyorum kimseye. kendime bile. tutmuyorum kimsenin yakasını, paçasını. kendiminkini bile. bir köşede içiyorum sigaramı. annemle konuşuyorum. gece oluyor, dilim çözülüyor. zihnimde dönen ne varsa döküyorum önüme. dikiş tutmuyor yaralarım bu saatlerde, kanıyorum. biraz da ağlıyorum. çok sigara içiyorum. saçlarım ıslakken sigara içmek için çıkıyorum balkona. biliyorum, ertesi gün hasta olacağımı. artık kendime iyi bakmanın yanından bile geçmiyorum. bir dal sigara uzatıyorum sana. gel yanıma, yak sigaranı. konuşacak çok şey birikti içimde. mesela vazgeçişin eşiğindeyim. ellerimi koyacağım hiçbir yer yok. gözlerim doluyor ama gökyüzü artık bana yasak. yeri izliyorum öylece. biraz sarsılıyor bedenim, karanlık sokağın ortasında. bir kaç hıçkırık sesi yankılanıyor. kaynağı benim kanayan dudaklarımın arası. mesela bu aralar çok kanıyorum. içimdeki yaralar kabuk bağlamaz oldu. her gece yeni bir jilet izi ağırlıyorum bedenimde. susma ve gülümseme. ağlayacaksan ağla hâlime. acıyacaksan acı. bir hastahane koridorunda haykırma adımı. ellerin soğuk bedenime uzanmasın. ah'lar ağacı konuşmuyor artık. soğuk zemin bana kollarını açtı. bir kaç gözyaşı akıyor gözlerimden. merak etme iyi olacağım. her zaman oldum. gün doğacak ve ben, her şeyi bir kenara bırakacağım. gece olunca yine başa döneceğim. biliyorum. çok hastayım. çok acıyor. şimdi, bitir sigaranı. kalk, git. ardına bile bakma. ben fırtınadayım. dinmez ve bitmez. sus. konuşacak bir şey kalmadı.
90 notes · View notes
touchishere · 2 months
Text
İçimdeki bağırışlar, karanlık bir gecede nasıl kaybolursa, öyle sessiz; dışarıdan bakıldığında kimse fırtınayı göremiyor, sadece hafif bir esinti hissediyorlar.
37 notes · View notes
kumsal-thingss · 11 months
Text
Tumblr media
Herkes dünyayı kendi penceresinden seyrediyor. Kimine karanlık, kimine aydınlık açılıyor camlı çerçeveler. Bazen sevinç , bazen de odalara sığamayan hüzünleri taşıyor kanatlarında...
#içimdeki gökyüzü
103 notes · View notes
ay-da-benim-gece-de · 26 days
Text
Sezen Aksu'nun "Her şey bir anda anlamsız gelecek" dediği noktadayım...
62 notes · View notes
kotukarma · 9 months
Text
Tumblr media
Gece çöktü mü şehrin üzerine, çığrından çıkmış deliler içimdeki tımarhanenin paslı demir kapılarını yumruklar. Üç noktalar terminalinde soru işaretleri otobüslerine binip dört nala sonsuzluğa dümen kırmışız. Giderken götürmeyi unuttuğum tek şey bendim. Şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar
Yanlış bir öyküdeyim beni yeniden yaz !Kim bilir daha kaç tren geçecek gönlümün paslı demiryollarından. O trenler ki, tüm yolcuları intihara meyillidir, tüm makinistleri şizofren. Ve şizofreni yeni bir beşeri din sanılıyor artık İstanbul'un karanlık sokaklarında! İnsanın halüsinasyonlara bel bağlaması gerekmez, insan başka yolları izleyerek de aklını oynatabilir. Mesela dışlanarak ve hiç sevilmeden büyürken.
84 notes · View notes
Text
Şimdi 24'üm, karanlık tek gördüğüm
Yarınım muallak, geleceğim kördüğüm
Büyümem lazım da bilemem nasıl
Tek bildiğim içimdeki çocuğu gömdüğüm..
