Her şeyden kaçıp gitsek dahi düzelmeyecek hiçbir şey. Çünkü asıl kaçamadıklarımız içimizde. Asıl çözemediklerimiz kalbimize çivili. Nereye gidersek gidelim bizimle beraber gelecek. Bizi bir gölge gibi takip etmeye devam edecek.
Uzaktan sevdim, Henüz 18 di yaşım. Deli dolu duygular yenik düştü hazan olacak baharıma. Köşe kapmacası gibiydi sana düşen gönlüm. Kah sen gelmedin kah ben.. ya sen yoktun ya ben.. ama içimdeki deli dürtüler bırakmadı beni. Yansamda kavrulsamda ateşin peşinden gitmekti bendeki inat. Gözlerin.. bir anlık gafletim üç günlük duam.. yaşadıkça fakettim ne sen benim kalbimdeki eksik parçaydın ne ben senin oyun oynamak istediğin. Dedim ya deli dolu dürtüler diye. Bir sağa kaçtım bir sola ama senden kaçamadım. Hak etsemde bu amansız acıyı hiç olur muydu elmadan muza eş?
Kendime acıyorum öyle bir acıyorum ve öyle bir içim acıyor ki anlatamam üzülüyorum her gün daha kötüye gidiyorum her gün aynı düşünceler daha kötüleri her geçen gün artan mental bozukluğum her gün artan ruhumun parçaları yoruldum sıkıldım en kötüsü de hatta yapıyorum çok fazla
"Gerçek insan için hayat, savaştır. Biz bu dünyaya hayvanlar gibi zevketmeye değil, bir görev yapmaya geldik. Bu görev, dirliğimiz boyunca, son günümüze ve gücümüze kadar sürecek Türkçülük savaşıdır. Ölenleri toprak ananın kucağına, tarihin şeref yaprağına, Tanrı'nın esirgenliğine bırakarak Kızılelma'ya doğru ilerlemek olan Türkçülük savaşı."
-Hüseyin Nihal Atsız. Ötüken, 11 Mart 1975; Sayı: 3.
Yazgım sandım sustum. Sonra anladım ne kaderdin ne nasip. Zerafetle vazgeçmekti asıl mesele . Derlerdi aşk yakar kavurur. Ne kor ateştim ne yangın. Tüttüm de yanamadım. Meğer aşkı ararken yanmış, bulunca sönmüşüm. Fark ettim de kalbimde tüten duman sisli hayatımızdan başkası değilmiş..