17 notes · View notes
izbesel · 1 month
Text
öyle afili cümlelerim kalmadı ceplerimde eskiye oranla. bildiğim tek şey, hiçbir bokun içimdeki boşluğu doldurmaya yetmediği. aslında buna boşluk demek de yanlış mehlika. boşluk acıtır mı? acıyor işte. denedim mehlika biliyor musun, tekrar insanlaşmayı denedim. iğrenç insan kalabalıklarına girdim -onların bir parçasıymışçasına- ve o kadar eğreti durdum ki onların boktan yaşantılarında. korkunç bir yalnızlığa aşık olma durumu bu mehlika. insanların benim için hiçbir işe yaramayacaklarının farkına vardığımdan beri, içimde seninle ve dışımda benimle birlikte yaşıyorum. ve artık yalnızlık, olmaması gereken-belki de olması gereken- bir alışkanlık haline geldi. ve bundan şikayetçi de değilim. bir kumar masasına kaybedeceğini bilerek oturmak mı dersin buna, yoksa kendi içinde kendisi için kendisiyle savaşarak var olma durumu mu... kimseye söz vermediğimi, versem dahi tutmayacağımı belirterek verdiğimi bilirsin mehlika. bunun kaynağını eşeledim birazcık geçenlerde. tutmam gereken her sözü kendime adamışım -belki biraz da sana-. mehlika anlıyor musun sahiden? çok kanlı bir savaşa çıkmaktan korkmayıp üstüne almak zorunda olduğun zırhın yükü altında ezilmek ne demek anlıyor musun? ruhundaki anlam ve gücün aciz bedenine ne kadar ağır geldiğini fark etmek ne demek anlıyor musun mehlika? teselli arıyorum kendime sık sık, devam edebilmek adına. 'bir çaresi bulunur elbet yarın, yeniden yaşamanın.' diyor şarkı. inanmak istiyorum. yaşamanın çaresi bulunur mu mehlika? asıl acizlik, çaresi bulunamasa dahi yaşamaya devam etmek zorunda kalmak değil midir? anlamıyorum mehlika. şu elimi neye atsam pare pare dökülüyor yere. şu sesimi kime iletsem diyar diyar kopuyor benden. şu kollarımı kime dolasam, doladığım kelepçeymişçesine uzaklaşıyor benden. mehlika anlamıyorum. herkesi aşıp kendini asmak gibi bir şey bu. her badireyi atlatıp kendi ayağına dolanmak gibi bir şey bu. basiretsizlik. evrildiğim tek kavram bu. dönüp dolaşıp üstüne düştüğüm tek nokta bu. yazı yazmak bile yük geliyor artık. insan kendi omzundan kendini nasıl atsın mehlika? insan kendi bedeninde kendinden nasıl kaçsın mehlika. çarmıha gerilmiş sanki bedenim her yanından mehlika. ipleri dolayan da benim. oraya asılan da benim. kendimi parçalayan da benim mehlika. kendi içinde hem suçlu hem masum, hem yaratan hem yok olan, hem yaralayan hem onaran olmak ne demek mehlika? siktiri boktan bir işi dahi ekip halinde hallederlerken şu dünyada, kendi içinde gerçekleşen her şeye koşmak zorunda kalmak ne demek mehlika? soğuk bir toprağın üstüne uzanıp cenin pozisyonunda, kendimden kopmak isterdim kilometrelerce mehlika. zihnimiz yok olsa, ne güzel olurdu değil mi? niye bize kendimizden başka kimse iyi gelemez mehlika? neden her şey gelip geçici olmak zorundadır? neden herkes hem yolcu hem hancı olur şu dünyada? neden biz kendi içimizde kendimize yaslanıp dinlenemezken bir başkası iki soluklanmak için tıklatır kapımızı mehlika? çok ağır artık mehlika. dayanmak da ağır çabalamak da. nefes almak da ağır nefes alamamak da. istemiyorum mehlika. karanlık bir hücrede kafayı yiyene dek oturup kendi etimi kopara kopara yok olmak istiyorum artık mehlika. öldür o zaman kendini deme bana. denediğimi biliyorsun. azraille kaç defa yüz yüze konuştuğumu, soluğunu kaç defa ensemde hissettiğimi, kaç defa canımı canımdan çekmeye çalıştığımı biliyorsun. yapamam artık mehlika. yaşam ve ölüm arasında sıkışıp kalma durumu diyebilirsin sen artık buna. tükür mehlika. bir de sen tükür kirli ayak izleriyle yozlaşmış toprağıma.
8 notes · View notes
arbrenu · 1 year
Note
Sadece çekip gitmek istediğim zamanlar oluyor. Her şeyden uzak yeni bir yaşam belki.. İçimdeki karanlıktan kurtulamıyorum, kaçmak çözüm değil ama ben olduğum kişiden nefret ediyorum.
Karanlık meselesi değil bu sen yüzleşmek ve sorumluluk almak istemiyorsun, direkt bitsin ve sana yeni ve sorunsuz bir sayfa açılsın istiyorsun… yaşam özellikle yirmi birinci yüzyılda böyle kolay değil malsf oturup zorluklarla yüzleşmen ve çözmeye başlaman gerekiyor istediğin yeni hayatı sana sunacak tek gerçek bu
99 notes · View notes
dizimdedinlen · 7 months
Text
Silahın namlusunu ben dayamışım kafama, yarı yoldan ben dönmüşüm, kendime nefret beslemişim, kendi ruhumu ben karanlık yapmışım, kendimi sevmeyi unutmuşum çoğunlukla, aynadaki yansımam da donuklaşmış eskiye nazaran, içimdeki çocuk bir gökdelenden atmış kendisini tutmaya bile yeltenmemişim, kendimi asmayı düşünürken bazı vakitler en fazla bir sigara yakabilmişim.
21 notes · View notes
girifit · 4 months
Text
bin ölüme bir susuş yetermiş, anladım. her başlangıç bir sonu yazmak içinmiş. kalem ve kağıt, kan ve ten olabilirmiş. yedi düveli saran çığlıkların iç çekişe dönüp seni bir dar ağacına asabilirmiş. boynuna sarılı urgan seni anne şefkatiyle sarıp sarmalarken ölümün ensende soğuk nefesini hissedebilirmişsin mesela. küçük balkonunda yaktığın kaçıncı sigara olduğunu bilmezken miden bulanabilir, gözlerin kararabilirmiş. bunların her biri olabilirmiş. ben anladım. günler geçmek bilmezken ellerim her saniye titrerken ve gözlerim her an kararmaya meyletmişken anladım. ağlamayı bekledim. en azından birkaç yaş aksın istedim. olmadı. saatlerce ayna karşında oturdum. ona çok güzel bir kız çocuğu olduğunu ve eğer isterse ağlayabileceğini bile söyledim. kızarmış gözleri ve morarmış göz altlarıyla bir ressamın fırçasından çıkan eşsiz bir tablo olduğunu fısıldadım. yeniden ayağa kalkmak adına değildi çabam. içimdeki canavarı susturmak ve biraz olsun iyileşmekti. dozu artan ilaçlar her gün bir nevi öldürürken beni, nefes alma çabamdı tüm bunlar. biraz olsun yaşamak veya adına ne dersenizdi işte. kafamın içindeki şeytanların susmadığı her saniye yüzüm mahkeme duvarını andırırken sahici bir kahkaha dudaklarım arasından firar ederdi, her defasında. ama hayır, bu sefer inanmadılar. bu sefer olmadı. birkaç soru sızdı kulaklarıma, iyi misin ve daha bir çoğu. sustum. bu susuş benim miladım oldu. gözlerimdeki acıyı kapatan perde çekildi. dudaklarım ipi çekilip bırakılan bir yay misali titredi. ama hayır, tek bir damla bile akmadı. duygularını esir etme, dediler. onlar beni esir ederse öleceğimi bilmeden. hep konuştular, hiç susmadılar. şimdi onların bana sağlayamadığı sessizliği ben kendime bahşediyorum. yalnız ve karanlık odanın sessizliğinde boğuluyorum.
49 notes · View notes